Göğüs Cerrahisi: Kırmızı Kitap - Prof. Dr. Mustafa Yüksel, Prof. Dr. Akın Araslan Balcı - Google Книги

Göğüs Cerrahisi: Kırmızı Kitap - Prof. Dr. Mustafa Yüksel, Prof. Dr. Akın Araslan Balcı - Google Книги

Göğüs Cerrahisi : Kırmızı Kitap"

1. Türkiye’de ve Dünya’da Göğüs Cerrahisi . 1
Doç. Dr. Şeyda Örs Kaya
2. Göğüs Cerrahisinde Tıbbi ve Hukuki Sorumluluklar . 9
Prof. Dr. Mehmet Tokdemir, Yard. Doç. Dr. Abdurrahim Türkoğlu
3. Göğüs Cerrahisinde Deneysel Çalışmalar . 15
Doç. Dr. Erhan Ayan, Prof. Dr. Mehmet Oğuz Köksel
4. Temel Biyoistatistik . 23
Prof. Dr. Nural Bekiroğlu
5. Bilimsel Makale Yazımı . 37
Prof. Dr. Kansu Büyükafşar
6. Cerrahi Anatomi . 47
Prof. Dr. Akın Eraslan Balcı
7. Solunum Sisteminin Fizyolojisi . 71
Doç. Dr. Teyfik Turgut, Yard. Doç. Dr. Erdal İn
8. Göğüs Cerrahisinde Görüntüleme Yöntemleri . 81
Doç. Dr. Nuri Çagatay Çimşit
9. Göğüs Cerrahisinde Nükleer Tıp . 89
a. Konvansiyonel Nükleer Tıp Teknikleri
Doç. Dr. Tansel Ansal Balcı, Doç. Dr. Zehra Pınar Koç
b. PET
Doç. Dr. Tansel Ansal Balcı, Doç. Dr. Sevim Süreyya Çerçi
10. Göğüs Cerrahisinde İnvaziv Tanı Yöntemleri . 115
Doç. Dr. M. Muharrem Erol, Doç. Dr. Hüseyin Melek
11. Göğüs Cerrahisinde Preoperatif Değerlendirme . 123
Doç. Dr. Emin Maden
12. Göğüs Cerrahisinde Anestezi . 133
Doç. Dr. Zerrin Sungur Ülke
13. Torasik İnsizyonlar . 143
Op. Dr. R. Serdar Evman
14. Akciğer Rezeksiyonları . 153
Doç. Dr. Mehmet Oğuzhan Özyurtkan, Op. Dr. Muharrem Çakmak
15. Minimal İnvaziv Cerrahi . 161
a. Video-torakoskopik Cerrahi
Prof. Dr. Alper Toker
b. Robotik Cerrahi
Op. Dr. Yusuf Bayrak, Prof. Dr. Şükrü Dilege
16. Perioperatif Bakım . 175
a. Postoperatif Bakımın Temel prensipleri
Doç. Dr. Evren Şentürk
b. Ağrı Tedavisi
Prof. Dr. Ayşen Yücel
c. Göğüs Cerrahi Sonrası Rehabilitasyon
Prof. Dr. Gülseren Akyüz, Dr. Alp Eren Çelenlioğlu
17. Postoperatif Komplikasyonlar . 203
a. Erken
Op. Dr. Yücel Akkaş, Doç. Dr. Ülkü Yazıcı
b. Geç
Doç. Dr. Ertan Aydın

KISIM II. AKCİĞERİN BENİGN HASTALIKLARI
Yardımcı Editör: Prof. Dr. Akif Turna

18. Masif Hemoptizi . .217
Prof. Dr. Akif Turna
19. Soliter Pulmoner Nodül veBuzlu Cam Dansitesi . 235
Doç. Dr. Burçin Çelik
20. Akciğerin Doğumsal Anomalileri . 251
Doç. Dr. Adnan Narcı, Doç. Dr. Okan Solak
21. Bronşektazi . .265
Doç. Dr. Hakkı Ulutaş
22. Bakteri Enfeksiyonları ve Akciğer Apsesi . .273
Doç. Dr. Bülent Koçer
23. Akciğer Tüberkülozunda Cerrahi . 283
Doç. Dr. Mertol Gökçe
24. Akciğerin Hidatik Kist Hastalığı . .291
Prof. Dr. Akın Eraslan Balcı
25. Akciğer Hacim Küçültücü Cerrahi ve Endobronşiyal Valf Uygulaması . 301
Doç. Dr. Korkut Bostancı
26. Büllöz Hastalıkta Cerrahi . .313
Doç. Dr. Volkan Baysungur
27. Akciğer Transplantasyonu . 327
Prof. Dr. İlhan İnci
28. Tromboendarterektomi . .343
Prof. Dr. Bedrettin Yıldızeli
29. Benign Akciğer Tümörleri . 359
Doç. Dr. Rasih Yazkan
30. Bronşiyal Gland Tümörleri . 369
Op. Dr. Ezel Erşen

KISIM III. AKCİĞERİN MALİGN HASTALIKLARI
Yardımcı Editör: Prof. Dr. Nezih Özdemir

31. Akciğer Kanserinin Moleküler Biyolojisi . 379
Yard. Doç. Dr. Nüket Yürür Kutlay
32. Akciğer Kanserinin Patolojisi . 389
Prof. Dr. E. Handan Zeren, Prof. Dr. Derya Gümürdülü
33. Akciğer Kanserinde Tarama . 399
Prof. Dr. Erkan Yılmaz
34. Akciğer Kanserinde Tanı . 407
Op. Dr. R. Serdar Evman
35. Akciğer Kanserinin Evrelemesi ve Metastaz Yolları . 411
Prof. Dr. Turgut Işıtmangil
36. Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi . .427
Prof. Dr. Hakan Kutlay
37. Operabl Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde Neoadjuvan ve Adjuvan Tedavi . .433
a. Radyoterapinin Yeri
Doç. Dr. Uğur Selek, Uzm. Dr. Yasemin Bölükbaşı
b. Kemoterapinin Yeri
Prof. Dr. Nil Molinas Mandel
38. Inoperabl Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde Tedavi . .447
Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, Doç. Dr. Burçak Karaca
39. Küçük Hücreli Akciğer Kanseri . 453
Prof. Dr. Rıza Çetingöz, Prof. Dr. P. Fulden Yumuk
40. Akciğer Metastazlarında Cerrahi Rezeksiyon . 465
Yard. Doç. Dr. Volkan Karaçam
41. Superor Sulkus Tümörlerinde Cerrahi . 473
Dr. Zeynep Bilgi, Prof. Dr. Bedrettin Yıldızeli
42. Genişletilmiş Akciğer Rezeksiyonları . 481
Prof. Dr. Bülent Tunçözgür
43. Mediyasten Lenf Nodu Diseksiyonu . .489
Prof. Dr. Nezih Özdemir, Op. Dr. Hasan Ersöz

KISIM IV. PLEVRA
Yardımcı Editör: Prof. Dr. Tahir Şevval Eren

44. Kapalı Göğüs Drenajı . 493
Doç. Dr. Figen Türk, Yard. Doç. Dr. Ümit Aydoğmuş
45. Açık Drenaj . 501
Yard. Doç. Dr. İsa Döngel
46. Torakoplasti . 507
Op. Dr. Selim Şakir Erkmen Gülhan, Op. Dr. Güven Çetin
47. Fibrotoraks ve Dekortikasyon . 511
Op. Dr. Halil Tözüm, Prof. Dr. Tahir Şevval Eren
48. Difüz Malign Mezotelyoma . .517
a. Klinik özellikler ve palyatif tedavi
Op. Dr. Seray Hazer Kalaycıoğlu, Doç. Dr. Göktürk Fındık
b. Radikal tedavi yöntemleri ve ekstraplevral pnömonektomi
Prof. Dr. Akın Eraslan Balcı
49. Plevral Efüzyonlar ve Tedavisi ve Plevra Tüberkülozu . 529
Prof. Dr. Ali Özdülger, Prof. Dr. Bahar Ulubaş
50. Ampiyemde cerrahi . 541
Doç. Dr. Celal Tekinbaş, Doç. Dr. Sami Karapolat
51. Bronkoplevral Fistül . .547
Yard. Doç. Dr. Fatih Meteroğlu, Prof. Dr. Tahir Şevval Eren
52. Pnömotoraks ve Pnömomediasten . 555
Doç. Dr. Y. Altemur Karamustafaoğlu
53. Duktus Torasikus ve Şilotoraks . .563
Doç. Dr. Erhan Ayan

KISIM V. GÖĞÜS DUVARI VE STERNUM
Yardımcı Editör: Prof. Dr. Tamer Altınok

54. Göğüs Duvarı Kitleleri ve Cerrahi Tedavisi . .569
Doç. Dr. Korkut Bostancı
55. Meme Hastalıkları ve Cerrahisi . 581
Dr. Hüseyin Kadıoğlu, Prof. Dr. Mahmut Müslümanoğlu, Prof. Dr. Ömer Soysal
56. Göğüs Duvarının Rekonstrüksiyonu . 589
Prof. Dr. Mehmet Bayramiçli
57. Göğüs Duvarının Radyonekrozu ve Enfeksiyonu . 607
Op. Dr. Mustafa Gültekin, Prof. Dr. Tamer Altınok
58. Sternal Dehisens ve Tedavisi . 617
Op. Dr. Serdar Evman, Prof. Dr. Mustafa Yüksel
59. Göğüs Duvar Deformiteleri ve Cerrahi Tedavisi . 625
a. Açık Cerrahi
Prof. Dr. Şinasi Yavuzer
b. Minimal İnvaziv Cerrahi
Prof. Dr. Mustafa Yüksel, Yard. Doç. Dr. Murat Öncel, Prof. Dr. Güven Sadi Sunam
c. Nadir Konjenital Göğüs Duvarı Deformitelerinin Cerrahi Tedavisi
Op. Dr. Adamu Issaka, Prof. Dr. Mustafa Yüksel
60. Hiperhidrozis . 645
a. Hiperhidrozis
Yard. Doç. Dr. Burhan Apilioğulları
b. Buerger ve Raynaud Hastalığında Torakoskopik Sempatektominin Yeri
Op. Dr. Uğur Temel
61. Torasik Outlet Sendromu . .659
Doç. Dr. Y. Altemur Karamustafoğlu, Prof. Dr. Yener Yörük
62. Rekürren Torasik Outlet Sendromunda Reoperasyon . 667
Prof. Dr. Cengiz Gebitekin, Doç. Dr. M. Muharrem Erol

KISIM VI. DİAFRAGMA
Yardımcı Editör: Prof. Dr. Şerife Tuba Liman
63. Diyafragmada Cerrahi Teknikler . 671
Doç. Dr. Ali Kılıçgün, Doç. Dr. Sami Karapolat
64. Diafragmanın Konjenital Hernileri . 677
Op. Dr. Aykut Eliçora, Prof. Dr. Şerife Tuba Liman
65. Diyafragma Plikasyonu Teknikleri . .683
Doç. Dr. Mertol Gökçe
66. Diyafragma Elevasyonu ve Evantrasyonu . .687
Doç. Dr. Muhammet Reha Çelik
67. Frenik Sinir Cerrahisi ve Diapragma Pacing . .693
Prof. Dr. Aydın Şanlı

KISIM VII. MEDİYASTEN
Yardımcı Editör: Prof. Dr. Ufuk Çağırıcı
68. Akut Nekrotizan Mediyastinit . 697
Doç. Dr. Maruf Şanlı
69. Kronik Mediyastinit . .705
Yard. Doç. Dr. Ümit Aydoğmuş, Prof. Dr. Gökhan Yuncu
70. Perikard Hastalıklarında Cerrahi . 707
Prof. Dr. Ahmet Feridun Işık
71. Myastenia Gravis Cerrahisi . .713
Prof. Dr. Alper Toker
72. Mediyasten Kist ve Duplikasyonları . .721
Op. Dr. Ahmet Gökhan Gündoğdu, Op. Dr. Gültekin Gülbahar, Doç. Dr. Bülent Koçer
73. Timik Tümörler . 731
Prof. Dr. Ufuk Çağırıcı
74. Mediyasten Germ Hücreli Tümörleri . 739
Op. Dr. Banu Aktin Yoldaş
75. Mediyasten Lenfomaları . 745
Doç. Dr. Timuçin Alar
76. Mediyastenin Nörojenik Tümörleri . 747
Prof. Dr. Serdar Şen
77. Mediyastinal Tiroid, Paratiroid ve Tümörleri . .753
Yard. Doç. Dr. Mehmet Sadık Yaldız
78. Superior Vena Kava Obstrüksiyonu . 763
Op. Dr. Ayşegül Ergönül

KISIM VIII. TRAVMA
Yardımcı Editör: Prof. Dr. Refik Ülkü
79. Travmada Erken Dönem Tedavisi . 773
Prof. Dr. Serdar Onat
80. Larinks Travmaları . 781
Prof. Dr. İsmail Topçu
81. Trakeobronşiyal Travma . 791
Prof. Dr. Refik Ülkü
82. Özofagus Travmaları . 799
Prof. Dr. Atilla Eroğlu, Doç. Dr. Yener Aydın, Yard. Doç. Dr. Bayram Altuntaş
83. Künt Göğüs Travmaları . .815
Prof. Dr. Ufuk Çobanoğlu
84. Penetran Toraks Travmaları . 837
Uzm. Dr. Sezai Çubuk, Doç. Dr. Orhan Yücel
85. Kalp ve Büyük Damarların Yaralanmaları . 845
Prof. Dr. Rıza Doğan, Dr. Şafak Alpat
86. Travmada Geç Sekel . .867
Doç. Dr. Hakkı Ulutaş, Doç. Dr. Muhammet Reha Çelik, Prof. Dr. Akın Kuzucu

