HIV ve AIDS: nedeni, önlenmesi, tedavisi |

HIV ve AIDS: nedeni, önlenmesi, tedavisi |

HIV ve AIDS

Dünya çapında yaklaşık 38 milyon insan, Almanya'da yaklaşık 90.000 kişi HIV hastasıdır. HIV'in neden olduğu ciddi hastalıklarda AIDS'ten bahsedilir. Artık hastalığın başlamasını önleyen ilaçlar vardır. Bu makalede önleme, teşhis ve tedavi seçenekleri hakkında genel bilgi edineceksiniz.

Bir bakışta HI virüsü, patojenlerle savaşan bağışıklık sisteminin hücrelerini enfekte eder. Vücut sıvılarında bulunur ve genellikle cinsel yolla bulaşır. AIDS, HIV tarafından ciddi şekilde zayıflamış bir bağışıklık sistemine sahip kişilerin normalde zararsız olan enfeksiyonlardan bile hastalanması anlamına gelir. İlaçlar HIV virüsünün çoğalmasını ve AIDS'in ortaya çıkmasını engeller. HIV riski yüksek olan kişilere maruziyet öncesi profilaksi (PrEP) önerilmelidir. Başarılı tedavi alan hastalar bulaşıcı olarak kabul edilmez. Almanya'da HIV tedavisi görenlerin yaklaşık yüzde 95'i böyledir. HIV'li kişiler, HIV'siz kişilerle benzer bir yaşam süresi beklentisine sahiptir. PrEP'in yanı sıra cinsel ilişki sırasında prezervatifler, femidomlar ve dental damlar enfeksiyon riskini azaltır.

Not: Bu yazıdaki bilgiler bir doktor muayenesinin yerini tutamaz ve kişinin kendi kendine teşhis yapabilmesi veya tedavi etmesi için kullanılmamalıdır.

HIV ve AIDS nedir?

HIV, insan bağışıklık yetmezliği virüsünün (Human Immunodeficiency Virus) İngilizce kısaltmasıdır. Virüs, patojenlere karşı savunmadan sorumlu hücreleri enfekte eder. Virüs bağışıklık sistemini zayıflattığı için buna bağışıklık yetmezliği virüsü denir. Zayıflamış bir bağışıklık sistemi ile insanlar normalde zararsız olan hastalıklara artık kendilerini koruyamadıkları için yakalanır. Bu duruma gelindiğinde doktorlar AIDS'ten bahseder. Bu, İngilizce " Acquired Immune Deficiency Syndrome (Edinilmiş bağışıklık yetmezliği sendromu) " demektir (Almanca: erworbenes Immunschwächesyndrom).

Önemli bilgi: AIDS, HIV ile aynı şey değildir. AIDS'ten sadece tedavi edilmemiş bir HIV enfeksiyonu nedeniyle başka ciddi hastalıklar ortaya çıktığında bahsedilir. Genellikle pnömoni veya tümör hastalıkları ortaya çıkar. Ancak başka hastalıklar da ortaya çıkabilir.

Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar (CYBE) nelerdir?

Bu videoda cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların (CYBE) ne olduğunu öğreneceksiniz.

Bu ve başka videolar YouTube kanalında da mevcuttur

Bu sitede yayınlanan veri koruma bildirimleri geçerlidir.

HIV enfeksiyonu nasıl anlaşılır?

HIV'li kişiler enfeksiyonun evresine bağlı olarak farklı semptomlar gösterir. Altı gün ila altı hafta, ancak genellikle enfeksiyondan iki ila üç hafta sonra, enfekte olanlardan bazıları hafif olabilen grip benzeri semptomlar gösterir:

Ateş Baş ağrısı Kas ve uzuv ağrısı Deri dökülmesi Boğaz ağrısı Şişmiş lenf düğümleri Genel halsizlik ve hastalık hissi Bazen ishal Nadiren menenjit belirtileri

Bu semptomlar birçok hastalıkta görülür ve illa HIV enfeksiyonu belirtileri oldukları söylenemez.

HIV enfeksiyonunun ilk semptomlarının ortaya çıkmasından sonra genellikle aylar veya yıllar boyunca belirti görülmez. Sadece çok sayıda bağışıklık hücresi hasar gördüğünde farklı hastalıklar ortaya çıkar çünkü artık patojenlerle savaşılamaz. Bunlara örneğin mantar enfeksiyonları, cilt hastalıkları, pnömoni, toksoplazmoz, sitomegali ve belirli kanser türleri dahildir.

HIV insanlara nasıl bulaşır?

Ülkemizde enfekte olan erkeklerle cinsel ilişkiye girenlerin çoğunlukla erkekler olduğu doğrudur. Fakat enfekte olma riskinin kendi başına cinsiyet veya cinsel yönelim ile ilgisi yoktur. Kişisel cinsel yaşam belirleyici bir rol oynar.

HIV virüsü, özellikle kişilerin cinsel ilişki sırasında temas ettiği vücut sıvılarında ortaya çıkar. Aşağıdakiler bunlar arasında sayılabilir:

Sperm Vajinal sıvı Adet kanı Bağırsak astarındaki sıvı

Bu sıvılar mukoza zarına veya açık yaralara bulaşırsa virüs bulaşabilir.

Örneğin uyuşturucu enjekte etmek için iğneleri veya enjeksiyon setlerini paylaşan kişiler çok yüksek risk altındadır. Bunun yerine steril iğneler ve aksesuarları tek başına kullanırsanız enfeksiyon riski büyük ölçüde azalır.

Hamilelik sırasında bulaşma, doğumdan kısa bir süre önce ama özellikle doğum sırasında da mümkündür. Annenin başarılı tedavisi, çocuk için riski yüzde 20 ila 25 olan riski yüzde birin altına düşürür. Doğumdan sonra enfeksiyon emzirme yoluyla bebeğe geçebilir. Burada da antiretroviral tedavi olarak bilinen uygulama, yani virüse yönelik bir tedavi, koruma sağlar.

Önemli bilgi: HIV virüsünün aktarılması diğer virüs veya bakterilere göre daha zordur. Yakın cilt teması veya hava yoluyla bulaşmaz.

Aşağıdakiler bulaşıcı değildir:

Öksürük Hapşırma Sarılmak Kucaklaşmak Birbirine sokulmak Okşamak Cinsel birleşme olmadan sevişmek Öpüşmek, dille de öpmek Böcek ısırığı Birlikte sinemaya gitmek, spor yapmak veya çalışmak gibi günlük durumlar

Oral ilişki HIV bulaşması açısından da nispeten güvenli kabul edilir, ancak diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar (kısaca CYBE, İngilizce: Sexually Transmitted Infections (STI)) durumunda güvenli değildir.

Almanya'da kan nakli yoluyla HIV bulaşma riski artık üç milyon kan naklinde birden azdır ve bu nedenle son derece düşüktür.

HIV enfeksiyonu ve AIDS hakkında başka sorunuz var mı? Robert Koch Enstitüsü’nün web sitesinde sıkça sorulan soruların cevaplarını bulacaksınız.

HIV nerelerde görülür?

HIV virüsü tüm dünyada görülür. Ancak enfeksiyon sayısı önemli ölçüde farklılık gösterir. Bugün, ağırlıklı olarak Afrika, Asya, Güney ve Orta Amerika ve Doğu Avrupa'daki bölgeler de görülmektedir. Dünya genelinde enfeksiyon ve ölüm sayısı düşmektedir. Birleşmiş Milletler HIV / AIDS Ortak Programı, 2000 yılında yeni enfekte olmuş üç milyon insan bildirmiştir.

2017'de bu sayı 1,8 milyona düştü. Aynı dönemde AIDS'ten ölenlerin sayısı bir buçuk milyondan bir milyona düştü. Almanya'da HIV enfeksiyonlarının bildirilmesi zorunludur. 2019 yılında yaklaşık 3.105 kişi yeni enfekte oldu ve ülkemizde yaklaşık 88.400 kişi HIV hastasıydı.

HIV enfeksiyonu nasıl önlenebilir?

HIV virüsü yüzde 90 oranında cinsel yolla bulaşır. Örneğin prezervatifler buna karşı koruma sağlar. Bunlar ayrıca klamidya veya hepatit B gibi cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyonlara karşı da koruma sağlar.

Korumayı partnerine bırakmak istemeyen kadınlar femidom (kadın prezervatifi) denen ürünü kullanabilir. Bunlar, kadınların vajinalarına yerleştirdikleri daha büyük prezervatiflerdir.

Oral seks, günümüzde korunarak da yapılabilir. İnce lateks bezler, diş bentleri, cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyonlara karşı korunmaya yardımcı olur. Ek koruma olarak prezervatifler de önemlidir.

HIV ile enfeksiyona karşı geliştirilmiş aşı yoktur.

Ancak kendinizi ilaçla korumanın imkanı vardır. Bu yönteme maruziyet öncesi profilaksi veya kısaca PrEP denir. Virüsün çoğalmasını önler ve HIV enfeksiyonuna karşı yüzde 95'in üzerinde koruma sağlar. Doktorlar ayrıca “önlem olarak terapi” veya İngilizce “Therapy as Prevention”, kısaca TasP'den bahseder.

PrEP'nin HIV enfeksiyonuna karşı koruma sağladığı, ancak cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyonlara karşı koruma sağlamadığı belirtilmelidir.

Maruziyet öncesi profilaksi ile kendinizi HIV'e karşı nasıl koruyabileceğiniz hakkında ayrıntılı bilgi edinmek ister misiniz? Daha fazla bilgiyi Alman AIDS yardımı web sitesinde bulabilirsiniz.

HIV enfeksiyonu ve diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar (CYBE) riskinizi değerlendirmek ister misiniz? WIR – Walk In Ruhr, Zentrum für Sexuelle Gesundheit und Medizin (Walk In Ruhr, Cinsel Sağlık ve Tıp Merkezi) anonim bir online CYBE risk testi sunar.

HIV enfeksiyonu için hangi testler yapılır?

HIV enfeksiyonundan şüpheleniliyorsa doktor kan örneği alır. Numune, enfeksiyon teşhisi koyma amacıyla analiz için laboratuvara gönderilir.

Orada, ilk olarak antikor denilen belirli savunma maddeleri tespit edilir. Bununla hastanın bağışıklık sisteminin HIV virüsü ile temas edip etmediği ve ona karşı zaten antikor oluşturup oluşturmadığı test edilir. Vücudun bunun için zamana ihtiyacı vardır: Ortalama olarak, antikorlar HIV enfeksiyonundan en erken üç hafta sonra saptanabilir. Bu nedenle, negatif bir antikor testi kesinlikle enfekte olmadığınız anlamına gelmez. Pozitif bir antikor testi kesin bir HIV enfeksiyonu anlamına gelmediğinden bunun başka bir testle kontrol edilmesi gerekir.

HIV enfeksiyonu için kendi kendine testler 2018'den beri eczanelerde mevcuttur. Paul Ehrlich Enstitüsü, hangi testlerin güvenli ve nasıl olduğu hakkında bilgi sağlamaktadır.

HIV enfeksiyonu nasıl tedavi edilir?

HIV enfeksiyonunu tedavi etmek, virüsü vücuttan tamamen uzaklaştırmaktır. HIV virüsü insan genomuna entegre olduğu için bu henüz mümkün değildir. Bu nedenle, HIV ile bir enfeksiyon tıbbi olarak tedavi edilemez. Ama tedaviyle çok iyi şekilde kontrol altına alınabilir. Bu durumda tedavi ile söylenmek istenen virüsü hareketsiz tutmak ve böylece AIDS'i önlemektir. Bunu yapmanın birkaç yolu vardır.

Risk temasına karşı koruma

Yukarıda belirtilen maruziyet öncesi profilaksi (PrEP), HIV enfeksiyonu riski yüksek olan kişiler için tasarlanmıştır. Günlük bir tablet almak yüzde 95'in üzerinde bir koruma sağlar. Masraflar sağlık sigortaları tarafından karşılanır.

Önemli bilgi: HIV'e maruz kalma riskine karşı korunmak için kadınlar ve erkekler, maruziyet öncesi profilaksiden eşit olarak yararlanır.

Riskli temastan sonra koruma

Maruziyet sonrası profilaksi (PEP) olarak adlandırılan işlem, enfeksiyondan sonraki 72 saat içinde gerçekleştirilebilir. Ancak ne kadar erken başlarsanız, tercihen ilk 24 saat içinde, koruyucu etki o kadar garanti altına alınmış olur.

PEP, acil durumlarda kullanılır ve örneğin iğne batması yaralanmaları veya bir prezervatifin yırtılması gibi durumlarda HIV virüsü kapma olasılığını azaltır. Hastalar, HIV'in vücuda yayılmasını önlemek için dört hafta boyunca ilaç alır.

Kanıtlanmış HIV enfeksiyonu tedavisi

Etkili ilaçlar, HIV'li kişilerin neredeyse normal bir yaşam sürmelerini sağlar. HIV'siz insanlarla benzer bir yaşam süresine sahiptir ve hastalığı bulaştırmazlar. Ne işlerinde ne de boş zamanlarında kısıtlama yaşamazlar. Cinsel yaşamlarına devam edebilir ve doğal ve güvenli bir şekilde çocuk sahibi olabilirler.

HIV tedavisine antiretroviral tedavi de denir. Bu amaçla HIV enfeksiyonu olan kişiler, her gün çeşitli etken maddeleri bir arada içeren ilaçları alır. Bunlar HIV virüsünün çoğalmasını engeller: Enfekte olmuş hücrelerin sayısı büyük ölçüde düşer, böylece enfeksiyon yayılamaz ve hastalık baş gösteremez. İlaç düzenli olarak ve en az altı ay boyunca alınırsa başkalarına bulaştırma neredeyse imkansızdır.

Antiretroviral tedavi, HIV virüsünü vücuttan tamamen temizlemez. Tıbbi olarak enfeksiyonu tedavi etmez. Bu nedenle HIV'li kişiler bu ilaçları ömür boyu kullanmalıdır.

HIV ile hayat nasıldır?

Bir HIV enfeksiyonu tedavi ediliyorsa diğer birçok kronik hastalıkta olduğu gibi yaşanır. HIV'li insanlar normal bir günlük yaşam yaşayabilir. Daha sık hastalanmazlar ve HIV'siz insanlar kadar hasta olurlar. Yine de genellikle ayrımcılığa uğrarlar veya reddedilirler. Bunu hatırlamak ve tüm insanları dayanışmaya çağırmak için Dünya AIDS Günü başlatılmıştır. 1988'den beri her yıl 1 Aralık'ta düzenlenmektedir.

Dünya AIDS Günü web sitesine erişmek için tıklayınız

HIV virüsünün tarihi hakkında bir şeyler öğrenmek ister misiniz? Federal Sağlık Eğitimi Merkezine HIV web sitesine göz atarak daha fazlasını okuyabilirsiniz.

HIV ve AIDS için irtibat kişileri

Liebesleben, Federal Sağlık Eğitim Merkezi’nin (BZgA) web sitesidir. Burada aşk, cinsellik ve korunma ile ilgili bilgileri bulabilirsiniz.

HIV ve AIDS konusunda genel bilgi ve tavsiyeler, Deutsche Aidshilfe (Alman AIDS Yardımı) web sitesinde bulunabilir.

Deutsche Aids-Stiftung (Alman AIDS Vakfı) ayrıca HIV ve AIDS hakkında bilgi sağlamaktadır.

WIR – Walk in Ruhr, Zentrum für Sexuelle Gesundheit und Medizin (Walk in Ruhr, Cinsel Sağlık ve Tıp Merkezi) kuruluşu da HIV ve diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar hakkında ilginç ve faydalı bilgiler sağlar.

Kaynak bilgileri Arbeitsgemeinschaft der Wissenschaftlichen Medizinischen Fachgesellschaften e.V. (AWMF). S2k-Leitlinie: HIV-Präexpositionsprophylaxe. AWMF-Registernummer: 055/008. 05.2018. Aufgerufen am 18.11.2020. Arbeitsgemeinschaft der Wissenschaftlichen Medizinischen Fachgesellschaften e.V. (AWMF). S2k-Leitlinie: Sexuell übertragbare Infektionen (STI) – Beratung, Diagnostik und Therapie. AWMF-Registernummer 059/006. 08.2018. Aufgerufen am 18.11.2020. Bundeszentrale für gesundheitliche Aufklärung (BZgA). Liebesleben. Aufgerufen am 05.11.2020. Deutsche Aidshilfe. Aufgerufen am 05.11.2020. Deutsche AIDS-Stiftung. Website. Aufgerufen am 05.11.2020. Paul-Ehrlich-Institut. HIV-Selbsttests. Aufgerufen am 05.11.2020. Rabenau HF et al. Nachweis einer Infektion mit Humanem Immundefizienzvirus (HIV): Serologisches Screening mit nachfolgender Bestätigungsdiagnostik durch Antikörper-basierte Testsysteme und/oder durch HIV-Nukleinsäure-Nachweis. Bundesgesundheitsblatt 2015. 58: 877–886. Aufgerufen am 05.11.2020. Robert Koch-Institut (RKI). RKI-Ratgeber: HIV-Infektion/Aids. Aufgerufen am 05.11.2020. Robert Koch-Institut (RKI). SurvStat@RKI 2.0. Aufgerufen am 05.11.2020. Weltgesundheitsorganisation (WHO). Key facts HIV/Aids. Aufgerufen am 05.11.2020.

Deutsche STI-Gesellschaft e.V. (Alman Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar Derneği) tarafından kontrol edilmiştir.

"
HIV | Synevo Laboratuvarları

HIV | Synevo Laboratuvarları

HIV Testi

Detaylı Bilgi Almak İçin Hemen Arama Talebi Oluşturun! Danışma Hattı : 0850 4 20 20 20 Tüm Şubeler: Hafta İçi 08:00 - 18:00 / Cumartesi 08:00 - 17:00
Ataşehir-1 Şube: Pazar 08:30 - 17:00
Bodrum Şube: Hafta İçi 08:30 - 17:30 / Cumartesi 08:30 - 16:30

İnsan İmmünYetmezlik Virüsü
(Human İmmunodeficiency virüs, HIV) nedir?

