Depresyon Hakkında Sıkça Sorulan Sorular - HiDoctor

Depresyon Hakkında Sıkça Sorulan Sorular - HiDoctor

Depresyon Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Depresyon, pek çok türde ve ağırlıkta olabilir. Hayatımızın çeşitli dönemlerinde depresyona yakalanma ihtimalimiz vardır. Depresyon çoğu zaman günlük hayatı olumsuz etkileyen, işlevselliği düşüren ve kişinin hayatında ciddi etkileri olabilecek bir psikopatolojidir. Hemen her bireyin yaşamında bir veya birden fazla kez tecrübe edebileceği bir deneyimdir. Burada değerli olan bir an önce bu duruma müdahale edilmesi ve profesyonel destek alınmasıdır. Depresyon, tamamen tedavi edilebilir ve bireyler normal hayatlarına dönebilirler.

Depresyon için hangi bölüme gidilir?

Depresyon hastalığının tanı ve tedavisiyle ilgilenen psikolog bölümüdür. Bunalım belirtileri gösteren bireylerin yaşadıkları durumun depresyon olup olmadığını anlayabilmek adına önce psikolog ile öngörüşme seansı gerçekleştirmeleri gerekir. Burada yapılan tetkik ve muayeneler neticesinde tanı konulur. Ardından hastanın psikolog randevusu alması, bir tedavi ve terapi planı oluşturulması beklenir.

Depresyon nasıl anlaşılır, depresyon nasıl olur, tanısı nasıl konur?

Depresyonun türüne bağlı olarak ayırıcı veya tüm türlerde ortak olan semptomlar mevcuttur. Bu semptomların en az beşinin, 15 günden uzun süre ile devam etmesi sonucunda depresyon tanısı konulur. Bu belirtiler arasında, depresif duygudurum, normalde sevilen aktivitelere karşı ilgi ve isteğin azalması, iştahın azalması veya artması, uyku bozuklukları, psikomotor yavaşlama, enerji azalması, yorgunluk, suçluluk, değersizlik hissi, konsantrasyon güçlüğü ve intihar eğilimi bulunabilir. Ancak semptomların yalnızca bireysel takibiyle depresyon yaşanıp yaşanmadığı anlaşılamaz. Dolayısıyla bu tanının uzmanlar tarafından konulması gerekir.
Uzun süre belirtileri gösteren birinin tanı alabilmesi için ilgili bölüme başvurarak muayene olması gerekir.

Majör (Ağır) depresyon nedir, nasıl geçer?

Depresyon (çöküntü) hastalığının birbirinden farklı çeşitleri ve yaşanan her vakanın kendine özgü bir derinliği bulunur. Bu nedenle tanı ve tedavi sürecinde profesyonel müdahale şarttır.

Hastalığın türleri arasında en şiddetli depresyon çeşidi majör (ağır) depresyondur. Bu vakalarda tüm olumsuz hissiyatlar en derin şekilde hissedilir. Üzüntü, öz güvensizlik, umutsuzluk, korku, uykusuzluk ve iştahsızlık gibi sayısız belirti bir arada hissedilebilir.

Bunun yanında olmayan sesler duyma, zihnin sürekli negatif düşüncelere sahip olması ve yoğun intihar düşünceleri özellikle majör depresyonda görülür ve bu semptomlar tanı sürecinde ayırıcı özellikler taşımasından dolayı değerlidir. Majör depresyonun klinik yöntemlere başvurulmadan tedavi edilmesi mümkün değildir.

Unipolar depresyon nedir, nasıl geçer?

Unipolar depresyon, yoğun öz güven eksikliği ve umutsuzluk belirtileriyle ortaya çıkan bir bunalım türüdür. Bu vakalarda kişinin yaşam rutininde olan ilgi kaybı ve olumsuz düşünce yapısı gözlemlenir.

Doğasında olumsuz düşüncelerin yoğun bir biçimde görülmesi olan bu türün tedavisi için uzman desteği şarttır.. Unipolar depresyon farklı tedavi yöntemleriyle ve terapi süreçleriyle atlatılabilen bir hastalıktır.

Kronik depresyon (Distimi) nedir, nasıl geçer?

Depresyona ait belirtilerin hemen hemen her gün, gün boyu ve şiddetli şekilde devam ettiği ve en az iki yıl boyunca süren depresyonlar kronik depresyon (distimi) olarak kabul edilir. Kronik depresyon hastaları için hastalığın derinliği ve seyrine bağlı olarak farklı belirtiler ve semptomlar bir arada görülebilir.

Majör depresyondan çeşitli yönlerden ayrılır. Öncelikle süre bakımından, distimi daha uzun sürer. Semptomların yoğunluğu, majör depresyonda çok daha ağırken, kronik depresyonda daha hafiftir.

Yaş ağırlığı bakımından majör depresyonu 40’lı yaşlarda görebiliyorken, distimi 20’li yaşlarda görülür. İşlevsellik açısından da, majör depresyon işlevselliği ciddi anlamda düşürüp günlük aktiviteleri yerine getirmede büyük bir engel oluştururken, distimide etkilenme dereceleri daha düşüktür bü yüzden böyle bir durum söz konusu olmaz.

Sürekli bu semptomlarla mücadele eden ve uzun süre belirtilere maruz kalan kronik depresyon hastalarının tedavi süreçleri de belirli bir döneme yayılır. Hastalığın geçmesi için farklı yöntem ve teknikler ile klinik tedavi gereçleri kullanılabilir.

Manik depresyon nedir, nasıl geçer?

Manik depresif bozukluk kişinin iki uçlu duygudurum bozulmaları yaşanan bir hastalık türüdür. Genellikle taşkınlık (mani) ve çökkünlük (depresyon) dönemlerini birbirinin takip etmesi şeklinde karakterizedir. Mani dönemlerinde coşkunluk, heyecan, içi içine sığamama durumu, ayaklara yere basmayan duygular ve projeler olurken, çökkünlük döneminde, derin bir hüzün , üzüntü, huzursuzluk, yorgunluk ve isteksizlik hakim olur.

Vakaların her zaman spesifik nedenleri olmasa da manik depresyon bir travma ve stresli olaylar, mevsimsel geçişler ve özellikle de soya çekim ihtimali kuvvetlidir. Tedavisi için klinik muayene ve yöntemlerle birlikte farklı terapi teknikleri de kullanılır.

Endojen depresyon nedir, nasıl geçer?

Endojen depresyon “içsel depresyon” olarak da adlandırılan bir hastalık çeşididir. Genellikle kişide depresyona sebep olması muhtemel bir durum olmamasına karşın ortaya çıkan bir türdür. Sebebi değişkenlik gösterebilir veya açığa çıkarılması gereken danışanın da farkında olmadığı gizli sebeplere bağlı olarak gelişebilir. Kalıtsallık değerlidir, bunun yanında beyindeki hormon düzeyleri de sebeplerden biri olabilir.

İçsel (endojen) bunalım hastalığının geçmesi için öncelikle uzmanlar tarafından teşhisi ardından da uygun tedavi modeliyle müdahalesi gerekir.

Depresyon nasıl atlatılır?

Depresyon tamamen tedavi edilebilir bir hastalık türüdür. Bu sebeple ilk belirti evresinden itibaren öncelikle bireylerin uzman desteğine yönelmesi gerekir. Bireysel çabalar ve yanlış yönlendirmeler sonucu hastalığın derinleşmemesi adına tedavi yoluna başvurulmalıdır.

Depresyonu atlatmak için atılan tedavi adımlarının ardından bireylerin uzman yönlendirmelerine uygun hareket etmeleri hastalık sürecinde belirtilerin hafiflemesini sağlar. Alınan ilaç ve terapi desteği sayesinde zamanla belirtiler ortadan kalkar ve iyileşme sürecine girilir. Yalnızca ilaç kullanmak gereksiz bir çaba manasına gelir. Terapi olmadan ilaç kullanımı hiçbir psikopatolojiyi tedavi edemez. Bu yüzden ilaç kullanımı ve terapi sürecinin bir arada yürütülmesi büyük önem taşır.

Depresyon ne kadar sürer?

Bunalım yani depresyon, birbirinden farklı türleri ve seyir durumları olan bir hastalık olduğundan, hastalık süreçleri değişiklik gösterebilir. Ağır, manik, majör veya atipik depresyonlarda vakanın özelliklerine bağlı belirti yoğunlukları ve hissiyatı gözlemlenebilir.

Bazı türlerde hastalık 6-12 ay aralığında tedavi edilebilirken bazı depresyon türleri uzun yıllar devam edebilir. Bu süreçte önemli olan verimli bir tedavi dönemi yaşamak adına alanında uzman birimlerden destek almak ve verilen yönlendirmelere uygun hareket etmektir. Tüm bunlara rağmen, her bireyin devamlı psikolojik destek alması da oluşabilecek tüm psikopatolojilere önlem niteliğindedir ve alınması değerlidir.

Depresyon tedavisi ne kadar sürer?

Tüm hastalık süreçlerinde olduğu üzere depresyon hastalıklarında da farklı teknik ve yöntemler ile klinik müdahaleler söz konusudur. İlaçlı tedavi ve terapi desteği ile tedavi edilmek istenen depresyon hastalarının bu teknik ve yöntemlere cevap vermesi, tıpkı depresyon hastalığında olduğu gibi belirli bir zaman diliminde gerçekleşir.

Depresyon tedavisi hastalığın türü, tedavi yöntemi ve hastanın tedaviye yanıt verme süreci gibi etkenlere bağlı olarak farklı sürelerde tamamlanır.

Depresyon ağrıları nasıl geçer?

Depresyon ve ağrı arasında birbirlerini tetikleyen ve söndüren yapıda bir ilişki bulunur. Depresyon ağrıları farklı kimyasal değişimlere de bağlı olarak gelişebilir. Bu ağrıların azaltılması veya giderilmesine yönelik çalışmalar tedavi sırasında ilgili uzmanlar tarafından yürütülür.

Genel olarak depresyonun belirtilerinin ve derinliğinin azaltılmasıyla birlikte depresyon ağrılarının da hafiflediği ve giderildiği gözlemlenmiştir.

Depresyon tedavi edilmezse ne olur ?

Depresyon hastalığı, bireylerin özel ve sosyal yaşamında büyük bir çöküntü ve bozulmaya sebep olabilir. Bu nedenle vakit kaybetmeden uzman desteğiyle tedavi edilmesi gerekir.

Depresyon tedavi edilmezse hastalığın derinleşmesi ve belirtilerin çoğalması söz konusu olabilir. Bunalım belirtilerinin görülmeye başladığı ilk dönemden itibaren teşhis ve tedavi yoluna başvurulmalıdır.

Depresyon ilaçsız nasıl atlatılır?

Hafif düzey depresyon vakalarında klinik müdahaleler ve ilaç kullanımı olmadan tedavi mümkündür. Terapi desteğiyle tedavi edilen hafif düzey depresyonlar ilaçsız şekilde atlatılabilir. Bunun yapılabilmesi için hastaların alanında uzman bir psikologdan destek almaları gerekir.

Sarı kantaron yağı depresyon için nasıl kullanılır?

Hafif düzey depresyon vakalarında sarı kantaron bitkisi fitoterapi kapsamında kullanılır. Demleme yoluyla çay yapılarak günde iki kez tüketilen sarı kantaron bitkisinin depresyon belirtilerini hafiflettiği ve kadınlarda karın şikayetlerine iyi geldiği bilinmektedir.

Doğum sonrası depresyon (postpartum) ne kadar sürer?

Doğum yapmak kadınlar için hem fizyolojik hem de psikolojik anlamda etkin değişimlerin olduğu bir olaydır. Bazı kadınların doğum sonrası depresyon belirtileri gösterdiği ve “doğum sonrası depresyon” hastalığına yakalandığı görülebilir. Esasen doğum sonrası depresyon (postpartum), doğumdan sonra kadınların mental anlamda hassas ve zayıf oldukları bu dönemde normal depresyona yakalanmaları sürecidir. Bu süreç genellikle doğumdan sonraki 2. haftada başlayarak en az 2 hafta sürer fakat doğum sonrasında 1 yıl boyunca anne risk altındadır. Uzun süreli doğum sonrası depresyonların, 3 yıla kadar sürmesi söz konusu olabilir.

Depresyondan nasıl çıkılır?

Bunalım (çöküntü) hastalığından çıkmak isteyen kişilerin öncelikle hastalıklarına yönelik profesyonel teşhis için uzman yardımı almaları gerekir. Kategorisel olarak ayrım yapılması gereken bu hastalık için farklı teknik ve yöntemlerden tedavi amacıyla faydalanılır. Dolayısıyla uzmanların yönlendirmelerine uygun hareket ederek ve klinik tedavilerde ilaç kullanımına uyarak depresyonun atlatılması mümkündür.

Depresyon atağı nasıl olur?

Depresyon atakları hastalığa ait belirtilerden birinin veya birkaçının bir arada aniden yaşanmasıyla gerçekleşir. Ağlama krizleri, uykusuzluk, iştahsızlık, mutsuzluk ve olumsuz düşünceler gibi pek çok depresyon belirtisi depresyon ataklarında bir arada görülebilir.

