Psikoz Nedir? Belirtileri ve Tedavisi | Özel Başarı Hastanesi

Psikoz Nedir? Belirtileri ve Tedavisi | Özel Başarı Hastanesi

PSİKOZ NEDİR? BELİRTİLERİ VE TEDAVİSİ

Psikoz nedir, psikoz beyninizin bilgiyi işleme şeklini etkileyen bir durumdur. Psikoz gerçeklikle bağlantınızı kaybetmenize neden olur. Psikoz sebebiyle gerçek olmayan şeyleri görebilir, duyabilir veya inanabilirsiniz. Psikoz bir hastalık değil, semptomdur. Zihinsel veya fiziksel bir hastalık, madde bağımlılığı, aşırı stres veya travma psikoza neden olabilir.

Psikoz Nedir? Akut Psikoz Nedir? Psikoz Risk Faktörleri Psikoz Belirtileri Psikoz Neden Olur? Psikoz Teşhisi Psikoz Tedavisi Psikoz ve Psikoterapi

Psikoz kelimesi, gerçeklikle temasın bir kaybolduğu zihinsel durumları tanımlamak için kullanılır. Birisi bu şekilde hastalandığında buna psikotik dönem denir. Psikoz döneminde kişinin düşünceleri ve algıları bozulur, kişi neyin gerçek neyin gerçek olmadığını anlamakta güçlük çekebilir. Psikoz belirtileri arasında sanrılar (yanlış inançlar) ve halüsinasyonlar (başkalarının görmediği veya duymadığı şeyleri görme veya duyma) bulunur. Diğer belirtiler arasında tutarsız veya anlamsız konuşma ve duruma uygun olmayan davranışlar gerçekleştirme yer alır. Psikotik bir epizoddaki bir kişi ayrıca depresyon, kaygı, uyku sorunları, sosyal geri çekilme, motivasyon eksikliği ve genel olarak işlevsellik zorluğu yaşayabilir.

Şizofreni gibi psikotik bozukluklar, genellikle gençlik yıllarının sonlarında veya yetişkinliğin başlarında kişide ilk defa psikoz oluşturabilir. Doktorların psikozun ilk bölümü (FEP) dedikleri şeyden önce bile, hareket etme veya düşünme şeklinizde küçük değişiklikler gösterebilirsiniz. Buna prodromal dönem denir ve günler, haftalar, aylar ve hatta yıllar sürebilir.

Bazen şizofreni veya bipolar bozukluk gibi birincil psikotik bir hastalığınız olmasa bile gerçeklikle bağlantınızı kaybedebilirsiniz. Bu olduğunda buna ikincil psikoz denir.

Bu nöbetler, uyuşturucu kullanımı veya tıbbi bir durum gibi başka bir sebepten kaynaklanmaktadır. Sebep ne olursa olsun, kısa sürede kaybolma eğilimindedirler ve onlara neden olan durumu tedavi ederseniz genellikle tekrar oluşmazlar.

Akut Psikoz Nedir?

Akut psikoz nedir, akut psikoz genellikle ani başlangıçlı, tek seferlik bir olaydır. Bazı durumlarda ise akut psikoz tekrar tekrar ortaya çıkabilir veya kronik psikozun erken evresi olabilir. Akut psikoz vefat sonrası yas, evliliğin sona ermesi, işsizlik, hapis, kaza, doğum veya göç ve sosyal izolasyon gibi durumların sonrasında ortaya çıkabilir.

Akut psikozun semptomları, kısa bir sanrı ve bu sanrı nedeniyle düşünce değişiklikleri, halüsinasyon ve bunun sonucunda algıda değişiklikler, sosyal işlevsellikte azalma ve düşük motivasyonu içerir.

Akut psikozda beyni etkileyen diğer tıbbi durumları dışlamak için bazen kan araştırmaları ve beyin taramaları yapılır.

Tedavi ilaç kullanımı ile gerçekleştirilir. Antipsikotik ilaç reçete etmeden önce, doktorunuz altta yatan diğer bir hastalık olup olmadığı veya toksik madde kullanımı gibi olasılıkları göz önünde bulunduracaktır.

Antipsikotik tedavi, kronik psikozda kullanılanlar ile aynıdır ve kullanımı en az 3 ay sürmelidir. 3 ay sonra, hasta stabil ise, tedaviyi 4 hafta içinde kademeli olarak durdurulur ve hasta gözlemlenir.

Şiddetli anksiyete veya ajitasyon için, tedavinin başlangıcında antipsikotik tedaviye kısa süreli anksiyolitik veya sedatif tedavi eklenebilir.

Psikoz Risk faktörleri

Kimlerin psikoza eğimli olduğunu tespit etmek şu an için mümkün değil. Ancak, araştırmalara göre genler önemli bir rol oynuyor.

Ebeveyn ya da kardeş gibi bir aile yakınında psikoz görülen insanlarda psikoza rastlanma olasılığı yüksektir.

22q11.2 delesyon sendromu ile doğan çocuklarda, başta şizofreni olmak üzere psikotik sorunlar yaşama olasılığı yüksektir.

Psikoz Belirtileri

Psikoz aniden başlamaz. Genellikle şu düzeni izler:

Psikozdan önceki uyarı işaretleri

Dünyayı düşünme ve anlama şeklinizdeki kademeli değişikliklerle başlar. Siz veya aile üyeleriniz şunları fark edebilir:

Notlarda veya iş performansında düşüş Düşünmek veya konsantre olmakta güçlük çekmek Başkalarının etrafında şüphe veya huzursuzluk Kişide bakım veya hijyen eksikliği Normalden daha fazla yalnız zaman geçirmek Durumların gerektirdiğinden daha güçlü duygular göstermek Hiç duygu hissetmemek Erken psikoz belirtileri Başkalarının görmediği şeyleri duymak, görmek veya tatmak Alışılmadık inançlara veya düşüncelere inanmak Aileden ve arkadaşlardan uzaklaşmak Kendine bakmayı bırakmak Net düşünememek veya dikkat eksikliği Psikotik nöbet belirtileri

Sanrı ve halüsinasyonlar birbirinden farklı olmasına rağmen psikoz yaşayan tüm hastalarda sıklıkla görülür. Bu sanrı ve halüsinasyonlar kişiye gerçekmiş gibi görünür. Genellikle yukarıdakilerin hepsine ek olarak aşağıdakiler de gözlenmektedir:

Halüsinasyonlar

Halüsinasyon, dış uyaranların yokluğunda ortaya çıkan duyusal bir algıdır. Bu durumda görme, duyma, hissetme ya da koku alma mevcut değildir. Halüsinasyon gören bir insan, gerçekte var olmayan şeyler görebilir ya da tek başınayken birilerinin konuştuğunu duyabilir.

İşitsel halüsinasyonlar: Etrafta kimse yokken sesler duymak Dokunsal halüsinasyonlar: Açıklayamayacağınız tuhaf hisler veya duygular Görsel halüsinasyonlar: Orada olmayan insanları veya nesneleri görmek Sanrılar

Sanrı, gerçekler ve doğrularla çakışmasına rağmen ısrarla tutunulan inanışlar veya izlenimlerdir. Paranoya, büyüklük sanrıları ve fiziksel sanrılar bulunur.

Sanrılar gören insanlar takip edildiğini ya da gizli mesajlar aldığını düşünür. Büyüklük sanrısı yaşayan insanlar, kendilerini abartılmış derecede önemli görür. Fiziksel sanrılarda ise hasta, aslında sağlıklı olmasına rağmen ölümcül bir hastalığa yakalandığına inanır.

Normal düşünce tarzınızla uyumlu olmayan ve başkalarına mantıklı gelmeyen inançlar, örneğin:

Dış güçlerin duygularınız ve eylemlerinizi kontrol etmesi. Küçük olayların veya yorumlardan büyük anlamlar çıkarmak Özel güçleriniz olduğunu düşünmek, özel bir görevde olduğunuzu veya aslında bir tanrı olduğunuzu düşünmek. Psikozun Neden Olur?

Tüm psikoz vakaları farklıdır, bu nedenle sebep olan unsur her zaman tam olarak belli değildir. Ancak psikoza yol açabilecek bazı farklı hastalıklar vardır. Uyuşturucu bağımlılığı, uykusuzluk ve diğer çevresel faktörler gibi tetikleyiciler de etkilidir. Bunun yanında, belli başlı bazı durumlar farklı psikoz gelişimlerine yol açabilir. Doktorlar tam olarak neyin psikoza neden olduğunu bilmemektedir, ancak bilinen bazı risk faktörleri şunları içerir:

Genetik: Psikoz ilişkili genlere sahip olabilirsiniz, ancak bu her zaman psikoz geliştireceğiniz anlamına gelmez. Uyuşturucular: Tetikleyiciler, bazı reçeteli ilaçları ve alkol, esrar, LSD ve amfetamin gibi uyuşturucuların kötüye kullanımını içerir. Travma: Sevilen birinin ölümü, cinsel saldırı veya savaş psikoza yol açabilir. Travmanın türü ve meydana geldiği yaşınız da psikoz gelişiminde rol oynar. Yaralanmalar ve hastalıklar: Travmatik beyin yaralanmaları, beyin tümörleri, felçler, Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığı, demans ve HIV psikoza neden olabilir.

Psikoz aynı zamanda şizofreni veya bipolar bozukluk gibi bir akıl hastalığının da belirtisi olabilir.

Madde Kullanımı Sonucunda Psikoz

Esrar gibi sinir sistemini baskılayan maddeler ve kokain, amfetamin gibi uyarıcı uyuşturucular, beyin aktivitenizi dramatik şekillerde etkileyebilir gerçek anlayışınızı değiştirebilir.

Çoğu zaman, maddeyi kullanmayı bıraktığınızda psikoz kaybolur. Ancak tüm bu uyuşturucularla birincil psikoz arasında güçlü bir bağlantı vardır. Amfetamin kaynaklı psikoz teşhisi konanların% 25'inden fazlası daha sonra psikotik hastalıklar geliştirmektedir. Esrar kullanımı, tüm psikoz vakalarının yaklaşık yarısında yer almaktadır.

Araştırmalar, bu maddelerin şizofrenik bozukluklar veya ailede psikoz öyküsü gibi psikiyatrik rahatsızlıkları olan kişilerde halihazırda mevcut olduğunda durumu ortaya çıkaracak kadar psikoza neden olmayabileceğini göstermektedir.

Akıl hastalığını tedavi etmek için kullanılan bazı ilaçlar da psikoza yol açabilir. Nadir olsa da, aylarca veya yıllarca bir antipsikotik (klorpromazin, flufenazin, haloperidol, perfenazin ve diğerleri gibi) kullanıyorsanız, uzun süreli etkileri nedeniyle geç diskinezi denen bir hareket bozukluğu geliştirebilirsiniz.

İlaçla tetiklenen semptomların çoğu, ilaç sisteminizden ayrıldıktan sonra ortadan kalkar. Ancak kokain, PCP (diğer adıyla melek tozu) ve amfetamin kaynaklı psikoz haftalarca sürebilir. Siz nöbetin geçmesini beklerken, doktorunuz lorazepam (Ativan) gibi bir anti-anksiyete ilacı veya belki bir antipsikotik ile belirtileri hafifletebilir.

Başka Hastalıklar Sonucunda Psikoz

Bazı hastalıklar psikoza yol açabilir:

• Parkinson hastalığı, Huntington hastalığı ve bazı kromozomal bozukluklar gibi beyinsel problemler

Bazı demans türleri sonucu psikoz görülebilir:

• HIV, frengi ve beyine saldıran diğer enfeksiyonlar

• Bazı epilepsi türleri

Postiktal psikoz (PIP), art arda birkaç nöbet geçiren epilepsili bazı kişilerde görülür. Uzun süredir bir nöbet bozukluğunuz olduğunda veya geçmişte akıl hastalığınız olduğunda postiktal psikoz oluşumu daha olasıdır.

Olanzapin ve risperidon gibi antipsikotik ilaçlar semptomları durdurabilir ve gelecekteki nöbetleri önlemeye yardımcı olabilir.

Miksödematöz psikoz, hipotiroidizm olarak bilinen tiroid bezinin iyi çalışmadığı durumlarda ortaya çıkabilir. Tiroid hormonunun beyninizi etkileme şekli nedeniyle, vücudunuzda yeterince tiroid hormonu yoksa halüsinasyonlar, sanrılar ve tat veya koku duyunuzda değişiklikler olabilir. Doktorunuz, miksödem psikozunu doğrulamak ve şizofreni gibi diğer durumları dışlamak için tiroid uyarıcı hormon (TSH) seviyenizi test edebilir.

Tiroid hormonu almak, tiroid bezinizin aktivitesini dengelemeye ve psikozu sona erdirmeye yardımcı olabilir.

Kadınlarda Hormonal Değişiklikler Sonucunda Psikoz

Çok nadir olmasına rağmen, bazı kadınlarda adet psikozu gözlenebilir. Adet döngünüzün farklı noktalarında hormon miktarlarındaki değişimler, düşünmeyi ve ruh halinizi etkileyebilir. Bu tür psikoz, başlangıçta, yumurtlama döneminde veya adetinizin başlamasından önceki birkaç gün içinde ortaya çıkabilir.

Menstrüel psikoz hızla ortaya çıkabilir ve aynı hızla ortadan kaybolabilir. Nöbetler sırasında neyin gerçek olduğu konusunda kafanız karışabilir, halüsinasyon görebilir ve doğru olmayan şeylere inanabilirsiniz.

Bilişsel davranışçı terapi (CBT) ve antipsikotik ilaçlar semptomlarınızı önlemeye yardımcı olabilir.

Psikoz Teşhisi

Bir psikolog veya psikiyatrist ile görüşebilirsiniz. Semptomlarınıza neyin neden olmuş olabileceğini sorgulayacak ve ilgili durumları arayacaklardır. Doktorlar, psikotik semptomlara neden olabilecek diğer şeyleri ekarte ettikten sonra zihinsel hastalıkları teşhis eder.

Yetişkinlerde görülen pek çok psikoz belirtisine genç insanlarda rastlanılmaz. Örneğin, küçük çocukların sıklıkla konuştukları hayali arkadaşları vardır. Bu, çocuğun hayal gücünün göstergesidir ve gayet normaldir.

Ancak çocuklarda veya ergenlerde psikozdan endişe ediliyorsa, mutlaka doktora danışılmalıdır.

Psikoz Tedavisi

İlk psikoz atağından sonra hemen tedaviye başlamak önemlidir. Erken başlayan tedavi, semptomların ilişkilerinizi, işinizi veya okulunuzu etkilemesini önlemeye yardımcı olacaktır. Ayrıca, erken tedavi psikoz nedeniyle oluşabilecek daha fazla sorundan kaçınmanıza da yardımcı olabilir.

Doktorunuzun tedavi olarak ne önereceği, psikozunuzun altında yatan nedene bağlı olacaktır.

Doktorunuz belirtilerinizi hafifletmek için hap, sıvı veya enjeksiyon halinde antipsikotik ilaçlar yazacaktır. Ayrıca uyuşturucu ve alkol kullanmaktan kaçınmanızı önerecektir.

Kendinize veya başkalarına zarar verme riskiniz varsa veya davranışınızı kontrol edemiyor, günlük aktivitelerinizi gerçekleştiremiyorsanız, hastanede tedavi olmanız gerekebilir. Doktorunuz belirtilerinizi kontrol edecek, psikozun nedenlerini arayacak ve sizin için en iyi tedaviyi önerecektir.

Psikoz yaşayan bazı insanlar kendini aşırı rahatsız eder ve kendine ya da çevresindekilere zarar verebilir. Böyle durumlarda bu insanları çabucak yatıştırmak gerekir. Bu yönteme ani yatıştırma adı verilir. Hızlı etki eden bir enjeksiyon veya sıvı ilaç uygulanarak hasta yatıştırılır.

Antipsikoz adı verilen ilaçlarla, psikoz belirtileri yaşayan hastalar kontrol altına alınabilir. Bu ilaçlar halüsinasyon ve sanrıları azaltarak kişilerin zihinlerinin daha açık olmasını sağlar. Bu ilaçlar, hastalığın belirtilerine uygun olarak önerilir.

Çoğu durumda belirtileri kontrol altına almak için antipsikoz ilaçları kısa süreli kullanılır. Şizofreni hastası insanlar ise ömür boyu bu ilaçları kullanmak zorunda kalabilir.

Bilişsel davranışçı terapi, hastanın düzenli aralıklarla bir sağlık danışmanıyla görüşerek düşünce ve davranışlarının değiştirilmesi sürecidir. Bu yaklaşımın hastalarda kalıcı değişikliklerde ve hastalığı daha iyi idare etmelerinde etkili olduğu izlenmiştir. İlaçlarla tedavi edilemeyen pek çok psikoz belirtisinde faydalı olduğu görülmüştür.

