What s new in Gastrointestinal Imaging (Turkish) - September 2020 - ACORE: ACORE

What’s new in Gastrointestinal Imaging (Turkish) – September 2020

Diagnostic Utility of CT and Fluoroscopic Esophagography for Suspected Esophageal Perforation in the Emergency Department [published online ahead of print, 2020 Jun 9].

AJR Am J Roentgenol. 2020,1-8.

Bu retrospektif çalışmada BT ve floroskopik özofagografinin, özofagus perforasyonu tanısındaki faydası incelenmiştir. Makale, gecikmiş tedavi durumunda mortalitesi %60’a yaklaşan özofagus perforasyonunun saptanmasının önemini tartışarak başlamaktadır. Perforasyonun klinik semptomlarının belirsiz olması, görüntülemeyi tanı koyma sürecinin önemli bir bileşeni haline getirmektedir. Floroskopi sıklıkla tercih edilen bir görüntüleme yöntemi olarak görülmektedir ancak uygun personelin mevcut olmaması ve hastanın talimatları takip edememesi gibi sınırlılıkları vardır. Ek olarak, bronkoskopi gibi invaziv metotlar kullanılmasına yol açabilecek aspirasyon riski barındırır. Floroskopik inceleme, özofagus lümeninin dışına kontrast madde sızıntısı varsa pozitif olarak değerlendirilir. BT çoğu sınırlılığa tabii değildir ayrıca toraks ve mediasten hakkında daha çok bilgi sağlama avantajına sahiptir. Ulaşılabilirliği göz önünde bulundurulduğunda, perforasyon şüphesi olan bir hastada genellikle BT ilk kullanılan yöntemdir.

Yazarlar 17 yıl boyunca acil servise özofagus perforasyonu şüphesiyle gelen ve aynı gün içerisinde hem BT hem özofagografi değerlendirmesi yapılan 103 hastayı incelemişlerdir.

BT bulguları, özofagus duvarında hava bulunması, özofagus duvarında defekt olması ve lümen dışında oral kontrast bulunmasıdır. Bu populasyonda 9 hastanın özofagus perforasyonu tanısı alması, zaman dilimi de göz önünde bulundurulduğunda, perforasyon vakalarının nadirliğini gösterir. Araştırma, BT’nin perforasyona olan duyarlılığının %100, özgüllüğünün %80 ve PPD’sinin %32, NPD’sinin %100 olduğu sonucuna varmıştır. Floroskopinin duyarlılığı %78, özgüllüğü %99, PPD’si %88 ve NPD’si %98’dir. Bulgular BT’nin floroskopiden daha duyarlı olduğunu ve BT’si negatif olan bir hastanın floroskopi görüntülemesinde perforasyon gözlenmesi ihtimalinin düşük olduğunu öne sürmektedir.

Apandisit Görüntülemesi: İpuçları ve Hileler

Monsonis B, Mandoul C, Millet I, Taourel P.

Imaging of appendicitis: Tips and tricks [published online ahead of print, 2020 Jul 8].

Eur J Radiol. 2020,130:109165.

Bu derlemede dünya çapında en sık görülen cerrahi acil durumlardan biri olan akut apandisit detaylıca gözden geçirilmektedir. Klinik ve radyolojik olarak akut apandisitin çeşitli belirtileri ve komplikasyonları olabilir, bu yüzden radyologun akut apandisitin belirtilerini tanıması önemlidir.

Yazarların atıfta bulunduğu çalışmalara göre apandisit şüphesiyle gelen hastaların %99’u görüntülendiğinde normal apendektomi oranı %3 ikeni hastaların %33’ü görüntülendiğinde normal apendektomi oranı %21 olmakta, bu da görüntülemenin tanıda önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Ultrason, çocuklarda, hamile kadınlarda ve çok zayıf hastalarda tercih edilen görüntüleme metodudur. Yazarların ultrasonda apendiksi bulmak için verdikleri ipucuna göre, önce ileoçekal bileşke bulunur daha sonra ileoçekal valvın 2-3 cm distalinde kör sonlanan yapı aranır. Makale apendiksin değerlendirilmesi için kullanılan alt batın BT ve düşük doz BT gibi farklı BT protokollerini ve intravenöz kontrastın yararlılığını tartışmaktadır. Yazarlar kendi kurumlarında gebe hastalarda ultrasonun belirsiz sonuç vermesi durumunda, görüntülemede ultrasonun ardından MR’ın ikinci tercih olduğunu belirtmişlerdir. Devamında makale apandisitin, inflame apendiks duvar kalınlığının 3 mm’yi aşması, apandiksin genişlemesi, periapendiküler yağ çizgilenmesi, mezenterik lenf nodlarının büyümesi gibi sık görülen görüntüleme özelliklerini değerlendirmektedir. Makale kısaca akut apandisitin komplikasyonlarına da değinmektedir. Hastanın tedavisini etkileyeceğinden ötürü komplikasyonların saptanmaları önemlidir. En önemli komplikasyonları perforasyon, flegmon, apse, ince bağırsak obstrüksiyonu ve mesenterik ven ya da portal dolaşımda görülen enfeksiyöz bir tromboflebit olan pilefilebittir.

