Astım Nedir? Nedenleri, Belirtileri, Tanı Yöntemleri ve Tedavisi

Astım Nedir? Nedenleri, Belirtileri, Tanı Yöntemleri ve Tedavisi

Astım Nedir? Nedenleri, Belirtileri, Tanı Yöntemleri ve Tedavisi

Astım, solunum yollarında tıkanıklığa yol açarak nefes almayı güçleştiren kronik bir hastalıktır. Dünyanın dört bir yanında oldukça yaygın olarak görülen astım, hava yolu etrafında bulunan düz kasların, çeşitli tetikleyicilere (alerjenler, duman, soğuk hava veya egzersiz gibi) tepki olarak kasılması ve beraberinde mukus adı verilen yapışkan salgının üretiminin artması sonucu hava yolunda daralmaya yol açar. Bu duruma bağlı olarak gelişen astım atakları nefes darlığı, öksürük ve hırıltı gibi şikâyetlere yol açabilir.

Hem çocuklarda hem de yetişkinlerde görülebilen astım, aynı zamanda şu koşullara sahip kişilerde de görülebilmektedir:

● Aktif sigara içenler veya pasif içiciler,

● Hava kirliliğinin bulunduğu bölgelerde ikamet edenler,

● Alerjisi bulunan bireyler,

● Mesleği gereği sık sık toz ve kimyasal maddelere maruz kalanlar,

● Bebeklik döneminde alerjenlere maruz kalanlar,

● Aile üyelerinde alerjik yahut astım hastası bulunanlar.

Alerjik Astım Nedir?

Bilhassa kadınlarda daha yaygın olarak görülen alerjik astım, genellikle bahar aylarında ortaya çıkar. Alerjik faktörlere bağlı olarak gelişen bir astım çeşidi olan alerjik astıma, sık sık alerjik rinit de eşlik etmektedir.

Astım Belirtileri Nelerdir?

Bronş adı verilen hava yollarının daralmasıyla ortaya çıkan ve çoğu zaman alevlenmelerle seyreden bir hastalık olan astım, genel olarak şu belirtilerle kendini göstermektedir:

● Soluk alma esnasında hırıltı veya ıslık sesi

● Göğüs bölgesinde ağrı veya sıkışma hissi

Astım Tanı Yöntemleri Nelerdir?

Astımın henüz kesinleşmiş bir sebebi olmasa da yapılan araştırmalar, genetik faktörler, çevresel faktörler, enfeksiyonlar ve kişinin tıbbi durumu gibi nedenlerin astıma yol açabileceğini ileri sürmüştür. Kişiden kişiye değişkenlik gösterebilen astım tetikleyicilerini ise şu şekilde sıralayabiliriz:

● Bazı viral hastalıklar,

● Depresyon ve stres gibi durumlar,

● Aşırı sıcak veya aşırı soğuk havalar,

● İşlenmiş gıdalarda bulunan çeşitli koruyucu maddeler ve sülfitler,

● Gastroözofageal Reflü Hastalığı.

Astım şüphesiyle bir sağlık kuruluşuna başvurduğunuzda genellikle doktorunuzun ilk yapacağı, detaylı bir şekilde tıbbi öykünüzü dinlemek ve muayene olacaktır.

Bu aşamada, öksürük ataklarının yaşanma sıklığı, haftada kaç kez baş gösterdiği, atağın yaşandığı vakitler, aile üyelerinde astım varlığı ve diğer alerjik belirtiler gibi konular doktor tarafından sorulur. Bunun akabinde teşhisin netleştirilmesi adına sizden istenebilecek bazı testler ise şu şekildedir:

1. Spirometre: Astım tanısının netleştirilmesinde son derece önemli olan bu test, temelde akciğer kapasitesini ve nefes aldığınız esnada alınan hava miktarını ölçer. Böylece, bronşların ne derece daraldığı da görülmüş olur.

2. Zirve Akım Ölçümü: Akciğer işlevlerinde meydana gelen değişiklikleri saptamak amacıyla kullanılan testtir.

3. Görüntüleme: Astım beraberinde ortaya çıkan yapısal sorunlar ve enfeksiyonları tespit etmek amacıyla kullanılan göğüs röntgeni ya da Bilgisayarlı Tomografi(BT) taramasıdır.

4. Metakolin Testi: Düşük dozlar ve kontrol altında verilen Metakolin isimli ilaç yardımıyla hastanın bronşlarının metakolin verilmesiyle daralıp daralmadığı ölçülür.

5. Alerji Testi: Kan veya deri testleri ile yapılan bu yöntem, hastada alerjiye yol açan maddelerin astım ataklarını tetikleyebilme durumu hesaba katılarak uygulanır.


Astım Tedavisi Nasıl Yapılır?

Astım hastalığının henüz kesin bir tedavisi bulunmasa da, doktorun vermiş olduğu ilaçlar düzenli bir şekilde kullanıldığı takdirde astımı kontrol altında tutmak mümkündür. Bu noktada belirtilere bağlı olarak gelişen şikâyetleriniz ve bulguların derecesi, ilaçların ve dozların belirlenmesinde etkili bir rol oynamaktadır. Ayrıca yaşam tarzınızda bazı değişiklikler yaparak doktorunuzun uygulayacağı tedavi sürecinin mümkün olduğunca verimli olmasını sağlayabilirsiniz. Bu değişikliklerden bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:

● Sigarayı bırakmak bu noktada son derece önemlidir. Sigara dumanı ve nemli ortamlardan uzak durmaya gayret göstermelisiniz.

● Alerjinizin olduğu evcil hayvanları kontrol altına almalısınız.

● Aşırı sıcaktan veya aşırı soğuktan imtina etmelisiniz.

● Tozlu ve küflü ortamlara olabildiğince mesafeli olmalısınız.

● Uygun egzersizler yapmalısınız.

● Kimyasal kokular ve dumandan uzak durmalısınız.

