Parkinson Nedir? Neden Olur? Parkinson Belirtileri ve Tedavisi

Parkinson Nedir? Neden Olur? Parkinson Belirtileri ve Tedavisi

Parkinson Nedir? Neden Olur? Parkinson Belirtileri ve Tedavisi

Parkinson hastalığı, günümüzde Alzheimer hastalığı ile birlikte ileri yaşlarda en sık görülen hastalık olma özelliğine sahiptir. Hastalık tıbbi olarak ilk defa 1817 senesinde 'titrek felç' olarak tıp literatürüne girmiştir. Parkinson hastalığı asıl olarak beyinde bulunan hücrelerin birbirleriyle iletişime geçmesini sağlayan 'dopamin' üretici hücrelerin bozulmaya uğramasından kaynaklanır. Bahsi geçen bu hücreler ekseriyetle beynin substansiya nigra olarak adlandırılan bölgesinde yer alırlar. Substabsiya nigra bölgesinde üretilen dopamin beyin hücrelerinin birbirleriyle haberleşmesinin yanı sıra, kişinin hareket kabiliyetinde de oldukça önemli bir yere sahiptir.

Zira dopamin sayesinde kişinin hareketlerini kontrol etmesini sağlayan striatum bölgeleri arasındaki iletişim sağlanır. Kişinin vücudunda üretilen dopamin yoğun miktarda azaldığında kişinin hareketlerini kontrol etmesi zorlaşır ve vücut uyumlu ve akıcı bir şekilde hareket edebilme yetisini kaybeder. Hastalığın belirtileri genellikle bir anda ortaya çıkmaz. Beyin hücreleri yavaş yavaş kaybedildiği için hasta bir anda tüm hareket kabiliyetini yitirmek yerine hastalığın semptomlarını aşamalı olarak yaşar.

Parkinson Neden Olur?

Parkinson hastalığının ne sebeple ortaya çıktığı bilinmemektedir. Vücutta ortaya çıkan ve sebebi tam bilinmeyen bir süreç sonucunda dopamin üretiminde görev alan hücrelerde bozulma meydana gelir. Ortaya çıkan bu bozulma düzeltilemez ve kişi parkinson hastalığına yakalanmış olur.

Parkinson Hastalığı Kimlerde Ortaya Çıkar?

Parkinson hastalığı toplumda genel olarak da bilindiği gibi daha çok ileri yaşlarda ortaya çıkar. Hastalık yaygın olarak 40 ile 75 yaş arasındaki kişilerde ortaya çıkar. 65 yaşını aşmış kişilerde ise parkinsona yakalanma riski daha da fazla artış göstermektedir. Hastalığın 65 yaş üzerindeki kişilerde görülme oranı %1'e tekabül etmektedir. Bunun yanında bilinenin aksine parkinson hastalığı genç yaşta da ortaya çıkabilir.

Nadir karşılaşılan bir durum olsa da, parkinson hastalığına sahip olan kişilerin yaklaşık %5'i 20 ile 40 yaş arasındaki genç bireylerdir. Ek olarak parkinson hastalığı erkeklerde kadınlara kıyasla çok daha sık görülür. Günümüze kadar toplanan veriler neticesinde parkinson hastalığının erkeklerde kadınlara kıyasla %50 daha fazla görüldüğü sonucuna ulaşılmıştır.

Parkinson Belirtileri Nelerdir?

Parkinson hastalığı belirtileri kişide kendisini aniden ve şiddetli bir şekilde göstermez. Hastalık yavaş ilerleyen bir nörodejeneratif hastalık olma özelliğine sahiptir. Hastalığın yaygın olarak bilinen en ayırt edici belirtisi ise kişinin hareket kabiliyetinde meydana gelen bozulmalardır. Burada bahsedilen 'hareket' kelimesi birçok farklı durumu içinde barındırır. Örneğin kişi hastalık öncesi yaşamındaki gibi mimiklerini kullanamaz, konuşurken daha robotumsu ve monoton bir surata sahip olur, hareketleri yavaşlar ve akıcılığını kaybeder, kişinin gövdesi dik durmak yerine eğilimli bir görünüme sahip olur ve genellikle hastalığa sahip kişilerde kol - bacak bölgelerinde titreme görülür.

Sonuç olarak zamanla kişinin hareketleri normale kıyasla yavaşlar ve kişinin hareket kabiliyeti kısıtlı hale gelir. Ancak hastalık genellikle 65 yaş üstü kişilerde ortaya çıktığından bu belirtiler ilk başta çoğu kişi tarafından bir hastalık habercisi olarak görülmez. Hasta ve çevresindeki kişiler bu semptomları genellikle yaşlılığa ve kişinin diğer sahip olduğu kronik rahatsızlıklara bağlayabilirler. Örneğin parkinson başlangıcı olan kişiler, genellikle ilk aşamada kol ağrısı, bacak ağrısı, eklem ağrısı veya depresyon gibi semptomlar gösterdikleri için bu sorunlarını genellikle nörolojik olarak görmezler. Bu durum hastalığın ilk aşamada erken teşhis edilebilmesini güçleştirir. Parkinson hastalığı belirtileri vücutta kendisini ilk olarak istirahat halinde elde ve el parmaklarında titreme ve kolda hareket güçlüğü olarak gösterir.

Bu titreme ve hareket güçlüğü belirtileri ilk başta genellikle tek taraflıdır. Hastalığın beyin hücrelerinde yarattığı tahribat arttıkça artık kişinin iki tarafında da hareket kaybı ve titreme belirtileri görülmeye başlar. Titreme kimi zaman ayakta, dilde veya çenede de görülebilir. Bunun yanında kişinin hareketleri yavaşlar ve kişi yazı yazmakta zorlanabilir. Bu belirtileri mimiklerin azalması ve yürürken bir bacağın daha yavaş hareket etmesi gibi durumlar takip eder. Hastalığın hangi bölgeyi etkilediğine göre seyri de değişiklik gösterir.

Yani parkinson eğer üst ekstremitede başladıysa, hastalık genellikle ellerde belirti gösterir. Bunu kol, ayak, bacak, yüz, konuşma ve yutma güçlüğü takip eder. Alt ekstremitede başlayan parkinson hastalığında ise bu sıralama ayak, bacak, kol, el, yüz, konuşma ve yutma güçlüğü sırasını takip eder. Bunun yanında kişinin ses tonu daha kısık bir hal alır ve el yazısı küçülür. Hareket kabiliyetini etkileyen semptomlara ek olarak kişide kabızlık, tansiyon düşüklüğü, depresyon, uyku düzeni bozukluğu, huzursuz bacak sendromu ve koku almada güçlük gibi durumlar da ortaya çıkabilir.

Parkinson Hastalığı Evreleri Nelerdir?

Parkinson hastalığı evreler şeklinde ilerler. Hastalık ileri evrelere geçtikçe beyinde yarattığı tahribat artar ve buna bağlı olarak da kişinin yaşam kalitesi son derece olumsuz şekilde etkilenir.

Evre 1

Hastalık ilk aşamada genellikle vücudun tek tarafında ortaya çıkan. Örneğin sadece sol elde ve sol el parmaklarında titreme görülür. Bununla birlikte kişi ayakta hareket ederken hastalıktan etkilenen kolunda salınım meydana gelmez. Kişinin mimiklerinde eskiye nazaran bir donukluk oluşmaya başlar. Bu belirtiler genellikle çok ağır seyretmezler ve ancak hastanın yakın çevresindeki kişiler tarafından fark edilebilirler.

Evre 2

Parkinson hastaları, hastalığa yakalandıktan yaklaşık 3 sene sonra 2. evreye geçerler. Kişideki hareket bozuklukları ve titremeler 1. evrenin aksine artık vücudun iki tarafını da etkilemektedir. 2. Evre parkinsona sahip olan kişilerdeki duruş ve yürüyüş bozuklukları artık dışarıdan kolayca fark edilebilir hale gelmiştir. Kişi günlük yaşamına normal şekilde devam edebilir ancak bu aşamada hastalar genellikle kendilerinde bir problem olduğunun farkına varırlar.

Evre 3

Bu evrede beyindeki tahribat giderek yoğunlaşır ve hastanın özellikle gövde hareketlerinde yavaşlık görülür. Hasta zaman zaman yürürken dengesini sağlamakta güçlük çekebilir ve yere düşebilir. Bu evrede kişide görülen işlev bozukluğu orta seviyededir.

Evre 4

Bu evrede belirtiler son derece şiddetli hale gelir. Bir önceki evrede bir şekilde de olsa yürüyebilen hasta artık ayağa kalkmakta bile büyük güçlük yaşar. Bu evrede titreme önceki evrelere kıyasla azalma eğilimi gösterir. Hasta zor da olsa hareket edebilir ancak hareketleri aşırı derecede yavaşlamıştır ve bu yüzden tek başına hayatlarını idame ettiremezler.

Evre 5

Parkinson hastalığının son evresinde hastanın hareket kabiliyeti tümüyle kaybolur. Hasta bu evreden sonra tamamen yatağa bağımlı hale gelir ve bir yere gitmesi gerektiğinde tekerli sandalye ile taşınmak zorunda kalır. Dolayısıyla hasta sürekli bakıma ve ilgiye ihtiyaç duyar.

Parkinson Hastalığı Tanı Yöntemleri Nelerdir?

Parkinson hastalığının tanısının konulabilmesi ve tedaviye başlanabilmesi için öncelikle bir nöroloji doktoruna başvurmak gerekir. Doktor tarafından hastanın tıbbi geçmişi dikkatlice incelenir ve hastaya ilk aşamada fiziksel muayene yapılır. Muayene esnasında el, kol veya bacaklarda titreme, hareket kabiliyetinde azalma, denge problemi ve kol - bacak - gövde bölgesinde katılaşma gibi ana motor belirtilerinin kişide bulunup bulunmadığı kontrol edilir. Eğer bu belirtilerden iki veya daha fazlası kişide mevcutsa durum parkinson hastalığının varlığına işaret edebilir. Eğer belirtilerden kesin bir sonuç çıkmıyorsa radyolojik görüntüleme yöntemleri kullanılarak kişideki hastalığın tespiti yapılabilir.

Parkinson Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Parkinson hastalığının tedavisi hususunda erken teşhis çok önemli bir yer tutmaktadır. Parkinson, beyinde diğer hücre kaybı yaşatan hastalıkların aksine tedaviye olumlu cevap veren bir hastalıktır. Parkinson tedavisi sayesinde, hastalığın beyinde yarattığı tahribat tamamen durdurulamasa da önemli ölçüde azaltılabilir ve kişinin yaşam kalitesi yükselir. Kişiye uygulanacak olan tedavi hastalığın hangi evrede olduğuyla ilişkilidir. Ancak çoğu parkinson hastasına klasik olarak dopamin üretimini arttıracak ilaçlar reçete edilmektedir.

Böylelikle beyindeki hareketi kontrol eden sinirler birbirleriyle daha iyi şekilde iletişim kurabilir. Bunun yanında cerrahi bir yöntem olan beyin pili sayesinde hastanın halihazırda gösterdiği olumsuz semptomların ve hareket bozukluklarının etkisi azaltılabilir. Beyin pili ve ilaç yöntemine ek olarak kişiye fizik tedavi programı hazırlanabilir. Yapılan fizik tedavinin amacı hastanın kaslarını mümkün olduğunca aktif tutmak ve kaslarda oluşan sertleşmeyi azaltmaktır. Bunun yanında eğer kişinin konuşmasında da bozulma varsa kişiye dil terapisi uygulanabilir.

Parkinson Hastalığı Hakkında Sıkça Sorulan Sorular Parkinson Hastalığı Genetik midir?

Parkinson hastalığının birçok farklı sebebi vardır. Hastalığın tek başına genetik sebeplerden ortaya çıktığını söylemek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bunun yanında, eğer kişinin annesi, babası veya kardeşi gibi yakın kan bağı bulunan akrabalarında parkinson hastalığı varsa kişide de aynı hastalığın görülme riski artacaktır. Bununla birlikte, eğer kişinin yakın kan bağı olan aile fertlerinde parkinson varsa kişide görülecek olan Parkinson hastalığı belirtileri normalin aksine daha genç yaşlarda ortaya çıkabilir.

Parkinson Hastalarında İdrar Kaçırma Sorunu Yaşanabilir mi?

Parkinson hastalığı vücuttaki ana motor hareketlerde bozulmaya sebep olur. Bu durum kimi zaman mesaneyi de etkileyebilir. Sonuç olarak parkinson hastalarında istemsiz olarak altına idrar kaçırma problemi görülebilir.

Bizimle İletişime Geçin Bölüm Hekimlerimiz

Prof. Dr. Çağdaş ERDOĞAN

Uzm. Dr. Mustafa Faik BAKAN İlgili İçerikler

Hamilelikte Bel Boyun Ağrısı

Penisilin Alerjisi Nedir? Neden Olur?

Kalça Protezi Nedir?

Minimal İnvaziv (Küçük Kesi) İle Kalp Ameliyatı

Hidrosefali Nedir? Tedavi Edilebilir Mi?

Mikrosefali Nedir?

Geçmeyen Öksürük Nedir? Nedenleri Nelerdir?

Bel ve Boyun Fıtığı için Ozon Tedavisi

Çocuklarda Öksürüğe Ne İyi Gelir?

Aort Anevrizması Nedir?

Çocuklarda İshal ve Tedavisi

Kelebek Hastalığı (Lupus) Nedir?

Beyin Anevrizması Nedir? Beyin Anevrizması Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Pirola Varyantı Nedir?

Beyin Anjiyosu (BeyinAnjiyografi) Nedir? Beyin Anjiyosu Nasıl Yapılır?

Sıcak Havalar Astımı Nasıl Etkiler?

Hipertermi (Sıcak Çarpması) Nedir?

Erken Doğum (Prematüre) Nedir?

El Titremesi Nedir?

El Bileğinden Anjiyo (Radial Anjiyo) Nedir?

Kalp Romatizması (Kardiyak Romatizma) Nedir?

Menopoz Döneminde Kalp Krizi Riski

Nasır Nedir? Nasır Tedavisi Nasıl Olur?

Histerektomi nedir? Neden yapılır ?

Nadir Hastalık Nedir ?

Uyuz Hastalığı Nedir? Uyuz Belirtileri ve Tedavisi

Mide Yanması Neden Olur, Nasıl Geçer?

Mide Bulantısı Neden Olur, Nasıl Geçer?

Maymun Çiçeği Virüsü Nedir?

Gastrointestinal Enfeksiyon ( Gastroenterit ) Nedir ?

Yağsız Vücut Kitlesi (FFMI) Hesaplama

İdeal Kilo Hesaplama

Vücut Yağ Oranı Hesaplama

Bazal Metabolizma Hızı Hesaplama

Vücut Kitle İndeksi Hesaplama - Boy Kilo Endeksi

Peter Pan Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Hipokondriyazis (Hastalık Hastalığı) Nedir?

Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?

Kemik İliği Kanseri Nedir? Belirti ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kalça Ağrısı Neden Olur? Kalça Ağrısı Nasıl Geçer?

Bebeklerde Burun Tıkanıklığına Ne İyi Gelir?

Bamya Tohumu Faydaları Nelerdir? Hangi Hastalıklara İyi Gelir?

Mutluluk Çubuğu (Penis Protezi) Nedir?

Palyatif Bakım Nedir, Nasıl Alınır, Şartları Nelerdir?

Annelik Estetiği (Mommy Makeover) Nedir?

Kolera Nedir? Nasıl Bulaşır?

Tip 1 ve Tip 2 Diyabet Hakkında Her Şey

Serotonin (Mutluluk Hormonu) Nedir? Ne İşe Yarar?

Kalp Sağlığı ve Beslenme

Kahvenin Faydaları ve Zararları Nelerdir?

Göz Yorgunluğu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Kabak Çekirdeğinin Faydaları Nelerdir?

İdrar Kaçırma (Üriner İnkontinans) Nedir?

Huzursuz (İrritabl) Bağırsak Sendromu Nedir?

Potasyum Nedir? Potasyum Yüksekliği ve Düşüklüğü

Bağışıklık Güçlendirici Besinler ve Takviyeler

Gebelik ve Doğum Öncesi Bakım

Doğum Öncesi ve Sonrası Beslenme

Çölyak Hastalığı Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Uçuk Nedir? Neden Çıkar ve Nasıl Geçer?

Böbrek Yetmezliği Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Menopoz Nedir? Menopoz Belirtileri Nelerdir?

Burun Estetiği (Rinoplasti) Nedir?

Pankreas Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Sinüzit Nedir? Sinüzit Belirtileri Nelerdir?

Hamilelik (Gebelik) Belirtileri Nelerdir?

Kalp Yetmezliği Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Akılcı İlaç Nedir ?

B12 Vitamini Nedir? B12 Vitamini Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Keten Tohumunun Faydaları Nelerdir?

Ailevi Akdeniz Ateşi Hastalığı (FMF) Nedir?

Papatya Çayının Faydaları Nelerdir?

Kantaron Yağı Faydaları Nelerdir? Nasıl Kullanılır?

Kekik Çayı Nasıl Yapılır, Faydaları Nelerdir?

Histeroskopi Ameliyatı

Bypass Nedir? Bypass Ameliyatı

Varis Nedir?

Laparoskopi Nedir? Laparoskopi Neden Yapılır?

Andropoz Nedir? Andropoz Belirtileri Nelerdir?

Balgam Nedir? Balgam Nasıl Atılır?

Aft Nedir ve Nasıl Geçer?

AIDS (HIV) Nedir? HIV Belirtileri ve Tedavisi

Vajinal Akıntı Neden Olur? Vajinal Akıntı Nasıl Geçer?

Mide Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Güneş Yanığına Ne İyi Gelir? Güneş Yanıkları Nasıl Geçer?

Down Sendromu Belirtileri, Tanı ve Tedavi Yöntemleri

Astigmat Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Diş Ağrısına Ne İyi Gelir? Diş Ağrısı Nasıl Geçer?

Zatürre (Pnömoni) Nedir? Zatürre Belirtileri Nelerdir?

Vajinismus Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Tüberküloz (Verem Hastalığı) Nedir?

Skolyoz (Omurga Eğriliği) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Konjoktivit Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) Nedir?

MS Hastalığı (Multipl Skleroz) Nedir?

Cilt (Deri) Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Öksürüğe Ne İyi Gelir? Öksürük Nasıl Geçer?

Boğaz Ağrısı Neden Olur? Boğaz Ağrısı Nasıl Geçer?

Mide Ağrısına Ne İyi Gelir? Mide Ağrısı Nasıl Geçer?

