Parkinson: Erken Teşhisle Hayat Kalitesinin Yükseldiği Hastalık - Hisar Hospital Intercontinental

Parkinson: Erken Teşhisle Hayat Kalitesinin Yükseldiği Hastalık - Hisar Hospital Intercontinental

Parkinson: Erken Teşhisle Hayat Kalitesinin Yükseldiği Hastalık

Akıllara Ölü Ozanlar Derneği’ndeki edebiyat öğretmeni rolüyle kazınan ve her oynadığı filmle izleyenlerin gönlünde taht kuran usta oyuncu Robin Williams’ın ölümüyle yeniden gündeme gelen Parkinson Hastalığı ile ilgili merak edilenleri Hisar Intercontinental Hospital Nöroloji Bölümü Uzmanlarından öğrendik…

Parkinson Hastalığı nedir?

Parkinson hastalığının yavaş ilerleme özelliğine sahip olan, beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden bir beyin hastalığı olduğunu dile getiren uzmanlar, ‘Normalde insan beyninde belli bölgelerde kişinin akıcı ve koordine hareket etmesini sağlayan dopamini üreten beyin hücreleri vardır. Bu hücreler beynin substansiya nigra adı verilen belli bir alanında yoğunlaşmış halde bulunurlar. Dopamin substansiya nigra ile vücut hareketlerini kontrol eden diğer beyin bölgeleri arasında mesajlar ileten bir kimyasaldır. Dopamin üreten hücrelerin %60 ila %80’i kayba uğradığında yeterli miktarda dopamin üretilemez ve Parkinson hastalığının motor belirtileri ortaya çıkar.’ diye konuştu.

Bu Belirtileri Dikkate Alın!

Parkinson Hastalığı tanısını koyarken hatırlanması gereken en önemli şey, hastalığın dört ana belirtisinden ikisinin, nöroloji uzmanının tanıyı düşünmesini sağlamak için bir süredir bulunması gerekliliğidir. Hastalığın dört ana motor belirtisi:

Titreme veya tremor: El, kol ve bacaklarda ortaya çıkar.

Bradikinezi: Hareketlerde yavaşlamadır. Yürürken kolları sallamama, ayakları yere yapışıkmış gibi yürüme görülür. Ayrıca yüz kaslarındaki mimiklerde azalma ve maskeli yüz görünümü oluşabilir

Rijidite: Kollar, bacaklar veya gövdede katılık görülür.

Postural instabilite: Denge sorunları ve muhtemel düşmelerdir. Kişi eskisi gibi dik duramaz, öne ya da yana eğilerek hareket eder.

Koku duyusunda kayıp, Kabızlık, Düşük tonlu konuşma, Uykuda ani hareketler, El yazısında küçülme: El yazısında geçmiş yıllara göre aniden küçülme, yazılan harflerde küçülme, kelimeleri adeta sıkışmış şekilde yazma görülür. El yazısında ortaya çıkan ani değişiklik Parkinson hastalığının belirtisi olabilir. Düşük kan basıncına bağlı olarak baş dönmesi ve bayılma, Parkinson hastalığına bağlı olabilir. Parkinson sadece yaşlılarda görülmez!

Görülme sıklığı her yıl 100 binde 11-14 kişi olan Parkinson Hastalığı tüm dünyada 10 milyon kişide, Türkiye’de ise yaklaşık 100 bin kişide görülüyor. Her yıl yaklaşık 10 bin civarında hastaya yeni teşhis konuluyor. Kişiye özel bir hastalık olan Parkinson’da ailede herhangi bir hikaye olmayabilir. Yaş ile ortaya çıkan beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden bu hastalık, 50-75 yaş arasında daha fazla görülse de daha genç hastalarda da ortaya çıkabilir. Tüm hastaların %10’unda 40 yaş altında ve bunların da daha azı 20 yaş altında ortaya çıkar ki bunlar daha özel tip (ailesel gibi) Parkinson hastalarıdır. Yaklaşık %10 oranında hasta doğrudan doğruya anne ve/veya babasından hastalıklı bir geni alır ki bu hastalar genç hastalardır. Parkinson Hastalığı aslında genetik bir yatkınlık zemininde ortaya çıkar. Anne, babası veya ailesinde herhangi bir insan Parkinson hastası olmasa dahi genetik örgüsünden kaynaklı bazı yatkınlıkları olabilir. Büyük genetik çalışmalar gösteriyor ki bazı genlerdeki değişkenlikler bizi Parkinson hastalığına yatkın kılar. Ne oranda katkıda bulunduğu net olarak bilinemese de tarım ilaçları, özellikle kuyu suyu gibi suya karışanlar ve bazı toksinler gibi çevresel faktörlerin de de hastalığın ortaya çıkmasına katkıda bulunan ek faktörler olduğunun üzerinde durulur.

Parkinson yavaş ama yıkıcı ilerler!

Parkinson ilerleyici bir hastalıktır ve dolayısıyla zaman ilerledikçe belirtiler kötüleşir ve hastanın yaşam kalitesi olumsuz yönde etkilenir. Ancak doğru tedavi sayesinde, çoğu hasta normal hayatını uzun yıllar boyunca sürdürebilir. Parkinson’un belirti ve bulguları saptanır saptanmaz tıbbi görüş almak önemlidir, böylece tedavi seçeneklerini en iyi şekilde değerlendirmek mümkün olur.

Parkinson Hastalığının tedavisinin ana hedefi hastanın yaşam kalitesini artırmaktır!

Parkinson hastalığında tanı klinik değerlendirme ile konulur. Bu tanı için, hastanın hikayesinin dinlenmesi, nörolojik muayene ve Levodopa tedavisine alınan yanıt, kriterleri oluşturur. Tanı koyduracak bir kan testi yoktur. Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Magnetik Rezonans (MR), tipik Parkinson hastalığına ilişkin bulgu vermez, bu incelemeler daha çok beyin tümörü, damar tıkanıklıkları gibi diğer hastalıklardan ayırt edilmesinde kullanılır. Halihazırda Parkinson’u iyileştirmek mümkün değildir, ancak Parkinson semptomlarını hafifletme konusunda etkili olan çeşitli tedaviler mevcuttur. Bunlar,

Tanıyı erken koyup tedaviye erken başlamak Ana hedefi hastanın yaşam kalitesini artırmak olarak belirlemek, Hasta ve yakınlarının tedaviye uyumunu sağlamak, İlaçların alınacağı zamanı ve gıdalarla ilişkisini öğretmek, Düzenlenen tedavi şemasını dikkatle uygulamaktır.

Günümüzde kullanılan ilaçlarla Parkinson Hastalığının belirtilerini hafifleterek hastanın günlük yaşam kalitesini artırmak hedeflenir. Hastanın yaşı, hastalığın dönemi ve kullanılan ilaçların yan etkilerine göre tedavi planı hazırlanır. Amaç beyinde seviyesi azalan dopamin seviyesini artırmaktır. Hastalığın erken döneminde dopamin tükenmeden verilen, dopamini daha uzun süre kullanmasını sağlayan, dopamin içeren veya dopamin alıcı bölgeleri tutacak ilaçlar kullanılır. Ayrıca hareket dışında depresyon veya demans ortaya çıktığında da ek ilaçlar kullanılması gerekebilir. Parkinson Hastalığının cerrahi tedavisinde ablatif tedavi denilen hastalıktan sorumlu alanların yakılması (talamotomi) ve Derin Beyin Stimulasyonu (DBS) olarak adlandırılan beyin pili uygulaması yapılır.

"
Parkinson Nedir? Nasıl Tedavi Edilir? | Kadıköy Lifemobil Evde Sağlık ve Bakım

Parkinson Nedir? Nasıl Tedavi Edilir? | Kadıköy Lifemobil Evde Sağlık ve Bakım

Parkinson Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Parkinson hastalığı, sinir sisteminin ilerleyici bir hasara uğraması ile görülen nörolojik bir problemdir. Parkinson hastalığı, insan beynindeki Dopamin maddesinin eksikliği sonucu oluşur. Bu eksiklik beyindeki Bazal Ganglion adı verilen ve kasların belli bir gevşeklikte tutulmasını, hareketlerin kontrol ve koordinasyonunu sağlayan bölgesinde meydana gelen harabiyet nedeniyle meydana gelir. Günümüzde bu nörodejeneratif sürecin nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Ancak ileri yaş, genetik yatkınlık ve olası çevresel toksinlerin etkisiyle ortaya çıkabileceği düşünülen multifaktöriyel bir hastalıktır.

Hastalığın prevelansı nedir?
Hastalığın prevelansı yaklaşık olarak 200/100.000 olup yaşlanmayla artar. Nörodejeneratif hastalıklar arasında Alzheimer hastalığından sonra en sık rastlanılan ikinci hastalıktır. Ortalama başlangıç yaşı 60’tır. (55-64 yaş, %0.3, >95 yaş, %4.3) 20 yaşın altında başlayan hastalarda ise Juvenil Parkinson hastalığından söz edilir. Hastalığın erkeklerde görülme oranı kadınlara göre 1.5 kat daha fazladır. Tanının konulmasından ölüme kadar geçen ortalama süre 15 yıldır. Ölüm nedeni genellikle Pulmoner Emboli ya da Aspriasyon Pnömonisi gibi hareketsizliğe bağlı komplikasyonlarla ilgilidir.

Parkinson Hastalığının tanısı nasıl konulur?

Parkinson tanısı, hekim tarafından hastanın şikayetleri ve hastalık geçmişinin dinlenmesinin ardından yapılacak nörolojik ve fizik muayene ile konulur. Parkinson hastalığını kesinleştirecek zorunlu bir beyin görüntülemesi ya da kan testi yoktur. Ancak, farklı hastalıklardan da şüphelenilen kimi hastalarda MR, kan tetkikleri, lomber ponksiyon (bel bölgesinden bir iğneyle omurga kanalına girilerek beyin-omurilik sıvısı alınması işlemi) gibi ek tetkikler uygulanabilir.

Parkinson hastalığının süreci nedir?

Hastalık genellikle sinsi başlangıçlıdır. İlerleme hızı değişkendir. Belirtilerde yıllar içinde son derece yavaş ama giderek artan ilerleyiş olur. Hastalık ilk olarak unilateral (tek taraflı) olarak başlar. Zamanla bilateral (çift taraflı) tutulum olur. Ancak asimetri hastalık seyrince korunur. Sıklıkla elde istirahat tremoruyla (titremesiyle) başlar.

Parkinson hastalığı dominant olan motor semptomatolijiye göre 3 temel alt gruba ayrılabilir:

Tremor dominant tip Bradikinezi, postüral instabilite ve yürüyüş bozukluğunun baskın olduğu akinetik rijid tip Mikst tip (olguların büyük bir kısmında belirli bir bulgunun baskın olmadığı mikst tip söz konusudur.)

Parkinson hastalığının belirtileri nelerdir?

4 ana belirtisi vardır:

Klinik tanı için Bradikineziye diğer 3 ana belirtiden birinin eklenmiş olması yeterlidir.

1-Bradikinezi: Hastanın hareketlerinde yavaşlama ve ağırlaşma olur. İstemli harekete başlama, bir hareketten diğerine geçme ve hareketi durdurmada güçlüğe neden olur. Kas gücü normal olsa da hastanın normal işlevini en fazla etkileyen ana bulgudur.

2-Rijidite: Normalde dinlenme halindeyken kaslarda, kas tonusu olarak adlandırılan, hafif bir kasılma vardır. Parkinsonda ise pasif harekete karşı sürekli dirençle karşılaşılır. Hastalar bu durumu yorgunluk, ağrı, kramp, sertlik, tutukluk şeklinde hissedebilir.

3-İstirahat tremoru: Tekrarlayan kas kasılmalarına bağlı olarak etkilenen vücut bölgesinin ritmik sallanma ve istemsiz hareketidir. Frekansı 3-6 Hz/sn’dir. Hastaların %80’inde görülür ve %50’den fazla olguda ilk semptomdur. Hastaların doktora en sık başvurma nedenidir. Ancak halk arasında zannedildiği gibi Parkinson hastalığında mutlaka titreme olması gerekmez. Titreme önemli bir bulgudur, fakat titremesi olmayan Parkinson hastaları da vardır.

4-Postüral Reflekslerin Kaybı: Normalde bir insanı ittiğinizde pozisyonunu değiştirerek dengesini sağlar ve düşmez. Parkinson hastalığında bu refleks bozulduğundan, hastayı aniden geriye doğru ittiğinizde, dengesini sağlayamaz ve yere düşebilir. Buna “postural refleks bozukluğu” denmektedir. Ayrıca hastaların ayakta duruşlarında da bozulma gözlenir. Hastalar öne doğru eğik, kolları dirsekten hafifçe bükük ve gövdeye doğru çekilmiş olarak dururlar. Özellikle bu duruşun yerleşmiş olduğu hastalarda ‘festinasyon,’ şeklinde giderek hızlanan yürüyüş ortaya çıkar. Hasta adeta düşmemek için kendi ağırlık merkezini yakalamaya çalışır ve durmakta güçlük çeker. Hastalığın daha ileri evlerinde ortaya çıkar. En az spesifik ancak en fazla özüre neden olan belirtidir.