HIV, Lentivirinae alt ailesinden zarflı bir Retrovirüstür. Virüs bağışıklık sisteminin baskılanması sonucunda fırsatçı enfeksiyonlar ile seyreden AIDS (Acquried-immunodeficiency syndrome) tablosuyla karakterize kronik hastalığa yol açmaktadır. HIV tedavi edilmezse, yıllar (8-10 yıl) içerisinde bağışıklık sistemi baskılanır ve AIDS gelişilir. HIV için kullanılan anti-viral (anti-retroviral) tedaviler hastalığın ilerlemesini dramatik şekilde yavaşlatır, bu ilaçların kullanımı ile AIDS’e bağlı ölümler azalmıştır.

Günümüzde bütün dünyadaki enfeksiyonların çok büyük kısmından klasik HIV-1 virüsü sorumlu olmakla birlikte çok seyrek de olsa, Batı Afrika kökenli hastaların bir kısmında enfeksiyon etkeni olarak HIV-2 virüsünün sorumlu olduğu tespit edilmektedir. Genetik yapıları birbirine çok yakın olan bu iki virüsün zarf glikoproteinlerinin antijenik yapılarında faklılık vardır. HIV-2 virüsünün sebep olduğu klinik tablonun ortaya çıkışı ve kötüleşme süreci daha yavaş gerçekleşir.

HIV, 120 nm boyutlarında (bir alyuvar hücresi HIV’den 60 kat büyüktür), 2 adet tek zincirli RNA genomu içeren, lipoprotein zarfla çevrili dairesel bir virüstür. RNA genomu P7 nükleokapsid proteinine ve virion oluşumu için gerekli enzimlere (revers transkriptaz, proteaz, ribonükleaz, integraz gibi) sıkıca bağlıdır ve P24 proteininden oluşan konikal şekilli kapsid tarafından çevrilir. P17 proteini kapsidi saran virion bütünlüğünü sağlayan matriks yapısını oluşturur. Lipid zarf içerisinde bulunan glikoproteinler gp120 birleştirici protein ve gp41 transmembran glikoproteinlerinden oluşur.

Şekil 1-HIV yapısı ve genomu (2 nolu referanstan adapte edilmiştir.)

HIV Nasıl Bulaşır?

HIV virüsü başlıca HIV’le enfekte kişiyle her türlü korunmasız cinsel temasla, HIV’le enfekte kişinin kan ve kan ürünlerinin kullanılması ve HIV’le enfekte anneden bebeğe gebelik süresince, doğum sırasında veya emzirme ile bulaşabilir. Yeni HIV vakalarının en az yarısı HIV ile enfekte olduğunu bilmeyen kişilerce bulaştırılmaktadır. HIV ile enfekte kişilerin en az yarısına geç dönemde tanı konmaktdır.

Cinsel temas sırasında (oral, vajinal, anal) HIV’le infekte partnerın kanı, semen veya vajinal sekresyonlarının vücuda girmesi ile enfeksiyon bulaşabilir. Cinsel temas sırasında rektum, vajina veya ağızda bulunan yaralar ve sıyrıklardan virüs vücuda girebilir. Damariçi uyuşturucu almak için kullanılan enjektörlerin ortak kullanımı ile bulaşabilir. Bulaşma riskinin cinsel aktivitenin şekli ile yakından ilgisi vardır. Bir taşıyıcı ile pasif şekilde anal ilişkide bulaşma olasılığı 1:30-1:100 arasında değiştiği halde, aktif ilişkide bu olasılığın 1:1000 civarında olduğu belirlenmiştir. Taşıyıcı bir erkeğin vajinal yolla gerçekleşen bir temasla virüsü kadına bulaştırma olasılığı 1:1000, taşıyıcı bir kadının bu yolla erkeğe bulaştırma olasılığı ise 1:10,000 olarak bildirilmektedir. Diğer yandan bir taşıyıcı ile cinsel temasa geçen kişinin, cinsel yolla bulaşan iltihabi veya ülseratif bir hastalığının bulunmasının, ilişkinin travmatik oluşunun veya regl döneminde gerçekleşmesinin bulaşma riskini önemli derecelerde artırdığı bilinmektedir. Sünnetli bir erkeğe virüs bulaşma olasılığının olmayanlara göre belirgin derecede düşük olduğunu gösteren yeterli sayıda araştırma raporu yayınlanmıştır. Enfekte bir kişide kullanılmış enjektör iğnesinin sağlıklı bir kişiye batması sonucunda enfeksiyonun gerçekleşme olasılığının 1:300 olduğu belirtilmekle birlikte, aynı enjektörü paylaşan uyuşturucu kullanıcılarında bu olasılığın 1:150 civarında olduğu ifade edilmektedir. Bir taşıyıcının bağışladığı kanın transfüzyonu sonucunda, sağlıklı bir kişinin enfekte olma olasılığı çok yüksektir. 1985 yılından önce kan ve kan ürünü alan kişiler, organ-doku alıcıları ve hemofili hastalarının enfekte olma riski yüksektir. Günümüzde donör kanları HIV varlığı açısından tarandığı için kan transfüzyonu yolu ile bulaşma ihtimali düşüktür. Herhangi bir profilaksi uygulanmaksızın taşıyıcı bir annenin doğum yapması durumunda bebeğin enfekte olma olasılığı %13-40 arasında değişir. Doğumun vajinal yolla veya sezeryan ile gerçekleştirilmesi, annenin viral yükü, doğum sonrası anne sütüyle beslenip beslenmemesi enfeksiyon oranlarını belirgin derecede etkiler. Anne adayına hamilelik süresince, bebeğe doğar doğmaz antiretroviral tedavi uygulanması durumunda enfeksiyon oranlarında önemli derecede azalma meydana gelmektedir. HIV Bulaşında Yüksek Riskli Kişiler Kimlerdir?

Yaş, cinsiyet, cinsel tercih, ırk ayrımı olmadan herkes HIV ile enfekte olabilir. Korunmasız cinsel ilişki, çok sayıda cinsel parnerin (homoseksüel, heteroseksüel) olması, başka cinsel yolla bulaşan hastalıkların olması (N.gonorrhea, C.trachomatis, HPV enfeksiyonları genital sistemde açık yara, ülser gibi HIV’in kolay geçişini sağlayan lezyonlara yol açabildiklerinden), damariçi ilaç kullanımı sırasında enjektörlerin paylaşılması HIV enfeksiyonu riskini arttırır. HIV ile enfekte anneden doğan bebekler de yüksek risk altındadır.

HIV Nasıl Bulaşmaz?

HIV insandan insana tükrük, ter, gözyaşı, sosyal öpüşme,sarılma, dans etme, tokalaşma yolu ile bulaşmaz. HIV ortak tuvalet kullanımı,yüzme havuzlarından, sivrisinek ısırması veya evcil hayvanlardan bulaşmaz. HIVyiyecek ve içeceklerle, hava yolu ile bulaşmaz.

HIV Belirtileri Nelerdir?

HIV/AIDS belirtileri hastalığın evresine bağlı olarak değişmektedir. HIV enfeksiyonu akut HIV (primer enfeksiyon), kronik HIV (klinik latent enfeksiyon) ve semptomatik HIV enfeksiyonu olarak evrelere ayrılır.

Akut HIV enfeksiyonu, HIV vücuda girdikten sonraki 2 ila 4 hafta içerisinde görülen şiddetli bir gribal enfeksiyon belirtilerinin görüldüğü evredir. En sık görülen belirti ve bulgular,

Ateş Başağrısı Kas ve eklem ağrıları Ciltte döküntüler Boğaz ağrısı ve ağrılı ağız yaraları Başlıca boğaz bölgesinde şişmiş lenf bezeleri(lenfadenopati) İshal Kilo kaybı Öksürük Gece terlemeleri

Bu belirtiler oldukça yaygın görülmelerine rağmen farkedilemeyecek kadar hafif olabileceği gibi, genellikle 1 hafta ile 1 ay arasında kaybolurlar, başka viral enfeksiyon belirtilerinden ayırt edilemeyecekleri için yanlışlıkla başka viral solunum enfeksiyonu olarak değerlendirilebilirler. Bu dönemde kan dolaşımında virüs miktarı (viral yük) yüksek olabildiğinden hasta çok bulaştırıcıdır. Başlangıç enfeksiyonundan sonraki birkaç yıl daha kalıcı veya şiddetli semptomlar ortaya çıkmayabilir.

Kronik HIV (Klinik latent enfeksiyon), bu evrede HIV hâlâ vücutta ve akyuvarlarda bulunur. Bu evrede birçok kişide herhangi bir belirti görülmezken, bazı kişilerde ciddi hastalık gelişebilir. Anti-retroviral tedaviye başlanmazsa bu evre yıllarca sürebilir. Semptomatik HIV enfeksiyonu, virüs çoğalmaya ve immun sistem hücrelerini harap etmeye devam ettikçe ateş, yorgunluk, lenfadenopatiler (HIV enfeksiyonunun ilk belirtilerinden biridir), ishal, kilo kaybı, ağızda Candida enfeksiyonu, zona, pnömoni gibi hafif enfeksiyon belirtileri veya kronik belirti ve bulgular ortaya çıkabilir.

İleri evre hastalık/AIDS: Tedavi edilmeyen HIV olgularının çoğunluğunda virüsün edinilmesinden ortalama 8-10 yıl sonra AIDS açığa çıkar. CD4 T lenfositlerinin sayısı 200’ün altına düştüğünde, viral yükün artışı ile birlikte AIDS’i tanımlayan ciddi fırsatçı enfeksiyonlar veya kanserler (HIV ilişkili maligniteler) geliştiğinde hastalık AIDS’e ilerlemiştir. CD4+ T lenfositi sayısının

HIV/AIDS’te yaygın görülen enfeksiyonlar arasında, Pneumocystis jirovecii pnömonisi, Candidiyaz (pamukçuk), Tüberküloz, CMV, Cryptococcal menenjiti, Toxoplasma sayılabilir.

HIV/AIDS’te yaygın görülen kanserler arasında, lenfoma (en sık görülen en erken bulgu boyun, koltukaltı ve kasıkta görülen ağrısız lenf nodu şişliğidir), Kaposi sarkomu (deri ve ağızda pembe, kırmızı veya mor renkli lezyonlarla seyreden kan damarlarının tümörüdür) sayılabilir.

HIV Bağışıklık Sistemini Nasıl Etkiler?

HIV, enfekte edeceği hücrelere CD4 reseptörlerine bağlanarak girer. Bu nedenle bu virüs CD4 antijeni taşıyan bütün hücreleri enfekte edebilir. Hücre içine giren virüs, kendini hücrenin genomuna entegre eder. Enfeksiyona maruz kalan hücre bölünmeye devam edebilir veya ölür. İnsan vücudunda HIV’in en önemli hedefi CD4 antijenini taşıyan yardımcı T lenfositlerdir. Monosit, makrofaj, dendritik hücre, mikroglial hücrelere de girebilir. İmmun sistemin faaliyetinin düzenlenmesinde çok önemli rolleri olan bu hücrelerin zarar görmesi, zaman içince bağışıklık cevabında zayıflamaya yol açar. B lenfositleri ve makrofajlar, bir yandan CD4 lenfositlerinin düzenleyici etkisinden mahrum kalırken, diğer yandan doğrudan doğruya virüsün hedefi de olabilirler. Sonuçta bağışıklık sisteminin hem hücresel, hem de humoral komponentlerinde zayıflama meydana gelir. Eğer çok fazla sayıda CD4 T-lenfosit harap edilirse, bağışıklık sistemi ciddi enfeksiyonlarla, Pnömocystitis jiroveci ve tüberküloz gibi çeşitli tipte pnömonilerle, Kaposi sarkom gibi bazı kanserler ve diğer hastalıklarla savaşmada yetersiz kalmaktadır. Virüsün doğrudan enfekte edebildiği renal tübülüs hücreleri ve gastrointestinal sistem epitel hücrelerindeki hasarlar da zaman içinde tabloya eklenir. Hastalarda görülen nörolojik bozuklukların büyük ölçüde virüs tarafından enfekte edilen makrofajlardan salgılanan sitokinlerle ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Hastalığın sebep olduğu bulguların en önemli kısmı bağışıklık sisteminin yetersizliği ile ilişkili olsa da, bağışıklık sisteminin regülasyonundaki bozukluklar sebebiyle ortaya çıkan otoimmun reaksiyonlar ve hipersensitivite reaksiyonları da tablonun ağırlaşmasına sebep olur.

Hiçbir tedavi almasalar bile, enfekte olan bireyler uzun yıllar semptomsuz bir dönem yaşarlar. Enfeksiyondan, hastalığın ortaya çıkmasına kadar geçen kuluçka süresi bireyden bireye çok büyük farklılıklar göstermekle birlikte ortalama sürenin 10 yıl civarında olduğu bildirilmektedir. Hastalığın ilk olarak ateş, gece terlemeleri, kilo kaybı gibi nonspesifik şikâyetler, dilde tüylü lökoplaki, yaygın kaposi sarkomu, kutanöz baziller anjiomatozis gibi daha spesifik belirtileri de bulunabilir. Yaygın lenfadenopati de enfeksiyonun erken döneminde sıklıkla tespit edilen bir bulgudur.

Neden HIV Testi Yapılmalıdır? HIV ile enfekte bireyleri en kısa sürede belirleyerek sağlık hizmetine dâhil etmek ve tedavi kapsamına almak, HIV negatif bireylere bulaş yolları ile ilgili danışmanlık sağlamak, HIV pozitif bireyleri tespit ederek diğerlerine (özellikle kan ve organ donörleri, gebeler, cinsel partnerlar) bulaşı azaltmak HIV pozitif bireyin cinsel eşinin bilgilendirilmesi, danışmanlık verilmesi ve test edilmesi gibi koruyucu hizmetleri harekete geçirmektir. Hastalığın seyri ve takibi, AIDS tanısının doğrulanması için, Tedavi etkinliğinin değerlendirilmesi. Kimlere HIV Testi Yapılmalıdır? 15 ile 65 yaş aralığında tüm bireyler Cinsel yolla bulaşan enfeksiyon kliniklerine başvuran tüm bireyler Tıbbi öyküsüne göre HIV ile temas etmiş olduğu düşünülen bireyler Akut retroviral hastalık veya immün süpresyon ile ilişkili belirtisi olan bireyler Geçirilmiş veya güncel CYBE öyküsü Cinsel istismara uğrama HIV ile enfekte olan bireyin bilinen cinsel eşleri Damar içi ilaç kullanıcısında iğne paylaşımı öyküsü HIV prevelansının yüksek olduğu ülkede cinsel ilişki öyküsü HIV enfeksiyonu riski olan bireylerin (örneğin HIV’in endemik olduğu ülkede yaşayan) cinsel eşleri Rutin HIV taraması başlamadan önce kan veya kan ürünü alma öyküsü (çoğu Avrupa ülkesinde 1985 yılından önce) Risk faktörüne bakılmaksızın tüm gebeler Kendileri test olmak isteyen bireyler (özellikle de daha önce test yaptırmamışlarsa) HIV Testi Nedir?

HIV testi, HIV ile enfekte olup olmadığınızı gösterir. HIV ile enfekte olup olmadığınızı anlamanın tek yolu HIV testi yaptırmaktır. HIV testi yaptırmak için herhangi özel bir hazırlığa gerek yoktur ve kan alımı sırasında yaşayacağınız hafif ve geçici ağrı dışında hiçbir risk yoktur. HIV ile enfeksiyon durumunuzu bilmeniz sizi ve partnerinizi sağlıklı tutmak için güçlü bilgiler sağlar. HIV enfeksiyonunun tanısında temel amaç, HIV ile enfekte olanların hızlı ve doğru bir şekilde saptanmasıdır. HIV tanısında antijen ve antikorların saptanmasına dayanan serolojik testler ya da virüsün genetik materyalini ve virüsün sayısını (viral yük), anti-retroviral ilaç direncini saptayan PCR (polimeraz zincir reaksiyonu) adı verilen moleküler testler kullanılır.

Serolojik Testler

Günümüzde, HIV-1/ HIV-2 antikorlarını ve HIV-1 p24 antijenini birlikte saptayan, duyarlılıkları ve özgüllükleri yüksek, 4.kuşak ELISA testleri en sık kullanılan tarama testleridir. Bu testler sayesinde virüsün saptanamadığı pencere dönemi kısalmış, erken tanı ile ölüm oranlarında ve bulaş oranlarında düşüş yaşam süresinde uzama sağlanmıştır.

Şekil 2-HIV enfeksiyonunun seyri, enfeksiyonun farklı dönemlerinde saptanabilen virolojik göstergeler (3 nolu referanstan adapte edilmiştir)

p24 Antijeni

HIV virüsünün kapsid proteini olan p24 antijeninin tayini, henüz antikor üretiminin başlamadığı pencere döneminde erken teşhise yardımcı olabilir. p24 antijeninin tayinine dayalı testler, enfeksiyon sonrasında 1-4 hafta içinde pozitif sonuç vermeye başlayabilir. Antikor üretiminin başlamasıyla birlikte bu antijenin serum konsantrasyonu ölçülemeyecek düzeye iner. Yeterince sensitif olmaması sebebiyle, tek başına p24 ölçümüne dayalı testlerin tarama amacıyla kullanılması tavsiye edilmemektedir. Ancak p24 antijeni testinin, antikor tayini testi ile kombine olarak uygulanması durumunda, enfeksiyonun erken döneminde tarama testinin sensitivitesinin artırılması mümkün olmaktadır.

