Semboller 1
Allah, kendini bildirmek ve âlemi yaratm ak isteyince ku d re t d iliyle “ k û n fo l)" emrini verdi. Bir İlâhi nağme koptu. Bu nağme oniki perdede karar kıldı. On iki perdeden dört oyun doğdu. (Çerh, Raks, Muallak, Pertâv) Allah âlemi yaratınca, nurunu da onun üzerine bıraktı. Bu nurun zevkiyle bütün âlem güldü. O İlâhi N ağm e’den dört saz ve sözden, oniki perdeden vücuda gelen dört oyun, bu aleme nasip oldu. Anasır-ı Erbaa (4 eleman), bu dört oyuna uygun düştü. Aşıkpaşa, Raks Risalesi XV. Yüzyıl
. V E Y A Ş A M I S Ü R D Ü R E N E T M E N L E R DÜŞÜNCE
KAPAK: Dünyayı yaratan 4 eleman: Hava, Ateş, Su, Toprak. XIII.yy. Mozaiği, Alsace.
LÜTFEN DÜZELTİNİZ. SAYFA 88
Altındaki şekil gibi olacaktır..
(x) işareti ise Saint Andre hacına benzer ( + ) ve (x) m atem atikde bir kemiyeti çoğaltan işaretlerdir. Bunların aynı zam anda dinsel sim geler olduğu dikkate alınırsa» DOLAYLI OLARAK, Tanrı’nm insanlara verdiği ÇOĞALINIZ! buyruğu, dini inançlarla bağdaştırılarak, gerç e kİ eştiril m ektedir, diye düşünüyorum . N.E.
76. Sayfaya bakınız.
( r ) olacak öğesine Bu pencereleri
2. Bl. 78 Sf. Bakınız. ROMAN
ROMA Eski denizciler söyle diyorlardı: Beykoz sırtlarındaki Yiişa Hazretleri ile Yeni Mahalledeki Telli baba Boğazın girişinde manevi koruyuculuk yapıyorlar.
Resim ters basılmıştır.
17 kez ziyaret ettiğim bu ören yerine ait farklı izlenimlerimdir.
Bu kBabm tüm yayn tattan, FBdr ve Sanat S terleri Kanunu gereğince yazanna aB9B. AftnMor (y a tı* ya da sözlü) kaynak boBriHmek faojutt Be
SEMBOLLER ve YORUMLARI Bölüm 1 B irin c i B askı: N isa n 2 0 0 0
KapcA tasarımı: N ecm ettin ERSOY Kapak çizimi: Fatih DURMUŞ Yazım, Mehmet ERKAL Resimleyen: Mustafa ERSOY Basla: Zafer Matbaası. (0212) 512 16 88 Cif: Güven CVtevt. Coğafoğlu İS8N: 976-95540-1-1 İletişim için Neşet Öm er Sok. No: 19/6 61300 KacMcöy-İSTANBUL Tel: (0216) 336 95 93 Fa* (0216) 336 63 26
Sevgili torunum Lebrtz ERSOV o İthaf ecfyorum .
Sayın okuyucum , O kuyacağınız bu kitap, aslında 1990 yknda yayımlanmış olanın ikinci baskısı n ite liğ in i taşgn a k to d r Ancak, İthaf edeyim ki, o tarihlerin güç ve kıstr koçdksn ve yayım için a ce le ci davranışlar, kttabm gerek içeriğinde, gerekse teknik m ontpfm da ko çrtim a z hata ve ektikMdeıe neden oldu, şim di ise, beni üzen bu olumeuzluldann te k tiitiy le beraber, okuyuculanm a b ir nebze daha yararlı olm a gayreti İçinde bulunuyorum . Aradan geçen şu sekiz İçinde, yapabidK^im aynı türdeki araştırm alarla, b irin ci kitabım ın SUNUŞ bölüm ünde de değinctiğim gibi, SEMBOLİZM1İN ANCAK ARALAYABİLDİĞİM KAPISINI Htp, biraz daha açan yeni b ilg i, yorum ve vertier setinm iş ve esfct ertn i de rotuşlam akfl) olanağm a s rtip oldum . SEMBOLİZM: Takdk edersiniz, başltbaşm a b ir UMMAN, insan b ir kez dahnca, b ir daha çıkm ak islem iyor, dem iyeceğim , bttakis onun derinliklerinde yatan balıklardan bazı parçalan da beraberinde taşıyarak, çıkıyor tekrar su yüzünel.. Sembolizme dayak yorunsal üretim ier yapabilm ede ki başan, mümkün olduğunca, her konuda varolan BİLGİ B M tdM İ' nl, hayal gücü İle harekele g e çirip işler hale koyabilm e yeteneği He doğru orantik o tm rtto c *. Hayalin yapam acftğı b ir şey. gidem ettiği yer ve mesafe yoktur. Ne var ki. onun »ayetinde yaptian bu yorum ye özdeştirm eler bu yer ve m esafeler için d e kalan a kıla yakJaym kjria blçim lentin ve evrense le şmiş veriler doğrultusunun, en azından, paraletinde butunmasma özen g ö ste rtitin .
N ecm ettin ERSOY (Şubat 2000)
F B d rtftn lıl onaylamıyorum, ama bunları İfada etm e özgürlüğünüze
«on nofedm o kadar taygı göstereceğim..
SUNUŞ (1990 yttn d a yayınlanan kita pla ilg ilid ir) Profesyonel Turist R ehberliği kuralarını b itirip bu m esleğe yeni atılan aritodaşlanm için Haziran 1998'de, denem e am acıyla ve ilk aşam ada kalem e almış olduğum *Turtd Rehberleri İçin Temel BUgi ve Yorumlar* adh kitabım da, am rm atıcı nttettkte ve yüzeyde olan b a s blgMere ve yap4ocak açıklam alarda yarartı d o co ğ ^v um duğum bk koç sembolün yorum ianna do yer vermiştim. Bu kez, konuya Hgl duyan değerli okuyucularım ve öğrencilerim in, bu tür sembottk yaklaşım larta yapılan söyteşlehn daha ttgi çe kici ve e tkili olduğu yolundaki izlenim leri, bu İkinci kttabmrsn KAFtSTnı .tem el b ilg ile r yerine sembottk kavram lar yönünde, biraz daha oğırkk vermek «ureftyle ffip aralam ama ve ona, ■SEMBOLLER VE YORUMLARLA GÖRÜNENDEN GÖRÜNMEYENE ' ismini verm em e daha uygun düşmüştür. j
Çabşmalanmı yaparken, Sembotter Sözlüğü adh eserdeki, ayn ayn isim lerinin yontması olanaksa, 800*0 aştan eserden yarariandıkiannı belirten, 100 kadar bate ve Islâm ülkesi yazannn.löO O kadar baştık altında toplanan fikirlerini özüm leyip kısıtlayarak, anccttt bunlann HgiU en ilg in ç olanlarına yer verm ekle yetinm iş fcxJunuyorum. Kitabın İçeriği, aşağı yukan yüzde etti oranında, bu yabancı kaynaklardan tercüm e ve d iim ize uyartanan bilgilerden, ciğ e r yansı ise yerli kaynaklardan alınanlara Maveten, biraz d a kişisel görüş ve katkılarım dan oluşmuş bulunuyor. Doiaytsı fte çok İyi b ilin d iğ i g ib i, aslında tüm kitaplar -kutsal olanlarından tttbarerv güç ve cesaret aknacak gizem li duygulan için d e saklayan, gerektiğinde eğm ılcıcc*, az veya çok da olsa yararianılacoğı üm it edilen bazı b ilg ile ri edinm ek iç in başvurulacak birer barınak olm uşlardır..
K apaklar, bu yerlere giriş vem n kapılardır, ta yfa la r için de, bazen gizem i eşyalarla donahlnrvş, fikir odaları olm alıdır diyoruz. Biz, hayli kalababk b ir ekip olarak, onun bu odalarına, soyut veya somut, bazen ansiklopedik b ilg ile re de yer vererek, açıklam alar yerleştirdik, konu edilm ek istenen olay ve vartıklann, bizi onların derinliklerine götüren kapılarına anahtarlar, m aym uncuklar, sokm aya çalıştık, Şayet dHersenlz, manftk ve düşünce yapınıza uygun geliyorsa, siz de bu anahtar ve form üllerden yararlanıp başka kapılan da a ça b ilir, sentezler yapar, hayal gücünüz oranında yeni şeyler üretip, o la b le ce k nokscrtanm eı tam am layabilirsiniz. Bu katkılarınızı, gerektiğinde eleştirinizi, samimi teşekkürlerim le karşBayocoğım . İrdelem eye çcfcştığm z konular başkca iki bölüm den oluşuyor: Birincisi, tüm üyle sem bolizm e ffişkin verBeri kapsayıp, buntam tşığ altında, karanlıkta kalmış olan başka özeliBeleri bazen reef .bazen de yorumsal ve betim sel bir anlatım la aydrtlatm ayı am açlıyor. D iğerleri ise. çoğu kez somut boyuficm içinde kalarak, kökenlerine inBmeye gerek duyulm ayan türdedkier. Bir başka» ise, bazı olay, o b je ve kavram ların m itolojik d erin lkle rin # kadar İnerek, veya Hkei kıanç ve geleneklerle bağdaştrarak, yanetm a bazı üzerine bina edttm işlerdlr. Ancak, her id konunun o d e ri iç içe ve birbirlerine bağh bir âz yapı gösterm esi, buniann ayn ayn ve özgün başlıklar alhnda toplarvp fiziki ve kronolojik b ir sıralam a halinde sunuknaena im kân verm em iştir. K itabn yaztnrvnda, belgelerinden, bBgi ve İlgilerinden geniş ça p ta yararlandığım ı itira f edeceğim , kaynakçada odları ya z* değerli yazarlara ve kişilere olduğu kadar .nottanm n kitap haHne getirilm esindeki teknfle hizm etlerde tüm em eği geçenlere en İçten teşekkürlerim i sunuyorum . N ecm ettin ERSOY (Kodrftöy:Nisan 1990)
1987 yılından bu yana, özeMkto rehberfik m erteğine yeni karton arkadaşlarım a ügi olanım ıza giren konularda b ir nebze de olsa yarckm a olabilm ek am acıyla, başvuru n iteliğ in de iki kita p yayınlam ış, ilkine " Turist R e h b e rle ri İç in Tem el B ilg ile r ve Y orum lar” , öbürüne de "S em boler v e Y orum la rla G ö rü n e n d e n G ö rü n m e ye n e 1’ adtnı verm iştim . Bu kez, 1990 ta rih li oian İkincisinin sunuş m etninin, o 2am anki istek, ih tiya ç ve koşuNann hatırlanm ası ve yaym am acvnm değişm ediğini belirtm ek, İçin aynen yaym iam ayı uygun buldum . Şimdi yıl 1999 so nu , aradan 10 yıl g e çti. Bu süre için d e ilg i duyduğum S em bolizm ve Ezoterizm atarım da ve buntann açtığ ı yeni ufuklarda yaptığım araştırm alarda daha faridı ve boyuttu gözlem ve saptam alanm oldu. Ancak itira f etm em gerekiyor ki, ecfndiğim bu fikir birikim inin yorum sal bir tarzda yazıya dönüştürm ede, aynı p aralel ya da do& uttuda fikir üretm iş olan bazı değ e rli yazarların yapıtlarından da etkilenm iş ve yararlanm ış bululuyorum . Keza, Sembolizm1 İn Turist Rehberliği iç k i de önem li ve yararlı olduğuna Jnandridanm İfade eden m estektaşlanm n bu yöndeki olum lu telkin ve önerileri, bana, aynı konulan daha d a geliştirip genişleterek elinizdeki kitabı yeniden kalem e atm ak cesaretini verm iştir. A risto,bilm ek mukayese etm ek, aynı zam anda sebepleri bitm ektir” dem iştir. İşte biz .kimi kez, bu iki kavramın erişm ek istediği noktaya ve konuyla ilg ili sem bollerin anlam larım yorum layıp a da p te ederek, ulaşıyoruz. Sonuçta kullandığım ız bu sem boller önce YORUMLAMAYA, sonra da onları YANSITMAYA yarıyorlar. Sembol (sim ge), yakıştırm ak, benzetm ek, bir araya toplam ak anlamım içe rir. Ancak bu sim genin ne olduğu d e ğ il iletm ek istediği MESAJ önem taşım aktadır. Kurann Kerim1de A llah' m kelâm ı, onun için d e gizlenm iş olan yüce duygulan, em irleri ve gelecekle İlg ili oiaytan. kim i yerde TEFSİR (yorum) ve ŞERH (oçfidam a) suretiyle anlaşılabiliyor ve a nlatılabilıyor. Bu bakım dan yorum yapm ak çok duyar* b ir girişim olduğu g ib i, bu y o la yapılan anlatım lann da insan yaşam m daki rolü ve önem i tartışılam az bir gerçek olm akta.