Diğer semptomlar:

Hipomimi (maske, ifadesiz yüz) Mikrografi (yazının küçülmesi) Disfaji (yutma bozukluğu) Siyolere (salya yutmada güçlük) Konuşma bozukluğu (yumuşak, monoton, dizartri Solunum disfonksiyonu Distoni (istemsiz kas spazmı) Kifotik duruş Kolda tutukluk ve ağrı Psikojen semptomlar (depresyon, ansiyete, panik atak, demans, uyku bozuklukları) Otonom semptomlar ( kabızlık, postüral hipotansiyon, aşırı terleme, üriner inkontinans, empotans) Yürüme bozuklukları (yürürken tek kolda salınımın azalması, dönüşlerin yavaşlaması, ufak adımlama, donma)

Parkinson hastalığının tedavisi nedir?

Parkinson hastalığı ilerleyici bir hastalık olduğu için hiçbir medikal tedavi kötüleşmeyi engelleyememektedir. Bu nedenle tedavideki ana amaç, hastanın fonksiyonelliğinin optimize edilmesi ve mümkün olan en uzun süre korunabilmesi ve sekonder komplikasyonların önlenmesidir. Hastalığın tedavisi 3 ana başlıkta toplanır:

Parkinson tedavi seçeneklerinde öncelikle ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar dopamini arttırmaya yöneliktir. Ancak Parkinson ilaçlarının uzun süre ve/veya yüksek dozlarda kullanımı ile hastalarda kısa süreli aşırı hareketlilik şeklinde dalgalanmalar, tam yanıtsızlık (off periyodu) ya da istemsiz hareketler (diskinezi) görülebilir. Bu nedenle rahatsızlığın başlangıcında hastaya yanıtın alınabildiği en düşük doz verilmelidir.

Kullanılan ilaçlar: Levodopa, Amantadin, Dopamin agonistleri, Dopamin MAO-B inhibitörleri, Antikolinerjikler.

İlaçlar ile beklenen yanıtın alınamadığı hastalarda veya zamanla ilaçların faydasının azaldığı durumlarda son tedavi olarak cerrahi tedavi uygulanabilir. Amaç, beyinde hareketlerle ilgili merkezlerde azalan elektriksel uyarının göğüs duvarında cilt altına yerleştirilen birkaç cm’lik jeneratör aracılığı ile yaratılmasıdır. Uygulamanın tıbbı adı “derin beyin stimülasyonu” dur.

Hastanın açtığı problemleri minimuma indirip, kendi yetersizliğinin ve çevresel koşulların elverdiği ölçüde hastayı maksimum bağımsızlığa ulaştırmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir.

Kontraktür ve ağrı gibi immobilizasyonun olumsuz etkisini önlemek Eklem hareket açıklığını korumak ve arttırmak Doğru postürü desteklemek Solunum kapasitesini arttırmak ve korumak Yasam kalitesini arttırmak Motivasyon ve psikososyal destek sağlamak Mobilizasyonu mümkün olduğunca devam ettirmek Yatak komplikasyonlarını önlemek (bası yarası) Uygun yatak ve tekerlekli sandalye seçimi

Parkinson hastalığı fizik tedavi uygulamasında neler yapılır?

Hastanın tedavisinde, hastalığın devrelerine ve uygulanan medikal tedavinin etkilerine göre semptomlar değişebileceği için hastalar bireysel olarak dikkatle değerlendirilmelidir. Hastalığın takibinde sıklıkla Hoehn ve Yahr Evrelemesi (H-Y) kullanılmaktadır.

H-Y evrelemesine göre,

Evre 1 – Tek teraflı tutulum

Evre 2 – Çift taraflı tutulum

Evre 3 – Çift taraflı tutulum + denge bozukluğu

Evre 4 – Şiddetli özürlülük

Evre 5 – Yatağa bağımlı

Fizyoterapist neleri değerlendirir?

Hasta hikayesi Normal eklem hareketleri Kısalık testleri Rijiditenin derecesi Bradikinezi Postür Solunum fonksiyonları Yürüme analizi Düşme riski analizi Oturma ve ayakta durma dengesi Ağrı Günlük yaşam aktiviteleri

Bu değerlendirmeler ışığında hastanın ihtiyacına göre düzenlenen tedavi planına en erken dönemde başlanmalı ve hasta egzersiz yapmaya cesaretlendirilmelidir. Tedavi ömür boyu devam etmelidir.

Parkinson tedavisinde genel tedavi yaklaşımları:

Gevşeme eğitimi ve egzersizleri Solunum egzersizleri Kasları pasif olarak germe ve pozisyonlama Aktif eklem hareket egzersizleri Ağırlık aktarma Ağrıyı azaltma Denge cevabını geliştirici egzersizler Yürüme eğitimi Görsel – işitsel ipucu çalışmaları Hasta ev egzersiz programları "
Parkinson Hastalığının Tanımı, Korunma Yolları ve Tedavisi / @AduHastane - Haber

Parkinson Hastalığının Tanımı, Korunma Yolları ve Tedavisi / @AduHastane - Haber

Parkinson: Tanı, Belirti ve Tedavisi


Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Akyol, Parkinson Hastalığı Günü dolayısıyla Parkinson hastalığının tanımı, klinik önemi, nasıl tanınacağı, korunma yolları ve tedavisi hakkında bilgi verdi.


Parkinson Hastalığını bundan yaklaşık 101 yıl önce James Parkinson tarafından tanımlanan, ileri yaşlarda daha sık görülen bir nörodejeneratif hastalık olarak tanımlayan Akyol, “Günümüzde genetik geçiş özellikleri tanındıkça daha iyi bilgi sahibi olduğumuz bu hastalığın temel belirtileri hareketlerde yavaşlama, öne doğru eğilme postürü, kas sertliğinin artması, denge-stabilitenin bozulması, özellikle ellerde istirahatte daha belirgin titreme ve zaman içinde gelişen donma (hareket edememe) fenomenleridir. Ancak asıl önemli olan bu hastalığın daha bu temel belirtileri göstermeden vücudumuzun pek çok sistemini etkileyen belirtilerle başlangıç göstermesidir, öyle ki hastalığı tanımlayıcı bu klinik belirtiler, başlangıç belirtilerinden 5-10 yıl sonra gözlenmektedir. Erken tanı ve tedavinin çok önemli olduğu bu ilerleyici hastalığın non-motor belirtilerinin iyi bilinmesi ve irdelenmesi kişi ve toplum sağlığı açısından gittikçe yaşlanan toplumlarda daha büyük önem arz etmektedir.” sözleriyle Parkinson belirtileri hakkında bilgi verdi.


Belirtiler Dört Büyük Sınıfta İncelenir


Dört büyük sınıfta bu belirtilerin karşımıza çıkabildiğini belirten Akyol, “ Birinci gurup kalıtsal parkinsonizm tablosudur ki burada bir ailenin birden fazla bireyinin hastalıktan etkilendiği durumlar söz konusudur. İkinci gurup enfeksiyon, travma, tümör, toksin veya ilaç maruziyeti gibi nedenlerle ortaya çıkan tablolardır. Üçüncü gurup Parkinson hastalığı bulgularına başka belirtilerin eklendiği, hem daha hızlı seyretmesi, hem de tedaviye yeterli yanıt vermemesi ile hekimleri ve hastaları asıl zor durumda bırakan Parkinson-plus sendromlardır. Dördüncü gurup ise nedeninin bilemediğimiz, ancak bu gün için ya burun yoluyla ya da sindirim sistemi yoluyla aldığımız bir ajan patojenin beyin, kardiovasküler sistem, sindirim sistemi başta olmak üzere özellikle nöron dediğimiz hücre gurubunda dejenerasyon ve yıkımla seyreden idyopatik parkinsonizm veya diğer adı ile Parkinson Hastalığıdır.” açıklamalarıyla dört büyük sınıfta ayrılan belirtileri aktardı.


Parkinson Hastalığının Etkilemediği Sistem Yok Gibi


Beyin hücrelerinin yıkımında alfa-sinüklein, ubiquitin, sinfilin, demir gibi materyallerin birikmesi sonucu meydana gelen Lewy cisimciklerin temel rolü oynadığını, halk arasında bir hareket bozukluğu olarak bilinmesine karşın Parkinson hastalığının etkilemediği sistemin neredeyse yok gibi olduğunu ifade eden Akyol, “Hareketlerdeki yavaşlamadan yıllar önce ortaya çıkan uyku bozuklukları, kabızlık, depresyon, anksiete bozukluğu gibi psikiyatrik tablolar, kalp ritim bozuklukları, idrar yolları ile ilgili problemler, ağrılar, beceriksizlik, konuşma bozuklukları, mimiksiz yüz, yazının giderek küçülmesi ve bozulması, yutma kusurları, ağızdan salya akması Parkinson hastalığının öncül ayak izleri olabilir. Hastalık ilerledikçe unutkanlık, hayal görmeler, idrar ve gaita kontrol bozuklukları gibi pek çok bulgu ve belirti tabloya eklenir. Yıllık insidansı 20/100.000, prevalans denen belirli bir zaman diliminde gözlenen hasta sayısı ise yaklaşık 160/100.000 dir. Daha sık ileri yaşlarda görülmesi nedeniyle 70 yaş üstü populasyon ele alındığında 550/100.000 sıklıkta gözlenmektedir.” sözleriyle parkinsonun birçok sistemi etkilediği ve görülme sıklığını paylaştı.


Tarım İlaçlarının Bilinçsiz-Aşırı Kullanımı Parkinson Hastalığı İçin Risk Oluşturur


Aydın özelinde değerlendirildiğinde, tüm dünya tarafından kabul edilen tarım ilaçlarının bilinçsiz-aşırı kullanımı Parkinson hastalığı için risk oluşturduğunu vurgulayan Akyol, ilimizin ziraat ile geçimini sağlayan geniş bir nüfusa sahip olduğunu, başta organofosfat türü ilaçlar olmak üzere pek çok zirai ilacın bilinçsiz, uygun olmayan kullanımı başta Parkinson hastalığı olmak üzere pek çok hastalığa zemin hazırladığını belirtti. ve “Zirai ilaçların sadece besinlere kullanım yanlışlıkları değil, yağmur suları ile yer altına geçmesi ve içtiğimiz sulara bu maddelerin karışması da risk oluşturabilir. Yine son dönemde yöremizde termal enerji kaynakları geniş bir alanı işgal etmektedir. Eğer bu üretim merkezlerinde yeterli filtreleme sistemleri kullanılmaz ve bu merkezler enerji üretiminde havaya salınan maddeler yönüyle sıkı bir şekilde denetlenmez ise, termal enerji merkezleri de bu riski taşıyabilir, bu konuda zaman içerisinde elimizde bu yönde yöremizle ilgili daha geniş bilimsel veriler olacağını düşünmekteyiz. Kalıtımsal genlerimizi değiştiremesek de, çevresel toksinlerden kaçınarak, ülkemizde her geçen gün daha fazla kullanım alanı bulan GDO’ lu ve nişasta bazlı şeker tüketmeyerek, antioksidan yönden zengin doğal besinleri tercih ederek, bilinçli tarım yaparak, stresten kaçınarak bu hastalıktan olabildiğince korunabiliriz.” sözleriyle hastalıktan korunmak için yapılabilecekleri paylaştı


En Önemli İlaç Klinik Muayene


Prof. Dr. Ali Akyol, parkinson hastalığı tanısında en önemli aracın klinik muayene olduğunu vurguladı ve erken tanı için böyle bir hastaya poliklinikte en az 15-20 dk gibi bir zaman ayrılması ve tüm klinik yönler değerlendirilmesi gerektiğini çünkü muayene ve öykünün en temel tanı metodu olduğunu aktardı. “Demans veya başka bir bulgu eklenmedi ise genellikle beyin MR, BT tetkiki normaldir. PET, SPECT, FDG-PET , ailevi geçiş söz konusu ise bazı genetik testler tanıda yardımcıdır. Levodopa ve Apomorfin yanıtı test terapötik olarak kullanılabilir.” dedi.