Psikoz Hastalığında Psikoterapi

İlaçlarla birlikte psikolojik danışmanlık da psikozun yönetilmesine yardımcı olabilir.

Bilişsel davranışçı terapi (BDT), psikotik dönemleriniz olduğunda bunu fark etmenize yardımcı olabilir. Ayrıca gördüğünüz ve duyduğunuz şeyin gerçek mi yoksa hayal mi olduğunu anlamanıza yardımcı olur. Bu tür bir terapi ayrıca antipsikotik ilaçların ve tedavinize bağlı kalmanın önemini vurgulamaktadır. Destekleyici psikoterapi, psikozla yaşamayı ve onu yönetmeyi öğrenmenize yardımcı olur. Aynı zamanda size sağlıklı düşünme yollarını da öğretir. Bilişsel geliştirme terapisi (CET), daha iyi düşünmenize ve anlamanıza yardımcı olmak için bilgisayar egzersizlerini ve grup çalışmasını kullanır.
Depresyon Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Depresyon Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Depresyon Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Mutsuzluk, umutsuzluk, keyifsizlik gerginlik, hüzün çaresizlik, gibi duygular hepimizin zaman zaman yaşadığı ve yaşayabileceği normal duygulardır. Ruh sağlığı yerinde olan bireylerde bu duygular çok uzun süreli yaşanmaz ancak depresyonda olan kişilerde bu duygular günlerce haftalarca hatta aylarca sürebilmektedir ve bireyin yaşam kalitesini,yaşama olan bakış açısını, isteğini, hevesini olumsuz yönde etkilemektedir.

"Hiçbir şeyden zevk almıyorum"

Depresyonun en temel belirtisi, hayattan eskisi kadar zevk almamaktır. Depresyon yaşayan bir kişi eskiden büyük bir hevesle, istekle yaptıklarını artık yapmak istemez. Kendisini zorlayarak yapsa bile eski tadı alamaz.

Depresyon herkeste görülebilir. Çocuk, ergen, yetişkin, yaşlı, kadın, erkek herkes bu süreci yaşayabilir. Stres yaratan yaşam olayları, aile içi ilişkilerin bozuk olması, küçük yaşta anne ve/veya baba kaybı, kırılgan, bağımlı bir birey, benlik saygısının düşük olması, ailede depresyon geçirmiş bir kişinin varlığı, alkol ve madde bağımlılığı gibi sebepler varsa bireyin depresyon yaşama olasılığı da artmaktadır.

Depresyonda olan kişilerin şikayetleri birçok alanda ortaya çıkar: Hüzün,huzursuzluk, bıkkınlık, öfke, mutsuzluk, uyku bozuklukları, iştahta değişiklikler, uyuşukluk, yorgunluk, rutin aktivitelere karşı ilgi ve istekte azalma, düşünme, konuşma ve fiziksel hareketlerde azalma, konsantrasyon problemi yaşama,cinsel ilgide azalma,geçmişe dair suçluluk ve pişmanlık duyma, sosyal beceri problemleri, düşük özgüven, çaresiz ve umutsuz olduğuna dair inançlar, intiharla ilgili düşünceler depresyonun belirtileri arasındadır. Bir hastalıktan söz edebilmek için ise, kişinin bu yakınmalarını en az on beş gün boyunca hemen hemen her gün yaşıyor olması gerekmektedir.

Fakat unutulmaması gerekir ki yaşanan depresyonun bir hastalığa dönüşüp dönüşmediğine bir doktorun karar vermesi gerekmektedir.

Depresyon Nasıl Tedavi Edilir?

Her insanın depresyon yaşayabileceği dikkate alındığında depresyona girmemek için neler yapılabileceği herkesi ilgilendiren bir sorudur. Depresyon tedavisi kişiye özeldir çünkü depresyon herkesi aynı şekilde etkilemez. Bir kişi için işe yarayan tedavi başkası için işe yaramayabilir. Kişinin ruh halini, duygu durumunu ve yaşadığı olumsuzlukların giderilmesini amaçlayan tedavi planı uygulanmaktadır.

Depresyonu tedavi etmek için en iyi yol tedavi seçenekleri hakkında bilgi sahibi olmak ve bunları ihtiyacı karşılayacak şekilde uygulamak olacaktır.

Depresyon Tedavisi İzmir

Depresyon tedavisinde genel olarak üç tedavi yöntemiyle gerçekleşir.

Medikal Tedaviler: yalnızca ilaç tedavisiyle değil aynı zamanda özel kliniklerde uygulanan farklı tedavi yöntemleriyle sürdürülebilmektedir.

Psikolojik Tedavi: psikoterapi ile gerçekleştirilir. Bu terapiler, temel aldığı teorik yaklaşımlara göre farklılaşabilir.

Bozukluk hakkında bilgi edinme ve kendine yardım edebilmeyi öğrenme gibi yöntemleri içerir. Aynı zamanda özgüven duygusu, diğer insanlardan ve kendisinden beklentileri gözden geçirmek, düşünce biçimini gözden geçirmek, kendi gereksinimlerini dikkate alarak gerektiğinde hayır diyebilmeyi öğrenmek ve stresle baş etme gibi konular üzerine de çalışılmaktadır.

Sosyal ve diğer müdahale yöntemleri ise, sosyal aktiviteler, düzenli egzersizler,uyku düzensizliğinden, madde bağımlılığı varsa bu bağımlılıktan kurtulmanın yolları gibi konuları ele almaktadır.

Unutulmamalıdır ki, depresyon sürecinde birey kendine,yaşımına ve yapacaklarına karşı isteksizdir. Bu süreçte istek, birey kendine,hayatına düşünsel ve davranışsal yatırım yapma mücadelesi verdikçe yavaş yavaş yeniden oluşmaya başlayacaktır.

Depresyonun erkenden fark edilerek tedaviye başlanması önemli bir konudur. Bu süreçte küçük adımlarla başlamak ve oradan ilerlemeniz dileğiyle.

"
Depresyon - Tanı Terapi

Depresyon - Tanı Terapi

Depresyon: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Anasayfa Çalışma Alanlarımız TESTLERİMİZ Dikkat Eksikliği
Hiperaktivite Bozukluğu Disleksi(dyslexia)
özel öğrenme güçlüğü Aile/Çift
Terapileri Anksiyete/Kaygı
Bozuklukları Anoreksiya Nervos
Blumia Nervosa Bağlanma
Bozukluğu Davranış
Bozuklukları Duygu Bozuklukları
Bipolar Affektif Hastalık Kekemelik ve Akıcı
Konuşma Bozuklukları Kişilik
Bozuklukları Obsessif Kompulsif
Bozukluk Ölüm ve
Yas Süreçleri Otizm ve Yaygın
Gelişimsel Bozukluk Tik Bozukluğu
Tourette Sendromu Uyku Bozukluğu
Uyku Apnesi Zeka geriliği
Mental Reterdasyon Sağlıklı Bebek
Gelişimi Çocukluk Dönemi
Problemleri Ergenlik Dönemi
Problemleri Yetişkin
Psikolojisi Kaygı
Bozuklukları Alkol ve Madde
Bağımlılığı Okul Korkusu

Anasayfa Çalışma Alanlarımız TESTLERİMİZ Dikkat Eksikliği
Hiperaktivite Bozukluğu Disleksi(dyslexia)
özel öğrenme güçlüğü Aile/Çift
Terapileri Anksiyete/Kaygı
Bozuklukları Anoreksiya Nervos
Blumia Nervosa Bağlanma
Bozukluğu Davranış
Bozuklukları Duygu Bozuklukları
Bipolar Affektif Hastalık Kekemelik ve Akıcı
Konuşma Bozuklukları Kişilik
Bozuklukları Obsessif Kompulsif
Bozukluk Ölüm ve
Yas Süreçleri Otizm ve Yaygın
Gelişimsel Bozukluk Tik Bozukluğu
Tourette Sendromu Uyku Bozukluğu
Uyku Apnesi Zeka geriliği
Mental Reterdasyon Sağlıklı Bebek
Gelişimi Çocukluk Dönemi
Problemleri Ergenlik Dönemi
Problemleri Yetişkin
Psikolojisi Kaygı
Bozuklukları Alkol ve Madde
Bağımlılığı Okul Korkusu

Anasayfa Çalışma Alanlarımız TESTLERİMİZ Dikkat Eksikliği
Hiperaktivite Bozukluğu Disleksi(dyslexia)
özel öğrenme güçlüğü Aile/Çift
Terapileri Anksiyete/Kaygı
Bozuklukları Anoreksiya Nervos
Blumia Nervosa Bağlanma
Bozukluğu Davranış
Bozuklukları Duygu Bozuklukları
Bipolar Affektif Hastalık Kekemelik ve Akıcı
Konuşma Bozuklukları Kişilik
Bozuklukları Obsessif Kompulsif
Bozukluk Ölüm ve
Yas Süreçleri Otizm ve Yaygın
Gelişimsel Bozukluk Tik Bozukluğu
Tourette Sendromu Uyku Bozukluğu
Uyku Apnesi Zeka geriliği
Mental Reterdasyon Sağlıklı Bebek
Gelişimi Çocukluk Dönemi
Problemleri Ergenlik Dönemi
Problemleri Yetişkin
Psikolojisi Kaygı
Bozuklukları Alkol ve Madde
Bağımlılığı Okul Korkusu Hizmetlerimiz Depresyon Depresyon

Depresyon Nedir?

Depresyon kendinizi nasıl düşündüğünüzü, nasıl hissettiğinizi ve davranışlarınıza yansıyıp olumsuz etkileyen önemli ancak tedavisi mümkün olan tıbbi bir hastalıktır. Depresyon hali çoğunlukla üzüntülü , mutsuz halinde olmaya ve kişiyi mutlu eden sevk veren durumlardan eskisi gibi keyif almamaya sebep olur. Depresyon çeşitli duygusal ve fiziksel belirtilere yol açabilir. Bununla birlikte evde ya da iş hayatında verilen görevleri yerine getirmede yeteneğin azaldığı görülür.

Depresyonun Belirtileri Nelerdir?

Kişi zaman zaman günlük yaşamın içinde bile kendini mutsuz, umutsuz, çaresiz hissedebilir bu durum gayet doğaldır. Fakat bu duygular günlük normal yaşamı etkiliyorsa depresyon ortaya çıkmış demektir. Depresyon dünya üzerinde en yaygın görülen bir duygu durum bozukluğudur. Yaşanılan depresyon belirtileri eğer tedavi edilmez ise ciddi bir sağlık problemi haline gelir. Ruh halinizi iyileştirmek, depresyonu yenmek, yaşam sevincini yeniden kazanmak için çok sayıda önemli adımların olduğu unutulmamalıdır.

Günlük aktivitelere karşı istek kaybı İştahtaki değişiklikler, fazla yeme ya da iştahsızlık Kişinin kendisini sürekli üzgün hissetmesi Konsantrasyon da azalma, karar verme zorluğu Uykuya geçmede zorluk , sık sık uyanma yada aşırı uyku hali Hareketlerde ve konuşmada yavaşlama İntihar Eğilimi Sürekli yorgun hissetme Öfke ve sinirlilik hali Nedeni olmayan ağrılar görülebilir. Baş ağrısı vb..

Kişiye depresyon tanısı konulabilmesi için yukarıdaki belirtilerin en az iki hafta boyunca devam ediyor olması gerekir. Depresyon çocukluk çağından yaşlılığa kadar her yaşta görülebilir. Erkeklere göre kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır. Depresyon geçiren kişilerin ilerleyen zamanlarda tekrarlama şansı vardır.

Depresyon için risk etkenleri nelerdir?

Madde ve alkol kötü kullanımı Erken ebeveyn kaybı Anksiyete bozuklukları Sosyoekonomik düzeyin düşük olması Boşanma İşsizlik Öncesinde depresyon geçirmiş olması Stres etkenleri Çocukluk dönemlerinde cinsel veya fiziksel kötü muamele öyküsü Bazı ilaçlar Tıbbi hastalıklar "
Ocuk ve Ergenlerde Depresyon - Madalyon Psikiyatri Merkezi

Ocuk ve Ergenlerde Depresyon - Madalyon Psikiyatri Merkezi

Çocuk ve Ergenlerde Depresyon

Depresyon maalesef modern çağın en yaygın psikolojik sorunlarından birisidir.Bireyin sosyal hayattan çekilmesi ve içe kapanması ile dikkat çeken bir sorundur ve gerçekten de yetişkin nüfusun önemli bir kısmını etkilediği bilinmektedir. Artık günlük hayatın konuşmaları içinde neredeyse olağan bir terim olarak kullanılsa da bir kişinin depresyonda olduğunu düşündüren ya da tanı koymamızı kolaylaştıran tipik belirtileri vardır:

Sürekli bir mutsuzluk hali, Hiçbir şey yapmak istememek, keyifsiz ve isteksiz olma durumu, Ağlama nöbetleri, alınganlık, Uyku ve yeme bozuklukları, Aşırı kilo alma ya da kilo kaybı, Hareketlerde ağırlaşma, içe kapanma, Ölümü düşünme, ölmekten bahsetme, intihar eğilimi, Umursamazlık, boş vermişlik, gibi farklı duygu durumları yaşayan bireyler için ilk düşünülen genellikle depresyon olur.

Genellikle yetişkinlerin yaşadığı düşünülse de depresyon aslında çocukların da yaşadığı bir sorundur ve bu anlamda önemi son yıllarda ortaya konmuştur. Uzun yıllar içerisinde çocuklarda ve ergenlerde depresyon olup olmayacağı tartışıldıktan sonra artık psikolojinin önemli bir araştırma alanı olarak kabul görmüştür. Dolayısıyla artık çocukların ve gençlerin de ciddi anlamda bu sorunla karşılaşabildikleri biliniyor.

Çocuk gelişmekte olan bir canlıdır, yetişkinlere bağımlıdır, onların kontrolünde ve yönlendirmesindedir. Çeşitli gelişim basamakları geçirir ve her gelişim basamağında çözümlemek zorunda olduğu farklı bir sorunla karşılaşır. Bu sorunlara karşı elde ettikleri yetenekler yetersiz ise uyum sağlama sürecinde sorun yaşar. Sonuç olarak çocuklar ve gençler sürekli olarak gelişmekte olan varlıklar olmaları sebebiyle yaşadıkları olaylardan ve çevresel stres faktörlerinden doğrudan doğruya etkilenmekte, gelişimlerine göre de farklı tepkiler verebilmektedirler. Örneğin Majör Depresyon, bebeklikten itibaren görülebilirken, iki uçlu mizaç bozukluğu olarak bilinen duygu durum bozukluğu ergenlik öncesi çok nadir olarak görülür.

Depresyon çocuğun ve ya ergenin kendini aşırı derecede üzgün, umutsuz ve değersiz hissetme halidir.

Çocuğun yedi yaşına kadar dili yeterince kullanamaması, kendini daha çok davranışlarıyla ifadeye etmeye yönelmesi gibi sebepler çocuğun iç dünyasında yaşadığı fırtınaları anlamamızı engeller. Bu yüzden de çocuklarda depresyonu ancak gelişim dönemlerine ayırdığımızda daha iyi anlarız. Yaş grubuna göre sınıflandırmak gerekirse sırasıyla bebeklik, oyun çocukluğu, okul çocukluğu, ergenlik dönemleri depresyonlarından bahsedebiliriz.

Çocuklukta Görülen Depresyon Neden Çok Önemlidir? Çocukluk dönemi depresyonu çocukta duygusal, sosyal, psikolojik gerilemelere yol açabilir, ileriye dönük sıkıntıların temelini oluşturabilir. Çocukluk dönemi depresyonu aile işlevlerini bozar. Aile dinamik bir yapıdır ve aile üyelerinden birinin sıkıntısı bütün aileyi olumsuz yönde etkileyebilir. Aile tedavisi mümkün olan çocukluk depresyonunu yönetmekte zorlanabilir. Halbuki çocuk bu dönemde oldukça güçsüz ve kontrol edilmeye muhtaçtır. Çoğu zaman aile çaresiz kalabilir ve ailenin tutumuna göre işler daha da karmaşıklaşabilir. Aile içi çatışmalar artar ve karşılıklı suçlamalar olur.

Çocuğun depresyonda olduğunun kabullenilmemesi depresyonun tedavisini güçleştirir. Bu sebeple çocukluk ve ergenlik depresyonlarında ailenin de tedaviye katılımının sağlanması son derece kıymetlidir.

Çocukluk depresyonunu, başarısızlığa uğramak, hayal kırıklığı yaşamak, geçici stres yapıcı etkenlere ya da evdeki durumdan kaynaklanan bazı bunalımlara maruz kalmakla karıştırmamalıyız. Bazı durumlarda görülen üzüntüler de benzer geçici duygusal çöküntüler içerebilir ancak depresyon uzun süren ve ciddi sıkıntıların olduğu bir durumdur.