Guatr Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Lösemi Nedir? Lösemi Belirtileri ve Tedavisi

Spina Bifida Nedir? Bebeklerde Spina Bifida

Lenf Kanseri (Lenfoma) Nedir?

Gut Hastalığı Nedir? Gut Hastalığına Ne İyi Gelir?

Demir Eksikliği Belirtileri Nelerdir? Demir Eksikliğine Ne İyi Gelir?

Sınav Kaygısı Nedir? Sınav Kaygısı ile Başa Çıkmanın Yolları

Yeşil Çayın Faydaları Nelerdir? Yeşil Çay Ödem Atar Mı?

Afazi Nedir? Afazi Tipleri ve Tedavisi

Bebeğin Gazı Nasıl Çıkarılır?

Çocuklarda İdrar Kaçırma ve İşeme Problemleri

Bebeklerde Kusma Neden Olur? Bebek Kusmasına Ne İyi Gelir?

Çocuklarda Alerjik Hastalıklar

Kalp Hastaları Oruç Tutabilir Mi?

Ramazan Ayında Beslenme

HPV Nedir? Belirtileri Nelerdir? HPV Aşısı Nedir?

Diz Kireçlenmesi ve Dizde Kireçlenme Belirtileri

Akciğer Kanseri Nedir? Akciğer Kanseri Belirtileri

Ağrılı Cinsel İlişki (Disparoni) Nedir? Nedenleri ve Tedavisi

Hepatit B Nedir? Belirtileri Nelerdir? Hepatit B Nasıl Bulaşır?

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Nelerdir? Belirtileri ve Tedavileri

Gebelik Hesaplama

Karaciğer Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Hepatit C Nedir? Nasıl Bulaşır? Belirtileri Nelerdir?

Endoskopik Boyun Fıtığı Ameliyatı Nedir?

Cevizin Faydaları Nelerdir? Hindistan Cevizi Yağı Faydaları

Kefir Nedir? Kefirin Faydaları Nelerdir?

Bağırsak İltihabı (Kolit) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Baker Kist (Diz Arkası Ağrısı) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Ağız Kuruluğu (Kserostomi) Nedir? Ağız Kuruluğu Neden Olur?

Omega 3 Nedir? Omega 3’ün Faydaları Nelerdir?

Yüz Estetiğinde Altın Oran Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Beyin Damar Tıkanıklığı Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Muzun Faydaları Nelerdir? Muz Kabuğu Faydaları Nelerdir?

Klostrofobi (Kapalı Alan Korkusu) Nedir? Klostrofobi Belirtileri

Romatoid Artrit (İltihaplı Romatizma) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Yumurtalık (Over) Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Menenjit Nedir? Belirtileri Nelerdir? Menenjit Aşısı

Siroz Nedir, Siroz Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Çocuklarda Dijital Bağımlılık Nasıl Oluşur ?

Sepsis (Kan Zehirlenmesi) Nedir? Sepsis Belirtileri ve Tedavisi

Sağlık Raporu Nedir ? Sağlık Raporu Neden Alınır ?

SMA Hastalığı Nedir? Neden Olur? Belirtileri ve Tedavisi

Meyve Suyu Çocuklar İçin Zararlı Mıdır?

Hamilelik Reflüsü Nedir? Hamilelik Reflüsü Belirtileri Nelerdir?

Çocuklarda Ateş Neden Olur? Evde Ateş Nasıl Düşürülür?

Kronik Yorgunluk Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyon Nedir? Yüksek Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

Anemi (Kansızlık) Nedir? Kansızlık Belirtileri Nelerdir?

Kulak Çınlaması (Tinnitus) Neden Olur? Nasıl Geçer?

Gebelikte Şeker Yüklemesi Nedir? Ne Zaman ve Nasıl Yapılır?

Gebelikte Ayrıntılı Ultrason Şart Mı? Kaçıncı Haftada Yapılır?

Burun Akıntısı Nasıl Geçer? Burun Akıntısı Covid Belirtisi Mi?

Omicron Varyantı Nedir? Omicron Belirtileri Nelerdir?

İnfluenza (Grip) Nedir? İnfluenza Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Gastrit Nedir? Gastrit Belirtileri Nelerdir?

Kolon ve Rektum Kanseri Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Panik Atak Nedir? Panik Atak Belirtileri Nelerdir?

Larenjit (Gırtlak İltihabı) Nedir? Larenjit Belirtileri ve Tedavisi

Gül Hastalığı (Rozasea) Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Kurdeşen (Ürtiker) Nedir? Neden Olur? Kurdeşene Ne İyi Gelir?

Perinatoloji ve Yüksek Riskli Gebelikler

Soğuk Algınlığı Belirtileri Nelerdir? Soğuk Algınlığına Ne İyi Gelir?

Behçet Hastalığı Nedir? Behçet Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Gebelikte Tarama Testleri Nelerdir? Ne Zaman Yapılır?

Geniz Akıntısı Nedir? Neden Olur? Nasıl Geçer?

Lazer Epilasyon Nedir? Nasıl Yapılır? Hangi Bölgelere Yapılır?

Hıçkırık Neden Olur? Hıçkırık Nasıl Geçer?

Çocuklarda İşitme Kaybı Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Halluks Valgus Nedir? Halluks Valgus Ameliyatı

Halluks Rigidus (Sert Ayak Başparmağı) Nedir?

Entübe Nedir? Entübasyon Nasıl Yapılır?

Propolis Nedir? Nasıl Kullanılır? Propolis Faydaları Nelerdir?

Myastenia Gravis Nedir? Myastenia Gravis Belirtileri ve Tedavisi

Nöropatik Ağrı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nöropatik Ağrı Tedavisi

Chia Tohumu Nedir? Chia Tohumu Faydaları Nelerdir?

Saç Dökülmesi Neden Olur? Saç Dökülmesi Nasıl Önlenir?

Ataksi Nedir? Ataksi Belirtileri, Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Nefes Darlığı Neden Olur? Nefes Darlığına Ne İyi Gelir?

Kalp Pili Nedir? Kalp Pili Nasıl Takılır?

Endometriozis (Çikolata Kisti) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Gıdı Estetiği Nedir? Nasıl Yapılır? Ameliyatsız Gıdı Estetiği

Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri Nedir? Belirtileri, Tedavi Yöntemleri

PCR Testi Nedir? Nasıl Yapılır? PCR Sonucu Ne Zaman Çıkar?

Bruksizm (Diş Sıkma) Nedir? Bruksizm Belirtileri ve Tedavisi

Beyin Ölümü Nedir? Beyin Ölümü Hangi Durumlarda Görülür?

Organ Bağışı Nedir? Organ Bağışı Nasıl Yapılır?

Bel Soğukluğu (Gonore) Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Ödem Nedir? Neden Olur? Ödem Nasıl Atılır?

Velashape Nedir? Velashape ile Bölgesel Zayıflama

Narsistik Kişilik Bozukluğu Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Delta Virüsü Belirtileri Nelerdir? Delta Plus Varyantı Nedir?

Yeme Bozukluğu Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Folik Asit Nedir? Folik Asit Ne İşe Yarar? Folik Asit Eksikliği

Egzama Nedir? Egzama Neden Olur? Egzama Tedavisi

Doğum Lekesi Nedir? Neden Olur? Doğum Lekesi Nasıl Geçer?

İshal Neden Olur? İshale Ne İyi Gelir? İshal Nasıl Geçer?

Kıl Dönmesi Nedir? Belirtileri Nelerdir? Kıl Dönmesi Ameliyatı

İnme (Felç) Nedir? İnme Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Genital Siğil Nedir? Belirtileri Nelerdir? Genital Siğil Tedavisi

Perianal Fistül ve Anal Apse Nedir? Belirtileri, Tedavi Yöntemleri

İşitme Kaybı Nedir? İşitme Kaybı Dereceleri ve Tedavisi

Kabakulak Nedir? Kabakulak Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Ferritin Nedir? Ferritin Düşüklüğü ve Ferritin Yüksekliği

Ayak Mantarı Nedir? Nasıl Geçer? Ayak Mantarına Ne İyi Gelir?

Polikistik Over Nedir? Polikistik Over Belirtileri ve Tedavisi

Mide Kanaması Nedir? Mide Kanaması Belirtileri Nelerdir?

İdrar Yolu Enfeksiyonu Nedir? İdrar Yolu Enfeksiyonu Belirtileri

Lipödem Nedir? Belirtileri Nelerdir? Lipödem Tedavisi

Kol Germe Estetiği (Brakioplasti) Nedir? Kol Germe Ameliyatı

Meme Estetiği (Meme Büyütme, Meme Küçültme ve Dikleştirme)

Doğum Kontrol Hapı Nedir? Ne İşe Yarar? Nasıl Kullanılır?

Adet Gecikmesi Nedir? Adet Gecikmesi Neden Olur?

Sünnet Nedir? Sünnet Neden ve Nasıl Yapılır?

Sezaryen Doğum Nedir? Normal Doğum ve Sezeryan Doğum

Böbrek Nedir? İşlevi Nedir? Böbrek Sağlığını Korumanın Yolları

Spiral Nedir? Spiral Ne Zaman ve Nasıl Takılır?

Covid-19 Kalp Hastalarını Nasıl Etkiler?

Anne Sütü ve Emzirmenin Faydaları

Mide Balonu Nedir? Mide Balonu ile Ne Kadar Zayıflanır?

Sinir Sıkışması Nedir? Sinir Sıkışması Belirtileri Nelerdir?

Sedef Hastalığı Nedir? Sedef Hastalığı Belirtileri ve Tedavisi

Pap Smear Testi Nedir? Nasıl Yapılır?

Miyom Nedir? Miyom Belirtileri Nelerdir? Miyom Ameliyatı

Aşırı Terleme (Hiperhidroz) Nedir? Aşırı Terleme Neden Olur?

Tükenmişlik Sendromu Nedir? Evreleri, Belirtileri ve Tedavisi

Haşimato Hastalığı Nedir? Haşimato Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Göz Kapağı Estetiği Nedir? Göz Kapağı Estetiği Ameliyatı

Kepçe Kulak Nedir? Kepçe Kulak Ameliyatı

Zona Nedir? Zona Belirtileri Nelerdir? Zona Neden Olur?

Kabızlık Nedir? Kabızlığa Ne İyi Gelir? Kabızlık Nasıl Geçer?

Huzursuz Bacak Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Gıda Zehirlenmesi Nedir? Gıda Zehirlenmesi Belirtileri Nelerdir?

Endoskopi Nedir? Endoskopi Nasıl Yapılır? Endoskopi Sonrası

Akdeniz Anemisi Nedir? Akdeniz Anemisi Belirtileri ve Tedavisi

Kolonoskopi Nedir? Kolonoskopi Nasıl Yapılır?

Baş Ağrısı Neden Olur? Baş Ağrısı Nasıl Geçer?

Bipolar Bozukluk Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Hemoroid (Basur) Nedir? Lazerle Hemoroid Tedavisi

Migren Nedir? Migren Belirtileri Nelerdir? Migrene Ne İyi Gelir?

Kesi Yeri Fıtığı Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Göbek Fıtığı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Göbek Fıtığı Ameliyatı

Mide Fıtığı Nedir? Mide Fıtığı Belirtileri ve Tedavisi

Alerji Testleri Nelerdir? Alerji Testleri Ne İşe Yarar?

D Vitamini Eksikliği: Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Ses Teli Bozuklukları Nelerdir? Nodül ve Polipler

Kulak Hastalıkları Nelerdir? Nedenleri ve Belirtileri

Sırt Ağrısı Neden Olur? Sırt Ağrısı Nasıl Geçer?

Bel Kayması Nedir? Bel Kayması Belirtileri ve Tedavisi

Burun Tıkanıklığı Neden Olur? Burun Tıkanıklığına Ne İyi Gelir?

Omurilik Tümörü Belirtileri Nelerdir? Omurilik Tümörü Ameliyatı

Kemik Kanseri (Tümörü) Nedir? Kemik Kanseri Belirtileri

Faranjit Nedir? Faranjit Belirtileri ve Tedavisi

Koronavirüs (COVID-19) Belirtileri Nelerdir? Çocuklarda COVID-19

Kas ve İskelet Sistemi Hastalıkları

İnsülin Direnci Nedir? İnsülin Direnci Belirtileri ve Tedavisi

Alzheimer Nedir? Alzheimer Belirtileri ve Tedavisi

Kalp Hastaları Nasıl Beslenmelidir? Kalp Ameliyatı Sonrası Beslenme

Ablasyon Nedir? Ablasyon Tedavisi ve Sonrası

Meme Kanseri Nasıl Anlaşılır? Meme Kanseri Belirtileri ve Tedavisi

Karpal Tünel Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Endoskopik Hipofiz Cerrahisi Nedir? Endoskopik Hipofiz Ameliyatı

Omuz Artroskopisi Nedir? Omuz Artroskopisi Sonrası İyileşme

Morbid Obezite Nedir? Kimlere Morbid Obez Denir?

COVID-19 Dönemi ve Sonrasında Beslenmenin Önemi

Artroskopi Nedir? Diz Artroskopisi Nasıl Yapılır?

Mesane Kanseri (Tümörü) Nedir? Mesane Kanseri Belirtileri

Tırnak Batması (Batık Tırnak) Nedir? Nedenleri ve Tedavisi

Mide Botoksu Nedir? Nasıl Yapılır ve Kimlere Uygulanır?

Ayak ve Ayak Bileği Cerrahisi Nedir?

Donuk Omuz Nedir? Donuk Omuz Belirtileri ve Tedavisi

Hilterapi Nedir? Yüksek Yoğunluklu Lazer Tedavisi

ESWL Nedir? ESWL Taş Kırma Tedavisi

Aralıklı Oruç Nedir? Aralıklı Oruç Diyeti (IF Diyeti) Nasıl Yapılır?

Tendon Nedir? Tendon Yaralanmaları ve Tedavi Yöntemleri

Epilepsi Nedir? Epilepsi Belirtileri Nelerdir? Epilepsi Tedavisi

Sporcu Sağlığı ve Sporcu Yaralanmaları Nedir?

Ülser Nedir? Ülser Belirtileri Nelerdir? Ülser Tedavisi ve Ülser Diyeti

Fransız Askısı Nedir? Nasıl Uygulanır? İşlemin Avantajları Nelerdir?

Masseter Botoksu (Çene Botoksu) Nedir? Neden ve Nasıl Yapılır?

Varikosel Nedir? Varikosel Belirtileri Nelerdir? Varikosel Ameliyatı

Göz Altı Işık Dolgusu Nedir? Göz Altı Işık Dolgusu Öncesi Sonrası

Jawline (Çene) Dolgu Nedir? Nasıl Yapılır? Faydaları Nelerdir?

Kalça Estetiği Nedir? Neden, Nasıl ve Kimlere Uygulanır?

Gençlik Aşısı Nedir? Neden ve Nasıl Uygulanır? Faydası Nedir?

Dudak Dolgusu Nedir? Neden Uygulanır? Dudak Dolgusu Sonrası

Ozon Tedavisi Nedir? Ozon Tedavisi Faydaları Nelerdir?

Lipomatik Nedir? Lipomatik ile Liposuction (Yağ Aldırma)

Trigliserid Nedir? Trigliserid Yüksekliği Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Jinekomasti Nedir? Jinekomasti Belirtileri Nelerdir?

Karın Germe Ameliyatı Nedir? Neden ve Nasıl Yapılır?

Hollywood Yanağı (Bişektomi) Nedir? Neden ve Nasıl Yapılır?

Tenisçi Dirseği Nedir? Belirtileri, Egzersizleri ve Tedavisi

Topuk Dİkeni Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

ESWT (Şok Dalga Tedavisi) Nedir? Nasıl, Kimler İçin Yapılır?

Kinezyo Bant Nedir? Ne İşe Yarar?

Kardiyak Rehabilitasyon Nedir? Nasıl Uygulanır? Yararı Nedir?

Pediatrik Rehabilitasyon Nedir? Pediatrik Tedavi ve Uygulamaları

Ortopedik Rehabilitasyon Nedir? Neden ve Nasıl Uygulanır?

Nörolojik Rehabilitasyon ve Uygulamaları

Demans Nedir? Demans Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Manuel Tedavi Nedir? Nasıl, Kimler İçin Yapılır?

PRP Saç Nedir? Nasıl Uygulanır? Faydaları Nelerdir?

Tetik Parmak Hastalığı Nedir? Nedeni, Belirtileri, Tedavisi

Rotator Cuff Kasları Nedir? Rotator Kuf Sendromu Nedir?

Kalp Hastalıkları ve Korunma Yolları Nelerdir?

Check Up Nedir? Ne Zaman, Nasıl Yapılır?

Anjiyo Nedir? Nasıl, Hangi Durumlarda Yapılmalıdır?

Kuru İğne Tedavisi Nedir? Nasıl Uygulanır? Kimler için Uygundur?

Lenfödem Nedir? Tedavisi, Belirtileri Nelerdir?

Safra Kesesi Nedir? Safra Kesesi Taşı Belirtileri Nelerdir?

Kolesterol Nedir? Kolesterol Belirtileri, Kolesterol Tedavisi

COVID-19 Antijen Testi Nedir? Neden Yapılır?

Bademcik Nedir? Ne İşe Yarar? Bademcik Ameliyatı

Badem Göz Ameliyatı Nedir? Nasıl Yapılır?

Antikor Testi Nedir? Kimlere Yapılır? Antikor Testi ve COVID-19

Alerjik Rinit Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemi

Uyku Apnesi Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve Tanı Yöntemleri

Kadınlarda İdrar Kaçırma Nedir?

Reflü Nedir? Belirtileri ve Tanı Yöntemleri Nelerdir?

Kısırlık (İnfertilite) Nedir? Belirtileri, Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Tiroit Nedir? Tiroit Belirtileri, Tanısı, Tiroit Hastalıkları ve Tedavisi

Diz Protezi Nedir? Diz Protezi Çeşitleri ve Ameliyatı

Depresyon Nedir? Çeşitleri, Belirtileri, Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kalça Protezi Nedir? Kalça Protez Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Boyun Fıtığı Nedir? Belirtileri, Nedenleri, Tanı ve Tedavisi Nelerdir?

