Göz Migreni Nedir? Tedavisi

Göz Migreni Nedir? Tedavisi

Göz Migreni

Migren genel olarak sebebi çok iyi anlaşılamamış bir nörolojik bozukluktur. Migren beynimizdeki nöron denilen sinir hücrelerinin geçici anormal elektriksel aktivitesi sonucu ortaya çıkan bir durumdur.

Halk arasında genellikle baş ağrısıyla özdeşleştirilmiş olsa da migrenin birçok türü bulunmaktadır. Burada anlatacak olduğu migren türü, göz migreni, oküler migren ya da oftalmik migren olarak adlandırılan sadece göz bulguları görme bulgularıyla giden tipidir. Bunun dışında diğer migren tipleri genellikle nöroloji bölümünü ilgilendirmektedir.

Göz migreni (oküler migren) nedir?

Oküler migren ya da oftalmik migren olarak da adlandırılan göz migreni, gözde ya da beyinde anatomik bir bozukluk olmadan sebebi çok bilinmeyen bir şekilde görme alanının bir bölgesinin kararması ya da görme alanının bir bölgesinde görsel halüsinasyonlarla karakterize geçici bir durumdur.

Göz migrenin belirtileri nelerdir?

Kendim de kişisel olarak birkaç kez göz migreni atağı geçirdiğim için bu belirtileri size bir doktor olarak değil aslında hasta yönüyle anlatmış oluyorum.

Göz migren atağında genellikle ilk önce bir gözde başlayan ve görme alanının genellikle dış tarafında belli bir alanda bir gariplik hissedilir. Daha sonra bu alanda gittikçe büyüyen zikzaklar şeklinde ışıklar, suya damlayan yağmur damlalarının yaratığı halklar, parlamalar ve mor renkli havai fişek benzeri görüntüler oluşur.

Genellikle 10 ile 40 dakika arasında süren bu görüntüler, ilk önce giderek artarak genişler ve belli bir alanı kaplarlar ve hatta bazen görme merkezinin önüne gelerek merkezi görmeyi de etkilerler. Sonra yavaş yavaş azalır ve kaybolurlar, kaybolduktan sonra belli bir süre görme alanının bu kısmında karanlık görülemeyen bir bölge ortaya çıkabilir.

Özellikle görülemeyen alan tam merkezde ise hastayı oldukça rahatsız edebilir, göz migreninde genellikle bu belirtilerin 30-40 dakikada sona erer ve kalıcı bir hasar oluşmaz. Atak arkasından baş ağrısı, mide bulantısı benzeri belirtiler ortaya çıkmaz.

Eğer atak arkasından yarım baş ağrısı, mide bulantısı ve benzeri belirtiler ortaya çıkıyorsa buna klasik migren denir ve bu göz bulguları klasik migrenin aurası olarak adlandırılır.

Göz Migreni Kimlerde Görülür?

Göz migreni aşağı yukarı her yaşta görülebilir ama bazı aileler de ailesel yatkınlık olabileceği gibi özellikle kadınlarda menstrual adet dönemlerinde daha sık görülebilir.

Göz Migrenine ne sebep olur?

Göz migreni tetikleyen çeşitli sebepler bulunabilir ve bireyler tetikleyen faktörü bulabilirlerse bundan uzak durarak migren atağının gelmesinin önüne geçebilirler. Bu faktörler arasında:

Bazı besinler: Kafein, alkol, mayalı içkiler, küfü peynirler vs Stres, yorgunluk, uykusuzluk Ailesel yatkınlık Açlık, kan şekeri düşmesi, öğün atlama Hormonal değişikler, adet görme Mevsim değişiklikleri, çok sıcak, çok soğuk havalar Parlak ışıklar, flaşlar Göz migreni tanısı nasıl konulur?

Göz migreni tanısı aslında hastanın çok tipik olan hikayesinden konulur. Göz migreni demek için göz muayenesinde, nörolojik muayenede ve gerekirse yapılan nörolojik görüntüleme testlerinde (CT, MR gibi) hiçbir bozukluğa rastlanmaması gerekir. Migren sadece belirtileri olan ama anatomik olarak hiçbir hastalığın gösterilmediği bir durumdur.

Göz migreni tedavisi nasıl yapılır?

Hastalarıma kişisel önerim migren atağı geldiğinde gözlerini kapatıp aslında bir anlamda keyifli havai fişek gösterisini izlemelidir. Sakin olmak, sessiz, sakin karanlık bir ortamda dinlenmek atağın hızlı geçmesini sağlayacaktır. Zaten 1,2 kere migren atağı geçiren insanlar ondan sonraki seferlerde çok da rahatsız olmaktadırlar.

Eğer araç kullanıyorsak ya da tehlikeli bir iş yapıyorsak o sırada onu sonlandırıp geçici bir süre dinlenmek önemlidir. Atak sayısı haftada birkaç seferin üzerine çıkarsa göz ve nöroloji doktorlarının kontrolünde çeşitli migren ilaçlarının kullanılması gerekebilse de çoğu bireyde bu sıklıkla izlenmez.

Ayda, yılda bir kere olan ataklarda sadece atağın geçmesi beklenmelidir. Bir de bulunabilirse atağı tetikleyen faktörlerden kaçınmak yararlıdır.

Göz migreni tehlikeli midir?

Çoğu zaman tehlikeli değildir ancak bulguları başka hastalıklarla karışabileceği düşünülerek ayrıntılı bir göz ve nörolojik muayene yapılıp göz migreni olduğundan emin olunmalıdır. Başka bir hastalık değil de göz migreni ise olduğu kesinleştikten sonra bir tehlikesi yoktur.

"
Bu belirtiler kronik migren sebebi | Prof. Dr. Mustafa Ertaş

Bu belirtiler kronik migren sebebi | Prof. Dr. Mustafa Ertaş

Bu belirtiler kronik migren sebebi

Kronik migren hastalıklarının % 80’ine doğru tanı koyulamamaktadır. Migren, gündelik hayatı olumsuz etkiliyor, en çok kadınları vuruyor, erkekler de bu hastalıktan payına düşeni alıyor. Ancak son yıllarda teşhis ve tedavide önemli sorunlar yaşanıyor. Ülkemizde 2008 yılında kesin migren tanısı almış hastaların %51.2’sine gittiği hekim veya hekimler migren tanısı koymuşlarken 2013 yılında hekim tarafından da migren tanısı almış kesin migrenli oranı %26.4’e düşmüş, yani migren tanısını doğru olarak koyma başarısı yarı yarıya azalmış.

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Ertaş, ‘Hekimlerin migreni teşhis etmeleri konusunda sorunlar yaşanıyor. Aslında sorulacak 3 basit soru migrenin teşhisini kolaylaştırır. Hastaya son 3 ayda en az iki kez rahatsız edici başağrısı geçirdiniz mi? Beraberinde mide bulantınız oldu mu? Beraberinde ışıktan rahatsız oldunuz mu? diye sorulabilir. Bu üç sorudan 2 sine veya 3’üne de “evet” cevabı alıyorsanız, karşınızdaki kişi, yüzde 90’ın üzerinde olasılıkla migrendir. Bir hekim tarafından migren tanısı doğrulanarak gerekiyorsa migren tedavisine başlanmalıdır” açıklamalarında bulundu.

Migren, körlük kadar engelleyici bir hastalık

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Ertaş, ‘Migren, genellikle başın bir tarafında gerçekleşen şiddetli, zonklayan bir Ağrı olarak ortaya çıkıyor ve çoğunlukla bulantı, ses ve ışığa karşı hassasiyetle devam ediyor.

Migren atakları, genellikle birkaç saatle birkaç gün arasında sürüyor ve kişinin günlük aktivitelerinin çoğunu engelleyebiliyor. Hatta bazı kişiler işe gitmekte, arkadaş ve aile üyeleriyle ilişki kurmakta zorlanıyor.

Kronik migren ise, WHO (Dünya sağlık Örgütü) tarafından “engelleyicilik” bakımından, körlükten önce yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü, migren hastalığını bunama, felçler ve AKUT psikoz ile aynı derecede yaşamı engelleyici bir hastalık olarak kabul ettiğini söylüyor.

Başımız ‘kadınlıktan’ ağrıyor

Kadınlık hormonu migreni tetikliyor, migren baş ağrılarının ortaya çıkması için kadınlık hormonu en önemli belirleyici oluyor. Bu nedenle migren kadınların başını erkeklerden 3 kat fazla ağrıtıyor.

Ağrı kesiciler migreni kronikleştiriyor

Kronik migren, hayat koşulları, çevresel koşullar veya doğum kontrol hapı kullanımı gibi diğer nedenlerle sıklaşmış bir migren olabilir ya da sık ağrı kesici kullanımı nedeniyle kronikleşmiş bir migren olabilir.

Sık ağrı kesici kullanımı nedeniyle kronikleşmiş migrenin, en sık karşılaştıkları kronik migren nedeni olduğunun altını çizen Prof. Dr. Mustafa Ertaş, ‘Kronik migrenli hastaların %80 kadarında sık ilaç kullandıkları için kronik migren gelişmiştir. Bunun dışında, çoklukla migren ağrısını arttıran doğum kontrol ilacı kullanımı, konsantrasyonu arttıran ilaçların kullanımı, migreni tetikleyen zorlayıcı hayat koşulları, örneğin erken uyanmak, çok aydınlık ortamlarda çalışmak, uykusuz kalmak veya sık olarak strese maruz kalmak gibi nedenler de migreni kronikleştirebilir’ dedi.

Annede migren varsa çocuk migrenli doğabiliyor

Migren hastalığında genetik geçiş en önemli faktör. Yani kronik migrenli bir annenin çocuğuna genetik olarak migren geçebilir. Ancak migren olan çocukta migrenin kronikleşmesi, başka nedenlerle ortaya çıkıyor. En sık neden ise, ister baş ağrısı için ister romatizma veya başka ağrılar için olsun, sık ağrı kesici kullanımı olarak belirtiliyor. Yani ayda 10 gün veya daha fazla ağrı kesici kullanımı migreni kronikleştiriyor.

Tedavide uygulanan Botulinum Toksin A etkili sonuçlar veriyor

Kronik migren için ilaçlı veya ilaçsız tedavi seçeneklerinin bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Ertaş, “Bu tedaviler migreni uzun süreli tedavi etmeye yönelik olmakla birlikte hepsinin güçlü ve zayıf yanları bulunabilmektedir. İlaç tedavilerinin ana sorunu yan etkileridir ve yan etkisiz bir migren tedavi seçeneği bulunmamaktadır.

İlaç tedavilerinin etkinlikleri de kişiden kişiye değişebilmekte, çoğu kez çoklu ilaç tedavisine ihtiyaç duyulmaktadır. Eski bir ilaç olmakla birlikte tedavi yöntemi yakın zamanlı olarak belirlenen bir kronik migren tedavi yöntemi de Botulinum Toksin Tip A tedavisidir” dedi.

-Botulinum Toksin kronik migren tedavisi için, kaşların arasına, alına, kafanın yanlarına, enseye, boyuna ve sırt kaslarına dağıtılarak uygulanır.

-Bir toksin uygulamasının etkinliği 3 ay sürer ve Botulinum Toksin uygulaması 3 aylık aralarla uygulanmalı, 4 kez veya daha fazla uygulama gereğinde yapılmalıdır.

"
Migren Tedavisi - Özel Moodist Hastanesi

Migren Tedavisi - Özel Moodist Hastanesi

Migren Tedavisi

Toplumda en sık rastlanılan ve günlük hayatı ciddi anlamda olumsuz etkileyen sağlık sorunlarının başında baş ağrısı şikayeti gelir. Hemen her bireyin hayatı boyunca deneyimlediği baş ağrısı problemi çok çeşitli rahatsızlıkların klinik belirtisi arasında yer alsa da, bazı sinir sistemi temelli hastalıklarda baş ağrısı esas sorun olarak karşımıza çıkabilir. Bu doğrultuda, toplumun önemli bir kesimini etkileyen, baş ağrısı temelli nörolojik hastalıklardan biri migren rahatsızlığıdır. Uzman Doktorlarımız tarafından hazırlanan bu yazıda migren ve migren tedavisi ile ilgili tüm bilgilere ulaşabilirsiniz.

1 Migren Nedir? 1.0.1 Migren Türleri Nelerdir? 1.0.2 Migren Neden Kaynaklanır? 1.1.1 Migren Tanısı Nasıl konulur? 2.1 Migrende Transkraniyal Manyetik Stimülasyon (TMS) Tedavisi 2.1.1 Migren Tedavi Edilmezse Ne Olur? 2.1.2 Migren ile Başa Çıkmak İçin Ne Yapılabilir? 2.2.1 Randevu Talep Edin Migren Nedir?

Migren, çeşitli koşulların varlığında tetiklenebilen, her hastada farklı klinik tablolarla izlenebilen, sıklıkla şiddetli baş ağrısı temelinde gelişen nörolojik bir rahatsızlıktır. Ani gelişen baş ağrısı atakları ile seyreden migren, baş ağrısının yanında bulantı-kusma, konuşmada bozukluk, görme ile ilgili sorunlar ve bazı nörolojik belirtilerle seyredebilen kompleks bir sağlık problemidir. Bu anlamda migren toplumda her yaş ve cinsiyette bireyi etkileyebilir.

Baş ağrısı şikayeti toplum genelinde yaygın görülen bir şikayet olduğundan ve pek çok sağlık sorununun seyrinde hastalarda izlenebildiğinden, migren tanısının konulması kimi hastalarda uzun süren çeşitli incelemeler sonrası mümkün olabilir. Migren tanısı sıklıkla hastanın ayrıntılı hastalık öyküsü ile birlikte, baş ağrısına neden olabilecek diğer sorunların ekarte edilmesi sonrası konulur.

Migren hastalığı çocukluk döneminde başlayabileceği gibi, erken yetişkinlik dönemine kadar herhangi bir belirti göstermeyebilir. Toplumda kadınlarda daha sık görülmekle birlikte, tüm yaş grupları ve cinsiyetlerde izlenebilir. Ailede migren hastasının varlığı, migren hastalığının gelişmesinde önemli bir risk faktörü kabul edilir.

Migren Türleri Nelerdir?

Migren hastalığı nörolojik mekanizmalarla gelişen bir sağlık sorunu olduğundan, hastalarda birbirinden farklı ve renkli klinik tablolarla izlenebilir. Bu bakımdan günümüze kadar yapılan çalışmalar ışığında, farklı migren alt türleri tanımlanmıştır. Bu doğrultuda toplumda sık görülen migren türleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:

Aura, migren baş ağrısının gelişmesinden hemen önce, atak başlangıcında ortaya çıkan ve atağın sona ermesiyle etkisini yitiren çeşitli nörolojik belirtilere denilir. Bazı hastalarda aura ile baş ağrısı aynı anda başlayabilir. Auralı migrene klasik migren veya komplike migren de denilir. Toplumda görülen migren vakalarının %25’i auralı migren kabul edilir. Uluslararası Baş Ağrısı Topluluğu’na göre auralı migren tanısı için başka herhangi bir sağlık sorunu ile açıklanamayan migren ağrısı durumunda, en az iki migren atağında aşağıdaki durumların gelişmesi gerekir:

Tamamen geri dönüşümlü, atak sonrası sona eren ve aşağıdaki belirtilerden en az birini gösteren aura varlığı:

Çift görme, görme alanında kayıp gibi görme problemler (en sık görülen semptom) Vücutta, yüzde veya dilde his kaybı, uyuşma, karıncalanma 72 saate kadar devam edebilen kaslarda güçsüzlük veya hareket kaybı Konuşma bozukluğu Baş dönmesi, kulak çınlaması, işitme problemleri, denge kaybı gibi beyin sapı ile ilişkili problemler

Aşağıdaki durumlardan en az ikisini gösteren aura varlığı:

Bahsedilen semptomların 5 dakika veya üzerinde bir sürede kademeli olarak gelişmesi Gelişen her bir semptomun 5 dakika ila 1 saat arasında sürmesi En az bir semptomun başın tek bir yarısında görülmesi (görme problemleri, konuşma bozuklukları vs.) Auranın baş ağrısı ile birlikte veya 1 saat öncesine kadar ortaya çıkması

Yaygın migren veya basit migren olarak da bilinen aurasız migren durumunda, hastalar baş ağrısı atakları öncesinde veya esnasında aura semptomları hissetmezler. Migren türleri arasında en sık görülen aurasız migren, Uluslararası Baş Ağrısı Topluluğu kriterlerine göre herhangi bir sağlık sorunu ile açıklanamayan baş ağrısı varlığında, aurasız migren tanısı konulması için en az beş migren atağında aşağıdaki özellikler bulunmalıdır:

Baş ağrısı tedavi alınmadığı veya yetersiz kaldığı takdirde genellikle 4 ila 72 saat boyunca devam eder. Baş ağrısı aşağıdaki özelliklerden en az ikisine sahiptir: Başın tek bir yanında görülme Kalp atımı şeklinde, pulsatil olma Orta veya şiddetli düzeyde baş ağrısı Hareket etmekle artan baş ağrısı Işığa karşı hassasiyet (fotofobi) Yüksek seslere karşı hassasiyet (fonofobi) Bulantı, kusma veya ishal şikayeti

Epizodik migren olarak da bilinen akut migren, bir ayda 14 günden az sürede migren atağı geçiren hastalarda görülen migren türüne denir. Bu anlamda akut migren durumunda, hastalarda kronik vakalara göre daha az sıklıkta migren atağı izlenir.

Kronik migren:Şiddetli migren olarak da bilinen kronik migren durumunda, hasta en az üç ay boyunca bir ayda 15 günden daha migren atağı geçirir. Ataklarda hissedilen baş ağrısı tipik migren baş ağrısı ile gerilim tipi baş ağrısının kombinasyonu olarak görülebilir. Ataklarda gelişen migren ağlarının en az 8 tanesi auralı veya aurasız olarak gelişebilir. Kronik migren hastaları, akut migrene göre daha şiddetli baş ağrısı yaşar, günlük hayat kaliteleri daha çok etkilenir, depresyon gibi psikolojik sorunlara daha çok yatkınlık gösterir ve bu hastalarda yüksek tansiyon, eklem problemleri gibi ek kronik hastalıklar daha sık görülür. Baziller migren: Migrenin nadir görülen alt türlerinden biri olan baziller migrende beyin sapına ait sinir dokularının etkilenmesine bağlı olarak, bu bölgenin kontrolünde olan denge, işitme, görme gibi duyularla alakalı nörolojik semptomlar ortaya çıkar. Hastalarda migren ataklarıyla birlikte konuşma bozuklukları, işitme sorunları, denge kayıpları ve vertigo gibi sorunlar klinik tabloda yerini alır. Hemiplejik migren:Nadir görülen hemiplejik migren durumu, en ağır klinik tabloya yol açabilen migren alt türüdür. Auralı migren atağı ile birlikte hastaların tek vücut yarısında 72 saate kadar süren kısmi felç gelişebilir. Migrenle birlikte görülen semptomların 72 saatten uzun sürmesi durumuna status migrenozus adı verilir ve acil tedavi gerektirir. Oküler migren:Migren atağı ile birlikte görme problemlerinin klinikte ağırlık kazandığı durumlarda oküler, optikal veya retinal migrenden bahsedilir. Bu hastalarda migren atağıyla beraber tek gözde görme kaybı, sintilasyon adı verilen ışık çakmaları veya görme alanında skotom adı verilen kayıplar yaşanabilir. Abdominal migren: Migren ataklarının baş ağrısı yerine karın ağrısı olarak hissedildiği ve sindirim sistemiyle ilgili ek semptomların geliştiği migren durumunda abdominal migren söz edilir. Özellikle çocuklarda izlenen bu formda hastalarda atakla birlikte göbek çevresinde karın ağrısı, bulantı-kusma, halsizlik ve iştah kaybı görülebilir. Asefaljik migren: Nadir görülen migren formlarından asefaljik migrende hastalar aura semptomları göstermelerine karşın, klinik tabloda baş ağrısı yer almaz. Hastalar aura belirtilerinden oluşan ataklar geçirir. Görme problemlerinin sık yaşandığı bu forma gizli migren veya vizüel migren de denilir. Özellikle 40 yaşından sonra başlayan migren rahatsızlığında daha sık görülür. Hormonal migren:Migren rahatsızlığı vücuttaki hormon dengesi ile yakın ilişkilidir. Bu bakımdan özellikle kadınlarda migren hastalığının daha sık görülmesi, bu hormon dengesi ile alakalı kabul edilebilir. Kadınlarda hormon düzeylerinde ciddi değişimlerin yaşandığı adet döngüsü, doğum kontrol hapı kullanma, gebelik, emzirme veya menopoz gibi dönemlerde migren hastalığının şiddeti ve atak sıklığı ile birlikte klinik tablolar da değişkenlik arz edebilir. Bu doğrultuda, özellikle adet ile ilişkili migren atakları yaşayan hastaların, hormon içerikli ilaçları kullanmadan önce hekimlerine danışması çok önemlidir. Migren Neden Kaynaklanır?