● Nefes almayı zorlaştıran gribal enfeksiyonlardan korunmanız oldukça önemlidir. Bunun için grip aşısı olabilirsiniz.

● Son olarak, uyuduğunuz ortamda halı bulundurmamaya özen göstermeli, alerjik reaksiyona yol açabilecek eşyaların temizliğine muhakkak dikkat etmelisiniz.

Astım ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular Astım ilaçlarının bağımlılık yapıcı etkisi var mı?

Astım tedavisi sürecinde hastaya verilen ilaçlar bağımlılık yapmaz. İstediğiniz zaman ilaç kullanımını kesebilirsiniz, lakin bazı hastalarda psikolojik olarak ilaç kullanmaya bağlı şartlanma da görülebilmektedir.

Astım bulaşıcı mıdır?

Astım bulaşıcı bir hastalık olmasa da genetik geçiş gösterdiği söylenebilir. Aile üyelerinde astım veya alerjik rinit gibi hastalıklar olan bireylerde astım görülme olasılığı, diğer kişilere nazaran daha yüksektir. Hem anne hem babada astım hastalığı olduğunda ise çocukta astım görülme ihtimali %60 oranında artmaktadır.


Astım hastalığı hamilelik için bir engel teşkil eder mi?

Astım hastalığı, hamilelik sürecinde bir engel teşkil etmemekle beraber, astım hastası kişilerin gebelik döneminde güvenle kullanabilecekleri ilaçlar mevcuttur. Yaşanan astım atakları, dokulardaki oksijen değerlerini olumsuz etkilediği için hamile astım hastalarının ilaçlarını kesmeleri uygun değildir. Ayrıca anne karnındaki fetüsün oksijensiz kalması da büyük risklere davetiye çıkarabilmektedir. Bu nedenle hamilelik döneminde astım atağı ile karşılaşan hastalara uygun tedavi uygulanarak gerekli oksijenin sağlanması gerekmektedir. Düzenli ilaç kullanımı bu noktada son derece önemlidir.

Astım balgam yapar mı?

Genellikle kendini kuru öksürük, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi gibi durumlarla gösteren astım hastalığında, balgam da hastaların şikâyetçi olduğu konulardan bir tanesidir.


Astım kalp hastalıklarını tetikler mi?

Kalp krizi, felç, göğüs ağrısı, kalp durması gibi durumlar göz önünde bulundurulduğunda astım hastalarının, astımı olmayanlara oranla %60 daha fazla risk altında olduğu çeşitli araştırmalarla ortaya konmuştur.

Astım hastalığı ilerlerse ne olur?

Alerjik astım tedavi edilmediği takdirde nefes darlığı gibi şikâyetlerde artış meydana gelirken, balgam çıkarmak da git gide güç hale gelir. Bu duruma bağlı olarak da zamanla zatürre gelişebilir. Sık tekrarlayan zatürre atakları ise akciğerlerde kalıcı hasar oluşturabilmektedir.

Astım ve Bronşit hastalığı arasında fark var mıdır?

Akut bronşit ve astım bronşit hastalıkları oldukça benzemekle beraber bu iki hastalık sık sık birbirine karıştırılır. Bilhassa ilk bronşit atağının yaşandığı esnada bu ayrımı yapmak zordur ama devam eden ataklarda oluşan klinik bulgular sayesinde teşhis işlemi basitleşir. Bu aşamada bronşit atağı öncesi viral enfeksiyon bulgusuna rastlanmaması, hışıltı epizotlarının sıkça tekerrür etmesi ve aile üyelerinde var olan atopi veya astım gibi durumlar, hastalığın bronşit astım olduğuna işaret edecek kuvvetli belirtilerdir.

Bizimle İletişime Geçin Bölüm Hekimlerimiz

Başhekim Uzm. Dr. Şefik TARLAN Göğüs Hastalıkları

Uzm. Dr. Ferit ÖZEN Göğüs Hastalıkları
İlgili İçerikler

Hamilelikte Bel Boyun Ağrısı

Penisilin Alerjisi Nedir? Neden Olur?

Kalça Protezi Nedir?

Minimal İnvaziv (Küçük Kesi) İle Kalp Ameliyatı

Hidrosefali Nedir? Tedavi Edilebilir Mi?

Mikrosefali Nedir?

Geçmeyen Öksürük Nedir? Nedenleri Nelerdir?

Bel ve Boyun Fıtığı için Ozon Tedavisi

Çocuklarda Öksürüğe Ne İyi Gelir?

Aort Anevrizması Nedir?

Çocuklarda İshal ve Tedavisi

Kelebek Hastalığı (Lupus) Nedir?

Beyin Anevrizması Nedir? Beyin Anevrizması Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Pirola Varyantı Nedir?

Beyin Anjiyosu (BeyinAnjiyografi) Nedir? Beyin Anjiyosu Nasıl Yapılır?

Sıcak Havalar Astımı Nasıl Etkiler?

Hipertermi (Sıcak Çarpması) Nedir?

Erken Doğum (Prematüre) Nedir?

El Titremesi Nedir?

El Bileğinden Anjiyo (Radial Anjiyo) Nedir?

Kalp Romatizması (Kardiyak Romatizma) Nedir?

Menopoz Döneminde Kalp Krizi Riski

Nasır Nedir? Nasır Tedavisi Nasıl Olur?

Histerektomi nedir? Neden yapılır ?

Nadir Hastalık Nedir ?

Uyuz Hastalığı Nedir? Uyuz Belirtileri ve Tedavisi

Mide Yanması Neden Olur, Nasıl Geçer?

Mide Bulantısı Neden Olur, Nasıl Geçer?

Maymun Çiçeği Virüsü Nedir?

Gastrointestinal Enfeksiyon ( Gastroenterit ) Nedir ?

Yağsız Vücut Kitlesi (FFMI) Hesaplama

İdeal Kilo Hesaplama

Vücut Yağ Oranı Hesaplama

Bazal Metabolizma Hızı Hesaplama

Vücut Kitle İndeksi Hesaplama - Boy Kilo Endeksi

Peter Pan Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Hipokondriyazis (Hastalık Hastalığı) Nedir?

Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?

Kemik İliği Kanseri Nedir? Belirti ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kalça Ağrısı Neden Olur? Kalça Ağrısı Nasıl Geçer?

Bebeklerde Burun Tıkanıklığına Ne İyi Gelir?

Bamya Tohumu Faydaları Nelerdir? Hangi Hastalıklara İyi Gelir?

Mutluluk Çubuğu (Penis Protezi) Nedir?

Palyatif Bakım Nedir, Nasıl Alınır, Şartları Nelerdir?

Annelik Estetiği (Mommy Makeover) Nedir?

Kolera Nedir? Nasıl Bulaşır?

Tip 1 ve Tip 2 Diyabet Hakkında Her Şey

Serotonin (Mutluluk Hormonu) Nedir? Ne İşe Yarar?

Kalp Sağlığı ve Beslenme

Kahvenin Faydaları ve Zararları Nelerdir?

Göz Yorgunluğu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Kabak Çekirdeğinin Faydaları Nelerdir?

İdrar Kaçırma (Üriner İnkontinans) Nedir?

Huzursuz (İrritabl) Bağırsak Sendromu Nedir?

Potasyum Nedir? Potasyum Yüksekliği ve Düşüklüğü

Bağışıklık Güçlendirici Besinler ve Takviyeler

Gebelik ve Doğum Öncesi Bakım

Doğum Öncesi ve Sonrası Beslenme

Çölyak Hastalığı Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Uçuk Nedir? Neden Çıkar ve Nasıl Geçer?

Böbrek Yetmezliği Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Menopoz Nedir? Menopoz Belirtileri Nelerdir?

Burun Estetiği (Rinoplasti) Nedir?

Pankreas Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Sinüzit Nedir? Sinüzit Belirtileri Nelerdir?

Hamilelik (Gebelik) Belirtileri Nelerdir?

Kalp Yetmezliği Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Akılcı İlaç Nedir ?

B12 Vitamini Nedir? B12 Vitamini Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Keten Tohumunun Faydaları Nelerdir?

Ailevi Akdeniz Ateşi Hastalığı (FMF) Nedir?

Papatya Çayının Faydaları Nelerdir?

Kantaron Yağı Faydaları Nelerdir? Nasıl Kullanılır?

Kekik Çayı Nasıl Yapılır, Faydaları Nelerdir?

Histeroskopi Ameliyatı

Bypass Nedir? Bypass Ameliyatı

Varis Nedir?

Laparoskopi Nedir? Laparoskopi Neden Yapılır?

Andropoz Nedir? Andropoz Belirtileri Nelerdir?

Balgam Nedir? Balgam Nasıl Atılır?

Aft Nedir ve Nasıl Geçer?

AIDS (HIV) Nedir? HIV Belirtileri ve Tedavisi

Vajinal Akıntı Neden Olur? Vajinal Akıntı Nasıl Geçer?

Mide Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Güneş Yanığına Ne İyi Gelir? Güneş Yanıkları Nasıl Geçer?

Down Sendromu Belirtileri, Tanı ve Tedavi Yöntemleri

Astigmat Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Diş Ağrısına Ne İyi Gelir? Diş Ağrısı Nasıl Geçer?

Zatürre (Pnömoni) Nedir? Zatürre Belirtileri Nelerdir?

Vajinismus Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Tüberküloz (Verem Hastalığı) Nedir?

Skolyoz (Omurga Eğriliği) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Konjoktivit Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) Nedir?

MS Hastalığı (Multipl Skleroz) Nedir?

Cilt (Deri) Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Öksürüğe Ne İyi Gelir? Öksürük Nasıl Geçer?

Boğaz Ağrısı Neden Olur? Boğaz Ağrısı Nasıl Geçer?

Mide Ağrısına Ne İyi Gelir? Mide Ağrısı Nasıl Geçer?

Guatr Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Lösemi Nedir? Lösemi Belirtileri ve Tedavisi

Spina Bifida Nedir? Bebeklerde Spina Bifida

Lenf Kanseri (Lenfoma) Nedir?

Gut Hastalığı Nedir? Gut Hastalığına Ne İyi Gelir?

Demir Eksikliği Belirtileri Nelerdir? Demir Eksikliğine Ne İyi Gelir?

Sınav Kaygısı Nedir? Sınav Kaygısı ile Başa Çıkmanın Yolları

Yeşil Çayın Faydaları Nelerdir? Yeşil Çay Ödem Atar Mı?

Afazi Nedir? Afazi Tipleri ve Tedavisi

Bebeğin Gazı Nasıl Çıkarılır?

Çocuklarda İdrar Kaçırma ve İşeme Problemleri

Bebeklerde Kusma Neden Olur? Bebek Kusmasına Ne İyi Gelir?

Çocuklarda Alerjik Hastalıklar

Kalp Hastaları Oruç Tutabilir Mi?

Ramazan Ayında Beslenme

HPV Nedir? Belirtileri Nelerdir? HPV Aşısı Nedir?

Diz Kireçlenmesi ve Dizde Kireçlenme Belirtileri

Akciğer Kanseri Nedir? Akciğer Kanseri Belirtileri

Ağrılı Cinsel İlişki (Disparoni) Nedir? Nedenleri ve Tedavisi

Hepatit B Nedir? Belirtileri Nelerdir? Hepatit B Nasıl Bulaşır?

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Nelerdir? Belirtileri ve Tedavileri

Gebelik Hesaplama

Karaciğer Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Hepatit C Nedir? Nasıl Bulaşır? Belirtileri Nelerdir?

Endoskopik Boyun Fıtığı Ameliyatı Nedir?

Cevizin Faydaları Nelerdir? Hindistan Cevizi Yağı Faydaları

Kefir Nedir? Kefirin Faydaları Nelerdir?