Yorumların g e çe rlilik ve kalıcılığı İse onu yaparvn YETKİLİ, YETENEKLİ ve YETERLİ olması oranında, kabul e d ile b ilir b ir nitelik kazanıyor. Türktyede bugün, somut kavram ya da nesneleri sembolizmin evrenselleşmiş form ül ve kuraltanyta açHdayan ve Türkçeye çekilm iş derti toplu b ir yapıtına raslamacftm. Varolanlar ise parça parça kitaplara girmiş bulunuyor. Kitaplık raflarındaki bu boşluğu doldurm ak için çıktığm yol üzerinde Kk karşıma çıkan bir tarihi yapvtı, sem bolik verilere dayanarak, bilinm eyen yönleri ile tanıtacağım : Bir rehberin İstanbul turuna başlarken önünde ilk durduğu yer Suttan Ahmet M eydanın’ daki Alman Çeşmesi olur genellikle. B u çeşme hakkında hemen herşeyi biliyoruz. Zaten üzerine de yazrrvşkzr: Prusya Kralı ve Alman İm paratoru olan G uillaum e II' nln IsatanbuT a yaptığı bir dosttuk ziyaretinin amsım yaşatm ak iç in Alm anyoda yaptırıp gönderdiği, vs. Ancak im paratorun bu nazik ve dostane yaklaşımını b ir ÇEŞME arm ağan ederek göstermek istem esinin gtzfi b ir nedeni otabitir mi? Evet o la b ilir: M itolojik dönem lerde Avrupa1 da, özeHMde GaHer bölgesinde bir hayli yaygın bir ÇEŞME KÜLTÜ söz konusuydu. Kitabın ikinci bölüm ünde Hipodrom m etninde de yer verdiğim iz g to l, Alm an İm paratoru, sunacağı arm ağan*) bir çeşm e olmasının, " Osmonknm o devirde SU / SEBİL olgusuna verdiği önem ve saygnkkla da bağdaşsın diye seçm iştir (?) Aynca her İki hükümdarın isim lerini (arm alarını) bu dostluk yaklaşımının bir ifadesi olarak yan yana koydurmuştur. Bununla d a katmamış, o isim leri sc g ib i m übarek b ir rızkı, cam iler g ib i, gökkubbeyi sim geleyen bir semâvi örtü öğesi altına aldırm ıştır. Bir rehberin, konusu ne olursa olsun, kendisinden beklenen açıklam aların akadem ik ve m itolojik dozunu m uhatap olduğu kişi ve kişilerin öncelikle ve özelikle o konudaki BİLGİ / KÜLTÜR düzeyleri He öğrenm ek istediklerine göre ayartam ası en e tkili yöntem olm aktadır. Kitabımız içerik olarak, daha çok m itoloji, arkeoloji, sanat tarihi. benzeri bilim dallarında b e lirli ölçüde b ir altyapı1 ya sahip olanlar, ya da en azından bu tür konulara İlg i duyan / m eraklı olanların kaynak olarak kullanabilecekten bir üslupla kalem e alınm ıştır. Konuların akıntısına
ka p la rok yaprroş olduğum yorum ve benzetm eler tam am en kendi hayal gücüm ün ürünüdürler. Ancak bunkın sergilerken karşılaşacoğraz fantezi özdeştlrm elerl tözü edilen konu ve olayın açılım ını bir mantık zem inine oturtm a g ayret ve niyetiyle yaptığım ı kabul ederek, hoşgörü He karşfayocoğınızı umuyorum. Eski m edeğlm in hâlâ dum anı tüten, soğumamış om larını düşlerken, sembol ve yorum kavram larını aşağıda sunduğum şu farklı perspektifle de değertendrm eye çakştim : O rduda TO PÇU SINIFF n n bizim zamanımızda uygukx*ğı iki tür atış tekniği vardı: G örerek artış, görm eyerek atış..G örerek atışta atan to p ve atılan hedef b e tik *. İsterlerse birbirlerini görebilirler, başkaca bir araca/ aracıya yani, denebilirse, rehbere1e gerek o lm a ya b ilir. Görm iyerek atış ise, b ir sütte (tepe) gerisinde saklanmış, kendini gösterm em eye, ne ve nerede olduğunu b e lli etm em eye çatışan hedef ve hedeflere yöneliktir. İşte o hedefin yerini, ntteüklerinl tam ve doğru olarak keşfedip BASKI ALTINA alırsak, neyi var neyi yok, dağıtıp yok edebHIrtz. ‘şte bu sonucu elde etm ek İçin topum uzun nam lusuna, atış lıesap cetvellerinde b elirtile n gerekil YAN ve YÜKSELİŞ11 verm ek İcap eder. Biz buna (AnHyenlerin İLGİNİ YOĞUNLAŞTIRMAK diyeceğiz. Ancak bu aşam aya geçm eden önce o andaki hava (atm osferik) koşultaria ve balistik zoruntuMdann etvertşli olup olm adığının test edHmesl uygun olur kl.bu da onkmn İLGİ DÖZEYfr nln kontrolüdür. Daha sonra be. İyi örtünerek korunm aya çalışan hedef üzerinde beklenen âzam i etkiyi sağlayacak en uygun kapa (tavHt II.ya d a hassas) mermi cinsi ve barut hakkının seçilm esi g e lir ki bu sonuncular yorumumuzun yani ta bir caizse. atwnımız>n(l) DOZU ve SEMBOLLERİ olu ria r. Kitabın b irin ci bölüm ünde yer alan sem bollerin açıklam aları, zorunki olarak, konuların benzertlğl göz önünde tutulup gruptancbnlmış ve •rotanm ışlarcfcr. İkin ci bölüm de be, bir turist rehberinin atışılmış güzergâhlar üzerinde ziyaret edenilen ören yerlerinde, başka belgelerde değinilm em iş okfcjğunu tahm in ettiğim , bazı Hginç görünüm lerin açıklam ası yapılm ıştır. Arzu e d k llğ l taktirde, bunlarla ilg ili b ilg i (Bkz.) rumuzu İle gönderm e yapılan 1. bölüm den edinilebilecektir.
ÖzeNikle Meri yaftara gelm iş insantanm an, sanatsal ya cta kültürel değerlere sahip birikim lerini öbür tarafa g ö ç etm eden ( I ) , orun beklentisi İçinde bulunanlara btrakjp, paylaşm ayı düşünmesi , erdem i ve insancıl b ir davranış olur. Söylesin# bir girişim in, başkaları İçin olmasa b le , kendi a ile bireylerinin, üzerinde gururla yürüyeceği kaka izler o ta c o ğ ra içtenlikle inanıyorum . Bu konuda, yani Ugİ ve uğraş atam m aa da yaneyan yönleri ile , en mükemmel örnekleri verenlerden Prof. Saym Ekrem AKURGAL ve MİTOLOJİ SÖZLÜĞÜ g ib i gayet görkem i bk yapıtı bU ere hediye ederk göç eden A zra ERHAT ı saygı ve m innetle anıyorum . Büyük bk özlem ve heyecanla başladığın bu kitap iç k i Idmi yerde te lif şeklinde yararlandığım yeril ve ya b a n a yazarlara ve zaman zaman fikren katkıda bulunan m eslektaşlanm a, aynca klta b n yazım, basım ve yaym aşam alannda em eği geçenlere tefekkürlerim i sunuyorum. Ontann da desteğiyle tam am layabildiğim bu mütevazı yapıtım ın satışından o labilecek modcM g elirin, m ökul ölçüdeki b ir kısmını, T.S.K. M ehm etçik Vakfı1 na boğ^tayocoğım ı ifa de edebflm ekten de ayrı bk m utluluk duyuyorum .. N ecm ettin ERSOV ,K a0$öy Arakk 1999
NEDİR SEMBOLİZM ? Buna hem en, se m b o lle rin dlN veya evrenseM efm lş sessiz b k konuşm a lis a n ıd ır dem ekle yetinm eyip,onu bkaz irdelem ek gereğini duyacağa. SEMBOLİZM (sfmgebüim), daytann, objelerin (nesnelerin) ve kuSanHogeien deyim ve sözcüklerin, daha çok dinsel, felsefi ve estetik açıdan YORUMUNU yapan bk sistem dir. Sembolizmin am acı, bu saydridanmcz] edebi veya somut yaktaşm tardan çok, duygu ve düşüncenin sem bolik (simgesel) ve soyut ürünü g ib i tanrtm ak ve yansıtm aktır. D iğer bk deyişle, dış görünüşlerinin b ir hayli ötesinde, kişinin hayal gücü ve kültür yeteneği He bakış açıenm yönü ve boyuttan oranında, ontann için d e gizli, örtülü kalmış otan başka anlam lar arayıp bulması ve bunları d ile getirm esidir. Bu iş, so ğa n ı b u lm a k İç in ka b u ğ u n u soym aya b e n ze r bk çalışm a olduğu g ib i, eskimiş, terkedNmiş m itolojilerden de yararlanarak, yorum lar yapm ak ve şayet cfyebttrsek,
törenlerde uygulanm aktaydı Bir sem bolün anahtanran herhangi b ir nedenle kaybolm ası, onun gerçek anlam ve anlatım m zorlaştırm aktadır. Ancak, psikologlar, bllfnçatam tzda bulunan ve tarih Öncesi derinflklere uzanan bir çok sembolün anahtariannın kaybolm odığm ve hala bezleri etkile diğini iddfcı ediyorlar. Bunun İçindir ki. modem sanatçrtar fikir ve duygularını, herkesin anlayam adığı bir sembolizmin içinde yansıtm aya çalışm aktadırlar. Kişisel olarak, sembolizmin, özellikle Turist Rehberleri için, turistlerin İlgisini çekecek farktı yorum lar üretm eye olanak sağlayan bir uğraş olduğuna İnanıyorum. Elektrik görünm eyen bir gücün görünen tarafıdır. Sembolizm İse , birtakım kavram ve öyküler arasında dolanarak yönünü alm akta ve bu yönler doğrultusunda yaklaşım lar yaparak, tıpkı elektrik ısı veya ıştğı g ib i, kendini gösterm eye çakşmaktachr. Diğer bir deyişle, e lle tutulam ayan şeyleri, ruhsal olaytan, gözle hitap eden sim gelerle anlatm ak istem ektedir. Sembolik kural ve form ütor aracılığı ile yapılan açıklam a ve azdeştirm eler, m uhatap olunan kişinin, başta Bgi duym ası, daha sonra ise, onun bügi d ü ze yi ve hayal gücüyle de orantılı olarak, daha gerçekçi ve hoş bir söyleşi ortam ının oluşmasını sağlam aktadır. A lbert Einsteinhin 'H a y a l Ç ü c ü b H g kle n ö n ce ,o n u n ö n ü n d e d fr* dediğini antmsıyalım. Sembolizm, özellikle Hmstryan dininde, yüzyıllar boyu kuüanrima olanağı bulmuş ve am acına ulaşmıştır. Ancak, ilk kiliselerde uygulanan sembolik betim lem elerin ereği, insan figürlerinin yasaklandığı X.yüzyıla kodar giriHik iken, O rtaçağda, din eğitim ine yardım cı olm a uygulam asına dönüşmüştür. Günümüzde, özellikle yabana d il öğrenim i için kullanılageien ve gâze-kulağa hitap eden (audio-visuei) m etot benzeri, bu insanlar d a resimin okum a yazma bilm eyenlerin yazısı olm asından yola çıkarak. Hıristiyanlığı tanıtm ak am acıyla, İncil sayfalarını duvarlarda yansıtma gereğini duym uşlardır. Ancak, itira f etm ek gerekir ki. bunlardan bir kısmım bugün, anahtarsa ve anlatansa olduklarından, adeta bir süs, birtakım soyut kavram lar dizisi olarak, karşımada görm ekteyiz. O rtaçağın sonlarına doğru, her sanat dalında olduğu g ib i, insanoğlunun değer yargılan değiştiğinden öğrenm e m erakı, hayal gücüne egem en olmuş ve sonuçta sembolizm kaybolup gitm iştir. Ancak sembolizm günümüzde, falcılık ve rüya tabirlerinde zaman zaman başvurulan b ir m alzeme olarak, e tkid iğ in i
sürdürm ektedir. G üncei yaşantımızda stidtkia kdian doğum unu kutlam ak için k/al H erodün huzuruna gelen m üneccim lerin ıaytti(3 ) tür. (Yaşlı,orta yt-şlı ve genç görünüm lü)
DÖRT (4) İki1 nin karesinden oluştu ğundan, gelişm iş bir sayı olarak kabul e d ilir. Kare ise m addede eşitlik ve dengeyi sağlam aktadır. Bu nedenle, tarih öncesi ça ğlarda dört sayısı daim a sağlam lık ve duyarlık gösteren b ir sembol olarak, kullanılm ıştır. Dört ede sarılmak deyim inde,fazlalaştırılm ış b irgücün yardım ıyla yapılan bir girişim de koda sağlam lığı ve kararlılığın varlığı,vurgulanm ak istenir. Bir m eridiyenie bir paralelin kesişmesi dünya küresini dört eşit sektöre aymr. Bu nedenle olmakdır ki. tüm dünyayı kastettiğim izde, dünyanın dört bucağı denz. Eskiden krallar, im paratorlar, ünlerini, dört denizin h a kim i diye, duyururlardı. Dört, ilk olarak kare sonra da, on sayısı de ilişkilidir. Çünkü Pitagor dörtlüsü şu Hk dört sayının toplam ından oluşm aktodır: 1+ 2+ 3+ 4= 10. Kendi konusunda da değinileceği g ib i, KARE şekil olarak, sembolizmde DÜNYA KÜRESİ1ni sim geler. Sayılar dört olan verilerle, canb ve cansa varlıklardan ftk akla gelenler şunlar: Dört tem el yön (doğu, batı, kuzey, güney), dört mevsim, dört tem el zaman süreci (gün, hafta, ay, yıl) ayın dört fazı, je o lo jik oluşum sırasıyla, dünyayı yaratan dört tem el elem an (hava, ateş, su ve toprak), bitkilerin dört parçası (kök, gövde, çiçek, meyve), kalbin dört bölm esi, canlıların dört türü (sürüngenler, kuşlar, dört ayak üstünde yürüyenler), insan yaşam ındaki dört evre (çocukluk, gençlik. olgunluk ve İhtiyarlık), cennetin dört nehri ve kapısı, haçın dört kolu, dört İn cil yazan ve dört halife, Kudüs'ün dört duvarı 12 İsrail aşiretinin dört kampı (bunların her üçlü grubu, aslan, İnsan, boğa ve kartal
am blem leriyle beMrtenmiştk), Dünyanın ilk insanı Adem (Adam) sözcüğünde olduğu g ib i, AHah anlam ına gelen (YHVH) sözcüğünde de dört harf bulunuyor. Yahudi geleneğine göre, h ırtla rd a n (Y) insan, (H) aslan, (V) boğa ve (H) katar tn karşriığıdtf. Hginç b ir Hişki kurularak, dört İn cil yazan da bu am blert derle bettm iendlriim işiefcUr : Markos aslan, Mathİeu insan, Luc boğa, Jean ise kartaldır. Bu 4 hayvan ( insan dahil) zodiak bandının 4 esas burcuna tekabül etm ektedir. Boğa, astan, insan ve kartal. Tüm bu dörttü bir TAMAMtYETİ ifa d e eder. İncil İnanana göre Tanrı dünyada kendisine yardvn etmesi am acıyla DÖRT m elek görevtendkm i, ve her birini bir ana yöne gönderm iştir. Bir çok din adam ı uzayda keşfedilen bu dört noktanın birleştirildiğinde m utlaka b ir d in i anlam ifade edeceği konusunda ısrar ediyor. M evlevi dervişleri (semazenier) sema1yi dört aşam ada yapariardı. Bu sayı* nm, dört mevsim evresini olduğu g ib i, insanı oluşturan dört ana m addeyi betim lediği öne sürülür. Dört insan vücudunun sem bolizm inde, ikinci katı oluşturur. İnsanın bu kattaki beden şeması ise b ir dikdörtgen* d r. Dört, istikrar, oturganlık sağkyan bir kem iyettir. Dört duvarın bir eve planiık yapm ası g ib i, İnsanın ikinci katı da onun OLMA kattd*. Dörtgen her yanı kapalı bir d ö l ya tağ ı, ya da bir mezar olarak düşünülür.