Geniz Eti Nedir? Neden Büyür? Geniz Eti Ameliyatı

Hemoroid Nedir? Nedenleri, Belirtileri, Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Böbrek Taşı Nedir? Belirtileri, Nedenleri, Tanı ve Tedavisi

Boyun Düzleşmesi Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi

Beyin Tümörü Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

OMÜ - Hastanesi

OMÜ - Hastanesi

Parkinson: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Hastanesi

Ana Sayfa > Arşiv > Haberler > Parkinson Hastalığı Hangi Belirtilerle Sinyal Veriyor? Hızlı Erişim Genel Bilgiler Misyon ve Vizyon Tarihçe Organizasyon Şeması Uzman ve Akademik Kadromuz Başhekimlik Üniversite Hastanesi Başmüdürlüğü Hastane Müdürlüğü Hemşirelik Hizmetleri Müdürlüğü Arşiv Hizmetleri Birimi Atık Yönetimi Birimi Basın ve Halkla İlişkiler Birimi Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği Beslenme ve Diyet Hizmetleri Birimi Biyomedikal Birimi Çalışan Hakları ve Güvenliği Birimi Çamaşırhane Birimi Çevre Düzenleme ve Otopark Birimi Din Hizmetleri Birimi Eczane Birimi Eğitim Birimi Evde Sağlık Hizmetleri Birimi Evrak Dağıtım / Gelen Giden Evrak Birimi Fatura Birimi Fatura Ön İnceleme Birimi Gece İdari Amirliği Güvenlik ve Destek Hizmetleri Birimi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetmeliği Hasta Hakları Birimi Hastane Logomuz Hasta Hizmetleri Birimi Hasta Karşılama ve Yönlendirme Birimi İletişim Santral Hizmetleri Birimi İstatistik Birimi İş Sağlığı ve Güvenliği Birimi Kalite Yönetim Birimi Kantin Birimi Mesai Dışı Özel Muayene Birimi Mutemetlik Birimi Personel İşleri Birimi Sivil Savunma Birimi Süpervizörler Sürveyans Birimi Taşınır / Taşınmaz Kayıt Kontrol Birimi Teknik ve Destek Hizmetler Birimi Temizlik Hizmetleri Birimi Terzihane Hizmetleri Birimi Teşhisle İlgili Gruplar (TİG) Birimi Tıbbi Malzeme ve Medikal Depo Birimi Ulaşım Hizmetleri Birimi Vezne Birimi Web Sitesi Tasarımı ve Geliştirme Birimi Yazı İşleri Birimi Bilgi İşlem Birimi Satın Alma Birimi Renkli Kodlar Birimi Rapor Birimi Kalite Yönetim Birimi Hedeflerimiz Kalite Yolculuğumuz Kalite Politikamız Kalite Güvencesi Organizasyon Şeması Komiteler ve Ekipler Dokümanlar ISO Randevu Sistemi Anlaşmalı Kurumlar Ziyaretçi ve Refakatçi Kuralları Hasta Memnuniyet Anketi Hasta Hakları Bu Test Nerede Yapılıyor? Kamu Satış Tarifesi Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) Diğer Mevzuatlar İş Kazası Bildirim Süreci İş Akış Şeması Çalışan Hakları ve Güvenliği Kamu Hastanelerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulama Rehberi Doctors Sağlık Turizmi Koordinasyon Birimi Uluslararası Sağlık Turizmi Birimi Doktora Sor Son Haberler Parkinson Hastalığı Hangi Belirtilerle Sinyal Veriyor?

Çanakkale Onsekezi Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Çam 11 Nisan Dünya Parkinson Günü kapsamında Parkinson hastalığı hakkında merak edilen konulara değinerek sorduğumuz soruları cevaplandırdı.

Parkinson Hastalığı Nedir ?

Parkinson Hastalığı (PH), Alzheimer hastalığından sonra görülen ikinci en yaygın nörodejeneratif hastalıktır. Esansiyel tremordan sonra görülen en sık hareket bozukluğudur. 65 yaş üzeri nüfus da %1 sıklıkta görülmektedir. 85 yaştan itibaren %4’e ulaşmaktadır. Hastalık çok etmenli olup kalıtım, çevresel etkenler ve gen-çevre etkileşimi düşünülmektedir. İlk kez 1817 yılında İngiliz hekim James Parkinson tarafından titrek felç olarak tanımlanmıştır. İstirahat tremor, bradikinezi, rijidite ve postural bozukluklar gibi ana bulgular yanında anksiyete, depresyon gibi psikiyatrik semptomlar ortaya çıkar. Hipotansiyon, kabızlık gibi otonomik bulgular gelişebilir. İlerleyen dönemlerde bilişsel yıkım gelişebilir.

Parkinson Hastalığının Belirtileri Nelerdir?

Eskiden motor sistem hastalığı olarak tanımlanmaktayken son zamanlarda nöropsikiyatrik ve non motor belirtileri de kapsayan karmaşık bir hastalık olarak düşünülmektedir. Sinsi bir şeklide başlar ve yıllar içerisinde giderek ilerler. Her hastada semptom ve bulgu kombinasyonları farklılık gösterir. Semptomlar tek taraflı başlar. Substansiya nigra’daki dopaminerjik nöronların %60-70’nin kaybı sonucu ortaya çıkar. Bu kayıp bulgulardan 4-6 yıl öncedir. Bu dönemde ağrı, koku duyusunda bozulma, konstipasyon, REM uyku davranış bozukluğu ve duygu durum davranış bozuklukları görülebilir. Bu dönemde hastalar daha çok ortopedi, üroloji, romatoloji ve psikiyatri uzmanlarına gitmektedirler.

Motor olmayan belirtiler hastalığın şiddeti, hastanın yaşı ve kullanılan anti Parkinson ilaçlarla ilişkili olabileceği gibi motor semptomlar ortaya çıkmadan da görülebilir. Çoğu, hastalığın şiddeti arttıkça ve yaş ilerledikçe görülmektedir. Parkinson hastalarında ortalama yaşam süresinin artması da bu bulguların tanı ve tedavi de ki önemini arttırmaktadır.

Motor olmayan devreyi takiben gelişen ilk motor semptom istirahat tremoru (titreme) veya bradikinezi’dir (hareketlerde yavaşlama). Daha sonra rijidite (katılık) ve postural instabilite gelişir. Geç dönemlerde yürüme bozukluğu, kilitlenmeler ve düşmeler görülür.

Hareketle İlgili ( motor ) Belirtileri Nelerdir?

Bradikinezi hareketi başlatma, yürütme, bir hareketten diğerine geçme, aynı anda iki hareketi yapma becerisinde bozulmayı ifade eder. Düğme ilikleme, ayakkabı bağlama, çatal-bıçak kullanma gibi ince beceri gerektiren basit günlük işleri yapma sırasında zorluktan yakınırlar.

Hipo kinezi hareket becerilerinde azalma olarak tanımlanır. Göz kırpma sayısında azalma, yüz ifadesini sağlayan mimik kaybı (maske yüz), yutkunmada azalmaya bağlı salya artışı, yazının küçülmesi, monoton ve kısık sesli konuşma, sandalyeden kalkma, yatakta dönmede güçlük, ayak sürüyerek yürüme, yürüyüş sırasında kol sallamanın azalması olarak özetlenebilir. Yürüme bozukluğu hastalığın evresine göre gelişir. Başlangıçta kısa adımlarla yürüme olur. Yürümeye eşlik eden kol hareketlerinde azalma görülür. İleri evlerde tamamen hak etsizlik durumuna yol açan donmalar görülebilir.

Tremor (titreme) kolaylıkla saptanabilir. %69 başlangıçta, %75 hastalık seyri boyunca görülmektedir. Genellikle bir elde başlar ve istirahatta belirgindir. Hareketle ve uyurken kaybolur. Yürüme, mental aktivite ve ya stresli durumlarda artar. Dudak, çene, dil ve bacaklarda da ortaya çıkabilir.

Rijidite (katılık) agonist ve antagonist kasların eş zamanlı kasılması sonucu ortaya çıkan tonus artışıdır. Başlangıçta hastalar tarafından fark edilmemesine karşın ağrılı omuz en sık karşılaşılan başlangıç bulgularındandır. El ayak bileklerinde de saptanabilir. Sırt kaslarında öne doğru postür gelişimi görülür. Hastalar yürüme ile kötüleşir ve oturarak rahatlarlar. Eklemlerdeki deformiteler yanlışlıkla romatizmal hastalık tanısına yol açabilir.

İleri dönemlerde postural instabilite ( Refleks Kaybı ) adı verilen dengede duramama durumu ortaya çıkar. Sandalyeden kalkmada ve yürürken dönüşlerde zorluk ortaya çıkar. Düşmeler gelişir. Giderek hasta yatağa bağımlı hale gelebilir.

Zihinsel ve Ruhsal Bozuklukları Nelerdir?

Son yıllarda Parkinson hastalığına bağlı bilişsel bozukluklar daha çok anlaşılmaya başlanmıştır. Erken evrelerde bile çeşitli oranlarda saptanabilir.%24-31 arasında görülmektedir. Sinsi başlangıçlı ve yavaş ilerleyicidir. Belirgin yürütücü işlev bozukluğuyla beraber dikkatte ve görsel mekansal işlevlerde bozulma, orta derecede bozulmuş bellek, apati ve dopaminerjik ilaçlara bağlı psikoz şeklindedir. Bellek kaybında genellikle geri çağırma korunmuştur. İpuçlarından sıklıkla yararlanırlar ve tanıma performansları daha iyidir. Hastalar sıklıkla konsantrasyon güçlüklerinden, en son olayların kötü bir şekilde hatırlanmasından, normal iletişimi korumakta zorluktan, düşüncenin yavaşlamasından ve doğru kelimelerin bulunmasında güçlükten bahsederler. Verilen görevleri yapmak için uzun zaman harcarlar. Karar vermede, işlere başlamada, ailevi ve sosyal aktivitelere katılmakta güçlük çekerler. İleri evrelerde bilişsel belirtiler iyice belirgin hale gelir. Konuşma hiç anlaşılmaz olabilir. Sık olarak davranışsal problemler ve kişilik değişiklikleri görülür.

Parkinson Hastalığının Tedavisi Mümkün mü?

Hastalığın kesin tedavisi bulunmamaktadır. Dopamin üreten hücrelerdeki kayıp nedeniyle gelişen dopamine kaybını yerine koyma tedavisi başlangıç döneminde faydalı olmaktadır. İlerleyen dönemlerde uygun hastalarda cerrahi tedavi düşünülebilir.

"
Parkinson Tedavisi - Özel Moodist Hastanesi

Parkinson Tedavisi - Özel Moodist Hastanesi

Parkinson Tedavisi

Parkinson hastalığı, ilerleyici bir nörolojik hastalıktır ve bu hastalığa dair ilk belirtiler genellikle hareket problemleri olarak ortaya çıkar. Akıcı ve koordine şekilde yapılan vücut hareketlerinin planlanması, beyinde dopamin adı verilen bir nörotransmitter vasıtası ile gerçekleştirilir. Dopaminin temel üretim yeri ise beyinde “substantia nigra” (karanlık madde) olarak tanımlanan bölgededir. Parkinson hakkında ve parkinson tedavisi hakkında hekimlerimizin ayrıntılı bilgilendirmelerine aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Parkinson hastalığında bu bölgede yer alan hücrelerde bir kayıp söz konusudur. Bu durumun oluşmaya başlaması ile kişinin dopamin seviyelerinde bir azalma meydana gelir ve kayıp oranının %60-80’e ulaşması halinde kişide parkinson hastalığı belirtileri ortaya çıkmaya başlar.

0.1 Parkinson Nedir? 0.2 Parkinson Evreleri Nelerdir? 0.3 Parkinson Neden Kaynaklanır? 0.4 Parkinson Belirtileri Nelerdir? 1.1 Parkinson Tanısı Nasıl Konulur? 1.2 Parkinson Hastalığı Tedavi Edilmezse Ne Olur? 1.3 Parkinson ile Başa Çıkmak İçin Ne Yapılabilir? 1.4 Parkinson Olan Yakınıma Nasıl Yardımcı Olabilirim? 1.5 Randevu Talep Edin Parkinson Nedir?

Parkinson, nörodejeneratif bir rahatsızlık olup yaşın ilerlemesi ile birlikte hareketlerde yavaşlama (bradikinezi) ve bu duruma eşlik eden istirahat anındaki titreme (tremor) veya kas katılığı (rijidite) ile karakterize bir hastalıktır. Hastalığın seyri sırasında kişiden kişiye farklılık göstermek ile birlikte belirtilerin arasına koku kaybı, uyku bozuklukları, duygudurum bozukluğu, üretilen tükürük miktarında artış, kabızlık ve uyku sırasında oluşan periyodik hareket bozukluğu da eklenebilir.

Parkinson hastalığının toplumun 60 yaş üzerindeki bireylerin %1’ini etkilediği tahmin edilir. Hastalık temel olarak beyindeki substantia nigra bölgesindeki dopaminerjik nöronların kaybı ve bu bölgede Lewy cisimciği adı verilen maddenin varlığı ile ilişkilidir. Vakaların çoğunda altta yatan bir neden tespit edilemez. Parkinson olgularının yaklaşık %10’unda genetik nedenler söz konusu olabilir ve bu duruma genellikle genç hasta grubunda rastlanılır.

Parkinson, yavaş başlangıçlı ancak ilerleyici bir hastalıktır. Hastalarda ortaya çıkan ilk belirti genellikle titremedir ve bu şikayete zaman içerisinde bradikinezi ve rijidite de eşlik eder. Kişinin vücut pozisyonunu korumada zorlanması hastalığın geç evrelerinde ortaya çıkar ve kişinin yaşam kalitesini oldukça olumsuz şekilde etkiler. Bazı hastalarda çeşitli vücut fonksiyonları ile ilgili otonomik belirtiler motor (hareket ile ilişkili) bozuklardan önce ortaya çıkabilir.

Parkinson hastalığında tanı çoğu hastada kişinin tıbbi öyküsü ve klinik belirtileri doğrultusunda konulur. SPECT (tek foton ışınımı yapan bilgisayarlı tomografi) taramaları diğer çeşitli nörolojik hastalıklardan şüphelenilen hastalarda bu tanıların dışlanması amacıyla kullanılabilir.

Parkinson Evreleri Nelerdir?

Progresif (ilerleme eğilimindeki) diğer rahatsızlıklarda olduğu gibi Parkinson hastalığının seyri de kendi içerisinde bir takım evrelere ayrılarak incelenir. Hastalığın her evresi kişide hastalığın ciddiyeti ve ortaya çıkardığı şikayetler ile birbirinden ayrılır. Parkinson evrelemesinde en sık kullanılan sistemlerden biri “Hoehn ve Yahr” evreleme sistemidir. Bu sistem temel olarak hastalarda ortaya çıkan motor belirtiler üzerine odaklanır ve toplam 5 evreden oluşur. Bazı hastalarda bu evreler arasındaki geçişler düzenli bir şekilde meydana gelirken bazı hastalarda ise Parkinson hastalığı çeşitli evreleri atlayarak daha hızlı bir ilerleme gösterebilir.

Evre 1 Parkinson Hastalığı
Parkinson hastalığının ilk evresinde ortaya çıkan belirtiler genellikle vücudun bir yarısında etkilidir. Başlangıç aşamasının belirtileri genellikle orta düzeydedir. Bazı hastalarda ise bu evrede herhangi bir belirti olmayabilir. Evre 1 Parkinson hastalığında ortaya çıkan temel motor belirti başta ekstremiteler olmak üzere vücudun çeşitli bölgelerinde tremor (titreme) meydana gelmesidir. Titreme dışında hastanın aile yakınları ve arkadaşları tarafından kişinin postürünün (vücut pozisyonunun) bozulduğu ve yüz mimiklerinin kaybolarak maske yüz görünümünün oluştuğu tespit edilebilir. Evre 2 Parkinson Hastalığı
Parkinson hastalığının ikinci evresinde hareket ile ilgili belirtiler vücudun iki tarafını da etkilemeye başlar. Bu evrede hastalar yürüme ve ayakta durma sırasında dengenin korunması ile ilgili problemler yaşayabilir. Daha önceki zamanlarda kişisel temizlik, giyinme ve banyo yapma gibi basit fiziksel aktiviteleri yerine getirebilen hastalar, Parkinson hastalığının ikinci evresinde bu aktiviteleri gerçekleştirmede zorlanmaya başlayabilir ancak bu durum çoğu hasta için geçerli değildir. Parkinson hastalığının bu evresindeki çoğu hasta hastalıktan sınırlı şekilde etkilenerek yaşamını normal şekilde sürdürebilir. Evre 2 Parkinson hastalığı genellikle ilaç tedavisinin de başlandığı hastalık dönemidir. Hastalığın ortaya çıkmasındaki temel patolojinin dopamin ile ilişkili olması nedeniyle hekimler tarafından ilk önce parkinson tedavisinde dopamin agonisti olarak sınıflandırılan ilaçlara başvurulabilir. Dopamin agonisti ilaçlar bu maddenin reseptörünü aktive ederek etki gösterir. Evre 3 Parkinson Hastalığı
Evre 3 Parkinson hastalığı orta düzeyde hastalık olarak değerlendirilebilir. Hastalığın bu evresinde kişiler yürüme, ayakta durma ve diğer fiziksel hareketler ile ilgili belirgin zorluk yaşarlar. Bu belirtiler kişinin günlük yaşamını olumsuz yönde etkiler ve düşmeye karşı yatkınlığın oluşması fiziksel hareketlerde hastaların daha da zorlanmasına yol açar. Bu şikayetlere rağmen Evre 3 Parkinson hastaları yaşamlarını bağımsız olarak ya da dışarıdan çok az destekle sürdürebilirler. Evre 4 Parkinson Hastalığı
Evre 4 Parkinson hastalığı, bu rahatsızlığın ileri evresi olarak tanımlanır. Bu evredeki hastalar onları güçten düşürücü ağır belirtiler yaşayabilirler. Kas sertliği ve hareketlerin yavaşlaması gibi motor belirtiler oldukça belirgin hale gelir ve kişiler bu belirtilerin üstesinden gelmede zorluk yaşarlar. Parkinson hastalığının dördüncü evresindeki kişiler genellikle tek başlarına yaşamlarını sürdüremezler ve yürüme, ayakta durma veya diğer çeşitli hareketlerini dışarıdan destek alarak gerçekleştirirler. Evre 5 Parkinson Hastalığı
Parkinson hastalığının son evresi olan beşinci evre rahatsızlığın en ağır evresidir. Bu evredeki hastalar destek almadan herhangi bir fiziksel aktivite gerçekleştiremezler. Bu duruma bağlı olarak evre 5 Parkinson hastaları yaşamlarını bir bakım uzmanı ile veya birebir bakımlarının yapılabileceği özel merkezlerde sürdürürler.Yaşam kalitesi hastalığın bu evresinde hızlı bir şekilde olumsuz yönde etkilenir. Motor belirtilere ek olarak hastalarda konuşma ve hafıza ile ilgili problemler de kendisini gösterir. İnkontinans (idrar ve gaita tutamama) bu evredeki hastalarda sıklıkla meydana gelir ve tekrarlayan enfeksiyon hastalıkları nedeniyle kişilerde hastanede tedavi ihtiyacı ortaya çıkabilir. Bu aşamadaki hastalar, uygulanan tedavilerden daha düşük düzeyde fayda görürler. Parkinson Neden Kaynaklanır?

