Hipertansiyon: Tanı, Belirti ve Tedavisi
Yüksek tansiyon (Hipertansiyon) nedir?
Yüksek tansiyon, birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkan kan basıncının yüksek olma durumudur. Ülkemizde her üç yetişkinden birinde görülen yüksek tansiyon (hipertansiyon), gerekli önlemler alınmadığı takdirde ciddi hastalıklara ve organ hasarlarına neden olabilir. Hipertansiyonun ortaya çıkmasında genetik yatkınlık ve aşırı tuz tüketimi gibi faktörler ön planda yer alırken, hastaların büyük bir kısmında yüksek tansiyonun nedeni belirsizdir. Mutlaka kontrol altına alınması gereken hipertansiyon, ani tansiyon yükselmelerinde beyin kanaması ve felce neden olabilir.
Yüksek tansiyon (Hipertansiyon) nedir?
Yüksek tansiyon (Hipertansiyon) belirtileri nelerdir?
Yüksek tansiyon (Hipertansiyon) sebepleri nelerdir?
Yüksek tansiyon (hipertansiyon) tanısı nasıl konulur?
Yüksek tansiyonun neden olabileceği sorunlar nelerdir?
Yüksek tansiyon (hipertansiyon) tedavisi
Dirençli hipertansiyon tedavisi nasıldır?
Yüksek tansiyon (hipertansiyon) ilaçları
Yüksek tansiyon hakkında sık sorulan sorular
Yüksek tansiyon (Hipertansiyon) nedir?
Damar içindeki kanın damar duvarına yüksek basınç uygulamasına hipertansiyon denir. Hipertansiyonda büyük ve/veya küçük tansiyon normalden yüksektir. Yüksek tansiyon, bazı kişilerde herhangi bir belirti göstermeyebilir ve kişinin günlük yaşamını sürdürmesine engel olmayabilir. Hasta, hipertansiyon sorununu uzun yıllar fark etmeden yaşayabilir. Hipertansiyon, böbrek, beyin, kalp ve damar sistemine verebileceği hasar nedeniyle ‘sessiz katil düşman’ olarak da anılmaktadır. Yüksek tansiyon, organları besleyen damarlarda tıkanma, genişleme veya yırtılma gibi durumlara yol açabilir. Bu durum, organlara giden kan akışını bozarak organ yetmezliklerine neden olabilir. ‘Yüksek tansiyon’, mutlaka uzman kontrolünde takip edilmelidir.
Yüksek tansiyon (Hipertansiyon) belirtileri nelerdir?
“Sessiz düşman” terimi, hipertansiyon için sıkça kullanılan bir ifadedir. Bu terim, hipertansiyonun yıllarca hiçbir belirti göstermeden böbrek, beyin, kalp ve damar sistemine zarar verebilme olasılığından kaynaklanır. Bu nedenle, belirli aralıklarla kan basıncınızı ölçtürmeniz önemlidir. Aşırı yüksek kan basıncına bağlı olarak baş ağrısı, baş dönmesi, nefes darlığı, çarpıntı, göğüs ağrısı ve görme bozuklukları gibi belirtiler, hipertansiyonun en belirgin belirtileri arasında yer alır. Bunun yanında, halsizlik, yorgunluk, burun kanaması, kulaklarda çınlama, yürüme ve merdiven çıkma zorluğu, sık idrara çıkma, gece uykudan uyanıp idrar yapma, bacaklarda şişlik gibi belirtiler de hipertansiyonla ilişkilidir.
Eğer hipertansiyon belirtilerinden biri veya birkaçı hissediliyorsa, mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Çok yüksek kan basıncına sahip olan ve malign hipertansiyon adı verilen durumda ise zonklayıcı baş ağrısı, bulantı, kusma, görme bozukluğu, baş dönmesi ve bazen böbrek yetersizliği gibi belirtiler görülebilir. Bu durum acil bir durumdur ve organ hasarından korunmak için derhal hastaneye başvurulmalıdır. Ayrıca, kan basıncının çok yükseldiği durumlarda çift görme, dilde peltekleşme, yüzde veya vücutta karıncalanma gibi belirtiler de hipertansiyonun bir göstergesi olabilir.
Yüksek tansiyon (Hipertansiyon) sebepleri nelerdir?