Çocukluk ve Ergenlik Depresyonu Yetişkin Depresyonuna Benzer mi?

Çocuk depresyonundaki fark erişkin depresyonda daha içine kapanırken çocukta daha fazla aksilik yaramazlık öfkelilik olur. Yerinde duramaz hareketlidir. Erişkin ise tükenmiş halsiz görünür. Yine erişkinde kilo verme görülebilir çocukta ise devamlı büyüyüp kilo aldığı için sadece kilo almada azalma olur.

Çocuk ve ergenler özellikle yedi yaştan on yedi yaşa kadar depresif duygudurum, yorgunluk, zevk alamama, konsantrasyon problemleri ve intihar düşünceleri açısından yetişkinlere benzerler. Bazı farklılaşan belirtiler de vardır. Yetişkinlerden farklı olarak ergenlerde yüksek oranda intihar denemesi ve suçluluk duyguları mevcuttur. Erişkinler de ise sık olarak sabahları erken uyanma, iştah kaybı, kilo kaybı ve sabahları erken yaşanan depresyondur. Depresif çocuklarla yapılan bilişsel çalışmalar, bu çocukların şemalarının depresif olmayan çocuklara göre daha olumsuz olduğunu ve depresif erişkinlerin şemalarına benzediğini göstermektedir.

Yetişkinlerde olduğu gibi çocuklardaki depresyonda tekrarlayıcıdır. Çocuklardaki depresyon tanısını zorlaştıran faktörlerin biri de depresyonun diğer bozukluklarla sıklıkla birlikte görülmesidir. Depresif çocukların p inin kaygı bozukluğu ya da anlamlı kaygı belirtileri vardır. Depresyon, davranım bozukluğu ve dikkat eksikliği olan çocuklarda da yaygındır. Hem depresyon hem de başka bir psikiyatrik bozukluğu olan çocukların daha ağır depresyon yaşadıkları ve iyileşmek için uzun zaman gerektiği bulunmuştur.

Çocuk Ve Ergenlerde Depresyon Görülme Sıklığı Nedir?

Çocukluk çağında görülen depresyonlar, ‘oyun çağı’ ve ‘okul çağı’ olarak iki bölümde ele alınırlar. Her iki döneme özgü belirtiler farklı olduğundan tedaviler de farklı olacaktır. Majör Depresyonun çocukluk döneminde görülme sıklığı %1,7 iken, ergenlik öncesi %5’e, ergenlik döneminde ise ’e çıkmaktadır. Yapılan araştırmalar yaş büyüdükçe depresyon görülme oranının arttığını göstermektedir. Kızlarda ergenlikle birlikte ve özellikle 9–19 yaşlar arasında daha sık görülmektedir. Bu farklılığa ise hem kızların yapısından kaynaklanan hormonal faktörlerin hem de genetik yatkınlıkların yol açtığı düşünülmektedir. Çocuklukta anne-baba kaybının da depresyona yakalanma ihtimalini 2–3 kat artırdığı görülmüştür. Yine anne ya da babadan birinde depresyon varsa çocuğun depresyon yaşama olasılığı ‘ iken, eğer anne ve babanın her ikisinde birden varsa bu olasılık, P-75’lere kadar çıkabilmektedir.

Çocuk Ve Ergenlerde Depresyona Neler Yol Açabilir? Anne babadan birinin ölümü ya da çocuğun anne babadan uzun süre ayrı kalması ( Bu süre çocuğun yaşına göre değişir.) Çocuk ve ailesi arasında sevgi ve ilgiyi engelleyici durumlar Çocuğa ölümcül ya da kronik hastalık tanısı koyulması ve hastalık süreci Fiziksel, cinsel istismara maruz kalma gibi travmatik yaşantılar Aile içi şiddet Anne- babanın boşanması Aileye yeni bebeğin katılması Ev ve okul değiştirmeye bağlı çevre değişiklikleri Bebeklikte Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Daha çok anneden ayrı kalma ve ihmal durumlarında ortaya çıkar. Annenin yokluğunda, vefatında, hastalık sebebiyle hastanede çok uzun süre kalma halinde ya da annenin ağır hastalıklarında görülebilir. Düzenli bağlanacağı anne ilişkisi kurulduğunda bebek, sevgi ve ilgi aldığında yavaşça düzelir. Bebeklik dönemi depresyonunda aşağıdaki belirtiler görülebilir:

Bebekte uzun süren ağlama nöbetleri Küskünlük İştahsızlık Kendi kendine sallanma, vurma İçe kapanma, çevreye karşı ilgisizlik Uyku bozuklukları Sindirim problemleri Okul Öncesi Çocuklarda Depresyonun Belirtileri Nelerdir?

Okul öncesi dönemde çocuk iç dünyadan çok dış dünyanın etkisi altındadır. Özellikle anne, baba ve aileye bağımlıdır. Çabuk unutan ve algılayamaz zannedilse de sünger gibi bir zihni vardır ve bütün olup biteni emer. Konuşma yeni başladığından daha çok beden dilini kullanır. Fantastik bir zihne sahiptir. Dolayısıyla depresyonda aşağıdaki belirtilerin bir kısmı görülebilir:

Aşırı hareketlilik ve hırçınlık Çevreye ve kendine zarar verme İçe kapanma ve aşırı sessizlik Kompulsif( tekrarlayıcı niteliği olan ve durdurulamayan) masturbasyon Duygusal tutarsızlık ve anlık değişiklikler Uyku ve yeme bozukluğu Parmak emme, altını ıslatma ve kakasını kaçırma gibi daha küçük yaşlara gerileme Okul Çağı Çocuklarında Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Bu dönemde çocuğun dile hakimiyeti daha çok artmıştır. Kuralları anlar ve değerlendirir. Okul ve dış çevre daha fazla önem kazanmıştır. Aile dışı etkilere daha açıktır. Öğretmenin söylediklerine, arkadaşlarının hareketlerine duygusal tepkiler gösterir. Depresyonda şunlar görülebilir:

Baş ağrısı, kas ağrısı, mide ağrısı ya da yorgunluk gibi nedeni bulunmayan fiziksel şikayetlerin artması Sıklıkla okula gitmeme ya da okul başarısının beklenenin altına düşmesi Evden kaçmaktan söz etme ya da evden kaçma girişimleri Ani öfke gösterileri, şikayetleri açıklanamayan sinirlilik ya da ağlama Sıklıkla canının sıkıldığından söz etme Arkadaşlarla oyun oynamaya karşı ilgi kaybı Reddedilmeye ya da başarısızlığa aşırı duyarlılık Sosyal izolasyon, zayıf iletişim Alkol ya da madde kullanımı Ölüm korkusu, sıklıkla ölümden söz etme Artan sinirlilik, kızgınlık ya da düşmanlık duyguları Pervasız davranışlar Ergenlerde Depresyonun Belirtileri Nelerdir? İç sıkıntısı ve huzursuzluk Dikkat toplamada güçlük çekme Eyleme vuruk davranışlar İnsanlara sığınma veya onlardan kaçış Okul başarısında düşme Enerji azlığı Uykusuzluk İştahsızlık İlgi azlığı Ümitsizlik İntihar düşünceleri Ergenlerde Görülen Depresyonda Cinsiyet Farklılıkları Ne Derecede Önemlidir? Kızlar erkeklere oranla daha az girişkendirler ve liderlik yeteneklerini değerlendiren ölçeklerde daha az puan almaktadırlar. Kızlar erkeklere oranla düşünmeye eğilimli arkadaşlık adı verilen birlikteliklerle daha meşguldürler. Depresif semptomlarına daha fazla odaklanırlar. (örneğin, bunun üstesinden gelemezsem ne olur? bu şekilde hissetmem ne anlama geliyor? gibi) Bu tarz bir baş etme stili daha uzun ve ağır depresyon belirti dönemleri ile bağlantılıdır. Eğer çocuklar ve yetişkin erkekler ilgilerini bu tür içe bakmalardan başka tarafa çekmek için fiziksel faaliyet ya da televizyon seyretme eğilimindedirler. Kızlar erkeklere oranla fiziksel ve sözel olarak daha az saldırgan ve grup etkileşimlerinde daha az etkindirler.

Ergenlik başladığında kızlar birçok stres kaynağı ile karşılaşırlar. İkincil cinsiyet özellikleri geliştikçe, kilo alımı ve ince görünümlerinin kaybından hoşlanmayabilirler. Aynı zamanda fiziksel ve cinsel taciz riski arttığı gibi aileleri ile bağımsızlık ve cinsiyete uygun davranış konularında risk faktörleri, kadınların erkeklere oranla neden daha sık depresyona girdiklerini anlamada anahtar olabilirler.

Bu görüşe göre tedaviye dahil olacaklar açıktır. Depresif kadınlar ve erkekler, depresyonun nedenlerini aramak ve duygudurumları ile oturmak yerine daha etkin baş etme yollarını aramaya cesaretlendirilmelidirler. Problem çözme becerileri ve girişkenlik geliştirmelidir. Önleyici olarak ebeveynlerin ve diğer bakım verenlerin kızları, olumsuz duygudurumlara yönelik daha etkin davranışlar edinmeleri için cesaretlendirmelidirler.

Çocuk Ve Ergenlerde İntihar

İntihar girişimleri çocuk ve ergenlerin yaşamını tehdit etmektedir. Bazı durumlarda intihar riski daha yüksektir. Bu durumlar şu şekilde sıralanabilir:

Geçmişte yapılmış bir başka intihar girişimi, Ailede intihar edenlerin bulunması, Depresyon, Alkol ya da diğer maddelerin aşırı kullanımı ya da bağımlılık, Acı veren, yetersiz bırakan ya da çaresi olmadığı düşünülen bir fiziksel hastalık, Sağlık ya da yaşam durumlarında ortaya çıkan ve olumsuz olarak algılanan değişiklikler, Yakın bir zamanda bitmiş duygusal olarak çok yakın bir ilişki. İntihar Riskine Karşı Hangi Davranışlara Dikkat Edilmelidir?

İntihara ilişkin duyguların dışa vurulduğu davranışlar:

İçine kapanma ve ilişki kurmama, Nasıl intihar edeceğine dair kesin fikirleri olma, planları hakkında ipucu verme, Yaşamda bir amaç bir anlam olmadığını belirtme, Başarısızlık, işe yaramama, umutsuzluk, değersizlik, karamsarlık gibi duygulardan söz etme, Hiçbir çözüm yolu görmediği sorunlar hakkında sürekli konuşma. Depresyonda Olan Çocuğun Ebeveynleri Nasıl Davranmalıdır?

Çocukları en iyi anne babalar tanır bu sebeple çocuklarındaki davranış değişikliklerine ve hareketlerine dikkatli yaklaşılmalıdır. Yukarıda bahsedilen belirtilerden dört, beş kadarı, birkaç hafta devam ettiğinde vakit kaybetmeden bir uzmana danışılmalıdır. Aileler genelde çocuklarındaki davranış değişikliklerini ya konduramaz, kabul edemez ya da şımarıklık olarak görürler. Bazen sıkıntılar ani bir yaşam olayı üzerine başlayabilir. Okula başlama, aileden birinin vefatı, kaza, aile fertlerinin geçimsizliği, boşanma, kavga, ev değişikliği, bir kardeşin doğumu, ekonomik kriz, vs. bazen de kronik bir seyir vardır aylarca yavaş yavaş gelişir, ağırlaşarak devam eder. Durumun kişiselleştirilmesi ceza yöntemine başvurulması genelde durumu daha da kötüleştirir. İletişim bozulur ve çocuk büyük bir destek mekanizmasından, aile desteğinden eksik kalır. Yalnızlığı artabilir, sıkıntılarını çözmek için daha büyük bataklıklara girebilir.

Erken teşhis ve tedavi oldukça önemlidir. Aile çocuğun depresyonu hakkında bilinçlenip durumu kabullenmeli ve bir an önce çocuğu, tedavisi mümkün olan bu rahatsızlıkta, işin uzmanına yönlendirmelidir. Tedavinin her aşamasında çocukla birlikte olunması, çocuğa karşı sabırlı, anlayışlı ve duyarlı olunması, çocuğa sevildiğinin ve değerli olduğunun hissettirilmesi, çocuğu bir birey olarak kabul etmeleri, onun düşüncelerine önem verilmeli ve aile bunu çocuğa hissettirmeli, onu korumaya çalışırken yapabileceği şeyleri kendisinin yapmasına izin verilmeli ve depresyonun tedavi edilebileceğinin unutulmaması gerekmektedir.

Çocukluk Depresyonu Nasıl Tedavi Edilir?

Çocuk ve ergenlerin tedavisinde kişi ve çevresi bir bütün olarak değerlendirilir. Aile, çocuk, okul ve tedavi ekibi işbirliği içerisinde tedaviye başlanır. Çocuğun durumuna göre oyun terapisi, bireysel psikoterapi, aile danışmanlığı, aile terapisi, ilaç tedavisi uygulanır.

Stres, endişe, korku yaratan çevresel faktörlere yönelik tedbirler İlaç tedavisi Grup terapisi Aile terapisi, Bireysel psikoterapi Aile ve okul iş birliğinin sağlanması

Çocukluk ve Ergenlik Depresyonunda Tedaviyi Engelleyen Yanlış Yaklaşımlar Nelerdir?

“Çocuğumun sorununu ben çözebilirim…”

Kimi aileler çocuğunun sorununun ciddiyetini fark etmez ve /veya kendisinin çözebileceğine inanır. Bu inanç tedavi sürecini tıkayan yanlış inançlardan biridir. Çocuk ve ergenlik depresyonunda aile de tedavinin bir parçası olması gerektiğinden bu yanlış inanç ailenin tedaviye dahil olmasını engeller. Ve en kötüsü depresyon zamanla geçmek yerine “zamanla” daha dirençli hale gelebilir. Bu nedenlerle çocukluk ve ergenlik dönemi depresyon tedavisinde profesyonel destek son derecede önemlidir.

“İlaçsız tedaviden yanayım…”

Çocukta depresyon tedavisi çok yönlüdür. Bunların içinde ilaçla tedavi de vardır. Kimi aileler ilaç dendiğinde tedirgin olurlar. Maalesef basında yer alan yanlış haberlerin bu tutumda etkisi vardır. Çocuğun başka tedavilerinde de ilaç kullanılmaktadır ama orada aynı tedirginlik görülmemektedir. Örneğin astımı olan bir çocuğun ailesi astım tedavisi için verilen ilaçları fazlaca düşünmeden kullanmakta, ancak aynı hassasiyeti depresyon tedavisinde olan çocuğuna verilen ilaçlar konusunda göstermemektedir. Depresyon beyindeki kimyasal bozulma ile ilgili bir durumdur bu sebeple çoğu zaman ilaç tedavisi depresyon tedavisinde çok kıymetlidir.

“Ben gece-gündüz demeden çocuğum için çalışıyorum, depresyona girmesi için de bir sebep göremiyorum…”

Bazı aileler çocuklarındaki depresif belirtileri fark edip ya da yakın çevrenin, okul ve öğretmenlerin yönlendirmesi ile kliniklere başvururlar, ama sorunu sadece çocukta ararlar. Onlara göre anne baba çocuğu için her şeyi yapmaktadır ve çocuğun depresyona girmesi için hiçbir sebep yoktur. Oysaki anne ve babanın ruh hali çocuğun ruh hali açısından oldukça önem taşımaktadır. Çocuklar bir nevi ebeveynlerinin aynasıdır aslında. Bu sebeple depresyondaki bir annenin 3 yaşındaki çocuğunun da depresyonda olması son derecede doğaldır.

Eğer anne/ babanın, bakım veren kişinin herhangi bir ruhsal sıkıntısı varsa çocuğun iyilik hali için öncelikle bu durumun tedavisi şarttır. Günümüzde çocuklar eskiye oranla ruhsal sorunlarla çok daha fazla karşı karşıyalar. Bunda günümüzde anne babaların ruhsal açıdan çok daha fazla sıkıntısının olmasının etkililiği kadar, yaşam koşullarının da rol oynadığı bir gerçektir. Minyatür yetişkinler gibi yaşayan 21. yy çocuğu sabah erkenden uyanmakta, gün sonuna kadar koşturmaktadır. Çocuğun duygusal olarak boşalmasına zaman kalmadığı gibi, anne baba da evde yemek yapmak, çocuğun ödevini takip etmekle meşgul olup en önemli şeyi çoğu zaman gözden kaçırmaktadır. Çoğu zaman çocuğunun gözünün içine bakıp konuşmayı unutmakta, ondan çıkan ya da çıkmayan sesleri duyamamakta ve onunla vakit geçirememektedir. Bu nedenle ailenin tedaviye dahil edilmesi son derece kıymetlidir.