Abdomen Görüntülemesinde Eğilimler

Kramer MR, Levin DC, Rao VM.

Utilization Trends in Abdominal Imaging, 2004-2016.

AJR Am J Roentgenol. 2020,215(2):420-424.

Bu makale Medicare poliçesinden faydalanan popülasyonda abdominopelvik görüntüleme alanındaki güncel eğilimleri analiz etmektedir. Araştırma 2004-2016 arasındaki süreçte abdominal görüntülemenin nispeten düştüğü sonucuna varmıştır. BT, BTA ve MRG kullanım oranı artmış olmakla birlikte, bu artış radyografi, floroskopi ve nükleer tıp incelemelerinin azalmasıyla dengelenmektedir. 2004-2016 arasında batın MR kullanımı Medicare’den faydalanan her bin kişide 8.5’ten binde 15.4’e yükselerek %88.4 artmıştır. En büyük düşüş Medicare programında binde 130’dan binde 92’ye düşen abdominal radyografide görülmüştür. Ultrason kullanımı %1.5 artışla takriben stabil kalmıştır. BT 2004-2010 arasında bin kişide 226 incelemeden 278’e çıkmış, daha sonra 159’a inmiştir. Bu dalgalanma 2011’de “code bundling”in uygulanmaya başlanmasına atfedilebilir. Bu seneden önce aynı anda çekilen abdomen ve pelvis BT’leri iki ayrı muayene olarak faturalandırılabilmekteydi ama “code bundling” uygulamasıyla birlikte tek muayene olarak faturalandırıldılar. Sonuç olarak, abdomen görüntüleme oranları 2004’ten 2010’a her bin Medicare hastası için 558’ten 601’e yükseldikten sonra, 2016 yılında 442’ye düşmüştür.

Küçük Omentum ve Foramen Winslow: Anatomi, Embriyoloji ve Patolojik Tutulumların BT Görüntüsü

Elmohr MM, Blair KJ, Menias CO, et al.

The Lesser Sac and Foramen of Winslow: Anatomy, Embryology, and CT Appearance of Pathologic Processes [published online ahead of print, 2020 Aug 12].

AJR Am J Roentgenol. 2020,1-9.

Bu derleme küçük omentum ve Foramen Winslow’un anatomisi, görüntüleme özellikleri ve patolojisini detaylandırıyor. Makale gestasyonun dördüncü haftasında midenin rotasyonuyla ortaya çıkan küçük omentumun embriyolojisini tartışarak başlamaktadır. Devamında birçok organ tarafından çevrelenen küçük omentumun anatomisi ve sınırları tanımlanmaktadır. Küçük omentum mide ve pankreas arasındadır ve birçok hastalığın peritoneal boşluğa yayılmasında rol oynayan bir potansiyel boşluktur. Makale küçük omentum patolojilerini sıvı koleksiyonları, yer kaplayan lezyonlar ve internal herniler olarak kategorize etmektedir. Sıvı koleksiyonları asit gibi transüdatif veya çevre bir organın enflamatuar ya da enfeksiyöz bir durumundan sebeple eksüdatif olabilir. Küçük omentumdaki sıvı koleksiyonunun en sık sebebi vakaların yaklaşık %50’sini teşkil eden akut pankreatittir. Peripankreatik sıvı koleksiyonları zamanla psödokistlere dönüşebilir. Aynı zamanda, genelde travmaların sonucu olarak, biloma ve hematomlar da görülebilir. Küçük omentum kitleleri neoplastik olabilir. Metastazlar primer tümörlerden daha sık görülür, kaynakları başta over kanseri ve gastrointestinal kanserlerdir ve çoğunlukla peritoneal karsinomatozis ile ilişkilidir. Liposarkom, leiomyosarkom ve GİST’ler primer malign tümörleridir. Küçük omentumun benign tümörleri ise teratomlar ve lenfanjiomları kapsamaktadır. Küçük omentumda duplikasyon kistleri, splenik arter anevrizmaları ve daha nadir olmak üzere apseler ve tüberküloz gibi non-neoplastik durumlar da gözlenebilir. Son olarak, küçük omentuma internal herniasyon görülebilir ve neredeyse tüm vakalar ince barsağın Foramen Winslow’dan herniasyonu şeklindedir.