Akyol, Parkinson Hastalığı tedavisinin Nöroloji Klinikleri tarafından yapıldığını ancak sinir sistemi dışında neredeyse vücudun tüm sistemlerini etkilemesi nedeniyle multidisipliner yaklaşım gerekebileceğini vurguladı ve “Erken evre tedavisi ilaçların uygun doz ve sürede kullanılması ile düzenlenir. Orta evre tedavisinde hem hastalığın seyrine uygun ilaç doz ayarlaması yapılması, hem de ilaç yan etkilerinin minimuma indirilmesi önemlidir. İleri evrede ise beyne pil takılması diye bilinen bir metod, kliniğimizin Türkiye’ nin ilk sıralarda ve en fazla sayılarda hastaya uyguladığı metod olan PEG-J ile sıvı Levo-Dopa tedavisi, cilt altı Apomorfin sürekli infüzyon tedavisi gibi üç temel tedaviyi içeren ‘cihaz ‘destekli tedaviler’ sıralanabilir.” sözleriyle hastalığın evrelerin yapılan tedavi uygulamaları hakkında bilgi verdi.


İleri Evre Parkinson Hastalarına PEG-J ile sıvı L-Dopa Tedavisi Hastanemizde Uygulanıyor


Prof. Dr. Ali Akyol, asıl problem olan ilaç tedavisinin artık yeterli yanıt vermediği ileri evrede eğer hastanın titremeleri ön planda ise pil tedavisi, hareket kısıtlılığı, yutma problemleri, ağrı-uyku problemleri ön planda ise Nöroloji Kliniğimiz ile Gastroenteroloji Kliniğimiz ile ortaklaşa düzenlenen PEG-J ile sıvı L-Dopa tedavisi son dönemde dünyada en çok önem verilen, ileri evre Parkinson hastalarının yaşam sürelerine ve yaşam kalitelerine büyük katkı sağlayan bir tedavi seçeneği olarak hastanemizde Türkiye’ ye ilk geldiği iki yıldan beri uygulanan bir tedavi olanağı olduğunu aktararak açıklamalarına son verdi.

Parkinson Hastalığı Nedir? Tedavisi Var mıdır? Büyük Anadolu Hastanesi

Parkinson Hastalığı Nedir? Tedavisi Var mıdır? Büyük Anadolu Hastanesi

Parkinson Hastalığı Nedir? Tedavisi Var mıdır?

Parkinson, kişiye özel bir hastalıktır. Her kişinin parkinsonla olan deneyimi benzersizdir ve bu hastalık ağırlıklı olarak beynin substantia nigra adı verilen belirli bir bölgesindeki dopamin üreten ("dopaminerjik") nöronları etkileyen nörodejeneratif bir bozukluktur.

Parkinson Hastalığı Nedir?

Vücutta hareketin kontrolünde önemli bir role sahip olan dopaminin üretildiği substantia nigra isimli bölgede, dopamini üreten hücrelerde kayıplar ve etkilenmeler ortaya çıkar. Bu kayıpların yaşanmasıyla da kişide bazı bulgu ve belirtiler görülmeye başlar. Hastalık, gösterdiği belirtilerle kişinin yaşan kalitesini etkiler. Bu etkiler de genellikle ileri yaşlarda daha fazla görülür. Bu sebeple yaşam süresi uzadıkça etkiler daha yüksek oranlarda ortaya çıkar. Bu hastalığa benzer tabloya neden olan birçok neden bulunur. Bu nedenler Parkinson sendromları ya da parkisonizm olarak adlandırılır.

Parkinson Hastalığı Belirtileri

Semptomlar genellikle yıllar içinde yavaş gelişir. Semptomların ilerlemesi hastalığın çeşitliliği nedeniyle genellikle bir kişiden diğerine biraz farklıdır. PD'li kişiler şunları yaşayabilir:

Ellerde hap yuvarlanma titremesi olarak tanımlanan ve çoğunlukla istirahat halindeyken titreme Yavaşlık ve hareket azlığı Uzuv sertliği Yürüyüş ve denge sorunları

Hareketle ilgili (“motor”) semptomlara ek olarak Parkinson semptomları hareketle (“motor olmayan”) ilişkili olmayabilir. Parkinson hastaları genellikle motor olmayan semptomlardan motor semptomlardan daha fazla etkilenir. Motor olmayan semptomlar şunları içerir: Depresyon, anksiyete, ilgisizlik, halüsinasyonlar, kabızlık, ortostatik hipotansiyon, uyku bozuklukları, koku alma duyusu kaybı ve çeşitli bilişsel bozukluklar. Parkinson hastalığı hareketi de etkilediği için hareket bozukluğu olarak adlandırılır. Bu semptomlar hareket (veya motor) semptomları olarak bilinir ve hareketlerde yavaşlama, titreme, kas sertliği, yürüme güçlüğünü içerebilir. Bununla birlikte hareketsizlik semptomlar olarak bilinen ve göremediğimiz birçok parkinson semptomu vardır. Bunlar uyku sorunları, depresyon ve konuşma problemlerini içerebilir.

Titreme gibi hareket semptomları parkinsonun en görünür ve iyi bilinen belirtileridir. Parkinson hastaları için beyin yeterli dopamin üretmeyi bıraktığında semptomlar ortaya çıkmaya başlayabilir ve genellikle zamanla hareket etmeyi zorlaştırabilir.

Parkinson Hastalığı Nedenleri

Nedeni büyük ölçüde bilinmiyor. Bilim adamları genetik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonunun neden olduğuna inanıyor. Parkinson son derece çeşitli bir hastalıktır. İki kişi parkinsonu aynı şekilde deneyimlemese de bazı ortak noktalar vardır. Parkinson, ABD'de yaklaşık bir milyon insanı ve dünya çapında 10 milyon insanı etkiler. Parkinson hastalarının beyinlerindeki ana bulgu beynin substantia nigra olarak bilinen bir bölgesinde dopaminerjik nöronların (bunlar hareketi düzenler ve Parkinson'un ilerlemesinde önemli bir rol oynar) kaybıdır.

Bazı çevresel maruziyetler parkinson riskini düşürürken diğerleri artırabilir. Genler ve çevre arasındaki etkileşimler oldukça karmaşık olabilir. Parkinson ile ilişkili çevresel risk faktörleri arasında kafa travması ve daha fazlası yer alır. Birkaç genetik mutasyonun daha yüksek parkinson hastalığı geliştirme riski ile ilişkili olduğu tespit edilmiş olsa da çoğu insan bu genetik varyasyonlara sahip değildir. Öte yandan pestisitler ve kafa travmaları parkinson ile ilişkili olsa da çoğu insan bu çevresel faktörlere açık bir şekilde maruz kalmaz. Parkinsona genlerin çevresel ve yaşam tarzı etkilerinin bir kombinasyonu neden olur. Üç bileşenin etkileşimi birinin parkinson geliştirip geliştirmeyeceğini belirler. Parkinsona özel araştırma bu bileşenlerin parkinsona neden olmak için nasıl etkileşime girdiğini ve nasıl önleneceğini daha iyi anlamak için kritik öneme sahiptir.

Parkinson Hastalığı Teşhisi

Parkinson hastalığı klinik bir tanıdır. Bu bir bireyin öyküsünün, semptomlarının ve fizik muayenesinin tanı koymak için kullanıldığı anlamına gelir. Parkinsonu teşhis edebilecek belirli bir laboratuvar veya görüntüleme testi yoktur. Bununla birlikte beynin manyetik rezonans görüntülemesi (MRI beyni) bir dopamin taşıyıcı taraması (DaT taraması) veya kan çalışması gibi bazı testler, tanıyı desteklemek veya taklit edebilecek diğer tıbbi durumları ekarte etmek için kullanılabilir. Özellikle erken evrelerinde parkinsonun doğru teşhisini koymak zor olabilir. Çoğu zaman bir dahiliyeci veya aile hekimi tanıyı ilk koyan kişidir. Birçok kişi bir hareket bozukluğu uzmanından ek görüş isteyebilir. Parkinson hastalığı teşhisini düşünmek için kişinin bradikinezisi (hareket yavaşlığı) olması gerekir. Bradikineziye ek olarak bir kişi ayrıca aşağıdakilerden bir veya daha fazlasına sahip olmalıdır:

Dinlenirken oluşan bir uzuvda sallanma veya titreme Kolların, bacakların veya gövdenin sertliği veya sertliği Denge ve düşme ile ilgili sorun Parkinson Hastalığı Tedavisi

Tedavisi olmamasına rağmen tedavi seçenekleri değişiklik gösterir. Bu süreç ilaçlar, yaşam tarzı düzenlemeleri ve ameliyatı içerir. Parkinsonun kendisi ölümcül olmasa da hastalık komplikasyonları ciddi olabilir. Parkinson hastalığı ile iyi yaşamanın ilk adımı hastalığı ve ilerlemeyi anlamaktır. Parkinson ile iyi ve mükemmel bir yaşam kalitesine sahip olmak mümkündür. Dopaminerjik ilaçlar kullanarak semptomları başarılı bir şekilde tedavi etmek için doktorunuzla birlikte çalışmak ve önerilen tedavileri takip etmek çok önemlidir. Parkinsonlu kişiler bu ilaca ihtiyaç duyarlar çünkü beyinlerinde düşük seviyelere sahiptirler veya esas olarak substantia nigradaki nöronların bozulmasından dolayı dopamin eksiktir.

Parkinson hastalığı genç yaşta görülür mü? Parkinson hastalığı kaç yaşında başlar?

Parkinson hastalığı genel olarak 60 yaş üzeri kişilerde görülür. Ancak hastaların %5 ile %10’unda bu hastalığın başlama yaşı 20-50 yaşları arası olabilir.

Parkinson hastalığı öldürür mü?

Parkinson yavaş ilerleyen bir hastalıktır. Bu hastalığın belirtileri görüldüğünde de hastalık kötüleşir. Temelde beyni etkileyen bir hastalık olduğundan ölümcül komplikasyonlar yaratır.

Parkinson hastalığının erken belirtileri nelerdir?

Titreme, el yazısının küçülmesi, uyku sorunların, hareket etme ya da yürümede zorluk, kabızlık, seste değişiklik olması, kızgın yüz ifadesi, baş dönmesi veya bayılma, eğilme ya da kamburlaşmadır.

"
Parkinson Hastalığı ve Tedavi Süreci! Ersoy Hastanesi

Parkinson Hastalığı ve Tedavi Süreci! Ersoy Hastanesi

Parkinson: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Parkinson hastalığı ortalama 60 yaş civarında başlamaktadır. Yavaş ilerleme gösteren bu hastalığın ortalama bir seyir hızı olmakla birlikte ayrı ayrı her hasta için bir ilerleme hızı tahmin etmek mümkün değildir.

Günümüze kadar tanı ve tedavide büyük gelişimler kaydedilmiştir. Daha önceki dönemlere göre günümüzde Parkinson hastalarının ölüm riski genel nüfusunkine yaklaşmış ve yaşam süresi beklentisi artmıştır.

Parkinson hastalığının dört önemli bulgusu, istem dışı titreme (tremor), kas sertliği (rijidite), hareketlerde yavaşlama (bradikinezi) ve denge kaybıdır. En yaygın başlangıç bulgusu asimetrik istirahat tremoru olmakla birlikte hastaların yaklaşık beşte birinde ilk belirti olarak bir eli kullanmakta güçlük görülmektedir.

Diğer klinik özellikler açısından, hastalığın erken dönemlerinde hasta sıklıkla ince koordine hareketlerde zorlandığını fark eder. Günlük işlerin yerine getirilmesi zorlaşabilir (düğme iliklemek, saç taramak gibi.) Maske yüz denilen, yüz ifadesinin silinmesi fark edilebilir. Ses kısılabilir ve monotonlaşabilir. Kullanmakta zorluk çekilen kol yürürken tam olarak sallanmayabilir ve hasta aynı taraftaki ayağını yürürken sürüyebilir. Vücudun duruşu giderek bükülür ve adımlar da küçülür, el yazısı küçülebilir ve şekli bozulabilir.

Daha sonraki dönemlerinde ağızdan salya akması ve yiyecekleri yutmada zorluklar, koku alma duyusunun kaybedilmesi nedeniyle tat almada değişiklikler görülebilir. Bunlara ek olarak depresyon ve demans da ortaya çıkabilir. Sık idrara çıkma, terleme anormallikleri gibi otonom fonksiyon bozuklukları bulgularına rastlanabildiği gibi aynı zamanda uyku bozuklukları da gözlenebilir.

Parkinson hastalığının klinik tanısı, hastanın anamnezinin değerlendirilmesi ve nörolojik muayenenin yapılması ile konulur. Kesin tanıyı sağlayan laboratuvar veya radyoloji yöntemi bulunmamaktadır.

Hastalığın Evreleri

Hastalığın şiddetini tanımlamanın bir yolu 1960' larda Margaret Hoehn ve Melvin Yahr tarafından geliştirilmiş olan Hoehn ve Yahr skalasıdır. Bu skalaya göre evreleme şu şekildedir:
0: Parkinson hastalığı bulgusu yok.
1: Evre: Tek tarafta Parkinson hastalığı belirtileri (tremor, rijidite veya bradikinezi) var
2: Evre: İki taraflı Parkinson hastalığı belirtileri (tremor, rijidite veya bradikinezi) var ve yürüme güçlüğü yok.
3: Evre: İki taraflı Parkinson hastalığı belirtileri var ve çok az yürüme güçlüğü var.
4: Evre: İki taraflı Parkinson hastalığı belirtileri var ve orta derecede yürüme güçlüğü var. Hasta tek başına yaşayamayacak durumdadır.
5: Evre: İki taraflı Parkinson hastalığı belirtileri var ve hasta yürüyemiyor. Hasta tekerlekli iskemle kullanmak zorundadır ya da yatağa bağımlıdır.