Yüksek tansiyon kontrol altına alınmadığında, ciddi hastalıklara zemin hazırlayarak hayati tehlikeye neden olabilir. Yüksek tansiyon, 50 yaşın altındaki erkeklerde daha sık görülürken, 55 yaşından sonra kadınlarda daha fazla görülmektedir. Yüksek tansiyon riskini artıran faktörler şu şekildedir:
Genetik yatkınlık: Yüksek tansiyon hastalarının yaklaşık %60’ında ailesinde tansiyon yüksekliği görülür.
Obezite: Aşırı kilolu bireylerin yaklaşık %40’ında yüksek tansiyon görülmektedir.
Diyabet (şeker hastalığı): Şeker hastalarında yüksek tansiyon sıkça görülür.
Aşırı tuz tüketimi: Yüksek tansiyona yol açan nedenlerden biridir.
Hareketsiz yaşam biçimi: Hareketsizlik, yüksek tansiyon görülme olasılığını artırabilir.
Sigara ve alkol tüketimi: Yüksek tansiyon görülme sıklığı bu alışkanlıklarla artar.
Stres: Yüksek tansiyonun ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir.
Ayrıca, kalp-damar hastalığı olanlar, hamileler, yağlı ve tuzlu besinleri sık tüketenler, diyette yetersiz potasyum, kalsiyum, magnezyum ve protein alanlar, uyku apne sendromu olanlar, böbrek hastaları, doğum kontrol hapları kullananlar, bazı ağrı kesiciler, steroidler, bazı zayıflama hapları ve psikiyatrik ilaçları kullanan bireyler, bazı endokrinolojik hastalıkları olanlar (tiroid, paratiroid, böbrek üstü bezi, hipofiz hastalıkları vs.) da yüksek tansiyon riski taşırlar.
Yüksek tansiyon (hipertansiyon) tanısı nasıl konulur?
Yüksek tansiyon, kan basıncının ideal değerlerin üzerinde olması durumunda ortaya çıkar. Kan basıncının 140/90 mm Hg üzerinde olması hipertansiyon belirtisi olabilir. Uzman kontrolünde yapılan hipertansiyon tanısı, hastalığın derecesini ve tedavi süreçlerini belirler. Teşhis, tek bir tansiyon ölçümü ile konulmaz, çünkü tansiyonu etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Heyecan ya da panik durumunda tansiyon anlık olarak yükselebilir. Bu nedenle doğru tanı ve teşhis için yaklaşık 2 hafta süresince haftada birkaç kez ölçüm yapılmalıdır.
Hipertansiyon tanısı için detaylı bir fizik muayene, elektrokardiyogram, ekokardiyografi, 24 saatlik kan basıncı izlemi ve laboratuvar testleri yapılır. Sağlıklı bir hipertansiyon tanısı için tansiyon ölçümü öncesinde bir saat içinde bir şey yememek, istirahat halinde olmak, sigara ve kahve içmemek gibi kurallara uyulmalıdır.
Yüksek tansiyonun neden olabileceği sorunlar nelerdir?
Yüksek tansiyon, ortalama yaşam süresini kısaltarak yaşam kalitesini düşürebilir ve çeşitli organ hasarlarına veya hastalıklara neden olabilir. Bu nedenle, hipertansiyonun teşhisi ve tedavisi, olası organ hasarlarını ve beraberinde getirebileceği hastalıkları önleme açısından büyük önem taşır. Yüksek tansiyonun kontrol altına alınmaması durumunda ciddi hastalıklara zemin hazırlayabilir.
Yüksek tansiyonun potansiyel riskleri arasında inme riski bulunmaktadır. Yüksek tansiyona bağlı inme, beyin kanaması veya beyin damarlarında pıhtı oluşumu şeklinde ortaya çıkabilir. Ayrıca, yüksek tansiyon kalp krizi riskini de belirgin olarak artırır. Aort damarında anevrizma veya yırtılma gibi sorunlara yol açabilir. Periferik damarlarda (bacak, kol ve şah damarları) tıkanıklık riskini artırabilir. Hipertansiyon aynı zamanda böbrek yetersizliği, kalp yetmezliği ve göz dibinde kanama gibi sorunlara neden olabilir.