Günümüze kadar yürütülen çalışmalarda migren hastalığının gelişme mekanizması ve nedeni tam olarak aydınlatılamamıştır. Bununla birlikte hastalığın gelişiminde genetik ve çevresel bazı faktörlerin önemli rolünün olduğunu kanıtlanmıştır. Yapılan araştırmalar migren gelişiminde, beyin ve beyin sapına ait dokular arasında ilişki ile birlikte, sinir hücrelerinden salgılanan serotonin gibi maddelerin etkisinin olabileceğini belirtmektedir. Yine sinir hücrelerince üretilen bazı maddelerin beyin damarlarında genişlemeye yol açarak baş ağrısına neden olduğu düşünülmektedir.

Bu doğrultuda, yapılan çalışmalar bazı özelliklere sahip kişilerin toplumda daha sık migren semptomları geliştirdiğini göstermiştir. Risk faktörleri olarak kabul edilen bu özellikler aşağıdaki gibi özetlenebilir:

Cinsiyet:Kadın cinsiyet erkeklere göre üç kat daha fazla migren gelişme riski meydana getirir. Bu durumda en çok suçlanan durum kadınlarda hakim olan hormon olan östrojen ile hormon düzeylerinde yaşanan sık değişimlerdir. Yaş:Migren hastalığı her yaşta kişide ortaya çıkabilse de, özellikle ergenlik dönemi ile 30’lu yaşlarda daha sık görülür. İleri yaşla birlikte migren gelişme ihtimali kademeli olarak azalır. Aile öyküsü: Ailesinde migren hastası olan kişilerde migren ortaya çıkma ihtimali topluma göre daha yüksektir.

Bunun yanında, araştırmalar günlük yaşamda hastaların maruz kaldığı bazı koşul ve sağlık sorunlarının, migren gelişim mekanizmalarını tetikleyerek atak gelişimine yol açtığı ortaya konulmuştur. Buna göre aşağıdaki koşul ve rahatsızlıkların söz konusu olduğu durumlarda hastalarda migren atağı meydana gelebilir:

Hormonal değişimler:Adet döngüsünde adet öncesi dönem (premenstrüel dönem), gebelik veya doğum kontrol hapı kullanımı gibi kandaki hormon seviyelerini değiştiren koşullarda migren atakları tetiklenebilmektedir. Kadınlardaki hakim hormonlar östrojen ve progesteronun kan düzeylerindeki değişim migren ağrılarıyla yakın ilişkilidir. Beslenme:Alkol, kafein gibi maddelerin yer aldığı gıdalar ile çok baharatlı, tuzlu yiyeceklerin tüketilmesi migren ağrılarını başlatabilir. Uyku kalitesinde bozulma:Düzensiz ve yetersiz uyku sonrası kişilerde migren ağrıları gelişebilir. Yine farklı zaman dilimlerinde seyahat etmeye bağlı gelişen jet lag, migren atağı nedenlerinden biridir. Fiziksel etkenler:Yoğun egzersiz, cinsel aktivite gibi vücudu fiziksel strese sokan durumlarda migren ağrıları başlayabilir. Stres:Günlük yaşamda yoğun psikolojik strese maruz kalan kişilerde daha sık migren atağı gelişir. Yoğun uyarıcı:Şiddetli ışık, yüksek ses, güçlü kokular gibi yoğun duyusal uyarılar sonrası migren atakları tetiklenebilir. Hava durumunda değişiklik: Havadaki nem veya basınç değişimleri bazı hastalarda migren ağrısı yapabilir. İlaçlar: Bazı tansiyon ilaçları veya hormon içerikli ilaçlar yan etki olarak migren ağrılarını tetikleyebilir. Migren Belirtileri Nelerdir?

Migren hastalığına ait klinik tablo temelde dört dönemde ele alınabilir. Bu dönemler sırasıyla atak öncesi (prodrom), aura, atak ve atak sonrası dönem (post-prodrom) olarak ifade edilir. Buna göre, migren belirtileri dönemlere göre aşağıdaki gibi özetlenebilir:

Prodrom belirtileri: Migren atağından birkaç gün öncesinde başlayan ve migren atağının geleceğini uyarıcı nitelikte aşağıdaki belirtiler görülebilir: Depresyondan öforiye kadar çeşitli duygu durum değişimleri Kabızlık İştah artışı Susama hissinde artış ve sık idrara çıkma Sık esneme Görme kaybı, çift görme, ışık çakması gibi görme problemleri Vücut bölgelerinde çeşitli düzeylerde his kaybı Vücut kaslarında çeşitli düzeylerde güç kaybı Konuşma bozuklukları Denge kaybı veya baş dönmesi Migren Tanısı Nasıl konulur?

Migren tipi baş ağrısı, çeşitli nörolojik belirtilere eşlik edebildiği gibi, tek başına klinik tabloda yer alabilir. Baş ağrısı şikayeti çok farklı sağlık sorunlarından ileri gelebildiği ve nörolojik belirtiler başka sinir sistemi hastalıklarına işaret edebildiği için, migren tanısı ancak uzman bir hekim değerlendirmesi sonrası konulabilir.

Hekim hastadan aldığı ayrıntılı hastalık öyküsü ve yaptığı detaylı fizik muayene sonrası, gerekli gördüğü hallerde ek görüntüleme ve laboratuvar tetkiklerine başvurur. Bu tetkikler arasında bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans (MR), elektroensefalografi (EEG) ve bazı kan testleri yer alır. Tüm bu incelemeler ışığında hekim, baş ağrısı ve diğer nörolojik semptomların farklı rahatsızlıklarla açıklanamadığı hallerde, migren tanısını koyarak gerekli tedavi planlamasına başlar.

Moodist Hastanesi’nde Migren Tedavisi Nasıl Yapılır?

Migrende iki tür tedavi yöntemi vardır. Bunlardan ilki atak döneminde ağrı kesici ile tedavi, diğeri de atakları engellemeye yönelik koruyucu tedavi. Migrende ağrı kesici ile tedavi yöntemi, triptan adı verilen ilaçların kullanıldığı genellikle ayda 2-3 defa akut atak şikayeti olan kişiler için yeterli bir yöntemdir. Ağrısı olan kişi ağrı kesici ilaçları uygun dozda ve kontrollü olarak tüketmelidir.

Migrendeki koruyucu tedavi yöntemi ise, baş ağrısı sayısını, ağrı şiddetini ve atak sıklığını azaltmak için kullanılmaktadır. Bu amaçla, birtakım depresyon giderici ilaçlar, bazı tansiyon ilaçları ya da epilepsi hastalığında kullanılan ilaçlardan da yararlanılmaktadır. Tedavi süresi hastadan hastaya değişmek ile birlikte 3-6 ay arasında değişmektedir.

Migrende Transkraniyal Manyetik Stimülasyon (TMS) Tedavisi

Migren hastalarının daha çok TMS tedavisi olarak bildikleri ve migren tedavisinde etkinliği konusunda sık araştırılan bir tedavi yöntemidir. Migrende TMS işlemi başın arka kısmından (oksipital bölgeden) uygulanır. Tekrarlayıcı ya da tek uygulama şeklinde yapılabilir.
Manyetik uyarılarla, beyin korteksinde elektriksel alanları etkileyerek bazı nörotransmitterlerin salınımını da etkilediği düşünülmektedir. Ayrıca uygulandığı bölgede sinir dokusunun polarizasyonu üzerinden de etki edebilmektedir. Kronik migren tedavisinde etkinliği ile ilgili veriler henüz ‘yeterli düzeyde değildir’. Ancak FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından ‘auralı migrenin akut atağının tedavisinde’ kullanımı onaylanmıştır.

Migren Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Migren rahatsızlığı hastaların günlük yaşam kalitesini ciddi anlamda olumsuz etkileyen bir sağlık problemidir. Hastaların günlük iş veya okul performansında ciddi düşüşle birlikte, sosyal hayatları olumsuz etkilediğinden, hastalarda çeşitli psikolojik problemler gelişebilir. Bununla birlikte, migren ağrılarının hastalarda doğrudan bir organik sağlık sorununa yol açmadığı kabul edilir.

Yine de, yapılan klinik çalışmalar ışığında, nadir vakalarda migren ataklarının migren enfarktüsü adı verilen önemli komplikasyonlara neden olabildiği gösterilmiştir. Bu durumda, sinir dokularının kan dolaşımından sorumlu damarların tıkanmasına bağlı, sinir dokusu kaybı yaşanarak, migren atağı ile inme gelişebilir. Bu ise kalıcı nörolojik belirtilerin gelişmesiyle sonuçlanır.

Bazı vakalarda migren atağı 72 saatin üzerinde yaşanabilir. Status migrenozus adı verilen bu durumda, ağrı ve nörolojik belirtiler uzun süreli olarak devam ettiğinden hastalarda kalıcı hasara yol açabilir veya hayatı tehdit edici koşullara neden olabilir.
Nadiren, hemiplejik migren alt türüne sahip hastalarda, atak sırasında komaya yol açabilen durumların yaşanabildığı bildirilmiştir.

Migren ile Başa Çıkmak İçin Ne Yapılabilir?

Migren hastaları çeşitli yaşam tarzı değişiklikleri ile migren atakları esnasında hastalık semptomlarının şiddetini veya migren atağı gelişme sıklığını azaltabilir. Bu bakımdan aşağıdaki tedbirler migren hastalığı ile mücadelede oldukça faydalıdır:

Uyku düzeni ve hijyeni sağlanarak, kaliteli uyku alışkanlığı kazanılmalıdır. Günlük bol sıvı tüketilmesi ve migren atağını tetikleyen besinlerden kaçınılması yararlıdır. Düzenli egzersiz yapılmalıdır. Vücutta yoğun fiziksel stres ve yorgunluğa yol açacak yoğun egzersiz programlarından kaçınılmalıdır. Kafein, alkol ve sigara gibi atak tetikleyici faktörlerden uzak durulmalıdır. Günlük hayatta stresle etkili şekilde mücadele edilmelidir. Atak esnasında ses ve ışıktan uzak, karanlık bir odada dinlenmek faydalıdır. Atak sırasında alın veya ense bölgesine soğuk uygulama atak şiddetini azaltabilir. Migreni Olan Yakınıma Nasıl Yardımcı Olabilirim?

Migren hastalığına yönelik kalıcı bir tedavi, mevcut klinik yaklaşımda bulunmamaktadır. Bu nedenle kronik bir rahatsızlık olarak kabul edilmesi gereken migrenle mücadelede, hastanın yakınlarının desteği oldukça önemlidir. Hasta yakınlarının, rahatsızlığın bu kronik doğasını konusunda farkındalıklarını artırması, hastaların atak sıklığı ve şiddetini azaltmaya yönelik tedbirler konusunda teşvikçi davranması oldukça yararlıdır. Yine hastaların migren atakları esnasında, atak şiddetini azaltmaya yönelik tedbirlerde hasta yakınlarının bilinçli ve yardımcı davranması faydalı olacaktır.

Özel Moodist Hastanesi, bünyesindeki tecrübeli uzman hekimleri ile hastalıklara multidisipliner bir yaklaşımla, sadece tedavi değil, aynı zamanda önemli “yaşam tavsiyeleri” vermektedir. Bu doğrultuda, migren rahatsızlığının tanı ve tedavisinde Moodist’e güvenebilirsiniz.

Bu sayfadaki bilgiler Özel Moodist Hastanesi Medikal Ekibi tarafından hazırlanmıştır.

"
Migran: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Migran: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Migran: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Hakkımızda Doktorlarımız Dr. Mustafa YAŞAR Uzm. Dr. T. Alpay DEMİREL RTM Nedir Hastalıklar Addison Hastalığı Ailevi Akdeniz Ateşi Amiloidozis Hastalığı Ankilozan Spondilit Basur Behçet Hastalığı Bel Fıtığı Crohn Hastalığı Çölyak Hastalığı Diyabet Diz Kireçlenmesi Egzama Fibromiyalji Gastrit Glomerülonefrit Graves Hastalığı Hipertansiyon Kabızlık KOAH Kronik Sistit Hastalığı Migren Prostat Büyümesi Reflü Romatoit Artrit Saçkıran Hastalığı Sedef Hastalığı Anamnez Meridyen Tarama Termografik Tarama Toksisite Ölçümü PEMF Tarama Laboratuvar Değerleri Fitoterapi Akupunktur Kupa Terapi Ozon Tedavisi Hirudo Terapi PRP Tedavisi Proloterapi Manuel Terapi / RTM Manipülasyonları Manyetik Alan Tedavisi Sıcak Magno Terapi Lenfatik Drenaj Tedavisi Lazer Terapi Kolon Hidro Terapi ESWT Terapi Lpg Huber Lab Tedavisi Lpg Allinace Tedavisi Ultrason Tedavisi SIS Tedavisi Osteopati Craniosacral Terapi Refleksoloji Masaj Terapi Homeopati Reiki Chakra Terapi Acupressure RTM Detoks Terapi RTM Anti-Aging Terapi Ağrılı Regl (Dismenore) Destek Protokolü RTM Kronik Sistit Destek Protokolü RTM Migren Destek Protokolü RTM Stres Destek Protokolü Galeri Videolar Blog

Menü

KVKK Başvuru Formu Gizlilik ve Çerez Politikası KVKK Verilerin İşlenmesi ve Korunması KVKK Saklama Ve İmha Politikası KVKK Aydınlatma Metni Bize Ulaşın 444 9 466 0212 343 13 22 0535 209 38 42 info@rtmclinic.com.tr Maslak Mahallesi Sümer Sokak No: 1 A Maslak Sarıyer İstanbul

Migren

Tedavide kalıcı şifaya ulaşmak, ancak hastalıkların kaynağını ortadan kaldırmakla mümkündür. RTM, hastalıkları “kaynak-neden-sonuç” ilişkisi içinde değerlendirir ve “kaynağı” ortadan kaldırmayı planlayarak tedavi sürecinde kalıcı şifayı hedefler.

Tüm dünyada her 7 kişiden birini etkilediği belirtilen migren, toplumumuzda her beş kadından birinde ve her 10 erkekten birinde görülebilmektedir. Atak halinde gelen şiddetli baş ağrıları yarattığı için, kişilerin yaşam kalitesini ve iş gücünü oldukça azaltabilen migren, tanı konulup tedavi edildiğinde kontrol altına alınabilen bir hastalıktır.

RTM sisteminde migren hastalığına yaklaşım modern ve diğer tıp ekollerinden oldukça farklıdır. RTM sisteminde hedef, sadece direkt olarak migrenin belirtilerini baskılayarak semptomları ortadan kaldırmak değildir. Bireye özgü migrene sebep olan nedenleri ortaya koyup, hastalığın kaynak kısmını tespit ederek tedavi etmektir. Tedavide migrene neden olan altyapının düzeltilerek sistemin normal işlemesinin sağlanması hedeflenmektedir.

Kısaca migren hastalığına bakalım… Migren Nedir?

Genellikle tek taraflı olarak ortaya çıkan, birkaç saat ve hatta birkaç haftaya kadar devam edebilen, zonklayıcı tipte baş ağrısı ataklarının yaşandığı klinik bir sendromdur. Çoğunlukla ense, şakak veya göz çevresinden başlayan ağrı, hareket ettikçe artabilir. Migren ataklarında çoğunlukla bulantı, ışığa ve sese karşı hassasiyet gibi belirtiler de yaşanır.

Zaman zaman bazı vakalarda görme bozuklukları, kol ve bacakta uyuşukluk, güç kaybı, konuşma bozukluğu gibi belirtilerin de ağrıya öncülük ya da eşlik ettiği görülmüştür.

Kronik Migren Ne Demek?

Aralıklı olarak yaşanan migren atakları Epizodik Migren olarak isimlendirilir. Kronik Migren tanımında ise en az ayda 15 gün ve 3 ay boyunca devam eden, migren kriterlerini taşıyan ağrı atağı yaşanması söz konusudur.

Migren Belirtileri Nelerdir? Ataklar halinde gelen tek taraflı ve şiddetli baş ağrısı Işığa, sese, kokuya karşı aşırı duyarlılık Bulantı, kusma Halsizlik, güç kaybı Düşüncelerde yavaşlama Konsantrasyon ve dikkatte azalma Kelime bulma zorluğu Aşırı hassasiyet ve tepkisellik Durgunluk veya donukluk İştahsızlık veya iştah artışı Migren Atağının Evreleri Bir migren atağında başlıca dört evre bulunmaktadır. Her atakta bu evrelerin tamamı görülmeyebilir. Prodrom

Migren ağrısı başlamadan önceki saatler ya da günler içinde, yaklaşan atakla ilgili uyarıcı olabilecek küçük değişikliklerin, öncü belirtilerin görüldüğü evredir.

Aura

Migrene bağlı şiddetli baş ağrılarından hemen önce veya eş zamanlı olarak görülen bazı nörolojik belirtiler Aura olarak adlandırılır.

Görsel aura: Titrek ve parıldayan ışıklar görülür. Duyusal aura: Ellerde, dilde, ağız ya da çenede karıncalanma, uyuşma şeklindedir. Atak/Ağrı Dönemi

Migrene dair tipik baş ağrısı çoğunlukla zonklayıcı, tek taraflı, baş arkasından başlayan, orta veya ağır şiddetlidir. Genellikle kişinin yaşam kalitesini, ruh halini ve işlevselliğini olumsuz etkiler.

Postdrome

Atak sonrası dönemdir. Bu dönemde ağrının azalması ile birlikte rahatlama hissi oluşur. Aynı zamanda yorgunluk, bitkinlik, huzursuzluk ve konsantrasyon zorluğu yaşanabilir. Baş bölgesinde duyarlılık ve ruhsal durum değişiklikleri hissedilebilir.

Migrenin Nedenleri

Migrenin kesin sebebi tam olarak bilinmemektedir, ancak genetik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonundan oluştuğu belirtilmektedir. Atakların ortaya çıkmasında, hormonlar ve beyin kimyasallarında yaşanan dengesizliklerin de rol oynadığı düşünülmektedir. Ayrıca kişiye göre değişebilen tetikleyici unsurlar da atakların ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır.

Migrenin Tetikleyicileri

Migren ataklarının ortaya çıkışı çoğu kez kendiliğinden olsa da, iç ve dış tetik faktörleri de bu duruma zemin hazırlayabilmektedir. Atakları tetikleyen etkenler kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Önlenebilir ataklardan kaçınılması bakımından, bu tetikleyicileri fark edip tanımak önemlidir. Çünkü tetikleyici faktörlerden korunmak atak sayısında önemli bir düşüş sağlayabilmektedir.

Genel olarak bilinen tetikleyici unsurlar şöyledir: Açlık veya aşırı tokluk Öğün atlamak, yeme düzeninin bozulması Stres ve kaygı durumu Uyku bozukluğu veya düzensizliği Ağır fiziksel aktivite Güçlü ışığa maruz kalmak Aşırı gürültü Menstruasyon dönemi Yükseklik ve basınç değişiklikleri Hava değişimi ve kirliliği Lodos etkisi Yoğun parfüm benzeri kuvvetli kokular Bazı gıdalar ve ilaçlar Fazla alkol tüketimi Sigara içmek veya dumanında kalmak Migren Hastalığında “Moderation All Things/Her Şeyi Kararında Yap” Kavramı

Eski yazıtlardan da anlaşıldığı üzere migrenin, insanlık tarihi boyunca önemli sağlık sorunlarından biri olduğunu belirtilmektedir. Günümüzde ise Dünya Sağlık Örgütü tüm hastalıklar arasında 6., nörolojik hastalıklar arasında ise 1. en sık görülen bozukluk olduğunu bildirmiştir.

