EPİLEPSİ VE EPİLEPSİ CERRAHİSİ NEDİR? Ankara Nöroloji Profesörü
EPİLEPSİ VE EPİLEPSİ CERRAHİSİ NEDİR?
Neredeyse her yaşta görülebilen, kişilerin günlük hayatını olumsuz yönde etkileyen ve genellikle tedavi sürecinin oldukça uzun sürdüğü hastalıklardan biri olan epilepside cerrahi yöntemlerden yararlanılmaktadır.
Tarih boyunca uygulanan ve köklü bir geçmişe sahip olan cerrahi yöntemler özellikle teknoloji ve tıbbın gelişmesi ile günümüzde yaygın hale gelmiştir. Epilepsi cerrahisi hem riskleri oldukça düşürmekte hem de kişilerin sosyal hayatlarına normal bir şekilde devam edebilmelerini mümkün kılmaktadır.
EPİLEPSİ NEDİR?
Epilepsi, beyin nöronlarında görülen anormal aktivitelerin normal seyri etkilemesi sonucunda kişilerde ani ve istemsiz kasılmalara, bilincin kapanmasına ve duygusal değişmelere neden olan bir hastalıktır. Genel olarak titremeler ve nöbetler şeklinde kendini gösteren epilepsi halk arasında sara olarak da bilinmektedir.
Ani ve istemsiz bir şekilde gelen epilepsi nöbetlerinde titremeler, bilinç kayıpları ve çeşitli vücut hareketleri görülmektedir. Teşhis içinse bu nöbetlerin birden fazla kez tekrar etmesi gerekmektedir.
Oldukça yaygın bir şekilde görülen epilepsi her yaş grubunda kendini gösterse de 18 yaş altı ve 65 yaş üstü bireylerde daha çok görülmektedir. Özellikle 18 yaş altındaki bireylerde en sık görülen nörolojik hastalıkların başında epilepsi gelmektedir.
EPİLEPSİ NEDEN OLUR?
Epilepsi, kişiden kişiye bağlı olarak çok farklı nedenle görülmektedir. Tespit edilen nedenlerin yanı sıra bazı hastalara epilepsi teşhisi koyulsa da hastalığın nedeni bilinmemektedir. Epilepsiye neden olan bazı faktörler şunlardır:
- Genetik faktörler.
- Kalıtımla geçen hastalıklar.
- Beyin tümörleri ve menenjit gibi iltihaplar.
- Kaza ve yaralanmalara bağlı gelişen kafa travmaları.
- Zor doğumlarda gelişen travmalar.
- Sinir sistemi, beyin dokusu ve damarları etkileyen hasarlar.
ÇALIŞMA SAATLERİ
Pazartesi-Perşembe | 14:00 – 19:00 |
Cuma-Cumartesi-Pazar | Kapalı |
+90 (312) 441 55 11
+90 (552) 445 55 11
MUAYENEHANE
Cinnah Caddesi No:55/11 Çankaya / Ankara
EPİLEPSİ TÜRLERİ NELERDİR?
Epilepsi, sinir hücrelerinin etkilendiği alana ve beyinde görülen anormal aktivitelerin etkilediği bölgelere göre fokal ve jeneralize olmak üzere ikiye ayrılmaktadır:
FOKAL EPİLEPSİ
Parsiyel epilepsi olarak da bilinen fokal epilepside beynin çeşitli bölgelerinde görülen anormal elektriksel aktiviteler eş zamanlı olarak görülmemektedir. Belli bir bölgede başlayan anormallikler bazı durumlarda bu bölge ile sınırlı kalırken bazı durumlarda ise beynin tümüne yayılabilmektedir. Bu farklılık, fokal epilepsinin de kendi arasında basit ve kompleks nöbetler olarak ayrılma nedenidir.
Bilincin açık olduğu basit fokal nöbetler frontal lob, temporal lob ya da parietal lobda meydana gelen anormalliklerden kaynaklanabilmektedir. Bu farklı bölgeler, kişilerin nöbet sırasında farklı belirtiler göstermesine neden olmaktadır. Frontal lob hareket bozuklukları ile, temporal lob ani panik ve deja-vu hissi ile, parietal lob ise uyuşukluk ve görmede yaşanan sıkıntılarla ilişkilendirilmektedir.
Kompleks fokal epilepside ise hastalar nöbet sırasında bilinçlerini kaybetmektedir. Belirtileri arasında sürekli yutkunma ve çiğneme isteği, bakışların bir noktaya sabitlenmesi ve şaşkınlık hali bulunmaktadır. Kişiler, nöbetin ardından genellikle nöbet sırasında yaptıklarını hatırlamamaktadır.