Hipertansiyon tedavisinin temel amacı, kan basıncını 140/90 mm Hg’nin altına düşürmektir. Eğer hastada şeker hastalığı, böbrek yetersizliği veya organ hasarı varsa, hedeflenen kan basıncı daha düşük olabilir. Tedavinin merkezinde yaşam tarzı değişiklikleri bulunurken, ilaç tedavisi de önemli bir rol oynar.
Yüksek tansiyon tedavisi sırasında, düzenli egzersiz, kilo kontrolü, tuz alımının kısıtlanması gibi yaşam tarzı değişiklikleri önemlidir. Tansiyon ilaçlarının kullanımı da tedavinin önemli bir parçasını oluşturur. Tedaviye dirençli durumlarda, böbrek atardamarlarına işlem yapılarak kan basıncı kontrol altına alınabilir. Erken teşhis, inme, kalp krizi, böbrek yetmezliği gibi ciddi durumların önlenmesinde kritik bir rol oynar.
Hipertansiyon tedavisi, bireye özel bir yaklaşım gerektirir. Kullanılan ilaçlar, tansiyonu düzenlerken kalp-damar sistemini korur ve böbrek fonksiyonlarını olumsuz etkilemez. İlaç seçimi ve dozu, hastanın durumuna uygun olarak belirlenmelidir. Tansiyonun kontrol altına alındığı durumlarda ilaçların bırakılması da düşünülebilir, ancak bu süreç uzman kontrolünde gerçekleştirilmelidir.
Dirençli hipertansiyon tedavisi nasıldır?
Dirençli hipertansiyonun etkili bir tedavisi olarak geliştirilen yöntemlerden biri, şah damarı pili uygulamasıdır. Şah damarı pili, ileri evre kalp yetmezliği tedavisinde de kullanılan yeni bir yaklaşımdır ve dirençli hipertansiyon hastalarında etkili bir tedavi seçeneği sunmaktadır.
Bu tedavi yöntemi, şah damarı üzerine yerleştirilen bir uyarıcı ve göğüs kası içine yerleştirilen bir kablo ile bağlı olduğu bir batarya sisteminden oluşur. Kalp pili takılmasına benzer bir işlemle, ancak daha hızlı ve kolay bir şekilde uygulanabilir. Pil, şah damarı üzerine basit bir cerrahi işlemle yerleştirilir. Şah damarı üzerinde doğal olarak bulunan bir reseptöre, normal şartlarda kan basıncının yükselmesine tepki olarak parasempatik sistemi uyarmakta ve kan basıncını düşürmektedir. Ancak bu tepki, yüksek tansiyon hastalarında yeterli olmamaktadır, bu nedenle cerrahi işlemle yerleştirilen pil, bu bölgeye sürekli uyarı göndererek etkin kan basıncı düşüşü sağlar.
Şah damarı pili uygulaması, yüksek tansiyon tanı ve tedavisini üstlenen kardiyoloji, iç hastalıkları veya nefroloji bölümleri tarafından gerçekleştirilir. Uygulama ise kalp ve damar cerrahisi bölümü tarafından yapılır. İşlemin bilinen herhangi bir yan etkisi bulunmamakla birlikte, hasta işlem sonrasında aynı gün taburcu edilebilir.
Dirençli hipertansiyon hastalarının bu tedaviden etkin bir cevap alması genellikle yaklaşık bir ayı bulabilir. Bu yeni yöntem, özellikle dirençli hipertansiyona bağlı uç organ hasarından kaçınmak ve kan basıncı kontrolünde oldukça etkindir. Uygulama, uygun teknik altyapıya sahip ve yeterli cerrahi deneyime sahip merkezlerde gerçekleştirilmelidir.
Şah damarı pili takılan hipertansiyon hastaları, tedavi sonrasında şu önerilere dikkat etmelidir:
Tansiyonu günde 2 kez ölçmeli ve doktorlarıyla iletişim halinde olmalılar.
Hekim kontrolünde tansiyon ilaçlarına dikkat etmelidirler.
Yağlı ve tuzlu besinlerden uzak durmalıdırlar.
Fazla kilolardan kurtulmaya çalışmalıdırlar.
Düzenli egzersiz yapmalıdırlar.
Şeker hastalığı varsa bu durumu kontrol altında tutmalılardır.
Rutin kontrolleri ihmal etmemelidirler.
