Hipertansiyon Nedir? Hipertansiyona Ne İyi Gelir?

Hipertansiyon Nedir? Hipertansiyona Ne İyi Gelir?

Hipertansiyon Nedir? Hipertansiyona Ne İyi Gelir?

Yıllarca hiç belirti vermeden pusuya yatan sessiz katil hipertansiyonu düzenli tedavi ve sağlıklı yaşam tarzıyla kontrol altında tutmak mümkün. Ancak ne yazık ki dünyada en çok görülen hastalık olan hipertansiyonda, hastaların yaptığı hatalar zinciri tedaviyi güçleştiriyor. Kendini iyi hissedince ilaçları azaltmak ya da bırakmak, sarımsak ve limon suyuna güvenmek, dil altı ilaçlarla tansiyonu aniden düşürmeye çalışmak, aşırı miktarda ağrı kesici içmek bu hatalardan birkaçı…

Günümüzde dünyada en çok görülen hastalık olan hipertansiyon yani yüksek tansiyon, 1 milyarın üzerinde insanı esir almış durumda. Dünyada en çok reçete hipertansiyon için yazılıyor. Bu kadar sık görülmesine rağmen tedavi edilebilen hasta sayısı oldukça düşük kalıyor. Türkiye’de 6 milyon hipertansiyon hastası bulunuyor. 18 yaşın üzerindeki insanların üçte birinin hipertansif olduğu belirtiliyor. Yaş ilerledikçe bu oran artıyor. 50 yaşından sonra neredeyse toplumun yarısında yüksek tansiyon görülüyor.

Hipertansiyonun (yüksek tansiyon) klasik tanımı, kan basıncının 140/90 mmHg’den yüksek olmasıdır. Hipertansiyon bir hastalık değil, çok daha geniş hastalıklar yelpazesinin bir bulgusu olarak kabul ediliyor. İlerleyici kalp ve damar hastalıkları grubunun belirtisidir. İdeal tansiyon 120/80 ve altındaki tansiyon değerleridir. Hastanın tansiyonu 120/80’in üstünde ise sağlıklı yaşam tarzı değişikliğiyle tedavi süreci başlar. Eğer tansiyon 140/90’dan yüksekse o zaman ilaç tedavisi devreye girer. İlaç tedavisinin amacı tansiyonu 140/90 değerlerinden daha aşağıda tutmaktır.

Yüksek tansiyon hangi hastalıklara neden olur?

Ülkemizde ölümlere en çok neden olan yüksek tansiyon, teşhis edildiğinde iş işten geçmiş olabiliyor. Göz, beyin, böbrek gibi organlarla boyun damarı, kalp damarı, böbrek damarı ve bacak damarı, yüksek basınç nedeniyle zaman içinde hasar görmeye başlar. Kalp yetmezliğine, kalp krizine, beyin kanaması ve felce neden olabilir. Çağımızda erken bunamanın en önemli nedenlerinden biri kontrolsüz hipertansiyondur. Göz damarlarında yaptığı hasar görme kaybına, böbrek damarlarına verdiği hasar ise kronik böbrek yetmezliği ve diyalize girme ihtiyacına yol açar. Bu hastalık kadın ve erkeği aynı şekilde etkilemektedir.

Yüksek tansiyon iyileşir mi?

Hipertansiyon kronik, yani yaşam boyu süren ve ilerleyici bir hastalıktır. ‘İki kutu ilaç içtim tansiyonum normale döndü’ diye bir şey söz konusu değildir. Tanı konulduktan sonra ömür boyu tedavi gerektirir. Tedavi kesildiğinde tansiyon yine yükselerek tüm organlara hasar vermeye devam eder. Bu nedenle de hasta, ömür boyu ilaç kullanmalı, sağlıklı yaşam tarzını benimsemeli ve uygulamalı.

Hipertansiyon belirtileri

Hipertansiyon sinsi bir katildir. Hiç bir belirti vermeyebilir. Yıllarca tansiyonunuz yüksek olduğu halde hiç bir şikayetiniz olmayabilir. Bu yüzden de ‘sessiz katil’ olarak tanımlanabilir. Rastgele bir tansiyon ölçümü sırasında değerler yüksek bulunur ve sonrasında yapılan araştırmalar sonucu hipertansiyon tanısını alır.

Halk arasında hipertansiyonun en sık bulgusu baş ağrısı olarak bilinir. Sabahları dinç uyanamamak, konsantrasyon güçlüğü, sersemlik, erken yaşlarda bunama, yol yürürken nefes darlığı, göğüs ve bacaklarda ağrı, gece uyurken nefes darlığı ile uyanmak, burun kanaması, görmede azalma, yüzde ellerde ve bacaklarda uyuşma kuvvet kaybı gibi belirtiler artık tansiyonun hasarlarının belirginleştiğini gösterebilir. Bu bulgular başka hastalıkların belirtileriyle de karışabilir. Detaylı bir muayene ve tetkik sonrası tanı kolaylıkla konulur.

Sarımsak ve limon suyu tansiyonu düşürür mü?

Hastalar her türlü şikâyetlerinde önce tansiyonlarını ölçüyorlar. Eğer tansiyon yüksek ise sarımsak ve limon suyu gibi şeylerle tansiyonlarını düşürmeye çalışıyorlar. Ancak bu yöntemlerin bilimsel bir yanı yoktur ve tansiyonu düşürmez.

Dil altı hapı zararlı mıdır?

Yüksek tansiyon hastalarının sıklıkla yaptıkları yanlışlardan biri dil altı tansiyon ilaçları kullanmak. Dil altına alınan ilaç çok hızlı emileceğinden, tansiyonu da çok hızlı düşürür ve bu da hem beyin hem de kalp için oldukça sakıncalıdır. Tansiyon kesinlikle hızlı düşürülmemeli. İlla ilaç alınacaksa bu dil altı olarak değil içerek alınmalı. Eğer tansiyon yüksek ise 10-15 dakika dinlenip sakinleşerek tekrar tansiyon ölçülmeli ve yine yüksek ise bir sağlık kuruluşuna başvurulmalı.

Tansiyonu 18 yaşından itibaren takibe alın

Hipertansiyon, 18 – 50 yaş aralığında görülür. Genç yaşlarda ortaya çıkan tansiyon yüksekliği bir takım hormonal bozukluklara bağlı olabilir. Özellikle de çok yüksek değerler görülüyorsa mutlaka altta yatan bir neden araştırılmalı. Hipertansiyon eğer kontrol edilmez ise yıllar içinde tüm organ sistemlerinde hasara yol açar. Bu nedenle ilk kontrol 18 yaşında yapılarak erken teşhis edilmeli. Zira erken teşhis hayat ve organ kurtarıcıdır. Ayrıca erken teşhis, sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleriyle, yüksek tansiyonu daha rahat kontrol altına alabilmeyi sağlayabilir.

Tansiyonu neler yükseltir?

Hipertansiyonun tek bir nedeni yoktur. Birçok faktör bir araya gelerek kan basıncını yükseltir. Bunlar arasında genetik, tuz tüketimi, hazır gıdalarla beslenmek, egzersiz yapmamak, kilo almak, uyku apnesi sayılabilir. Tüm bu nedenlerin aslında yaptığı şey tekdir. Damarlar kasılarak tansiyonu yükseltir. Sayılan bu nedenlerle oluşan hipertansiyona birincil veya esansiyel yüksek tansiyon denir. Bunların yanı sıra ikincil nedenlerle oluşan hipertansiyon da vardır. Ancak bunun görülme sıklığı yüzde 1’den daha düşüktür. Tiroit, böbrek üstü bezi, beyindeki hipofiz bezi, kortizol hormonlarındaki bozukluklar, böbrek damar darlıkları gibi nedenlerle de tansiyon yükselir.

Nüfusun neredeyse yarısı 50 yaşından sonra hipertansiyon hastası olduğundan, hastalık bir toplum sağlığı projesi olarak ele alınmalı. Eğer gençlik çağlarından itibaren tuz ve alkol alımı azaltılır, sigara ve alkolden uzak durulursa, kilo kontrolü, sağlıklı beslenme ve egzersiz yaşamın bir parçası haline getirilirse hipertansif hasta sayısında ciddi azalmalar olabilir. Halkı bilinçlendirmek için kamu spotları, derneklerin halka bütünleşen çalışmaları ve medyanın desteği gereklidir.

Yüksek tansiyon risk faktörleri

Hipertansiyon, kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Ancak sadece tansiyonu kontrol etmek yetmez. Tüm risk faktörlerini kontrol etmek gerekir. Hipertansiyon hastaları sadece tansiyonu yüksek hastalar değildir. Bu hastalarda mutlaka eşlik eden kolesterol ve şeker yüksekliği (insülin direnci) vardır. Çoğu sigara ve alkol kullanmaktadır. Egzersiz yapmamaktadır. Eğer sağlıklı ve uzun bir yaşam hayal ediyorsak tüm bu riskleri kontrol etmek gerekir.

Ancak doktor bunu tek başına yapamaz. Bu, bir takım oyunudur. Doktor ve hasta bir takım olarak çalışmalı ve bu hedefe doğru yol almalıdır. Hasta doktoruna inanmalı ve ikna olmalı. Aksi takdirde doktor ilacı yazar hasta tedaviyi uygulamaz. Reçeteler değil güvene dayalı hasta hekim işbirliği hastalığı tedavi eder.

Hipertansiyon hastalarının tedavi sürecinde yaptıkları en önemli hatalardan biri de ilaçların hipertansiyondan daha zararlı olduğunu düşünmeleri. İlaçlarını kendi kendilerine kesip azaltmaları, tuz ve alkol kullanımını azaltmamaları, aşırı miktarda ağrı kesici içmeleri, ‘kendimi iyi hissediyorum’ diyerek düzenli kontrollere gelmemeleri ve kilo almaları, tedaviyi zorlaştıran en önemli hatalardır.

Yüksek tansiyonun tanısı

Tek bir ölçümle ölçümle hipertansiyon tansı konamaz. Birçok kez ve uzun süreçte yapılacak tansiyon ölçümleri tanıyı doğrulamak için gereklidir. Günümüzde artık kesin tanı için hastalara otomatik tansiyon cihazı takılarak, 24 saat boyunca tansiyon ölçümleri yapılıyor. Sonra bu ölçümler bilgisayarda analiz ediliyor. Tansiyon cihazı ile takip etmenin mümkün olmadığı durumlarda ise bir hafta süresince sabah akşam iki kez tansiyon ölçülerek de tanı konabilir.

Yüksek tansiyonun tedavisi

Her yüksek tansiyon hastasına aynı tedavi uygulanmaz. Hastanın, yüksek tansiyonuna eşlik eden diğer hastalıklarına bakılarak en uygun ve etkili tedavi seçeneği hayata geçirilerek hastalık kontrol altına alınır.

İzmir Hipertansiyon Tedavisi - Egepol Hastaneleri

İzmir Hipertansiyon Tedavisi - Egepol Hastaneleri

Hipertansiyon Tedavisi

Dolaşım sisteminde yer alan atardamar içindeki kanın basıncı tansiyon olarak tanımlanır. Kan basıncının atardamar duvarına yansıyan kuvveti artar ve kalp hastalıklarına neden olabilecek kadar yükseğe çıkarsa buna hipertansiyon denir.

Halk arasında yüksek tansiyon olarak bilinen hipertansiyon, sık rastlanan bir rahatsızlıktır. Hipertansiyonun düşürülmemesi durumunda ortaya ciddi komplikasyonlar çıkabilir ve hastanın uğradığı hasar miktarı artabilir. Hatta bu komplikasyonlar kalp krizi, felç, iç kanama ve kalp yetmezliğiyle sonuçlanabilir.

Hipertansiyon Nedenleri Nelerdir?

Hipertansiyonun büyük bir bölümü tanımlanabilir nedene sahip değildir. Yüksek tansiyona neden olan faktörlerse rahatsızlık tipine göre değişmektedir. %95 orana yakın biçimde ortaya çıkan birincil hipertansiyonun nedeni genelde tespit edilemez. İkincil hipertansiyonun oluşumunun altındaysa tıbbi nedenler yatmaktadır. İkincil hipertansiyona neden olan durumlar aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Böbreküstü bezi tümörleri Kan damarlarında doğuştan bulunan anormallikler Uyku apnesi Tiroid sorunları Reçetesiz ağrı kesici kullanımı Doğum kontrol hapı kullanımı Uyuşturucu kullanımı Hipertansiyon Neden Meydana Gelir?

Hipertansiyon, yüksek tansiyon olarak da bilinen bir sağlık durumudur ve kan basıncının normalden daha yüksek olmasıyla ilgilidir. Kan basıncı, kalbin kanı pompalaması ve kan damarlarının direnci arasındaki dengenin bir sonucudur. Hipertansiyon, bu dengeyi bozan bir dizi faktörden kaynaklanabilir. Bu faktörler arasında kalıtsal yatkınlık, yaşam tarzı faktörleri, obezite, yüksek tuz alımı, alkol tüketimi, sigara içimi ve bazı kronik hastalıklar yer alabilir.

Hipertansiyon genellikle belirtiler göstermeyebilir ve bu nedenle “sessiz katil” olarak da bilinir. Ancak, yüksek tansiyon kalp hastalığı, inme, böbrek yetmezliği ve diğer ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, hipertansiyonu önlemek ve tedavi etmek çok önemlidir. Yaşam tarzı değişiklikleri, diyet, egzersiz, stres yönetimi ve ilaçlar, hipertansiyonun yönetilmesine yardımcı olabilir.

Hipertansiyonun neden kaynaklandığını tam olarak anlamak zor olsa da yüksek tansiyonu önlemek için alabileceğimiz birçok adım vardır. Düzenli tıbbi kontroller, sağlıklı bir yaşam tarzı ve hipertansiyon için reçeteli ilaçların kullanımı, bu rahatsızlığı önlemek ve tedavi etmek için en etkili yöntemler arasındadır.

Hipertansiyon Tipleri ve Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyon primer (birincil) ve seconder (ikincil) olmak üzere iki tipe sahiptir. Primer hipertansiyonun gelişimi kademeli olup yıllar içerisinde devam etmektedir. İkincil hipertansiyon, birincilden farklı olarak aniden ortaya çıkmaktadır. Bu tipte karşılaşılan tansiyon değeri de diğerine göre daha yüksek seyreder.

Tansiyon değeri kişinin cinsiyeti ve yaşı gibi pek çok faktöre göre değişkenlik gösterebilir. Bir kişinin normal tansiyon değeri, diğeri için yüksek ya da düşük olarak nitelendirilebilir. Dolayısıyla erişkin kişilerin yılda en az iki kez doktor gözetiminde tansiyon ölçümü yaptırması tavsiye edilir.

Yüksek tansiyon hastalarında bazen herhangi bir belirti gözlenmez. Hipertansiyon belirtileri genelde değerlerin hayati riske neden olabilecek kadar yükseldiğinde gözlenir. Yüksek tansiyon nedeniyle belirtilen şikayetleri aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:

Baş ağrısı Burun kanaması İdrara sık çıkma durumu Bulanık görme Nefes darlığı Yorgunluk ve halsizlik Bacak bölgesinde şişlik Kulak çınlaması

Basit basınç ölçüm cihazıyla tansiyon değerinin tespit edilmesi mümkündür. 120/80 mmHg değeri normal kabul edilen seviyedir. Değerin artmasıyla kişide, öncül hipertansiyon, 1. evre hipertansiyon ve 2. evre hipertansiyon durumu gerçekleşmektedir. Yüksek tansiyonun tedavi edilmediği ve kontrol altına alınmadığı durumda belirti ve semptomlar giderek kötüleşebilir. Hastanın yaşam kalitesi de bunun doğal bir sonucu olarak düşüşe geçer.