Güncel Psikoloji Yayınlarımız

"
Depresyon Nedir, Çeşitleri ve Semptomları Nelerdir? Salus: Kişisel sağlık danışmanınız

Depresyon Nedir, Çeşitleri ve Semptomları Nelerdir? Salus: Kişisel sağlık danışmanınız

Depresyon: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Size özel içerikleri keşfetmek için Salus indirin.

Depresyon Nedir, Çeşitleri ve Semptomları Nelerdir?

Klinik Psikolog Nihan Çaldır onaylı içerik

Farklı şekillerde ortaya çıkabilen, sebebi tam ve net bir şekilde bilinmeyen depresyon, müdahale edilmediği takdirde ciddi sonuçlar doğurabilecek bir psikolojik rahatsızlık. Ama tabii ki tüm diğer mental sağlık sorunları gibi depresyonun da farklı spektrumları var. Yani herkesin tecrübe ettiği depresyonun yoğunluğu, şiddeti aynı olmayabilir.

Bu sebeple bu yazıda depresyon ne demek, nasıl kendini gösterir, çeşitleri nelerdir detaylıca açıkladık 👇🏻

Depresyon Nedir?

Depresyon, bir kişinin günlük hayatını etkileyecek derecede üzgün ve ilgisiz hissetmesi ile karakterize bir duygudurum bozukluğudur. Kişinin hissettiklerini, davranışlarını, duygu ve düşüncelerini etkiler. Birkaç haftadan uzun süren depresif ruh hali veya bilişsel değişiklikler yaşıyorsanız, depresyon ile karşı karşıya olabilirsiniz.

Unutmayın, depresyon her yaştan ve her kesimden insanı etkileyebilir. Genellikle yetişkinlikte başlasa da çocukluk ve gençlik dönemlerinde de görülebilir. Size dışarıdan mükemmel görünen hayatlar, her zaman mutlulukla gülümseyen yüzler aslında oldukça zorlayıcı yaşam tecrübeleri ve buna bağlı olarak gelişen depresyonla başa çıkmaya çalışıyor olabilir.

Depresyonu Üzgün ve Mutsuz Hissetmekten Ayıran Nedir?

Hepimiz hayatımızın bazı dönemlerinde üzgün, mutsuz, enerjisiz hissedebilir, aslında sevdiğimiz şeylere karşı bir dönem için ilgisiz kalabiliriz. Bu tür iniş çıkışlar dönemsel bir depresyon atağı olarak kategorize edilebilir, yaşamın akışında normaldir ve birçok kişide görülebilir.

Fakat depresyon herhangi bir nedenden dolayı üzgün hissetmekten ya da yasta olmaktan farklıdır. Depresyon, üzgün hissetmekten farklı olarak kişinin benliğini de etkiler. Dünya Sağlık Örgütü, küresel olarak yetişkinlerin ortalama %5’inin depresyondan muzdarip olduğu tahmin ediyor.

Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyon belirtileri birazdan bahsedeceğimiz çeşitlere göre farklılaşabilir. Ayrıca belirtiler kişiden kişiye de değişebilir. Burada ayırıcı tanı ve doğru teşhis için tabii ki bir uzmanın görüşüne ihtiyaç var.

Ancak genel anlamda, belirtileri ve depresyon tanı kriterleri şu şekilde açıklanabilir:

1. Depresyonun Mental ve Davranışsal Belirtileri Sürekli üzgün hissetmek veya düşük bir ruh hali içinde olmak Uyuyamama veya çok fazla uyuma gibi uyku sorunları Aslında zevk alınan etkinliklere karşı ilgisizlik durumu Başkaları tarafından gözlemlenebilecek seviyede, hareketlerin ve konuşmanın yavaşlaması Odaklanma ve karar vermede zorlanmak Olumsuz düşünceler, ölüm veya intihar fikirlerine takılı kalmak depresyonda olduğunuzu işaret eden belirtiler olabilir.

Bunların yanında, depresyon fiziksel belirtileri ile de öne çıkabiliyor. “Depresyon yorgunluğa sebep olur mu? Depresyon baş ağrısı yapar mı?” gibi birçok soruyla karşılaşılabiliyor. Bu sebeple fiziksel belirtileri de ayrıca incelemekte fayda var:

2. Depresyonun Fiziksel Belirtileri Çoğu zaman bitkin, enerjisiz ve yorgun hissetmek Hareketsiz duramama, belirli periyotlarla elleri sıkma ya da parmakları kütletme gibi amaçsız fiziksel aktivitelerin artması Özellikle sırt, bel, baş bölgelerinde ağrı İştah ve yeme sorunları, buna bağlı olarak kilo kaybetmek ya da almak Sindirim sisteminde bozulmalar ve problemler, depresyon ile birlikte gözlemlenebilir. Depresyon Çeşitleri ve Aşamaları Nelerdir?

Aslında genel anlamda kullanılan depresyon kelimesi, majör yani klinik depresyonu ifade diyor. Birçok kişinin direkt depresyon olarak andığı duygudurum bozukluğu majör depresyon. Birazdan detaylarından bahsedeceğiz. Bunun yanında depresyon, kişinin yaşadıklarına, hayatın dönemlerine göre de sınıflandırılıyor.

Depresyon türleri şu şekilde örneklendirilebilir:

1. Majör (Klinik) Depresyon

Majör depresyonda iki haftadan uzun süren mutsuzluk, düşük duygudurum ve yoğun üzüntü hisleri görülür. Ayrıca kişinin hayatını olumsuz yönde etkileyen fiziksel değişimler de olabilir.

Majör depresyon belirtileri ve bu rahatsızlığın insanın hayatında yarattığı değişimler haftalarca, hatta aylarca sürebilir. Bazı insanlar tek bir majör depresyon atağı geçirirken, bazılarında tekrarlandığı görülebilir. Genel anlamda majör depresyon ilişkilerde ve günlük aktivitelerde ciddi sorunlara neden olabilir. Geçmeyen majör depresyon belirtileriniz varsa, ağır depresyon belirtileri gözlemliyorsanız mutlaka bir uzmana danışmanız önerilir.

Dilerseniz majör depresyonu detaylıca açıkladığımız "Majör Depresyon Belirtileri, Tedavisi, Nedenleri" adlı yazımıza da göz atabilirsiniz.

2. Kronik Depresyon (Distimi)

Kalıcı depresif bozukluk olarak da bilinen distimi, 2 yıl veya daha uzun süren depresyon türüdür.

Majör depresyon kadar yoğun hissedilmeyebilir. Majör depresyona göre daha zamana yayılmış bir durumdadır. Semptomların şiddeti her zaman aynı değildir. Bazı dönemler daha yoğun hissedilen semptomlar bazı dönemler daha hafiftir. Ama bu fark, bipolar bozukluktaki gibi kutup oluşturacak kadar da belirgin değildir. Bazı insanlar, kalıcı depresif bozukluktan önce veya distimi ile beraber majör depresyon atakları da yaşarlar. Buna çift depresyon denir. Kalıcı depresyon yıllarca sürdüğü için distimisi olan kişiler, semptomlarının hayatın ve kişiliklerinin bir parçası olduğunu hissetmeye başlayabilirler. 3. Manik Depresyon (Bipolar Bozukluk)

Manik depresyon, kişinin kendini çok mutlu hissettiği, yani teknik olarak depresyondan uzak bir tablo çizdiği mani veya düşük duygudurumda olduğu hipomani dönemlerini içerir. Yani iki farklı kutup söz konusudur.

Genelde depresif dönemler yani hipomani zamanları, majör depresyon ile aynı semptomları içerir. Mani spektrumu değişen manik depresyonda halüsinasyonlar ve sanrılar da görülebilir. Hem mani hem depresyon belirtilerinin olduğu karışık dönemler de yaşanabilir. 4. Atipik Depresyon

Atipik depresyon, atipik özelliklere sahip bir majör depresif bozukluk olarak da geçer. Temel olarak olumlu olaylar yaşandığında geçici olarak kaybolan depresyon türünü ifade eder.

Yalnız burada önemli bir noktaya değinelim: Olumlu dönemlerde etkisinin azalması, diğer depresyon türlerinden önemsiz olduğu anlamına gelmez.

Atipik depresyon kişi için ayrıca zorluklar içerebilir. Çünkü aslında her zaman depresif bir görünüm söz konusu değildir. Bu da aslında depresyonda olan birinin herhangi bir ruh sağlığı sorunu yokmuş gibi görünmesine yol açabilir.

5. Premenstrüel Disforik Bozukluk

Birçok kişi regl öncesi dönemdeki psikolojiyi ifade etmek için PMS tabirini kullanır. Premenstrüel disforik bozukluk ise PMS olarak bilinen premenstrüel sendromun psikolojik açıdan daha şiddetlisi olarak düşünülebilir.

Örneğin, bazı kadınlar regl dönemlerinde diğer günlere göre daha duygusal hissedebilirler. Bu durum aslında oldukça sık karşılaşılan bir şeydir. Premenstrüel disforik bozukluk yaşayan bir kadın ise daha duygusal hissetmenin ötesinde, günlük hayatının önüne geçen bir düzeyde üzgün olabilir. Hormonal değişikliklerle ilgili olabilen premenstrüel disforik bozukluğun semptomları genellikle yumurtlamadan hemen sonra başlar ve regl ile beraber hafifler. 6. Doğum Öncesi (Prepartum) veya Doğum Sonrası (Postpartum) Depresyon

Perinatal depresyon veya peripartum başlangıçlı majör depresif bozukluk, hamilelik sırasında veya doğumdan sonraki dönemde ortaya çıkar. Genel olarak doğum sonrası depresyonu olarak isimlendirilen bu türde aslında doğum öncesi ve sonrası dönem ayrıdır.

Hamilelik ve doğum sırasındaki hormonal değişiklikler, ruh halini kimyasal anlamda etkiler. Bu sebeple de depresyon görülebilir. Ayrıca hamileliğin son dönemleri ve doğum sonrasında sıklıkla görülen uyku düzensizlikleri de prepartum veya postpartum depresyonu tetikleyebilir. Belirtileri majör depresyon kadar şiddetli olabilen bu türde genellikle bebeğin sağlığı ve güvenliği konusunda aşırı endişe hali de söz konusudur. Anne kendine veya bebeğe bakma konusunda zorluk yaşayabilir, yapamayacağını düşünebilir. Ayrıca annede kendine ya da bebeğe zarar verme düşünceleri de oluşabilir. 7. Mevsimsel Depresyon

Mevsimsel duygudurum bozukluğu olarak da bilinen mevsimsel depresyon, çoğu insanda gün ışığının azaldığı kış aylarında görülen bir majör depresyon dönemidir.

Semptomlar genellikle sonbaharda başlar ve kış boyunca devam eder. Baharla beraber iyileşme eğilimindedir. Bu dönemde kişi sosyal anlamda kendini geri çekebilir, normalden daha fazla uykuya ihtiyaç duyabilir, gün içerisinde mutsuz, umutsuz ve değersiz hissedebilir. Vücudun doğal günlük ritmindeki değişiklikler, gözlerin ışığa duyarlılığı veya serotonin ve melatonin gibi kimyasalların dengesinin değişmesinden kaynaklanabilir. Mevsimsel depresyon, mevsim ilerledikçe daha da kötüleşebilir ve intihar düşüncelerine yol açabilir. 8. Psikotik Depresyon

Psikotik depresyon aslında bazı uzmanlar tarafından farklı bir tür, bazıları tarafından majör depresyonun bir dönemi olarak kabul edilir.

Psikotik depresyonu olan kişilerde, halüsinasyonlar, sanrılar ve paranoya gibi psikotik semptomlarla birlikte majör depresyon semptomları da görülür.

Bu noktada “Peki, bunlar neden olur? Bir insan neden ve nasıl depresyona girer?” diye merak ediyor olabilirsiniz. Son olarak da birlikte depresyonun potansiyel sebeplerini inceleyelim:

Depresyon Nedenleri Nelerdir?

Depresyonun kesin nedeni bilinmiyor. Gelişimiyle ve risk faktörleri ile ilgili elbette çeşitli çalışmalar var ve araştırmalar devam ediyor. Genel olarak uzmanların görüşleri ise depresyonun tek bir olaydan ziyade genetik, biyolojik, çevresel ve psikolojik faktörlerin kombinasyonları ile oluştuğu yönünde. Depresyona bir şekilde yol açabileceği düşünülen faktörleri ise şöyle açıklayabiliriz:

Biyokimya: Ruh hali, düşünce, uyku, iştah, davranış ve hormonları yöneten beyin kısımlarındaki sorunlar ve belirli kimyasalların oranındaki değişimler farklılıklar, depresyonu tetikleyebilir. Genetik: Ailesinde depresyon geçmişi olan birinde bu rahatsızlığın görülme ihtimali artabilir. Kişilik: Düşük benlik saygısına sahip, stresle baş etmekte zorlanan veya genel olarak karamsar olan kişilerin depresyon yaşama olasılığı daha yüksek olabilir. Çevresel faktörler: Şiddete, ihmale, istismara veya yoksulluğa sürekli maruz kalmak, bazı insanları depresyona karşı daha savunmasız hale getirebilir. Yaşam şartları: Sürekli mutsuz, sağlıksız bir ortamda bulunmak ve finansal sorunlar depresyona yol açabilir. Diğer tıbbi durumlar: Kronik hastalık, uykusuzluk, kronik ağrı, Parkinson hastalığı, felç, kalp krizi ve kanser gibi zorlayıcı ve yıpratıcı rahatsızlıklar depresyonu tetikleyebilir. Bağımlılık: Madde, alkol bağımlılığı ve diğer çeşitli bağımlılık türleri depresyon riskini artırabilir. Depresyonda Yardım Almanın Önemi

Depresyon ile mücadele eden kişilerin ortak özelliği, desteğe ihtiyaç duymaları. Burada bahsettiğimiz sadece bir başkasından gelen destek değil: Terapist, arkadaşlar, aile ve kişinin kendisine destek olabilecek bir sistem kurduğu hayat tarzı aslında bir bütün halinde düşünülebilir. Bu ağı oluşturmak ve en iyi şekilde kullanabilmek için ise depresyonu yakından tanımak önemlidir.

Depresyon durumunda ihtiyacınız olan psikolojik destek için Salus uygulamasını indirebilir, yetkin uzmanlarla görüşerek iyileşme sürecinize başlayabilirsiniz.

Sayfa içeriği yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka bir uzmana başvurunuz.

Size özel içerikleri keşfetmek için Salus indirin.

"
Depresif Bozukluk Nedir? Belirtileri Nelerdir? Ankara Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi

Depresif Bozukluk Nedir? Belirtileri Nelerdir? Ankara Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi

Depresif Bozukluk Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Depresif bozukluk başta olmak üzere son günlerde birçok kişinin çeşitli psikolojik rahatsızlıkları merak ettiği ve araştırdığını bilmekteyiz.

Geçmiş yıllara nazaran günümüzde psikolojik travma yaşayanların ya da maruz kalanlarının sayısının bir hayli arttığını görmekteyiz. Üzüntüler, içe kapanıklılık, stres ve sinir gibi birçok psikolojik travmada artış görüldüğünü söyleyebiliriz. Depresif bozukluk ise bu travmaların başında gelmektedir. Bundan dolayıdır ki birçok kişi bu psikolojik olumsuzluklardan kurtulmanın yolunu aramaktadır. Sizlerde bu rahatsızlık ile ilgili olarak bilgi almak üzere araştırma yapıyorsanız, yazımızdan detaylara ulaşabilirsiniz. Sizlere bu yazımızda depresif bozukluk nedir? Sorusunu cevaplandırmaya çalışacağız.

Depresif Bozukluk Nedir?

Kişilerin sürekli bir üzüntü hali içerisinde olması günümüzde psikolojik bir rahatsızlık olan depresif bozukluk olarak adlandırılmaktadır. Bu psikolojik bir rahatsızlık olmakla birlikte kişilerin sürekli bir üzüntü hali içerisinde olmalarına sebep olur. Bu anlamda kişiler depresif durumlarda ilgi kaybına uğrarlar ve depresyonun birden fazla çeşidi vardır. Bu çeşitlerin değişiklik göstermesinin altında pek çok neden yatmaktadır.

Bu rahatsızlığın tanısı kişide sürekli mutsuz bir ruh halinin ortaya çıkmasına sebep olur. Bu sebeple mutsuzluk durumun uzun sürdüğü durumlarda uzman bir kişiden konuyla alakalı yardım almanız sağlığınızı korunması açısından size fayda sağlayacaktır.