Yüksek tansiyonun tedavisinde kullanılan ilaçlar, genellikle etkili bir rol oynar ve tansiyonu düzenlerken kalp-damar sistemini korur, böbrek fonksiyonlarının bozulmasını engeller. Tansiyon ilaçlarının kullanımını, bağımlılık yapıcı veya uzun dönem kullanmanın yan etkileri olduğuna dair yanlış düşüncelerle bırakmak doğru değildir. Hekim kontrolünde verilen ilaçlar, tansiyon tedavisinde etkin bir rol oynar ve organlara olumsuz etkisi minimaldir.
Tansiyon ölçümü doğru şekilde nasıl yapılır?
Hipertansiyon teşhisi için, tansiyon ölçümü kaçınılmaz bir adımdır. Bu nedenle, tansiyon ölçümünün doğru bir şekilde yapılması son derece önemlidir. Tansiyon ölçümleri genellikle tansiyon aleti kullanılarak gerçekleştirilir. Manuel tansiyon aletleri, üst kol yani omuz ile dirsek arasından yapılan ölçümlerde genellikle en doğru sonuçları verir. Bununla birlikte, el bileğinden ölçüm yapan otomatik cihazlar da kullanılabilir.
Tansiyon ölçümü ilk olarak her iki koldan yapılmalıdır. İki koldan ölçüm yapılmasının sebebi, kol damarlarında darlık olan kişilerde tansiyonun düşük çıkma olasılığıdır. Ölçüm sırasında birey, 5 dakikalık bir istirahat süresi boyunca oturur pozisyonda olmalı ve kolunu bir yere dayamalıdır. İki koldan yapılan tansiyon ölçümünde sonuçlar aynı çıkarsa, istenilen koldan ölçüme devam edilebilir. Ancak eğer iki kol arasındaki ölçümler farklı sonuçlar verirse, yüksek tansiyon değeri gösteren kol dikkate alınmalıdır. Eğer anormal bir değer elde edilirse, normal bir tansiyon aleti ile tekrar ölçüm yapılmalıdır. Ayrıca, mutlaka bir sağlık profesyoneli tarafından normal tansiyon aletiyle ölçülen sonuçlar karşılaştırılmalıdır.
Evde bilekten yapılan tansiyon ölçümlerine güvenilir mi?
Evde kullanılan tansiyon ölçüm cihazları güvenli bir şekilde kullanılabilir. Doktor muayenehanelerinde kullanılan cihazların evde kullanılması genellikle zordur. Özellikle bilekten tansiyon ölçüm cihazları, hastaların çok daha kolay bir şekilde ölçüm yapmalarına olanak tanır. Ancak, evde kullanılan cihazlarda zaman içinde kalibrasyon sorunları ortaya çıkabilir. Ne yazık ki, hastalar genellikle bu tür sorunları fark edemez, çünkü cihazlar bu tür bir sorunun varlığını bildirmeyebilir.
Vücut, kan basıncı yüksekliğine alışır mı? Bunun vücuda bir zararı olur mu?
Hastanın herhangi bir yakınması olmaması, hipertansiyonun vücuda zarar vermediği anlamına gelmez. Zaman içinde olumsuz sonuçların ortaya çıkmaması için, hastanın herhangi bir belirtisi olmasa bile kan basıncının normal değerlere çekilmesi önemlidir.
Hipertansiyon tedavisi ne kadar sürer? İlaçlar bağımlılık yapar mı?
Yüksek tansiyon tedavisi yaşam boyu devam eder. Eğer organlarda hasar oluşmamışsa ve kan basıncı hafif düzeyde yüksekse, hastalık ilaçsız tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınmaya çalışılır. Ancak aksi durumda, ilaç tedavisi uygulanır. Hipertansiyon ilaçları bağımlılık yapmaz. Bu ilaçlar, yüksek tansiyonun sadece kontrol altına alınmasını değil, aynı zamanda diğer organların da korunmasını sağlar. Öte yandan, hastanın tam kontrol altına alındığı ve tansiyonun düzenlendiği bir noktada, ilaçların bırakılabileceği de akılda tutulmalıdır.
Sarımsak ve limon suyu tansiyonu düşürür mü?