Hipertansiyon Nasıl Tedavi Edilir?

Hipertansiyon tanı ve tedavisi mutlaka uzman doktorlar tarafından yapılmalıdır. Tansiyon ölçüleri ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak farklı kategorideki ilaçlarla tedaviye başlanır. Doktorun inisiyatifine bağlı olarak tek bir ilaç yüksek dozda verilebilir. Bunun dışında daha düşük dozlarda bir ilaç kombinasyonunun oluşturulması da mümkündür.

En olumlu sonuç için ilaçların belirli aralıklarla değiştirilmesi sıklıkla kullanılan bir yaklaşımdır. Bazı durumlarda tansiyon seviyesi ilaçlarla düşmez ve tedaviye karşı direnç gösterebilir. Bu tip vakalarda tansiyonun farklı ilaçlarla kontrol altına alınması hedeflenir. Sonuç olumsuz olursa, yüksek tansiyona neden olan kaynak bulunur ve ortadan kaldırılmaya çalışılır.

Hipertansiyon Nasıl Geçer?

Toplumda sık karşılaşılan diğer hastalıklarda olduğu gibi, hipertansiyonun da yaşam tarzını değiştirerek kontrol altında tutmak mümkündür. Hareketli yaşam tarzı, tuz tüketiminin kısıtlanması, aşırı kilo alımının engellenmesi ve alkolden uzak durarak, tansiyon dengede tutulabilir. Bunun dışında kişinin sağlıklı bir diyet benimsemesi gerekir. Bu bağlamda ağırlıklı olarak, tahıl, sebze, meyve, balık ve süt ürünleri tüketilmelidir.

Gün içerisinde yeterli potasyum alındığından emin olunmalı ve sodyum tüketimine sınırlandırma getirilmelidir. Düzenli egzersiz yapmak da hem stresi hem de yüksek tansiyonu düşürme noktasında başarılı bir alışkanlıktır.

Hipertansiyon Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Hipertansiyon Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Hipertansiyon Nedir ? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir ?

Tansiyon, insanların damarlarında gezegen kanın, damar duvarlarına yaptığı basınçtır. Diğer bir deyişle, dolaşım sistemini oluşturan atardamarların içindeki kanın yapmış olduğu basınçtır. Tansiyon genellikle tansiyon aletleri ölçülür ve bu aletlerdeki ölçüme göre, büyük ve küçük kan basıncı gösterilir. Burada ölçülen değerlerin 65 yaş altındaki vatandaşlar için 140/90 mm Hg üzerinde olması, 65 yaş üzerindeki vatandaşlar için ise 150/90 mm Hg üzerinde olması durumu, hipertansiyon olarak kabul edilir.

Hipertansiyon Nedir?

Hipertansiyon en basit tanımıyla, kan basıncının normalden daha fazla olması durumudur. Genellikle yaşlılık hastalığı olarak hipertansiyon, gençlerde de görülmeye başlamıştır. Türkiye’de her 5 veya 6 kişiden birinde hipertansiyon hastalığına rastlanılmaktadır. Yapılan son araştırmalara göre ise her 4 gençten 1’inde hipertansiyon hastalığının var olduğu görülmüştür. 70 yaş ve üzerindeki vatandaşlara göre yapılan çalışmalarda ise bu yaş aralığındaki kişilerin %60’ında hipertansiyon tespit edilmiştir. Yaşça büyük kişilerde atardamarların değişimleri nedeniyle tansiyon belirtilerinin görülmesi normal karşılaşmaktadır. Fakat genç insanlar için bu durum daha tehlikelidir ve normal değildir. Genç hastaların mutlaka nefroloji bölümüne gitmesi ve bu hastalarda hipertansiyona neden olan sebeplerin araştırılması gerekmektedir. Genç yaşlarda hipertansiyona sahip olan kişilerde genellikle diyabet, böbrek ve böbrek damarlarına bağlı hastalıklar, uyku apnesi veya böbreküstü bezlerinden kaynaklı meydana gelen hormonal bozukluklar gibi başka hastalıklara dayanan bir hipertansiyon oluşumu gözlemlenir.

Hipertansiyon Nedenleri

Hipertansiyon hastalığı, %95 ve üzeri bir olasılık ile genetik faktörlerle birlikte hipertansiyon oluşumuna neden olan birkaç faktörün bir araya gelmesiyle oluşurken, %3 ile %5 arasındaki bir oranla ise hormon hastalıkları, damar veya böbrek hastalıkları ile oluşmaktadır. Hipertansiyonun hangi nedenlerden ötürü oluştuğunu anlamak ve hangi aşamada olduğunu öğrenmek için mutlaka doktora başvurmak gerekir. Hipertansiyon oluşumuna sebebiyet veren faktörler, değiştirilemez faktörler ve değiştirilebilir faktörler olarak 2 grupta incelemektedir.

Hipertansiyon Oluşumuna Sebebiyet Veren Değiştirilmez Nedenler, Kalıtım

Aile geçmişinde hipertansiyona rastlanan kişilerde, hipertansiyon görülme olasılığı oldukça yüksektir. Ancak, hipertansiyon hastalığına sahip birinin yakınlarında illaki hipertansiyon görülebilir diye bir durum söz konusu değildir. Bu durum, sadece yatkınlık olmasına sebebiyet verir.

Yaş

Hipertansiyon hastalığı genellikle 35 ile 50 yaş arasında görülen bir hastalıktır. Yaş ilerledikçe kişilerin hareketlilik oranının azalması, atardamar yapılarında meydana gelen değişimler gibi nedenlerden ötürü yaşlı insanlarda tansiyon hastalığı ile karşılaşma ihtimali daha fazla artmaktadır.

Cinsiyet

Cinsiyet faktörünün etkilenmesinde yaşın da payı oldukça yüksektir. Yapılan araştırmalara göre, hipertansiyon hastalarının cinsiyetler üzerindeki dağılımı, yaşa göre değişmektedir. 50 yaşın altındaki kişilerde erkeklerin hipertansiyon olma olasılığı daha yüksekken, 50 yaş ve üzeri kişilerde kadınların hipertansiyon olma olasılığının daha yüksek olduğu görülmüştür.

Şeker Hastalığı

Şeker hastası olan kişilerin, şeker hastası olmayan kişilere göre hipertansiyon olma ihtimali daha yüksektir. Şeker hastası da olan hipertansiyon hastalarının, kan basıncını normal seviyede tutmaya daha fazla özen göstermesi gerekmektedir. Şeker hastalarında normal olarak belirlenen tansiyon seviyesi ise 130/80 mm Hg’nin altındadır.

Kronik Böbrek Yetmezliği Hipertansiyon Oluşumuna Sebebiyet Veren Değiştirebilir Nedenler, Şişmanlık

Yapılan araştırmalara göre fazla kiloya sahip kişilerde, kiloları nedeniyle kan basınçlarında meydana gelen değişimlerin hipertansiyona zemin hazırlandığı gözlemlenmiştir. Bu nedenle, bu kişilerin fazla kilolarından arınması, vücutlarındaki kan basıncı seviyesini normale çevirmektedir.

Sigara

Sigara, hipertansiyona sebebiyet verebilen diğer faktörler ile bir araya geldiğinde, hastanın hipertansiyon olma riskini arttıran bir etmendir. Ayrıca, hipertansiyonun damarlar üzerindeki zararlı etkilerini de hızlandırmaktadır.

Tuz

Tuz, kan basıncının hızlı ve fazla yükselmesine neden olan başlıca faktörlerden biridir.

Stres

İnsan vücudundaki kan basıncı birçok faktöre göre değişkenlik göstermektedir. Stres de bu faktörlerin başında gelmektedir. Aşırı stres, hipertansiyonun oluşumu için zemin hazırlamaktadır.

Hareketsizlik

Düzenli spor yapan kişilerde, kan basıncını kontrol altına almak daha kolaydır. Hareketsiz olan kişilerde ise tam tersi geçerlidir.

Fazla alkol

Aşırı alkol tüketimi, damar sağlığı açısından olumsuz etkilere sahiptir. Bu durum, özellikle kadınlarda ve zayıf olan insanlarda daha etkilidir. Normal kiloya sahip erkekler için günlük alkol kullanımı, en fazla 60 ml rakı, votka veya viski, 720 ml bira veya 300 ml şarap olmalıdır.

Lipid/Kolesterol Yüksekliği Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?

Halk arasında ‘’gizli katil’’ olarak da isimlendirilen hipertansiyon, yıllarca hiçbir belirti göstermeden ilerleyebilir. Yıllarca belirti göstermeden insan vücudunda ilerlemeye devam eden hipertansiyon, zaman içerisinde beyin, kalp, böbrek gibi hayati organlarda ciddi hastalıklara neden olabilir. Uzun süre damarlara uyguladığı basınç nedeniyle damar tıkanıkları, damar genişlemesi veya damar yırtılmasına yol açabilir veya kan akışında meydana gelen bozulma nedeniyle organ yetmezliklerine neden olabilir. En sık rastlanan hipertansiyon belirtileri,

Baş dönmesi
Baş ağrısı
Halsizlik
Görme problemleri
Yorgunluk
Çarpıntı
Nefes darlığı
Burun Kanaması
Göğüs ağrısı
Sık idrara çıkma
Kulaklarda çınlama
Vücutta ödem olarak görülür.
Hipertansiyonun erken teşhis edilmesi çok önemli olduğu için bu belirtilerden birkaç tanesine sahip olan kişilerin doktora başvurması gerekmektedir.

Hipertansiyon Hastaları Hangi Bölüme Başvurmalıdır?

Hipertansiyon hastalığı için ilk akla gelen bölüm ‘’İç Hastalıkları (dahiliye)’’ olsa da hipertansiyonla birlikte farklı hastalıklara sahip kişilerin, taşıdıkları diğer hastalıklara göre başvurabilecekleri branşlar,
Nefroloji
Kardiyoloji
Beslenme ve Diyetetik
Endokrinoloji

Hipertansiyon Tanı Yöntemleri Nelerdir?

Hipertansiyon tanısı konulması için uygun şartlarda yapılan düzenli tansiyon kontrolleri gerekmektedir. En az 5’er dakika ara verilerek ve her iki koldan ölçüm yapılır ve hipertansiyon tanısı konulur. Bu ölçümlerin yapılabilmesi için en az 1 saat öncesinde çay, kahve veya sigara gibi şeyler tüketilmemelidir. Nadir de olsa bazı durumlarda, hastanın hipertansiyonu olmasa bile hastane ortamında tansiyonu yüksek çıkabilmektedir. Buna, ‘’Beyaz Önlük Hipertansiyonu’’ denilmektedir. Devamında yapılan tansiyon takipleri neticesinde durum netleştirilir.
Bazı hastalarda ise hipertansiyon olmasına rağmen, çok nadirde de olsa kan değerleri normal çıkabilir. Bu tarz hastalar için damar içine girilen ve doğrudan basınç uygulanan testler yapılmaktadır.

Kimler Hipertansiyon Riski Altındadır?

60 yaş üzerinde olanlar
Sigara içenler
Fazla kilolular
Genetik yatkınlığı olanlar
Aşırı stres altında olanlar
Erkekler ve menopoz sonrası kadınlar
Diyabet ve lipit bozuklukları saptananlar
Fazla tuz tüketimi yapanlar
Aile geçmişlerinde böbrek hastalıkları, kalp, damar ve beyin hastalığı, diyabet olanlar
Hareketsiz kalanlar veya düzensiz fiziksel aktivelerde bulununlar

Hipertansiyon Tedavisi

Hipertansiyon hastaları için erken tanı oldukça önemlidir. Erken tanı konulmayan hastalarda hipertansiyondan kaynaklı olarak kalp krizi, felç veya körlük gibi çok ciddi rahatsızlıklar görülebilir.
Hipertansiyon tanısını konulduktan sonra kişideki hipertansiyon seviyesine göre farklı tedavi programları uygulanır. En başta, kişinin günlük yaşam tarzında değiştirmesi gereken bazı faktörler olur. Örneğin, tansiyona en fazla etki eden unsurlardan biri tuz olduğu için tuz tüketimi mutlaka azaltılır ve beraberinde düzenli spor önerilir. Bunların yanı sıra, sağlıksız olan yiyecekler listelenerek yasaklı besinler arasında yerini alır. Sigara ve alkol gibi alışkanlıkların terkedilmesi önerilir. Yoğun stres altında yaşayan bireyler için gerekli görüldüğü takdirde psikolojik destek sağlanır. Hastalığın ilerlediği kişilere ise ilaç tedavisi uygulanır. Bu kişiler, uzun soluklu bir tedavi döneme girerler. Hatta bazıları için tedavi ömür boyu sürebilir.
İlaç tedavisine gerek görülen hastalar, hipertansiyon tedavisi boyunca her muayeneye gittiğinde, belli tahliller yaptırmak zorunda kalır ancak, bu tahlillerin hastalara hiçbir zararı yoktur. Tedavinin gidişatını ölçmek için yaptırılır.

Hipertansiyon Hastalarının Ortak Özellikleri

Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de görülen hipertansiyon nedir ve hipertansiyon oranının %30 ile %40 arasında değiştiği gözlemlenmiştir. Yani, ortalama olarak Türkiye’de her üç kişiden biri hipertansiyon hastasıdır. Türkiye’de hipertansiyon hastalığı kadınlarda daha fazla görülmektedir ve hipertansiyon olan kişilerin %70’i aşırı kiloludur. Bu kişilere tedaviyle birlikte diyet uygulaması da yaptırılarak kilo verilmesi sağlanır. Böylelikle, hastaların kan basınçlarında da azalma gözlemlenir. Hipertansiyon hastalarında mutlaka böbrekler az veya çok zarar görmüş durumdadır. Eğer erken tanı konulursa, böbreklerdeki bu hasarın giderilmesi için de ayrıca tedavi uygulanmaktadır.

Hipertansiyon Hastalarının Dikkat Etmesi Gereken Hususlar

Tanısı konulan ve ilaç tedavisi gören hipertansiyon hastalarının mutlaka ilaçlarını düzenli ve devamlı bir şekilde kullanması gerekir.
Belirli aralıklar belirleyerek, tansiyon ölçümlerini yapmaları gerekir.
Doktorun verdiği tavsiyeler doğrultusunda özel bir beslenme sistemi uygulanmalıdır.
Doktor kontrolleri aksatılmamalıdır.
Düzenli spor veya aktiviteler yapılmalıdır.
Tuz tüketimi azaltılmalıdır.

Hipertansiyon Nedir? Yüksek Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyon Nedir? Yüksek Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyon Nedir? Yüksek Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

Dünyada en önde gelen ölüm nedenlerinden biri olan hipertansiyon, ülkemizde her 3 kişiden 1 kişide görülüyor. Hastalığın büyük kısmı orta yaş grubunda görülürken, 30 yaş altında görülme oranı ise %12 olarak belirtiliyor. Kadınlarda erkeklere oranla daha az rastlanılan hipertansiyon yıllarca hiç belirti vermeden gizlenebiliyor ve inme, kalp krizi, kalp yetmezliği, kalp ritim bozukluğu, periferik damar hastalığı, aort genişlemesi ile yırtılması ve böbrek yetmezliği gibi hedef organ hasarı oluşturabiliyor.