Oldukça yaygın olan bu hastalıkla ilgili birçok kaynakta “Her şeyin kararında yapılması” diğer bir deyişle her şeyin aşırısından kaçınmaya özen gösterilmesi önerilmektedir. Örneğin uzun süre aç kalmaktan da, çok fazla ve karışık beslenmekten de, uykusuz kalmaktan da, çok fazla uyumaktan da kaçınmak gerekir. Çalışma ve dinlenme zamanlarının dengede olması önemlidir.

Risk Faktörleri

Migren hastalarının, kalp hastalıkları ve inme riski açısından da riskli olan fazla kilo, yüksek kolesterol, şeker ve tansiyon, egzersiz azlığı ve sigaraya karşı mutlaka sıkı önlemler almaları önerilmektedir.

Migrenin Neden Olabileceği İstenmeyen Sonuçlar

Mide ve bağırsak hastalıkları: Ağrıya karşı uzun süreli kullanılan bazı ilaçlar karın ağrısı, gastrit, ülser gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarına neden olabilir.

Aşırı ilaç kullanımı sonucu baş ağrısı: Uzun süreyle ve yüksek dozda kullanılan ilaçların, ağrı kesici özelliklerini kaybetmesi ve kendilerinin baş ağrısına sebep olmaya başlamaları durumudur. Bundan dolayı oluşabilecek kısır döngü nedeniyle ağrının kronik hale gelmesi riskiyle karşılaşılabilir.

Serotonin sendromu:

Nadir olarak görülse de, vücudun aşırı serotonine maruz kalmasıdır. Serotonin sendromu riskine karşı ilaçlar mutlaka hekim kontrolünde kullanılmalıdır.

Kronik migren:

Migren ataklarının süreğen hale geçmesi durumudur. Gerekli önlemleri almak açısından uzman doktor desteği almak önemlidir..

İnatçı aura:

Migren vakalarında görülebilen geçici nörolojik bozukluklar olan aura, bazen beklenenden fazla uzun sürebilir. Bu durumda mutlaka beyinde doku hasarı, damar tıkanıklığı veya başka bir sorun olup olmadığı tetkik edilmelidir.

Migren Tanısı Nasıl Konulur?

Şiddetli baş ağrısından yakınan kişilerin nöroloji uzmanına başvurması gerekir. Hastalık öyküsü ve ağrının cinsi, süresi, tekrar sıklığı gibi unsurlar değerlendirilir. Fiziki muayenenin ardından, varsa doktorun gerekli gördüğü testler ve görüntülemelerin değerlendirilmesi sonucunda tanı koyulabilmektedir.

RTM Sisteminde Migren Hastalığına Yaklaşım RTM Sisteminde Migren Hastalığının Nedeni

Bedenimiz iç ve dış etmenlere karşı sürekli bir denge içindedir. Bu denge ile yaşam gelişerek devam eder. RTM Sistemi kendine has tanı ve tedavi protokolleri içermektedir. RTM Sisteminde hastalıklar, iç ve dış olumsuz şartlara karşı yaşamın devam ettirilebilmesi için bedende oluşturulan yeni denge veya yeni ayar noktaları olarak görülmektedir.

Bedende yeni ayarların devreye girmesine neden olan Hastalık Triadı denilen kaynak modeli vardır. Bedende Kirlenme, Sistem Bozuklukları ve DNA’da kod değişikliğinin (epigenetik) olduğu bu üçlü yapı, migren hastalığında şöyle işlemektedir,

Bedende Kirlenme:

Gerek çevreden maruz kaldığımız toksinler, gerekse hücresel metabolik faaliyetlerin artışıyla normalin üzerinde toksik yük artışı olmaktadır. Bu toksik yükler, bedenin fasya hücresel düzeyden Detoks Organlarına (Karaciğer, Böbrek, Akciğer ve Deri) dolaşım sistemi marifetiyle taşınmaktadır. Detoks organlarının kapasitesini aşan durumlarda toksik yükleri beden fasyada depolamaktadır. Fasya bedenimizi tepeden tırnağa sarmaktadır. Toksik yük artışı fasya ve fasya ile doğrudan ilişkili olan akupunktur enerji merdiyenlerinde tıkanıklıklara neden olabilmektedir.

Aynı zamanda toksik yük artışı kanın viskozitesini artıracak ve artan viskozite neticesinde en uçtaki organlara gerekli besin öğeleri ve oksijen taşınması güçleşecektir. Doku açlığı karşımıza ağrı olarak çıkabilmektedir.

Sistemlerde Bozulma:

Kafa bölgesinden birçok akupunktur enerji meridyeni geçmekle beraber, mikrosistem denilen bedenin izdüşümü olan özel akupunktur sistemleri de bulunmaktadır. Herhangi bir organdaki patoloji o organa ait enerji meridyeninde tıkanmaya sebep olur. Bu tıkanıklık kafa bölgesindeki enerji meridyenlerini direkt olarak etkilemektedir.

Doğrudan toksin maruziyeti olabileceği gibi Detoks sistemlerindeki (Akciğer, Deri, Böbrek, Karaciğer) kapasite yetersizliği de bedende toksik yükün artışına neden olmaktadır.

Kişinin içinde bulunduğu çevre durumu, yaşadığı stres ya da olumsuz duyguların yoğun yaşanması da enerji kanallarını ve ilgili olduğu organı etkilemekte ve karşımıza ağrı olarak çıkabilmektedir.

Bedende kirlenme ve sistemlerdeki bozulmalar neticesinde beden yeni ayar noktaları belirleyecektir. Bu değişiklik bedende bilgi düzeyinde kodlanacak ve en nihayetinde DNA’da kod değişikliği (Epigenetik Değişiklik) meydana gelecektir. Bilgi formundaki bu değişiklik sorunun ortaya çıktığı süreçlerde alarm mahiyetindeki migren belirtileri şeklinde yansıyacaktır. Aslında bu belirtiler merkezi sinir sisteminin daha fazla toksik yük altında kalmasını engellemeye ve bedenin hücresel ve dokusal hasarını önlemeye yönelik bir tedbirdir.

Bedenin belirlemiş olduğu bu yeni ayar noktasının adı migrendir. RTM Sisteminde Migren Hastalığının Tedavisi

RTM Sisteminde amaç sadece direkt olarak migren hastalığının semptomlarını baskılamak değil, yukarıda da bahsettiğimiz migren hastalığının kaynağını oluşturan Hastalık Triadının ortadan kaldırılmasıdır. RTM Sisteminde buna Tedavi Traidı denmektedir.

Tedavi Triadı, bedende normal denge durumuna dönüş için detoks sürecinin başlatılması, aksayan sistemlerdeki dengesizliğin giderilmesi ve DNA’daki epigenetik değişikliklerin tersine döndürülmesi süreçlerini kapsar ve bu süreç tamamen kişiye özgü planlanmaktadır.

Tedavi triadının ana omurgası RTM Fitoterapötikleridir. Fitoterapi protokolü, kişiden alınan ayrıntılı anamnez, laboratuar ve görüntüleme bulguları ile RTM kliniklerine özgü yapılan ölçümler değerlendirilerek belirlenmektedir. RTM Fitoterapi protokolü ile kaynak kısmını oluşturan hastalık traidı geri çekilerek tedavi uygulanmaktadır. Bitkilerin tohum kısımları ile bedenin bilgilendirilmesi sağlanarak yeni ayar sabitlerini belirleyen DNA’daki epigenetik değişikliklerin normale döndürülmesi hedeflenir. Bu bilginin normalleşmesi sürecine bedenin de uyum sağlaması için bitkilerin yapraksı kısımları kullanılarak, bedende detoks faaliyetlerinin hızlanması ve sistemlerin düzenlenmesi ile tedavi triadı devreye sokulur. Zaten hastalık triadını geri çektiğinizde beden kendiliğinden norm formuna geçecektir.

Hem bedeni desteklemek, hem de tedavi sürecini hızlandırmak maksadıyla RTM fitoterapötiklerine ek olarak, enerji meridyenlerdeki tıkanıklığı gidermek ve enerji meridyenlerini düzenlemek için Akupunktur, bedenin toksik yükünü hafifletmek ve oksijenlenmesini artırmak, onarım mekanizmalarını çalıştırmak için Ozon ve Hacamat gibi yöntemlerin yanı sıra, geleneksel tıp yöntemleri de hastanın ihtiyacına göre planlanmaktadır.

Sıkça Sorulan Sorular Baş ağrısında hangi hallerde ileri inceleme yapmak gerekir?

Ani ve şiddetli bir ağrının baş göstermesi, sıklığı ve şiddetinin artış göstermesi, farklı bir biçimde hissedilmesi, ani kilo kaybı, ateş ve diğer bazı belirtilerle beraber oluşması, tedaviye cevap vermemesi gibi durumlarda ileri incelemeler yapılması gerekebilmektedir.

Soğuk Hava Migreni Tetikler mi?

Çoğu migren hastası hava değişikliklerinden ve özellikle de soğuk havadan etkilendiklerini belirtmişlerdir.

Botoks ile Migren Tedavi Edilir mi?

Bazı vakalarda botoks uygulaması, doğru noktalara ve doğru dozlarda uygulandığı takdirde olumlu sonuç verebilmektedir. Her hastada ve her tip migrende uygulanması uygun değildir.

Kafein Migrene İyi Gelir mi?

Kafeinin kan damarlarını daraltma etkisinden dolayı, baş ağrısını azaltabileceği belirtilmiştir. Belli miktarda kafein bazı vakalarda olumlu etki gösterebilirken, bazılarında ise ağrı atağını tetikleyebilmektedir.

Hangi Besinler Migren Atağına Neden Olur?

Kişiden kişiye değişmekle birliktebirçok gıdanın ve içeceğin migren ataklarını tetiklediği düşünülmektedir. Bunların başlıcaları ise, işlenmiş gıdalar, salam, sosis gibi şarküteri ürünleri, koruyuculu gıdalar, mayalı ürünler, yağlı kızartmalar, çikolata, kakao, bazı kuru meyveler, aspartam ve diğer tatlandırıcılar, aşırı kafeinli içecekler, bazı alkollü içecekler, hazır et ve tavuk suyu tabletleri, sakatatlar, konserveler, asitli içecekler, muz, fıstık ezmesi, bazı baklagiller, tütsülenmiş veya kurutulmuş et ve balık, bazı peynir türleri olarak bildirilmiştir.

Migren Depresyona Neden Olur mu?

Migren ile depresyonun doğrudan bağlantılı olduğu bilinmektedir. Migrenin yol açtığı yoğun ağrılı, bulantılı, halsiz bırakan ataklar, çoğu kez kişilerde depresyon ve anksiyeteye neden olabilmektedir. Atak dönemlerinde ses ve ışık gibi uyaranlara dayanamayan, aşırı hassasiyet içindeki kişiler çoğunlukla karanlık, sessiz bir ortamda yalnız kalmayı tercih edebilirler. Ayrıca, beyin kimyasında yer alan serotonin hormonu seviyesinin hem migrende hem de depresyonda etkili olduğu belirtilmiştir.

Hangi Peynir Cinsleri Migreni Tetikler?

İçerdikleri yüksek tiramin sebebiyle rokfor, gorgonzola, stilton ve benzeri küflü peynirler, çedar, parmesan, beyaz peynir, mozzarella gibi peynir çeşitlerinin migreni tetiklediği düşünülmektedir.

Migreni Olanlar Hangi Egzersizleri Yapmalı?

Yapılan araştırmalara göre, düzenli olarak fazla yorucu olmayan hafif egzersizler yapmak migren ataklarının sıklığını ve şiddetini azaltarak, koruyucu tedaviye destek olabilmektedir. Yürüyüş, yoga ve diğer rahatlatıcı egzersizler de olumlu etki yaratmaktadır.

Majezik Migrene İyi Gelir mi?

Majezik ve türevi ilaçlar ağrıyı azaltan veya yok eden etki gösterebilirler ancak sadece baskılayıcı özellik taşırlar ve tedavi edici değillerdir.

Migren krizi ne kadar sürer?

Migren krizleri birkaç saatten birkaç haftaya kadar sürebilen, kişinin yaşamını uzun yıllar boyunca etkileyebilen yapıdadır. Ağrı ataklarının arasındaki dönemlerde baş ağrısı şikâyetinin yaşanmadığı klinik bir sendromdur.

Uçak yolculuklarına has bir migren türü var mı?

Uçak yolculukları, migreni ciddi olarak tetikleyebilir ama her ağrı migren krizi olmayabilir. Bazı kişilerde uçak yolculuğunda, özellikle de iniş ve kalkış anlarında sırasında alın veya gözün arkasında şiddetli bir ağrı oluşabilmektedir. Bu ağrıların migren krizinden ayırt edilmeleri güç olabilir.

Esasen uçaktaki baş ağrıları, başın içinde bulunan sinüs boşlukları ile dış ortamdaki basıncın arasında ani farkların meydana gelmesiyle ve bu durumun sinüs boşluklarını kaplayan hassas mukozayı etkilemesiyle oluşmaktadır. Bu tablo geçici bir durumdur ve endişelenmeye gerek yoktur.

Seyahat bir migren tetikleyicisi midir?

Her türlü hava ve iklim değişikliği, heyecan ve yorgunluk migreni tetikleyebilir. Yolculuk nedeniyle yaşanabilen uyku ve beslenme düzeni değişiklikleri, aşırı efor, birden aşırı sıcak veya aşırı soğuğa maruz kalmak, migren için zemin hazırlayabilmektedir. Uzun sürecek olan yolculuklarda sık sık mola vermeye ve bol sıvı almaya özen göstermek, uygun bir baş-boyun pozisyonu sağlamak önemlidir.

Yaz tatillerinde sık görülen migren tetikleyicileri nelerdir?

Yaz tatillerinde özellikle susuz kalma, uyku düzensizliği, aşırı efor, aşırı sıcak ve nemli hava, direkt alınan veya denizden, havuzdan yansıyan parlak güneş ışığı, dengesiz beslenme, sinek kovucu kimyasallar gibi etkenler migreni tetikleyebilmektedir.

Yağmurlu havalar özellikle yıldırım düşmeleri ile migren krizleri arası bir ilişki var mıdır?

Yağmurlu havalarda oluşan aşırı nem, gök gürültüsü, yıldırım düşmesi gibi faktörlerin migren krizlerini tetikleyebildiği bildirilmiştir. Yıldırım düşmesi etkisinin, muhtemelen havada oluşan aşırı elektrik yükünün, beyin basıncı ile ilgili dengeleri bozmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.

İçindekiler

İçeriklerimiz sadece bilgilendirme amaçlıdır. Web sitemizde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.

"
Migren, Migren Çeşitleri, Migren Belirtileri Nelerdir? | Kolan Hospital

Migren, Migren Çeşitleri, Migren Belirtileri Nelerdir? | Kolan Hospital

Migran: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Anasayfa Sağlık Rehberi Migren, Migren Çeşitleri, Migren Belirtileri Nelerdir? Migren, Migren Çeşitleri, Migren Belirtileri Nelerdir? Güncellenme Tarihi: 25 Mayıs 2021 Kolan Sağlık

İÇİNDEKİLER MİGREN NEDİR? MİGREN BELİRTİLERİ NELERDİR?
MİGREN ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
MİGRENİ TETİKLEYEN FAKTÖRLER NELERDİR?
MİGREN TANISI NASIL KONULUR?
MİGRENİN TEDAVİSİ
MİGREN HASTALARINA ÖNERİLER
MİGREN NEDİR?

Migren çoğunlukla ataklar şeklinde gelen bir başağrısı çeşididir. Ataklar 4-72 saat arasında değişen uzunlukta, genellikle 20-40 yaş arasında başlar.

Kadınlarda daha sık görülür. Ailevi yatkınlık olabilir. 50 yaşından sonra sıklığı azalır.

Yiyecek ve içeceklerde bulunan bazı maddeler damarları direkt etkileyerek onları genişletir ve ağrıyı başlatabilir, bazı maddeler de reflex yolla dolaylı yollardan başlatabilir. Alkol, kafein, nikotin, mayalı yiyecekler, peynir, çikolata, yoğun kokular, yorgunluk ve uykusuzluk ağrıyı başlatabilir.

MİGREN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Migren ataklarının özellikleri şunlardır,

Orta şiddette veya şiddetli ağrı Bulantı veya kusma Zonklayıcı karakterde ağrı Işığa ve sese duyarlılık Ağrının hareketle artışı

Bazı kişilerde ağrı başlamadan önce 10-30 dakika sürebilen ön belirti dönemi olur. Buna aura denir. Parlak ışık çakmaları, bulanık görme, renkli çizgiler görme, kör noktalar, görme kaybı gibi görsel değişiklikleri içerebilir. Bazen kol ve bacaklarda uyuşma veya baş dönmesi olabilir.

MİGREN ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Auralı (ön belirtili) veya aurasız migren en sık rastlanan çeşitlerdir. Migren hastalarının çoğunluğunda ön belirti yoktur. Kol ve bacakta güçsüzlük ve konuşma bozukluğu ile ortaya çıkan migren türleri de vardır. Migren çocukluk çağnda da görülebilir. Ancak ağrı süresi ve özellikleri yetişkinlerden farklı olabilir.

MİGRENİ TETİKLEYEN FAKTÖRLER NELERDİR?

Migren atağı bir çok faktör tarafından başlatılabilir. Bunlar hastaya göre değişkenlik gösterir. Tetikleyici faktörlerin her hastada ortaya konması ve bunlardan mümkün olduğu kadar kaçınılması gerekir. Başlıca faktörler stres, hormonal değişiklikler, diyet faktörleri, ilaçlar, uyku düzeni ve iklimsel değişikliklerdir. Migrenli kadın hastalarda ağrılar genellikle adet döneminde sıklaşır ve şiddeti artar. Bazen ağrılar sadece adet döneminde olur. Buna menstrüel migren adı verilir. Doğum kontrol hapları veya hormon içeren ilaçlar aynı nedenle migren atağı için tetikleyici olabilir. Menopozdan sonra ağrı sıklığı genellikle azalır.

MİGREN TANISI NASIL KONULUR?

Migren tanısı için nöroloji uzmanının muayenesi gereklidir. Belirtiler gözden geçirildikten sonra Diğer başağrısı çeşitlerinden ayırıcı tanısının yapılması için bazı testler istenebilir. Migren ağrısını taklit edebilecek ciddi hastalıklar olabilir ve bunların ayrımı ancak uzman bir hekim tarafından yapılabilir.


MİGRENİN TEDAVİSİ

Migren tedavi edilebilen bir hastalıktır. İlaçların bir kısmı oluşan atağı sona erdirmeye yöneliktir. Buna atak tedavisi denir. Diğer grup ilaç ise atakları engellemek veya sıklığını azaltmak için kullanılır. Her hastanın tedavisi kişiye özel düzenlenir. Bir hasta bir ilaca iyi yanıt verirken diğeri vermeyebilir.

Bunun uzun ve kontrol gerektiren bir tedavi olduğu unutulmamalı ve rastgele ilaç kullanımından kaçınmalıdır. Ağrı kesicilerin gereksiz ve uzun süreli kullanımları günlük başağrısı denen ve her gün gelen başağrılarına neden olabilir.

Son yıllarda dirençli migrenlerde baş çevresindeki kaslara Botilinum toxini (botox) uygulaması hastaları uzun süre rahatlatabilmektedir.