‘Tansiyonu ne düşürür?’, ‘Sarımsak ve limon suyu ile tansiyon düşer mi?’, ‘Tansiyon nasıl düşer’ soruları sıkça sorulmaktadır. Bilinen bir gerçek, bazı doğal maddelerin kan basıncında sınırlı düşüşlere neden olabileceğidir, ancak bunlar hastalığı tedavi etme ve yarattığı etkileri ortadan kaldırma kapasitesine sahip değildir. Sarımsak ve limonun yüksek tansiyon tedavisinde spesifik bir yeri yoktur. Hipertansiyon hastaları, ilaçlarını düzenli olarak kullanmalı ve sağlıklı beslenme kuralları çerçevesinde bu besinleri tüketmelidir.
Yüksek tansiyona hangi besinler iyi gelir?
Sağlıklı ve dengeli beslenmek, tansiyon kontrolünü sağlamak için alınan önlemlerde önemli bir role sahiptir. Hipertansiyon hastalarının günlük beslenmelerinde meyve, sebze ve tahıllara yer vermeleri önerilir. Ayrıca, tuz, doymuş yağ ve trans yağ içeren gıdalardan kaçınılmalıdır.
Soğan, sarımsak, posalı besinler, potasyum ve magnezyum açısından zengin olan gıdaların tüketimi kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olabilir. Bu nedenle, yüksek tansiyon hastalarının bu besinleri günlük diyetlerine eklemeleri önemlidir.
Hipertansiyonla mücadelede, işlenmiş ürünlerden, sucuk, salamura-kurutulmuş et, pastırma, jambon, sosis, salam gibi gıdalardan uzak durulmalıdır. Sebzeler ve meyveler arasında kavun, karpuz, kurutulmuş kayısı, avokado, incir, portakal, kuru üzüm, fasulye, patates, domates gibi besinlerin tercih edilmesi önerilir. Bu besinler, hipertansiyon hastalarına faydalı olabilir ve sağlıklı bir diyetin önemli bir parçasıdır.
Tansiyon değerleri kaç olmalıdır?
Normal tansiyon aralığı genellikle 12-8 mmHg olarak kabul edilmektedir. Değerlerin 13-14 mmHg ve üzerine çıkması durumunda ise hipertansiyon sınıfına girilmektedir. Aynı değer aralığı, çocuklarda tansiyon seviyesini belirlemek için de kullanılabilir. Hangi yaşta olursa olsun, 120/80 mmHg ölçüm değerlerinin üzerine çıkılması durumunda çocuklarda da tansiyon yüksekliğinden bahsedilebilir.
Hipertansiyon ilaçları cinsel aktiviteyi azaltır mı?
Tüm ilaçların potansiyel yan etkileri bulunmaktadır. Doktorlar, hastaya en uygun ilacı seçerken genellikle yan etki profili düşük olanı tercih eder. Eğer herhangi bir yan etki ortaya çıkarsa, doktor hasta için daha uygun bir seçenek bulabilir. İlaçlardan kaynaklanan yan etkiler, ilaç kesildikten sonra genellikle ortadan kalkar.
Yüksek tansiyon kalp yetmezliğine yol açabilir mi?
Sıkça basit bir sorun olarak algılanan yüksek tansiyon, kalp yetmezliğine ve ani ölümlere neden olabilen ciddi bir sağlık sorunudur. Kalp yetmezliğinden korunmak için düzenli tansiyon kontrolüne ek olarak kardiyolojik takip önemlidir. 20 yaşından itibaren bireylerin düzenli olarak yüksek tansiyon kontrolü yaptırmaları gerekmektedir. Ayrıca yüksek tansiyondan korunmak için kilo kontrolü, alkol kullanımının sınırlanması, tuz alımının kısıtlanması, potasyum alımının artırılması ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmek önemlidir. Bunun yanında damar tıkanıklığını önlemek de kalp yetmezliğini engelleyebilir.
“Hipertansiyon” tanısı konulabilmesi için birkaç kez tansiyon çıkması yeterli midir?
Hipertansiyon tanısı koymak için bir dizi ölçüm yapılması gereklidir. Özellikle stres, heyecan, korku gibi durumlarda her sağlıklı bireyde kan basıncının geçici olarak yükselmesi doğaldır. Bu geçici yükselmeler, bireyin hipertansiyon hastası olduğu anlamına gelmez.
Heyecan ve endişe duymak tansiyonu yükseltir mi?