KISIM IX. ÖZOFAGUS
Yardımcı Editör: Prof. Dr. Hasan Fevzi Batırel
87. Özofagusun Gelişimi, Anatomi ve Fizyolojisi . .873
Doç. Dr. Volkan Baysungur
88. Özofagus Hastalıklarında Fizyolojik Tanı Yöntemleri . 883
Doç. Dr. Adnan Giral
89. Özofagus Hastalıklarında Radyolojik Tanı Yöntemleri . 887
Prof. Dr. Davut Tüney, Doç. Dr. Çagatay Çimşit, Yard. Doç. Dr. Rabia Ergelen
90. Konjenital Özofagus Anomalileri . 895
Prof. Dr. Alpay Sarper
91. Vasküler Trakeoözofageal Kompresyon . 903
Doç. Dr. Volkan Baysungur
92. Gastroözofageal Refl ü Hastalığı ve Cerrahisi . 909
Yard. Doç. Dr. Tunç Laçin
93. Hiyatus Hernileri . 917
Dr. Zeynep Bilgi, Prof. Dr. Hasan Fevzi Batırel
94. Fundoplikasyon ve Onarım Yöntemleri (Belsey ve Hill) . .923
Prof. Dr. Güven Sadi Sunam, Yard. Doç. Dr. Bayram Altuntaş
95. Reflü Cerrahisinin Komplikasyonları . 927
Yard. Doç. Dr. Tunç Laçin
96. Barret Özofagusu . 929
Doç. Dr. Adnan Giral
97. Benign Özofagus Tümörleri . 933
Doç. Dr. İrfan Yalçınkaya
98. Özofagus Kanserinde Tanı ve Evreleme . 941
Yard. Doç. Dr. Bayram Metin, Prof. Dr. Olgun Kadir Arıbaş
99. Özofagus Kanserinde Cerrahi Tedavi . 949
Prof. Dr. Atilla Eroğlu, Doç. Dr. Yener Aydın, Yard. Doç. Dr. Bayram Altuntaş
100. Özofagus Kanserinde Lenf Nodu Diseksiyonu . 965
Prof. Dr. Atilla Eroğlu
101. Özofagus Cerrahisinin Komplikasyonları . 975
Doç. Dr. Atilla Türkyılmaz
102. Özofagus Kanserinde Palyatif Cerrahi . 981
Prof. Dr. Atilla Eroğlu, Doç. Dr. Yener Aydın, Yard. Doç. Dr. Bayram Altuntaş
103. Özofagus Kanserinde Radyoterapi ve Kemoterapi . .991
Yard. Doç. Dr. Ajlan Atasoy, Prof. Dr. P. Fulden Yumuk
104. Özofagus Yabancı Cisimleri . 997
Prof. Dr. Melih Kaptanoğlu
105. Özofagus Koroziv Yanıkları . 1001
Yard. Doç. Dr. Tevfik Kaplan, Prof. Dr. Serdar Han
106. Özofagusun Minimal İnvaziv Cerrahisi . 1007
Prof. Dr. Hasan Fevzi Batırel

KISIM X. TRAKEA ve ANA BRONŞLAR
Yardımcı Editör: Prof. Dr. Sina Ercan
107. Trakeanın Cerrahi Anatomisi . .1013
Prof. Dr. Sina Ercan
108. Endoskopik Girişimler . 1021
Doç. Dr. Levent Dalar, Uzm. Dr. Ahmet Levent Karasulu, Op. Dr. Cengiz Özdemir
109. Konjenital Anomaliler . 1045
Dr. Celal Buğra Sezen, Doç. Dr. İsmail Cüneyt Kurul
110. Entübasyon Hasarı . 1053
Yard. Doç. Dr. Tunç Laçin
111. İdyopatik Laringotrakeal Stenoz . 1057
Prof. Dr. Sina Ercan
112. Trakeomalazi . 1061
Doç. Dr. Mehmet Ali Bedirhan
113. Trakeoözofageal Fistül . .1065
Prof. Dr. Ahmet Sami Bayram, Prof. Dr. Cengiz Gebitekin
114. Trakeanın Primer Tümörleri . 1071
Op. Dr. Ali Çelik, Prof. Dr. A. İrfan Taştepe
115. Trakeanın Sekonder Tümörleri . 1081
Doç. Dr. Çağatay Tezel
116. Trakeobronşiyal Yabancı Cisimler . 1085
Yard. Doç. Dr. Aslı Gül Akgül

KISIM XI. EK KONULAR
Yardımcı Editör: Prof. Dr. Ali Özdülger
117. Açık Kalp Cerrahisiyle Birlikte Yapılan
Akciğer Operasyonları . 1093
Doç. Dr. Tamer Okay
118. Akademik Sorular . 1103
Prof. Dr. Akın Eraslan Balcı, Prof. Dr. Mustafa Yüksel

"
2. Uluslararası Farkındalık Konferansı: BiLDiRiLER - Editör: Doç. Dr. Özge UYSAL ŞAHİN - Google Книги

2. Uluslararası Farkındalık Konferansı: BiLDiRiLER - Editör: Doç. Dr. Özge UYSAL ŞAHİN - Google Книги

2. Uluslararası Farkındalık Konferansı :BiLDiRiLER

2. Uluslararası Rating Academy Farkındalık Konferansı , bildirilerini çermektedir.

Избранные страницы Часто встречающиеся слова и выражения Об авторе (2018)

Rating Academy Yayınları olarak amacımız, okurlarımıza kaliteli içerikte kitaplar sunmaktır. Bunun için yazarlarımıza editoryal hizmetlerle beraber kitaplarının basım, satış ve dağıtım desteğini birlikte sunarak yayın dünyasına yeni yazarlar ve yeni kitaplar kazandırmak temel önceliğimizdir.

Библиографические данные Название 2. Uluslararası Farkındalık Konferansı :BiLDiRiLER Автор Editör: Doç. Dr. Özge UYSAL ŞAHİN Издатель Rating Academy Ar-Ge Yazılım Yayıncılık Eğitim Danışmanlık ve Organizasyon Ticaret Limited Şirketi, 2018 ISBN 6056886778, 9786056886775 Количество страниц Всего страниц: 1238 &nbsp&nbsp Экспорт цитаты BiBTeX EndNote RefMan
Tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik el kitabı - Google Книги

Tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik el kitabı - Google Книги

Tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik el kitabı

Günümüzde sağlık hizmetleri farklı meslek gruplarının birlikte koordineli bir şekilde hizmet verdiği ve yüksek teknolojinin kullanıldığı bir yapıya bürünmüştür. Tıbbi sekreterler bu sağlık ekibinin önemli bir parçası olarak sağlık kuruluşuna başvuran hastanın ilk başvuru anından taburcu olana kadar geçen sürecin tüm aşamalarında önemli görevler üstlenmektedir. Üstlendikleri görevleri en iyi şekilde yerine getirebilmesi için tıbbi sekreterlerin iyi bir eğitim almasının önemi her geçen gün artmaktadır.

Yurt dışında 1912’li yıllara kadar dayanan tıbbi dokümantasyon ve sekterlik eğitimi ülkemizde oldukça yenidir. Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programı, ilk defa 1974-1975 eğitim öğretim döneminde Hacettepe Üniversitesi Sağlık Teknolojisi Yüksekokulu’nda 34 öğrenci ile hizmet vermeye başlamıştır. Ancak dönem sonunda bölümün kapatılmasına paralel olarak eğitim görmekte olan öğrencilerin 14’ü Hacettepe Üniversitesi’nde dört yıllık lisans eğitimi almak için aynı yıl açılan Hastane İdaresi Yüksekokulu’na 2. sınıftan başlatılmıştır.

Избранные страницы Содержание Часто встречающиеся слова и выражения Об авторе (2020)

1995 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü Arşiv Anabilim Dalı’ndan mezun olmuştur. 2006 yılında Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nde yüksek lisansını tamamladıktan sonra 2008 yılında Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nde başladığı doktorayı 2013 yılında başarıyla bitirmiştir.

Mesleki hayatına 1997 yılında Başkent Üniversitesi Kütüpha-nesi’nde kütüphaneci olarak başlayan Yalçın, 2006-2009 yılları arasında Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkan yardımcılığı görevini yürüttükten sonra 2009 yılında İzmir Üniversitesi Kütüphanesi’nde kurucu müdür olarak göreve başlamıştır.

Akademik kariyerine 2017 yılından Doğuş Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programı’nda öğretim üyesi olarak başlayan Yalçın, halen aynı programda program başkanlığı görevini yürütmektedir. Yalçın, bilgi ve belge yönetimi, tıbbi dokümantasyon, elektronik yayıncılık, yönetim bilgi sistemleri konularında çalışmalar yapmaktadır.

İstanbul-Kadıköy doğumlu. Balıkesir Üniversitesi’nde Sosyoloji lisans ve lisansüstü eğitimi yaptı. 2012-2013 yılında “Pedagojik Formasyon Eğitim Sertifikası” alarak iki yıl özel eğitim kurumlarında öğretmenlik yaptı. 2015 yılında İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde Sosyal Hizmet doktora eğitimine başlayan Süleymanoğlu Dinçer, İstanbul Üniversitesi’nde Çocuk Gelişimi lisans eğitimine devam etmektedir.

Lisans ve lisansüstü eğitimi sırasında “Balıkesir’deki polislerin imaj algısı” ve “Güney Marmara Bölgesi sosyal yapı araştırması” gibi araştırmalarda analist olarak görev yaptı. Lisans eğitimi süresince “çokkültürlülük”, “islamofobi”, “görsel medyada kadın imajı” konularında ve yüksek lisans döneminde “milliyetçilik”, “kadına yönelik şiddet” ve “iş ve istihdam” gibi konularda çalışmalar yürüttü. 2015 sonrası “sağlık iletişimi”, “gençlerle iletişim”, “gençlik ve değer ilişkisi”, “gençlerde kimlik arayışı ve aidiyet” ve “toplumsal cinsiyet” gibi konularda eğitim verdi.

2017 yılında Doğuş Üniversitesi’nde Sosyal Hizmetler Programı’nda öğretim görevlisi unvanıyla göreve başladı ve sosyal politika, sosyal sorunlar, yaşlı ve hasta bakım hizmetleri, sosyal hizmet mevzuatı, özel gereksinimli bireyler ve bakım, genel iletişim, girişimcilik gibi dersleri verdi.

Библиографические данные Название Tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik el kitabı Редакторы YUSUF YALÇIN , ROZA SÜLEYMANOĞLU DİNÇER Издатель Hiperlink eğit.ilet.yay.san.tic.ve ltd.sti., 2020 ISBN 605281621X, 9786052816219 Количество страниц Всего страниц: 400 &nbsp&nbsp Экспорт цитаты BiBTeX EndNote RefMan
Verem Hastalığı Nedir? (Tüberküloz)

Verem Hastalığı Nedir? (Tüberküloz)

Verem Hastalığı Nedir? (Tüberküloz)

Kocaeli Şehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ersin Alkılınç, 7- 13 Ocak Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası Nedeniyle önemli bilgilendirmelerde bulundu.

Verem Hastalığı Nedir? (Tüberküloz)

Kocaeli Şehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ersin Alkılınç, 7- 13 Ocak Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası Nedeniyle önemli bilgilendirmelerde bulundu.

08 Ocak 2024 Pazartesi 09:58

Verem hastalığını tanımlayan Dr. Alkılınç “ Verem yani tıbbi adıyla tüberküloz, hava yoluyla bir bireyden diğerine yayılan, bulaşıcı bir akciğer hastalığıdır. Verem hastalığı 2 ‘Mycobacterium Tuberculosis’ isimli bakterilerden kaynaklanır. Tedavi edilebilir ve aşısı olan bir hastalıktır. Verem hastalığı yani akciğer tüberkülozu, havaya salınan mikroskobik damlacıklar yoluyla insandan insana yayılan bakterilerden kaynaklanır. Bu yayılma, aktif tüberküloz hastalığı olan ve tüberküloz tedavisine henüz başlamamış hastanın güldüğünde, hapşırdığında, konuştuğunda, öksürdüğünde, şarkı söylediğinde veya tükürdüğünde gerçekleşebilir. Aktif verem hastalığı olan kişiler, bir yıl boyunca yakın temas yoluyla ortalama 5 ila 15 kişiye daha bulaştırabilir. Bu nedenle tedaviye gecikmeden başlanması önemlidir. En az iki hafta boyunca uygun ilaç tedavisi uygulanması durumunda bulaştırıcılık kaybolmaktadır’’ dedi ve hastalığın bulaşıcılığına dikkat çekti.