Parkinson hastalığının asıl nedeni hala gizemini korumaktadır. Hastalığın ortaya çıkışında genetik yatkınlık ve çevresel faktörler etkili olabilir. Dopamin seviyesi düşüklüğü Parkinson hastalığı ile ilişkili temel patolojidir. Lewy cisimciği adı verilen anormal protein yapılarının Parkinson hastalığı olan bireylerin beyin yapılarında birikme eğiliminde olduğu tespit edilmiştir.

Parkinson hastalığında beynin bazı bölgelerindeki sinir hücreleri kademeli olarak hasar görür veya yaşamını yitirirler. Hastalığın belirtilerinin ortaya çıkmasında sinir hücreleri arasındaki iletişimden sorumlu nörotransmitter maddelerden biri olan dopamin üretiminin azalması etkili olabilir. Dopamin seviyelerindeki azalma ile beyin aktiviteleri anormalleşir ve Parkinson hastalığı ile ilişkili hareket bozukluğu şikayetlerinin ortaya çıkmasına neden olur.

Her ne kadar bu hastalığın altında yatan temel neden ortaya konulamamış olsa da çeşitli durumlar bu hastalığa karşı yatkınlığın artması ile ilişkili olabilir:

Genetik yatkınlık Çevresel tetikleyicilere maruziyet Erkek cinsiyet İleri yaş Kafa travması öyküsü Parkinson Belirtileri Nelerdir?

Parkinson hastalığının belirti ve bulguları kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir. Hastalığın erken evresinde olan kişilerde belirtiler fark edilemeyecek düzeyde olabilir. İlk olarak vücudun bir tarafını etkileyen belirtiler zaman içerisinde kötüleşerek vücudun her iki tarafını da etkileyebilir.

Bazı hastalarda çeşitli belirtiler motor problemlerin öncesinde ortaya çıkabilir. Anosmi olarak ifade edilen koku duyusunun kaybı, konstipasyon (kabızlık), el yazısının bozulması, ses ve konuşma ile ilgili değişiklikler ve öne doğru eğilmiş bir vücut postürü hastalığın ilk belirtisi olarak karşılaşılabilecek problemler arasında yer alırlar.

Parkinsonun temel motor problemleri toplam dört adettir:

İstirahat tremoru (dinlenme anında oluşan titreme) Hareketlerde yavaşlama Kol, bacak ve gövde kaslarında katılık Denge problemleri ve düşmeye yatkınlık oluşması

Parkinson hastalığında oluşan titreme genellikle kol veya ellerde başlar. Nadir olarak titremenin çene veya ayaklarda başladığı hastalar da mevcuttur. Titreme şikayeti stres ile kötüleşme eğilimindedir. Uyku ve hareket sırasında ise titreme şikayetinin kaybolduğu görülebilir. Bradikinezi olarak tanımlanan hareketlerin yavaşlaması beyinden vücuda iletilen sinyallerdeki anormallikler sonrası meydana gelir. Bradikinezi belirtisi önceden tahmin edilemez şekilde ortaya çıkar ve kısa süre içerisinde kişinin günlük aktivitelerini kısıtlayıcı etki gösterebilir.

Rijidite, Parkinson hastalığında kasların normal olarak gevşeme fonksiyonlarını yerine getirememesi sonucu oluşan katılığı ifade eden terimdir. Kaslarda katılık ve sertlik gelişmesi sonrasında hastalarda hareket kısıtlılığı meydana gelir. Zaman içerisinde hastalarda koordinasyon ve denge ile ilgili problemler de ortaya çıkabilir. Bu problemler dışında hastaların kamburlaşmış bir postüre sahip olması ve kaslarında ağrılı krampların oluşması (distoni) gibi şikayetler de hastalık tablosuna eklenebilir.

Bu temel belirtiler dışında Parkinson hastalığı olan bireylerde diğer çeşitli belirtiler de oluşabilir:

Yüz mimiklerinin azalması Monotonik konuşma olarak ifade edilen tek tonda konuşma veya ses kısıklığı gibi sözel iletişim problemleri El yazısı ile ilgili bozulmalar Depresyon ve kaygı Yutkunma ve çiğneme problemleri veya salya akması Üriner sistem (idrar yolları) problemleri Bilişsel işlevlerde bozulma Halüsinasyon veya delüzyonlar Konstipasyon Seboreik dermatit ve kepek gibi cilt problemleri Koku kaybı Huzursuz bacak sendromu ve eşlik eden çeşitli problemler nedeniyle çıkan uyku bozuklukları Halsizlik, kilo kaybı, görme ile ilgili problemler Kan basıncı düşüklüğü (hipotansiyon) Parkinson Tedavisi Özel Moodist Hastanesi’nde Nasıl Yapılır?

Parkinson tedavisi kesin olmamakla birlikte, tedaviye iyi yanıt veren, semptomlarını önemli ölçüde kontrol edebildiğimiz ve yaşam kalitesini artırabildiğimiz bir hastalıktır.

Ancak hastalık yavaş seyirli olduğu için hastanın sürekli olarak hekim takibinde olması gerekir. Zamanla yaşam kalitesini düşüren bir hastalık olduğu için aile bireylerinin bilinçlenerek hastaya gerekli desteği vermeleri, tedavinin doğru uygulanmasını sağlamaları gerekir. Parkinson hastalığının belirtileri ortaya çıkar çıkmaz nöroloji uzmanına başvurmak parkinson tedavisi açısından da son derece önemlidir. Erken tedavi, hastalığın ilerleyişini yavaşlatırken hastanın hayat kalitesini de artırır. Bu hastalığın evrelerine göre uzman hekim tarafından pek çok farklı parkinson tedavisi yöntemi uygulanmaktadır.

Parkinson tedavisi öncelikle ilaç tedavisi olup, verilen ilaçlarla beyindeki dopamin maddesinin üretim açığı kapatılabilmektedir. Hastanın yaşı, hastalığın dönemi ve kullanılan ilaçların yan etkilerine göre tedavi planı hazırlanır. Erken dönemde dopamin tükenmeden verilen, dopamini daha uzun süre kullanmasını sağlayan, dopamin içeren veya dopamin alıcı bölgeleri tutacak ilaçlar kullanılır. Ayrıca hareket bozukluğu dışında depresyon, demans, uyku bozukluğu şikayetleri görüldüğünde de ek ilaçlar kullanılması gerekebilir. Hastalığın ilaçlarla düzeltilememesi durumunda cerrahi seçenekler değerlendirilir.

Parkinson hastalarının ilaç tedavilerine ek olarak uygulayacağı birtakım beden egzersizleri de ileri derecede yarar sağlayabilmektedir. Bunlar fizik tedavi uygulamaları ya da kişinin evde kendi başına uygulayabileceği egzersiz türleri olabilir. Egzersizlerin kişinin kendisini daha iyi hissetmesinin yanı sıra kas sertliği ve hareket yavaşlığı üzerinde olumlu etkileri olduğundan hastanın ihtiyaçları ve hareket kabiliyetleri doğrultusunda egzersiz yapması önerilmektedir. Fizyoterapi ve egzersiz sayesinde, yürüyüş, denge ve duruş düzelebilmektedir. Aynı zamanda hastalığın depresyon, durgunluk, yorgunluk ve kabızlık gibi başka psikolojik ve fizyolojik tepkileri de olumlu yönde etkilenir. Ayrıca hastanın özgüvenini yüksek tutmaya da yardımcıdır.

Parkinson Tanısı Nasıl Konulur?

Şu an için Parkinson hastalığının direkt olarak ortaya çıkaracak özel bir laboratuvar tetkiki ya da görüntüleme yöntemi mevcut değildir. Bu hastalığa tanısal yaklaşımın temelinde kişinin tıbbı öyküsü ile nörolojik ve fizik muayenesi sırasında Parkinson hastalığına dair belirtilerin varlığının araştırılması yer alır. Araştırmanın sonraki aşamalarında ise bu rahatsızlık ile benzer şikayetlere yol açabilecek durumların dışlanması adına manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ve bilgisayarlı tomografi (CT) gibi radyolojik tetkiklerden faydalanılabilir. Beyin kanaması, inme, hidrosefali, kitlesel lezyonlar ve Wilson hastalığı, görüntüleme yöntemleri vasıtası ile dışlanan hastalıklar arasında yer alır.

Pratik olarak Parkinson hastalığı tanısı için başvurulan yollardan biri de hastaya tedavide kullanılan levodopa verilerek belirtilerinin düzelmesini beklemektir. Yeterli dozda verilen ilaç sonrası şikayetlerde belirgin bir azalma meydana gelmesi Parkinson hastalığı tanısını destekleyici bir bulgu olarak kabul edilir.

Parkinson Hastalığı Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Parkinson hastalığının seyri sırasında meydana gelen komplikasyonlar hastaların yaşam kalitesini oldukça kötü şekilde etkileyebilir. Uygun parkinson tedavisi girişimleri ile hastalığın seyri ve beklenen yaşam süresinde bir iyileşme söz konusu olabilir.

Hastalığın nasıl bir seyir izleyeceği çeşitli belirtilerin varlığına göre tahmin edilebilir. Yürüme zorluğu ve vücut postürünü korumada zorlanan erkek hastalarda veya ileri yaş başlangıçlı tedaviye yanıtsız ve demansın görüldüğü hastalarda, Parkinson hastalığının seyri daha ağır şekilde ilerleyebilir. Sadece titreme şikayeti bulunan hastalarda ise Parkinson hastalığının hafif seyirli erken evreleri daha uzun süreli devam edebilir.

Genel olarak bu hastalık başlangıcından itibaren yaklaşık olarak 10 sene içerisinde kişilerde çeşitli yönlerden yetersizliklere ve kısıtlamalara neden olur. Parkinson hastalarında toplumun geneline göre mortalite (ölüm) riskinde 3 katlık bir artış söz konusudur.

Parkinson ile Başa Çıkmak İçin Ne Yapılabilir?

Parkinson günlük aktiviteleri olumsuz yönde etkileyen bir hastalıktır. Çeşitli basit fiziksel aktivite ve esneme egzersizleri sayesinde hastaların daha güvenli şekilde hareket etmeleri sağlanabilir. Yürümenin iyileştirilmesinde, dikkatli ve uygun hızda yürüme, zemin ile ilk olarak topuğun temas etmesi ve dik durmak adına düzenli olarak postürün kontrol edilmesi faydalı olabilen uygulamalar arasındadır. Yürüme sırasında eşya taşımama, uzanma ve eğilme gibi hareketlerden sakınma, dönerken U yaparak dönme ve evdeki hareket alanı üzerinde takılmaya neden olabilecek objelerin uzaklaştırılması, Parkinson hastalarının düşmeleri engellemek adına yapabileceği uygulamalar arasında sayılabilir. Bu uygulamalar dışında yoga egzersizleri, belirli bir kas grubunu hedef alarak o bölgenin güçlenmesi, esnekliğinin iyileştirilmesi ve hareket kabiliyetinin artırılmasında etkili olabilir.

Parkinson hastalığı tanısı alan hastalarda beslenme planlaması da günlük yaşamda önemli bir yere sahiptir. Parkinson tedavisi ya da ilerlemesi ile ilgili kesin bir sonuç sağlamasa da sağlıklı ve dengeli bir beslenme çeşitli açılardan kişilerde önemli katkılar sağlayabilir. Antioksidan içeriği zengin kuruyemiş ve kırmızı orman meyvesi veya yaban mersini gibi taneli ufak meyvelerin tüketimi, oksidatif stres kaynaklı, beyinde meydana gelen hasarlanmaya karşı koruyucu etki gösterebilir. Baklagiller ailesine adını veren bakla içerdiği levodopa nedeniyle Parkinson hastalarında katkı sağlayabilecek bir diğer besindir. Kalp ve beyin sağlığında vücudun normal fonksiyonlarına katkı sağlayan omega-3 yağ asitleri içeren besinler, Parkinson hastalarının beslenme planlanmasında yer alması önerilen gıdalar arasında yer alır.

Parkinson Olan Yakınıma Nasıl Yardımcı Olabilirim?

Yakınlarınızdan ya da çevrenizdeki önemsediğiniz kişilerden birinde Parkinson hastalığı ortaya çıkması halinde bu rahatsızlığın hastalar üzerindeki etkilerini gözlemleyebilirsiniz. Hareket kısıtlılığı, denge problemleri ve titreme gibi şikayetlerin hastaların günlük aktivitelerini nasıl engellediğini ve bu şikayetlerde zaman içerisinde oluşan ilerlemeyi fark edebilirsiniz. Bu durumlarda sevdiğiniz kişilere yardımcı olarak onların aktif kalmasına ve yaşam kalitelerinin desteklenmesine yardımcı olmak isteğiniz gayet doğaldır.

Parkinson hastalarına yardımcı olabilmek için hastalık hakkında bilgi sahibi olmak önemli bir aşamadır. Bilinçli hasta yakınları oluşan durumlar, ilerleyen süreç ve en uygun yardımın nasıl yapılabileceğine dair daha net fikirlere sahip olabilirler. Parkinson hastalığının bir hareket bozukluğu olması sebebiyle yakınlarınızın günlük olarak yerine getirmekte zorlandığı alışveriş, yemek yapma ve temizlik gibi konularda yardımınıza ihtiyacı olabilir ancak bazı hastalar bu günlük aktiviteler ile ilgili destek alma konusunda gururlu bir tavır takınabilir. Bu durumun üstesinden gelmek için yardım etme konusunda bu hastalıktan muzdarip yakınlarınızı utandırmadan onlara gönüllü olarak yardım etmek istediğinizi göstermek önemlidir.

Parkinson olan yakınlarınız ile iletişimde dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da onlara hasta olduğunu hatırlatmaktansa normal hissettirebilmenin yollarını aramaktır. Bu amaç doğrultusunda rahatsızlıklar dışında kitap ya da sinema filmleri gibi çeşitli konularda sohbet edebilirsiniz. Kronik (uzun seyirli) hastalıklar kişileri izolasyona ve yalnızlığa itebilir. Yakınınızın durumuna göre uygun imkanlara sahip mekanlar seçilerek evin dışına çıkmak moral verici bir etkinlik olabilir.

Parkinson hastalığı zaman içerisinde ilerleme gösteren bir rahatsızlıktır. Bu nedenle yakınınızdaki belirti ve şikayetlerin gidişatını gözlemleyerek kötüleşmeden şüphelenmeniz halinde uygun tıbbi müdahalenin yapılması için bilinçli ve sabırlı olmanız önemlidir.

Bu sayfadaki Parkinson Hastalığı ve Parkinson Tedavisi hakkındaki bilgiler Özel Moodist Hastanesi Medikal Ekibi tarafından hazırlanmıştır.

"
Parkinson Hastalığında Tedavi Başarısı | Prof. Dr. Serdar Dağ

Parkinson Hastalığında Tedavi Başarısı | Prof. Dr. Serdar Dağ

Parkinson Hastalığında Tedavi Başarısı

Parkinson ilerleyici ve tedavisi zor bir hastalıktır. Tedavi süreci ilerledikçe ilaçlara karşı direnç gelişir ve hastada istenmeyen birçok yan etki oluşur. Hastalığın başlıca belirtileri, hareketleri başlatmada güçlük, uygulamada yavaşlık, kaslarda kasılma ve istirahat halindeyken olan titremelerdir. Zaman geçtikçe bu belirtilere yenileri eklenir

Parkinson hastalığı, beyinde dopamin denen bir maddenin eksikliği ile oluşur.Tedavinin ana amacı, eksik olan bu maddenin tekrardan yerine konmasıdır. Bu amaçla en sık kullanılan ilaçlar levadopa denen beyinde eksik olan dopaminin ön maddesidir. İkinci grup ilaçlar ise dopamine benzer etki gösteren dopamin agonistleridir. Bunlar dışında beyinde dopamin miktarını arttırmaya yönelik, dopamine benzer etki gösteren birçok ilaç tedavide denenmiş ve halen günümüzde denenmeye çalışılmaktadır.

Bir hastalıkta çok ilaç denenmesinin sebebi, hastalıkta tedavinin tam başarı kazanmamış olmasıdır. Parkinson hastalığı ilerleyici bir hastalıktır. Hastanın şifa beklentisi, kullanılan ilaçların kısıtlılığı, ilaçların bir süre sonra hastalığa etki etmemesi hastayı ve doktoru zor durumda bırakır.

Tedavide aşağıdaki hususlara dikkat etmek başarıyı arttırır.

Öncelikle deneyimli bir hekim tarafından doğru tanı konmalıdır. Bazı ilaçlar, kimyasal maddeler ve hastalıklar, parkinson hastalığına benzer belirtiler gösterir. Hastalığın ağırlık derecesine göre ilk tercih edilecek ilaç grubuna dikkat etmek gerekir. Dopaminin ön maddesi olan levadopayı uzun süre kullanmak, istemsiz hareketler ve hastalık belirtilerinde dalgalanmalar yapar. Bazen istenmeyen istemsiz hareketler kalıcı olabilir. Parkinson hastalığında tedavi daha çok ilaçla kontrol altına alınamayan titremeye yöneliktir. Cerrahiden sonra da hastalar ilaçlardan kurtulamazlar.Kısaca cerrahi ilaçla kontrol altına alınamayan belirtileri, kontrol altına almaya çalışan bir metottur. Yalnızca titreme olan hastalarda başarı sağlanabilir. Hastalık ilerledikçe, belirtileri kontrol altına almak için hasta kendi kendine ilaç dozunu ayarlar.Bu durum ilaç doz ayarının bozulmasına neden olur. İlaca bağlı yan etkiler ortaya çıkar ve bazen bu yan etkilerin sona erdirilmesi imkansız hale gelir. Parkinson hastalığının tedavi başarısı hekimin doğru tanı koyması, uygun ilaç başlaması, hasta ve hasta yakınları ile iletişim içinde olmasına bağlıdır. "
Tan - HASTALAR İÇİN

Tan - HASTALAR İÇİN

Parkinson Hastalığı


Pakinson hastalığı (PH) beynin substantia nigra denen bölgesindeki sinir hücrelerinin hızla kaybedilmesi sonucu ortaya çıkar. Bu hücreler beyinde özellikle hareket sistemiyle ilgili bilgilerin aktarılmasına yardımcı olan dopamin adlı maddenin üretilmesini sağlamaktadır. Bu nedenle hastalıkla dopamin eksikliği ortaya çıkar.
PH genellikle 60 yaşın üzerinde başlar. İlerleyen yaşlarda sıklığı artar. 65 yaşın üstünde 100’de 1 oranında görülür. Erkekler ve kadınlar eşit sıklıkta etkilenirler. 50 yaşın altında nadiren ortaya çıkar ve bu durumda genetik nedenin varlığı araştırılmalıdır.

