Migren - Nişantaşı Nöroloji - EEG - EMG
Migren
Migren, ataklar halinde ortaya çıkan bir baş ağrısıdır. Dünya çapında en yaygın üçüncü hastalık olup günlük yaşamı en fazla engelleyen hastalıklar arasında yer almaktadır. Ülkemizde 15-55 yaş aralığında görülme sıklığı %16 olarak raporlanmıştır. Kadınlarda daha sık görülmekte olup her beş kadından biri migren tanısı almaktadır. Üreme çağında yani hormonal olarak aktif olan kadınlarda migrenin görülme sıklığı erkeklerin 3 katına çıkmaktadır.
Migren nedenleri nelerdir?
Migrenin oluşumunda genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı bilinmektedir. Migrenli kişilerin neredeyse tamamında ailede bir migren hastası bulunmaktadır. Serotonin başta olmak üzere çeşitli hormonlar ve kimyasallardaki değişimler diğer bir önemli etkendir. Üreme çağındaki kadınlarda migren sıklığının artması, hamilelik ve menapoz dönemlerinde ise azalması hormonal faktörlerin göstergesidir. Migren atakları sırasında salınan bazı kimyasallar ise beyin damarlarını ve çeşitli sinir sistemi yapılarını etkileyerek ağrının ortaya çıkmasına neden olur. Son zamanlarda migren aşısı olarak isimlendirilen tedavinin hedefi olan kalsitonin gen-ilişkili peptid (CGRP) bu kimyasal maddelerden birisidir.
Migren atağının belirtileri nelerdir?
Migren atağı genel olarak prodrom, aura, baş ağrısı ve postdrom denilen 4 evreye ayrılabilir. Her atakta tüm evrelerin görülme şartı yoktur. Örneğin, bazı baş ağrısı atakları öncesinde aura izlenirken bazı ataklarda auradan sonra baş ağrısı ortaya çıkmayabilir. Ağrı atağı prodrom evresi görülmeden de başlayabilir.
1. Prodrom evresi:
Hastaların yarısından fazlasında görülen ve ataktan saatler hatta günler öncesinde ortaya çıkabilen bir dönemdir. Bu evrede depresyon, hiperaktivite, bilişsel değişiklikler, sık idrara çıkma, kabızlık, sinirlilik, huzursuzluk, yorgunluk, sık esneme gibi farklı belirtiler görülebilir. Hastada çikolata gibi bazı yiyeceklere karşı artmış istek gözlenebilir.
2. Aura:
Migreni olan insanların yaklaşık dörtte biri, ağrıları başlamadan önce birtakım hislerden yakınabilir. Ağrının geleceğinin habercisi olarak düşünülen bu belirtilere aura denilmektedir. 5-60 dakika arasında sürebilen auralar yavaş yavaş gelişme eğilimindedir. Her aura dönemini baş ağrısı takip etmeyebilir. Bazı ataklar sadece aura ile sonlanabilir.
Aura döneminde çoğunlukla görme alanında kör noktalar, renkli lekeler, parlak cisimler, yanıp sönen ışıklar ve görmede zig zag hatları gibi görsel şikayetler ortaya çıkar. Ancak vücutta karıncalanma, uyuşma, güçsüzlük, baş dönmesi gibi belirtiler de görülebilir.
3. Baş Ağrısı:
Migren ağrısının en belirgin özelliği başın tek tarafında ortaya çıkan, 4 saat ile 3 gün arasında süren ve zonklayıcı karakterde bir ağrı olmasıdır. Aura varsa genellikle aura bitiminden bir saat içerisinde başlar. Baş ağrısı, birden başlayabileceği gibi şiddetini yavaş yavaş arttırarak günlük yaşamın devamlılığını etkileyecek boyuta ulaşabilir. Ek olarak, fiziksel aktivite ile şiddetin artması, bulantı ve/veya kusma, ışık ve sese karşı duyarlılık eşlik edebilir.
- Baş ağrısı sırasında bulantınız oluyor mu?
- Işıktan rahatsız oluyor musunuz?
- Baş ağrınızdan dolayı işe, okula veya alışverişe gidemediğimiz oluyor mu?
sorularına verilen cevaplardan iki veya üçü evet ise migren olma ihtimali %90’ın üzerindedir.
4. Postdrom evresi:
Atak sonrası evre olan bu dönemde bitkinlik, tükenmişlik, konsantrasyon güçlüğü ya da tam tersi olarak rahatlama görülebilir.
Migren çeşitleri nelerdir?
Başta auralı ve aurasız migren olmak üzere birçok alt tipi mevcuttur.
- Aurasız Migren: Auranın eşlik etmediği ve en sık görülen migren tipidir.
- Auralı Migren: Her migren hastası aura deneyimleyebilir, ancak auralı migren tanısı konulabilmesi için aura kriterlerini karşılayan en az iki atak yaşanmış olması gerekir.
- Kronik Migren: Ayda 15 gün veya daha sık görülen baş ağrılarının 3 aydan uzun süredir devam etmesi ve 8 veya daha fazla gün baş ağrısının migren özelliklerini taşıması olarak tanımlanır.