Toplumda en yaygın görülen tansiyon problemleri genellikle hafif ve aralıklı yükselmeler şeklinde ortaya çıkar. Günümüzdeki yaşam koşulları, sürekli stres, gerilim, heyecan, endişe ve iş yoğunluğu gibi durumlar, tansiyonun kronik olarak yüksek olmasına neden olabilir. Tansiyonu normalin üzerinde seyreden kişiler arasında tansiyon hastalığı bulunmayabilir, ancak bu durum yaşam şartları nedeniyle kalp-damar sisteminde yıpranmaya neden olabilir. Tansiyonu düzenlemenin en etkili yollarından biri düzenli egzersiz ve açık havada yapılan yürüyüşlerdir.
Hipertansiyon hastasının yaşam şekli nasıl olmalı?
Yüksek tansiyon hastalarının ideal kiloya ulaşmaları ve bu kiloyu korumaları için diyet yapmaları önemlidir. Ayrıca, sigara ve alkol kullanımının, özellikle kalp ve damar sistemi üzerinde hipertansiyona doğrudan etkisi olduğundan, bu alışkanlıkların sonlandırılması da tedavinin bir parçasıdır. Hipertansiyon tedavisinde stresten kaçınılması da önemli bir husustur.
Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon) diyeti nasıldır?
Hipertansiyonu olan bireylerin yaşam tarzında çeşitli değişiklikler yapmaları önemlidir. Hipertansiyon diyeti kapsamında, tuz tüketiminde kısıtlama yapmak gereklidir. Ayrıca, kilo artışına neden olabilen, yağlı ve karbonhidrat açısından zengin besinlerden kaçınılmalıdır. Kafein içeren içecekler de ölçülü bir şekilde tüketilmelidir. Sigara kullanımı bırakılmalıdır. Kilo verme, düzenli egzersiz yapma ve bir kardiyolog ile diyetisyenin önerdiği diyet, kan basıncında düşüş sağlamak adına önemlidir.
Tansiyonu yükselten yiyecekler hangileridir?
Ailevi faktörlerin yanı sıra beslenme alışkanlıkları da tansiyon yükselmesine etki edebilir. Kilo fazlalığı, obezite, düşük fiziksel aktivite, ağır yemek alışkanlıkları (özellikle hayvansal yağların yoğun olarak kullanılması), gazlı içecekler, fast food tüketimi, sigara ve alkol kullanımı, yaşam kalitesini düşürebilen alışkanlıklardır. Diyabet kaynaklı tansiyon yüksekliği yaşanabileceği gibi, tuz, şeker ve un içeren beslenme alışkanlıkları da hipertansiyona neden olabilir. Şeker ve karbonhidrat açısından zengin beslenme, kilo artışıyla birlikte çeşitli mekanizmaları devreye sokarak tansiyon dengesini bozabilir. Tuz tüketimindeki fazlalık ise vücuttaki sıvı miktarını artırarak ödem ve sıvı birikimine neden olabilir, bu da hipertansiyona zemin hazırlar.
Tuz kullanımının fazla olması tansiyonu yükseltir mi?
Hipertansiyonu önlemek adına alınabilecek önlemler arasında, tuz kullanımını azaltmak büyük bir öneme sahiptir. Günlük tuz alımı 2 gramın altında olmalıdır. Çünkü günlük tuz tüketimi arttıkça, sağlıklı bireylerde bile yüksek tansiyon gelişme riski artar, ayrıca, hipertansiyon teşhisi almış bireylerde ise düzenli ilaç kullanılsa bile kan basıncının normal seviyeye düşmesini engelleyebilir. Sofra tuzunun yanı sıra salamura, salça, zeytin, yağda kavrulmuş kuruyemişler gibi ürünlerde bulunan tuz miktarına da dikkat edilmelidir.
Stres tansiyonu çıkarır mı?
Panik atak, genellikle gençleri etkileyen, endişe, heyecan ve stres kaynaklı ani tansiyon ataklarına neden olan bir durumdur. Gençlerde görülen yüksek tansiyon, panik atak sırasında salgılanan hormonlardan kaynaklanabilir. Ancak bir süre sonra tansiyon değerleri genellikle normale döner. Stres altındaki gençlerin desteklenmesi için egzersize teşvik edilmeli, kilo kontrolü ve düzenli, sağlıklı beslenme alışkanlıklarına dikkat çekilmelidir. Zira stresten uzak durmak, gençlerde hipertansiyon için koruyucu bir etkiye sahiptir.