Parkinson Hastalığını Taklit Eden Nörolojik Hastalıklar

Arteriyosklerotik(damar dolaşım bozukluğuna bağlı) Parkinsoniz HIV Virüsü ve Tüberküloz Enfeksiyonlar Travma Normal Basınçlı Hidrosefali Tümörler ve Diğer Kitlesel Lezyonlar

Tedavisi Mümkün mü?

Parkinson hastalığında ilaç tedavisi, cerrahi tedaviler ve diğer yöntemler olarak tedaviler uygulanmaktadır. Hastalıkta kesin bir tedavi söz konusu değildir, ancak hasta yaşamını kaliteli şekilde devam ettirecek bir seviyeye ulaşmaktadır. Ortaya çıkan belirtiler, hastanın yaşı, diğer hastalıklar tedaviyi önemli derecede etkilemektedir. İlaç tedavisinde eksik salgılanan veya hiç salgılanmayan dopamin maddesi yerine konmaya çalışılır. Ancak bu ilaçlar ve dozu doğru belirlenmelidir. Aksi halde bu ilaçların ciddi yan etkileri bulunmaktadır. İlaçların yeterli gelmediği veya ciddi yan etki gösterdiği hastalarda cerrahi yöntemler tercih edilebilir. Cerrahi tedavide ise beyindeki bazı özel çekirdekler yakılarak veya özel elektrotlar vasıtası ile sinyaller verilerek(DBS:derin beyin stimülasyonu) uyarılır. Oldukça işe yarayan bu tedavilerde de dikkatli ve doğru bir yol izlenmelidir.

"
Parkinson Hastalığının 5 Aşaması | Parkinson Hastalığı Belirtileri | Prof. Dr. Alev Leventoğlu

Parkinson Hastalığının 5 Aşaması | Parkinson Hastalığı Belirtileri | Prof. Dr. Alev Leventoğlu

Parkinson Hastalığının 5 Aşaması

Beyindeki dopamin miktarının azalması sonucu hastaların hareketi başlatma ve hareketi kontrol etme mekanizması bozulur. Parkinson hastalığı yavaş yavaş geliştiğinden, başlangıçta çoğu zaman tremor veya yüz ifadesinde yani mimiklerde kayıp ile başlar. Zaman içinde tremor yani tireme diğer kolda ya da bacaklarda da ortaya çıkar. Parkinson hastalığının kesin tedavi olmasa da hastalardaki semptomları azaltan ve yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilecek çeşitli ilaçlar ve tedaviler kullanılmaktadır. Bu nedenle hastaların düzenli bir takip altında olmaları, ilaçlarının kişiye göre ve hastalığın gidişatına göre ayarlanması gerekmektedir.

Parkinson hastalığı, belirli tanınabilir semptomların varlığı ile kendini gösterir. Parkinson belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterse de, aşağıdakiler dahil dört önemli motor belirtisi vardır:

Ellerde, kollarda, bacaklarda veya çenede titreme Kol, bacak veya gövdede kas katılığı, rijidite Bradikinezi denilen hareketlerde yavaşlama ve bradimimi yani yüz mimiklerinin kaybı Postural instabilite (refleks kaybı) veya bozulmuş denge ve koordinasyon

Parkinson hastalığı olan hastalarda aşağıdakiler gibi başka semptomlar da görülebilir:

Şiddetli yorgunluk veya uyku bozuklukları Kronik ağrı Korku, kaygı ya da depresyon Demans veya kafa karışıklığı Kabızlık veya idrar sorunları

Parkinson, hastalığın ilerlemesine göre beş aşamaya ayrılmıştır. Beş aşama, doktorların hastalığın ne kadar ilerlediğini değerlendirmesine yardımcı olur.

1. Aşama, Parkinson’un en hafif şeklidir. Bu aşamada semptomlar olabilir, ancak bunlar günlük işlere ve genel yaşam tarzına müdahale edecek kadar şiddetli değildir. Aslında, bu aşamada semptomlar o kadar azdır ki genellikle gözden kaçar. Ancak aileniz ve arkadaşlarınız, duruşunuz, yürüyüşünüz veya yüz ifadenizdeki değişiklikleri fark edebilir. 1. Aşama Parkinson’un önemli belirtileri, titreme ve hareketteki diğer güçlüklerin genellikle vücudun bir tarafına özgü olmasıdır.

2. Aşama, Parkinson’un orta dereceli bir formu olarak kabul edilir ve semptomlar 1. Evrede yaşananlardan çok daha belirgindir. Sertlik ve titreme daha belirgindir ve yüz ifadelerinde değişiklikler meydana gelir. Kas sertliği, hareketin tamamlanma süresini uzatırken, 2. aşama dengeyi bozmaz. Bu aşamada yürüme güçlükleri gelişebilir veya artabilir ve kişinin duruşu değişmeye başlayabilir. Bu aşamadaki kişiler vücudun her iki tarafında da semptomlar hissederler (ancak bir taraf minimum düzeyde etkilenir) ve bazen konuşma güçlüğü yaşarlar. 2. Aşama Parkinson hastalarının çoğu, bazı görevlerin tamamlanmasının daha uzun sürdüğünü fark etmelerine rağmen, hala yalnız yaşayabilir. 1. aşamadan 2. aşamaya geçiş aylar hatta yıllar alabilir.

3. Aşama, Parkinson’daki orta seviyedir ve hastalığın ilerlemesinde önemli bir dönüm noktasıdır. Semptomların çoğu 2. aşamadakilerle aynıdır. Ancak, artık denge kaybı ve reflekslerde azalma yaşanır. Hareketleriniz genel olarak yavaşlar. Bu nedenle düşmeler 3. aşamada daha yaygın hale gelir. Parkinson bu aşamada günlük görevleri önemli ölçüde etkiler.

Bağımsızlık, 3. evredeki Parkinson hastalarını 4. evrede olanlardan ayırır. 4. evrede yardımsız ayakta durmak mümkündür. Bununla birlikte, hareket etmek için bir yürüteç gerekebilir. Hareket ve tepki sürelerindeki önemli azalmalar nedeniyle birçok insan Parkinson’un bu aşamasında yalnız yaşayamaz. 4. aşamada veya sonrasında yalnız yaşamak birçok günlük işi imkansız hale getirebilir ve tehlikeli olabilir.

5. aşama, Parkinson hastalığının en ileri aşamasıdır. Bacaklarda ileri düzeyde katılık da ayaktayken donmaya neden olarak ayakta durmayı veya yürümeyi imkansız hale getirebilir. Bu aşamadaki hastalar tekerlekli sandalyeye ihtiyaç duyarlar ve genellikle düşmeden kendi başlarına ayakta duramazlar. Düşmeleri önlemek için 24 saat yardım gereklidir. 4. ve 5. evredeki hastalar kafa karışıklığı, halüsinasyonlar ve sanrılar yaşar. Demans, bu aşamada, Parkinson hastalarının %50 ila 80’ini etkiler.

Motor olmayan semptomlar

Kas sertliği ve titreme gibi motor semptomlar en yaygın olarak Parkinson hastalığının ilerlemesini değerlendirmek için kullanılır. Bununla birlikte, motor olmayan semptomlar da yaygındır. Parkinson hastalığı olan çoğu kişi aynı zamanda motor olmayan semptomlar da yaşar.

Motor olmayan semptomlar şunları içerir:

Hafıza veya planlama ile ilgili zorluklar veya düşüncenin yavaşlaması gibi bilişsel değişiklikler Anksiyete ve depresyon gibi duygudurum bozuklukları Uykusuzluk Kabızlık Görme problemleri Konuşma ve yutma sorunları

Motor olmayan semptomlar birçok insanda ek tedavi gerektirebilir. Bu semptomlar hastalık ilerledikçe ilerleyebilir.

"
Parkinson Hastalığı Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Parkinson Hastalığı Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Parkinson Hastalığı Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Parkinson hastalığı beyindeki dopamin üreten hücrelerin kaybıyla oluşan beden hareketlerinin yavaşlamasına yol açan bir hastalıktır. Bir beyin hastalığı olan Parkinson hastalığı dopamin sentezleyen hücrelerin hasara uğramasıyla oluşur. Parkinson hastalığının yol açtığı hareket bozukluğu ilerleyici ve kroniktir. Beyinde dopamin eksikliği arttıkça hastalık da ilerler.

Parkinson hastalığı olan kişilerin yakınları için hastalık hakkında bilgi sahibi olmak oldukça önemli bir konudur. Hastada hareket kaybına neden olan parkinson hastalığı, zihinsel ve ruhsal süreçleri etkileyen bir hastalıktır. Hastalığın tedavi sürecinde hastaya tam destek verebilmek için hastalığın tüm detaylarını bilmek gerekir. Parkinson hastalığında hastanın yakınları, hastayla ilgilenenler mutlaka hastalık hakkında detaylı bilgiye sahip olmalıdır.

Parkinson hastalığının belirtileri nelerdir?

Parkinson hastalığının en sık görülen belirtisi titremedir. Dinlenme halindeyken elin titremesi çok belirgin bir göstergedir. Hareketlerde yavaşlama Parkinson hastalığı belirtilerinde en başlarda yer alır. Gündelik bedensel hareketlerin zamanla yapılması güçleşir. Hastalığın genel olarak, duruş ve denge problemleri, kas sertleşmesi, otomatik hareket kaybı, konuşma değişiklikleri, yazı değişiklikleri, kabızlık, uyku sorunları gibi belirtileri vardır.

Parkinson hastalarında, yutma güçlüğü, düşünme güçlükleri, mesane problemleri de sık görülen etkiler arasında yer alır. Bunların dışında duygu durumunda da belirgin değişiklikler gözlenebilir. Depresyon da hastalığın genel belirtileri arasındadır. Belirtilerin şiddeti ve görülme durumu hastadan hastaya değişmektedir. Her hastada tüm bu belirtiler görülecek diye bir şey yoktur.

Parkinson hastalığı nasıl teşhis edilir?

Parkinson hastalığının teşhisinde özellikle kullanılan bir test ya da bir ölçüm yoktur. Nörolojik muayene sırasında klinik bulgular ve fizik muayenesi hastalığın teşhis edilmesini sağlar. Beyin tomografi gibi görüntüleme yöntemleri daha çok başka bir hastalığın olup olmadığını anlamak için kullanılır. SPECT ve PET taramaları beyinde başka bir hasar olup olmadığını anlamak için yararlıdır.

Parkinson hastalığının teşhisinde doğrudan tanıya olanak sağlayacak testler ya da ölçümler yoktur. Parkinson hastalığı belirtileri konusunda çok dikkatli olmak gerekir. Özellikle dinlenme esnasında ellerde titreme, bedensel sarsılma, duruş ve denge sorunları gibi belirtiler varsa mutlaka hemen nörolojik muayene yapılması gerekir.

Benzer Yazılar

Tikler, kişilerin kendi iradeleriyle kontrol edemediği hareketlerdir. Tourette sendromu, ilk kez 1985 yılında tanımlanmış olup bir tür sesli ve bedensel tik hastalığıdır.

Genel olarak gerçek nedeni belirlenemeyen, sinirlerde zona ve diyabet gibi rahatsızlıklara bağlı olarak devam eden tahribatlar sonucunda ortaya çıkan, karıncalanma, elektrik çarpma, üşüme, yanma vb. şeklinde ağrılardır.

Halk arasında Vagus Pili, Sara Pili veya Epilepsi Pili olarak bilinen Vagal Sinir Stimülasyonu ülkemizde ilaç tedavisine dirençli yani ilaç kullanmasına rağmen sara nöbetleri devam eden hastalarda başarıyla uygulanan bir ameliyat yöntemidir.

Şiddetli kasılma ve istemsiz hareketlerle seyreden distoni hastalığı, beyinde oluşan yanlış sinyallerin engellenememesi sonucunda, vücudun belirli bir bölgesinde ya da yaygın bir biçimde oluşan istemsiz kas kasılmalarının oluşmasıdır.

Nöromodülasyon kelimesini, “sinir sisteminin düzenleyicisi” olarak ifade edebiliriz. Vücudun çeşitli yerlerinde meydana gelen ve sinir sistemine bağlı aksaklıkların yeniden düzenlenmesini sağlayan Nöromodülasyon tedavileri ile günlük yaşamı olumsuz yönde etkileyen hastalıklar iyileştirilir ve hastanın yaşam kalitesi artırılır.