Depresyon ilaçları ne işe yarar?

Depresyon ruhsal bir çöküntü olmakla birlikte beyin hastalığı kategorisinde de yer alır. Hastalığa yakalanan kişilerde çeşitli hormonal bozulmalar, artış ve azalışlar görülebilir. Depresyon ilaçları hastalık sebebiyle yaşanan hormonal dengesizliklerin önlenmesi ve düzenlenmesi, psikologlarla yürütülen terapi sürecine destek olması ve günlük aktivitelerde işlevselliğin kazanılması açısından önemlidir.

Alkol sonrası depresyon nasıl geçer?

Aşırı alkol tüketimi veya bağımlılığı sonrası geri çekilme döneminde yaşanan depresyon belirtileri, kişinin yoğun olarak depresif hallere sürüklenmesine sebep olabilir. Alkolün beyindeki serotonini tamamen çekmesi ve yeniden üretilebilmesini de oldukça zor bir hale getirmesi, alkol kullanımının hemen ardından depresyona sebep olur. Alkol sonrası depresyonun geçmesi için uzman teşhisinin ardından çeşitli ilaç tedavileri veya terapi teknikleri uygulanır.

Doğum sonrası depresyon nasıl geçer?

Doğum sonrası depresyon genellikle doğumun ardından 2.-4. hafta sürecinde başlar ve çeşitli tekniklerle tedavi edilir. Bu depresyona yakalanan kişilerin depresyonu atlatmak için doğumdan sonra görülen belirtilerin hemen ardından uzman desteği alması gerekir.

Bu belirtilerin takip edilmesi açısından ilk bir hafta kritiktir. Bu sürecin acilen tedavi edilmesi, anne ve bebek için oldukça kıymetlidir. Hafif düzey vakalarda farklı terapi teknikleriyle ortalama 3-6 hafta içerisinde iyileşme sürecine girilir. Bu süreçte belirtiler azalır ve depresyon atlatılır.

Depresyon belirtileri nedir, nasıl tedavi edilir?

Depresyon hastalığı farklı derinlik ve türleri olan bir psikopatoloji olarak kabul edilir. Ruhsal çöküntü hali olarak da adlandırılan bu hastalığın, umutsuzluk, mutsuzluk, yaşama sevincinin yok olması, yorgunluk, uykusuzluk ve olumsuz düşünce döngüsü gibi çeşitli belirtileri bulunur.

Hastalığın türüne, derinlik durumuna ve seyrine bağlı olarak uzmanlar tarafından karar verilen tedavi süreçleri söz konusudur. Bazı depresyon vakaları yalnızca terapi yöntemleriyle tedavi edilirken bazılarında aynı anda ilaç kullanımı gerekebilir.

Depresyon ilaçları nasıl bırakılır?

Bunalım hastalığının tedavisi için kullanılan ilaçlar iyileşme sürecinin bir parçasıdır. Depresyon ilaçları, hastalığı tedavi eden uzman kontrolünde kullanılır. Bırakma sürecinde de uzman yönlendirmesi dikkate alınmalıdır.

Profesyonel tedavi süreçlerinde kullanılan depresyon ilaçları, ilgili uzmanın uygun görmesi halinde yine onun yönlendirmeleriyle dozaja uygun şekilde bırakılmalıdır. Hastaların ilaçları doktor kontrolünde kullanmaları ve bırakmaları gerekir.

Bununla birlikte depresyon döneminde kullanılan ilaçlara alışma süreci ve etki etmesi 3 ila 4 haftayı bulabilir. Bu süreçte pek çok hasta yan etkilerle karşılaşır. İlacı bu dönemde bırakmak, ilaca tekrar başlandığında süreci en başına döndürür. Bu yüzden ilaç kullanımında istikrarlı ve kontrollü olunması gerekmektedir.

Majör Depresyon Nedir? Tedavisi Nasıldır?

Majör Depresyon Nedir? Tedavisi Nasıldır?

Majör Depresyon Nedir? Tedavisi Nasıldır?

Majör depresyon günlük aktiviteler karşı ilgiyi azaltan, sosyal yaşamı olumsuz yönde etkileyen ve duygusal anlamda çöküntüye neden olan bir duygudurum bozukluğu olup, hormonal bozukluklardan kaynaklanabilir. Bunun yanı sıra, kalıtsal veya ekonomik durumlar gibi çeşitli faktörlere bağlı da gelişebilmektedir. Bu duygusal çöküş, beslenme alışkanlıklarına, uyku düzenine ve günlük işlerin yerine getirilmesindeki sürece etki edeceğinden dolayı isteksizlikler oluşmaya başlayacaktır. En sonunda hiçbir aktivite için kişinin enerjisi kalmaz, yorgunluk hissi hakim olur ve hayattan zevk alamaz hale gelir.

Majör depresyon belirtileri nelerdir?

Majör depresyon kişilerin ruh haline olumsuz yönde etki oluşturur ve belirtiler de bu çerçevede gözlemlenir. Şikayetlerin 2 haftadan daha uzun sürmesi durumunda teşhis koymak kolaylaşır. Bu noktada dikkat edilen belirtileri şöyle sıralayabiliriz:

Üzgün hissetmek Enerjide düşüklük Değersizlik hissi İntihar ve karamsarlık Uyku süresinde artış Nedeni bilinemeyen kilo kaybı veya kiloda artış Daha önce heyecan duyulan aktivitelere karşı his kaybı

Majör depresyon nasıl tedavi edilir?

Majör depresyon tedavi edilebilir ruhsal bir bozukluktur. Ancak, tedaviden önce ortaya çıkmasında etkili olan belirtileri çok iyi ayırt edilmelidir. Çünkü bu belirtiler tiroid bozukluğu ve vitamin eksikliği gibi benzer belirti veren farklı rahatsızlıklar ile karıştırılabilir. Yapılacak tetkik ve tahliller ayırt edici olacaktır. Eğer, belirtilerin majör depresyona ait olduğu saptanır ise uzman doktor gereken tedaviye başlayacaktır. İlaç tedavisi, psikoterapi, egzersiz, kendi kendine başa çıkma v.b. gibi yöntemler, bu seçenekler arasındadır. Belirtilerin azalması ve kişinin kendisini çok daha iyi hissetmesi için yapılması gerekenler uzman doktor tarafından planlanacaktır.

Majör depresyonda hangi egzersizler yapılmalıdır?

Majör depresyonun varlığı durumunda planlanacak tedavi ne olursa olsun egzersiz takvimi oluşturmak en iyi seçenekler arasındadır. Tedavinize yardımcı olacak egzersiz programı, gerginliğinizi alır ve özgüveninizi artırır. Egzersiz anında vücudunuz olumlu duyguları tetiklemekte olduğu endorfin isimli kimyasallar salgılanacağından dolayı stresiniz azalır ve kaliteli bir uyku uyursunuz. Bu egzersizler arasında, bisiklet sürmek, hafif tempolu yürüyüş, koşma, yüzme ve yoga gibi seçenekler olabilir ve bu seçenekler daha da artırılabilir. Asıl tedavinizin tamamlayıcısı olacak bu egzersizleri doktorunuza danışmadan yapmamanızda fayda var. Düzenli olarak devam ettirdiğiniz halde, istediğiniz sonuçları elde edebilirsiniz.

Benzer Yazılar

Sosyal medya kullanım amaçlarını kişilere sorduğumuzda genelde, yakın çevre, aile ve dostlar ile iletişim içerisinde kalmak ve görünür olmak gibi cevaplar alıyoruz.

Tüm psikiyatrik rahatsızlıklarda olabildiği gibi anksiyete bozukluklarında da ‘damgalama’ durumu yaşanmaktadır. Damgalama, toplum içerisinde psikiyatrik hastalıklara karşı var olan basmakalıp düşüncelerin tetiklediği, sosyal statü kaybı ve ayrımcılığa uğrama olarak tanımlanmaktadır.

Yeni başlayan romantik ilişkilerde, kişiler, yeni tanıştıkları partnerlerinin profillerini incelemeye epey zaman sarf edebiliyor.

Psikolojik sorun belirtileri nelerdir?

Günlük yaşantı içerisinde stresten kurtulamıyoruz belki ama stresi yönetebilmemiz mümkün!

Ülkemizde psikoterapi yaygınlığı ve buna duyulan talep 15 yıldır giderek artmaktadır.

Ağrılı Cinsel İlişki (Disparoni) Nedir?

Majör depresyon günlük aktiviteler karşı ilgiyi azaltan, sosyal yaşamı olumsuz yönde etkileyen ve duygusal anlamda çöküntüye neden olan bir duygudurum bozukluğu olup, hormonal bozukluklardan kaynaklanabilir.

Kadınlarda Orgazm Bozuklukları Nedir?

Depresyon kişinin ruh ve beden sağlığını doğrudan etkiler.

"
Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir? Depresyon Tedavisi

Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir? Depresyon Tedavisi

Depresyon

Üzüntülü, bunaltılı ruh haliyle birlikte düşünme, konuşma ve hareketlerde yavaşlama, isteksizlik, karamsarlık ile giden bir hastalıktır. Ortalama başlangıç yaşı 27’dir, ancak her yaşta başlayabilir. Ergenlik döneminde her iki cinsiyette görülme sıklığı eşitken, erişkinlik döneminde kadın cinsiyette daha sık görülür.

Major Depresyonun Belirtileri Nelerdir?

Evrensel tanılama sistemindeki kriterlere göre hastalığın tanı kriterleri şunlardır:

En az 2 haftadır olan,

Üzüntülü, kederli, boşlukta, umutsuz hissetme Hayattan zevk alamama İştahsızlık / aşırı yeme Uykusuzluk / Aşırı uyuma Huzursuzluk Enerji azlığı Değersizlik, Suçluluk hissi Dikkatini odaklayamama Ölüm düşünceleri

Bu 9 belirtiden 5’inin en az 2 haftadır olması tanı için yeterlidir. Ek olarak günlük aktivitelerinde işlevsellikte azalma görülür. Öğrenci ise okulda, ev hanımı ise ev işlerinde, çalışıyorsa işte /evde çevresindekilerden eskisi gibi olmadığı yönünde eleştiri alırlar.

Hastalıklar Depresyona Yol Açar mı?

Bazı hastalıklar bazı kişilerde depresyon gelişmesine yol açar. Bunda belirteç, depresyona biyolojik yatkınlık, altta yatan hastalığın seyri, bu hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlar, sosyal destek etkilidir. Aşağıdaki hastalıklar Major Depresyon’a sebep olduğu bilinen hastalıklardır.

Kanser Kalp hastalığı Diyabet Tiroid bezinin çalışmasına anormallik (Hipotiroidi) Alzheimer Hastalığı Parkinson Hastalığı İnme Fibromiyalji

Hastalık olmamakla birlikte kadınlarda fizyolojik bir süreç olan doğum sonrasında (postpartum depresyon) ve adet dönemi öncesinde (premenstruel disforik sendrom) hormonların seviyesindeki ani düşüşler ile tetiklenen depresif belirtiler yaşanabilir. Belirtilerin 2 haftadan uzun sürmesi ve işlevselliğin bozulması ile birlikte tablonun tedavi edilmesi gerekir.

İlaçlar Depresyona Yol Açar mı?

Endojen depresyon en sık karşımıza çıkan depresyondur. Genetik yatkınlık, yaşam olayları, stres vs ile tetiklenir.

İkincil depresyon ise, başka hastalıklar ve bunların tedavisinde kullanılan ilaçlarla ortaya çıkan depresyondur. Hangi ilaçlar depresyona yol açar?

Doğum kontrol hapları Kortizon Romatizma ilaçları (NSAID) İzotretinoin (Roacutan: sivilce ilacı) Kanser Tedavisi Astım İlaçları

Yukarıdaki listedeki ilaçları kullanırken depresif belirtiler geliştiğinde hekiminize bu konuda mutlaka bilgi verin.

Diğer Ruhsal Bozukluklarla Eş zamanlı Depresyon Gelişir mi?

Major Depresyon tanısı olanların yaklaşık yarısında ek olarak başka psikiyatrik hastalıklar bulunur. Alkol – Madde Bağımlılığı, Panik Bozukluk, Obsesif Kompulsif Bozukluk, Yeme Bozukluğu, Somatizasyon Bozukluğu gibi hastalıklarda depresyon eşlik eder. Çoğu zaman depresyonun tedavi edilmesi ile kişi diğer hastalıkla mücadele edecek güce ve motivasyona ulaşır.

Depresyon Tedavi Edilmeli mi?

Tedavi edilmemiş depresyon dönemleri 6-24 ay sürer. Depresyon geçiren kişilerin üçte ikisinde belirtiler yatışır. Hastalık öncesi işlevselliklerine geri dönerler. Hastaların %5-10 ‘unda hastalık belirtileri 2 yıldan uzun sürer. Hastalık kronikleşir.

Depresyondan Nasıl Çıkılır?

