Hipertansiyon Belirti ve Tedavi Yöntemleri Nasıl Olur?
Hipertansiyon
Hipertansiyon, yüksek tansiyon olarak da bilinmektedir. Vücuda pompalanan kanın damarlarda yarattığı basıncın normal seviyeden yüksek olması halidir. Hipertansiyon hastalığı dünyada kronik ve yaygın olarak görülen hastalıkların başında gelir.
Kanın damarlarda oluşturduğu basınca tansiyon adı verilir. Kalbin kanı pompalama esnasında veya kalp gevşek durumdayken damarlarda oluşan kan basıncı değişiklik gösterir. Buna, sistolik kan basıncı (büyük tansiyon), diastolik kan basıncı (küçük tansiyon) denir.
Yetişkin bireylerde, dinlenme halindeki normal büyük tansiyon üst sınırı 120mmHg, normal küçük tansiyon üst sınırı ise 80mmHg düzeyinde olması beklenmektedir. Yüksek tansiyon hastalarında bu kan basıncı değerleri normalin üzerinde seyretmektedir.
Her yaştan insanın hipertansiyon hastası olma olasılığı vardır ancak daha çok ilerleyen yaşlarda hipertansiyon hastası olma olasılığı daha fazladır veya belirtilerine rastlanır. Herhangi bir semptom gelişmeden de seyri mümkün olan hipertansiyon kolaylıkla tespit edilebilir.
İçindekiler
Hipertansiyon Nedir?
Hipertansiyon, kanın damarlarda oluşturduğu basıncın yani tansiyonun sağlık açısından beklenilen değerlerin üzerinde olması durumudur. Yüksek tansiyon olarak da bilinmektedir. Damarlarda oluşan bu kan basıncı, kalbin kanı pompalama işlemi sırasında yani kasılırken veya kalp gevşek durumdayken farklı gelişir.
Kan pompalanırken oluşan basınca ‘sistolik (büyük tansiyon)’ ve kalbin kan pompalamaya ara verdiği sırada oluşan basınca ‘diastolik (küçük tansiyon)’ denir.
Büyük tansiyon için,
- Normal kan basıncı değerleri, 120-129 mmHg,
- Sınırda kabul edilebilecek normal değerler ise, 130- 139 mmHg’ dir.
Küçük tansiyon için,
- Normal kan basıncı değerleri, 80-84 mmHg,
- Sınırda kabul edilebilecek normal değerler ise, 85-89 mmHg’ dir.
Hipertansiyon teşhisi konulabilmesi için, büyük tansiyon için ölçülen kan basıncı değeri 140 mmHg ve üzeri, küçük tansiyon için ise 90 mmHg ve üzeri olarak kabul edilmektedir.
Yüksek tansiyon bazı kişilerde herhangi bir belirti göstermeyebilir. Uzun yıllar yüksek tansiyonu olup farkında olmayan hastalar olabilir. Ancak kronik olarak seyreden bu rahatsızlık bilinmediği ve önlem alınmadığı durumlarda, böbrekler, beyin ve kalp ve damar sistemine ciddi zarar verebilmektedir.
Kronik ve sinsi biçimde seyredebilme potansiyeli taşıyan bu yaygın hastalık özellikle organları besleyen damarlarda tıkanma veya hasara yol açabilir. Organlara giden kan akışını bozarak organ yetmezliğine sebebiyet verebilir. Kontrol edilmeyen hipertansiyon, kalp krizi ve felç gibi ciddi sağlık sorunlarının meydana gelme riskini artırır.
Hipertansiyona Neden Olan Faktörler Nelerdir?
Hipertansiyon hastalarında, %90-95 oranında rahatsızlığa neden olan faktör belli değildir. Tanımlanabilir olmayan veya net nedeni saptanamayan bu yüksek tansiyon türüne, primer (birincil, esansiyel) hipertansiyon adı verilir. Bu tür hipertansiyon zaman içinde kademeli olarak gelişme gösterir.
Hipertansiyonun yaygın nedenleri veya yüksek tansiyon riskini artıran faktörler arasında,
- Genetik faktörler
- Aşırı tuz tüketimi
- Fazla kilo
- Yoğun stres
- Hareketsiz yaşam biçimi
- Sigara ve aşırı alkol kullanımı gösterilebilir.