HIV’in bulaşmasından sonra ilk 8-11 günlük dönemde serumda HIV ile ilişkili hiçbir gösterge saptanmaz (pencere dönemi). Serumda en erken ortaya çıkan gösterge, 8-11. günlerde saptanabilir hale gelen HIV RNA’dır. Bunu 2. haftanın sonunda saptanabilir hale gelen p24 antijeni izler ve daha sonra başta HIV p24 antijeni olmak üzere çeşitli HIV antijenlerine özgül önce IgM, sonra da IgG sınıfı antikorlar pozitifleşir. HIV’e ait göstergelerin zaman içindeki seyri ve HIV enfeksiyonunun evrelerine göre pozitiflik durumları Şekil 2’de özetlenmiştir.

HIV antikorları yavaş gelişebilir, çoğu hastada antikorların saptanabilir düzeye ulaşması için 4-8 hafta geçmesi gerekebilir. 4.kuşak testler için şüpheli temastan sonraki 13.günde %25’i, 18.günde %50’si, 24.günde %75’i ve 45.günde %99 oranında antikorlar gelişir.

Temastan 45 gün sonra 4. kuşak test tekrar edilip negatif bulunduğunda, test sonucu %99 olasılıkla HIV negatif kabul edilebilir, ancak bunun için, bu süre içinde yeni bir temas öyküsü ya da serokonversiyonu geciktirecek immüniteyi baskılayan bir durumun bulunmaması gerekir. Enfeksiyon riskinin yüksek olduğunun düşünüldüğü durumlarda bile antikor testleri ile takibin 6 aydan daha uzun süre sürdürülmesinin gereksiz olduğu kabul edilmektedir.

4. Kuşak ELISA Testleri

HIV enfeksiyonunun tanısında HIV-1/2‘ye özgü antikor veya antikor ile birlikte HIV-1p24 antijenini de saptayan ELISA testleri sıklıkla kullanılmaktadır. Günümüzde HIV-1 v e H IV-2
antikorları ile birlikte HIV-1 p24 antijenini saptayabilen ve “combo” olarak adlandırılan
dördüncü kuşak ELISA testlerinin kullanımı önerilmektedir.

Laboratuvarımızda duyarlılıkları (sensitivite) %99-100 ve özgüllükleri (spesifisite) %99.7’nin üstünde olan 4.kuşak ELISA testlerinden CLIA, ECLIA ve CMIA yöntemleri ile çalışan kitler kullanılmaktadır. Ayrıca, ELFA (Enzyme Linked Florencent assay) yöntemi ile çalışılan Anti-HIV1/HIV2 ye karşı gelişmiş antikorları ve p24 antijeninin ayrı ayrı tespitine olanak veren, özgüllüğü %99.8-100 ve tanısal duyarlılığı %100 olan HIV-DUO Ultra testi de çalışılmaktadır. Doğrulama Testleri

Pek çok algoritmada, tarama testleri ile reaktif bulunan örneklerin özgüllük düzeyi yüksek doğrulama testleri ile test edilmesi gerekmektedir. Bu amaçla en sık HIV’e özgü antikorları tespit eden Western blot (WB), LIA (line immunoassay) veya hızlı HIV doğrulama testleri (HIV-1/2 antikor ayırt edici hızlı doğrulama testleri) kullanılmaktadır. WB testleri viral antijenler (p24 veya p31) ve glikoproteinlere (gp41, gp120/160) karşı gelişmiş antikorları saptar. HIV-1/2 antikor ayırt edici hızlı doğrulama testleri, CDC’nin 2014 yılında güncellediği HIV tanı ve doğrulama algoritmasında WB testlerinin yerine kullanılmak üzere önerilmiştir. İlk kullanıma giren “Multispot HIV-1/HIV-2 Rapid Test (Bio-Rad Laboratories, Redmond, WA, USA)” lateral-flow metoduna dayalı hızlı ELISA testi ve daha sonra üretilen Geenius HIV-1/2 Supplemental Assay (Bio-Rad Laboratories, Redmond, WA, USA) test kiti destekleyici ve doğrulama testi olarak kullanıma sunulmuştur.

Moleküler Testler

Moleküler testler, tanımlanmış HIV enfeksiyonunda prognoz ve tedavinin takibinde, maternal antikorlar nedeniyle tanıda antikor testlerinin kullanılamadığı 18 aydan küçük bebeklerde HIV enfeksiyonunun tanısında ve antikor yanıtının yetersiz olduğu akut HIV enfeksiyonunun tanısında kullanılan HIV RNA ‘sını saptayan testlerdir. RT(Reverz transkriptaz)-PCR ve Real time-PCR bu testlere örnek olarak verilebilir. Doğrulama amacıyla alt saptama limiti ≤50 kopya/mL olan testler tercih edilmelidir. Sadece moleküler testler ile tek bir örnekte saptanan pozitiflik ile kesin tanı konulmamalı, özellikle ilk tanıda saptanan

Aktif neonatal HIV enfeksiyonu sonucu oluşan antikorlarla, enfeksiyonlu anneden çocuğa pasif olarak geçen antikorların serolojik testlerle ayırt edilebilmesi mümkün değildir. Bu sebeple 18 aya kadar olan dönemde, enfeksiyon teşhisi için antikor testlerine değil, doğrudan doğruya PCR tekniği ile nükleik asitleri belirleyen testlere dayanılmalıdır.

Test Sonucunun Yorumu

“Negatif” HIV antikor testi sonucunun yorumu: Negatif prediktif değerinin yeterince yüksek olması sebebiyle, HIV enfeksiyonu yaygınlığının düşük olduğu bir toplumda yaşayan bir kişi için elde edilen “negatif” sonuç, enfeksiyon olasılığının ekarte edilmesi için yeterli bulunur. Ancak şahsın HIV ile enfekte olduğu bilinen veya enfekte olma olasılığı yüksek bir kişi ile yakın zamanda temasının bulunması durumunda, tek bir “negatif” sonuç ile yetinilmemesi ve şahsın takip edilmesi önerilir. HIV antijeni ve antikorlarının saptanması için şüpheli temastan birkaç hafta geçmesi gerektiği unutulmamalıdır.
· “Pozitif” HIV antikor testi sonucunun yorumu: İlk test sonucunun pozitif bulunması durumunda, çalışmanın yeniden alınacak numune ile tekrarlanması önerilir. İki farklı teknik kullanılarak yapılan çalışmaların her ikisinin de pozitif sonuç vermesi durumunda, düşük riskli toplumlarda bile spesifitenin %100’e yakın bir seviyeye yükseldiği bildirilmektedir. Ancak yine de HIV enfeksiyonu tanısının konulması için yalnızca antikor testi sonucuna dayanılması yeterli değildir, çeşitli nedenlerden (kişinin immun sistemi,testin duyarlılığı, özgüllüğü vb) kaynaklanan yalancı pozitif sonuçlar görülebilir. Kesin tanı için, pozitif antikor testi sonuçlarının doğrulama testleri ile veya PCR tekniği kullanılarak nükleik asit varlığının gösterilmesi gerekir.
Yeni numune ile antikor/antijen testiniz ve doğrulama testleriniz de pozitif saptanması, HIV olduğunuz anlamına gelebilir, AIDS olduğunuz anlamına gelmez. Bu aşamadan sonra HIV tedavisi ile ilgilenen enfeksiyon hastalıkları uzmanlarına başvurularak hastalığınızın evresinin değerlendirilmesi için ek testler ve anti-retro tedavinin planlanması yapılabilir. HIV ile yaşıyorsanız takip ve tedavinizi yapan uzmanlarınızı düzenli olarak görmeniz hastalık, bulaş yolları ve tedavi ile ilgili detaylı bilgi almanız önerilir. Günümüzde, HIV tedavileri sayesinde yaşam süresi uzamıştır, hastaların yaşam kaliteleri artmıştır.

Referanslar

"
AIDS-HIV - A life Sağlık Grubu

AIDS-HIV - A life Sağlık Grubu

AIDS-HIV

AIDS-HIV, insan bağışıklık yetmezliği sendromu (AIDS) ile ilişkilendirilen insan immün yetmezlik virusu (HIV) enfeksiyonunu ifade eden bir terimdir. HIV, bağışıklık sisteminin ana hedeflerinden biri olan CD4+ T lenfositleri ve diğer immün hücrelerini enfekte eden bir retrovirüstür.

HIV enfeksiyonu, virüsün vücuda girdikten sonra bağışıklık sistemindeki hücreleri enfekte etmesi ve çoğalmasıyla karakterizedir. Virüs, bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olur ve zamanla AIDS gelişebilir. AIDS, vücudun enfeksiyonlar ve kanser gibi çeşitli hastalıklarla mücadele edemeyecek kadar zayıfladığı ciddi bir durumdur.

HIV enfeksiyonu genellikle cinsel temas, kan transfüzyonu, iğne paylaşımı gibi yolla bulaşır. HIV, enfekte bir kişinin kanı, semen, vajinal sıvı veya anne sütü yoluyla diğer kişilere bulaşabilir. Korunmasız cinsel ilişki, paylaşılan enjektörler veya gebelik ve doğum sırasında anneden bebeğe bulaşma gibi risk faktörleri vardır.

HIV enfeksiyonu genellikle semptomlara yol açmadan uzun bir süre devam edebilir. Ancak zamanla, bağışıklık sistemi zayıflar ve birey enfeksiyonlara, kanserlere ve diğer ciddi sağlık sorunlarına karşı daha savunmasız hale gelir. AIDS teşhisi, bağışıklık sisteminin ciddi şekilde zarar gördüğü ve belirli enfeksiyonların veya kanserlerin ortaya çıktığı bir noktada konulur.

HIV/AIDS, ciddi bir küresel sağlık sorunudur. Ancak erken teşhis, uygun tıbbi bakım ve tedavi ile HIV enfeksiyonu kontrol altına alınabilir. Antiretroviral ilaçlar, HIV’in çoğalmasını durdurabilir ve bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerini azaltabilir. Ayrıca, cinsel ilişkide prezervatif kullanımı, iğne paylaşımının önlenmesi ve HIV pozitif annelerin antiretroviral tedavi alması gibi önlemlerle HIV enfeksiyonu yayılmasının önlenmesi mümkündür.

AIDS-HIV Belirtileri Nelerdir ?

HIV enfeksiyonunun belirtileri, enfeksiyonun erken veya ileri aşamalarına ve bireyin bağışıklık sisteminin durumuna bağlı olarak değişebilir. HIV enfeksiyonu olan birçok kişi, enfeksiyonun erken aşamalarında herhangi bir belirti veya semptom yaşamaz. Bununla birlikte, bazı yaygın belirtiler şunlar olabilir:

Ateş: Enfeksiyonun erken dönemlerinde hafif ateş görülebilir. Yorgunluk: Halsizlik, sürekli yorgunluk hissi ve enerji eksikliği yaygın olabilir. Lenf düğümü büyümesi: Boyunda, koltuk altında veya kasık bölgesinde lenf düğümlerinde şişlik ve hassasiyet görülebilir. Baş ağrısı ve boğaz ağrısı: Sık sık baş ağrısı, migren tarzında ağrılar ve boğaz ağrısı yaşanabilir. Kas ve eklem ağrıları: Kas ağrıları, eklem ağrıları veya genel bir huzursuzluk hissi hissedilebilir. Deri döküntüleri: Kırmızı, kahverengi veya pembe döküntüler, sivilce benzeri lezyonlar veya kızarıklıklar görülebilir. Gece terlemeleri: Yoğun terleme nöbetleriyle uyanma durumu yaşanabilir.

Bu belirtiler, diğer enfeksiyonlar veya hastalıklarla da ilişkili olabilir, bu nedenle HIV enfeksiyonunu doğrulamak için bir test yapılması önemlidir.

HIV enfeksiyonu ilerledikçe, bağışıklık sistemi zayıflar ve AIDS’in belirtileri ortaya çıkabilir. AIDS belirtileri şunları içerebilir:

İştah kaybı ve kilo kaybı: Sürekli iştahsızlık, kilo kaybı ve yetersiz beslenme görülebilir. Yoğun ve sık enfeksiyonlar: HIV enfeksiyonu olan kişilerde sık sık enfeksiyonlar, özellikle akciğer enfeksiyonları (pnömoni), mantar enfeksiyonları ve yaygın enfeksiyonlara karşı direncin azalması gözlenebilir. Kronik ishal: HIV enfeksiyonu olan kişilerde sürekli ishal görülebilir. Deri ve mukoza lezyonları: Kaposi sarkomu adı verilen cilt, ağız veya diğer organlarda lezyonlar gelişebilir. Nörolojik belirtiler: HIV enfeksiyonu ilerledikçe, nörolojik sorunlar ortaya çıkabilir. Bunlar arasında bellek sorunları, depresyon, sinir hasarı, baş dönmesi, denge bozukluğu ve uyuşma hissi sayılabilir.

HIV enfeksiyonunun belirtileri kişiden kişiye değişebilir ve herkes aynı semptomları yaşamayabilir. HIV enfeksiyonundan şüpheleniyorsanız, bir sağlık uzmanına danışmanız ve test yaptırmanız önemlidir.

AIDS-HIV Tedavileri Nelerdir ?

HIV enfeksiyonunun tedavisi, antiretroviral tedavi (ART) adı verilen ilaç kombinasyonlarıyla gerçekleştirilir. Antiretroviral ilaçlar, HIV’in çoğalmasını durdurur veya yavaşlatır, bağışıklık sistemini güçlendirir ve enfeksiyonun ilerlemesini önler. Bu tedavi, HIV enfeksiyonunu kontrol altına alabilir ve AIDS’in gelişmesini önleyebilir. Antiretroviral tedavi aşağıdaki şekillerde kullanılır:

Tek ilaç tedavisi: Bu tedavi yöntemi, sadece bir antiretroviral ilaç kullanılarak başlanır. Ancak tek ilaç tedavisi genellikle tercih edilmeyen bir seçenektir, çünkü HIV’e karşı direncin gelişme riski daha yüksektir. İki ilaç tedavisi: Bu tedavi yönteminde, iki farklı antiretroviral ilaç birlikte kullanılır. İki ilaç tedavisi, bazı durumlarda etkili olabilir, ancak genellikle üç ilaç tedavisi tercih edilir. Üç ilaç tedavisi: Bu, en yaygın kullanılan ve genellikle en etkili olan tedavi yöntemidir. Üç farklı antiretroviral ilaç kombinasyonu kullanılır. Bu kombinasyon, virüsün farklı aşamalarını hedefleyen ve farklı mekanizmalarla çalışan ilaçları içerebilir.

Antiretroviral tedavi, düzenli ve önerilen dozlarda alındığında etkilidir. Tedaviye erken başlamak, enfeksiyonun ilerlemesini yavaşlatabilir ve bağışıklık sisteminin daha iyi korunmasını sağlayabilir. Ayrıca, düzenli doktor kontrolleri, ilaçların düzgün kullanımı ve uyum, yan etkilerin izlenmesi ve eşlik eden diğer sağlık sorunlarının yönetimi de önemlidir.

Antiretroviral tedavi, HIV’in çoğalmasını kontrol altına alsa da, tamamen iyileşme sağlamaz. Bu nedenle tedavi, yaşam boyu devam etmelidir. Tedavi uyumu ve düzenli doktor kontrolleri, ilaç direncini önlemek ve tedavinin etkinliğini sağlamak için son derece önemlidir.

Ayrıca, HIV enfeksiyonunu önlemek için önlemler almak da önemlidir. Bunlar arasında korunmalı cinsel ilişki, iğne paylaşımının önlenmesi, gebelik ve doğum sırasında anneden bebeğe bulaşmayı önlemek için antiretroviral tedavi gibi önlemler yer alır.

Unutmayın ki HIV enfeksiyonu ve tedavisi hakkında en doğru bilgiyi bir sağlık uzmanından almanız önemlidir.

AIDS-HIV Hangi Bölüm İlgilenir ?

HIV/AIDS ile ilgilenen sağlık uzmanları genellikle Enfeksiyon Hastalıkları (İntaniye) veya İç Hastalıkları (Dahiliye) uzmanlarıdır. Bu uzmanlar, HIV enfeksiyonunun teşhisi, tedavisi ve takibi konularında uzmanlaşmıştır.

HIV enfeksiyonu teşhisi, antiretroviral tedavi planlaması, ilaç yönetimi, yan etki yönetimi, bağışıklık sistemi takibi ve eşlik eden diğer sağlık sorunlarının yönetimi gibi konular HIV/AIDS ile ilgilenen uzmanların sorumluluk alanına girer.

Ayrıca, HIV/AIDS kliniği veya HIV/AIDS merkezi gibi özel merkezlerde de uzmanlar bulunabilir. Bu merkezler, multidisipliner bir yaklaşımla HIV enfeksiyonu olan bireylere kapsamlı sağlık hizmeti sunarlar. Bu merkezlerde, enfeksiyon hastalıkları uzmanları, hematologlar, dermatologlar, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları ve diğer sağlık profesyonelleri işbirliği yaparak HIV enfeksiyonu ile ilgili tüm yönleriyle ilgilenirler.

HIV/AIDS ile ilgili konularda sağlık hizmeti almak için yerel sağlık merkezine başvurarak ilgili bölüme yönlendirme talep edebilirsiniz.

Antiretroviral tedavi, HIV, HIV belirtileri, HIV bulaşma yolları, HIV önleme, HIV tedavisi, HIV testi, HIV/AIDS aşısı, HIV/AIDS destek grupları, HIV/AIDS farkındalığı, HIV/AIDS istatistikleri, HIV/AIDS merkezi, HIV/AIDS ve cinsellik, HIV/AIDS ve gebelik
Aıds Belirtileri Nelerdir? Hıv Nasıl Bulaşır, Nasıl Tedavi Edilir? Sağlık Haberleri

Aıds Belirtileri Nelerdir? Hıv Nasıl Bulaşır, Nasıl Tedavi Edilir? Sağlık Haberleri

Aıds Belirtileri Nelerdir? Hıv Nasıl Bulaşır, Nasıl Tedavi Edilir? Günümüzde pek çok hastalığın belirtileri ortaya çıktığında çok gecikmeden önlemlerin alınması gerekir. Bunun için de hastalıklar ile ilgili bilgi sahibi olmak son derece önem taşıyor. Özellikle AIDS belirtileri nelerdir? Tüm ayrıntıları ile sizler için derledik.

