Ağımızın Hastalığı Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri

Ağımızın Hastalığı Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri

Çağımızın Hastalığı Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri

Kişinin psikolojik olarak kendini iyi hissetmediği, uzun bir dönem yaşadığı ve günlük yaşamını ciddi boyutta etkileyen depresyon belirtileri, psikolojik bir rahatsızlığa işaret eder. Bu psikolojik rahatsızlık kişinin motivasyon eksikliği, mutsuzluk, değersizlik, kararsızlık, suçluluk yaşamasına ve hatta ölümü düşünmesine neden olabilir. Kişinin bu belirtilerle yaşadığı durumun tanı alabilmesi için belirtilerin minimum 2 hafta sürmesi, kişinin yaşamdan dikkat çeken bir biçimde kopması gerekir. Bu nedenle birkaç gün boyunca süren mutsuzluk ya da can sıkıntısı depresyonla karıştırılmamalıdır.

Depresyon Nedir?

“Depresyon nedir?” sorusu merak edenler için şu şekilde yanıtlanabilir: Kişide sürekli üzüntü, günlük yaşama ilgi kaybı ve duygu durum bozukluğu yaratan durum depresyondur. Depresyonda olan kişiler bu durumdan yalnızca düşüncelerle değil fiziksel olarak da etkilenir. Bu nedenle rutin yaşamda sorunlar yaşanabilir ve yaşam kişi için çekilmez hale gelebilir. Ancak kişi bu durumda gerekli tedavi ile kurtulabilir. Genellikle 20-30 yaşlarında başlayan depresyon esasında her yaşta görülebilir. Erkeklere oranla kadınlarda da daha sık rastlanır.

Depresyon Türleri Nelerdir?

Depresyon çeşitleri bulunur ve belirtiler bu çeşitlere göre farklılık gösterir. Bunlar aşağıdaki gibidir:

Atipik Depresyon: Atipik depresyon durumunda kişide iştahta artış, ani duygu değişimi, aşırı uyuma, aniden ve hızlı kilo alma, bacak ve kollarda ağırlık, eleştirilme ve reddedilme korkusu görülür. Bipolar Bozukluk (Manik-Depresif Bozukluk): Bu durum çökkünlük ve taşkınlık dönemleri halinde yaşanır. Çökkünlük dönemi depresyon ve taşkınlık dönemi de mâni olarak adlandırılır. Bipolar bozukluğun bir evresi olarak görülen manik depresif bozukluk tek uçlu depresyona göre daha yaygın olarak görülür. Manik depresif bozukluk depresif, normal duygudurum ve manik evrelere ayrılır. Distimi Depresyon (Süreğen Depresif Bozukluk): Bu durum kronik olarak yaşanır ancak daha hafiftir. Bu durumu yaşayan kişiler 2 yıllık bir süreçte zamanlarının yarısından fazlasında depresif hisseder ya da rutin yaşamda sık tekrar ettikleri eğlencelerden daha az zevk alırlar. Doğum Sonrası (Postpartum) Depresyon: Doğumdan sonra 2. ve 8. haftalar içinde başlar. Bu durum 2 hafta ile 1 yıl kadar sürebilir. Bu süre kişi özelinde farklılık gösterir. Bu durum uykusuzluk ve yorgunlukla kendini gösterir. Diğer belirtileri ise günlük yaşama ilginin azalması, uyku sorunları, yeme davranışlarında farklılık, yorgunluk, suçluluk hissi, çocuğun bakımında zorlanma, özgüven eksikliği ve konsantrasyon güçlüğüdür. Tedavi edilmemesi durumunda 3 ay ile 1 yıl arasında kendiliğinden düzelir. Katatonik Özellikli Majör Depresif Bozukluk: Genellikle motor davranışlardaki bozukluğu ve diğer belirtileri içerir. Nadir görülen bu durum genel olarak şiddetli yaşanır. Bu durumu yaşayan bireylerde nedensiz kas hareketleri, başkalarının söz ve davranışlarını tekrar etme, alışılmamış beden pozisyonları ve hiç konuşmama görülür. Majör Depresyon: En yaygın görülen ve tipik yaşanan depresyon durumudur. Kişinin yaşadığı tek bir semptom bile haftalar ya da yıllar sürebilir. Depresyon çeşitleri arasında en şiddetli türüdür ve kendiliğinden düzelmesi mümkün değildir. Mevsimsel Depresyon: Atipik depresyon ile benzerdir ve mevsimsel farklılıklara bağlı olarak ortaya çıkar. Mevsimsel evre geçtiğinde genellikle kişide iyileşme görülür. Siklotimik Bozukluk: En az 2 yıl sürer. Bu süre sayısız duygudurum dalgalanmalarıyla ilerler. Tanı alması zor bir depresyon türü olması ile dikkat çeker. Zor tanı almasına erken yaşlarda başlaması, klinik bulgularının çeşitlilik göstermesi, belirtilerinin belirlenmesinin güç olması neden olur. Depresyon Belirtileri Nelerdir?

“Depresyon belirtileri nelerdir?” sorusu aşağıdaki gibi yanıtlanabilir:

Benlik saygısının azalmış olması, Cinsel isteksizlik yaşama, Aşırı uyuma ya da uyku problemleri, Değersizlik hissi yaşama, Diyet yapmadığı halde kilo verme ya da kilo alma, Karar verme, düşünme ve konsantre olmada güçlük çekme, Enerjisizlik, Gelecekten beklentinin kesilmesi, Hareketsiz kalamama, el sıkışma gibi belirsiz fiziksel aktivitenin artması, yavaş konuşma ya da yavaş hareket etme, Mutsuzluk, Çaresizlik veya karamsarlık, İntihar veya ölüm düşüncelerinin tekrar etmesi, Her konuda kendini suçlu hissetme.

Yaşanan durumun depresyon olarak nitelendirilmesi için en az 2 haftalık süre boyunca yukarıda verilen belirtilerin en az beş tanesinin bulunması gerekir.

Depresyon Belirtileri Çocuklarda ve Gençler için Farklı mıdır?

“Depresyon nedir belirtileri çocuklarda nasıldır?” sorusu da merak edilenler arasında. Depresyon okul öncesi çocukların yaklaşık %1’inde ve ilkokul çocuklarının %2’sinde görülebilir. Bu alanda yapılan araştırmalara ve güncel verilere göre 12-17 yaş arasında olan tüm gençlerin %3 ile %10’u depresyondan muzdarip. Depresyon belirtileri yaşa bağlı olarak farklılık gösterir. Bu belirtiler aşağıdaki gibidir:

3-6 yaş okul öncesi çocuklardaki depresyon belirtileri:

Çocuğun sık sık üzgün olması ve huzursuz hissetmesi, İçe dönük olması ve kayıtsız olması, Motor aktivitelere ilgisizlik, Sinirlilik ve huzursuzluk, Çocuğun ebeveynleriyle göz teması kurmaktan korkması, Aşırı saldırganlık, Çocuğun ani kilo alması veya kilo vermesi, Çocuğun oyuncaklarıyla oynamaması, İçindeki öfkeyi oyuncaklarıyla dışa vurması, Sindirim sorunları yaşanması, Çocuğun etrafındaki olay ve durumlara tepkisiz kalması.

6-12 yaş okul çağı çocuklardaki depresyon belirtileri:

Derse duyulan ilgide azalma ve okul başarısında düşüş, Kaygı durumu, Sürekli mutsuz ve üzgün ruh hali, Sık sık ve gereksiz kendini eleştirme, Gelecekten umutsuzluk, Uyku problemleri İntihar etme düşünceleri, Çok sık sıkılma, Tüm olumsuz durumlarsa suçu kendinde bulma.

13-18 yaş ergenlik dönemi çocuklardaki depresyon belirtileri:

Aşırı alıngan olma, Özgüvenin azalması, Öfke ve sinir patlamaları, Sürekli halsiz olma ve konsantrasyon eksikliği yaşama, Sevdiği şeylerden artık zevk alamama, Kilo verme veya kilo alma, Sık sık yorgunluk ya da baş ağrısı yaşama, Arkadaş ilişkilerinin bozulması ya da yanlış kişilerle arkadaş olma, Yalnızlık hissi, Uyku sorunları. Depresyon Neden Olur?

“Depresyon neden olur?” sorusu da konu hakkında sıklıkla merak edilir. Depresyonun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Depresyonda kalıtsal faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Bunun yanında depresyon yaşayan kişilerin beyinlerinde birtakım fiziksel değişimler yaşandığı görülür. Hormon dengesinde yaşanan değişiklikler de depresyona neden olabilir. Hormon dengesi doğumdan sonraki dönemde, menopoz döneminde ya da tiroid problemlerinde ortaya çıkabilir. Diğer nedenler aşağıdaki gibidir:

Kişinin benlik saygısının düşük olması, Kişinin aşırı özeleştiri yapması veya kötümser olması, Cinsel istismar veya fiziksel istismar yaşamış olma, Ölüm gibi travmatik olaylar yaşama, Finansal problemler, Aile öyküsünde intihar, depresyon, bipolar bozukluk, alkol bağımlılığı olması, Yeme bozuklukları, Kanser, felç gibi zorlu kronik hastalıklar, Sosyal izolasyon hali Aşırı kilolu ya da zayıf olma durumu, Aile içi problemler. Depresyon Tanısı Nasıl Konur?

“Depresyona ne iyi gelir?” sorusunun yanıtı tanı aşamasında genel fiziki muayene ile başlar. Kişiye uygulanan fiziki muayene sırasında doktor doktor kişiden sağlık öyküsünü alır. Bazı kişilerde yaşanan depresyon altta yatan sağlık sorunuyla yakından ilgilidir. Fiziki muayenenin yanı sıra depresyon belirtileri testi gerekebilir. Bu aşamada doktor kişiden tam kan sayımı isteyebilir ya da kişinin tiroid bezlerine bakabilir. Bu adımların ardından kişiye psikolojik değerlendirme uygulanabilir. Bu değerlendirmede uzman kişiye duygu ve düşünceleriyle ilgili sorular sorar.

Depresyon Tedavi Yöntemleri Nelerdir? Depresyon Nasıl Geçer?

“Depresyon nasıl geçer? Tedavi yöntemleri nelerdir?” diye merak ediyorsanız tedavide birçok farklı yöntemin uygulandığını bilmelisiniz. Bu durumu yaşayan çoğu kişi için psikoterapi ve ilaçlar etkilidir. Depresyon belirtileri ve tedavisi için aşağıdaki adımlar uygulanır:

İlaç Tedavisi: Doktor tarafından belirlenen depresyon ilaçları kişiye verilir. Tedavide yaygın olarak antidepresan türü ilaçlar kullanılır. Psikoterapi: Psikoterapi depresyon tedavisi için uygulanan bir diğer yöntemdir. Bu tedavide birey ruh sağlığı uzmanları ile durumunu konuşur. Bu tedavi aynı zamanda konuşma terapisi olarak da adlandırılır. Hastane Tedavisi: Bazı şiddetli vakalarda hastanede tedavi gerekebilir. "
Depresyon Nedir, Belirtileri ve Terapi Yöntemi

Depresyon Nedir, Belirtileri ve Terapi Yöntemi

Depresyon Nedir, Belirtileri ve Terapi Yöntemi

Depresyon, genellikle düşük ruh hali, umutsuzluk, ilgi kaybı, enerji eksikliği, yemek yeme bozuklukları ve uyku bozuklukları gibi semptomlarla ilişkilendirilen bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu semptomlar günlük aktiviteleri olumsuz etkileyebilir ve bazen kişinin normal işlevini sürdürmesini engelleyebilir.

Depresyonda çökkün duygulanım, enerji azlığı ve ilginin ya da alınan zevkin kaybı çekirdek özelliklerdir. Konsantrasyon azlığı, özgüven azalması, suçluluk duyguları, karamsarlık, kendine zarar verme ya da özkıyım düşünceleri, uyku düzeninde bozulma, iştah değişiklikleri ve diğer sık görülen belirtilerdir. Sosyal ve mesleki işlev bozulur. Depresyon tanısı koyulması için tablo en az iki hafta sürmelidir. Her depresyon atağı farklı şiddette olabilir. Semptomların sayısı, tipi ve yoğunluğu, depresyonun şiddetini belirler

Depresyon çok yaygın bir hastalıktır. Her beş kişiden biri yaşamlarında bir dönem depresyon geçiriyor. Herhangi bir zamanda toplum içinde yapılan kontrollerde her 100 erkekten üçünde, her 100 kadından altısında depresyon görülüyor. Kadınlar erkeklerden iki kat daha fazla depresyona yakalanıyor ya da depresyon için yardım istiyor. Kadınlar en çok 35-45, erkekler 55-70 yaşlarında depresyon geçiriyor.

Depresyonun Nedenleri Nelerdir?

Depresyon, birçok farklı faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilen bir psikolojik bozukluktur. Bu faktörler genellikle biyolojik, psikolojik ve çevresel olarak sınıflandırılabilir.

Biyolojik faktörler depresyonun nedenleri arasında önemli bir rol oynar. Beyindeki kimyasal dengenin bozulması, özellikle serotonin hormonlarının düzeyindeki değişimler depresyonu tetikleyebilir. Ayrıca, genetik yatkınlık da depresyonun gelişmesinde etkili olabilir. Bazı insanların depresyona yatkın olduğu düşünülür ve ailesinde depresyon hikayesi olan kişiler daha fazla risk altındadır.

Psikolojik faktörler de depresyonun nedenleri arasında yer alır. Özellikle stresli yaşam olayları, travmalar, düşük benlik saygısı, kaygı veya kişilik özellikleri gibi faktörler depresyonun ortaya çıkmasına yol açabilir. Yaşanan stresli olayların yanı sıra, bazı kişilerin sağlıksız düşünce kalıpları, kendine yönelik eleştiriler veya başa çıkma becerilerindeki eksiklikler de depresyonun ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir.

Ayrıca, çevresel faktörler de depresyonun nedenleri arasındadır. Sosyal destek eksikliği, iş veya ilişki sorunları gibi faktörler de depresyona yol açabilir. Kişinin çocukluk döneminde yaşadığı kronik stres, travmalar veya aile içi sorunlar da depresyon riskini artırabilir.

Son olarak, bazı tıbbi durumlar da depresyonu tetikleyebilir. Kalp hastalığı ve diğer bazı sağlık sorunları depresyonla bağlantılı olabilir.

Depresyonun nedenleri kesin olarak bilinmemekle birlikte, bu faktörlerin birçoğu depresyonun ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir. Tedavi edilmeyen depresyon ciddi sonuçlara yol açabilir, bu nedenle erken tanı ve tedavi önemlidir.

Depresyonun Belirtileri Nelerdir?

Depresyon, kişinin hayat kalitesini düşüren ciddi bir ruhsal hastalıktır. Bu hastalık, birçok farklı belirti ve semptomla kendini gösterebilir. Depresyonun belirtilerinin tanınması, erken teşhis ve tedavi için oldukça önemlidir.

Depresyonun en yaygın belirtileri arasında sürekli üzgün, hüzünlü veya boş hissetmek yer alır. Kişi kendini çaresiz, değersiz ve umutsuz hissedebilir. İlgi veya zevk kaybı da depresyonun bir diğer önemli belirtisidir. Daha önce keyif alınan aktivitelerden artık zevk alınamaz ve ilgi duyulmaz.

Depresyon, kendine güvensizlik hissi, suçluluk duyguları ve düşük benlik saygısı ile de ortaya çıkabilir. Kişi geleceğe dair umutsuzluğa kapılabilir ve gelecek hakkında endişeler taşıyabilir. Yorgunluk, enerji kaybı ve bitkinlik hissi de depresyonun sık görülen belirtilerindendir.

Uyku sorunları, depresyonun bir başka belirtisi olabilir. Kişi ya fazla uyur ya da yeterince uyumadan uyanır. Ayrıca, düşünme ve karar verme yeteneği de etkilenebilir. Depresyonun etkisiyle zihin ağırlaşabilir, düşünceler yavaşlayabilir ve karar verme sürecinde zorlanabilirsiniz.

Depresyonun diğer belirtileri arasında iştah değişiklikleri yer alır. Bu belirtiler arasında aşırı yeme veya iştahsızlık bulunabilir. Bedensel belirtiler de görülebilir. Depresyonda baş ağrısı, mide bulantısı, sindirim sorunları ve kas ağrıları sıkça rastlanan semptomlar arasındadır.

Depresyon Türleri Nelerdir?

Majör Depresyon

Majör depresyon, bir kişinin hayattan zevk alamadığı, umutsuz hissettiği ve normal işlevlerini yerine getirmekte güçlük çektiği ciddi bir psikolojik bozukluktur. Bu durum genellikle en az iki hafta boyunca devam eder ve belirtiler arasında üzüntü, kaygı, uyku problemleri, yorgunluk, iştah değişiklikleri, konsantrasyon güçlüğü, değersizlik hissi düşünceleri bulunabilir.

Kronik Depresyon

Kronik depresyon, bir kişinin en az iki yıl boyunca sürekli olarak düşük ruh hali ve umutsuzluk hissetmesi durumudur. Bu durum, majör depresyon bozukluğuna benzer belirtiler gösterir, ancak daha uzun sürer ve belirtileri daha hafiftir.

Mevsimsel Depresyon

Mevsimsel depresyon, belirli mevsimlerde tekrarlayan ve genellikle sonbahar ve kış aylarında ortaya çıkan bir tür depresyondur. Bu durum, güneş ışığına az maruz kalma, gün ışığının kısalması, hava koşullarındaki değişiklikler ve biyolojik saatin etkisiyle ilişkilidir.

Mevsimsel depresyonun belirtileri arasında düşük enerji seviyesi, artan iştah, uyku bozuklukları, iştahta artma veya azalma, yorgunluk, umutsuzluk, üzüntü, kaygı ve sosyal çekilme yer alır. Bu belirtiler, kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir.

Maskeli Depresyon

Maskeli depresyon, genellikle insanların başkalarına mutlu ve keyifli görünmek için ellerinden geleni yapmasıyla ilişkilidir. Bu nedenle, kişinin duygusal acılarına işaret eden belirtilerini göstermek yerine, genellikle üzüntü, umutsuzluk ve yalnızlık gibi duygularını saklarlar.