%5-10 oranında, belirli bir nedene bağlı olarak gelişen hipertansiyona ise sekonder (ikincil) hipertansiyon da denir.
İkincil hipertansiyonun yaygın nedenleri arasında,
- Böbrek ve böbreküstü bezi rahatsızlıkları
- Tiroid bezi hastalıkları
- Bazı diğer hastalıklar için kullanılan ilaçlar
- Uyku apnesi
- Doğuştan aort damarının dar olması gibi nedenler sayılabilir.
Genetik ve çevresel faktörler olarak da hipertansiyonun nedenleri sınıflandırılabilir. Özellikle kişinin birinci dereceden yakınlarında hastalığın görülmesi, hipertansiyon risk faktörünü artırmaktadır.
Hipertansiyon risk faktörlerini genel olarak şu şekilde sıralayabiliriz,
- Ailede yüksek tansiyon öyküsü olması
- Sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklar
- Şeker (diyabet hastalığı)
- Gebelik
- Hareketsiz yaşam biçimi
- Aşırı tuz tüketimi
- Aşırı kilo, obezite
- 45-50 yaşın üzerinde olmak (Yaşlandıkça görülme riski artmaktadır.)
Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?
Hipertansiyon nadiren belirti verebilse de genellikle uzun yıllar herhangi bir semptom gözlenmeyen bir hastalıktır. Bu açıdan bakıldığında uzun bir zaman belirti göstermeyen bu rahatsızlık, kalp, böbrek veya beyin gibi önemli organlarda kalıcı hasara yol açabilmektedir.
Tansiyon 180/110 mmHg değeri veya üzerine çıkmadığı hallerde herhangi bir belirtiye rastlanmayabilir. Belirtilen kan basıncı değerlerine ulaşıldığında, burun kanaması, nefes almada zorluk veya yoğun baş ağrısı görülebilir ancak bu semptomlar kesin olarak hipertansiyon teşhisi konulmasına yeterli olamayabilir.
Yüksek tansiyonun en sık görülen belirtilerini şu şekilde sıralayabiliriz,
- Baş ağrısı veya baş dönmesi
- Kalp çarpıntısı, nefes darlığı
- Bacaklarda şişlik
- Halsizlik, yorgunluk veya isteksizlik
- Özellikle geceleri sık idrara çıkma
- Burun kanaması, kulaklarda çınlama
- Görme problemleri
Yetişkin bireylerde özellikle 40 yaşından sonra düzenli olarak tansiyonun takip edilmesi önerilmektedir.
Hipertansiyon Teşhisi Nasıl Konur?
Hipertansiyon teşhisi, gerekli şartlarda yapılan düzenli tansiyon ölçümlerinin izlenmesi ile konulur. Gerekli şartlardan kasıt, en az 5 dk. dinlenmiş durumda olmak, her iki koldan da ölçüm yapmak, ölçümden önce nikotin veya kafein türü uyarıcı maddeler içeren yiyecek, içecek tüketmemiş olmaktır.
Kişinin yüksek tansiyonu olmadığı halde bazı durumlarda tansiyonu yüksek ölçülebilmektedir. Örneğin hastane ortamında tansiyonu yüksek ölçülen birçok kişi vardır. Bu tarz durumlara ‘Beyaz Önlük Hipertansiyonu’ denmektedir. Stres ve kaygının hipertansiyona etkisine bir örnek olarak sayılabilir.
Anlık, herhangi bir uyarana bağlı gelişen tansiyon yüksekliği gibi durumlarda yüksek tansiyon teşhisi konulabilmesi için tansiyonun belli bir zaman aralığında, yaklaşık 1-2 hafta düzenli olarak takip edilmesi gerekmektedir. Holter cihazı ile de belli bir süre kişinin tansiyonu ölçülüp teşhis konulabilir.
Hipertansiyon teşhisi konulabilmesi için, düzenli tansiyon takibinin yanı sıra, detaylı fiziki muayene, ekokardiyografi, elektrokardiyogram ve çeşitli laboratuvar testleri de yapılabilmektedir.
Günümüzde giderek yaygınlaşan, tansiyonu bilekten ya da parmaktan izleme imkanı sunan, akıllı saat veya telefon gibi dijital araçların yeteri hassasiyette ölçüm yapabildikleri konusunda henüz tam olarak güven tesis edilememiştir.