MİGREN HASTALARINA ÖNERİLER
Atağınızı tetikleyen faktörleri bulmaya çalışın. Bunları değiştirmekle atağınızı önleyebilirsiniz. Sigara alkol, bazı yiyecekler, aşırı kafein ağrıyı tetikleyebilir. Stresi azaltmaya, düzenli uyumaya, düzenli beslenmeye çalışın. Hazır yiyeceklerdeki boya ve katkı maddeleri de ataklara neden olabileceğinden doğal beslenmeye çalışın. Düzenli egzersiz migren sıklığını azaltabilir. Atak sırasında sessiz ve karanlık bir odada dinlenin. Aşırı bulantı ve kusma varsa bulantı önleyici ilaçların mümkün olduğunca erken alınması yararlıdır. Doktorunuzun önerilerini sabırla uygulayın. Tedavi migreni tam geçirmese bile atakların sıklığı önemli ölçüde azalabilir. İlaçları uygun dozda kullanmak, rastgele kişilerin tavsiyesiyle ilaç almamak önemlidir. Başka hastalıklarınız da varsa migren tedaviniz diğer ilaçlarla uyumlu olmalıdır.

Tedavinin uzun süreceği ve kontrollerle düzenleneceği unutulmamalıdır.

"
Baş Ağrısı Nedenleri Nelerdir? Migren Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Baş Ağrısı Nedenleri Nelerdir? Migren Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Baş Ağrısı Nedenleri Nelerdir? Migren Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Hemen herkesin yaşamının bir döneminde yakındığı baş ağrısı, toplumda en sık görülen şikâyetlerin başında geliyor. Her 5 kişiden biri ise migren kökenli baş ağrısı yaşıyor ve hayat kalitesi ciddi şekilde etkileniyor. Migrene karşı tetikleyici faktörlerden kaçınmak büyük önem taşırken, tedavisinde birçok seçeneğe başvurulabiliyor.

Baş ağrısı neden olur?

Baş ağrısı, toplumda en sık görülen şikâyetlerin başında gelir ve birçok sebepten kaynaklanabilir.

Baş ağrısı nedenleri nelerdir?
Primer baş ağrıları: Migren, gerilim tipi baş ağrısı gibi sık görülen baş ağrısı gruplarını içermektedir. Baş ağrıları altta yatan organik bir hastalığa bağlı değildir. Bununla birlikte muhtemelen psikolojik değil biyolojik kökenli hastalıklardır. Bilimin gelişimi ile primer baş ağrılarını daha iyi anlama şansımız artmaktadır.
Sekonder (ikincil) baş ağrıları: Organik nedenli baş ağrıları olarak da bilinir. Tümör, enfeksiyon , hipertansiyon, anevrizma, hidrosefali, göz, kulak-burun bölgesi hastalıkları ve beynin organik kökenli diğer hastalıklarının bir belirtisi olarak ortaya çıkan baş ağrılarıdır. Tüm baş ağrıları içinde sayıca azdırlar. Ancak bunların altında çok ciddi ve yaşamı tehdit edebilecek hastalıklar olduğu için hızla tanı ve tedavileri gerekir. Baş ağrısının yeni veya her zamankinden farklı olması, ani ve çok şiddetli olması, baş ağrısına şuur bulanıklığının eşlik etmesi, ateşle birlikte olması, egzersiz-eforla ortaya çıkması ya da öksürme-aksırma ile başlaması, vücudun bir tarafında kuvvetsizlik ya da uyuşma ile birlikte görülmesi ya da beraberinde nöbet görülmesi bizi altta ciddi bir hastalığın olabileceği konusunda uyaran ipuçlarıdır.


En önemli tanı bilgisini, kişinin tarifleri oluşturur. Bu nedenle baş ağrısı muayenesinin en önemli bölümü doktor ile hastanın karşılıklı konuşmasıdır. Bu bölümde baş ağrısının temel nitelikleri konuşulur. Doğru tanı için aşağıda yer alan özellikler hakkında hekimi bilgilendirmeniz önemlidir:

Baş ağrısının ne zaman başladığı Baş ağrısının sıklığı, gün içinde görüldüğü saatler, hafta içi yada sonu ağrının görülmesi Baş ağrısının süresi Baş ağrısının yeri ve yayılımı Baş ağrısının karakteri (zonklayıcı, sıkıcı, ağırlık şeklinde, bıçak saplanır gibi, künt, ezici) Kadın hastalarda baş ağrısının menstruel siklus ile ilişkisi Baş ağrısını tetikleyen nedenler (bazı gıda maddeleri, fiziksel aktiviteler, parlak ışık, ağır kokular, stres, gürültü, sigara, fazla uyuma, basınç yada ısı değişiklikleri, az ya da fazla uyuma gibi) Baş ağrısı öncesi belirtiler (varsa) Ailede sizden başka bireylerde de baş ağrılarının olması Baş ağrısı öncesi ya da sonrası görme bozukluğunun olması Baş ağrısının tek tip ya da birden fazla şekilde görülmesi Ağrıya eşlik eden (varsa) bulantı, kusma, ışık-gürültü hassasiyeti, kokulara duyarlılık Baş ağrısının varsa mevsimsel - sirkadiyen (gün içinde hep aynı saatte olması) özellikleri


Muayene bulguları da hastalık hakkında bize çeşitli değerli bilgiler verebilir. Ancak tanı için bazen bir görüntüleme yöntemine gerek duyulur. Görüntüleme yöntemlerine primer baş ağrılarında organik patolojiyi dışlamak için gerek duyulurken, sekonder baş ağrılarında anlamlı olurlar. Bu durumlarda çoğunlukla beyin tomografisi ya da manyetik rezonans filmleri ile hastalığa tanı konulur.

Baş ağrısı çeşitleri nelerdir?
1. Gerilim tipi baş ağrısı

En sık görülen primer baş ağrısı tipidir. Ülkemizde yapılan bir araştırmada gerilim tipi baş ağrısı sıklığının 15-55 yaş arası grupta %30 olduğu saptanmıştır. Erişkinlerin yaklaşık olarak %78’i yaşamlarının bir döneminde gerilim tipi baş ağrısı yaşarlar. Kadınlarda erkeklere göre daha sıktır. Organik bozukluğa bağlı olmayıp damarsal veya migrenöz kökenli değildir. Gerilim tipi baş ağrısı muhtemelen ense veya kafa derisi kaslarındaki sertleşme ile ilişkili olabilen beyindeki kimyasal ve nöronal dengesizlik nedenli ortaya çıkabilmektedir.

Ağrı basınç ya da sıkıştırma tarzındadır ve hafif ya da orta derecededir. Ağrı başın iki yanında görülür. Ağrı çoklukla enseden başlayıp öne doğru yayılır. Bazı hastalar ağrıyı başın etrafında, ensede ve şakaklarda mengene ya da bant gibi bir sıkışma olarak tanımlarlar. Nadiren bulantı, ışığa-sese karşı hassasiyet görülür. Atak sıklığı fazla olanlarda ba şağrıları sıklıkla migren ile birliktedir. Stres, gerginlik, yorgunluk, kızgınlık ile tetiklenir. Klasik ağrı kesicilerle geçer ve stresin ortadan kalkması ya da rahatlama ile ortadan kalkar. 24 saatlik siklus içinde baş ağrısı şiddeti değişkendir. Eğer her gün veya yaklaşık olarak her gün ağrı kesici ilaç alınıyorsa ve bundan fayda görülmüyorsa tabloya ağrı kesici kötüye kullanım baş ağrısının eşlik ettiğinden şüphelenilir. Özellikle kronik formda bu, sık görülen bir durumdur.

Kronik günlük baş ağrısına sıklıkla depresyon ya da diğer duygu durum bozuklukları eşlik eder. Uyku bozuklukları, sersemlik , baş dönmesi, konsantrasyon güçlüğü, suçluluk duygusu, yorgunluk, mide bulantısı sıklıkla bu baş ağrısına eşlik eder. Hastalar sıklıkla sabah baş ağrısı ile uyanırlar ve eşlik eden bir uyku bozukluğu vardır. Antidepresan ilaçlar, hastalar depresyonda olmasalar dahi analjezik (ağrı kesici) etkileri ile hastalara yarar sağlarlar. Biofeedback teknikleri de gerilim tipi baş ağrısında yarar sağlayabilir. Kronik gerilim tipi baş ağrısında analjezik ilaçların kötüye kullanımına karşı dikkatli olmak çok önemlidir.

2. Küme baş ağrısı

Küme baş ağrısı olan hastaların %90’ı erkektir. Nedeni bilinmez ancak trigeminal sinir sistemi ile beynin çevresinde yer alan damarlar arasındaki ilişki sonucu ortaya çıkan imflamatuar yanıt sorumludur. Ayrıca beynin derin bölgelerinde yer alan ve uyku - uyanıklık başta olmak üzere çeşitli biyolojik ritimlerimizi kontrol altında tutan hipotalamus isimli yapının da küme baş ağrısı oluşumunda yer aldığı düşünülmektedir.

Ağrılar isminden anlaşılacağı gibi kümeler halinde ortaya çıkar. Birkaç hafta-ay sürüp geçer. Daha sonra hasta aylar süresince (bazen yıl boyunca) ağrısızdır. Ağrılı epizodlar çoğunlukla ilkbahar ya da sonbahar aylarıdır. Daha sonra bu ağrılı epizodlar tekrar eder. Bazı hastalarda ise ağrılı epizodlar çok daha uzun sürer, hatta ara vermez. Bu durumda kronik küme baş ağrısından söz edilir.

Ağrılar ani başlangıçlı ve hemen tamamı tek taraflıdır. Tipik ağrı yeri göz arkası olup buradan yüze yayılabilir. Gözde şişlik, kızarıklık ve burun akıntısı ağrıya sıklıkla eşlik eder. Bazen yüzde de kızarıklık görülebilir. Atak epizodları süresince hep aynı tarafta ağrı olur. Bilinen en şiddetli baş ağrısı türlerindendir. Bir sonraki atak beklentisi hastayı depresyona sokabilir. Ağrı süresi 15-180 dakikadır. Ağrıların önemli bir bölümü gece uykuda ve aynı saatlerde ortaya çıkar, hastayı uykudan uyandırır. Ağrılı epizod süresince alkol ağrıyı tetikler. Küme baş ağrısının ilginç bir özelliği de ağrı sırasında oksijen kullanımının ağrıyı geçirmesidir. Bilinen en şiddetli ağrılardandır.

3. Paroksismal hemikraniya

Küme baş ağrısının bir varyantı olduğu düşünülmektedir. Ağrı yeri ve şiddeti küme baş ağrısındaki gibidir. En önemli farkı küme baş ağrısının aksine kadınlarda erkeklere göre çok daha sık görülmesidir. Özellikle orta yaş kadınlarda görülür. Küme baş ağrısına göre süresi kısa (2-45 dakika) ancak aynı gün içinde tekrarlama sayısı ise daha fazladır. Ağrı aylarca devam edebilir. Sıklıkla yüzde terleme, göz yaşarması ve burun akıntısı ağrıya eşlik eder.

Migren nedir?

Yaklaşık olarak her beş kişiden birinin migren kökenli olarak baş ağrısı yaşadığı düşünülmektedir. Migrenin en sık görüldüğü yaşlar 20-45 arasıdır. Migren sıklıkla kalıtsaldır ve etkilenen bireylerde çocukluk döneminde başlayabilir. Eğer anne ve babada migren varsa çocuklarında görülme olasılığı %75’tir. Ebeveynlerden birisinde migren var ise çocukta görülme olasığı %50’dir.

Migren belirtileri nelerdir?

Migren, çoğunlukla tek taraflı olan, bulantı ve kusmanın eşlik ettiği, ışık ve/veya gürültüye karşı aşırı hassasiyet ile birlikte olan zonklayıcı özellikte baş ağrıları ile kendisini gösterir . Baş ağrısı şiddetlidir ve bu nedenle migrenli kişi atak sırasında çoğunlukla günlük işlerini yerine getiremez. Ağrıların sıklığı ve şikayetler hastadan hastaya değişir.

Ataklar 4 ile 72 saat sürer. Ataklar ağrı öncesi dönem, ağrı dönemi ve ağrı sonrası dönem olmak üzere üçe ayrılabilir. Ağrı öncesi dönem ile ağrı sonrası dönem kaslarda ağrı ve hassasiyet, yorgunluk, bitkinlik ve halsizlik ile buna eşlik eden duygu durum değişiklikleri (huzursuzluk, depresif şikayetler, sinirlilik gibi) ile kendisini gösterir ve saatler ile günler sürebilir.

Migren neden olur?

Migrene neyin neden olduğu bilinmemekle birlikte migren atağı sırasında neler olduğu aydınlatılmaya çalışılmaktadır. Son teoriye göre migren beynin kendisinde tetiklenmektedir. Atak başladığında ağrı ve diğer şikayetler beyni çevreleyen trigeminal sinir ve kan damarları arasındaki ilişki sonucu ortaya çıkan imflamatuar (steril iltihap) yanıta bağlı görülmektedir. Bu iltihabi yanıtta rol alan en önemli madde beyinde doğal olarak bulunan nörokimyasal bir madde olan serotonindir. Ağrı sinyalleri kan damarlarından trigeminal sinir yolu ile beyin sapına gönderilir. Beyin sapında yer alan ağrı merkezleri, gelen ağrı uyarıları ile aşırı doygunluğa ulaşırlar. Bundan sonra ise ağrı uyarısı gelmese dahi kendiliğinden uyarı oluştururlar. Bu ise ciltte ortaya çıkan duyarlılıktan sorumludur. Hastalar bu durumu “saçım acıyor” ya da “başıma bir şey dokunduramıyorum” diye dile getirebilirler.

Yakınmalar ortaya çıktıktan sonra alınacak ağrı kesiciler ne kadar erken alınırsa o kadar etkin olurlar. Zaman içinde ağrı iletiminin artmış tekrarları kronik migrene yol açar.

Migreni tetikleyen nedenler

Migreni tetikleyen çeşitli nedenler vardır ve bu tetikleyiciler kişiden kişiye değişir. Bir hastanın ağrısını ortaya çıkaran ya da tetikleyen faktör bir başkasının ağrısını tetiklemez, hatta kimi zaman ağrısını rahatlatabilir. Tetikleyiciler içinde kategorik olarak diyet, kişinin duygudurumu, aktivite, çevre, kullanılan ilaçlar ve hormonlar faktörler sayılabilir.

Sık görülen tetikleyiciler olarak:

Açlık (öğün atlamak), Alkol alımı, Stres, Psikolojik travma, Alışılmış olandan az ya da fazla uyuma, Çikolata tüketimi Portakal gibi besinler Baharatlı ya da kafeinli yiyecek-içecek tüketme, Stresin ortadan kalkması (hafta sonu baş ağrıları) sayılabilir.
Migren aurası nedir?

Migren hastalarının 3’te 1’i, ağrı öncesi aura olarak adlandırılan bir dönem yaşarlar. Bu dönemde hastalar zigzag çizgiler, karanlık noktalar, parlak ışıklar görebilirler, yüz ya da kolda iğnelenme ya da uyuşma hissedebilirler. Aura tipik olarak ağrı başlayınca kaybolur ve 1 saatten kısa sürer. Aura bazı migren ataklarına da eşlik eder.

Migren tedavisi var mı?

Migren etkin olarak tedavi ile kontrol altına alınabilir. Bu noktada hasta ile doktor arasındaki uyum çok önemlidir. Migrenin tedavi noktasında öncelikli olarak tetikleyici faktörlerin farkında olunarak, bu faktörlerden kaçınılması gerekir.

Atak tedavisi: Atak sırasında ortaya çıkan baş ağrısı, bulantı ve kusmanın önlenerek hastanın rahatlatılmasıdır. Ağrı kesici ilaçların yanı sıra sadece migren ataklarında kullanılan çeşitli ilaçlara da başvurulabilir. Tüm bu ilaçlar atağın ne kadar erken döneminde kullanılırlarsa o kadar etkili olur.
Koruyucu tedavi: Ağrı sıklığı fazla olan kişilerde atak sıklığını, şiddetini ve süresini azaltan tedavidir. Bu tedavi için kullanılan ilaçlar arasında çoğunlukla asıl kullanım alanı yüksek tansiyon, epilepsi ya da depresyon gibi farklı olan çeşitli ilaçlar yer alır.
Migren enjeksiyonu: ‘Migren aşısı’ olarak da bilinir ancak aslında aşı değildir. Ayda bir kez uygulanan enjeksiyon uygulaması ile ağrının tetiklenmesinin ve yayılımının önüne geçilerek migren ataklarına çözüm oluşturulur. Bu tedavi hem ağrıları ortadan kaldırırken hem de koruyucu tedavi olarak etkindir.
Botulinum toksin uygulaması:Ayda en az 14 gün baş ağrısı yaşayan kronik migrenli kişilerde botulinum toksin (botoks) uygulamasına başvurulur. Bu tedavi, atakları belirgin olarak azaltır.


​​​​​​​Baş ağrısında doğru tanı koymanın yanı sıra, tedavi izleminde, ilaç değişiminde ve tedavinin süresine karar verme aşamalarında baş ağrısının izlemi çok önemlidir. Detaylı bilgi için Nöroloji Bölümümüze başvurabilirsiniz.

"
Vestibüler Migren - KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı

Vestibüler Migren - KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı

Vestibüler Migren

Migren ve denge sisteminin bulguları ile görülebilen bu tablo Günümüzde hekimler tarafından bile yeterince bilinmemektedir. Vestibüler migrenin toplumda görülme oranının düşük olması ve bilinirliğin azlığı nedeniyle hastalar bu semptomları çekmekte ve yeterli tanı konamamaktadır. Halbuki günümüzde son derece yeni olan ve gelişmiş tetkik yöntemleri mevcuttur. Bu tetkik yöntemleri ile diğer denge sistemi hastalıklarından ayrımının yapılması son derece kolaydır. VHİT (Video Head İmpulse testi ) ve VEMP (Vestibuler Evoked Myogenik Potentials) gibi detay testler, beyin sistemleri hakkında net bilgi veren yeni FMRI görüntüleme yöntemleri tanıda önem arz etmektedir. Tedavi açısından birkaç noktadan yaklaşılmalı denge sistemindeki bozulmanın durumuna uygun manevra çeşitleri ve yeni jenerasyon ilaçlar ile rehabilite edilirken, diğer yandan migren tedavisi yapılmalıdır. R-TMS tedavis de bu hastalarda oldukça fayda sağlamaktadır.

İçindekiler Vestibüler Migren Klasik Migren Belirtileri Migrenin Tanısı? Vestibüler Migrende, İşitme ve Vestibuler Bulgular Vestibuler Migren (VM) Tanısı Nasıl Konur? Çocuklarda Vestibüler Migren Kötüleştiren Faktörler Nelerdir?

Vestibüler migreni anlarken migrenin kendisini iyi anlamak sorunların çözümünde ana noktadır.

Migren baş ağrısı nedeni büyük olasılıkla beynin içindeki hücrelerdeki hem anormal boşalmalar hem de beynin içindeki ve çevresinde kan damarlarının duvarlarının daraltılması ile ilgilidir.

Her ne kadar migren kelimesi aşırı derecede ağrılı baş ağrısı imgesine benzemekle birlikte, migren genellikle baş ağrısından daha fazlasını içerir. Aslında, zaman zaman baş ağrısı önemsiz olabilir ya da mevcut olmayabilir.

Baş ağrısı hemen önce, migreni yaşayan birçok kişi migren başlamadan önce bir takım uyarışla etkilerden sonra migrenin tetiklendiği bilinmektedir. Görsel bir fenomenin olması migren için önemlidir. Bu gerek ışık gerekse gürültü olabilir. Bazen titrek ışık noktaları veya kayan ışık yazıları, flaşör tarzında yanıp sönen ışık uyarıları gibi görsel aurayla migren tetiklemesi başlar. Bu görsel fenomenden yaklaşık 15 dakika sonra baş ağrısından ortaya çıkma eğilimindedir.