BEŞ (5) Aritm etik sayı çizisinde İlk ç ift ve tek sayısının toplam ından oluşmuştur (2 + 3 *5 ). Kutsal 60 sayısının 1/12 sicSr. Öte yandan, itk dokuz sayının ortasında bulunması nedeniyle, beş sayısında varolan bu birteştiricHik ve merkezilik özettiği, onun m adde ve biçim de bir denge ve uyum sağladığı görüşünü ortaya koyuyor. Romen rakam ı ile gösterilen (X) harfinin üst kısmı (V) beş olup, On' un yarısıdır. Dünyanın eski uygarMdannın sem bolizm inde, O rta Amerika, Afrika, Çin, H indB fan. da yaşayan Dogoniar, M ayalar. Aztekler, B am bariar. da saptandığı g ib i, genel olarak, tek sayılar ERKEK, ç ift sayılar ise hep DİŞİ olarak değeriendritm iştir. Bu görüşün ışığı atfında beş1 in dişi İki İle erkek olan Üç1 ü
eşleştirdiğini görm ekteyiz. Ö te yandan, Uci say» dişi ve dünyevi (dünyaya ait) üç ise erkek ve sem avi (göğe a it) olduğundan, beş aynı zam anda yerle göğü de birleştiriyor. Beşte hem erkek, hem dişi prensip bulunduğundan Hd cinsiyetti (androgyne) (androjln) b ir sayı yani hünsalbğın da b ir sembolü olarak kabul edUmiştir. Beş sayısı İle HgiK şu yorum ve yaklaşım lar var: İslâm da beş vakit namaz, İslâmm 5 şartı, perşem be günün haftanın 5. günü olm ası nedeniyle uğurlu sayılması, ekim m evsim inin başlangıcı olan Mayıs* m y *n beşinci ayı olması, beş duyu organım ız, e l ve ayaklarda beşer parm ak bulunuşu, Insanm 1 baş, 2 kol ve 2 de ayaklar olm ak üzere, beş yön veya üç noktasına sahip bulunması, İsa1 nm ç a rm h a g erild iğ in de beş yerinden yaralanm ası, yaradtkş söylencesi (Genes) ne göre, bahklann ve uçucu hayvanların beşinci gün yaratıldıktan. Beş sayısının insan sem bolize e ttiğ in i Heri süren görüşe göre, insan, kollan oçık yatmış durum da, düzgün b ir kare içine yerteşttriiebilm ektir. Birleştirme noktası göğüsün tam ortasında bulunan enine ve dikine çizilen eksenler bu kare içinde bir HAÇ oluşturduğundan, şayet kare dünyanın sembolü ise İnsan da bu dünya içinde b ir haç, veya bu dünya insan için b ir haç' ttr deniyor.. Örnek olarak Ç in 'd e hayatm bir beşgen yani p e n ta g ra m olduğu ve bu beşgenin her b ir köşesinde hayatm devam ını soğkyan elem entlerin birinin varolduğuna inanılır. Bu beş önem li elem ent yer, su, ateş, m etal ve tahtadır. Bu beş elem an da, tıpkı beşgenin noktalan g ib i, birbirlerine boğİKkriar. Yer suyu em er. Su ateşi söndürür. Ateş m etali e ritir. M etal tahtayı keser, tahta ise topraktan büyür. Eski Ç in ' de doğan bu görüş daha sonra İslâm d in in d e de kendine ta ra fta r bulmuş ve kutsal kabul edilm iştir. Ekte bulunan beş parm ağın her biri beş İslâm büyüğünü tem sil eder. Bu kişiler Hz.Muhammed, Hz.Fatma, Hz.Ali, Hz. Haşan ve Hz. Hüseytn1d ir. i Bu işaretin özelikle hazan önlediğine dair kuvvetti b ir inanç günümüzde dahi oldukça yaygındır. İslâm iyette de beşin çok önem li bir yeri vardır. Ö zelikte F atm a' nm e l
olarak a d la n a n la rı çekin bütün herkesi tehlikelerden koruduğuna tnamUr. BEŞ rakam ı doğada kendini oldukça b e lli eder. Ö rneğin çiçeklerin taç yapraklan genellikle BEŞ tanedir. Açk tanrısı Eros1 un uğurlu rakam ının beş olduğuna inandır, bir çok edebiyat eserinde aşkın tanım yapılırken bir beşgene benzetilir Birçok kültürde ise aşkı ve e vliliğ i tem sil eder. E vliliği tem sil etm esinin en büyük sebebi ise yine beşin İlciyle üçün toplam ı olm asına dayanır. M atem atikte üç tek olduğundan erkeği, iki de ç ift olduğu için dişiyi temsil ettiğinden evlilik de beş de evlilik g ib i b ir erkeğin ve b ir dişinin birleşmesi olarak görülür. Ünlü filozof D f.Jung ise bu rcdcamm insan doğasına uyum soğlryabken tek rakam olduğunu id c ia etm ektedir. A lm an düşünür G o e fh e ise b ir yazanda id d ia ettiğinden farklı olarak BEŞİN b ir e vlilik için en kutsal sayı olduğunu belirtm iştir. Beş, pttogor tarafından süriem e say» olarak tanım lanm ıştır, çünkü eşkenar bir beşgenin içine gene beş köşeli b ir yılda çizikJğinde. çok sayıda üçgenler üretilm ektedir. Bütün noktalar birleşik olm asına rağm en birb irlerine son derece uzaktırlar ve her türlü yabancı şekftle uyum sağlam aya uygundurlar. Pttogor ekolünün mistik (gizem ci) lerine göre, beş köşeli yılda yaşamın ve sağlığın bir sim gesiydi. Babilde ise yiyeceklerin konulup korunduğu toprak kaplar üzerine beş köşeli bir yılda çizilm e geleneğinin yaygın bir şekilde sürdürüldüğü saptanm ıştır. Bu biçim deki m otifin yiyeceklerin bozulmamasını sağlodığına inanılıyordu. Beşgen üzerine kurulu süsleme düzeninin M.Ö.VI-V. yüzyıllardan itibaren, özellikle tapm ak cepheleri ve Likya kaya m ezarlarının krallar ve önem li kişiler İçin yapılanlarında, uygulanchğını görm ekteyiz. A.B.D. deki Beyaz Saray PENTAGON (beş köşeli) oiarakta adlandırılıyor Altı -ayı*ı en küçük yetkin sayıdır,Kendlal dışındaki tüm tanaavı çarpanlarının toplamına «çittir.Örneğin:
24 rahip smtınm olduğunu yazıyor. Kiliselerde HÖN söyleyen koro 24 kişiden oluşuyor. Son m chkem e fresklerinde görüldüğü g ib i, Tonn olarak kani rd ü . başkam daki attm ta ç ise krcribğı ifade etm ektedir.
OTUZALTI (36) Kozmik tesanüdün (dayanışm anın) eiam anlan ve (devinim lere) uğrayan gelişm elerin karşılaşma sayısıdır.
Türevleri şu üçlem e arasndaki ilişkiyi görüntülem ektedk : Gök. dünya ve İnsan. 36. kenarlan 9 olan d r karedir. Bu ise, ça pı 12 olan daireninktne yak laşan b ir değer alm aktadır. 360 dairenin ve ay yıkran bölüm üdür. Kozmik devridaim lerin (devinim lerin) bir çoğu 360* m çoğatM masıyla H gli olmuştur. 36 Hk 4 tek ve
i* 4 ç ffl tayının toptanvdv (16+20). 36 g ö ğ ü n , 72 İt* ye rin taytadv. 106 tnsaran »aymcfcr. (72+36-108) Budut teşbihlerinde 106 done bulunur. 360, Ç inlilere göre mikrokazmaz ve insan vücudundaki kem iklerin aynı zam anda eklem lerin ve akupunktur noktalarının sayt$K3r.(7)
KIRK (40) Sayılan 4 d a n tüm olay, olgu ve kavram ların anlam ve değerlerinin on kat çoğaltılm asıyla ü g li yorum lara açık bir sayıckr. 40 atlı, 40 haram i, 40 gün 40 gece düğün, 40 satır veya 40 ka tır. g ib i çoğaltılm ak İstenilen b ir güç ve b iriğ i İfade eder. Kutsal (60)' w\ 2/3 dür. KararıHnal 40 dem ektir. Karantina süresi de 40 gün sürm ekteydi. Lobusai* süresi 40 gündür. M evlit ölenin kırla çfcm ca okunur. Kırk, sayılan dört olan m eleklerin 10 m isline eşit b ir sayı olarak düşünülür. Hemen bütün toplum iann geleneklerinde 40* n bk beklem e, hazırkk, « ta m a ve ceza le HglH olaylarda kural hdtne gelm iş bk süre •o y» olduğunu görm ekteyiz. İncfl yazarkzı önem li olayları çoğu kez 40 »ayısıyla ifa d e etm işlerdir. Ö rneğin, İsa* nm 40 gün vato vermesi, şeytan tarafından çö ld e sınanm adan önce 40 gün oruç tutm ae, (büyük perhiz) dirilm e doym a, m üritlerinin Ö nu göğe çıkışı (Ascension)rw izleyen 40 gün sonra tarak oknalan, gene İsa1ran M athieu İnciline göre, konulduğu kabkden 40 soat sonra (bazı kaynaklara göre 3 gün) dktlerek çıkması. Eski A hif e göre, Moiz ve Satomon' un 40 yıl hüküm dar!* yapm aları. Moiz1 in tanrının buyruklarım 40 yaşındayken alması, Tur doğında 40 gün 40 gece kalm ası,tufanda ,günahkarların cezalandırılm ası için 40 gün 40 g ece süreki yağm ur yağm ası, İbranllerin, inancı olm ayanları, ceza olsun diye, çölde 40 gün yapayalnız dolaşm aya terketm eleri. Hemen tüm toplum lann ortak d a n inançlarından b iri de ruhun cesedi 40 gün sonra Terketmesi ve gerçek ölüm olayının bundan sonra başlam asıdır. Nitekim , İslâm ' da m evtt, ölünün krkı çıktıktan sonra okunm aktadır. Diğer dinlerde ise ölünün ardından yapdm as gereken bazı dinsel törenlerin, kırkma günün bitim inde düzenlendiği görülm üştür, lürkksma hemen her uygarkkta var. Eski Mısır* da 40 gün, aşılması pek güç olan b ir geçiş dönem iydi. Firavun
ölüm ünden 40 gün sonra,cennete girebilm ek için b ir boğa le m ücadele etm ek zorundayci. F rcn a krcMan d a ötenlerinden 40 gün sonra toprağa veriMyorfardı. İbrani kavmi Mısın terketflkten sonra, çö ld e 40 gön oruç tutmuştur. Hıristtyank» Paskalya' ya 40 gün oruç tutarak haurianm aktockrtar. sonuçta 40 etim olojik anlam da b ir geçiş dönem ini süresini sim gelem ektedir. Ana rahm indeki çocuk 7 a d e t 40 gün zarknda otguntaşm aktodv. Ayasofyo Idüse / müzesinde zemin katta 40 sütun, kubbede be 40 pencere buiunm cfctodr. İskamda günde beş vakit tatman nam azlardaki farz ve sünnet rekalannm say» 40 tır. Ç le sazü, Farsça 40 anlam m a gelen ÇİHİL' den bozmackr. Gün (yevm) sözcüğünün Kuran1ela 365, günler sözcüğünün be 30 kez geçtiği saptanm ıştır.
KIRKBİR (41) Ö zelikle blâm ve Türk topİununun gelenek ve göreneklerinde kökleşmiş, hayır ve uğur dileklerinin İfadesinde kırkı da aşan g ü çle n d rid b ir anlam ve ödem in bulunması ügi çe kicid ir. Sunun için oknakdK ki, çoğu kez 41, hatta bu sayıya gönülden gelen azıcık (I) b ir faziaMc eklenerek, 41,5 kere Maşallah dencJğini duyarız.
RENKLER EVRENİ Rengin etküeri anlam ı ve dW Renk, çevrem izin tüm duygu deneyinin b ir parçası olduğu kadar, görüş dünyasına ölçüsüz güzellikler sağlayan b ir katkı m addesidir. Görüş sistemimizin bitişik b ir parçası oiorak boşluktaki cisim leri tanıtm a ve tanım lam am ıza yardım a olur. Bazı koşullarda da yakın çevrem izle HgHi b ilg ile r gönderen, radar g ib i smyaker veren aygrttara benzer b ir görev de yapar. Gün boyunca ve mevsimden mevsime değişm esinde gözlendiği g ib i, rengin zam an taktörü ile değiştiğini, bu nedenle de, b ir ZAMAN GÖSTERGESİ otardc karpmna çıktığmı görürüz. Yaşamın gerekleri ve m ücadelesinin b ir parçası olarcfc, hayvanlar, bttkHer lig i çekm ek, korunma (kam uflaj), veya İkaz (uyarm a) İşlevleri İçin doğa tarafından renkiendktm işierdir. İnsanlara g e lin ce : O nlar d a Kklanno göre.