- Olası Migren: Migren tanı kriterlerini tam olarak karşılamayan ancak belirtilerin migren baş ağrısı özelliklerine benzediği durumdur.
Bazı migren alt tipleri özellikli auralar ile kendini belli eder:
- Vücudun bir tarafında geçici güçsüzlük ile şekillenen “Hemiplejik Migren”
- Baş dönmesi, konuşmada bozukluk, kulak çınlaması ve çift görme gibi beyin sapının etkilendiği “Baziler Migren”
- Geçici körlüğe veya gözde yanıp sönen ışıkların ortaya çıkmasına neden olabilen “Retinal Migren” örnek olarak gösterilebilir.
Migren ağrısını tetikleyen faktörler var mıdır?
Migren ataklarını birçok faktör tetikleyebilir ve her hastada farklı faktörler rol alabilir. Bunlar arasında:
- Kadınlarda görülen hormonal değişiklikler (mens, hamilelik, menapoz dönemi gibi)
- Doğum kontrolü için kullanılan ilaçlar ya da menapoz sırasında verilen hormon tedavileri
- İşlenmiş gıdalar, eski peynir ve tuzlu gıdalar (özellikle aspartam ve monosodyum glutamat içeren)
- Baharatlar, balık, nişasta ve süt ürünleri
- Açlık
- Şarap başta olmak üzere alkol kullanımı
- Stres, yüksek sesler, parlak ışıklar ya da güneş ışığına maruz kalma
- Parfüm, tiner, sigara dumanı gibi bazı kokular
- Uyku düzeninde değişiklik
- Bazı ilaçlar
- Rüzgar, fırtına, yüksek nem ve basınç gibi durumlar
Belirli bir tetikleyiciye karşı hassasiyet mevcut ise o faktörden uzak durulması gerekir. Bunun yanında düzenli beslenmek, bol sıvı alımı, egzersiz yapmak, yeterli uyumak, stresli durumlardan uzaklaşmak ve en önemlisi doktor tarafından önerilen tedaviyi aksatmamak büyük önem taşır.
Migren Nasıl Tedavi Edilir?
Migrende tedavi, atak tedavisi ve gerekirse atak önleyici tedavi olarak ikiye ayrılır:
- Atak tedavisi
- Atak önleyici (Profilaktik) tedavi
Atak tedavisi
Atak tedavisinde amaç, baş ağrısını etkili ve hızlı bir şekilde 24 saat içinde tekrarı olmaksızın ortadan kaldırmak veya ağrının şiddetini ve eşlik eden bulguları azaltmak, atağın süresini kısaltmaktır. Hastanın yaşam kalitesini yükseltmek ve en kısa sürede iş ve sosyal yaşamına dönmesini sağlamak hedeflenir. Atak sırasında tedaviye ne kadar erken başlanırsa sonuçlar o kadar iyi olmaktadır. Hastanın ağrısının başlayacağını hissettiği an müdahale için en doğru zamandır. Atak sırasında semptomları gidermek açısından basit ya da kombinasyon şeklinde olan ağrı kesici ilaçlar, bulantı ilaçları ve farklı etki mekanizmalı ilaçlar verilebilir. Ağrı kesicilerin etkili olmadığı durumda triptanlar ya da ergotaminler gibi migrene özgü ilaçlar da kullanılabilir.
Uzun süreli ve sık ağrı kesici ilaç kullanımının ağrıları engellemedeki etkisi zamanla azalabilir, mide ve böbrek başta olmak üzere diğer sistemlerde istenmeyen etkiler doğurabilir. İlaç aşırı kullanımının kendisi de baş ağrısı yapabileceği için basit analjezikler ayda 15 tabletten fazla, nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar ve ergotamin türevleri ayda 10 tabletten fazla, triptanlar ise ayda 6 tabletten fazla kullanılmamalıdır.
Profilaktik tedavi
Profilaktik tedavi ile atakları önlemek, atak sıklığını, şiddetini ve süresini azaltmak, atak tedavisi sırasında kullanılan ilaçları en aza indirmek ve yan etkiye maruz kalmasını önlemek, hastanın günlük yaşamını sekteye uğratan durumu ortadan kaldırarak yaşam kalitesini yükseltmek amaçlanmaktadır. Her migren hastasının önleyici tedavi almasına gerek yoktur.
Profilaktik tedavi gerektiren durumlar şöyle özetlenebilir:
- Atak sayısının ayda ikiden fazla olması ve/veya ayda dört günden fazla ağrı yaşanması
- Seyrek fakat uzun süreli ve/veya günlük yaşam aktivitelerini belirgin bozan atakların olması
- Atak tedavisine rağmen iş, okul ve/veya sosyal yaşamı engelleyen atakların olması
- Gittikçe sıklaşan atak sayısı
- Kontrendikasyon veya yan etki nedeniyle atak ilaçlarının kullanılamaması
- İlaç aşırı kullanım baş ağrısı riski
Profilaktik tedaviye karar verirken kişinin baş ağrısı özellikleri ve eşlik eden diğer tıbbi durumları dikkate alınmalıdır. Önleyici tedavide beta-blokerler, depresyon ilaçları, epilepsi ilaçları, kalsiyum kanal blokerleri gibi farklı etki mekanizmalarına sahip birçok ilaç kullanılabilir. İlaç seçimi yapılırken hasta özelinde karar verilmelidir. Özellikle eşlik eden hastalıklar ve olası ilaç yan etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin, hastada tansiyon yüksekliği eşlik ediyorsa kalp ilaçları veya psikiyatrik semptomlar varsa depresyon/anksiyete ilaçları başlamak daha uygundur.