Bağırsak İltihabı (Kolit) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Baker Kist (Diz Arkası Ağrısı) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Ağız Kuruluğu (Kserostomi) Nedir? Ağız Kuruluğu Neden Olur?

Omega 3 Nedir? Omega 3’ün Faydaları Nelerdir?

Yüz Estetiğinde Altın Oran Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Beyin Damar Tıkanıklığı Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Muzun Faydaları Nelerdir? Muz Kabuğu Faydaları Nelerdir?

Klostrofobi (Kapalı Alan Korkusu) Nedir? Klostrofobi Belirtileri

Romatoid Artrit (İltihaplı Romatizma) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Yumurtalık (Over) Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Menenjit Nedir? Belirtileri Nelerdir? Menenjit Aşısı

Siroz Nedir, Siroz Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Çocuklarda Dijital Bağımlılık Nasıl Oluşur ?

Sepsis (Kan Zehirlenmesi) Nedir? Sepsis Belirtileri ve Tedavisi

Sağlık Raporu Nedir ? Sağlık Raporu Neden Alınır ?

SMA Hastalığı Nedir? Neden Olur? Belirtileri ve Tedavisi

Meyve Suyu Çocuklar İçin Zararlı Mıdır?

Hamilelik Reflüsü Nedir? Hamilelik Reflüsü Belirtileri Nelerdir?

Çocuklarda Ateş Neden Olur? Evde Ateş Nasıl Düşürülür?

Kronik Yorgunluk Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyon Nedir? Yüksek Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

Anemi (Kansızlık) Nedir? Kansızlık Belirtileri Nelerdir?

Kulak Çınlaması (Tinnitus) Neden Olur? Nasıl Geçer?

Gebelikte Şeker Yüklemesi Nedir? Ne Zaman ve Nasıl Yapılır?

Gebelikte Ayrıntılı Ultrason Şart Mı? Kaçıncı Haftada Yapılır?

Burun Akıntısı Nasıl Geçer? Burun Akıntısı Covid Belirtisi Mi?

Omicron Varyantı Nedir? Omicron Belirtileri Nelerdir?

İnfluenza (Grip) Nedir? İnfluenza Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Gastrit Nedir? Gastrit Belirtileri Nelerdir?

Kolon ve Rektum Kanseri Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Panik Atak Nedir? Panik Atak Belirtileri Nelerdir?

Larenjit (Gırtlak İltihabı) Nedir? Larenjit Belirtileri ve Tedavisi

Gül Hastalığı (Rozasea) Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Kurdeşen (Ürtiker) Nedir? Neden Olur? Kurdeşene Ne İyi Gelir?

Perinatoloji ve Yüksek Riskli Gebelikler

Soğuk Algınlığı Belirtileri Nelerdir? Soğuk Algınlığına Ne İyi Gelir?

Behçet Hastalığı Nedir? Behçet Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Gebelikte Tarama Testleri Nelerdir? Ne Zaman Yapılır?

Geniz Akıntısı Nedir? Neden Olur? Nasıl Geçer?

Lazer Epilasyon Nedir? Nasıl Yapılır? Hangi Bölgelere Yapılır?

Hıçkırık Neden Olur? Hıçkırık Nasıl Geçer?

Çocuklarda İşitme Kaybı Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Halluks Valgus Nedir? Halluks Valgus Ameliyatı

Halluks Rigidus (Sert Ayak Başparmağı) Nedir?

Entübe Nedir? Entübasyon Nasıl Yapılır?

Propolis Nedir? Nasıl Kullanılır? Propolis Faydaları Nelerdir?

Myastenia Gravis Nedir? Myastenia Gravis Belirtileri ve Tedavisi

Nöropatik Ağrı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nöropatik Ağrı Tedavisi

Chia Tohumu Nedir? Chia Tohumu Faydaları Nelerdir?

Saç Dökülmesi Neden Olur? Saç Dökülmesi Nasıl Önlenir?

Ataksi Nedir? Ataksi Belirtileri, Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Nefes Darlığı Neden Olur? Nefes Darlığına Ne İyi Gelir?

Kalp Pili Nedir? Kalp Pili Nasıl Takılır?

Endometriozis (Çikolata Kisti) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Gıdı Estetiği Nedir? Nasıl Yapılır? Ameliyatsız Gıdı Estetiği

Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri Nedir? Belirtileri, Tedavi Yöntemleri

PCR Testi Nedir? Nasıl Yapılır? PCR Sonucu Ne Zaman Çıkar?

Bruksizm (Diş Sıkma) Nedir? Bruksizm Belirtileri ve Tedavisi

Beyin Ölümü Nedir? Beyin Ölümü Hangi Durumlarda Görülür?

Organ Bağışı Nedir? Organ Bağışı Nasıl Yapılır?

Bel Soğukluğu (Gonore) Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Ödem Nedir? Neden Olur? Ödem Nasıl Atılır?

Velashape Nedir? Velashape ile Bölgesel Zayıflama

Narsistik Kişilik Bozukluğu Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Parkinson Nedir? Neden Olur? Parkinson Belirtileri ve Tedavisi

Delta Virüsü Belirtileri Nelerdir? Delta Plus Varyantı Nedir?

Yeme Bozukluğu Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Folik Asit Nedir? Folik Asit Ne İşe Yarar? Folik Asit Eksikliği

Egzama Nedir? Egzama Neden Olur? Egzama Tedavisi

Doğum Lekesi Nedir? Neden Olur? Doğum Lekesi Nasıl Geçer?

İshal Neden Olur? İshale Ne İyi Gelir? İshal Nasıl Geçer?

Kıl Dönmesi Nedir? Belirtileri Nelerdir? Kıl Dönmesi Ameliyatı

İnme (Felç) Nedir? İnme Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Genital Siğil Nedir? Belirtileri Nelerdir? Genital Siğil Tedavisi

Perianal Fistül ve Anal Apse Nedir? Belirtileri, Tedavi Yöntemleri

İşitme Kaybı Nedir? İşitme Kaybı Dereceleri ve Tedavisi

Kabakulak Nedir? Kabakulak Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Ferritin Nedir? Ferritin Düşüklüğü ve Ferritin Yüksekliği

Ayak Mantarı Nedir? Nasıl Geçer? Ayak Mantarına Ne İyi Gelir?