Diğer yandan, çalışma hayatındaki yoğun iş temposu, endişe, stres, masa başı çalışma ve uzun çalışma saatleri gibi faktörler, kronik tansiyona neden olabilir. Normalde tansiyon hastası olmayan ancak stresli durumlar sonucunda tansiyonu normal değerlerin üzerine çıkan kişilerde kalp-damar sisteminde yıpranma meydana gelebilir.
Hipertansiyon hemşirelik bakımı nasıl yapılmalı?
Hipertansiyon hemşirelik bakımında, hastaya kardiyoloji doktorunun önerileri doğrultusunda hipertansiyon diyeti ve egzersizler hakkında bilgi verilir. Hastaya, uygun diyetin hipertansiyon yönetiminde ne kadar kritik olduğu vurgulanır. Aynı zamanda, sigara bırakma süreci ve kullanılan ilaçlar hakkında detaylı bilgilendirme yapılır. Hastanın sağlıklı yaşam alışkanlıklarına uyum sağlaması ve hipertansiyonla başa çıkması için gereken desteği alabilmesi için hemşirelik bakımı etkili bir şekilde sağlanır.
Tansiyon düşüren öneriler nelerdir?
Birçok kişi, “Küçük tansiyonu ne düşürür?” veya “Tansiyon düşüren öneriler” gibi internet üzerinde aramalar yapmaktadır. Tansiyonu dengelemek için aşırı tuz tüketiminden kaçınılmalı, kilo verilmeli, düzenli egzersiz yapılmalı, şeker alımı azaltılmalı, alkol ve sigaradan uzak durulmalı, hipertansiyon ilaçları düzenli bir şekilde kullanılmalı ve stresten mümkün olduğunca uzaklaşılmalıdır.
Çocuklarda yüksek tansiyon olur mu?
Yüksek tansiyon, sadece yetişkinleri değil, çocukları da etkileyebilen bir durumdur. Yenidoğan bebekler dahil her yaşta çocuğu etkileyebilen yüksek tansiyon, körlük, böbrek yetmezliği ve kalp yetmezliğine neden olabilir. Genellikle belirti vermeyen yüksek tansiyon, bazen baş ağrısı, baş dönmesi, burun kanaması ve görmede bulanıklık gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Tansiyon yüksekliği genellikle çocuğun rutin muayenesi sırasında, çocukta herhangi bir yakınma olmadan tespit edilir. Ancak bazen özellikle ani kan basıncı yükselmelerinde baş ağrısı, bulantı, kusma, kulak çınlaması, çarpıntı, aşırı terleme, yorgunluk hissi gibi belirtiler de görülebilir. Eğer yüksek tansiyon doğuştan gelen bir kalp anormalliğiyle ilişkilendirilmişse, çocuk doktoru muayenesinde kalpte üfürüm duyulabilir. Çocuklarda kan basıncının ölçülmesi, rutin kalp değerlendirmelerinin bir parçasıdır. Hangi yaşta olursa olsun, 120/80 mm Hg ölçüm değerlerinin üstüne çıkılması durumunda çocuklarda da tansiyon yüksekliğinden bahsedilebilir.
Tansiyon doktora gelince yükselir mi?
Bazı insanlar, doktor önlüğü gördüklerinde heyecanlanabilir ve kan basıncı yükselir. Bu değerler kısa bir süre için yüksek olduğundan, hastayı o ortamdan uzaklaştırarak farklı bir yerde dinlenmeye almak, tansiyonun normale dönmesine yardımcı olabilir. Hastaların doktoru gördüklerinde heyecanlanmaları ve bu nedenle kan basınçlarının yükselmesi, psikolojik bir durumdur. Beyaz önlük etkisi adı verilen bu durum, hastane, sağlık ocağı veya muayenehanedeki ilk ve tek ölçümde kan basıncının yüksek saptandığı durumlarda, hipertansiyon tanısı koymaktan kaçınılmalıdır. “Beyaz önlük hipertansiyonu” olarak bilinen bu durum, hipertansiyonla ilgili bilinen en eski durumların başında gelir ve hipertansiyon vakalarının neredeyse %10’unu oluşturur. Bu durumdaki hastaların kan basıncı yüksek kabul edilmese de, ilerleyen zamanlarda hipertansiyon riskiyle karşı karşıya oldukları için mutlaka önlem alınmalıdır.
"