Profilaktik tedavinin süresi en az 6 ay olarak kabul edilir. Bu süre içerisinde hastanın ilacını düzenli ve yeterli dozda kullanması gerekir. İlaçlara düşük dozda başlanıp gerekli doza tedricen çıkılmalıdır. Bir ilacın etki edip etmediğine yeterli dozda en az 4 ay kullanılarak karar verilebilir. Profilaktik tedavi sırasında baş ağrısı atakları olabilir ve ağrıya yönelik atak tedavisi uygulanmasının sakıncası yoktur.
Botulinum toksin enjeksiyonu (Migren Botoksu), migren aşısı, kuru iğne tedavisi, sinir blokajları, akupunktur gibi farklı yöntemler de tek başına veya diğer tedavilere ek olarak profilakside kullanılabilmektedir.
Migren Aşısı Nedir?
Migrenin ortaya çıkmasında önemli bir rolü olan CGRP, son dönemde tedavilerin hedefi olarak görülmeye başlamıştır. Bu konuda reseptör blokajı yapan veya doğrudan maddenin kendisine etki eden ilaçlar geliştirilmiştir. 2018 yılından beri migren tedavisinde kullanılmaktadır.
Beyin ve vücudun farklı yerlerinde üretilen CGRP molekülünü etkisiz hale getirmek için üretilen ilaçlar enjeksiyon yoluyla uygulanmaktadır. Her ne kadar aşı olarak bilinse de her ay tekrarlanması gereken bir tedavi yöntemidir. İlk ay toplam 2 doz şeklinde yükleme yapıldıktan sonra ayda bir kez yapılan toplam 3 aylık tedavi şeması şeklinde uygulanır. İhtiyaç duyulması halinde 3 aylık kür tekrar edilebilir. İlk enjeksiyon sırasında hastaya nasıl yapacağı anlatılarak hastanın diğer dozları kendi kendine uygulayabilmesi sağlanır.
Aşı tedavisi, ayda en az dört atak geçirenlerde, kronik migren hastalarında, ilaç kullanmak istemeyen veya ilaç yan etkisi görülen kişilerde uygulanabilmektedir. Ancak çocuk hastalarda ve gebelerde önerilmemektedir.
Tedavinin ciddi bir yan etkisi bulunmamakta birlikte enjeksiyon bölgesinde allerjik reaksiyon ve ağrı görülebilir.
Migren Botoksu Nedir?
Kronik migrende botulinum toksin uygulaması onaylanmış bir profilaktik tedavi yöntemi olup baş ağrısı sıklığını ve şiddetini, ağrı kesici ilaç kullanımını azalttığı ve yaşam kalitesini yükselttiği gösterilmiştir.
Migrenin oluşumunda rol oynayan CGRP, substans P gibi nörokimyasal maddelerin salınmasını engelleyerek etki göstermektedir. Ayrıca ağrı uyarısına duyarlılık gösteren reseptörlerin fonksiyonlarını düzenlemektedir.
Alın, şakaklar, ense ve boyun bölgelerinde en az 31 noktaya belirli dozlarda botulinum toksini enjekte edilmektedir. Tedavinin etkisi enjeksiyondan yaklaşık 10 gün sonra ortaya çıkar ve 3-6 ay arasında devam edebilir. Bu süre sonrasında hastanın ağrısının durumuna göre işlemin tekrarlanması gerekebilir.
Deneyimli bir nöroloji uzmanı tarafından işlem 15-20 dakikada gerçekleştirilir. Çoğu hasta işlemi kolaylıkla tolere edebilir. İşlem sonrası hastalar günlük yaşamlarına dönebilirler. Tedavi etkinliğinin değerlendirilebilmesi için en az iki uygulama gerekir.
Doğru teknikle ve uygun dozda yapıldığında ciddi ve kalıcı bir yan etki görülmez. Ancak uygulama yapılan kaslarda doza bağlı geçici kas güçsüzlüğü gelişebilir.
Migren tehlikeli bir hastalık mıdır?
Migren, her ne kadar bir baş ağrısı tipi olarak tanımlansa da bazen beyin damar sistemini etkileyerek, özellikle genç popülasyonda, inme (felç) nedeni olabilmektedir. Auralı migrende bu riskin daha yüksek olduğu gösterilmiştir. Sigara ve doğum kontrol hapı kullanımı da varsa inme riski belirgin olarak yükselmektedir.
Hakkımızda
EMG Çekimi
EEG Çekimi
VEP Tetkiki
SEP Tetkiki
BAEP Tetkiki
"