Polikistik Over Nedir? Polikistik Over Belirtileri ve Tedavisi

Mide Kanaması Nedir? Mide Kanaması Belirtileri Nelerdir?

İdrar Yolu Enfeksiyonu Nedir? İdrar Yolu Enfeksiyonu Belirtileri

Lipödem Nedir? Belirtileri Nelerdir? Lipödem Tedavisi

Kol Germe Estetiği (Brakioplasti) Nedir? Kol Germe Ameliyatı

Meme Estetiği (Meme Büyütme, Meme Küçültme ve Dikleştirme)

Doğum Kontrol Hapı Nedir? Ne İşe Yarar? Nasıl Kullanılır?

Adet Gecikmesi Nedir? Adet Gecikmesi Neden Olur?

Sünnet Nedir? Sünnet Neden ve Nasıl Yapılır?

Sezaryen Doğum Nedir? Normal Doğum ve Sezeryan Doğum

Böbrek Nedir? İşlevi Nedir? Böbrek Sağlığını Korumanın Yolları

Spiral Nedir? Spiral Ne Zaman ve Nasıl Takılır?

Covid-19 Kalp Hastalarını Nasıl Etkiler?

Anne Sütü ve Emzirmenin Faydaları

Mide Balonu Nedir? Mide Balonu ile Ne Kadar Zayıflanır?

Sinir Sıkışması Nedir? Sinir Sıkışması Belirtileri Nelerdir?

Sedef Hastalığı Nedir? Sedef Hastalığı Belirtileri ve Tedavisi

Pap Smear Testi Nedir? Nasıl Yapılır?

Miyom Nedir? Miyom Belirtileri Nelerdir? Miyom Ameliyatı

Aşırı Terleme (Hiperhidroz) Nedir? Aşırı Terleme Neden Olur?

Tükenmişlik Sendromu Nedir? Evreleri, Belirtileri ve Tedavisi

Haşimato Hastalığı Nedir? Haşimato Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Göz Kapağı Estetiği Nedir? Göz Kapağı Estetiği Ameliyatı

Kepçe Kulak Nedir? Kepçe Kulak Ameliyatı

Zona Nedir? Zona Belirtileri Nelerdir? Zona Neden Olur?

Kabızlık Nedir? Kabızlığa Ne İyi Gelir? Kabızlık Nasıl Geçer?

Huzursuz Bacak Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Gıda Zehirlenmesi Nedir? Gıda Zehirlenmesi Belirtileri Nelerdir?

Endoskopi Nedir? Endoskopi Nasıl Yapılır? Endoskopi Sonrası

Akdeniz Anemisi Nedir? Akdeniz Anemisi Belirtileri ve Tedavisi

Kolonoskopi Nedir? Kolonoskopi Nasıl Yapılır?

Baş Ağrısı Neden Olur? Baş Ağrısı Nasıl Geçer?

Bipolar Bozukluk Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Hemoroid (Basur) Nedir? Lazerle Hemoroid Tedavisi

Migren Nedir? Migren Belirtileri Nelerdir? Migrene Ne İyi Gelir?

Kesi Yeri Fıtığı Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Göbek Fıtığı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Göbek Fıtığı Ameliyatı

Mide Fıtığı Nedir? Mide Fıtığı Belirtileri ve Tedavisi

Alerji Testleri Nelerdir? Alerji Testleri Ne İşe Yarar?

D Vitamini Eksikliği: Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Ses Teli Bozuklukları Nelerdir? Nodül ve Polipler

Kulak Hastalıkları Nelerdir? Nedenleri ve Belirtileri

Sırt Ağrısı Neden Olur? Sırt Ağrısı Nasıl Geçer?

Bel Kayması Nedir? Bel Kayması Belirtileri ve Tedavisi

Burun Tıkanıklığı Neden Olur? Burun Tıkanıklığına Ne İyi Gelir?

Omurilik Tümörü Belirtileri Nelerdir? Omurilik Tümörü Ameliyatı

Kemik Kanseri (Tümörü) Nedir? Kemik Kanseri Belirtileri

Faranjit Nedir? Faranjit Belirtileri ve Tedavisi

Koronavirüs (COVID-19) Belirtileri Nelerdir? Çocuklarda COVID-19

Kas ve İskelet Sistemi Hastalıkları

İnsülin Direnci Nedir? İnsülin Direnci Belirtileri ve Tedavisi

Alzheimer Nedir? Alzheimer Belirtileri ve Tedavisi

Kalp Hastaları Nasıl Beslenmelidir? Kalp Ameliyatı Sonrası Beslenme

Ablasyon Nedir? Ablasyon Tedavisi ve Sonrası

Meme Kanseri Nasıl Anlaşılır? Meme Kanseri Belirtileri ve Tedavisi

Karpal Tünel Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Endoskopik Hipofiz Cerrahisi Nedir? Endoskopik Hipofiz Ameliyatı

Omuz Artroskopisi Nedir? Omuz Artroskopisi Sonrası İyileşme

Morbid Obezite Nedir? Kimlere Morbid Obez Denir?

COVID-19 Dönemi ve Sonrasında Beslenmenin Önemi

Artroskopi Nedir? Diz Artroskopisi Nasıl Yapılır?

Mesane Kanseri (Tümörü) Nedir? Mesane Kanseri Belirtileri

Tırnak Batması (Batık Tırnak) Nedir? Nedenleri ve Tedavisi

Mide Botoksu Nedir? Nasıl Yapılır ve Kimlere Uygulanır?

Ayak ve Ayak Bileği Cerrahisi Nedir?