Bu durum, toplumumuzda yaygın bir şekilde görülen bir durumdur ve birçok insanın yaşadığı bir depresyon türüdür. Ancak bu tür hislerin uzun süre devam etmesi veya hayat kalitesini olumsuz etkilemesi durumunda, profesyonel yardım almak önemlidir.

Atipik Depresyon

Atipik depresyon, diğer depresyon belirtilerine ek olarak, aşırı yeme, aşırı uyuma, ağırlık artışı, ağırlık kaybı ve sosyal geri çekilme gibi farklı belirtiler gösteren bir tür depresyondur. Genellikle genç yetişkinlerde ve kadınlarda daha sık görülür.

Doğum Sonrası Depresyon

Kadınlar, doğum sonrasındaki ilk yıl içinde psikiyatrik hastalıklar (anksiyete bozuklukları, obsesif-kompulsif hastalıklar, depresyon ve nadiren psikoz) açısından anlamlı bir risk altındadır. Ancak depresyon bu hastalıklar içinde baskın olduğundan doğum sonrası psikiyatrik hastalıklar denildiğinde genellikle doğum sonrası depresyon anlaşılır.

Bununla birlikte doğum sonrası depresyonunda ailesine karşı sevgisizlik ve bebeğine karşı zıt duygular daha ön plandadır.

Çocuk ve Ergenlerde Depresyon

Çocuklar ve ergenler de depresyon yaşayabilirler. Çocuk ve ergen depresyonu ile ilgili araştırmalar iki önemli özelliği ortaya koymaktadır. Bunlardan birincisi ergenlikte depresyon ortaya çıkma riski artar. Diğeri ise depresyonun ilk epizodları önceden sanıldığından daha erken yaşlarda ortaya çıkmaktadır.

Belirtileri şu şekilde olabilir:

İntihar düşünceleri veya intihar girişimleri Uyku problemleri: fazla uyuma veya uykusuzluk Yorgunluk ve enerji eksikliği İştah değişiklikleri: aşırı yeme veya iştah kaybı Kendine güven eksikliği veya değersiz hissetme Sosyal çekilme ve izolasyon Dikkat ve konsantrasyon güçlüğü Okul performansında düşüş Huzursuzluk veya sinirlilik Bedensel semptomlar: baş ağrısı, karın ağrısı veya diğer ağrılar

Ergenlerde depresyon, tedavi edilmezse ciddi sonuçlara yol açabilir, bu nedenle ergenlerin bu belirtilerle mücadele ettiğini fark eden ebeveynlerin bir uzmana danışmaları önerilir.

Yaşlılık Döneminde Depresyon

Yaşlılık dönemi, birçok insan için zorlu bir dönem olabilir. Bu dönemde yaşlılıkla ilgili sağlık sorunları, sosyal izolasyon, kayıp ve yalnızlık gibi faktörler nedeniyle depresyon riski artar.

Yaşlılık döneminde depresyon belirtileri şunları içerebilir:

Sürekli üzüntü, huzursuzluk veya endişe duyguları İştah kaybı veya aşırı yeme Uykusuzluk veya aşırı uyuma Enerji eksikliği veya yorgunluk hissi Değersizlik hissi veya suçluluk duygusu Dikkat eksikliği veya karar verme güçlüğü

Bu belirtiler, yaşlılar arasında yaygın olarak görülen diğer sağlık durumlarına da benzer olabilir. Ancak, birkaç haftadır devam eden bu belirtiler varsa, yaşlı bir kişinin bir sağlık uzmanına danışması önerilir.

Yaşlılık döneminde depresyonun tedavisi mümkündür. Antidepresan ilaçlar ve psikoterapi (terapi) gibi tedaviler, depresyon semptomlarının hafifletilmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, yaşlı bir kişinin günlük aktivitelerine katılması, sosyal ilişkilerini koruması ve fiziksel egzersiz yapması da depresyon riskini azaltmaya yardımcı olabilir.

Yaşlılık Döneminde Depresyona Neden Olan Faktörler Nelerdir?

Yaşlılarda depresyon yatkınlığına neden olan birçok faktör vardır. Bu faktörlerden bazıları şunlardır:

Genetik Yatkınlık: Depresyon, genetik faktörlere bağlı olarak gelişebilir. Ailesinde depresyon öyküsü olan yaşlılar, bu hastalığa yakalanma riski daha yüksek olabilir.

Yaşam Değişiklikleri: Yaşlanmak, birçok yaşam değişikliğiyle birlikte gelir. Örneğin emeklilik, çocukların evlenip ayrılması, arkadaşların kaybedilmesi gibi durumlar yaşlılar için stresli olabilir ve depresyona neden olabilir.

Kronik Hastalıklar: Yaşlılıkta sıklıkla görülen kronik hastalıklar (örneğin, kalp hastalığı, diyabet, kanser vb.) depresyona neden olabilir. Bu hastalıkların tedavisi uzun sürebilir ve yaşlılar için stresli bir süreç olabilir.

İlaç Kullanımı: Bazı ilaçlar depresyona neden olabilir veya depresyonu tetikleyebilir. Yaşlılar, diğer sağlık sorunları için reçeteli ilaçlar alırlarken depresyonun yan etkisi olarak karşılaşabilecekleri ilaçlar da mevcuttur.

Sosyal İzolasyon: Yaşlı insanlar, aile üyelerinin ölümü, arkadaşların kaybı veya sağlık sorunları nedeniyle sosyal izolasyon yaşayabilirler. Bu durum, depresyona yol açabilir.

Bu faktörlerin bazıları doğrudan depresyona neden olabilirken, bazıları ise depresyon riskini artırabilir.

Depresyona Eşlik Eden Rahatsızlıklar Nelerdir?

Depresyona eşlik edebilen rahatsızlıklar şu şekilde sıralanabilir:

Anksiyete bozuklukları: Depresyonu olan kişilerde sıklıkla anksiyete (kaygı) bozuklukları da görülür.

Uyku bozuklukları: Depresyon, uyku düzenini de etkileyebilir. Kişi ya çok fazla uyur ya da uyku sorunları yaşayabilir.

Yeme bozuklukları: Depresyon, yeme alışkanlıklarını da etkileyebilir. Kişi aşırı yemek yiyebilir ya da hiç yemek yemeyebilir.

Madde kullanım bozuklukları: Depresyon, bazı insanların madde bağımlılığına yol açabilir. Alkol ve uyuşturucu madde kullanımı depresyonu daha da kötüleştirebilir.

Fiziksel belirtiler: Depresyon ayrıca fiziksel semptomlara da neden olabilir. Baş ağrısı, mide bulantısı, iştahsızlık ve yorgunluk gibi belirtiler depresyonun eşlik eden belirtileri arasındadır.

Bu belirtiler, depresyonun tedavi edilmesi gerektiğini gösterir. Tedavi edilmeyen depresyon, kişinin hayat kalitesini önemli ölçüde düşürebilir ve yaşamını olumsuz etkileyebilir.

Depresyon Ne Değildir?

Depresyon her yaş grubunda karşımıza çıkabilecek olan bir psikolojik rahatsızlıktır. Günlük koşturmamız içerisinde hepimiz üzülebilir, kaygılanabilir, mutsuz ve isteksiz hissedebiliriz.

Ama genelde bu hislerimiz anlık olaylara ve durumlara bağlı olarak kısa süre içerisinde etkisini kaybeder. Ve normale dönebiliriz.

Fakat depresyon yaşayan bir kişi bu duygulardan uzaklaşamaz ve normal duygu durumuna dönemez. Git gide yaşadığı sıkıntılar gerek okulda gerek iş hayatında gerekse aile ve sosyal hayatında olumsuz olarak etkisini gösterir.

O yüzden depresyon basit bir üzüntü hali değildir, nasıl olsa geçer olarak yaklaşılmamalıdır.

Belirtileri ilerledikçe kişi yaptığı işlerden keyif alamamaya ve kendisini izole etmeye başlayacaktır.

Semptomlar kendisini bir süredir tekrar ediyor ve hissedilen olumsuz duygular geçmiyor, normale dönmüyorsa mutlaka uzmanından bir profesyonel destek alınması tavsiye edilir.

Depresyonun Terapi Yöntemi Nedir?

Depresyonun tedavisi, hastalığın şiddetine ve kişinin özelliklerine göre değişebilir. Ancak genellikle depresyon tedavisi psikoterapi ve ilaç tedavisini içerir.

Psikoterapi, konuşma terapisi olarak da bilinir ve bir terapist ile bireysel seanslar şeklinde yapılır. Bu terapi türü, depresyona neden olan düşünceleri ve duyguları tanımlamayı, anlamayı ve yönetmeyi öğrenmeye odaklanır.

İlaç tedavisi ise antidepresan ilaçlar kullanılarak yapılır. Antidepresanlar, beyindeki kimyasalların dengesini değiştirerek depresyon semptomlarını hafifletirler. İlaç tedavisi, belirli sürelerde doktor kontrolünde uygulandığı takdirde etkili olabilir.

Egzersizlerin Depresyona Faydası Nedir?

Egzersizlerin depresyona etkisi oldukça faydalıdır. Düzenli egzersiz yapmak, beyinde endorfin adı verilen doğal bir mutluluk hormonu salgılanmasına neden olur. Bu hormonlar, kişinin daha iyi hissetmesine yardımcı olabilir ve depresyon semptomlarının azalmasına katkıda bulunabilir.

Ayrıca, egzersiz yapmak, stres hormonu olan kortizol seviyelerini düşürerek vücudun stresle başa çıkma mekanizmalarını geliştirir. Bu da stresin yol açabileceği depresyon semptomlarına karşı koruma sağlayabilir.

Egzersiz yapmak, insanların kendilerine güvendikleri, kendilerini daha iyi hissettikleri ve sosyal bağlarını güçlendirdikleri bir aktivitedir. Bu da depresyon semptomlarına karşı mücadelede önemli bir rol oynayabilir. Ancak, depresyonla mücadele eden kişiler için tamamen yeterli olmayabilir ve diğer tedavi yöntemleri ile birlikte kullanılması daha etkili bir sonuç verebilir.

Egzersize katılımın, fiziksel ve fizyolojik yararlarının yanında gerginliği azalttığı, psikolojik iyilik sağladığı ve psikiyatrik rehabilitasyon programlarının tedavi yöntemleri arasında yer aldığı bilinmektedir.

Eskişehir Psikolog Enes Dinçer, Eskişehir’de kendi özel psikoterapi merkezinde danışanları için özel terapi hizmeti vermektedir.

Kaynakça

Mete, Hayriye Elbi. “Kronik hastalık ve depresyon.” Klinik Psikiyatri 11.3 (2008): 3-18.

Karamustafalıoğlu, Oğuz, and Hüseyin Yumrukçal. “Depresyon ve anksiyete bozuklukları.” Şişli Etfal Hastanesi Tıp Bülteni 45.2 (2011): 65-74.

Kara, Bülent, et al. “Doğum sonrası depresyon.” Sted 10.9 (2001): 333-4.

Tamar, Müge, and Burcu Özbaran. “Çocuk ve ergenlerde depresyon.” Klinik Psikiyatri 2.1 (2004): 84-92.

Koruç, Ziya, and Perican Bayar. “EGZERSİZİN DEPRESYON TEDAVİSİNDEKİ YERİ VE ETKİLERİ.” Spor Bilimleri Dergisi 15.1 (2004): 49-64.

"
Ağır Depresyon Belirtileri Nelerdir? | Erdem Psikiyatri

Ağır Depresyon Belirtileri Nelerdir? | Erdem Psikiyatri

Ağır Depresyon Nedir?

Ağır depresyon aslında insanın ruh halini anlatan bir sözcüktür. Ancak psikiyatrik bir rahatsızlığı tanımlamak maksadıyla da kullanıldığından zamanla bir hastalık adına dönüşmüştür. Bir birey için depresyonda ifadesi kullanıldığında o kişinin bir çeşit ruhsal çöküntü halinde olduğunu anlamak gerekir. Günlük hayatta herkes dönem dönem kendisini mutsuz, üzgün, hatta karamsar hissedebilir. Ağır depresyon aslında beyni etkileyen bir hastalıktır. Beynin belirli bölgelerinde meydana gelen kimyasal dengesizlik, hastalığı ortaya çıkarır. Depresyon, bazılarının düşündüğü gibi bir kişilik özelliği ya da “şımarıklık” hali değildir. Kişinin kendisinin halledebileceği basit bir durum olarak da görülmemelidir.

Depresyon Nasıl Sınıflandırılır?

Toplumda “depresyon” kelimesi sıkça hatalı olarak kullanılır. Ancak tıbbî bir terim olarak depresyonun sanılandan farklı anlamları vardır. Tüm depresyon çeşitleri aynı şiddette değildir. Depresyonun farklı türleri vardır. Depresyon,

Hafif depresyon Orta şiddette depresyon Ağır (majör) depresyon

olarak sınıflandırılır. Depresyon türleri bireyin hayatını farklı şekillerde etkiler. Depresyon, farklı faktörler dikkate alınarak sınıflandırılır. Bu faktörler arasında, belirtilerin şiddeti ve ne kadar sıklıkta ortaya çıktığı yer alır. Bazı durumlarda depresyon, belirtilerin birden şiddetini arttırıp sonra yatışmasıyla da seyredebilir.

Depresyonda Cinsiyet Farklılığı Nasıl Açıklanabilir?

Kadınlarda depresyon erkeklere göre iki kat fazla görülür. Bunun nedeni erkeklerin depresyon belirtilerini farklı eylemlere başvurarak ifade etmeleridir. Kadınların ise bu tür davranışlara genellikle başvurmaz. Bu nedenle stres etkeni ortaya çıktığında kadınların daha yoğun belirtiler göstermesi beklenir. Diğer önemli nedenler ise hormonsal ve alışılmış kadın rolü ile bağlantılıdır. Ayrıca kadınlarda görülen ve depresyona yatkınlık yaratan gebelik, doğum, premenstrüel dönem gibi biyolojik ve psikolojik etkenler vardır.

Kadın ve erkeklerde depresyon sıklığı ile ilgili olarak, evli kadınlar evli erkeklerden, bekar veya dul erkekler bekar veya dul kadınlardan, ayrı yaşayan ve boşanmış erkekler hepsinden daha sık depresyona yakalanır şeklinde sıralama yapılabilir.

Ağır Depresyon Nedenleri

Ağır depresyonun nedenleri bilimsel olarak tam anlamıyla açıklanabilmiş değildir. Yine de ağır depresyon nedenleri, biyolojik, psiko-sosyal ve genetik olmak üzere üç grupta incelenir.

Biyolojik Nedenler:

Yapılan araştırmalar sonucunda beyinde bulunan norepinefrin, serotonin gibi bazı hormonların depresyon ile ilişkisi olduğu kanıtlanmıştır.

Psiko-sosyal Nedenler:

Günlük hayatta devamlı strese maruz kalan bireylerin depresyona girmeye daha yatkın oldukları görülmüştür. Küçük yaşta anne baba ölümü, şiddete maruz kalma ve travmalar ilerleyen yaşlarda depresyona girme ihtimalini arttırır. Yine küçük yaşlarda ihtiyaç duyulan sevilme, ait olma, güven duyma, başarı gibi duyguların karşılanamaması, ileriki yıllarda depresyona girmeye sebep olan durumlardır.

Genetik Nedenler:

Yapılan bilimsel araştırmalar hastalığın genetik bir yatkınlığı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ağır depresyon hastalarının birinci derece akrabalarında da depresyon sıklıkla görülür. Bu durumun diğer nedeni de psikolojik rahatsızlığı olanların sorunlarını aile yaşantısına yansıtmaları olduğu değerlendirilmektedir.

Ağır Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Ağır depresyon ciddi ve tedavi edilebilir ruhsal bir hastalıktır. Bedensel, zihinsel ve duygusal belirtilerle kendini gösterir. En belirgin özelliği yaşamdan zevk almada azalma ve kötü ruh halidir. Depresyonda olan kişi karamsar, ümitsiz ve mutsuz olur. Her zaman kendini yalnız ve hüzünlü hisseder. Çevresindekilere karşı ilgisizleşmeye başlayan bireyde, huzursuzluk ve iç sıkıntısı gibi duygular hemen ön plana çıkar. Günlük yaşantısını engellemeye kadar giden bu duygu durumları aylarca sürebilir. Bireyin zihinsel faaliyetlerinin yanında genel sağlığını da olumsuz etkilemeye başlar. Ağır depresyon belirtileri kapsamında aşağıdaki durumları sıralayabiliriz.

Kişi kendini değersiz hisseder. Çaresizlik, suçluluk hissi ve anksiyete bozukluğu görülür. Günlük hayatta her konuda ilgi kaybı yaşanır. Hastalar günün çoğunda, özellikle de sabahları depresiftir. Bununla birlikte boşluk hissi olur. Her şey anlamsız gelir. Aşırı isteksizlik ve halsizlik nedeniyle günlük aktivitelerde yavaşlama başlar. Kişi hayattan zevk alamaz. Umutsuzluk, çaresizlik, kötümser düşünce, karamsar ve kederli duygu durumu yaşar. Motivasyon kaybı yaşanır. Bu nedenle gelecekle ilgili hedef belirleyebilmek ve hedefe odaklanabilmek zorlaşır. İştahsızlığa bağlı olarak kilo kaybı yaşanır. Aşırı yeme eğilimine bağlı olarak kilo alma görülür. Unutkanlık, dikkat dağınıklığı ve panik atak durumları artar. İç huzursuzluk, kaygı ve korkular ve gerginlik hisleri olabilir. Ağlama nöbetleri olabileceği gibi bazı hastalar ağlayamamaktan şikâyetçidir. Aşırı uyku isteği ve sabahları uyanmada zorluk çekme çok sık rastlanır. Uykusuzluk ve uykuya dalmada güçlük çekilebilir. Kişi kendine ve çevresindeki insanlara güvenmekte zorlanır. Yalnızlık hissedilir. Alınganlık artar ve sorunlarını paylaşmaktan kaçınma ve sosyal ilişkilerden uzaklaşma görülür. Enerji düşer, kişi çabuk yorulur ve yeni bir şeyler öğrenmek zorlaşır. Hastalıkla birlikte mide ve bağırsak problemleri, boyun, sırt, baş ve eklem ağrıları artar. Cinsel isteksizlik yaşanır. Eskide yaşanmış olumsuz olaylar sürekli akla gelmeye başlayabilir, pişmanlık hissi yoğunlaşabilir. Ağır depresyonda kişi kendine zarar verme planları yapabilir ya da zarar verebilir. Ölümü ya da intiharı düşünme durumları sıklaşır. Ağır Depresyon Tedavisi

Ağır depresyon tedavisi, insanların ruh halini ve duygu durumunu etkileyen olumsuzlukların ortadan kaldırılmasını amaçlayan tedavi planına verilen isimdir. Günümüzde insanların çoğu dönem dönem kendini üzgün ya da depresyonda hisseder. Zor hayat şartları mücadelesi içerisinde bu, normal bir durum olarak karşılanabilir. Ancak aşırı mutsuz, yoğun üzüntü içerisinde kendini değersiz hissediyor, bu duygular günlerce sürüyorsa, durum artık tıbbi bir rahatsızlık halini almıştır. Bu durumdaki kişilerin depresyon tedavisi alması gerekir.