AIDS hastalığı günümüzde en sık görünen hastalıklardan bir tanesidir. Kan ve cinsel temas yolu ile bulaşan bu hastalık vücudun çeşitli noktalarına yerleşerek bağışıklık sistemini etkileyen bir hastalık olarak ön plana çıkıyor.

AIDS Belirtileri Nelerdir?

AIDS hastalığı belirtileri ortaya çıktıktan sonra mutlaka bir doktora gidilmesi gerekir. Özellikle akut enfeksiyon sürecinde virüsün vücuda girmesinden sonraki haftada genellikle belirti gösterilmez. Sonraki haftalarda ise ateş, boğaz ağrısı, döküntü ve baş ağrısı yaşanabilir. Bu nedenle grip ve benzeri şikayetler ortaya çıkacaktır. HIV bu dönemde en çok bulaşıcı olur. AIDS olarak en yaygın ateş, boğaz ağrısı ve boğazda iltihaplanma yaşanır.

Baş ağrısı ile birlikte lenf bezlerinde de büyüme yaşanır. Genel olarak vücutta döküntüler meydana gelebilir. Bu döküntüler yüz bölgesinde ve avuç içlerinde ortaya çıkabilir. Aynı zamanda bu kişileri ağzında, yemek borularında ve genital organlarında yaralar da oluşabilir. Bu ağrılı yaraların yanı sıra kas ve eklem ağrıları görülür. Ayrıca bir aydan fazla süren ve tedavi edilemeyen ishal de görülebilir. AIDS belirtileri görülen kişilerde baş ağrısının yanı sıra bulantı ve kusma da yaşanabilir.

HIV Nasıl Bulaşır, Nasıl Tedavi Edilir?

Edinsel bağışıklık yetmezliği sendromu olarak da bilinen HIV cinsel yollarla bulaşır. HIV virüsünün vücuda girmesinin ardından metabolizma zarar görür. Böylece AIDS belirtileri ortaya çıkar. AIDS'ın vücuda girmesi için üç ayrı yol bulunmaktadır. Kanında bu virüsü taşıyan birisi ile cinsel temas yaşandığı takdirde AIDS bulaşabilir.

Bunun yanı sıra HIV virüsü taşıyan hamilelerde anneden bebeğe gebelik sırasında ve ya doğumda bulaşabilir. Bunun yanı sıra AIDS ve ya HIV virüsüne sahip olan bu kişiler kan teması ve ya organ nakli sonucunda bu virüs bulaşabilir. HIV virüsünün tedavisinde temel amaç vücuttaki CD4 adlı bağışıklık sistemi hücresinin azalmasının engellenmesidir. Çünkü HIV virüsünün vücuda girmesi ile birlikte CD4 azalmaya başlar. Bu tedavide ilaç kullanılır.

AIDS Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?

AIDS ve HIV tedavisinde belli başlı metotlar izlenerek hastalığın kontrol altına alınması sağlanır. Bu tedavinin gerçekleşmesi sırasında üç farklı ilaç tedavisi uygulanmaktadır. Bunun yanı sıra tedavide kullanılacak ilaçlar virüsün ilaca karşı gösterdiği dirence göre karşılık verir. Doktor hastaya uygun bir ilaç tedavisi başlatır. Eğer hastanın bünyesi tedaviye yeterli uyumu sağlarsa hastalık büyük ölçüde kontrol altına alınıyor.

HIV virüsünün kesin bir tedavisi olmadığı için bu virüs tamamen yok edilemez. Ancak bu hastalık kontrol altında tutulabilir. Bu tedavinin asıl amacı ise virüsün yeniden oluşmasının engellenmesidir. Ayrıca bu tedavi ile virüsün etkileri kırılarak bağışıklık sisteminin korunması amaçlanır. İlaç tedavisi HIV virüsünün miktarını önemli ölçüde azaltacağı için bu hastalığın bulaşma riski de azalacaktır.

HIV'den En Uygun Korunma Yöntemleri

HIV virüsünden korunmak için belli başlı noktalara dikkat edilmesi gerekir. HIV virüsünden korunmak için cinsel ilişki sırasında kondom kullanılmalıdır. Bu HIV'den korunmanın en etkili yollarından bir tanesidir. Bunun yanı sıra kondomun temas öncesi takılması ve kaliteli olması çok önemlidir. Ayrıca buna bağlı olarak doğum kontrol hapı ve ya deri altı bantları ve spiraller aynı zamanda diğer tüm gebelik önleyici yöntemler de HIV virüsüne karşı koruma sağlamaz.

HIV Hangi Ortamda Bulaşmaz?

HIV virüsü kapsamında bazı yanlış inanışlar ve ön yargılar bulunmaktadır. O nedenle HIV konusunda doğru sebepleri incelemek gerekir. Buna göre aynı sosyal ortamda, odada, salonda ve ya okulda bulunma, aynı havayı soluma yolu ile HIV bulaşmaz. Kişilerdeki hapşırma, öksürük, ter, göz yaşı gibi vücut çıktılarından da bu virüs bulaşmaz. Genellikle aynı ortamda bulunma ile HIV bulaşacağı düşünülebilir. Buna karşı tokalaşma, sosyal öpüşme, sarılma ve telefon kullanma gibi nedenler ile HIV virüsü bulaşmayacaktır.

HIV virüsü aynı tuvaleti kullanmak ve aynı musluğu kullanmak ile de bulaşmaz. Bu hastalığa sahip olan kişiler diğer insanlar ile aynı havuzu, sauna, hamam ve denizi kullanabilirler. Bunun yanı sıra sivrisinek ısırıkları, böcek sokması ve hayvan ısırması yolu ile HIV virüsü bulaşmayacaktır. Günümüzde genel olarak kişileri bilinçlendirme çalışmaları sonucunda HIV konusunda duyarlılık da kazanılmış olur.

AIDS Hastalığı Dönemleri

HIV taşıyıcılarının genellikle belirli bir dönemleri bulunur. İlk sessiz ve belirtisiz dönemde HIV taşıyıcılarında 8 ve ya 10 yıl boyunca pek çok belirti görülmez. Kişiler son derece normal bir şekilde yaşamlarına devam ederler. Buna rağmen kişi ömrü boyunca HIV virüsü taşıyıcısı olarak ömürlerini sürdürürler. Buna karşı lenf bezlerinde anormal büyümeler de meydana gelebilir. Bu dönemde HIV tanısı konulan kişiler ilaç tedavisine başlamalarının ardından bağışıklık sistemini korumalılar. Bu sayede virüsün vücuttaki etkisi de azaltılmış olur.

HIV enfeksiyonunun görüldüğü ileri evrede bağışıklık sistemi giderek zayıflar. Aynı zamanda bu dönemde genellikle tedavi görmeyen hastalar kansere ve enfeksiyonlara karşı korunmasız olurlar. Bu hastalık nedeni ile vücutta bulunan çoğu organ zarar görebilir. Bu kişilerde en sık görülen belirti aşırı hızlı kilo kaybıdır. Aynı zamanda kalıcı döküntüler yaşayan hastalar kısa süreli hafıza kaybı da yaşayabilirler. Büyük bir yorgunluk hissine sahip olan kişilerde mantar enfeksiyonları da görülebilir.

HIV'de Tanı Nasıl Konulur?

HIV taşıyıcılarında belirtiler ortaya çıktığı andan itibaren mutlaka bir doktora gidilmesi gerekir. Çünkü doktor buna göre tanı koyarak tedavi yöntemini belirler. HIV virüsü kan tahlili sonucunda saptanabilir. Ayrıca vücudun virüse karşı ürettiği antikorlar da vardır.

"
Aids Testi Fiyatları 2024 | Galen

Aids Testi Fiyatları 2024 | Galen

Aids Testi

Aids testi, tıpta kullanılan önemli tanı testlerinden birisidir. Özellikle cinsel yolla ve kan yolu ile bulaşan aids hastalığı, son dönemlerde hem kadınlarda hem de erkeklerde dünya genelinde yaygın görülen bir hastalık haline gelmiştir. Dolayısıyla da hastalığa yönelik bilim adamlarının yaptığı araştırmalar artmaya başlamıştır.

Tıpta erken tanı hayat kurtarır. Bu noktada aids testi gibi tanı testleri hastalar için hayati önem taşır. Hastaların kendilerinde gördüğü en ufak belirtilerde dahi vakit kaybetmeden uzmana başvurmaları bu noktada hayati önem taşır.

Aids hastalığını meydana getiren HIV virüsü, vücudun bağışıklık sisteminin çökmesine neden olan bir virüstür. Güvenilir sonuçlar veren aids testi, hastalığın kan yolu ve cinsel yol ile bulaşmasını önlemek ve sağlıklı insanların sağlığını korumak amacı ile kişilere yapılan bir testtir.

Korunmasız şekilde çoklu cinsel hayatı fazla olan kişilere özellikle yapılan ve bu kişilerin de bu testi hem kendi sağlığı hem de diğer insanların sağlığı açısından yaptırması gereken testtir. Güvenli bir merkezde yapılan test sonuçları hastanın aids yani HIV virüsü taşıyıp taşımadığını kısa sürede ortaya çıkarır.

Aids Testi Nasıl Yapılır?

Aids testinin yapımı son derece kolay ve hızlıdır. Test yapabilmek için sadece hastadan bir miktar kan örneği alınır. Böylece kandaki antikorlar saptanır. Antikorlar 4-8 hafta arasında farklı sonuçlar verir. Bu nedenle de tek test sonucuna güvenmek doğru değildir.

Yapılan aids testi, 4 ila 8 arasında tekrarlanmalıdır. Uzmanlar bu süreyi ortalama olarak 3 ay olarak belirtir. Hastadan alınan kan numunesi laboratuara gönderilir. Kan numunesinin detaylı analiz edilmesinden sonra HIV virüsünün teşhisi yapılır.

Aids Testi Ne Zaman Yapılır?

Aids hastalığını meydana getiren HIV virüsü, vücuda girdiği an belirti göstermeden sinsice vücut içinde ilerleyebilir. Bu nedenle de eğer hasta şüpheli ve korunmasız bir cinsel ilişkiye girmiş ise mutlaka ilişkiyi takiben 12 sonra mutlaka test yaptırmalıdır.

İlginizi Çekebilir HBsAg Testi

Bazen 12 gün içerisinde vücutta antikor üretilmediğinden sonuç negatif çıkabilir. Sonucun negatif çıkması durumunda kesin sonuç için hasta, 1 ay sonra tekrar test yaptırmalıdır. Şayet bu test sonucu da negatif çıkar ise 3 ay sonrasında doğrulama testi yapılarak kesin sonuç alınabilir.

Aids Hastalığı Nedir?

Aids hastalığı, HIV virüsü nedeni ile meydana gelen bir hastalıktır. HIV virüsü yani aids hastalığı vücuda girdiğinde vücudun bağışıklık sistemini hızlı bir şekilde çökertir ve bağışıklık sisteminin hastalıklara karşı açık hale gelmesine neden olur.

Bağışıklık sisteminde T adında beyaz kan hücreleri vardır. HIV virüsü, bu beyaz kan hücrelerini tahrip eder. Eğer erken tanı konulmaz ise kimi hastalarda sinsice ilerleyebilen aids hastalığı, 10-15 yıl gibi bir sürede ciddi hasarlar verebilen ölümcül hastalıktır.

Aids Belirtileri Nelerdir?

Aids hastalığı, vücutta ilk evrelerde belirti göstermeden ilerleyebilen bir hastalıktır. Ancak ilerlemeye başlayan hastalık, vücutta ciddi belirtiler göstererek mutlaka uzman bir doktora gidilmesini işaret eder. Bu noktada aids testi yapılarak hastalığın erken evrede teşhis edilmesi mümkündür.

Aids hastalığı ilk olarak kendisi ağız içindeki pamukçuk oluşumu ve boğaz ağrısı ile gösterir. Daha sonrasında ise deride meydana gelen döküntüler meydana gelir. Ayrıca boğaz, koltuk altı gibi bölgelerde oluşan şişlikler, uzun süren ateş ve ishal şikâyetleri de aids hastalığının habercisi olabilecek belirtilerdir.

Aids Nasıl Bulaşır?

HIV virüsü ile vücuda girerek bağışıklık sistemini çökerten viral hastalık aids, Aids hastalığı, halk arasında bulaşıcı bir hastalık olsa da taşıyıcı ile aynı ortamda bulunan kişilere temas söz konusu olmadığında bulaşma söz konusu olmaz.

Aids hastalığı, kişiler arasında cinsel ilişki sonrası bulaşan bir hastalıktır. Aynı zamanda taşıyıcının kanı ile temas eden kişilere de aids hastalığı bulaşabilir. Bu noktada düzenli olarak yapılan aids testi önemli bir yöntemdir. Test sayesinde erken teşhis ile tedavi süreci daha kolay olur.

İlginizi Çekebilir Glukagon Testi Aids Tanısı Nasıl Konur?

Aids hastalığının tanı sürecinde aids testi büyük önem taşır. Tıp alanında birçok tanı testi vardır. Her testin ilgilendiği ve teşhis ettiği hastalık vardır. Aids hastalığının tanısı için geliştirilen bu test sayesinde hastalığın hızlı şekilde ve erken dönemde tanısı mümkündür.

Belirtiler olmasa dahi testin düzenli periyotlarda yapılması aynı zamanda aids hastalığına karşı koruyucu önlemdir. Test yapıldıktan sonra şayet bulgular hastalığı işaret ederse uzman hekim başka tetkiklere de başvurarak kesinleştirerek hastalığın tanısını koyar.

Aids Hastalığı Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Tıp dünyasında bilim ne kadar gelişmiş olsa da bazı hastalıkların tedavisi halen tam anlamı ile bulunamamıştır. Aids hastalığı da bunlardan birisidir. Aids hastalığının henüz tam olarak tedavisi bulunamamıştır.

Yapılan aids testi sonucunda tanı konulur ise o halde vücuttan aids hastalığı tamamen yok edilemez. Ancak hastaya ilaç tedavisi başlanır. İlaç tedavisi ile hastalığın ilerlemesi engellenir ve hastanın hastalığa karşı mutasyon geliştirmesi engellenmiş olur.

Aids Testi Yapmak Mümkün Müdür?

Tanı testleri arasında aids testinin hayati önemi son derece büyüktür. Bu nedenle de hassas ve özenli şekilde güvenilir merkezlerde yaptırılması uzmanların en önemli tavsiyelerinin başında gelir.

Günümüzde evde yapılan test kitleri ile aids testini yapmak mümkündür. Ancak bu testler uzmanlar tarafından katiyen tavsiye edilmez. Aksi takdirde çıkan sonuçlar hastaları yanıltabileceğinden hem hastanın hem de cinsel ilişkiye girdiği sağlıklı kişilerin hayati tehlikesi olabilir.

Aids Testini Evlilik Öncesi Yaptırmak Zorunlu Mudur?

Evlilik öncesinde çiftler birçok test yaptırır. Ancak aids testi çiftlere evlilik öncesinde zorunlu olan bir test değildir. Zira taraflardan birisinin evlilik öncesinde çoklu ve aktif bir cinsel ilişki hayatı olmuş ise bu durumda kişinin evlilik sonrasında eşinin sağlığı açısından aids testi yaptırması son derece önemlidir.

İlginizi Çekebilir Anti HBE Testi Aids Testi Fiyatları 2024

Günümüzde birçok sağlık merkezinde aids testinin yaptırılması mümkündür. Ancak aids testi fiyatları her sağlık merkezinde farklılık göstereceğinden mutlaka birebir testin yapılacağı sağlık merkezinden fiyat bilgisi alınmalıdır. Aids testi fiyatları 2024 hakkında bilgi almak için bizlere hemen ulaşabilirsiniz.

"
İnfant ve Çocuklarda HIV Enfeksiyonu ve Yönetimi | Article | Türkiye Klinikleri

İnfant ve Çocuklarda HIV Enfeksiyonu ve Yönetimi | Article | Türkiye Klinikleri

HIV and AIDS


This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

İnfant ve Çocuklarda HIV Enfeksiyonu ve Yönetimi HIV Infection and Management in Infant and Children

Ümmühan ÇAY a , Özlem ÖZGÜR GÜNDEŞLİOĞLU a , Emine KOCABAŞ b
a Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi,Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları BD,Adana, TÜRKİYE
b Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi,Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları BD(Emekli Öğretim Üyesi),Adana, TÜRKİYE

Çay Ü, Özgür Gündeşlioğlu Ö, Kocabaş E. İnfant ve çocuklarda HIV enfeksiyonu ve yönetimi. Taşova Y, editör. HIV ve AIDS. 1. Baskı. Ankara: Türkiye Klinikleri, 2021. p.73-81.