pem be (beyaz), kahverengi, siyah, ksmızı ve san renkfl cftde sahiptirler. Güney yanm küresinde doğup yaşayan insanların tenleri olduğu g ib i saç ve göden de daha çok siyah, esmer ve kahverengidir. Buna karşsv kuzey yanm küresine çSutdıkça tenlerin beyazlaşhğı. gâzlerin yeşk-mavi, saçken sesi olduğu görülür, ö te yandan, giyim ve yaşam m ca sürdürdüğümüz çevredeki efyalanm arı renklerini, m oda olanın ötesinde, d e ri, saç ve göz renklerim ize uyum soğhyocak çekide, kendi görünüm ve göz zevkimize göre özenle seçme eğlim in d e bulunur ve sonuçta kendim izi olduğu kadar yaşoGbğmz atanlan ve yaprtlanmız) renklendirm ekle, h a ya tı renklendirm e1 nin içerdiği anlam daki m utluluk, neş1 e, sevinç. veya «km ti, bunatan, keder ve hatta kaderim izi a çığa vurma isteklerim izi g erçe kle n m e k İsteriz. Bu balam dan renkler, İnsanoğlunun vazgeçilm ez tutkusu ve gerektirim le rin i karşılayıp cevaplandıran bk araç olurlar. O rijinal ariam lonndan sapmış olm akla beretoer, rengin semboHk kuBammmm katindan hâlâ ça ğ m ztn bazı dkıleri, foM orik ürünleri ve ticel m im aride, yaşam larını sürdürm ektedirler. Belim b ir azalm a göstermesine roğm en. m odem insan günlük yaşontm nda renk getiren tem el prentiplerie uyartip hareketleriyor. Uygartğm Meriemeti, günbegün insanı doğadan uzaktüştirp hapsediyor. Bunun iç in e * ki, insan da ruhsal ve bedensel soğbğtfv korumak am acıyla, İŞN( taktörünü de la tia n a ra k. tüm bu zoftam dara kum anda etm eye çritşnror. Renk, b rtrriş bk sanat eserindeki çeşM unsurlara bk oftğeriri ektem ektedk. Bâyleoe re e rirı gerçeğe u ygırriuğu güç lenrriş akıyor. Rengin doğada vevotan herşey üzerindeki tartişrim az eğem ertiği, hayvanların güventiklerl İçki olduğu kadar, Hklkn koşutianndan daha az etidenm ek am acıySo. yaşodtetan çevrenin rengini taktit etmeleri, yahut söm ürdükleri nesnelerin rengine uym aları ve kıe cm gerekliğinde kam uflaj ge re ktirim in e e tid l ûim asyla açıklanıyor. İnsanoğlu, her çağ ve sam anda, ku rg u la d ğ . rüyalarında gördüğü renkleri. flkkte rtri, duygu ve düşüncelerini, arzularım . yani soyul olan bu şeyleri som utiaştirm ak, onlan pozitif ve gerçek ktenak için ça reler ve yöntem ler araya gelm iştir. Bk nesnenin tanıtımı veya tkanrtlanm aenda rengin, gereğinde başvurulan bk a ro ç olduğu, btenmektedk. s
jnsanm renkler âlem ine yönelm esi şu dört tem el m utiak ton sayesinde gerçekleşm işte. San. yeşM, m avi ve tam ra. Zaman için d e yer küreskto dört olan yönünü rim geieyen bu renkler işte yoğunluğunun rle ğ iy netim i bağfe kalm am aktodslar. Diğer re rid e r ise oydinbğrı derece ve koşrikvm a göre torianm değiştirirler. A şoğda aynnftlarina d e ğ irile n bu özelikler renklerin 48
kozm olojik, pdkdojfc veya mistik (gizemsel) açıdan olduğu kadar coğrafi d a ra kta , sembolizm dünyasında evrensel boyutlara daşm asna neden olmuştur. İnsanoğlunun tem el yönlere yakjştırcfcğı renklerin seçim inde onun yaşam koşullarının büyük rolü olmuştur. İnsan gözünün 700 den fada renk nüansı (ayırtı) nı fa rke ttiğ i güneş kuşağının yedi olan TEMEL RENGİ, yedi müzik notae, göğün yedi katı, yedi uydu, haftanın yedi g ü n ü . ile ilg ili bulunduğu ile ri sürülüyor. Nitekim her notanın olduğu g ib i, her rengin de, fizikte, kendine özgü b e lli b ir frekansı butunm aktod». Renk terapistleri renklerin insan yaşam ındaki rolü ve yeriyle ilg ili şu önerilerde bulunuyorlar: •Eğer zayıflam aya çatişryorsanız, yem eklerinizi m avi b ir fc *x *ta yem eğe özen gösteriniz. M avi İştah kapatıcıdır. •Eğer gerginleştiğ in izi ve stres1e kaptfcfcğtnızı hissediyorsanız, kendinizi yeşile serinleştirin. Yeşil sakinleştirici ve dengeleyici bk renktir. -Kendinizde bk tem bellik hissediyorsanız, kahvaltı olarak portakal renkli bk m eyve yemek, tu u n cu renk! şam puanla duş alm ak ve gene bu renkte bk havlu kulanmafcsmız. -Morattnte bozuksa, çevrenize san renkleri yerleştiriniz. -Uyumakta Zûriuk çek/yorsanc vryde renkli bk ortam yaratm a. Cisim lerin açık veya koyu görünm eleri, güneşin ışıklarını az veya çok yutm a yeteneklerine b oğ kd r. Eğer bk cisim güneşin tüm ışMapnı varlığına ge-çkebütyorsa siyah, buna karşın bu ıpkJan yönetiyorsa beyaz renkte görünürler. İşte doğadaki ©şyolarm. objelerin gözüm ün binlerce renkte görünm elerinin nedeni budur. kşde-gölge (paridc-koyu) görünüşlerine ve bunların ruhum uzda bırakhkkm etkilere göre, güneşin ışığında s ra k ro n renkler SICAK-SOĞUK olm ak üzere iki bölüm e aynlm aktodır. Sıcak renkler, kırmızı, turuncu, san renklerle bu görünüşte d o n daha o ç * ve koyu derece lerdk. Soğuk renkler ise, yeşil, m avi, (perse) adı ve rie n tkşe ve m or renkterie bunknn daha a çık ve koyu olan to n ta n d r Sıcaklar, sandan turuncu yoluyla ksmarya, soğuk olanlar ise, yeşilden m avi yoluyla, m ora ulaşırlar. İnsan p tik d o jk olarak turuncudan tüm »çak. tirşeden ise, tüm soğuk eğilim leri çeken İki kutup g ib i aUgâarm. Sıcak renkler gözde, ddayrsıyta ruhum uzda çok ta tlı ve ecak etkiler bsdoriar. Güneşin sıcak rengi, şarabın tattı kırm a* ve sarının cıvridaşan rengi 49
gibi. S oğuk renkler ite oPum uza bk dinlenm e, huzur, b ir yorgunluk haini aşriariar. Derin bk mavNfc düşünceleri dinlendirir, yeşil ve mor ruhu, yatnafcğı davet edercesine apkariar. Sıcak-soğuk renkleri* yapılan tabloların atm osferi, ruhumuzda zevki izlenim ler yaratırlar. Bu renkleri keneflerine özgü bfteşkn ve özelikleriyle kıüanm aenı biten bk ressam bize yarattığı eserle zevki anlar yaşatır. İnsanlar, renk konusu He ta rih Öncesi çağkıckan beri Hgienm işierdir. Ancak bu uğraştan çevrelerinde gördüklerini yansıtm aktan öteye geçm em iştir. P aleoitfk (yontm o-kâba taş> çağında renk süs unsrru olm aktan çok sembolik bir anlam taşım aktaydı. Y apm alar renk veren m addeyi topraktan elde ediyor ve bunu Mğl çtkcnim if kem ik veya deri ta b a la r içinde sakkyordu. Oluşumundan bu yana insanoğlu sürekli olarak renkli bk dekor içinde yaşamış ve zaman zaman için d e bulunduğu çevrenin etkisinde kalarak, yeni yeni renkler keşfetmiştir. Nitekim Hk bUunan renkler kırmızı, siyah, kahverengi ve tıru n cu Hcen, daha sonra. M artılar tarafından yeşil ve m avinin keşfodfcfiğini görüyoruz. Yunan sanat yapıtları be, özellikle heykeller, daha canlı ve belirgin olm ası iç in , boyanm aktaydılar. Tarih öncesi çağlardan orto-çağa kadariü evrede d nse l anlam daki tütenlere egem en olan (ttu fk ) renkler, beyaz, kırmızı, m or. siyah ve yeşk olm uştur. Gene bu ça ğ la rd a , yeni bk renk elde etm ek iç in b o ya kr arasında uyumsuz ve oransız bileşim ler yapılırsa, tıpkı uygun olm ayan evtUik eşleşm elerinde olduğu g ib i, arzu edilm iyen görüntü ve sonuçlar doğabtoceğine in a n ıyo rd u . O rtaçağ* da sanata d n in e tk ili o lta d a kakfcğı bk gerçek. Bu bakımdan renk ve resim lerin seçim i kilisenin otoritesi atanda gerçekleştir!köşkteydi. Ö rneğin, Meryem* in elbisesi hep dtvintte (tanrısallık) nin sembolü olan KOYU MAVİ (lacivert), mantosu ise, otkti in tcn cıl. asalet, m erham et, sa tkna t. nitetiklerini sim geleyen b ir renk olarak sevilen ve benimsenen ERGUVANI KIRMIZI (pourpre) ya boyanm akydı. Kariye m ozaik müzesinde bu Hd rengin İsa İçin de geçerli olduğunu ve geftşi güzel değil, son derece dikkat ve özen gösterilerek uygulandığım kanttlayan örnekler bulunuyor. Renklerle burçlar ve gezegenler arasında bk bağlantı olduğu Heri sürütüyor. Burç haritası denilen oroskop üzerindeki 12 kahba bazı renkler verilm iş: örneğin, cflre p burcu siyah ve koyu kırmızı , bakk burcundan olanlar m avi ve yeşili, koç bucundakH er genefiHde kırmızıyı cazip bulurlar. Başak burcu ise Merkür gezegeniyle HgHidk. Bu burç dönem inde doğanlar san ve m aviyi severler. Yalan bk zam anda gazetelerde, yeni geliştirilen bk yöntemle (akupunktv) tedavisinin bundan böyle İğnelerle d e ğ il, ışmlaria yapriocoğrH
okuduk. (Renkpuntur) adı verilen bu yöntem i, Peter M andei İtim i bir sağlık uzmam keşfetm iş. Bu yöntem genelde akupunktur ke renkli ışrtann karışımından oluşuyor. Renkli akupunkturda her rengin ayn b ir rahatıabğı tedavi etm e ö zetti# var. Renklerin kullanım ları ise şöyle: Kırmızı kronik öksürüklerde , bir talum d it rahatsaMdannda, turuncu, depresyonlarda ve kalp şikayetlerinde, san, m ide ve bağırsak şikayetlerinde, yeşil, eklem yerleri Iffîhaptanm atannda ve sinir sistemini gevşetm ede, m avi, akut soğuk algım ıkkam da. uykusuzluklarda, em potanskkla (İktidarsızlık), frijidfte de (soğukluk) ve tansiyon yükseldiğinde olum lu etki gösteriyor. Renklerin totemHc, dinsel ve sosyal am aç ve inançlarla evrenselleşmiş o k n anlam larım ilerici sahtfelerde özetlem eye çalışacağız. M asonlukta renkler de «mge olarak kuUom*maktad«. fek 3 dereceyi kapsayan M asonluğa, M a v i M a so n lu k denk. M avi, dostluğu, kardeşliği, boğMtğı ve evrensel sem patiyi sim geler. Yüksek A tölyelerde be, kırmızı Özveriyi ve ateşli olm ayı, siyah yas ve kederi, bayaz d o banşı, saflığı ve temfekğı gösterir.
BEYAZ - AK Siyahın tam karşıtı olarak, renk gammm cSğer ucunda yerini aJm aktod*. O da tp kı siyah g ib i sari bk renk olup, m afhktan partak bk tona giden iki varyasyon (çeşitlem e) a sahiptir. Bazen yokluğu, bazen de tüm renklerin toplam ım İfade eder. Bu bakım dan, gündüz dediğim iz dünyamn aydınlık olduğu devrenin, başlangıç ve bitim inde bulunduğu varsayılıyor. Bu özettiği He beyaz .askntotik (kavuşmaz, sonuçlanm az) ve id e al bk değere sahiptir. Bu süreçin bitim noktası ise, yaşamın sona erip Ölüm anının b a şto d # yer olup, tıpkı gecenin gelişi g ib i, göze görünenlerle görünm eyenler arasndakl bir başkalaşım otayrmn başladığı yere açılan kapm n menteşesine benzetiyor. Dünyamızın je o lo jik oluşumu sırasında ortada sadece fezanın zifiri karanlığı, yani (Siyah) renk vardı. Siyah bu bakım dan bir başlangıç rengi ddu.(afcz. ve Jcüfl Daha sonra diğer renkler kendilerini gösterm eye b a şkxkiar Bunun İçindir ki, bilinen tüm renkler karıştırılırsa, bu sentezin sonucunda gene siyah elde edilm ektedir. Yani astına dönüşm ektedirler. Ama, dünyam n dönüşü biçim inde Nevvton çarkım b atı' dan doğuya çevirirsek, bu sentezin bize beyaz* t verdiğini görürüz. O halde, siyahla başlayıp beyazla biten tüm renkleri dünya, en sonunda, beyaza dönüştürm ektedir. 51
Beyaz, güneşin tüm ışrıianrM yansrtv, geri çevirir, oysa ki siyah, bunun tam tersine, odan yutar (absorbe eder) ve b ir daha geri gönderm ez, ötüm' ün karanbğma göm er. Eski çağların Avrupa ülkelerinde, yapâocak bir seçim için adaykğm ı koyan kişiler beyaz efctse giyiniyorlardı. Bugün büe ayn» ülkeierde, seçim sonra», o güne kadar ta b i ohman koşuflann değişeceği anlam ında, beyaz giyinm e geleneğinin devam e ttiğ i gözleniyor. Dünyarun ana yönlerini renklerle isim lendirerek sim geleyen bazı toplum lar, hem doğu1yu hem d e batı* yi beyazla renklendirm lşlerdir. Bunun nedeni, gün tşığmın kaynağı olan güneş1 in her gün hiç şaşm adan, doğudan görünüp batıdan kaybolm ası dayından kaynaklanıyordu. Bu düşünce m odeli, beyaz rengin dünyanın her İki ucundaki ufuk çizgisine aH lim it b ir değere sahip olduğu yorgam doğurm aktadr. Sonuçta beyaz, ötüm ve tekrar doğm aya özgü, b ir geçiş rengi kabul edilm ekte ve bu am açla düzenlenen dnset törenlere katıtartann beyaz giyinm elerini zorunlu kılm aktaydı. Batıya a it olan beyaz, yaratığı absorbe edip, onu AY ÂLEMİNE sokan ölümün (m at) olan b e y a a d r, bu b e ya z soğuk ve d iş id ir. Batı yönü, gündüz görülebilen renkleri gecenin boşluğuna sürükleyerek, odan orada gözden silm ektedk. Doğunun beyazı fese, geriye dönüş1 ün rengkJr. Bu (fecir) adtru verdiğim iz, gün doğum udur. O »roda gök küresi renkten yoksundur am a. bütün enerjilerin kaynağı olan gecenin kam ında g eçird iğ i süre İçersinde, ripkı bk elektrik p ilf g ib i tekrcr dolmuş, zengin bk potansiyele sahip olur ve yavaş yavaş bu potansiyeli deşarj ederek, bize tüm renkleri gösterm eye başlar. Beyazlardan biri parlaklıktan m atlığa inerken, d iğ e ri m atlıktan parlaklığa yükselm ektedir. Bu İki an ve beyazlık, ay1la güneş, va ro lu şla yo koluş arasında id boşlukta aslı durur g ib id irle r. Beyaz rengin tüm sembolizmi ve onun tapınm alarda özgün bir yer ve değer taşım a», doğadaki bu gözlenirde ilgHi bulunduğu g ib i, insanlar kültürlerini, felsefi ve dinsel sistem leri bu gözlem e dayanarak kurmuşlarda. Rus kökenli b ir Fransız ressamı olan W.KANDIN5KY ye göre, renkler problem i estetikle İlg ili olanların çok ötesinde gelm ektedir. Ö zelikle abstre resim leriyle ün yapm ış olan bu ressam, çoğu kez b ir tür renksizlik olarak düşünülen beyaz1 ı tüm renklerin m addesel özelliklerini içeren ve odan bünyesinde haştr-neşk ederek banndvan bir renk ve dünyanın sembolü
olarak nitelem iştir. Beyaz, insan ruhu üzerinde m utlak bir sessizlik şeklinde etki yapm aktadır. Ancak bu sessizlik ölüm d e ğ ild ir, aksine canlı olanaklar yaratır. Bu bakım dan beyaz, gençlik n e ,' esiyle d cpd o kj b ir hiç, başka bir deyişle bütün do ğum lardan ve bütün başlangıçlardan önce oluşan, bir HİÇLİK1 tir. Betkide bunu kanıtlam ak için buzul çağı süresince yer küresini kendi rengiyte boyam ış ve sopsoğuk.bir hale dönüştürm üştül. Tüm sem bolik düşüncelerde ölüm hayattan önce gelir, yani her doğum bir tekrar doğm aktır. Bu bakım dan beyaz renk ilkel düşüncede, ö lü n ve matem rengi olmuştur. Beyazın uğursuzlukla ilg ili bir tonu da bulunuyordu, bu kurşuniye çalar morumsu olup, kırmamın karşıtı, kan arayan vam pirlerin kanının rengidir. Güney Kamerun Bantu kabilesinde ketenin ve hayaletlerin görünen rengiydi. Ö nceleri kendisinden korkulan bu hayaletlerin kötü bir am açlan olm adığına inanılm ış ve ölüler ülkesinden geldikleri için , onlara zam an zaman geçm işte ölen ya-kınlanndan haber atm ak için başvurm a gereği duyulm uştu. Aztelder için beyaz, ölüm e karşı m ücadele, d iğer bir deyim le ölüm e doğru gidişin rengidir. O nlara göre bati1 nm rengi beyazdır, çünkü orada görünmez olur, görünm eyen bir âlem e girlür. Pueblo yertüeri beyazı doğu yönüne koyarlar. Ancak bu beyaz güneşin tam anlam ıyla kendisini doğu, onun karanMdar arasından «zan İlk ışıklarını yarattığı, yan aydınlık bir dönem le ilg ilid ir. G eceyle gündüzün bitm e ve başlam a anına rastlar. Henüz hiçbir şey tam anlam ıyla görünür değildir, çevrede bk tür pasiflik, rüya âlem inin b ittiğ i ve gerçeklerin görünm eye başlödığ bir boşluk egem endir. Baskın şeklindeki hücum ların, idam cezalarının bu saatlerde gerçekleştirilm esi aynı düşüncenin bir ürünü olarak yorum lanıyor. İşlediği bir suçtan ötürü bağlı bulunduğu cem iyetten atıianlara, mahkum lara, komünyon uygulam asına ta b i olanlar ve evlenen kızlar beyaz bir göm lek veya rob giyerler. Sade bir deyim le bunun anlam ı " gerçekleri kabul edip ona ita a t etm ektir" Aslında idam a veya koca evine giden şey onu taşıyan değil, biraz sonra yerini kırmızaya terkedecek olan beyazdır. Tıpkı kırmızı ışıkların sabahın •m a t örtüsünü delip kendini göstermesi g ib id ir, bu o la y. Nitekim biraz sonra Venüs gezegeni görünecek ve bundan sonra GÜNDÜZÜN DÜĞÜNÜ" nden söz e diie ceklir. Bir operatörün, önce beyaz bir örtüyü kullandığı bisturi ile fışkırttığı kanla, kırmızıyla bulam asına benzetebilirsiniz bu o la yı. İnsanoğlunun ilk gıdası olan sütün de rengi beyazdır. Gümüşün, ayın ışığı
dişi, güneşin ışığı ite p ozitif, efketdir. İsa, Pierre, Jacque6 ve Jean' m yanm a atarak yüksek b ir tepenin üstüne çıktı ve on ların gözünün önünde şekN d e ğ iştird i (transfigürasyon) ve giysileri beyaz b ir renk a id i. D iriliş sahnesinde de gördüğüm üz g ib i, İsa beyaz-gri giysi He örtünm üştür.(Görem e tdUmtorf] Musa peygam berin re n gi de beyazdır. Sonuç o tara k beyaz, arıklık, zafer, barış, e d e b iya t, neş1 e, teskm iyet, m er ham et, b ekâ re t, m asum iyet ve a d a le tin rengidir, yeniden d iriliş ve ölüm süzlüğü de sem bolize etm ektedir. Selçuk1ta ki Saint Jean B azilikasında, va ftiz edilenlere, rengi beyaz o la n, b ir cü p p e giydirilm esinin bu törenin gereklerinden b iri olduğunu öğreniyoruz. Beyaz, ço ğ u kez, b ir boşluk ve yokluk kavram ını d a ifa d e etm ektedir. Bem beyaz b ir sayfa denilm esi, o ra da h iç b ir şeyin yazık olm adığı anlam ına g e lir. Ahlak ve namus anlayışıyla ilg ili o la y ve konularda. BEYAZ en küçük bir lekeyi dışa vurm ada en hassas b ir renk olm akla d a a yrıca lık taşır. Ak sözcüğü ise, daha çok ankhk' la IgM anlam lan içe re n , bir sıfat g ib i kullanılm akta ve kara1nm karşıtı olm aktadır. V ia 1nm aksütü, ak akn. akpak. ak a kçe, ak gün, ak para, ak büyü, aklam ak. Akdeniz (?) örneği deyim ve sözcüklerde O ium iu bir nitelem e am açlanm ıştır. Akdeniz, «aradenize oranla daha güneşli, aydınlık ve turistik1 tir. Yani biraz d ah a dinlenm eye ve eğlenm eye m üsait bir yöredir.