Hipertansiyon belirtileri nelerdir?

Hipertansiyon sinsi bir hastalık olduğundan fark edilemebilir. Baş ağrısı, ense ağrısı, baş dönmesi, nefes darlığı, çabuk yorulma, çarpıntı, görmede bozukluk, göğüs ağrısı, kulaklarda çınlama, bacaklarda şişlik en sık görülen hipertansiyon belirtileridir. Ancak hastaların bir kısmında yüksek kan basıncına rağmen belirtiler görülmeyebilir.

Hipertansiyon neden olur?

Hipertansiyonun %85-95’i nedeni belli olmayan tansiyon olarak sınıflandırılır. %5-15’i ise bir nedene bağlı olarak ortaya çıkar. Bu nedenin ortadan kaldırılmasıyla tansiyon hastalığı tedavi edilir. Tiroid hastalıkları, böbrek üstü bezinden hormon salgılayan iyi huylu tümörler, böbreğe giden damardaki daralma ve aort damarındaki doğumsal daralma (koarktasyon) en sık görülen sekonder hipertansiyon nedenleridir.

Anne, baba veya kardeşlerinde hipertansiyon bulunan kişilerde hastalığın gelişme riski daha yüksektir. Genetik faktörler, obezite, stres, hareketsiz yaşam tarzı, sigara ve haftada 4-5 kadehten fazla alkol tüketimi hipertansiyona sebep olabilir. Bel çevresinin kadınlarda 88 cm’nin, erkeklerde ise 102 cm’nin üzerinde olması hipertansiyon gelişimi açısından risk oluşturur. Vücut kitle endeksinin 25kg/m2’nin altında olması hastalığa karşı koruma sağlarken, bu oranın üstünde olan kişilerde hipertansiyon riski de artış gösterir. Tüm bunların dışında doğum kontrol hapları ve ağrı kesiciler vücuttaki kan basıncını yükselterek hipertansiyona neden olabilir.

Tansiyon ölçümü nasıl yapılmalıdır?

Kan basıncı ölçülerek, hipertansiyon hastası olup olunmadığı anlaşılabilir. Bu ölçümün uygun şart ve ortamda yapılması gerekiyor. Özellikle son yarım saat içinde kahve, çay, sigara içmemiş olmak, on dakika oturur şekilde dinlenmiş olmak gerekiyor. Bununla birlikte çalışmalar, ofis dışı ambulatuvar kan basıncı ölçümü veya evdeki ölçümlerin ofis ölçümlerine göre hedef organ hasarı ve kardiyavasküler hastalık riskiyle daha kuvvetli ilişki olduğunu gösteriyor.

Ofis ölçümlerinde strese bağlı olarak beyaz önlük hipertansiyonu görülebiliyor. Bu nedenle evdeki ölçümler günlük yaşamdaki kan basıncını daha iyi yansıtması ve çok sayıda ölçüm alınması nedeniyle daha anlamlıdır. Bazı hastalarda da kan basıncı evde yüksek hastane ölçümünde normal çıkabilmekte, bu da maskeli hipertansiyon olarak tanımlanmaktadır.

Tansiyonu ne düşürür?

Hipertansiyona karşı yaşam tarzı değişikliği, tedavinin ve korunmanın temelini oluşturur. Hipertansiyondan korunmak için yapılması gerekenler şunlardır:

Kan basıncı takibinin yapılması Sigaranın bırakılması Alkol tüketiminin hafta en fazla dört kadeh ile sınırlandırılması Günlük tuz tüketiminin azaltılması Düzenli fiziksel egzersiz yapılması Haftada 5 gün tempolu yürüyüş yapılması Aerobik egzersizlerin yapılması (yüzme, bisiklete binme vb.) Kilonun kontrol edilmesi Stresle mücadele edilmesi Düzenli doktor kontrolünün ihmal edilmemesi "
Pulmoner Hipertansiyon Nedir? Belirtileri ve Tedavisi | Özel Başarı Hastanesi

Pulmoner Hipertansiyon Nedir? Belirtileri ve Tedavisi | Özel Başarı Hastanesi

PULMONER HİPERTANSİYON NEDİR? BELİRTİLERİ VE TEDAVİSİ

Pulmoner hipertansiyon, akciğerler ve kalbin sağ tarafındaki atardamarları etkileyen bir tür yüksek tansiyondur.

Pulmoner Hipertansiyon Nedir? Pulmoner Hipertansiyon Nedenleri Risk Faktörleri Pulmoner Hipertansiyon Belirtileri Tedavi Edilmezse? Pulmoner Hipertansiyon Tanısı Pulmoner Hipertansiyon Tedavisi

Pulmoner arteriyel hipertansiyon (PAH) adı verilen bir pulmoner hipertansiyon tipinde, akciğerlerdeki kan damarları daralır, tıkanır ve hasar görür. Hasar, akciğerlerdeki kan akışını yavaşlatır ve akciğer arterlerindeki kan basıncı yükselir. Bunun sonucunda kalp, akciğerlere kan pompalamak için daha fazla çalışmalıdır. Ekstra çaba ise kalp kasının zayıflamasına ve hasar görmesine neden olur.

Bazı insanlarda pulmoner hipertansiyon yavaş yavaş kötüleşir ve yaşamı tehdit edebielcek hale gelir. Bazı pulmoner hipertansiyon türleri için bir tedavi olmamasına rağmen, gerçekleştirilen terapiler semptomları azaltmaya ve yaşam kalitesini iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Pulmoner Hipertansiyon Nedenleri

Tipik bir kalbin iki üst odası (atriyum) ve iki alt odası (ventrikül) vardır. Kan kalpten her geçtiğinde, sağ alt oda (sağ karıncık) kanı büyük bir kan damarı (pulmoner arter) yoluyla akciğerlere pompalar.

Akciğerlerde kan karbondioksiti serbest bırakır ve oksijeni alır. Kan tipik olarak akciğerlerdeki (pulmoner arterler, kılcal damarlar ve damarlar) kan damarlarından kalbin sol tarafına kolayca akar.

Ancak pulmoner arterleri kaplayan hücrelerdeki değişiklikler arter duvarlarının sertleşmesine, şişmesine ve kalınlaşmasına neden olabilir. Bu değişiklikler akciğerlerdeki kan akışını yavaşlatabilir veya bloke ederek pulmoner hipertansiyona neden olabilir.

Pulmoner hipertansiyon, hastalığın altında yatan nedene bağlı olarak beş gruba ayrılır.

Grup 1: Pulmoner arteriyel hipertansiyon (PAH)

Nedenler şunları içerir:

Bilinmeyen neden (idiyopatik pulmoner arteriyel hipertansiyon) Ailelerden geçen bir gendeki değişiklikler (kalıtsal pulmoner arteriyel hipertansiyon) Bazı reçeteli diyet ilaçlarının veya meth gibi yasa dışı ilaçların kullanımı Doğumda mevcut olan kalp sorunları (doğuştan kalp hastalığı) HIV enfeksiyonu, kronik karaciğer hastalığı (siroz) ve bağ dokusu bozuklukları (skleroderma, lupus, diğerleri) gibi diğer durumlar Grup 2: Sol kalp hastalığına bağlı pulmoner hipertansiyon

Nedenler şunları içerir:

Mitral kapak veya aort kapak hastalığı gibi sol taraflı kalp kapak hastalığı Sol alt kalp odasının hasarı (sol ventrikül) Grup 3: Akciğer hastalığına bağlı pulmoner hipertansiyon

Nedenler şunları içerir:

Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) Akciğerin hava keseleri arasındaki dokunun skarlaşması (pulmoner fibrozis) Obstrüktif uyku apnesi Pulmoner hipertansiyon riski yüksek olan kişilerde yüksek irtifalara uzun süre maruz kalma Grup 4: Kronik kan pıhtılarının neden olduğu pulmoner hipertansiyon

Nedenler şunları içerir:

Akciğerlerde kronik kan pıhtıları (pulmoner emboli) Diğer pıhtılaşma bozuklukları Grup 5: Diğer sağlık durumlarının tetiklediği pulmoner hipertansiyon

Nedenler şunları içerir:

Polisitemi vera ve esansiyel trombositemi dahil olmak üzere kan bozuklukları Sarkoidoz ve vaskülit gibi inflamatuar bozukluklar Glikojen depo hastalığı dahil metabolik bozukluklar Böbrek hastalığı Pulmoner arterlere baskı yapan tümörler Eisenmenger sendromu ve pulmoner hipertansiyon

Eisenmenger sendromu, pulmoner hipertansiyona neden olan bir tür doğuştan kalp hastalığıdır. En yaygın olarak, kalpte ventriküler septal defekt adı verilen iki alt kalp odası (ventrikül) arasındaki büyük bir delikten kaynaklanır.

Kalpteki bu delik, kanın kalpte yanlış akmasına neden olur. Oksijen taşıyan kan (kırmızı kan), oksijenden fakir kan (mavi kan) ile karışır. Kan daha sonra - vücudun geri kalanına gitmek yerine - akciğerlere geri döner - pulmoner arterlerdeki basıncı arttırır ve pulmoner hipertansiyona neden olur.

Pulmoner Hipertansiyon Riskini Arttıran Faktörler

Pulmoner hipertansiyon, 30 ila 60 yaşları arasındaki kişilerde daha sık görülür. Yaşlanmak, pulmoner arteriyel hipertansiyon (PAH) geliştirme riskini artırabilir. Ancak, idiyopatik PAH genç erişkinlerde daha sık görülür.

Pulmoner hipertansiyon riskini artırabilecek diğer şeyler şunlardır:

Ailede pulmoner hipertansiyon öyküsü Aşırı kilolu olmak Akciğerlerde kan pıhtılaşma bozuklukları veya ailede kan pıhtılaşması öyküsü Asbeste maruz kalma Konjenital kalp hastalığı Yüksek irtifada yaşamak Bazı zayıflama ilaçlarının kullanılması Kokain gibi yasa dışı uyuşturucuların kullanımı Depresyon ve anksiyeteyi tedavi etmek için kullanılan seçici serotonin geri alım inhibitörlerinin (SSRI'lar) kullanımı Pulmoner Hipertansiyon Belirtileri

Pulmoner hipertansiyonun belirti ve semptomları yavaş gelişir. Bu belirtileri aylarca hatta yıllarca fark etmeyebilirsiniz. Hastalık ilerledikçe pulmoner hipertansiyon belirtileri kötüleşir.

Pulmoner hipertansiyon belirti ve semptomları şunları içerir:

Egzersiz sırasında ve sonunda istirahat halindeyken nefes darlığı (dispne) Yorgunluk Baş dönmesi veya bayılma nöbetleri (senkop) Göğüste baskı hissi veya ağrı Ayak bileklerinde, bacaklarda ve nihayetinde karında şişlik (ödem) (asit) Dudaklarda ve ciltte mavimsi renk (siyanoz) Hızlı nabız veya hızlı kalp atışı (çarpıntı) Pulmoner Hipertansiyon Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Pulmoner hipertansiyon tedavi edilmezse aşağıdakiler görülebilir:

Sağ taraflı kalp büyümesi ve kalp yetmezliği Kalbin sağ ventrikülü genişler ve kanı daralmış veya tıkanmış pulmoner arterlerden geçirmek için normalden daha fazla pompalamak zorundadır. Sonuç olarak, kalp duvarları kalınlaşır ve sağ karıncık genişleyerek tutabileceği kan miktarını artırır. Ancak bu değişiklikler kalpte daha fazla baskı yaratır ve sonunda sağ ventrikül başarısız olur. Kan pıhtıları. Pulmoner hipertansiyona sahip olmak, akciğerlerdeki küçük arterlerde kan pıhtılaşması riskini artırır. Aritmi. Pulmoner hipertansiyon düzensiz kalp atışlarına (aritmiler) neden olabilir ve bu da kalp çarpıntısına (çarpıntı), baş dönmesine veya bayılmaya neden olabilir. Bazı aritmiler yaşamı tehdit edebilir. Akciğerlerde kanama. Pulmoner hipertansiyon, akciğerlerde kanamaya ve kan tükürmeye (hemoptizi) yol açabilir. Hamilelik sırasında komplikasyonlar. Pulmoner hipertansiyon bebek için hayati tehlike oluşturabilir. Pulmoner Hipertansiyon Tanısı Nasıl Konulur?

Pulmoner hipertansiyonun erken teşhisi zordur çünkü rutin bir fizik muayene sırasında sıklıkla tespit edilmez. Durum daha ilerlemiş olsa bile, belirti ve semptomları diğer kalp ve akciğer rahatsızlıklarınınkine benzer.

Pulmoner hipertansiyonu teşhis etmek için bir doktor fizik muayene gerçekleştirecek ve bulduğu belirtileri gözden geçirecektir. Muhtemelen tıbbi ve aile geçmişiniz hakkında sorular sorulacaktır.

Pulmoner hipertansiyonun teşhisine yardımcı olmak için yapılan kan ve görüntüleme testleri şunları içerebilir:

Kan testleri. Kan testleri, pulmoner hipertansiyonun nedenini belirlemeye veya komplikasyon belirtilerini tespit etmeye yardımcı olabilir. Göğüs röntgeni. Göğüs röntgeni, kalbin, akciğerlerin ve göğsün görüntülerini oluşturur. Sağ ventrikülün veya pulmoner arterlerin genişlemesini gösterebilir. Pulmoner hipertansiyona neden olabilecek diğer akciğer koşullarını kontrol etmek için bir göğüs röntgeni de kullanılabilir. Elektrokardiyogram (EKG). Bu noninvaziv test, kalbin elektriksel modellerini gösterir ve anormal kalp atışlarını tespit edebilir. Bir EKG, sağ ventrikül genişlemesi veya zorlanma belirtileri de gösterebilir. Ekokardiyogram. Ses dalgaları, atan kalbin hareketli görüntülerini oluşturmak için kullanılır. Ekokardiyogram, doktorun kalbin ve valflerinin ne kadar iyi çalıştığını görmesini sağlar. Sağ ventrikülün boyutunu, kalınlığını ve pulmoner arterlerdeki basıncı gösterebilir. Bazen, aktivite sırasında kalbin ne kadar iyi çalıştığını anlamak için sabit bir bisiklet veya koşu bandı üzerinde egzersiz yaparken bir ekokardiyogram yapılır. Bu testi yaptırırsanız, kalp ve akciğerlerin oksijen ve karbondioksiti ne kadar iyi kullandığını kontrol eden bir maske takmanız istenebilir. Tedavilerin ne kadar işe yaradığını belirlemek için tanıdan sonra da ekokardiyogram yapılabilir. Sağ kalp kateterizasyonu. Bir ekokardiyogram pulmoner hipertansiyonu ortaya çıkarırsa, teşhisi doğrulamak için muhtemelen sağ kalp kateterizasyonu gerçekleştirilir. Bu prosedür sırasında bir kardiyolog, genellikle kasıktaki bir damara ince, esnek bir tüp (kateter) yerleştirir. Kateter nazikçe sağ ventriküle ve pulmoner artere yönlendirilir. Sağ kalp kateterizasyonu, doktorun ana pulmoner arterlerdeki ve kalbin sağ ventrikülündeki basıncı doğrudan ölçmesine olanak tanır. Test, pulmoner hipertansiyon ilaçlarının ne kadar işe yaradığını belirlemek için de kullanılabilir.