Multipl Endokrin Neoplazi: Abdominal Belirtilerin Spektrumu

Davila A, Menias CO, Alhalabi K, et al.

Multiple Endocrine Neoplasia: Spectrum of Abdominal Manifestations [published online ahead of print, 2020 Jul 13].

AJR Am J Roentgenol. 2020,1-11.

Bu derleme multipl endokrin neoplazi (MEN) sendromunun çeşitli alt türlerini incelemektedir. MEN sendromları iki ya da daha fazla endokrin bezi etkileyen, nadir görülen, otozomal dominant hastalıklardır. Bu derlemede incelenen alt türlerde abdominal belirtiler yaygın olarak görülür. MEN-1’in esas bileşenleri paratiroid, pankreas ve pitiuter tümörlerdir ancak adrenokortikal, karsinoid ve fasiyal anjiofibromlar da artan sıklıkla görülmektedirler. MEN-1 hastalarının %80’e yakını hipervasküler ve görüntülemede erken arteriyel fazda boyanan, solid veya kistik olarak kategorize edilebilen pankreatik nöroendokrin tümöre sahiptir.

Makale PNET’leri gastrinomalar, insülinomalar, VIPomalar ve somatosatinomalar olarak sınıflandırarak görüntüleme bulgularını incelemektedir. MEN-2A medüller tiroid kanseri, paratiroid bezleri ve feokromasitomalarla ilişkiliyken, MEN-2B paratiroid hiperplazisinin eksikliği ve marfanoid habitus, mukosal nöromlar gibi endokrin dışı özelliklerle ondan ayrışır. Batındaki görüntüleme bulguları kemik dansitesinin azalması, nefrolitiazis ve peptik ülser gibi hormon sekresyonunda artış ile alakalı bulgularla kendini gösterebilir. MEN’de komplikasyonların tanısında gecikme yaşanması morbidite ve mortaliteyi artırabilir.

Pankreatik Nekroz Hacmi— Akut Pankreatit Şiddeti İçin Yeni Bir Görüntüleme Biyobelirteçi

Pamies-Guilabert J, Del Val Antoñana A, Collado JJ, Rudenko P, Meseguer A.

Pancreatic necrosis volume – A new imaging biomarker of acute pancreatitis severity [published online ahead of print, 2020 Jul 24].

Eur J Radiol. 2020,130:109193.

Akut pankreatitte morbidite ve mortalite riskini değerlendiren birçok şiddet skalası ve güven vermeyen birkaç radyolojik derecelendirme sistemi bulunmaktadır. Bu retrospektif çalışmanın yazarları, BT ile ölçülmüş pankreatik nekroz hacminin (PNV) akut pankreatik komplikasyonlar ile yüksek oranda ilişkili bir biyobelirteç olduğunu göstermektedir. Yazarlar, iki yıl içinde akut pankreatit tanısıyla yatan 163 vakayı değerlendirdiler ve PNV’nin hastanede kalış süresiyle lineer bir korelasyona sahip olduğunu ve organ yetmezliği, enfeksiyon, YBÜ yatışı ve cerrahi veya perkütan müdahale gibi faktörlerle de istatiksel olarak önemli bir ilişkiye sahip olduğunu gösterdiler. Çalışmada, radyolojik BT şiddet indeksi ve Balthazar skorlaması dahil olmak üzere diğer dört şiddet skalasıyla karşılaştırıldığında, PNV’nin çoklu organ yetmezliği, YBÜ yatışı veya terapötik işlem ihtiyacını öngörmede en doğru parametre olduğu bulundu. Pankreas nekrozu, pankreas parankiminde hipoatenüasyon alanlar ve ilişkili nekrotik bölgeler olarak tanımlandı ve hacim de PACS sistemi içindeki araçlar kullanılarak hesaplandı. Yazarlar kohort çalışmasında, ortalama 242 cc ve medyan 64 cc olmak üzere 0-1575 cc aralığında nekroz buldular. Komplikasyonları tahmin etmek için eşik değer 75 cc’di ve bu sayı ile %100 duyarlılık ve %78 özgünlük elde edildi. Çalışmanın sonuçları göz önüne alındığında, yazarlar pankreatik nekroz hacminin akut pankreatit komplikasyonlarını tahmin etmek için güvenilir bir parametre olduğu sonucuna vardılar.