Travma sonrası stres bozukluğu ile ilgili bilgilere bağlantıyı tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Depresif Bozukluk Belirtileri

Depresif bozukluk belirtileri nelerdir? Bu rahatsızlığın tanısı kişilerin mutsuzluklarını ya da üzüntülü ruh hallerinin uzun sürdü durumlarda konulmaktadır. Bu sebeple kişide mutsuzluk üzgünlük öfke Karamsarlık çabuk sinirlenme isteksizlik uyku hareketliliği ve hiçbir şeyden zevk alamama bu rahatsızlığın belirtileri arasında yer almaktadır. Bu durumun tedavi edilmediği zamanlarda kişi intihara sürüklenebilmektedir. Ön plana çıkan belirtileri şunlardır,

Üzüntü: Depresif bozukluğun başında sebepsiz ağlama, boşlukta olmak veya umutsuzluk duyguları gibi birçok duygu yer alabilmektedir. Değersiz Hissetme: Suçluluk duygusu, özgüven kaybı ve kendini suçlama gibi birçok unsur da depresif bozukluğu gösterebilmektedir. Sürekli Düşünme: Takıntılı bir şekilde konsantre olma, ani karar değişimi ve unutkanlık sürekli düşünme aşamasındaki depresif bozukluklar arasında yer almaktadır. Ani Öfke Patlamaları: Sinirlilik hissi veya hayal kırıklığı neticesinde meydana gelen ani öfke patlamaları da bu rahatsızlığın belirtileri arasında gösterilmektedir. Kaygı Sorunu: Ajitasyon veya huzursuzluk kaygı sorunun başlıca nedenleri arasında gösterilmektedir. Bu durumda rahatsızlığın belirtileri arasında gösterilmektedir

Depresyonun ölümcül olarak sonuçlanmaması adına mutsuzluğun sürdüğü zamanlarda uzman bir kişiden konuyla alakalı destek talep etmeniz gerekir. Aksi halde sağlığınız ile alakalı hem fiziksel hem de ruhsal daha büyük olumsuzluklarla karşılaşmanız söz konusu olacaktır. Bu olumsuzluklardan korunmanın tek yolu duygu durumunuzu kontrol edemediğinizi fark ettiğiniz anda bir uzman doktordan yardım almaktır.

Depresif Bozukluk Nasıl Tedavi Edilir?

Depresif bozukluk, tedavisi olan bir ruhsal hastalıktır. Bu rahatsızlık genellikle kişilere atak şeklinde gelmektedir. Bu sebeple kişinin duygu durumunun düzeltilmesi yanı sıra bu ataklarında önlenmesi gerekir.

Depresif bozukluk tedavisinde psikolog seanslarının etkili olmadığı durumlarda mutlaka ilaç tedavisi başlatılmalıdır. Depresif bozukluğun ilerlemediği durumlarda seanslar yeterli olurken uzun süreli mutsuzluk ve üzüntü hallerinde kişilerin ilaç kullanması gerekebilir. Kullanılan ilaçların çeşitli yan etkileri olabilir ancak duygu durumunuzun tekrar sağlıklı olabilmesi adına bu ilaçları kullanmamız gerekir. İlaçlarla bu hastalığı tedavi etmek kanıtlanmış bilimsel bir bilgidir. Bu sebeple uzmanınızın size önerdiği ilaçları hiçbir kaygı gütmeden kullanabilirsiniz. Böylece tedavi süreciniz tamamlanmış olur.

Depresyon Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Depresyon tedavisi sağlanmazsa kişiler çeşitli sağlık sorunları ile karşı karşıya kalabilmektedir.Tedavi edilmeyen depresyon sizlerin daha kötü olmanıza neden olarak kalıcı ya da daha büyük sorunlara yol açabilmektedir. Depresyonun kötüleşmesi sonucunda ortaya çıkabilecek rahatsızlıklar şunlardır,

Kalp Hastalığı Aşırı Kilo veya Obezite Ağrı veya Fiziksel Hastalık Alkol veya Uyuşturucu Kullanımı Anskiyete Panik Bozukluğu Sosyal Fobi Aile Çatışmaları İlişki zorlukları İş veya Okul Sorunları Sosyal İzolasyon İntihar düşünceleri Kendini Sakatlama Erken Ölüm

Yukarıda belirtilen nedenler depresif bozukluğun ilerlemesi neticesinde görülebilen bazı etkenlerdir. Erken tedavi ile birlikte bunun çözümlenmesi hem sizler açısından hem de çevreniz açısından oldukça önemlidir.

Depresif Bozukluk Tedavisi Ne Kadar Sürer?

Depresif bozukluk tedavisi depresyonun olgularının olağan tedavi yöntemleri kullanılarak giderilmeye çalışılmaktadır. Kişinin durumuna ve azmine göre bu süreç birkaç ay sürebilmektedir. Aynı zamanda 24 aya varan bir sürece de varabilmektedir. Burada danışan ile kurulan bağında oldukça önemli olduğunu söyleyebiliriz. Uygulanan tedavilerin ise yaklaşık olarak sürecinin 6 haftaya yakın bir süreç içerisinde tamamlandığı görülebilmektedir. Burada danışanın uygulanan tedavilere vereceği tepkilerde oldukça büyük bir öneme sahiptir. Özellikle motivasyon sağlanarak depresif bozukluğun üstüne gidilmesi süreci daha hızlı bir hale getirecektir.

Depresif Bozukluk ve Tedavisi

Depresif bozukluk ve tedavisi ile ilgili olarak sizlere kısa ve öz açıklamalar sunmaya çalıştık. Ankara depresif bozukluk ve tedavisi ve Ankara psikiyatri tedavisi konusunda oldukça uzman kişilere sahiptir. Bu tür psikolojik sorunlar karşısında profesyonel anlamda hizmet almanız sizlerin iyileşme sürecini daha hızlandırmaktadır. Aynı zamanda daha sağlıklı bir şekilde ilermenizi sağlar. Bunun yanı sıra sizlerde bu rahatsızlık ile ilgili düşüncelerinizi ve merak ettiklerinizi yorum kısmından bizlerle paylaşabilirsiniz.

"
Bipolar Bozukluk Belirtileri. Olcay Yazıcı | Psikiyatr

Bipolar Bozukluk Belirtileri. Olcay Yazıcı | Psikiyatr

Depresyon: Tanı, Belirti ve Tedavisi

BİPOLAR BOZUKLUĞUN KLİNİK BELİRTİLERİ

Bipolar hastalığın belirtileri üç ayrı dönem şeklinde ortaya çıkabilir: Mani-hipomani, depresyon ve karma dönemler.

A. MANİ DÖNEMİ

1. Duygudurum alanı: Öfori ya da irritabilite.

Hastada patolojik (gerçek durumla ve normal davranışlarıyla uygunsuz) bir şekilde kendini çok iyi hissetme, neşe, keyif, mutluluk, coşku hali (öfori) yaşantılanmaktadır. Hasta şarkılar söyleyerek, gülerek, espriler yaparak, yüksek sesle müzik dinleyerek dolaşmaya başlar. Çarpıcı renkli giyimler, aşırı makyaj ve baştan çıkarıcı tavırlar içinde olabilir. Bu duygusunu, 'Her şey bana büyük bir zevk veriyor. Kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. Yeniden doğmuş gibiyim. Herşeyden büyük bir zevk alıyorum, içim içime sığmıyor’ vb şekillerde ifade edebilir. Ailesi bu durumu, ‘Birden aşırı neşelendi, her şeye gülüyor, kahkahalar atıyor, sabaha kadar yüksek sesle müzik çalıyor, şarkı türkü söylüyor, dans edip oynuyor kimseyi umursamıyor’ vb şeklinde anlatabilir.

Ancak bazen, bu neşe yerine, aşırı bir sinirlilik, hırçınlık, öfke (irritabilite) görülür. Bu durum, ‘Çok çabuk sinirlenmeye, bağırıp çağırmaya, vurup kırmaya başladı, her şeye saygısızca davranıyor, küfürlü konuşmaya başladı’ şeklinde anlatılabilir.

Manik dönemde genellikle öfori ya da irritabiliteden biri baskındır, ama duygudurum bunlar arasında dalgalanan bir çizgide de olabilir. Bunlara, çok kısa süreli hüzün ve ağlama gösterilerinin eklenmesi de maniye ters bir bulgu değildir ve karma dönem tanısını gerektirmez.

Bilişsel alan: Benlik değer yükselişi (grandiyözite-megalomani), psişik hızlanma (psişik eksitasyon) ve psikotik belirtiler:

Benlik değer duygusu ve kendine güven abartmalı yükselmiştir (grandiyözite / megalomani). Hasta bunu, ‘Korkunç güçlüyüm, yapamayacağım hiç bir şey yok, verin bir değnek dünyayı yerinden oynatayım’ şeklinde yaşantılamaktadır. Aşırı bir rahatlık ve girişkenlik sergilenmektedir. Aile bunu, ‘Hiç yapmazken babası yanında ayak ayak üstüne atmaya, sigara içmeye, saygısızca konuşmaya, kendini herkesten üstün görmeye başladı’ vb şekilde anlatabilir.

Tüm zihinsel aktiviteler artmış ve hızlanmıştır (psişik eksitasyon). Hasta, ‘Sanki zihnimdeki bir pas gitti, beynim saat gibi çalışıyor, düşüncelerim hızlandı, bir çok şeyi aynı anda düşünebiliyorum’ şeklinde konuşabilir. Dikkat kolayca çelinebilir durumda olup, gereksiz bir çok şeye dikkatinin yöneldiği ama belli bir konuya odaklanamadığı (distraktibilite) farkedilir. Bellek de güçlenmiştir ve eski olaylar hatırlanıp, bunlardan dolayı başkalarını suçlamaya başlama sık görülür. Konuşma çok artmış (lögore), hızlanmış, yüksek tonda ve bazen sözü kesilemez (basınçlı konuşma) şekildedir. Çağrışımın çok hızlanması nedeniyle, konudan konuya atlayarak dağılan bir konuşma (düşünce uçuşması) sergilenebilir. Aile bu durumu, ‘Konuşması sürekli dağılıyor, daldan dala atlayarak ilişkisiz şeylerden söz ediyor’ şeklinde anlatabilir.

Manik dönemlerin yarıdan fazlasında psikotik belirtiler de bulunur. Bu durumda, sanrı (delüzyon) ve varsanılar (hallüsinasyon) tabloya eklenir. Bunların teması tipik olarak megalomanik niteliktedir: 'Erdim, peygamberim, Tanrı'yım, Atatürk'üm, padişah soyundan geliyorum, milyarderim, başbakanım, dünyanın kralıyım, herkesi ben yönetiyorum, Tanrı tarafından özel görevlerle seçilmiş bir kişiyim, dünyayı kurtaracağım, bana kurşun işlemez, bunları bana söyleyen sesler var, bunları ima eden mesajlar, işaretler alıyorum’ gibi. Bazen psikotik belirtiler, megalomanik temayla ilişkili görünmeyen, paranoid-şizofrenik özellikte de olabilir: ‘Beni izliyorlar, kötülük yapacaklar, düşmanlarım komplo kuruyor, cihazlarla dinliyorlar, zehirliyorlar’, ya da ‘Bana emir veren, beni yöneten sesler var’ gibi.

3. Motor alan: Hareketlerin artma ve hızlanması, riskli davranışlar.

Hastanın enerji ve hareketleri çok artmış ve hızlanmıştır. Bu durum, ‘Yerinde duramıyor, hiç durmadan gezmek istiyor, evden kaçıp gitmiş haftalar sonra haber geldi ki uzak bir şehirdeki bir akrabamızı ziyaret etmiş, yorulmak bilmeden gece gündüz anormal bir enerjiyle çalışmaya, yazıp çizmeye başladı’ vb şekilde anlatılabilir.

Hastadaki aşırı büyüklük hissi (grandiyözite) nedeniyle, o an için zevk verici görünen davranışlar, sonuçları düşünülmeksizin sergilenebilir (riskli davranışlar). Örneğin, aşırı ve gereksiz para harcama, eşyalarını herkese dağıtma, tanımadığı kişilerlerle özel hayatını konuşma, kendini ilgilendirmeyen şeylere müdahale etme, kavga etme, aşırı alkol alma, aşırı hızlı araba kullanma, rastgele ilişkilere girme, düşünmeden girdiği saçma iş yatırımlarıyla büyük paralar kaybetme vb gibi.

4.Bedensel belirtiler: Uykuya gereksinim azalması, libido artışı.

Uyku çok azalmış olmasına rağmen uykusuzluk hissedilmemektedir. Cinsel istek ve performans artmıştır. Uygunsuz ortamlarda cinsellikle ilgili konuşma, espri ve davranışlar sergilenebilir.

TANI

Manik dönemde yukarda anlatılan belirtilerden hepsi ya da bazıları çeşitli şiddetlerde sergilenebilir. Tablo bazen psikotik ve çok ağır şiddette ortaya çıkarken, bazen oldukça hafif (hipomanik) nitelikte olabilir. Hipomani, manidekinden farklı olarak, işlevselliğin büyük ölçüde bozulmadığı bir durumu anlatır. Ancak, hipomanin sınırının nerde bittiği ve hafif maninin nerde başladığı sorusu tam yanıtlanabilmiş değildir. Ayrıca, hipomani hafif bir durum gibi görünse de, riskli davranışlara ve dolayısıyla ciddi sorunlara yol açma kapasitesi yüksek bir durumdur. Amerikan Tanı ve Sınıflandırma Sistemi (DSM)’nin son versiyonu (DSM-IV) manik dönem tanısı için aşağıdaki belirtileri önermektedir.

MANİK DÖNEM BELİRTİLERİ

A.En az 1 hafta süreyle (ya da hastaneye yatış gerekiyorsa süreye bakılmaksızın) anormal ve sürekli bir şekilde öforik, irritabl ya da taşkın (her türlü aktiviteye girmeye yatkın) bir duygudurum döneminin varlığı.

B.Bu dönem sırasında aşağıdaki belirtilerden en az 3’ü̈nün (duygudurum yalnızca irritabl ise 4’ünün) belirgin bir derecede ve sürekli varlığı:

1.Abartılı yükselmiş benlik değer duygusu ya da grandiyözite

2.Uyku gereksiniminde azalma

3.Her zamankinden daha konuşkan olma ya da baskılı konuşma

4.Düşünce ucuşması ya da öznel olarak düşüncelerinin cok hızlandığını hissetme

6.Amaca yönelik aktivite artışı (sosyal, iş, okul ya da cinsel aktivitede) ya da psikomotor taşkınlık

7.Önemli zararlar yaratabilecek zevk verici etkinliklere kolayca girme (Örn.sonucları düşünülmeksizin girilen cinsel ilişkiler, iş yatırımları ve aşırı harcama)

(Ayrıca, belirtilerin sosyal, iş, kendine bakım vb işlev alanlarında önemli bozulmaya neden olması gerekir.)

B. MAJOR DEPRESİF DÖNEM BELİRTİLERİ

Aşağıda anlatılacak olan depresif belirtilerden bazıları, hafif şekilde ve yaşam olaylarına tepkisel olarak herkeste, kısa süreli olarak, zaman zaman yaşantılanabilir. Bu depresyon hastalığı var anlamına gelmez. Hastalık anlamı taşıması için, ‘major’ denen bir nitelik ve şiddette ortaya çıkması ya da bu minor depresif belirtilerin sürekli bir hal almış olması gerekir.

1. Duygudurum alanı: Çökmüş (deprese) duygudurum, ilgi ve zevk yitimi.

Hasta kederli, hüzünlü, hiç bir şeyden zevk alamaz, mutsuz, ağlama eğilimli ya da tümüyle donukluk, hissizlik ve boşluk duygusundadır (depresif duygudurum). Ya da tüm istek, ilgi ve dürtülerini kaybetmiş bir durumdadır (ilgi ve zevk yitimi).

Duygularını 'Hiç bir şeyden zevk alamıyorum, hiçbir istek, ilgi ve dürtüm kalmadı, yaşam anlamsız, boş. Sürekli bir keder, ruhsal acı, sıkıntı içindeyim. En basit şeyler bile dağ gibi büyüyor gözümde, zor geliyor. Yaşamak bir yük ve işkence gibi geliyor. Odun gibi oldum, hislerim öldü. Sürekli bir korku ve çaresizlik içindeyim’..vb şekilde anlatabilir.