Pulmoner hipertansiyon teşhisi konulursa, doktorunuz akciğerlerinizin ve pulmoner arterlerinizin durumunu kontrol etmek ve ayrıca hastalığın nedenini belirlemek için aşağıdaki testlerden bir veya daha fazlasını isteyebilir:

Bilgisayarlı tomografi (BT). Bu görüntüleme testi, vücuttaki kemiklerin, kan damarlarının ve yumuşak dokuların enine kesit resimlerini oluşturur. Bir BT taraması, kalbin boyutunu ve pulmoner arterlerdeki tıkanıklıkları gösterebilir. Bu test, KOAH veya pulmoner fibroz gibi pulmoner hipertansiyona yol açabilecek akciğer hastalıklarını daha yakından incelemek için kullanılabilir. Arterlerin görüntülerde daha net görünmesine yardımcı olmak için BT taramasından önce bir kan damarına bir boya (kontrast madde) enjekte edilebilir. Manyetik rezonans görüntüleme (MRI). Bir MRI taraması, vücudun görüntülerini oluşturmak için bir manyetik alan ve radyo dalgası enerjisi darbeleri kullanır. Bir doktor, pulmoner arterlerdeki kan akışını görmek ve sağ ventrikülün ne kadar iyi çalıştığını belirlemek için bu testi isteyebilir. Akciğer (pulmoner) fonksiyon testi. Bu noninvaziv test, akciğerlerin ne kadar hava tutabileceğini ve akciğerlere giren, çıkan hava akışını ölçer. Test, spirometre adı verilen bir alete üflemeyi içerir. Uyku çalışması (polisomnogram). Bu test uyku sırasında beyin aktivitesini, kalp atış hızını, kan basıncını, oksijen seviyelerini ve diğer faktörleri ölçer. Pulmoner hipertansiyona neden olabilen obstrüktif uyku apnesi gibi bir uyku bozukluğunun teşhisine yardımcı olabilir. Ventilasyon/perfüzyon (V/Q) taraması. Bu testte koldaki bir damara bir izleyici enjekte edilir. İzleyici, akciğerlere kan akışını ve hava akışını ölçer. Bir V/Q taraması, kan pıhtılarının pulmoner hipertansiyon semptomlarına neden olup olmadığını belirleyebilir. Açık akciğer biyopsisi. Nadiren, bir doktor olası bir pulmoner hipertansiyon nedenini kontrol etmek için açık akciğer biyopsisi önerebilir. Açık akciğer biyopsisi, akciğerlerden küçük bir doku örneğinin alındığı bir ameliyat türüdür. Genetik test

Bir aile üyesinde pulmoner hipertansiyon varsa, hastalıkla bağlantılı genlerin taranması önerilebilir. Pozitif test varlığında, doktorunuz diğer aile üyelerinin de taranmasını önerebilir.

Pulmoner hipertansiyon şiddet sınıflandırması

Pulmoner hipertansiyon tanısı doğrulandıktan sonra, doktor hastalığın şiddetini aşağıdaki kategorilerden birine göre sınıflandıracaktır:

Sınıf I. Pulmoner hipertansiyon tanısı konur, ancak aktivite sırasında herhangi bir semptom görülmez. Sınıf II. İstirahatte herhangi bir semptom yoktur, ancak aktivite ile yorgunluk, nefes darlığı veya göğüs ağrısı gibi semptomlar ortaya çıkar. Sınıf III. Dinlenirken rahattır, ancak fiziksel aktivite sırasında semptomlar ortaya çıkar. Sınıf IV. Semptomlar istirahatte ve fiziksel aktivite sırasında ortaya çıkar. Pulmoner Hipertansiyon Tedavisi

Pulmoner hipertansiyonun tedavisi yoktur, ancak belirti ve semptomları iyileştirmeye ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaya yardımcı olacak tedaviler mevcuttur.

Pulmoner hipertansiyon için en uygun tedavi yaklaşımını bulmak genellikle biraz zaman alır. Tedaviler genellikle karmaşıktır ve kapsamlı takip gerektirir.

Pulmoner hipertansiyona başka bir hastalık neden olduğunda, genellikle altta yatan nedene yönelik tedavi verilir.

Pulmoner Hipertansiyon İlaçları

Pulmoner hipertansiyon belirti ve semptomlarını iyileştirmeye, hastalık ilerlemesini yavaşlatmaya yardımcı olmak için birçok farklı ilaç türü mevcuttur:

Kan damarı dilatörleri (vazodilatörler). Vazodilatörler gevşer ve daralmış kan damarlarını açarak kan akışını iyileştirir. Guanilat siklaz (GSC) uyarıcıları. Bu ilaç türü vücuttaki nitrik oksidi arttırır, bu da pulmoner arterleri gevşetir ve akciğerlerdeki basıncı düşürür. Yan etkileri mide bulantısı, baş dönmesi ve bayılmadır. Hamileyseniz GSC uyarıcılarını almamalısınız. Endotelin reseptör antagonistleri. Bu ilaçlar, kan damarlarının duvarlarında daralmaya neden olan bir madde olan endotelinin etkisini tersine çevirir. Bu ilaçlar enerji seviyesini ve semptomları iyileştirebilir. Ancak karaciğere zarar verebilirler. Karaciğer fonksiyonunuzu kontrol etmek için aylık kan testlerine ihtiyacınız olabilir. Endotelin reseptör antagonistleri hamilelik sırasında alınmamalıdır. Sildenafil ve tadalafil. Sildenafil ve tadalafil erektil disfonksiyonu tedavi etmek için yaygın olarak kullanılır. Ancak akciğerlerdeki kan damarlarını da açarlar ve kanın daha kolay akmasını sağlarlar. Yan etkiler arasında mide rahatsızlığı, baş ağrısı ve görme sorunları sayılabilir. Yüksek doz kalsiyum kanal blokerleri. Bu ilaçlar kan damarlarınızın duvarlarındaki kasları gevşetmeye yardımcı olur. Kalsiyum kanal blokerleri etkili olabilse de, pulmoner hipertansiyonu olan az sayıda insan bunları alırken iyileşir. Varfarin. Varfarin bir kan sulandırıcıdır (antikoagülan). Pulmoner arterlerde kan pıhtılarının önlenmesine yardımcı olmak için reçete edilebilir. Kan sulandırıcılar, özellikle ameliyat veya invaziv bir işlem geçirenlerde kanama riskini artırır. Varfarin alıyorsanız, ameliyattan önce ilacı kesmeniz gerekip gerekmediği ve ne kadar süreyle bırakılacağı konusunda doktorunuzla konuşun. Diğer birçok ilaç, bitkisel takviye ve gıda, varfarin ile etkileşime girebilir. Diyetiniz ve reçetesiz satın alınanlar da dahil olmak üzere aldığınız tüm ilaçlar hakkında doktorunuzla konuşun. Varfarin alan kişiler, ilacın ne kadar iyi çalıştığını kontrol etmek için ara sıra kan testlerine ihtiyaç duyarlar. Digoksin. Bu ilaç kalbin daha güçlü atmasına ve daha fazla kan pompalamasına yardımcı olur. Düzensiz kalp atışlarını (aritmiler) kontrol etmeye yardımcı olabilir. Diüretikler. Genellikle su hapları olarak bilinen bu ilaçlar, böbreklerin vücuttaki fazla sıvıyı atmasına yardımcı olur. Bu, kalbin yapması gereken iş miktarını azaltır. Akciğerlerde, bacaklarda ve karında sıvı birikimini azaltmak için diüretikler de kullanılabilir. Oksijen terapisi. Saf oksijen solumak bazen pulmoner hipertansiyon tedavisi olarak, özellikle yüksek rakımda yaşayanlar veya uyku apnesi olanlar için tavsiye edilir. Sürekli oksijen tedavisi gerekebilir. Pulmoner Hipertansiyon Tedavisinde Ameliyat ve Diğer İşlemler

İlaçlar pulmoner hipertansiyonun belirti ve semptomlarını kontrol etmeye yardımcı olmazsa, ameliyat önerilebilir. Pulmoner hipertansiyonu tedavi etmek için yapılan ameliyatlar şunları içerir:

Atriyal septostomi. Bu açık kalp ameliyatı, ilaçlar pulmoner hipertansiyon belirti ve semptomlarını kontrol etmiyorsa önerilebilir. Bir atriyal septostomide, bir cerrah, kalbin sağ tarafındaki basıncı azaltmak için kalbin sol üst ve sağ odacıkları (atriyum) arasında bir açıklık oluşturur. Potansiyel komplikasyonlar arasında kalp ritim sorunları (aritmiler) vardır. Akciğer veya kalp-akciğer nakli. Bazen, özellikle idiyopatik pulmoner arteriyel hipertansiyonu olan genç insanlar için bir akciğer veya kalp-akciğer nakli önerilebilir. Herhangi bir nakil türünün başlıca riskleri, nakledilen organın reddedilmesini ve ciddi enfeksiyonu içerir. İmmünosupresan ilaçlar, reddedilme şansını azaltmaya yardımcı olmak için ömür boyu alınmalıdır. Pulmoner Hipertansiyon Tedavisinde Yaşam Tarzı ve Reçetesiz İlaçlar

Tıbbi tedavi pulmoner hipertansiyonu tedavi edemese de semptomları azaltabilir. Yaşam tarzı değişiklikleri de durumunuzu iyileştirmeye yardımcı olabilir. Bu ipuçlarını göz önünde bulundurun:

Bol bol dinlenin. Dinlenme, pulmoner hipertansiyona bağlı yorgunluğu azaltabilir. Mümkün olduğunca aktif kalın. En hafif aktivite biçimleri bile pulmoner hipertansiyonu olan bazı insanlar için çok yorucu olabilir. Diğerleri için, yürüyüş gibi orta derecede egzersiz faydalı olabilir - özellikle oksijen tedavisi sırasında yapıldığında. Ama önce, özel egzersiz kısıtlamalarınız hakkında doktorunuzla konuşun. Genellikle pulmoner hipertansiyonu olan kişilerin ağırlık kaldırmaması önerilir. Doktorunuz uygun bir egzersiz programı planlamanıza yardımcı olabilir. Sigara içmeyin. Sigara içiyorsanız, kalbiniz ve ciğerleriniz için yapabileceğiniz en önemli şey sigarayı bırakmaktır. Sigarayı kendi başınıza bırakamıyorsanız, doktorunuzdan bırakmanıza yardımcı olacak bir tedavi planı yazmasını isteyin. Hamilelik ve doğum kontrol haplarından kaçının. Pulmoner hipertansiyon hem anne hem de bebek için ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Doğum kontrol hapları kan pıhtılaşması riskini artırabilir. Alternatif doğum kontrol yöntemleri hakkında doktorunuzla konuşun. Yüksek irtifalara seyahat etmeyin veya bu bölgelerde yaşamayın. Yüksek rakımlar pulmoner hipertansiyon semptomlarını kötüleştirebilir. 8.000 fit (2.438 metre) veya daha yüksek bir rakımda yaşıyorsanız, doktorunuz daha düşük bir irtifaya geçmenizi tavsiye edebilir. Kan basıncını aşırı derecede düşürebilecek durumlardan kaçının. Bunlar arasında sıcak küvette veya saunada oturmak veya uzun sıcak banyolar veya duşlar yer alır. Bu tür aktiviteler kan basıncını düşürür ve bayılmaya hatta ölüme neden olabilir. Ağır nesneleri veya ağırlıkları kaldırmak gibi uzun süreli ıkınmaya neden olan aktivitelerden de kaçının. Sağlıklı beslenin ve kilonuzu yönetin. Tam tahıllar, meyveler ve sebzeler, yağsız etler ve az yağlı süt ürünleri açısından zengin sağlıklı bir diyet yapın. Doymuş yağ, trans yağ ve kolesterolden kaçının. Doktorunuz diyetinizdeki tuz miktarını sınırlamanızı önerebilir. Sağlıklı bir kiloyu korumayı hedefleyin. Düzenli doktor kontrolleri yaptırın. Doktorunuz düzenli takip randevuları önerebilir. Durumunuz veya aldığınız ilaçlar hakkında herhangi bir sorunuz varsa veya ilaçlarınızdan herhangi bir semptom veya yan etkiniz varsa doktorunuza bildirin. Pulmoner hipertansiyon yaşam kalitenizi etkiliyorsa, yardımcı olabilecek seçenekler hakkında doktorunuza danışın. Doktorunuz, pulmoner hipertansiyon için en iyi ilaç tedavisini belirlemek ve yönetmek için başka bir uzmanla birlikte çalışabilir. Önerilen aşıları yaptırın. Bu koşullar pulmoner hipertansiyonu olan kişilerde ciddi sorunlara yol açabileceğinden, doktorunuz Covid-19, grip ve zatürre aşısı yaptırmanızı önerebilir.
Hipertansiyon Nedir? – Prof. Dr. Ahmet ALPMAN

Hipertansiyon Nedir? – Prof. Dr. Ahmet ALPMAN

Hipertansiyon Nedir?

Tansiyon, kanın damarlar içindeki sahip olduğu basınçtır. Bu basıncın bir üst sınırı (büyük veya sistolik tansiyon), bir de alt sınırı (küçük veya diyastolik tansiyon) vardır. Yüksek tansiyon ise bu basıncın insan sağlığını tehdit edecek boyutlara çıkmasıdır.

Normal tansiyon, normalde küçük tansiyon 80 mm Hg (cıva)’nın (veya 8), büyük tansiyon (sistolik basınç) ise 120 mm Hg’nın (veya 12) altındadır. Büyük tansiyonu 130 mm Hg veya üzerinde, küçük tansiyonu ise 80 mm Hg veya üzerinde olan kişiler, kesin yüksek tansiyonlu ya da hipertansiyonlu olarak nitelendirilir (ayrıca bakınız: Yüksek tansiyon tanımında ve tedavisinde son görüşler).

Uygun ölçüm koşullarında (bakınız: nasıl ölçelim) büyük (sistolik) tansiyonun 130, küçük (diyastolik) tansiyonun 80 mmHg ve üzerinde olması hipertansiyon tanısı koydurur. Ülkemizde Durum: Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nce 2003 yılında yapılan “Türk Hipertansiyon Prevalans Çalışması” hastalığın sıklık ve yol açtığı sağlık sorunlarıyla ilgili önemli sonuçlar ortaya koymuştur. Hipertansiyonla ilgili bugüne kadar yapılan en kapsamlı çalışmadan aşağıdaki çarpıcı veriler elde edilmiştir:

Türkiye genelinde hipertansiyon görülme sıklığı % 31,8’dir. Ülkemizde her üç kişiden biri hipertansiyon hastasıdır, yani başka bir deyişle Türkiye’de yaklaşık 15 milyon hipertansiyon hastası bulunmaktadır.* Hipertansiyon saptananların % 38’inin daha önce hipertansiyon tanısı aldığı, % 62’sinin ise ilk kez bu çalışma sırasında hipertansif olduğunu öğrendiği belirlenmiştir. Buna göre ülke genelinde hipertansiyonu olan her 3 kişiden 2’si hipertansif olduğunun farkında değildir. Hipertansiyon kadınlarda daha fazla görülmektedir. Erkeklerde % 27,5 sıklıkta bulunurken kadınlarda bu oran % 36,1’dir. Hipertansiyon hastası olup kan basıncı yeterli kontrol edilenlerin oranı sadece % 21’dir. Bu da, 5 hipertansiften 4’ünde kan basıncı kontrolünün yeterli yapılmadığını göstermektedir. Hipertansiyon saptanan bireylerde yapılan idrar ve kan analizleri ile % 27,4’ünde böbrek hasarının göstergesi olan “mikroalbuminüri”nin varlığı saptanmıştır. Her 3 hipertansiften birinde böbrek hasarı saptanmasının altında yatan neden, hipertansiyonun geç fark edilmesi ve yeterince kontrol altında tutulmamasıdır.