Verem Hastalığının Belirtileri

Verem hastalığının belirtileri ve hastalıktan korunma yolları hakkında bilgiler veren Dr. Ersin Alkılınç “Aktif verem hastalığının belirtilerinde 2-3 haftadan daha fazla devam eden öksürük, balgam, kan tükürme veya balgamla karışık kan gelmesi, göğüs ağrısı, nefes alırken ağrı, öksürürken ağrı, yorgunluk, ateş, gece terlemeleri, titreme nöbetleri, iştah kaybı, istemsiz kilo verme bulunur. Hastalar ailelerinin ve arkadaşlarının hastalanmasını önlemek için birkaç basit önlem almalıdır. Verem hastalığının yayılmasını önlemek için alınacak önlemlerden ilki evde kalmaktır. Doktorun tavsiye ettiği süre boyunca işe, okula gidilmemeli, başkalarıyla aynı odada uyunmamalıdır. Kalınan odalar mutlaka havalandırılmalıdır. Verem mikropları kendi başlarına hareket edemezler, bu yüzden havanın çok hareket etmediği küçük kapalı alanlarda daha kolay bulaşırlar. Dışarısı çok soğuk olmadığı sürece pencereleri açıp, oda havalandırılmalıdır. Gülünce, hapşırınca, veya öksürünce ağzı bir mendil ile örtmek gereklidir” açıklamasında bulundu.

Verem Hastalığı Teşhisi Nasıl Konulur? Nasıl Tedavi Edilir? Tedavisi Nasıl Yapılır?

Dr. Alkılınç “Verem hastalığının belirtileri bulunan hastaların fizik muayenesi yapılır. Bu doğrultuda akciğer röntgeni ve balgam tahlili en önemli tetkiklerimizdir. Hastanın klinik durumuna göre kan tahlilleri, tomografi, tüberkülin deri testi gibi farklı tetkikler de gerekebilir. İlaçlar tüberküloz tedavisinin temel taşıdır. Tedavisi olmadan tüberküloz ölümcül olabilir. Bu bağlamda hastalar Verem Savaş Dispanserlerine yönlendirilir. Yeni tanı konulmuş tüberkülozda dörtlü ilaç tedavisi 6 ay verilerek tedavi tamamlanır. Tüberküloz tedavisinde süre ve ilaçlar hastalığın yeniden nüksetmesi, ilaç direncinin bulunması, başka organlarda olması gibi nedenlerle değişebilir. Daha uzun süreli, farklı ilaçların kullanıldığı tedavi gerekebilir. Özetle Tüberküloz hastalığı günümüzde yaygın olarak görülmektedir. Tedavi edilebilir bir hastalıktır. Erken tanı ve teşhis önemlidir. Aksi halde bulaşıcı olması nedeniyle başta hastanın yakınları olmak üzere birçok kişi etkilenebilir“ diyerek sözlerini tamamladı.

"
Başkent Üni̇versi̇tesi̇ Ankara Hastanesi̇ - Sağlık Rehberi

Başkent Üni̇versi̇tesi̇ Ankara Hastanesi̇ - Sağlık Rehberi

Sağlık Rehberi

Verem (tuberkuloz) bakteriyel ve bulaşıcı bir hastalıktır, genetik olarak geçmez. Çoğunlukla akciğerlerde görülür. Halk arasında “ince hastalık“ olarak da bilinir.

Hastalığın etkeni “mycobacteriumtuberculosis” ismi verilen bir mikroptur ve solunum yoluyla bulaşır.

Verem Nasıl Bulaşır?

Hasta kişilerin öksürmesi, hapşırması, konuşması sırasında oluşan damlacıklar içinde havaya atılır. Tüberküloz mikrobunun içinde bulunduğu bu damlacıkların solunması ile sağlıklı bireyler mikrobu alır. Mikrobu alan her kişi hasta olmaz, mikrop vücudunda sessiz kalır ve vücut direncinin düştüğü bir anda hastalığa neden olur. Hastayla uzun süre aynı ortamda bulunan aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşları bulaşma açısından yüksek risklidir. Kaşık, çatal, bardak gibi yemek gereçleri, giysiler, çarşaflar gibi eşyalarla bulaşma olmaz. Verem mikrobu, güneş görmeyen ortamlarda havada uzun süre canlı kalabilir. İnsanların kalabalık olarak yaşadığı, havalanması az, güneş girmeyen ortamlar bulaşma açısından risklidir.

Verem Hangi Sıklıkta Görülür?

Dünya nüfusunun üçte birinin tüberküloz mikrobuyla karşılaştığı belirtilmektedir. Hindistan, Çin ve Endonezya’da dünyadaki hastaların yarısı bulunmaktadır. 2015 yılında dünyada 10,4 milyon yeni tüberküloz hastası olduğu, 1,8 milyon kişinin tüberküloza bağlı öldüğü tahmin edilmektedir. Ülkemizde 2013 yılında 13.409 verem hastasına tanı konulmuştur. Türkiye’de 12-15 milyon kişinin tüberküloz mikrobuyla karşılaştığı, yani vücutlarında henüz hastalık oluşturmamış, uyur durumda verem mikrobunu taşıdığı tahmin edilmektedir. Bu insanların yaklaşık yüzde onu yaşamlarının bir döneminde verem hastası olacaklardır.

Verem Hastalığının Belirtileri ve Tedavisi

Tüberküloz hastalığı sıklıkla akciğerlerde görüldüğünden belirtilerinin önemli bir kısmı da akciğerlerle ilgilidir.
Tüberküloz hastalarında en sık görülen yakınmalar
2-3 haftadan uzun süren ve tedaviye cevap vermeyen öksürük
Balgam çıkarma
Gece terlemesi
Balgamında kan görülmesi
Ateş
Nefes darlığı
Yorgunluk, halsizlik
Kilo kaybı, İştahsızlık
Çocuklarda kilo almada duraklama ya da kilo kaybı
Göğüs ve sırt ağrısı

Tüberküloz akciğer dışında bir organı tuttuğunda, böbrek tüberkülozunda idrarda kan görülmesi, kemik tüberkülozunda ağrı gibi tutulan organa ait belirtiler de ortaya çıkabilir. Tüberküloz tanısı balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur. Hastanın yakınmaları ve akciğer film bulguları tüberkülozdan şüphelenmeyi sağlar. Hastadan alınan balgam veya diğer materyaller laboratuvarda incelenir. Tüberküloz mikrobunun görülmesi ya da ekilen kültürde mikrop üremesiyle tanı kesinleşir. Tüberkülin deri testi (TDT) ve bazı kan tetkikleri, kişinin daha önce tüberküloz mikrobuyla karşılaşıp karşılaşmadığını gösteren testlerdir. Daha önce mikropla karşılaşan, vücudunda uyur durumda basillerin bulunduğu kişilerin PPD testi ya da ilgili kan testi pozitif bulunur. Tüberküloz mikrobunu kesin olarak öldürmek ve bir daha çoğalarak hastalık yapmasını engellemek için başlangıçta hastanın kilosuna göre en az 4 farklı ilaç kullanılması gerekmektedir. Toplam tedavi süresi en az 6 aydır. Hasta ilaçlarını düzenli kullanmazsa mikroplar ilaçlara karşı direnç geliştirir. Dirençli tüberküloz dediğimiz bu hastalık tipinde, çok sayıda ilacın 18-24 ay kullanılması gerekmektedir.

Ülkemizde tüberküloz tedavisinde kullanılan tüm ilaçlar yıllardan beri Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanmakta ve hastalara Verem Savaş Dispanserleri aracılığıyla ücretsiz dağıtılmaktadır.

VEREM HASTALIĞINDAN NASIL KORUNURUZ ?

Tüberküloz hastalığından korunmanın en etkili yolu bulaştırıcı hastalara hızla tanı konulup uygun tedavinin başlanmasıdır. Uygun tedaviye başlandıktan 2-3 gün sonra basil sayısı hızla azalır ve 2-3 haftada bulaştırıcılık büyük oranda ortadan kalkar. Kişisel korunmada yıllardan beri bilinen yöntem BCG asısıdır. BCG asısı, özellikle çocuklarda görülen, kanla yayılan (milier) ve beyin zarını tutan (menenjit) tüberküloz formlarına karsı koruyucudur. Ülkemizde BCG asısı hayat boyu sadece bir kez uygulanmaktadır. Ası takviminde doğumdan sonra ikinci ayını bitiren bebeklere yapılmaktadır. Bazı özel durumlarda, bağışıklığı baskılanmış kişilere, mikrop çıkaran hasta ile aynı evde yasayanlara, yakın zamanda enfekte olanlara ve özellikle enfekte çocuklara hasta olmamaları için koruyucu ilaç tedavisi verilir.

Tüberküloz hastalarının en az altı ay düzenli ilaç içmelerini sağlamak çok önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü, tedavi başarısını arttırmak için, tüberkülozlu hastaların her doz ilacının bir sağlık çalışanı veya eğitilmiş bir gönüllü tarafından içirtilmesini esas almaktadır. Ülkemizde de “Doğrudan Gözetimli Tedavi” uygulanmaktadır. Doğrudan gözetimli tedavi, hastanın iyileşmesini garantilediği gibi bulaşmayı önleyerek toplumun korunmasın da sağlamaktadır. Tedavinin sonunda hastanın bakteriyolojik olarak tam iyileştiği gösterildikten sonra ilaçları kesilir, tavsiyelerde bulunulur.

Tüberküloz hastasının aynı evde yaşayanlara verem mikrobunu bulaştırma olasılığı yüksektir. Çünkü aynı havayı en uzun sure paylaşmaktadırlar. Bu nedenle, tüberküloz tanısı kesinleşince, bütün aile bireyleri ve hasta ile aynı havayı paylaşan işyeri ya da başka ortamdaki kişiler verem savaş dispanserinde muayene için çağrılırlar. Hasta olmayan ve risk taşıyanlara da koruyucu tedavi verilir. Koruyucu tedavi eğer düzenli kullanılırsa, mikrobu almış kişilerin hastalanmasını yüzde 90’a varan oranda önler. Özellikle çocuklarda koruyucu tedavi çok önemlidir.

İnsanlık Tarihinin En Ölümcül Hastalığı: Tüberküloz (Verem) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

İnsanlık Tarihinin En Ölümcül Hastalığı: Tüberküloz (Verem) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

İnsanlık Tarihinin En Ölümcül Hastalığı: Tüberküloz

Ölümcül hastalıklar söz konusu olduğunda “Tüberküloz nedir?” sorusu sıklıkla dile getirilenler arasında. Halk arasında verem ve ince hastalık isimleriyle de bilinen tüberküloz, belirti vermeden ilerleyen ve dünya genelinde ölüme neden olan hastalıklardan biri. Solumun yoluyla kolaylıkla bulaşabilen bu hastalık, bağışıklığın en düşük olduğu zamanda ortaya çıkıyor. 1 - 7 Ocak Verem haftası kapsamında tüberküloz hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında merak edilenleri sizler için derledik.

Verem Nedir?

“Tüberküloz ne demek?” diye merak ediyorsanız tüberkülozun genellikle akciğerlerde olmak üzere bağırsaklar, göz, kemikler ve yumurtalıklarda yavaş seyirde ilerleyen enfeksiyona neden olan bir hastalık olduğunu bilmelisiniz. Bu hastalığa neden olan mikrobun 300 milyon yıldır dünyada olduğu ve 9 bin yıldır insanları etkilediği düşünülüyor. Ancak tıp alanında yaşanan gelişmeler neticesinde yıkıcı etkiler yaratan ve tedaviye direnç gösteren bu hastalıkta olumlu sonuçlar elde edilebiliyor.

Verem (Tüberküloz) Belirtileri Nelerdir?

Hastalığa neden olan mikrop ile karşılaşan kişilerde uzun bir süre boyunca hiçbir belirti görülmeyebiliyor. Verem belirtileri boyunca bağışıklık sistemi mikropla savaşıyor ve hastalığın ilerlemesine engel olmaya çalışıyor. Ancak bazı kişilerde bağışıklık sistemi yeterli direnci gösteremiyor ve mikrop aktif hale gelerek hastalığa neden oluyor. Başlıca tüberküloz belirtileri ise şöyle:

15 günden uzun süren öksürük, Gece terlemesi, Halsizlik, Hızlı kilo kaybı, İlerleyen dönemlerde kanlı balgam görülmesi, İştahsızlık, Şiddetli göğüs ağrısı, Yorgunluk, Yüksek ateş. Verem (Tüberküloz) Nedenleri Nelerdir?

“Tüberküloz neden olur?” sorusu merak edenler için şöyle yanıtlanabilir:

Dünya Sağlık Örgütü tarafından sunulan verilerine göre dünyadaki hastalıkların %2,5'ini, önlenebilir ölümlerin %26'sını tüberküloz hastalığı oluşturuyor. Dünya genelinde görülse de en yaygın görüldüğü yerler Güney ve Doğu Asya ile Afrika. Hastalıkla ilgili yapılan araştırma sonuçlarına göre AIDS ve göçler hastalığın gelişmesinde etki gösteriyor.

Verem Bulaşıcı mı? Verem Nasıl Bulaşır?

“Tüberküloz bulaşıcı mı?” diye merak ediyorsanız bu hastalığın bulaşabildiğini bilmelisiniz. Peki tüberküloz nasıl bulaşır?

Bu hastalık öksürme, konuşma, bağırma gibi eylemlerde hastadan çıkan balgam ve tükürük partiküllerinin havaya yayılmasıyla bulaşır. Bunun yanında nadir olarak lenf tüberkülozu akıntılarına maruziyet nedeniyle sağlık çalışanlarına, tüberküloz basili ile laboratuvar çalışanlarına, temas ile hayvancılıkla uğraşan kişilere de bulaşabilir.

Korunma Yolları Nelerdir?

“Verem neden olur?” Korunma yolları nelerdir?” sorusu da merak edilen konular arasında.