Penetran Abdominal Ve Pelvik Travmalarının Değerlendirilmesi

Durso AM, Paes FM, Caban K, et al.

Evaluation of penetrating abdominal and pelvic trauma [published online ahead of print, 2020 Jul 24].

Eur J Radiol. 2020,130:109187.

Bu makale, 44 yaş altındaki populasyonda önde gelen ölüm sebebi olan penetran travmaların arkasındaki epidemiyolojiyi tartışarak başlamaktadır. Künt travmalar vakaların yaklaşık %70’ini oluştursalar da penetran travmalar hala önemli bir mortalite ve morbidite kaynağıdır. Yazarlar penetran travmaları kurşun yaralanmalarını içeren balistik, bıçak ve diğer yabancı cisim yaralanmalarını içeren non-balistik olarak 2’ye ayırmaktadır. Makale balistik yara bilimine genel bir bakış sunmakta, mermilerin canlı dokudaki davranışını ve yol açabilecekleri hasarları inceleyerek doku hasarına yol açan enerji aktarım mekanizmalarını tartışmaktadır. Bu derleme, aynı zamanda patlayıcı yaralanmalarda görülen hasar modellerinden de bahsetmektedir. Optimal travma BT protokolü ise tartışmalı bir konudur. Bazıları üçlü kontrastı- IV, oral ve rektal- savunurken, bazı çalışmalar sadece IV kontrastın etkinliğini göstermektedir. Oral kontrast kullanıldığında ekstravazyon olmamasının hasarı dışlamadığını belirtmek önemlidir. Makale daha sonra arteriyal ekstravazyon, psödoanevrizma gibi sınırlı vasküler yaralanmalar, diğer majör vasküler yaralanmalar, intraperitoneal mesane rüptürü ve sol hemidiyafragmatik yaralanma gibi tedavi gerektiren BT bulgularını tartışmaktadır. Yazı, farklı solid organların penetran travmatik yaralanmaları hakkında kapsamlı bilgi vererek ve Amerikan Travma Cerrahisi Sınıflandırma Birliği’nin travmatik yaralanmalar hakkındaki sınıflandırma sistemini içererek devam etmektedir. BT’nin yaygın ulaşılabilirliği, travma cerrahlarına hangi hemodinamik açıdan stabil hastaların ameliyata ihtiyaç duyacağını ve hangilerinde ameliyatsız tedavi kullanılabileceğini seçmede yardımcı olacak bir triyaj aracı haline gelmesini sağladı ve radyologların travma ekibinin bir parçası olarak önemini kuvvetlendirmiştir.

Hepatit B İlişkili Siroza İkincil Hepatik Ensefalopati Riskini Tahmin Etmek İçin Karaciğer BT Radyomics Modeli

Cao JM, Yang JQ, Ming ZQ, et al.

A radiomics model of liver CT to predict risk of hepatic encephalopathy secondary to hepatitis B related cirrhosis [published online ahead of print, 2020 Jul 26].

Eur J Radiol. 2020,130:109201.

Bu retrospektif çalışma, BT görüntülemesinin radyomics datalarını kullanarak hepatit B ile ilişkili siroza ikincil olarak hepatik ensefalopati riskini tahmin edebilecek bir model oluşturmak amacıyla yapılmıştır. Makale, dünya çapında 257 milyon taşıyıcısı olan hepatit B’nin epidemiyolojisini tartışarak başlamaktadır. Bu hastaların 20%’si kronik hepatit geliştirip daha sonra da siroz ve beraberindeki komplikasyonları gösterebiliyor. Hepatik ensefalopati, sirozun ciddi komplikasyonlarından biridir ve yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkisi olan kötü bir prognostik bulgudur. Yazı daha sonra hücresel özellikleri ve klinik verileri karakterize etmek amacıyla verileri gelişmiş algoritmalara aktarmak için görüntüleme yöntemlerinin kullanılması olan radyomiks kavramını tartışıyor. Bu çalışma karaciğer şekil, oryantasyon, konveksite, yuvarlaklık, kabalık, asit varlığı gibi verileri oluşturmak için trifazik abdominal BT görüntüleme ve modeli oluşturmak için de bir yazılım sistemi kullanıldı. Serum albuminin klinik önemiyle birleştiğinde, bu modelin taranan 304 hastada hepatik ensefalopati varlığını tahmin etmede %93’e kadar doğru olduğu bulundu. Bu çalışma, hızla gelişen radyomics alanında bir başka olasılığı daha göstermektedir.