Migrenin birçok çeşidinin olduğunu ve bazılarının iç kulak dengesi ve mekanizmalarıyla ilişkili belirtiler ürettiğini kabul ediyoruz. Migren belirtilerinin baş ağrılarından bağımsız olarak görülebileceğini de biliyoruz. Örneğin, bazı hastalar baş ağrısı olmaksızın görsel bir sesle karşılaşabilirler, bazı hastalar başın aksine denge ve işitme sorunlarına sahip olabilirler. Bazı vakalarda, uzak geçmişte, sıklıkla ergenlik çağında ve genç erişkin dönemde baş ağrısı olabilir ve baş ağrılarını geçerken aynı anda migrene ilişkin diğer belirtilerin bazıları devam edebilir. Bazı hastalarda vestibüler ( denge ) belirtilerin öncesi veya sonrasında baş ağrısı bulunurken, birçok hastada sadece zaman zaman görülen bir migren baş ağrısı olabilir ve vestibüler belirtiler ile aynı anda ortaya çıkmayabilir. Aslında, vestibüler migren hastalarının çoğunda vestibüler semptomlar ve baş ağrıları aynı anda görülmez.

Klasik Migren Belirtileri Başın bir tarafında şiddetli zonklama baş ağrısı Mide bulantısı ve kusma Işık ve gürültüye aşırı duyarlılık Uykuya dalmak için karanlık ve sessiz bir odaya gitme ihtiyacı

Bu bulgular migren hastalarıyla ortaklaşa görünse de birçok kişi migren ve işitme ve dengesini etkileyen iç kulak ve beyin mekanizmaları arasında bir ilişki olduğunun farkında değillerdir.

Migrenin Tanısı? Baş ağrısına bulantı eşlik edip etmediği, Ağrının şiddetinin günlük işlerde fonksiyon kaybına neden olup olmadığı Ağrıya fotofobi eşlik edip etmediğidir.

Eğer üç sorudan 2’sinin yanıtı evet ise %81 duyarlılık ve %75’lik özgüllükte migren tanısı konulabilir. Migren tanısı koymada güçlük çekilen olgularda bu testten yararlanılabilir.

Vestibüler Migrende, İşitme ve Vestibuler Bulgular

Yetişkin nüfusta migren , vertigo ise %7 olarak bildirilmiştir. Buna göre, %1’ inde migren ve vertigonun rastlantısal birlikteliği beklenirken, vestibüler vertigo ve migren birlikteliği ise %3.2 olarak bulunmuştur. İş gücü kaybı ve yaşam kalitesinde kayıplara neden olmaktadır. Hekimler arasında bile az oranda tanındığı bildirilmektedir.

Vestibüler Belirtiler

Vertigo Dengesizlik Baş dönmesi Kararsızlık Harekete karşı aşırı duyarlılık

İşitme İle İlgili Bulgular

İşitmenin baskılanması Kulak dolgunluk hissi Kulak çınlaması Vestibuler Migren (VM) Tanısı Nasıl Konur?

Vestibüler migren tanısı için 2004 kriterlerine göre migren tanısı olması ve vertigo ataklarının başka nedenlerden kaynaklanmadığının gösterilmesi gerekir. Kesin VM tanısı için orta şiddette tekrarlayan baş dönmesi ataklarına en az iki kez foto-fonofobi ( ışık ve gürültü hassasiyeti) ve görsel ve diğer auraların eşlik ettiği migren tipi baş ağrısı eşlik etmesi gerekir. Olası VM tanısı için ise orta şiddette tekrarlayan baş dönmesi atakları ve vestibüler semptomlar sırasında migren benzeri yakınmalara, atakların %50’sine migren tetikleyicilerinin neden olması, atakların %50’sinden fazlasının migren ilaçlarına yanıt vermesi gibi özelliklerden birinin eşlik etmesi gerekir.

Vertigo şikayeti ile başvuran, kesin migren tanısı olan bir hastada ya da baş ağrıları olan ve migren tanısı konmamış bir hastada, en sık vertigo nedenleri dışlandıktan sonra yeterli bir sorgulama ile vestibüler migren tanısı konur. Vestibüler migren hastalarının, yakınmaların olmadığı dönemde, nörolojik ve nöro-otolojik değerlendirmeleri genellikle normaldir.

VM herhangi bir yaşta görülebilir, kadınlarda daha sıktır. Hastaların çoğunda migren daha önce başlar. Hastaların %40- 70’i pozisyonel vertigodan yakınır, ancak bu pozisyonel vertigo BPPV değildir. Baş hareketine tahammülsüzlük vardır. Baş hareketiyle tetiklenen ya da daha kötüleşen, tekrarlayan dengesizlik vestibüler bir sorunu işaret eden ek bulgulardır. Vertigonun süresi saniyelerden saatlere, bazen günlere uzayabilir. Bazı hastalarda ataktan sonra düzelme haftalar sürebilir. Hastaların -30’unda vertigo tipik migren aurası gibi 5-60 dakika sürer. Atakların bazılarında baş ağrısı eşlik edebilir, bazısında eşlik etmez, bazı hastalarda ise vertigoya baş ağrısı hiçbir zaman eşlik etmez. Baş ağrısı eşlik etmeyen olgularda, vertigoya foto fonofobi, görsel ve diğer auraların eşlik edip etmediği ayrıntılı olarak sorgulanmalıdır. İşitme kaybı ve tinnitus VM’de sık görülmez ancak ancak bildirilen olgular vardır. Kesin migren tanısı olmayan hastalarda tanı koymak oldukça zordur. Taşıt tutması ve ailede migren öyküsü bu kişilerde mutlaka araştırılmalıdır. Vertigo yakınması ile başvuran hastalarda migren tanısını hastayı vertigo açısından değerlendiren hekim de koyabilir. Hastaların yıllardır tipik migren tipi baş ağrısı olmasına rağmen tanısı konmamış olabilir.

Çocuklarda Vestibüler Migren

Migren ve vertigo birlikteliği son yıllardaki çalışmalardan önce de, migren ve vertigo bağlantısı hakkında ipuçları vardı. Çocukluğun benign paroksismal vertigosu ve yetişkinlerin benign tekrarlayan vertigosu, iyi bilenen migren eşdeğerleridir.

Çocukluğun benign paroksismal vertigosu, dengesizlik atakları, anksiyete, sıklıkla nistagmus ve kusma ile belirli bir tablodur. Sağlıklı çocuklarda tekrarlayan bir tablo şeklinde görülür. Vertigo atakları sonlandıktan sonra bu çocuklarda daha sonra migren geliştiği gösterilmiştir. Çalışmalar bu çocukların birinci derece yakınlarında migren iki kat artmış oranda olduğunu bildirmektedir.

Kötüleştiren Faktörler Nelerdir?

Her ne kadar migren nedenlerini tam olarak anlamamış olsak da, aşağıdakileri de içeren bir dizi faktörün uyarıp kötüleşebileceğini biliyoruz:

Hipoglisemi (düşük kan şekeri) Stres ve değişmiş uyku düzenleri Diyet Çikolata, kırmızı şarap Kafeinli kahve, soda Peynirler, Monosodyum glutamat (MSG)

Migrenle İlgili Eğilim ve Faktörler

Kadınlar erkeklerden daha fazla migrene yakalanma eğilimi gösterirler. Menstrüasyonda semptomlar genellikle kötüleşir Aile geçmişi - migren ailelerde akma eğilimi gösterir

Ayırıcı Tanı

Doğru bir teşhis koymak, benzer belirtilere neden olabilecek diğer durumların ayırıcı tanısını iyi yapmak gerekir. Diğer hastalıklar, örneğin:

Benin Paroksismal pozisyonel Vertigo (BPPV) Meniere Hastalığı (ayrıca endolenfatik hidrops olarak da bilinir) Beyindeki Geçici İskemik ataklar ( mikro damar tıkanıklıkları) veya küçük damar kanamaları. İç kulak sıvı problemleri Vestibüler sinirin irritasyonu

Dikkat Edilmesi Gerekenler

VM de ek olarak doğal önleyici tedavilere uygulanmalı önleyici tedbirler alınmalıdır.

Çikolata, kırmızı şarap, peynir, kafein ve monosodyum glutamat (MSG) gibi migrenleri tetikleyebilecek belirli gıdalardan kaçınmak. Egzersiz Stres Yönetimi Migren menstrüel dönemlerle ilişkilendirildiğinde, menstrüasyon zamanında tuz alımını kısıtlamak yardımcı olabilir.

Tüm kronik veya öngörülemeyen vestibüler bozukluklarda olduğu gibi, bozukluğun psikolojik sonuçlarına dikkat edilmesi, uygun ilaçlar ve konsültasyonlar ile gereklidir. Neredeyse tüm hastalar için, diyet, egzersiz ve ilaç tedavisinin doğru kombinasyonu (gerekirse) belirtilerin iyi bir şekilde hafifletilmesine ve normal yaşam biçiminin geri dönüşüne yol açacaktır.

Etiketler vertigo tedavisi meniere baş dönmesi tedavisi pozisyonel vertigo kristal kayması vertigo treatment vertigodan nasıl kurtulunur hareket hastalığı vertigo merkezi vertigo kliniği
Migren Nedir? Nasıl Başa Çıkılır? Büyük Anadolu Hastanesi

Migren Nedir? Nasıl Başa Çıkılır? Büyük Anadolu Hastanesi

Migren Nedir? Nasıl Başa Çıkılır?

Migren belirtileri ile yaşanan durum, bir baş ağrısından daha fazlasıdır. Çeşitli semptomlar yaratabilen karmaşık bir nörolojik durumdur. Migreniniz varsa, durumun ne kadar acı verici olabileceğini ve baş ağrısını ortadan kaldırmanın ne kadar zor olabileceğini bilirsiniz. Ancak migren atağınız başladığında durumu kontrol altına alabileceğiniz birtakım önlemler bulunur. İşte migren belirtileri başladığında migreninizi erken tedavi etmeye ve kötüleşmesini önlemeye yardımcı olmak için deneyebileceğiniz 12 ipucu.

1. Soğuk kompres uygulayın

“Migren nasıl geçer?” diye merak ediyorsanız soğuk kompres uygulamayı deneyebilirsiniz. Soğuk terapi 100 yılı aşkın bir süredir migreni tedavi etmek için kullanılmaktadır. Ancak bazı insanlar için ağrıyı hafifletmeye neden yardımcı olabileceğini gösteren çok az bilimsel çalışma vardır. Bazı teoriler, soğuk tedavinin kan damarlarını daraltmaya veya migren ağrısıyla ilgili sinir sinyallerini yavaşlatmaya yardımcı olabileceğini öne sürmekte.

2. Sessiz ve karanlık bir yerde dinlenin

Migrenle başa çıkmanın yolları arasında sessiz ve karanlık bir ortamda dinlenmek bulunur. Işık ve sese karşı aşırı duyarlılık en sık görülen migren semptomlarından biri. Bu nedenle bu faktörlerden uzak durmak önemli. Böylelikle migren ağrılarından kurtulabilirsiniz.

3. Su için

Dehidrasyon migrene sebebiyet verebilir. Ancak yeni araştırmalar hidrasyonun baş ağrısı ağrısını azaltabileceğini ve hatta önleyebileceğini gösteriyor. Düzenli olarak yeterince su içmiyorsanız alımınızı artırmak hem migren ağrınızı azaltmanıza hem de tekrarlayan atakları önlemenize yardımcı olabilir.

4. Kafeini deneyin

Migren için 1 fincan kafein iyi olabilir. Haftada 3 günden fazla kafein kullanan migrenli kişilerde bağımlılık gelişebilir. Bu daha şiddetli yaşanan bir baş ağrısına neden olabilir. Bu nedenle ölçülü bir şekilde tüketilen kafein faydalıdır.

5. Diş gıcırdatmaya veya aşırı çiğnemeye dikkat edin

İnsanlar hayatta kalmak için yemek yemek zorundadır ve çiğnemek yemek yemenin önemli bir parçasıdır. Bununla birlikte, araştırmalar aşırı çiğnemenin daha fazla baş ağrısı ve hatta migren ile bağlantılı olabileceğini düşündürmektedir. Bu araştırmaların birinde sakız çiğneme yakından incelendi ve sık sık sakız çiğneyen kişilerde gerilim tipi baş ağrılarının ve migrenin daha yaygın olduğunu buldu. Yemek yemekten kaçınamazsınız ancak düzenli olarak migren yaşıyorsanız sakız çiğneme sıklığını azaltabilirsiniz. Benzer bir etkiye sahip olabileceğinden uyurken dişlerinizi sıktığınızı veya gıcırdattığınızı da düşünebilirsiniz.

6. Meditasyon yapın

“Migrene ne iyi gelir?”” sorusuna verilecek yanıtlardan biri de meditasyondur. Aşırı stres, uyku alışkanlıklarında değişiklik ve hatta yorucu fiziksel aktivite migrenle ilişkilendirilmiştir. Derin nefes alma ve gevşeme egzersizleri tek başına migreni tamamen tedavi etmese de bu teknikler stres seviyelerini düşürmeye ve migren ağrısının süresini kısaltmaya yardımcı olabilir.

7. Masaj yaptırın

Strese bağlı migren belirtileri etkili bir masajla azaltılabilir. Masaj, rahatlamak ve kişisel bakım uygulamak için iyi bir yol olabilir. Bunun yanında baş ağrılarını ve migreni önleyebilir. Bir çalışma , 10 kişiden 8'inin baş ağrısının sadece bir masaj tedavisi ile yarıya indirildiğini ve çoğu kişinin neredeyse anında rahatlama yaşadığını göstermekte. Masaj yaptırdığınız nokta da bu konuda önemi bir role sahip. Baş ağrılarını yönetmede baskı noktaları ve refleksoloji üzerine yapılan araştırmalar ayaklara, ellere ve kulak memelerine yapılan masajların bile migren ağrısını hafifletmeye yardımcı olabileceğini göstermekte.

8. Zencefil yiyin

Bazı yiyecekler migreni tetiklerken bazıları migren etkilerini azaltmaya yardımcı olabilir. Zencefil de bu besinlerden biridir. Yeni bir çalışma zencefilin migren ağrısını 2 saat içinde önemli ölçüde azalttığını ve migrenle ilişkili olabilecek bulantı ve kusmayı hafiflettiğini göstermekte.

9. İlaç alın

En iyi migren ilacı ile kesin çözümü bulabilirsiniz. En doğru ilacı almak için mutlaka bir uzmana başvurun.

10. Tetikleyicileri tanıyın

Migren tedavisi, duruma sebebiyet veren tetikleyicilerin kaldırılmasını da gerekli kılar. Düzenli migreniniz varsa durumu nasıl önleyeceğiniz konusunda doktorunuzla konuşun. Bunu yapmanın en iyi yollarından biri de migreninizi tetikleyebilecek şeyleri belirlemek ve bunlardan kaçınmaktır. Çoğu doktor migreni olan hastalarına gün içinde yediklerini ve yaptıklarını bir kağıda not almasını ister. Çünkü herkesin farklı tetikleyicileri vardır ve bu tetikleyiciler uyku düzeninden belirli yiyeceklere kadar değişebilir. Yiyecek eksikliği ve bunun sonucunda düşük kan şekeri veya hipoglisemi bile migrene yol açabilir.

11. Erken davranın

Migren tedavisinde zamanlama her şeydir. Migren semptomlarını gidermek veya önleyici adımlar atmak için çok uzun süre beklemek, migrenin sıklığını ve şiddetini artırabilir.

12. Bir tedavi planı yapın

Belirtilerinizi ve tetikleyicilerinizi doktorunuzla gözden geçirin.

İyi bir tedavi planı şunları içermelidir:

Sahip olduğunuz migren türünü belirlemek Tetikleyicileri belirlemek ve bunlardan kaçınmak Yeterince uyumak ve dengeli beslenmek Yeterli miktarda su tüketmek

Migren ağrısını önlemek ve tedavi etmek için yapabileceğiniz birçok şey var. Ancak herkes için her zaman işe yarayan tek bir tedavi yok. Migreni tedavi etmenin anahtarı, tetikleyicilerinizi bilmek ve bunlardan kaçınmaktır.

"
Migren ve Migren Tedavisi

Migren ve Migren Tedavisi

Migren ve Migren Tedavisi

Migren baş ağrısı ataklarıyla seyreden çok sık görülen nörolojik bir hastalıktır. Orta ağır şiddetli baş ağrısı atakları olur. Ve bu ataklar yaşam kalitesinde ciddi bozulmaya yol açabilir. Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Nöroloji Uzmanı Migren ve Migren tedavisi ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı.

Migren, kalıtsal bir hastalık mıdır?

Bilinen genetik hastalıklar gibi anneden çocuklara veya babadan çocuklara net bir geçiş söz konusu olmamakla birlikte, birinci derece yakınlarında migren olanlarda migren görülme riski artmaktadır. Yani genetik geçiş söz konusudur. Ancak genetik geçişli diğer hastalıklar gibi, babada varsa, çocukta vardır, annede varsa çocukta mutlaka vardır gibi ciddi bir geçiş söz konusu değildir. Burada riskin arttığını söylemek daha doğru olacaktır.

İnsanlar neden migren sorunu yaşıyor?

Genetik olarak migren hastalığına yatkın bireylerde, kötü kokular, ağır kokular, lodos, rüzgar gibi tetiği çeken bazı faktörler vardır. Bir tetikleyici faktörle beyinde bazı sinyallerin, bazı hormonların artması sonucu damarlarda genişleme yaşanır ve buna bağlı olarak da ağrılar ortaya çıkar. Dolayısıyla herkeste migren olmuyor. Burada önemli olan genetik olarak yatkın kişilerin tetikleyici faktörlere maruz kalması. Bunun sonucunda migren atakları tetikleniyor ve hastalık ortaya çıkıyor.

Migren tedavisi nasıl yapılır?

Migren tedavisinin üç ana basamağı vardır. Bunlardan bir tanesi yaşam tarzı değişiklikleridir. Migren ataklarını arttırıcı yaşam tarzı bozuklukları varsa, yani yaşam tarzımızdaki sıkıntılar varsa onların toparlanması, tetiği çeken faktörlerin belirlenerek onların hayatımızdan uzaklaştırılması gerekir. İkincisi, atak sırasında yani ağrı sırasında ciddi yaşam kalitesini bozan, iş gücü kaybına yol açan ağrının mümkün olan en kısa zamanda ortadan kaldırılması ve bir daha gelmemesini tekrarlamamasını sağlamaya çalışmaktır. Üçüncü olarak da atak sıklığı çok fazlaysa bu atakların gelmesini engellemek veya sayısını azaltmak şeklindedir. Dolayısıyla migren tedavisinde üç basamakla bir yaklaşım söz konusudur.

Hafif migren ağrıları tedavi edilmezse daha ağır tablolara yol açabiliyor mu?

Aslında böyle bir şey söz konusu değil. Yani hafif atakları tedavi etmezsek giderek büyür büyür ve daha kötü bir tabloya yol açar demek mümkün değildir. Hastalığın bir doğası, bir seyri var. Bu seyri kötüleştiren, iyileştiren faktörler var.

Yani özetle hafif ataklar tedavi edilmezse ağır ataklara yol açmaz. Hastalığı kötüleştirici faktörler varsa onların ortadan kaldırılmaması, atakların kötüleşmesine, sıklığının artmasına yol açabilir.

Burada önemli olan atak sıklığını arttırıcı faktörleri ortadan kaldırmak. Eğer tablo ağırlaşırsa bu durumda farklı ilaçlardan ya da migren aşılarından faydalanılabilir.

Migren ağrısını diğer baş ağrısı baş ağrılarından ayıran karakteristik özellikleri var mıdır?

Evet vardır. Migren ağrısı tipik olarak tek taraflı yerleşir. Çift taraflı yerleşme de olabilir ama genel olarak tek taraflı olur. Zonklayıcı bir ağrıdır. Bazen bulantı ve kusma eşlik edebilir. Ayrıca ışık hassasiyeti vardır. Normal bir ışık bizi normalde rahatsız etmezken ağrı sırasında o ışık bizi rahatsız edebilir hale gelir. Buna fotofobi denir.

Bunun yanında normalde bizi rahatsız etmeyen sesler ağrı sırasında rahatsız eder hale gelebilir. Buna da fonofobi adı verilir. Yine migren ağrısı, hareketle yani yürümek, başı oynatmak yol yürümekle artabilen bir ağrıdır. Bu baş ağrısı nedeniyle hastalar sessiz, sakin, karanlık bir yerde hiç hareket etmeden yatmak isterler.