Bu veriler hipertansiyonun tanı ve tedavisinin toplumumuzda önem verilmesi gereken önemli sağlık problemlerinden biri olduğunu göstermektedir.

Nasıl Ölçelim? Beyaz Gömlek Hipertansiyonu

Bazı insanlarda ev ortamında ölçülen tansiyonlar normal olmasına rağmen, sağlık kuruluşu, sağlık personeli veya doktor ölçümlerinde yüksek çıkabilir. Biz buna “beyaz gömlek hipertansiyonu” diyoruz. Beyaz gömlek hipertansiyonu da kalıcı tansiyon yüksekliği kadar olmamakla birlikte problemlere neden olabilir. Bu tür tansiyonu olanların kendi gündelik hayatlarında kan basıncının normal olup olmadığını anlamak, böylece kalıcı hipertansiyondan ayırmak için “sürekli kan basıncı ölçüm sistemi (ABPM)” kullanılabilir. Bununla ilgili uygun önerileri doktorunuz yapacaktır.

*2003 yılında yapılan bu çalışmada, hipertansiyon sınırı olarak o zamanki görüşe göre 140/90 veya daha yüksek değerler kabul edilmişti. Şimdiki görüşe göre hipertansiyon sınırı olarak kabul edilen 130/80 değerine göre oranın çok daha yüksek çıkacağını söylemek mümkün.

"
Blog | Hipertansiyon Nedir?

Blog | Hipertansiyon Nedir?

Hipertansiyon Nedir?

Hipertansiyon, kan basıncının normalden yüksek olmasıdır. Hipertansiyon hastalığı, toplumda çok sık karşılaşılan sağlık sorunlarından biridir. Hastalığın yaygın olmasının yanı sıra, vücutta kalıcı sakatlıklara yol açması ve ölümlere neden olabilmesi önemini daha da artırır. Genel olarak, sistolik kan basıncının (büyük tansiyon) 140 mmHg ve diyastolik kan basıncının (küçük tansiyon) 90 mmHg’ dan yüksek olması hipertansiyon olarak kabul edilir.

Kan Basıncı Ölüçülürken Neye Bakılır?

Kan basıncı ölçülürken, büyük tansiyon (sistolik kan basıncı) ve küçük tansiyon (diyastolik kan basıncı) olan iki kan basıncı değerine bakılır. Kalbin kasılması sırasında ölçülen kan basıncı, büyük tansiyon olarak kabul edilir. Kalbin gevşemesi sırasında ölçülen kan basıncı ise küçük tansiyon olarak kabul edilir.

Hipertansiyonunun tanı ve tedavisinde hasta ve hekim işbirliği oldukça önemlidir. Hipertansiyon hastalığında, hastaya bilgilendirmenin eksiksiz ve iyi şekilde yapılması önemlidir. Eksik bilgilendirme, çoğu kez hastanın gereksiz endişeye kapılmasına neden olur. Söylenen önerilere tam anlamıyla uymamaya, hatta ilaç tedavisini düzensiz uygulamaya neden olur.

Hipertansiyonun Nedenleri Nelerdir?

Hipertansiyon hastalığının nedeni, bilinen bir sağlık sorununa bağlı değildir. Hipertansiyonun sebebi, yüzde 90-95 oranındaki hastada bilinmemektedir. Hastaların yalnızca yüzde 5-10 orana sahip kısmında hipertansiyon, başka bir hastalığa bağlıdır.

Bilinen nedenler içinde, hipertansiyona yol açan hastalıkların en başında, böbrek kaynaklı sağlık sorunları gelir. Hormonal hastalıklar ise hastalığın nedenleri arasında önemli diğer bir grubu oluşturur.

Tüm nedenlerinin bilinmediği hipertansiyon, vücutta belirgin belirteler de göstermeyebilir.

Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?

Hastaların önemli bir kısmında hipertansiyon sinsi bir seyir izler. Hastalığın hiçbir belirtisi görülmeyebilir. Bu nedenle hipertansiyon, ‘sessiz katil’ olarak da isimlendirilebilir.

Hastalıkla ilgili belirtinin görülmediği kişilerde, hipertansiyon tanısı, sadece kan basıncı ölçümü ile mümkündür. Bu nedenle hipertansif olmasa bile tüm hastalar, yılda en az 1-2 kez kan basıncını ölçtürmelidir.

Hipertansiyonun vücutta kendini gösterdiği başlıca belirtiler arasında,

Baş ağrısı, Çarpıntı, Nefes darlığı, Halsizlik, Yorgunluk, Burun kanaması, Kulaklarda çınlama, Yürüme ve merdiven çıkmada zorlanma, Sık idrara çıkma, Gece uykudan uyanıp idrar yapma, Bacaklarda şişlik sayılabilir.

Kan basıncının çok yükseldiği durumlarda ise,

Çift görme, Dilde peltekleşme, Yüzde veya vücutta karıncalanma olabilir.

Bu sayılan belirtilerin hiçbiri, hipertansiyona özgü değildir. Görülen bu belirtiler başka hastalıklarda da izlenebilir.

Ortaya çıkan bu belirtiler izinde ve yapılan tahliller neticesinde kişiye hipertansiyon teşhisi koyulur.

Hipertansiyon Teşhisi Nasıl Konur?

Vücutta genellikle büyük ve küçük tansiyon birlikte yüksektir. Hipertansiyon teşhisi için büyük ve küçük tansiyondan birisinin normalden yüksek olması yeterlidir.

Hastaların önemli bir kısmının kan basıncı yüksekliğinin farkında olmaması, hastalığı daha önemli hale getirir.

Hipertansiyon, böbrek, kalp ve damar hastalıklarına, felçlere ve görme kaybına yol açabilir. Tedavi edilmezse yaşam süresini 10 yıl ile 20 yıl aralığında kısaltabilir.

Ülkemizde 60 yaş üzerindeki kişilerin yaklaşık yarısı hipertansiyon hastasıdır. Toplamda yüksek tansiyona sahip hasta sayısı, ülkemizde 6-7 milyon aralığındadır.

Ortaya koyulan bu sonuçlarla hipertansiyonun vücuda verdiği zarar oldukça fazladır.

Hipertansiyon Vücuda Nasıl Zarar Verir?

İnsan vücudunda tüm organ ve dokularda damarlar bulunur. Vücuttaki tüm organ ve dokular damarlarla beslenir. Hipertansiyon sonucunda, vücutta bulunan damarlarda patlamalar ve tıkanmalar meydana gelir. Böylece vücut, hipertansiyon nedeniyle zarar görür.

Hipertansiyon, verdiği zararla vücuttaki birçok organı etkiler. Vücutta en çok etkilenen organlar arasında,

Kalp, Beyin, Böbrekler, Atardamarlar, Gözler bulunur.

Hipertansiyon, bu organları etkileyerek kalıcı sakatlıklara ve ölümlere yol açabilir.

Hipertansiyonun Ortaya Çıkardığı Sonuçlar Nelerdir?

Hipertansiyonun vücuda verdiği zarar sonucunda ortaya birçok sağlık sorunu çıkarabilir. Bunlar,

Kalp yetmezliği, Kalp büyümesi, Kalbi besleyen damarlarda daralma, Kalbi besleyen damarlarda tıkanmaya bağlı kangren (kalp krizi), Kalp atışlarında düzensizlik, Beyin damarlarında kanama, daralma, tıkanma ve yırtılma, Felç ve konuşma bozukluğu, Böbrek yetmezliği, böbrek işlevlerinde bozulma, Kanda üre gibi zararlı maddeler birikimi, Gözü besleyen damarlarda daralma, Kanamalara bağlı görmede azalma ve körlük, Damarlarda genişleme, genişlemelerin yırtılması, Damarlarda kalınlaşması ve daralma, Damarlarda yağ tabakası oluşması ve tıkanma olarak görülebilir.

Hipertansiyon sonucunda doğan bu sağlık sorunlarının uygun tedaviyle ortadan kaldırılması büyük önem taşır.

Hipertansiyon Tedavi Edilebilir mi?

Hipertansiyon hastalığı, toplumun çoğunluğunda görülen bir sağlık sorunudur. Hastalığın vücuda verdiği zararlar hastaların moralini bozmamalıdır. Hayat kalitesini etkileyen hipertansiyon, tedavi edilebilir bir hastalıktır.

Hipertansiyonda kalıcı tedavinin olması, hastalığın sekonder hipertansiyon açısından değerlenderilmesini de zorunlu kılmaktadır.

Doğru ve yeterli tedavi ile hipertansiyonun verdiği zararlar önlenebilir veya en aza indirilebilir.

Hipertansiyon zamanında teşhis edilip uygun tedavi yöntemi uygulandığında ortaya çıkardığı hastalıklar önlenebilir ve bu sonuçlara bağlı ölümler engellenebilir.

Hipertansiyonda Tedavi Süreci Nasıl İlerler?

Hipertansiyon tedavisinin başarılı olmasında, hasta ve hekim ilişkisinin sağlıklı şekilde kurulması önem taşır.

Tedavi süreci, öncelikle hastalığın kabullenilmesiyle başlamalıdır. Hipertansiyonu olan yüksek kan basınçlı hastalar, hipertansiyonlarının farkında olduklarından dolayı sevinmelidir.

Hipertansiyon tedavisinde temel amaç, kalıcı hasar ve ölüm riskini azaltmak ve hastanın kendini daha iyi hissetmesini sağlamaktır. İlk yapılması gereken, mevcut diğer kalp ve damar risk faktörlerini ortadan kaldırmaya çalışmaktır.

Daha sonra, hastada yüksek tansiyona bağlı, organ yetmezliği varsa tedavi edilmelidir. Beraberinde hastanın, yaşam düzeninin değiştirilmesi kesinlikle ihmal edilmemelidir. Hasta, yaşam düzeninin değişimine uymadığı takdirde, ilaç kullanımına devam edilse de tedavi başarısızlıkla sonuçlanır.

Hipertansiyonda Tedavi Sonuç Verir Mi?

Hipertansiyon tedavisinde başarısızlık çok sık karşılaşılan bir durumdur. Tedavide başarısızlık oranının yüksek olmasının nedeni, hipertansiyonun hiçbir belirtisinin olmaması ve hastalığın hastalar tarafından ciddiye alınmamasıdır.

Hipertansiyon tedavisinin başarıya ulaşmasında hastanın sorumluluğu, hekimin sorumluluğundan daha fazladır. Hipertansiyon hastalığında en büyük görev, sağlıklı hayat sorumluluklarını yerine getirmesi gereken hastaya düşer.

Hipertansiyon İlaçsız Tedavi Edilir mi?

Hipertansiyonda ilaçsız tedavi, hayat düzeninin değiştirilmesiyle uygulanan bir süreçtir. Hayat düzeninin değiştirilmesi, kan basıncı yüksekliğini kontrol altına alabiir. Böylece hipertansiyonunun önlenmesinde fayda sağlar.

Hayat düzeninin değiştirilmesi, hipertansiyonu tek başına kontrol altına alabilir. İlaç tedavisi gerekli durumlarda, ilaç dozunun azaltılmasına da imkan sağlar. Hastalar, ilaçsız tedaviyi kesinlikle ihmal etmemelidir.

Hipertansiyon Hastalığında Tedavi Hedefleri Nelerdir?

Hipertansiyonda tedavi ile kan basıncı düşürülür. Bununla birlikte kalp ve damar hastalığı riski doğru orantılı olarak azalır.

Kan basıncı kesinlikle 130/85 mmHg’nın altına düşürülmeli ve bu düzeyde tutulmalıdır. Kan basıncının 130/85 mmHg’dan daha fazla düşürülmesinin vücuda yararı belirsizdir.

Pratikte yetersiz kan basıncı tedavisi çok karşılaşılan bir sorundur. Ne yazık ki yetersiz kan basıncı kontrolü, gerek hekim gerekse hasta tarafından çoğu kez sorun olarak kabul edilmemektedir. Kan basıncında 5-10 mmHg’lık bir düşme sağlanması bile hasta için kazançtır.

Tedavinin süreklilik kazanabilmesi ise hastanın yaşam düzenini değiştirmesi ile doğru orantılıdır.

Hayat Düzeninin Değiştirilmesinde Uyulması Gerekenler Nelerdir?

Hipertansiyon hastalığı, yaşam düzeninin değiştirilmesiyle kontrol altına alınabilir. Obezite, şeker hastalığı veya yağ metabolizması bozukluğu olan hastalarda, yaşam düzeninin değiştirilmesinin önemi daha da artar.

Hipertansif hastalara önerilen ilaç dışındaki tedavilerin çoğu sağlıklı fertlerde de geçerli olacak maddelerdir.

Hayat düzeninin değiştirilmesi sürecinde, uygulanması gerekenleri,

Tuz alınımının kısıtlanması, Hastanın ideal kiloya getirilmesi, Fiziki aktivitenin artırılması, Sigara kullanımının bırakılması, Alkol tüketiminin bırakılması, Diyetle doymuş yağ ve kolesterol alımının sınırlandırılması, Diğer tedaviler olarak sıralayabiliriz.

Hipertansiyonun önlenmesinde, hayat düzenin değiştirilmesi önem taşırken bu düzen içerisindeki tuz tüketiminin kısıtlanması maddesinin daha da dikkate alınması gereklidir.

Hipertansiyon Oluşmasında Tuzun Yeri Nedir?

Hipertansiyon hastalığının oluşmasında tuz kullanımının çok büyük önemi vardır. Bazı insanlarda böbreğin tuz atma kapasitesi sınırlıdır. Kişinin gereğinden fazla tuz alması, hipertansiyonun ortaya çıkmasına neden olur. Bunun yanında hipertansiyonun tedavisinde başarısızlığa yol açabilir.

Toplumların çoğunda tuz tüketimi ile ortalama kan basıncı ve hipertansiyon sıklığı arasında yakın bir ilişki vardır. Fazla tuz tüketen toplumlarda hipertansiyon görülme sıklığı artmıştır. Az tuz tüketen toplumlarda ortalama kan basıncı daha düşüktür ve hipertansiyona daha az rastlanır.

Kişiler günlük hayatlarında tuz tüketim oranına dikkat etmelidir. Günlük tuz kullanımı 5-6 gram olmalıdır. Tuz tüketiminin az olması, kan basıncını düşüren önemli bir etkendir. Tuz tüketiminin azaltılması, hipertansiyonla ilişkili olan organa, böbreklere de fayda sağlar.

Hipertansiyonun Böbrekle İlişkisi Nedir?

Böbreklerin hipertansiyon oluşumundaki rolü çok önemlidir. Hipertansiyonu olan bir hastada, %5 ihtimalle bir böbrek hastalığı da mevcuttur. Bu nedenle tüm hipertansif hastalar, böbrek hastalıkları yönünden incelenmelidir. Bu amaçla yapılan basit bir idrar incelemesi çoğu zaman yeterlidir.

Bazı durumlarda hipertansiyon da böbrek hastalığına yol açabilir. Hipertansiyonun böbreklere zarar verdiğini ya da böbreklerin hipertansiyona neden olduğunu ayırt etmek oldukça zordur.

Hipertansiyon yalnızca böbrekleri etkilemez. Vücut için en önemli sistemlerden kalp ve damar sistemine de etki eder.