Kanser tedavisi gören hastalarda şiddetli ağrı görülebilir. Kanser hastalığının ileri evlerinde veya tekrarlamış kanser hastalıklarında hastanın hissettiği ağrı oldukça yükselebilir.

Halk arasında mesane pili olarak bilinen sakral stimülasyon nöromodülasyon ameliyatlarının bir parçası olup, küçük abdest kaçırma, veya yapamama, büyük abdest kaçırma, mesane felci gibi sorunları olan hastalarda uygulanabilecek teknolojik bir tedavi yöntemidir.

İlaç tedavisine dirençli epilepsi yani sara hastalarının cerrahi tedavisi için vagal sinir stimülasyonu öneriliyor.

Nevralji, bir veya daha fazla sinirde hissedilen ağrıyı tanımlar. Bazı tür nevraljiler, Herpes enfeksiyonu yani zona hastalığı sonucu ortaya çıkabilir.

Baklofen, kaslarda gelişen istemsiz kasılmayı giderici bir ilaçtır.

"
Parkinson Tedavisi - Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Necioğlu Örken

Parkinson Tedavisi - Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Necioğlu Örken

PARKİNSON HASTALIĞI NEDİR?

Parkinson Hastalığı (PH) hareketleri etkileyen bir beyin hastalığıdır. Zaman içinde ilerler ve öğrenme, bellek gibi diğer beyin işlevlerini de etkileyebilir. Ancak bu ilerlemenin hızı kişiden kişiye büyük oranda değişir. Tedavi gören pek çok Parkinson hastası uzun yıllar hiçbir engel yaşamayabilir.

Fotoğraf: Altan Akay

Parkinson Hastalığının Nedeni Nedir?

PH’nın nedeni bilinmemektedir. Normalde beyinde bazı hücreler dopamin denen ve hareketi kontrol etmeye yarayan bir kimyasal madde yapar. Parkinson hastalarında sinir hücreleri yavaşça işlevini kaybeder ve dopamin yapamaz olur. Bunun sonucunda PH’nın bulguları kademeli olarak gelişir ve zamanla ilerler. Bu sinir hücrelerinin neden doğru çalışamadığı bilinmemektedir.

PH olan kişilerin yaklaşık %10-15’inde birinci dereceden bir akrabalarında (anne, baba ya da kardeş gibi) PH vardır. Çok küçük bir azınlıkta ailevi geçiş vardır. Özellikle genç yaşta ortaya çıkan hastalıkta genetik mutasyonlar rol oynayabilir.

PH 50 yaş üzerinde ve erkeklerde daha sık görülür.

Parkinson Hastalığının Belirti ve Bulguları Nelerdir?

PH başlangıçta hafif bulgulara yol açar. Hastalık ilerledikçe bulgular kişinin çalışmasını ve günlük yaşam aktivitelerini etkileyebilir. PH’nın belirti ve bulguları kabaca motor ve motor olmayan diye ikiye ayrılabilir. Motor bulgular hareketi etkileyen bulgulardır. PH’nın ana motor belirtileri,

1 . Titreme (Tremor)
2. Yavaş hareket etme
3. Katılaşma
4. Denge kaybı ya da yürüme güçlüğüdür.

Bulgular tipik olarak vücudun bir yarısında başlar ve birkaç yıl içinde diğer tarafa da yayılır.

Titreme kişi istirahat halinde iken daha belirgindir. Başlangıçta aralıklıdır ve başkaları tarafından fark edilmeyebilir. Görünür hale geldiği zaman genellikle bir eldedir ve para sayma hareketi şeklindedir. Anksiyete, stres ve heyecan titremeyi arttırabilir. Başka vücut bölümleri örneğin bacaklar, çene, dudaklar ya da dil etkilenebilir. Ancak PH titremesi genelde başta olmaz.

Hareketlerde yavaşlama tüm Parkinson hastalarında gelişir. Düğme ilikleme, bilgisayar faresini çift tıklama, yazı yazma gibi günlük hareketleri, iskemleden kalkmayı ve yürüyüşü etkileyebilir.
Katılaşma kol, bacak ve gövdede meydana gelebilir ve diğer erken bulgular gibi vücudun tek tarafında başlayabilir.

Normalde beyinde dengemizi korumamıza yarayan otomatik refleksler vardır. Parkinson hastalarında bu refleksler bozulur ve bunun sonucunda postüral instabilite dediğimiz denge bozukluğu ve düşmeye eğilim meydana gelir. Ancak bu bulgular PH’nın ileri aşamalarında ortaya çıkar. Eğer postüral instabilite erken ortaya çıkıyorsa PH tanısından şüphe etmek gerekir.
PH bazı kişilerde motor olmayan başka belirtilere de yol açabilir,

1. Koku alma duyusunun kaybı
2. Berrak düşünme yeteneğinde kayıp
3. Olmayan şeyleri görme (Halusinasyon)
4. Depresif hissetme, anksiyete ya da ilgi kaybı
5. Uyku problemleri ve gündüz uykululuk
6. Yorgunluk

Otonom sinir sistemi vücudumuzda kalp hızı, sindirim, solunum hızı, terleme, idrar yapma ya da cinsel işlevler gibi bilinçsiz ya da otomatik yapılan fonksiyonları kontrol eder. Hastalık ayrıca kabızlık, terleme bozukluğu, yutma bozukluğu, idrar kaçırma ve cinsel problemler gibi otonomik fonksiyon bozukluklarına yol açabilir. Bazı hastalarda “ortostatik hipotansiyon” dediğimiz bir problem olabilir. Ortostatik hipotansiyon kişi ayağa kalktığı zaman olan ani tansiyon düşmesinin tıbbi adıdır. Baş dönmesine, göz kararmasına hatta bayılmaya neden olabilir.

Psödobulber duygu boşalması (patolojik gülme ve ağlama ya da duygusal kendine hakim olamama) kontrol edilemeyen gülme ve ağlama ataklarıdır. Parkinson hastalığı gibi beynin duyguların dışa vurulmasını kontrol eden bölgelerini etkileyen hastalıklarda görülür. Gülme ve ağlama atakları duruma ve kişinin duygularına uygun değildir.

Koku alma duyusunun kaybı PH’da hiçbir bulgu olmadan en erken başlayan bozukluklardan biridir.

Ağrı PH olan kişilerin %40’ından fazlasında bildirilmiştir. Ağrı genellikle motor bulguların çıktığı vücut yarısında hissedilir. Delici ya da saplanıcı, yanıcı ya da karıncalanma şeklinde olabilir.

Parkinson Hastalığı Tanısı Nasıl Konur?

PH tanısı koymakta kullanılan bir test yoktur. Tanı bulgulara bakarak konur. Ayrıca tedaviye cevap olması da tanıya yardımcıdır ve PH’nın motor bulguları tedavi ile belirgin düzelir. Bazen doktorlar başka hastalıkları elemek için bazı testler yapabilirler. DaTscan parkinsonizmi esansiyel tremordan ayırt etmeye yarayan bir beyin görüntülemesidir. Parkinsonizmi olan hastaların yaklaşık %15’inde atipik parkinsonizm hastalıkları söz konusudur. Ayırıcı tanıda yer alan bu hastalıklar multisistem atrofi, progresif supranuklear palsy, kortikobazal sendrom, Lewy cisimcikli demans, ilaçla ortaya çıkan parkinsonizm ve vasküler parkinsonizmdir.

Parkinson Hastalığı Nasıl Seyreder?

PH’da gidişatı ön görmek zordur çünkü kişiden kişiye çok değişkendir. Birçok hasta tedavi altında uzun yıllara iyi seyreder. Normal olarak çoğu hasta başkalarına bağımlı olmaktan ve PH’dan ölmekten korkar. Ancak PH’nın kendisi ölümcül değildir. Ölüm riski PH’nın düşme, boğulma ya da zatüre gibi komplikasyonlarına bağlıdır. Sonuçta ağır ilerleyen bir hastalıktır ve ilaçlarla uzun yıllar kontrol altında tutulabilir.

Parkinson Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?

PH’nın bulgularını düzelten pek çok ilaç vardır. Ancak şu anda tam iyileşmeyi sağlayan bir tedavi yoktur. PH tedavisinde kullanılan ilaçların bazen ciddi yan etkileri olabilir. Bu nedenle bazı hastalar ilaçları gerçekten günlük yaşamlarını etkileyen bulguları olduğunda başlarlar. Tedavinin amacı işe yarayan en düşük dozda ilacı kullanmaktır.

Levodopa tedavisinin kısa dönem yan etkileri bulantı, baş ağrısı, sersemlik ve uykululuktur. İlk başlandığında hastalar levopopa tedavisinden çok yararlanır. Ancak yıllar geçtikçe diskinezi ve motor fluktuasyonlar dediğimiz problemler ortaya çıkar. Diskinezi kişinin kontrol edemediği anormal hareketlere verilen isimdir. Motor fluktuasyon ise levodopanın etkisinin aniden ya da çok erken bitmesidir. Hasta aniden hareket edemez, yürüyemez.

Diğer tedavilerle iyilik hali olmayan PH’ları bazen derin beyin stimülasyonu (DBS) denen bir tedaviden yararlanır. DBS tedavisinde kişinin beynine cerrahi müdahale ile pil yerleştirilerek hareketler kontrol edilir.

Parkinson Hastalığında Egzersizin Önemi

Egzersiz herkes için sağlıklı yaşam için önemlidir. Ancak Parkinson hastaları için dengelerini korumak, hareketliliği ve günlük yaşam aktivitelerini sağlamak için egzersiz hayati öneme sahiptir. Ayrıca egzersizin nöronları koruyucu etkisi de vardır.

Çalışmalar egzersizin yürüyüş, denge, titreme, esneklik, kas kavrama gücünü ve motor eş güdümü düzeltebildiğini göstermiştir. Hem koşu ve yürüyüşün hem bisiklet pedalı çevirmenin yanı sıra Tai Chi , yoga, pilates ve dans da yararlıdır. Durağan ve hareketsiz bir yaşamla karşılaştırıldığında hangi seviyede olursa olsun hareketin motor bulgular üzerine olumlu etkisi vardır. Hafif orta seviye Parkinson hastalığı olan kişiler belirtilerine özel egzersiz yapabilir. Aerobik egzersizler formda kalmayı sağlar. Yürüyüş egzersizleri yürüme ve denge üzerine etkilidir. Direnç egzersizleri ise kuvveti geliştirir. Egzersiz ayrıca zihni diri tutar, depresyon ve yorgunluğu azaltır.

"
Prof. Dr. Sibel Güler Parkinson Hastalığı’nın Tanı ve Tedavisi Hakkında Önemli Açıklamalarda Bulundu

Prof. Dr. Sibel Güler Parkinson Hastalığı’nın Tanı ve Tedavisi Hakkında Önemli Açıklamalarda Bulundu

Parkinson: Tanı, Belirti ve Tedavisi Tıp Fakültesi Prof. Dr. Sibel Güler Parkinson Hastalığı’nın Tanı ve Tedavisi Hakkında Önemli Açıklamalarda Bulundu

Parkinson Hastalığı Nedir?

İlk kez 1817 yılında James Parkinson tarafından tanımlanan Parkinson hastalığı, beyin hücrelerinde kayıpla seyreden ve yavaş ilerleyen bir rahatsızlıktır. Genellikle sinsice başlayan Parkinson hastalığının belirtileri zamanla artmaktadır. Parkinson hastalığı, beyinde dopamin adı verilen, beyin hücrelerinin birbirleriyle haberleşmesini sağlayan maddeyi üreten hücrelerin bozulması sonucu ortaya çıkar. Beyinde dopamini üreten hücreler hareketlerin kontrolünden, uyumundan ve akıcılığından sorumludur.

Parkinson hastalığı ne zaman ortaya çıkar ve sıklığı nedir?

Hareketlerde yavaşlık, dinlenme halindeyken titreme, psikiyatrik rahatsızlıklarla kendini belli eden hastalık, çoğunlukla 60 yaş sonrası kişilerde görülür. Ancak genetik nedenlerle 40’lı yaşlarda da rastlanabilir. Parkinson hastalığı, 40-70 yaşlarında başlamakla birlikte genellikle 65 yaşından sonra ortaya çıkmaktadır. İleri yaş hastalık için bir risk faktörüdür. Toplumda 65 yaş üzerinde her 100 kişiden birinin Parkinson hastası olduğu kabul edilmektedir. Parkinson belirtileri, hastaların sadece yüzde 5’inde 20-40 yaş arasında başlamaktadır. Bu hastalarda genetik geçiş söz konusudur. Parkinson hastalığı, erkeklerde daha sık görülmektedir. Birçok ülkede

kapı-kapı dolaşılarak toplumun 50 yaş üzerindeki kesimlerinde yapılan bilimsel araştırmalarda Parkinson hastalığının görülme sıklığı yaklaşık 100.000’de 100-150 arasında bulunmuştur. Toplumda 65 yaş üzerinde her 100 kişiden birinin Parkinson hastası olduğu kabul edilmektedir. Yurdumuzda da Parkinson hastalığı görülme sıklığının benzer oranlarda olduğu göz önüne alındığında, yaklaşık 70-100 bin hastanın var olduğu kabul edilebilir.