Ayrıca migren ağrısının en önemli özelliklerinden biri süresidir. Tedavi edilmezse tipik olarak dört saatten uzun sürer. Maksimum süresi yetmiş iki saattir. Üç günden uzun sürmesini beklemeyiz.

En az 4 saat en fazla yetmiş iki saat süren zonklayıcı, tek taraflı, bulantı kusmanın eşlik ettiği, ışık ve ses hassasiyetinin olduğu, hareketle artan baş ağrıları şeklinde migren baş ağrısının karakteristiğini özetleyebiliriz.

Migren teşhisi nasıl konur?

Migren teşhisi esas olarak klinikle, yani hastanın anlattığı baş ağrısı karakterinin deneyimli bir nöroloji uzmanı tarafından değerlendirilmesiyle konur. Migrenin özel bir laboratuvar bulgusu, beyin görüntüleme bulgusu yoktur. Biz migren ağrılarıyla gelen bir hastada migren teşhisini koymak için istediğimiz MR'ı, migreni taklit edebilecek, baş ağrısına yol açabilecek, beyinle ilgili herhangi diğer patolojilerin dışlanması için isteriz. Yine laboratuvar tetkiklerinde anemi, tiroit bozuklukları, B12 eksiklikleri gibi ağrıyı kötüleştirebilecek ek hastalıkların olup olmadığını değerlendirmek isteriz. Dolayısıyla migren teşhisi klinik olarak yani hastanın anlattığı şikayetlerinin deneyimli bir nöroloji uzmanı tarafından değerlendirilmesiyle konulur.

Migren hangi yaş aralığında daha sık görülür, kadın erkek arasında fark var mıdır?

Migren daha çok otuz, kırk yaş arasında sık görülme eğilimindedir. Yine kadınlarda erkeklere göre çok daha fazla görülme durumu söz konusudur.

Migren aşısı nedir?

Migren aşışları migren ataklarını yani ağrıyı dindirmek için değil ağrı atakları sık olan hastalarda ağrıların daha az görülmesi veya atakların tamamen ortadan kalkmasına yol açan bir tedavi türüdür. Monoklonal antikor, migren patofizyolojisinde, migren hastalığının oluşumunda ortaya çıkan bazı beyin içi sinyal yolaklarında engellemelere yol açıyor. Bu engellemeye yol açarak ağrı ataklarının gelmesini engelleyen yeni geliştirilmiş ilaçlardır. Subkutan dediğimiz enjeksiyon şeklinde uygulanır. Yani kas içine değil, kola, karın bölgesine, bacak üst bölgesine kişinin kendi kendine uygulayabildiği enjeksiyon şeklidir.

Normal aşı gibi koldan mı yapılıyor yoksa iğne şeklinde mi?

Hastalara uygun tıbbi eğitim verildikten sonra hastalar kendi kendilerine iğneyi görmeden uygular. Subkutan enjeksiyon şeklinde kola, karın bölgesine, üst bacak bölgesine uygulanır.

Migren aşısı ne zamandır ülkemizde kullanılıyor?

Migren aşısı yaklaşık bir, bir buçuk sene önce ruhsat aldı ve halen yaygın olarak ülkemizde kullanılmaktadır.

İsteyen her hastaya uygulanıyor mu? Yoksa belli bazı kriterleri var mı?

İsteyen her hastaya uygulanmıyor. Klasik migren tedavilerine yanıt vermeyen hastalarda kullanıyoruz. Hastaların şiddetli ağrıları olması, çok sık ağrı çekmesi ve bu ağrılar nedeniyle yaşam kalitesinde ciddi bozulma olması, çalışamaz noktaya gelmesi durumunda klasik tedaviden de yarar görmüyorsa bu tedavi uygulanabilir.

Hastaya öncelikle klasik yöntemlerle tedavi etmeye çalışıyoruz. Klasik yöntemlerle yanıt alamadığımız veya yan etki nedeniyle bu yöntemleri kullanamayan hastalarda bunları tercih ediyoruz.

Bunun dışında “ben migren aşısı olmak istiyorum” diyen her hastaya migren aşılarını uygulamıyoruz.

Migren aşısı devlet hastanelerinde mi yapılıyor? Özel hastanelerde mi?

Migren aşısı her tıbbi kurumda uygulanabilir. Ne yazık ki şu aşamada sosyal güvenlik kurumu bu ilacı geri ödemiyor. Hasta tarafından ödenmesi gerekiyor. Uygulaması da yine özel hastane, devlet hastanesi ayırt edilmeksizin yapılabiliyor.

Bu ilacın ortalama ücreti ne kadar?

Ücret her geçen gün değişiyor. Kurdaki farklılıklar nedeniyle. O yüzden şu an net bir rakam söylemek mümkün değil. Bununla ilgili ayrıntılı bilgiyi eczacınıza sorarak öğrenebilirsiniz.

Migren aşısı kalıcı çözüm sağlıyor mu?

Aşı maalesef kalıcı bir çözüm değil. Yani bu aşı yapıldı diye migren tamamen ortadan kalkmıyor. Bu aşı uygulanırken asıl hedefimiz migren ataklarının azalması veya ortadan kalkması. Ya da atakları azaltmakla beraber hafif geçirilmesinin sağlanması. Dolayısıyla semptomların hafif geçmesine, migren atak sayısının azalmasına veya ortadan kalkmasına yol açtığını söylemek mümkün. Ancak hastalığı tamamen ortadan kaldırabilecek kalıcı bir çözüm değil. Migren ataklarının azalmasını ve semptomların hafif geçmesini sağlıyor.

Migren aşısınn ataklara karşı koruyuculuğu nasıl?

Aşının çeşitli çalışmalarda uzun vadeli çalışmalarda gösterildiğine göre etkin, uygun bir tedavi kürü sonrası yüzde altmış, yetmiş kadar atak sıklığını azalttığı, gelen atakların semptomlarını, yani atakların seyrinin de hafif seyretmesine yol açtığı gösterilmiş. Büyük oranda ataksızlık da elde ediliyor. Yani aşı sonrası ataklarda ciddi bir azalma ve ortadan kalkma görülüyor. Atak sıklığı zaman içerisinde tekrar artabilir. Böyle bir durum olursa altı aylık tedavi tekrar uygulanabilir.

Migren aşısı ne sıklıkta yapılıyor? Yan etkileri nedir?

Bir yükleme dozundan sonra üç aylık bir tedavi söz konusu. Yani her ay aşı olmak gerekiyor. Bu üç aylık periyot sonunda ciddi düzelmeler olabiliyor. Ancak belirgin yanıt olmazsa üç aylık bir ek uzatma da yapılabiliyor.

Altı aylık bir tedavi protokolü yani yükleme dozu sonrasında her ay enjeksiyon tedavisi aşı sonunda migren ataklarına karşı ciddi bir koruma elde edebiliyoruz. Bu çeşitli çalışmalarda, farklı oranlarda gösterilmiş ama yüzde altmış, yetmiş civarında migren ataklarının gelmesinin engellendiği, atakların da hafif seyrettiği gösterilmiş.

Enjeksiyon yerinde ağrı, sızı gibi yan etkiler olabiliyor. En sık bildirilen yan etkiler arasında bu var. Yine hafif kırgınlık, çok hafif üst solunum yolu enfeksiyonu bulguları yapabiliyor. Bir de kabızlık görülebiliyor. Genel olarak bunlar aşının yapılmasını engelleyecek boyutlarda görülmüyor. Yani yönetilebilir yan etkiler var demek daha doğru olur. Çalışmalar, hastaların ortaya çıkabilecek yan etkilerden dolayı aşıya devam etmeme oranlarının da çok düşük olduğunu gösteriyor.

Migren ağrısına iyi gelen veya ve tetikleyen şeyler nelerdir?

Migren ağrısına iyi gelen şeylerin başında migren karakterinde anlattığımız gibi ışık olmayan, sessiz, sakin karanlık bir ortamda bulunmaktır. Hareketten kaçınıp sessiz, sakin bir yerde hareketsiz bir şekilde yatmak hastaları rahatlatır, Ayrıca migren için dizayn edilmiş soğuk bantlar da kullanılabilir. Migren ağrısına iyi gelen şeylerin bir tanesi de daha az nem olan doğal serinliği olan ortamlardır

Migren ağrısını kötüleştiren şeyler ise bunların tam tersi olarak, ışıklı, bol ışıklı, sesli ortamlar, nemli sıcak havalar, ağrıyı kötüleştirme etkisine sahip. Özellikle de lodos ağrıyı çok kötüleştirebilir. Ağır kokular da hem ağrıyı tetikleyebilir hem de var olan ağrıyı kötüleştirebilir.
Ayrıca bazı yiyecekler, kırmızı şarap, tütsülenmiş etler, füme etler, sucuk salam, sosis gibi fermente etler, eski kaşar, bazı fermente peynirler de ağrıyı tetikleyebilir.

Bunun yanında uzun süre aç kalmak, öğün atlamak, uykusuz kalmak ya da çok uyumak da atakların tetiklenmesine neden olabilir. Bazı hastalarda güneş tetikler, şapkasız güneşsiz, güneş gözlüksüz dışarı çıkmamalarını öneririz. Hastaların kendilerinde kötüleştirici faktörleri tespit etmesi ve bunlardan kaçınmasını isteriz. O yüzden hastalardan kendisine kötü gelen şeylerin ağrıyı tetikleyen şeylerin kendisinin bulması ve bunlardan kaçınması önemlidir.

Yapılan araştırmalar düzenli egzersizin migrene çok iyi geldiğini göstermektedir. Düzenli egzersiz sadece migren değil kalp damar sağlığı, beyin damar sağlığı, ruh sağlığı gibi vücudun birçok fonksiyonuna iyi gelmektedir. Migren ataklarının da daha hafif geçmesini, atak sıklığının azalmasına katkıda bulunmaktadır. O nedenle hastalarımızda mutlaka düzenli egzersizi öneriyoruz. En azından günde yarım saat rutin bir yürüyüş, ritmik, düzenli, kesintisiz, yarım saat en az süren yürüyüş yararlı olacaktır. Bununla birlikte, beslenmeye dikkat etmek, migren ağrısını neyin tetiklediğini bulup bunu diyetinizden çıkartmak bu anlamda çok önemli.

Hastalara baş ağrısı günlüğü tutmalarını istiyoruz. Burada yaptığı ve yediği her şeyi yazmalarını istiyoruz. Bu sayede migren atağı tuttuğunda ne yediği ve ne yaptığını görebilir.

Öğün atlama özellikle çok önemli bir migren tetikleyicisi. Eğer böyle bir durum söz konusuysa hastanın yanında ufak atıştırmalıklar olmalı.

Son yıllarda migrenle ilgili yapılmış araştırmalar tabii ki var. Özellikle 2012’den beri bu bahsettiğimiz migren aşılarının geliştirilmesiyle ilgili bayağı bir yol kat edildi. Birçok ilaçla migren hastalığın oluşum mekanizmasında görev alan bazı elemanların bloke edilmesi, ortadan kaldırılması, işlevinin değiştirilmesi, düzenlenmesiyle migren tedavisi sağlanmaya çalışılıyor ama birçoğu başarılı olamadı. En etkin olanları, migren aşıları olduğu için migren aşılarının üzerine gidildi ve migren aşılarıyla ciddi bir yol kat edildi.

Farklı etmen maddelere sahip birçok aşı var. Ancak bizim ülkemizde şu an bunlardan sadece ikisi bulunuyor. Diğer ikisinin de zaman içerisinde ülkemizde ruhsat almasını bekliyoruz. Migren toplumun çok büyük bir bölümünü etkileyen yaşam kalitesini oldukça sınırlayan bir hastalık. Bu nedenle, migren tedavisi ve migrenin ortadan kaldırılmasına yönelik bir şekilde sürüyor.

Nöral terapi migrende ne derece etkili?

Nöral terapi aslında FDA onayı olmayan yani etkinliği net bir şekilde gösterilmiş bir migren tedavi aracı değil. Ama nöral terapiden fayda gören hastalarda olabiliyor. O yüzden belirgin bir zararı olmadığı için eğer hasta fayda görüyorsa veya fayda göreceğini düşünüyorsa yaptırmasını sakıncalı bulmuyoruz. Ama gösterilmiş bir etkinliği, net bir gösterilmiş, uzun soluklu geniş hasta kitlelerinde yapılmış ve kılavuzlara girmiş bir çalışması yok. Dolayısıyla biz nöral terapi ilk etapta yani elimizde olan bütün kanıtlanmış ilaçlar ve tedavilere rağmen belirgin fayda görmezsek ek olarak bunu da denenebileceğini söylüyoruz ama ilk etapta önerdiğimiz tedavilerden biri değildir. Etkinliği gösterilmiş, onay almış, kılavuzlara girmiş, net bir tedavi de değildir. O yüzden migrende ilk etapta önerdiğimiz tedaviler arasında değildir.

"
Vestibüler Migren - Kulak Burun Boğaz Ses Hastalıkları

Vestibüler Migren - Kulak Burun Boğaz Ses Hastalıkları

Vestibüler Migren

Ankara Migren ve vertigo arasındaki ilişki uzun yıllardır birçok araştırmaya konu olmuştur. Vestibüler migren, kişinin kendisi ya da çevresi dönüyormuş hissi yaşadığı spontan vertigonun ve kafa pozisyonunun değişmesiyle oluşan pozisyonel vertigonun nedenlerinden birisidir. Vestibüler sistemde en sık görülen hastalıklar arasında benign paroksismal pozisyonel vertigo (BPPV) birinci sırada, vestibüler migren ise ikinci sırada yer alır.

İçindekiler Vestibüler Migren Nedir? Vestibüler Migren Hastalığında Belirti ve Bulgular Nelerdir? Vestibüler Migren Tanısı Nasıl Konulur? Vestibüler Migren Tanı Kriterleri Nelerdir? Vestibüler Migren Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir? Vestibüler Migren Hastalığında Belirti ve Bulgular Nelerdir?

Yapılan çalışmalar sonucunda vestibüler migrenin her yaşta görülebildiği ve erkeklere kıyasla kadınlarda daha fazla görüldüğü tespit edilmiştir. Vestibüler migrende çoğunlukla ilk olarak migren tipi baş ağrısı başlar, daha sonra baş dönmesi yaşanır. Baş dönmesi, migren baş ağrısı atakları sırasında görülebildiği gibi, baş ağrısı geçtikten çok uzun zaman sonra da görülebilir.

Hastalar, migren baş ağrısı yaşadıktan bir süre sonra stres, hava değişimi, beslenme alışkanlıklarının değişimi gibi faktörlerle tetiklenen denge (vestibüler) problemleri yaşadıklarını ifade ederler. Vestibüler problemler, hastanın pozisyon değişikliği ve kişinin ya da çevresinin hareket etmesi ile ortaya çıkan baş dönmesi ile karakterizedir. Baş dönmesine fonofobi (ses hassasiyeti), fotofobi (ışık hassasiyeti) ve görsel auralar eşlik edebilir. Baş dönmesinin süresi değişkenlik gösterebilir. Hastalar özellikle taşıt tutmasından yakınırlar. Bunların yanı sıra kulakta basınç hissi yaşayan hastalar da vardır.

Vestibüler Migren Tanısı Nasıl Konulur?

Ankara Vestibüler migrende klinik bulgular geniş bir yelpazede yer alır. Bu nedenle tanı için diğer vestibüler sistem hastalarına kıyasla daha fazla bulguya ihtiyaç duyulur. Baş dönmesi şikâyeti ile başvuran hastaların hikâyesi sorgulanırken mutlaka baş ağrısı olup olmadığı sorulmalıdır. Literatürde, kesin vestibüler migren tanısı alan hastaların %70,2’sinde migren, %66,3’ünde ise vertigo ile ilgili aile öyküsü olduğundan bahsedilmektedir. Bu nedenle vestibüler migren tanısında aile öyküsü son derecede önemlidir.

Taşıt tutması, bulantı, kusma, çınlama vestibüler migren dışında diğer vestibüler hastalıklarda da görülür. Bu nedenle ayırıcı tanı vestibüler hastalıklar dışlanarak yapılmalıdır. Örneğin, Meniere hastalığı genellikle alçak frekansları tutan dalgalı işitme kaybı ile karakterize iken vestibüler migrende işitme kaybı her zaman görülmemekle birlikte, görüldüğünde ilerleyici değildir. Meniere hastalığında çınlama ve kulakta basınç hissi genellikle tek taraflı iken vestibüler migrende iki taraflıdır. Baş hareketi ile ortaya çıkan baş dönmesi ilk olarak BPPV’yi düşündürse de Dix - Hallpike testi sonucu genellikle BPPV bulguları açısından negatiftir. Kısacası, vestibüler migren tanısı için öncelikle baş dönmesine neden olan başka bir hastalık varlığı olup olmadığı araştırılarak ekarte edilmelidir. Hastanın öyküsünde taşıt tutması, ailede migren öyküsü, migren ilaçlarına yanıt veren bulgular, vestibüler migren tanısını destekler.

Vestibüler Migren Tanı Kriterleri Nelerdir?

Ankara Vestibüler migren tanısal olarak ilk kez 2018 yılında Üçüncü Uluslararası Baş Ağrısı Hastalıkları Sınıflaması’nda yer almıştır

Vestibüler Migren Tanı Kriterleri

Hastanın C ve D tanı kriterlerini dolduran en az 5 atak geçirmesi Yeni veya eski auralı ya da aurasız migren öyküsü Orta ya da şiddetli derecedeki vestibüler semptomların 5 dakika ile 72 saat arasında sürmesi (Günlük yaşam aktivitesini etkileyecek derecede olan semptomlar orta şiddetli olarak değerlendirilir.) Atakların en az %50’sinde migrene dair aşağıdaki üç özellikten en az bir tanesinin eşlik etmesi Baş ağrısının aşağıdaki 4 özellikten en az 2 tanesini karşılaması

a.Tek yanlı yerleşim

c.Orta ya da şiddetli ağrı

d.Rutin fiziksel aktivite ile kötüleşme

2. Fonofobi ve fotofobi

E. Bu durumu açıklayan başka bir Uluslararası Baş Ağrısı Hastalıkları Sınıflaması tanısı ya da vestibüler hastalık olmaması

Vestibüler Migren Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?

Ankara Vestibüler migrende tedavi bireye göre değişkenlik gösterir. Tedavide amaç bireyin şikâyetlerini kontrol altına alarak ve atakların sayısını azaltarak yaşam kalitesini artırmaktır. Bireyin şikâyetlerine, yaşına, ek hastalığı olup olmamasına göre bir tedavi planı yapılır.

İlaç Tedavisi: Vestibüler migrenin akut atak döneminde hastanın yakınmalarını azaltmaya yönelik ilaç tedavisi uygulanır.

Koruyucu Tedavi: İlaçla tedavinin yanı sıra koruyucu olarak hastanın baş ağrısına ve baş dönmesine neden olan etkenler belirlenerek yaşam tarzı değişikliği ve diyet düzenlenmesi önerilir. Uzun süre aç kalınması, uyku düzensizliği, hava değişikliği, parlak ışık, yoğun koku ve alkol vestibüler migrene neden olan etkenler arasında sıralanabilir. Elbette her etkene maruziyet sonrasında vestibüler migren atakları yaşanmaz. Bu nedenle bireyin atak geçirmesine neden olan etkenleri fark edip kontrol altına alması önerilir.

Ankara Vestibüler rehabilitasyon: Bireyin görsel uyaranlardan çok fazla etkilendiği ve vücudun uyaranlara karşı oluşturduğu refleks mekanizmasında zayıflık olduğu durumlarda önerilir.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Akustik İmmitansmetri

Odyolojik test grubunun bir parçası olan akustik immitansmetri, timpanometri, akustik refleks ve statik komplians testlerinden oluşur.