Article Language: TR

ÖZET
Günümüzde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve diğer endüstrileşmiş ülkelerde HIV (Human Immunodeficiency Virus) (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virusu) enfeksiyonu'nun erken tanı ve tedavisi ile klinik belirtiler çocuklarda nadir görülmektedir. Ancak gelişmekte olan ülkelerde HIV enfeksiyonu önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir. 2018 yılı verilerine göre 15 yaşından küçük 160.000 çocukta yeni HIV enfeksiyonu bildirilmiş olup, HIV ve AIDS (Acquired Immuno Deficiency Syndrome) (Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) tanısı olan çocuk sayısı 1.7 milyona ulaşmıştır. HIV enfeksiyonu'nun infant ve çocuklarda klinik belirtileri çok çeşitlidir ve hastalığa özgü değildir. Çocuklarda HIV enfeksiyonu erişkinlere göre daha hızlı bir klinik seyir gösterir. Lenfadenopati, hepatosplenomegali, açıklanamayan ateş, ağız ve bez bölgesinde tekrarlayan ve sebat eden kandidiyazis, büyüme ve gelişme geriliği, pulmoner tüberküloz, tekrarlayan solunum yolu enfeksiyonları, bakteriyal cilt enfeksiyonları, kronik ve rekürren ishal, hepatit, lenfoid interstisiyel pnömoni (LİP), santral sinir sistemi hastalığı çocuklarda görülen erken klinik belirtilerdir. HIV enfeksiyonu çocuklarda, tedavi edilmezse ilerleyici immun baskılanma ve CD4 sayısındaki azalma sonucu HIV ile ilişkili hastalıklar ve fırsatçı enfeksiyonlar nedeniyle 5 yaşından önce ölümle sonuçlanır. Anneden bebeğe HIV geçişini azaltmak ve hastalığın erken tanı ve tedavisi temel yaklaşımlardır.

Anahtar Kelimeler: Çocuk, HIV, epidemiyoloji, klinik tıbbı, tedavi

ABSTRACT
In our era, clinical symptoms of HIV (Human Immunodeficiency Virus) infection are rarely seen in children in United States and other industrialized countries due to the early diagnosis and treatment, but it still remains an important public health problem in developing countries. According to 2018 data, new HIV infections have been reported in 160,000 children under the age of 15, and the number of children diagnosed with HIV and AIDS (Acquired Immuno Deficiency Syndrome) has reached 1.7 million. The clinical manifestations of HIV infection in infants and children are very diverse and nonspecific. HIV infection in children progresses faster than adults. Early clinical symptoms in children are lymphadenopathy, hepatosplenomegaly, unexplained fever, recurrent and persistent candidiasis in the mouth and gland area, growth and development retardation, pulmonary tuberculosis, recurrent respiratory infections, bacterial skin infections, chronic and recurrent diarrhea, hepatitis, and lymphoid interstitial pneumonia (LIP) system disease. If HIV infection in children is left untreated, it causes progressive immune suppression and a decrease in CD4 count, resulting in death before 5 years of age due to HIV-related diseases and opportunistic infections. It is essential to reduce the transmission of HIV from mother to baby and to start treatment with early diagnosis.

Keywords: Child, HIV, epidemiology, clinical medicine, therapy

.: Up To Date .: Process List Contact Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. .: Address

Turkocagi Caddesi No:30 06520 Balgat / ANKARA
Phone: +90 312 286 56 56
Fax: +90 312 220 04 70
E-mail: info@turkiyeklinikleri.com

.: Manuscript Editing Department Phone: +90 312 286 56 56/ 2
E-mail: yaziisleri@turkiyeklinikleri.com .: English Language Redaction Phone: +90 312 286 56 56/ 145
E-mail: tkyayindestek@turkiyeklinikleri.com .: Marketing Sales-Project Department Phone: +90 312 286 56 56/ 142
E-mail: reklam@turkiyeklinikleri.com .: Subscription and Public Relations Department Phone: +90 312 286 56 56/ 118
E-mail: abone@turkiyeklinikleri.com .: Customer Services Phone: +90 312 286 56 56/ 118
E-mail: satisdestek@turkiyeklinikleri.com

1. TERMS OF USE

1.1. To use the web pages with http://www.turkiyeklinikleri.com domain name or the websites reached through the sub domain names attached to the domain name (They will be collectively referred as "SITE"), please read the conditions below. If you do not accept these terms, please cease to use the "SITE." "SITE" owner reserves the right to change the information on the website, forms, contents, the "SITE," "SITE" terms of use anytime they want.

1.2. The owner of the "SITE" is Ortadoğu Advertisement Presentation Publishing Tourism Education Architecture Industry and Trade Inc. (From now on it is going to be referred as "Turkiye Klinikleri", shortly) and it resides at Turkocagi cad. No:30, 06520 Balgat Ankara. The services in the "SITE" are provided by "Turkiye Klinikleri."

1.3. Anyone accessing the "SITE" with or without a fee whether they are a natural person or a legal identity is considered to agree these terms of use. In this contract hereby, "Turkiye Klinikleri" may change the stated terms anytime. These changes will be published in the "SITE" periodically and they will be valid when they are published. Any natural person or legal identity benefiting from and reaching to the "SITE" are considered to be agreed to any change on hereby contract terms done by "Turkiye Klinikleri."

1.4. The "Terms of Use" hereby is published in the website with the last change on March 30 th 2014 and the "SITE" is activated by enabling the access to everyone. The "Terms of Use" hereby is also a part of the any "USER Contract" was and/or will be done with the users using "Turkiye Klinikleri" services with or without a fee an inseparable.

2. DEFINITIONS

2.1. "SITE": A website offering different kind of services and context with a certain frame determined by "Turkiye Klinikleri" and it is accessible on-line on http://www.turkiyeklinikleri.com domain name and/or subdomains connected to the domain name.

2.2. USER: A natural person or a legal identity accessing to the "SITE" through online settings.

2.3. LINK: A link enabling to access to another website through the "SITE", the files, the context or through another website to the "SITE", the files and the context.

2.4. CONTEXT: Any visual, literary and auditory images published in the "Turkiye Klinikleri", "SITE" and/or any website or any accessible information, file, picture, number/figures, price, etc.

2.5. "USER CONTRACT": An electronically signed contract between a natural or a legal identity benefiting from special services "Turkiye Klinikleri" will provide and "Turkiye Klinikleri".

3. SCOPE OF THE SERVICES

3.1. "Turkiye Klinikleri" is completely free to determine the scope and quality of the services via the "SITE".

3.2. To benefit the services of "Turkiye Klinikleri" "SITE", the "USER" must deliver the features that will be specified by "Turkiye Klinikleri". "Turkiye Klinikleri" may change this necessity any time single-sided.

3.3. Not for a limited number, the services "Turkiye Klinikleri" will provide through the "SITE" for a certain price or for free are,

- Providing scientific articles, books and informative publications for health industry.

- Providing structural, statistical and editorial support to article preparation stage for scientific journals.

4. GENERAL PROVISIONS

4.1. "Turkiye Klinikleri" is completely free to determine which of the services and contents provided in the "SITE" will be charged.

4.2. People benefiting from the services provided by "Turkiye Klinikleri" and using the website can use the "SITE" only according to the law and only for personal reasons. Users have the criminal and civil liability for every process and action they take in the "SITE". Every USER agrees, declares and undertakes that they will not proceed by any function or action infringement of rights of "Turkiye Klinikleri"s and/or other third parties', they are the exclusive right holder on usage, processing, storage, made public and revealing any written, visual or auditory information reported to Turkiye Klinikleri" and/or "SITE" to the third parties. "USER" agrees and undertakes that s/he will not duplicate, copy, distribute, process, the pictures, text, visual and auditory images, video clips, files, databases, catalogs and lists within the "SITE", s/he will not be using these actions or with other ways to compete with "Turkiye Klinikleri", directly or indirectly.

4.3. The services provided and the context published within the "SITE" by third parties is not under the responsibility of "Turkiye Klinikleri", institutions collaborated with "Turkiye Klinikleri", "Turkiye Klinikleri" employee and directors, "Turkiye Klinikleri" authorized salespeople. Commitment to accuracy and legality of the published information, context, visual and auditory images provided by any third party are under the full responsibility of the third party. "Turkiye Klinikleri" does not promise and guarantee the safety, accuracy and legality of the services and context provided by a third party.

4.4. "USER"s cannot act against "Turkiye Klinikleri", other "USER"s and third parties by using the "SITE". "Turkiye Klinikleri" has no direct and/or indirect responsibility for any damage a third party suffered or will suffer regarding "USER"s actions on the "SITE" against the rules of the hereby "Terms of Use" and the law.

4.5. "USER"s accept and undertake that the information and context they provided to the "SITE" are accurate and legal. "Turkiye Klinikleri" is not liable and responsible for promising and guaranteeing the verification of the information and context transmitted to "Turkiye Klinikleri" by the "USER"s, or uploaded, changed and provided through the "SITE" by them and whether these information are safe, accurate and legal.

4.6. "USER"s agree and undertake that they will not perform any action leading to unfair competition, weakening the personal and commercial credit of "Turkiye Klinikleri" and a third party, encroaching and attacking on personal rights within the "SITE" in accordance with the Turkish Commercial Code Law.

4.7. "Turkiye Klinikleri" reserves the right to change the services and the context within the "SITE" anytime. "Turkiye Klinikleri" may use this right without any notification and timelessly. "USER"s have to make the changes and/or corrections "Turkiye Klinikleri" required immediately. Any changes and/or corrections that are required by "Turkiye Klinikleri", may be made by "Turkiye Klinikleri" when needed. Any harm, criminal and civil liability resulted or will result from changes and/or corrections required by "Turkiye Klinikleri" and were not made on time by the "USER"s belongs completely to the users.

4.8. "Turkiye Klinikleri" may give links through the "SITE" to other websites and/or "CONTEXT"s and/or folders that are outside of their control and owned and run by third parties. These links are provided for ease of reference only and do not hold qualification for support the respective web SITE or the admin or declaration or guarantee for the information inside. "Turkiye Klinikleri" does not hold any responsibility over the web-sites connected through the links on the "SITE", folders and context, the services or products on the websites provided through these links or their context.

4.9. "Turkiye Klinikleri" may use the information provided to them by the "USERS" through the "SITE" in line with the terms of the "PRIVACY POLICY" and "USER CONTRACT". It may process the information or classify and save them on a database. "Turkiye Klinikleri" may also use the USER's or visitor's identity, address, e-mail address, phone number, IP number, which sections of the "SITE" they visited, domain type, browser type, date and time information to provide statistical evaluation and customized services.

5. PROPRIETARY RIGHTS

5.1. The information accessed through this "SITE" or provided by the users legally and all the elements (including but not limited to design, text, image, html code and other codes) of the "SITE" (all of them will be called as studies tied to "Turkiye Klinikleri"s copyrights) belongs to "Turkiye Klinikleri". Users do not have the right to resell, process, share, distribute, display or give someone permission to access or to use the "Turkiye Klinikleri" services, "Turkiye Klinikleri" information and the products under copyright protection by "Turkiye Klinikleri". Within hereby "Terms of Use" unless explicitly permitted by "Turkiye Klinikleri" nobody can reproduce, process, distribute or produce or prepare any study from those under "Turkiye Klinikleri" copyright protection.

5.2. Within hereby "Terms of Use", "Turkiye Klinikleri" reserves the rights for "Turkiye Klinikleri" services, "Turkiye Klinikleri" information, the products associated with "Turkiye Klinikleri" copyrights, "Turkiye Klinikleri" trademarks, "Turkiye Klinikleri" trade looks or its all rights for other entity and information it has through this website unless it is explicitly authorized by "Turkiye Klinikleri".

6. CHANGES IN THE TERMS OF USE

"Turkiye Klinikleri" in its sole discretion may change the hereby "Terms of Use" anytime announcing within the "SITE". The changed terms of the hereby "Terms of Use" will become valid when they are announced. Hereby "Terms of Use" cannot be changed by unilateral declarations of users.

7. FORCE MAJEURE

"Turkiye Klinikleri" is not responsible for executing late or never of this hereby "Terms of Use", privacy policy and "USER Contract" in any situation legally taken into account as force majeure. Being late or failure of performance or non-defaulting of this and similar cases like this will not be the case from the viewpoint of "Turkiye Klinikleri", and "Turkiye Klinikleri" will not have any damage liability for these situations. "Force majeure" term will be regarded as outside of the concerned party's reasonable control and any situation that "Turkiye Klinikleri" cannot prevent even though it shows due diligence. Also, force majeure situations include but not limited to natural disasters, rebellion, war, strike, communication problems, infrastructure and internet failure, power cut and bad weather conditions.

8. LAW AND AUTHORISATION TO FOLLOW

Turkish Law will be applied in practicing, interpreting the hereby "Terms of Use" and managing the emerging legal relationships within this "Terms of Use" in case of finding element of foreignness, except for the rules of Turkish conflict of laws. Ankara Courts and Enforcement Offices are entitled in any controversy happened or may happen due to hereby contract.

9. CLOSING AND AGREEMENT

Hereby "Terms of Use" come into force when announced in the "SITE" by "Turkiye Klinikleri". The users are regarded to agree to hereby contract terms by using the "SITE". "Turkiye Klinikleri" may change the contract terms and the changes will be come into force by specifying the version number and the date of change on time it is published in the "SITE".

Privacy Policy

We recommend you to read the terms of use below before you visit our website. In case you agree these terms, following our rules will be to your favor. Please read our Terms of Use thoroughly.

www.turkiyeklinikleri.com website belongs to Ortadoğu Advertisement Presentation Publishing Tourism Education Architecture Industry and Trade Inc. and is designed in order to inform physicians in the field of health

www.turkiyeklinikleri.com cannot reach to user’s identity, address, service providers or other information. The users may send this information to the website through forms if they would like to. However, www.turkiyeklinikleri.com may collect your hardware and software information. The information consists of your IP address, browser type, operating system, domain name, access time, and related websites. www.turkiyeklinikleri.com cannot sell the provided user information (your name, e-mail address, home and work address, phone number) to the third parties, publish it publicly, or keep it in the website. Gathered information has a directing feature to be a source for the website’s visitor profile, reporting and promotion of the services.

-To enhance, improve and maintain the quality of the website

-To generate visitor’s profile and statistical data

-To determine the tendency of the visitors on using our website

-To send print publications/correspondences

-To send press releases or notifications through e-mail

-To generate a list for an event or competition

By using www.turkiyeklinikleri.com you are considered to agree that,

-Ortadoğu Advertisement Presentation Publishing Tourism Education Architecture Industry and Trade Inc. cannot be hold responsible for any user’s illegal and immoral behavior,

-Terms of use may change from time to time,

-It is not responsible for other websites’ contents it cannot control or the harms they may cause although it uses the connection they provided.

Ortadoğu Advertisement Presentation Publishing Tourism Education Architecture Industry and Trade Inc. may block the website to users in the following events:

-Information with wrong, incomplete, deceiving or immoral expressions is recorded to the website,

-Proclamation, advertisement, announcement, libelous expressions are used against natural person or legal identity,

-During various attacks to the website,

-Disruption of the website because of a virus.

Written, visual and audible materials of the website, including the code and the software are under protection by legal legislation.

Without the written consent of Ortadoğu Advertisement Presentation Publishing Tourism Education Architecture Industry and Trade Inc. the information on the website cannot be downloaded, changed, reproduced, copied, republished, posted or distributed.

All rights of the software and the design of the website belong to Ortadoğu Advertisement Presentation Publishing Tourism Education Architecture Industry and Trade Inc.

Ortadoğu Advertisement Presentation Publishing Tourism Education Architecture Industry and Trade Inc. will be pleased to hear your comments about our terms of use. Please share the subjects you think may enrich our website or if there is any problem regarding our website.

All rights reserved. All applications, articles,figures and photos belong to Ortadogu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnsaat Sanayi A.Ş. and are not used without giving reference.Ortadogu Reklam Tanıtım ve Yayıncılık A.Ş. set up the site to give information about health issues to the doctors and other users. The users are responsible when they use this information in diagnosis andtreatment. They will be deemed to have this notice when they access thesite.

"
HIV Nedir & HIV Belirtileri Nelerdir? Op. Dr. Gönül Çimen

HIV Nedir & HIV Belirtileri Nelerdir? Op. Dr. Gönül Çimen

HIV Nedir & HIV Belirtileri Nelerdir?

HIV, İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü anlamına gelir. Bağışıklık sistemine saldıran, özellikle enfeksiyonlarla savaşmaktan sorumlu bir tür beyaz kan hücresi olan CD4 hücrelerini hedef alan bir virüstür. HIV zamanla bağışıklık sistemini zayıflatarak bireyleri çeşitli enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı daha duyarlı hale getirir.

HIV öncelikle kan, semen, vajinal sıvılar ve anne sütü gibi belirli vücut sıvıları yoluyla bulaşır. En yaygın bulaşma yolları, enfekte bir kişiyle korunmasız cinsel ilişki (vajinal, anal veya oral), HIV ile enfekte kanla kontamine olmuş iğneleri veya şırıngaları paylaşmayı ve HIV pozitif bir anneden hamilelik, doğum sırasında çocuğuna bulaşmayı içerir. veya emzirme.

Tedavi edilmezse, HIV enfeksiyonu AIDS (Edinilmiş İmmün Yetmezlik Sendromu) olarak bilinen daha ileri bir aşamaya ilerleyebilir. AIDS, bireyleri fırsatçı enfeksiyonlara ve belirli kanser türlerine karşı savunmasız hale getiren bağışıklık sisteminin ciddi şekilde zayıflaması ile karakterize edilir.

HIV için bir tedavi bulunmamakla birlikte, tıbbi tedavilerdeki gelişmeler onu yönetilebilir bir kronik durum haline getirmiştir. Antiretroviral tedavi (ART), virüsü baskılamak, replikasyonunu azaltmak ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için günlük bir ilaç kombinasyonu almayı içeren standart HIV tedavisidir. Etkili tedavi ve uygun tıbbi bakım ile HIV’li kişiler uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilir ve virüsü başkalarına bulaştırma riski önemli ölçüde azaltılabilir. Ek olarak, güvenli seks yapmak, steril iğneler kullanmak ve HIV testi ve danışmanlık hizmetlerine erişim gibi önleyici tedbirler HIV’in bulaşmasını önlemeye yardımcı olabilir.