PH için en önemli risk faktörleri ilerlemiş yaş ve ailede PH varlığıdır. Birinci dereceden akrabalarında etkilenmiş bir bireyin varlığı PH gelişme riskini yaklaşık 2 kat arttırmaktadır.

PH vakalarının çok büyük bir çoğunluğunun genler ile çevre (kırsal kesimde yaşam, kuyu suyu içme, böcek ilaçları ve yabancı ot öldürücülere maruz kalma) arasındaki potansiyel etkileşimler sonucu ortaya çıktıkları düşünülmektedir. Ancak bunlar tek başına hastalık gelişimine neden olmamakta ve bu risk faktörlerinin hiçbirine sahip olmayan bireylerde de hastalık ortaya çıkabilmektedir.

PH’ye neden olduğu bilinen en önemli gen ‘parkin’ ismindedir. Parkin mutasyonları en sık görülen ailevi PH’ye neden olur, ancak yine de vakaların %1’inden daha azını teşkil eder.

Belirti ve Bulgular

İlk belirti ve hastalığın seyri kişiler arasında büyük bir değişkenlik gösterir. En sık karşılaşılan başlangıç belirtisi istirahat tremorudur (titreme). Tremor ya da hareket yavaşlığı genellikle vücudun bir yarısında başlar veya kolu ya da bacağı etkiler. Yıllar içinde aynı taraftaki diğer uzuv ve daha sonra vücudun karşı tarafındaki uzuvlara yayılır.

PH’nin belirtileri, hareket sistemiyle doğrudan ilişkili (motor) belirtiler ve hareket sistemiyle doğrudan ilişkili olmayan (motor-dışı) belirtiler olmak üzere iki grupta değerlendirilir.

PH’de görülen motor belirtiler, hareketlerde yavaşlama (bradikinezi), istirahatte titreme (tremor), kaslarda sertlik (rijidite), duruş dengesizliği (postural instabilite), öne eğik yürüme, yürürken kol sallamada azalma, sandalyeden kalkmada zorluk, el yazısında küçülme,yüz mimiklerinin kaybolması, yatakta dönme güçlüğü

Motor dışı belirtiler, koku duyusunda azalma, uyku bozukluğu (rüyada hareketli olma), depresyon, kabızlık, terlemede artış, cinsel işlev bozukluğu

Tanı

PH’de tanı hekim tarafından muayene ile konur. Üç majör belirtiden (istirahatte titreme, kas sertliği ve hareket yavaşlığı) en az ikisinin varlığı ve ikincil bir nedenin (antipsikotik ilaç kullanımı ya da beyinde hareketi kontrol eden bölgelerde oluşan damar tıkanıklıkları gibi) bulunmayışı tanı için yeterlidir.

Tedavi

PH’de kullanılan ilaçlar, dopaminerjik (dopamin miktarını arttıran ya da dopamin etkisini gösteren) ajanlar (levodopa), dopamin agonistleri (pramipeksol, piribedil, ropinirol), KOMT inhibitörleri (entakapon), MAO-B inhibitörleri (rasajilin, selejilin), antikolinerjiklerdir (biperiden, bornaprin, triheksifenidil, amantadin). İlaç dozları ve saatleri hekim tarafından ayarlanmalıdır. İlaçlarla belirtileri kontrol altına alınamamış ilerlemiş PH hastalarında cerrahi bir tedavi seçeneğidir. Her hasta cerrahiye uygun değildir, bu duruma PH alanında uzmanlaşmış nörolog tarafından karar verilir.

PH insanın günlük yaşamının birçok yönünü etkiler. Egzersiz ve fizyoterapi ile mümkün olan en iyi işlevsel seviye sağlanmaya çalışılır. Ayrıca konuşma ve yutma problemleri, uyku bozuklukları, ağrı, kabızlık, cinsel işlev bozuklukları, depresyon, halüsinasyonlar, kilo kaybı, salya artışı, idrar problemleri gibi PH’de sık karşılaşılan durumlarla da mücadele edilmelidir.

"
Başkent Üni̇versi̇tesi̇ Ankara Hastanesi̇ - Sağlık Rehberi

Başkent Üni̇versi̇tesi̇ Ankara Hastanesi̇ - Sağlık Rehberi

Sağlık Rehberi

Parkinson sessiz başlayan yavaş ilerleyen, beyinde özel bir grup sinir hücresinin kaybına bağlı olarak dopamin maddesindeki eksilme sonucu ortaya çıkan bir hareket hastalığıdır. Beyinde dopamin hücrelerinde hasara yol açan nedenler tam bilinmemektedir. Genel olarak hem genetik hem çevresel faktörlerin birlikte rol oynadığı kabul edilmektedir. Hücre hasarına yol açan mekanizmalar birden fazla olduğu için hastalığın kökenine yönelik tedavi bugün için mevcut değildir.

Parkinson Hastalığının Görülme Sıklığı Nedir?

Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığından sonra ikinci sıklıkta görülen ilerleyici nörodejeneratif bir hastalıktır. Tipik olarak orta-ileri yaş hastalığı olup ortalama 60 yaş civarında başlar ve yaklaşık 15-20 yıllık bir süreçte yavaş bir şekilde ilerler. 55-60 yaşın üzerinde toplumda %1 sıklıkta görülür ve yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. Ancak, Parkinson hastalığı sadece ileri yaşta görülür sonucu çıkartmamak gerekir. Hastaların yaklaşık %5-10 ‘u 40 yaşın altındadır ve bu grupta genellikle ailesel genetik faktörler rol oynar. Genç yaşta da Parkinson hastalığı görülebilineceği akılda tutulmalıdır. Pek çok toplumda erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülür. Son yıllarda yapılan çalışmalar sonucunda Parkinson hastalığında genetik faktörlerin oynadığı rol daha da açık bir şekilde ortaya konulmuştur. Genetik faktörler özellikle erken başlangıçlı Parkinson hastalığında önemli bir risk faktörüdür. Çevresel faktörler arasında, kırsal kesimde yaşamak, kuyu suyu kullanmak ve pestisidler ( Tarım ilaçları) sayılabilir. Ancak bu faktörlerin hastalık riskini nasıl ve ne kadar arttırdığı net değildir. Ayrıca kahve tüketimi ile Parkinson hastalığı arasında ters bir ilişki olduğu çalışmalarda gösterilmiştir .

Parkinson hastalığı için koruyucu bir faktör olduğu ileri sürülmektedir.

Parkinson Hastalığının Belirtileri

Parkinson hastalığında belirtiler sinsi bir şekilde başlar ve yıllar içinde ağırlaşır. Başlangıçta, çok kolay anlaşılmayan spesifik olmayan yakınmaların olduğu bir klinik öncesi dönem ( prodrom) mevcuttur. Bu dönemde halsizlik, çabuk yorulma, vücutta ağrı, özellikle ekstremite ağrısı, yazmada zorluk ince hareketlerde zorluk, hafif dengesizlik gibi şikayetler olabilir. Hastaların çoğunda belirtiler bir beden yarısındadır. Zaman içinde Parkinson hastalığının tipik motor bulguları ortaya çıkar.

Klasik motor belirtiler, İstirahatte görülen titreme ve hareketlerde yavaşlama, mimiklerde azalma ve kaslarda sertliktir.

İstirahat titremesi, hastaların yaklaşık 2/3’ünde ilk motor bulgu olarak ortaya çıkar. En sık ellerde bazen de ayaklarda görülür. Dilde, çenede ve dudakta da nadiren ortaya çıkabilir. Tipik özelliği istirahatte olması, istemli hareketle kaybolması ya da azalmasıdır. Heyecan ve stresle, mental bir aktivite sırasında ve yürürken artar. Kural olarak tek taraflı başlar ve hastalık ilerledikçe diğer ekstremitelere de yayılabilir.

Hareketlerde yavaşlama, hareketlerin genliğinin küçülmesi, harekete başlarken zorlanma ve gecikme, ardışık hareketleri seri bir şekilde yapamama şeklinde tanımlanabilir. Hastanın oturup kalkarken zorlanması, yürümeye başlarken tutukluk, küçük adımlarla yürüme, yürürken eşlik eden otomatik kol hareketlerinin azalması, öne doğru eğilmiş postür, yüz mimiklerinin azalmasına bağlı maske yüz görünümü, monoton kısık sesle konuşma, yutma zorluğu, yazının küçülmesi gibi bulgular görülebilir.

Kaslarda sertlik, kas tonusunun artmasına bağlı dır. El ve ayak bilekleri, dirsekler, omuz ve boyun kaslarında değişik oranla muayene de saptanır.

Hastalar kaslarda sertlik nedeniyle sıklıkla ağrı şikayeti ile doktora başvururlar. Özellikle tek taraflı omuz ağrısı Parkinson Hastalığında erken belirtilerden birisi olarak klinikte gözlenmektedir.

Parkinson hastalığının ilerleyen dönemlerinde denge kaybı ve düşmeler önemli bir poblem olarak karşımıza çıkmaktadır. Yine harekete başlayamama olduğu yerde kalma şeklinde “ donma” atakları da tedaviye dirençli ileri dönem bulgularındandır.

Parkinson Hastalığında motor bulgular dışında non-motor olarak adlandırılan bir dizi bulgu da hastalığın ilerleyen dönemlerinde kendisini belli eder ve özellikle yaşam kalitesinin azalmasında belirgin rol oynarlar. Otonom semptomlardan en sık görülenler, kabızlık, sık idara çıkma ya da yetişememe şeklinde idrar kaçırma, terleme, ortostatik hipotansiyon ( ayağa kalkınca bir süre sonra tansiyonda düşme) ve empotanstır. Bilişsel fonksiyonlarda da bozulma görülebilir ve hastaların yaklaşık ¼’ünde parkinson demansı ileri evrede ortaya çıkar. Yine depresyon anksiyete ve diğer duygu durum bozuklukları hastalığa eşlik edebilir.

Parkinson hastalığının tanısı nasıl konur ?

Parkinson hastalığının tanısında en önemli yöntem nörolojik muayenedir. Diğer tüm laboratuar tetkikleri ve görüntüleme yöntemleri Parkinson Hastalığına benzer bulgulara neden olabilecek başka hastalıkları ayırt etmek için kullanılmaktadır. Bilgisayarlı beyin tomografisi ve manyetik rezonans görüntüleme gibi radyolojik tetkikler özellikle atipik bulgulara sahip hastalarda ayırıcı tanı için gerekli olmaktadır. Parkinson hastalığında görüntüleme bulguları genelde nonspesifiktir, tanı koydurucu olmaz. Özel radyofarmasötik ajanların kullanıldığı Pozitrom Emisyon Tomografi (PET) ve DAT-SPECT gibi sofistike yöntemler tanıda yardımcı olabilir ancak bu tetkikler şu an çalışmalarda kullanılmakta rutin klinik uygulamada kullanılmamaktadır. Yine, yüksek olasılıkla ailesel olduğu düşünülen erken başlangıçlı olgular dışında DNA testleri rutin olarak önerilmemektedir.

Parkinson hastalığının tedavisi

Hastalığı tamamen durduran ya da engelleyen bir tedavi maalesef bulunmamaktadır. Şu an tedavide kullanılan tüm ilaçlar ve diğer yöntemler belirtilerin şiddetini azaltmaya ve yaşam kalitesini artırmaya yöneliktir. Parkinson hastalığı engellenemese de, semptomların erken farkedilmesi ve tedaviye bir an önce başlanılması oldukça önemlidir. Çünkü dopamin eksikliği erken farkedilip yerine konulmazsa, beyin kompanzasyon mekanizmaları geliştirerek bu eksikliği düzeltmeye çalışır ve bu mekanizmalar maalesef başka işlev bozukluklarına neden olabilir. Bu yüzden erken tanı ve tedavi hastalığın daha iyi seyretmesini sağlamaktadır.

Parkinson hastalığının tedavisinde amaç eksik olan dopaminin yerine konulmasıdır. Bu nedenle dopaminin salınımını artıran ilaçlar ve dopaminin kendisi kullanılmaktadır. Bu ilaçların seçimi uzman bir nörolog tarafından yapılmalıdır. İlaç seçimi ve dozlarının ayarlanmasında hastanın yaşı, hastalığın süreci, diğer eşlik eden hastalıklar rol oynamaktadır. Hastaların çok büyük bir kısmı ilk 5 yılda ilaç tedavisine iyi yanıt verir ve belirtiler de oldukça belirgin düzelme görülür.

Hastalığın ilerleyen yıllarında ilaçlara başlangıçta verilen iyi yanıt azaltabilir ve ilaçlara bağlı istemsiz hareketlerin ortaya çıktığı bazen de ilacın etkisinin erken bitmesine bağlı kapanma dönemlerinin olduğu motor komplikasyonlar başlayabilir. İşte bu motor komplikasyonların olduğu dönemde, ilaçların yan etkileri nedeniyle etkinliğinin yetmediği zaman, cerrahi tedavi gündeme gelebilir. Halk arasında beyin pili olarak bilinen Derin Beyin Stimülasyonu, demansı olmayan, ilaç yanıtı olan ancak motor komplikasyonlar nedeniyle yeterli tedavi verilemeyen hastalarda dikkatli bir ön değerlendirme ile bir tedavi alternatifi olabilir.

Sonuç Olarak

Parkinson hastalığı kesin tedavisi olmamakla birlikte, semptomlarını önemli ölçüde kontrol edebildiğimiz ve yaşam kalitesini artırabildiğimiz bir hastalıktır.

Bu nedenle hastalığın erken tanısı ve başlangıcından itibaren tedavi sürecinin uzmanlarca belirlenmesi oldukça önemlidir. Parkinson hastalığı ülkemizde halen çok iyi bilinmiyor ve tanısı atlanabiliyor. Bir çok hasta doktora başvurmuyor bu nedenle tanı alamıyor. Bu yüzden hastalık hakkında farkındalığı arttırmak oldukça önem taşıyor.

Parkinson Hastalığı Nedir? | Doç. Dr. Saliha Eroğlu Demir

Parkinson Hastalığı Nedir? | Doç. Dr. Saliha Eroğlu Demir

Parkinson Hastalığı Nedir?

Bir hareket bozukluğu olarak nitelenen parkinson hastalığı erkeklerde kadınlara oranla daha sık görülen, yavaş ilerleyen ve tıp literatüründe titrek felç olarak da adlandırılan bir hastalıktır. Yaygın olarak 40 ila 70 yaş aralığında ortaya çıkan parkinson hastalığı nadir olarak 20 ila 40 yaş arasında da ortaya çıkabilir. 65 yaş üzerinde bulunan insanların yüzde 1’lik kısmında görülür. Hastalık ilk olarak 1817 yılında James Parkinson tarafından tanımlanmıştır. Parkinson başta titreme olmak üzere farklı belirtiler ile kendisini gösterebilir.

Parkinson Hastalığı Nedir?

Yavaş ilerleyen bir beyin hastalığı olarak nitelenen parkinson beyin hücrelerinde yaşanan ve nörodejenerasyon olarak da adlandırılan hücre kaybı ile ortaya çıkar. Beynin substansiya nigra bölgesinde bulunan ve beyin hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan dopamin maddesinin miktarının yüzde 60 ila 80 oranında azalması, parkinson hastalığının en temel nedenlerinden biri olarak kabul edilir. Bu durum hastalarda titrek hareketler ortaya çıkmasına neden olur. Hastalık genellikle vücudun bir tarafında başlar ve ilerleyen zamanlarda vücudun farklı bölgelerine de yayılır. Ailesinde parkinson hastalığı bulunan insanların hastalığa yakalanma riski daha yüksektir.

Parkinson Hastalığı Neden Olur?

Parkinson hastalığının en temel nedeni olarak beyindeki dopamin miktarının azalması gösterilebilir. Elbette tek neden bu değil. Parkinson hastalığına neden olabilecek diğer durumları şu şekilde sıralayabiliriz:

Yaşın ilerlemesi, Tarım ilaçlarına maruz kalmak, Anne, baba ya da kardeşte parkinson hastalığı öyküsü bulunması, Kafa travmaları, Kırsal yaşam içerisinde olmak, Çiftlik ya da kuyu suyu kullanmak, Yüksek miktarda demir ve manganez alımı, Obezite, Hayvansal yağlar, Fiziksel ya da duygusal stres

Söz konusu nedenleri ortadan kaldırılması aynı zamanda hastalık riskinin azaltılmasına da yardımcı olacaktır.

Parkinson Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Hareket sisteminde meydana gelen aksamalar parkinson hastalığın en temel belirtileridir. Bazı farklı belirtiler ise hastalığın evresinin ilerlemesi ile gelişir. Evrelerden bağımsız olarak parkinson hastalığının en sık karşılaşılan belirtileri şu şekildedir: Mimiklerde azalma, konuşmada monotonlaşma ve bozulma, hareketlerin yavaşlaması, titreme, gövdenin öne doğru eğilmesi.

Hastalığın yavaş ilerlemesi çoğu zaman teşhisin yanlış olmasına neden olabilir. Nitekim hastalık sırasında ortaya çıkan omuz, boyun ya da kol ağrıları ve depresyon ilk etapta parkinson şüphesini akla getirmez. Yine de parkinsonda en temel belirtilerin dinlenme sırasında ellerden herhangi birinde titreme meydana gelmesidir. Bu titreme zaman zaman dilde, çenede ya da ayakta da oluşabilir. Aynı zamanda yürüme sırasında kol salınımı yoktur.

Parkinson hastalığı ile ilgili öne çıkan ve temel belirtiler olarak adlandırılabilecek olan diğer belirtileri şu şekilde listelemek mümkün:

Dinlenme tremoru olarak da adlandırılan titreme, Bradikinezi olarak adlandırılan hareket yavaşlığı, Rijidite olarak adlandırılan kas sertleşmesi, Yürümede meydana gelen bozukluklar, Yürüme sırasında kilitlenme ya da düşme, Postural instabilite olarak adlandırılan denge bozukluğu, Mikrografi olarak adlandırılan el yazısının küçülmesi.