Depresyon antidepresanlar ve psikoterapi ile tedavi edilir. İdeal tedavi etkili doz ve sürede antidepresan kullanımı ve psikoeğitim yani terapinin birlikte kullanılması ile sağlanır. Çalışmalar göstermiştir ki, bir depresyon atağı geçiren kişinin ikinci atak yaşama riski hiç geçirmeyenlere göre %50 oranında artmaktadır. İkinci atak geçirenlerin üçüncü depresif atak yaşama ihtimali %80 ‘lere çıkmaktadır.

Klinik pratiğimde gözlemlediğim, hastaların önerilen antidepresan tedaviyi erken kesme eğiliminde olduklarıdır. Hastalık belirtilerinin gerilemesi ile ilaç kesildiğinde erken dönemde şikayetleri geri gelebilmekte, relaps oluşmaktadır. Bu yüzden antidepresan tedavinin hekiminizin önerdiği süre boyunca kullanılması (ortalama 6-12 ay süre boyunca) oldukça önemlidir. Belirtiler geçtikten sonraki İdame tedavi ile sonraki atak riski azaltılmaktadır. İdame tedaviye ek olarak verilen psikoeğitim kişiyi sonraki depresyon ataklarından da koruyucudur.

Depresyon İyileşme Belirtileri Nelerdir?

Antidepresan kullanımıyla birlikte iyileşme belirtileri hemen başlamaz. Beyindeki bir takım kimyasal dengesizliklerin iyileşmesi ile tedavinin etkisini görmeye başlarız. Bu da antidepresan tedavi için ortalama 3 hafta demektir. İyileşme 3. haftadan itibaren bıçak keser gibi net ve hızla başlayan iyilik hali şeklinde olmamaktadır. Kişi kendini hastalık dönemine kıyasladığında ‘eskiden olsa buna çok kızardım’, ‘bu gece hiç uyanmadım’ , ‘ iştahım daha iyi’ gibi tespitleri olur. Tedavi ile önce iştah ve uyku problemlerinin düzeldiği gözlemlenir. Zamanla kişi kendini daha enerjik hisseder. Kademeli olarak diğer depresif belirtileri de tedavi boyunca iyileşir ortalama tedavinin 3 ayında tüm depresif belirtiler geriler.

Antidepresanlar Bağımlılık Yapar mı?

Antidepresanlar bağımlılık yapmaz. Kişinin ilacı erken kesmesi üzerine hastalık belirtilerinin yinelemesi ilacın bağımlılık yaptığı yönünde yorumlanmaktadır. ‘Antidepresanı kestim yeniden hastalandım ben artık bu ilacın bağımlısı oldum‘gibi.

Bir diğer sebep tedavinin aniden sonlandırılmasıdır. Tedaviye başlarken sinir ucu reseptör sayısının artmış olması sebebiyle tedaviye etkin dozun yarısı ile yavaş bir başlangıç yapıyoruz ki kişi olabildiğince az yan etki yaşasın. Yine tedaviyi sonlandırırken de doz azaltarak kademeli sonlandırıyoruz. Kişi ilacı kullanmayı aniden bıraktığında sinir uçları bu yeni düzene hızlı adapte olamadığı için huzursuzluk, yerinde duramama, baş dönmesi gibi çekilme belirtileri yaşar. Hastalar ‘ilacı kestim yeniden hastalandım, ben bu ilaca bağımlı oldum ‘ şeklinde gelirler.

Benzer şekilde hastalar ilacı bir gün kullanmayı unuttuklarında yine çekilme belirtileri hissedip bunu bağımlı olduklarına yorabilirler. Kabaca genelleyecek olursak eğer antidepresanların yarı ömrü ortalama 24 saattir. Yani ilacın 24 saatte alınması ve hemen hemen aynı saatte kullanılması gerekmektedir ki bahsettiğimiz çekilme belirtileri olmasın.

Ve bir diğer faktör de ilaca psikolojik bağımlılıktır. İlaçla iyilik hali yaşayan kişi ilacı kestiğinde kötüleşeceğinden endişe duyar ve tedavinin sonlanmasını hekimi önerse de kullanmaya devam etmekte ısrarcı olur. Uzun yıllar antidepresan kullanmanın da fizyolojik olarak bağımlılığa yol açmadığı tespit edilmiştir. Ancak bu psikolojik bağımlılık durumu hasta ile konuşulmalıdır.

"
Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir? Noema Aile Güncel Yazılar

Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir? Noema Aile Güncel Yazılar

Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyon, toplumda sıklıkla rastlanan bir durumdur. Depresyon belirtilerinin bilinmesi daha erken başvuru ve tedavi için önemlidir.

Depresyon ve Üzüntü

Depresyon ve üzüntü farklı durumlardır.

Üzüntü: Olumsuz bir yaşantıya verilen normal bir tepkidir. Kişinin diğer insanlardan yardım almasını kolaylaştırır ve içsel kaynaklarını korumasını sağlar. Depresyon: O andaki stres kaynağı veya duruma göre aşırı şiddetli, Stres kaynağı veya durum yok olduğu halde devam eden, Güven verme ile avutulamayan, Haftalar veya aylar boyunca devam eden ve kişiyi olumsuz etkileyen bir durumdur. Çocuk ve Ergenlerde Depresyon Belirtileri Duygulanımla, Psikomotor aktiviteyle, Bilişsel işlevlerle ve Uyku/iştah değişiklikleri ile ortaya çıkar.

Kesin ve açık bir depresif bozukluk olgusunda her dört alanda da bozulma olması beklenir.

Çocuğunuzda depresif belirtiler gözlemliyorsanız, Noema Aile değerlendirme testlerinden Çocuk ve Ergenlerde Depresyon Testi (CDDS) ile ön değerlendirme yapabilirsiniz.

Duygulanım

Depresyon belirtileri duygulanım ile ilişkilidir.

Elemlidir, Olumsuz olaylara karşı aşırı duyarlıdır, Hem olumlu hem de olumsuz olaylara karşı ilgisiz olabilir, Önceden zevk aldığı şeylerden artık haz almaz veya almayacağını düşünür.

Depresif duygulanım üzüntüden belirgin olarak farklıdır, hastalar tarafından fiziksel ağrıdan çok daha acı verici ve dayanılamaz bir durum olarak tanımlanır.

Depresif duygulanım genelde gün boyu devam eder.

Depresyon bazen de kendisini fiziksel yakınmalar, ağrılar, sızılar olarak gösterebilir.

Hastalar bazen ağlayamadıklarını ifade ederler ve bu durum ilginç bir şekilde hastalık şiddeti azaldıkça normale döner ve hasta tekrar ağlayabilmeye başlar.

Psikomotor Aktivite

Psikomotor aktivite artmış veya azalmış olabilir. Azalma daha tipik bir görüntüdür.

Hastanın hareketleri ve konuşması yavaşlar, Konsantrasyon güçlüğü ortaya çıkar, Hasta basit konularda bile aşırı kararsızdır ve Hastaya sanki zaman yavaşlamış gibi gelir. Bilişsel İşlevler

Bilişsel belirtiler arasında,

Kayıp ve yetersizlik hissi, Düşük öz güven, Kendini aşırı eleştirme ve patolojik suçluluk duygusu, Ümitsizlik, Çaresizlik, Karamsarlık ve Tekrarlayıcı ölüm düşünceleri yer alır. Depresif bozukluğu olan insanlar kendileri, dünya ve gelecek ile ilgili olumsuz ve karamsar düşüncelere sahiptir. Uyku/İştah Değişiklikleri

Depresyonda uykusuzluk veya aşırı uyuma görülebilir. Klasik melankolik depresyonda kişi gece boyunca, özellikle de sabaha doğru sık sık uyanır. Uykunun derin evreleri kısalır ve rüya görülen dönemi uzar.

Bipolar olma eğilimi taşıyan özellikle de ergenlerde aşırı uyuma görülebilir. Hasta fazla uyusa bile sabah kalktığında bitkindir ve mutsuzdur.

Tekrarlayan depresyonlarda uykusuzluk daha da belirginleşir.

Çocuğunuzu değerlendirmek için Noema Aile testlerini uygulayın.

Atipik Depresyon Kilo ve iştah artışı, Gecenin ilk kısmında uykusuzluk ve aşırı uyumanın bir arada olabilmesi, Kendini akşamları kötü hissetme, Reddedilmeye karşı aşırı hassasiyet, Huzursuzluk ve Bazen de cinsel istek artışı ile giden tabloya atipik depresyon adı verilmektedir.

Depresyon sonbahar ve kışın ağırlaşıp ilkbaharda hafifleyebilir. İlkbahar gelince bazı hastalar belirgin olarak düzelir hatta normalden biraz daha da yüksek olabilirler. Kış gelince bu hastalarda enerji düşer, aşırı uyuma, aşırı şeker ve karbonhidrat alımı ve kilo artışı gözlenir.

Depresif Bozukluk Tanısı

Depresif bozukluk tanısı için belirtilerin,

İki haftadan uzun süre, Hemen hemen her gün ve gün boyu sürmesi gereklidir. Majör Depresyon Belirtileri

Majör depresyon tanısı konması için belirtilerin mutlaka belirgin işlev kaybına yol açması gereklidir.

Hastaların birçoğu depresif duygulanımı daha önce yaşadıkları olumsuz duygulardan belirgin şekilde farklı ve çok daha rahatsız edici bir duygu olarak tanımlar. Yani depresyon, kişinin daha önce yaşadığı normal mutsuzluklara benzemez.

Majör depresyonda, distimi yani düşük şiddetli, erken başlangıçlı ve kronik depresyondan farklı olarak, hastanın çevresindeki kişiler ve kendisi depresif duygulanımın ne zaman başladığını (örneğin ay veya hangi olaydan sonra) tarif edebilirler.

Dolayısı ile majör depresyon, hastanın kendisi ve çevresindekiler tarafından da normal mutsuzluk ve kronik distimiden farklı bir durum olarak tanımlanır. Hastanın daha önceden depresyon atağı geçirmesi ve aile öyküsü de tanıyı destekler.

Depresif Bozukluk Atakları ve Süresi Depresif bozukluk, olguların yaklaşık üçte birinde tek atak olarak ortaya çıkar. Gençlerde görülen depresyon ise genelde tekrarlar, ataklar yaklaşık 6 ay sürer, kişi ortalama olarak hayatı boyunca 5-6 atak geçirir. Öncesinde depresif mizaç veya distimi görülebilir ve daha fazla ailesel olma eğilimindedir. Kronik Depresyon Belirtileri Kronik depresyonda hakim olan tablo boş vakitlerden zevk alamama, çabuk öfkelenme ve suratsız, keyifsiz olmaktır. Bu kişiler hayatla başa çıkamayacaklarından endişelenirler, kendilerini geri çekerler, iletişimi azaltırlar ve katı kurallar koyarlar. Evlilikleri ve ilişkileri genelde kötü gider ne ayrılabilirler ne de ilişkilerini düzeltebilirler. Kronik depresyon ile kişilik değişiklikleri de görülür, Özgüven azalır, Birey daha fazla talepkar, Daha bağımlı ama aynı zamanda daha düşmanca davranan bir kişi haline gelebilir. Yas ve Depresyon

Normal yas süreci ile depresyon karışabilir.

Yas süreci, hem aile hem de kişi tarafından normal karşılanır, yaslı kişi zaman zaman pozitif duygular gösterir ve çevresine uygun yanıtlar verir, belirgin aktivite ve düşünce yavaşlaması görülmez, değersizlik ve günahkarlık düşünceleri görülmez, aktif intihar düşünceleri nadirdir.

Depresif kişi hem kendisi hem de çevresi tarafından “hasta” olarak görülme eğilimindedir. Bazen yas sürecinde bireyler kaybettikleri kişiyi “mumyalaştırabilir” veya yıl dönümlerinde ağır tepkiler verebilirler. Bu gibi durumlarda yas sürecinin normal ilerlemediği düşünülmelidir.

Depresif Bozukluklar Ne Kadar Sık Görülür?

Depresif bozukluklara (temelde depresyon ve distimi) toplumda sık rastlanır. Her beş kadından ve her on erkekten biri hayatlarının bir döneminde depresif bozukluk geçirirler. Çocuklarda sıklık yüzde 2, ergenlerde ise yüzde 10 civarındadır.

Kadınlar Depresyona Daha mı Yatkın?

Kadınlar hem hormonal hem de bilişsel yapı olarak kaygı ve depresyona daha yatkındırlar. Ayrıca kayıplardan, olumsuz yaşam olaylarından daha fazla etkilenirler.

Depresyonda Manik Atak Görülür mü?

Depresif bozukluk olgularının bazılarında mani veya hipomani belirtileri de görülür ve bu duruma bipolar bozukluk adı verilir. Bipolar bozukluk kadın ve erkeklerde hemen hemen aynı sıklıktadır.

Depresyon Tekrarlar mı?

Hastaların yaşamları boyunca tek veya birden çok depresif atak görülebilir. Tek atak olanlarda depresif atak süresi 2 yıl kadar olabilir. Olguların nerdeyse dörtte üçünde belirtiler iyileşmeden sonra tekrar ortaya çıkabilir.

