Hipokondriazis | Dr. Ayça Can Uz | Psikiyatrist,Terapist,Kadıköy
Hastalık Kaygısı Bozukluğu
DSM-5 tanı kitapçığı ile ilgili değişiklikler nedeniyle Hastalık Kaygısı Bozukluğunun toplumda görülme sıklığı bilinmemektedir. Ancak eski tanısal adlandırma olan Hipokondriasis ile ilgili veriler %4-6 oranında toplumda görüldüğünü göstermektedir. Bunların bir kısmı tabiki Bedensel Belirti Bozukluğudur. Diğer bir araştırmaya göre, genel nüfusta insanların %15'e yakını hasta olacaklarına ve aciz duruma düşeceklerine dair endişe duymaktadır. Bu bozukluğun tanısının yaşlı kişilerde gençlere göre daha sık konulması beklenebilir. Irk, cinsiyet, sosyal statü, eğitim düzeyi ve medeni durum ile ilişkili görülmemiştir. Hastalık Kaygısı Bozukluğunun genellikle erken ya da geç orta yaşta başlar ve yaşla birlikte durum ağırlaşır. Sıklıkla ileri yaşta Hastalık Kaygısı Bozukluğu olan kişilerin endişelerinin odağı hafızanın kötüleşmesi ve bunama ile ilgilidir.
Hastalık Kaygısı Bozukluğunun risk faktörleri nelerdir?
- Önemli bir yaşam olayının stresini yaşıyor olmak
- Ciddi bir hastalık şüphesi ile takip edilip altından basit bir sağlık sorunun çıkmış olması
- Çocukken istismar hikayesi
- Çocukken ciddi bir hastalık geçirmiş olmak
- Çocukken ebevenlerinden birinin ciddi bir hastalık yaşamış olması
- Endişeli kişilik örgütlenmesi
- Sağlık konusuyla ilgili yoğunlaşmış aşırı internet kullanımı
Hastalık Kaygısı Bozukluğu neden görülür?
Tam olarak nedeni bilinmemektedir. Bedensel belirti bozukluğu için düşünülen sosyal öğrenme modeli bu hastalık için de uygulanabilir. Bu bağlamda, hastalık korkusu, aslında hastayı gündelik hayatın içinde başa çıkılamaz ve çözülemez gibi görünen sorunlarıyla yüzleşmemek için hasta rolünü oynayabilme beklentisi olarak görülür. Böylelikle olağan görev ve zorunluluklarından kurtulmak için bir kaçış imkânı bulur.
Psikodinamik yaklaşıma göre, insanlara yönelik saldırgan ve düşmanca isteklerini kendi bedenine yönlendirerek basit fiziksel yakınmalar ya da hasta olma korkusu yaşarlar. Hastalık kaygısı bozukluğu olan hastaların öfkesi, hipokondriasis hastalarında olduğu gibi geçmiş hayal kırıklıkları, reddedilmeler ve kayıplardan köken alır. Benzer şekilde, hastalık korkusu suçluluk hissine karşı bir savunma olabilir. Olmasından korkulan hastalık doğuştan beri kötü olduğu duygusu ile cezalandırma ya da geçmişteki gerçek veya hayali hataların sonucu olarak bedel olarak görülebilir. Hastalık korkusu ayrıca düşük özsaygının yansıması ve kendisiyle aşırı uğraşmanın bir işareti olarak da görülebilir. Kişinin korktuğu hastalık veya sıklıkla sorun yaşadığı organ, aynı zamanda bilinçdışı çatışmaların bir sembolü olabilir.