Belirtiler ilk olarak bedenin yalnızca bir tarafında ortaya çıkar ve ilerleyen zamanlarda bedenin diğer yarısında da görülmeye başlayabilir. Söz konusu belirtilerin şiddeti hastadan hastaya ve hastalığın evresine göre değişiklik gösterir. Yukarıda belirtilmiş olan hareketle ilgili belirtiler dışında bazı hastalarda kabızlık, kan basıncında düşme, uyku bozuklukları, koku duyusu kaybı, huzursuz bacak sendromu ve depresyon gibi belirtiler de ortaya çıkabilir.

Parkinson Hastalığının Evreleri

Parkinson hastalığı 1. evre en hafif ve 5. evre en şiddetli olacak şekilde 5 evrede değerlendirilir. Bu evrelerin detayları ise şu şekilde:

1. evrede hissedilen belirtiler yalnızca vücudun tek tarafındadır. Titreme minimal seviyededir. Hastanın mimiklerindeki, duruşundaki ya da yürüyüşündeki bozukluklar yalnızca hastanın ailesi ya da yakınları tarafından fark edilir.

2. evrede belirtiler vücudun her iki yarısında da görülmeye başlar. Yürüyüş ve duruşta bozulmalar vardır.

3. evrede gövdenin hareketlerinde fark edilir bir yavaşlama meydana gelir. Hastanın dengesi genel olarak bozuktur ve düşmeler görülür. Ayrıca işlev bozuklukları kendisini göstermeye başlamıştır.

4. evrede tüm belirtiler çok daha şiddetli bir hale gelmiştir. Hasta yürümekte zorluk çekmeye başlar. Hareketler son derece yavaş ve katıdır. Titremede azalma görülebilecek olmasına rağmen hastaların tek başlarına yaşamaları olası değildir.

5. evrede sürekli bakıma muhtaç bir haldedir ve yatağa ya da tekerlekli sandalyeye bağımlıdır.

Hastalığın erken evrede teşhis edilmesi tedavi sürecini kolaylaştırır. Bu yüzden en ufak bir belirtide acil olarak bir doktor kontrolü gerekir.

Parkinson Hastalığından Korunmak Mümkün Mü?

Bazı durumlar parkinson hastalığı için risk faktörü oluşturabilir. Söz konusu durumların ortadan kaldırması hastalığa yakalanma riskini de azaltacaktır. Bu durumları şu şekilde listelemek mümkün:

Aşırı sigara tüketmek, Aşırı kahve ve kafein tüketmek, Antihipertansif ilaçlar kullanmak, Aşırı alkol tüketmek, Gereğinden fazla fiziksel aktivite yapmak, Nonsteroid antienflamatuar ilaçlar kullanmak.

Özellikle ailesinde parkinson hastalığı öyküsü bulunan insanların yukarıda bahsedilen durumlardan kaçınması büyük önem taşır.

Parkinson Hastalığında Tanı ve Tedavi

Parkinson hastalığının tanısı nöroloji uzmanları tarafından konulur. Hasta öyküsü ve fiziksel muayene teşhis koyarken ilk başvurulan yöntemlerdir. Görüntüleme teknikleri ya da laboratuvar testleri parkinson hastalığının kesin teşhisi için yeterli değildir. Tanı, nörolojik muayene ile konulabilir.

Hücre kaybı nedeniyle ortaya çıkan hastalıklar göz önünde bulundurulduğunda, parkinson hastalığı tedaviye en iyi şekilde yanıt veren hastalık olarak tanımlanabilir. Erken evrelerde teşhis edilen parkinson hastalığı sayesinde belirtilerin ortadan kaldırılması ve hastanın yaşam kalitesinin artırılması mümkündür. Hekim tarafından geliştirilecek olan tedavi yöntemine hastanın durumuna ve hastalığın evresine göre karar verilir. Buna göre, parkinson hastalığı tedavisinde kullanılabilecek olan yöntemler şu şekilde listelenebilir:

Dopamin üretimini sağlayan hücrelerin eksilmesi sebebi ile ortaya çıkan dopaminerjik sinir sinyallerindeki azalmayı dengelemek için ilaç tedavisi etkilidir. Beyin pili ya da beyin stimülasyonu olarak da adlandırılan teknik ile, beynin hastalığa neden olan bölgelerine yerleştirilen uyarım elektrotları ve karın ya da göğüs bölgesinde cildin altına yerleştirilen bataryalar sayesinde hastalığın tipik belirtileri düzeltilebilmektedir. İlaç tedavisine ek olarak kas sertliği ve hareket yavaşlığı gibi belirtilerin düzeltilmesi için beden egzersizleri uygulanabilir. Beden egzersizleri kişilerin kendilerini daha rahat ve iyi hissetmesini, hareket kabiliyeti konusunda cesaret kazanmasını, bilişsel işlevlerin ve hareket kabiliyetinin artmasını sağlar.

Parkinson hastalığının tedavisinde kullanılan cerrahi yöntemler her zaman hastalığın tamamen ortadan kalkmasını sağlamaz. Cerrahi yöntemler ile tedavi edilmiş olan hastaların büyük çoğunluğu ameliyat sonrasında ilaç kullanmaya devam eder.

Gençlerde (Erken Başlayan) Parkinson Hastalığı | Doç. Dr. Ali Yılmaz

Gençlerde (Erken Başlayan) Parkinson Hastalığı | Doç. Dr. Ali Yılmaz

Gençlerde (Erken Başlayan) Parkinson Hastalığı

Parkinson, merkezi sinir sisteminin ilerleyen bir hastalığıdır. Parkinson hastalığına beyin bölgesinde dopamin üreten hücrelerin kaybı neden olur. Genellikle 60’lı yaşlarda ortaya çıkar. Genel sınıflandırmada 50 yaşından önce teşhis konan kişiler genç parkinson hastalarıdır.

Yurtdışında yapılan çalışmalara göre tüm parkinson hastalarınıın yaklaşık yüzde 4-5'i 50 yaşından küçüktür. Hastalık genellikle genç insanlarda mevcut olduğu halde teşhis edilemediği için bu sayının daha yüksek olabileceği de belirtilmektedir.

Erken başlayan Parkinson hastalığının belirtileri

Parkinson hastalığının semptomları tanı yaşına bakılmaksızın genellikle aynıdır. Bununla birlikte her hastada bütün semptomlar birden ortaya çıkmaz. Kişiden kişiye hangi semptomların görüldüğü farklılık arz eder. Son araştırmalar, hareket bozukluğu dışındaki semptomların daha genç hastalarda 60 yaşın üzerindeki hastalara göre ilk semptom olarak ortaya çıkmasının daha yaygın olduğunu göstermektedir.

Parkinson belirtileri arasında motor semptomları dışında kalan semptomlar: koku kaybı, kabızlık, REM davranış bozukluğu, depresyon veya anksiyete gibi duygudurum bozuklukları, ayağa kalkarken düşük tansiyon, uyku sorunları, mesane sorunları, artan tükürük üretimi gibi semptomlardır.

Motor semptomlar: her yaştan insanda sık görülen genellikle ilk semptomlardır. Bunlar: kaslar rahatlamış olsa bile zaman zaman veya sürekli titreme (tremor), hareketlerde yavaşlama, vücut katılığı, eğik duruş, denge problemleridir.

Erken başlayan Parkinson hastalığının nedenleri

Sadece genç hastalar için değil her yaşta parkinson hastalığına neyin sebep olduğu tam olarak belli değildir. Genetik faktörler, çevresel faktörler veya ikisinin bir kombinasyonunun rol oynayabileceği düşünülmektedir. Parkinson, beynin dopamin üreten bölümünde hücreler yitirildiğinde ortaya çıkar. Yapılan araştırmalar 20 yaşından önce başlayan Parkinson hastalarının yüzde 65'inde genetik bir mutasyon nedeniyle parkinson oluşmuş olabileceğini göstermektedir.

Parkinson hastalığı için risk faktörleri

Parkinson rahatsızlığına neyin neden olduğu tam olarak bulunamadığı için yapılan çalışmalar sınırlı bir çerçeve çizmektedir. Bu çalışmalar bir takım çevresel faktörlere maruz kalmanın ya da erkek popülasyonuna sahip olmanın parkinson açısından daha yüksek risk oluşturduğunu göstermiştir.

Çevresel etmenler: Bazı organik ve kimyasal atıkların solunduğu bir bölgede yaşamak, manganez veya kurşun gibi toksik kimyasallara ya da kimyasal çüzücülere maruz kalınan bir işte çalışmak, kafa travması öyküsü, agent orange veya diğer herbisitlere maruz kalma olarak belirtilmektedir.

Erken başlayan Parkinson hastalığının teşhisi

Parkinson hastalığını tespit etmek için tek bir test yoktur. Teşhis zordur ve zaman alabilir. Parkinson genellikle semptomlarınızın gözden geçirilmesi ve fiziksel muayeneye dayalı olarak bir nörolog tarafından teşhis edilir. Kan testleri ve MRI taraması gibi diğer görüntüleme testleri Parkinson hastalığını teşhis etmez. Ancak, diğer koşulları dışlamak için kullanılabilirler.

Erken başlayan Parkinson hastalığı için tedavi seçenekleri

Parkinson tedavisi, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmayı amaçlar. Temel tedavi Levodopa olarak adlandırılan beyinde dopamine dönüşen bir maddeyi içeren ilaçların kullanılmasıdır. Beyin pili, özellikle parkinson hastalığı erken başlayan kişiler için iyi bir seçenek olarak kabul edilir. Bunun nedeni, erken başlayan Parkinson hastalarının komplikasyonlara neden olabilecek diğer hastalıklara yakalanma olasılığının düşük olması ve uzun yıllar yüksek dozlarda ilaçlara bağımlı olarak yaşamak zorunda olmalarıdır. Beyin pili tedavisi bu ilaç bağımlılığını uygun hastada oldukça azaltacaktır.

Beyin pili tedavisi beynin önceden belirlenen bölgelerine elektrotların yerleştirildiği cerrahi bir prosedürdür. Bu elektrotlar göğüs altına konulan bir pile bağlıdır. Pil beyninize elektrik sinyalleri gönderecek şekilde programlanmıştır. Beyin pili ameliyatı parkinson hastalığında görülen titreme, katılık, sertlik, yavaşlık, yürümede zorluk gibi motor semptomlarını azaltmada uygun hastada oldukça etkili bir yöntemdir.

Sonuç olarak erken başlayan Parkinson ciddi bir kronik hastalıktır. İlaçlar ve yaşam tarzı değişiklikleri genellikle semptomları hafifletir. Ayrıca hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilirler. Beyin pili ameliyatı özellikle genç hastalarda parkinson semptomlarını kontrol altına almak, hastalığı ilk yıllarına geri getirerek ilerleyişini azaltmak, hastaların yaşam standartlarını yükseltmek için etkili bir yöntemdir. Diğer taraftan parkinson hastalığı ile ilgili araştırmalar devam etmektedir. Daha etkili ilaçların geliştirileceği ve nihayetinde bir tedavi olacağı umudu daima bulunmaktadır.

Hastanemizde beyin pili konusunda uzmanlaşmış bir ekiple yıllardır parkinson beyin pili ameliyatlarını başarı ile uygulamaktayız. Sizde parkinson hastalığı ile ilgili bilgi almak, beyin pili ameliyatı konusunda uygun bir aday olup olmadığınızı öğrenmek için iletişim sayfamızdaki bilgileri kullanarak bizimle iletişime geçebilirsiniz.

"
Parkinson hastalığı - Ankara Magnet Hastanesi

Parkinson hastalığı - Ankara Magnet Hastanesi

Parkinson hastalığı

Parkinson hastalığı, beyinde dopamin adı verilen bir nörotransmitterin azalması sonucu ortaya çıkan nörolojik bir hastalıktır. Genellikle hareket kontrolünden sorumlu olan beyin hücrelerinin tahrip olması ile ilişkilidir. Parkinson hastalığı, titreme, yavaş hareket, kas sertliği ve denge bozukluğu gibi belirtilerle karakterizedir ve zamanla ilerleyebilir.

Parkinson hastalığının tam nedeni hala tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak, genetik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Parkinson hastalığı, genellikle 50 yaşın üstündeki erkeklerde görülse de gençlerde de ortaya çıkabilmektedir.

Erkeklerin kadınlara göre Parkinson hastalığına yakalanma riski biraz daha yüksektir.

Parkinson hastalığına yol açan temel neden, beyinde dopamin üreten hücrelerin hasar görmesi veya ölmesi sonucu dopamin eksikliğidir. Dopamin, beyinde hareketin düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Dopamin eksikliği, beyindeki sinirsel iletişimi etkileyerek Parkinson hastalığına özgü hareket bozukluklarına neden olur.

Parkinson hastalığının belirtileri nelerdir?

Parkinson hastalığının belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir ve hastalığın ilerlemesine bağlı olarak şiddeti artabilir. Parkinson hastalığının başlıca belirtileri şe şekildedir:

Titreme (tremor): Parkinson hastalarının çoğunda ellerde, kollarda, bacaklarda, çenelerde veya yüzde hafif titremeler görülebilir. Titreme, genellikle istirahat halindeyken ortaya çıkar ve aktivite sırasında azalabilir. Hareket yavaşlaması (bradikinezi): Parkinson hastalarında hareketler yavaşlar, günlük aktiviteleri gerçekleştirmekte güçlük çekerler. Basit görevler, örneğin giyinme veya yemek yeme gibi normalde basit olan işler zorlaşabilir. Kas sertliği (rigidite): Parkinson hastalarında kaslarda sertlik ve gerilme hissedilebilir. Eklem hareketlerinde kısıtlama, vücutta sertlik veya ağrı olabilir. Postür ve denge problemleri: Parkinson hastaları, dengeyi sağlamakta zorluk çekebilir ve duruşlarında değişiklikler, eğilme veya eğrilme gibi postür sorunları yaşayabilirler. Hareketlerde küçülme (mikrografi): Parkinson hastalarının yazıları genellikle küçülür ve daha zor okunur hale gelir. Aynı zamanda el hareketleri de küçülebilir. Yürüme problemleri: Parkinson hastalarında yürüme paterni değişebilir. Adımlar kısa, hız düşer ve ayak sürüklenebilir. Denge kaybı ve düşme riski artabilir. Otomatik hareketlerde azalma: Parkinson hastalarında yutma, tükürme, konuşma gibi otomatik hareketlerde azalma görülebilir. Konuşma yavaşlar, ses kısılır veya monotonlaşabilir. Non-motor belirtiler: Parkinson hastalığının motor belirtilerinin yanı sıra non-motor belirtiler de görülebilir. Bunlar depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları, kabızlık, idrar kaçırma gibi çeşitli belirtileri içerebilir. Parkinson neden olur?

Parkinson hastalığının ne sebeple ortaya çıktığı bilinmemektedir. Ancak, genetik, çevresel ve nörolojik faktörlerin bir arada etkileşim içinde olduğuna inanılmaktadır. Parkinson hastalığının oluşumunda aşağıdaki faktörlerin rol oynayabileceği düşünülmektedir:

Genetik faktörler: Parkinson hastalığının bazı vakalarında genetik mutasyonlar veya kalıtsal faktörler rol oynayabilir. Parkinson hastalığına neden olan genetik mutasyonlar, hastalığı ailesel bir şekilde geçirebilir. Ancak, Parkinson hastalığının çoğu vakasının genetik bir temeli yoktur ve hastalık çoğunlukla spontan olarak ortaya çıkar. Çevresel faktörler: Çevresel faktörlerin Parkinson hastalığının oluşumunda rol oynadığı düşünülmektedir. Örneğin, bazı çalışmalar pestisitler, herbisitler, toksik metaller gibi kimyasal maddelere maruz kalmanın Parkinson hastalığı riskini artırabileceğini göstermiştir. Ayrıca, uzun süreli solvent veya kimyasal madde maruziyeti, baş travması ve diğer çevresel etkenler de hastalığın oluşumunda etkili olabilir. Nörolojik faktörler: Parkinson hastalığının temel olarak beyinde dopamin üreten hücrelerin hasar görmesi sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Dopamin, beyinde hareketlerin koordinasyonunu sağlayan bir nörotransmitterdir. Dopamin üreten hücreler tahrip olduğunda, beyinde dopamin seviyeleri azalır ve Parkinson hastalığına yol açan motor belirtiler ortaya çıkar. Parkinson hastalığı kimlerde ortaya çıkar?

Parkinson hastalığı, genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan nörodejeneratif bir hastalıktır. En yaygın olarak 60 yaş ve üzeri kişilerde görülür. Ancak nadir durumlarda daha genç yaşlarda da ortaya çıkabilir. Parkinson hastalığı herhangi bir cinsiyet veya ırk ayrımı yapmaz, herkesi etkileyebilir.

Ayrıca, Parkinson hastalığı ailesel geçiş gösterebilir. Yani, ailede daha önce Parkinson hastalığı olan biri varsa, diğer aile bireylerinde de risk artabilir. Ancak, genetik faktörlerin hastalığın ortaya çıkmasındaki rolü hala tam olarak anlaşılamamıştır ve çoğu Parkinson hastası ailesel bir öyküye sahip değildir.

Parkinson hastalığı ayrıca çeşitli risk faktörleri ile ilişkilendirilmiştir. Örneğin, toksik kimyasallara maruz kalma, bazı çevresel faktörler, beyin travması ve bazı ilaçlar Parkinson hastalığı riskini artırabilir.

Parkinson hastalığı evreleri nelerdir?

Parkinson hastalığı, sinir sistemi üzerinde etkili olan ilerleyici bir nörodejeneratif hastalıktır. Parkinson hastalığı genellikle zaman içinde ilerleyen aşamalara veya evrelere ayrılır. Parkinson hastalığının evreleri, semptomlar, belirtiler ve tedavi ihtiyaçları açısından farklılık gösterebilir. Aşağıda Parkinson hastalığı evreleri genel bir perspektiften sıralanmıştır:

Evre 1: Bu evrede, genellikle hafif semptomlar başlar ve hastalık genellikle bir tarafta (tek taraflı) bulunur. Titreme, hafif sertlik (rigidite), yavaş hareket (bradikinezi) gibi belirtiler ortaya çıkabilir, ancak günlük yaşam faaliyetlerine önemli bir kısıtlama genellikle yoktur. Evre 2: Hastalık genellikle her iki tarafta (çift taraflı) bulunmaya başlar. Semptomlar artabilir ve günlük yaşam faaliyetlerini daha fazla etkileyebilir. Hareketlerde daha belirgin yavaşlama, denge ve koordinasyon sorunları gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Evre 3: Bu evrede hastalık daha da ilerlemiş olabilir ve günlük yaşam aktivitelerini daha fazla kısıtlayabilir. Dengesizlik, düşmeler, yürüme zorlukları gibi semptomlar daha belirgin hale gelebilir. Evre 4: Hastalık daha ilerlemiş ve günlük yaşam faaliyetlerini önemli ölçüde sınırlamış olabilir. Hareketlerde ciddi kısıtlamalar, güçsüzlük, yorgunluk gibi semptomlar artabilir. Ancak, hastalar hala kendilerine bakabilir ve bağımsız olabilirler. Evre 5: Bu en ileri evrede, hastalar genellikle yatağa bağımlı hale gelebilir ve günlük yaşam faaliyetlerini gerçekleştirmekte büyük zorluklar yaşayabilirler. Yoğun motor ve non-motor semptomlar, konuşma güçlüğü, hafıza kaybı gibi belirtiler artabilir.