Mide asidine direnç gösteren tüberküloz basili, güneş ışınları karşısında hassasiyet gösterir ve uzun süren maruziyet karşısında canlı kalamaz. Hastalıktan korunmada hastanın izole olması, kapalı ortamın iyi havalandırılması, maska kullanması, erken evrede tedavi görmesi önemlidir.

Tüberküloz Tanı Yöntemleri Nelerdir?

Tüberküloz belirtileri ve hastanın şikayetleri doğrultusunda kesin tanı bakteriyolojik olarak konulur. Tanı değerlendirmesinde hastanın öyküsü, akciğer filmi, fizik bulguları, interferon gama salınım testi, tüberkülin deri testi (TDT) ile bakteriyolojik ya da histolojik inceleme yapılır. Tanılama aşaması aşağıdaki gibidir:

Öykü alınması: Bu aşamada akciğerle ilgili bulgular, ses kısıklığı, sırt ağrısı, göğüs ağrısı, balgam, öksürük, nefes darlığı, ateş, halsizlik, çocuklarda kilo almada duraklama, kilo kaybı, gece terlemesi gibi bulgular öğrenilir ve değerlendirilir. Bu bulgulardan biri ya da birkaçı bulunan kişilerde akciğer tüberkülozundan şüphelenilir. Bunun yanında hastada bağışıklığı baskılayacak hastalık ya da tedavi, diyabet geçmişi sorgulanır. Ek olarak hastanın son 2 yılda bulunduğu yerler öğrenilir. Kişinin önceden tüberküloz geçirip geçirmediği ve geçirmişse tarihi, tanısı, tedavisi sorgulanır. Fizik muayene Radyolojik değerlendirme İnterferon Gama Salınım Testi (İGST) Tüberkülin Deri Testi (TDT) Bakteriyoloji: Hastalıkta kesin tanının konulmasında etkilidir. Şüpheli hastalardan 3 balgam örneği alınır. Hasta balgam çıkaramıyorsa açlık mide suyu ya da balgam indüksiyonu incelemesi yapılır. Gerekli durumlarda da bronkoskopik lavaj sıvısı kullanılır.

Verem (Tüberküloz) Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Verem hastalığı için geliştirilmiş ilaçlar başlangıç evresinde hastada iyileştirici etki gösterir ve hastanın kısa sürede toparlanmasına yardım eder. Tüberküloz tedavisi için ilaç kullanımında en az 6 ay gibi bir süreç uygulanır. Sonraki süreç ve verem tedavisi kişinin yaşına, diğer hastalıklarına ve yaşadığı durumun şiddetine göre belirlenir.

Verem Aşısı

BCG aşısı, verem aşısı olarak da adlandırılır. Bu aşı deri içine enjeksiyon yoluyla yapılır. Verem bir diğer adıyla da tüberküloz aşısı deri altına yapıldığında doku zararına neden olabilir. Bu nedenle deneyimli bir sağlık personeli tarafından yapılmalıdır. Aşılama bakterinin vücuda girmesini engellemese de hastalığın tehlikeli seyirde ilerlemesini, sınırlı enfeksiyonla seyretmesini ve hayati tehlike oluşturmasını engeller. Aşıdan 6 ile 12 hafta sonra vücutta gereken etki gelişir.

"
Tüberküloz Gençleri Seviyor! Hisar Hospital Intercontinental

Tüberküloz Gençleri Seviyor! Hisar Hospital Intercontinental

Tüberküloz Gençleri Seviyor!

Tüberküloz halk arasında verem olarak da bilinen, Mycobacterium Tuberculosis adı verilen bir mikrop yoluyla bulaşan, günümüzde de sorun olmaya devam eden bir hastalıktır. Bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla ortaya çıkar.

Nasıl bulaşır?

Mikrobik bir hastalık olan Tüberküloz solunum yolları vasıtasıyla bulaşır. Tüberküloz hastasının kullanmış olduğu çatal, kaşık, kıyafet vb. kişisel eşyalarla bulaşmaz. Hastanın öksürmesi, aksırması, konuşmasıyla, içinde yaklaşık bir ile 3 mikrobun bulunduğu binlerce 1-5 mikron büyüklüğünde parçacıklar havaya saçılır. Normal kişiler bu havayı soludukları zaman mikrobu vücutlarına alabilirler. Ama mikrobun vücuda alınması hastalık oluşacak anlamına gelmez.

Kimler risk altındadır? 0-5 yaş arasındaki çocuklar, 65 yaş üzerindekiler, Uzun süreli kortizon tedavisi alanlar, Kanser hastaları, Bağışıklı sisteminde problem olanlar, Akciğer, kalp, karaciğer, böbrek ve AIDS gibi kronik hastalıkları olanlar, Sosyo-ekonomik düzeyi düşük olanlar, Kalabalık ortamlarda yaşayanlar, Sigara, alkol ve uyuşturucu kullananlar, Yetersiz beslenme gibi etkenler, tüberküloz mikrobunun vücuda girdikten sonra hastalık yapması için önemli risk faktörleri arasında sayılabilir. Tüberkülozun belirtileri nelerdir?

Tüberküloz çok sinsi bir hastalıktır. Yorgunluk, ateş, iştahsızlık, isteksizlik, gece terlemeleri, nefes darlığı, göğüs ağrısı, kilo kaybı, kuru ya da balgamlı öksürük (balgamda kan da olabilir) gibi belirtilerle kendisini gösterir.

Teşhis ve tedavisi süreci nasıldır?

Öncelikle belirtilere bakılır. Tüberküloz olabileceği düşünülen hastalarda tıbbi öyküden sonra fizik muayene, akciğer grafisi ve kan tahlilleri yapılması gereken tetkiklerdir. Eğer hasta balgam çıkartabiliyorsa balgamda tüberküloz mikrobunun araştırılması gerekir. Bunlar birleştirildiğinde vakit kaybetmeden tüberküloz tedavisine başlanır. Akciğer tüberkülozu teşhisi konulan hasta öncelikle hastaneye yatırılarak özel izole edilmiş bir odaya yerleştirilir. Dışarıdan gelecek etkileri minimuma indiren kontrollü bir yalıtma sürecine girilir. Bu süreç ortalama 2 hafta sürer. Aynı gün ilaç tedavisine başlanır. Tedavi sürecinin 2 hafta olmasının nedeni bulaştırıcılığın tedaviye başladıktan sonra ki 2 hafta içerisinde gerçekleşmesidir. Bulaştırıcılık bu 2 hafta içerisinde giderek kaybolur. Genellikle 2 haftanın sonunda bulaştırıcılık riski olmadığı için hasta klinik yanıtlarına da bağlı olarak taburcu edilir ve günlük hayatına dönmesi sağlanır.

Tüberkülozdan korunmak için neler yapmalıyız? Beslenmenize dikkat edin. Meyve, sebze, et ve balık tüketimini dengeleyin. Düzenli uyku uyumaya özen gösterin. Stresten uzak durun ya da stresi yönetmeyi bilin. C ve D vitaminini düzenli kullanın. Günde en az 2 litre su tüketin. Düzenli egzersiz yapın. 30-35 yaş üstüdeyseniz yılda bir kez check-up yaptırın. Sigara, alkol ve uyuşturucu madde gibi alışkanlıklardan uzak durun. Tüberküloza karşı koruyucu özelliği olan BCG aşınızı yaptırın. İlk 2 ay birinci aşı, 7 yaşında ikinci aşı, lise döneminde ya da erkeklerin askerlik döneminde de üçüncü aşı yapılabilir. Hasta iyileştikten sonra hastalık tekrarlayabilir mi?

Tüberküloz mikrobuyla karşılaşıldığı zaman hastalık gelişme riski %10’dur. Bağışıklı sistemi zayıf olan, yeterli beslenemeyen insanlarda %10’luk dilimin yarısı ilk 2 yıl hasta olabilir. Geriye kalan %5’lik kısmı da 2 yıldan daha uzun sürede hasta olabilir. Tüberküloz hastalığı geçiren bir kişinin geçirmeyen bir kişiye göre ileriki dönemlerde hastalık geçirme riski daha yüksektir ama kural değildir. Tedavi tamamlansa bile yaşam boyu bağışıklık söz konusu değildir.

Hastalık geçtikten sonra akciğerlerde iz bırakır mı?

Tüberküloz hastalığının en sık görüldüğü yaş grubu 18-35 yaş grubudur. Bir hastalık ne kadar erken yaşta görülürse vücutta yapacağı tahribatta o oranda artar. Tüberküloz, bir gelişme dönemi olan bebeklik ve çocukluk döneminde geçirilirse akciğerlerdeki tahribat daha fazla olur. Yetişkin dönemde geçirilen tüberküloz hastalığı genellikle fazla kalıcı hasara yol açmaz. Bunun nedeni artık organların kendini tamamıyla geliştirmiş olmasıdır. Çocukluk döneminde geçirilen tüberküloz hastalığı ileride hava yollarının kalıcı genişlemesi(bronşiektazi), KOAH gibi hastalıklara neden olabilir.

"
Epididymitis: Causes, Symptoms, Diagnosis & Treatment

Epididymitis: Causes, Symptoms, Diagnosis & Treatment

Epididymitis

Epididymitis is inflammation of your epididymis, a tube at the back of your testicle that carries sperm. This swelling can cause intense pain in your testicle. It can occur at any age, though it happens most often in people between the ages of 14 and 35.

Contents Arrow Down Overview

What is epididymitis?

Epididymitis is inflammation of your epididymis, a coiled tube at the back of your testicle that stores and carries sperm. This swelling can cause intense testicular pain.

Advertisement

Cleveland Clinic is a non-profit academic medical center. Advertising on our site helps support our mission. We do not endorse non-Cleveland Clinic products or services. Policy

What’s the difference between epididymitis and orchitis?

While epididymitis refers to inflammation of the tube at the back of your testicle, orchitis refers to swelling of your testicle itself. Sometimes, these two conditions occur simultaneously. When this happens, it’s called epididymo-orchitis.

Who does epididymitis affect?

Epididymitis can occur at any age, though it happens most often in people between the ages of 14 and 35. Men and people assigned male at birth can develop epididymitis.

How common is epididymitis?

There are an estimated 600,000 cases of epididymitis in the United States each year.

Advertisement Symptoms and Causes What are the symptoms of epididymitis?

Epididymitis symptoms may include:

Pain in your scrotum, sometimes moving to the rest of your groin. Swelling and redness in your testicle. Blood in your semen. Fever and chills. Dysuria (painful urination). What causes epididymitis?

Most cases of epididymitis are caused by an infection called E. coli. Some cases happen from bacteria called Mycoplasma or Chlamydia. These infections often come by way of sexually transmitted infections.

Other infections, including the mumps virus and rarely, tuberculosis, can also cause epididymitis.

Sometimes, epididymitis occurs when pee (urine) flows backward into your epididymis. This can happen as a result of heavy lifting. Other epididymitis causes include:

Blockage in your urethra (the tube that carries pee from your body). An enlarged or infected prostate gland (a muscular, walnut-sized gland that surrounds part of your urethra). Use of a catheter (a tube that drains your bladder). Surgery on the prostate, urethra or bladder. Traumatic groin injury. Advertisement Can you get epididymitis without having an STD?

Yes. You can get epididymitis through nonsexually transmitted infections. For example, prostate or urinary tract infections can spread to your epididymis.

Is epididymitis contagious?

Yes. Epididymis can spread through sexual contact. While epididymitis isn’t categorized as an STD, it’s still a common symptom of many STDs, including chlamydia and gonorrhea.

Diagnosis and Tests How is epididymitis diagnosed?

To diagnose epididymitis, your healthcare provider will examine your scrotum to look for a tender area or lump. They may also order a urinalysis (urine test) to look for bacteria in your pee. In some cases of epididymitis, ultrasound technology may be used to take diagnostic images of your scrotum.

Management and Treatment How is epididymitis treated?

Epididymitis treatment involves antibiotics. The most common medications include doxycycline, ciprofloxacin, levofloxacin or trimethoprim-sulfamethoxazole. Antibiotic treatment usually lasts about one to two weeks.

People with epididymitis can also relieve their symptoms by:

Resting. Elevating their scrotum. Applying ice packs to the affected area. Drinking fluids. Taking nonsteroidal anti-inflammatory drugs (NSAIDs) for the pain. What are complications of epididymitis?

If epididymitis isn’t treated, complications can develop, such as an abscess (pus-filled sac) in your scrotum. Your scrotum’s skin may open because of swelling and infection.

In rare cases, epididymitis can cause fertility problems. Early diagnosis and treatment can help prevent these complications.

Will epididymitis go away?

With proper treatment, epididymitis will go away. It’s important to seek treatment as soon as possible to avoid further complications.

What can happen if epididymitis is left untreated?

An epididymitis infection can lead to serious problems if it’s not treated in a timely manner. Chronic epididymitis could cause an abscess to form on your scrotum. Or it could destroy your epididymis, resulting in infertility. In some cases, the infection can spread to other parts of your body.

Does ejaculating hurt epididymitis?

While ejaculating doesn’t make an epididymitis infection worse, it can make the pain more intense for some people. It’s best to abstain from masturbation until you’re treated, and you definitely shouldn’t have sex with anyone until your healthcare provider gives you clearance.

Care at Cleveland Clinic Prevention How can I reduce my risk for epididymitis?

To reduce your risk of epididymitis, you should:

Use condoms during sex. Avoid strenuous lifting or physical activity. Minimize long periods of sitting. Outlook / Prognosis What can I expect if I have epididymitis?