2.Bilişsel alan: Benlik değer çöküşü, kendini-dış dünyayı ve geleceği olumsuzlama, psişik yavaşlama (psişik retardasyon) ve psikotik belirtiler:

Hastanın kendine güveni kaybolmuş, kendini değersiz, başarısız, yetersiz, çirkinleşmiş, aşağılık, hatalı, suçlu hissetmektedir. Geçmiş davranışlarını abartılı ve yersiz suçluluk duygularıyla anımsar (benlik değer çöküşü-kendini olumsuzlama). Dış dünyaya bakışı da her şeyin olumsuz olduğu, daha kötüye gittiği şeklindedir (dış dünyayı olumsuzlama), bu olumsuzlukları da kendi suç, hata ve günahkarlığıyla bağlantılama eğilimlidir. Geleceği de karamsar görmekte, hiç bir şeyin düzelmeyeceğini, herşeyin daha kötüye gideceğini, hiç bir umut ve çare kalmadığını düşünmektedir (geleceği olumsuzlama). Bu nedenlerle de, yaşamayı hak etmediği, ölmesi gerektiğini düşünüp, özkıyım (intihar) plan ve girişimlerine yönelebilir. Ayrıca, hastanın konuşması çok azalmış ve yavaşlamıştır, suskun, durgun, zihin karışıklığı içersinde, şaşkın, anlama kavrama güçlüğünde, karar veremeyen, unutkan, konsantre olamayan, düşünemeyen, beyninin çalışmadığını düşünen bir durumdadır (psişik retardasyon).

Bu düşünce ve duygular, 'Çok değersiz, işe yaramaz, beceriksiz, aşağılık, tiksinilecek bir yaratığım, bütün yaşamım bir hatalar, beceriksizlikler zinciri, şimdiye kadar hiç bir şey başaramadım, gelecek yok, en ufak bir umut yok, her şey bitti benim için, yaşamayı hak etmiyorum, ölmem gerek, çirkinleştim, vücudum yüzüm bozuldu, suçluyum, başkalarını da üzüp yük oluyorum, onlara da kötülük yapıyorum, her şeyi unutuyorum, dikkat edemiyorum, konsantre olamıyorum, anlayamıyorum, kavrayamıyorum, beynim durdu, bunadım, kafamın içi saman dolu gibi çalışmıyor' vb şekillerde ifade edilebilir.

Bu tabloya psikotik belirtiler de eklenirse, bu gerçek dışı algı ve inançların, tipik olarak ‘depresif temalarda’ olması beklenir (değersizlik, suçluluk, günahkarlık, cezalandırılma ve felaket beklentisi, yoksulluk, yadsıma). Bunlar ‘Suçluyum, günahkarım, bu hastalık da Allah’ın bana verdiği bir ceza, cehennemliğim, savaş çıkacak, kıyamet kopacak, sevdiklerim ölecek, mahvolduk, iflas ettik, evimiz yandı yıkıldı, aç kalıp sokaklara düşeceğiz, öldüm, ben yokum, iç organlarım çürüdü’ vb şekillerde anlatılabilir. Bu inançlara uygun gaipten sesler ve görüntüler gibi hallüsinasyonlar bulunabilir. Bazen ise, psikotik belirtiler paranoid, şizofrenik özellikte ortaya çıkar: Bana kötülük etmek isteyen, komplo kuran, işkence yapan, zehirleyen, takip eden düşmanlarım var, bana emir veren, beni yöneten, davranışlarımı yorumlayan sesler var' gibi.

Motor alan: Konuşma ve hareketlerin azalması ve yavaşlaması (motor retardasyon) ve huzursuzluk (ajitasyon)

Hareketler çok azalmış ve yavaşlamış, baş öne eğik, ses çok hafif, konuşma ürkek ve kararsızdır. Konuşmayı başlatamıyor ya da hemen hiç konuşmuyor, sorulara ancak ısrar edilirse sıkıntı ve tereddütle ve bir kaç sözcükle yanıt verme eğiliminde, konuşma monoton, ifadesiz, yanıt ancak uzun bir suskunluk ardından gelebiliyor durumdadır. Lokmaları uzun süre ağzında tutarak, yavaş çiğneyerek yutabiliyor, gözlerini seyrek kırpan, donuk-boş bakan, cümleleri yarım bırakan ve kendine bakımı bozuk görünümdedir (motor retardasyon). Ayrıca, huzursuz, çok sıkıntılı, eliyle saçını ya da vücudunu sürekli oğuşturuyor, saçlarını yoluyor, elbiselerini çekiştiriyor, yerinde duramayıp kıpırdanıyor, geziniyor, inliyor, ofluyor, ağlıyor, çığlık atıyor bir durumda da olabilir (motor ajitasyon).

Çevresi bu durumu, 'Durgunlaştı ve suskunlaştı, yatağından ve odasından çıkmak istemiyor, kimseyle görüşmüyor, sessiz, zorla konuşuyor, kendine ve evine bakımı bozuldu, işe gitmiyor, evden çıkmıyor, sıkıntılı, huzursuz, inliyor, ölmek istediğini söylüyor, yerinde duramıyor, ağlıyor' vb şekilde anlatabilir.

4.Bedensel belirtiler: Uykusuzluk, iştahsızlık, cinsel isteksizlik, bitkinlik.

Hasta uykusuzluktan yakınmakta, uykuya dalamadığını, uykusunun kesikli olduğunu, çok erken uyanıp bir daha uyuyamadığını, ya da sabaha kadar hiç gözünü kırpmadığını söyleyebilir. İştahsızdır, yediklerinden tad almıyor, pek az yiyebiliyor ya da zorla yedirilebiliyor olup, ciddi kilo kaybı içindedir. Cinsel istekleri azalmış ya da kaybolmuştur. Şiddetli bir bitkinlik ve enerjisizlikten yakınmaktadır.Ancak, uyku ve iştahın azalma yerine arttığı, kişinin günü uyuyarak ve sürekli yiyerek geçirmeye başladığı bir depresyon tipi de vardır (atipik depresyon).

TANI

Major depresif bir dönemde, yukarda anlatılan belirtilerden hepsi ya da bazıları çeşitli şiddetlerde sergilenebilir. Tablo bazen psikotik ve çok ağır şiddette ortaya çıkarken, bazen oldukça hafif ama gene de major depresyon ölçütlerine uyan, yaşamı önemli derecede bozan bir nitelikte olabilir. Amerikan Tanı ve Sınıflandırma Sistemi (DSM)’nin son versiyonu (DSM-IV) major depresif dönem tanısı için aşağıdaki belirtileri önermektedir.

Major depresif dönemler hem bipolar bozuklukta hem de major depresif bozuklukta görülür. Depresif hastalıkların depresyonları ile bipolar hastalığın depresyonları arasında bir farklılık olup olmadığı sürekli bir tartışma konusu olmuştur. Başlangıçta böyle bir farklılığın olmadığı düşünülmüştü. Bugünkü bakışla da, bir çok hastada bu iki tip depresyon arasında pek fark olmadığı görülmektedir. Ancak, son dönemlerde, bazı hastalarda gözlemlenen bazı farklılıklar, bu iki tip depresyonu ayırt etmek açısından ipuçları sunmaktadır. Bu konu önemlidir, çünkü bipolar hastalık da bir depresif dönemle başlamış olabilir (aslında sıkılıkla da böyle olur) ve hastaya yanlışlıkla major depresif hastalık tanısı konarak buna göre bir koruma uygulanır. Daha sonra (belki bir kaç depresyon dönemi ardından), bir manik, hipomanik ya da karma dönem ortaya çıkarak, tanının aslında bipolar bozukluk olduğu anlaşılır. Oysa bu iki hastalığın koruyucu tedavileri temelde farklıdır. Bu nedenle, bipolar hastalık olasılığından erken dönemde kuşkulanarak hastayı izlemek, olası bazı riskleri azaltmak anlamına gelecektir.

Bu iki hastalığın depresyonları arasında saptanan farklılıklar şöyle sıralanabilir:

1.Bipolar depresyonda atipik depresyon özellikleri (özellikle uykunun azalma yerine artması, aşırı uyumaya başlama) daha sık görülür.

2.Bipolar depresyonda psikotik özelliklerin eşlik etmesi daha sıktır.

3.Bipolar depresyonda maniyi çağrıştıran bazı özelliklerin (hareket artışı, düşünce hızlanması, hırçın-huzursuz olma gibi) görülmesi daha sıktır.

4.Bipolar depresyonda birinci derece akrabalarda (anne-baba-kardeşler) bipolar bozukluk bulunma oranı çok daha fazladır.

5.Bipolar depresyon çok daha erken yaşlarda başlayabilir.

6.Bipolar depresyonlar daha kısa sürme ve daha sık yineleme eğilimlidir.

7.Hastanın “normal” kişilik yapısının çok aktif, enerjik çizgide olması (hipertimi) bipolar depresyonda daha fazla görülür.

8.Kadın hastada depresyon lohusalık döneminde ortaya çıkmışsa, bipolar depresyon olma olasılığı fazladır.

MAJOR DEPRESİF DÖNEM TANISI

Tanı ölçütleri için bkz. “Depresif Bozuklukların Klinik Belirtileri” bölümü.

C.KARMA DÖNEM

Manik ve depresif belirtilerin karışık şekilde birlikte bulunduğu dönemlere karma dönem adı verilir. Bu belirtiler ayni anda sergileniyor olabilir. Örneğin, çok konuşma, düşünce uçuşması ve aşırı hırçın-öfkeli olma yanında suçluluk ve özkıyım (intihar) düşünceleri bulunabilir. Ya da, manik ve depresif tablolar kısa süreyle ardarda dalgalanıyor olabilir. Karma dönem tanı ölçütleri konusunda henüz tam bir fikir birliğine varılamamış görünmektedir. Bu dönemler, psikotik olma ve tedaviye daha geç yanıt verme eğilimli olup, özkıyım riski de yüksektir.

Start - iFightDepression TR

Start - iFightDepression TR

Depresyon hakkında bilmeniz gerekenler

Depresyon dünya çapında 300 milyondan fazla insanda görülen yaygın bir hastalıktır.

Depresyon sıradan ruh hali dalgalanmalarından ve hayatın günlük zorluklarına karşı verilen kısa süreli duygusal tepkilerden farklıdır. Depresyon sosyal, psikolojik ve biyolojik etkenlerin kompleks etkileşiminden kaynaklanır (Dünya Sağlık Örgütü, WHO, 2017).

Depresyon sadece beyni ve aklı (zihni) etkileyen değil, aynı zamanda uykuyu, iştahı, bir insanın kendisi ya da başka şeyler hakkında nasıl düşündüğünü, özet olarak tüm bedeni etkileyen bir hastalıktır. Bu geçici, normal bir ruh hali değildir ve kişişel bir zayıflık göstergesi ya da insanın kolayca içinden çıkabileceği bir durum olarak görülmemelidir.

Genel olarak, depresyon her meslek grubundan, tabakadan ve cinsiyetten herkesi her yaşta etkileyebilir. Kaygısız ve tatminkar bir hayat yaşadığı düşünülen insanlarda bile depresyon görülebilmektedir.

Depresyon tedavi edilebilir. Eğer depresyondan mustarip olduğunuzu düşünüyorsanız, yardım arayınız.

iFightDepression interaktif uygulaması

iFightDepression uygulaması hafif depresyon yaşayan kişilerin semptomlarını yönetebilmelerine yardımcı olan online öz yöntemim programıdır. Doktorunuz ya da sağlık uzmanınız size iFightDepression uygulamasına başvurmanızı önerdiyse ve kişisel bir hesabınız varsa giriş yapabilirsiz,

Yardım Almak

Kendinizi iyi hissetmiyorsanız, yardım arayışı önemli ilk adımdır

‘yardım alın’ bölümümüzde acil yardım departmanları, yardım hatları ve doktor listelerine ulaşabilirsiniz.

Depresyonu Fark Etmek

Kendinizi iyi hissetmiyorsanız bazı cevaplar almak için testi çözünüz. Tanıdığınız birinin depresyon yaşadığından mı endişeleniyorsunuz?

Testi çözmesi için onu cesaretlendiriniz

Yardım aramak

önemli bir ilk adımdır.

Aile yakınları ve arkadaşlar için bilgiler

Depresyondan mustarip birisiyle yaşamak zor olabilir. Tasalanmış, korkmuş, sinirlenmiş olabilirsiniz ya da bir sürü sorunuz olabilir. Depresyonda olan biriyle yaşıyosanız, ona iyileşmesinde destek olabilirsiniz ama kendinize de dikkat etmeniz gerekmektedir. Birisi için kaygılanıyor musunuz? Depresyon belirtileri ve semptoları ya da tedavi seçenekleri hakkında bilgiye mi ulaşmaya çalışıyorsunuz?

Gençler için bilgiler

Depresyon genç erişkinlerde de görülebilir. Aslına bakılırsa, ilk depresyon atağı diğer ruhsal hastalıklar gibi çoğunlukla ergenlik döneminde görülüyor. Erken tanı ve tedavi depresyon atağının tekrarlamasını engelleyebilir ve gerilemesini hızlandırır. Ergenlik, gençlerde depresyon, kendi kendine zarar verme davranışı ya da tedavi seçenekleri hakkında bilgiye mi ulaşmaya çalışıyorsunuz?

Toplumsal alanda hizmet verenler için bilgiler

Medya çalışanları, öğretmenler, din görevlileri, polis memurları ve diğer toplumsal alanlarda hizmet verenler depresyon temasında önemli bir role sahiplerdir ve temel bakımda gözlemci görevinde olabilirler. Depresyonda olan kişileri tanımada ve desteklemekte emin değil misiniz? Depresyonla ilgili mesleğinize hitap eden bilgiye mi ulaşmaya çalışıyorsunuz?

Sağlık Çalışanları için bilgiler

Aile hekimleri ya da eczacılar genellikle depresyonda olan kişilerle ilk temas kuran sağlık çalışanlarıdır. Bu sebeple depresyonun klinik belirtilerinin tanınması ve yapılması gerekenlerin bilinmesi önemlidir. Aile hekimi olarak depresyon tedavisi, ilaç tedavisi, intihar riski ve sevk hakkında daha fazla bilgi edinin. Eczacı olarak farmakoterapi, antidepresan ilaçlarla ilgili olan söylenceler, intihar riski hakkında daha fazla bilgi edinin.

Burada son haberleri bulabilirisiniz!

Welcome to our new website!

Hello there, and thank you for visiting our brand new website. We hope you will find what you are looking for and become informed about depression.

"
Depresyon Nedir? Majör Depresyon Nedir? Prof. Dr. Özgür Öner - Çocuk ve Ergen Psikiyatristi

Depresyon Nedir? Majör Depresyon Nedir? Prof. Dr. Özgür Öner - Çocuk ve Ergen Psikiyatristi

Depresyon Nedir? Majör Depresyon Nedir?

Bu yazımızda önce depresyon nedir sorusuna ve sonra da bize sık iletilen diğer sorulara yanıt vereceğiz.

Depresyon, bir duygulanım bozukluğudur. Kişi kendisini mutsuz, üzgün ve karamsar hisseder. Hayattan ve önceden severek yaptığı şeylerden artık zevk almayacağını düşünür, isteksizdir. Depresyon tanısı için bu iki belirtiden birisi mutlaka olmalıdır.

Depresyon belirtileri nelerdir? Depresyonu herkesin yaşadığı normal üzüntüden ayıran nedir? Depresif duygudurum yoğun, uzun süreli ve yaygındır. Günün büyük kısmını kapsar. En az iki hafta boyunca, hemen hemen her gün görülür. Çoğu zaman kişinin duygulanımı dış ortamla çok değişmez, yani birey mutlu olunabilecek, sevindirici olaylara da olumlu yanıt vermez. Kişi adeta olumlu duygusal yanıt verme yeteneğini yitirmiş gibidir. Depresif duygular yüzünden akademik, mesleki ve sosyal sorunlar ortaya çıkar.

Depresyonda duygulanımdaki bu değişikliklere diğer belirtiler eşlik eder. Uyku, iştah ve aktivite düzeyi değişir. Klasik, melankolik depresyonda uyku ve iştah azalırken atipik depresyonda bunlar artabilir.

Depresyon düşünceleri ve bilişsel becerileri de etkiler. Depresif birey kendisini gerçekçi olmayan bir şekilde kötü, yetersiz, sevilmeyen bir insan olarak görür. Kendisini yaşananlara orantısız bir şekilde suçlar. Bazen bu düşünceler gerçeklikle hiç bağdaşmayacak bir hale gelebilir. Bu durumda hastada psikotik özellikli depresyon ortaya çıktığından söz edilebilir. Konsantre olmakta, dikkatini toplamakta, hatırlamakta ve öğrenmekte güçlük çeker. Ölüm düşünceleri ortaya çıkabilir. Kişi ölüp bu dünyadan ve sıkıntılardan kurtulmayı isteyebilir veya intihar planları yapabilir, hatta kendisini öldürebilir.

Depresyonun Şiddet Düzeyleri: Hafif, orta veya ağır şiddette olabilir.

Hafif Düzeyde Depresyon: Kişide ancak tanı alacak düzeyde belirti vardır. Psikotik belirtiler ve belirgin intihar düşünceleri yoktur. İşlevsellik çok bozulmamıştır.