Parkinson hastalığındaki semptomlar ve evreler, her hastada farklılık gösterebilir ve hastalığın ilerlemesi kişiden kişiye değişebilir.

Parkinson hastalığı tanısı nasıl konur?

Parkinson hastalığının tanısı genellikle klinik muayene, hastanın semptomlarını değerlendirme, detaylı tıbbi öykü alınması ve bazı ek testlerin yapılmasıyla konulur. Parkinson hastalığının tanısını koymak için aşağıdaki yöntemler kullanılabilir:

Semptomların Değerlendirilmesi: Parkinson hastalığı, genellikle titreme, kas rijiditesi (gerginlik), bradikinezi (yavaş hareketler) ve postural instabilite (denge bozuklukları) gibi karakteristik semptomlarla kendini gösterir. Bir hastanın bu semptomları göstermesi, Parkinson hastalığının olabileceğine işaret edebilir. Bu semptomların sürekliliği, şiddeti ve ilerleyişi, tanı sürecinde değerlendirilir. Tıbbi Öykü Alınması: Hastanın tıbbi öyküsü, doktorun hastalığı değerlendirmesinde önemlidir. Geçmişte yaşanmış travmalar, hastalıklar, ilaç kullanımı gibi faktörler, Parkinson hastalığına dair ipuçları sağlayabilir. Klinik Muayene: Nörolojik bir muayene, hastanın kas gücü, refleksler, koordinasyon, denge ve hareketlerinin değerlendirilmesini içerir. Parkinson hastalığındaki karakteristik bulgular, doktorun hastanın motor becerilerini ve nörolojik fonksiyonlarını incelemesiyle ortaya çıkabilir. Dopaminerjik İlaç Denemesi: Parkinson hastalığının tanısında, dopaminerjik ilaçlar adı verilen belirli bir ilaç grubunun kullanılması da yaygın bir yaklaşımdır. Bu ilaçlar, Parkinson hastalığı semptomlarını hafifletme eğilimindedir ve hastanın bu ilaçlara karşı yanıtı değerlendirilerek tanı sürecine katkıda bulunabilir. Görüntüleme Testleri: Beynin görüntülenmesi için manyetik rezonans görüntüleme (MRI) veya bilgisayarlı tomografi (BT) taramaları gibi görüntüleme testleri, diğer nörolojik sorunların dışlanmasına yardımcı olabilir ve Parkinson hastalığının tanısını destekleyebilir. Diğer Testler: Kan testleri, tiroid fonksiyon testleri, vitamin D düzeyleri gibi diğer laboratuvar testleri, Parkinson hastalığının tanısında yardımcı olabilir. Parkinson tedavisi

Parkinson hastalığının tedavisi, semptomları yönetmeye ve hastanın yaşam kalitesini artırmaya yönelik bir yaklaşımı içerir. Parkinson hastalığının tedavisi şu yöntemleri içerebilmektedir:

İlaçlar: Parkinson hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçlar, semptomları hafifletmeye ve hareket kontrolünü artırmaya yardımcı olabilir. Dopamin agonistleri, levodopa, MAO-B inhibitörleri, COMT inhibitörleri ve antikolinerjik ilaçlar gibi farklı ilaç sınıfları kullanılabilir. Tedavi planı, hastanın semptomlarına, yaşına, genel sağlık durumuna ve diğer faktörlere bağlı olarak bireyselleştirilir. Fizyoterapi: Fizyoterapi, Parkinson hastalarının hareket becerilerini artırmak, dengeyi geliştirmek ve güçlendirmek için kullanılabilir. Ayrıca, yürüme ve hareket paternlerini optimize etmek ve yaşam kalitesini artırmak için özel egzersiz programları uygulanabilir. Konuşma Terapisi: Parkinson hastalığı, konuşma ve yutma becerilerini etkileyebilir. Konuşma terapistleri, ses ve konuşma terapisi ile hastaların iletişim becerilerini artırmaya yardımcı olabilir ve yutma problemlerini yönetebilir. Ergoterapi: Ergoterapi, günlük yaşam aktivitelerini (örneğin giyinme, yemek yeme, temizlik) kolaylaştırmak ve bağımsızlığı artırmak için kullanılabilir. Özel ekipman ve yöntemler kullanarak hastaların günlük aktivitelerde bağımsızlıklarını sürdürmelerine yardımcı olabilir. Cerrahi Tedavi: Parkinson hastalığının ilerlemiş durumlarında, beyin cerrahisi yöntemleri olan derin beyin stimülasyonu (DBS) ve nörokirurjik ablasyon, belirli hastalarda semptomların yönetiminde kullanılabilir. Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Sağlıklı bir yaşam tarzı, Parkinson hastalarının genel sağlık durumunu ve yaşam kalitesini artırmaya yardımcı olabilir. Düzenli egzersiz, dengeli beslenme, uyku düzeni ve stres yönetimi gibi yaşam tarzı değişiklikleri, Parkinson hastalığı semptomlarının yönetimine katkıda bulunabilir. Parkinson hastalarının hayatı nasıl kolaylaştırılır? İlaçların düzenli kullanımı: Parkinson hastalığının semptomlarını yönetmek için doktor tarafından reçete edilen ilaçların düzenli kullanımı, hastaların semptomlarını daha iyi kontrol etmelerine yardımcı olabilir. Fizyoterapi ve egzersiz: Fizyoterapi ve düzenli egzersiz, Parkinson hastalarının hareket becerilerini artırmak, dengeyi geliştirmek, kas gücünü korumak ve genel sağlığı desteklemek için önemlidir. Fizyoterapistler tarafından özel olarak tasarlanmış egzersiz programları, hastaların günlük aktivitelerini daha kolay gerçekleştirmelerine yardımcı olabilir. Konuşma terapisi: Parkinson hastalığı, konuşma ve yutma becerilerini etkileyebilir. Konuşma terapistleri, hastaların iletişim becerilerini artırmak ve yutma problemlerini yönetmek için özel terapiler sağlayabilir. Ergoterapi: Ergoterapistler, günlük yaşam aktivitelerini (örneğin giyinme, yemek yeme, temizlik) kolaylaştırmak ve bağımsızlığı artırmak için hastalara özel stratejiler ve ekipmanlar sağlayabilir. Destekleyici terapi: Parkinson hastalarının psikolojik ve duygusal ihtiyaçları da dikkate alınmalıdır. Psikologlar veya danışmanlar, hastaların duygusal zorluklarla baş etmelerine yardımcı olabilir ve yaşam kalitelerini artırabilir. Sosyal destek: Aile, arkadaşlar ve toplum desteği, Parkinson hastalarının yaşamını kolaylaştırmada önemlidir. Sosyal etkileşimler, hastaların ruh hali, motivasyon ve genel yaşam kalitesi üzerinde olumlu etkiler yapabilir. Beslenme: Dengeli ve sağlıklı bir beslenme planı, Parkinson hastalarının genel sağlığını desteklemek için önemlidir. Gerekirse bir beslenme uzmanı tarafından tasarlanmış bir beslenme planı, hastaların beslenme ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olabilir. Güvenli bir çevre: Parkinson hastalarının ev ve çevrelerini güvende ve erişilebilir hale getirmek, düşmeleri ve kazaları önlemek için önemlidir. Evde uygun düzenlemeler ve güvenlik önlemleri, hastaların günlük aktiviteleri daha güvenli ve kolay hale getirebilir. "
PARKİNSON - Sıla Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi

PARKİNSON - Sıla Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi

Parkinson: Tanı, Belirti ve Tedavisi Ana Sayfa Kurumsal Hakkımızda Misyonumuz Başkanın Mesajı Değerlerimiz Anlaşmalı Kurumlar 2019 Manifestomuz İnsan Kaynakları Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon TOPUK DİKENİ TEDAVİSİ FİBROMİYALJİ MUTİPL SKLEROZ MS TENDİNİTLER YÜZ FELCİ (FASİYAL PARALİZY) DİZ AĞRILARI BOYUN AĞRILARI BEL AĞRILARI OMUZ AĞRILARI FELÇ (İNME) TEDAVİSİ PARKİNSON MUTİPLE SKLEROZ MS SEREBRAL PALSİ (SP) SİNİR SIKIŞMALARI SİPİNA BİFİDA LENFÖDEM BOYUN FITIĞI BEL FITIĞI SİYATALJİ Sık Sorulan Sorular Hastalarımız Anlatıyor Hasta Yorumları Egzersizler Boyun Egzersizleri Bel Egzersizleri Diz Egzersizleri Parkinson Hastalığı

Parkinson Hastalığı ilk kez 1817 yılında James Parkinson isimli bir İngiliz doktor tarafından tanımlanmıştır. Başlangıç yaşı ortalama 60’tır ve görülme sıklığı yaşla birlikte artar. Hastaların % 5 kadarında 40 yaşın altında başlar. Bu gruba “genç başlangıçlı Parkinson” deniliyor. Hastaların büyük çoğunluğu, genelde ileri yaşlarda başlayan ve ailesel olmayan “sporadik” denilen gruptalar. Küçük yaşta başlamış olan hastalığın genetik olma olasılığı daha yüksektir.

Beyin sapı bölgesinde bulunan, substansiya nigra (siyah çekirdek) isimli bir hücre grubunda yavaş olarak ilerleyen hücre ölümü ve dejenerasyon olmasıyla karakterizedir. Bu hücrelerdeki seçici-ilerleyici kayıp ve dejenerasyonun sebebi henüz bilinmiyor, ancak hastalık daha çok kırsal kesimde yaşayanlarda ve kuyu suyu kullananlarda görülüyor. Tarım ilaçlarının bir etkisi olabileceği düşünülmektedir.

Siyah çekirdekteki hücre grubu “dopamin” denilen bir kimyasal maddeyi üretir. Dopamin, hareketlerimizin başlatılmasını, akıcı ve ahenkli olmasını sağlar. Parkinson hastalığında siyah çekirdekteki hücrelerin azalması sonucunda dopamin eksikliği olmakta ve bu nedenle hastalığın belirtileri ortaya çıkmaktadır.

Parkinson hastalığının dört ana belirtisi vardır,

1.Hareketlerin Yavaşlaması (Bradikinezi): Hastaların her türlü hareketlerinde yavaşlama, ağırlaşma olur. Eğer hastalık koldan başladıysa, beceri isteyen ince işlerde güçlük olur. Örneğin düğme ilikleme ve tıraş olmada zorluk, yazının giderek küçülmesi gibi belirtiler gözlenir. Hastalık bacakları etkilediğinde ise ayağını sürüyerek yürüme,özellikle basamakları çıkarken veya engebeli yollarda ayağın takılması görülebilir. Bu istemli hareketler dışında göz kırpmak ve yürürken kolları sallamak gibi otomatik olarak yapılan hareketler de azalır veya kaybolur. Hareketlerde yavaşlık ne kadar belirgin olsa da hastalarda kuvvet kaybı (felç durumu) yoktur.

2.Kaslardaki Tonusun Artması (Rijidite): Normalde dinlenme halindeyken kaslarda, kas tonusu olarak adlandırılan, hafif bir kasılma vardır. Parkinsonda ise hastanın kolu veya bacağı hafifçe bükülmeye çalışıldığında harekete karşı sürekli dirençle karşılaşılır. Hastalar bu durumu yorgunluk, ağrı, kramp, sertlik, tutukluk şeklinde hissedebilir.

3.Titreme (Tremor): İstirahat halindeyken kollar ya da bacaklarda tipik kaba bir titreme gözlenir . Elin baş ve işaret parmağında para sayma hareketi şeklinde sınırlı kalabilir. Hastalar ellerini kullanmaya başladıklarında bir süre kaybolur. Eller ileri doğru uzatılıp havada bekletildiğinde de gözlenebilir. Burada üzerinde durulması gereken bir nokta var. Halk arasında zannedildiği gibi Parkinson hastalığında mutlaka titreme olması gerekmez. Titreme önemli bir bulgudur, fakat titremesi olmayan Parkinson hastaları da vardır. Ayrıca, her titremesi olan Parkinson hastası değildir. Heyecan, stres gibi durumlarda normal insanlarda da titreme olabildiği gibi titremeyle giden “ailevi/esansiyel tremor” denen iyi gidişli bir hastalıkta ve bazı yaşlılarda da titreme gözlenebilir.

4.Duruş Refleksinde Bozulma: Normalde ayakta hareketsiz olarak duran bir insanı ittiğinizde ayaklarının ve kollarının pozisyonunu ani olarak değiştirerek dengesini sağlar ve düşmez. Parkinson hastalığında bu refleks bozulduğundan, hastayı aniden geriye doğru ittiğinizde, dengesini sağlayamaz ve yere düşebilir. Buna “postural refleks bozukluğu” denmektedir. Ayrıca hastaların ayakta duruşlarında da bozulma gözlenir. Hastalar öne doğru eğik, kolları dirsekten hafifçe bükük ve gövdeye doğru çekilmiş olarak dururlar.

Parkinson hastalığı diyebilmek için bu dört belirtinin hepsinin birden olması gerekmemekte. Bu belirtiden ikisi bulunduğunda tanı konulmaktadır.

Parkinson Hastalığında Görülebilen Diğer Belirtiler

Monoton, alçak sesle, zor anlaşılır biçimde konuşma. Bazen hecelerin tekrarı. Yürüme bozukluğu: Bazen ani olarak hızlanma, istedikleri zaman duramama ve düşme . Kapı eşikleri ve dar yerlerden geçerken kilitlenme. Yutma zorluğu, tansiyon düşmesi, salya akması, ayaklarda şişme, kabızlık, idrar yapma problemleri, cinsel fonksiyon bozuklukları, ciltte yağlanma artması-pullanma, aşırı terleme, görmeyle ilgili problemler, ağrılar, depresyon, unutkanlık – bunama gibi belirtiler de görülebilmektedir.

Parkinson hastalığına benzeyen ve onunla karışabilen “parkinsonizm” tabloları da vardır. Bunlar:

1.Parkinson hastalığında görülebilen belirtiler yanında başka ek belirtiler de görülen ”Parkinson artı sendromları”: Multisistem atrofisi (MSA), İlerleyici göz hareketleri felci (PSP) ve kortikobazal gangliyonik dejenerasyon (CBD) olarak adlandırılan hastalıklar.

2.Başka bir sebep ya da hastalık nedeniyle beynin etkilenmesi sonucu görülen Parkinsonizm tabloları: Bazı ilaçlar, beyin damar tıkanıklıkları, travma, civa-manganez zehirlenmesi, bazı enfeksiyonlar gibi.

Parkinson Hastalığının Tedavisi

İlaç Tedavisi: Ana prensip beyinde yetersiz üretilen dopamini yerine koymaktır. Bunun için, beyinde dopamin üreten hücreler tarafından dopamine dönüştürülen “levodopa” isimli bir madde kullanılmaktadır. Yıllar içinde yapılan gözlemler sonrasında, uzun yıllar levodopa kullanan -özellikle genç- hastalarda bazı problemler ortaya çıktığı görülmüştür, Tedaviye başlandıktan dört beş yıl kadar sonra hastaların yaklaşık yarısında levodopanın etki süresi kısalıp, daha önceleri yeterli gelen ilaç sıklığı yeterli gelmemekte ve hastalar bir sonraki ilaçlarını alma zamanına yakın ilacın etkisinin geçtiğini fark etmekteler. Buna “açılma-kapanma dönemleri” veya “motor dalgalanmalar” denilmekte. Hastalarda kollar, bacaklar, gövdede kıvrılma, bükülme, kasılma ve atma şeklinde istem dışı hareketlerde ortaya çıkabilmekte veya yeterli dozda alınmasına rağmen ilaç zaman zaman hiç etki etmemektedir. Bu nedenle genç hastalarda levodopa başlanmasını mümkün olduğunca geciktirmek gerekmektedir.

Genç yaştaki hastalarda öncelikle başlanması tercih edilen “dopamin agonistleri” denen bir grup ilaç daha vardır. Bu ilaçlar, beyin hücrelerindeki dopamin bağlanma bölgelerine bağlanarak, onun etkilerini yaparlar.

Genç ve titremesi fazla olan hastalarda antikolinerjikler denen ilaçlar da kullanılabilmektedir. Yaşlılarda bellekle ilgili problemler yaratabilmeleri nedeniyle tercih edilmiyorlar.

Beyindeki dopamin miktarını çeşitli mekanizmalarla arttırarak etki eden ve “enzim inhibitörleri” denen bir grup ilaç daha kullanılmaktadır.

Ayrıca hastalarda görülebilen depresyon, uykusuzluk, hayaller (halüsinasyonlar), hezeyanlar (varsanılar), bunama, kabızlık gibi diğer belirti ve bulgular için de bunlara yönelik ilaçlar kullanılabilmektedir.

Cerrahi Tedavi: Parkinson hastalığında tedavi öncelikle ilaçlarla yapılmaktadır. Cerrahi tedavi tüm hastalar için uygun bir yöntem değildir. Tedaviye yeterli yanıt alınamayan bazı belirtiler için veya levodopanın uzun süreli kullanımı nedeniyle ortaya çıkabilen motor dalgalanmalar ve istemsiz hareketler gibi durumlarda cerrahi tedavi düşünülebilmektedir. Cerrahi girişim yapılabilmesi için hastada olmaması gereken bazı koşullar bulunmaktadır. Hastayı takip eden nöroloji uzmanı gerekli gördüğünde cerrahi tedaviye karar vererek, beyin cerrahisi bölümüyle işbirliği yapmaktadır.

Parkinson hastalığında dopamin eksikliği nedeniyle beyinde bazı bölgeler fazla çalışmakta. Bu cerrahi yöntemlerle de fazla çalışan bölgeler daha az çalışır hale getirilmektedir. Bu amaçla “yakma (destrüktif) cerrahisi” veya “pil takma cerrahisi (Derin beyin stimülasyonu)” olarak iki yöntem kullanılmaktadır.