Kişinin geçmişinde ebeveyneleri ile olan deneyimleri de önemlidir. Örneğin, belirli bir hastalık sonucu ölen ebeveyn nedeniyle o hastalığın kendisinde gelişeceği korkusu, çocuk için bir uyaran olabilir. Ya da çocukken kendisinde ya da yakınında deneyimlenen bir hastalık ile ilgili tıbbi yetersizliklere maruz kalınması sağlık hakkında işlevsel olmayan düşünceleri ortaya çıkarabilir. Sağlıkla ilgili aşırı kaygılı olan ebeveynler ile büyümek ve kendi sağlıkları veya çocuklarının sağlığı ile ilgili aşırı endişeli tutumları yine işlevsel olmayan düşünceleri oluşturabilir. Sonraki tetikleyici olaylarda bu düşünceler aktive olur ve olumsuz otomatik düşüncelerin oluşumuna hizmet eder . Genel olarak fiziksel belirtilere hem kendi yaşantımızda hem de çevremizde çok yaygın olarak rastladığımızdan, herhangi bir tetikleyici bu bireylerde yeniden işlevsel olmayan sağlık kaygısının ortaya çıkmasına katkıda bulunacaktır.
Hastalık Kaygısı Bozukluğu tanısı nasıl konulur?
Hastalık kaygısı bozukluğunun DSM-5'te yer alan temel tanı ölçütü, bedensel bir belirti olmamasına ya da varsa bile ağır olmamasına karşın, ciddi bir hastalığı olduğunu ya da olacağına dair yanlış inanışla ilgili hastalarda zihinsel meşguliyetin olmasıdır. Bu endişesi en az 6 ay sürmeli ve tıbbi ve nörolojik muayenelerde herhangi patolojik bir belirti olmamalıdır. Bu inanış bir sanrı yoğunluğunda olmamalıdır. Sadece dış görünüşle ilgili rahatsızlık hissi ile sınırlı olmamalıdır (o durumda beden dismorfik bozukluk tanısı daha uygundur). Hastalıkla ilgili kaygı, hastanın hayatında yoğun sıkıntı yaratıp, yaşamın önemli alanlarında işlevsellikte bozulmaya neden olmalıdır.
Hastalık Kaygı Bozukluğu’nun iki tipi vardır, bu hastalığa sahip bazı kişiler sık sık doktora giderken (bakım arayan tip), bazıları gerekli hallerde bile gitmezler (bakımdan kaçan tip). Hastaların büyük çoğunluğu bakım arayan tiptir.
Hastalık kaygısı bozukluğu diğer tibbi durumlardan ayırt edilmelidir. Maalesef bu hastalar zaman içinde genellikle kronik yakınmacı' olarak etiketlenirler ve umursanmazlar. Ayrıntılı tıbbi değerlendirmeleri bu nedenle yapılmayabilir. Bu nedenle psikiyatrın aynı zaman da bir hekim de olarak hikayeyi dinlemesi ve eksik olduğunu düşündüğü tetkik ve muayeneler var ise hastayı yönlendirmesi yerinde olacaktır.
Hastalık kaygısı bozukluğu olan hastalar ile bedensel belirti bozukluğu olan hastaları birbirinden ayıran temel nokta, hastalık kaygısı bozukluğunda endişe belli bir hastalığa sahip olmaya yönelik iken, bedensel belirti bozukluğunda endişe daha çok var olan belirtilere yöneliktir. Ancak her ikisi endişe de, değişken derecelerde her iki hastalıkta da bulunabilir. Hastalık kaygısı bozukluğuna sahip hastalar, bedensel belirti bozukluğuna sahip hastalara göre daha az belirtiden yakınır. Bedensel belirti bozukluğu genellikle 30 yaşından önce başlar, ancak hastalık kaygısı bozukluğunun başlangıç yaşı daha az özgüldür.
Hastalık Kaygısı Bozukluğu tedavi edilmezse ne olur?
- Sağlıkla ilgili aşırı endişeler çevresindekilerin hem devamlı aynı şeyleri dinlemekten ötürü sinirlerini bozduğundan hem de eşlik etmeleri veya sürekli rahatlamya çalışmalarından dolayı kendi hayatlarına da engel olduğundan, aile ile ve arkadaşlarıyla ilgili ilişki sorunlarına neden olur.
- Sürekli doktor randevuları ve tekrarlayan testler nedeniyle işten sık izin alma veya işe gelememe nedeniyle iş performansında düşme yaşanır.