HIV belirtileri kişiden kişiye değişebilir ve enfeksiyondan hemen sonra ortaya çıkmayabilir. Bazı insanlar virüse yakalandıktan kısa bir süre sonra grip benzeri semptomlar yaşayabilirken, bazılarında uzun yıllar fark edilebilir semptomlar görülmeyebilir. Bu semptomların çoğuna başka hastalıklar neden olabileceğinden, semptomların varlığı veya yokluğunun tek başına HIV teşhisi için kullanılamayacağını belirtmek önemlidir. Birinde HIV olup olmadığından emin olmanın tek yolu test yaptırmaktır.

HIV enfeksiyonunun farklı aşamalarında ortaya çıkabilecek bazı yaygın semptomlar şunlardır:

Akut HIV enfeksiyonu (birincil enfeksiyon): ateş Tükenmişlik Boğaz ağrısı Şişmiş lenf düğümleri Baş ağrısı Kas ve eklem ağrıları Deri döküntüsü Mide bulantısı ve kusma Asemptomatik evre:
İlk semptomlardan sonra virüs, belirgin semptomların olmadığı uzun bir dinlenme dönemine girebilir. Ancak virüs hala aktiftir ve bu aşamada başkalarına bulaşabilir. Semptomatik HIV enfeksiyonu:
Virüs ilerledikçe ve bağışıklık sistemi zayıfladıkça semptomlar yeniden ortaya çıkabilir veya daha belirgin hale gelebilir. Bu semptomlar şunları içerebilir: Kalıcı ateş Yorgunluk ve halsizlik Hızlı kilo kaybı Tekrarlayan enfeksiyonlar (örneğin, solunum yolu enfeksiyonları, oral pamukçuk, genital herpes) ishal gece terlemeleri Şişmiş lenf düğümleri Deri döküntüleri veya yaralar Oral veya genital ülserler Nörolojik semptomlar (örn. hafıza kaybı, depresyon, nöropati) Adet düzensizlikleri (kadınlarda)

Bu semptomların başka çeşitli koşullardan kaynaklanabileceğini ve bu semptomların varlığının mutlaka HIV enfeksiyonunu göstermediğini unutmamak önemlidir. HIV enfeksiyonunu doğrulamanın tek yolu spesifik HIV testidir. HIV konusunda endişeleriniz varsa, bir sağlık uzmanına danışmanız veya bir sağlık tesisinde veya özel bir HIV test merkezinde test yaptırmanız önerilir.

AIDS 20 yıl sonra belirti verebilir - Sağlık Haberleri

AIDS 20 yıl sonra belirti verebilir - Sağlık Haberleri

AIDS 20 yıl sonra belirti verebilir HIV vücuda girdikten 3 ay sonra antikor testi ile tespit edilebiliyor, ancak vücutta belirti vermesi seneler alabiliyor.

İSTANBUL - Human Immunodeficieny Virus yani, İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsünün vücuda girdikten sonra belirti vermesi tamamen kişinin bağışıklık sistemine bağlı. Virüsün kuluçka süresi 3 ile 20 sene arasında değişebiliyor.

ntvmsnbc, HIV'in insan vücudundaki seyrini Dr. Müge Çevik'e sordu. Çevik'in cevapları şöyle:

BAŞKA HASTALIKLARLA KARIŞABİLİYOR
Önemli nokta, belirti vermediği dönemde dahi bulaşın olmasıdır. Bir çok vaka da bu belirsiz dönem sırasında meydana gelir. Seneler sonra bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle enfeksiyon belirtileri ortaya çıkabilir. Ancak bu belirtilerin ortaya çıkması için gereken süre 5 sene de olabilir, 20 sene de.

Genellikle lenf bezlerinde şişme, kilo kaybı, gece terlemeleri gibi belirtiler olur. Ancak bunlar HIV'e özel belirtiler değildir, herhangi bir hastalık nedeniyle de karşınıza çıkabilen belirtilerdir.

VÜCUT ENFEKSİYONLARA AÇIK HALE GELİYOR
Tanıda en önemli nokta ise bireylerin hekime geçmiş hikayesini doğru vermesidir ki HIV de ayırıcı tanıda yer alabilsin. AIDS aşamasına gelindiğinde ise bağışıklık sisteminin güçsüzleşmesi nedeniyle vücut, diğer tüm enfeksiyonlara açık hale gelir ve tüberküloz, kaposi sarkomu, ağır akciğer enfeksiyonu gibi durumlar ortaya çıkabilir. İşte bu dönemde acilen tedaviye başlamak şarttır.

HER HIV POZİTİF AIDS DEMEK DEĞİL
HIV pozitif ile AIDS’in farkını iyi anlamak gerekiyor. Tedavi gören her birey AIDS demek değil. Birey tedavi aldığı taktirde AIDS aşamasından HIV pozitif aşamasına geri dönebilir. AIDS bir çok enfeksiyonun bir araya gelmesi demek. Bağışıklık sistemi güçsüzleştiğinde vücut diğer enfeksiyonlara da açık olur. Ancak bu geri dönülemeyen bir aşama değildir, tedavi aldığı sürece kişi, en kötü aşamadan bile dönebilir.

TEDAVİ GÜNLÜK HAYATI ETKİLEMİYOR
HIV pozitif veya AIDS aşamasında olmak tedavideki stratejiyi değiştirmez. HIV pozitif dönemde hemen ilaç tedavisine başlanmayabilir. CD4 dediğimiz bağışıklık hücreleri belirli seviyenin altına indiğinde tedavi başlanır. Ancak kişi AIDS aşamasında tanı aldıysa hemen tedaviye başlanması gerekebilir. Her ikisinde de tedavi devamlılık göstermelidir. Zaten tüm kronik hastalıklarda olduğu gibi (kalp hastalığı, şeker hastalığı, talasemi gibi) HIV'de de devamlı ilaç tedavisi vardır. Ancak tedavi günde 2 tabletle sınırlı olabilir ve ilaçlar günlük aktiviteleri engelleyen preparatlar değildir.

KADINLAR BULAŞA NEDEN DAHA AÇIK?
Kadınların bulaşa daha açık olması tamamen fizyolojik nedenlerden kaynaklanır. Dünya genelinde kadın erkek sayısının yakın olduğunu görüyoruz. Ancak Türkiye'de sosyo ekonomik özgürlüklerin yetersiz olması nedeniyle kadınlarımız kolayca hastaneye gidememekte, tanı alamamakta ve tedaviye ulaşamamaktadır.

ŞÜPHE VARSA.
HIV şüphesi taşıyan bireyler en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna ve enfeksiyon birimine başvurmalı. Erken tanı için 21. günde yaptırılabilen p24 antijen testi var. Bir de şüpheli durum sonrasındaki 3. ayda yaptırılan ve ELİSA yöntemi ile bakılan antikor testi mevcut.

Bunların sonuçları bir kaç günde çıkar. Bir insan, ateşi olduğunda, herhangi bir devlet, üniversite veya araştırma hastanesine nasıl başvuruyorsa, o şekilde başvurabilir. Önemli olan enfeksiyon hastalıkları bölümüne başvurmaktır. Ayrıca özel laboratuarlar da bu testleri yapıyor, maliyeti de çok yüksek değil.

AIDS NE ZAMAN ÖLÜME NEDEN OLUR?
Bunun net bir cevabı yok, çünkü virüsün çoğalma hızı ve hastalığın ilerlemesi kişinin bağışıklık sistemine bağlı. Tanı almış kişiler bile senelerce tedavi olmadan, yalnızca kontrol altında tutularak sağlıklı yaşamlarına devam edebiliyor.

Tanı almış kişilerin, bağışıklık sistemini destekleyen beslenme ve fiziksel aktiviteyle bile uzun yıllar tedaviye başlamadıkları oluyor. Önemli olan şüpheli bir durum sonrasında korkmadan hemen test yaptırmak ve erken tanıya izin vermek. Çünkü korkulması gereken şey virüs ya da hastalık değil, geç tanıdır.

"
1 Aralık Dünya AIDS Günü - İstanbul Aile Hekimliği Derneği | İSTAHED

1 Aralık Dünya AIDS Günü - İstanbul Aile Hekimliği Derneği | İSTAHED

1 Aralık Dünya AIDS Günü

1988’de Dünya Sağlık Örgütü tarafından HIV/AIDS farkındalığını artırmak amacıyla belirlenen 1 Aralık, Dünya AIDS Günü olarak kabul edilmiştir. Türkiye’de de bu gün, HIV/AIDS konusuna odaklanarak toplumu bilgilendirmek, duyarlılığı artırmak ve çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapmak için önemli bir fırsat olarak görülmektedir. Bu yıl, Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) “Bırakın Topluluklar Liderlik Etsin’’ temasını işlemektedir.

AIDS’i sona erdirmenin yolu toplulukların katılımından geçer. İnsanları ihtiyaç duydukları tedavi, hizmet ve destekle buluşturmakla başlamak, sağlık haklarını gerçekleştirebilmeleri için herkesi harekete geçirmek anlamına gelir. AIDS’e karşı mücadelede öncü rol oynayan bireyleri desteklemek, başarı şansını artırır. Bu, topluluk liderliğini HIV planlamalarının, programlarının, bütçelerinin ve izleme çabalarının odağına yerleştirmeyi içerir. Ayrıca, topluluk liderliğine engelleri kaldırmalı ve yerel sivil toplum gruplarının önemli çalışmalarını sürdürebilmeleri için destek sağlamalıyız.

HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü), bağışıklık sistemini etkileyerek vücut direncini azaltan bir virüstür. Bu virüsü taşıyan bireyler “HIV pozitif” olarak adlandırılır. HIV, bağışıklık sistemini zayıflatıp hastalıklara karşı direnci azaltarak, kişilerin kolayca hastalanmasına yol açabilir. AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu), HIV’in bağışıklık sistemini ciddi şekilde etkiledikten sonra ortaya çıkan bir hastalık durumudur.

HIV/AIDS, ilk tanımlandığı 1980’li yıllardan günümüze, din, dil, ırk, cinsiyet ve ülke ayrımı yapmadan hızla yayılmış ve ülke ekonomilerine önemli bir yük getirmiştir. Henüz etkili bir aşısı bulunmayan HIV/AIDS ile mücadelede en etkili yol, bu virüsün bulaşma yollarını bilerek etkili bir şekilde korunmaktır. UNAIDS’in 2022 raporuna göre, 2021 yılında dünya genelinde HIV/AIDS ile ilişkili nedenlerden dolayı 650 bin kişi hayatını kaybetmiş, 1.5 milyon kişi HIV enfeksiyonuyla tanışmıştır. Aynı raporda, 2021 yılı itibarıyla dünya genelinde HIV ile yaşayan yaklaşık 38.4 milyon insan olduğu belirtilmektedir.

HIV enfeksiyonu belirli evrelerle seyretmektedir. Virüs vücuda bulaştıktan sonra ilk 1-6 hafta içinde gerçekleşen çoğalma dönemi, HIV enfeksiyonuna özgü olmayan ve değişken belirtiler gösteren bir akut enfeksiyona neden olur. 6-12 hafta içinde, vücut HIV’e karşı antikorlar üretmeye başlar. Bu antikorlar, hastalığın teşhisi açısından önemlidir. Antikorlar gelişene kadar geçen sürede, kanda virüs bulunabilir ve bu süreçte hasta bulaştırıcı olabilir. Kişinin herhangi bir belirti veya bulgu göstermediği, ancak kişinin bulaştırıcı olabileceği 6-13 yıl (ortalama 8-10 yıl) süren asemptomatik dönemde belirtiler ortaya çıkmaz. Erken semptomatik dönemde hastaların ilk kez doktora başvurmalarına neden olan belirtiler ortaya çıkar. Bu dönemde, HIV enfeksiyonuna özgü testler yapılarak tedaviye başlanır. HIV enfeksiyonunun son evresi AIDS dönemidir. Bu dönemde bağışıklık sistemi daha da zayıflar, fırsatçı enfeksiyonlar veya özel tür kanserler ortaya çıkabilir. Özellikle bu dönemde fırsatçı enfeksiyonların tanısı, tedavisi ve önleyici tedavi önemlidir. İleri evre hastalarda, tedaviye rağmen yeni bir AIDS belirtisi ortaya çıkma riski yüksektir ve bu durum genellikle hastalığın ilerlemesini engelleyemez.

HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır ve korunma önlemleri tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur. Toplumda yeni vakaları azaltmanın temel adımı, halkın HIV enfeksiyonu ve bulaş yolları konusundaki farkındalığını artırmaktır. Sağlık eğitimi, toplumun hastalıklardan korunmasında en etkili yöntemlerden biridir. Bireyler, HIV/AIDS enfeksiyonunun bulaşma yolları hakkında bilgilendirildiklerinde, etkili korunma yöntemlerini kullanarak enfeksiyon bulaşını önleyebilir veya riskli davranışlardan kaçınabilirler. HIV/AIDS ile ilgili epidemiyolojik veriler, bu bilgilendirme çalışmaları sırasında belirli yaş gruplarını ve ortak özelliklere sahip olan grupları hedeflemenin önemini vurgulamaktadır.

Dünya genelinde HIV/AIDS sıklığı pek çok ülkede değişiklik gösterse de, riskli cinsel davranış geçmişine sahip bireyler, sık kan ve kan ürünleri kullananlar, madde kullanıcıları, mahkumlar, göçmenler, evsizler ve sağlık çalışanları, yüksek riskli grupları oluşturan kişilerdir.

2014 Avrupa rehberinde ise aşağıdaki durumları sağlayan bireylerin “reddetmedikçe test edilmeleri” önerilmiştir:

» Cinsel yolla bulaşan enfeksiyon kliniklerine başvuran tüm bireyler

» Tıbbi öyküsüne göre HIV ile temas etmiş olduğu düşünülen bireyler

Akut retroviral hastalık veya immün süpresyon ile ilişkili belirti Geçirilmiş veya güncel CYBE öyküsü Cinsel istismara uğrama HIV ile enfekte olan bireyin bilinen cinsel eşleri Damar içi ilaç kullanıcısında iğne paylaşımı öyküsü HIV prevelansının yüksek olduğu ülkede cinsel ilişki öyküsü HIV enfeksiyonu riski olan bireylerin (örneğin HIV’in endemik olduğu ülkede yaşayan) cinsel eşleri Rutin HIV taraması başlamadan önce kan veya kan ürünü alma öyküsü (çoğu Avrupa ülkesinde 1985 yılından önce)

» Risk faktörüne bakılmaksızın tüm gebeler

» Kendileri test olmak isteyen bireyler (özellikle de daha önce test yaptırmamışlarsa)

HIV enfeksiyonu, HIV pozitif kişilerle aynı iş yerinde çalışmakla, aynı okulda okumakla, aynı ortamda bulunmakla, ortak çatal kaşık kullanmakla, dokunmak ve tokalaşmakla, telefon, kitap, defter gibi araçlar ile duş-banyo alanlarını, havuzları, tuvaletleri ortak kullanmakla, böcek ısırması ve sinek sokması ile bulaşmaz.

HIV bulaş yolları,

En sık bulaş yolu korunmasız cinsel ilişki(%80-85), Cinsel temasın en sık bulaş yolu olduğu göz önüne alındığında, bu yolla korunma büyük bir önem arz etmektedir. HIV enfeksiyonunun bulaşmasını kesin olarak önlemek için, cinsel aktiviteden tamamen kaçınılabilir veya enfekte olmayan bir partnerle monogamik bir ilişki sürdürülebilir. Cinsel temas sırasında prezervatif kullanımının koruyuculuğu, prezervatifin lateksten olması, doğru ve sürekli kullanılması, yırtık veya delik içermemesi şartıyla kanıtlanmıştır. Ayrıca, kadınlar için özel olarak tasarlanmış intravajinal kondomlar da doğru ve sürekli kullanıldığında etkili olabilmektedir.

Kan ve kan ürünleri kullanımı(%9), 1986 yılından bu yana kan ve kan ürünleri ile bulaşmaya karşı koruma amacı ile tüm kan ve kan ürünleri HIV yönünden test edilmekte ayrıca 1987 yılından beri organ ve doku nakilleri öncesinde de gerekli testler yapılmaktadır.

Enfekte anneden bebeğe geçme: Anneden bebeğe geçişte önemli olan HIV prevalansı yüksek olan bölgelerde doğurganlık yaşındaki ve HIV infeksiyon riski belirlenmiş olan kadınlara tüm bulaş yollarını öğretebilmektedir. Eğer kadın HIV pozitif ise doğum kontrol yöntemleri öğretilmeye çalışılmaktadır. Buna rağmen gebe kalan HIV pozitif kadınlara erken dönemde kürtaj yapılması pek çok ülke tarafından kabul edilmektedir. Eğer anne adayı bebeği doğurmakta ısrarlı ise gebeliğin son trimestrında anneye, doğumdan sonra da bebeğe antiretroviral tedavi başlanmakta ve hasta yakın takibe alınmaktadır. Vajinal doğuma göre elektif sezaryenin uygulanmasının bebeğe HIV geçişini 4-5 kat daha azalttığı belirtilmektedir. Anne sütü ile virüsün geçişi gösterildiğinden annenin bebeği emzirmemesi önerilmektedir.

Erken dönemde başlanan tedavi, düzenli takip ve etkili tedavi süreci, bulaşın önlenmesinde kritik bir rol oynamaktadır. Tedaviye erken başlama, kişinin yaşam süresini uzatma, yaşam kalitesini artırma ve HIV ile ilişkili hastalıkları ve ölümleri azaltma potansiyeli taşır. Ayrıca, hamilelik sürecinde annelerin ve doğum sonrasında bebeklerin korunması amacıyla uygulanan önleyici tedavi, anneden bebeğe HIV bulaşını büyük ölçüde engelleyebilir.

Son 20 yıl içinde HIV tedavisi konusunda önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Anti-retroviral terapi (ART), HIV enfeksiyonunu kontrol altına almak ve hastalığın ilerlemesini önlemek için kullanılan etkili bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi, virüsün çoğalmasını engelleyen ilaçları içerir.