SARI - ALTIN SARISI Renklerin en sıcak olanıdır. Söndürülm esi ve « sı en zor ve çok olan ateşle, yani güneşle ilin tilid ir. İlkel toplum iarda sonsuza dek yaşam sim geliyordu. San renkte olan ışınlann, göğün azür m avisini d e lip geçe re k, öbür dünyanın tanrısal g ü çle rin i a çığ a vurduğuna inanıldığından. A ztekierin, tüm tannlann onuruna yapılm ış olan tapınaklannda (panteon) güneş tanrısı (m avi-sarıya) boyanm ıştı. A ltın m adeninin de ışığı sayılan san, erkek cin siye tti, tanrıçalardan çok ta n rıla ra özgü, b ir renk olarak benim senm iştir. A ynca, ta n rıla rla ölüm lüler arasında ilişki kuran, gidiş ve dönüşlü bir yolun rengi san olarak n ite le n iyo rd u . M eksika evrenbilim inde attın sarısı, yağm ur m evsim inin başlam asından önceki görünüm ü ile , dünya küresi derisinin re n giydi. İranda tann M ithra. Yunan ve Rom a'da tanrı A pollon'a özgüdür.
Ö te yandan, san' ran hemen her toplum da, uyruktan atlındaki insanlara güçlerinin tanrısal kaynaklı olduğunu hatırlatm ak istercesine, prensler, krallar, im paratorlar. için seçilm iş bir renk olduğunu da söyleyeceğiz. Sarı, tanrısallıktan kaynaklanan fiziki bk gücün simgesi olduğundan, m itolojik çağlarda tanrı ve tanrıçalar, hatta kahram anlar, çoğunlukla sarışın (sarı saçlı) ve siyah gözlü olarak betim lenm işierdk. Dionizos daim a sarışın bk tip olarak canlandınlm tştır. . Kutsal Kitap, İsrail Kralı D avtf in sarışın olduğundan söz eriyor. S an tüm bu özelliklerini önce güneşten, sonra onun olguntaştırckğı buğdaydan ve nihayet pişkin ekm eğin doğal renginden de alm aktadır. Sonuçta, stcakhğn ve fiziksel bir olgunluğun simgesi oluyor. Hıristiyan ikonografisinde, ile rid e tekrar d e ğ in ile ce ğ i üzere, yaygın bk anlam ı bulunan ve attın yaldız tonlu IŞINU SARI HALE, İsa’ ran göğe çıkışından sonra, O' nun yeryüzündeki boşluğunu dolduran bk am blem olarak kullanılagelm iştir. G enel olarak neşeli renklerin öncülüğünü yapan, m addesel olduğu kadar espri zenginliğini de ifade eden san, attın m adeninin rengini anımsatır. Bu nedenle sanda, altında olduğu g ib i, sonsuza dek paslanm adan, bozulm adan kalabilm e özelliğinin bulunduğuna inanılır ve sonsuz yaşarran, ölüm süzlüğün de simgesi olur. Aziz kişilerin başlarıran, İsa’ nınkine benzeyen altm sana bk hale içinde gösterilm esinin ikinci am acı da budur. Hıristiyan ikonografisinde h d ' de geçen olaylar onların katicı olm aları istendiğinden, attın sarısı mozaikten oluşan bir fon üzerine görüntülendirilrraşlerdk. (karye Müzesi] Kkti sarı ise bk zam anlar Kilisenin dış badanasının rengi olmuştur. İslâm da ise altın sarışının, masumiyet ve iyi huyluluğu, soluk sarının ihanet ve düş kırıklığını sim gelediği öne sürülür. Zihni uyarıcı bir özelliğe sahip oluşu nedeniyle, dershane, kütüphane gib i zihinsel faaliyetlerin yapıldığı yerlerin dekorunda, daha çok sarı rengin gerekli olduğu ileri sürülm ektedir. Ancak sarının yeni keşfedilen bir özelliği, bazı durum larda insanlar'üzerinde kışkırtıcı bir etki yapm asıdır. Nitekim bu konuda Londra Çağdaş Sanatlar Enstitüsü, yaptığı araştırm a sonucunda, bu kışkırtıcı etkinin, daha çok coçuk yaştakilerde, VANDALİZM denilen, yıkıcı-kmcı bk tepki şeklinde kendini gösterdiğini açıklam ış bulunuyor.
KIRMIZI (fik Atej-Alev) Tarih öncesi çağlarda ateşin m itolojisine ve hayata bağlı bir renk olarak tanınıyordu. Başlıca özelliği ATEŞ ve KAN' m simgesi olması ve tüm anlam ve anlatım larını duygu ve tutku ile de birleştirerek bu iki kavram dan alm asıdır. N eolitik ça ğ d a beyazla birlikte dinsel ve ölü göm me törenlerinde, yeğlenen bir renk olmuştur. Rengini kandan aldığından, yaşamın yenilenm esi olarak düşünülüyordu. Yontmataş ve cila lıta ş çağlarına değgin göm ütlerde bulunan kem iklerin kırmızıya boyanm ış olmasının nedeni bodur. D ötyatağındaki bir bebek g ib i büzülmüş yatan yaşam rengine boyanmış olarak bulunan iskeletler. İlkel insan ölenin ruhunu yeniden doğmasını sağlam ak için daha ne ya p a b ilird i ki acaba . Anadolu' nun ana tanrıçası KİBELE (Sibel)' in olduğu g ib i, İbrahim Peygam ber ve Meryem' in de simgesi kırmcocfcr. Ö te yandan Zeus (Jüpiter), göğün olduğu kadar yerin de tanrısı olduğundan, yeraltı ateşi ve gök rengini İfade eden kırmızı ve mavi giysi içinde gösteriliyordu. Dionizos (Baküs) ise çoğu kez şarap ve sarhoşluğun rengi olan kırmızı b ir giysi ile resim lendirilm iş bulunuyor. Uzakdoğu tike le rin d e, Çin, Hindistan. G üneydoğu Asya' d a büyü dualarının yazıldığı am ület (muska) kağıttan kırmızı renkli olurdu.( Kaynak :Tariht*n günümüz» kadar dünyada ve itiamtyatlm h a k Inarıtpar, Büyü, sihir, Mbm.Cemaf ANADOL) Kırmızı aslında, cinselliği erkek d a n bir renktir, alevin rengidir. Sembolizm prensiplerinde alev de erkektir. Yeşk ise dişi bir renktir. En anlam lı örneğini kırmızı bir gülün ana bağrından doğar g ib i, yeşk yapraklar arasında bulunuşunda görebiliyoruz. Kırm ızı, iikei astronom ide, güney yönünün ve öğlen vaktinin göstergesi olarak kabul edilm işti. Kırmamın d ğ e r renklerde olduğu g ib i, değişik tonları var: Örneğin, yukarıda da değindiğim iz g ib i, morumsu , erguvani kırm ızı. Yabana sözlükte (Pourpe) (Purp) olarak odkm dınian ve sözlük anlam ıyla, insaniyet, saltanat, İktidar, asalet ve dinsel olarak da. Hâhi gerçeği İfade eden bu renk, eski Roma asilzadeleri (patriden) ve generalerin am blem i dm uştu. Purp' un aynca üreticilikle de ilişkili olduğu ile ri sürülüyor. Bu yorumu yapanların esmiencfikieri olay, yeni b ir canknm oluştuğu adet kan' mm , aşağı, yukarı, bu rengi andırm asından kaypak-tam yor. Roma im paratorlarının genellikle purpe rengindeki giysilere büründükleri ve diğer norm al vatandaşlarının aynı renkte giyinm elerini yasaktacMdan ve hatta bu g ib ile ri cezalandırdıkian bilinm ektedir. Jüstinyen kanunlarında da bu renkte kumaş satan dükkan sahiplerinin cezalandırılacağına dair m addeler bulunuyordu. Aynı olaya Osmanh resim sanaknda da tarak olm aktayız. Purp'
un daha koyusu otan bordo saltanat rengiydi.. Bugün İstanbul Ayasofya (müze-kH»e) sinin dış duvarlarının yenileştirilen badana boyasının seçim ine aynı geleneğin etken olduğunu sanıyoruz? A nadolu' nun geleneksel B indallı giysilerinde egem en otan renkler bordo (vişne çürüğü) ve mor olmuştur. in cil'd e geçen otaytan resim leyen m ozaik ta blo la rd a İsa' nm çoğu kez vücu-dunun üst kısmında bu tonda kırmızı, altında ise la cive rt renkli bir giysi taşıdığı görülür. İşte bu görünüm verilm ek sü e tiyle, O’ nun, iyilik ve m erham etle dolu annesi M eryem’ den e dind iğ i, Tanrealkk karakterinin varlığı, aniaMmak istenir. Kariye M üzesi'nde daha belirgin olarak gözümüze çarpan bir başka detay, M eryem ' in yatar pozisyonda resim iendiriidiği doğum ve ölüm döşek lerinin etrafının aynı kırmızımsı bir bordürte çevrili oluşudur. Gerçek İn d i' de yer alm am akla beraber, Meryem’ in Zakari (Zekeriya peygam ber) den, tapm ağın perdesini örm ek için aldığı yün çilesinin rengi de aynıdır. Bazı çevreler bunu BEKARETİN RENGİ olarak ta aigSam aktodırlar. M evlevi şeyhlerinin sema ayini sırasında oturduktan post kırm«zı renklidir. Bu olgunun, M evtana1nın dostu - Şems-i Tebrizi'yi (Tebriz güneşi) ve gün batmmnda göğün aldığı rengi, yani M evtana'nm ölüm ünü sim gelediği ileri sürülür. Diğer renkler için d e titreşim i en fazla otan kırmızı, katı bir renk olup, genelde yaşamı etkileyen bazı duygusal tepkilerin anlatım ını sağlar. Sıcak bir renk olm asına karşın, m aviye yaklaştıkça soğuklaşm aktadır. Her rengin olduğu g ib i onun da değişik tonton var. Ama bu tonların sem bolik değerlendirilm eleri kırmızı için biraz daha farklı olmuştur. Şöyle ki: Açık kırmızı daha parlak, m erkezden uzaklaştırıcı (santrüfüj), uyana, ışınlarım her şeyin üstüne, azaltılm ası mümkün alm ayan bir güçle gönderip yayan güneş g ib id ir. Tonik (kuvvetlendirici) ve erkek cinsiyetti olup GÜNDÜZ' ü sim gelediği kabul edilir. Halbuki koyu kırmızı, bunun tam am en tersi (santripet), merkeze yaklaştıncıdır. G izlilikle doludur. Yaşamın sırtanm saklar, dişidir ve GECE' yi sim geler. Birincisi sürükler, cesaret verir ve kışkııtıa olur. G enel olarak bayraktonn, alâm etlerin, afişlerin, reklam am biajlannın. rengidir. Diğeri ise koyu kırmızı daha çok alarm , tehlike haberi veren sistem lerde kullanılır. Trafik tom balan bir sinema veya radyo stüdyosunun . girişlerinde görüldüğü g ib i, yasaklılığı veya te d b irli olm a 'zorunluluğunu işaret eder. Eskiden lam batann konusuydu. uym alarıyla
(Roma dönem inde) genel evlerin kapılarına asılan kırmızı am acında davet e d iciliğ in yanı sıra gene bir yasaklılık söz Ama bu yasaklam a, oraya girecek otantann bazı kurallara ilg ili oluyordu I.
Merkeze yaklaştırıcı özellikleri olan kırmızının simgesel anlam lan arasında, onun insanın ve dünyanın m erkezinde yana ateşin, ca n ' m kalbin şehvetin, genel olarak bilim in, özellikle ezoteıik bilim in rengi olduğu da ile ri sürülüyor. Öfkeyi kışkırtıcı ve şiddettendirid b ir etki yaptığından, m atadorlar boğayı kızdırmak için kırmızı bir şal kullanırlar. Kırmızı, eskiden beri ilkel insanın ve çocukların sevdiği bir renk olmuştur. Tansiyonu ve solunumu arttıdığı söylenir. Bunların yanı sıra, kırmızı renkli olan objeler gözlem ciye, m aviye oranla, daha yakm bir mesafedeymiş gibi görünürler. Bu nedenle olm alıdır ki, renkleri kırmızı olan taşıtlar yakarda daha az hasara uğram aktadırlar. Şüphesiz bu olayda kırmızının dikkat çekici âzelliğininde rol oynadığım kabul etm ek gerekir. Ülkemizde üretken kam yonların boyandığını görm ekteyiz.