Ağır depresyon uzman doktor tarafından teşhis ve tedavi edilmesi gereken ciddi bir hastalıktır. Yapılacak ilk iş, teşhis ve tedavi için uzman bir doktora gitmektir. Tedavide anti-depresan veya alternatif ilaçlar kullanılabilir. Antidepresan ilaçlar, psikiyatri dalında uzmanlaşmış hekim tarafından uygun dozajlarda hastaya verilir. Yaşam biçimi değişiklikleri ve yüz yüze terapi yapılabilir. Ağır depresyon ilaçları ile psikoterapinin beraber kullanıldığı bütüncül tedavi yöntemi kullanılır. Düzenli olarak kullanılan antidepresanlar, genellikle 2-3 hafta sonra etki göstermeye başlar.

İlaçların yanı sıra uygulanan psikoterapi ile bireyi olumsuz düşünce ve davranışlardan uzaklaştırmak ve bireyin daha aktif olması amaçlanır. Hipnoz yöntemi de bu uygulamalara ek olarak uygulanan depresyon tedavisi yolları arasında yer alır. Hafif ve orta şiddetteki depresyonun teşhis edilmesi daha zordur. Belirtiler genellikle hastanın yakınlarını rahatsız etmez. Hastanın belirtilere aldırış etmemesi ihtimali vardır.

Ağır Depresyon Geçer Mi?

Etkili bir tedavi ile haftalar içinde kısmi düzelme, 2-4 ay aralığında da tam olarak düzelme yakalanabilir. Dolayısıyla ağır depresyondan nasıl çıkılır? diye düşünmenize gerek yok. İlk kez depresyon yaşayanlarda tedaviye en az altı ay devam edilir. Sonra hastanın durumuna göre sonlandırma yoluna gidilebilir. Birkaç kez depresyon geçiren hastalarda ise koruyucu amaçlı, tedavinin daha uzun yıllar sürdürülmesi gerekebilir. Ağır depresyon bireylerin günlük hayatını etkileyerek, verimliliğin düşmesine, ilişkilerin bozulmasına neden olur. Hatta sıklıkla da sağlık durumunun bozulmasına neden olabilir. Ağır depresyon tedavisi olmayan kişilerde kanser, astım, kalp ve damar rahatsızlıkları, diyabet, obezite gibi hastalıkların ilerlediği ifade edilir.

Ağır depresyon tedavisi kişiye özel yapılmalıdır. Çünkü kişiler depresyondan aynı şekilde etkilenmez. Herhangi bir kişi için işe yarayan tedavi başka biri için işe yaramayabilir. Depresyon zihinsel bir rahatsızlıktır. Ancak tedavi edilebilir. Depresyon yaşayan kişilerin yaklaşık % 85’inin tedavisi olumlu sonuçlanır. Neredeyse tüm hastaların tedavi sonrasında şikayetlerinin azaldığı ve yaşam kalitelerinin arttığı gözlemlenir.

"
Depresyon Nasıl Anlaşılır? Depresyon Belirtileri, Çeşitleri ve Tedavisi

Depresyon Nasıl Anlaşılır? Depresyon Belirtileri, Çeşitleri ve Tedavisi

Depresyon Nasıl Anlaşılır? Depresyon Belirtileri, Çeşitleri ve Tedavisi

Aile ve sosyal çevre ile ilişkiler, okul ve iş performansı gibi hayatın tüm yönleri üzerinde derin bir etkiye sahip olan depresyon, uygun ve yeterli tedavi uygulanmadığında çok yüksek yineleme riski taşıyor. Bu nedenle tedavi büyük önem taşıyor.

Depresyon belirtileri

Depresyon tanısının konulabilmesi için aşaıdaki belirtilerin günlük sosyal ve mesleki işlevleri etkileyecek ya da belirgin sıkıntı verecek şiddette olması ve en az iki hafta sürmesi gereklidir.

Çökkün ve bunaltılı duygudurum Eskiden zevk alınan şeylerden zevk alamama Enerji azlığı Çabuk yorulma Dikkati yoğunlaştırma yetisinde azalma Yetersizlik, değersizlik, suçluluk düşünceleri Uykunun azalması ya da artması İştah ve kiloda değişiklik Ölüm ve intihar düşünceleri Psikomotor yavaşlama Ajitasyon



Depresyon testi

Depresyon ölçme ve değerlendirme araçlarından en sık kullanılanları Beck Depresyon Envanteri, Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği ve MADRS'tır.

Depresyon çeşitleri nelerdir?

Depresyonun belirtileri açısından farklı türleri tanımlanmıştır. Bunlar, endojen depresyon, atipik depresyon, mevsimsel depresyon, bunaltılı tipli depresyon ve peripartum depresyondur.

Endojen (melankolik özellikli) depresyon: Çevresel koşullar değiştirilse bile belirtilerin düzelmemesi, sabah erken uyanma ve kötü hissetme gibi şikayetler içerir. Atipik depresyon:Çevresel koşullarla belirtiler hafifler. İştah/kilo artışı, fazla uyuma, ağır halsizlik ve insan ilişkilerinde aşırı duyarlılık içerir. Mevsimsel depresyon:Şikayetler her sonbahar ve kış aylarında yineler, ilkbahar ve yaz aylarında iyileşir. Bunaltılı tipli depresyon:Hiçbir şekilde dinginlik sağlayamama, kaygılardan dolayı odaklanmakta güçlük çekme, özdenetimi yitirecekmiş gibi olma şikayetleri mevcuttur. İntihar riski daha yüksek ve gidiş özellikleri daha olumsuzdur. Peripartum depresyon:Gebelik sırasında ya da doğum sonrası ilk ay içerisinde şikayetler ortaya çıkar.
Major depresyon

Major depresyonda, 12 aylık yaygınlık %6.6, yaşam boyu yaygınlık oranı %16.2 olarak bildirilmiştir. Yaşam boyu hastalanma riski erkekler için %8-12, kadınlar için %20-26 olarak bulunmuştur. Tek bir depresif dönem geçiren hastaların %50-60’ı ikinci kez, iki depresif dönem geçirenlerin %70’i üçüncü kez, üç depresif dönem geçirenlerin ise %90’ı dördüncü kez depresif dönem yaşar.

Depresyon tedavisi

Depresyon tanısının ardından belirlenen tedavi seçeneklerini psikoterapi, ilaç tedavileri, nörouyarımsal tedaviler (elektrokonvulzif terapi, yineleyici transkraniyal manyetik uyarım, derin beyin uyarımı) ve ışık tedavisini sayabiliriz. Psikanalitik yönelimli psikoterapi, kişilerarası terapi ve bilişsel davranışçı terapi etkili psikoterapi yöntemleridir.

Duygudurum bozuklukları

Duygudurum bozuklukları unipolar ve bipolar olarak ikiye ayrılır. Unipolar depresyonda kaygı ve bedensel belirtiler ile ağrıya duyarlılığın daha sık olduğu görülürken, bipolar depresyonda psikotik belirtiler, psikomotor yavaşlama, iştah ile uyku artışı ve karma belirtiler daha sık görülüyor. Bipolar bozukluk hastalarının depresyon belirtilerini daha uzun süre yaşamaları, gerek intihar riskinin çok yüksek olması gerekse hastalığın maniye kıyasla daha ağır olmasının dikkate alınması gerekiyor.

"
Depresyon belirtileri

Depresyon belirtileri

Depresyon Belirtileri

Depresyon belirtileri genelde günler ve haftalar içinde gelişir. Sevilen birinin ani ölümü, boşanma, önemli bir ilişkinin bitmesi, işsiz kalma gibi çok travmatik psikososyal stresleri takiben hızla gelişen depresyon nöbetleri de olabilir.

Depresyonda erken belirtiler yaygın bunaltı, panik atakları, yorgunluk, enerji kaybı ve uykusuzluktur. Bunun ardından hüzün, neşesizlik, umutsuzluk, karamsarlık, kasvetlilik duygusu, gülememe ile karakterize depresyonun temel belirtisi olan çökkün duygu hali başlar.

Çökkün duygulanım, depresyonun tanı koydurucu belirtisi olup, hasta her şeyin değersiz, hayatın anlamsız, geleceğin umutsuz olduğundan ve bunların düzelmeyeceğinden bahseder. Duygulanımdaki bu normal dışılık sıradan bir mutsuzluk ya da keyifsizlikten açıkça farklı bir şeydir.

Birçok psikiyatrist depresyonun genel belirti üçlüsünü hüzünlülük, zihinsel ve bedensel etkinliklerde azalma, bilişsel inhibisyon (akıl, hafıza, dikkat, dil, bilgi işlemede gerileme) olarak belirtmektedir.

Depresyondaki psikolojik belirti üçlüsü ise mutsuzluk, suçluluk, değersizlik ile seyreden çökkün duygulanım, enerji kaybı ve içsel sıkıntı (anksiyete) olarak tariflenir.

Genel psikiyatri pratiğinde,

Bir birey her zamankinden daha az üretici ise, Hayattan eskisi kadar zevk almıyorsa, Toplumla, olaylarla ve eşyalarla (ev, araba gibi) ilgilenmede yetersizlik ya da onlardan uzaklaşma gösteriyorsa depresyon tanısı konur.

Günümüzün bireyselleşen dünyasında birkaç yüzyıl öncesinde görülen manevi suçluluk duyguları, dünya ve uygarlığın sonuna dair endişeler seyrek görülmekte olup, kişinin kendi varlığı hakkındaki endişeler, mesleki yetersizlik hisleri, kaçırılan yatırım fırsatları, aldığı kararlardaki yanlışlıklardan duyulan büyük pişmanlıklar depresyon belirtileri olarak öne çıkabilmektedir.

Depresyon öncesi belirtilerin bilinmesi erken tanı ve erken tedavi için önemlidir. Yorgunluk, uykusuzluk, çalışma isteksizliği, inisiyatif almaktan kaçınma, olağan sosyal aktivitelerden uzak durma, dikkatsizlik, odaklanma güçlüğü, ilgi azalması, huzursuz ve sıkıntılı bir ruh hali depresyonun başlangıç belirtileri olabilir.

Depresyon belirtilerini daha ayrıntılı inceleyecek olursak,

Çökkün duygulanım: Tüm depresyonlarda az ya da çok mutlaka vardır. Başlarda duruma uygun tepki gösterememe, şakalara gülmeme, mutlu olaylara sevinememe, grubun neşesine katılamama gibi duygulanımda bir sığlaşma söz konusudur. İlerleyen dönemde hastanın kafası hüzünlü düşüncelerle dolar, sadece dünyanın karanlık yüzünü görür. Ağlama eğilimi artar. Özellikle erkek hastalar ağlama konusunda katı tutumlu olduklarından ağlayamasalar da ‘’keşke ağlayabilsem, rahatlardım’’ diyebilir. Hastalık derinleştikçe her şey değersiz ve anlamsız, gelecek umutsuz, geçmiş yararsız görülmeye başlar. İyileşemeyeceği duygusu hastanın benliğini sarmıştır. Doktorun ve kendisinin boşa çabaladığını, zaman israfı yaptığını düşünür. Duygular köreldiğinden bazı hastalar eş ve çocuklarına karşı sevgisini yitirdiğini zannederek bundan yakınır. Bazı hastalar ise yakın çevresine nefret duygularını açıkça ortaya döker. Çocuk ve ergenlerde ise hırçın duygulanım görülebilir. Suçluluk duyguları ve kendini eleştirme: Düşük benlik saygısı depresyonda karakteristiktir. Geçmişe bakarak kendinde hatalar bulma, tembel olduğuna, iyi bir eş ya da ebeveyn olamadığına inanma depresyondaki hastalarda sıktır. Hasta yakınlarının iyi niyetle, düzelir umuduyla söyledikleri ‘’iradeni kullanmıyorsun, kendini toplamıyorsun, biraz gayret göstersen bir şey kalmayacak, sen bunu kolayca atlatırsın’’ gibi minik eleştiriler yarardan çok zarar verici olup, hastanın hatalı hissetmesini pekiştirecektir. Muhafazakar hastalarda ise suçluluk duyguları hezeyan boyutuna ulaşarak, günahkar olduklarını, hastalıklarının günahlarının cezası olduğunu düşünmelerine yol açabilir. Zevk ve ilgi kaybı: Günlük aktivitelere karşı ilgisizlik vardır. Bunlar hasta tarafından anlamsız ve boş bulunur. Bir şey yaparken hemen sıkılır, kararlar ertelenir, işler ertelenir, erteledikçe yığılan işleri yapmaktan bir süre sonra tamamen vazgeçilir. Geçmişte zevk ve keyifle yapılan işler, hobiler hastayı sıkmakta, angarya olarak görülmektedir. Tertip ve temizlik azalmıştır. Yorgunluk: Sürekli halsizlik ve güçsüzlük depresyonun tipik belirtilerindendir. Bir işe başlamak, eldeki bir işi bitirmek zorlaşır. Zaman içinde konuşmak bile hasta için angarya halini alır, konuşma yavaşlar ve monotonlaşır. Konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık iş ve akademik hayattaki verimliliği düşürür. Gazete okumak, film izlemek gibi eylemler yapılamaz hale gelebilir. Anksiyete: İç sıkıntısı olarak tarif edebileceğimiz anksiyete sebebi bilinmeyen bir huzursuzluk duygusudur. Gerginlik ve gevşeyememe dikkat çekicidir. Buna ağız kuruluğu, hazımsızlık, çarpıntı, göğüs ağrısı, nefesin yetmemesi hissi, koltuk altlarında terleme, baş dönmesi, yutma güçlüğü gibi sempatik sinir sisteminin fazla çalışmasına bağlı bulgular da eşlik edebilir. Hastalarda ani tepkiler, öfke patlamaları olabilir. Başkalarına yoğun bir bağımlılık ile bencil bir duyarsızlık arasında çok farklı davranışlar gösterebilen bu tür hastalarla birlikte yaşamak oldukça güçtür. Klinik tablo bazen ajitasyon boyutuna geçer ki, bu durumda koşarcasına dolaşıp inleme, saçını başını yolma ortaya çıkabilir. Bu olgularda intihar olasılığı yüksektir. Retardasyon: Beden hareketleri, genel hareketlilik, konuşma yavaşlamıştır. Mimikler azalmış, ses tonu yüzeyelleşmiştir. Bu hastalar düşüncelerinin de yavaşladığını, kolay karar veremediklerini belirtirler. Sorulara geç ve evet ya da hayır şeklinde kısa cevaplar verilir. Hareketler ağır çekim gibi zahmetle yapılır. Retardasyon genelde genç hastalarda görülür. Hastaların yarısında mevcut olup, varlığında depresyon tanısı kolayca konur. Uyku bozukluğu: Genel belirti uykuya dalma güçlüğüdür. Uyumaya çalışan hasta saatlerce yatakta dönüp durduğundan bahseder. Sık sık uyanarak uykunun kesilmesi, sabah erken uyanma, dinlendirici olmayan uyku görülebilir. Bir çok hasta kötü rüyalar görmekten şikayetçidir. Şiddetli depresyonlarda sabah erkenden ve sıkıntı ile uyanma tipik bir belirtidir. Depresyonun bedensel belirtileri: Genel enerji kabı, işlerini yapacak gücü bulamama, çabuk yorulma, sürekli bitkinlik hissi depresyonun başta gelen bedensel belirtilerindendir. Bazı hastalar yiyeceklerden hiçbir tat alamadıklarını, yiyeceklerin saman gibi geldiğini, açlık hissetmediklerini söylerler. İştahsızlık, kabızlık ve kilo kaybı sıktır. Özellikle baş, boyun ve sırt ağrıları olmak üzere tüm vücutta ağrı, ağızda acılık ya da fena tattan şikayet edilebilir. Bazı hastalar ise ağır bir organik hastalığa sahip oldukları inancı ve kaygısına kapılarak hipokondriyak belirtiler gösterir. Ruh halinin gün içinde değişimi: Hastaların durumlarının gün içinde ani değişimler göstermesi depresyonda sık görülen belirtilerdendir. Genelde sabah kendini kötü hissetme olurken, atipik depresyonlarda akşamları kötü hissetme önemli bir bulgudur. Gün içinde dalgalı bir seyir de mümkündür. Cinsel istek kaybı: Azalmış cinsel faaliyet, azalmış libido ve yetersiz orgazm hemen hemen tüm depresyonlarda bulunan bir belirtidir. Erkekler sertleşme sorunu yaşadıklarından kendilerini ‘’güçsüz’’ olarak tanımlarlar. Psikolojik kökenli ereksiyon sorunlarında REM uykusunda sertleşme görülürken, depresyonda gece uykusunda da sertleşmede azalma olduğu gösterilmiştir. Bu daha derin bir patoloji göstergesidir. Kadınlarda ise cinsel isteksizlik had safhadadır. İçgörü kaybı: Depresyonda içgörü kaybolmaz. Ağır dönemlerde bile hasta hastalığının farkındadır. Ancak bazı hastalar ruh hastası olarak damgalanma endişesi ile hastalıklarını bilinçli biçimde inkar edebilir. Tebessümle hiçbir bozukluğunun olmadığını ifade eden bu hastalara gülümseyen depresyon, depresyonsuz depresyon denilmektedir. Öfke nöbetleri: Depresyonda patlayıcı biçimde açığa vurulan öfke görülebilmekte, yıkıcı sonuçları olabilmektedir. « Şizofreni Hastasını Anlamak Kadınlarda Depresyon ve Tedavisi »
Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir? | Güven Hastanesi

Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir? | Güven Hastanesi

Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyon, bireylerin kendini psikolojik olarak iyi hissetmediği, çok uzun süreler devam edebilen ve günlük hayatı etkileyen psikolojik bir rahatsızlıktır.