Orta Düzey Depresyon: Depresyon belirtilerinin büyük çoğunluğu görülmektedir. Hastada kendine zarar verme düşünceleri ortaya çıkabilir. Işlevsellik belirgin olarak bozulmuştur.

Ağır Düzeyde Depresyon: Depresyon belirtilerinin tamamı görülmektedir. Hastada psikotik belirtiler olabilir. Intihar düşünceleri belirgindir.

Ağır depresyon testi olarak özel ve farklı bir test yoktur. Depresyonun şiddeti klinik muayene ile belirlenir. Bazı ölçeklerde alınan puanlar da depresyonun şiddetine işaret edebilir. Bu amaçla sitemizdeki depresyon testini kullanabilirsiniz.

Noema Aile Sağlık Platformu

Vişnezade Mah. Süleyman Seba Cad. Derya Apt. No:74/24 Beşiktaş, İstanbul

Telefon

E-posta

Web

Noema Bilimsel Araştırmalar ve Danışmanlık

Teşvikiye Mah. Hasan Cevdet Paşa Sok. Engin Konak Apt. No:2/6 Nişantaşı, Şişli, İstanbul

Telefon

E-posta

"
Psikoloji - Depresyon Belirtileri ve Depresyon Tedavisi.

Psikoloji - Depresyon Belirtileri ve Depresyon Tedavisi.

Depresyon Belirtileri ve Depresyon Tedavisi

Depresyon duygusal, zihinsel, davranışsal ve bedensel bazı belirtilerle kendisini gösteren bir durumdur. En dikkat çekici belirtisi çökkün ruh hali ile ilgi ve zevk almada belirgin azalmadır. Depresyondaki kişi duygusal açıdan mutsuz, karamsar ve ümitsizdir. Eskiden en severek yaptığı işler bile artık zevk vermez olmuştur. Kişi kendini hüzünlü ve yalnız hisseder. Kendisine ve çevresine ilgisi azalır. Yoğun suçluluk duyguları olabilir. Herkese yük olduğunu düşünüp gereksiz yere sorumluluklarını yerine getirmediğini düşünür. Genellikle iç sıkıntısı, daralma, huzursuzluk ile birliktedir. Bazen kendisinin tüm duygularını yitirmiş gibi hissedebilir. Depresyon zihinsel faaliyetlerimizi de engeller. En sık görülen belirtiler dikkatini toplayamama ve unutkanlıktır.

Depresyonun davranışlardaki etkisi enerji azalmasına bağlı hareketlerde yavaşlama, aşırı halsizlik şeklinde olur. Basit günlük işler bile kişi için bir yük olmaya başlar. Sosyal ilişkilerden kaçınır, yalnız kalmayı tercih eder, sorunlarını ve sıkıntılarını paylaşmaz. Cinsel ilgi ve isteğinde de belirgin azalma olur.

Bazı bedensel belirtilerde depresyonda ortaya çıkabilir. İştah da belirgin azalma kilo kaybı bazen tam tersi aşırı yeme eğilimi olabilir. Sık görülen belirtilerden biri de uykusuzluktur. Uykuya dalamama, uykunun sık sık bölünmesi veya sabah çok erken uyanma şeklinde sorunlar görülebilir. Bazı kişilerde aşırı uyuma eğilimi olabilir. Bu kişiler çok uyumalarına rağmen dinlenmiş olarak uyanmazlar. Baş, boyun sırt, eklem ağrıları, mide-bağırsak şikayetleri eşlik edebilir.

DEPRESYON TANI ÖLÇÜTLERİ (DSM-IV-TR’ye göre):

A-İki haftalık bir dönem sırasında, daha önceki işlevsellik düzeyinde bir değişiklik olması ile birlikte aşağıdaki semptomlardan beşinin (yada daha fazlasının) bulunmuş olması, semptomlardan en az birinin ya depressif duygudurum yada ilgi kaybı yada artık zevk alamama olması gerekir.

1-Hemen her gün, yaklaşık gün boyu süren depresif duygu durum, Depresyonda ki kişilerde gün boyu devam eden bir çökkünlük, umutsuzluk ve mutsuzluk hissederler. Bu çökkün hissetme hali günün başında daha azken günün ilerleyen saatlerinde daha da artar. Yemek yemek, yürümek, duş almak, makyaj yapmak gibi rutin şeyleri dahi yapma isteği ortadan kalkabilir.

2- Hemen her gün, yaklaşık gün boyu süren, tüm etkinliklere karşı (yada çoğuna) ilgide belirgin azalma yada artık bunlardan eskisi gibi zevk alamama. Depresyonda ki kişiler daha eskiden zevk aldıkları şeylerden zevk alamaz hale gelirler. Sosyal olarak içene kapanıklıkla birlikte her zaman görüştüğü kişilerle görüşme konuşma gibi aktivitelerden uzaklaşabilirler.

3- Kilo alımı yada kilo kaybı, normalde yediklerinden daha fazla ya da daha az yemek yemeye başlarlar.

4- Hemen her gün, insomnia (uykusuzluk) yada hipersomnia (aşırı uyku) olması, özellikle yataktan çıkmama isteği, ya da yataktan çıktıktan sonra yeniden yatağa dönme isteği görülebilir. Kendilerini sanki enerjileri çekilmiş gibi hissederler.

5- Hemen her gün, psikomotor ajitasyon yada retardasyonun olması, günlük davranışlarında ya da okul iş gibi rutin aktivitelerde yavaşlama ya da gerileme yaşarlar. Başladıkları işi tamamlamakta güçlük çekerler.

6- Hemen her gün, yorgunluk-bitkinlik yada enerji kaybının olması, yaşadıklarını içinden hiç bir şey yapma isteğinin gelmemesi durumu olarak tanımlarlar

7- Hemen her gün, değersizlik, aşırı yada uygun olmayan suçluluk duygularının olması, kendilerini değersiz, yetersiz, sevilemez, çirkin, bakımsız ve beğenilmeyi hak etmeyen kişiler olarak tanımlayabilirler. Bunun yanı sıra geçmişlerinde yaşadıkalrı olaylara karşı kendilerini sıklıkla suçlar ve eleştirirler. Gelecekle ilgili bir belirsizlik ya da gelecek planlarının olmaması durumu söz konusu olabilir.

8- Hemen her gün, düşünme ya da düşüncelerini belirli bir konu üzerinde yoğunlaştırma yetisinin azalması ya da karasızlık. Bir işe, kitaba ya da konuya odaklanmakta güçlük çekme, dikkat dağınıklığı, okuduğunu anlamama, tekrara tekrar okuma, düşünmekte zorluk çekme gibi belirtiler sergilerler.

9- Yineleyen ölüm düşünceleri, yineleyen intihar etme düşünceleri ve intihar etmeye yönelik tasarılarının olması. Yoğun bir şekilde olama da intihar etmeyi düşünme yada intihar girişimleri olabilir.

10- kişiler kendileri, diğer insanlar ve dünya hakkında olumsuz düşüncelere sahiptirler. Yaşadıkları olayları geçmeyecek, kalıcı ve kendilerinden kaynaklı olarak değerlendirirler.

B- Bu semptomlar, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya yada toplumsal-mesleki alanlarda yada önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olması. Kişinin yaşadığı semptomlar iş okul gibi temel aktivitelerde zorlanmaya ya da aksamaya yol açabilir.

C- yukarıda ki belirtilerin en az 2 sini en az 2 yıl süre ile yaşayanlarda depresyonun hafif düzeyde ama uzun dönemli şekli olan distiminin varlığından söz edilir.

Tüm bu belirtiler en az iki hafta sürekli olarak devam eder. Kişinin mesleki, ailesel ve kendisi ile ilgili sorumluluklarını yapmasına engel olur.

Sözü edilen tüm bu belirtilerin hepsinin aynı anda olması gerekmez. Bazen depresyon bu belirtilerin bir kısmıyla kendisini gösterir. Ayrıca belirtiler hafif, orta, ağır şiddette olabilir ve belirtilerin şiddeti kişiden kişiye değişebilir.

Bunun yanı sıra bir çok psikolojik soruna ek olarak (örneğin, panik atak, sosyal fobi, cinsel işlev bozuklukları, evlilik sorunları, yakın birinin kaybı vb) depresyon ortaya çıkabilmektedir

Depresyonun nedenleri ile ilgili bir çok farklı teorik açıklama bulunmaktadır. Medikal açıklamalar beyindeki bazı nörokimyasal maddelerin (örneğin serotonin) düzensizliğinden kaynaklandığını öne sürmekte bu nedenle anti depresan ilaç önermektedirler.

Psikolojik açıklamalarda ise kişinin kendisi, diğer insanlar ve dünyadaki olaylar hakkında yapmış olduğu yanlış ve akılcı olmayan otomatik düşünce ara inanç ve temel şemalardan kaynaklandığını öne sürmektedir. Geçmişinde, özellikle çocukluğunda olumsuz yaşam olaylarıyla karşılaşmış ya da benlik saygısı (öz güveni) gelişmemiş ya da dünyayla başa çıkabilme becerisi yeterince gelişmemiş kişiler şimdi ki yaşamlarında olumsuz yaşam olaylarıyla karşılaştıklarında var olan sorunla baş edebilmekte güçlük çekmekte ve depresyona girmektedir. Basit bir benzetmeyle, oturduğunuz evin içi ne kadar güzel ve bakımlı olursa olsun evin temelleri sağlam değilse bir depremde bina yıkılacaktır. Bazlarının kolaylıkla aştığı ya da takmadıkları olayları eğer siz çok büyütüyorsanız ve bu yaşadığınız olay yaşamınız çok fazla etkiliyorsa depresyona yatkın bir kişiliğiniz olduğunu düşünebilirsiniz. Örneğin yakın birinin kaybında ( örneğin baba vefatında) ortalama altı aylık bir zamandan sonra kişinin acısının azalarak gerekir ancak aradan 6 aydan daha uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen kişi hala neredeyse ilk gün ki gibi bir acı ve depresif duygu durumu yaşıyorsa kişinin zorluklarla baş edebilme becerisinin düşük ve geçmişinde benliğinin (ego( yeterli düzeyde gelişmediğini düşünebiliriz.

Herkesin depresyona girme nedeni birbirinden farklıdır. Ancak depresyona neden olan bazı genel durumlardan şöyledir,

Birinci dereceden ailenizde depresyon yaşamış bir birey varsa depresyona yatkınlığınız olduğunu düşünebilirsiniz.

Bir yakının kaybı, iş kaybı, şehir değiştirme

Sağlık problemleri özellikle kanser yada kronik bir sağlık sorun

Bazı ilaç veya uyuşturucuların kullanımı

Aile, iş, okul sorunları

Stresli bir ortamda çalışmak

Başka bir psikolojik sorununuzun olması (örneğin panik atak, sosyal fobi vb)

Kişiler çok farklı sebeplerden dolayı depresyona girebilirler. Depresyonun iki ana nedeni vardır, birincisi kişinin gündelik yaşamında var olan stres veri olaylar ikincisi ise kişinin geçmişine yaşadığı olumsuz deneyim ve yaşantılardır.

Herkesin depresyona girme nedeninin farklı olduğu gibi çıkma şeklide farklı olacaktır. Ancak şuan için dünyada depresyon tedavisinde kullanılan en başarılı tedavi yöntemi bilişsel davranışçı terapi yöntemidir. Bu yöntemde psikolog kişiye olumsuz otomatik düşüncelerin doğasını, bu düşünceleri nasıl yakalayacağını, nasıl çürütüp yerine daha işlevsel ve sağlıklı yeni düşünceler koyacağını öğretir. Bunun yanı sıra psikolog kişinin otomatik düşüncelerini besleyen onları ve ortaya çıkartan geçmiş yaşam olaylarını tespit ederek geçmişte yaşanmış Travmatik, olumsuz olaylar üzerinde çalışarak kişinin yaşadığı olumsuz durumların bu güne yansıyan etkilerini ortadan kaldırır. Bilişsel davranışçı terapinin temel amacı kişiye kendi psikoloğu olmayı öğretmektir. Kişi terapi de yaşadığı sorunlarla nasıl başa çıkacağını öğrenir ve terapi psikolojik destek sürecinde öğrendiği beceri ve yöntemlerle yaşamının geri kalan bölümünde ortaya çıkan diğer sorunlarla aktif bir şekilde baş edebilme becerisi kazanmış olur.

Yaşadığınız sorunları NLP, hipnoz vb yöntemlerle çözebileceğini iddia eden çok sayıda alandan olmayan kişi bulunmaktadır. Depresyon tedavisi ya da yaşadığınız başka bir psikolojik sorun için destek alırken, gittiğiniz kişinin psikolog olup olmadığını mutlaka sorgulayın. Bir çok danışanın yaptığı şey arama motorlarına izmirde psikolog, ya da izmir’de psikolog arıyorum vb anahtar kelimeler girerek ilk gördükleri siteye girip sitede adı geçen kişiden randevu almak oluyor. Yaşadığınız sorun için başvurduğunuz kişinin mutlaka psikolog olması gerekmektedir. Ancak bu da yeterli olmamaktadır. 4 yıllık psikoloji lisans eğitimi alan kişilere psikolog ünvanı verilmektedir. Ancak psikolog ünvanına sahip kişiler psikoloji hakkında genel bir bilgi ve donananıma sahiptirler. terapi yapabilmek için psikoloji alanda yüksek lisans yapmak gerekmemektedir. Bu nedenle psikolojik destek alırken başvurduğunuz kişinin uzman psikolog olup olmadığına dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu durum doktorlarda da aynıdır. Pratisyen hekim her konuda az bir bilgiye sahiptir. Ama ciddi bir sorun için pratisyen hekime değil uzman bir doktora başvurulur. Bu nedenle kalp, göz, psikiyatri gibi özel uzmanlık alanları vardır.

Depresyon ne şekilde ortaya çıkarsa çıksın depresyon tedavisi olan bir psikolojik problemdir. Birkaç seanslık psikolojik destek ve psikoterapi ile bu sorundan yaşam boyu kurtulma şansınız bulunmaktadır.

Eğer tedavi görmezseniz, uzun süre depresyonda kalabilirsiniz. Depresyon geri dönebilir ve daha kötü olabilir. Eğer gerekli yardımı alırsanız, birkaç hafta içinde iyileşmeye başlayabilirsiniz.

Ek olarak depresyon, panik atak, sosyal fobi, aile ve çift sorunları, cinsel sorunlar gibi diğer psikolojik sorunlarla birlikte de sıklıkla görülmektedir.

DEPRESYONLA BAŞ EDERKEN

Spor yapın spor vücudun zinde ve sağlıklı kalmasında yarar sağlar ve enerji düzeyinizi yükseltir.

Fazla yalnız kalmayın, arkadaşlarınızla, ailenizle zaman geçirin

İş, okul gibi alanlarda zorlandığınızda çevrenizden destek isteyin

Alkolden uzak durun

Yediklerinize dikkat edin

8 saatten fazla uyumayın, yataktan çıkmak için çaba gösterin

Sosyal aktiviteleri için kendinize fırsat yaratın

Problemlerle başa çıkmak için yeni ve daha iyi yollar öğrenin.

Mutlu olduğunuz zamanları hayal edin

Gelecek planları yapın.

Kişisel yardım kitapları okuyun (ama kişisel gelişim değil)

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Psikiyatri Bursa - Depresyon

Psikiyatri Bursa - Depresyon

PSİKİYATRİ BURSA

Depresyon, kendine özgü belirtileri olan, çok iyi tanımlanmış ciddi ve ciddiye alınması gereken bir hastalıktır. Herkes yaşamının bir döneminde hüzün, keder, mutsuzluk gibi duygulanımlar yaşayabilir. Bunlar genellikle yaşanan olaylarla ilişkili ve geçicidir. Oysa bazen bu duygulanımlar daha aşırı boyutlarda ve daha uzun süre yaşanırlar. Hatta bazen buna yol açabilecek belirgin bir neden de yoktur veya neden vardır ama gösterilen duygusal tepkinin süresi ve yoğunluğu beklenenden fazladır. Artık bu duygulanımlar yaşamla, kendimizle, çevremizle ilişkimizi bozmaya başlamıştır.

Depresyon en az 2 haftadır devam eden ve kişinin hayatını olumsuz şekilde etkileyen mutsuzluk, hayattan keyif almama ve çökkün duygu durumu halidir. Değersizlik, aşırı suçluluk, yalnızlık, üzüntü ve ümitsizlik duyguları ile öne çıkar. Depresyondaki kişide intihar düşünceleri de olabilir. Bu şikâyetler nedeniyle kişinin iş, özel ve sosyal yaşamı olumsuz etkilenmekte ve bu alanlardaki işlevselliği bozulmaktadır.