U=U (Undetectable = Untransmittable) ya da Türkçe karşılığıyla B=B (Belirlenemeyen = Bulaşmayan) kavramı, düzenli ART tedavisi gören ve virüs seviyeleri belirlenemeyecek kadar düşük olan bireylerin HIV’i cinsel yolla başkalarına bulaştırma riskinin yok denecek kadar azaldığını ifade eder. Bu durum, viral yükün belirlenemeyecek kadar düşük olduğunda, kişi HIV’i bulaştırma olasılığının çok düşük veya sıfır olduğu kabul edilir.

Bu bilgi, HIV ile yaşayan bireylerin düzenli tedavi alarak viral yüklerini düşük seviyelerde tutmaları durumunda, cinsel temas, hamilelik ve doğum sırasında bulaştırma riskinin önemli ölçüde azaldığını göstermektedir. Ancak, bu durumun devam etmesi için düzenli tedavi önemlidir. Tedavi kesildiğinde veya düzensiz alındığında, viral yük yükselir ve bulaştırma riski artabilir.

Bu noktada, HIV ile yaşayan bireylerin düzenli sağlık kontrolüne ve tedaviye erişimine sahip olmaları, bu gelişmelerin tam anlamıyla faydalı olabilmesi için kritiktir. Ayrıca, toplumda HIV ile ilgili doğru bilgi ve farkındalığın arttırılması, HIV ile yaşayan bireylere destek sağlanması ve HIV’e karşı stigma ve ayrımcılıkla mücadele edilmesi de önemlidir.

Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) dünya çapında HIV pandemisini sonlandırmak amacıyla daha önceden belirlediği 90-90-90 tanı-tedavi-viral baskılama hedeflerini, 95-95-95 olarak güncelledi. Buna göre, 2030 yılına kadar, HIV ile yaşayan kişilerin yüzde 95’inin tanı almış olması, tanı almış kişilerin yüzde 95’inin tedavi altında olması, tedavi gören kişilerin de yüzde 95’inin viral yükünün baskılanmış olması hedefleniyor. Aile Hekimlerinin bu konudaki farkındalığının artması, bireylerin tanı almasındaki gecikmeyi önleyerek virüs bulaşının azalmasında önemli bir rol oynayabilir. Ayrıca, tedavi sürecinin devamlılığını sağlamak da bu etkileşimin önemli bir parçasıdır.

Ülkemizde HIV/AIDS yeni vaka sayısını azaltmak ve hastalığa bağlı ölümleri önlemek amacıyla Sağlık Bakanlığı’nın desteğiyle Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri (GDTM) kurulmuştur.

GDTM’ler, HIV/AIDS riski taşıyan gruplara ve HIV/AIDS şüphesi bulunan herkese danışmanlık hizmeti sunmayı amaçlamaktadır. Ayrıca, gizlilik esaslarına uygun olarak anonim ve ücretsiz HIV/AIDS testi yapma imkanı sağlamaktadır. Pozitif test sonucu alan bireyleri tanı ve tedavi için uygun bir merkeze yönlendirmek de GDTM’lerin görevleri arasındadır.

Toplumun bu hizmetlerden haberdar olmasını ve faydalanma olanağını artırmak amacıyla, aşağıda iletişim bilgileri bulunan Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri aktif olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

İSTANBUL – Beşiktaş Belediyesi Sağlıklı Yaşam Merkezi

Hizmet Saatleri: Hafta içi her gün 09:00- 16:00 mesai saatleri arasında

Randevu almak için: 0212 258 24 16

Adres: Cihannuma Mah. Bostancı Veli Sok. 5/A Beşiktaş – İSTANBUL

İSTANBUL – Şişli Belediyesi Boysan Yakar Gönüllü Test ve Danışmanlık Merkezi

Hizmet Saatleri: Hafta içi her gün 17:00-20:00 saatleri arasında (hem HIV hem de sifiliz testi yaptırılabilir.)

Bilgi almak için: 444 31 12

Adres: Şişli Belediyesi Ek Hizmet Binası 2. Kat, Merkez Mahallesi, Darülaceze Cad. No:12/1 Şişli – İSTANBUL

KAYNAKLAR:

HIV/AIDS Tanı Tedavi Rehberi 2019 T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Erişim: https://hsgm.saglik.gov.tr/depo/birimler/Bulasici-hastaliklar-db/hastaliklar/HIV-ADS/Tani Tedavi_Rehberi/HIV_AIDS_Tani_Tedavi_Rehberi https://thepath.unaids.org/wp-content/themes/unaids2023/assets/files/2023_report.pdf https://www.klimik.org.tr/wp-content/uploads/2019/01/HIV_AIDS-El-Kitabı-21.01.-son-düzeltme.pdf Güzin Zeren Öztürk, Seçil Günher Arıca, 50 Başlıkta Birinci Basamakta HIV/AIDS TAHEV Yayınları No: 8 ISBN – 978-605-86746-7-7 Sertifika No: 49723 https://tahev.org.tr/download/50_Baslikta_Birinci_Basamakta_HIV_AIDS.pdf https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/198216 https://www.cdc.gov/hiv/risk/art/index.html

Bilim Komisyonu Üyesi
Dr. Pınar Özbakış

"
AIDS Hastalığı Nedir? Tanısı Nasıl Konur? Hisar Hospital Intercontinental

AIDS Hastalığı Nedir? Tanısı Nasıl Konur? Hisar Hospital Intercontinental

AIDS Hastalığı Nedir? Tanısı Nasıl Konur?

Edinilmiş immün yetmezlik sendromu olarak bilinen AIDS, HIV enfeksiyonunun kronik olarak gelişmesi sonucu oluşan bir hastalıktır. Çeşitli yollar aracılığıyla vücuda giren HIV, beyaz kan hücrelerini yok eden bir retrovirüstür. İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü olarak adlandırılan HIV, bağışıklık hücreleri olan T lenfositleri enfekte eder ve onları yok eder. Enfekte olan vücut bulaşın erken dönemlerinde herhangi bir belirti vermeyebilir veya grip benzeri semptomlara neden olabilir. 2 alt türü bulunan HIV, tedavi edilmediğinde yavaş yavaş gelişerek aylar veya yıllar sonra AIDS oluşmasına yol açabilir.

Kesin bir tedavisi bulunmayan edinilmiş immün yetmezlik sendromu, HIV enfeksiyonunun hafifletilmesi ve kontrol altına alınması ile yönetilebilir. Bulaşın önlenmesini ve normal yaşama dönülmesini sağlayan birtakım tedaviler mevcuttur. Antiretroviral tedaviler (ART) olan bu uygulama, virüsün kanda kendini kopyalamasını engelleyebilir ve viral yükün düşmesini sağlayabilir. Kanda ölçülebilir miktarda HIV bulunmayan kişilerin viral yükü düşüktür. Viral yükün düşürülmesi HIV tedavisinin olumlu sonuç verdiğini ve HIV bulaşının minimuma indirildiğini gösterebilir.

AIDS Hastalığı Nedir?

AIDS hastalığı insan bağışıklık yetmezliği virüsünün (HIV) vücut akyuvarlarını enfekte etmesi ve yok etmesi sonucu bağışıklık sisteminin zayıflaması ile oluşan bir sağlık sorunudur. Vücut sıvıları ile vücuda giren HIV, CD4 akyuvar hücrelerini hedef alarak bağışıklık sistemini tehdit eder. CD4 hücrelerinin içine girerek hücrenin DNA yapısını değiştirebilir. Akyuvarları enfekte eder ve hücreleri öldürmeye başlayabilir. Bu sayede kanda daha fazla HIV yayılmış olur. Yayılan virüsler yeni CD4 hücrelerini hedef alarak etki mekanizmasını genişletebilir. HIV ile enfekte olan akyuvar sayısı artabilir ve sağlıklı bağışıklık hücrelerinin sayısı azalabilir. Vücudun doğal savunma hücreleri olan CD4 hücrelerinin sayısı azaldıkça vücut yeni enfeksiyonlara açık hale gelebilir. Bu enfeksiyonlar “fırsatçı enfeksiyonlar” olarak adlandırılır. Mantar ve bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlar, bazı kanser türleri, tüberküloz fırsatçı enfeksiyonlar arasındadır.

CD4 beyaz kan hücreleri vücut bağışıklık sistemi hakkında genel bilgi verebilir. HIV gelişmesinin değerlendirilmesi amacıyla CD4 hücreleri kontrol edilebilir. Kanda olması gereken CD4 düzeyi 500-1500 hücre/mm3’tür ve tedavi edilmeyen HIV bu düzeyleri düşürebilir. Hücre sayısı 200 hücre/mm3 altına düşmesi HIV enfeksiyonunun ilerlediğinin ve bağışıklık sisteminin zarar gördüğünü gösterebilir. Bu durumda vücut enfeksiyonlara karşı savunmasız hale gelebilir ve hayati tehlike oluşabilir.

Tanısı Nasıl Konur?

HIV enfeksiyonunun teşhisi 3 şekilde yapılabilir. Kan ve tükürük örneklerinin alınarak laboratuvarda incelenmesi sonucu HIV varlığı tespit edilebilir. Tanı konulmasında kullanılan testler şunları kapsayabilir.

Antikor Testleri: En hızlı uygulanan ve kendi kendine sonuç veren bir testtir. Vücutta HIV’e karşı oluşan antikorların kan ve tükürük örneklerinde saptanması amaçlanır. Damardan alınan kandaki antikorlar, tükürük ve parmak ucundan alınan örneklerden daha hızlı saptanabilir. Antijen/ Antikor Testleri: Genellikle damardan alınan kan örneklerinin incelenmesi şeklindedir. Kanda HIV antijeninin ve virüse karşı oluşturulan antikorların saptanması amaçlanır. Parmak ucundan kan örneği alınması ile hızlı sonuç verebilen testler de mevcuttur. Nükleik Asit Testi (NAT): Yakın zamanda HIV`e maruz kaldığı düşünülen, HIV erken semptomları gösteren ve diğer HIV testleri negatif çıkan bireyler için uygulanabilir. Alınan kan örneği ile kişinin dolaşımında HIV bulunup bulunmadığı veya ne düzeyde virüs bulunduğu hakkında bilgi verebilir.

Kendi kendine ve parmaktan kan örnekleri alınarak yapılan testler ortalama 20-30 dakika sürebilir. NAT ve antijen/ antikor testlerinin sonuçlanması birkaç gün sürebilir.

AIDS Olup Olmadığını Nasıl Anlarız?

AIDS, HIV enfeksiyonunun ileri evresi olarak kabul edilebilir. Edinilmiş immün yetmezlik sendromu gelişmesi sessiz olabilir veya ilk aşamalarda hafif belirtiler görülebilir. Bununla birlikte AIDS’e neden olan HIV enfeksiyonunun olup olmadığını anlamanın tek yolu test yapmaktır. HIV her zaman belirgin semptomlar göstermeyebilir. Bununla birlikte herkeste farklı semptomlar oluşabilir. Tipik olarak 3 evreden oluşan edinilmiş immün yetmezlik sendromu, kişinin hangi evrede olduğuna bağlı olarak tepkiler verebilir.

HIV testi pozitif sonuç verdiğinde antiretroviral tedavinin sağlanması gerekir. Antiretroviral tedavi (ART) ile viral yük düşürülebilir ve diğer bireylere HIV bulaşı riski azaltılabilir. Ek olarak ART sayesinde normal hayata dönüş kolaylaşabilir ve ortalama yaşam ömrü uzayabilir. HIV testi negatif ise bulaşı ve HIV enfeksiyonu gelişmesini önlemeye yardımcı uygulamalar mevcuttur. Temas öncesi profilaksi (PrEP), enfekte kişiler ile cinsel ilişki veya aynı enjeksiyonu kullanımdan sonra alınan ilaçlar (PEP), olası bir temastan sonra virüsün vücutta tutunmasını engellemek amacıyla alınan HIV ilaçları önlem uygulamaları arasında sayılabilir.

Hangi Yollar İle Bulaşır?

HIV, vücuttaki çeşitli sıvılar aracılığıyla bulaşan bir retrovirüstür. Vücut sıvılarının insanlar arası paylaşımı sonucu HIV bulaşması gerçekleşebilir. HIV bulaşını sağlayan bu yollar şunlar olabilir:

Kan, Vajinal sıvı, seminal sıvı ve meni, Rektal sıvı, Anne sütü.

Korunmasız vajinal veya anal cinsel ilişki, uyuşturucu enjeksiyonlarının ortak kullanılması, dövme ve piercing işlemi uygulanan iğnelerin paylaşılması, HIV ile enfekte bireylere uygulanan iğnenin diğer kişilere batması, doğum olayı ve emzirme vücut sıvılarının insanlar arası bulaşını sağlayabilir. Hamilelik, doğum ve anne sütü aracılığıyla bebeğe HIV bulaşması, perinatal HIV bulaşı olarak bilinir. HIV, sarılmak, tokalaşmak, dokunmak yoluyla bulaşmaz. Cilt üzerinde kesik veya yara olmadığı sürece HIV temas ile yayılamaz. Ortak yemek tabakları, çatal-kaşıklar, klozetler, kapı kolu vb. eşyalar üzerinden HIV bulaşı gerçekleşmez. Hava ve su ile yayılmayan HIV aynı zamanda sivrisinek ve böcek ısırıkları aracılığıyla da yayılamaz.

Belirtileri Nelerdir?

Yeni bir HIV vakasında ilk 2-4 hafta içerisinde grip benzeri belirtiler başlayabilir. Akut enfeksiyon evresi olarak adlandırılan bu dönem birkaç hafta boyunca devam edebilir. Bu evrede oluşabilen semptomlar şunlar olabilir:

Yüksek ateş, Baş ağrısı, Deri döküntüsü, Eklem ve kas ağrıları, Boyun, kasık vb. bölgelerde şişmiş lenf bezleri.

Genellikle soğuk algınlığı veya grip ile karıştırılabilen akut HIV evresinde mutlaka test yapılması önerilir. Akut evreden sonra klinik gizli evrede HIV enfeksiyonu sessiz ilerlemeye devam edebilir. Bu dönemde genellikle herhangi bir semptom görülmeyebilir. Son evre HIV, bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucu ciddi belirtiler gösterebilir:

İstenmeyen ve ani kilo kaybı, Yüksek seyreden ateş, Kronik ishal, Yorgunluk veya tükenmişlik, Gece terlemesi, Ağızda pamukçuk oluşması, Akciğer iltihaplanması.

İleri evre HIV, hafıza sorunları ve depresyona yol açabilir, vücudun farklı bölgelerinde yaralara neden olabilir. Belirtilerden birkaçı veya tamamının görülmesi durumunda mutlaka doktorunuza danışınız.

Kesin Bir Tedavi Yolu Var Mıdır?

HIV ve AIDS’in kesin bir tedavi yolu yoktur. HIV ile enfekte olan herkese antiretroviral tedavi (ART) önerilir. ART’nin amacı HIV’in kanda kopyalanmasını ve çoğalmasını önlemek, viral yükü azaltmak ve bağışıklık sistemini desteklemektir. Viral yükün azaltılması, kandaki virüsün tespit edilemeyecek kadar düşük oranlarda olması sağlanarak elde edilebilir. Bu sayede virüsün diğer kişilere yayılma riski azaltılabilir ve virüs kontrol altında tutulabilir. ART, HIV’i kesin olarak tedavi edemez ancak yaşam koşullarının iyileştirilmesini sağlayabilir.

Antiretroviral tedavi, her gün düzenli olarak alınması gereken ilaç kombinasyonlarını içerir. İlaçlar hap veya enjeksiyonlar şeklinde olabilir. Birden fazla ilacın tek bir kapsül veya hapta birleştirildiği tedaviler de mevcuttur. Her ilaç grubu virüse farklı mekanizmalardan etki edebilir. Hangi semptomların görüldüğü veya hangi evrede bulunduğu fark etmeksizin HIV ile enfekte olan her bireye antiretroviral tedavi başlanmalıdır.

Sıkça Sorulan Sorular

AIDS ilerlemiş HIV enfeksiyonu olmasının yanı sıra fırsatçı enfeksiyonların gelişimine açık bir sağlık problemidir. Bu durumda bağışıklık sistemi güçsüz hale gelebilir ve hayati tehlike oluşturabilir. HIV enfeksiyonu ve AIDS ile ilgili en çok merak edilen soruları görmek için yazının devamını okuyabilirsiniz.

"
Başkent Üni̇versi̇tesi̇ Ankara Hastanesi̇ - Sağlık Rehberi

Başkent Üni̇versi̇tesi̇ Ankara Hastanesi̇ - Sağlık Rehberi

Sağlık Rehberi

AIDS, türkçe açılımı Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu olan ve HIV isimli virüsün neden olduğu bir hastalık tablosudur. Vücudun bağışıklık sistemini zayıflatarak ilerleyen bu virüs, tedavi edilmediği taktirde ağır enfeksiyonlar ya da kanser hastalıkları nedeniyle ölüme yol açar. Tüm dünyada en sık bulaşma yolu cinsel yoldur. Çoklu cinsel eşi olan kişilerle, para karşılığı seks yapan kişilerle, cinsel yolla bulaşan başka hastalıklar geçirmiş kişilerle ve elbette HIV pozitif olduğu bilinen kişilerle korunmasız cinsel ilişki bulaş açısından en riskli davranışlardır. Hastalık kan yolu ve parenteral yol ile damardan uyuşturucu kullanan bağımlılara, kontrolsüz kan ve kan ürünü verilen hastalara, jilet, makas, manikür-pedikür seti, dövme aletleri, diş hekimliği aletleri, iğne ucu gibi kesici delici aletlerin ortak kullanıldığı tüm insanlara bulaşabilir. Alınan kan ve kan ürünü ile bulaş riski % 100 e yakındır bu nedenle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kan ve kan ürünlerinin HIV açısından taranması zorunlu hale getirilmiştir. HIV pozitif anneden bebeğe HIV geçişi genelde son üç aylık dönemde ve özellikle doğum esnasında olur. Doğum sonrasında ise emziren anne bebeklerinde bulaş oranı artar. Gelişmiş ülkelerde uygulama emzirmenin kesilmesi şeklindedir ancak gelişmemiş ülkelerde emzirmenin tek besin kaynağı olması nedeniyle karar vermek zordur. Hastalık ilk kez 1981 yılında Amerika’da saptanmıştır. Ülkemizde 1985 yılından itibaren görülmektedir.1985 yılından 2015 yılı sonuna kadar ülkemizde bu virüsü taşıdığı saptanan toplam hasta sayısı Sağlık Bakanlığı verilerine göre 12500 civarıdır. Bu sayı ülkemizde tanı almış diğer ülke vatandaşlarını da içermektedir.