Yeni Koronavirus Hastalığı (COVID-19) Olan Hastalarda Abdominopelvik BT Bulguları

Goldberg-Stein S, Fink A, Paroder V, Kobi M, Yee J, Chernyak V.

Abdominopelvic CT findings in patients with novel coronavirus disease 2019 (COVID-19).

Abdom Radiol (NY). 2020,45(9):2613-2623.

COVID-19 virusu çoğunlukla solunum yolu hastalığı ile ilişkili olsa da, bu makale COVID-19 hastalarındaki abdominopelvik bulguları incelemektedir. Makale batın BT bulgularının COVID-19’un ilk belirtisi olabileceğini çünkü akciğer bazallerinin BT taramasının bir parçası olduğunu ve görüntülenen hastaların %57’sinin akciğer bazallerinde tipik COVID-19 bulguları olduğunu belirtmektedir. Çalışmada pozitif test sonuçlarından sonraki iki hafta içinde abdominopelvik BT çektiren 141 COVID-19 pozitif hasta incelendi ve hastaların %57’sinin pozitif bulguları olduğu gösterildi. COVID-19 pozitif hastalarda bildirilen klinik semptomlar arasında bulantı, kusma ve sulu dışkılama bulunmaktadır. Bu retrospektif çalışmada yazarlar, en yaygın görüntüleme anomalisinin kolonda duvar kalınlaşması olduğunu buldu. Diğer sık bulgular ise safra kesesi distansiyonu, nonspesifik renal çizgilenme ve mesane duvarında kalınlaşmadır. Pozitif BT bulgularının bağımsız belirleyicileri arasında genç yaş, erkek cinsiyet ve düşük hemoglobin seviyesi bulunmaktadır. Yazarlar batın bulgularının değerlendirilmesi için ek çalışmalara ihtiyaç olduğunu belirtti ve çalışmalarının bir limitasyonu olarak bazı bulguların kronik hastalıklara veya COVID-19’dan bağımsız sebeplere bağlı olabileceğini beyan ettiler.

Koronavirus 2019 (COVID-19) Döneminde Akut Apandisit: Klinik Prezantasyon ve BT Bulgularındaki Değişimler

Romero J, Valencia S, Guerrero A.

Acute Appendicitis During Coronavirus Disease 2019 (COVID-19): Changes in Clinical Presentation and CT Findings.

J Am Coll Radiol. 2020,17(8):1011-1013.

Bu makale koronavirüs pandemisinin başlamasından bu yana acil servis başvurularında azalma ve yoğun bakım yatışlarında önemli bir artış eğilimi olduğunu belirten birkaç araştırmaya dikkat çekerek başlamaktadır. Özellikle apandisiti ele alan yazarlar, daha az toplam vaka ancak daha fazla ileri seviyedeki vaka prezentasyonuyla benzer bir eğilim olduğunu gösterdiler. Yazarlar 2019’da pandemi öncesi ve 2020’de pandemi sırasındaki aynı üç aylık dönemi karşılaştıran retrospektif bir çalışma sunuyor. 2019 döneminde apandisit değerlendirmesi için %30’u pozitif olan 141 BT taraması yapılırken, 2020 döneminde yapılan 55 taramanın %46’sının pozitif olması istatistiksel olarak önemli bir artış gösteriyor. Ek olarak yazarlar, apandisiti olası apandisitten komplike rüptüre apandisite kadar şiddete göre beş kategoriye ayırdılar. Pandemi süresindeki dönemde, pandemi öncesine kıyasla ciddi vakaların oranında istatistiksel olarak anlamlı bir artış bulundu. Yazarlar, apandisit prezentasyonundaki değişikliklerin ülkeleri Kolombiya’nın sokağa çıkma yasağı uygulaması nedeniyle olduğuna inanıyorlar.

Download books «What s new in Gastrointestinal Imaging (Turkish) - September 2020 - ACORE: ACORE» fb2

Коментарии