Hipertansiyona Sahip Hastaların Uygulaması Gereken Öneriler

Yüksek kan basıncına sahip hastaların daima uyması gereken şartlar bulunur. Bu şartlara uyulması, hastanın hipertansiyonla yaşamayı öğrenmesinde önem taşır.

Hipertansiyona sahip hastalara verilecek önerileri şu şekilde sırılayabiliriz:

Hastalar, kendi kan basınçlarını ölçmeyi öğrenmelidir ve yanlarında tansiyon aleti ve steteskop bulundurmalılar. Hastalar, ölçtükleri kan basıncı değerlerini kaydetmeyi alışkanlık haline getirmelidir. Hastalar, kan basıncı değerlerinin kaydedildiği formu, doktora giderken yanında bulundurmalıdır. Hasta, seyahate çıkılacağı zaman sağlık karnesi, heyet raporları ve ilaçlarını mutlaka beraberinde bulundurmalıdır. Hekime kontrole gidildiğinde, kullanılan ilaç mutlaka içilmelidir. Hekime giderken hasta, kendisine ait tüm tıbbi belgeleri (filmler, tahlil sonuçları, hastane dosyası, kullanılan ilaçların kutusu vs) mutlaka yanında bulundurmalıdır. "
Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon) Nedir? Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon) Nedir? Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon) Nedir? Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kalpten damar içine pompalanan kanın, atardamar duvarına yaptığı basınca tansiyon denilir. Büyük (sistolik) ve küçük (diyastolik) tansiyon olmak üzere iki bileşeni vardır. Genelde, büyük tansiyon 100 ile 140 mmHg arası normal kabul edilirken, küçük için ise 60 ile 90 mmHg arası normal kabul edilir. Hastane veya ofiste kan basıncının 140/90 mmHg ve üzerinde olması hipertansiyon olarak tanımlanır. Hipertansiyon, erişkinlerin üçte birini etkileyen önemli bir halk sağlığı sorunudur. Yaşla birlikte sıklığı artar ve 65 yaşın üzerindeki bireylerin 2/3’ünde yüksek tansiyon gözlenir. Toplumun giderek yaşlanması, şeker hastalığının (Diyabet) ve şişmanlığın artması nedeniyle hem hipertansiyon sıklığı artmakta hem de tansiyonu düşürmek zorlaşmaktadır.

Erişkinlerde görülen hipertansiyonun %90-95 herhangi bir neden saptanamaz (Esansiyel tansiyon). Genetik yatkınlık, fazla tuz tüketimi, şişmanlık, stres, hareketsizlik başlıca kolaylaştırıcı faktörlerdir. Hastaların %5-10’unda tansiyon yüksekliğine yol açan neden bulunabilir (İkincil hipertansiyon). Bunların %70’ini böbrek hastalıkları oluşturur. Kalanını ise böbrek üstü bezi hastalıkları, tiroid ve paratiroid bezi hastalıkları, doğumsal aort darlığı/koarktasyonu ve uyku apne sendromu oluşturur. Ayrıca, kortizon, siklosporin, ağrı kesiciler, grip ilaçları (dekonjestanlar), keyif verici ilaçlar/maddeler, doğum kontrol hapları gibi ilaçlar da hipertansiyona yol açarlar.

Yüksek kan basıncı, uzun dönemde, kalp, beyin, atardamarlar, böbrek ve göz gibi hedef organları etkileyerek bu organlarda hasara yol açmaktadır. Bu hasarlar, kalp krizi (Miyokart enfarktüsü), kalp yetersizliği, inme (felç), beyin kanaması, böbrek yetmezliği, aort damar genişlemesi/yırtılması ve göz dibinde kanamadır. Kan basıncı kontrol edilirse, organlarda gelişen bu hasarlar önlenebilir veya hasar riski azaltılabilir. Maalesef, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, kan basıncı hedefine ulaştırılan hasta oranları düşüktür. Hastanın tedaviye uyumsuzluğu, hastalık hakkında farkındalık eksikliği, sürekli ilaç kullanımı ve yan etkiler gibi pek çok faktör bu başarısızlıkta rol oynamaktadır.

Belirtileri Nelerdir?

Uzun süre belirti vermeden ilerler ve zaman içinde hedef organlarda hasara yol açar. Başlıca belirtiler, başağrısı, baş dönmesi, sersemlik hissi, nefes darlığı, çabuk yorulma, göğüs ağrısı, çarpıntı, burun kanaması ve kulak çınlamasıdır. Ayrıca, hedef organlarda gelişen hasara göre belirtiler çeşitlilik gösterir. Ciddi yükselmelerde (>220/120 mmHg), şiddetli başağrısı, bulantı-kusma, görme ve bilinç bozukluğu görülebilir. Bu durum acil tedavi gerektiren bir durumdur. Yine ani ciddi yükselmelerde beyin kanaması ve felç gelişebilir.

Nasıl Tanı Konulur?

Kan basıncı, hastanede, evde veya 24-saatlik (Tansiyon holteri) takiple ölçülerek tanısı konur. Tansiyon ölçümünün doğru yapılması çok önemlidir. Ev ölçümlerinde, bilek yerine koldan ölçüm yapan cihazlar tercih edilir. İki ölçüm yapılıp ortalaması alınmalıdır. Başlangıçta her iki koldan ölçüm yapılmalı ve takiplerde yüksek olan taraf esas alınmalıdır. İki kol arasında fark 10 mmHg’yi geçmemelidir. Kol kalp hizasında olmalı ve altına destek konulmalıdır.

Hastane ölçümlerinde 140/90 mmHg, ev ölçümü ve tansiyon holterinde 130/80 mmHg üst sınır olarak kabul edilir. Tansiyonun yükseklik derecesi ve hedef organ hasarına göre hipertansiyon evrelemesi yapılır ve tedavi yoğunluğu arttırılır.

Nasıl Tedavi Edilir?

İlaç tedavisi hastaya göre değişir, yani ilaçlar hastaya özeldir. İlaçlar sürekli kullanılmalı ve kendi başına kesilmemelidir. İlaçlarla ilgili yan etki yaşandığında doktora danışılmalıdır. Bu ilaçlar bağımlılığa neden olmaz. İlaçları olası yan etkilerinden dolayı bırakmak doğru değildir.

Kan basıncı kontrolü sağlamak için, başlıca beş grup ilaç seçeneği vardır, Diüretikler (idrar söktürücüler), beta blokerler, kalsiyum antagonistleri, ACE inhibitörleri ve anjiyotensin reseptör blokerleri (ARB) bulunmaktadır. Bu ilaçların tek başına veya kombine formlarıyla etkin oldukları pek çok çalışmada gösterilmiştir. Hipertansiyon şiddetine ve hedef organ hasarı veya eşlik eden hastalığa göre tekli veya çoklu ilaç tedavileri seçilir. Kan basıncı kontrolü için hastaların 2/3’ünde ikili veya üçlü ilaca gereksinim duyulur. Ülkemizde, hedefe ulaştırılan hasta yüzdesi maalesef düşüktür (<%30).

Hipertansif özel durumlar

1. Hipertansif acil durum: Ciddi kan basıncı yüksekliğiyle (>220/120 mmHg) birlikte yeni gelişen hedef organ hasarının olduğu durumlardır. Ör: Hipertansif ensefalopati, akut inme, AKS, akut sol kalp yetersizliği, akut aort diseksiyonu. Hasta yatırılarak tedavi edilir.
2. Malign hipertansiyon: Küçük tansiyon >130 mmHg ile beraber hedef organ hasarının olduğu, şuur bozukluğu, bulantı-kusmanın ve akut böbrek yetmezliğinin eşlik ettiği hipertansif acil durumdur.
3. Hipertansif ivedi durum: Yeni organ hasarı olmayana ciddi kan basıncı yüksekliğidir (>180/110 mmHg). Ör. Preop hipertansiyon, kontrolsüz ciddi HT, hipertansif burun kanaması. Hastalar, ağızdan hızlı etkili ilaçlarla (Ör. Kapril 25 çiğnetilip yutulur) tedavi edilir.
4. Dirençli hipertansiyon: Yaşam tarzı değişikliklerine ek olarak biri diüretik olmak üzere 3 farklı sınıftan ilaca rağmen kan basıncının normal değerlere (

TIBBİ BİRİMLER KULAK BURUN BOĞAZ GENEL CERRAHİ ESTETİK VE PLASTİK CERRAHİ OBEZİTE CERRAHİSİ GÖZ KLİNİĞİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ KLİNİĞİ SAÇ EKİMİ BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ DAHİLİYE (İÇ HASTALIKLARI) KLİNİĞİ GÖĞÜS HASTALIKLARI KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ KARDİYOLOJİ GASTROENTEROLOJİ ÜROLOJİ NÖROLOJİ KALP VE DAMAR CERRAHİSİ DERMATOLOJİ FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON ENFEKSİYON HASTALIKLARI VE MİKROBİYOLOJİ BESLENME VE DİYET PSİKİYATRİ KLİNİĞİ GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ RADYOLOJİ ANESTEZİ CHECK-UP BİRİMİ BİYOKİMYA ONKOLOJİ KLİNİĞİ ACİL ODYOLOJİ "
Hipertansiyon - Liv Hospital

Hipertansiyon - Liv Hospital

Hipertansiyon

Hipertansiyon, kan basıncının normale göre yüksek olması anlamına gelen kronik bir rahatsızlıktır. Birçok insanda görülebilen bu hastalık, günlük yaşamının ilerleyişini çok fazla etkilemese de dikkat edilmesi gereken ciddi bir sağlık sorunudur. Hipertansiyon prevalansı yüksek olmasının sebebi, nüfusun çoğalması, yaşlılık ve sağlıksız diyet, aşırı alkol tüketimi, yetersiz fiziksel aktivite, obezite, strese maruz kalmak gibi riskli faktörlere bağlanır.

İçindekiler Hipertansiyon Nedir? Hipertansiyon Belirtileri Hipertansiyon Neden Olur? Hipertansiyon Tedavisi Hipertansiyona Ne İyi Gelir? Hipertansiyon İlaçları Hipertansiyon Hakkında Sıkça Sorulan Sorular Hipertansiyon Nedir?

Halk arasında yüksek tansiyon olarak bilinen hipertansiyon, kanın damar duvarına yaptığı basıncın artması sonucu oluşan önemli bir sağlık sorunudur. Kan basıncı (tansiyon) ölçülürken büyük ve küçük tansiyon tespit edilir. Büyük tansiyon (sistol), kalbin kanı ana damar olan aorta atması sırasında oluşan basınçtır. Küçük tansiyon (diyastol) ise kalbin tekrar pompalamak üzere yeniden dolmaya başlamadan önceki damar sisteminin yaptığı basıncın en küçük değeri olarak bilinir. Stres, heyecan ve egzersiz gibi durumlarda büyük tansiyon normal olarak yükselebilir fakat küçük tansiyon bu durumlarda yükseliyorsa sistemik bir rahatsızlık olma ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır.

Esansiyel Primer Hipertansiyon

Hipertansiyona yakalanan hastaların birçoğunda (hastaların %90’ı) bu hastalığın altında yatan bir sebep bulunmayabilir. Bu duruma primer hipertansiyon veya esansiyel hipertansiyon adı verilir. Primer hipertansiyon genellikle genetik bir özelliğe sahiptir. Yani ailesinde hipertansiyon hastalığı olan bir kişinin aile öyküsünde hipertansiyon olmayan bir kişiye göre bu kronik rahatsızlığın gelişme olasılığı daha yüksektir. Hipertansiyon hastalığına sahip olan kişiler, genellikle tuza karşı hassasiyeti vardır. Tuz tüketimi olduğunda kan basıncı daha kolay yükseliş gösterebilir.

Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon

Pulmoner arteriyel hipertansiyon (PAH) altta yatan sebebi bilinmeyen, nadir rastlanılan bir rahatsızlıktır. Çoğunlukla genç kadınlarda görülen bu hastalık yavaş ilerleyen, erken yaşta ölüme neden olan yıkıcı bir hastalıktır. Pulmoner hipertansiyonun bulguları belirgin olmadığından sessiz seyreder, çabuk fark edilmez. Sadece efor sarf edildiğinde artan dispne şikayeti bir belirti olarak gösterilebilir. Bu şüpheyle ve nedenini bilinen PH olgularıyla tanı konulabilir. PH şüphesinde İki boyutlu Doppler ekokardiyografi en faydalı tanı koyma yöntemidir. PH varlığında ise şu tetkiklerin yapılması gerekir:

Oksijenizasyon Akciğer fonksiyon testleri Yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi Ventilasyon-perfüzyon sintigrafisi Kardiyak kateterizasyon

Standart ve kombine tedavilerle yaşam kalitesinde, yaşam süresinde, hemodinamide ve egzersiz kapasitesinde iyileşme tespit edilir. Akciğer transplantasyonu (akciğer nakli), tıbbi tedaviye cevap vermeyen pulmoner arteriyel hipertansiyonu olan belirlenmiş hastalarda bir umut olarak görülür.

Hipertansiyon Belirtileri

Hipertansiyon rahatsızlığı, bazı insanlarda kendini göstermez ve yıllarca gizli bir şekilde kişinin bedeninde yerini alır. Bu yüzden insanların bu tür riskli ihtimallere karşı sık sağlık kontrollerine başvurması tavsiye edilir. Böylece bu tür sağlık sorunlarının ileride ortaya çıkmasına karşı sağlam bir adım atmış olur. Hipertansiyonun başlıca belirtileri şunlardan oluşur:

Baş ağrısı: Çoğunlukla sabah saatlerinde kendini gösteren bu belirti, enseden başlayan zonklayıcı tarzda bir ağrıdan oluşur. Baş dönmesi: Baş ağrısı gibi esas bir belirti değildir. Bazen baş ağrısına eşlik eden bir sağlık sorunudur.

Bir kişide kan basıncı birden şiddetli bir seviyede yükselmişse hipertansiyon krizi, baş ağrısı ve baş dönmesine ilave olarak şu belirtilerle de kendini gösterir:

Burun kanaması Bulantı ve kusma Görme bozukluğu Kulak uğultusu Nefes darlığı Çarpıntı Strese Bağlı Yüksek Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

Stresin uzun süreli etkileri, tansiyonu yükseltip sağlık sorunlarına yol açabileceğinden, stres yönetimi ve sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri önemlidir. Baş ağrısı, baş dönmesi gibi belirtileriniz varsa, bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir.

Strese bağlı yüksek tansiyon belirtileri genellikle şunları içerir:

Baş ağrısı veya baş dönmesi Nefes alıp vermede zorluk Kalp çarpıntısı veya hızlı nabız Gerginlik veya sinirlilik hali Uykusuzluk veya uyku bozuklukları Hipertansiyon Neden Olur?

Hipertansiyon hastalığının nedeni insan hayatında yaşanan olumsuz gelişmelerden meydana gelir. Kişi sağlık alanında geleceği için belirli sınırlamalar getirmediğinden bu tür rahatsızlıklar ile karşı karşıya gelebilir.