Depresyonla Birlikte Hangi Sorunlar Görülür? Alkol ve madde kullanımı, Obsesif kompulsif bozukluk, Panik bozukluk, Yeme bozuklukları ve Sosyal anksiyete sıklıkla beraber görülür.

Eşlik eden diğer bozuklukların varlığı tedaviyi güçleştirir ve intihar riskini arttırır.

Depresyonda İntihar Riski Kimlerde Fazladır?

Depresif bozukluklarda intihar riski özellikle gençlerde ve yaşlı erkeklerde artmıştır. Bütün intiharların yaklaşık %50’sini depresif bozukluk hastaları oluşturur. Olguların neredeyse yarısında belirtilere rağmen yıllarca tanı konmaz ve üçte birinde belirtiler kronikleşebilir.

Depresyonda olan bir kişinin intihar riski, depresyonda olmayan kişilere göre yaklaşık 10 kat daha fazladır. İntihar riskini arttıran bazı unsurlar vardır:

Kişinin uzun süreli, kronikleşmiş veya ağır depresyonda olması Kişinin intihar fikri ve planı kurmuş olması Kişinin daha önceden intihar girişiminde bulunmuş olması Kişinin kendisine zarar verme davranışı göstermesi Kişinin uykusuzluk sorunları yaşaması Kişinin depresyonuna eşlik eden diğer bir psikiyatrik bozukluğun varlığı Madde kullanımı Kişinin ailesinde belirgin sorunların varlığı Kişinin aile öyküsünde bir intihar durumu olması Kişinin istismara uğramış olması Kişinin yeterli destek alamaması Kişinin duygusal açıdan çaresizlik veya ümitsizlik gibi duygular içinde olması Depresyon Nedenleri

Depresif bozukluklar hem genetik hem de çevresel etkenlerle ve bunların etkileşimiyle ortaya çıkar.

Depresyona Sebep Olan Genetik Faktörler

Genetik özellikler bipolar bozukluğu ortaya çıkaran etkenlerin yaklaşık üçte ikisini, depresyonu ortaya çıkaran etkenlerin ise üçte birini oluşturur.

Genetik olarak aktarılan özellik, depresyonun kendisi değildir,

Kaygıya yatkınlık, Stresle başa çıkamama, Duygusal değişkenlik, Depresif mizaç özellikleri aktarılır. Depresyona Sebep Olan Çevresel Faktörler Genetik altyapı ile etkileşen çevresel etkenler depresif bozuklukların ve bunlara eşlik eden sorunların ortaya çıkmasına neden olur. Genetik yatkınlık ne kadar çoksa o kadar az çevresel etkenle, hatta çevresel bir stres kaynağı olmadan da depresif bozukluk oluşur. Akut olaylardan daha çok kronik stres ve stresli olayların birikimi depresyona neden olur. Stresli olayın doğasından belki de daha önemli olan bireyin bu olayı nasıl yorumladığıdır. Depresif bozuklukların ortaya çıkmasında en etkili olan çevresel faktör kayıplardır. Bir kayıp sonrasında yas süreci yetişkinlerden yüzde 10 ergenlerde ise yüzde 20 oranında depresif bozukluğa dönüşebilir. Bu dönüşüm genelde depresyona yatkınlığı olan bireylerde ortaya çıkar. Yani olumsuz yaşam olayları gençlerde daha fazla depresyona neden olur. Kimler Depresyona Daha Dirençlidir?

Bazı kişiler depresyona karşı daha dirençlidir. Bu kişilerde görülen özellikler:

Zekâ düzeyi yüksek Destekleyici ve sıcak anne-baba-çocuk ilişkisine sahip Duygu düzenleme ve sorun çözebilme becerisi yüksek Depresyon Seviyeleri

Depresyon farklı şiddetlerde görülebilir. Kişinin depresyonunun şiddetine göre tedavisinde de değişiklikler gözlemlenir. Depresyon, şiddetine göre 3 farklı grupta incelenebilir:

Hafif Depresyon 2 ana belirti dışında 3-4 ek belirtisi daha olan İntihar düşüncesi olmayan Psikotik belirtiler göstermeyen Zorlanarak da olsa hayatını sürdürebilen Orta Depresyon 2 ana belirti dışında 5-6 ek belirtisi daha olan En az 1 alanda hayatını sürdürmekte zorlanan Ağır Depresyon İntihar riski olan Psikotik belirtiler gösteren Bipolar belirtiler gösteren Depresyon Tedavisi

Depresif bozuklukların (depresyon, distimi) tedavisi ilaçlarla veya psikoterapi ile yapılabilir. Depresif bozuklukların tedavisi iki aşamada yapılır. İlk aşama akut tedavi ikinci aşama ise idame (sürdürüm) tedavisidir.

Depresyon tedavisinde etkinliği gösterilmiş birçok psikoterapi yöntemi bulunmaktadır. Bu yöntemlerin başında Bilişsel Davranışçı Terapi ve Kişiler Arası İlişkiler Terapisi yer almaktadır.

Depresyon Hakkında Sıkça Sorulan Sorular “Depresyondan Nasıl Çıkılır?”

Depresyon kendiliğinden de geçebilen bir durum olsa da tedavi edilmezse kronikleşme ve tekrarlama eğiliminde olan bir bozukluktur. Depresyon biyolojik bir bozukluktur. Nasıl bir karaciğer hastalığından kendi kendimize “çıkmamız” gerekli değilse depresyondan da kendi başımıza çıkmamız gerekmez. Depresyon tedavisi ilaçlar ve psikoterapi ile başarılı şekilde yapılabilmektedir.


“Çocuğun depresyonda olduğu nasıl anlaşılır?”

Depresyon bir duygulanım bozukluğudur. Yani çocuğun duygularında önceki haline göre belirgin bir fark görmemiz gerekir. Bu değişim üzüntü veya öfke yönünde olabilir. Depresyon tanısı için depresif duyguların en az on beş gün süreyle hemen hemen her gün ve günün büyük kısmında görülmesi gereklidir. Ayrıca uyku, iştah, hareketlilikte değişme, karamsarlık, ümitsizlik, kendini suçlama, değersizlik duyguları, ölüm düşünceleri, konsantre olamama gibi belirtilerin de bulunduğu görülebilir.


“Depresyonda olan bir çocuğa nasıl davranmalı?”

Depresyondaki çocuk hastadır, bu nedenle ona hasta bir insana davrandığımız gibi yaklaşmamız gerekir. Hasta bir insandan hayatını önceki gibi sürdürebilmesi, eskisi gibi performans göstermesi, yüzünün gülmesi beklenemez. Çocuğa destek olunmalı, beklentiler duruma göre düzenlenmeli ve mutlaka uygun tedaviye ulaşması sağlanmalıdır.


“Depresyon kaç yaşında görülür?”

Depresyon küçük bebeklerden çok yaşlı insanlara kadar her yaşta görülür ancak yaşla belirtiler değişir. Çok küçük ve çok yaşlı insanlarda depresyonun uyku, iştah ve hareketlilik üzerine olan etkileri ve huzursuzluk daha ön plandadır.

Profesyonel destek almak için online randevu oluşturun.

"
Depresyon: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Depresyon: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Depresyon

Halk arasında güncel dilde en çok kullanılan ruhsal hastalıktır. Ancak kullanım bir hastalık olarak değil, sıkılma-tükenme-bıkkınlık gibi yorumlanır. Sorun çözüldüğünde bu belirtiler ortadan kalkar ve günlük yaşama dönülür.

Depresyonda, toplum, depresyonu bir hastalık olarak görmez. Belirtiler şizofrenideki gibi net anlaşılır değildir. Dolayısıyla varolan belirtiyi kişinin her şeyi negatif düşünme gibi bir kişilik özelliğine sahip olması, aile yaşantısındaki zorluklar, eşinin ilgi eksikliği gibi yorumlanır. Bunlar ortadan kalktığında artık eskisi gibi keyifli, enerjik kişi geri gelicektir.

“İdare et, olduğu gibi kabul et” diye öğütler verilir. Kişinin hala enerjisiz, isteksiz, keyif alamama, içe kapanma gibi ortaya çıkan belirtileri kınanır ve “sen yeterince çaba göstermiyorsun, çocuklarını ihmal ediyorsun v.b eleştiriler yöneltilir.

DSM V Tanı Kriterlerine göre Depresyon,

Üst üste iki hafta boyunca neredeyse her gün günün büyük kısmında ortaya çıkan aşağıdaki semptomlardan en az beş tanesinin bulunması gerekir.

Semptomlardan biri depresif ruh hali veya ilgi-istek kaybı olmalıdır.

Depresif ruh hali, üzüntü, çökkünlük, boşluk, çaresizlik hissi İlgi ve zevk kaybı Uykusuzluk veya aşırı uyuma İştah kaybı ya da kilo değişikliği Davranışlarda yavaşlama ya da huzursuzluk Düşük enerji Kötü konsantrasyon Değersizlik veya suçluluk düşünceleri Tekrarlayan ölüm veya intihar düşünceleri

Buna ek olarak bu belirtiler önemli sıkıntıya yol açabilir veya sosyal ilişkileri de sıkıntıya sokabilir.

Ve bu belirtiler madde kullanımının yada genel tıbbi bir durumun fizyolojik etkilerine bağlı değildir.

Depresyon sıklığı, kadınlarda erkeklerin 2 katıdır.

Depresyonun yinelemesi yine kadınlarda sıktır. Bunun sebebi olarak toplumun kadına verdiği geleneksel kadın rollerinde daha çok kadın, alttan alan, aracı olan, yemeyen yediren, fedakarlık yapan, roller mevcuttur. Öfke kontrolü kadına, kontrolsüzlüğü erkeğe yüklenmiştir. Bunun yanında gebelik, doğum, aylık kanama öncesi duygusal ve hormonal değişimler depresyon riskini arttırır. Cinsel ve fiziksel istismar da önemli etmenler arasındadır.

ÇOCUKLARDA DEPRESYON

Çocukluk döneminde de depresyon görülebilir. Tanı konup tedavi edilmezse ileri yaşlarda farklı ruhsal ve fiziksel sorunlar da eklenebilir.

Belirtileri,

Okula gitmek istememe Hastalık uydurma yada sık hastalanma Yakınlarına bir şey olacağı korkusu yada kaybetme korkusu, Akademik başarıda düşüklük Arkadaşlık ilişkilerinde uyumsuzluk Okul kurallarına uyum sağlayamama Mızmız, yakınmacı düşünce ve davranışlarda artış

Depresyon Tedavisi

Yapılan görüşme, ölçüm ve değerlendirme sonuçlarına göre depresyonun düzeyi tespit edilebilir. Hafif depresyonda psikoterapi öncelikli olarak fayda sağlar. Uygulanacak bilişsel-davranışcı yöntemlerle sorunun adını koyma, çözüm üretebilme, sorunu çözme, iletişim becerilerine yönelik çalışmalar işe yarar. Bu çalışmaları yapan Uzman Klinik Psikolog’dur.

Kendine ve çevreye zarar verme eğilimi, İntihar düşüncelerinin varlığı ve geçmişteki intihar deneyim Yemek ve uyku gibi fiziksel ihtiyaçlarda bozulm Ciddi intihar girişimi olanlar Gerçeklik yetisinin bozulması (psikotik özellik göstermesi)

Bu gibi özellik göstermesi durumunda öncelik psikiyatri uzmanının başlayacağı ilaç tedavisidir. Psikoterapi mutlaka destekleyici olmalıdır.

Depresyon Sınav Kaygısı Nedir? Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu Çocukluk Korkuları ve Kaygı Bozukluğu
Kronik Depresyon: Tanı, Belirtiler, Tedavi ve Yaşamla Başa Çıkma - Dr. Klinik Psikolog Özlem Koç Özden

Kronik Depresyon: Tanı, Belirtiler, Tedavi ve Yaşamla Başa Çıkma - Dr. Klinik Psikolog Özlem Koç Özden

Kronik Depresyon: Tanı, Belirtiler, Tedavi ve Yaşamla Başa Çıkma

Kronik Depresyon: Tanı, Belirtiler, Tedavi ve Yaşamla Başa Çıkma Post author: admin Post published: Eylül 15, 2023 Post category: depresyon

Kronik depresyon, ruh halini uzun vadeli olarak etkileyen ciddi bir ruh sağlığı sorunudur. Genellikle majör depresyon olarak da adlandırılan bu durum, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir ve uzun süre devam edebilir. Bu blog yazısında, kronik depresyonun ne olduğunu, belirtilerini, tedavi seçeneklerini ve bu durumla nasıl başa çıkabileceğinizi anlatacağız.

Kronik Depresyon Nedir?

Kronik depresyon, en az iki yıl süren sürekli depresif ruh halini ifade eder. Bu süre boyunca kişi, yaşamın tadını çıkaramaz, enerji eksikliği yaşar ve genellikle umutsuzluk duygularına kapılır. Kronik depresyon, genellikle majör depresyonun uzun süreli bir versiyonu olarak kabul edilir. Ancak, belirtiler daha hafif olabilir, bu nedenle kişinin işlevselliği daha az etkilenebilir.