If you’ve been diagnosed with epididymitis, your healthcare provider will prescribe an antibiotic regimen to ease your symptoms. They’ll also give you advice on how to relieve discomfort at home.

While epididymitis can be quite painful, it usually doesn’t cause any long-term problems, especially when treated early on.

How long can epididymitis last?

Most people who are treated for epididymitis start to feel better after three days, though discomfort and swelling may last weeks or even months after finishing antibiotic treatment.

It’s important to finish the entire treatment recommended by your healthcare provider. If symptoms return, follow up with your provider. They can rule out other conditions, including a tumor or testicular cancer.

Living With When should I see my healthcare provider?

Call your healthcare provider if you develop any symptoms of epididymitis. If they confirm that your infection is due to a sexually transmitted infection, be sure to let recent sex partners know so that they can be examined and treated.

Any time you develop sudden or severe testicular pain, call 911 or head to your nearest emergency room.

What questions should I ask my healthcare provider?

If you’ve been diagnosed with epididymitis, you’ll want to learn all you can about your outlook and treatment options. Here are some questions you may want to ask your healthcare provider:

What kind of antibiotics do you recommend? Do I need any further testing? How long will it take before I feel better? How long do I need to abstain from masturbation or sex? Should my partner be tested for STDs?

A note from Cleveland Clinic

Epididymitis is inflammation of your epididymis, a tube at the back of your testicle that carries sperm. It can be quite painful and interfere with your everyday life. With proper treatment, the infection will go away and your symptoms will improve. It’s important to take all medications exactly as prescribed and follow your healthcare provider’s recommendations to ensure a comfortable and successful recovery.

"
Riner Tüberküloz ve Belirtileri - İdrarda Kan Neyin Habercisi?

Riner Tüberküloz ve Belirtileri - İdrarda Kan Neyin Habercisi?

Üriner Tüberküloz Belirtileri ve Nedenleri

Tüberküloz, akciğerleri etkileyen ciddi bir enfeksiyöz hastalıktır. Tüberküloza neden olan bakteriler öksürük ve hapşırma yoluyla havaya bırakılan küçük damlacıklar yoluyla bir kişiden diğerine yayılır. Gelişmiş ülkelerde nadir olarak görülen tüberküloz enfeksiyonları, HIV'in ortaya çıkması ve AIDS'e neden olan virüs nedeniyle 1985'te artmaya başlamıştır. HIV bir kişinin bağışıklık sistemini zayıflatır, bu yüzden tüberküloz mikroplarıyla savaşamaz.

Üriner tüberküloz belirtilerini gördüğünüzde vakit kaybetmeden doktorunuza ulaşın!

Üriner tüberküloz nedir sorusu bu noktada ortaya çıkmaktadır. Çoğu insan bir diğer ismi verem olarak bilinen tüberkülozdan haberdar olsa da üriner tüberküloz ya da üriner verem çok az kişi tarafından bilinmektedir. Üriner tüberküloz böbrek korteksinde başlayan ve daha sonra böbrek pelvisinde, üretrada, mesanede ve prostatta görülebilen bir hastalıktır. Üriner tüberküloz ağır seyreden bir hastalık türüdür ve nadir görülür. Üriner tüberküloz söz konusu olduğunda vereme ilk yakalanan organ böbreklerdir. Ancak böbreklerde uzun süre kalmaz ve başka bölgelere yayılır. Bu durumda üriner tüberküloz belirtileri yayıldığı bölgeye göre değişmektedir.

Üriner Tüberküloz Nedenleri

Tüberküloz, havaya salınan mikroskobik damlacıklar yoluyla insandan insana yayılan bakterilerden kaynaklanır. Ancak tüberküloza yakalanmak o kadar da kolay değildir. Genellikle beraber yaşayan veya sürekli yan yana bulunan kişilerin birbirinden tüberküloz bakterisini alması olasıdır.

Üriner tüberkülozu tetikleyen nedenler nelerdir? HIV / AIDS Diyabet Şiddetli böbrek hastalığı Bazı kanserler Kemoterapi tedavisi Nakledilen organların reddedilmesini önlemek için kullanılan ilaçlar Romatoid artrit, Crohn hastalığı ve sedef hastalığı tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar Yetersiz beslenme

Sağlıksız yaşam koşullarının tetiklediği üriner tüberküloz sorununda mutlaka tedavi şarttır. Aksi taktirde kalıcı hasarlar meydana gelebilir.

Üriner tüberküloz belirtileri neler? Hastalığınızı nasıl anlayacaksınız?

Üriner tüberküloz belirtileri herkes tarafından merak edilmektedir. Ancak belirtiler her zaman stabil değildir ve virüsün görüldüğü organa göre değişiklik göstermektedir. Yine de sık görülen üriner tüberküloz belirtileri arasında şunlar bulunmaktadır,

Dizüri: Dizüri, ağrılı veya zor idrara çıkma anlamına gelir. Üriner tüberküloz, idrar yaparken yanma hissine neden olabilir. Hastalar idrara çıkma isteğinde bulunabilirler, ancak yapamayabilirler. Hematüri: Üriner tüberküloz belirtileri arasında hematüri de bulunmaktadır. Bu idrarda kan görülmesi anlamına gelir. Ağrı: Üriner tüberkülozu olan hastalar tipik olarak, son kaburga ile kalça tarafı olarak bilinen vücudun yan tarafındaki ağrıdan şikayet ederler. Bu ağrı böbrekleri etkileyen birçok durumda yaygın bir işarettir. Apse: Tüberküloz enfeksiyonu böbreklerden onu çevreleyen alana yayılabilir ve bu durum apse oluşumunu sağlayabilir. Böbrek yetmezliği: Üriner tüberküloz genellikle böbrek fonksiyonunu etkilemez. Ancak nadir durumlarda tüberküloz interstisyel nefrit veya böbrek tübülleri arasındaki boşluklarda iltihaplanma oluşmasına neden olarak filtrelemeyi engelleyebilir. Bu durumun sonucunda ise böbrek yetmezliği sorunu ortaya çıkar.

Üriner tüberküloz belirtilerinin görülmesi halinde mutlaka doktorunuza başvurmanız gerekmektedir. Size özel tedavi ve kontrollerle bu sorundan kurtulun.

Üriner Tüberküloz Riski Taşıyor Musunuz?

Üriner tüberküloz kimlerde görülür sorusu herkes tarafıdnan merak edilmektedir. Ancak üriner tüberküloz hemen her yaştan ve cinsiyetten insanı etkileyebilen bir rahatsızlıktır.

Yine de verem bakterisinin yıllarca kişinin vücudunda uyuması ve aniden ortaya çıkması nedeniyle en sık 20-40 yaşları arasında görülür.

Üriner tüberküloz hastalığını ciddiye alın!

Üriner tüberküloz verem bakterisinin böbreklere ve diğer idrar yolu bölgelerine yayılması anlamına gelir. Üriner tüberküloz nedir, üriner tüberküloz nedenleri ve üriner tüberküloz belirtileri ile alakalı detaylı bilgi için kliniğimize başvurabilirsiniz.

"
Tüberküloz: Belirti, Neden, Tanı, Tedavi - Bilgi

Tüberküloz: Belirti, Neden, Tanı, Tedavi - Bilgi

Tüberküloz: Belirti, Neden, Tanı, Tedavi

Akciğerleri en sık etkileyen bakteri türü olan Mycobacterium tuberculosis, tüberkülozun (TB) nedenidir. Tüberkülozun hem tedavisi hem de önlenmesi vardır. Hava yoluyla verem bir kişiden diğerine bulaşabilir. Akciğer tüberkülozu olan kişiler öksürür, hapşırır veya havaya tükürür ve tüberküloz bakterisini yayar. Enfeksiyona neden olmak için bu mikropların sadece birkaç tanesinin solunması gerekir. Dünya nüfusunun dörtte biri verem ile enfektedir, yani verem mikroplarına bulaşmışlardır ancak (henüz) hasta değildirler ve hastalığı yayamazlar. Tüberküloz mikrop kapmış kişilerin yaşam boyu tüberküloza yakalanma riski yüzde 5 ile 10 arasındadır. Bağışıklık sistemi zayıflamışsa (sigara kullananlar, yetersiz beslenenler, şeker hastalığı olanlar veya şeker hastalığı olanlar) bir kişinin hastalanma şansı artar. HIV veya obez olanlar. Öksürük, ateş, gece terlemeleri veya kilo kaybı gibi aktif TB hastalığının belirtileri, bir kişide birkaç ay boyunca belirginleşmeyebilir. Bu, tıbbi yardım almada gecikmelere neden olabilir ve enfeksiyonun diğer insanlara yayılmasına neden olabilir. Bir yıl boyunca, aktif tüberkülozlu bireyler yakın temas yoluyla 5-15 kişiye daha bulaştırabilir. Uygun bakım olmadan, neredeyse tüm HIV pozitif ve ortalama olarak HIV negatif TB hastalarının yüzde 45'i yok olacaktır.


Tüberküloza ne sebep olur?

Mycobacterium tuberculosis, birincil TB bakterisidir (M. tuberculosis). Bu bakteriyi alan birçok kişide hiçbir zaman aktif tüberküloz olmaz. Gizli (etkin olmayan) TB'ye sahip olmaya devam ederler. Bununla birlikte verem mikropları, özellikle HIV (insan immün yetmezlik virüsü) olan veya bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullananlarda, bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde vücudun savunmasını geçebilir, büyüyebilir ve aktif bir hastalığa yol açabilir. Enfekte bir kişi konuştuğunda, hapşırırken, gülerken veya öksürürken verem bakterileri havaya salınır ve başkalarına yayılabilir. Bir verem hastasının dokunduğu giysiler, yataklar, bardaklar, yemek kapları, tokalaşmalar, tuvaletler ve diğer nesnelerin hastalığı taşıması olası değildir.


Tüberküloz Belirtileri

Verem'e neden olan mikroplar vücudunuzda yaşayabilse de, bağışıklık sisteminiz genellikle sizi sağlıklı tutmak için çalışır. Bu nedenle, tıp uzmanları şunları ayırt eder:

Gizli TB.TB enfeksiyonunuz var, ancak mikroplar vücudunuzda uykuda olduğu için herhangi bir belirti yok. Genellikle uykuda TB veya TB enfeksiyonu olarak bilinen gizli TB'ye sahip olmak bulaşıcı değildir. Tedavi çok önemlidir çünkü gizli tüberküloz aktif tüberküloza dönüşebilir. Aktif tüberküloz. Genellikle verem hastalığı olarak bilinen bu hastalık sizi rahatsız eder ve çoğu durumda diğer insanlara bulaşabilir. TB bakteriyel enfeksiyonundan kısa bir süre sonra veya yıllar sonra olabilir.

Aktif TB.belirtiler ve belirtiler şunları içerir:

Üç hafta veya daha uzun süre öksürük

Öksürürken kanama veya mukus

Göğüs rahatsızlığı, nefes almada zorluk veya öksürük ağrısı

İstenmeyen kilo kaybı

Böbrekler, omurga ve beyne ek olarak vücudunuzun diğer bölgeleri de tüberkülozdan etkilenebilir. Tüberkülozun (TB) semptomları ve göstergeleri, etkilenen organlara bağlıdır. Örneğin, böbreklerdeki verem, idrarda kanla sonuçlanabilirken, omurgadaki tüberküloz, sırt rahatsızlığına neden olabilir.

Tüberküloz nasıl teşhis edilir?

Göğüs ağrıları, halsizlik, kilo kaybı, ateş ve gece terlemeleri, ara sıra balgam ve kan üreten öksürükler gibi aktif akciğer TB'sinin yaygın belirtileridir. Yüksek tanısal doğruluğa sahip olan ve TB ve ilaca dirençli TB erken tanısını önemli ölçüde artıracak olan hızlı moleküler tanı testlerinin, TB belirti ve semptomları gösteren tüm hastalarda ilk tanı testi olarak kullanılması DSÖ tarafından tavsiye edilmektedir. DSÖ, hızlı test olarak Xpert MTB/RIF Ultra ve Truenat testlerinin kullanılmasını tavsiye eder. HIV ile ilişkili TB, çoklu ilaca dirençli TB ve diğer dirençli TB türlerini teşhis etmek zor ve pahalı olabilir (çok ilaca dirençli TB ile ilgili aşağıdaki bölüme bakın) ).

Tüberküloz Nasıl Tedavi Edilir?

Tedavi şunları içerebilir:

İçingizli tüberkülozyeni teşhis edilen: Genellikle vücuttaki verem organizmalarını öldürmek için izoniazid adı verilen 6 ila 12 aylık bir antibiyotik verilir. Gizli TB'si olan bazı kişiler, sadece 3 ay boyunca daha kısa 2 antibiyotik tedavisi ile tedavi edilebilir. İçinaktif tüberküloz: Sağlık uzmanınız 6 ila 9 ay veya daha uzun süre 3 veya daha fazla antibiyotik reçete edebilir. Örnekler şunları içerir: izoniazid, rifampin, pirazinamid ve etambutol. İnsanlar genellikle tedavinin başlamasından birkaç hafta sonra iyileşmeye başlar. Doğru ilaçlarla birkaç haftalık tedaviden sonra, bir sağlık hizmeti sağlayıcısı tarafından reçete edildiği gibi tedavi sonuna kadar yapılırsa, kişi artık bulaşıcı değildir.