Bir bilim adam ı yaptığı gözlem ve deneylerle yanyana park eden mavi renkli iki aracın arasındaki boşluğun gerçeğe oranla daha geniş görünerek gözü algıladığım ve m avi renkli araçların daha fazla hasar gördüklerini kanıtlam aya çalışmıştır. Aynca, koyu kırmızı renge boyanmış m ekânlarda zamanın daha çabuk g e çtiğ i veya zam an geçişinin farkına vantmodığı anlaşıldığından, fabrikalar g ib i çok insanın çalıştığı büyük iş yerlerindeki tuvaletlerin duvarları kırmızıya boyanm ış ve sonuçta işçilerin burada geçirdikleri zam anda önem li ölçüde azalm a olduğu gözlenm iştir. Şüphesiz tüm bunlar, kırmızının doğru veya yanlış d iğer psikolojik etki ve özellikleri. Kırm ızı, Arapça " d-kirm tz" denBen b ir böceğin dişisinin kurutulup ufalandığında aldığı parlak kırmızı' dem türem iştir.
MAVİ Renklerin en derin olam dır, göz bir engele rastlam adan ona göm ülür ve sonsuza doğru kaybolup gider. R enklerin en az düzeyde ki m addesel (nesnel) dam dır. Göğün tem el, psişik planda ise, ruhun ve düşüncenin rengidir. m
Doğa onu genel olarak ancak bir şeffaflık olgusu şeklinde bize gösterir , havanın, suyun, kristal veya bir elm as parçasının derin boşluğunda duyumsandığı g ib i. Boşluk gerçek saf ve soğuktur, bunun için d ir ki, renklerin en soğuğu olarak tanınır. Sem bdik uygulam alarda da onun bu özelliğinin etken olduğu gözlenir. M avi, bir obje üzerine uygulandığında, onun şekilse) bozukluklarını sanatsal
hatalarını, katı görünüm lerini h afifle tir, gözden saklar. Üzeri m aviye boyarım ı, bir yüzey artık bir yüzey olm adığı g ib i, bir duvar da artık bir duvar olm aktan çıkar. H areketler, sesler de aynı böyle, şekiller g ib id irle r, onlar d a tıpkı gökteki kuş g ib i, m avinin için e dalar, göm ülür ve sanki orda boğulurlar. Mavi kendisi olduğu kadar, kendine aicbğı her şeyi m oddesel olm aktan çıkartır. M avi, gerçeğin hayale dönüştüğü sonsuz bir yolun rengidir. Mutluluk kuşunun rengi de m avidir. M avinin içine girm ek, A lice' in “ H a rika la r D tya rm cla " yaptığı g ib i, aynanın öbür yanına geçm ektir. Yani, m avi aynı zam anda rüyo-lann da yolunu renklendirir. Bu nedenle olm alıdır ki. sevdiklerim ize uyum aya giderken " m avi rü y a la r" dileriz. M avinin derinliğinde daim a cid d iye t, asaletin varlığı aranır. A daletin ve gerçeğinde rengi olan bulutsuz gök m avisi, lacivert (azür) tonuyla tanrısal aşkm sim gesi olmuştur. Bunun için d ir ki, ikonograflk tablo la rd a , İsa takdis ederken la cive rt bir giysi için d e gösterildiği g ib i, göğe yükselişi 15 Ağustos olduğu kabul edilen bakire M eryem ' e daim a açık, bulutsuz bir göğün rengini anım satan, la cive rt bir m anto giydküir. M avi renk, kırmamın tam tersine , tansiyonu ve solunumu azaltır, mekâna psikolojik bir soğukluk getirir. Bu nedenle olm alıdır ki, yüksek ısı altında çalışılm ası zorunlu olan iş yerlerindeki eşyalar m aviye boyanırlar. Titreşimi zayıf, dişi ve batı yönünü gösteren bir renktir m avi. Yahudllerin kötü cin le ri kovmak için kullarvdıklan g ib i, Mısır, İran, Hindistan, Pencap geleneklerinde ve nihayet İsiâm da kötülüğe, nazara karşı koruyucu bir anlam ve etkisi olduğu varsayılır. Nazar boncuklarında egem en olan renk m avidir. Yeşil cam i ve Yeşil Türbe çin i-lerinin Bursa'nm engin yeşilliğinden kabul edersek, Mavi Cami oiarakta isim lendirilen Sultan Ahm et cam iinin de denizin m avisinden etkilendiğini düşünmek m üm kündür. M avi sözcüğü Arapça kökenücBr. M avi, Arapça (man) su rengi dem ektir.
TÜRKÜAZ (FİRUZE) Ateş ve güneşle, ilg ili bir renk. Bazı yorum cuların rom antizm inde güneş, savaşçı bir tanrı' dır. Sabahleyin uykudan kalkınca ilk iş olarak gökyüzündeki ayı ve yıldızlan kovar. Bu am açla ateş ve ışınlarıyla oluşan türkuaz yılanını bir silah olarak kullanır.
Yeşil ve m avinin kanşımtarıyka ta tlı b ir görünüm e sahip olan gerçek türkuaz' ı Beyşehir götünün sabah saatlerindeki renginden esinlenen. Hz. M evtâna tür besinin konik kubbesinde görüyoruz.
YEŞİL M avi He san arasında yer alm akla beraber, bu Hci rengin b e lirti b ir oranda karışım ından oiuşmaktacfcr. Ancak, lurmtn bk gülün yeşil olan yapraklar arasında açılm ası benzeri, ksmızıyla b irlikte , bu kez başka b ir sem bolik düzenin için e girer. M avi göksel (semavi) ve soğuk, kırmızı ise srcak, yeraltı ateşinin rengi olması nedeniyle, her ikisinde de salt utaşılamazhk bulunurken, yeşil sıcakla soğuk arasında, yani gökle yeraltı a ra m d a ki yeryüzü ortam m dad*. Bu bakım dan yeşilde âk bk hava hakim olur. İnsanoğlu, rengi ateşi anım satan kırmızı He. deniz suyunun rengine benzettiği yeşilden algılanarak, bu iki renk arasında, tıpkı kendi yarodıkş ve varoluşuna benzeyen bk ta ra t ve ilişkinin olduğunu duyum sam ştır. Bu konuda alpiancâğı olay, yaşam a başlayışnn önce erkeğin koobnı d ö l emesi ve sonra ana’ ran bu cankyı besleyip büyütm eeidk. O iayn renkle Ig ü olan yönü ise, yaşam ın cinsiyeti erkek varsayılan kırmızıdan kaynaktarap, çişi bk renk olan yeşilde gelişip olgunlaşm ası şekHnde açuklanuyor. Aynı konuda daha nesnel bk yakiaşvnla yapkan yorum şöyle: SİNOPLE adı verilen ve yeşNin bk tonu olan tengln, XV.yüzykda, öeeM dt asalet am rıalannda yaygınlaştığı ve baş piskoposlara! bu renk şapka taştcMdan bilinm ektedir. Asknda SİNOPLE sözcüğü Latince kökenli olup, SİNOPİS' den türem iştir. Sinop» önceleri SİNOP IHmtzin karnen topra ğ n a verilen iskn oknaran yanı sra, kırmızı ve yeşil anlam lanna da gelm ekteydi. A ncak, bu sözcük, XIV. YüzyvJdan İtibaren, açıklanm ayan nedenlerle, sadece YEŞİL anlam ında kullanılm aya başlanm ıştır. Bu açıklam a bize yeşildeki gizem li özgülüğün, onun içerdeği KIRMIZI’ dan kay-naklanckğını doğrulam ak isteyen bk varsayım . İlkel kabilelerden banlan, Bam bartar, D ogonlar, M ossiler. yeşilin kırmızıdan g e ldiğine inancMdarmdan, onu Hkbahann gelişini m üjdeleyen gök gürültüsü ve kırmızı renkle, şimşekte özdeştirm ekledirler. Birkaç örneğini verm eye çalıştığım ız bu varsayım lara dayanarak, yeşille kırmızı arasında, doğa ve insanda olduğu g ib i, bk denge ve dönüşüm bulunduğu saptanm ıştır. Dafton hastalığı (Daltonizm) oianlann bk kısmı kırmızıyla yeşili, diğerleri ise san He m aviyi ayırt edem em ektedirler.
Yeşl Ndbahann rengkjk. K if tüm ca n iitan bir yere «O nm aya zorlar, havayı, •uyu ve toprağı soğulur, irean da b ir yainızMc ve güvensizle duygusu yarat», fcbahar ise. g e lir gelm ez, hem en to p ra ğ n üstüne YEŞİL olan mantosunu yayar, buzlan eritir, akar sulara hareket verir, y a şa m başlatır. Diğer bk deyişle TOPRAK ANA' yı besler ve g iyd irir. İşte bu yönden yeşkde bk ananın sa nclğı ve sıcakhğı var g ib id ir. Ancak, yeşilde id kutuplu karmaşke ve garip bk karatertn bulunuşundan da söz edHiyor. Bunlardan bki, gönülleri yeni üm itlerte doldurup aşktan ta zeleyen, rahatlatıcı ve güven ve rici otmanm yanı «ra, açılm aya haz» bk tom urcuğun rengi olarak DOĞUM’ la llg iiid k. Diğeri ise , (Küf)' ün , eczod ğ n geleneksel zehirli m adde ayırıcı» okna özelliğinden dolayı Ö LÜ M 'e özgü oluyor. G enelde doğarım rengini yansıtan yeşil için , psikolojik açıdan, GERÇEĞİN, AÇIKLIK VE SERBESTLİĞİN rengi olduğunu Heri sürenler oluyor. Trafikte yeşil, serbestle işareti olmuştur. Öte yandan, b ir ejderhanın kanının d a derisi g ib i yeşil sayılması henüz kırmızjlaşmarntş bk m eyvenin, onun hamfcğrs göstermesi, haşlanın yeşHe çak» yüzünün iyiye yorulmaması g ib i olumsuz dgulanda nitelem ektedk. Franuzcada argo lisanına, yeşi Hsan anlam ına gelen (La langue verte) d e n iyo r. Deniz taşım a araçlarının sağ tarafına İSKELE denm ekte ve YEŞİL bk fenerle beiirtenm ektedk. Sol ta ra f ise SANCAK* t» ve rengi KIRMIZI* dır. Deniz tra fik kuraHanna göre sağdan, yani yeşil* den geçil».
öndeki gem inin
önüne soldan değH
Yeşil, renkler sözlüğünde, Tanrı ile doğayı birleştiren bir renk olarak da tanım lanıyor. Ayrıca, sonsuz yaşam ve ruhun yeniden canlanm asını gösteriyor. Yapraklarım dökm eyen ve yeşil kalan a ğ a çla r bu bakım dan daha m akbul tutulur ve sevilirler. Psikolojik olarak sinirleri yatıştm cılığı yanm a gözü en az yoran, dikkat enerjisini fazla yıpratm ayan bir renktir. Bu nedenledir ki, okullardaki yazı tahtaları, konferans m asaları, b ila rd o m asaları vesak oyun m asalarının örtülerinin yeşil o lm alan istenir. M itolojide, yeşHjn denizle İlişkisi varsayılıyordu. Nitekim denizler tanrısı Neptün (Poseidon) ün tablosu elim ize geçseydi, üzerinde deniz yeşili (celadon) bk giysi görecektik. Aynı o şekilde, Poseidon' un oğlu Trtton, Zeus* ün kızlan olan su perileri Nympha* la r ve deniz kızlan Nereid* ler antik çağ resim lerinde hep yeşH giysiler içinde betim lenm işlerdir. Aşk ve güzellik tanrıça» Afrodit* e hem dalgalann köpüğünden çıktığı, hem de dişiliğin tam kendisi olduğundan, atribü olarak, yeşil renk uygun görülm üştür.
Yeşil renk M âm da daha yaygın anlam lar içeriyor. Başla cennetin simgesi, üm it ve m urat rengi oluşundan söz e d ilir. Bu nedenle değerli taşlar arasında, zümrüte ayncaMc tanınır. Çünkü anda gizem li olguların ta içlerine kadar girebilm e gücüne sahip, YEŞİL IŞIN yaym a niteliğinin bulunduğuna inanılm aktadır. Eskiden silahların kmlan. kalkanlar, ok kılıflan. rMn daha çok zümrüt taşlar kakılarak süslenmesi, yeşilin uğur getincMiği ve koruyuculuğuna inanılm asından kaynaklanıyordu. İskim in sancağı, Hz.Muhammed' in mantosu yeşildir, kencülerininde simgesel rengi PARLAK YEŞİL olmuştur. Diğer peygam berlere d e yakıştırılan renkler şuniardr: Adem gri-füm e, Nuh m avi, İbrahim kırmızı, Musa beyaz, Davut san ve İsa pariak siyah (Işık saçan siyah). Doğrudan doğruya kendisine yakıştırılan simgesel renk ise parlak yeşil olup, en gizemsel olguların gizlerini bilene özgü, bir renk olarak tanım lanıyordu. Çölde sürekli, bir vahaya ulaşmanın özlem i duyulurdu. İşte bu nedenle birden bire uzaklarda bir (yeşk) Nk farkedHmesi. gönüllere su serper ve ona ulaşmak insanların yüzünü güldürürdü. Yeşil Müslüman âlem i için selâm etin olduğu kadar, başta a ile kavramı olm ak üzere, tüm m addi ve m anevi zenginliklerin de kökleşmiş bir sembolü olmuştur. Bugünde olduğu g ib i, eski Anadolu halı ve kilim lerini süsleyen yeşk renk cenneti, kırmızı zenginlik, m utluluk ve sevinci, sarı kötülüklerden, siyah ise dünya sıkıntılarından armmayı betim lem ek am acıyla kukankrreştır. Son olarak, yeşil' in oluşumu üzerine biraz fantezi olmasına rağm en, şöyle bir karşılaştırma yapacağa. (Yazann yorumudur.) Güneş sandır, yeryüzünün sularım, deniz, göl ve nehirleri, artır, buharlaştırır ve onu m avi göğün için d e lo p la r, bir anlam da bu atm osferik olayda m aviyle san birteşir ve bunun sonucu oluşan yağm ur sulan yeryüzüne, tıpkı sperm dam latan g ib i, dökülüp orada yeşil renkli bir bitki örtüsü yaratır. TOPRAK ANA dediğim iz yeryüzünde doğan bu yeşillik aslında güneşle gökteki su buharının birleşmelerinin bir ürünü oluyor. Tıpkı yağlı veya sulu boyada sarıyla m avinin b e lli oranda karıştırılmasında ekte edilen yeni rengin yeşk olması g lb il.. Şairin b iri şöyle demiş, "G ök a ğ a r yeşili yaratm ak iç in i..”
KAHVERENGİ Kızılla siyah arasında yer alm akta olup, daha çok siyaha yakın b ir renktir. Saf olm ayan ve kendini gösterm eyen yerattı ateşiyle kil ve toprakla
özdeşleştirilir. Bunun için insanoğlunun keşfettiği ilk renk olmuştur. Yaprak rengi nedeniyle de sonbaharı anımsatır. Katolik kiliselerinde olduğu g ib i, Romada da alçak gönüllülük ve fakirliğin, m anevi ve zihinsel olgunluğun simgesi olmuştur. Bu bakım dan bazı din odam lan, rahipler ve çoğu kez kahverengi bir aba giym eyi yeğlem işlerdir. Ancak bazı çevrelerde kahverenginin, pislik ve aşağılam a anlam larında da kullanıldığına tanık olunuyor. AvusturyalI psikanalist ve nörolog Freud kahverenginin bir tür sodizm im ajı verdiğini id d ia ediyor. Hltler taraftan oian Naziierin de hep kahverengi göm lekle dolaştıkları bilinm ektedir.