Atipik Parkinson veya Parkinson plus hastalıklar erken dönemlerde Parkinson hastalığını taklit edebilirler. Klasik Parkinson diyebilmek için ana bulgulara ek olarak kısa dönem bile olsa hastanın Levodopa’ya yanıtı iyi olmalıdır. Atipik Parkinson hastalığı denildiğinde multiple sistem atrofisi, ilerleyici supranukleer palsi ve kortikobazal dejenerasyon dediğimiz hastalıkları sayabiliriz. İkincil parkinsonizm nondejeneratif olarak tanımlanabilen farklı nedenlerin sonucunda görülür, bunlar ilaç kullanımı, toksine maruz kalma, beyinde su toplama ya da beyin tümörü olabilir.

Parkinson Hastalığının Nedenleri Nelerdir?

Parkinson hastalığı beyinde dopamin üreten bölgedeki hücre kaybı nedeniyle bu maddenin az salınımı sonucu oluşur. Bu hücre kaybına zirai ilaçlar gibi kimi kimyasallar neden olabilmekle beraber, genetik faktörler de sebep olabilmektedir. Beynin bir yarısındaki kara çekirdekteki hücrelerin yaklaşık %80’i hasara uğrarsa, o hücrelerin akson uçlarının bağlandığı çizgili cisimdeki dopamin eksikliği karşı beden yarısında hareket bozukluğuna yol açar ve Parkinson hastalığı belirtileri tek yanlı olarak ortaya çıkmaya başlar. Hastalığın seyri boyunca her iki kara çekirdekte de dopamin üreten hücrelerin sayısı yavaş bir şekilde azalır.

Parkinson Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

Parkinson hastalığı beyin sapında dopamin üreten bölgedeki hücre kaybı nedeniyle bu maddenin az salınımı sonucu oluşur. Hastaların hareketleriyle ilişkili olan bu bulguların yanında birçok farklı şikayeti de olabilir. Parkinson hastalığının ilk belirtileri, hastaların yaklaşık %70’inde dinlenme halinde ortaya çıkan el parmaklarında, el ya da kolda, bazen de ayakta titreme, %30 kadarında ise hareketlerde yavaşlama ve uzuv hareketlerinde tutukluk olabilmektedir. Yorgunluk, bilişsel fonksiyonlarda azalma, depresyon, anksiyete, davranış bozuklukları, görme ile ilgili bozulmalar, kilo kaybı, uyku anormallikleri ve ağrı gibi farklı şikayetlerde olabilmektedir.

Klasik bulguları (tremor) titreme, (rijidite) katılık, (bradikinezi) hareketlerde yavaşlama ve (postural instabilite) ayakta duruş bozukluğudur. Parkinson hastalığı sıklıkla yavaş yavaş ortaya çıkar ve vücuttaki bulguları sıklıkla asimetriktir. Kademeli olarak hastalığın durumunda ilerleme görülür. Dopaminerjik ilaçlara yanıt vardır.

Parkinson Hastalığı Günlük Hayatı Nasıl Etkiler?

Parkinson hastalığının ana bulgularını tek tek ele alırsak,

Titreme (İstirahat Tremoru): Başparmağın kontrolsüz hareket etmesi, çene ve dudakta oluşan titremeler, bazen bacak kaslarında olan seğirmeler eşlik edebilir. Parkinson hastalarının büyük çoğunluğunda hasta ve ailesinin dikkatini çeken ilk belirti heyecan ya da stresin tetiklediği, gelip geçici olabilen, bir el parmağında veya elde ortaya çıkan, dinlenme halinde gelen titremedir. Unutmamak gerekir ki her el titremesi Parkinson hastalığı anlamına gelmez. Parkinson hastalığındaki titreme eller istirahat halindeyken olur. Daha seyrek olarak hastalık dinlenme halinde ortaya çıkan ayak titremesiyle başlayabilir. Stresli ve heyecanlıyken olan, kahve ya da ilaç tüketimi sonrası gelişen, ya da esansiyel tremor denilen ailevi geçişli tremor hastalığı ile görülen titremelerden ayırt etmek gerekir. Titreme uyku sırasında kaybolur, uyku yüzeyelleşince tekrar ortaya çıkar ve hastayı uyandırabilir. Ayrıca titreyen uzvun istemli olarak hareket ettirilmesi sırasında da titreme kaybolur. Özellikle genç yaştaki hastalarda ilk belirti distoni olarak adlandırılan, istem dışı bir ayağın içe doğru dönük halde kasılması ya da ayak parmaklarının aşağı doğru kıvrılması şeklinde bulgu da görülebilir.

Hareketlerde Yavaşlama (Bradikinezi), Parkinson hastalığı tanısı için önce hareket yavaşlığı yani “bradikinezi” saptanmalıdır. Parkinson Hastalığında harekete başlama ve hareketi devam ettirmede zorlanma sık görülen bulgularıdır. Hastalar sıklıkla kısa adımlarla yürürler ve kaslarda sertleşme nedeniyle vücut ağrıları olur. Hareketlerdeki yavaşlık zamanla günlük yaşam faaliyetlerinin tümünün belli bir yavaşlıkta olmasına yol açar. Hastaların basit günlük işlerini yapmaları sırasında, özellikle düğme ilikleme, kravat ve ayakkabı bağlama, yazı yazma ve çatal-bıçak kullanma gibi incelik isteyen işlerde başlangıçta hafif derecede hissettikleri güçlük giderek artar. Koltuğa otururken kendilerini yüksekten bırakırlar, adeta koltuğun içine bir çuval gibi düşerler. Yukarıda sözü edilen istemli hareketlerin yavaşlamasının yanı sıra gözleri kırpmak ve yürürken kolların sallanması gibi farkında olmadan otomatik olarak yaptığımız hareketler de azalır veya kaybolur.

Yüz ifadesinde donukluk (hipomimi): Doğal yüz ifadesini oluşturan yüz kasları hareketlerinin (mimikler) ve göz kırpma gibi otomatik hareketlerin azalmasına bağlı olarak, hastalarda sabit bir bakışın eşlik ettiği donuk bir yüz ifadesi gelişir. Hasta bu durumdan dolayı yakınmaz, ancak bu durum daha çok hasta yakınlarının dikkatini çeker.

Rijidite (Uzuv kaslarının sertleşmesi): Bazı hastalar uzuvlarını gevşetmekte sertlik hissinden yakınır. Bununla birlikte kas sertliği çoğu kez hastanın bir yakınması olmayıp hekimin fizik muayenede pasif harekete karşı bir direncin varlığını saptamasıyla tanınır. Normalde kasların dinlenme halinde hafif bir gerginlikte olmaları gerekirken, sertleşme varlığında dinlenme halindeyken bile aşırı gergin ve elle hissedilebilen belli bir sertlikte oldukları görülür. Parkinson hastalığında kaslarda sertleşme en sık dirsek, el bileği, diz veya ayak bileği gibi eklemlerin muayenesinde saptanır. Hastalık ilerledikçe sırt kaslarının sertliği ve yavaşlık hastanın yatakta bir yandan diğer yana dönmesini zorlaştırır.

Duruş bozuklukları: Birçok Parkinson hastası öne doğru hafifçe eğik durma eğilimindedir. Yürürken ve ayakta dururken bu durum daha belirgin olur. Çok ender olarak, belden yaklaşık 90 derece öne eğilme hali gelişebilir (kamptokormi), ancak bu hastalar sırtüstü uzanabilirler, yani omurgada kalıcı bir şekil bozukluğu yoktur.

Konuşmada Değişimler: İlk değişiklik genellikle yumuşak tonda bir konuşma şeklindedir. Konuşma hızında artış veya alçak ses tonuyla konuşma, konuşurken yüz mimiklerinin azalması ve konuşmanın monotonlaşması parkinson bulguları arasında yer alır. Kelimeler arasında alışılmış aralar yoktur ve konuşma kelimeler iç içe girmişçesine anlaşılmaz hale gelebilir.

El Yazısının bozulup küçülmesi (Mikrografi), Ani gelişen el yazısındaki kötüleşmeler, kelimelerde küçülmeler veya kelimelerin yakın yazılması parkinson hastalığını akla getirmelidir.

Yürürken kilitlenme ve düşmeler: Parkinson hastasının yürürken otomatik olarak yapılan kol sallama hareketleri azalır veya kaybolur. Dönüşler yavaşlamıştır ve çok sayıda minik adımla vücut tek bir bütün halinde döner. Küçük adımlarla yürüyen ve öne eğik duruşa sahip olan ileri evredeki bazı Parkinson hastaları, yürüme başlangıcında kendiliklerinden öne doğru daha fazla eğilirler ve ellerinde olmaksızın adımlarını giderek hızlandırırlar ve istedikleri zaman duramazlar. Bu şekilde birkaç adım kadar sonra öne düşebilir ya da bir engele çarpabilirler. Hastaların, fizyoterapistin önereceği denge ve duruş egzersizleri yapmaları, baston ya da yürüteç kullanmaları ya da bakıcının desteğiyle yürümeleri düşmelerini önemli ölçüde önleyecektir.

Postural instabilite (Denge bozukluğu):

Yutma zorluğu: Parkinson hastalığının ileri evrelerinde, yutma kaslarının hareket azlığına bağlı olarak, gıdaların yutulmasında güçlük ortaya çıkabilir. Yutma hızının azalmasının yanı sıra çiğneme süreci de yavaşladığı için yemek ağzın gerisinde ve boğazda birikir.

Diğer Görülen Bulgular Şunlardır,

Bağırsak hareketlerinin azalması ile kabızlık şikâyeti özellikle erken dönem belirtilerindendir.İdrara çıkma da zorluklar, ağızda salya birikmesi, ayakta duruş pozisyonunda bozulmalar, ayaklarda şişme, ciltte yağlanmanın artması, aşırı terleme, tansiyon düşüklüğü, cinsel işlev bozuklukları görülebilir.

Bu belirtiler, hastaların hemen hepsinde tek bir beden yarısında ortaya çıkar ve zamanla daha hafif olmak üzere karşı beden yarısında kendini gösterir. Hastalığın ilerleme hızıyla belirtilerin türü ve şiddeti hastadan hastaya değişiklik göstermektedir.

Ruhsal, zihinsel, duysal, duyusal ve uykuya ilişkin belirtiler. Demans, depresyon, ağrılar ve duysal yakınmalar, koku duyusunun kaybı, uykusuzluk, Uykuda hareketlilik (REM uykusu davranış bozukluğu), gündüz uyuklama hali görülebilmektedir.

Parkinson Hastalığının Tanısı Nasıl Konulur?

Parkinson tanısı, hekim tarafından hastanın şikayetleri ve hastalık geçmişinin dinlenmesinin ardından yapılacak nörolojik muayene ile konulur. Ancak, farklı hastalıklardan da şüphelenilen kimi hastalarda MR, kan tetkikleri, lomber ponksiyon (bel bölgesinden bir iğneyle omurga kanalına girilerek beyin-omurilik sıvısı alınması işlemi) gibi ek tetkikler uygulanabilir.

Parkinson Hastalığının Tedavisinde Hangi Yöntemler bulunmaktadır?

Parkinson hastalığında belirtilerin tedavisi esas olarak ilaçlarla yapılır. İlaç tedavisi ile beyindeki dopamin maddesinin üretim açığı kapatılıyor. İlaçlar mevcut şikayetlerin azalmasını sağlasa da hastalığın ilerlemesini önleyemiyor. Dolasıyla günümüzde Parkinson’un kesin tedavisi bulunmuyor. Tedavide hastanın yaşı, hastalığın belirtileri ve evresine bağlı olarak tedavi yöntemi belirleniyor.İlaç tedavisi ile şikayetlerin ortadan kalkması sağlanıyor ve hastalığın ilerlemesi yavaşlatılıyor. Hastalıkta 65 yaş sınır olarak kabul edilir ve daha genç veya daha ileri yaşlardaki hastalarda tedavi seçenekleri farklı olur. Seyrek olarak, ilaç tedavileriyle kontrol altına alınamayan şiddetli titreme varlığında ya da ileri evredeki hastalarda yaşam kalitesini bozan “açılma ve kapanma” dönemleri ya da ilaç dozunu artırmayı kısıtlayan istem dışı hareketlere yol açan yan etkiler söz konusu olduğunda cerrahi yöntemlere de başvurulmaktadır. Cerrahi tedavi ilaç tedavisi yetersiz kaldığında ya da yoğun yan etkiler gelişirse tercih edilebilir. Beyin pili (derin beyin stimulasyonu) ve beyne lezyon cerrahisi (ablatif yöntemler) olmak üzere iki seçenek bulunuyor. Beyin pili yöntemi ile parkinson’un etkinleri önemli ölçüde azaltılıyor ve kişinin hem günlük hayatını hem de konforunu kısıtlayan eylemlerde düzelme görülüyor.