Belirtileri

Kronik depresyonun belirtileri, bireyden bireye değişebilir, ancak genellikle şunları içerir:

Sürekli üzgün veya çökkün hissetme. İlgi kaybı, keyif alamama. Enerji eksikliği ve sürekli yorgunluk hissi. İştah değişiklikleri ve kilo kaybı veya kilo artışı. Uykusuzluk veya aşırı uyuma. Odaklanma ve karar verme sorunları. Suçluluk duyguları veya düşük özsaygı. Sosyal çekilme ve sosyal ilişkilerde zorluklar. İntihar düşünceleri veya davranışları. Kronik Depresyonun Nedenleri

Kronik depresyonun tam nedeni bilinmemekle birlikte, bir dizi faktörün bir araya gelmesi sonucunda ortaya çıkabileceği düşünülmektedir. Genetik yatkınlık, kimyasal dengesizlikler, travmatik yaşam olayları, stres ve çevresel faktörler kronik depresyon riskini artırabilir.

Kronik Depresyonun Tedavisi

Kronik depresyon tedavisi, genellikle bir kombinasyon yaklaşımı gerektirir. İşte yaygın tedavi seçenekleri:

Psikoterapi (Konuşma Terapisi): Psikoterapi, kronik depresyonu tedavi etmek için etkili bir yöntemdir. Terapistinizle duygusal sorunlarınızı ve düşünce kalıplarınızı paylaşabilirsiniz. Antidepresan İlaçlar: Antidepresan ilaçlar, beyin kimyasal dengesizliklerini düzeltebilir ve depresyon semptomlarını hafifletebilir. Ancak, bu ilaçların etkileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Egzersiz ve Diyet: Düzenli egzersiz, vücuttaki endorfin salınımını artırarak depresyon semptomlarını azaltabilir. Sağlıklı bir diyet de ruh halinizi olumlu etkileyebilir. Stres Yönetimi: Stresin depresyonu tetikleyebileceği unutulmamalıdır. Stresi azaltmak için meditasyon, yoga veya derin nefes alıştırmaları gibi stres yönetimi tekniklerini kullanabilirsiniz. Sosyal Destek: Aile ve arkadaşlarınızdan destek almak, kronik depresyonla başa çıkmada önemlidir. Sosyal ilişkilerinizi güçlendirmek, duygusal destek sağlayabilir. Başa Çıkma

Kronik depresyonla başa çıkmak zorlu bir süreç olabilir, ancak aşağıdaki adımlar yardımcı olabilir:

Profesyonel Yardım Arayışı: Profesyonel bir terapist veya psikiyatristten yardım almak, tedavi sürecinin önemli bir parçasıdır. Düzenli Egzersiz ve Sağlıklı Beslenme: Fiziksel sağlığınıza dikkat etmek, ruh halinizi olumlu yönde etkileyebilir. Sosyal Destek: Duygusal olarak destekleyici bir çevre oluşturmak, kronik depresyonla mücadelede önemlidir. Stres Yönetimi: Stresi azaltmak için günlük olarak stres yönetimi tekniklerini uygulamak önemlidir. Kendinizi Tanıma: Kendinizi ve duygusal ihtiyaçlarınızı tanımak, kronik depresyonla başa çıkmak için önemlidir.

Sonuç olarak, kronik depresyon, uzun vadeli bir mücadele gerektirebilecek ciddi bir ruh sağlığı sorunudur. Ancak, uygun tedavi ve destekle, bu sorunla başa çıkmanız mümkün olabilir. Unutmayın ki her birey farklıdır ve tedavi yaklaşımı kişiselleştirilmelidir. Profesyonel bir sağlık uzmanı ile iletişime geçmek, kronik depresyonla mücadelede ilk adım olabilir.

Benzer Yazılar

Lohusa Depresyonu ve Aile Yakınlarına Tavsiyeler

Eylül 3, 2023

Manik Depresyon ve Depresyondan Farkları: Anlamak ve Tanımak

Eylül 9, 2023

"
Majör Depresyon - Psikiyatrist - Psikoterapist

Majör Depresyon - Psikiyatrist - Psikoterapist

Majör Depresyon Majör Depresyon nedir? Majör depresyon belirtileri nedir?

Depresyon bir psikiyatrik tablodur. Birçok şekillerde karşımıza çıkar. Bunlardan biri de “Majör Depresyon”dur. Majör depresif bozukluk veya klinik depresyon adı da verilir. Halk arasında kullanılan “depresif olma” durumu ile majör depresyon aynı şeyler değildir. Majör Depresyon en az iki hafta boyunca, sabit bir şekilde yaşanan ruh halinde düşme ile karakterize bir psikiyatrik bozukluktur. Majör Depresyon söz konusuysa kişi klinik olarak bazı tanı kriterlerini karşılamakta ve büyük oranda ciddi ilaç tedavisine ihtiyaç duymaktadır. Majör depresyon tanısını bir ruh sağlığı uzmanı koyar. Tanın psikiyatride kullanılan DSM-V tanı sistemine göre konulur.

Bu sisteme göre Majör Depresyonun tanı kriterleri şunlardır:

A tanı ölçütü: Depresyon belirtileri 9 maddede sınıflandırılmıştır. Bu 9 belirtiden en az 5’i aynı 2 haftalık dönem boyunca mevcut olmalıdır.

Bunlardan en az biri ya (1) çökkün duygudurum ya da (2) ilgisini yitirme ya da zevk alamama yani anhedonidir. Yani ilk iki belirtiden birisi tanı için mutlaka olmalıdır.

İlk iki belirti neredeyse her gün, günün büyük bir kısmında ya kendisi tarafından belirtilir ya da başkaları tarafından gözlenir:

Çökkün duygudurum –üzüntü, umutsuzluk, boşlukta hissetme İlgisini kaybetme ya da zevk alamama –neredeyse tüm etkinliklere karşı Kilo kaybı ya da artışı, neredeyse her gün yeme isteğinde azalma ya da artma Uykusuzluk ya da aşırı uyuma, neredeyse her gün Psikomotor ajitasyon ya da retardasyon, neredeyse her gün Enerji düşüklüğü, bitkinlik ve motivasyon kaybı, neredeyse her gün Değersizlik ya da aşırı ve uygunsuz suçluluk, neredeyse her gün Düşünmekte ya da odaklanmakta güçlük çekme, kararsızlık, neredeyse her gün Yineleyici ölüm düşünceleri, intihar fikri, planı, girişimi

B tanı ölçütü: Bu belirtiler klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, meslekî/akademik, ailevî işlevsellik alanlarında kayba yol açmalıdır.

C tanı ölçütü: Bu belirtiler bir maddenin/ilacın ya da başka bir sağlık durumunun fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlı olmamalıdır.

A, B ve C tanı ölçütleri bir majör depresyon epizodunu (atağını) oluşturur.

D tanı ölçütü: Bu atak şizofreni, şizoafektif bozukluk, şizofreniform bozukluk, hezeyanlı bozukluk gibi psikozla giden diğer bozukluklarla daha iyi açıklanamaz.

E tanı ölçütü: Geçmişte hiçbir zaman bir mani dönemi ya da hipomani dönemi geçirilmemiştir.

Manik depresyon nedir? “Bipolar Depresyon, İkiuçlu bozukluk, Manik Depresif Hastalık)

Manik Depresyon, Bipolar Duygudurum Bozukluğu ya da Manik Depresif Hastalık olarak da bilinen bir psikiyatrik tablodur. Manik Depresif Bozukluk birbirine zıt iki ayrı psikiyatrik tablonun varlığı ile karakterizedir. Manik depresyonun bir ucunda hipomani ya da mani (taşkınlık) diğer ucunda da depresyon (çökkünlük) vardır. Bipolar kelimesi “çift kutuplu” anlamına gelir ve bu iki ucu belirlemek amacıyla kullanılır. Mani veya taşkınlık dönemi duygudurumun çok yükseldiği, hastanın aşırı coşkulu olduğu dönemdir. Bu dönemde kişinin tabiri caizse ayakları yerden kesilmiştir. Duygudurumu, düşünceleri ve davranışları hızlanmıştır. Aşırı neşeli, enerjik ve konuşkandır. Neredeyse sürekli hareket halindedir. Engellenmye aşırı tepki verir, öfkelenir. Az uyur ama çok uyumuş gibi enerjiktir. Benlik kabarmıştır. Kendine aşırı güven gelmiştir. Her şeyi halledebileceğini, ülkeyi hatta dünyayı yönetebileceğini, kurtarabileceğini düşünebilir. Bazen büyüklük hezeyanlarına kapılıp peygamber, Mesih, Mehdi olduğunu düşünebilir, Tanrı tarafından seçildiğini iddia edebilir. Sonuçlarını düşünmeden heyecanlı veya eğlenceli faaliyetlere kalkışabilir (çok fazla para harcama, aşırı hızlı araba kullanma, gece hayatına takılmak gibi) ve kontrolsüz cinsel yaşantılara sapabilir. Örneğin evli, çocukları olan bir kadın önüne gelenle aşk yaşamaya kalkışabilir.

Maninin diğer ucunda da tam tersi depresyon (çökkünlük) vardır. Depresyonda ise mutsuzluk, karamsarlık, umutsuzluk, özgüven azlığı, değersizlik hissi, abartılı suçluluk veya pişmanlık duyguları, eskiden zevk alınan faaliyetlerden zevk alamama, iştahsızlık, uykusuzluk, ölüm ve intihar düşünceleri, nedeni açıklanamayan bedensel ağrılar gibi klasik depresyon belirtileri gözlenir. Bipolar depresyon her ne kadar Majör Depresyon (ünipolar depresyon) ile aynı belirtilere sahipse de çok daha şiddetli ve dirençli bir tablodur. Örneğin intihar riski bipolar depresyonda çok daha yüksektir.

Birbirlerine zıt bu iki tablo yatışma ve alevlenmelerle seyreder. Alevlenme dönemleri dışında kişi neredeyse tamamen normale döner. Hatta bazen tamamen iyileşenlere bile rastlanabilmektedir.

Manik Depresyon Belirtileri Manik Depresif Bozukluk, Manik Dönem Belirtileri Nelerdir?

Manik depresif bozukluk (bipolar bozukluk) manik dönem belirtileri genellikle aşırı olumlu duygu dönemi gibi görünen dönemdir.

Aşırı neşelilik (öfori): Ulu orta her yerde şarkı, türkü söyler, dans eder, insanlara takılır… Aşırı hareketlilik ve enerjik olma: Sürekli hareket halindedir, durdurulmaya çalışılınca da aşırı öfkelenir. Özgüvende absürt ve aşırı artış: Dünyanın bütün problemlerini çözebilecek derecede yetkin olduğuna inanır. Gülme ve güldürme isteği: Bulaşıcı bir komikliği vardır. Çevredeki insanları etkiler. Kontrolsüz cinsel istek artışı: Kendisini çok yakışıklı ya da güzel görebilir. Herkes ona aşıktır, hayrandır, geri çevrilemeyecek bir cazibesi vardır (erotomani). Bazen çok mazbut insanların bile kontrolsüz cinsel yaşantılarda bulunduğu gözlenebilir. Aşırı iyimser bir bakış açısı: Yaptığı her girişimin başarılı olacağına inanıp absürt yatırımlar yapar. Örneğin uygunsuz yerlerden arsalar alabilir… Aşırı dinçlilik hali: Çok az uyuduğu halde saatlerce uyumuş gibi dinç hisseder. Uyumamak için direnir. Düşüncede aşırı hızlanma, fikir uçuşması (konudan konuya atlama) ve çok konuşma: Çağrışımları hızlanmıştır, bir konuyu anlatırken başka bir konuya geçer, dikkati çok çabuk çelinir. Manik Depresif Bozukluk, Depresyon Dönem Belirtileri Durgunluk Düşük enerji Özgüven eksikliği Çok az konuşma Cinsel istekte azalma Sosyal ortamlardan kendini çekme Kendine bakmaktan kaçınma İçe kapanıklık hali Mutsuzluk Konsantrasyon düşüklüğü, odaklanamama Moral bozukluğu Yorgunluk hali
Majör Depresyon ve Manik Depresyon farkları nelerdir?

Manik depresyonla Majör depresyon arasındaki fark: Manik depresyonda mani ya da hipomani atağı oluşurken, Majör depresyonda sadece depresyonun oluşmasıdır.

O yüzden daha önceden manik atak geçirmiş olan kişide depresyon oluşursa buna manik depresyon ya da bipolar depresyon, önceden mani geçirmemişse Majör Depresyon ya da unipolar depresyon adı verilir.

Bazen depresyonla başlayıp sonradan mani görülen tablolar vardır.

Eğer bir depresyon atağı geçirmiş kişide sonradan mani gelişirse tanı otomatikman Bipolar Depresyon ya da Manik Depresyon olur.

Manik depresyonun depresif döneminde DSM-V’e göre Majör Depresyonun tanı kriterleri karşılanır (buraya majör depresyonun linki konulabilir).