Motivasyon eksikliği, değersizlik hissi, karamsarlık, mutsuzluk, suçluluk duygusu, ölüm ve intihar düşünceleri depresyonun belirtilerindendir. Depresyon tanısının konulabilmesi için belirtilerin en az iki hafta sürmesi ve kişinin önceki işlevsellik seviyesinde bir değişiklik olması gerekir. Bu nedenle depresyon, birkaç gün süren can sıkıntısından veya mutsuz hissetmekten çok daha fazlasıdır.

Depresyonun bir kişilik sorunu veya zayıflığı olmadığını belirten Güven Sağlık Grubu Klinik Psikoloji Uzmanları depresyon hakkında bilgi verdi.

İçindekiler Depresyon nedir? Depresyon türleri nelerdir? Depresyon belirtileri nelerdir? Çocuklarda ve gençlerde depresyon belirtileri farklılık gösterir mi? Depresyondaki birey nasıl hisseder? Depresyonun nedenleri nelerdir? Depresyon genellikle kimlerde görülür? Depresyon tanısı nasıl konur? Depresyon nasıl tedavi edilir? Depresyon nedir?

Depresyon, bireylerin kendini psikolojik olarak iyi hissetmediği, çok uzun süreler devam edebilen ve günlük hayatı etkileyen psikolojik bir rahatsızlıktır. Sözcük anlamı “çökkünlük” olan depresyon kendine özgü belirtileri olan, kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını olumsuz etkileyerek ilişkilerini, mesleki ve sosyal becerilerini, fiziksel sağlığını bozan önemli bir duygu durum bozukluğudur.

Depresyon türleri nelerdir?

Çoğu hastalıkta olduğu gibi kendi içerisinde de depresyonun türleri vardır. Depresyon belirtileri, türler arasında farklılık gösterir.

Depresyonun türleri şunlardır:

Majör Depresyon: En sık görülen ve en tipik olan depresyon türüdür. Tek bir semptom bile haftalar veya yıllar sürebilir ve farklı belirtiler gösterebilir. Ancak her zaman iki haftadan uzun sürer. Majör depresyon, depresyon çeşitleri arasında en şiddetli olarak değerlendirilen türdür.

Majör depresyon, Çökkünlük hali Ümitsizlik Değersiz hissetme gibi yoğun olumsuz duygularla seyreder ve kendiliğinden düzelmesi mümkün değildir.

Katatonik Özellikli Majör Depresif Bozukluk: Motor davranış bozukluklarını ve diğer semptomları içeren, nadir fakat şiddetli bir depresyon şeklidir.

Katatonik depresyon bireylerde,

Nedensiz kas hareketleri Alışılmamış beden pozisyonu Başkalarının söz veya hareketlerini tekrar etme Hiç konuşmama gibi özelliklerle kendisini gösterir.

Distimi Depresyon (Süreğen Depresif Bozukluk): Distimi, kronik ama hafif bir depresyon türüdür. Kişiler en az iki yıllık süre içerisinde zamanın yarısından fazlasında depresif hissederler ya da her zaman yaptıkları etkinlik ve eğlencelerden normal hallerine göre çok az zevk alırlar. Bu bozukluğun belirleyici özelliği kronik olmasıdır.

Doğum Sonrası (Postpartum) Depresyon: Genellikle doğumdan sonraki 2-8’inci haftalar içinde başlayan ve en az iki hafta en çok bir yıl kadar sürer. Doğum sonrası depresyon, yorgunluk ve uykusuzlukla kendisini göstermektedir. Doğum sonrası depresyonun diğer bulguları ise şunlardır:

Duygu durumun deprese olması Aktivitelere ilginin azalması İştah değişikliği Yorgunluk Uyku bozuklukları Çocuğun bakımında güçlükler Suçluluk hissi Kendine güven azlığı Konsantrasyon güçlüğü

Doğum sonrası depresyon, tedavi görmeyen kadınlarda üç ay ile bir yıl arasında kendiliğinden düzelmektedir.

Mevsimsel Depresyon: Bu depresyon tipi, atipik depresyona benzer ve mevsimsel olarak iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkar. Depresyon mevsim evresi bittiğinde insanlar genellikle iyileşir ve normal işleyişlerini geri kazanırlar.

Atipik Depresyon: Atipik depresyonda olan kişilerde ani duygu değişimlerinin yanı sıra,

İştah artışı Ani kilo alma Aşırı uyuma Kollarda ve bacaklarda ağırlık hissi Reddedilme ve eleştirilme korkusu en sık görülen belirtilerdir.

Bipolar Bozukluk (Manik-Depresif Bozukluk): Bu hastalıkta taşkınlık (mâni) ve çökkünlük (depresyon) dönemleri vardır. Bipolar bozuklukta ortaya çıkan manik depresif bozukluğun görülme oranı, tek uçlu depresyondan daha düşüktür.

Manik depresif bozukluk,

Depresif evre Normal duygudurum evresi Manik evre olmak üzere üç farklı evreyi içerir.

Manik evre aşırı coşkulu duygudurum, hiperaktivite, umursamazlık ve uyku ihtiyacının düşmesi ile karakterizedir.

Siklotimik Bozukluk: En az iki yıl sürer ve sayısız duygudurum dalgalanmalarıyla giden hipomanik belirtiler gösterir. Siklotimik bozukluk, derin bir huzursuzluk hali izleyen, aradaki normal duygudurum döneminin günler ve haftalar olduğu ancak iki ayı geçmediği bir durumla karakterizedir. Erken yaşlarda başlaması, klinik görünümünün çeşitliliği, sınırda bir bozukluk olarak kabul edilmesi, semptomlarının belirlenmesinin güçlüğü, tedaviye başvurularının azlığı gibi nedenlerle tanılanması zor olan bir hastalıktır.

Depresyon belirtileri nelerdir?

Hayat boyunca bir kez ya da birden fazla ortaya çıkabilen depresyon sürecinde çok sayıda belirti gözlemlenebilir.

Depresyon belirtileri şunlardır:

Sürekli üzgün hissetme veya depresif bir ruh hali içinde olma Bir zamanlar zevk alınan etkinliklere karşı ilgi duymama ya da eskisi kadar zevk almama Diyetle ilgisi olmayan kilo kaybı veya kilo artışı Çok fazla uyuma veya uyku problemi yaşama Enerji kaybı Karamsarlık veya çaresizlik hissi Mutsuzluk Hareketsiz oturamama, el sıkma gibi amaçsız fiziksel aktivitede artış veya yavaş hareketler veya konuşma Değersizlik hissi Hemen hemen her konuda kendini suçlu hissetme Düşünmede, konsantre olmada ve karar vermede zorluk yaşama Tekrarlayan ölüm veya intihar düşünceleri Cinsel isteksizlik Azalmış benlik saygısı Gelecek beklentilerinin olmaması

Depresyondan söz edebilmek için en az iki haftalık bir süre boyunca yukarıdaki semptomların en az beşinin mevcut olması gerekir.

Depresyon rahatsızlığı olan birçok bireyde bu semptomların büyük bir kısmı gözlemlenebilir. Depresyon semptomları, hastanın sürekli yeni sorunlar yaratmasına neden olabilir ve hastanın günlük yaşamını gözle görülür derecede olumsuz etkileyebilir.

Çocuklarda ve gençlerde depresyon belirtileri farklılık gösterir mi?

Okul öncesi çocukların yaklaşık yüzde 1'i ve ilkokul çocuklarının yaklaşık yüzde 2'si depresyondan etkilenmektedir. Güncel veriler, 12 ila 17 yaş arasındaki tüm gençlerin yaklaşık yüzde 3-10'unun depresyondan muzdarip olduğunu göstermektedir. Yaşa bağlı olarak depresyon belirtileri farklılık göstermektedir. Bunlar aşağıdaki gibi gruplanmaktadır.

Depresyonun 3-6 yaş okul öncesi belirtileri:

Çocuğun sürekli üzgün ve huzursuzluk içerisinde olması Kayıtsızlık ve içe dönük davranışlar Motor aktivitelere olan ilginin azalması İçsel huzursuzluk ve sinirlilik hali Çocuğun ailesiyle yani ebeveynleriyle göz teması kurmaktan kaçınması Aşırı saldırgan davranışlar Çocukta meydana gelen ani kilo artışı veya kilo kaybı Oyuncaklarıyla oynamaması ve içindeki öfkeyi oyuncaklarından çıkarıp dışavurum yapması Sindirim sorunları yaşaması Çocuğun etrafındaki durum ve olaylara karşı tepkisiz kalması

Depresyonun 6-12 yaş okul çağı belirtileri:

Derse ilgide azalma ve ders başarısında düşmeler Sürekli üzgün ve mutsuz hissetme Kaygı Gelecekten umutsuz olma Gereksiz özeleştiri Suçluluk duyguları, tüm olumsuzluklardan kendini suçlu bulma Değersizlik düşünceleri, sık sık evde kimse tarafından sevilmediğinden ya da kardeşinin daha çok sevildiğinden bahsetme Gergin sıkıntılı ve huzursuz olma, “Of sıkıldım” yakınmasını sıkça kullanma İştah değişiklikleri, eskiye oranla daha az ya da azla yemek yeme Uyku bozuklukları İntihar düşünceleri

Depresyonun 13-18 yaş ergenlik dönemi belirtileri:

Aşırı alınganlık Kendine güvende azalma Sinirlilik ve öfke patlamaları Sürekli halsizlik ve konsantrasyon eksikliği Eskiden zevk aldığı şeylerden zevk alamama ya da eskisi kadar hoşlanmama Sık sık baş ağrısı, karın ağrısı ya da yorgunluk hissetme. Bu bedensel yakınmalar çocuğun içindeki sıkıntıdan kurtulmak için bir çeşit yardım talebidir. Kilo kaybı veya kiloda artış Arkadaş ilişkilerinde bozulma ya da olumsuz arkadaşlıklar kurma Kendini yalnız hissetme Uyku bozuklukları, gece geç uyuma, zor uyanma, yalnız uyuyamama, uykuya dalmadan önce ve uyku sırasında korkma, geceleri sık sık kötü rüyalar gördüğünü söyleme Gergin sıkıntılı ve huzursuz olma Depresyondaki birey nasıl hisseder?

Depresyon belirtilerinin seyri ve şiddeti kişiden kişiye büyük ölçüde farklılık göstermektedir. Depresyondaki birey kendini üzgün, umutsuz hissedebilir ve eskiden zevk aldığı şeylere olan ilgisini kaybedebilir.

Depresyondaki kişiler yorgunluk, çaresizlik ve hüzün duygusunu çok fazla hissetmektedir. Ayrıca kişinin iş hayatı, sosyal ve aile yaşamı da etkilenir. Depresyondaki bireyler kendilerini sürekli yalnız hissetmekle beraber, her şeyi olumsuz yönü ile algılar, olaylara olumsuz bakar. Geçmişte olanlarla kendini sürekli suçlar ve sorumlu tutar. Gelecek ile ilgili karamsar ve umutsuzluk söz konusudur. Buna ek olarak kişiler, çoğu zaman depresyonda olduklarının farkında değillerdir.

Depresyonun nedenleri nelerdir?

Çoğu depresyon tipinin birden fazla nedeni vardır. Fiziksel ve genetik etkiler, psikolojik ve psikososyal tetikleyicilerle etkileşerek birbirini güçlendirir.

Depresyonun başlıca nedenleri şunlardır:

Biyolojik Faktörler

Genetik yatkınlık (Genetik yatkınlığın depresyon geliştirme riskini artırabileceğini görülmüştür.) Bazı hastalıklar (Kalp hastalıkları, Parkinson hastalığı, Multipl skleroz, diyabet, tiroid hastalıkları, kronik hastalık yaşayanlar ve bu hastalara bakım verenler) Antihipertansifler, hormonlar gibi bazı ilaçlar Doğum Menopoz Hormonal değişiklikler

Psikososyal Faktörler

Geçirilmiş depresyon öyküsünün varlığı Olumsuz yaşam olayları, stres etkenleri Başka psikiyatrik tanılardan birine sahip olma Sevilen birinin kaybı veya erken ebeveyn kaybı Sosyal desteğin yetersiz olması Eş, aile ve iş sorunları Sağlık sorunları Alkol, ilaç veya uyuşturucu bağımlılığı Çocukluk veya ergenlik döneminde yaşanan travmalar, cinsel veya fiziksel istismar öyküsü Ekonomik düzeyde yaşanan olumsuzluklar ve düşüş hali Erken dönem uyum bozucu şemalar ve uygunsuz başa çıkma yöntemleri Yaşlılık veya emekliliğe geçiş Depresyon genellikle kimlerde görülür?

Depresyon toplumda en yaygın görülen psikolojik rahatsızlıklardan biridir. Araştırmalara göre toplum genelinde yaşam boyu en az bir kere görülme oranı yüzde 15-20 arasındadır.

Depresyon, kadınlarda, erkeklere oranla neredeyse iki kat daha fazla görülmektedir. Her 4 kadından ve her 10 erkekten birinin yaşamında en az bir kere depresyon geçirdiği belirtilmiştir.

Kadınlar, erkeklerden iki kat daha sık depresyona yakalanmaktadır. Bu durumu, kadınların yaşadığı adet döngüsünden kaynaklanan hormonal dengesizlikler kısmen de olsa açıklamaktadır. Ayrıca kadınlarda güçlü hormonal değişikliklerin yaşandığı gebelik ve lohusalık dönemlerinde birtakım duygudurum değişiklikleri oluştuğu çalışmalar sonucunda kanıtlanmıştır.

Çocukluk döneminde ortaya çıkan depresyonun tedavi edilmemesi, depresyonunun uzamasına yetişkinlikte de sürmesine neden olabilir.

65 yaş ve üstündeki bin kadından 14'ü, bin erkekten 4’ü depresyondadır. Bu oranlar, daha genç yaştaki erişkinlerin dörtte biri kadardır. Bin yaşlıdan 20'sinde ise distimik bozukluk (hafif şiddette, ama uzun sürmüş depresyon) vardır.

Depresyon tanısı nasıl konur?

Depresyon tanısı, belirli kriterlere dayalı tıbbı değerlendirmenin ardından konuda uzman hekimler tarafından konulmaktadır. Depresyonu teşhis edilebilecek belirli bir kan testi, röntgen veya radyolojik görüntüleme gibi bir tetkiki yoktur. Bununla beraber, doktorunuz depresyona benzer belirtiler gösterebilecek başka bir durum olup olmadığına açıklık getirmek için bazı kan testleri isteyebilir. Örneğin, hipotiroidizm, depresyonla benzer belirtilere sahiptir. Alkol kullanımı veya bağımlılığı, bazı ilaçlar, felç ya da yasa dışı ilaçların kullanımı da depresyon belirtilerine neden olabilir. Ayrıca vitamin eksikliği, beyin tümörü, tiroid sorunları gibi tıbbi durumlar depresyon semptomlarıyla benzer olabilir, bu nedenle genel tıbbi nedenleri dışlamak önemlidir.

Depresyon belirtileri, en az iki hafta sürmeli ve depresyon tanısı için önceki işlevsellik seviyesinde bir değişiklik olmalıdır.

Psikiyatri uzmanı tarafından konulan doğru tanı, başarılı tedavinin ilk adımını oluşturur. Özellikle bipolar (iki uçlu) bozuklukta görülen depresyonlardan ve şizofreni başta olmak üzere psikozlarda görülen depresyonlu ruh halinden ayırt edilmediği takdirde tedavi başarısız olacaktır.

Depresyon nasıl tedavi edilir?

Depresyon, bir profesyonel tarafından teşhis ve tedavi edilmesi gereken psikolojik bozukluktur. Depresyonda olduğunu düşünen birey mutlaka uzmandan yardım almalıdır.

Depresyon tedavisinde, ilaç tedavisi veya psikoterapi aktif olarak kullanılan yöntemlerdir. Bu iki yöntem ayrı ayrı uygulanabildiği gibi birlikte de uygulanabilmektedir.

Depresyonun tedavi süreci,

Kişisel tercihe Tıbbi geçmişe Depresyonun şiddetine bağlı olarak değişmektedir.

İlaç, tedavinin bir parçası olarak da kullanılmaktadır. Depresyon tedavisi sürecinde hastanın kullanması gereken ilaçlar, muhakkak doktor kontrolünde belirlenmelidir. İlaçların gerçek etkisi, 3-6 hafta içinde görülebilmektedir. Bu nedenle kişi, ilaçların etkisinin olmadığı düşüncesine kapılabilir.

Depresyon tedavisinde psikoterapi yöntemi kullanılmaktadır. Özellikle bilişsel davranışçı terapi, depresyon tedavisi için oldukça etkili bir psikoterapi yöntemidir. Psikoterapist, depresyona sebep olan etkenleri inceler ve bu etkenlerin üzerinde durarak hastanın düşünce yapısını değiştirmeye ve daha pozitif düşünceler yerleştirmeye odaklanarak iyileşme sağmaya çalışır.

Depresyon tedavisinde, sağlıklı beslenme, uyku düzeni ve yaşam tarzı da oldukça önemlidir. Vücuttaki fiziksel aktiviteler düzenlenmeden depresyon rahatsızlığının tedavi edilebilmesi çok da mümkün değildir.

Meditasyon ve yoga, duyguların daha dengede tutulması, daha pozitif düşünülmesi ve iç huzurun bulunması konusunda yardımcı olarak depresyon tedavisinde etkili olabilmektedir.

Sağlık Rehberi

Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.

"
Depresyon belirtileri nelerdir, tedavisi nasıl yapılır? | Anadolu Sağlık Merkezi

Depresyon belirtileri nelerdir, tedavisi nasıl yapılır? | Anadolu Sağlık Merkezi

Depresyon belirtileri nelerdir, tedavisi nasıl yapılır?