Donuk Omuz Nedir? Donuk Omuz Belirtileri ve Tedavisi

Hilterapi Nedir? Yüksek Yoğunluklu Lazer Tedavisi

Astım Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri | Kolan Hospital

Astım Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri | Kolan Hospital

Asthma: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Anasayfa Sağlık Rehberi Astım Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Astım Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Güncellenme Tarihi: 4 Haziran 2021 Kolan Sağlık

İÇİNDEKİLER

Astım ataklar halinde gelen, genel olarak nefes darlığı ve hırıltılı solunum ile seyreden ve geriye dönüşebilen hava yolu daralması ile karakterize bir hastalıktır.

Bronş adı verilen akciğer içi hava yollarının kronik (müzmin) iltihabi bir hastalığıdır. Bu iltihap genelde alerjiye bağlıdır. Astımda havayolları iltihaplı, şiş ve iltihaba bağlı olarak daralmış durumdadır.

Aynı zamanda havayollarında aşırı duyarlık söz konusudur. Havayolları aşırı duyarlılığı, normal bir insanın hava yollarının karşılaştığı zaman herhangi bir kasılmaya yol açmayan sigara dumanı, yemek kokusu ve bazı diğer kokulara karşı aşırı bir tepki vererek bronşların daralması olarak tanımlanır. Öksürük krizleri ve nefes darlığı bu aşırı duyarlılık sonucu ortaya çıkar.

ASTIMIN SIK RASTLANAN BELİRTİLERİ

Astım, çocuklarda ve erişkinlerde en sık görülen bir kaç kronik hastalıktan biridir ve son yıllarda görülme sıklığı giderek artmaktadır.

ÖKSÜRÜK

Genelde geceleri veya sabaha karşı kötüleşir ve uykudan uyandırabilir. Öksürükle seyreden astım formları vardır. Özellikle çocuklarda eforla gelen öksürük astım açısından uyarıcıdır. Hışıltı, nefes alıp verirken çıkan ıslık sesine benzer ses. Göğüste sıkışma hissi nefes darlığı konusunda uzmanlaşmış bir hekim tarafından alınan tıbbı öykü, yapılan fizik muayene ve bazı yardımcı testler ile astım tanısı konur.

TANIDA KULLANILAN TESTLER

Akciğer fonksiyon testi: Spirometri denilen aletle kişinin alabildiği ve verebildiği hava miktarının ölçülmesi işlemidir. Alerji testi, sık olarak uygulanan ve sonuçları en güvenilir olan yöntem alerjik deri testidir.

Alerji yapma olasılığı yüksek olan bazı maddelerin (ev tozu akarlarının proteinleri, hayvan tüyleri, ağaç, çiçek tahıl polenleri, küf mantarları gibi) özel solüsyonlarının çok küçük miktarları ön kolun iç yüzüne özel aparatlar ile uygulanır ve ciltte oluşan reaksiyon çapı ölçülerek kişinin alerjisi olan maddeler belirlenir.

Astıma benzer tablolar oluşturan diğer durumları (reflü, üst hava yollarında darlık, ses tellerinde bozukluk, uyku apnesi gibi) elemek için yapılan testler astım belirtilerine benzer bulgu veren hastalıkları saptamak için çekilen akciğer filmi ve kalp elektrosu

ÇOCUKLUK ÇAĞI ASTIMI

Belirtiler genellikle 5 yaşından önce başlar ancak bu yaşlarda tanı konması zordur.

Şu durumlarda çocuklarda astım düşünülmelidir,

Anne ve/veya babada astım varlığı çocukta alerji bulgular Hapşırık, burun akması ya da tıkanıklığı Burun kaşıntısı gibi allerjik rinit bulgular Gıcık tarzı öksürük Tıkanma, hırıltı gibi alerjik astım bulguları Gözlerde kaşıntı, kızarıklık gibi allerjik konjuktivit bulguları veya ürtiker (kurdeşen) ve ciltte kaşıntı Kızarıklık, kabarma ile karakterize atopik dermatit bulgular ASTIM TEDAVİSİ

Tedavide temel olarak iki tip ilaç kullanılır,

Kontrol edici (önleyici) ilaçlar: Hava yolu iltihaplanmasını tedavi eden ve her gün kullanılan ilaçlar Rahatlatıcı (kurtarıcı) ilaçlar: Solunum yolundaki darlığı hızlı şekilde geri döndürüp hava yollarını genişleterek nefes darlığını gideren ilaçlar genelde astım ataklarında kullanılır. ASTIM TANISI

Unutulmaması gereken nokta astımın tamamen iyileşen bir hastalık olmaktan ziyade kontrol altına alınabilir bir hastalık olduğudur. Astım ilaçlarını düzenli kullanan astım atağına yol açan nedenlerden uzak duran hiç şikayeti olmasa bile yılda 2-3 kez kontrol için doktoruna başvuran astım belirtilerini tanıyıp belirtiler şiddetlenince ne yapacağını öğrenen kişiler astım hastalığını kontrol altında tutabilirler.

ASTIM ATAĞI

Genelde tetiği çeken bir faktör vardır. Temel neden çoğunlukla alerji olmakla beraber sıklıkla enfeksiyonları takiben astım atakları gelişir. Atak durumunda havayollarındaki iltihap daha da artarak hava yollarını iyice daraltır. Havayollarında balgam üreten hücrelerin salgısı artar ve oluşan balgam tıkaçları hava yollarını tıkar. Ayrıca hava yollarını etrafında var olan kas lifleri kasılarak var olan sorunun daha da artmasına ve hava yollarının daha da daralmasına neden olur. Atak durumunda kurtarıcı ilaç ile rahatlama olmaz ise sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

ASTIM ATAĞINA NEDEN OLAN DURUMLAR Ev tozu akarları Çimen, ağaç ,hububat polenleri Küfler Hamam böcekleri Kedi, köpek, kuş gibi evcil hayvanlar Nezle, grip gibi enfeksiyonlar Sigara dumanı Odun, kömür dumanı ve tezek yakma Parfüm, saç spreyleri, yemek, boya kokuları gibi ağır kokular Otomobil içersindeki kokular Sis ve hava kirliliği Psikolojik faktörler Aşırı rutubetli iklim Hava ve mevsim şartlarında değişim Gülme, ağlama gibi ani sık nefes alış verişini gerektiren manevralar Mesleki faktörler.