TB enfeksiyonu ve hastalığı bu ilaçlarla tedavi edilir:

Sağlayıcınızın reçete ettiği tüm ilaçları almalısınız, yoksa tüm bakteriler öldürülmez. Bu ilaçları size söylendiği sürece - bazen dokuz aya kadar - almanız gerekecek. Bazı TB türleri ilaçlara dirençli hale geldi. Sağlayıcınızın TB'yi tedavi etmek için birden fazla ilaç kullanması çok önemlidir ve muhtemeldir. Reçetenizin tamamını bitirmeniz çok önemlidir.

"
Tüberküloz Tedavisi Sırasında Karaciğer Fonksiyon Testleri | Makale | Türkiye Klinikleri

Tüberküloz Tedavisi Sırasında Karaciğer Fonksiyon Testleri | Makale | Türkiye Klinikleri

Türkiye Klinikleri Tıp Bilimleri Dergisi


Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

.: ORİJİNAL ARAŞTIRMA Tüberküloz Tedavisi Sırasında Karaciğer Fonksiyon Testleri LIVER FUNCTION TESTS DURING OF TUBERCULOSIS TREATMENT

Kürşat UZUN * , Bülent ÖZBAY * , Abdullah GÜLSÜN * , İsmail ZEHİR *
* , Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz AD, VAN

Turkiye Klinikleri J Med Sci. 1999,19(3):137-40 Makale Dili: TR

ÖZET
Antitüberküloz tedavi alan hastalarda en önemli yan etki hepatotoksisitedir. Bununla beraber tedavi alanlarda ilk ay içinde transaminazlarda geçici olarak yükselme meydana gelebilmektedir. Bu çalışmada antitüberküloz tedavi alan 58 hastanın tedaviyle karaciğer transaminazlarının seyrini takip etmeyi amaçladık. Bu hastaların 4 (%6,9) ünde bulantı-kusma gibi hepatotoksisite belirtileri ile birlikte transaminazlarında yükselmeden dolayı tedaviye ara verildi ve toksisite belirtisi olmayan 54 hastanın karaciğer fonksiyonları takip edildi. Bu 58 hastanın 41i akciğer tüberkülozlu, 13ü tüberküloz plörezili ve 4ü tüberküloz lenfadenitli idi. Hastaların 35i erkek, 23ü kadın olup yaş ortalaması 32,3±15,6 idi. Hastaların tedavi öncesi ve sonrası 1, 3, 7, 15 ve 30. günlerde ALT, AST, total ve direkt bilurubin değerleri ölçüldü. Tedavi öncesi tüm hastaların transaminazları normal değerlerde idi. Ortalama karaciğer transaminaz değerleri tedaviden sonra 7. günde pik yaptıktan sonra 15 ve 30. günlerde ortalama değerlerde düşme gözlendi. Tb tedavisi alan 54 hastanın 25(%46.3)inde toksisite belirtisi olmadan transaminaz seviyesinde yükselme gözlendi. Bu çalışmada transaminaz indeksi(Tİ), tedavi sonrası en yüksek transaminaz değerinin tedavi öncesi değerine oranı ile hesaplandı. Tİ 54 hastanın 6sında Tİ ³5 idi. Bu 6 hastanın 2sinde ise Tİ ³10 idi (tablo1). Transaminaz düzeyi yükselen hastaların hiçbirinde karaciğer toksisitesine ait belirti ve bilirubin düzeyinde anormallik yoktu. Transaminazları yükselen 10 hastada ALT-AST değerleri normal sınırın 3-5 katı idi, fakat bu hastaların hiçbirinde hepatotoksisite belirtisi olmadığından tedaviye ara verilmeyip transaminaz takibi yapıldı. Tüm hastaların 30. günde transaminazları normal idi. Sonuç olarak antitüberküloz tedavi alan ve hepatit markırları negatif olan hastalarda, karaciğer toksisite belirtileri olmaksızın meydana gelebilecek transaminaz yükselmelerinde tedavinin hemen kesilmemesi, hastaların takip edilmesi, transaminaz seyrine ve hepatotoksisite belirtilerine göre tedavinin kesilme kararının verilmesi düşüncesine vardık.

Anahtar Kelimeler: Karaciğer fonksiyon testleri, Tüberküloz ilaçları

ABSTRACT
Hepatotoxicity is the most important side effect of antituberculosis drugs. However temporary elevations of transaminase levels are usually seen in the first month of the treatment. In this study course of transaminase levels and hepatotoxicity were evaluated in 58 patients (35 males, 23 females, mean age 32,3±15,6) with tuberculosis (41 pulmonary tb, 13 pleural tb, 4 lymphadenit tb). Treatment was stopped temporarily due to hepatotoxicity symptoms such as nausae, vomiting and transaminase elevation in four patients and these patients were excluded from the study. Alanine aminotransfarese(ALT), aspartate aminotransaminase(AST), total and direct bilirubin values were measured before and 1, 3, 7, 15, and 30 days after treatment. All patients had normal transaminase levels before the treatment. Mean transaminase value reached to maximum level at seventh day and returned to baseline at the 30 th day of the treatment. Twenty five patients(46,3%) had asymptomatic transaminase elevations. Transaminase index(TI) was calculated as the ratio of maximum transaminase value of treatment period over pretreatment value. Transaminase index(TI) was ³5 in six patients, two of these patients TI was ³10. None of these patients with transaminase elevations had symptoms of hepatotoxicity and elevated bilirubin levels. In ten patients with transaminase elevation, ALT and AST values were about 3-5 fold of normal up levels. Treatment was not stopped ın these patients, but transaminase levels were followed. All of the patients had normal transaminase levels at 30 th day of the treatment. In conclusion, for patients receiving antituberculosis drugs, in the case of transaminase elevations without hepatotoxicity symptoms, with negative hepatitis markers, treatment need not be discontinued, patients must be followed up and cessation of therapy must be determined according to following transaminase values and hepatotoxicity symptoms.

Keywords: Liver function tests, Antituberculosis drugs

.: Güncel .: İşlem Listesi İletişim Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. .: Adres

Türkocağı Caddesi No:30 06520 Balgat / ANKARA
Telefon: +90 312 286 56 56
Faks: +90 312 220 04 70
E-posta: info@turkiyeklinikleri.com

.: Yazı İşleri Servisi Telefon: +90 312 286 56 56/ 2
E-posta: yaziisleri@turkiyeklinikleri.com .: İngilizce Dil Redaksiyonu Telefon: +90 312 286 56 56/ 145
E-posta: tkyayindestek@turkiyeklinikleri.com .: Reklam Servisi Telefon: +90 312 286 56 56/ 142
E-posta: reklam@turkiyeklinikleri.com .: Abone ve Halkla İlişkiler Servisi Telefon: +90 312 286 56 56/ 118
E-posta: abone@turkiyeklinikleri.com .: Müşteri Hizmetleri Telefon: +90 312 286 56 56/ 118
E-posta: satisdestek@turkiyeklinikleri.com

1. KULLANIM KOŞULLARI

1.1. http://www.turkiyeklinikleri.com alan adından veya bu alan adına bağlı alt alan adlarından ulaşılan internet sayfalarını (Hepsi birden kısaca "SİTE" olarak anılacaktır) kullanmak için lütfen aşağıda yazılı koşulları okuyunuz. Bu koşulları kabul etmediğiniz takdirde "SİTE"yi kullanmaktan vazgeçiniz. "SİTE" sahibi bu "SİTE"de yer alan veya alacak olan bilgileri, formları, içeriği, "SİTE"'yi, "SİTE" kullanma koşullarını dilediği zaman değiştirme hakkını saklı tutmaktadır.

1.2. Bu "SİTE"'nin sahibi Türkocağı cad. No:30, 06520 Balgat Ankara adresinde ikamet eden Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.'dir (bundan böyle kısaca "Türkiye Klinikleri" olarak anılacaktır). "SİTE"'de sunulan hizmetler "Türkiye Klinikleri" tarafından sağlanmaktadır.

1.3. Bu "SİTE"'de sunulan hizmetlerden belirli bir bedel ödeyerek ya da bedelsiz olarak yararlananlar veya herhangi bir şekilde "SİTE"ye erişim sağlayan her gerçek ve tüzel kişi aşağıdaki kullanım koşullarını kabul etmiş sayılmaktadır. İşbu sözleşme içinde belirtilen koşulları "Türkiye Klinikleri" dilediği zaman değiştirebilir. Bu değişiklikler periyodik olarak "SİTE"'da yayınlanacak ve yayınlandığı tarihte geçerli olacaktır. "Türkiye Klinikleri" tarafından işbu sözleşme hükümlerinde yapılan her değişikliği "SİTE" hizmetlerinden yararlanan ve "SİTE"ye erişim sağlayan her gerçek ve tüzel kişi önceden kabul etmiş sayılmaktadır.

1.4. İşbu "SİTE Kullanım Koşulları" 30.03.2014 tarihinde en son değişiklik yapılarak ve web sitesi üzerinden yayınlanarak, "SİTE"yi kullanan her kişi tarafından erişimi mümkün kılınıp yürürlülüğe konmuştur. İşbu "SİTE Kullanım Koşulları" ayrıca, "Türkiye Klinikleri" hizmetlerinden belli bir bedel ödeyerek veya ödemeden yararlanacak olan kullanıcılarla yapılmış ve/veya yapılacak olan her türlü "KULLANICI Sözleşmesi"nin de ayrılmaz bir parçasıdır.

2.1. "SİTE" : "Türkiye Klinikleri" tarafından belirlenen çerçeve içerisinde çeşitli hizmetlerin ve içeriklerin sunulduğu çevrimiçi (on-line) ortamdan http://www.turkiyeklinikleri.com alan adından ve/veya bu alan adına bağlı alt alan adlarından erişimi mümkün olan web sitesi.

2.2. KULLANICI : "SİTE"ye çevrimiçi (on-line) ortamdan erişen her gerçek ve tüzel kişi.

2.3. LİNK : "SİTE" üzerinden bir başka web sitesine, dosyalara, içeriğe veya başka bir web sitesinden "SİTE"ye, dosyalara ve içeriğe erişimi mümkün kılan bağlantı.

2.4. İÇERİK : "Türkiye Klinikleri" "SİTE"yi ve /veya herhangi bir web sitesinden yayınlanan veya erişimi mümkün olan her türlü bilgi, dosya, resim, rakam, fiyat v.b görsel, yazınsal ve işitsel imgeler.

2.5. "KULLANICI SÖZLEŞMESİ" : "Türkiye Klinikleri"nin sunacağı özel nitelikteki hizmetlerden yararlanacak olan gerçek ve/veya tüzel kişilerle "Türkiye Klinikleri" arasında elektronik ortamda akdedilen sözleşme.

3. HİZMETLERİN KAPSAMI

3.1. "Türkiye Klinikleri", "SİTE" üzerinden sunacağı hizmetlerin kapsamını ve niteliğini belirlemekte tamamen serbesttir.

3.2. "Türkiye Klinikleri" "SİTE" bünyesinde sunulacak servislerden yararlanabilmek için, "KULLANICI"nın "Türkiye Klinikleri" tarafından belirlenecek özellikleri taşıması gereklidir. "Türkiye Klinikleri", bu gerekliliği tek taraflı olarak dilediği zaman değiştirebilir.

3.3. "Türkiye Klinikleri"nin "SİTE" üzerinden belirli bir ücret karşılığı veya ücretsiz olarak vereceği hizmetler sınırlı sayıda olmamak üzere,

- Sağlık sektörüne yönelik bilimsel makaleler, kitaplar ve bilgilendirici yayınları sağlamak.

- - Bilimsel dergilere yönelik makale hazırlama aşamasında biçimsel, istatistikî ve editöryal destek sağlamak.

4. GENEL HÜKÜMLER

4.1. "Türkiye Klinikleri", "SİTE" dâhilinde erişime açtığı hizmetler ve içeriklerden hangisinin ücrete tabi olacağını belirlemekte tamamen serbesttir.

4.2. " Türkiye Klinikleri"'nin sunduğu hizmetlerden yararlananlar ve siteyi kullananlar, yalnızca hukuka uygun ve şahsi amaçlarla "SİTE" üzerinde işlem yapabilirler. Kullanıcıların, "SİTE" dâhilinde yaptığı her işlem ve eylemdeki hukuki ve cezai sorumluluk kendilerine aittir. Her KULLANICI, "Türkiye Klinikleri"nin ve/veya başka bir üçüncü şahsın haklarına tecavüz teşkil edecek nitelikteki herhangi bir iş ve eylemde bulunmayacağını, yazılı, görsel ve işitsel bilgileri açıklamayacağını, "Türkiye Klinikleri"ne açıkladığı ve/veya "SİTE"ye gönderdiği her türlü yazılı, görsel ve işitsel bilginin "Türkiye Klinikleri"ne açıkladığı ve/veya "SİTE"ye gönderdiği sırada her türlü biçimde kullanılması, işlenmesi, saklanması, açıklanması ve üçüncü kişilere karşı ifşa edilmesi konusunda münhasır hak sahibi olduğunu kabul, beyan ve taahhüt eder. "KULLANICI" "SİTE" dâhilinde bulunan resimleri, metinleri, görsel ve işitsel imgeleri, video klipleri, dosyaları, veritabanları, katalogları ve listeleri çoğaltmayacağı, kopyalamayacağı, dağıtmayacağı, işlemeyeceğini, gerek bu eylemleri ile gerekse de başka yollarla "Türkiye Klinikleri" ile doğrudan ve/veya dolaylı olarak rekabete girmeyeceğini kabul ve taahhüt etmektedir.