Hipertansiyona neden olan faktörler şöyle sıralanır:


Doğum kontrol hapları, burun spreyi ve kortizonlu ilaçlar başta olmak üzere bazı ilaçlar Kalp-damar hastalıkları ve şeker hastalığının çoğunlukta görüldüğü bazı sistemik rahatsızlıklar Ailede genel bir yatkınlık olan beslenme, yaşam tarzı ve kolesterolün ortaya koyduğu durumlar Kilo fazlalığı, aşırı tuz tüketimi ve pul biber gibi acılı baharatların kullanımı Sigara, alkol ve aşırı kahve tüketimi Sağlıklı kişilerde yoğun stresin bulunması Yaşlılarda sadece büyük tansiyonun yükseldiği, küçük tansiyonun ise etkilenmediği izole sistemik hipertansiyon olarak bilinen bir yüksek tansiyon türü vardır. Hipertansiyon Tedavisi

Hipertansiyon, uygun şartlarda yapılmış kan basıncı ölçümünün 140/90 mm Hg veya daha yüksek olmasıyla oluşan bir hastalıktır. Dünya nüfusunun giderek artması, obez birey sayısının artışı gibi durumlardan dolayı hipertansiyon hastalığına yakalanma riski yüksek bir seviyededir. Hipertansiyon hastalığının var olduğu tanısını koyabilmek için öncelikle şu incelemeler yapılır:

Tıbbi öykü alma Fizik muayene Laboratuvar ve enstrümantal incelemeler Özellikle sekonder hipertansiyon (hastaların yaklaşık yüzde %5’inin tanımlanabildiği rahatsızlık) bulgularına dikkat edilmelidir.

Hipertansiyon tanısı belirli zaman aralıklarında yapılmalıdır. Farklı zamanlarda yapılmış kan basıncı ölçümüne dayanan tanılar dikkate alınmalıdır. En az 2 vizit ile yapılan muayeneler ile sonuç belirlenmelidir fakat şiddetli bir vaka ise tek vizitin sonucu da kabul edilir.

Hipertansiyon Tedavisinin Hedefleri Nelerdir?

Hipertansif hastalarda tedavinin ilk hedefi, kardiyovasküler morbidite (hastalık) ve mortaliteye (ölüm oranı) karşı uzun dönemdeki riski en düşük seviyeye getirmek olur. Tüm hipertansiyon hastalarında 80 yaş altı tansiyon değeri 140/90, 80 yaş üstü 150/90 olması hedeflenir. Bu durum diyabetik hastalarda daha farklı olur. Hipertansif tedavi daha yoğun verilir ve istenen seviye 130/80 değerinin altında olması önerilir.

Hipertansiyona Ne İyi Gelir?

Hipertansiyon hastalığı, ömür boyu tedavi edilen ciddi bir rahatsızlıktır. Bu sağlık sorunu, obezite hastalıklarında sık rastlanır. Bunun özellikle sağlıklı beslenme konusu önem taşır. Sağlıklı beslenen insanlarda kilo kaybının serum glikoz ve lipit düzeylerinde olumlu etkisi vardır. Sağlıklı besinler, kardiyometabolik parametreler üzerinde yararlı bir etki oluşturur. Yaşam tarzının değişmesi, fiziksel egzersizlerin artırılması ve vücut ağırlığının dengelenmesi gibi durumlar hipertansiyon tedavisi için elzem konular arasındadır. Bu yaşam tarzı değişikleri hipertansif ilaçlar ile birlikte uygulanmalıdır.

Hipertansiyon Hastaları Nelere Dikkat Etmeli?

Hipertansiyon hastalığı riskine karşı şu durumlara dikkat edilmelidir:

Bu hastalığa yakalananlar sedanter yaşamdan olabildiğince uzak durmalıdır. Fiziksel aktivitenin olmadığı kişilerde bu risk artar. Hipertansifte beslenme büyük rol oynar. Tütsülerde ve tandırda pişirilen etlerde fazla miktarda benzopiren gibi kanserojen polisiklik hidrokarbonlarda oluştuğundan bu tarz hazırlanan gıdalardan uzak durmak gerekir. Bir de et ve et ürünleri küçük tansiyonu (diyastol) artırırken deniz ürünleri diyastol değerini düşürür. Bu yüzden kırmızı etin az olduğu balık gibi deniz ürünleri ve zeytinyağlı yemekleri Akdeniz tipi diyet listesinde bulunduğundan hipertansiyonda yararlı bir etkisi vardır. Hipertansiyon İlaçları

Hipertansiyon hastalığına sahip kişilerde şu durumlara dikkat edildiği halde tansiyon yüksekliği devam ediyorsa ilaç tedavisi uygulanması gerekebilir:

Egzersiz Kilo verme ve diyet Alkolü azaltma veya bırakma Sigarayı bırakma Tuz kısıtlaması Sebze ve meyve yeme alışkanlığını artırma Yağsız yemekler tüketme Ruhsal ve sosyal sorunlarla baş etme yöntemlerini uygulama

Kullanılan ilaçlar mutlaka uzman bir doktor tarafından kontrol edilmesi gerekir ve doktor kontrolleri ihmal edilmemelidir.

Hipertansiyon Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Hipertansiyon hakkında insanlar genellikle bu durumun nedenlerini, belirtilerini, risk faktörlerini ve tedavi seçeneklerini merak ederler. Ayrıca, hipertansiyonun uzun vadeli sağlık sonuçları, sağlıklı yaşam tarzı değişikliklerinin etkisi ve ilaç tedavisi hakkında da bilgi edinmek isterler.

Hipertansiyon Olan Biri Ne Yapmalı?

Tansiyonun yükselmesi durumunda hastanın elleri, ayakları ve kolları musluk suyuyla yıkanmalıdır. Soğuk suyla yapılan duş ile de tansiyon düşürülebilir. Aynı zamanda limonun suyu da sıkıp sulandırarak içmek kan basıncını düşürür.

Hipertansiyon Nereye Vurur?

Hipertansiyon dikkat edilmediği takdirde kalpte damar tıkanıklığına, beyinde damar tıkanıklığına ve beyin kanamasına, kalp kasında kalınlaşma ve kalp krizine neden olur. Bu nedenle kontrollerinizi yapmayı ihmal etmeyin.

"
Hipertansiyon Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri | Yeditepe Üniversitesi Hastanesi

Hipertansiyon Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri | Yeditepe Üniversitesi Hastanesi

Hipertansiyon Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Hipertansiyon tüm dünya için çok önemli sağlık sorunlarından biri olmakla birlikte beraberinde farklı hastalıklar için getirdiği risk faktörleri nedeniyle önemi daha da artıyor. Kardiyoloji Uzmanı hipertansiyonun yetişkin hasta popülasyonunda en sık konulan tanılardan birisi olduğunu ve aynı zamanda reçeteli ilaç kullanımının da en sık sebepleri arasında yer aldığının altını çizdi. Mevcut popülasyonun yaşlanması, sedanter yaşam tarzı ve obezitenin yaygınlaşmasının dünyada hipertansiyon sıklığının daha da artmasına nedene olacağının altını çizen uzmanımız “2025 için dünya genelinde hipertansiyonlu hasta sayısının yüzde 15-20’lik bir artış ile 1,5 milyar kişiye ulaşacağı öngörülmektedir.” dedi.

“Hipertansiyona Bağlı Komplikasyonlar Her Yıl 9.4 Milyon Kişinin Yaşamına Mal Oluyor”

Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kardiyoloji uzmanının verdiği bilgiye göre, 18 yaşından büyük kişilerde muayene sırasında hekim tarafından yapılan tansiyon ölçümünde halk arasında büyük tansiyon olarak bilinen sistolik kan basıncının 140 mmHg ve/veya küçük tansiyon olarak bilinen diyastolik kan basıncının 90 mmHg bulunması yüksek kan basıncı olarak tanımlanıyor.

Hipertansiyonun “sessiz katil” olarak ifade edildiğini hatırlatan uzmanımız “Hastalık hiçbir semptom vermeden başlayabildiği için tedavisiz kalıyor. Bu durumda başta damar yatağı, kalp, böbrek, göz ve beyne zarar veriyor” diye konuştu. Hipertansiyon komplikasyonlarının dünyada her yıl 9,4 milyon kişinin yaşamına mal olduğuna dikkat çeken uzmanımız bununla birlikte kalp hastalıklarına bağlı yaşam kayıplarının yüzde 45’inden, inmeye bağlı yaşam kayıplarının ise yüzde 51’inden hipertansiyonun sorumlu olduğunu ifade etti. Ayrıca kalp ve damar hastalıkları, inme, kronik böbrek yetmezliği ve atriyal fibrilasyon gelişimi için en önemli risk faktörlerinden birinin de yine hipertansiyon olduğunu söyledi.

Hipertansiyon Sıklığının Artacağı Öngörülüyor

Uzmanımızın verdiği bilgiye göre, hipertansiyon yetişkin hasta popülasyonunda en sık konulan tanılardan biri olmakla birlikte reçeteli ilaç kullanımının da önde gelen sebepleri arasında yer alıyor. İstatistiklere göre erişkinde hipertansiyon prevalansının ortalama yüzde 30-45 arasında bildirildiğini ve bu prevelansın da yaşla birlikte arttığını söyleyen uzmanımız “60 yaş üzerindeki bireylerde bu rakam yüzde 60’ın üzerine çıkmaktadır. 50 yaş altındaki kadınlarda daha az görülmesine karşın, menopoz sonrasında kadınlarda hipertansiyon görülme sıklığı hızlı bir şekilde artmakta ve erkekleri geçmektedir. 78 yaşında ise genel popülasyonun yüzde 90’ında hipertansiyon ile karşılaşılmaktadır” diye konuştu.

Mevcut popülasyonun yaşlanması, sedanter yaşam tarzının ve obezitenin yaygınlaşmasının dünyada hipertansiyon sıklığının daha da artacağı anlamına geldiğine dikkat çeken Kardiyoloji Uzmanı, “Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin en son yayınlanan 2018 yılına ait Hipertansiyon Kılavuzu’nda da belirtildiği üzere, 2025 yılında hipertansiyonun dünya genelinde yüzde 15-20’lik artışla 1.5 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir” dedi.

“Genç Yaşta Hipertansiyon Yaşlılıkta Kötü Beyin Fonksiyonlarına Neden Olabiliyor”

Hipertansiyonun yaşlılar üzerindeki etkilerinin gençlere kıyasla daha yıkıcı olabildiğini söyleyen uzmanımız sözlerine şöyle devam etti: “Hipertansiyon tanılı kişilerde on yıllık majör kardiyovasküler olay yaşama riskinin 24-34 yaş aralığı için yüzde 1’in altında iken, 65 yaş üstünde bu oranın yüzde 30’u aştığına dikkat çekti. Bu nedenle kişinin sağlıklı bir şekilde yaşlanabilmesi için, genç yaşlarından itibaren düzeltilebilir risk faktörlerini minimalize etmesi, erken tanı ve tedavi almasının oldukça önem taşıyor.”

Yakın zamanda yayınlanan bir çalışmanın 30’lu yaşlarda yüksek kan basıncına sahip genç erişkinlerin, 70’li yaşlarına geldiklerinde -özellikle erkeklerin- daha kötü beyin fonksiyonlarına sahip olduklarını gösterdiğini söyleyen uzmanımız, “Bu grupta aynı zamanda demansın da daha fazla görüldüğü tespit edilmiş. Dolayısıyla sadece kalp değil, beyin sağlığınız için de kan basıncınızı belli aralıklarla ölçtürmeli ve yüksek saptanması halinde bir kardiyoloji uzmanına başvurmalısınız. Gençliğinizde kendinize vereceğiniz öz bakım, sağlıklı ve iyi bir yaşlanmanın anahtarı olacaktır” diye konuştu.

Hipertansiyonu Önlemek İçin Bu Önlemler Alınmalı!

Sadece hipertansiyonun değil, genel kardiyovasküler riski azaltmada en etkili faktörlerden birinin sigaranın bırakılması olduğunun altını çizen Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kardiyoloji uzmanı hipertansiyondan korunma adına alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:

“Tütün ve tütün ürünlerinin bırakılması konusunda bireyler mutlaka teşvik edilmelidir. Kişi fazla kilolu ise kendi ideal vücut ağırlığına inmesi veya en azından ağırlığının minimum %5-10’u kadar kilo vermesi gerekmektedir. Tuz tüketimine mutlak surette dikkat edilmeli ve günlük sodyum alımı 2-2.4 gr (5-6 gr tuz) ile sınırlandırılmalıdır. Sağlıklı bir yaşam için Akdeniz tipi beslenme modeli benimsenmeli, sebze-meyve ağırlıklı, az yağlı, tam tahıllı besinlere öncelik verilmeli ve haftada en az iki kez balık tüketilmelidir. Sedanter yaşamdan kaçınmak, haftanın en az 5 günü 30 dakikadan az olmayan, kişinin yaşına ve fiziksel durumuna uygun düzenli egzersiz yapılması çok önemlidir. Konunun ruhsal tarafına da bakacak olursak, meditasyon, yoga gibi gevşeme tekniklerinin uygulanması veya gereklilik halinde davranış kalıplarının düzeltilmesine yönelik psikoloterapi destekleri ile kişinin stresini daha iyi yönetmesi hiç şüphesiz hayat kalitesini arttırmasına yardımcı olacaktır.”

"
Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon) Nedenleri ve Tedavisi

Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon) Nedenleri ve Tedavisi

Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon) Nedenleri ve Tedavisi

Hipertansiyon bir diğer bilinen adı ile Yüksek Tansiyon, günümüzün en fazla rastlanılan kronik hastalıklarından biridir. Kalpten vücuda dağılan kanın, atardamar duvarlarına uyguladığı baskı ile kalp ve böbrek hastalıklarına neden oluşu şeklinde kendini gösteren hastalığa Hipertansiyon, yani yüksek tansiyon denir.

Kimlerde ve hangi yaşlarda yüksek tansiyon görülür?

45 yaşın üzerinde oldukça fazla görülen bu hastalığa yakalananlarda cinsiyet ayrımı yoktur. Yani hem erkeklerde ve hem de kadınlarda görülebilmektedir. Söz konusu yaş grubundaki hastaların neredeyse yarısı, eğer hekim kontrollerini yaptırmamış ise hipertansiyon hastası olduklarını bilmemektedirler. Çünkü sinsi bir hastalıktır. Erken tanı ve tedavisi çok önemlidir. Yılda birkaç kez mutlaka kontrol ettirilmesi gerekmektedir. 50 yaşın altındaki erkeklerde ve 55 yaş üzeri kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır.

Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon) belirtileri Düzensiz kalp atışları, kalpte ağrı ve kalp krizi Nefes darlığı, inme ve kulak çınlamaları Halsizlik, bulantı Baş dönmesi, baş ağrısı, sık idrara çıkma ve gözde çift görme Yüksek Tansiyon Nedenleri

Hastaların %95’inde Tansiyonun neden yükseldiği bilinmemektedir. Onun için bu grup tansiyon yüksekliğine “Esansiyel Hipertansiyon” da denilebiliyor. Şişmanlık, fazla tuz tüketimi, stresli bir yaşam, aile öyküsü gibi faktörler, hipertansiyon riskini yükseltmektedir.

Yine, tuzun yapısındaki Sodyum, su tutarak vücuttaki su miktarını arttıracağından buna bağlı kan hacmini de yükseltir. Dolayısı ile genetiğinde meyli tuza hassas olan kişilerde kan basıncı sürekli yüksek olur. Bu nedenle hipertansiyon hastalığına yakalanma riski de yüksek olur. Aksine, çok düşük tuzla beslenenlerde ise, hipertansiyona yakalanma olasılığı hiç yok gibidir. Günlük 1 çay kaşığı, yani 6 gr tuz vücudun ihtiyacını karşılar. Bunu 18 grama çıkarttığımızda hastalığın kaçınılmaz olacağı unutulmamalıdır. Bu nedenle tuz tüketimine dikkat edilmelidir.