JENERALİZE EPİLEPSİ
Fokal epilepsinin aksine jeneralize epilepside beynin tüm bölgelerinde eş zamanlı olarak ya da bir bölgede başlayıp diğer bölgelere yayılan anormal elektriksel faaliyetler gözlemlenmektedir. Sara nöbeti olarak da bilinen ve oldukça şiddetli geçen epilepsi nöbeti jeneralize kategorisinde değerlendirilmektedir. Belirtileri arasında istemsiz kol, bacak ve vücut hareketleri, vücudun bazı bölgelerinin ya da her yerinin tamamen kasılması ve sonra gevşemesi bulunmaktadır. Çoğu jeneralize epilepsi nöbetinde kişilerin bilinci kapalıdır.
EPİLEPSİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Epilepsi belirtileri genel olarak basit ve karmaşık nöbetlerde farklılık göstermektedir. Basit nöbetler gerçek bir nöbet olmakla birlikte daha şiddetli bir nöbetin habercisi de olabilmektedir. Karmaşık nöbetlerde ise hastalar genellikle ne yaptıklarından habersizdir. İki nöbet türü arasındaki en önemli fark bilincin açık ya da kapalı olmasıdır. Basit nöbetlerde hastaların bilinci açıkken karmaşık nöbetlerde gerçekleştirilen hareketler ve çıkarılan sesler bilinçsiz bir şekilde yapılmaktadır.
Epilepsi nöbetinden önce aura adı verilen ve tanı sırasında da değerlendirilen bazı belirtiler görülmektedir. Bu belirtiler, genel olarak beynin belli ve küçük bir bölümünde gerçekleşen normalin dışında biyoelektrik aktiviteleri ile ilişkilendirilmektedir. Bu belirtiler arasında,
- Aniden ortaya çıkan anksiyete ve korku hali,
- Görme ya da işitmede bozukluklar,
- Mide bulantısı,
- Vücudun bazı bölgelerinde görülen uyuşmalar,
- Bayılma hissi,
- Koku duyumunda gerçekleşen değişimler bulunmaktadır.
Epilepsi belirtileri, beyinde etkilenen bölüme göre kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Genel olarak nöbetler sırasında görülen belirtiler ise şu şekildedir:
- Vücutta aniden ortaya çıkan kasılma ve titremeler,
- Bilinç kaybı,
- Kol ve bacaklarda istemsiz meydana gelen hareketler,
- Tekrar eden kafa sallama hareketleri,
- Dişlerin kenetlenmesi,
- Ağızdan köpük gelmesi,
- Hızlı ve ani bir şekilde gerçekleşen göz hareketleri,
- Bakışların bir noktaya sabitlenmesi,
- Konuşamama ve sorulara yanıt verememe.
EPİLEPSİ TEŞHİSİ NASIL YAPILIR?
Görüntüleme yöntemleri epilepsinin teşhisinde öncelikle başvurulan yöntemlerden biridir. EEG, MR ve bilgisayarlı tomografi en sık kullanılan görüntüleme yöntemlerinin başında gelmektedir. Beynin elektriksel aktivitesini belirten EEG, epilepsi tanısında özellikle önem taşımaktadır. EEG sayesinde beynin kontrolsüz biyoelektrik aktivitesinin bulunduğu bölgeler tespit edilmektedir. Nöbetlere neden olan herhangi bir yapısal problemin olup olmadığı ise MR ve tomografi sayesinde anlaşılmaktadır. Uzman hekimlerin ihtiyaç duyması durumunda kan ve idrar testi de yapılmaktadır.
Epilepsi tanısı için hastanın tıbbi öyküsü, nöbetlerin sıklığı, şiddeti ve belirtiler de hekimlerin dikkat ettiği noktalar arasında bulunur. Bazı zamanlarda aşırı stres, yorgunluk, duygu ve hormon değişimleri de nöbetlere neden olabilmektedir. Bu anlamda, her nöbet epilepsiye işaret etmemektedir. Hekimler hastaların öyküsünü dinledikten sonra tanı koyabilmektedir.
EPİLEPSİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Epilepsi tedavisinde medikal ve cerrahi yöntemler kullanılmaktadır. İlaçlı tedavide epilepsinin kaynağı değil yalnızca nöbet ve belirtilerin yok edilmesi amaçlamaktadır. Hastaların ortalama %60-%65’i yalnızca tek tip bir ilaç kullanarak günlük hayatına devam edebilmektedir.
Belirtilerin baskılanabildiği hasta grubunun yanı sıra ortalama %20 oranındaki bir hasta grubunda ise belirtiler ve nöbetler çok daha şiddetli seyretmektedir. Medikal tedavinin yeterli olmadığı bu hastalar cerrahi yöntemlerden faydalanmaktadır. Epilepsi cerrahisi, nöbetlerin tamamen ya da kısmen ortadan kaldırılmasını sağlamaktadır.