Ciddi ama tedavi edilebilir ruhsal bir hastalık olan depresyon, bedensel, zihinsel ve duygusal belirtilerle kendini gösterir. Depresyonun en belirgin özelliği zevk almada azalma ve kötü ruh halidir. Depresyonda olan kişi karamsar, ümitsiz ve duygusal açıdan mutsuzdur. Sürekli olarak kendini yalnız ve hüzünlü hisseder. Çevresine karşı ilgisi azalan kişi de huzursuzluk ve iç sıkıntısı gibi duygular çok fazla ön plana çıkar. Günlük yaşantısını engelleyecek kadar şiddetlenen bu duygu durumları aylarca sürer ve kişinin zihinsel faaliyetlerinin yanı sıra genel sağlığını da olumsuz etkilemeye başlar.

Depresyon Nedenleri

Depresyonun nedenleri bilimsel olarak tam anlamıyla açıklanamamaktadır. Birbirinden kesin hatlarla arılamasına rağmen depresyon nedenleri psikososyal, genetik ve biyolojik olmak üzere 3 ana grupta incelenir.

Psiko-Sosyal Nedenler: Günlük yaşamda sürekli strese maruz kalan kişiler depresyona girmeye daha yatkındır. Küçük yaşta anne baba kaybı, şiddete maruz kalma, travmalar ileri yaşlarda depresyona girme olasılığını arttırır. Yine küçük yaşlarda sevilme, ait olma, güven duyma, başarı gibi temel ihtiyaçların karşılanamaması ruhsal yaralanmalara ve dolayısıyla da ileride depresyona girmeye sebep olabilir.

Genetik Nedenler: Depresyon ile ilgili yapılan araştırmalar hastalığın genetik bir yatkınlığı olduğunu ortaya koymuştur. Ağır depresyon hastalarının birinci derece yakınlarında depresyon görülme sıklığı oldukça fazladır. Bu durumun bir diğer nedeni de psikolojik rahatsızlığı olanların durumlarını aile yaşantısına yansıtmaları da olabilir.

Biyolojik Nedenler: Depresyon ile ilgili yapılan çalışmalarda beyinde bulunan norepinefrin, serotonin gibi bazı hormonların depresyon ile ilişkisini saptamıştır.

Depresyon Belirtileri Aşırı halsizlik, isteksizlik nedeniyle günlük aktivitelerde yavaşlama, hayattan zevk almama Sorunlarını paylaşmaktan kaçınma ve sosyal ilişkilerden uzaklaşma, sosyal fobi Cinsel isteksizlik İştahsızlığa bağlı olarak yaşanan kilo kaybı ya da aşırı yeme eğilimine bağlı olarak gelişen kilo alma Aşırı uyku isteği ve sabahları uyanmada zorluk çekme ya da uykusuzluk ve uykuya dalmada güçlük Unutkanlık, dikkat dağınıklığı Mide ve bağırsak problemleri, boyun, sırt, baş ve eklem ağrıları Panik atak Kendini değersiz hissetme, çaresizlik ve suçluluk hissi, anksiyete bozukluğu Ölümü ya da intiharı düşünme, şiddetli üzüntü ve kaygı bozukluğu Depresyon Tedavisi

Tedavi edilmesi gereken ciddi bir problem olan depresyon tedavi edilmediğinde bireyin alkol, uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklar edinmesine ya da kendine zarar vermesine neden olabilir. Depresyon tedavisinde ilaç tedavisi ve psikoterapinin birlikte kullanıldığı bütüncül yaklaşım yöntemi uygulanır. Anti depresan olarak bilinen depresyon ilaçları psikiyatri dalında uzmanlaşmış doktor tarafından uygun dozajlarda hastaya verilir. Genellikle 2-3 hafta sonra etkilerini göstermeye başlayan antidepresanların düzenli olarak kullanılması önemlidir. İlaçlarla birlikte uygulanan psikoterapi ile hastanın olumsuz düşünce ve davranışlardan uzaklaşması ve daha aktif olması amaçlanır. Bu uygulamalara ek olarak uygulanan hipnoz yöntemi de depresyondan kurtulma yolları arasında yer alır.

Son güncellenme tarihi: 04 Mayıs 2018

Yayınlanma tarihi: 07 Mayıs 2018

"
Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri ve Tedavi Yolları - Madalyon Psikiyatri Merkezi

Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri ve Tedavi Yolları - Madalyon Psikiyatri Merkezi

Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri ve Tedavi Yolları

Depresyon, bireylerin duygu, düşünce ve davranışlarını olumsuz yönde etkileyen, günümüzde sıkça karşılaşılan ciddi bir medikal rahatsızlıktır. Sık gözlenmesi nedeniyle insanlar arasında adlandırılma sıklığı da fazladır. İnsanlar, mutsuz hissettiklerinde kendilerini depresyonda zannedebilir ancak her mutsuzluk, depresyon yaşandığı anlamına gelmez.

Depresyon, üzüntü, mutsuzluk hali ve daha önce ilgi duyulan şeylere karşı isteksizlik olarak ortaya çıkar. Duygusal ve fiziksel sorunların yanı sıra bireylerin gündelik yaşamdaki işlevselliğini de olumsuz yönde etkiler. Ancak depresyonun şiddeti doğrultusunda bireyin işlevselliği de değişir: Bazı durumlarda insanlar, üzüntü ve keyifsizlik haline rağmen gündelik işlerini yürütebilirken bazı durumlarda yataktan bile çıkamaz hale gelir, işe gidemez ve rutin hayatını sürdürmekte zorlanır.

Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyon belirtileri hafif düzeyden şiddetli seviyeye (majör depresyon) doğru farklı şekillerde gözlenebilir: Üzüntü hali ve mutsuzluk, önceden keyif alınan şeylere karşı ilgi kaybı, karamsarlık, huzursuzluk, bedensel belirtiler (iştah kaybı, uyku problemleri gibi), yorgunluk, halsizlik, davranışlarda yavaşlık (isteksiz ve ağır şekilde konuşma vb), karar verme, odaklanma gibi konularda yaşanan zorluklar, dalgınlık, unutkanlık, değersizlik ve/veya suçluluk hissi, ölüm, intihar ve kendine zarar verme düşüncesi.

En az iki hafta olmak koşuluyla bu belirtilerden birkaçını yaşayan kişilerin ruh sağlığı uzmanından (psikolog ya da psikiyatrist) destek alması önerilir.

Yukarıda bahsedilen belirtiler, depresyon dışında farklı bir medikal rahatsızlığın (demir eksikliği, tiroit vb.) belirtisi olabilir. Bu sebeple detaylı bir değerlendirilme yapılması, ilgili olabilecek tanı dışlandıktan sonra psikiyatrik destek alınması önerilir. Bazı durumlarda ise depresyon, gözlenen medikal rahatsızlığın tetikleyicisi ya da belirtilerini şiddetlendiren konumda olabilir. Bu gibi durumlarda diğer fizyolojik rahatsızlığın tedavisine ek depresyon tedavisi konusunda yardım almak, kişinin yaşam kalitesini arttıracaktır.

Depresyonun Nedenleri Nelerdir?

Depresyon sıklığı günümüzde %3-8 arası olmakla birlikte, kadınların erkeklere oranla depresyona daha yatkın olduğu bilinmektedir. Depresyon söz konusu olduğunda, pek çok risk etmeni göz önünde bulundurulmaktadır: Genetik yatkınlık, gebelik depresyonu, doğum sonrası depresyon (postpartum depresyon), kişilik örüntüsü (içekapanık olma gibi), erken yaşta ebeveyn kaybı, çevresel koşullar (aile örüntüleri, düşük sosyoekonomik çevreden gelmek, boşanma gibi), stres, işsizlik, erken dönemde süreğen şekilde olumsuz çocukluk yaşantısı (ihmal, istismar gibi), madde kullanımı, ilaç kullanımı, kronik rahatsızlıklar.

Çocukluk Dönemi Depresyonu

Çocuklar da tıpkı yetişkinler gibi depresyona girebilir. Çocuklarda da tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi depresyonun en önemli belirtisi, belirgin ilgi kaybı ve işlevselliğin bozulması yönündedir. Ancak, çocuklarda depresyonun görülme şekli yetişkinde gözlenen belirtilerle bire bir aynı değildir. Çocuklar depresif belirtileri yetişkinlerden farklı olarak yalnızca mutsuzluk, üzüntü ya da içe kapanma şeklinde değil öfke patlaması, sinirlilik, asabiyet şeklinde de gösterebilir.

Çocukluk dönemi depresyonuna dair en çok gözlenen belirtiler: Çabuk öfkelenme, süregelen üzüntü ve umutsuzluk duygusu, sosyal olarak içe çekilme, sosyal ortamlardan uzaklaşma, reddedilmeye ve engellenmeye dair aşırı hassasiyet, iştah değişimleri (iştahta artma ya da azalma), uyku değişimleri (aşırı uyku hali ya da uykuya geçmede güçlük çekme, kabus görme), bir anda parlama, odaklanmada güçlük yaşama, yorgunluk hali, tedaviye yanıt vermeyen fizyolojik yakınmalar (karın ağrısı, baş ağrısı gibi) sosyal hayatı sürdürme konusunda işlevselliğin azalması (okul ve okul dışı aktivitelere katılma konusunda isteksizlik, akademik başarıda düşüş, okul ortamında yaşanan sorunlar, herhangi bir ilginin olmaması, aile içinde ya da arkadaşlar arasında aynı isteksizliğin devam etmesi), değersizlik ve/veya suçlanma duygusu, bozulmuş düşünce tarzı (sosyal ipuçlarını çarpık şekilde algılama, sevilmediğini/değer görmediğini düşünme), ölüm ve/veya intihar düşüncesi.

Çocukluk Döneminde Gözlenen Depresyonun Nedenleri

Genetik, gebelik sürecinde annenin ve/veya sonrasında temel bakım veren kişinin depresyonda olması, fiziksel açıdan sağlığı tehdit edecek bir hastalık öyküsü, erken yaşlarda biyokimyasala maruz kalmak, aile örüntüsü (kaotik aile yapısı, aile içi şiddet, alkol kötüye kullanımı), akran zorbalığı, dışlanma, fiziksel ya da cinsel istismar çocukluk döneminde depresyonu tetikleyen önemli faktörler olarak görülmektedir. Çocukluk dönemi depresyonu, geçici bir duygu durum değildir ve uygun psikolojik tedavi ile izlenmesi gerekir.

Depresyon Genetik bir Hastalık mıdır?

Depresyonun doğum öncesi süreçten bireyin bugünkü yaşamına kadar pek çok sebebi bulunabilir. Aile bireyleri arasında gözlenen depresyon ya da duygu durum bozuklukları, genetik bir yatkınlığı beraberinde getirir fakat bu tarz bir yatkınlık, depresyonun mutlaka görüleceği anlamına gelmez. Genetiğin yanı sıra çevresel faktörlerin (bireyin yetiştiği aile ortamı, bakım veren kişiyle ilişkisi, sosyoekonomik koşullar gibi) depresyon üzerinde büyük etkisi vardır. Ancak, depresyona yatkın bir aile ortamında büyümek, birey için doğduğu andan itibaren önemli bir risk faktörü olacaktır.

Örneğin, henüz gebelik sürecinde annenin depresyonu bebeği riske açık hale getirmektedir. Annenin yaşadığı depresyon (postpartum depresyon) annenin bebeğe karşı tutumunu olumsuz yönde etkiler. Doğum sonrası, ebeveyn rolü içerisinde bebeğin fiziksel ve duygusal bakımını üstlenmek zorlaşır. Annenin bebekle kurduğu ilişki, bebeğe karşı yaklaşımı depresyondan etkilendiği için bebeğin kendiyle ilgili algısını da olumsuz yönde şekillendirir. Annenin depresyonu, genetik bir yatkınlığın yanı sıra çevresel şartları da tetiklediğinden çocuk için riskli bir durum oluşturmaktadır.

Depresyon Tekrarlar mı?

Depresyon, tekrar etme olasılığı yüksek bir rahatsızlıktır. Tetikleyici yaşam olayları (iş değişikliği, hastalık, ev ortamında gözlenen değişiklikler), öncesinde depresyon yaşantısının olması, bireyin hissettiği iyilik halinin hemen ardından tedaviyi (psikoterapi ya da medikal tedavi) yarıda bırakması, eşlik eden başka psikopatolojiler (duygu durum bozukluğu vb.), genetik yatkınlık ve kronik depresyon risk faktörleri arasında sayılabilir.

Kronik Depresyon (Distimi) Nedir?

Kronik depresyon (Distimi), depresyonun görece daha hafif ancak süreğen şekilde gözlendiği bir türüdür. Süreğen bir keyifsizlik ve mutsuzluk hali vardır. Birey, gündelik işlerini yürütebilir, işlevselliği tam anlamıyla bozulmamıştır ancak performansının altında çalışır. Fizyolojik belirtiler (iştah, uyku problemleri), bedensel yakınmalar (baş, karın ağrısı gibi) eşlik etmekle birlikte kişi yaptığı pek çok işten zevk alamaz, ilgi kaybı ve isteksizlik, odaklanmada güçlük, değersizlik hissi, sosyal ilişkilerde bozulma gözlenir ve psikolojik iyilik hali olumsuz yönde etkilenir. Bu belirtilerin en az iki yıldır devam ediyor olması bir tanı kriteridir.

Kronik depresyonda erken dönem olumsuz çocukluk yaşantıları tetikleyici olabileceği gibi ilerleyen yıllarda yaşanan kayıp ve yas süreci (sevilen birinin kaybı, iş kaybı gibi) de önemli yordayıcılar arasında yer alır.

Depresyon Tanısı Nasıl Konur?

Pek çok kişi, mutsuz olduğunda ya da güne keyifsiz başladığında “depresyonda olduğunu” ya da “depresif hissettiğini” söyler. Ancak gözlenen belirtilerin tamamı “depresyon” tanısı almaz. Depresyon tanısını ruh sağlığı uzmanı olarak psikiyatri uzmanı (psikiyatrist) koyar. Tanı koyma aşamasında ruh sağlığı uzmanı, hastanın/danışanın geçmiş aile ve belirtilere dair öyküsünü aldıktan sonra bugünkü durumu ve mevcut işlevselliği göz önünde bulundurarak tanı koyar. Depresyona dair belirtilerin en az iki hafta süreyle devam etmesi, bireyin mutsuz, çökkün, karamsar hissetmesi ve önceden keyif aldığı şeylere karşı belirgin ilgi kaybı, iştahsızlık, uyku problemleri, belirgin kilo değişimi tanı koymada belli başlı kriterleri oluşturur. Gözlenen belirtilerin şiddeti doğrultusunda birey, psikoterapi ve/veya medikal tedavi noktasında yönlendirilir.

Depresyon Tedavisi

Depresyon günümüzde en sık gözlenen rahatsızlıklardan biridir ve çeşitli tedavi yöntemleriyle depresyona müdahale edilmektedir. Depresyon tedavisi genellikle ayaktan tedavi şeklinde yürütülmekte, depresyonun ağır geçtiği durumlarda ise yatarak tedavi önerilmektedir. Psikoterapi ve/veya medikal tedavi depresyonun sağaltımında kullanılan etkili tedavi yöntemleridir. Hafif ve orta düzeydeki depresyonda Bilişsel Davranışçı Terapi ya da kişiler arası ilişkilere yönelik terapiler fayda sağlamaktadır. Psikoterapide bireyin gündelik hayatını sürdürebileceği, işlevselliğini arttıracak ve sosyal ilişkilerini destekleyecek müdahalelerde bulunulur. Bireyi depresif hissettiren düşünceler ve bu düşüncelerle duygu ve davranış arasında bağlantı kurulur. Kişiyi işlevsiz hale getiren düşünce örüntüleri üzerinde çalışılır ve depresyonun tekrarı halinde bireye hayatı boyunca kullanabileceği becerilerin kazandırılması hedeflenir.

Medikal tedavi (ilaçlı tedavi) çoğu zaman psikoterapiyle eş zamanlı olarak sürdürülen bir diğer tedavi yöntemidir. Bireyin yaşadığı depresif belirtilerin şiddetine göre hekim kontrolünde tedavi sürdürülür. Hasta/danışanlar, ilaçlı tedavide iyi hissettikleri andan itibaren tedavi sürecini yarıda bırakma eğiliminde olur. Kısa süreli iyilik hali hem ilaçlı tedavi hem de psikoterapi sürecinde gözlenebilir. Ancak, depresyon dirençli bir rahatsızlıktır ve tedavi yarıda bırakıldığında belirtilerin geri dönmesi (relaps) oldukça yüksek bir olasılıktır. Hastalığın yinelenme olasılığını azaltmak adına tedavinin tamamlanması oldukça önemlidir.

Güncel Psikoloji Yayınlarımız

"
Depresyon Belirtileri ve Tedavi Süreci | Hiwell

Depresyon Belirtileri ve Tedavi Süreci | Hiwell

Depresyon Belirtileri ve Tedavi Süreci

Siz de 300 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.

İÇİNDEKİLER Depresyon Nedir?

Depresyon, kişinin günlük aktivitelerine devam etmesini zorlaştıran bir duygudurum bozukluğudur. Mutsuzluk, umutsuzluk, keyif alamama ve karamsarlık gibi hislerin uzun süreli devam etmesi sebebiyle kişiler genellikle zaman yönetiminde sıkıntı yaşarlar, diğer insanlarla ilişkileri bu durumdan etkilenir ve verim düşüklüğü yaşarlar.

Depresyon belirtileri hayatın herhangi bir evresinde ortaya çıkabilir. İnsanlar depresyonu farklı şekillerde deneyimler ve depresyon bazı fiziksel rahatsızlıkları tetikleyebilir. Her insan hayatının belli dönemlerinde mutsuz hissetmesine sebep olacak durumlarla karşılaşabilir. Ancak sık sık ve yoğun bir şekilde mutsuz ve umutsuz hissediyorsanız ve bu durum insan ilişkilerinizi ve günlük yaşantınızı olumsuz etkiliyorsa profesyonel destek almak faydalı olabilir.