Bu faktörlerin iyi bilinmesi ve uzak durulması hastalık seyrinde büyük önem taşımaktadır. Ayrıca kendisi veya ailesinde astım ve/veya alerji mevcut kişilerin sigara dumanına maruz kalması istenmeyen bir durumdur.

"
Ocuklarda Astım Belirtileri, Tanı ve Tedavi Yöntemleri | Acıbadem

Ocuklarda Astım Belirtileri, Tanı ve Tedavi Yöntemleri | Acıbadem

Çocuklarda Astım

Astım kimi etkenler nedeniyle akciğerlerdeki hava yollarının duvarlarının şişmesi ve dolayısıyla bu hava yollarının daralması ile tarif edilen bir hastalıktır. Astımın kalıtsal ve çevresel faktörlerin bir karışımından kaynaklandığı düşünülmektedir.

Akciğerlerin içinde, esnek dokulardan oluşan ve tıpkı bir ağaç gibi dallanarak seyreden havayolları bulunur. Hava yolları kas bantları ile sarılıdır. Bu hava yolları, akciğer içerisinde seyrettikçe bölünerek daralırlar.

En uçtaki en küçük hava yolları, küçük balon benzeri hava keselerinin (alveol) kümelerinde son bulur. Bu kümeler kan damarları ile çevrilidir. Nefes aldığınızda hava akciğerlere girer. Hava keselerine ulaşana kadar hava yollarında ilerler.

Nefes verdiğimizde ise hava, hava yollarından ve akciğerlerden dışarı doğru ilerler. Hava yolları aldığımız nefesin içindeki parçacıkları yakalayan mukus üretir. Normalde, mukus hava yollarındaki küçük tüyler (siller) tarafından akciğerlerden dışarı atılır.

Astımda ise bu hava yollarının duvarları kalınlaşır, etrafındaki kaslar kasılır ve aşırı mukus üretimi olur, dolayısıyla kişinin nefes alması zorlaşır.

Belirtiler Çocuklarda Astımın Belirtileri Nelerdir?

Astımda yaygın olarak görülen belirtiler oyun sırasında, geceleri veya gülme sırasında ortaya çıkabilecek sık öksürük nöbetleridir. Öksürüğün mevcut tek belirti olabileceği gibi, aşağıdaki durumlarla da beraber seyredebilir:

Nefes darlığı, hava açlığı
Soluk alıp verirken ıslık sesi veya hırıltı İstirahat esnasında hızlı nefes alıp verme Göğüs sıkışması veya göğüste ağrı, incinme gibi şikayetler Solunum esnasında kaburgalar arasında çekilmeler Oyun sırasında daha az enerji Zayıflık veya yorgunluk hissi

Astımlı tüm çocuklarda aynı bulgulara rastlanmayabileceği gibi, tüm hırıltılı ya da öksürükler de astım kaynaklı olmayabilir.

Çocuklarda astım benzeri semptomların nedenleri arasında, üst solunum yolunun enfeksiyonlarının ve alt solunum yolu enfeksiyonlarının da bulunabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

Tanı Yöntemleri Çocuklarda Astımın Tanı Yöntemleri Nelerdir?

Bebekler ve çocuklarda astım tanısı koymak genellikle zordur. Bununla birlikte, daha büyük çocuklarda hastalık genellikle çocuğun tıbbi öyküsüne, semptomlarına ve fizik muayenesine göre teşhis edilebilir.

Hekiminiz tıbbi öykü alırken, çocuğunuzda olabilecek solunum problemleri, ailede astım hikayesi, alerjiler, egzama gibi cilt hastalıkları veya diğer akciğer hastalıklarını sorgulayabilir.

Bu semptomların ne zaman ve ne sıklıkla meydana geldiği dahil olmak üzere çocuğunuzun semptomlarını (öksürük, hırıltılı solunum, nefes darlığı, göğüs ağrısı veya sıkışma) ayrıntılı olarak anlatmanız önemlidir.

Fizik Muayene

Fizik muayenede doktor çocuğunuzun kalbini ve akciğerini dinleyecektir.

Testler

Astım tanısında sıklıkla kullanılan testler akciğerdeki hava miktarı ve solunumdaki hava hacmini ölçen solunum fonksiyon testleri olmakla beraber kimi hastalarda akciğer filminin de tanı esnasında rolü vardır.

5 yaşından küçük çocuklarda solunum fonksiyon testleri yapılamayabilir, bu nedenle hekiminiz teşhisi koyarken tıbbi öykü, semptomlar ve muayene bulgularını kullanabilir.

Belirli astım tetikleyicilerini tanımlamaya yardımcı olmak için başka testler de istenebilir. Bu testler, deri prick testi, kan tetkikleri, ekshale nitrik oksit (eNO) testi ve radyolojik incelemeler gibi tektiklerdir.

Tedavi Yöntemleri Çocuklarda Astımın Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Çocuğunuzun tıbbi öyküsü ve astım şiddetine bağlı olarak, hekiminiz bir tedavi planı geliştirecektir.

Tedavi planı, çocuğunuzun astım ilaçlarını ne zaman ve nasıl kullanması gerektiğini, astımın kötüye gittiği zaman ne yapması gerektiğini ve çocuğunuzun ne zaman acil bakıma ihtiyacı olabileceğini ve böyle durumlarda yapmanız gerekenleri açıklar.

Bunun yanı sıra, astım atağını tetikleyici etkenleri de saptamanıza yardımcı olur.