4.3. "SİTE" dâhilinde üçüncü kişiler tarafından sağlanan hizmetlerden ve yayınlanan içeriklerden dolayı "Türkiye Klinikleri"nin, işbirliği içinde bulunduğu kurumların, "Türkiye Klinikleri" çalışanlarının ve yöneticilerinin, "Türkiye Klinikleri" yetkili satıcılarının sorumluluğu bulunmamaktadır. Herhangi bir üçüncü kişi tarafından sağlanan ve yayınlanan bilgilerin, içeriklerin, görsel ve işitsel imgelerin doğruluğu ve hukuka uygunluğunun taahhüdü bütünüyle bu eylemleri gerçekleştiren üçüncü kişilerin sorumluluğundadır. "Türkiye Klinikleri", üçüncü kişiler tarafından sağlanan hizmetlerin ve içeriklerin güvenliğini, doğruluğunu ve hukuka uygunluğunu taahhüt ve garanti etmemektedir.

4.4. "KULLANICI"lar, "SİTE"yi kullanarak, "Türkiye Klinikleri"nin, diğer "KULLANICI"ların ve üçüncü kişilerin aleyhine hiçbir faaliyette bulunamazlar. "KULLANICI"ların işbu "SİTE Kullanım Koşulları" hükümlerine ve hukuka aykırı olarak gerçekleştirdikleri "SİTE" üzerindeki faaliyetler nedeniyle üçüncü kişilerin uğradıkları veya uğrayabilecekleri zararlardan dolayı "Türkiye Klinikleri"nin doğrudan ve/veya dolaylı hiçbir sorumluluğu yoktur.

4.5. "KULLANICI"lar, "SİTE" dâhilinde kendileri tarafından sağlanan bilgilerin ve içeriklerin doğru ve hukuka uygun olduğunu kabul ve taahhüt etmektedirler. "Türkiye Klinikleri", "KULLANICI"lar tarafından "Türkiye Klinikleri"ne iletilen veya "SİTE" üzerinden kendileri tarafından yüklenen, değiştirilen ve sağlanan bilgilerin ve içeriklerin doğruluğunu araştırma, bu bilgi ve içeriklerin güvenli, doğru ve hukuka uygun olduğunu taahhüt ve garanti etmekle yükümlü ve sorumlu değildir.

4.6. "KULLANICI"lar, "SİTE" dâhilinde Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca haksız rekabete yol açacak faaliyetlerde bulunmayacağını, "Türkiye Klinikleri"nin ve üçüncü kişilerin şahsi ve ticari itibarı sarsacak, kişilik haklarına tecavüz ve taarruz edecek fiilleri gerçekleştirmeyeceğini kabul ve taahhüt etmektedir.

4.7. "Türkiye Klinikleri", "SİTE" dâhilinde sunulan hizmetleri ve içerikleri her zaman değiştirebilme hakkını saklı tutmaktadır. "Türkiye Klinikleri", bu hakkını hiçbir bildirimde bulunmadan ve önel vermeden kullanabilir. "KULLANICI"lar, "Türkiye Klinikleri"nin talep ettiği değişiklik ve/veya düzeltmeleri ivedi olarak yerine getirmek zorundadırlar. "Türkiye Klinikleri" tarafından talep edilen değişiklik ve/veya düzeltme istekleri gerekli görüldüğü takdirde "Türkiye Klinikleri" tarafından yapılabilir. "Türkiye Klinikleri" tarafından talep edilen değişiklik ve/veya düzeltme taleplerinin, "KULLANICI"lar tarafından zamanında yerine getirilmemesi sebebiyle doğan veya doğabilecek zararlar, hukuki ve cezai sorumluluklar tamamen kullanıcılara aittir.

4.8. "SİTE" üzerinden, "Türkiye Klinikleri"nin kendi kontrolünde olmayan ve başkaca üçüncü kişilerin sahip olduğu ve işlettiği başka web sitelerine ve/veya "İÇERİK"lere ve/veya dosyalara link verebilir. Bu link'ler sadece referans kolaylığı nedeniyle sağlanmış olup ilgili web sitesini veya işleten kişiyi desteklemek amacıyla veya web sitesi veya içerdiği bilgilere yönelik herhangi bir türde bir beyan veya garanti niteliği taşımamaktadır. "SİTE" üzerindeki linkler vasıtasıyla erişilen web siteleri, dosyalar ve içerikler, bu linkler vasıtasıyla erişilen web sitelerinden sunulan hizmetler veya ürünler veya bunların içeriği hakkında "Türkiye Klinikleri"nin herhangi bir sorumluluğu yoktur.

4.9. "Türkiye Klinikleri", "SİTE" üzerinden "KULLANICILAR" tarafından kendisine iletilen bilgileri "Gizlilik Politikası" ve "KULLANICI Sözleşmesi" hükümleri doğrultusunda kullanabilir. Bu bilgileri işleyebilir, bir veritabanı üzerinde tasnif edip muhafaza edebilir. "Türkiye Klinikleri" aynı zamanda, KULLANICI veya ziyaret edenin kimliği, adresi, elektronik posta adresi, telefonu, IP adresi, "SİTE"nin hangi bölümlerini ziyaret ettiği, domain tipi, tarayıcı (browser) tipi, tarih ve saat gibi bilgileri de istatistiki değerlendirme ve kişiye yönelik hizmetler sunma gibi amaçlarla kullanabilir.

5. FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI

5.1. Bu "SİTE" dâhilinde erişilen veya hukuka uygun olarak kullanıcılar tarafından sağlanan bilgiler ve bu "SİTE"nin (sınırlı olmamak kaydıyla tasarım, metin, imge, html kodu ve diğer kodlar) tüm elemanları (Hepsi birden "Türkiye Klinikleri"nin telif haklarına tabi çalışmaları olarak anılacaktır) "Türkiye Klinikleri"ne aittir. Kullanıcılar, "Türkiye Klinikleri" hizmetlerini, "Türkiye Klinikleri" bilgilerini ve "Türkiye Klinikleri"nin telif haklarına tabi çalışmalarını yeniden satmak, işlemek, paylaşmak, dağıtmak, sergilemek veya başkasının "Türkiye Klinikleri"nin hizmetlerine erişmesi veya kullanmasına izin vermek hakkına sahip değildirler. İşbu "SİTE Kullanım Koşulları" dâhilinde "Türkiye Klinikleri" tarafından sarahaten izin verilen durumlar haricinde "Türkiye Klinikleri"nin telif haklarına tabi çalışmalarını çoğaltamaz, işleyemez, dağıtamaz veya bunlardan türemiş çalışmalar yapamaz veya hazırlayamaz.

5.2. İşbu "SİTE Kullanım Koşulları" dâhilinde "Türkiye Klinikleri" tarafından sarahaten yetki verilmediği hallerde "Türkiye Klinikleri", "Türkiye Klinikleri" hizmetleri, "Türkiye Klinikleri" bilgileri , "Türkiye Klinikleri" telif haklarına tabi çalışmaları, "Türkiye Klinikleri" ticari markaları, "Türkiye Klinikleri" ticari görünümü veya bu SİTE vasıtasıyla sağladığı başkaca varlık ve bilgilere yönelik tüm haklarını saklı tutmaktadır.

6. SİTE KULLANIM KOŞULLARINDA DEĞİŞİKLİKLER

"Türkiye Klinikleri", tamamen kendi takdirine bağlı olarak işbu "SİTE Kullanım Koşulları"nı herhangi bir zamanda "SİTE"'da ilan ederek değiştirebilir. İşbu "SİTE Kullanım Koşulları"nın değişen hükümleri, ilan edildikleri tarihte geçerlilik kazanacaktır. İşbu "SİTE Kullanım Koşulları" kullanıcının tek taraflı beyanları ile değiştirilemez.

7. MUCBİR SEBEPLER

Hukuken mücbir sebep sayılan tüm durumlarda, "Türkiye Klinikleri" işbu "SİTE Kullanım Koşulları", gizlilik politikası ve "KULLANICI Sözleşmesi"nden herhangi birini geç ifa etme veya ifa etmeme nedeniyle yükümlü değildir. Bu ve bunun gibi durumlar, "Türkiye Klinikleri" açısından, gecikme veya ifa etmeme veya temerrüt addedilmeyecek veya bu durumlar için "Türkiye Klinikleri"nin herhangi bir tazminat yükümlülüğü doğmayacaktır. "Mücbir sebep" terimi, ilgili tarafın makul kontrolü haricinde ve "Türkiye Klinikleri"nin gerekli özeni göstermesine rağmen önleyemediği olaylar olarak yorumlanacaktır. Bunu yanında sınırlı olmamak koşuluyla, doğal afet, isyan, savaş, grev, iletişim sorunları, altyapı ve internet arızaları, elektrik kesintisi ve kötü hava koşulları gibi durumlar mücbir sebep olaylarına dâhildir.

8. UYGULANACAK HUKUK VE YETKİ

İşbu "SİTE Kullanım Koşulları" uygulanmasında, yorumlanmasında ve bu "SİTE Kullanım Koşulları" dâhilinde doğan hukuki ilişkilerin yönetiminde yabancılık unsuru bulunması durumunda Türk kanunlar ihtilafı kuralları hariç olmak üzere Türk Hukuku uygulanacaktır. İşbu sözleşmeden dolayı doğan veya doğabilecek her türlü ihtilafın hallinde Ankara Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.

9. YÜRÜRLÜLÜK VE KABUL

İşbu "SİTE Kullanım Koşulları" "Türkiye Klinikleri" tarafından "SİTE" içersinde ilan edildiği tarihte yürürlülük kazanır. Kullanıcılar, işbu sözleşme hükümlerini "SİTE"yi kullanmakla kabul etmiş olmaktadırlar. "Türkiye Klinikleri", dilediği zaman iş bu sözleşme hükümlerinde değişikliğe gidebilir ve değişiklikler sürüm numarası ve değişiklik tarihi belirtilerek "SİTE" üzerinde yayınlandığı tarihte yürürlülüğe girer.

Gizlilik Bildirimi

→ Sitemizi ziyaret etmeden önce aşağıda yazılı kullanım ilkelerini mutlaka okumanızı öneririz. Bu şartları kabul etmeniz halinde sitemizden faydalanırken kurallarımıza uymanız yararınıza olacaktır. Lütfen Kullanım İlkelerimizin tamamını okuyunuz.

→ www.turkiyeklinikleri.com Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ye ait hekimleri sağlık alanında bilgilendirmeye yönelik hazırlanmış bir web sitesidir.

→ www.turkiyeklinikleri.com kullanıcılarının kimliklerine, adreslerine, hizmet sağlayıcılarına ve benzeri bilgilerine erişemez. Bu bilgileri kullanıcılar isterse formlar yoluyla siteye gönderebilirler. Ancak, www.turkiyeklinikleri.com donanım ve yazılım bilgilerinizi toplayabilir. Bu bilgiler arasında şunlar yer alır: IP adresiniz, tarayıcı türü, işletim sistemi, etki alan adı, erişim süreleri ve ilgili web adresleri. www.turkiyeklinikleri.com kullanıcılardan aldığı kişisel bilgileri (isminiz, elektronik posta adresiniz, ev ve iş adresiniz, telefon numaranız, vb.) üçüncü bir kuruma satamaz, kamuoyuna yayınlayamaz, site içinde tutamaz. Alınan bilgiler sitenin ziyaretçi profili, raporlama ve hizmetlerin tanıtımına kaynak olması için yönlendirici özellik taşır.

→ www.turkiyeklinikleri.com sizden aldığı bilgileri şu amaçlar için kullanır:

-Web sitesini iyileştirmek,geliştirmek ve kaliteyi korumak,

-Ziyaretçi profili ve genel istatistik veriler oluşturmak,

-Ziyaretçilerin sitemizi nasıl kullandığı ile ilgili eğilimlerini belirlemek,

-Asılı yayınlar/yazışmalar göndermek,

-Elektronik posta yoluyla basın bültenleri veya bildirimler göndermek,

-Etkinlik ya da yarışma için liste oluşturmak.

-Herhangi bir kullanıcının yasal ve ahlaki olmayan davranışlarından Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin sorumlu tutulamayacağını,

-Kullanım ilkelerinin zaman zaman değiştirebileceğini,

-Diğer bağlantı sağladığı ama denetleyemediği sitelerin içeriklerinden veya bilgisayarınıza verecek zararlardan sorumlu olmadığını kabul etmiş sayılırsınız.

→ Aşağıda belirtilen durumlarda Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. sitesini kullanıcılara kapatabilir:

-Yanlış, eksik, yanıltıcı ve genel ahlak kurallarına uygun olmayan ifadeleri içeren bilgilerin siteye kaydedilmesi durumunda,

-İstenilen bilgilerin içine ilan, reklam, duyuru, özel veya tüzel kişiliklere hakaret içeren ifadeler kullanıldığında,

-Çeşitli yollarla siteye yapılan saldırılar sırasında

-Virüs nedeniyle sitenin yapısının bozulması durumunda.

→ Kod ve yazılım da dahil, sitede yer alan yazılı, görüntülü ve sesli fikir ürünleri Telif Hakları ile ilgili yasal mevzuat uyarınca güvence altındadır.

→ Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.in yazılı izni olmadığı sürece sitede yer alan bilgiler, başka bir bilgisayara yüklenemez, değiştirilemez, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yeniden yayınlanamaz, postalanamaz, dağıtılamaz.

→ Sitede bulunan yazılım ve tasarımların her hakkı Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye aittir.

→ Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. kullanım ilkelerimizle ilgili yorumlarınızı almaktan memnuniyet duyacaktır. Sitemizi zenginleştirebileceğini düşündüğünüz konuları ya da sitemizle ilgili yaşadığınız bir problem olursa lütfen bizimle paylaşın.

Yasal uyarı:Bu sitede yayınlanan resim, yazı ve diğer uygulamaların her hakkı Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. 'ye aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Bu site hekimleri sağlık alanında bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler tanı ve tedavi amaçlı kullanıldığında sorumluluk tamamen kullanıcıya aittir. Siteye girmekle bu şartları okumuş, anlamış ve kabul etmiş sayılırsınız.

"
BURSA VEREM SAVAŞI DERNEĞİ

BURSA VEREM SAVAŞI DERNEĞİ

Tüberküloz (Verem) ile İlgili Merak Edilen Diğer Konular.

Daha nadir görülen yan etkiler, kanamaya eğilim, sarılık ve böbrek yetmezliğidir.

İlaç içtiği dönemde hasta alkol kullanmamalıdır, karaciğere toksik etkiyi artırır.

Yan etki görülmesi durumunda en kısa sürede mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir. Yan etkilerin birçoğu tedaviyi tamamen bırakmayı gerektirmez. İlaca devam edilip edilmeyeceğine ancak tedaviyi düzenleyen ve/veya takip eden doktor karar verebilir.

İlaçların hemen kesilmesini gerektiren durumlar şunlardır,

+ Normal dışı kanama

+ Ciddi cilt döküntüsü

Bu durumlarda tedavi hemen kesilir ve hasta ilaç almadan, beklemeksizin doktoruna başvurur.

Tedavinin temel ilaçlarından biri olan rifampisin, idrar, gözyaşı, ter ve büyük abdesti turuncuya boyayabilir. Bu endişelenecek bir durum değildir.

Yan etki riskini artıran karaciğer ve böbrek hastalığı gibi durumlarda ilaç dozları tedaviyi düzenleyen hekim tarafından ayarlanır ve kontroller daha sık olarak gerçekleştirilir. Bu durumlarda tüberküloz tedavisi, doktorun gerekli görmesi halinde hastanede yatırılarak yapılır.

* Verem aşısı (BCG) uygulaması nasıl yapılır?

BCG aşısı ülkemizde doğumdan sonra 2 ayını dolduran bebeklere, aile sağlığı merkezlerinde yapılır. BCG yapılmamış 3 ay ve daha büyük çocuklarda 6 yaşa kadar önce tüberkülin testi (PPD) yapılır, pozitif çocuklara BCG aşısı uygulanmaz. 6 yaşından büyük çocuklarda BCG aşısı gerekli değildir.

BCG aşısı, çocuklarda kanla yayılan, beyin zarına tutan (menenjit) ve hayati tehlike yaratan yaygın verem hastalığını (miliyer) önler.

* Verem konusunda mutlaka yapılması gerekenler nelerdir?

* Tüberküloz hastalığını düşündüren yakınmalar, 2 haftadan uzun süren öksürük ile birlikte balgam çıkarmak, halsizlik, kilo kaybı, ateş, gece terlemesi şikayetlerinden biri varsa mutlaka verem savaşı dispanserine ya da başka bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekir.

* Hastaların temaslıları mutlaka verem savaşı dispanserine ya da başka bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.

* Öksürürken, hapşırırken ağzı kağıt mendil ile kapatılması gerekir.

* Yaşanan ortamların havalandırılması gerekir.

* Bebekler doğumdan sonraki ikinci ayını doldurduğunda BCG aşısı ile aşılanmalıdır.

* Tüberküloz (Verem) hastaları ilaçlarını her gün düzenli olarak doğrudan gözetim altında almalıdır.

* Tüberküloz ilaçlarını alırken, doktora danışmadan başka ilaçlar kullanılmamalı, başka bir hastalık dolayısıyla sağlık kuruluşuna başvurulduğunda da verem hastası olduğu doktoruna söylenmelidir.

* İlaçlara bağlı yan etki oluşması durumunda en kısa sürede doktora gidilmelidir.

* Tedavi süresince ve sonrasında düzenli kontrollere gidilmelidir.

* Kadın hastalar, gebelik, emzirme ve doğum kontrol yöntemleri ile ilgili durumlarını doktoruna bildirmelidir.

* Dengeli beslenmeli, sigara ve alkolden uzak durulmalı, sağlıklı yaşam kurallarına uymalıdır.

* Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) Nedir?

Tüberküloz (Verem) tedavisi uzundur. Hastanın günde 8 – 10 hap içmesi gereklidir. Bu ilaçların düzenli içilmesinin takibi için bir gözetmene ihtiyaç vardır. Hastanın her doz ilacını eğitim almış bir kişinin gözetiminde içmesine doğrudan gözetimli tedavi (DGT) denilir. Hastanın ilaçları içtiğini bu gözetmen izler ve kaydeder. Ülkemizde DGT yapılmaktadır. İlaç içilen yer ve gözetmen hastanın onayı ile verem savaşı dispanseri hekimi tarafından belirlenir.

DGT, tüberküloz (verem) tedavisinde gerekli bir uygulamadır.

* İlaca dirençli Tüberküloz (Verem) Nedir?

Tüberküloz (Verem) mikrobuna etkili olması beklenen bir ilacın etki etmemesi “ilaç direnci” olarak tanımlanır. Mikropta oluşan bir genetik değişiklikle olur. İlaç direnci laboratuvar testi ile anlaşılır.

İlaca direnç iki yolla gelişir,

* Tedavinin düzenli olarak alınmaması sonucunda gelişebilir.

* İlaç direnci olan hastadan dirençli mikrobun buluşması ile ortaya çıkabilir.

Dirençli tüberküloz içinde için de çok ilaca dirençli tüberküloz (ÇİD-TB) özel bir önem taşır. En önemli iki ilaç olan izoniyazid ve rifampisine direnç olması durumunda hastalık, ÇİD-TB olarak adlandırılır.

Çok ilaca dirençli verem hastasına farklı bir tedavi verilir. Bu tedavi, 4 – 8 değişik ilaçla, 2 yıla kadar süren bir tedavidir.

Düzenli ilaç kullanan dirençli hastalarda tedavi büyük oranda başarı ile tamamlanır. Bu hastalarda düzensiz tedavilerde ölüm oranı artmaktadır.

* Tüberküloz (Verem) Hastasının Temaslılarının Taraması Nasıl Yapılır?

Verem hastası ile aynı havayı paylaşan ve tüberküloz basiline maruz kalan kişilere temaslı denilir. Temaslılarda tüberküloz hastalığı görülme oranı aynı hava solunduğundan yüksektir. Bu nedenle tanı konan bütün hastaların temaslıları verem savaşı dispanserinde taranır. Tarama yapılmasının amacı, hastaya mikrop bulaşmıştır başka bir hasta olup olmadığının ve hasta kişinin temaslılara hastalığı bulaştırıp bulaştırmadığının belirlenmesidir. Çocuk hastalarda yapılan temaslı muayenesi, genellikle kaynak hastayı bulmaya yöneliktir.

Temaslıların yakınmaları sorgulanır, akciğer filmleri çekilir, tüberkülin deri testi (PPD) yapılır. Ön kola deri altına yapılan bu test 72 saat sonra vücudun teste verdiği tepki ölçülerek yapılır.

Tarama sonucunda tüberküloz hastalığı saptanan kişilere tedavi başlanır. Hasta olmayıp koruyucu tedavisi alması gerekenlere koruyucu tedavi verilir. Koruyucu tedavide tek ilaç kullanılır (en sık izoniyazid ve 6 ay süreyle).

Tüm temaslılar 2 yıl süreyle belli aralıklarla kontrole çağrılır. Yakınması olanların hemen başvurması gerekir.

* Tedavi Sonrası Takipler Ne Zaman Yapılır?

İyileşerek tedavisi tamamlanan hastaların, tedavisi bittikten sonra 3. / 6. / 12. / 24. ayda kontrolü gerekir. Bunun yanında yakınmaları olursa gecikmeden hekime başvurması önerilir.

* Çocukluk çağında Verem tanısı nasıl konulur ve tedavisi nasıl yapılır?

Özellikle 5 yaşından küçük çocuklarda verem mikrobunu aldıktan sonra hastalık gelişme riski, menenjit ve miliyer (yaygın) tüberküloz görülme olasılığı erişkinlere göre daha yüksektir. Verem, 2-3 haftadan uzun süren öksürük, ateş, gece terlemesi, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, kilo almama, büyüme geriliği gibi yakınmaları olan çocukta akla gelmelidir. Ancak bazen bu yakınmalar erişkindeki kadar belirgin olmayabilir.

Çocukluk çağı tüberkülozunda tanıyı çocuk hekimi koyar. Verem hastası ile temas olması, semptomlarının ve bulgularının olması, tüberkülin deri testi (PPD), radyolojik bulgular, diğer testler ve mikrobiyolojik incelemeler birlikte değerlendirilecek tanı konulur.

Çocuklarda verem tedavisi erişkinlerle benzerdir. İlaç dozları kiloya göre belirlenir.

Çocuk verem hastasının mutlaka aile taraması yapılmalıdır.

* Gebelerde Verem nasıl tedavi edilir?

Verem tanısı konan gebede en kısa sürede tedaviye başlanmalıdır. Bu hastalarda streptomisin kullanılmaz. İzoniyazid, rifampisin, pirazinamid ve etambutol gebelikte güvenle kullanılabilir. Gebelik döneminde tedavi alan anneler, bulaştırıcılıkları ortadan kalkacağı için doğum sonrasında bebeklerine verem bulaştırmamış olacaklardır. Tedavi almayan verem hastası gebenin hastalığı ilerler, bebeğine de verem hastalığını bulaştırabilir.

Doğum yaptıktan sonra verem tanısı konan annelerin bebeklerinde verem araştırılmalı, hastalık saptanırsa bebek de tedavi edilmeli, hastalık saptanmamışsa koruyucu tedavi başlanmalıdır.

* Emziren annelerde Verem nasıl tedavi edilir?

Emziren annelerde izoniyazid, rifampisin, pirazinamid, etambutol ve streptomisin güvenle kullanılabilir. Verem ilaçları anne sütünde çok düşük düzeylerde bulunur. Bunun bebeğe zarar verici etkisi yoktur. Ancak koruyucu etkisinin de olmadığı unutulmamalıdır.

* Doğum kontrol haplarının Verem ilaçları ile etkileşimi var mıdır?

Rifampisin adlı ilaç doğum kontrol haplarının etkinliğini azaltır. Bu nedenle ilgili hekimin önerisine başvurulmalıdır.

* Verem ve Edinsel İmmün Yetmezlik Sendromu (AIDS) hastalığının etkileşimi var mıdır?

‘Bağışıklık Yetmezliği Virüsü’ (HIV) pozitifliği ya da AIDS hastalığı olması, verem hastalığının gelişiminde en güçlü risk faktörlerindendir. Verem tanısı konmuş hastalara HIV taşıyıcılığının saptanması amacıyla, HIV tanı testi yapılması önerilmektedir.

AIDS’li kişideki verem hastalığının tedavisi, diğer verem tedavileri ile aynıdır. Yalnız her iki hastalıkta kullanılan ilaçların etkileşimi olabilmektedir. Bu nedenle ilaç seçiminde değişiklik olabilir. Tedavide artan ilaç sayısı nedeniyle ilaç yan etkisi gelişme riski de armaktadır.

* Verem tanı ve tedavisi ile ilgili kurumlar ve kuruluşlar hangileridir?

Tüberküloz Daire Başkanlığı, Türkiye’de tüberküloz kontrolü programını yürütür. Verem konusundaki politikaları belirler, personel eğitimlerini yapar, koordinasyonu sağlar, ilaç teminini sağlar.

Verem Savaş Dispanserleri, verem hastalarının kayıtlarını tutarak, tanı, tedavi, takip ve temaslı muayenesi ile koruyucu tedavi hizmetlerini yürütür.

Aile Sağlığı Merkezleri ve Aile Hekimleri, kendilerine kayıtlı verem hastalarının tedavi ve kontrollerini takip eder, doğrudan gözetimli tedavi (DGT)’de görev alır.

Halk Sağlığı Müdürlüğü ve Toplum Sağlığı Merkezleri, Aile Sağlığı Merkezi ve Verem Savaşı Dispanseri çalışmalarını koordine eder, denetler.

Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastaneleri, tüberküloz hastalarının tanısı, tedavisi, takibi konusunda (ayakta ya da yatırarak) görev yaparlar. Dirençli verem hastalarının tedavi ve kontrollerini yapar.

Hastanelerdeki göğüs hastalıkları ile enfeksiyon hastaları bölümleri ve hekimleri, verem hastalığı tanısı, tedavisi, takibi konusunda (ayakta ya da yatarak) görev yaparlar.

Uzman hekimler ve hastaneler, kendi branşları ile ilgili organ veremi tanısı ve tedavisi takibinde görev alırlar.

Tüberküloz laboratuvarları, tüberküloz tanısında kullanılan örneklerin laboratuvar incelemelerinin yapıldığı yerdir.

* Verem hastalarına ayni nakdi destek sağlayabilecek kurum ve kuruluşlar hangileridir?

* Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğüne bağlı kurumlar,

* Belediyelerin Sosyal Yardım İşleri Müdürlükleri,

* Kaymakamlık bünyesindeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları,

* Verem Savaş Dernekleri.