Türkiye’de yetişkinlerde depresyon hastalığının görülme oranı yaklaşık %3-6 arası olarak bilinmektedir. Aynı zamanda kadınlarda depresyon görülme sıklığı erkeklerden iki kat fazladır. Bu durumun sebebinin erkeklerin farklı eyleme vurum davranışlarını daha sık kullanması, kadınlarınsa genellikle aynı stres faktörü karşısında daha yoğun belirtiler göstermesi olduğu düşünülmektedir.

Hormonal değişimler ve geleneksel kadın rolleri de kadınlarda depresyonun daha sık görülmesinde etkilidir. Kadınların toplumdaki rolleriyle depresyonun kesiştiği noktaya doğum sonrası depresyon örnek verilebilir.

Depresyonun Sebepleri Nelerdir?

Depresyona sebep olabilecek pek çok durum vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Genetik yatkınlıklar: Aile geçmişinizde depresyon veya diğer duygudurum bozukluklarına sahip kişiler varsa risk altında olabilirsiniz. Erken çocukluk travmaları Beyin yapısı: Beynin frontal lobu daha az aktifse risk altında olabilirsiniz. Genel sağlık durumu: Kronik hastalıklar, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, uyku problemleri gibi bazı durumlar yüksek risk altında olmanıza sebep olur. Sürekli kullanılan bazı ilaçlar Hormonal değişiklikler Strese sebep olan negatif yaşantılar (ekonomik problemler, boşanma, bir yakınını kaybetme) Anksiyete bozuklukları Aşırı alkol tüketimi ve kimyasal madde kullanımı Düşük özgüven ve kendini aşırı eleştirme Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyon belirtileri yaşa ve biyolojik cinsiyete göre farklılık gösterebilir. Bu semptomlar bazen sürekli bazen de gelip geçici olabilir.

Yaygın olarak görülen bazı depresyon belirtileri:

Duyguları düzenlemede zorluk yaşamak Sürekli huzursuz ve mutsuz hissetmek Benlik saygısında düşme, suçluluk hissetme İştahta artış veya azalma Kiloda yaşanan değişiklikler Uyku düzeninin bozulması (uykuya dalamama, sabah çok erken uyanma, gece sık sık uyanma) Cinsel isteksizlik Fiziksel aktivitelerde çabuk yorulmak Sindirim sistemi sorunları ya da baş ağrısı gibi bedensel yakınmalar Konsantre olmakta zorlanmak Dalgınlık, unutkanlık Sorumlulukları ertelemek İş veriminde düşüklük Okul hayatında başarısızlık Hareketlerde yavaşlık Kendine zarar verme ya da intihar düşüncesi Eskiden keyifle yapılan aktivitelerden zevk alamama Depresyon Türleri Nelerdir?

Kişiler depresyonu hafif, orta ya da yoğun şiddette deneyimleyebilir. Depresyon, belirtilerin şiddetine göre majör depresif bozukluk ve distimik bozukluk olarak ikiye ayrılır.

Majör Depresyon Nedir?

Majör depresyon (klinik depresyon ya da ağır depresyon), depresyonun daha şiddetli olan biçimidir. Majör depresyon belirtileri, depresyon belirtilerinden daha ağır yaşanmaktadır. Kişiler mutsuzluk, değersizlik, umutsuzluk duygularını çok yoğun bir şekilde hissederler ve bu hislerini kendi başına düzenleyemezler.

Major depresif bozukluğun alt tipleri: Kronik depresyon: Majör depresyonun 2 yıl veya daha uzun sürmesidir. Katatonik depresyon: Kişinin psikomotor davranışlarında belirgin bozulmalar ortaya çıkar. (hareketsizlik, duruş bozuklukları gibi) Psikotik depresyon: Sanrılar ve halüsinasyonlar gibi psikoz belirtiler vardır. Mevsimsel affektif bozukluk: Belirli mevsimlerde düzenli olarak başlayıp düzelen depresyon türüdür. Postpartum depresyon: Hamilelik sürecinde ya da doğumdan sonraki 4 hafta içinde ortaya çıkar. Melankolik depresyon: Kişi eskiden keyif aldığı şeylerin neredeyse hiç birinden keyif almaz. Atipik depresyon: Kişilerin duygu durumu dış etkenlere göre değişiklik gösterir (Mutlu edecek bir habere aşırı sevinmek, üzücü bir duruma aşırı üzülmek gibi). Atipik depresyonu olan biri dışarıya mutlu gözükebilir. Ancak bu depresyon yaşamadığı anlamına gelmez. Bu sebeple atipik depresyon yaşayan bireylere dikkat ve anlayışla yaklaşmak gerekir. Depresyon Bozuklukları Alt Tipleri ve Depresyon Belirtileri

DSM-5’e göre depresyon bozuklukları kendi içerisinde aşağıdaki şekilde sınıflanmaktadır:

Yıkıcı Duygudurum Düzensizliği Bozukluğu Yeğin(Majör) Depresyon Bozukluğu Süregiden Depresyon Bozukluğu (Distimi) Aybaşı Öncesi (Premenstrüel) Disfori Bozukluğu Maddenin/İlacın Yol Açtığı Depresyon Bozukluğu Başka Bir Sağlık Durumuna Bağlı Depresyon Bozukluğu Tanımlanmış Diğer Bir Depresyon Bozukluğu Tanımlanmamış Depresyon Bozukluğu Süregiden Depresyon Bozukluğu / Distimik Bozukluk Nedir?

Distimik bozukluk, depresyonun hafif şiddetli olan ama uzun süre devam eden biçimidir. Tanı için bu durumun en az 2 yıldır devam ediyor olması gerekir. Distimi, kişinin günlük hayatına devam etmesini major depresyona göre daha az etkiler. Bu yüzden kişiler distimik bozukluğu kişilik özelliklerinin bir parçası zannedebilirler.

Distimik bozukluğa sahip kişiler, günlük aktivitelere ilgiyi kaybetme, düşük özgüven, umutsuz hissetme ve üretkenliğin azalması gibi durumları deneyimler.

Depresyon Önlenebilir Mi?

Genellikle depresyonun önlenemez olduğu düşünülür. Depresyonu tetikleyebilecek pek çok sebep olduğu için, bu sebepleri önceden fark etmek zordur. Ancak eğer daha önce depresyon yaşadıysanız yaşam şeklinizde yapmanız gereken değişikleri öğrenerek ve psikolojik destek alarak gelecekte yaşayabileceğiniz depresif dönemleri ortadan kaldırabilir veya hafifletebilirsiniz.

Psikolojik destek almayı sürdürmek İyi bir uyku düzeni Düzenli egzersiz yapmak Sigara ve alkolu azaltmak/bırakmak İnsan ilişkilerini güçlendirmek Sağlıklı beslenmek Stresi azaltmak Depresyon Tekrarlar Mı?

Depresyon tekrarlayabilen bir duygudurum bozukluğudur. Daha önce depresif bir dönem yaşamış olmak tekrarlama olasılığını artırır.

Depresyonun tekrarlamasına sebep olabilecek bazı risk faktörleri:

Ailede duygudurum bozukluklarına sahip kişiler olması Yarıda bırakılmış terapi süreci Alkol ve madde kullanımı Kronik depresyona sahip olmak 60 yaş üzerinde olmak Depresyon Tanı ve Terapi Süreci

Her mutsuzluk, ümitsizlik veya hayal kırıklığı hali depresyon değildir. Zorlu ve üzücü durumlar karşısında zaman zaman karamsar hislere kapılmak insan hayatının olağan bir parçasıdır. Bu gibi durumlarda hüzün hissi zamanla azalır ve günlük hayatınıza devam edebilirsiniz.

Depresyon ise ruh halinizi, kendinizi ve çevrenizdeki olayları anlama ve anlamlandırma biçiminizi dahi değiştiren bir bozukluktur. Dolayısıyla düşük ve üzgün hissettiğimiz zamanlarda kendimize depresyon tanısı koymamak gerekir. Bu tanıyı sadece bir psikiyatr yukarı belirttiğimiz belirti kriterlerini kullanarak koyabilir ve antidepresan kullanımı önerebilir. Depresyon tanısının konulmasında kişinin duygudurum değişiklikleri, uyku düzeni, iştah durumu, bedensel yakınmaları ve düşünce akışı önem taşır.

Fakat sıklıkla üzgün ve ümitsiz hissediyorsanız ve bu durum günlük hayatınıza devam etmenizi zorlaştırmaya başladıysa bu durumu göz ardı etmemek gerekir. Depresyonla yaşamak oldukça zorlayıcıdır. Kişinin kendi başına çözmekte zorlandığı, uzun süreli duygudurum problemleri varsa mutlaka profesyonel destek almalıdır.

Bilişsel davranışçı terapi ve kişilerarası ilişkilere odaklanan yöntemler depresyon tedavisinde yaygın olarak kullanılır. Kişinin eskiden yapmaktan keyif aldığı ama şimdi gerçekleştirmekte zorlandığı eylemleri bulup bunlar üzerinde çalışmak faydalıdır.

Depresyonun kişinin günlük hayatını ve düşüncelerini aşırı etkilediği durumlarda psikoterapinin yanında ilaç desteği de gerekli olabilir. Depresyon tedavi edilebilen bir duygu durum bozukluğudur ama tekrarlama ihtimali olabilir. Tekrarı geciktirmek hatta mümkünse önlemek amacıyla kontrol seanslarına devam etmek önemlidir.

Depresyonun İyileşme Belirtileri

Depresyonun iyileştiğini söylemek için depresyon belirtilerinde hafiflemenin yanı sıra günlük işlevsellikte artış gözlemlemek gerekir. Bu gözlemi kendinizde yapabileceğiniz gibi birlikte yaşadığınız ya da sık görüştüğünüz kişiler de yapabilir. Aşağıdaki değişiklikleri fark ediyorsanız, depresyonunuzun iyileşmeye başladığı söylenebilir:

Duyguları daha kolay düzenleyebilmek Huzursuzluk, suçluluk, umutsuzluk hislerinde azalma İştah ve cinsel isteğin eskiye dönmesi Kiloda yaşanan değişiklikler Eskiden yapılan aktivitelerden keyif almaya başlama Uyku düzeninin toparlanması Konsantrasyonda artış Erteleme davranışlarında azalma Enerjide artış

Depresyonda olup olmadığınızı merak ediyor musunuz? Depresyon testimizi çözerek bu soruya cevap bulabilirsiniz!

*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.

"
Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyon

Depresyon, sürekli bir üzüntü ve ilgi kaybına neden olan bir duygu durum bozukluğudur. Depresyon aynı zamanda majör depresif bozukluk veya klinik depresyon olarak da adlandırılır.

Bu durumdan muzdarip bireylerin hissettikleri, düşünceleri ve davranışları etkilenir ve bunlardan dolayı çeşitli duygusal veya fiziksel sorunlar ortaya çıkabilir. Normal günlük aktiviteler yaparken sorun yaşanabilir ve bazen hayat yaşamaya değmez gibi gelebilir.

Depresyon sadece bir keyifsizlik veya anlık bir zayıflık değildir. Depresyon aynı zamanda bir anda çözülebilecek kadar basit bir sorun değildir. Depresyon tedavi edilebilir ve tedavi gerektiren tıbbi bir durumdur. Bu tedavi süreci bazı vakalarda uzun sürebilir.

Depresyonu olan bireylerin çoğu ilaç, psikoterapi veya ikisinin birleşimi ile devam eden bir tedavinin sonucunda iyileşebilirler.

Depresyon genellikle 20'li veya 30'lu yaşlarda başlar, ancak her yaşta ortaya çıkabilir. Erkeklere oranla çok daha fazla sayıda kadına depresyon teşhisi konulmaktadır. Bunun nedeninin ise kadınların daha yaygın olarak tıbbi yardım istemesi olduğu düşünülmektedir.

Nedenleri Depresyon Neden Kaynaklanır?

Depresyona neyin sebep olduğu tam olarak bilinmemektedir. Birçok zihinsel bozuklukta olduğu gibi, çeşitli faktörler söz konusu olabilir:

Depresyon kalıtsal faktörlerden etkileniyor gibi görünmektedir. Kan akrabaları da bu duruma sahip kişilerde depresyon daha yaygındır. Depresyona neden olabilecek genlerin saptanması için çalışmalar devam etmektedir.
Depresyonu olan kişilerin beyinlerinde fiziksel değişiklikler olduğu görülmektedir. Bu değişikliklerin ne kadar önemli olduğu hala belirsizdir, ancak araştırmacılar depresyonun nedenlerinin saptanmasına yardımcı olacağına inanmaktadır. Hormon dengesindeki değişiklikler depresyona neden olabilir. Hormon değişiklikleri hamilelikile doğumdan sonraki haftalar veya aylarda, tiroid problemlerinde, menopoz döneminde veya bir dizi başka durumda ortaya çıkabilir. Nörotransmitterler doğal olarak oluşan ve muhtemelen depresyonda rol oynayan beyin kimyasallarıdır. Son araştırmalar, bu nörotransmitterlerin işlevlerindeki değişikliklerin ve duygudurum stabilitesinin korunmasında rol oynayan nöro-devrelerle nasıl etkileştiklerinin depresyonu anlamakta ve tedavi edilmesinde önemli rol oynayabileceğini göstermektedir. Düşük benlik saygısı ve çok bağımlı olma, aşırı özeleştiri yapma veya aşırı kötümser olma gibi bazı kişilik özelliklerinin Fiziksel veya cinsel istismar, ölüm veya kayıp gibi travmatik veya stresli olaylar, zor bir ilişki ya da finansal problemlerin Genetik akrabaların tıbbi geçmişlerinde alkolizm, bipolar bozukluk, depresyon, veya intihar öyküsü olmasının, Lezbiyen, gey, biseksüel veya transseksüel bireylerin çevresindeki ortamın destekleyici olmamasının Anksiyete bozukluğu, yeme bozuklukları veya travma sonrası stres bozukluğu gibi diğer zihinsel sağlık bozukluklarının varlığının Ağır alkol, sigara veya uyuşturucu kullanımının Kanser, felç, kronik ağrı veya kalp hastalığı dahil olmak üzere ciddi veya kronik hastalıkların Yüksek tansiyon ilaçları veya uyku hapları gibi bazı ilaçların kullanımın, bireylerde depresyonun gelişmesi riskini daha artırdığı gözlemlenmiştir. Kalp hastalığıve diyabete yol açabilecek aşırı kilo veya obezite
Ağrı veya fiziksel hastalık Alkol veya uyuşturucu kullanımı Anksiyete, panik bozukluğu veya sosyal fobi Aile çatışmaları, ilişki zorlukları ve iş veya okul sorunları Sosyal izolasyon İntihar düşünceleri, intihar girişimleri veya intihar Kendini sakatlama Erken ölüm. Depresyon Nasıl Önlenir?

Depresyonu önlemenin kesin bir yolu yoktur. Ancak stresi kontrol etmek, ve direnci artırarak benlik saygısını güçlendirmek için adım atmak önemlidir. Depresyonun kötüleşmesini önlemeye yardımcı olmak için atılması gereken en önemli adımlardan birisi sorunun en erken belirtilerinde tedaviye başlamaktır.

Özellikle ağır kriz zamanlarında, zorlu dönemleri aşmak için aile bireylerine ve arkadaşlara ulaşmak gereklidir. Son olarak semptomların nüksetmesini önlemek için uzun süreli bakım tedavisi göz önüne alınmalıdır.

Belirtiler Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyon, bir bireyin hayatı boyunca tek bir defa ortaya çıkabilir veya bazı vakalarda birçok defa görülebilir. Herhangi bir depresyon nöbeti sürecinde, çeşitli belirtiler günün büyük bir kısmında görülür. Bu belirtiler süreç boyunca her gün tekrarlayabilir:

Üzüntü, sebepsiz ağlama, boşlukta olmak veya umutsuzluk duyguları
Değersizlik, suçluluk duygusu, geçmiş başarısızlıklarda kendini suçlamaya takılma Düşünme, konsantre olma, karar verme ve bir şeyleri hatırlamada sorunlar Düşünme, konuşma veya hareket etmede yavaşlama En küçük konularda bile öfke patlamaları, sinirlilik hissi veya hayal kırıklığı Hobiler, spor veya cinsellik gibi normal aktivitelerin çoğuna veya tümüne karşı ilgi veya zevk kaybı İştahta azalma ve kilo kaybı ya da artan yeme isteği ve kontrolsüz kilo alımı Kaygı, ajitasyon veya huzursuzluk Sebebi belirsiz fiziksel problemler, sırt veya baş ağrısı gibi Sık veya tekrarlayan ölüm ve intihar düşünceleri, veya intihar girişimleri Uykusuzluk veya çok fazla uyumak da dahil olmak üzere uyku bozuklukları Yorgunluk ve enerji eksikliği, en ufak işlerin bile çaba gerektirmesi

Bu semptomlar genellikle depresyonu olan birçok birey için iş, okul, sosyal aktiviteler veya başkalarıyla ilişkiler gibi günlük aktivitelerde gözle görülür sorunlara neden olacak kadar şiddetli görülür. Bireyler kendilerini genellikle nedenini bilmeden mutsuz veya umutsuz hissedebilirler.

Çocuklarda ve Gençlerde Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Çocuklarda ve gençlerde yaygın depresyon belirtileri ve semptomları yetişkinler ile benzerlik gösterse de, bir takım farklılıklar mevcuttur:

Küçük çocuklarda depresyon belirtileri arasında üzüntü, sinirlilik, sürekli birlikte olmaya çalışma, endişe, sebepsiz ağrılar, okula gitmeyi reddetme veya zayıflık sayılabilir.

Gençlerde görülen depresyon belirtileri arasında üzüntü, sinirlilik, olumsuz düşüncelere kapılma ve kendini değersiz hissetme, öfke, okulda zayıf performans, yanlış anlaşılma hisleri, aşırı hassasiyet, uyuşturucu veya alkol kullanma, çok fazla yeme, düzensiz uyku, kendine zarar verme, normal aktivitelere karşı ilgi kaybı veya sosyal etkileşimden kaçınma sayılır.

İleri Yaşta Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyon, yaşlanmanın normal bir parçası değildir ve asla hafife alınmamalıdır. Yaşlı erişkin bireylerde depresyon nadiren teşhis edilebilir, dolayısıyla tedavisi de göreceli olarak daha nadir gerçekleşir.