Depresyonun Belirtileri Nelerdir ve Kendimizde Depresyon Olup Olmadığını Nasıl Anlayabiliriz? Kendinizi, bir süredir hemen her gün (en az 2 hafta), yaklaşık gün boyu süren bir biçimde üzgün, kederli, morali bozuk, mutsuz, dertli, çaresiz, sıkıntılı, zavallı, neşesiz, sinirli, çökkün, boşluktaymış gibi v.b. olarak tanımlıyor ve hissediyorsanız. Eskiden zevk aldığınız etkinliklerin çoğuna karşı ilginizde azalma varsa veya artık bunlardan eskisi gibi zevk almıyorsanız. İştahınızda azalma veya artma varsa ve istemediğiniz halde kilo veriyor veya alıyorsanız. Hemen her gün uykusuzluk çekiyorsanız ya da aşırı uyuyorsanız, uykuya dalmakta güçlük çekiyor veya sabahları istemediğiniz halde erken uyanıyor veya gece sık sık uyanıyorsanız. Eskiye göre çok daha uzun süre uymanıza rağmen kendinizi yorgun hissediyorsanız. Hemen her gün yakınlarınızın da fark ettiği şekilde konuşmanızda, düşüncelerinizde ve davranışlarınızda bir yavaşlamadan yakınıyorsanız. Karar vermekte, etkinliklere başlamakta ve sürdürmekte güçlük çekiyorsanız. Yorgunluk, bitkinlik ve enerji kaybınız olduğunu hissediyorsanız. Cinsel isteğiniz azalmışsa. Bedeninizde nedeni bulunamayan ağrılar, nefes darlığı, yorgunluk, baş dönmesi, mide ve barsaklarda gaz, ishal-kabızlık dönemleri gibi yakınmalarınız varsa. Değersizlik, kendini beğenmeme veya küçük görme, kendini kınama, suçlama ya da suçluluk duyguları sizi rahatsız ediyorsa. Düşüncelerinizi belli bir konuya yoğunlaştırmakta güçlük çekiyor veya zihninizin karmaşık olduğunu hissediyorsanız, en basit konuda bile karar vermekte güçlük çekiyorsanız. Yineleyen biçimde “ölsem de kurtulsam” diye düşünüyorsanız veya aklınıza intihar düşünceleri takılıyor veya intihar planları yapıyorsanız.

Bunlardan birkaçı sizde varsa Depresyonda olma olasılığınız çok yüksektir. Bu saydığımız belirtiler de aslında depresyonun temel belirtileridir.

Depresyonun Başlıca Nedenleri Nelerdir? Kalıtsal yatkınlık Kişilik yapısı Olumsuz yaşam olayları ile karşılaşma Büyük üzüntülere neden olabilecek kayıplar ve yas İş yaşamı sorunları Evlilik ve aile içi sorunlar Hamilelik, doğum ve lohusalık süreci Fazla alkol kullanımı Bazı hastalıklar (Kanser, Multipl Skleroz, Sara, Parkinson Hast., AİDS vb.) Bazı ilaçlar (kalp, tansiyon ve migren ilaçları) Menopoz ve Andropoz dönemi Mevsim değişiklikleri Ülke ve şehir değiştirme, yeni yaşam koşulları Depresyon Ne Sıklıkta Görülür?

Depresif insan kendisini yalnız ve çaresiz hisseder. Oysa tüm insanların yaklaşık beşte biri yaşamları boyunca en az bir kez depresyon geçirirler. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre herhangi bir anda dünyada 100 milyon insan depresyondadır. Yapılan çalışmalarda majör depresyonun hayat boyu görülme sıklığı erkekler için her 100 kişide 2 ila 12 arasında, kadınlar için ise her 100 kişide 5 ila 26 arasında bulunmuştur. Türkiye Ruh Sağlığı Profili Çalışması’nda 12 aylık depresif nöbet yaygınlığı kadınlarda % 5,4, erkeklerde % 2,3, tüm nüfusta % 4,0 olarak verilmektedir. Görüldüğü gibi, depresyon oldukça sık görülen bir durumdur ve kadınlarda iki kat daha fazladır.

Depresyonda Cinsiyet Farklılığı Nasıl Açıklanabilir?

Kadınlarda depresyonun erkeklere göre iki kat fazla olması erkeklerin belirtilerini, alkol kullanımı, değişik eylemlerle dışa vurum davranışları şeklinde ifade etmesi, kadınların bu olanakları kullanamamaları, aynı stres etkeni karşısında daha yoğun belirtiler göstermesi biçiminde açıklanmaktadır. Diğer önemli bir açıklama da hormonal nedenler ve geleneksel kadın rolü ile ilgilidir. Ayrıca kadınlarda gebelik, doğum, premenstrüel dönem gibi biyolojik ve psikolojik olarak depresyona yatkınlık yaratan ek özellikler vardır. Cinsel ve fiziksel istismar da kadınları daha çok etkilemektedir.

Depresyon Tanısı Nasıl Konur?

Depresyon tanısı konmadan önce mutlaka bir hekim tarafından muayene edilmeniz ve ayrıntılı bir hastalık hikâyenizin alınması şarttır. Depresyon tanısı koyabilmek için anlatılan belirtilerin tamamının bulunması gerekmez. Yukarıdaki belirtilerden bir kısmı var ve işlevselliği bozacak kadar ağır ise ve başka nedenlere bağlanamıyorsa tanı konur.

Depresyon Tedavisi Nasıl Olmaktadır?

Depresyon tedaviye çok iyi yanıt veren ve sonunda tam olarak iyileşebilen bir hastalıktır. Oysa depresyon geçirenlerin çoğu durumlarının tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu düşünmezler ve bu nedenle tedavi arayışı içine girmezler. Özellikle bizim toplumumuzda depresyon büyük oranda tedavi gerektiren bir hastalık olarak değerlendirilmez, sanki normal bir yaşam biçimi, kader veya kişilik özellikleri gibi görülür. Oysa depresyonda tedavi yardımı almak için, soğuk algınlığında olduğundan çok daha fazla neden vardır. Depresyon, ne bir akıl hastalığı ne de utanılacak bir durumdur.

Depresyon tedavisinin temelinde Antidepresan ilaçlar bulunur. İlaç tedavisi yanında psikoterapi uygulanması tedavi başarısını arttırabilir. Depresyonu olan kişilerde etkinliği kanıtlanmış ve başarı ile uygulanabilen psikoterapi yöntemi Bilişsel-Davranışçı Psikoterapidir. Antidepresan ilaç tedavisinin en az 6 ay sürdürülmesi uygundur. Bu ilaçlar kişinin sosyal yaşamını etkilemeksizin depresyonu tedavi eder. İlaç tedavisinin erken kesilmesi hastalığın tekrar nüks etme riskini arttırmaktadır.

Birçok insanın kafasında Antidepresan ilaçlarla ilgili özellikle şu sorular vardır: Bu ilaçlar üzerimde ağırlık yapar mı, beni uyuşturur mu? Bu ilaçları alırsam okula/işe gidebilir miyim? Sosyal yaşamımı sürdürebilir miyim? Bu ilaçlar bağımlılık yapar mı, vücudum buna alışır mı? Çok yan etkisi var mı? İlacı bıraktığımda daha mı kötü olurum?

Antidepresan ilaçlar uyuşturucu değildirler, alışkanlık ya da bağımlılık yapmazlar. Özellikle yeni grup ilaçlar sosyal yaşamı etkilemeksizin depresyonu tedavi ederler. Bazen bu ilaçlarla tedaviye başladığımız ilk 5 günü veya 1 haftası içinde bulantı, baş dönmesi, esneme isteği v.b. yan etkiler olabilir. İlacı bıraktığınızda daha kötü olma gibi bir durum söz konusu değildir. Bazı antidepresan ilaçların bırakılması sırasında “çekilme belirtileri” dediğimiz belirtiler olabilir ve bu da bize hafif bir rahatsızlık verebilir. Bu durum çoğunlukla 1-2 hafta içinde geçer. Uzman doktor denetiminde kullanılan antidepresan ilacın hemen hiçbir riski yoktur.

Depresyon ile Mücadele İçin Bazı İpuçları: Depresyon tanısı almışsanız, mutlaka konunun uzmanı olan bir profesyonele (Psikiyatri uzmanı) danışın. Depresyon ve başa çıkma yöntemleri konusunda mümkün olduğunca bilgilenin. Fiziksel ve sosyal çevrenizi ihtiyaçlarınız doğrultusunda yeniden düzenleyin. Olumsuz uyaranları ortadan kaldırın, olumlu ve destekleyici uyaranları eklemeye çalışın. Yatma, kalkma ve uyku alışkanlıklarınızı düzenlemeye çalışın. Bağışıklık sisteminizin güçlenmesi çok önemlidir. Bunun için beşlenmenize dikkat edin. Doğal besinler dışındaki yiyecek ve içeceklerden uzak durun. Kafeinli içeceklere, alkollü içeceklere, uyuşturucu ve sakinleştirici haplara güçlü bir istek duyabilirsiniz. Bunlardan mutlaka uzak durmalısınız. Bir şeylerle meşgul olmaya ve çalışmaya gayret edin. Kendinizi bir yerlerde kapatmak, çalışmayarak meşguliyetsiz kalarak ve içinize kapanıp saklanmak, depresyonu arttıracaktır. İlaç tedavisinin en az 6 ay kadar süreceğini aklınızda tutun. İlaç tedavisi süresince düzenli kullanmanız ve ilk başlarda olası yan etkilere katlanmanız gerektiğini unutmayın. İlaç tedavilerinin etkilerinin çoğu zaman 2-3 haftadan sonra ortaya çıktığını aklınızda tutun. Depresyon çoğu zaman kişinin kendi kendine yenebileceği bir durum değildir. Bu sebeple “ilaçlar bağımlılık yapar, kullanma, kendi kendinin doktoru ol” gibi önerilerde bulunmayın ve bu tür önerilerde bulunanlara da itibar etmeyin. Depresyon ilaçlarının bağımlılık yapmadığını bilin ve bu konuda doktorunuza danışın.

Diğer tüm hastalıklar çeşitli yakınma ve belirtilerle kişinin kendini iyi hissetmemesine neden olurken, depresyonda, hastalığın kendisi başlı başına mutsuzluk, umutsuzluk ve kendini iyi hissetmeme halidir. Bu yanıyla depresyon, diğer hastalıklardan ne daha az önemsiz ne de daha az ciddidir. Kişinin hüzün ve umutsuzlukla dolan yaşamı en az kırık bir kol kadar engelleyici ve hatta çoğu kez ondan daha can sıkıcıdır. Kırık kola gösterdiğiniz önem ve ilgiyi asla kendinizden esirgemeyin. Umutsuzluk hastalığın kendisi olduğunda, umutsuzluğunuzu paylaşmak iyiliğe giden yolun ilk adımı olacaktır.

"
Depresyon Tedavisi – Uzm. Psikolog Cem Kanık

Depresyon Tedavisi – Uzm. Psikolog Cem Kanık

Depresyon Tedavisi

Depresyon, günümüzde oldukça sık rastlanan bir psikolojik rahatsızlıktır. Bireylerin duygu, düşünce ve davranışları üzerinde olumsuz etkisi bulunan depresyon, majör depresif bozukluk olarak da adlandırılır. Ciddi bir hastalık olmasına rağmen, tedavisi mümkündür. Depresyon tedavisinde yararlanılan birden fazla yöntem bulunmaktadır. İlaç tedavisi ve psikoterapi ile tedavi yöntemleri sayesinde, hastaların depresyondan tamamen kurtulmaları mümkündür. Depresyon tanısı, hastada mevcut olan belirtilere bakılarak ve uygulanan psikolojik testlerle konulmaktadır. Depresyonun sıklıkla karşılaşılan belirtileri sürekli olarak üzgün hissetmek, iştahta artış veya azalma, uyumada güçlük veya aşırı uyuma olarak karşımıza çıkar. Eğer bu belirtiler, en az iki haftadır devam etmekteyse gecikmeden, depresyon tedavisi için uzman bir psikolog veya psikiyatri hekimine başvurmak gerekir.

Yazımızın devamında depresyon tedavisi ile ilgili olarak detaylı bilgi bulabilirisiniz. Ankara depresyon tedavisi için kliniğimizle iletişime geçebilir ve Uzman Psikolog Cem Kanık’tan randevu alabilirsiniz.

Depresyon Nedir?

Depresyon, beyinde meydana gelen kimyasal dengesizlik sonucunda, beyin işlevlerinde ortaya çıkan düzensizliklerden kaynaklanan bir hastalıktır. Beyinde meydana gelen bu durum, duygu, düşünce ve davranışlarda işlev bozukluğu yaratır. Kişi kendini sürekli olarak üzgün, yorgun hissedebilir, iştah kaybı veya aşırı artışı görülebilir. Duygu ve düşüncelerde meydana gelen bu değişimin sonucunda, uykuya dalmada güçlük veya aşırı uyuma isteği ortaya çıkabilir. Kişinin duygu durumu, karamsar ve kötümser bir hal alabilir. Tüm bunların sonucunda, depresyondaki bireyler kendini umutsuz, çaresiz, hayattan zevk alamaz halde bulabilir.

Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyon süreci, her hastada farklı şekilde seyredebilmekle beraber, genelde görülen belirtiler,

Kendini üzgün hissetmek, karamsar bir ruh hali, Gün içerisinde ilgi ve motivasyon kaybı, hayattan zevk alamama, Sürekli olarak yorgun hissetmek, İştahta artış veya azalma, Uykuya dalmakta zorlanmak, sık uyanmak veya aşırı uyuma eğilimi, Umutsuzluk, yalnızlık ve çaresizlik hissi, Kötümser düşünceler, kendine zarar verme veya intihar eğilimi, Kendini suçlu hissetmek, değersizlik ve yetersizlik hissi, Düşünme, konuşma ve hareketlerde yavaşlık olarak karşımıza çıkmaktadır.

Depresyonun bir hastalık olarak görülmemesi, bir tür kişilik özelliği olarak yorumlanması veya “şımarık” bir tutum olarak değerlendirilmesi oldukça yanlıştır. Depresyonu hafife alan veya depresyondaki bireylere karşı olumsuz düşünceler içeren ifadeler, bireyleri profesyonel yardım almaktan uzaklaştırabilir. Bu tür olumsuz tutum, düşünce ve davranışlar oldukça ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, depresyonun ciddi bir hastalık olduğu unutulmamalıdır. Yukarıda bahsi geçen belirtilerin iki hafta veya daha uzun süredir devam etmesi halinde mutlaka alanında uzman bir profesyonelden yardım alınması gerekir. Ankara depresyon tedavisi için kliniğimizle iletişime geçebilir, Uzman Psikolog Cem Kanık’tan randevu alabilirsiniz.

Depresyon Tanısı Nasıl Konulur?

Depresyon belirtileri gösteren bireylerin, uzman bir psikolog veya psikiyatri hekimine başvurması halinde, danışan değerlendirmeye tabi tutulur. Depresyon tanısı konmadan önce, hastanın hikâyesi dinlenir ve gerekli görüldüğü durumlarda depresyon testi uygulanır.

Belirli risk grubuna dâhil kişilerde, depresyon daha yaygın olarak görülmektedir. Depresyon riskini artıran faktörler,

Ayrılma ve ölüme dayalı yas süreci, Anne veya babanın erken kaybı, Düşük sosyo-ekonomik seviye Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı, Travmatik çocukluk deneyimleri, Ailede depresyon hikâyesi, Daha önceden depresyon geçirmiş olmak, Hormonal bozukluk ve dengesizlikler, Kullanılan bazı ilaçlar, İşini kaybetme ve işsizlik süreci olarak karşımıza çıkar.

Ayrıca, yapılan çalışmalar kadınların hayatlarının belirli bir döneminde depresyona yakalanma olasılıklarının, erkeklere oranla daha fazla olduğunu göstermiştir. Tekrarlayan depresyon da kadınlarda daha sık görülmektedir.

Depresyon Tedavisi Nasıl Yapılır?

Depresyon tedavisinde psikoterapi ve gerek görüldüğü hallerde ilaç tedavisine başvurulur. Hafif şiddetli depresyonda tedavi süreci yalnızca terapi ile sürdürülebilir. Orta ve şiddetli depresyonda ise psikoterapi ile birlikte ilaç tedavisinden de yararlanılabilir. Ancak, hasta için en doğru tedavi yöntemine alanında uzman bir psikolog veya psikiyatri hekiminin karar vermesi gerekir. Bu nedenle tedavi süreci, hasta özelinde ve bir uzman tarafından planlanmalıdır.

Ankara Depresyon Tedavisi Fiyatları

Depresyon tedavisi ücretleri klinikten kliniğe değişebilir. Ankara depresyon tedavisi fiyatları ve terapi süreci ile ilgili olarak kliniğimizle iletişime geçebilir, randevu alabilirsiniz.