Sağlık Bakanlığı ’nın yayınladığı en son verilere göre 2015 yılı içinde saptanan virüsü taşıyan hasta sayısı yaklaşık 2200 dür. Hastaların çoğunluğu İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Bursa gibi büyük ve turistik şehirlerde yaşamaktadır.

Dünyadaki genel durumu özetleyecek olursak, Dünya Sağlık Örgütü 2015 yılı verilerine göre tüm dünyada HIV virüsü taşıyan ve AIDS tanısı alan toplam hasta sayısı 36.7 milyon, 2015 yılı içinde AIDS ve AIDS’e bağlı hastalıklar nedeniyle ölen hasta sayısı ise 1.1 milyondur. Bugüne kadar dünya üzerinde AIDS nedeniyle ölen hasta sayısı ise yaklaşık 35 milyondur.

HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) kan yolu ile, ortak enjektör veya benzeri delici alet kullanımı ile (parenteral yol), cinsel yol ile ve HIV taşıyan anneden bebeğe gebelik ve doğum sırasında ya da emzirme ile bulaşan bir virüstür. Virüsün vücutta bulunması hastalık tablosu oluşturduğu anlamına gelmez. Virüsü hiçbir belirti göstermeden yıllarca kanında taşıyan insanlar vardır. ‘HIV pozitif ‘ olarak tanımlanan ve normal hayatlarına devam eden bu insanlar hastalığın yayılmasında etkilidirler.

HIV Hastalığının Seyri

Virüs vücuda girdikten 2-6 hafta sonra grip benzeri bir hastalık tablosu yapar. Tüm hastalarda görülmeyen bu tablo genelde üst solunum yolu enfeksiyonu olarak düşünülür ve atlanır. Hasta ancak şüpheli cinsel ilişkisinden bahsederse hekimin aklına gelebilir. Bu dönemde hastada ateş, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ve eklem ağrısı, lenf bezlerinde büyüme, bulantı, kusma, ishal ve deri döküntüleri gibi belirtiler olabilir. Bu belirtiler birkaç hafta içinde kendiliğinden geçer.

Hastalığın grip benzeri ilk dönemi atlatıldıktan sonra ortalama 8-10 yıl süren virüsün belirti vermediği sessiz döneme geçilir.Yıllar içinde virüsün kanda çoğalmasıyla birlikte bağışıklık sistemi zayıflamaya başlar. Kandaki virüs miktarı artar ve vücudun savunma hücrelerinin bir bölümünün (CD4 hücreleri) sayısı azalmaya başlar, böylece kişi enfeksiyonlara açık hale gelir.

Nedeni Açıklanamayan Ateş Yüksekliği,
Hızlı Kilo Kaybı
Geçmeyen Halsizlik
Geceleri Daha Fazla Olmak Üzere Aşırı Terleme
Geçmeyen İshal
Ağız içinde ağrılı yaralar ve mantar enfeksiyonuna bağlı beyaz lekeler,
Kadınlarda sık tekrar eden vajinal mantar enfeksiyonu,
Geçmeyen öksürük ve beraberinde nefes darlığı
Vücutta özellikle boyun kısmında ele gelen büyümüş lenf bezleri,
AIDS ile ilişkili olduğu gösterilmiş çeşitli kanser hastalıkları da ilerleyen dönemlerde ortaya çıkmaktadır.

Hastalığın Tanısı Nasıl Konur?

En sık kullanılan test ELISA yöntemi ile kanda bakılan HIV antikorlarıdır. Antikor vücudun yabancı olarak algıladığı mikroba karşı ürettiği maddedir. Vücudun antikorları üretmesi zaman alır. Bu nedenle özellikle şüpheli cinsel ilişki nedeniyle gelen hastalarda başvuru anında HIV antikorları bakmak anlamlı değildir. HIV’e karşı vücudun antikor oluşturması 3 hafta ile 6 ay arası bir süre alır. Çoğunlukla 4-10 haftada kanda tespit edilir hale gelir. Antikorların kanda tespit edilemediği bir pencere dönemi vardır. Bu dönemde kanda ortaya çıkan antijen adı verilen ve virüse ait olan maddeler tespit edilerek tanı konabilir. HIV bulaşı sonrası ilk ortaya çıkan antijen P24 antijenidir.

HIV’in erken tanısı için geliştirilen HIV Combo isimli test hem bahsettiğimiz antikorları ve hem de P24 antijenini kanda saptayabilmektedir. Özellikle şüpheli temastan sonra 3-6. Haftada bakıldığında erken tanı için faydalıdır. Hastanemizde bulunan yeni kuşak HIV Combo testi HIV tanısı için kullanılmaktadır. Pozitif çıkan kan örneği ise mutlaka Western Blot isimli test ile doğrulanır. HIV pozitif saptanan hastalar isimleri açıkça yazılmadan özel kodlama yöntemleriyle kayıt altına alınır ve Sağlık Müdürlüğü’ne bildirilir.

AIDS ’ten korunmak için .

Dünya genelinde HIV bulaşını engellemede en etkili yol güvenli cinsel ilişkidir bu nedenle HIV taşıyıcısı olup olmadığı bilinmeyen partner ile girilen cinsel ilişkide mutlaka kondom (prezervatif) kullanılmalıdır. Korunmasız ve şüpheli cinsel temas durumunda İnfeksiyon Hastalıkları uzmanına başvurulmalıdır.

Kesici delici aletler (jilet, enjektor ucu, manikur-pedikur seti vb.) ortak kullanılmamalıdır. Kalıcı cinsel partnerlerin HIV testi yaptırması önerilir.

Hastalığın tedavisi nasıl yapılır?

HIV’i kandan tamamen temizleyecek ya da hastalığı ortadan kaldıracak bir ilaç henüz geliştirilememiştir ancak tüm dünyada kullanılan ve çeşitli antiviral ilaçların kombine edildiği tedavi rejimleri umut vericidir. Bu tedavilerle virüsün çoğalması baskılanmakta ve vücudun savunma sistemi enfeksiyonlar ile mücadele edebilecek kapasitede tutulmaktadır böylece hastaların yaşam süreleri ve yaşam kaliteleri belirgin arttırılmaktadır. Dünya Sağlık örgütü verilerine göre 2015 yılı sonu itibariyle 17 milyon HIV+ hasta tedavi almaktadır ve bu sayı toplam hasta sayısının %46’sına denk gelmektedir. Dünya Sağlı Örgütü’nün önerisi olan ‘tüm HIV+ kişileri tedavi etme ilkesi’ ile antiviral tedavi gereksinimi olan kişi sayısının 36.7 milyondan 28 milyona düşeceği düşünülmektedir. Tedavide kullanılan ilaçların edinilebilirliğinin artması hedefine 2020 yılında ulaşılması durumunda AIDS epidemisinin (salgın) 2030 yılında sonlanması hedeflenmektedir. Ülkemizde AIDS takip ve tedavisi belli merkezlerde yürütülmektedir. Bu hastalığın takip ve tedavisi her sağlık kurumunda yapılmamaktadır. Büyük şehirlerde belli üniversite ve eğitim araştırma hastanelerinde yapılırken küçük şehirlerde şüphelenilen ya da tanı alan hastalar bölge hastanelerine yönlendirilmektedir.

AIDS hastalarının yaşadığı zorluklar nelerdir?

HIV vücüdun savunma sistemi olan bağışıklık sistemini çökerterek ilerlediği için hastalığın kendisi fiziksel açıdan oldukça yıpratıcıdır. Süreklilik gösteren halsizlik, sık tekrarlayan enfeksiyon hastalıkları ve ömür boyu alınan yoğun ilaç tedavisi hem psikolojik hem fiziksel açıdan günlük hayatı zorlaştırır. Tüm dünyada hastaların tanılarını çevreleriyle paylaşmalarıyla birlikte karşılaştıkları damgalanma ve ayrımcılık, sosyal ve özel hayatlarında önemli sorunlar doğurur. Hastalar için zaten zor olan takip ve tedavi süreci iyice zorlaşır. Bu konuda yaşanan problemler ancak hastalık hakkında bilinçlenme ile azaltılabilir.

AIDS Nasıl Bulaşır ?

Korunmasız İlişki Madde Enjeksiyonu Kan Transferi Hamilelik, doğum, emzirme

AIDS Nasıl Bulaşmaz ?

Dokunma Ortak Eşya Kullanımı Böcek Isırması Ortak Tuvalet Kullanımı
HIV / AIDS - Medicalport Tuççevik Hastanesi

HIV / AIDS - Medicalport Tuççevik Hastanesi

HIV / AIDS

HIV, yani human immundeficiency virüs, dünyada ve KKTC’de din, dil, etnik köken, meslek, yaş, cinsel yönelim, kadın, erkek, çocuk ayrımı yapmadan herkesi etkileyebilir. HIV çağımızın hastalığıdır ve bu konuda bilgilenmek için herkese iş düşmektedir. HIV hepimizi ilgilendirmektedir.

Dünyada durum nedir?

Birleşmiş Milletler’e bağlı UNAIDS’in verilerine göre yeni HIV enfeksiyonlarının, tedavi seçeneklerine ulaşmada artışla AIDS tablosuna ilerlemenin ve hastalıkla ilintili ölümlerin sayısında azalma olmakla birlikte 2018 yılında dünyada 1.7 milyon yeni HIV infeksiyonu teşhis edilmiştir. Bunlarla birlikte dünyada HIV ile yaşayan toplam 37.9 milyon kişi olmuştur. Yine 2018 yılında 770 bin kişi AIDS ile ilişkili tablolarla hayatını kaybetmiştir.

HIV (Human Immunodeficiency Virus) nedir?

Türkçe’de ‘’İnsan Bağışık Yetmezlik Virüsü’’ olarak adlandırılan bir virüstür. HIV ile enfekte olan bir kişinin tedavi almaması, bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve etkisiz hale gelmesine neden olur. Virüs CD4 lenfosit dediğimiz beyaz kan hücrelerine yerleşir ve çoğalmaya başlar. Uzun yıllar içerisinde ise bağışıklık sisteminin zayıflamasına sebep olur.

AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome) nedir?

Türkçe’de ‘’Kazanılmış Bağışık Yetmezlik Sendromu’’ olarak adlandırılan HIV’in neden olduğu hastalıklar bütünüdür. Normalde sağlıklı bir kişide bağışıklık, yani CD4 sayısı 600 ile 1200 arasındadır. Ancak AIDS evresine geçmiş bir HIV pozitif kişinin CD4 sayısı 200 ‘ün altına inmiştir. CD4 sayısı 200’ün altına düştüğünde, kişinin bağışıklık sistemi ciddi şekilde zayıflar ve fırsatçı enfeksiyonlar ve kanserler çok daha kolay gelişebilir. Yani kısacası her HIV pozitif kişi AIDS değildir. AIDS tablosu, HIV hastalığının ilerlemiş son evresidir diyebiliriz.

HIV virüsü vücuda girdikten sonra hastalık süreci nasıldır?

Virüs vücuda girdikten sonra genelde bir ay içerisinde kişide grip benzeri şikayetlere neden olur. Bundan dolayı hastalık ilk aşamada kolayca gözden kaçabilmektedir. Hastalar genelde eve grip reçetesi ile gönderilmekte ve bu döneme “Akut Retroviral Sendrom” adı verilmektedir. Bu dönemde hiçbir belirti ve bulgu görülmeyebileceği gibi hızlı kilo kaybı, kuru öksürük, tekrarlayan ateş veya gece terlemeleri, açıklanamayan yorgunluk, büyümüş koltuk altı, kasık veya boyun lenf bezleri gibi yakınmalar ve bulgular da olabilmektedir.

Bu dönemden sonra hastalık sessiz dönem yani latent döneme girer. Bu dönemde çok yakınma ve bulgu vermeden yıllar içerisinde (2-10 yıl) yavaş yavaş CD4 sayısı tükenmeye ve düşmeye başlar. Yukarıda açıklandığı gibi CD4 sayısı 200’ün altına düştüğünde, kişinin bağışıklık sistemi ciddi şekilde zayıflar ve fırsatçı enfeksiyonlar ve kanserler ortaya çıkmaya başlar.

HIV tanısı nasıl konur?

HIV tanısı için herhangi bir laboratuvarda kan testi yaptırmanız yeterlidir. Ülkemizde tüm devlet hastanelerinde HIV testi yapılabilmektedir. Ayrıca pek çok özel hastanede ve laboratuvarda da test yapılmaktadır. Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde isim vermeden de test yaptırmak mümkündür. Tek yapmanız gereken enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurmaktır.

Hastalık nasıl bulaşır?

Korunmasız oral, anal ve vajinal cinsel ilişki sırasında virüs vücuda girebilir. Her tip korunmasız cinsel ilişki ile HIV ve diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar bulaşabilmektedir.

Ayrıca kan ürünlerinin nakli, ortak enjektör kullanımı, anneden bebeğe, dövme veya piercing ve kaza ile enjektör iğnesinin vücuda batması (HIV pozitif kişinin) ile bulaşabilmektedir.

HIV hangi yollar ile bulaşmaz?

HIV, sosyal ilişkilerle, öpüşmekle, sarılmakla, aynı ortamda bulunmakla, aynı çatal – kaşığı, aynı havuzu, aynı tuvaleti kullanmakla, sivrisinek ısırmasıyla, gözle görünür miktarda kan içermedikçe tükürükle veya ter ile bulaşmaz. Kısacası düşünüldüğünün aksine, günlük sosyal ilişkiler ile bulaş olmaz.

Kimler risk altında? Öncellikle kimler test yaptırmalı?

HIV hastalığının toplumdaki seyrini azaltmak için, tanı almamış hastaların tanı almalarını sağlamamız gerekmektedir. Öncelikli olarak yüksek risk gruplarının belirlenmesi ve bu gruptaki kişilerin normal toplumdaki kişilere göre daha sık test yaptırmaları gerekmektedir.

Risk grubunda iseniz zaman kaybetmeden mutlaka test yaptırınız.

Risk grupları,

Korunmasız cinsel ilişki yaşayan ve birden fazla partnerle olanlar Damar içi ilaç bağımlılığı ve ortak enjektör kullanımı olanlar HIV pozitif bir kişi ile ilişki yaşayanlar Görülme sıklığı yüksek bölgelere seyahat eden ya da orada yaşayanlar Cinsel saldırıya maruz kalanlar Erkekler arası homoseksüel ilişki yaşayanlar

Risk grubundayım, HIV hastalığından nasıl korunabilirim?

Kondom yani prezervatif kullanımı, Cinsel ilişki yoluyla HIV bulaşması cinsel sıvıların cinsel organlara, anüse ağıza ya da açık yaralara teması ile olur. Kondom kullanmak halen HIV’den korunmanın en güvenilir yöntemidir. Ülkemizde, hem erkekler hem de kadınlar için kondom mevcuttur. Cinsel ilişkinin her çeşidinde ve doğru kullanılması halinde bulaş riski %0’a (SIFIR) yaklaşmaktadır. Kondomun son kullanma tarihine, ambalajı açıp kullanırken yırtılmamış olduğuna dikkat etmek önemlidir Tedavi almak, HIV pozitif kişilerin güncel tedavilerle başarılı bir şekilde tedavi edilmesi sonrası virüsü bulaştırma riskleri yok denecek kadar azaltılabilmektedir. Partneriniz HIV pozitif ise tedavi alması için ona destek olun. PrEP (Pre-exposure prophylaxis), 2012 yılından bu yana kullanılan PrEP, HIV bulaş riskini azaltmak için cinsel temas öncesinde alınan bir ilaç rejimidir. Bulaş riskini önemli ölçüde azaltmaktadır. PEP (Post-exposure prophylaxis), Türkçede temas sonrası korunma tedavisi olarak da bilinen bu yöntem, potansiyel riskli teması takip eden 2. ila 72. saatler arasında başlanması gereken bir ilaçtır. Kullanımının, 28 gün boyunca kesintisiz olarak devam etmesi gerekir. Bulaş riskini ortalama %80 oranında azaltmaktadır.

HIV’in tedavisi var mı? Öldürür mü?

Dünya Sağlık Örgütü’nün kronik hastalıklar listesinde olan HIV, 1996’dan bu yana mevcut gelişmiş Antiretroviral (HIV’i baskılayan) ilaç seçenekleriyle kontrol altında tutulabilmektedir. Günümüzün yenilikleri ile artık HIV günlük tek bir tablet ile tedavi edilebilmektedir. Doğru zamanda ilaç tedavisine başlayan HIV pozitif kişiler kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilirler. Geç HIV tanısı alan ve AIDS evresinde olan kişiler dahi ilaç tedavisiyle sağlıklarına geri kavuşabilmektedir. Hatta günümüzde gelişmiş tıp sayesinde HIV pozitif anneler virüsü taşımayan bebek sahibi olabilmektedir. HIV pozitif kişiler normal aile ve iş hayatlarına devam edebilmektedirler.

Dr. Emre Y. Vudalı
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı

"