Yaşlı bireyler yardım istemekten çekinebilirler. Yaşlı bireylerde depresyon belirtileri ve semptomları daha genç bireylere göre farklılık gösterebilir ya da daha az belirgin olabilir. Bunlar arasında:

Bir sağlık sorunu veya ilaç kulllanımından kaynaklanmayan yorgunluk, iştahsızlık, uyku problemleri ya da cinsel ilgi kaybı
Hafıza güçlüğü veya kişilik değişikliği Özellikle ileri yaştaki erkeklerde intihar düşüncesi ya da yoğun ölüm duyguları Sosyalleşmek ya da yeni şeyler yapmak yerine evde kalma çabası Tıbbi sebebi olmayan fiziksel ağrı veya acı hisleri sayılabilir. Tanı Yöntemleri Depresyon Nasıl Teşhis Edilir?

Depresyonun teşhisi genellikle fizik muayene ile başlar. Fiziksel muayene esnasında doktor bireyin sağlığı hakkında sorular sorabilir. Bazı vakalarda, depresyon altta yatan bir fiziksel sağlık sorunuyla bağlantılı olabilir.

Bunun ardından laboratuvar testleri gerekebilir. Doktor tam kan sayımı adı verilen bir kan testi yapabilir veya düzgün çalıştığından emin olmak için tiroid bezini test edebilir.

Bir sonraki aşamada psikiyatrik değerlendirme gerçekleştirilir. Akıl sağlığı uzmanı belirtileri, düşünceleri, duyguları ve davranış kalıpları hakkında bilgi edinmek için sorular sorar. Bireyin bu soruları yanıtlamasına yardımcı olması için bir anket doldurması istenebilir.

Depresyon Türleri Nelerdir?

Majör depresyonun neden olduğu belirtiler her bireyde farklılık gösterir. Tıp uzmanları bireyin depresyon türünü netleştirmek çeşitli belirteçler ya da özellikler ararlar. Bir belirteç ya da özellik, belirli bir depresyon türünün varlığına işaret edebilir:

Anksiyete sıkıntısı: Olağandışı huzursuzluk ya da olası olaylar veya kontrol kaybı hakkında endişe ile depresyon
Atipik özellikler: Bazı olaylardan geçici olarak mutlu olabilme, iştah artışı, aşırı uyku ihtiyacı, reddedilmeye karşı aşırı duyarlılık ve uzuvlarda ağırlık hissi ile görülen depresyon. Karışık özellikler: Yüksek benlik saygısı, ve çok fazla konuşma içeren depresyon ile eş zamanlı enerjik mani Katatoni: Kontrol edilemeyen motor aktivitesi ile amaçsız hareketler içeren veya sabit ve katı duruşlarla görülen depresyon. Melankolik özellikler: Bir zaman keyif getiren bir şeye karşı tepkilerde soğuma ile görülen depresyon, sabah erken uyanma sürecinde kötüleşen ruh hali, halsizlik veya ajitasyon ile beraber görülebilir depresyon. Mevsimsel özellikler: Mevsim değişiklikleri ve güneş ışığına daha az maruz kalma ile tetiklenen depresyon. Peripartum başlangıc: hamilelik sırasında veya doğumdan sonraki hafta veya aylarda, yani postpartum dönemde ortaya çıkan depresyon Psikotik özellikler: kişisel yetersizlik veya diğer olumsuz içeren hezeyanlar ya da halüsinasyonlar tarafından eşlik edilen depresyon

Depresyon için doğru teşhis almak uygun tedavinin uygulanması için önemlidir. Başka tıbbi sorunlar da bir semptom olarak depresyonu içerir.

Bunlar arasında, Bipolar bozuklukları, Siklotimik bozukluk, yıkıcı ruh hali düzensizliği bozukluğu, kalıcı depresif bozukluk premenstrüel disforik bozukluk veya bazı reçeteli ilaçların kullanımı sayılır.

Tedavi Yöntemleri Depresyon Nasıl Tedavi Edilir?

Depresyonu olan çoğu insan için ilaçlar ve psikoterapi etkilidir. İlk aşamada doktor veya psikiyatrist semptomları hafifletmek için çeşitli ilaçları reçete edebilir.

Bununla birlikte, depresyonu olan birçok insan bir psikiyatrist, psikolog veya diğer akıl sağlığı uzmanı ile gerçekleştirilecek psikoterapilerden de faydalanabilir.

Şiddetli depresyon durumunda hastanede yatmak veya belirtiler düzelene kadar ayaktan tedavi programına katılmak gerekebilir.

İlaç Tedavisi

Depresyon tedavisi sırasında kullanılacak ilaçlar, mutlaka doktor kontrolü ile belirlenmelidir. Bu ilaçlar arasında birçok antidepresan türü vardır. Bu ilaçların olası yan etkileri konusunda doktor ya da eczacı bireyi bilgilendirecektir. Depresyon tedavisi sırasında yaygın olarak kullanılan ilaç grupları şunlardır:

Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar): Doktorlar genellikle bir SSRI reçete ederek başlar. Bu ilaçlar daha güvenli kabul edilir ve genellikle diğer antidepresan tiplerinden daha az rahatsız edici yan etkilere neden olur.
Serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörleri Atipik antidepresanlar: Bu ilaçlar diğer antidepresan kategorilerinin hiçbirine tam olarak uymaz. Trisiklik antidepresanlar: Bu ilaçlar çok etkili olabilir, ancak daha yeni antidepresan türlerinden daha ciddi yan etkilere neden olma eğilimindedir. Bu nedenle, önce bir SSRI kullanımına başvurulmadan genellikle trisiklik reçete edilmez. Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI'ler): MAOI’lerin ciddi yan etkileri olabileceğinden tipik olarak diğer ilaçlar çalışmadığında, reçete edilebilirler. MAOI'lerin kullanımı, belirli peynir türleri, turşu ve şarap gibi gıdalarla tehlikeli etkileşimlere hatta ölüme sebebiyet vereceği için sıkı bir diyet gerektirir. Diğer ilaçlar: Antidepresan etkileri arttırmak için kullanılan bir antidepresana başka ilaçlar da eklenebilir. İki antidepresanı birleştirmek, ruh hali stabilizatörleri veya antipsikotikler gibi ilaçlar eklemek gerekli olabilir. Kısa süreli kullanım için anti-anksiyete ve uyarıcı ilaçlar da eklenebilir.

Kalıtsal özellikler, antidepresanların bireyi nasıl etkilediğinde rol oynar. Bazı vakalarda, varsa, kan veya ağız içi alınan örnek üzerinde yapılan genetik testlerin sonuçları vücudun belirli bir antidepresana nasıl tepki verebileceğine dair ipuçları sunabilir.

Önce doktorla konuşmadan antidepresan kullanımı bırakılmamalıdır. Antidepresanlar genel olarak bağımlılığa yol açmaz, ama bazı vakalarda bağımlılıktan farklı olan fiziksel bağımlılık durumuna yol açabilir.

Tedaviyi aniden durdurmak veya birkaç dozu kaçırmak yoksunluk benzeri semptomlara neden olabilir. Ek olarak aniden bırakmak depresyonun aniden kötüleşmesine neden olabilir. Dozun kademeli ve güvenli bir şekilde azaltılması için doktora başvurulmalıdır.

Bazı antidepresanlar hamile veya emziren bireylerde doğmamış veya emzirilen çocuk için sağlık riski oluşturabilir. Hamile kalan veya hamile kalmayı planlayan bireylerin doktorla konuşması gereklidir.

Çoğu antidepresan genellikle güvenlidir ancak bazı vakalarda, özellikle 25 yaşın altındaki çocuklar, gençler ve genç yetişkinlerin, antidepresan alırken, kullanmaya başladıktan sonraki ilk birkaç haftada veya doz değiştirildiğinde, bireylerdeki intihar düşünceleri veya davranışlarında bir artış olduğu gözlemlenmiştir.

Bu nedenle antidepresan alan herkesin, özellikle yeni bir ilaca başlarken veya dozaj değişikliği durumunda depresyonun veya olağan dışı davranışların kötüleşmesi açısından yakından izlenmesi gereklidir. Ancak antidepresanların ruh halini iyileştirerek uzun vadede intihar riskini azaltma olasılığı daha yüksektir.

Psikoterapi

Psikoterapi, bireyin bir ruh sağlığı uzmanı ile durumu ve ilgili konular hakkında konuşarak depresyonun tedavisini sürdürmesi için kullanılan genel bir terimdir. Psikoterapi konuşma terapisi veya psikolojik terapi olarak da bilinir.

Depresyon için bilişsel davranışçı terapi veya kişilerarası terapi gibi farklı psikoterapi türleri etkili olabilir. Psikoterapinin yardımcı olabileceği konular arasında:

Başkalarıyla olumlu ilişkiler, deneyimler, ve etkileşimler geliştirmek,
Bir krize ya da zorluğa adapte olmak, Depresyonu ağırlaştıran davranışları saptayıp, değiştirmek. Gerçekçi hedefler belirlemeyi öğrenmek, Hayata dair bir memnuniyet ve kontrol duygusu kazanmak, Olumsuz inanç ve davranışları tanımlamak ve sağlıklı, pozitif olanlarla değiştirmek, Sorunları çözmek ve onlarla başa çıkmak için daha iyi yollar bulmak, Umutsuzluk ve öfke gibi depresyon belirtilerini hafifletmeye yardımcı olmak,

Yüz yüze ofis oturumlarına alternatif depresyon terapileri mevcuttur ve bazı vakalarda etkili bir seçenek olabilir. Terapi, örneğin bir bilgisayar programı olarak, çevrimiçi oturumlarla veya videolar veya çalışma kitapları kullanılarak sağlanabilir.

Programlar bir terapist tarafından yönlendirilebilir ya da kısmen veya tamamen bağımsız olabilir. Ancak bu programları kullanmadan önce mutlaka bir doktora danışmak gereklidir.

Depresyon hakkında destek ve genel eğitim gibi mobil sağlık uygulamaları sunan akıllı telefonlar ve tabletler, gerçek bir doktoru veya terapisti görmenin yerini tutmaz.

Hastane Tedavisi

Bazı şiddetli depresyon vakalarında hastanede kalış gereklidir. Bu, bireyin kendisine düzgün bakamadığı, kendisine veya başka birine zarar verme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu durumlarda gerekli olabilir.

Bir hastanede psikiyatrik tedavi, bireyin ruh hali düzelene kadar sakin ve güvende kalmasına yardımcı olabilir. Kısmi hastanede ya da günlük tedavi programları da bazı bireylere yardımcı olabilir.

Bu programlar semptomları kontrol altına almak için gereken ayakta tedavi ve danışmanlık hizmeti sunmaktadır.

Depresyon İçin Alternatif Tıp ve Evde Tedavi Yöntemleri

Depresyon genellikle bireyin tek başına tedavi edebileceği bir hastalık değildir. Ancak bireyler profesyonel tedaviye ek olarak, bu kişisel bakım adımları atıp kendisine yardımcı olabilir:

Tedavi planınıza sadık kalmak: Psikoterapi seansları veya randevular atlanmamalıdır. Birey kendisini iyi hissediyor olsa bile, ilaçlarını aksatmamalıdır. İlaç kullanımı aksarsa, depresyon belirtileri geri gelebilir ve yoksunluk semptomları ortaya çıkabilir. Tedavi zaman alacaktır.
Depresyon hakkında bilgi edinmek: Durumla ilgili doğru bilgi kaynakları bireyi güçlendirebilir ve tedavi planınıza bağlı kalmaya motive edebilir. Bireyin de durumu anlamalarına ve bireyi desteklemelerine yardımcı olması için ailelerini depresyon hakkında bilgi edinmeye teşvik etmesi önerilir. Uyarı işaretlerine dikkat etmek: Depresyon belirtilerinizi neyin tetikleyebileceğini öğrenmek için doktor veya terapistle birlikte çalışılmalıdır. Belirtilerin ağırlaşması durumunda uygulanacak bir plan üretilmelidir. Semptomlarda veya hislerde herhangi bir değişiklik durumunda doktora veya terapiste başvurulmalıdır. Yakındaki kişilerden uyarı işaretlerini takip etmesi için için yardım istenmelidir. Alkol ve eğlence amaçlı uyuşturuculardan kaçınmak: Alkol veya uyuşturucu depresyon semptomlarını azaltır gibi görünse bile uzun vadede genellikle semptomları kötüleştirir ve depresyonu tedavi etmeyi zorlaştırır. Alkol veya madde kullanımı konusunda yardım için doktorla veya terapistle konuşulmalıdır. Kendine iyi bakmak: Sağlıklı beslenme, fiziksel olarak aktif olma ve düzenli uyku, yürümek, koşu yapmak, yüzmek, çiçeklerle ilgilenmek veya bireyin hoşuna giden başka bir etkinlik faydalı olacaktır. İyi uyumak hem fiziksel hem de zihinsel refah için önemlidir.

Acıbadem Web ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Güncellenme Tarihi: 20 Nisan 2021 Salı Yayımlanma Tarihi: 20 Ağustos 2020 Perşembe

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde, sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

Kimlik bilgileriniz: Adınız, soyadınız, T.C. Kimlik numaranız, pasaport numaranız veya geçici TC Kimlik numaranız, doğum yeri ve tarihiniz, medeni haliniz, cinsiyetiniz, sigorta veya hasta protokol numaranız ve sizi tanımlayabileceğimiz diğer kimlik verileriniz. İletişim Bilgileriniz: Adresiniz, telefon numaranız, elektronik posta adresiniz ve sair iletişim verileriniz, müşteri temsilcileri ya da hasta hizmetleri tarafından çağrı merkezi standartları gereği tutulan sesli görüşme kayıtlarınız ile elektronik posta, mektup veya sair vasıtalar aracılığı ile tarafımızla iletişime geçtiğinizde elde edilen kişisel verileriniz. Muhasebesel Bilgileriniz: Banka hesap numaranız, IBAN numaranız, kredi kartı bilginiz, faturalama bilgileriniz gibi finansal verileriniz. Sağlık hizmetlerinin finansmanı ve planlaması amacıyla özel sağlık sigortasına ilişkin verileriniz ve Sosyal Güvenlik Kurumu verileriniz. Hastane veya tıp merkezlerimizi ziyaret etmeniz halinde güvenlik ve denetim amaçlı tutulmakta olan kamera kayıtları görüntüleriniz. Otoparkı kullanmanız halinde araç plaka veriniz. Sağlık Bilgileriniz: Laboratuvar sonuçlarınız, test sonuçlarınız, muayene verileriniz, randevu bilgileriniz, check-up bilgileriniz, reçete bilgileriniz dahil ancak bunlarla sınırlı olmaksızın tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi sırasında veya bunların bir sonucu olarak elde edilen her türlü sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel verileriniz. www.acibadem.com.tr sitesine veya www.acibadem.com.tr/AcibademOnline/TR/MainPage adresine gönderdiğiniz veya girdiğiniz sağlık verileriniz ve sair kişisel verileriniz. Acıbadem’e veya Acıbadem Grup şirketlerinden herhangi birine iş başvurusunda bulunmanız halinde bu hususta temin edilen özgeçmiş dâhil sair kişisel verileriniz ile Acıbadem Grubu çalışanı ya da ilişkili çalışan olmanız halinde hizmet akdiniz ve işe yatkınlığınız ile ilgili her türlü kişisel verileriniz.

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

Kimliğinizi teyit etme, Kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi. İlgili mevzuat uyarınca Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile talep edilen bilgilerin paylaşılması. Hastane ve Tıp Merkezlerimizin iç işleyişi ile günlük operasyonların planlanması ve yönetilmesi. Hastane Yönetimi, Hasta Hakları, Hasta Deneyimi bölümleri tarafından hasta memnuniyetinin ölçülmesi, arttırılması ve araştırılması. İlaç temini. Randevu almanız halinde randevu hakkında sizi haberdar edebilme. Risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi. Sağlık hizmetlerini geliştirme amacıyla analiz yapma. Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından sağlık hizmetlerinizin finansmanı, tetkik, teşhis ve tedavi giderlerinizin karşılanması, müstehaklık sorgusu kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgilerin paylaşılması. Araştırma yapılması. Yasal ve düzenleyici gereksinimlerin yerine getirilmesi. Sağlık hizmetlerinin finansmanı kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgileri paylaşma. Kalite, Hasta Deneyimi, Bilgi Sistemleri bölümleri tarafından risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi. Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından hizmetlerimiz karşılığında faturalandırma yapılması ve anlaşmalı olan kurumlarla ilişkinizin teyit edilmesi. Pazarlama, Medya ve İletişim, Çağrı Merkezi bölümleri tarafından kampanyalara katılım ve kampanya bilgisi verilmesi, Web ve mobil kanallarda özel içeriklerin, somut ve soyut faydaların tasarlanması ve iletilebilmesi.

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi,

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği, Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Korunması Yönetmeliği, Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuat hükümleridir.

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca,

Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme, Kişisel veriler işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme, Kişisel sağlık verilerine erişim ve bu verileri isteme, Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme, Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme, Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme, Kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme, Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesine ve/veya kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesine ilişkin işlemlerin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme, İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme hakkını haizsiniz.

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak,

(i) ATATÜRK MAH.FEZA SK.NO:3/8 ATAŞEHİR, Istanbul, Türkiye adresine kargo ile ıslak imzanızı taşıyan bir dilekçe ile “Kurumsal Sekretarya” departmanı dikkatine Zarfına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kapsamında Bilgi Talebi” yazılarak gönderebilirsiniz, (ii) Noter kanalıyla gönderebilir, (iii) acibademsaglik@hs02.kep.tr adresine güvenli elektronik ya da mobil imzalı olarak, kayıtlı elektronik posta adresi veya sistemimizde kayıtlı elektronik e-posta adresiniz aracılığıyla ve/veya (iv) Acıbadem’e hitaben yazdığınız “word veya pdf.” formatındaki bir dosyayı güvenli eimza ile imzalayarak kisiselveri@acibadem.com ‘a e-posta’nın konu kısmına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Bilgi Talebi” yazarak iletebilirsiniz.