Hiperakuzi

Hiperakuzinin değişik tanımları mevcuttur. Normal işitmeye sahip olan kişileri rahatsız etmeyen seslerden rahatsız olma, çevresel seslere karşı olağan dışı hassasiyet gösterme, sese aşırı duyarlı olma

Kronik Otitis Media (Kronik Orta Kulak İltihabı)

Otitis media, orta kulak boşluğunda mikroorganizmaların neden olduğu bir enfeksiyon hastalığıdır. Bu enfeksiyon, yeni başlamış - kısa süreli ya da uzun süreli veya sık tekrar eden vasıfta olabilir.

Ani İşitme Kaybı

Bir gece önce yatağa girerken hiçbir probleminiz y.

"
Migren ve Baş Ağrısı Tedavisi - Nöroloji Uzmanı Didem Er

Migren ve Baş Ağrısı Tedavisi - Nöroloji Uzmanı Didem Er

Migren ve Baş Ağrısı Tedavisi

Kronik bir rahatsızlık olan migren, Yunanca başın bir tarafındaki ağrı anlamına gelen “Hemikrania” kelimesinden üretilmiştir.

Bulantı, kusma, ışığa ve sese karşı hassasiyet belirtileri ile kendini gösteren migren ağrısı, 2 saatte de geçebilir, 72 saatte sürebilir. Migrenin kadınlarda görülmesi yüzde 20 iken erkeklerde bu oran yüzde 8’dir.

Migren ağrısı olduğunu düşündüğünüz zaman Nöroloji doktoruna başvurmanız gerekmektedir.

Migrenin üçte ikisi ise kalıtsal olup aile içinde görülür. Migren ağrısı için ilk olarak baş ağrısı ve bulantı için ilaçlar ve tetikleyici olan durumlardan uzak durmak öneriliyor. Ve migren hastası olanların birçoğu, ağrının başlayacağını bazı sinyallere göre hissedebiliyor ve önlem alabiliyorlar.

Kronik Migren Risk Faktörleri Sık baş ağrısı gelişimine sebep olan faktörler: Kadın cinsiyet Yüksek kaygı düzeyi Depresyon- karamsarlık Uyku bozuklukları Şişmanlık Horlama Aşırı kafein tüketimi Aşırı ağrı ilacı kullanımı Diğer kronik ağrı yaratabilecek durumlar MİGRENİN NEDENLERİ?

Migrenin nedenlerinin en başında genetik faktörler gelir. Ailenizden birinde migren varsa migren hastası olma olasılığınız yüzde 40 civarında seyreder. Hem annesi hem babası migren hastası olan bir kişi ise yüzde 75 oranında bu ağrıları yaşayabilmektedir.

Bu hastalığın bir diğer nedenlerinden biri de hormonal değişimlerdir. Bu sebeple migren en çok kadınlarda görülür. Migren ağrısı kadınlarda, erkeklere göre 3 kat fazladır. Kadınlar adet döneminde şiddetli baş ağrısının çoğalmasını da migrene bağlayabiliriz.

Ayrıca fazla stres, fazla kafein alımı, doğum kontrol hapları, kan basıncındaki dengesizlik ve beslenme eksikliği de migren ağrılarına neden olan unsurlardandır.

KAHVE: Kahvenin içerdiği kafein maddesinin migren ağrısına iyi geldiği bilinmektedir. Migren atağının yaklaştığını hissettiğiniz andan itibaren 1-2 saat arayla bir fincan taze kahve içmeniz ağrıyı azaltabilir. Ayrıca uyuşturucu etkisi olan kafein ağrının anlık hafiflemesine yardımcı olabilir. ELMA SİRKESİ: Elma sirkesi, kemik ağrısını azaltır, yüksek kan basıncının düzenler. Bütün bu faydalarının yanında migren ağrılarına iyi gelir. 1 bardak suya 1 çorba kaşığı organik elma sirkesi ekleyin ve iyice karıştırın. Migren tedavisi için günlük için. NANE: Anti inflamatuar özellikleri sinirlerin yatışmasına yardımcı olur. Bu konuyla alakalı yapılan birçok bilimsel araştırma sonucu nanenin migrene iyi geldiğini ortaya koymuştur. Balla tatlandırılmış nane çayı içmek migren ağrısını geçiştirebilir. BUZ: Gerginlikten kaynaklanan baş ağrıları yanında migren ağrılarına da buz uygulamak iyi gelir. Buz uyuşturucu etki yaptığından dolayı ağrı başlayacağını hissettiğiniz andan itibaren uygulayın. MİGRENİ TETİKLEYEN ETKENLER

Migrenin gerçek mekanızması nedir tam olarak bulunamamıştır.

Nörovasküler bozukluk olarak nitelendirilen migren, serebral korteksin uyarılabilirliğinin artması ve beyinsapındaki trigeminal çekirdekte bulunan ağrı nöronlarının anormal bir şekilde kontrol edilmesiyle ilişkili olduğu düşünülmektedir.

Migreni tetikleyen nedenlerin başlıcaları şunlardır,

Lodos ve rüzgarlı hava gibi meteorolojik değişiklikler

Üzüntü, stres ve depresyon gibi psikolojik nedenler

Kalıtımsal yani aileden birinde migren olması

Çok uyuma ya da uykusuzluk

Uzun süre aç kalma veya aşırı yemek yemek

Aşırı derecede fiziksel aktivite sonucu yorulma

Adet ve regl dönemi

Aşırı alkol ve tütün ürünleri kullanımı

Bazı ilaçların yan etkileri

Belli başlı bazı besinler (Alkol, kafeinli içecekler, asitli içecekler, salam-sucuk-sosis gibi yiyecekler, turunçgiller, eski peynir, katkı maddeleri)

PAPATYA: Anti inflamatuar ve antiseptik özellikleri olan papatya migren ağrılarını hafifletmeye karşı faydalıdır. Düzenli papatya çayı içmek sorunu büyük oranda azaltmaya yardımcı olabilir. 2-3 çay kaşığı papatyayı bir bardak suya koyarak bir dakika boyunca kaynatın ve günde 2-3 kere için. MASAJ: Kafaya yapılan masaj beyne gönderilen sinyallerin artmasını sağlayarak migren ağrılarının azalmasını sağlar. Masaj aynı zamanda serotonin aktivitesini hızlandırarak ağrının azalmasına yardımcı olur. Bol bol su için: Hemen hemen her yerde karşılaştığınız sağlık sloganlardan biri 'Su için'dir. Her derde şifa olan suyun migreni de önleyici etkiye sahip olduğunun altını çizmekte fayda var. Vücudumuzun susuz kalması, başımızda dayanılmaz ağrılara sebebiyet verebilir. Bu nedenle özellikle stresin yaşandığı ve migrenin kapımızı çalacağı anlarda günde 2-3 litre su tüketmeye özen gösterin. Sağlıklı beslenin: Unutmayın, baş ağrısı ile savaşmanın bir yolu da kalsiyum ve magnezyum bakımından zengin gıdalar tüketmekten geçiyor. Bunun için de ıspanak, lahana gibi koyu yeşil yapraklı sebzelere market listenizin en üst sıralarında yer verin. Bununla birlikte, magnezyum içeren deniz ve soya ürünlerine, sarımsak ve yulaf ezmesine de mutfağınızda yer açın. Her derde Omega-3: Beyin fonksiyonlarıyla ilgili sinirsel bir rahatsızlık olan migrenden kendimizi korumak için sinirleri koruyucu etkiye sahip omega-3 zengini olan başta somon, hamsi, uskumru ve ton balığını tüketmeliyiz. Acı severlere güzel haber: Bilimsel verilere göre acı biber tüketmek beyin fonksiyonlarına iyi gelirken, sinir sistemini de rahatlatıyor. Bu sebepten dolayı da kesin bir bilimsel yargı olmasa da acı biberin migrene iyi geldiğini söyleyebiliriz. Serotonin tüketin: İşte size bilinen bir gerçek daha: Serotonin hormonu seviyesi düşüşe geçtiğinde migren atakları geçirme riski de artıyor. Bu nedenle, serotonin zengini kabuklu yemişler olan badem ve cevizi, süt, susam ve kepekli tahılları bol bol tüketin. Hangi tür migrene sahip olduğunuzu bilmek, rahatsızlığınızın semptomlarını daha iyi yönetebilmenizi sağlar. VESTİBÜLER MİGREN BELİRTİLERİ NELERDİR?

1- Migreninizin olması veya ailede migren öyküsünün olması.

2- Vertigo bile denebilecek baş dönmeleri ve dengesizlik hissi yaşamak.

Vertigoda çevrenizin sizin etrafınızda döndüğünü hissedilir.

Vestibüler belirtiler en az 5 dakika ile 72 saat sürüyorsa ki bazen haftalarla aylarla sürebilir,

Bu baş dönmeleri esnasında migren baş ağrısı da eşlik edebilir de etmeyebilir de.

Sinüzit ağrısı olarak yorumlanan ağrıların çoğu da buna dahildir, çünkü yapılan bir araştırma sinüzit ağrısı olarak tanı konulan hastalarda %88’inin migren olduğu ortaya konmuştur.

Migren bazen alında, sinüsler üzerinde basınç şeklinde hissedilebilir.

3- Baş dönmesinin şiddetinin zaman içerisinde değişiklik göstermesi.

4- Baş dönmesi atakları yaşadığınız esnada klasik migren belirtilerinin yaşanması.(baş ağrısı, ses ışık ve koku hassasiyeti, başta zonklama, bulantı, kusma, göze görünen zikzak parlak çizgiler şeklinde aura, kulak çınlaması)

5- Baş dönmesi belirtilerinin migren tetikleyicilerle artması.

6- Baş dönmelerinin yaşam kalitenizi belirgin biçimde azaltması.

Eğer bu 6 belirti sizde mevcutsa büyük olasılıkla vestibüler migreniniz var.

Bu durumda nöroloji ve kulak burun boğaz uzmanı tarafından durumun teyit edilerek tedaviye alınması gerekir.

Vestibüler migren tedavisi migren tedavisi gibidir ama bazı ekler içerir.

Tedavide, migren tetikleyici bazı yiyecekler (yoğurt gibi mayalı yiyeceklerden uzak durmak, çikolata, alkol, kafein vb) migren koruyucu ilaçlarla tedavi, vestibüler rehabilitasyon, düzenli uyku ve egzersiz önerilir.

Migren Belirtileri Nelerdir ? Çok şiddetli baş ağrısı Işıktan ve sesten rahatsız olma Kokuya karşı hassasiyet En küçük bir ses ve kokuya bile tahammül edememek Bulantı ve kusma , İshal Şiddetli yorgunluk ve halsizlik hissedip karanlık odada yatma isteği Başın sadece bir tarafında ağrı hissetme Bulanık veya çift görme Kaslarda ve eklemlerde ağrı Huzursuzluk ve sinirlilik Baş dönmesi , Göz kararması Kabızlık Sık idrara çıkma Yorgun bir şekilde uyanmak ve uykuya dalma sorunları Burun tıkanması ve burun akıntısı Gözlerde yaşarma Vücudun çeşitli yerlerinde uyuşma ve karıncalanma Tatlı aşerme, canın tatlı birşeyler çekmesi İştahsızlık , Halsizlik ve yorgunluk Uykusuzluk ve anksiyete kaygı sorunları Hareket ettikçe ağrının şiddetlenmesi Bazı kişilerde migren ağrısından 10-30 dakika önce bir aura dönemi olur. Aura, parlak ışık çakmaları , titrek , renkli zikzak çizgiler , kör noktalar yada bir tarafta görme kaybı gibi görsel değişiklikler içerebilir. Aura , ayrıca kollar ve bacaklarda karıncalanma yada uyuşmayı veya baş dönmesini de içerebilir. MİGRENE NE İYİ GELİR?

Migren hastaları için, hayatlarını zehir eden özellikle şiddetli baş ağrılarını kesecek doğal çözümler önemlidir. Migren ağrısı için verilen ağrı kesiciler dışında evde bu sancıyı kesecek bazı yöntemleri bilmek yararlarına olacaktır. İlk olarak migren ağrısını tetikleyen ve yukarıdaki ilgili haber içinde verilen yiyeceklerden uzak bir beslenme alışkanlığı edinilmesi gerekir.

Migren ağrısına iyi gelen bazı yöntemleri şu şekilde sıralayabiliriz,

1- BOL SU İÇMEK

Şiddetli baş ağrısı olan migren, vücudun susuz kalması nedeniyle ortaya çıkabilir. Bu yüzden baş dönmesi ve bulantı gibi belirtiler kendini gösterebilir. Migren ağrısı için ilk olarak dehidrasyon kaybını kapatacak kadar su içmekle başlanabilir.

2- IŞIK VE SESTEN UZAKLAŞMAK

Migren belirtileri içinde yer alan ışık ve ses hassasiyeti, aynı zamanda ağrıyı tetikleyebilir. Bu yüzden ilk olarak ışığın az olduğu, koyu renk perdeler ile kapatılmış veya göz bandı ile ışık kesilebilir. Aynı şekilde şiddetli sesten de uzak durmak migren ağrısını hafifletir.

3- MASAJ YAPMAK

Migren ağrısına basınç uygulaması ile azaltmak mümkün. Bunun için nane ve okaliptüs gibi ferahlatıcı kokular içeren yağlar ile birlikte masaj yapılabilir. İki kaşınızın tam ortasına işaret parmağınızı bastırın ve 3 santim yukarı kaydırarak burada 30 saniye basınç uygulayarak bekleyin. Aynı işlemi 5-6 defa tekrarlayabilirsiniz.

4- SOĞUK KOMPRES YAPMAK

Şiddetli baş ağrıları için önerilen soğuk kompres uygulaması için bir havluyu önce ıslatıp sonra nemli kalacak şekilde sıktıktan sonra buzlukta 15-20 dakika bekletin. Sonrasında havluyu ensenin üst kısmı ile başın tepe noktasına gelecek şekilde yerleştirin. Bu şekilde biraz beklemek baş ağrısını hafifletecektir.

5- LAVANTA BUHARI UYGULAMAK

Lavantanın baş ağrılarını hafiflettiği ve geçirdiği bilinmektedir. Aynı şekilde migren ağrısı için lavanta buharı faydalı olmaktadır. Bir litre kaynamış su içine damlatılacak 6 damla lavanta yağı ile yapılacak buhar banyosu migren agrısının hafiflemesine yardımcı olacaktır.

6- GÜMÜŞDÜĞME BİTKİSİ KÜRÜ

Migren ağrısı için yüzyıllardır kullanılan ve migren önleyici olarak bir bitkidir gümüşdüğme bitkisi. Ayçiçeği ailesinden olan bu bitki için önerilen günlük doz ise 250 mg’dır. Bu miktarı, ister hap şeklinde isterseniz yapraklarından yapacağınız çay ile veya yaprakları direkt olarak yiyerek alabilirsiniz. Gümüşdüğme bitkisi içinde bulunan partenolid adlı bir bileşenin beyindeki kan damarlarının kasılmasını durdurması ve enflamasyonu önlemesi gibi özellikleri ile migrene iyi geldiği bilinmektedir.

7- VEBA OTU KÜRÜ

Migrene iyi gelen bitkilerden bir tanesi veba otudur. Petasites olarak da bilinen bu ot içeriğinde yer alan izopetasin ve petasin adlı bileşenler ile spazm çözücü ve enflamasyonu azaltıcı özelliği vardır. Günlük olarak 50-100 mg olarak önerilen dozunu kapsül, özütü veya tozu şeklinde kullanarak alabilirsiniz.

8- MUZ YEMEK

Muz, içeriğindeki vitamin ve mineraller nedeniyle baş ağrılarına iyi gelmektedir. Migren ağrınızın başladığı vakit, bir adet muzu yiyerek ağrıyı hafiftletmek mümkün. Diğer yandan muz kabuğu ve buz ile soğuk kompres de yine migren ağrısını hafifletmektedir.

Zencefilin insan sağlığına faydaları inanılmazdır. Birçok hastalığa iyi gelen zencefil, migren ağrıları için de önerilmektedir. Doğal bir ağrı kesici olan zencefil, aynı zamanda migrenle ile birlikte görülen bulantı ve kusma gibi belirtilerin ortadan kaldırılmasını sağlar ve hastanın ferahlamasını, böylece migrenin hafiflemesine yardımcı olur.

10- FESLEĞEN YAĞI

Fesleğen otundan elde edilen fesleğen yağının birçok faydası vardır. Migren ağrısına iyi gelen yönleri ise stresi azaltması, mide bulantısı, kusma ve krampları tedavi etmesidir. Migren ağrısı için fesleğen yağından koklamak bile yeterli olabilmektedir. Veya fesleğen yağı ile şakaklara yapılacak birkaç dakika masaj da yine migren ağrısının hafiflemesine yardımcı olur. Bir diğer farklı yöntem ise 5 damla fesleğen yağı damlatılmış soğuk suya batırılan bez veya havlu ile alnınıza yapacağınız soğuk kompres de migrene iyi gelir.

HAMİLELİKTE MİGREN AĞRILARI

Baş ağrısına hamile kadınlarda çok sık rastlandığı gibi gebelik sırasında da sık görülen şikayetlerden birisidir. Adet dönemi, menopoz, gebelik ve hatta doğum kontrol hapları gibi hormonal ilaçların migren tipi ağrıları etkilemesi migrenin oluşumunda kadınlık hormonlarının (özellikle östrojen) önemli rol oynadığını söylemiştik.

Migren baş ağrıları gebeliğin genellikle ilk aylarında sık görülür, son aylarda daha az görülür. Migren çoğunlukla gebeliğin ilk 3 ayından sonra rahatlar ama bazen bunun tersi de olabilir.

Bazı hamileler daha önce olmadığı halde migrenle ilk defa gebelikleri sırasında karşılaşabilirler. Doğum sonrasında migren ağrılarının devam etmesine sık rastlanır ancak emziren annelerde daha az ağrı olduğu görülmüştür.

Yapılan araştırmalarda tedavi edilse de edilmese de migrenin gebeliğin gelişimi veya sonuçları ile ilgili her hangi bir kötü etki yapmadığı gösterilmiştir.

Migren Tedavisi

Migren tedavisinde kullanılan ilaçlar, baş ağrısı atakları sırasında ağrıyı ortadan kaldırmada ya da eşlik eden bulantı, kusma gibi belirtileri durdurmada veya sık gelen baş ağrısı ataklarının sıklığını kontrol etmeye yardımcı olabilir. Migren tedavisine yönelik birçok ilaç mevcuttur.

Epilepsi, hipertansiyon, depresyon gibi başka hastalıkları tedavi etmek için kullanılan bazı ilaçların, aynı zamanda migreni önlemeye veya rahatlatmaya yardımcı olduğu bilinir. Yeni dönem tedaviler arasında aynı zamanda estetikte de kullanılan botoks tedavisi de yer alır.

Kas gevşetici etkisi iyi bilinen botoksun ayrıca ağrıya neden olan bir takım kimyasal maddeleri de etkilediği varsayımından yola çıkılarak yapılan çalışmalarda, bu ilacın migren tipi başağrısı ve gerilim tipi başağrısında da yararlı olabileceğini belirtlen eden sonuçlar var.

Özellikle, uzun süredir başağrısı olan ve çeşitli tedavi yöntemlerinden yararlanmayan, kullandıkları ilaçların yan etkilerini tolere edemeyen hastalara da botoks tedavisi önerilebiliyor.

Migren Türleri

HEMİPLEJİK MİGREN

Yetişkinlere oranla çocuklarda daha sık görülen bu migren türü, kronik nöbetler halinde kendini gösterir. Bu migren türünün tanısında en önemli detay, belli bir bölgeyi kapsayan felç durumudur ve migrenin şiddetine bağlı olarak 15 dakika-bir saat arasında devam edebilir. Baş ağrısı, inme ile benzer olabileceğinden, hemen bir doktora danışılması faydalı olacaktır.

AURALI MIGREN

Migrenin öncesinde veya gerçekleştiği sırada yüzde ve ellerde oluşan karıncalanma, gözde ışık fazlalığı oluşumunun sonrasında gelen migren ağrısına eşlik eder. Normal migrende oluşan yoğun baş ağrısı, ışığa ve sese hassasiyet ve bulantı belirtileri görülür, öncesinde de duygusal bozukluklar ve geçici olarak görme problemleri kendini gösterir.