Uygun tansiyon ölçer cihazlarla evde izleme yapılması gayet pratik ve geçerli bir yöntem olarak görülmektedir. Ancak ölçüm cihazlarının hassasiyet derecelerini de göz önünde bulundurmalı ve son tahlilde doktor nezaretinde ölçüm yapılarak teşhisin konulması isabet olacaktır.
Hipertansiyon Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Hipertansiyonun tedavisinde 2 temel ve önemli yaklaşım söz konusudur. Bunlardan yaşam tarzı değişiklikleri çok büyük önem teşkil eder. Bir diğeri ise ilaç tedavisidir.
Nedeninin tam olarak belirlenemediği yüksek tansiyon hastalarında kişiye özel, hastanın hayatının tüm alanlarında aktif bir değişimin sağlandığı bütüncül bir tedavi yöntemi izlenmelidir.
Yüksek tansiyon tedavisi için gerekli birtakım önemli yaşam tarzı değişiklikleri şu şekilde belirtilebilir,
- Düzenli fiziksel aktivite yapmak ve hareketli bir yaşam tarzı benimsenmesi
- Sigara ve alkol kullanımını asgariye indirmek, mümkünse kullanmamak
- Stresi ile başa çıkabilmek çok önemlidir
- Fazla kilolu olunması durumunda kilo vermek
- Tuzun ve fazla yağlı besinlerin tüketiminin azaltılması
Yaşam tarzı değişikliklerinin ilk etapta yeterli olmadığı bazı durumlarda, yaşam tarzı değişiklikleri ile birlikte ilaç kullanımı da gerekebilir. Büyük kan basıncının 160 mmHg, küçük kan basıncının ise 100 mmHg ve üzeri olduğu durumlarda iki temel tedavi yaklaşımının beraber uygulanması gerekebilir.
Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar farklı mekanizmaları düzenleyerek tansiyonun düşmesine yardımcı olur. Yüksek tansiyonun tedavisi amaçlı kullanılan ilaçlar kişi özelinde birtakım yan etkilere sebebiyet verebilir.
Hipertansiyonun ilaçla tedavisinde kişiye göre özel olarak belirlenecek uygun ilaç grubu ile tedavi tercih edilmelidir. Özellikle hastanın, yaşı, cinsiyeti, yüksek tansiyonun nedeni, hastanın diğer hastalıkları ve tansiyon değerleri göz önünde bulundurularak, hekim gözetimi altında ilaç tedavisi uygulanmalıdır.
Hipertansiyonun ilaçla tedavisinde, hastanın diğer organlarına zarar vermeden tansiyonun kontrol altına alınması hedeflenmelidir. Bu sebeple, daha öncede belirttiğimiz gibi hastaya uygun seçilmiş ilaç tedavisi çok önemlidir.
Yüksek tansiyonun ilaçlar ile de kontrol edilemediği durumlara ‘dirençli hipertansiyon’ adı verilir. Bu gibi hastalarda tansiyonun yükselmesine sebep olan ikincil bir neden olma olasılığı tekrar gözden geçirilmelidir.
Son olarak, halk arasında tansiyon düşürücü etkisi olduğu bilinen bazı doğal yöntemlere de aşağıda değinmek isteriz. Her ne kadar ana tedavi araçları olarak görülmemeleri gerekse de pratik yöntemler olmaları ve doğal besin tüketimine katkı sağladıklarından belirtmekte fayda olduğu kanısındayız.
- Tuzsuz yoğurt ve ayran tansiyon düşürücü etki gösterebilir. Tuzsuz olmaları önem teşkil eder.
- Soğuk su ile yapılan duşun kan basıncını düşürücü etkisi olabilir.
- Nar ve greyfurt gibi meyvelerin suları ve kekik suyunun da tansiyon düşürücü etkisi olduğu varsayılır.
- Tansiyon yüksekliğinde halk arasında yaygın olarak kullanılan sarımsağın da kan basıncını düşürücü etkisi olabilmektedir.
- Tansiyon yükseldiğinde ilk etapta limon suyunun sulandırılarak içilmesi kan basıncının düşmesine yardımcı olabilir.