Manik Depresyon ne kadar sürer?

Mani atağı tipik olarak 1-2 hafta içinde gelişir ancak günler ya da saatler içinde başlayan olgular da vardır. Hipomani, mani belirtilerinin süre ve şiddet olarak daha hafif seyrettiği ataktır. DSM-V’e göre mani tanısı için gerekli süre en az 1 hafta iken, hipomani tanısı için 4 ardışık gündür. Yani taşkınlık belirtileri bir hafta ve daha uzun süre devam etmişse mani, 4 gündür var ise hipomaniden bahsedilir.

Hepimizin çoşkulu, enerjik, heyecanlı, hareketli hissettiği dönemler olmuştur. Herkesi neşelendirdiğimiz, güldürdüğümüz, espriler yaptığımız, çok konuştuğumuz, hayata toz pembe baktığımız, sürekli ürettiğimiz, girişimde bulunduğumuz anlar vardır. Ancak bu durumun dozu biraz yükselmişse, günboyu ve günlerce sürer hale gelmişse bir hipomani ya da maniden şüphelenmek gerekir.

Manik epizotlar aylarca sürebilir ve tedavi edilmezse kişiye büyük zararlar verebilir. Vakit kaybetmeksizin tedaviye başlanması rahatsızlığın süresini kısaltacak ve bir an önce kişin hayatına dönmesini sağlayacaktır. Manik depresyonun en önemli özelliklerinden biri manik ya da depresif epizot tedavi edildikten sonra kişi normal haline dönebilmektedir. O yüzden tedavi sürecini geciktirmemek gerekir.

Manik depresyon tedavisi

Manik depresif bozukluk (bipolar bozukluk) manik atakların tedavisinde öncelik kişinin güvenliğindedir. Taşkınlık (mani) ataklarında kişi kendisi ve başkaları için tehlikeli olabilecek davranışlar sergileyebilir. O yüzden manik olgularda tedavi bir psikiyatri kliniğinde kişi emniyete alınmış bir şekilde başlatılmalıdır. Çoğu zaman manik dönemde kişiler hasta olduklarını kabul etmezler, yatışı ve tedaviyi reddederler. Bu da bazı hukukî sorunlara sebep olabilir. Bu noktada savcılık ya da polis nezaretinde yatışlar gerçekleştirilebilmektedir. Hukukî prosedürler tamamlandıktan kişi ambulansla evinden alınıp gerekli psikiyatri kliniğine sevk edilebilir.

Tedavide antipsikotik ilaçlar, duygudurum düzenleyicileri ve bazı anksiyolitikler kullanılır. Psikotik belirtilerle birlikte taşkınlığın çok şiddetli olduğu durumlarda EKT planlanabilir. EKT bu olgularda tedaviye cevap süresini hızlandırır. Kişi biraz sakinleştikten sonra da Bilişsel Davranışçı ve travma odaklı terapilerle desteklenmelidir.

Manik depresyonda mani ataklarını önemli yaşam olayları ve travmalar tetikleyebilmektedir. Hastanede yatış sürecinde bu travmaların işlemlenmesi, kişiyi hem güçlendirecek hem de psikiyatrik semptomların şiddetini azaltacaktır.

Mani (taşkınlık) düzeldikten ve taburculuktan sonra yaşadığı rahatsızlık ve hastane yatışları
kişide bir damgalanma ve örselenme etkisi yaratabilir. Kişi bu yüzden tedaviyi reddedebilir. Vakit kaybetmeksizin bu konuda psikoterapi desteğinin verilmesi gerekir.

Manik depresyonun depresif epizot tedavisinde yine antidepresanlar kullanılır. Ancak antidepresanlar manik geçiş riskini artırırlar. O yüzden bir psikiyatristin yakın takibinde ve mutlaka koruyucu ilaçlar nezaretinde verilmesi gerekir.

"
Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyon, sürekli üzüntü hali ve ilgi/istek kaybına neden olan bir duygudurum bozukluğudur. Majör depresyon ya da klinik depresyon olarak da adlandırılan hastalık, kişilerin duygu, düşünce ve davranışlarını olumsuz yönde etkileyen, zamanla normal günlük aktiviteleri dahi yapmakta zorlandıkları ciddi bir hastalıktır.

Ruhsal hastalıklar arasında en sık görülen ve en fazla işlevsellik kaybına neden olan depresyon, sık görülmesi nedeniyle gündelik yaşamda insanlar arasında sıkça telaffuz edilmektedir. Gündelik yaşamda insanlar zaman zaman kendilerini mutsuz, üzgün, karamsar hissedebilirler. Bu duyguların zaman zaman ortaya çıkması normaldir ve her mutsuzluk depresyon anlamına gelmemektedir. Depresyon tanısı koyabilmek için, sürekli üzüntülü olma hali, daha önceden zevk alınan şeylerden zevk alamama, genel isteksizlik ve ilgisizlik gibi belirtilerin en az iki hafta süreyle hemen her gün hissedilmesi gerekmektedir.

Depresyonun klinik belirtileri nelerdir?

Kişilerde derin bir üzüntü veya bunaltı ile birlikte düşünmede, konuşmada, hareketlerde ve fizyolojik işlevlerde yavaşlama görülür. Gelecek ve yaşadıkları anla ilgili yoğun bir karamsarlık, umutsuzluk, çaresizlik, kötümserlik duygu ve düşünceleri vardır. Hastaların düşünce içeriği genellikle geçmişte yaşanmış olumsuz anılar, bu anılarla ilgili pişmanlıklar ve gelecek ile ilgili kaygı, karamsarlık, umutsuzluk ile doludur. Zaman zaman tekrarlayan ölüm ve hatta intihar düşünceleri olabilir. Kişiler kendilerini suçlamaya meyillidirler. Özgüvenleri azalmıştır, kendilerini değersiz ve yetersiz hissederler. Kişiler arası ilişkilerde daha alıngandırlar ve kendilerini yalnız hissederler.

Depresyonda bedensel ve fizyolojik belirtiler çok sık görülür. Hastalar genellikle enerji azlığı, halsizlik, çabuk yorulmadan yakınırlar. Sabah yataktan dinlenmeden kalkar, yorucu bir iş yapmadan kendilerini bitkin ve yorgun hissederler. Çoğu kişide uyku düzeni bozulur, uykuya dalmakta güçlük, sık uyanma, aşırı uyuma, sabaha karşı uyanıp tekrar dalamama gibi problemler sık görülür. İştah değişiklikleri, iştahsızlık ya da aşırı yemek yeme olabilir. Yaşamın her alanına karşı yoğun isteksizlik olduğu gibi cinsel isteksizlik ve eylemde azalma da depresyonun olağan bir parçasıdır. Konsantrasyon güçlüğü, dalgınlık, dikkat azalmasına bağlı gelişen unutkanlık sık karşılaşılan belirtilerdir.

Depresyon tanısı nasıl konur?

Tanı hastadan alınan iyi bir öykü ve ruhsal durum muayenesi ile konur. Depresyon tanısı koyabilmek için yukarı bahsedilen belirtilerin tamamının bulunması gerekmez. Bu belirtilerden bir bölümü kişinin işlevselliğini bozacak kadar ağır ise ve başka nedenlere bağlanamıyorsa tanı konur. Depresyonun şiddetini belirlemek ve tedavi sürecinde ilaçlara verilen yanıtı değerlendirmek amacıyla Beck Depresyon Ölçeği ve Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği kullanılmaktadır.

Depresyonun nedenleri nelerdir?

Birçok psikiyatrik hastalıkta olduğu gibi depresyonun da tek bir nedeni yoktur. Biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin her biri depresyona neden olabileceği gibi bunların birleşimi sonucu da depresyon gelişir. Depresyonun belirgin bir neden veya tetikleyici olmadan ortaya çıkması durumunda endojen depresyon olarak adlandırılır.

Depresyon çeşitleri nelerdir?

Depresyona bağlı ortaya çıkan belirtiler kişiden kişiye farklılık gösterir ve birçok şekilde karşımıza çıkabilir.

Melankolik depresyon: Bu depresyon türünde bireyler zevk alma duygularını kaybederler, önceden yapmaktan çok keyif aldıkları şeyleri yapmaktan kaçınırlar, genellikle sabah erken uyanma ve kötü hissetmekten yakınırlar. Sürekli hissettikleri duygular ise üzüntü, mutsuzluk, kaygı, aşırı suçluluk düşünceleridir. Atipik depresyon: Bu depresyon türünde kişilerin ruh hali genellikle olumlu yaşam olaylarıyla geçici düzelmeler gösterir. Uyku miktarı ve iştah artmıştır. İnsan ilişkilerinde aşırı duyarlılık vardır. Genellikle kişi depresyonda olduğunun farkında değildir, yakınları tarafından fark edilir. Tedavi edilmezse kronikleşme olasılığı fazladır. Psikotik özellikli depresyon: Ağır depresyon belirtilerine ek olarak hezeyanlar ve halüsinasyonlar görülür. Psikotik özellikli depresyon geçiren hastaların bir kısmı ileriki dönemde mani dönemleri geçirerek, tanıları bipolar bozukluğa dönebilmektedir. Postpartum depresyon: Doğumdan sonraki 1 yıllık süreçte herhangi bir zamanda ortaya çıkabilirse de en sık doğum sonrası ilk 3 haftalık dönemde görülür. Postpartum depresyon annenin günlük işlerini yapmasını, bebeğe bağlanmasını ve bakımını imkansız hale getirebilir. Mevsimsel özellikli depresyon:Hastalığın her yıl sonbahar ve kış aylarında yineleyip, ilkbahar ve yaz aylarında iyileştiği depresyon türüdür. Kronik depresyon: Depresyon belirtilerinin daha hafif şiddette ve en az 2 yıl süreyle devam ettiği depresyon türüdür. Distimi olarak da adlandırılır. Sürekli bir mutsuzluk ve keyifsizlik hali vardır ancak kişi gündelik işlerini yürütebilir. İşlevsellik tam anlamıyla bozulmamıştır, ancak performansının altında çalışır.
Depresyonun tedavisi nasıl yapılır?

Depresyon tedavisinde ilaçlar ve psikoterapi yaygın kullanılan tedavi yöntemleridir. Günümüzde tedavi büyük ölçüde antidepresan ilaçlarla yapılmakla birlikte psikoterapinin yeri büyük ve çoğu hastada gereklidir. Tedavi yöntemlerinin yanı sıra sosyal destek de tedavi sürecinin olmazsa olmazıdır.

Depresyon tedavisi genellikle ayaktan tedavi şeklinde yürütülür ancak kişide yoğun intihar düşüncelerinin olduğu, kendisine ve çevresine zarar verme riski olduğu, yiyip içmediği, konuşmadığı, fiziksel durumunun kötüye gittiği ağır depresyon gibi durumularda yatarak tedavi önerilmektedir.

Depresyon tedavisi uzun süren bir tedavidir. Tedavide en önemli sorunlardan biri hastaların tedaviyi yarıda bırakmasıdır. Tedavinin başlangıcında, hastalara antidepresan ilaçların 2 haftadan sonra etki göstermeye başladığı, ilk 2-3 hafta sabretmeleri gerektiği, en az 6 ay boyunca tedavinin süreceği ve iyi hissettikleri dönemlerde ilacı kendi başlarına bırakmamaları gerektiği bilgisini verilmelidir. Tedavinin yarıda bırakıldığı durumlarda tekrarlama olasığı oldukça yüksektir. Hastalığın yineleme olasılığını azaltmak için tedavinin tamamlanması oldukça önemlidir.

Depresyon Nedir? One Dose

Depresyon Nedir? One Dose

Depresyon Nedir?

Majör depresyon, majör depresif bozukluk veya klinik depresyon olmak üzere farklı türleri bulunan depresyon, bir ruh hali bozukluğudur. Depresyon kişinin hislerini, düşüncelerini veya davranışlarını etkileyen bir hastalıktır. Ayrıca hastalığın sonucunda uyku, yemek yeme veya çalışma gibi günlük aktivitelerde de değişiklik olabilir.

Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyon hastalığı sonucunda farklı belirtiler ortaya çıkabilir. Ortaya çıkan depresyon belirtileri hastalığa tanı koymada yardımcı olabilir. En az iki hafta boyunca var olan ve günün büyük bir bölümünde, hemen hemen her gün ortaya çıkan bazı belirti ve semptomlar depresyonu işaret ediyor olabilir. Bu belirtilerden bazıları şu şekildedir:

Üzgün veya endişeli ruh hali, Umutsuzluk veya karamsarlık duyguları, Sinirlilik, hayal kırıklığı veya huzursuzluk oluşması, Suçluluk, değersizlik veya çaresizlik hissi, Hobilere ve etkinliklere karşı ilgi veya zevk kaybı, Sürekli yorgun hissetme, Konsantrasyon, hatırlama veya karar vermede zorluk yaşanması, Uykuya dalmakta zorluk, sabah erken uyanma veya fazla uyuma, İştahta azalma ve eşlik eden kilo kaybı, Açık bir fiziksel nedeni olmayan ve tedavi ile geçmeyen fiziksel ağrılar veya sızılar, baş ağrıları, kramplar veya sindirim sorunları, İntihar düşünceleri veya intihar girişimleri, Artan öfke veya sinirlilik hali, Yalnızlık hissi, İçine kapanık olmak, Sigara veya alkol kullanımının artması, Aileden ve arkadaşlardan izole olmak, İş ve aile sorumluluklarını yerine getirememe veya diğer önemli rolleri görmezden gelme, Cinsel istek ve performansla ilgili sorunlar. Depresyon her yaşta ortaya çıkabilen bir hastalık olmakla birlikte genellikle yetişkinlik çağında ortaya çıkar. Depresyon sebepleri kişiden kişiye göre farklılık gösterebilir. Özellikle orta yaşta veya ileri yaşta, diyabet, kanser, kalp hastalığı ve parkinson hastalığı gibi hastalıklarla birlikte depresyon ortaya çıkabilir. Bu koşulların olması mevcut hastalığın daha da ilerlemesine ve depresyon sonucu oluşan semptomların artmasına neden olabilir. Hastalığın depresyona neden olan faktöre ve depresyonun şiddetine göre farklı türleri vardır: Majör Depresyon: Çoğu zaman en az iki hafta süren, günlük aktiviteleri engelleyen depresif ruh hali veya ilgi kaybı gibi semptomları içeren türüdür. Kalıcı Depresif Bozukluk: Distimi veya distimik bozukluk olarak da adlandırılan kalıcı depresif bozukluk genellikle en az iki yıl olmak üzere çok daha uzun sürebilir. Perinatal Depresyon: Hamilelik duygu durum değişikliklerinin yaşandığı hassas bir dönemdir. Hamilelik sırasında veya sonrasında ortaya çıkan bu duruma perinatal depresyon denir. Mevsimsel Affektif Bozukluk: Bazı mevsimlerde ortaya çıkan ve mevsim bitişlerinde kaybolan depresyon türüne mevsimsel affektif depresyon denir. Bu türü genellikle sonbahar ayının sonlarında veya kış ayının başlarında ortaya çıkabilir. İlkbahar ve yaz aylarında semptomların kaybolmaya başlaması ile birlikte mevsimsel affektif depresyon iyileşebilir. Psikoz Belirtileri Olan Depresyon: Hastalığın bu türü kişinin sanrılar (rahatsız edici yanlış sabit inançlar) veya halüsinasyonlar (başkalarının duymadığı veya görmediği şeyleri duyması veya görmesi) gibi psikoz belirtileri yaşadığı ciddi bir depresyon şeklidir. Depresyon tedavi edilebilir bir hastalıktır. Tedavi için erken tanı almak oldukça önemlidir. Erken tanı alan hastalarda tedaviye erken başlama şansı vardır ve böylece hastalığın ilerlemesi de engellenebilir. Stresli ortamlar, ailesel sorunlar ve yasaklı madde kullanımı gibi faktörler depresyon tetikleyicileri arasındadır. Hastalığı tetikleyen bu tür faktörlerin giderilmesi de uygulanacak tedavide etkili olabilir. Depresyon genellikle ilaç, psikoterapi veya ikisinin bir arada kullanılması ile tedavi edilebilir. Depresyon hastalığından her birey aynı şekilde etkilenmeyebilir. Bu nedenle hastalık için herkese uyan tek bir tedavi yöntemi yoktur. Hastalığı tedavi etmek için uygulanacak olan yöntemin bir doktor tarafından planlanması tedavinin etkili olabilmesi için oldukça önemlidir. Depresyonla ilgili doğru bilgi sahibi olmak ve uygun tedavi yöntemini belirlemek için bir sağlık kuruluşuna başvurmak gereklidir. One Dose Health 7/24 ulaşabilir sağlık uygulamalarıyla online sağlık danışmanlığı hizmeti sunar. Böylece bulunduğunuz ortamdan online doktor görüşmesi yapmak mümkün hale gelir. Bu durum online tedavi olmaya olanak tanır."
Depresyon Nedir, Belirtileri Nelerdir, Nasıl Tedavi Edilir? | Kolan Hospital

Depresyon Nedir, Belirtileri Nelerdir, Nasıl Tedavi Edilir? | Kolan Hospital

Depresyon: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Anasayfa Sağlık Rehberi Depresyon Nedir, Belirtileri Nelerdir, Nasıl Tedavi Edilir? Depresyon Nedir, Belirtileri Nelerdir, Nasıl Tedavi Edilir? Güncellenme Tarihi: 27 Aralık 2022 Uzm. Psikolog Ömürcan BOZKUŞ Sağlık

İÇİNDEKİLER DEPRESYON NEDİR?, BELİRTİLERİ NELERDİR?, NASIL TEDAVİ EDİLİR? NASIL TEDAVİ EDİLİR? DEPRESYON NEDİR?, BELİRTİLERİ NELERDİR?, NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Depresyon (çökkünlük), derin üzüntü içinde olma, bazen üzüntü ve anksiyetenin birlikte görüldüğü ruh hali ile konuşma, düşünme, hareketlerde yavaşlamanın olduğu değersiz, karamsar, güçsüz, keyifsiz, isteksiz ve küçük hissetme duygu ve düşünceleriyle kişinin işlevselliğinin ve hayat kalitesinin bozulması durumudur.

Çökkünlük belirtilerini zaman zaman hayatımızda yaşarız. Ancak bu belirtileri anlamlı olarak değerlendirebilmemiz için, belirtilerin yoğunluğu ve süresi dikkat etmemiz gereken noktalardır. Bu bulgular birçok psikolojik ya da psikolojik olmayan hastalıkta da görülebilmektedir.

Bu nedenle birincil ve ikincil olmak üzere iki ayrı başlıkta ele alınması uygun olmaktadır.

Birincil depresyon: Bedensel ya da başka bir psikolojik hastalığa bağlı olmadan beliren depresyondur. İkincil depresyon: Bedensel ya da başka bir psikolojik hastalığa veya madde/ilaç kullanımına bağlı ikincil olarak ortaya çıkan depresyondur. Bu tanımlamaya göre altta yatan hastalığın iyileşmesi veya kullanılan ilaçların ya da maddenin kesilmesi ile depresyonun geçmesi beklenir.

Başka bir hastalığa ve madde/ilaç kullanımına bağlı olmayan depresyon hafif, orta ve ağır derecelerde görülüp ve en az iki haftalık süreçte kişinin günlük hayatında belirgin olarak işlevselliğinde değişim olarak görülmektedir.

DSM-5’e göre, en az biri çökkün duygudurum, ilgi kaybı ya da zevk almamanın da bulunduğu en az beş belirtinin veya daha fazlasının olması majör depresyonu açıklayan semptomlardır. Diğer belirtiler ise,

Çökkün ruh halinin kişinin günün çoğunluğunu kapsaması
Üzgün, iç acısı çekme, umutsuz, amaçsız, boşlukta yaşıyor gibi hissetme
Ağlamaya yakın olma ve çevresindekilerin de bu durumu fark etmesi
Öz bakımında azalma, davranışlarda ve konuşmada yavaşlama
İlgi alanı olan aktivitelere karşı ilgisinin azalması ve artık zevk almadığını hissetmesi
Kendisini durduk yere aşırı suçlu hissetmesi, çaresiz ve umutsuz olarak hayatını değerlendirmesi, geçmiş yaşamda yaşaması, pişmanlığın ve gelecek korkusunun hakim olması,
Kişinin özsaygısının azalıp, kendini değersiz, işe yaramaz ve küçük görmesi böylelikle cezayı hak ettiği düşüncesi ve yineleyen ölüm düşünceleri, intihar girişimi veya intihar planı
Kendini yorgun, halsiz, güçsüz, enerjisinin tükenmiş olduğunu hissetme, yataktan dinlenemeden kalktığını ifade etme, cinsel isteksizlik yaşama
İştahın azalmasıyla birlikte istemsiz kilo verme bazı kişilerde ise tam tersi aşırı yeme isteğiyle beraber kiloda artış görülmesi
Uyku düzeninin bozulup, uyku kalitesinin düşmesi, uykuya dalmada güçlük, uykunun bölünmesi, erken uyanma ya da tam tersi aşırı uyuma
Düşünmekte ve odaklanmada zorluk çekme, kararsız kalma, unutkanlık yaşama NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Psikoterapi ve ilaç tedavisi tedavi seçenekleridir. Ağır seyreden depresyonda ilaç tedavisi gereklidir. Ancak kişi ilaç tedavisinden sonra, psikoterapi alabilecek düzeye geldiğinde kişiyi anlamaya, yardımcı olmaya yönelik terapötik bir yaklaşımla kişinin depresyonun nedenini anlaması ve terapide öğrendiği tekniklerle depresyonu yönetebilir olması, böylelikle daha kaliteli bir yaşam sürmesi psikoterapinin hedefidir.

"
Depresyon Belirtileri Nelerdir? Büyük Anadolu Hastanesi

Depresyon Belirtileri Nelerdir? Büyük Anadolu Hastanesi

Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Çağımızın rahatsızlıklarından biri de depresyon. Üstelik depresyon belirtileri her yaş grubunda görülmekte. Ayrıca yaşam kalitesini büyük ölçüde etkileyen ruhsal bunalım belirtileri karşısında neler yapılması gerektiğini bilen kişi sayısı da az. İşte depresyon hakkında bilinmesi gerekenler ve alınabilecek önlemler:

Depresyon Nedir?

Majör depresif bozukluk olarak da geçen depresyon, kişinin davranışlarını, hislerini ve düşüncelerini olumsuz etkileyen ciddi bir tıbbi hastalıktır. Majör depresyon belirtileri arasında kişi sürekli üzüntü halindedir ve normalde zevk aldığı durumlarda dahi keyifsiz hisseder. Depresyon fiziksel belirtileri de bulunur.

Depresyon Türleri Nelerdir?

Depresyon belirtileri ve tedavileri yaşanan depresyon türü ile yakından ilgilidir. Bunlar aşağıdaki gibidir:

Adet öncesi huzursuzluk (premenstrüel sendrom) Atipik depresyon belirtileri Çocukluk ve ergenlik depresyonu Doğum sonu depresyonu Kronik depresyon belirtileri Majör depresyon Maskeli depresyon Melankoli Mevsimsel depresyon Minör depresyon belirtileri Nörotik-reaktif depresyon Psikotik depresyon belirtileri Tekrarlayıcı kısa depresif bozukluk Yaşlılık depresyonu

Depresyon Belirtileri Nelerdir?

“Depresyon belirtileri nedir?” sorusu merak edenler için şu şekilde yanıtlanabilir:

Değersizlik ve suçluluk hissi Rutin aktivitelere olan ilginin ve zevkin azalması İntihara eğilim Aşırı yemek yeme ya da iştahsızlık Konsantrasyon kaybı Kararsızlık Konuşma ve hareketlerde yavaşlama Sürekli üzgün olma Sürekli yorgun olma Uyku problemleri (Uyumada zorlanma, aşırı uyuma ya da sık sık uyanma gibi)

Peki ağır depresyon belirtileri nelerdir? İlk zihinsel, fiziksel ve psikolojik semptomlar yaratan ağır depresyon belirtileri ise kişinin hayatında keyif almamaya başlaması ve rutin işlerini yapamamasıdır.

Depresyonun Nedenleri Nelerdir?

Depresyon belirtileri nelerdir hakkında bilgi kadar bu durumun nedenleri de merak edilir. Bu durumun yaşanmasında en etkili olan nedenlerden biri beyindeki kimyasal dengenin bozulmasıdır. Beyindeki frontal lob’un zarar görmesi kişinin depresyona girmesine neden olur. Bu bölge kişinin duygu durumunu, yargılarını, olaylar karşısındaki çözümlerini ve hedeflerini etkiler. Bu bölgeden kaynaklı depresyon belirtileri erkek, kadın ve çocuklarda görülebilir. Kişinin yeni doğum yapması, alkol ve madde bağımlılığı, sevilen birinin ölümü gibi durumlar bu bölgeyi etkiler. Depresyonun bir diğer nedeni de genetik aktarımdır.

Depresyon Genellikle Kimlerde Görülür?

“Depresyon belirtileri nedir nasıl tedavi edilir?” sorusu kadar bu durumun genel olarak kimlerde görüldüğü de merak edilenler arasında. Yapılan araştırmalara göre toplum genelinde en az 1 kere depresyon yaşanma oranı %15 ile %20 arasında. Bunun yanında kadınlarda görülme oranı ise daha yüksek. Şöyle ki her 4 kadından 1’i yaşamının bir döneminde en az bir kez depresyon durumunu yaşamakta. Kadınlarda daha yaygın görülmesinin nedenleri arasında kadının regl döngüsü yaşaması, gebelik geçirmesi bulunur. Bu durumlar kişinin hormonal dengesini direkt olarak etkiler.

Depresyon Tanısı Nasıl Konur?