MOR (VİOLE) Elde edilm esi için m aviyle kırmızının kullanılm asındaki belirti, oran nedeniyle, gökle yer arasındaki dengeyi sim geler. Bunu yanı sıra, itid a l (soğukkanlılık), kanaat (göz tokluğu), içe kapanıklılık, çekingenlik, aşk, ihtiras (şiddetli arzu), Naat, parlak zekaya sahip olm a. anlam iannı renklendirir. Ş iddetli arzuların, yakıcı, kavurucu ateş ve ızdraplann da rengi olan kırmızı m ora dönüştüğünde, bu etkileri h a fifle yip sükunet bulduğundan, O rtaçağ sembolizm akımı içinde İsa' ya, şekli değiştirm e ve Tann katına yükselmesi tablolarında m avi veya mor bir m anto giydiriliyordu. Çünkü o, yaşamı boyunca maruz kaktığı ızchrap ve rici olaylara sükunet için d e boyun eğm iştir. Ayrıca mor, arkasında gizli kalması gereken şeyleri örten perdenin de rengi sayılıyordu. Uzakdoğu ülkeleri geleneğinde mor renk a ktif (kırmızı) ten ( m a vi) pasife bir geçişi yansıtır ve şehvet rengi olarak tanım lanır. Mor ışığm kadrim , kırmızının ise erkeğin seks guddelerini uyardığı ile ri sürülüyor.
TURUNCU Sandan kırmızıya giden yol üzerinde bulunan turuncu, kim yasal etkinliği en fazla olan ışınlar yayar. G ökteki güneşle, yeraltındaki ateşin ortasında bulunduğu varsayılarak, vahiy yoluyla Tanrı aşkına ulaşmanın olduğu kadar ruhsal dengenin ve aşırı şehvet düşkünlüğünün simgesel rengi olur. Bağlılık ve doğruluğu yansıtması nedeniyle, çoğunlukla Budist rahipleri ve bazı Hıristiyan din adam larının SAFRAN RENGİ kostüm giydikleri görülür. Keza, ApoHon kültürüne inananlar ve Dionizos turuncu giyim li olarak resim lendirilm işierdir.
Konuya tıb b i pencereden bakan bazı çevreler, sindirim i kotaytaşhrciğsıdan, yem eklerden sonra, dekoru turuncu olan salonda oturulma»™ öneriyorlar.
SİYAH - KARA Bütün renklerin baştangra ve tohum udur, güneşin tüm ışıklarını varlığına geçirir. Renkler g a m n n bir ucunda, renklerin en sıcağı olan beyaz, ciğ e r ucunda ise, en soğuğu olan SİYAH buiunm aktodv. Hacerül Esved taşının rengi de parlak siyahtır. Kabe’ nin örtüsü »yahhr. Avrupa' n rı birkaç yerinde olduğu g ib i, eski Roma' nm Mk kurulduğu yedi tepeden b iri olan PALATİN DAĞI üstünde de siyah, küp şeklinde b ir taş bulunuyor. MAGNA MAIER (Büyük Ana) yı sem bolize eden bu taşta, ciğ e r yerlerdeki g ib i kutsal bir obje olarak saygınlık kazanmış ve sürekli ziyaret edilen bir ören yeri haline gelm iştir. İşte bu açıdan siyahta ANALIK, BEREKET ve DOĞURGANLIİC la ilg ili başka özellikler de görm ekteyiz. M ttokjide birçok ana tanrıça ve bakire, örneğin KİBELE (Sibel), Efes' in ARTEMİS ve sonra DİANA’ e. H indulanr KALİ' si eski Ma rtla rın İSİS’ i, Yunan ve Romada DEMETER, AFRODİT, simgesel olarak, hep siyah renkte gösterilm işierclr. Abbasi bayrağmm siycSı duşu ve ABBASİ h a le le rin in hep siyah giyinm eyi tercih edişlerinin nedenini poüttk nedenlerin ckşmdo siyah’ tan kaynaklanan dinsel kavram lara bağlıya biliriz. Cenaze arabaları İslâm’ da yeşil, Hıristiyonlarda ise siyah oluyor. Yer küresi, ölçülü, hesaplı ve dengeli bir biçim de, kendi ekseni ve yörüngesi üzerinde hep b a tı' dan doğu’ ya dönüyor. Yani, renk gam ının başında bulunan siyahtan (GECE) den hareket ediyor ve Sonra (BEYAZ) ı yaratıyor. Tıpkı dünyanın ilk oluşum undaki aşam a g ib id ir bu olgu .Onun için batı yönü, siyahla gösteriliyor ve g e ce ' nin sahip olduğu DİŞİLİK prensibine ka tılıyo r.11G ecelerin daim a yarınlara gebe olduğunu söylem ekle, b ilin ça ltı bu yorum a katılm ıyor muyuz ? . " Beyaz da ise MESİH’ le ilg ili bazı güçler var. Doğu-Batı ekseninin hareketi g ib i sürekli bir tekrar kavram ını, g e çici bir yokluğu, bir seyahatin anlam ına gizliyor içinde. işte bu nedenle olm alıdır ki, beyaz (PARLAK BEYAZ), b ir tekrar dirMecekJerine inanılan kralların ve daha eskilerde, m itolojik tanrıların m atem re n g i olm u ştu r. N ite kim F ransa' d a “ K ral ö ld ü , yaşasın k ra ll. ” slo g a n ın ın a tıld ığ ı
yerde, bu törene katıtanların hepsi beyazlar giyinm işlerdi. Siyah’ m matem rengi olarak benim senişinde ise, ümitsiz bir bekleyişin, dönüşü olm ayan bir
yolculuğa çıkanların ve artık geriye dönm eyecek olanların duyulan üzüntünün yansıması bulunur.
Ay tanrıçası Artemis tapm aklarının doğusunda beyaz, batısında ise siyah bir kapı bulunm aktaydı. Biı tapm aklara özgün olan d iğer bir hususta, yapının doğu-batı doğrultusunda inşa edilm eleridir. Tapınağa girenler b a tı' ya doğru ilerlerler. Çünkü orası güneşin battığı ve biraz sonra ay* m. Artemis 'in görüneceği yöndür. İlkel topium lardan bu yana tüm m itolojileri ve gelenekleri incelediğim izde, b a tı' nm genel anlam da. SOL, DİŞİ, GECE. SİYAH ve nihayet CEHENNEM' i sim gelediğine tanık oluyoruz. Doğu ise hep SAĞ, ERKEK, BEYAZ ve olmuştur. Yunan-Roma akropollerinde güneş, kentin akropol yönünden doğar, sürekli yükseliş kaydederek, gökyüzünün tepe noktası (zenlt) e ulaşır. Sonra yavaş yavaş aşağı batı yönüne doğru kayar ve orada sönüp kaybolur, işte burası Nekropoi (ölüler kenti) dk, genellikle batı bölgesinde olur ve güneşin yükseklik kaybetm esi g ib i, ölüm le sonuçlanan bir EKSİLME' nin oluşturulduğu yerdir, m ezarlıktır. Hıristiyanlığın olduğu kadar İslâm lelsefesi ve gelenekleri de siyah rengin bu fani (ölüm lü) dünyada bencillik ve kendni beğenm işliğin boş ve yanlış bir davranış olduğunu söylemek isteyen bir mesaj içe rd iğ in i benim sem iştir. Nitekim M evlevi dervişleri salona g irip dönm eye başlam adan önce, üzerlerindeki siyah pelerini çıkarıp atarak, bu tür e ğ im le rd e n kem Jferini arm drdridarını söylemek ister ve GERÇEĞİ ve YENİDEN DOĞUŞU da sim geleyen beyaz robianyla görünür, sonra Sema' ya başlarlar. Dervişlerin pelerinleri siyahtır, KARA TOPRAĞIN rengkJr. Bu giysinin açılıp atılm ası, fiziki ölüm den sonra mezara (toprağın içine) girişi yansrtır. Üzerlerinde kalan geniş etekli TENNURE beyaz rengi He YENİDEN DOĞUŞ' tu r çünkü ölüm , M evtâna felsefesine göre, yeni b ir yaşam a geçiş olarak kabul e dilir. Adem ' le Havva' nin cennetten kovulduktan zaman siyah g iyinikli olm aian nedeniyle bazı kaynaklar siyah' ın bir MAHKÛMİYET i de ifade e ttiğ in i ile ri sür m ektedirler. Siyahta geçe rliğ ini koruyan başlıca özelliğin onun BAŞLANGIÇ ve DOĞURGANLIK kavram larıyla ilg ili olduğunu tekrarlam ak istiyoruz. Bu arada m ağara insanının ilk bulduğu renginde siyah olması ilg in ç b ir rastlantıdır. Eski Mısır ve diğer Kuzey Afrika ülkelerinde m at siyah, verim li toprağın ve yağm urla şişmiş bulutlann rengine benzediği için BEREKET' in simgesel bir rengiydi.
Hıristiyan ikonografisinde ressamlar ve m azaisfier kilise duvarlarına yapmış olduktan fresk ve m ozaik panolarda İsa' ya ihanet eden JUDAS* ı siyd i bir hale içinde. Peygam berliği ve Tanrının oğlu olduğunun şeytan tarafından cfonenmesi sırasında. İsa’ nın, bu kez, siyah bir giysi için d e resimlenclrrüdiğini açıkça görm ekteyiz. Aslında bu tür sem bolik anlatım larda renklerin önem li bir yeri, yardım ı ve rolü olduğuna derideki konularda tekrar değinm ek ve onlara başvurm a gereğini duyacağız. Mısır hierogllfinde, siyah renkli bir güvercinin, ölüm üne kadar dul yani yalnız b ir yaşam sürdürmüş olan kadnian. sim geleyen bir renk olarak kullanıldığı saptanm ıştır. Diğer ruhsal etkileri yanında siyah, insanın psikolojik yapısında bir tür yoğunluk, kalınlık ve ağırlık etkisi yaptığı bilinm ektedir. Bu nedenle olm alıdır ki, siyah boyalı bir eşya, beyaz boyanmış olana oranla, daha ağırmış gib i bir izlenim yaratır. Aynı olay siyah rengin egem en olduğu veya sisli, puslu bir havayı yansıtan yağlı boya ta b lo la r için de söz konusudur. Bunlara bakarken, insan kendini biraz gam lı, hüzünlü ortam da sanır. Siyahta, yenilenen bir yaşamın mesajını veren veya vadeden başka bir özellik daha buluruz, tıpkı gecenin gün ışığm, kışm sonbahar' m geleceğini m üjdelem esi glbicSr bu duygu. G ecenin karanlığı, m anastırların izbe dehlizleri. ulaşılam ıyor bazı srian koynunda saklayan ve onlara tefekkür (düşünme) veya vahiy yoluyla sahip olunabilen ortam lar olmuştur. Kitabımızın Beriki SESSİZLİK ve DİLSİZLİK bölüm ünde de d eğ in ildiğ i g ib i, gece karanMdarı önem i olaytam planlarının, ertesi günkü baskın' m hazırlıklarının yapıldığı bir zam an parçası olur çoğu kez. Ezoterik ekole göre, siyahla beyazın birleşm eleri (hierogam i) kutsal bir o la yd*. Erkek olan beyazla dişi cinsiyetti olan siyatım birleşmesi GRİ’ nin doğum una neden olur. Gri ise renk çevrim inde merkezin değeridir, bu ise İNSAN' dır. ( Gri rank ve Kül metnine bfcz) * Koyu renk olarak, isim lenen renklerin en koyusu kuşkusuz SİYAH’ t*. Başlangrçta da işaret e d ild iğ i g ib i, güneşin tüm ışınlarını absorbe eder (emer) ve kendi varlığına m al ederek, geriye gönderm ez. İşte bu olay, yaşamın ÖLÜME DOĞRU GİDİŞİ ve onun için d e KAYBOLUP BİTİŞİ g ib i düşündürür bizi. İslâm âlem inde kadınların örtünm ek için rengi siyah olan çarşafı seç m elerinin nedenlerinden b iri de, çekiçilikierini en aza İndirip, çevresindekilerin
b a kıla rın d a n tedirgin (huzursuz) olm am ak İçindir. Bu arada siyah veya siyaha yakın koyu renkli kostüm lerin, taşıyan kişiye daha cid d i, ağır başlı ve mütevazı bir görünüm verdiğini, hatta bazı resmi davet veya törenlerde şeref konuklarının bu renk elbise giyinm elerinin geleneksel ve sosyal bir zorunluluk haline g e ld iğ in i de belirtm ek istiyoruz. Anadolu halılarının, kHim ve seccadelerinin etrafını gayet ince bk bordür Şeklinde çevreleyen siyah rengin, dünya sıkıntılarından arınm a am acına yönelik bir anlam ı olduğu saptanm ıştır. KARA’ ya gelince bu, (renk olm aktan İleri) bk sözcük veya bk sriat olarak dilim ize takılır çoğu kez. Ö iüm le, m ezarla kgü değim lerde, şiir ve halk türkü lerinde, toprağa hep KARA TOPRAK dendiğini duyarız. Ancak burada önem li olan ve vurgulanm ak istenen şeyin karada, gecenin zifiri karanlığı, sıkıntı, acı, keder g ib i siyahla ilg ili olan sembolizmin yanı sıra, topraktaki analık ve bereket kavram larının vartığıdtf. Yani bk anlam da karada hem olum lu, hem de olumsuz bkşeyier var. Ancak, Anadolu özdeyişle rinde siyah yerine KARA' ran kütlanılm ası, daha çok olumsuzluk anlam ı veren bk sriat olmuştur. Hatta bazen, kötülük, uğursuzluk (meşum) g e tird iğ i sanılan masum hayvanlar için de kullanılır, kara kedi, karo tavuk, kara karga. gibi. Bunun yaranda gürdük lisanımıza öyle yerleşm iştir İd, o şey bizi adeta kara dedirtm eye zorlar. Ö rneğin, kara ça lı, karabasan (sıkıntılı rüya), karalam a (bk kimseyi lekeiem e-tersi aklam a), kara liste, kara satan, kara sevda (hastalık olarak), karsu (gözlerde olan bk hastalık], kara yazı (kötü talih), karayel (çünkü siyah soğuktur), kara düşünmek, karam sarlık, kara bahtım , kar gün dostu, kara bela. vb. C oğrafi deyim lerde de diğer yabancı dMerde olduğu g ib i, kara’ ran TOPRAK anlam ına g eldiğini görm ekteyiz: Kara la f ası, kara sulan, kara stnm, kara parçası, kara İklim i. gibi. Siyah Hz. Adem’ k i. İsa ve M uham m ed' in rengi olarak tanınm aktadır.