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

SIK ZİYARET EDİLENLER Akciğer kanseri Bağırsak kanseri Böbrek nakli Cilt kanseri Gırtlak kanseri Hemoroid Kalp krizi belirtileri Kan kanseri (Lösemi) Karaciğer nakli Kemik iliği nakli Kolon kanseri Koronavirüs Belirtileri Lenf kanseri Lenfödem Meme kanseri Mide kanseri Pankreas kanseri Prostat kanseri Rahim kanseri Vücut kitle endeksi hesaplama


Ana Sayfa Hastaneler Doktorlar Medikal Teknolojiler Kurumsal Bilgiler Sponsorluklar Bilgilendirilmiş Onamlar Kişisel Verilerin Korunması İletişim

Web sitemizde bulunan tüm görsellerin, işitsel veya içerik bilgilerinin izinsiz kullanılması yasaktır. Durumun tespit edilmesi halinde hukuki yollara başvurulacaktır.

"
Fibromiyalji Nedenleri, Belirtisi ve Tedavisi | Harmony Evde Fizik Tedavi

Fibromiyalji Nedenleri, Belirtisi ve Tedavisi | Harmony Evde Fizik Tedavi

Fibromyalji: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Mart 11, 2020 Blog 6 Fibromiyalji Nedir?


Fibromiyalji, yorgunluk, uyku, hafıza ve ruh hali sorunları eşliğinde yaygın kas-iskelet sistemi ağrısı ile karakterize bir hastalıktır. Araştırmacılar, beyninizin ağrı sinyallerini işleme şeklini etkileyerek fibromiyaljinin ağrılı hisleri arttırdığına inanıyor.

Fibromiyalji Belirtileri

Bazen fiziksel bir travmadan, ameliyattan, enfeksiyondan veya önemli psikolojik stresten sonra başlar. Diğer durumlarda, semptomlar zaman içinde tek bir tetikleyici olay olmadan yavaş yavaş birikir.

Kadınlarda fibromiyaljinin gelişmesi erkeklerden daha fazladır. Fibromiyalji hastalarının çoğunda gerginlik baş ağrıları, temporomandibular eklem (TME) bozuklukları, irritabl barsak sendromu, anksiyete ve depresyon vardır.

Fibromiyalji için bir tedavi olmasa da, Egzersiz Tedavisi, Manuel Terapi, Theta Healing, Elektroterapi Ajanları ve Alternatif Tıp gibi özel tedavi teknikleriyle hastalığın ortaya çıkardığı semptomlar en aza indirilebilir.

Fibromiyalji Belirtileri

Yaygın ağrı Fibromiyalji ile ilişkili ağrı genellikle en az üç ay süren sabit bir donuk ağrı olarak tanımlanır. Yaygın olarak kabul edilmek için ağrı vücudunuzun her iki tarafında ve belinizin üstünde ve altında meydana gelmelidir.

Yorgunluk. Fibromiyalji hastaları, uzun süre uyuduğunu bildirmelerine rağmen, sıklıkla yorgun uyanırlar. Uyku sık sık ağrıyla bozulur ve fibromiyaljili birçok hasta, huzursuz bacak sendromu ve uyku apnesi gibi başka uyku bozukluklarına sahiptir.

Bilişsel zorluklar. Yaygın olarak “fibrosis” olarak adlandırılan bir semptom, zihinsel görevlere odaklanma, dikkat etme ve konsantre olma becerisini etkiler.

Fibromiyalji sıklıkla diğer ağrılı durumlar ile birlikte bulunur:

Fibromiyaljinin Diğer Belirtiler

Çene ağrısı ve sertlik

Yüz kaslarında ağrı

Sabahları sert eklem ve kaslar

İrritabl barsak sendromu (IBS)

Ağrılı adet dönemleri

Ellerde ve ayaklarda karıncalanma ve uyuşma

Huzursuz bacak sendromu

Soğuğa veya sıcağa karşı duyarlılık

“Fibro-sis” olarak bilinen hafıza ve konsantrasyon zorlukları

Belirtiler, bir kişinin hayatı boyunca herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir, ancak en sık 45 yaş civarında bildirilir.

Fibromiyaljinin Tedavisi

Aktif bir egzersiz programı

Psikoterapi (Theta Healing)

Evde fizik tedavi nasıl yapılır diye hala düşünüyorsanız burayı tıklayarak video gösterimizi izleyebilirsiniz.

Size özel tedavi programlarımızdan yararlanmak veya genel sağlık durumunuz hakkında bilgi edinmek için ücretsiz muayene fırsatından yararlanın. Detaylı bilgi için lütfen bize ulaşın.

"
Diğer Ağrılar - Algoloji Uzmanı Dr. Tural BAYRAMOV

Diğer Ağrılar - Algoloji Uzmanı Dr. Tural BAYRAMOV

Etiket: Diğer Ağrılar Fibromiyalji Nedir? Teşhisi ve Tedavisi Nasıl Yapılır?

Fibromiyalji Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir? Fibromiyalji Nedir?

Fibromiyalji, kronik, uzun süreli, yaygın kas ağrısı, eklem ağrısı ve yorgunluğa neden olan bir hastalıktır. Ağrı aralıklı olarak azalabilir veya artabilir. Bilinen bir nedeni yoktur, ancak stres ve genetik gibi belirli faktörler kişiyi hastalığa yatkın hale getirebilir. Tedavisi olmamasına rağmen ilaçlar, yaşam tarzı değişiklikleri ve diğer terapiler hastanın durumunda rahatlama sağlar.

Fibromiyalji kimlerde olabilir?

Çocuklar dahil herkesde fibromiyalji olabilir. Kadınların bu hastalığa yakalanma olasılığı erkeklerden iki kat daha fazladır. Belirtiler genellikle orta yaşta ortaya çıkar. Romatoid artrit, lupus ve sarkoidoz gibi diğer kronik rahatsızlıklardan muzdarip hastaların % 20 kadarı da fibromiyaljiye sahip olabilir.

Dr. Tural Bayramov’un Fibromiyalji Kitabı Şimdi Amazon’da! Detaylı Bilgi Ne tetikler? Erken doğma, taciz, kazalar gibi travmatik yaşam olayları gibi stresörler Viral enfeksiyonlar veya diğer hastalıklar gibi tıbbi durumlar Anksiyete, depresyon, diğer duygudurum bozuklukları Kötü uyku düzeni Egzersiz yapmamak Belirtileri nelerdir?

Yaygın kas ağrısı ve eklem ağrısı ile birlikte yorgunluk ve kalitesiz uyku, fibromiyaljinin belirleyici semptomlarıdır . Hastalık her hastayı farklı şekilde etkiler. Şunları da hasta deneyimleyebilir:

Kaygı veya depresyon İshal veya kabızlık dahil sindirim sisteminde olan sorunlar Yüz veya çene ağrısı (temporomandibular eklem bozuklukları) Baş ağrısı veya migren Hafıza sorunları Ellerde veya ayaklarda karıncalanma veya uyuşma

Fibromiyalji atağını ne tetikler?

Bazı şeyler, özellikle stres seviyesinin artıran durumlar, fibromiyalji atağına (alevlenme) neden olabilir. Bunlar aşağıdakileri içerir:

Günlük rutinlerde değişiklikler Diyet değişiklikleri veya kötü beslenme Hormon dalgalanmaları Uyku eksikliği İşle ilgili stres, başka bir hastalık, duygusal stres gibi Tedavide olan değişiklikler Uyku düzeninde değişiklik (örneğin, vardiyalı çalışma) Hava veya sıcaklık değişiklikleri Bel ağrısı tedavisinde Williams Lomber Fleksiyon Egzersizleri neden ve nasıl yapılır? Detaylı Bilgi Nasıl teşhis edilir?

Fibromiyaljiyi kesin olarak teşhis eden bir test yoktur. Fibromiyalji tanısı, semptomlara ve fizik muayene sonuçlarına göre klinik olarak onaylanır. Anemi veya tiroid hastalığı gibi diğer yorgunluk nedenlerini dışlamak için temel kan testleri önerilir. Teşhis, semptomlarla birlikte hastanın aile ve tıbbi geçmişine dayanır.

Fibromiyaljisi olan kişiler, çoğu insanı rahatsız etmeyecek ağrıya karşı son derece hassas olma eğilimindedir. Doktor, vücuttaki dokunmaya karşı oldukça hassas olan tetik noktaların veya alanların sayısını değerlendirebilir.

Tanı için, yorgunluk ve hafıza ve konsantrasyon bozukluğu, kalitesiz uyku, depresyon semptomları ve huzursuz olma gibi diğer semptomlarla birlikte üç ay boyunca yaygın ağrı mevcut olmalıdır.

Nasıl kontrol altına alınır veya tedavi edilir?

Fibromiyaljinin tedavisi yoktur. Bazı ilaçlar ve yaşam tarzı değişiklikleri semptomları iyileştirebilir. Aşağıdaki seçenekler fibromiyalji tedavisinde kullanılabilir:

İyileştirilmiş uyku alışkanlıkları Stres yönetimi teknikleri Egzersiz tedavisi Analjezik ilaçlar, antidepresanlar, antikonvülzanlar (sara ilaçları) Tetik nokta enjeksiyonu, Kuru iğne tedavisi Bilişsel davranışçı terapi Komplikasyonları nelerdir?

Fibromiyalji yaşamı tehdit etmez. Kronik ağrı ve yorgunlukla yaşamak bu hastalığı olanlar için zor olabilir. Fibromiyalji tedavi edilmezse iş hayatı ve günlük aktiviteler daha da zorlaşır ve yaşam kalitesi azalır.

Fibromiyaljiyi nasıl önlenebilir?

Fibromiyaljiye neyin sebep olduğu bilinmediği için gerçekten bu hastalığı önlemek için hangi adımların atılması gerektiğini söylemek zordur. Yine de aşağıdakileri yapmak her zaman iyi bir fikirdir:

Stresi en aza indirmek Besleyici bir diyet Yeterli uyku Sağlıklı kilo Artrit, depresyon veya diğer durumların iyi tedavi edilmesi Aktif ve düzenli egzersiz yapılması Fibromiyalji tanısı alan hastalar için prognoz nedir?

Fibromiyaljisi olan çoğu insan, ilaçlar ve yaşam tarzı değişiklikleri ile semptomları hafifletebilir. Stresi azaltmak için adımlar attıktan sonra bazen semptomlar kaybolur. Stresli zamanlarda semptomlar geri gelebilir. Az sayıda insan çalışamayacak kadar şiddetli ağrı veya yorgunluk yaşar.

Kronik boyun ağrısına iyi gelen önemli boyun egzersizleri hangileridir? Detaylı Bilgi Kronik migren tedavisi için Botoks (Onabotulinum toxin A) enjeksiyonu Detaylı Bilgi Yayım tarihi 22 Mart 2021 10 Ağustos 2023 Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?

Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu veya Refleks Sempatik Distrofi Nedir? Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu Nedir?

Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu (KBAS) merkezi veya periferik sinir sistemindeki işlev bozukluğunun bir sonucu olan kronik bir ağrı durumudur. Daha önce olan bir yaralanmayla ilgili olabilir. Genellikle, bir kolu ya da bacağı etkilemektedir. Bu rahatsızlığa sahip hastalar, gerçek yaralanma veya doku hasarıyla (varsa) orantısız bir ağrı yaşayabilir.

Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromunun (KBAS) Belirtileri

İki tür Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu (KBAS) vardır: KBAS-I ve KBAS-II. Semptomlar genellikle vücudun belirli bir bölgesinde hissedilir, ancak zamanla dışa doğru yayılabilir. KBAS semptomları şunları içerebilir:

Ciltte renk değişikliği Üç ay veya daha uzun süren sürekli ağrı, genellikle “zonklama” veya “yanma” hissi olarak hissedilir Soğuğa veya basınca karşı artan hassasiyet Etkilenen bölgede / bölgelerde şişme Soğuk hissetmekten sıcak veya terli hissetmeye hızlı değişimler Saç veya tırnak büyümesinde bozulma Eklem hareketlerinin veya esnekliğinin azalması Kas spazmları Kas atrofisi (yani kas tonusu ve gücü kaybı) Etkilenen vücut bölgelerinde hareket kabiliyetinin bozulması

Ağrının eşlik edebileceği şişlik ve cildi etkileyen diğer semptomlar (soğuğa karşı artan hassasiyet gibi) genellikle kompleks bölgesel ağrı sendromunun başlangıcında görülür. Bazı araştırmalar, duygusal stresin semptom şiddetinin artmasına neden olabileceğini göstermektedir. Bu durum zamanla onarılamaz hasara yol açabilir. Kas gerginliği veya spazm gibi semptomlar, özellikle cilt pigmentasyonunda azalma ve cilt sıcaklığının azalması, hastalığın ilerlemiş ve muhtemelen geri döndürülemez olduğunu gösterebilir.

Radyofrekans tedavisi nedir ve hangi durumlarda uygulanır? Detaylı Bilgi KBAS Nedenleri

Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu nedenleri tam olarak anlaşılamamıştır. KBAS bir yaralanma, ameliyat, kalp krizi veya felçten sonra gelişir.

KBAS tip 1 – Refleks Sempatik Distrofi (RSD) olarak da bilinen bu tip, etkilenen uzuvunuzdaki sinirlere doğrudan zarar vermeyen yaralanmadan sonra ortaya çıkar. Kompleks bölgesel ağrı sendromu olan hastaların yaklaşık% 90’ı tip 1’e sahiptir.

KBAS tip 2 – Kozalji olarak da adlandırılan bu tip, tip 1’dekine benzer semptomlara sahiptir. Ancak tip 2 KBAS, belirgin bir sinir yaralanmasından sonra ortaya çıkar.

KBAS’nun Teşhisi

KBAS teşhisi, fizik muayeneye ve tıbbi geçmişe dayanır. KBAS’ı kesin olarak teşhis edebilecek tek bir test yoktur, ancak aşağıdaki prosedürler önemli ipuçları sağlayabilir:

Kemik taraması (sintigrafisi) – Bu prosedür kemiklerde olan değişikliklerin bulunmasına yardımcı olabilir. Damarlardan birine enjekte edilen radyoaktif bir madde, kemiklerinizin özel bir kamera ile görülmesini sağlar. Kemik dansitometresi – Kemiklerinizdeki mineral kaybı, hastalığın sonraki aşamalarında bir röntgende görünebilir. Manyetik rezonans görüntüleme (MRG) – MRG testi ile yakalanan görüntüler, diğer koşulları ekarte eden doku değişikliklerini gösterebilir. KBAS Tedavisi Nasıl Yapılır?

Kompleks bölgesel ağrı sendromunda, yardımcı olabilecek tedaviler vardır:

Fizik Tedavi İlaç tedavisi Biofeedback Akupunktur Sempatik bloklar Omurilik uyarımı (DCS) gibi girişimsel tedaviler İnvazif olamayan tedaviler

Erken başlangıçlı KBAS olan hastalar için fizik tedavi faydalı olabilir. Bu tedavi aşağıdakilerle ilgili sorunları çözebilir:

Hareketlilik Kan akışı Kas gücü Kas tonusu Eklem sertliği

Hastalığın erken evrelerinde fizik tedavinin etkili olduğu, hastaların durumlarının daha da kötüye gitmesini azalttığı ve iyileşmeye yardımcı olduğu bilinmektedir.

KBAS için alternatif tedaviler arasında biofeedback eğitimi bulunur. Bu tedavi, elektroensefalografi gibi ölçümleri okumayı ve bunların ağrıya veya cilt sıcaklığı değişiklikleri gibi semptomlara yanıt olarak nasıl değiştiğin hastaya öğretmeyi içerir. Hasta daha sonra semptomların hafifletilmesine katkıda bulunabilecek gevşeme ve başa çıkma tekniklerini uygular.

Endorfin salınımını teşvik etmek için steril paslanmaz çelik iğnelerin vücuttaki belirli noktalara yerleştirildiği akupunkturun da semptomlarının tedavisinde etkili olabildiği düşünülmektedir.

İlaçlarla Tedavi

Ne yazık ki tek bir ilaç, KBAS’nun tüm semptomlarını çözemez. Bununla birlikte, bazıları bir veya iki semptomu çok iyi ele alabilir . Steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlar (NSAİİ’ler) hafif ila orta derecede ağrı ve iltihabı hafifletebilir. Prednizon ve kortizon gibi oral kortikosteroidler de iltihaplanmayı engeller ve ağrının azalmasına neden olabilir. Antikonvülsanlar (sara ilaçları) ve antidepresanlar gibi diğer bazı ilaçlar, varsa kas gerginliğini ve sertliğini etkili bir şekilde tedavi edebilir. Doktor kemik kaybını önlemek veya durdurmak için ilaçlar önerebilir.

Bazı araştırmalar, güçlü bir anestezik olan intravenöz ketaminin düşük dozlarının ağrıyı önemli ölçüde azaltabileceğini göstermektedir.

Girişimsel algoloji tedavileri

Algoloji uzmanları tarafından uygulanan sempatik sinir blokları ve/veya nörolizi ağrıların hafifletilmesine ve kontrol altına alınmasına yardımcı olur. Bunun yanında etkilenen bölgedeki damarların genişlemesine ve kan dolaşımının iyileşmesine neden olur.

Omurilik stimülasyonu (DCS), beyne giden ağrı sinyallerini bozan bir cihazın omurga içerisine cerrahi implantasyonunu içerir. İntratekal pompa implantları, hastanın ihtiyacı olduğunda kişisel olarak kullanabileceği bir uzaktan kumandaya yanıt olarak omurilik sinirlerine ağrı kesici ilaçlar verir. Bunlar, ağrısı geleneksel tedaviye yanıt vermeyen hastalar için seçeneklerdir.

Ayna tedavisi

Bu tür bir tedavi için, beyni kandırmaya yardımcı olmak için bir ayna kullanılır. Bir ayna veya ayna kutusunun önünde otururken, sağlıklı uzvu hareket ettirirsiniz, böylece aynadaki yansımayı beyin KBAS’dan etkilenen uzuv olarak algılar. Araştırmalar, KBAS’lu kişilerin etkilenen uzuvlarının fonksiyonlarının iyileştirilmesine ve ağrının azaltılmasına bu tedavinin yardımcı olabileceğini gösteriyor.

"