EPİLEPSİ CERRAHİSİ NEDİR?
Epilepsinin tedavi yöntemleri arasında bulunan epilepsi cerrahisi, beyinde epilepsi nöbetlerine neden olan bölgelerin tespit edilmesi ve cerrahi işlemlerle bu bölgedeki hasarların giderilmesini amaçlamaktadır. Epilepsi cerrahisinin amacı nöbetlerin en aza indirilmesi olsa da temelde nöbetleri tamamen ortadan kaldırmak bu cerrahi yöntemlere başvurma sebebidir. Aynı zamanda, epilepsi için kullanılan ilaçların yan etkilerini yok etmek de amaçlanmaktadır. Epilepsi cerrahisinin uygulanma nedenlerinden biri de kişilerin sosyal hayatına devam edebilmesini sağlamaktır.
CERRAHİ OPERASYONLAR TEKNİKLERİ NELERDİR?
Cerrahi operasyonlar epilepsi türüne ve amaca göre fonksiyonel ve rezektif olmak üzere ikiye ayrılmaktadır:
FONKSİYONEL CERRAHİ
Palyatif cerrahi olarak da bilinen fonksiyonel cerrahi genel olarak nöbetlerin şiddetinin ve sıklığının en aza indirilmesi amacıyla uygulanmaktadır. Beynin nöbete neden olan belli bölgesinin diğer bölgelere etki etmesinin önlenmesi amaçlanmaktadır. İlaç tedavisine direnç gösteren her yaş grubu hasta bu operasyona alınabilmektedir. Fonksiyonel cerrahinin başarı ortalaması %80 civarındadır.
REZEKTİF CERRAHİ
Rezektif cerrahi ise tüm epilepsi tipleri için uygun olması nedeniyle sıklıkla tercih edilen yöntemlerden biridir. Bu işlemde amaç beynin nöbete neden olan bölgesinin tamamen çıkarılmasıdır. Ameliyattan önce ilaç tedavisine yanıt vermeyen hastaların operasyon sonrasında 1-2 yıl daha ilaç kullanması gerekmektedir. Medikal tedavi bu süreçte nöbetlerin görülüp görülmemesine göre devam etmektedir.
SIK SORULAN SORULAR
Epilepsi cerrahisi kimlere uygulanabilir?
Epilepsi cerrahisinin uygulanabilmesi için hastaların ilaçlı tedaviye (özellikle 3 antiepileptik ilaca rağmen epileptik nöbet geçiriyor olması) yanıt vermiyor olması gerekmektedir. Aynı zamanda, epilepsi sendromlarının da cerrahi işlemlere uygun ve tedavi edilebilir olması aranan şartlardan biridir.
Epilepsi hastalığı tamamen geçer mi?
Epilepsi, uzun bir sürecin ardından tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bununla birlikte uygulanan tedavi yöntemi epilepsi tipine, nöbetlerin şiddetine ve sıklığına, hastaların gösterdiği sendromlara göre belirlenmektedir. Medikal tedavi yalnızca nöbetleri engellerken cerrahi operasyonlar epilepsinin tamamen ortadan kalkmasını da sağlayabilmektedir. Epilepsinin tamamen geçmesi hastaların durumuna göre değişiklik göstermektedir.
Ameliyattan sonra nelere dikkat etmek gerekir?
Epilepsi cerrahisi hastalığı bir anda ortadan kaldırmadığı için hastaların medikal tedaviye 1-2 yıl daha devam etmesi gerekmektedir. Nöbetlerin bu süre içinde görülmemesi hiç görülmeyeceği anlamına gelmemektedir. Bu nedenle, ameliyat sonrasında uzman hekimlerin uygun gördüğü süreç içinde ilaçların alınmaya devam etmesi şarttır. Nöbetin görülmemesi durumunda ilaçlar yavaş yavaş bırakılmaktadır.
Epilepsi nöbetleri sırasında hastalara nasıl yardım edilmelidir?
Epilepsi nöbetleri ortalama 1-2 dakika sürmektedir. Bu süre boyunca hastalara kesinlikle müdahalede bulunmamak gerekmektedir. Özellikle yaygın olarak yapılan hastaların ağzını açmaya çalışmak ya da kasılmasına müdahale etmek ciddi zararlar doğurabilmektedir. Aynı zamanda uyanması için kolonya gibi uyarıcı kokular koklatmak da işe yaramamaktadır.
Nöbet geçiren hastaları öncelikle kravat ya da şal gibi boğucu giysilerden kurtarmak gerekmektedir. Hastanın nöbet geçirdiği ortamda ona zarar verebilecek kesici cisimler varsa uzaklaştırılmalıdır. Hastanın bilinci yerine geldiğinde ise dinlenmesine izin verilmelidir.
"