Tedavi protokolü her hastada farklı olmakla birlikte, tedavi seçiminde dikkat edilecek özellikler şöyle özetlenebilir:

• Hastanın bulunduğu yaş

• Önde gelen belirti (titreme, hareket yavaşlığı vb.)

• Mesleğini sürdürme veya emekli olma durumu

• Basit bellek kusurları ya da günlük yaşantısını aksatacak derecede unutkanlık olması

• Hayal, hezeyan veya dürtü kontrol bozukluğu gibi psikiyatrik sorunların bulunması

• Hastanın eşlik eden başka sağlık sorunları ve almakta olduğu diğer tedaviler.

Parkinson Hastalığında İlaç Tedavisi Nelerdir?

Levodopa, günümüzde Parkinson hastalığı belirtileri üzerinde en fazla etki gösteren ilaçtır. Levodopa yemeklerden yarım veya bir saat önce aç karnına alınmalıdır. Eğer midede proteinli gıdalar (et, süt, sütlü gıdalar, yumurta vb.) varsa, ilaç mideden bağırsaklara geçişi sırasında ve kan-beyin seddini aşarken, proteinlerin parçalanmasıyla oluşan aminoasitlerle yarışmaya girer ve beyne geçen ilaç miktarı çok azalır, dolayısıyla klinik etkinliği zayıflar. İlacı yemekten sonra alan hastalarda doz miktarı değiştirilmeden aç karnına almaları sağlanırsa ilacın etkinliğinin yaklaşık iki misli arttığı görülür.

Levadopa /Karbidopa İntestinel Jel Tedavisi Nedir?

Duodopa®, levodopa ve karbidopanın kartuş içinde jel halinde hazırlanmış bir formudur. Bu kartuş jel halinde hazırlanmış olan ilacın cerrahi girişimle onikiparmak bağırsağına yerleştirilmiş ince bir tüpten bir pompa sistemiyle sürekli olarak verilebilmesi için tasarlanmıştır. Duodopa®, hastalığın ileri evresindeki, levodopanın etkinliğinin kısalmış olduğu, şiddetli diskinezileri veya yutma zorluğu olan seçilmiş hastalarda kullanılabilir. Duodopa® 20 mg/ml levodopa ve 5 mg/ml karbidopa içermektedir. Uygun hastalarda yaşam kalitesini belirgin şekilde düzelten ileri evre Parkinson hastalığı’nda tercih edilen cihaz destekli bir tedavi yöntemidir.

Parkinson Hastalığında Beslenme Düzeni Nasıl Olmalıdır?

Günlük besinler, bünyeye uygun miktarda sebze, bakliyat, meyve, yeterli protein, karbonhidrat ve az miktarda sıvı yağ ve az tuz içermelidir. Hastalar aynı zamanda düzenli aralıklarla beslenmeli, düzenli beden hareketleri yapmaya yetecek kadar kalori almalı ve aşırı yemekten kaçınmalıdır. Aşırı kilo alınması yavaşlamış olan beden hareketlerini daha da ağırlaştırabilir. Günde 1.5-2 litre su tüketmelidir. Parkinson hastalığı genellikle ileri yaş hastalığı olduğu için, yaklaşık altı ayda bir kanda üre, şeker, kolesterol, B12 vitamini, homosistein düzeyleri ve tiroid bezi fonksiyonları (TSH) dahil olmak üzere, tarama şeklinde kan biyokimyasının araştırılması uygun olur.

Parkinson Hastalığı Tedavisinde Baklanın Yeri Nedir?

Baklanın yeşil kabukları ve yaprakları, vücutta dopamine çevrilerek kullanılan levodopa maddesi içermektedir: 40 gram bakla yaklaşık 130 mg levodopa içerir. Baklanın tanelerinde levodopa bulunmaz. Baklayla birlikte Madopar®, Sinemet® veya Stalevo® adlı ilaçlar çok düşük dozda kullanıldığında baklanın içerdiği levodopa beyne ulaşmış olur. Özellikle levodopanın etkisinin kısalmış olduğu doz sonu kötüleşmesi yaşayan hastaların tedavisinde, hastaya her levodopa dozuyla birlikte birkaç adet pişmiş veya haşlanmış bakla veya çiğ olarak doğranmış ve üzerine limon sıkılmış bakla ya da taze bakla yaprakları yemesi önerilebilir, aşırı miktarda olmamak üzere yenilecek bu gıda ile “açık” dönemlerin süresi belirgin olarak uzamaktadır. Fazla miktarda yenildiğinde ise yüz, boyun veya uzuvlarda istem dışı oynamalar (diskineziler) ortaya çıkabilir. O takdirde levodopa ilacının dozu biraz daha azaltılmalıdır. Diğeryandan bakla tüketen hastanın aldığı levodopa miktarını doğru hesaplamak oldukça zordur. Hekiminin önerisi olmadan fazla miktarda bakla tüketen hastalar kendilerini levodopanın tüm yan etkilerine açık hale getirmektedirler. Acil servise başvurmayı gerektirecek şiddette diskinezileri olan çok sayıda hasta kayıtlara geçmiştir.

Etiket: Prof. Dr. Sibel Güler Parkinson Hastalığı’nın tanı ve tedavisi hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Parkinson Tanısı ve Tedavisi Nedir? Özel İlgi Hastanesi - İstanbul

Parkinson Tanısı ve Tedavisi Nedir? Özel İlgi Hastanesi - İstanbul

Parkinson Tanısı ve Tedavisi Nedir?

arkinson hastalığı nedir?
İnsan beyninde belli bölgelerde dopamin üreten beyin hücreleri bulunur. Bu hücreler beynin substabsiya nigra adı verilen belli bir alanında yoğunlaşmış halde bulunurlar. Bu bölgelerde üretilen ve bir çeşit kimyasal madde olan dopamin, kişinin hareketlerini kontrol etmesine olanak tanıyan striyatum adlı beyin bölgeleri arasındak iletişimi sağlar.Dopamin üreten hücrelerin yüksek miktarda kayba uğradığında yeterli miktarda dopamin üretilemez ve titreme, yavaş hareketler ve kas sertliği ortaya çıkmasına neden olur. Çalışmalarda 65 yaşın üstündeki nüfusun yaklaşık %1’inin ve 80’li yaşlarda %3-4’ünün bu hastalıktan etkilendiğini göstermektedir. Erkeklerde görülme sıklığı kadınlara oranla biraz daha fazladır .

Parkinson hastalığında risk faktörleri

Ailede parkinson hastalığı öyküsü bulunması,Esansiyel tremor İleri yaş Kırsal yaşam, Kuyu suyu kullanması Tarım ilaçları Erkek cinsiyeti Kafa travması

Parkinson hastalığında koruyucu faktörler

Kahve ve kafein tüketimi Düzenli fiziksel aktivite Sigara kullanımı

Sigara inme, kalp krizi ve birçok malignitenin sıklığı arttırdığından parkinson hastalığı tedavisinde sigaranın yeri kesinlikle yoktur.
Parkinson belirtileri

Titreme genellikle bir el, parmak, ayak, bacak veya çenede tipik olarak istirahat halindeyken görülmektedir. Kas sertliği oluşabilir. Sert kaslar ağrılı olabilir ve hareket açıklığınızı sınırlayabilir. Parkinson hastalığı zamanla hareketlerinizi yavaşlatarak basit görevleri zorlaştırabilir. Yürürken adımlarınız kısalabilir. Yürümeye çalışırken ayaklarınızı sürükleyebilirsiniz. Parkinson hastalığında denge problemleri olabilir Depresyon, anksiyete, demans olabilir Koku rahatsızlıkları olabilir Yutma güçlüğü, çiğneme ve yeme problemleri olabilir Konuşma değişiklikleri olabilir Yazı değişiklikleri olabilir Uyku problemleri olabilir Kabızlık olabilir Baş dönmesi olabilir

Parkinson tanısı
Parkinson tanısını koymak için kullanılabilecek kan testi veya MRI gibi spesifik bir test yoktur. Parkinson hastalığı tanısı, nöroloji uzmanı tarafından öykü ve fizik muayene ile konur.

Parkinson tedavisi
Beyinde yaşanan hücre kaybıyla oluşan pek çok hastalıktan biri olan parkinson hastalığı bu hastalıklar arasında ilaç tedaviye en iyi yanıt veren hastalıktır. İlaç tedavisi ile şikayetlerin ortadan kalkması sağlanıyor ve hastalığın ilerlemesi yavaşlatılıyor. Erken dönem tedavi, hastalığın ilerleyişini yavaşlatırken hastanın hayat kalitesini de artırır.İlaç tedavi ile düzelmiyorsa veya ilaç kullanım ile yan etkiler ortaya çıkmışsa cerrahi tedaviler de uygulanabilir. İlaçlar mevcüt şikayetlerin azalmasını sağlasa da hastalığın ilerlemesini önleyemiyor. Günümüzde parkinson hastalığının kesin tedavisi bulunmuyor.

"
Parkinson Nedir? Belirtileri, Tedavisi Nedir? Nasıl Anlaşılır?

Parkinson Nedir? Belirtileri, Tedavisi Nedir? Nasıl Anlaşılır?

Parkinson

Parkinson hastalığı (PH) beyinde dopamin içeren nigrostriatal nöronları içerecek şekilde yaygın nörodejenerasyonun bulunduğu yavaş ilerleyici bir hastalıktır. Hastalıktaki temel mekanizmanın sinüklein patolojisi ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. İlk olarak 1817 yılında James Parkinson tarafından detaylı olarak tanımlanmıştır. Tüm parkinsonizm olgularının %80’nini oluşturur.


Parkinson Belirtileri Nedir? İstirahat tremoru Bradikinezi Rijidite ve İlerleyen yıllarda ortaya çıkan postüral refleks bozukluğudur.
Parkinson Neden Olur? Genetik mi?

Günümüzde bu hastalığın semptomlarının gelişmesinden sorumlu olan nigral dejenerasyonun nedeni bilinmemektedir. Kalıtsal Yatkınlık vardır, genetik çalışmalarda LRRK2, PARKİN, GBA genetik mutasyonları ile ilişkilendirilmiştir. Ancak yapılan çalışmalar dikkate alındığında, kalıtsal yatkınlık, çevresel toksinler ve yaşlanmanın bu süreçte önemli bir rol oynadığını ve etyopatogenezi multifaktöriyeldir.

Parkinson Nasıl Teşhis Edilir?

Parkinson hastalığının klinik tanısı nörolojik muayene bulguları ve anamnez özelliklerine göre konulur. Hastanın anamnezini alırken bütün klinik detaylar ve kullandığı ilaçlar tek tek kaydedilmelidir. Kranyal MR gibi ileri inceleme tetkikleri özellikle ayırıcı tanıda atipik parkinsonizm veya sekonder parkinsonizm göz önünde bulundurulduğunda yararlıdır. Bazı parkinsonizm yapan hastalıklar erken evrede Parkinson hastalığını taklit edebilmektedir. Dolayısıyla başlangıçta konulan Parkinson hastalığı teşhisi zaman içinde değişebilir. Klinik tanının kesinleştirilmesi ancak nöropatoloji ile mümkündür. Parkinson hastalığının atipik parkinsonizmler ve diğer parkinsoniyen sendromlardan ayırt edilmesi, tedavi yanıtı, tedavi seçenekleri ve prognoz açısından büyük öneme sahiptir. Özellikle orta-ileri evre tedavi seçenekleri için aday olan hastalarda ayırıcı tanı titizlikle yapılmalıdır.
Ayrıcı tanıda özellikle Parkinson artı sendromlar veya semptomatik parkinsonizm nedenleri düşünülüyorsa o hastalıklara özgü mevcut tanı kriterleri göz önünde bulundurulmalıdır. Rutin kranyal MR incelemesi ve diğer yardımcı muayene yöntemleri (DAT-SCAN SPECT/ I-131 dopamin reseptör görüntüleme, MIBG / iodine-123-metaidobenzylguanidine), alternatif tanıların dışlanmasına katkıda bulunabilir.

Parkinson Hastalığı İlerler mi?

Evet! Parkinson hastalığı ilerleyici bir hareket bozukluğudur. Parkinson (PH) hastaları ilaçlarını almaya başladıkları zaman gördükleri fayda genellikle gün boyu sürer. Ancak hastalık ilerledikçe ilaçtan elde edilen faydanın bir sonraki doza kadar devam etmemesi durumu ortaya çıkar, bu duruma Doz Sonu Kötüleşmesi (wearing off) olarak adlandırılır. Tedavinin etkisi azalmaya başlayınca titreme, yavaşlama ve yürüme güçlüğü gibi belirtiler tekrar ortaya çıkar. Yeniden ilaç alındığında belirtiler düzelir ve hastanın kendini iyi hissettiği bu dönem “açık “ dönem, kötü hissettiği dönem ise ”kapalı” dönem olarak adlandırılır. Hastalarda bazen istemsiz hareketler (bükücü ve burkulucu) başlar ki bunlar “diskinezi” olarak adlandırılır, sorun yaratabilecek düzeye gelebilir.