Obezite (fazla kilolar) de risk faktörünü arttıran nedenlerdendir. Ağırlık arttıkça, hipertansiyon riski ve sıklığı da artacaktır. Obezitenin fazlalığına göre hipertansiyon görülme olasılığı normalinden 10 kat daha fazla görüldüğü bilinmektedir. Yapılan araştırmalara göre obezite bir kadının hastalığa yakalanma riski olmayanlara oranla 5 kat daha fazla olduğu görülmüştür.

Stresli bir ortamda yaşam sürdürmek de, hipertansiyona yakalanma riskini artıran önemli faktörlerdendir.

Hipertansiyon için alınabilecek önlemler

Öncelikle beslenmeye dikkat edilmeli, şeker ve rafine karbonhidratlardan uzak durulmalı, kilo almaktan kaçınılmalı ve asla sigara kullanılmamalıdır. Zira sigara kullanımı da diğer faktörler gibi hipertansiyonda hayati önem taşımaktadır. Muz, elma, kayısı, havuç, üzüm, şeftali gibi meyveleri tüketmek, bir de düzenli spor ve yürüyüş yapmak, bu hastalığa karşı yapılacak en güzel tedbirler arasındadır.

Tanısı nasıl konulur

Hipertansiyonlu hastalarda doğru tanı için 2 hafta içerisinde günlük tansiyon ölçümleri yapılmalıdır. Ayrıca, fiziki muayenenin dışında, elektrokardiyogram, ekokardiyografi, 24 saatlik kan basınç izlemi ve laboratuvar testleri yapılması tanı için çok önemlidir.

Hipertansiyon tedavisi

Hipertansiyonun tedavisinin özünde yaşam tarzı değişiklikleri önemli yer tutar. Ancak hekim tarafından ilaç kullanımı da ön görülebilir.

Medikal tedaviye ek olarak yaşam alışkanlıklarının düzenlenmesi tedavinin en önemli parçasıdır. Düzenli egzersiz, kilo kontrolü ve tuz alımının azaltılması gerektiğinin bir kez daha altını çizmekte yarar vardır. Meyve, sebze ve katı yağ içeriği az olan süt ürünleri tüketilmelidir. Bununla birlikte düzenli egzersiz yapılmalıdır. Örneğin haftada en az 3 gün ve en az 30 dk. tempolu yürüyüş yapmak gerekmektedir.

Hipertansiyon sınıflama ve aşamaları

Optimum 120 80

Normal 120-129 80-84

Yüksek normal 130-139 85-89

1.derece Hipertansiyonlu 140-159 90-99

2. derece Hipertansiyonlu 160-179 100-109

3. derece Hipertansiyonlu 180 110

Sonuç olarak, yüksek tansiyon belli aralıklarla kontrol edilmez ve uyarılar dikkate alınmaz ise tehlike oluşturabilecek bir hastalıktır. Bu hastalığın böbrek, kalp-damar hastalığı, felç (İnme), görme kayıpları ve beyin kanamaları yaşatacağı, bunların da yaşam sürecini maalesef kısaltacağı göz ardı edilmemelidir.

Mart 1, 2022 Gelişmiş Arama Sağlıklı Zayıflama Yöntemleri Gut Hastalığı Kızıl Hastalığı Omurga Tümörleri Testis Kanseri Parkinson Hastalığı Nedir? Gözde Işık Çakması Nedenleri ve Tedavisi Kıl Dönmesi (Pilonidal Sinüs): Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi Hamilelikte İdrar Yolu Enfeksiyonu Ön Çapraz Bağ Yaralanmaları Zatürre (Pnömoni) Nedir? Skolyoz Ameliyatı

Web sitemizi kullanmaya devam ederek, gizlilik politikamız kapsamında çerezlerin kullanılmasını kabul edersiniz. Çerezler ile toplanan kişisel verileriniz , veri politikasında belirtilen amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun bir şekilde kullanılacaktır. Anladım

Tevfik Bey Mah. Mektep Sok. No:11 Sefaköy / Küçükçekmece İSTANBUL info@rumelihospital.com.tr 444 89 79 +90 212 580 86 86 +90 212 426 62 23 Güncel Haberler Antibiyotik Farkındalık Günü ve Akılcı İlaç Kullanımı Meme Kanseri Bilinçlendirme Ayı 1-31 Ekim 2nd Bosnia Healthcare & Services Expo Site Haritası Hakkımızda İnsan Kaynakları Hekimlerimiz Tıbbi Bölümlerimiz Sağlık Rehberi İletişim "
Hipertansiyon: Nedir, Belirtileri ve Tedavisi | Anadolu Sağlık Merkezi

Hipertansiyon: Nedir, Belirtileri ve Tedavisi | Anadolu Sağlık Merkezi

Hipertansiyon: Nedir, Belirtileri ve Tedavisi

Bir kişinin tansiyonu, kan dolaşımının atar damar içerisinde meydana getirdiği basıncın ifade şeklidir. Tansiyon, ilk okunan ve halk arasında büyük tansiyon olarak bilinen sistolik kan basıncı ile halk arasında küçük tansiyon olarak bilinen diyastolik kan basıncı olmak üzere 2 kısımda değerlendirilir. Tansiyonun birimi milimetre civadır. Sistolik kan basıncı, kalbin kasılarak içinde bulunan kanı pompalaması sonrasında büyük atar damarlarda oluşan maksimum basıncı tanımlar. Diyastolik kan basıncı ise kalbin 2 atım arası sürede gerçekleştirdiği dinlenme esnasında bu damarlarda meydana gelen minimum basıncı tanımlamak için kullanılır

Hipertansiyon Nedir?

Kan damarlarındaki kanın damar duvarına yaptığı yüksek basınç, hipertansiyon olarak tanımlanır. Uzun süre yüksek kan basıncı damarın iç yüzeyinde hasara neden olur. Damarlarda tıkanma, yırtılma ya da genişlemeye neden olan yüksek tansiyon, kan akışını bozar ve organ yetmezliği oluşabilir. Erişkin bir insanın 3 ayrı ölçümünde diostolik kan basıncı 90 mmHg, sistolik kan basıncı 140 mmHg'dan yüksek olması hipertansiyon teşhisinin konması için yeterlidir.

Kan basıncı yüksekliği anlamına gelene hipertansiyon, kalp yetmezliği, kalp krizi, atriyal fibrilasyon gibi bazı ritim bozuklukları, kronik böbrek hastalığı gibi çeşitli rahatsızlıklar için önlenebilir risk faktörlerinin başında gelen bir durumdur. Dolayısıyla tansiyonun (kan basıncı) vücut fonksiyonlarının sağlıklı olarak devam ettirilmesi için normal sınır aralıkları içerisinde yer alması önem taşıyan bir konudur. Hipertansiyon, ölçülen kan basıncı değerlerine göre çeşitli evrelere ayrılarak sınıflandırılır. 140/90 mmHg ile 159/99 mmHg arasındaki tansiyon değerleri evre 1 hipertansiyon olarak kabul edilir. 160/100 mmHg ve 179/109mmHg arasında tespit edilen kan basıncı değerleri ise evre 2 hipertansiyon olarak isimlendirilir. Evre 3 hipertansiyon ise sistolik kan basıncının 180mmHg ve diyastolik kan basıncının 110 mmHg veya üzerinde olarak tespit edilmesi halinde kullanılan tanımlamadır. Akut Ciddi hipertansiyon 180/110 mmhg’yi aşmış, yüksek kan basıncının organlara zarar veren klinik olayların ortaya çıktığı artık hayatı tehdit edici boyutlara vardığı durumlar için kullanılır. (Hipertansif ansefalopati, Akut iskemik inme, Akut aort diseksiyonu, İntraserebral hemoraji, Akut sol kalp yetmezliği, Akut koroner sendromlar)

Hipertansiyon Neden Olur?

Kişide yüksek kan basıncı gelişimine zemin hazırlayabilecek birçok risk faktörü mevcuttur. Hipertansiyon gelişme riski yaşın ilerlemesi ile birlikte artış gösterir. Aile bireyleri ve akrabaları arasında hipertansiyon hastası bireylerin bulunması da kişide hipertansiyon gelişimi için riskli kabul edilen faktörler arasında yer alır. Bu durumlar dışında aşırı kilolu, fiziksel aktivite yapmayan ya da tütün kullanan kişiler de hipertansiyon gelişimi açısından riskli kabul edilen grup içerisinde değerlendirilir. Kişide kan basıncının yükselmesine neden olabilecek durumlar, birincil ve ikincil nedenler olmak üzere 2 grupta incelenir. Birincil (primer) hipertansiyon tanımlaması kişideki yüksek kan basıncının oluşmasına neden olabilecek durumun tespit edilememesi halinde kullanılan bir terimdir. Birincil hipertansiyon klinik olarak zaman içerisinde yavaş yavaş gelişme eğilimindedir. İkincil (sekonder) hipertansiyon kavramı ise kişideki yüksek kan basıncının belirli bir sağlık durumunun bir sonucu olarak ortaya çıktığını ifade eder. Birincil hipertansiyondan farklı olarak, bir neden sonucunda sekonder olarak gelişen yüksek kan basıncı ani olarak yükselir. Çeşitli rahatsızlıklar ve bazı ilaç veya maddelerin kullanımı sonrasında ikincil hipertansiyon ortaya çıkabilir. Hipertansiyona neden olabilecek faktörler aşağıdadır:

Yüksek tuz tüketimi Stres, obezite Genetik faktörler Diyabet, kolesterol Fiziksel aktivitenin az olması Magnezyum, potasyum ve kalsiyumdan yetersiz beslenme Doğum kontrol hapları, bazı ağrı kesiciler Obstruktif uyku apnesi Böbrek rahatsızlıkları Böbrek üstü bezi tümörleri Tiroit rahatsızlıkları Bebeğin anne karnında olduğu dönemde meydana gelen damar gelişimi ile ilgili anormallikler Kokain ya da amfetamin gibi yasaklı madde kullanımları sonrasında Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyon genellikle gelişme aşamasındayken sinsi ilerleyen ve kişilerde herhangi bir belirtiye neden olmadan varlığını sürdürebilen bir sağlık sorunudur. Yüksek kan basıncına dair belirtilerin belirgin hale gelmesi bazı kişilerde hipertansiyon gelişiminden yıllar sonra ortaya çıkar. Kişide ciddi bir hipertansiyon varlığına işaret edebilecek birçok belirti ve bulgu vardır:

Baş ağrısı Nefes darlığı Burun kanaması Kızarma Çarpıntı Halsizlik Kulak Çınlaması Sersemlik Göğüs ağrısı Görme ile ilgili problemler İdrarda kan varlığı

Hipertansiyon ile birlikte bu tarz belirtilerin ortaya çıkması sağlık kuruluşlarına başvurularak tedavi alınmasını gerektiren ve beklenmesi halinde daha büyük sorunların gelişebileceğine dair uyarıcı özellik taşıyan belirtiler olması nedeniyle önem arz ederler.

Hipertansiyon Tanısı ve Tedavisi

Rutin fizik muayene esnasında hekim tarafından gerçekleştirilen kan basıncı ölçümlerinin normalden daha yüksek olarak tespit edilmesi halinde bu durumun ilerleyen günlerde yapılan ölçümlerde de tespit edilmesi halinde kişide hipertansiyon varlığı ortaya konulabilir. Düzenli ölçümler kişinin kan basıncının çevresel faktörlerden etkilenebileceği göz önünde bulundurularak gerçekleştirilir. Ölçümler ile elde edilen kan basıncı değerlerinin sürekli olarak yüksek tespit edilmesi halinde hekim tarafından kişide bu duruma neden olabilecek rahatsızlıkların ortaya çıkarılması amacıyla idrar, kan, EKG ve ultrasonografi gibi çeşitli tanısal testler gerçekleştirilebilir. Bu süre zarfında hekim tarafından uygun görülmesi halinde hipertansiyon tedavisi başlanarak kişideki yüksek kan basıncının organlar üzerindeki zararlı etkilerinin önlenmesi sağlanabilir. Hipertansiyonun uzun dönem yönetimi ve tedavisinde en önemli aşamalardan birini yaşam tarzı değişikliği adı verilen birtakım uygulamalar oluşturur:

Sağlıklı ve dengeli beslenme Düzenli fiziksel aktivite Vücut ağırlığının sağlıklı kabul edilen sınırlara çekilmesi Aktif ya da pasif olarak tütün dumanına maruz kalınmasının sonlandırılması Başarılı stres yönetimi Beslenme ile birlikte alınan tuz miktarının kısıtlanması Kafein içeriğine sahip ürünlerin tüketiminin sınırlandırılması

Bu yaşam tarzı değişikliklerine ek olarak hekim tarafından reçetelendirilen ve birçok farklı mekanizma üzerinden etki gösteren çeşitli hipertansiyon ilaçları mevcuttur. Hekim tarafından gerekli görülen durumlarda kişinin yüksek kan basıncının kontrolünün sağlanması adına bu ilaçların çeşitli kombinasyonlarının kullanımı gündeme gelebilir.

Halk arasında idrar söktürücü olarak bilinen diüretik ilaçlar vücutta bulunan fazla su ve tuzun böbrekler vasıtası ile atılmasını sağlayan ilaç grubudur. Hipertansiyon tedavisi amacıyla en sık olarak başvurulan ilaçların başında gelen diüretiklerin kullanımı ile kan dolaşımında bulunan sıvı miktarı azaltılmış olur.

Beta-blokör olarak sınıflandırılan ilaçlar kalp atımlarının gücü ve hızının düşürülmesini sağlayan ilaçlardır. Bu ilaçların kullanımı sonrasında kalp tarafından pompalanan kan miktarının azalması ile kan damalarında meydana gelen basınç da azaltılmış olur.

• ACE (Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim) İnhibitörleri

Ace inhibitörü olarak sınıflandırılan hipertansiyon ilaçları anjiyotensin 2 adı verilen ve damaların kasılmasına neden olan hormonun salgılanmasını baskılayıcı etki yapan ilaç grubudur. Bu ilaçların kullanımı ile birlikte genişleyen damarlardaki kan basıncının azaltılması sağlanmış olur.

• Anjiyotensin 2 Reseptör Blokörleri

Hipertansiyon tedavisi amacıyla kullanılan ve bu grupta yer alan ilaçlar direkt olarak kan dolaşımında yer alan anjiyotensin hormonunun etkilerinin engellenmesini sağlar.

• Kalsiyum Kanal Blokörleri

Kalsiyum minerali vücutta bulunan kas yapılarının kasılmasında görev alır. Bu minerale ait kanalların engellenmesini sağlayan ilaçların kullanımı ile kalp ve damarların yapısında yer alan kas dokusunun aşırı kasılmasının önüne geçerek yüksek tespit edilen kan basıncının tekrar normal seviyelere çekilmesi hedeflenir.

Bu grupta yer alan ilaçlar, sinir sistemi üzerinden etki göstererek damarların daralmasına uyarıcı etki yapan elektriksel aktivitelerin baskılanmasını hedefler. Böylelikle damarlarda genişlemenin meydana gelmesi ve kan basıncının düşürülmesi amaçlanır. Hekim tarafından kişide hipertansiyon gelişiminin nedeninin aydınlatılması halinde ise tedavi planlaması bu altta yatan nedene göre gerçekleştirilir. Bu hipertansiyon nedenlerinin tedavi edilmesi ile birlikte kişinin kan basıncı tekrar normal seviyelere dönebilir.

Son güncellenme tarihi: 18 Aralık 2020

Yayınlanma tarihi: 09 Nisan 2018

"