ABDOMİNAL MİGREN

Çoğunlukla çocuklarda, nadiren de olsa yetişkinlerde görülen ve baş ağrısına da neden olabilen şiddetli karın ağrıları içerir. Normal bir migren rahatsızlığında olduğu gibi şiddetli baş ağrısı içermemekle birlikte kendini tekrarlayan şiddetli bulantı ve kusma atakları görülebilir.

MENSTRÜEL MİGREN

Kadınların baş ağrısı olarak bilinmesinin nedeni erkeklere oranla kadınlarda üç kat daha fazla görülmesinden kaynaklanıyor. Atakların özellikle adet dönemlerinde şiddetli migren atakları şeklinde görülmesi sebebiyle menstrüel migren adını almıştır. Genel olarak adet öncesi başlayan ağrılar birkaç gün de sürebilir ve beraberinde ruhsal değişim ile kramplar oluşur.

GÖZ MİGRENİ (OKÜLER MİGREN)

Geçici spazma bağlı olarak gözü besleyen damarlarda oluşur ve semptomları genellikle geçici ve ağrısızdır. Retinal ve oftalmoplejik olarak iki farklı türe sahiptir. Retinal migren, tek bir gözde tekrarlayan görsel rahatsızlıktır ve geçicidir. Semptomları yaklaşık 30 dakika sürer. Oftalmoplejik migren ise, daha nadir görülür ve göz hareketlerini kontrol eden sinirlerin felcine bağlı olarak görme kısıtlılığı ve bozukluğu, göz kapağı düşüklüğü, şaşılık, göz bebeğinde büyüme belirtileriyle kendini gösterir.

VESTİBÜLER MİGREN (BAŞ AĞRILI VERTİGO)

Migren maalesef ülkemizde iyi tanınan bir rahatsızlık olmadığından hastalar ilk etapta kendilerini sinüzit zannederler. Baş ağrısı ile ya da baş ağrısı yaşanmaksızın oluşan vertigo ve beraberinde gelişen bulguların izlendiği krizler halinde gelen bu atakların tanısı doktorlar tarafından çok zor konulabilir. Çoğunlukla gençlerde ve orta yaş kadınlarda, adet dönemlerine rastlayan krizler görülür. Algı bozukluğu, baş dönmesi, ışık ve ses hassasiyeti oluşabilir. Bazı hastalarda baygınlık derecesine varan ciddi baş dönmeleri de yaşanabilir.

KRONİK MİGREN

15 gün veya daha fazla süren migren türüdür. Çoğu insan bu ağrılı ataklardan ayda bir ya da iki kez geçirebilir ancak bu durum normal hayatlarını sürdürebilmelerine engel değildir. Migren rahatsızlığının kronik hale dönüşmesinde fazla ilaç kullanımının rolü büyüktür. Kronik migren tedavilerinin arasında ilacın yanında akupunktur ve botoks yer alır. Beyinden çıkan sinirlerin sıkışması sonucu ortaya çıkan migren ağrılarında kaşlar arasındaki ve şakaklardaki noktalara uygulanan botoks etkilidir ancak her migren tipine etki etmez. Etkisi yaklaşık altı ay süren botoksun etkisi bitince kaslarınız çalışmaya devam edeceğinden migren ağrılarınız da tekrar başlayabilir.

Migrenin Neden Olabileceği İstenmeyen Sonuçlar

Bazen migren ağrısını kontrol etmeye çalışmak farklı sorunların oluşmasına neden olabilir,

Mide ve bağırsak hastalıkları: Bazı yüksek doz veya uzun bir süre alınan ağrı kesiciler, özellikle karın ağrısı, kanama, gastrit, ülser gibi mide ya da bağırsak hastalıklarına sebep olabilir.

Aşırı ilaç kullanımı sonucunda baş ağrısı: Son üç ay içerisinde ayda on günden fazla yüksek doz reçeteli veya reçetesiz ilaç almak ciddi, hiç geçmeyen, sürekli olabilen ilaç aşırı kullanım baş ağrısına neden olabilir.

Aşırı ilaç kullanımı baş ağrısı, ilaçların ağrı giderici özelliklerini kaybetmesi ve kendileri baş ağrısına neden olmaya başladıklarında ortaya çıkar. Bu kısır döngü daha fazla ağrı kesici kullanmayı gerektirebilir. Ancak bu da ağrıyı gidermemekle birlikte sadece baş ağrısının daha da kronik hale gelmesine sebep olacaktır.

Serotonin sendromu: Serotonin sendromu nadir fakat potansiyel olarak yaşamı tehdit eden vücudun aşırı serotonine maruz kalmasıdır. Serotonin sendromu açısından dikkatli olunmalı ve ilaçlar doctor kontrolünde kullanılmalıdır.

Kronik migren: Migren atakları süreğen hale gelebilir. Son üç ayda içerisinde ayda 15 gün veya daha fazla ağrılı gün sayısı olan kişilerin kronik migren açısından nöroloji uzmanı ile görüşmeleri önerilir.

Migren statusu: Migren atağı tedavi edilmezse veya yetersiz tedavi edildiği durumda 4 ila 72 saat sürebilir. Üç günden uzun süren şiddetli migren atakları “migren statusu” denilir.

İnfarkt (damar tıkanıklığı) olmadan inatçı aura: Genellikle aura denilen geçici nörolojik bozukluklar baş ağrısı başladıktan sonra geçer. Ancak bazen aura ağrı düzeldikten sonra da devam eder ve bir haftadan fazla sürebilir. İnatçı aura durumunda beyin mutlaka radyolojik olarak MR ile görüntülenmelidir ve beyinde doku hasarı veya başka herhangi bir sorun olmadığı teyid edilmelidir.

Migrenöz infarkt (beyin damar tıkanıklığı): Bir saatten daha uzun süren aura olduğu durumda olası beyin damar tıkanıklığı açısından bir nöroloji uzmanı ile görüşülmesi önerilir. Doktorunuz olası beyin damar tıkanıklığı ya da kanamasını dışlamak için için beyin görüntülemesi isteyebilir.

"
Migrene Ne İyi Gelir? Migren Ağrısı Nasıl Geçer? | Anadolu Sağlık Merkezi

Migrene Ne İyi Gelir? Migren Ağrısı Nasıl Geçer? | Anadolu Sağlık Merkezi

Migrene Ne İyi Gelir? Migren Ağrısı Nasıl Geçer?

Baş ağrıları toplumun büyük bir kesimini hayatının belli dönemlerinde yakındığı bir sağlık sorunudur ve sıklıkla uzman görüşüne başvurulan durumlar arasında yer alır. Migren tipi baş ağrısı çok sık rastlanan bir baş ağrısı tipidir. Bu ağrı genellikle tek taraflı olarak ortaya çıkan ve kişinin gündelik hayatını ciddi oranlarda etkileyebilen bir rahatsızlıktır. Migren tanısı belirli semptomların gözlenmesi halinde konulur. Doktorlar tarafından konulan migren tanısı yine doktorların uygun gördüğü şekilde tedavi edilmeye çalışılır. Uzmanlar tarafından uygulanan tedavi prosedürleri haricinde kişinin uygulayabileceği birtakım yöntemler de fayda sağlayabilir. Bu yöntemler temel olarak kişinin sağlıklı bir uyku ve beslenme rutini oluşturarak yaşam tarzı değişikliklerine girmesi esasına dayanmaktadır. Migren, kişinin gündelik yaşantısını olumsuz etkileyerek yaşam kalitesini düşürebilen bir sağlık sorunu olması sebebiyle, sürecin uzman bir doktor tarafından takip edilmesi ve bu takipler doğrultusunda uygun tedavi planının oluşturulması son derece önemlidir.

Migren Nedir?

Dünyada en sık görülen nörolojik durum baş ağrısıdır ve toplumun tamamına yakını hayatının bir döneminde baş ağrısı şikayeti ile karşı karşıya kalmıştır. Baş ağrıları primer ve sekonder olarak ikiye ayrılmaktadır ve sık görülen baş ağrıları çoğunlukla primer tipte ortaya çıkmaktadır. En sık rastlanılan primer tipteki gerilim tipi baş ağrılarını takiben migren tipi baş ağrıları gelmektedir. Migren başta nörolojik, gastrointestinal ve otonom birtakım değişikliklerin gelişmesi halinde diğer bazı semptomların da eşlik ettiği birincil tip bir baş ağrısıdır.

Migren, ataklar ile ortaya çıkan, yaklaşık 4-72 saat kadar süren, sıklıkla tek taraflı olarak hissedilen, zonklama ve sıkışma şeklindeki ağrılarla, mide bulantısı, kusma, ısı ve ışığa duyarlılık ile karakterize bir rahatsızlıktır. Migren üreme çağındaki kadınlarda erkeklere oranla daha sık ve daha şiddetli ataklar ile ortaya çıkmaktadır. Bu durum kadınlarda meydana gelen hormonal değişikliklerden kaynaklanır. Yapılan araştırmalara göre kadınlarda migrenin başlama yaşı 22,7 olarak belirlenmiştir.

Migren Belirtileri Nelerdir?

Kişilerin sıklıkla yaşadığı akut veya kronik migren ataklarına eşlik eden bazı semptomlar ve rahatsızlıklar da söz konusudur. Bu semptom ve rahatsızlıklar atakların şiddetini de etkileyebilir. Ayrıca bu belirtiler kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Migren ağrıları her zaman aynı semptom ve bulgular ile ortaya çıkmamaktadır. Aynı kişide farklı zamanda ortaya çıkan atak belirtileri bile farklılık gösterebilmektedir. Migren belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

Işık, ses ve kokuya duyarlılık hali, Gözlerde tek veya çift taraflı yaşarma, İştah kaybı, Halsizlik ve yorgunluk, İdrara çıkma sıklığında artış, Zorlayıcı göğüs ağrıları, Burun tıkanıklığı ve burun akıntısı, El, kol ve bacaklarda titreme hali, Baş dönmesi, Çift görme, görme kaybı, bulanık görme gibi görme bozuklukları, Mide bulantısı ve kusma, Yutkunma güçlüğü, Konstipasyon (kabızlık) ve diyare (ishal), Taşikardi (göğüste çarpıntı hali), Geçici işitme kaybı ve işitme bozukluğu, Koordinasyon bozukluğu, Sürekli veya aralıklı geğirme atakları, Uyku bozuklukları, Kilo kaybı, Nefes alıp verme güçlüğü, Uyuşukluk ve hissizlik hali. Migren Tanısı Nasıl Konulur?

Migren tanısı uzman bir doktor tarafından belli semptomların görülmesi ile halinde klinik değerlendirme yapılarak konulur, tanının konulmasının ardından en uygun tedavi prosedürü belirlenir. Bu tanısal kriterler Uluslararası Baş Ağrısı Topluluğu tarafından şu şekilde tanımlanmıştır:

6 aylık süreç içerisinde en az 5 atak geçirilmiş olması, Baş ağrılarının 4-72 saat arasında sürmesi, Baş ağrısının orta veya çok şiddetli olması, Ağrının tek taraflı ortaya çıkması, Fiziksel aktivite ile doğru orantılı olarak ağrının kötüleşmesi, Pulsatil (zonklayıcı) tipte ağrı gelişmesi, Mide bulantısı ve kusmaya ek olarak gürültü ve ışık hassasiyeti, Hastanın öyküsünde veya muayenesinde başka bir baş ağrısı sebebi bulunmaması. Migreni Neler Tetikler?

Migren hastalığı ataklarını tetikleyen bazı durumlar söz konusudur. Bu nedenle migren hastalığı ile mücadele eden bireylerin bu tetikeyici etkenlerden korunması atakların gelişmemesini, gelişse bile mümkün olan en rahat şekilde atlatılmasını sağlar. Bu tetikleyicilerin etkinliği kişiden kişiye değişiklik gösterebilmektedir. Genellikle kişinin rutinden uzaklaşması ya da beslenme durumu ile ilişkilendirilen tetikleyici faktörler şu şekilde sıralanabilir:

Kadınlarda menstruasyon dönemi, Stres ve açlık, Hava değişikliği, Duman teması, Uyku düzeni bozuklukları, Yemek düzeni değişiklikleri, Yüksek ses ve gürültülü ortamlar, Keskin kokular, Titreşen ve yanıp sönen ışıklar, Monosodyum glutamat ve histamin içerikli yiyecekler, Nitrit içeren sosis, koruyucu madde içeren etler gibi yiyecekler, Tiramin içeren şarap ve peynir gibi yiyecek ve içecekler, Feniletilamin içeren çikolata, sarımsak, kabuklu çerez gibi yiyecekler, Tatlandırıcılar, gıda katkı maddeleri ve boyaları, Turunçgiller, Turşu ve sirke, Çay, kola ve kahve, Aspartam, Yağlı ve kızarmış yiyecekler. Migrene Ne İyi Gelir?

Migren atakları yatak istirahatleri gerektirecek ve kişide ciddi iş gücü kayıplarına neden olabilecek şiddetli ağrıların görüldüğü bir rahatsızlıktır. Dolayısıyla doktora başvurma sıklığı son derece yüksektir. Migren hastaları bu şiddetli ağrıları gidermek, kontrol altına almak ya da hafifletmek amacıyla çözüm yolu arayışına girmektedir. Migrene iyi gelebilecek bazı yöntemler şu şekilde sıralanabilir:

Migren hastalarının genel olarak bazı yaşam tarzı rutinlerini benimsemeleri gerekmektedir. Çünkü migren rutinden uzaklaşmaya duyarlı bir rahatsızlıktır. Yemek ve uyku düzenlerinin sağlanması, bu konu ile ilgili gerekirse destek almaları tavsiye edilmektedir. Stresli dönemlerin sonunda migren atakları yaşanabilir. Bu durumda bir günlük tutulması ve tetikleyicilerin ortaya çıkarılması fayda sağlayabilir. Migren hastalarında magnezyum emiliminde genetik olarak bir yetersizlik, böbreklerden magnezyum kaybı, stres ve yetersiz beslenme gibi nedenlerle magnezyum yetersizliği görülmektedir. Bu nedenle uzman görüşüne başvurularak kullanılan magnezyum takviyelerinin migren ataklarına iyi geldiği bilinmektedir. Kişiye özel olarak hazırlanmış eliminasyon diyetlerinin migren atak sayılarında ve şiddetlerinde azalma sağladığı bilinmektedir. Bu nedenle migreni tetiklediği düşünülen besin öğelerinin beslenme rutininden uzaklaştırıldığı bir diyet uygulaması kişiye fayda sağlayabilir. Riboflavin, koenzim Q10, öksürük otu ve kasımpatı içerikli ürünlerin veya takviyelerin kullanımı ile migren ataklarının sıklığı ve şiddeti azaltılabilir. Stresli durumlardan kaçınmak, nefes egzersizleri gibi rahatlama teknikleri de migrene iyi gelen uygulamalar arasında sayılabilir. Hamilelikte Migrene Ne İyi Gelir?

Migren, hormonlarda yaşanan değişiklikler nedeniyle de ortaya çıkabilen ve hamilelikte riskli olarak kabul edilebilen bir durumdur. Hamilelikte ortaya çıkan migrenin giderilmesinde en başta yeterli, dengeli ve düzenli beslenme, besin çeşitliliğine uygun bir diyet tavsiye edilir.

Hamilelik sırasında ilaç alımı anne ve bebek sağlığı için risk teşkil edebilecek bir durumdur. Bu nedenle ilaç kullanmadan önce mutlaka bir uzman ile görüşülmeli, akılcı olmayan ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Yapılan çalışmalar sonucunda migren hastalığı olan hamilelerin kullanabileceği birçok ilaç grubu olduğu tespit edilmiştir, ancak bu ilaç gruplarının kullanımı da doktor tavsiyesi ile gerçekleşmelidir.

İlaçların oluşturabileceği yan etkiler nedeniyle gebelik döneminde kullanılan alternatif bir yöntem de fitoterapötik uygulamalardır. Eski dönemlerden bu yana migren tedavisinde kullanılan çeşitli bitkiler vardır. Ancak halk tarafından bilinenin aksine bu bitkilerin kullanıldığı tedavi yöntemleri tamamen güvenilir değildir ve anne-bebek sağlığında birçok komplikasyona neden olabilir. Bu nedenle sağlık personellerinin tavsiyesi dışında hamilelik döneminde bitkisel tıbbi ürünlerin kullanımı da önerilmemektedir.

İlaç ve bitkisel uygulamaların neden olabileceği komplikasyonlar sebebiyle hamilelik döneminde genellikle bu yöntemlerin dışında kalan tedavi prosedürleri uygulanmaktadır. Örnek olarak, basit fiziksel egzersizler, meditasyon ve yoga benzeri rahatlama teknikleri, biofeedback, akupunktur, bazı vitamin ve gıda takviyeleri migrenin alternatif tedavileri arasında sayılabilir. Ancak hamilelik sürecinin son derece hassas olması sebebiyle yapılacak her uygulama doktor bilgisi ve izni dahilinde gelişmelidir. Ayrıca emzirmenin migren ataklarının sıklığını ve şiddetini hafiflettiği bilinmektedir.

Migrene Evde Doğal Çözümler

Migren atakları bazı zamanlarda kişinin iş performansını, eğitim hayatını ve sosyal yaşantısını etkileyebilecek boyutlara erişebilmektedir. Bu durumda kişiler evde uygulayabileceği çözüm yolu arayışlarına girmektedir.

İstirahat etmek, Yeterli uykuyu alabilmek, Stres yönetimi sağlamak, Meditasyon ve yoga gibi rahatlama tekniklerinden faydalanmak, Yeterli miktarda su tüketmek, Rahatlatıcı bitki çayları içmek, Lavanta ve nane yağı gibi rahatlatıcı fitoterapötiklerden faydalanmak, Magnezyum içeriği zengin olan bitter çikolatalar tüketmek, Sıcak ve soğuk kompresler uygulamak, Işık ve sesin yoğun olduğu ortamlardan uzak durmak, Antioksidan içeriği zengin besinler tüketerek sinüs basıncını hafifletmek evde uygulanabilecek doğal çözüm yöntemleri arasında sayılabilir. Migren Nasıl Tedavi Edilir?

Migren tedavisinde temel ilke kişinin migrenle yaşamayı ve ataklarla baş etmeyi öğrenmesi şeklindedir. Şiddetli bir ağrı çekiyor olmalarına rağmen aslında migrenin riskli bir durum olmadığı hastalara anlatılmalı ve kişi rahatlatılarak hastalığın neden olacağı stresten uzaklaştırılmalıdır. Migren tedavileri, atağı sonlandırıcı ve atağı önleyici olarak uygulanabilir.

Hasta bir günlük tutarak atakların ne kadarlık zaman aralıklarıyla gerçekleştiğini, ne süre boyunca devam ettiğini ve olası tetikleyici faktörleri not etmesi, etkili tedavinin sağlanması açısından fayda sağlayabilir. Migren ataklarının tedavisinde çeşitli ilaç grupları kullanılmaktadır. Bu ilaç grupları, antiinflamatuarlar, antiemetikler, analjezikler, triptanlar ve ergot türevleri şeklinde sıralanabilir. Bu ilaç grupları migren ataklarını önleyici olarak kullanılmaktadır.

Migren ataklarının sıklığına ve süresine göre önleyici tedavi yöntemleri de uygulanabilir. Haftada 2 günden sık atak gösteren hastaların profilaktik tedaviye ihtiyaçları vardır. Kalsiyum kanal blokerleri, antikonvülzanlar, beta blokerler, antidepresanlar, serotonin antagonistleri ve nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar bu amaçla kullanılan ilaç grupları arasında sayılabilir.

Migren kişinin yaşamını son derece olumsuz etkileyebilen bir sağlık sorunudur. Sizler de migren belirtileri gösteriyorsanız ya da halihazırda tanı konulmuş migren hastalığınız söz konusuysa bir uzman doktor ile görüşerek tedavi prosedürleri hakkında daha detaylı bilgiler edinebilirsiniz.

Son güncellenme tarihi: 17 Ocak 2024

Yayınlanma tarihi: 17 Ocak 2024

"