Parkinson Tedavisi Nedir?

Kanıta dayalı veriler açısından bakıldığında bugün için hastalığın ilerlemesini durduran ya da yavaşlatan her hangi bir tedavi bulunmamaktadır, kullanılan ilaçlar semptomatik olarak etkilidir. PH'daki bir çok motor semptom striatal dopamin eksikliğine bağlı olduğundan, hastalığın tedavisinde temel medikal yaklaşım, dopaminerjik etkinliğin arttırılmasıdır.

Parkinson Hastalığının Cerrahi Tedavisi Nedir?

Parkinson hastalığının cerrahi tedavisi vardır. Fakat bu tedavi hastalığı iyileştirmez. Nöroşirürji ve stereotaksik cerrahideki gelişmelere bağlı olarak başlarda lezyon (ablasyon) cerrahisi uygulandı. Günümüzde ise derin beyin stimülasyonu (DBS) kullanılmakta ve başarılı sonuçlar alınmaktadır.

Derin Beyin Stimülasyonu Tedavisi Nedir?

Derin beyin stimülasyonu (DBS) tedavisi, programlanabilen ve hastanın tedaviyi bırakıp çıkarmayı istemesi durumunda çıkarılabilen nöral dokuya implante edilen iki elektrod ve subklavikular cilt altına yerleştirilen bataryadan oluşan bir sistemdir. Bu tedavinin en önemli özelliği beyinde kalıcı, geri dönüşü olmayan bir değişiklik meydana getirmemesidir. Uyarının genliği (Amplitude), darbe genişliği (Pulse width), darbeleri sıklığı (Frekans-Rate) gibi parametreleri ayarlama imkanı vererek semptomları en iyi şekilde tedavi etmeyi amaçlar.
Dezavantajları olarak donanım arızası/kırılması, enfeksiyon ve yara yeri sorunları sayılabilir. Stimülasyon ile ortaya çıkabilen semptomlar ise stimülasyon parametrelerinin ayarlanması ile ortadan kaldırılır.

Derin Beyin Stimülasyonu Kimlere Yapılabilir? Levadopaya güçlü motor yanıt başarılı bir DBS için ön koşul gibidir. Günlük 5 veya daha fazla levodopa dozu alıyorsa (yani hastanın sertlik nedeniyle günde 5 veya daha fazla levodopa ilacı alması gerekiyorsa) Medikal tedavi altındayken motor dalgalanmalar( Tedaviye rağmen hastanın günün uyanma kısmında 2 saat veya daha fazla donmaları /off ve sertlik varsa) ve diskineziler (1 saatlik veya daha fazla istemsiz hareketler) gelişen hastalarda düşünülmelidir. "
Parkinson Nedir, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Parkinson Nedir, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Parkinson Nedir?

Parkinson, beyin hücrelerinin kaybı ile seyreden ve yavaş ilerleyen bir tür beyin hastalığıdır. Farklı bir deyişle kişiye Parkinson tanısı konduktan sonra hasta, 20 yıldan fazla süre hastalıkla birlikte yaşayabilir. Parkinson hastalarının yakınları tarafından sıklıkla sorulan, Parkinson hastası ne kadar yaşar? ya da Parkinson hastalığı ne kadar sürede ilerler? gibi soruların yanıtları bu şekilde verilebilir. Titrek felç olarak da tanımlanan Parkinson, sıklıkla 40 ile 70 yaş arasındaki kişilerde ortaya çıksa da %5 oranında 20 ila 40 yaş arasındaki genç kişilerde de görülebilir. Titreme, hareket kısıtlılığı, depresyon, boyun, omuz ve kol ağrıları gibi şikayetlere yol açan Parkinson hastalığının erken dönem belirtileri ise, tek taraflı el ve parmaklarda titreme ile karakterizedir. Titremenin gözlendiği tarafta yürüyüş sırasında kol salınımı bulunmaz. Hastalık nadiren ayak, çene ya da dilde titreme ile de başlayabilir. Yaklaşık 3 yıl içinde bu belirtiler, çift taraflı hâle gelir ve ilerleyen yıllarda donakalma, düşme gibi denge problemlerine yol açar. Genetik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu bilinen Parkinson hastalığı belirtilerinin erken dönemde fark edilmesi önemlidir. Genellikle bu gibi belirtilerin varlığında hastalar Parkinson’dan şüphelense de hangi bölüme gideceğini bilemez. Parkinson, nörolojik bir hastalık olduğundan nöroloji uzmanları tarafından tanısı koyulan, tedavisi düzenlenen ve takibi yapılan bir rahatsızlıktır. Sıklıkla sorulan, Parkinson için hangi doktora gidilir, Parkinson hangi bölüm bakar ya da Parkinson hangi doktor bakar, şeklindeki sorular bu şekilde yanıtlanabilir.

Parkinson Neden Olur?

Beyinin substansiya nigra adlı bölgesinde, dopamin üretiminden sorumlu hücreler yoğun olarak bulunur. Bu hücrelerin ürettiği dopamin, substansiya nigra ile vücudun hareketlerinden sorumlu striatum adlı diğer beyin bölgeleri arasında iletişim kurulmasını sağlar. Farklı bir deyişle dopamin, kişinin akıcı ve uyumlu hareketler yapmasına olanak tanıyan bir tür kimyasaldır. Dopamin üretiminden sorumlu hücrelerin %60 ila %80’inin kaybı, vücudun ihtiyaç duyduğu dopamin miktarının karşılanamamasına yol açar. Genetik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülen beyin hücrelerindeki azalmaya bağlı olarak pek çok şikayet meydana gelir. Bilişsel fonksiyonlarda azalma, anksiyete, davranış bozuklukları, uyku problemleri, yorgunluk ve ağrı, bu şikayetlerin bir kısmıdır. Genç bireylerde ise hareketlerde yavaşlama gibi belirtiler, son derece önemlidir. Sessiz bir şekilde başlayan ve yavaş ilerleyen bir hastalık olan Parkinson, nasıl oluşur? ve Parkinson nasıl anlaşılır gibi sorular bu şekilde cevaplanabilir. Parkinson hastalığında risk faktörleri ise şu şekildedir:

• Ailede Parkinson hastalığının varlığı,

• Demir ve manganez mineralleri bakımından zengin beslenme,

• Kafa travması ile sonuçlanan kazalar.

Parkinson Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

Parkinson, nörodejeneratif yani beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden nörolojik bir hastalıktır. Başlangıç dönemi belirtileri, çoğunlukla tek taraflı olarak el ve el parmaklarında görülen titreme, nadiren ayak, çene ya da dilde de başlayabilir. Titremenin görüldüğü tarafta yürüyüş sırasında, kol salınımı da olmaz. Ayrıca erken dönem parkinson hastaları, denge ile ilgili problemler de yaşayabilir. Bu problemler, ayakta hareketsiz dururken ya da arkaya dönerken görülebilir. Bu kişilerde genellikle yüz ifadesi kullanımı da azdır. Parkinson, hareket sistemindeki bu aksaklıklara ek olarak, mimiklerin azalması, hareketlerde yavaşlama, konuşmanın monotonlaşması, vücudun öne doğru hafifçe eğilmesi gibi belirtilere de yol açar. Bu semptomlar, tipik yaşlanma belirtileri ile ilişkilendirildiğinden hasta Parkinson’dan şüphelenmez ve hemen hekime başvurmaz. Parkinson hastalığı belirtilerinden olan boyun, omuz, kol ağrıları ya da depresyon, Parkinson ile karıştırılan hastalıklar olarak tanımlanabilir. Bu belirtiler, hastanın farklı tanı almasına da yol açabilir. Bazı durumlarda hareketlerde yavaşlama, titreme (tremor) olmaksızın görülebilir. Sıklıkla görülen diğer belirtiler, ayak sürümesi, bacakta tutukluk, yazının küçülmesi, etkilenen taraftaki el becerisinin azalması şeklindedir. Parkinson, genellikle el ve el parmaklarından başlayarak sırasıyla kol, ayak, bacak, yüz, konuşma ve yutkunmanın etkilenmesine yol açar. Kişide aşağıdaki belirtilerin bir ya da birkaçının fark edilmesi durumunda bir nöroloji uzmanına giderek muayene olmak, erken tanı şansını artırır:

• Gözleri kırpmaksızın sabit bakmak,

• Yüz ifadesinde farklılaşma,

• Ses tonunda yumuşama,

• İçten gelen titreme sesi,

• Omuzda ağrı ya da donukluk,

• Yürüyüş sırasında bir bacağın aksaması ya da bir kolun savrulması,

• Boyun, kol veya bacakta, uyuşma, ağrı, karıncalanma ya da uyuşukluk hissi,

• Vücudun öne doğru hafif eğilmesi.

Parkinson Tanısı Nasıl Koyulur?

Parkinson teşhisi için nöroloji uzmanına başvurmak gerekir. Yukarıda yer alan belirtilerle hekime başvurulmasının ardından nörolog, hastanın anamnezini alır ve ardından fizik muayene yapar. Parkinson hastalığının tanısı amacıyla hekim bulguları değerlendirmek için gerekli gördüğünde ek laboratuvar ve radyolojik tetkikler isteyebilir. Elde edilen veriler ışığında, Parkinson hastalığının tanısı koyulur. Erken dönem Parkinson tanısı neticesinde düzenlenen tedavi ile hastalığın ilerleyişi yavaşlatılabilir. Parkinson nasıl teşhis edilir sorusu bu şekilde yanıtlanabilir.

Parkinson Tedavisi Nasıl Yapılır?

Parkinson, nörodejeneratif bir hastalık olduğundan ve hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkilendiğinden tedavinin takibi amacıyla hekimin öngördüğü aralıklarla kontrole gitmek son derece önemlidir. Hastanın bağımlılığını azaltmak amacıyla dopaminerjik sinir sinyallerinin azalmasını önlemek için kişiye, uygun ilaçlar reçete edilir. Hasta ve hasta yakınları tarafından sorulan “Parkinson’da hangi ilaçlar kullanılır?” ya da “Parkinson hastalığı ilaçları nelerdir?” soruları, parkinson ilaçları kişiye ve hastalığın evresine göre farklılık gösterdiğinden tek bir doğru yanıtı bulunmaz şekliden yanıtlanabilir. Bazı vakalarda kişiye, beyin pili olarak bilinen ve cerrahi yöntemle uygulanan parkinson tedavi yöntemi önerilebilir. Hekim, tedaviyi desteklemek amacıyla parkinson için egzersizler önerebilir. Bu egzersizler kişinin evde yapabileceği hareketlerden oluşabileceği gibi bazı vakalarda fizik tedavi uygulamaları da önerilebilir. Dengenin sağlanması, kas sertliğinin giderilmesi gibi amaçlarla yapılan bu egzersizlerin yanı sıra konuşması etkilenen hastalara, dil terapisi de önerilebilir. Hekimin önerdiği ilaçlar, nadiren bazı kişilerde yan etkilere yol açabilir. Yan etkilerin görülmesi durumunda ilaçları bırakmadan önce ilaçların dozunun yeniden ayarlanması ya da mevcut ilaçların değiştirilmesi için hekime başvurmak son derece önemlidir.

Unutulmamalıdır ki Parkinson tedavisi, kişinin yaşına, gösterdiği belirtilere ve hastalığın evresine göre farklı şekillerde düzenlenir. Uygun tedavi ve takip ile hastalar, uzun yıllar boyunca hayatlarını sürdürebilir. Erken tanı ile hastalığın ilerleyişi yavaşlatılarak kişinin, yaşam kalitesi arttırılır.

Parkinson İçin Hangi Doktora Gidilir?

Parkinson, kişinin yaşam kalitesini oldukça düşüren nörolojik bir hastalıktır. Kendinde ya da bir yakınında Parkinson semptomları olduğunu düşünen kişiler sıklıkla “Parkinson için hangi doktora gidilir? ya da “Parkinson hastalığına hangi bölüm bakar?” gibi sorular sorar. Parkinson, nöroloji bölümü doktorları tarafından tanısı koyulan, tedavisi ve takibi yapılan bir hastalıktır.

Eğer sizde ya da bir yakınınızda Parkinson hastalığı belirtilerinden bir ya da birkaçı varsa, tanı ve tedavi seçenekleri için bir nöroloji doktoruna başvurarak gerekli kontrolleri yaptırabilirsiniz.

Yazan: Dr. Çiğdem Şen Parkinson Sağlık Rehberi "