GRİ KÜL RENGİ - KURŞUNİ AvusturyalI rahip ve botanik b ilg in i olan M ende!’ in (1865) insan ana tom isindeki kaiıtım -soya çekim gelişim i konusunda öne sürdüğü kanunlar, renkler için de geçerli olmuştur. Bu varsayım a göre, İnsanoğlunun dünyayı tanım asına etken olan refiklerin ilki gri renk oluyor. Yani önce, renk olarak, griyi tanıyoruz. Bu olay bir bakım a, yaşam a, AKLA KARAYI ayırt etm ekle başladığım ız anlam ına da geliyor. Çocuk doğduğu zam an, kendini rengi gri olan bir ortam da bulur. Bu tıpkı gözlerim iz kapalı veya tam karanlık bir ortam da iken görebildiğim iz renge benzem ektedir. Daha sonra gözlerini açtıkça yavaş yavaş çevresini saran cJğer renkleri seçip tanım aya başlıyor. Üç yaşlarına geldiğinde renkler âlem inin mütevazı b ilin cin e ulaşıyor, Diğer bir deyişle, dünya bilincine, tanıdığı renkler sayesinde, sahip oluyor. Bu bakım dan, büyüyüp gelişm e süreci için d e önce g ri' ye alıştığımız, kişiliğim izi bulm aya onunla başJockğırruzı söyleyebiliyoruz. Bunun yanında, zam anla, kendim izi çevredeki, sayılan çoğalan ve renkleri çeşitlenen diğer canlı ve cansız cisim ler arasında görm eye başiodgMTiızda. diğer renklerle de ilgilendiğim izde bile, İlk tanıcbğtfnız g ri' nin bu renk âlem inin merkezinde yer alm asındaki rolünü yadrgam ıyonjz. Gri renkle insan arasındaki İlişki konusunda yapılan bir yorum şöyle: Madem ki insan birbirinin karşıtı olan dişi (siyah) ve erkek (beyaz) iki cinsin bir ürünüdür, o halde o da siyah- beyaz karışımı sonucu oluşan ve (Kromatik) renkler âlem inin tam ortasında yerini alan, gri renge sahip oimaİKJırt. Gri Hıristiyan sembolizminde fiziki ölüm den sonra, yeniden yaşam a dönüşü (diriliş) betim lem ekte ve özellikle ortaçağ sanatkarlarının kuikx*ğı renk olmuştur. Bunun en açık örneğini, İsa' nm (SON MAHKEME) 1 ye başkanlık ederken taşıcfcği mantonun ve sadece ona özgü (ELİPSOİT HALE)’ nin kül renginde olmasında görüyoruz. Çünkü kül kalıcı bir maddedlr.(Aynnfr* bügl İçin Ulatan KÜL v b HAH m otnM eU aç&lam aya taa.)
G ri, şan, şöhret ve sonsuzluk ifa d e eden gizem li bir niteliğe sahiptir. Eski yapı sıvasız ve taştan inşa ecfilmlş cam ilerim ize bakınız, kaplam ası kurşun olan kubbesinden temele kadar, hep kül rengindedirl. Gri aynı zam anda SİS' in rengidir. Sisli, puslu havalar insanda hüzün, iç sıkıntısı, m elankoli yaratırlar. İbraniler duygusal acılarını, yaslarını kül rengi giysiler taşıyarak, ifade edtyortarc*.
Rüyalar gri b ir sis perdesi altında ve b ilin ça ltı tabakalarda, bilincim izin chymda, duym aktadırlar, Franstzlar grileym ek (se griser) deyim ini, «erhoy olup yan yanya b ilin cin i kaybederek hafifçe karaniıklaşm if kimseler için kullanıyorlar.
ÇİZGİLERİN PSİKOLOJİSİ Bir çizgi ne kadar soyut dursa olsun, etkisini m utlaka doğadan ve İnsanların ruhsal davranışianndan aldığı ve bu nedenle, psikolojik açıdan, bazı anlatım lara sahip olduğu varsoyılm aktodr. Nitekim, antik çağlarda olduğu g ib i, günümüzün de gerek m im ari yapıtlar, gerekse resim ve diğer süsleme sanatında kulla-ntlagelm elde d a n düzenler, ^ o sanatçının kalbinden ve kafasından geçenleri yansıtmaktacfcrtar. Bunlar baykca, düz-yatık veya e ğ k- köşeli diye adkavdm lm alcta ve dinam izmi, yaşantı tarzmı veya bk am oa sembolize edebilm ek am acıyla kullanılırlar.
1-DÜZ-YATIK ÇİZGİLER: Bulunduğu düzende statik b ir etki yaratır, sükûnet, sessizlik, istirahat, İç huzuru ve rahatlık. g ib i, genel anlam da, durğunluğu ya rıştırla r (
2-EĞİK-KÖŞELİ . ÇİZGİLER: G enelde düzende ki b ir hareketi ve ham le yargısını yansıtırlar. Eğik çizgilerin sem bolik d a n anlam ve anlatım lannın bir kısmı aşağıdaki örneklerle açıklanıyor:
a) İÇ BÜKEY: Yorgunluk ve biraz da tem beük. b) DIŞ BÜKEY: Azim. karartMc, dayaraktakk ve direnm e . c) HAFİF DALGALI : Şevkat, yumuşaklık, hoşgörü zera fe t biraz da kodnm e. d) DERİN DALGALI: Kuvvet, heyecan ve kaprisli d avranışlar. e) SİNİZOİT KIVRIMLAR : Meandros (Menderes) m otifidir. Bu da kaprisli (cüvelil) ne y a p tığ n ne yapacağı beNi olm ayan, oynak b ir karakteri sim geler. f) STİLİZE DALGA: Zerafet ve incelik. g) KIRIK KÖŞELİ: Daha belirgin bir enerji, daha cesur ve a tılga n bir UfMik. h) ZİKZAK HAREKETLER : Enerjik atılım iar, katı ve sert sayılan davranışlar ve erkeksi görünüm ler, konuşm alar. I) SVASTİKA MOTİFLERİ: Şans, koruyuculuk ve enerji. (Bkz. SVAST1KA) İslâm d in i mimarisi genellikle yapıtlar iç dekorasyonunda, kartı bir görüntü veren düz ve tank çizgilerden kaçınmış, bunun yerine h afif d a lg a lı ve stilize datgak çizgileri tercih etm iştir. Yunan uygarlığından Htbaren, dünyayı oluşturan dört elemanın aşağK lakllere benzer çizgiler şeklinde, süsleme öğesi olarak uygulandığını da görüyoruz. a k a n
A O A A A A A ATE?
voı-iiT- ( eb k b k )
Mason sembolizmi ise bu elem anlarla yönelim deki gelişm e arasındaki İlişkiyi ta blo d a görüldüğü g ib i açıklıyor: Kadem e ve fonksiyonel Eleman İnsan vücudundaki veri
cmtamlon Ateş Su Hava Toprak
Girişim ( Yönelim ) Din Fetsefe< filazofi) M addesel yaşam
Ruh Can Düşünsel (m antal) Gövde
Pythogor, Em pödode, Platon, Aristo. g ib i büyük filozofların antik doktrinleri, insan yaşam ındaki aşam aları ta b ia t güçlerinin özünü befcriryen bu elem anların varttdannın ve güçlerini gösterm e tarzıyla ilişkili bulunm aktadır: Yaşam devirdakni Nk elem an olan suyla başlıyor (çarkı suyla dönüyor), aracı birer faktör olan ateş1 ten geçerek toprak ta sonuçlanıyor. Bu dörtlü düzen doğada ve insan yaşam ındaki aşam alarda da kendini gösteriyor: Kış, İlkbahar, yaz, ve sonbahar, çocukluk, gençlik, olgunluk ve İhtiyarlık , oluşma, gelişm e, en yüksek olgunluğa erişme ve nihayet düşüş. Sembolizm ilm inin biyolojik açıdan yaptığı yaklaşım da Su lenf (içinde akyuvarlar bulunan solgun san renkte saydam sıvı), TOPRAK safra (öd), HAVA kan, ATEŞ ise sinir sistemi (huy- mizaç) olarak niteleniyor. Psikoloji ise havayı büyümemizi gerçekleştiren bk horm on, ateş' i ise çoğu kez, m addenin KATI (toprak), SM (su) ve GAZ (HAVA) d a n üç durumunu canlandırıp harekete geçken ve bunlardan herbirini diğerine doğru geliştiren bir MOTÖR elem an olduğunu ile ri sürüyor.
Anlam, anlatım ve kapsam yönünden tüm üyle DOĞANIN GEOMETRİSİNE bağlı olduğu kesinlik kazanan şekülencMmiş sem boller, ilk olarak (MU) kıt1 asından ele geçen ta ble tle r üzerinde keşfedilm işlerdir, Zaman içinde, bu sem boller yazımn ic a t edilm edğ* veya okuma yazmanın pek yaygm olm adığı değişik evrelerde ve uygarlıkların kültürlerinde, aynen veya tem elde yatan am aca bağlı kalarak, bazen biraz stilize edilerek, m itolojik inançların doğrultusundaki olguların tanıtım ı ve özellikle dinlerin eğitim ve öğretim inde bir araç olarak kullanılm ışlardır. En ilginç olanlarına yer verdiğim iz bu sem bollerle birlikte diğer caniı-canstz objelere, olay ve kavram lara da deyindik. Bu açıklam aları dünyaca tanınmış İlim adam kjn, yazarlar, uzmanların kişisel görüş ve YORUMLARI olduğuna, ancak bunlara zaman zaman kendi fikir ve yorumlarım» d a eklediğim i işaret etm ek istiyorum .
soyutluluğunun lim it durumunu, merkezi, o rijin i, bir kaynak veya
ocağı, yayılm anın harekele geçm edeki prensibi ve dönûfûn ucundaki yeri bekrhr. Tüm boyutsa! gelişm eler noktadan sonra başiariar. Nokia başlam am olduğu kadar, bir şeyin bilim ini de işaret ettiğinden, YARATICI nm da simgesi olarak kullanılm ıştır. Bu bakım dan, "yaşam b ir cüm ieyse, ölüm d e onun noktası' d k I, deniliyor.
DAİRE - ÇEMBER İnsanlara cinlerini tanıtıp öğretm ek için kuüamlogeimiş üç sembolün (daire, üçgen, kare) Ukl ve en kutsal sayılanı olmuştur. Dairenin en önem li âzeNiği GÜNEŞ* e benzem esidir. Güneş ise, evrenin oluşumu ve doğa üzerindeki hayranlık uyandıran rolü ve etkinliği nedeniyle, en güçlü tanrı olarak tapınılan b ir gök cism idir. Nitekim Mıstr* da. RA' nm olduğu g ib i, d iğ er Hkef dinlerin enbüyük ta n rıla r güneş1ti, Japon im paratorlarına bugün bite, * G üneşin O ğlu " denilm ektedir. D airede bulunan, benzersiz mükemmeMk. onun aynı zamanda MONOTEİZM (tek tanrıcılık) sem bolü olarak da kullanılm a nedeni olmuştur. Hıristiyan azizlerinin başlanndaki HALE* nin renk ve şekli de güneşle ilg ilid ir. Daire, diğer geom etrik alanlar içinde en gelişmiş, mükemmel bir biçim dir. Baştangrç ve bitim i b e lli olm ayan b ir görünüm e sahip olm ası, onu YAŞAM' da geom etrik olarak en gerçek ve anlam lı biçim de tanım layan bir şekü yapm ıştır, ileride tekrar d eğinileceği g b i, gökkubbeyi sem bolize ettiğinden, dini m im arinin en anlam lı öğelerinden b iri olur. N oktayla kgtti yoruma benzerliği ve her İkisinde de ortak özelikler bulunması nedeniyle, daireyi BÜYÜK BİR NOKTA g ib i kabul etm em iz mümkündür. İsminin açıklanm asını istem eyen Yunanlı bir bilim adam ı, yaratılanla onun yaradılış nedeni arasındaki ilişkiyi, merkez* in ve aynı merkezli olan dairelerin sem bolizm ine dayanarak yaptığı m istik ve felsefi bk yaklaşım la şöyle açıklıyor: Dökenin a ta m ı oluşturan çem berle merkez arasını birleştiren ışınlar, BİRLİĞİ sim geleyen aynı merkezden uzaklaştıkça, açısal olarak nasıl gitgide birbirlerinden ayrılıyor ve aykınlaşıyoriarsa, mistik düşünce ve toplum sal boyutlarda olduğu g ib i, HERŞEY de birbirinden ayrılır ve çeşitli yönlere doğru uzandıkça çoğalır ve faridılaşırtar. Bunun tersine, çem berden merkeze yaklaştıkça, birisilerine daha fazla sokulur, fikir ve am açlarını birleştirerek, aynı merkezin için d e , TEK VÜCUT halinde kaynaşır, sonuçta bir VARLIĞIN BİRLİĞİ
(vahdeti vücut) oluştururlar. Karşttdı güçlerini doğrtm odan çoğaltm a olanağı butduM anndan, daha mükemmel bir yaşam a sahip oturiar. İşte bu nedenledk ki, merkeze dairenin o d a k noktası ve b a b a sı denilm ektedir. D airenin sahip olduğu bu özellik onu b ir UYUM (arm oni) sembolü yaprrvşhr. ö le yandan, dairenin zodiak (burçlar çem beri) ta gösterilen gök cisim leri, gezegenlerin gayet dakik olan ytH* dönü hareketleriyle benzerliğinin saptanm ası, ona uyum la ügiit olan bu yakıştırmayı güçlendirm iş bulunuyor. Bu bakım dan m im ari norm lar (düzgüter) hep dairenin bölüm leri üzerine dayancM m ışlır. Bazı filozof ve teotojiyenler (tanrı büm cier), dairenin kozmic göğün akttvednin dm gelencfiğini, herşeytn ondan afıntp tü keM kfğ in l özet tikle vurgulayarak, onun bir tanrısallığın, yaratan1ın sem bolü olarak kabul edttm esinde birleşm iş bulunm aktodriar. Daire, anfik çağlardan bu yana, baş ve sonu b e lli olm ayan ö ze liğ i ve dairesel hareketlerde gözlenen sürekli bir akışı sağlad& ndan, bk ZAMAN SEMBOLÜ olarak da karşımıza çıkıyor. Nitekim zam an, (biri diğerlerine tıpa tap eşit olan sürekli ve değişm eyen anlar), olarak tanım lanır. Saatlerin alışılmış olan kodranlan da daire biçim indedk. Eskiden BatoHMer zam anı ölçm ek için, daireyi altm ışar derecefik a llı bölüm e ayvnrvşlardı. GenelMde eski uygartıldann, Uzakdoğu ve Selçuklu süsleme sanatında rasflocfcğımcz, kuyruğunu » ra n yılan - e jd e r- m otifi, sonsuza dek uzanan devkdaim knafim yansıtm ak am acını gütm ektedk, Hıristiyan Ikonograftalnde dake sonsuzluk anlam ını yansıttığı g ib i, iç iç e çizilm iş üç dake de, Baba, Oğul ve Kutsal ruhu gösterir. Çünkü aynı m erkezli dakeler insandaki ruhsal gelişm eyi ve ruhun buna tedricen uyumunu ifade etm ektedir. Dairenin bu anlam da kutlanıldtğm ı ve yorum landığına Eski Ahit (Tevrat) te rastlanm adığından, daha çok Bizans kökenli olduğu samkyor. Daireyi tanrının her dem ve her yerde hissedilen soluğu g ib i tasarlayan ve bu yönden ona saygın bk yer veren ilkel kabileler, büyüsel bir güçe sahip olduğu inancıyla, ateş danslarını ve ateşe tapm a törenlerini dairesel bir çevrede yapm ak