“Depresyon tanısı nasıl konur? Depresyon nasıl geçer?” diye merak ediyorsanız bu durumun psikiyatride iyi tanımlanmış bir hastalık olduğunu bilmelisiniz. Tanılama ise hastadan alınan kapsamlı öykü ile olur. Bunun yanında depresyon belirtileri testi de tanıda kullanılır.

Depresyon Nasıl Tedavi Edilir?

Depresyon belirtileri ve tedavisi için çeşitli psikoterapi yöntemleri var. Bu yöntemlerden en yaygın kullanılanı ise bilişsel davranışçı terapi. Psikoterapist bu yöntemde depresyona sebebiyet veren etkenleri hasta ile iş birliği yaparak inceler. Böylelikle kişinin yaşadığı olumsuz düşünceler değiştirilmek amaçlanır. Depresyon tedavisinde kullanılan bir diğer tedavi yöntemi de EMDR terapisidir. Genel olarak travmadan kaynaklanan depresyon tedavisinde kullanılır. Bu yöntemde kişinin yaşadığı olumsuz duygularda güzel değişimler yaşanabilir. EMDR ile kişiyi depresyona sevk eden olumsuz anılar ve olaylar keşfedilir ve bunlar olumlu olanlarla değiştirilir. Bu yöntemlere ek olarak yoga ve meditasyon gibi kişiyi dengede tutan aktiviteler de uygulanır. Kişide dirençli bir depresyon durumu varda psikiyatrist eşliğinde ilaç tedavisi de uygulanır.

Depresyon İçin Risk Faktörleri Nelerdir?

Anksiyete ve depresyon belirtileri için risk faktörleri aşağıdaki gibidir:

Anksiyete Ayrı yaşam ve boşanma Bazı ilaçlar Çocukluk döneminde cinsel veya fiziksel istismar öyküsü Daha önce depresyon yaşama Ebeveynin erken kaybı Hormonal değişiklikler İşsizlik Kadın olma Kişilik Madde ve alkol kullanımı Tıbbi durumlar Depresyonda Cinsiyet Farklılığı

Kadınlarda depresyon belirtileri erkeklere göre 2 kat fazladır. Bunun en önemli nedenlerinden biri erkeklerin yaşadığı durumu değişik eylemlerle ifade etmesidir. Erkeklerde depresyon belirtileri ve etkilerinin kadınlara göre daha az olmasının diğer bir nedeni de hormonal nedenlerdir. Kadınların regl olması, doğum yapması gibi durumlar hormon dengesini direkt olarak etkiler. Ek olarak kadınların fiziksel ve cinsel istismara daha çok maruz kalması da bunda bir etkendir.

Depresyon Tekrar Eder mi?

“Depresyon belirtileri nelerdir nasıl tedavi edilir?” sorusu kadar bu durumun tedavi edildikten sonra tekrar edip etmediği de merak edilir. Depresyon tekrar eden bir hastalıktır. Bu tekrara neden olan risk faktörleri ise şöyledir:

Aile öyküsü Alkol ve madde kullanımı Anksiyete Daha önce depresyon geçirme Depresyonun 60 yaş üzerinde yaşanmış olması Kronik depresyon yaşama "
Depresyon Belirtileri

Depresyon Belirtileri

Depresyon Belirtileri

Psikiyatrik olarak depresyon tanısı, doğrudan hastayla görüşme, klinik gözlem, aile üyelerinden alınan bilgi ve diğer yan bilgilerle (tıbbi kayıtlar gibi) konur.

Haftalar hatta günler içinde gelişen depresyon çoğu kez psikososyal bir stresi takiben ortaya çıkar. Sevilen birinin ölümü, boşanma, önemli bir ilişkinin bitmesi, iş kaybı, büyük maddi kayıplar en önemli psikososyal stres kaynaklarıdır.

Psikiyatri kliniğine başvuran hasta huzursuz (disforik) bir ruh halinden bahsediyor, çökkün, kederli, hüzünlü, umutsuz, çaresiz, sinirli, keyifsiz, endişeli, tasalı, değersiz, cesaretsiz gibi ifadeler kullanıyorsa depresyon tanısı kolayca konabilir. Bunları net olarak ifade etmeyen bir hastada, psikiyatrist diğer belirtileri sorgular. İştahsızlık veya kilo kaybı, uykusuzluk, yorgunluk, enerji düşüklüğü, ajitasyon ya da retardasyon, cinsel ilgi kaybı, günlük olağan faaliyetlere kayıtsızlık, değersizlik ve suçluluk duyguları, düşünememe, herhangi bir konuya odaklanmama, tekrarlayıcı ölüm ya da intihar düşünceleri psikiyatrist tarafından sorgulanması gereken diğer depresyon belirtileridir.

Çökkün duygudurum depresyon belirtileri içinde karakteristik bir bulgudur. Her şeyin değersiz, hayatın anlamsız, geleceğin umutsuz ve hiç düzelmeyecek gibi algılandığı psikolojik ruh hali çökkün duygulanımı tarifler.

Ünlü psikiyatristlerden Lehmann, depresyon belirtilerinden hüzünlülük, psikomotor yavaşlama ve bilişsel inhibisyonu (düşünce kıtlığı) en ön sıraya almaktadır. Mutsuzluk, suçluluk, değersizlik, ruhsal acıdan oluşan çökkün duygulanım, enerji kaybı ve anksiyete (sıkıntı) ise depresyonun psikolojik belirti üçlüsüdür.

Bir diğer psikiyatri otörü Hamilton ise çökkün duygulanım, suçluluk ve intihar düşüncelerini en tipik depresyon belirtileri olarak bildirmektedir.

Sosyal ilgi azlığı ve sosyal çekilme ile birlikte ağlamaklı konuşma, acınacak bakışlar, kırışık alın, düşük kaşlar, sarkık dudaklar, düşük omuzlar, kamburumsu öne bakan bir postür ve bezgin bir görünüm depresyonun tipik bedensel görünümünü tarifler. Bu görüntü psikiyatristi tanıya götürecek en önemli depresyon belirtilerindendir.

Zevk, ilgi ve enerji azalması depresyon için tanı koydurucu belirtilerdendir. Kişisel yetersizlik duyguları belirgin biçimde artmıştır. Manevi suçluluk duyguları, bireysel pişmanlık ve suçluluklara göre daha azdır. Depresyondaki kişi dünya, çevre, uygarlık ile endişelenmek yerine kendi varlığı hakkında kaygılıdır. Mesleki yetersizlik, uygunsuz yatırım, sorumsuzca alınmış kararlar, ideallerini gerçekleştirememe duyguları bireyin benliğini sarmıştır.

Ağrı, hazımsızlık, uykusuzluk, kabızlık, kilo verme, cinsel işlev bozukluğu, halsizlik gibi bedensel yakınmalar da önemli depresyon belirtilerindendir.

Depresyon kliniği yerleşmeden önce birçok hastada sıkıntı, huzursuzluk, çalışma isteğinde azalma, insiyatif kullanmada isteksizlik, yorgunluk ve uykusuzluk, dikkatsizlik, sosyal aktivitelerden kaçınma, ilgi azalması görülmektedir. Bu belirtilerin tanınması erken tanı için faydalı olabilir.

Depresyonun en temel belirtisi olan çökkün duygulanımda başlangıçta hastaların duygulanımlarında bir sığlaşma olur. Duruma uygun tepki veremezler, şakalara gülmezler, bazı mutlu olaylara sevinemezler. Grup neşe içinde iken sanki orada değilmiş gibidirler.

Depresyonun ilerleyen dönemlerinde birey her şeye olumsuz yanından bakmaya başlar. Yarıya kadar dolu bardağın hep boş tarafını görür. Mutsuz, karamsar ve hüzünlü düşüncelerle doludur. Ağlamaya eğilim artmıştır. Dokunsan ağlayacak hale gelinir.

Depresyon derinleştikçe her şey anlamsız ve değersiz, gelecek umutsuz, geçmiş yararsız bir hale bürünür. Hasta hiçbir zaman iyileşemeyeceği duygusundadır. Psikiyatristi boşa zaman harcamaktadır, onda artık hiç ümit yoktur. Hasta bunları düşünse de çoğu kez açıkça ifade etmez.

Depresyonun karakteristik belirtilerinden biri de düşük benlik saygısıdır. Hasta kendini hatalı hisseder, biraz çaba gösterse durumu düzeltebileceğine inanır, fakat bu çabayı gösteremediğini düşünerek kendine kızar. Depresyondaki bir hastaya “iradeni kullanmıyorsun”, “kendini toplamıyorsun”, “hiç gayret göstermiyorsun” tarzındaki yaklaşımlar yapıcı zannedilirken bir çuval inciri berbat edecek yıkıcı yaklaşımlardır. Yakın çevrenin iyilik zannıyla yaptığı bu bilinçsiz tavsiyeler depresyonu pekiştirmekten başka bir işe yaramayacaktır.

Suçluluk duyguları bazı hastalarda hezeyan derecesine ulaşır. Bu hastalar ısrarlı biçimde günahkâr olduklarına ve yaşadıklarının günahlarının bir cezası olduğuna inanırlar. Bundan dolayı yaşamaya bile layık değildirler. Bu duygu depresyonlu bireyleri intihara götürebilir.

Depresyondaki kişi günlük aktivitelere ilgisizdir, yapılanları anlamsız ve boş bulur. Geçmişte zevkle yaptığı her iş onun için artık bir yüktür. Her şeyden kolayca sıkılır, kararlar ertelenir, küçük işlerde bile büyük kararsızlıklar yaşanır. İşler önce ertelenir, biriken işleri yapmaktan da bir süre sonra tamamen vazgeçilir.

Sürekli halsizlik, yorgunluk ve güçsüzlük depresyonlu hastaların önemli problemlerindendir. Hareketler yavaşlamış ve monotonlaşmıştır. Zaman içinde konuşmak bile hasta için yük halini alır.

Psikiyatriye birçok hasta sadece iç sıkıntısı, sürekli bir huzursuzluk duygusu ile başvurur. Gerginlik ve gevşeyememe en büyük şikâyetleridir. Tahammülsüzlük, ani öfke patlamaları gözlenebilir.

Uyku bozukluğu genellikle uykuya dalma zorluğu olarak kendini gösterir. Sabah erken uyanma, uykunun sık sık bölünmesi, yüzeysel ve doyurucu olmayan uyku tipiktir. Birçok hasta kötü rüyalardan yakınır. Rüyalardan o derece etkilenir ki tamamen rüyanın tesirinde, yorgun ve bitkin olarak uyanır.

Bazı depresyon vakalarında aşırı yeme görülmekle birlikte genellikle iştahsızlık, ağızda tatsızlık ya da acı bir tat söz konusudur. Hastalar yemekten tat alamadıklarından, yiyeceklerin saman gibi geldiğinden yakınırlar. Ağır vakalar yeme reddine kadar gidebilir.

Depresyonda gün içinde dalgalı bir seyir söz konusudur. Bir an iyi iken inanılmaz kötü bir duruma geçiş olabilir. Bu durum bir günde dört mevsimi yaşamak olarak tasvir edilir. Kendini kötü hissetme en çok sabahları olur. Atipik depresyonda ise hastalar akşamları kötü hissederler.

Cinsel istek kaybı, azalmış libido, yetersiz orgazm ve sertleşme sorunları depresyonun cinsel belirtileridir.

Depresyonda “hep ya da hiç” tarzı düşünce yapısı vardır. Psikiyatristler arasında, bu düşünce yapısının neden mi, sonuç mu olduğu hakkında fikir ayrılığı vardır. “Beğenilmiyorsam değersizim demektir”, “Birinden alacağım bir yardım beni ona bağımlı yapar”, “Herhangi bir yanlışlık ve kusurum, birçok ayıbım olduğunu gösterir”, “En iyisini, en güzelini yapamayacak olduktan sonra onu yapmanın bir anlamı olamaz” gibi düşünceler depresyondaki ya hep ya hiç tarzı düşüncelere örnek verilebilir.

Görüldüğü üzere depresyon belirtileri çok çeşitlidir ve bireyden bireye farklılık gösterebilir. Pek çok psikiyatri araştırmasına göre hastaların yarıdan çoğunda çıkan belirtileri şöyle özetleyebiliriz. Görülme sıklığına göre,

1) Enerji düzeyinde azalma

2) Konsantrasyonda zayıflama

4) Uykuya dalmada güçlük

5) İlgi, istek kaybı

6) Aktivitelere başlama güçlüğü

8) Kızgınlık hissi

9) Düşüncede yavaşlama

11) Erken uyanma

12) İntihar düşünce ya da planları

14) Ağlama isteği, kolay ağlama

15) Hareketlerde yavaşlama

17) Hiç iyileşmeyeceğim duygusu

18) Başlamış faaliyetleri bitirme güçlüğü

19) Kendine aşırı acıma

20) Cinsel enerjide azalma

Psikiyatrist Emine Filiz Uluhan, Antalya Psikiyatri Merkezi, Depresyon Tedavisi Antalya.

« Depresyonda İlaçsız Tedavi Anksiyete İle İlgili Kavramlar »