Egzersiz: Düzenli fiziksel aktivite ve egzersizin kas sertliği ve hareket yavaşlığı üzerine olumlu etkileri vardır. Kaslar ve eklemlerin işlevlerini daha iyi sürdürebilmelerini sağlarlar. Uzun süreli, yorucu olması gerekmemektedir. Yürüyüş, yüzme ya da diğer spor aktiviteleri önerilebilir.

Hakkımızda Misyonumuz Vizyonumuz Kilometre Taşları Başkanın Mesajı Haberler İnsan Kaynakları KVKK Hasta Aydınlama Metni Çerez Politikamız İletişim "
Parkinson Hastalığı Belirtileri ve Erken Teşhis | Beyin Cerrahisi İstanbul

Parkinson Hastalığı Belirtileri ve Erken Teşhis | Beyin Cerrahisi İstanbul

Parkinson Hastalığı Belirtileri ve Erken Teşhisin Önemi

Parkinson hastalığı nörolojik bir hastalıktır ve sinir sistemini etkileyerek hareket kontrolü ile ilgili sorunlara yer açar. Hareket kontrolü problemleri yavaş hareket etme hali, titreme, kaslarda oluşan sertlik ve denge sorunları gibi belirtilerle karşımıza çıkabilir. En yaygın belirti olarak ortaya çıkan titreme hareketsiz hallerde el ve bacaklarda başlayarak vücudun diğer bölgelerine yayılabilir Stres, panik ve heyecan gibi durumlar titremeyi artırabilir. Kaslarda sertleşme görülerek gevşemesi zor bir hal alır. Denge problemleri ayakta durma güçlüğü yaşanabilir. Hareketler de istemsiz yavaşlama aktivite süresini uzatabileceği gibi günlük işlerin tamamlanmasını da zor hale getirebilir. Parkinson yaşlı insanları etkileme eğiliminde bir hastalık gibi söylenir fakat genç yaşlarda da görülebilir.

Erken teşhis hayat kurtarır sözünü çoğu kez duymuşsunuzdur. Bunun bir örneği de Parkinson hastalığında erken tanı konulmasıdır. Gelin erken teşhisin önemini birlikte inceleyelim.

Parkinson henüz kesin tedavisi olmamakla birlikte erken teşhis edildiğinde mevcut tedavi yöntemlerinden faydalanarak belirtiler kontrol altına alınır ve yaşam kalitesi arttırılabilir. Doğru teşhisle birlikte başlanan uygun tedavi planı, ilaç tedavisi, fiziksel terapi, beslenme düzeni ve yaşam tarzında ki değişiklikleri içerir. Hasta ve hasta yakını hastalık hakkında bilinçlendirilerek hastalığın ilerleyişi ve semptomları, psikolojik ve duygusal destek hakkında bilgilendirebilir. Bu sayede hastalık etkileri ile daha kolay bir şekilde başa çıkarak yaşam kalitesi arttırılabilir.

Parkinson Hastalığı Nedir?

Parkinson beyindeki dopamin adı verilen nörotransmitlerin eksikliği sonucu ortaya çıkmaktadır. Dopamin eksikliği sonucu sinir hücreleri arasında iletişim bozulur. Hareket kontrol ve koordinasyonunda bozukluklar ortaya çıkar. Non-motor belirtileri de gösterebilen parkinson, uyku bozuklukları, konuşma ve yutma güçlüğü, koku duyusunda zayıflama ve hafıza problemlerine yol açabilir. Ayrıca sadece fiziksel değil psikolojik olarak anksiyete ve depresyon gibi ruh hali değişimleri de olabilir. Parkinson ilerleyebilen bir hastalık olup semptomlar da zamanla kötüleşmeler olabilir. Başlarda hafif titreme ve hareket yavaşlaması şeklinde başlayıp zamanla belirgin hal alabilir. Bu neden erken tanı ve teşhisin önemi büyük ölçüde önemli olmakla birlikte erken tedavi ile birlikte hastalığın ilerlemesi yavaşlatılarak kontrol altına alınabilir.

İlginizi Çekebilir,

Parkinson Hastaları İçin Risk Grupları

Parkinson hastaları için risk grupları genellikle yaşlılar olmakla birlikte genç yaşlarda da görülebilir olsa da aile geçmişi, cinsiyet, yan etkisi olan ilaç kullanımı, toksinlere maruz kalmak da hastalığın ortaya çıkmasına sebebiyet verebilir.

Genellikle yaşlı yetişkinleri etkileyen hastalık 60 yaş üstü bireylerde yaygın olarak görülür. Bu nedenle yaşlılar risk grubu altındadırlar. Genetik yapılara dayanarak aile geçmişinde Parkinson hastalığı hikayesi olan bireylerde hastalık riski artmaktadır. Tarımda kullanılan ilaçlar, pestisitler, ağır metal gibi kimyasal toksinlere maruz kalmak risk oluşturabilir. Tam olarak sebebi kesinleştirilememekle birlikte Parkinson kadınlara göre erkeklerde daha yaygın olarak görülmektedir. Bazı antiseptik ve mide ilacı kullanımı sonrası Parkinson semptomları ortaya çıkarak risk grubu oluşturabilir. "
Parkinson Hastalığı Nedir? Nöroloji » Özel Rumeli Hastanesi

Parkinson Hastalığı Nedir? Nöroloji » Özel Rumeli Hastanesi

Parkinson Hastalığı Nedir?

Parkinson hastalığı, sinir hücrelerinin özellikle beynin hareketi kontrol eden bölgelerinde hasar görmesi sonucu ortaya çıkan kronik bir nörolojik bozukluktur. Bu hastalık genellikle titreme, kas sertliği, hareket yavaşlaması ve denge sorunları gibi belirtilerle karakterizedir. Parkinson hastalığı genellikle ilerleyicidir ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir.

Parkinson Hastalığı Belirtileri

Parkinson hastalığının belirtileri genellikle yavaşça gelişir ve zamanla artar. Bu belirtiler arasında şunlar yer alır:

Titreme (Tremor): Genellikle ellerde, parmaklarda veya el bileklerinde görülen ritmik titreme. Kas Sertliği (Rigidity): Kaslarda sertlik ve gerginlik hissi, özellikle kol, bacak ve boyun bölgelerinde. Hareket Yavaşlaması (Bradykinesia): Hareketlerin genel olarak yavaşlaması ve güçleşmesi. Denge Sorunları ve Postür Değişiklikleri: Yürüme ve denge sorunları, dik durma güçlüğü. Yüzde İfade Kaybı: Yüz ifadelerinde azalma, donuk ifade. Parkinson Hastalığı Nedenleri

Parkinson hastalığının tam nedeni bilinmemekle birlikte, genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bazı risk faktörleri şunlardır:

Genetik Faktörler: Aile geçmişinde Parkinson hastalığı olan bireylerde risk artar. Çevresel Toksinler: Pestisitler, herbisitler ve diğer çevresel toksinlere maruz kalma riski artırabilir. İleri Yaş: Parkinson genellikle 60 yaş üstündeki bireylerde daha sık görülür. Cinsiyet: Erkeklerde Parkinson hastalığına yakalanma riski kadınlara göre daha yüksektir. Parkinson Türleri

Parkinson hastalığı, genellikle idiyopatik (bilinmeyen nedenlere bağlı) Parkinson ve ikincil Parkinson olmak üzere iki ana türde sınıflandırılır. Bu iki türün yanı sıra diğer bazı Parkinson benzeri durumlar:

İdiyopatik Parkinson (İdipatik Parkinson Hastalığı – İPH): İdiyopatik Parkinson, en yaygın Parkinson türüdür ve genellikle yaşlanma süreci ile ilişkilidir. Bu tip Parkinson, genellikle herhangi bir bilinen neden olmaksızın ortaya çıkar. Hastaların aile geçmişinde Parkinson hastalığı olmadan da gelişebilir. İkincil Parkinson (İkincil Parkinsonizm): Bu tip Parkinson, belirli bir nedenle ortaya çıkan başka bir durumun (örneğin, ilaç yan etkileri, beyin travması, enfeksiyonlar veya diğer nörolojik bozukluklar) sonucunda gelişir. İkincil Parkinson, idiyopatik Parkinson’dan farklı olarak altta yatan bir nedeni belirtir. Genetik Parkinson: Bazı Parkinson vakaları genetik faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Ailede Parkinson hastalığı öyküsü olan bireylerde genetik mutasyonlar nedeniyle Parkinson gelişme riski artabilir. Ancak genetik faktörler, tüm Parkinson vakalarının sadece küçük bir yüzdesinden sorumludur. Vasküler Parkinson: Bu tip Parkinson, genellikle beyin damarlarında oluşan problemler nedeniyle ortaya çıkar. Kan akışındaki sorunlar, beyin hücrelerine yeterince oksijen ve besin maddesi ulaşmasını engelleyebilir ve bu da Parkinson benzeri belirtilere neden olabilir. Toksinlere Bağlı Parkinson: Bazı kimyasallar ve toksinler, Parkinson benzeri semptomlara neden olabilir. Örneğin, bazı pestisitler ve çevresel toksinlere maruz kalma, Parkinson benzeri belirtiler geliştirebilir.

Her ne kadar idiyopatik Parkinson en yaygın tür olsa da, diğer türler de farklı nedenlere dayanabilir. Tanı ve tedavi sürecinde, hastalığın belirtilerini başlatan veya kötüleştiren faktörleri belirlemek önemlidir.

Nasıl Teşhis Edilir?

Parkinson hastalığı teşhisi için genellikle şu adımlar izlenir:

Hastanın Anamnezi: Hastanın şikayetleri ve tıbbi geçmişi değerlendirilir. Fizik Muayene: Nörolojik belirtiler, kas tonusu ve hareket kabiliyeti incelenir. Parkinson Belirtileri Değerlendirmesi: Titreme, bradykinesia ve kas sertliği gibi Parkinson belirtileri test edilir. İlaç Denemesi (Levodopa Testi): Levodopa adlı ilaç verilip hastanın tepkisi izlenir. Görüntüleme Testleri: MRG, BT ve bazen SPECT veya PET taramaları kullanılabilir.

Teşhis, bu yöntemlerin kombinasyonuna dayanır ve uzman bir nörolog tarafından yapılır. Erken teşhis, etkili tedavi planlarının oluşturulmasına yardımcı olabilir.

Parkinson Hastalığı Tedavisi

Parkinson hastalığının şu ana kadar tam bir tedavisi bulunmamakla birlikte, belirtileri yönetmeye yönelik birçok tedavi seçeneği mevcuttur:

İlaçlar: Levodopa ve diğer antiparkinson ilaçları belirtileri hafifletmeye yardımcı olabilir. Fizik Tedavi: Fizyoterapistler, hastalığın neden olduğu hareket zorluklarına yönelik egzersiz programları uygular. Konuşma Terapisi: Dil ve konuşma terapistleri, hastaların iletişim becerilerini artırmaya yardımcı olabilir. Cerrahi Tedavi: Derin beyin stimülasyonu (DBS) gibi cerrahi prosedürler, belirtileri kontrol etmede etkili olabilir. Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir. Derin Beyin Stimülasyonu (DBS): Parkinson Hastalığının Cerrahi Tedavisi

Belirtileri hafifletmeye yönelik ilaçlar, fizik tedavi ve konuşma terapisi gibi seçenekler ilerleyen durumlarda yeterli olmayabilir. Bu noktada, Derin Beyin Stimülasyonu (DBS), özellikle ileri aşamada olan Parkinson hastalarında belirtileri kontrol etmek amacıyla uygulanan cerrahi bir tedavi seçeneğidir.

DBS Nedir?

Derin Beyin Stimülasyonu, beyindeki belirli bölgelere düzenli elektriksel uyarılar göndererek sinirsel aktiviteyi düzenlemeyi amaçlayan bir cerrahi prosedürdür. Bu işlemde, ince elektrotlar beyin içerisine yerleştirilir ve bu elektrotlar bir özel cihaz aracılığıyla kontrol edilir. DBS, genellikle Parkinson hastalığının motor belirtilerini kontrol etmek amacıyla uygulanır, ancak aynı zamanda diğer nörolojik bozuklukların tedavisinde de kullanılabilir.

Nasıl Yapılır?

DBS prosedürü genellikle üç aşamadan oluşur:

Elektrot Yerleştirme: İlk aşama, cerrahi bir işlemle beyin içerisine ince elektrotların yerleştirilmesini içerir. Bu elektrotlar genellikle beyin çekirdeklerine, özellikle de hareket kontrolüyle ilişkilendirilen bölgelere yerleştirilir. Pil Yerleştirme: İkinci aşamada, bir cihaz olan pil (stimülatör) cilde yerleştirilir. Bu pil, elektrotlara düzenli elektriksel uyarılar gönderir. Programlama: Üçüncü aşama, hastanın ihtiyaçlarına ve belirtilerine göre cihazın programlanmasıdır. Bu, genellikle bir nöroloji uzmanı tarafından yapılır ve hastanın belirtilerine en iyi şekilde yanıt veren stimülasyon ayarlarının bulunmasını içerir. Avantajları ve Riskleri

Derin Beyin Stimülasyonu, Parkinson hastalarında belirtilerin kontrolünde önemli bir iyileşme sağlayabilir. Ancak, her cerrahi müdahalede olduğu gibi, DBS’nin de bazı riskleri vardır. Bu riskler arasında enfeksiyon, kanama, elektrot yerleştirme hataları ve pil arızaları bulunmaktadır. Bu nedenle, bu tür bir tedavi seçeneğine karar vermeden önce, hastalar ve sağlık profesyonelleri arasında detaylı bir iletişim ve değerlendirme süreci gereklidir.

Derin Beyin Stimülasyonu, ileri aşamadaki Parkinson hastalarında belirtileri kontrol etme konusunda etkili bir seçenek olabilir. Ancak, bu tedavi yöntemi her hasta için uygun olmayabilir ve riskleri göz önünde bulundurularak dikkatlice değerlendirilmelidir. Hastalar, bu konuda deneyimli bir nöroloji uzmanı ile görüşmeli ve tedavi seçenekleri hakkında detaylı bilgi almalıdır.

Parkinson ile Nasıl Başa Çıkılır?

Parkinson hastalığıyla başa çıkma, hem hastalar hem de onları destekleyen aile üyeleri için zorlu bir süreç olabilir. Ancak, uygun stratejiler ve yaşam tarzı değişiklikleriyle, yaşam kalitesini artırmak ve günlük yaşam aktivitelerini kolaylaştırmak mümkündür. Parkinson hastalığıyla başa çıkma stratejileri aşağıdaki gibidir:

Sağlık Profesyonelleriyle İyi İletişim: Parkinson hastalığı ile ilgili endişelerinizi ve sorularınızı paylaşmak için düzenli olarak sağlık profesyonelleriyle iletişimde olun. Tedavi planınızı ve ilaç kullanımınızı doktorunuzla sürekli gözden geçirin. Destek Gruplarına Katılma: Parkinson hastaları için oluşturulmuş destek gruplarına katılarak diğer hastalarla deneyimlerinizi paylaşın. Bu gruplar, hem hastalığınızla ilgili bilgi almanıza hem de duygusal destek bulmanıza yardımcı olabilir. Fiziksel Aktivite ve Egzersiz: Fiziksel aktiviteler ve egzersizler, kas gücünü ve esnekliğini artırabilir, dengeyi geliştirebilir ve genel sağlığı destekleyebilir. Uyumlu egzersiz programları, bir fizyoterapist veya uzman eşliğinde planlanmalıdır. Düzenli Beslenme: Dengeli bir diyet, vücut sağlığını korumak için önemlidir. Yüksek lifli gıdalar, meyve, sebze ve protein içeren bir diyet önerilir. İlaçların etkilerini artırmamak için bazı ilaçlarla birlikte alınan gıdalara dikkat edilmelidir. İlaçları Düzenli ve Doğru Kullanma: Parkinson hastalarının belirli bir ilaç regimenini düzenli olarak takip etmeleri önemlidir. İlaç dozajları ve zamanlaması, doktor önerilerine uygun olarak titizlikle takip edilmelidir. Psikolojik Destek ve Danışmanlık: Parkinson hastalığı ile başa çıkmak, duygusal olarak zorlayıcı olabilir. Bir psikolog veya danışman ile görüşmek, bu süreçte destek almanıza yardımcı olabilir. Ev Düzenlemeleri: Ev içinde düzenlemeler yaparak güvenliği artırın. Kaymayı önleyen halılar, sağlam mobilyalar ve düzenli yollar gibi basit düzenlemeler faydalı olabilir. İhtiyaç duyulan ekipmanlar ve yardımcı cihazlar kullanılarak günlük aktiviteler kolaylaştırılabilir. Planlama ve Organizasyon: Günlük aktivitelerinizi planlamak ve organize etmek, güvenlik ve etkinlik açısından önemlidir. Hedeflerinizi belirleyin ve kademeli olarak ulaşmaya çalışın. Sosyal Aktiviteler ve Bağlantılar: Sosyal izolasyondan kaçının. Aile, arkadaşlar ve toplulukla bağlantıda kalmak, destek ve sosyal bağlantıları artırabilir. Aralık 22, 2023 Gelişmiş Arama Sağlıklı Zayıflama Yöntemleri Gut Hastalığı Kızıl Hastalığı Omurga Tümörleri Testis Kanseri Parkinson Hastalığı Nedir? Gözde Işık Çakması Nedenleri ve Tedavisi Kıl Dönmesi (Pilonidal Sinüs): Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi Hamilelikte İdrar Yolu Enfeksiyonu Ön Çapraz Bağ Yaralanmaları Zatürre (Pnömoni) Nedir? Skolyoz Ameliyatı

Web sitemizi kullanmaya devam ederek, gizlilik politikamız kapsamında çerezlerin kullanılmasını kabul edersiniz. Çerezler ile toplanan kişisel verileriniz , veri politikasında belirtilen amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun bir şekilde kullanılacaktır. Anladım

Tevfik Bey Mah. Mektep Sok. No:11 Sefaköy / Küçükçekmece İSTANBUL info@rumelihospital.com.tr 444 89 79 +90 212 580 86 86 +90 212 426 62 23 Güncel Haberler Antibiyotik Farkındalık Günü ve Akılcı İlaç Kullanımı Meme Kanseri Bilinçlendirme Ayı 1-31 Ekim 2nd Bosnia Healthcare & Services Expo Site Haritası Hakkımızda İnsan Kaynakları Hekimlerimiz Tıbbi Bölümlerimiz Sağlık Rehberi İletişim "