Acıbadem Web ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Güncellenme Tarihi: 15 Nisan 2022 Cuma Yayımlanma Tarihi: 31 Ocak 2019 Perşembe

Benzer İlgi Alanları Çocuk Allerjisi Bölümümüzde çocukluk çağının akciğer hastalıklarında tetkik, tanı ve tedavisi ile birlikte solunum fonksiyon testleri ve ter testi yapılmaktadır. Detaylı Bilgi Çocuk Göğüs Hastalıkları Acıbadem Sağlık Grubu Çocuk Göğüs Hastalıkları bölümlerinde, akciğer hastalıklarının tetkik, tanı, tedavi ve izlemi yapılmaktadır. Detaylı Bilgi Çocuk Hastalıkları Çocuk Sağlığı Hastalıkları bölümlerinde, tüm poliklinik, merkez ve hastanelerimizde 0-16 yaş çocuk hastalıklarının tanı ve tedavisi yapılmaktadır. Detaylı Bilgi Tıbbi Birimler Lütfen Bekleyiniz Çocuk Allerjisi Çocuk Göğüs Hastalıkları Çocuk Hastalıkları

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde, sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

Kimlik bilgileriniz: Adınız, soyadınız, T.C. Kimlik numaranız, pasaport numaranız veya geçici TC Kimlik numaranız, doğum yeri ve tarihiniz, medeni haliniz, cinsiyetiniz, sigorta veya hasta protokol numaranız ve sizi tanımlayabileceğimiz diğer kimlik verileriniz. İletişim Bilgileriniz: Adresiniz, telefon numaranız, elektronik posta adresiniz ve sair iletişim verileriniz, müşteri temsilcileri ya da hasta hizmetleri tarafından çağrı merkezi standartları gereği tutulan sesli görüşme kayıtlarınız ile elektronik posta, mektup veya sair vasıtalar aracılığı ile tarafımızla iletişime geçtiğinizde elde edilen kişisel verileriniz. Muhasebesel Bilgileriniz: Banka hesap numaranız, IBAN numaranız, kredi kartı bilginiz, faturalama bilgileriniz gibi finansal verileriniz. Sağlık hizmetlerinin finansmanı ve planlaması amacıyla özel sağlık sigortasına ilişkin verileriniz ve Sosyal Güvenlik Kurumu verileriniz. Hastane veya tıp merkezlerimizi ziyaret etmeniz halinde güvenlik ve denetim amaçlı tutulmakta olan kamera kayıtları görüntüleriniz. Otoparkı kullanmanız halinde araç plaka veriniz. Sağlık Bilgileriniz: Laboratuvar sonuçlarınız, test sonuçlarınız, muayene verileriniz, randevu bilgileriniz, check-up bilgileriniz, reçete bilgileriniz dahil ancak bunlarla sınırlı olmaksızın tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi sırasında veya bunların bir sonucu olarak elde edilen her türlü sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel verileriniz. www.acibadem.com.tr sitesine veya www.acibadem.com.tr/AcibademOnline/TR/MainPage adresine gönderdiğiniz veya girdiğiniz sağlık verileriniz ve sair kişisel verileriniz. Acıbadem’e veya Acıbadem Grup şirketlerinden herhangi birine iş başvurusunda bulunmanız halinde bu hususta temin edilen özgeçmiş dâhil sair kişisel verileriniz ile Acıbadem Grubu çalışanı ya da ilişkili çalışan olmanız halinde hizmet akdiniz ve işe yatkınlığınız ile ilgili her türlü kişisel verileriniz.

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

Kimliğinizi teyit etme, Kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi. İlgili mevzuat uyarınca Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile talep edilen bilgilerin paylaşılması. Hastane ve Tıp Merkezlerimizin iç işleyişi ile günlük operasyonların planlanması ve yönetilmesi. Hastane Yönetimi, Hasta Hakları, Hasta Deneyimi bölümleri tarafından hasta memnuniyetinin ölçülmesi, arttırılması ve araştırılması. İlaç temini. Randevu almanız halinde randevu hakkında sizi haberdar edebilme. Risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi. Sağlık hizmetlerini geliştirme amacıyla analiz yapma. Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından sağlık hizmetlerinizin finansmanı, tetkik, teşhis ve tedavi giderlerinizin karşılanması, müstehaklık sorgusu kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgilerin paylaşılması. Araştırma yapılması. Yasal ve düzenleyici gereksinimlerin yerine getirilmesi. Sağlık hizmetlerinin finansmanı kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgileri paylaşma. Kalite, Hasta Deneyimi, Bilgi Sistemleri bölümleri tarafından risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi. Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından hizmetlerimiz karşılığında faturalandırma yapılması ve anlaşmalı olan kurumlarla ilişkinizin teyit edilmesi. Pazarlama, Medya ve İletişim, Çağrı Merkezi bölümleri tarafından kampanyalara katılım ve kampanya bilgisi verilmesi, Web ve mobil kanallarda özel içeriklerin, somut ve soyut faydaların tasarlanması ve iletilebilmesi.

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi,

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği, Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Korunması Yönetmeliği, Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuat hükümleridir.

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca,

Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme, Kişisel veriler işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme, Kişisel sağlık verilerine erişim ve bu verileri isteme, Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme, Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme, Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme, Kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme, Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesine ve/veya kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesine ilişkin işlemlerin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme, İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme hakkını haizsiniz.

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak,

(i) ATATÜRK MAH.FEZA SK.NO:3/8 ATAŞEHİR, Istanbul, Türkiye adresine kargo ile ıslak imzanızı taşıyan bir dilekçe ile “Kurumsal Sekretarya” departmanı dikkatine Zarfına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kapsamında Bilgi Talebi” yazılarak gönderebilirsiniz, (ii) Noter kanalıyla gönderebilir, (iii) acibademsaglik@hs02.kep.tr adresine güvenli elektronik ya da mobil imzalı olarak, kayıtlı elektronik posta adresi veya sistemimizde kayıtlı elektronik e-posta adresiniz aracılığıyla ve/veya (iv) Acıbadem’e hitaben yazdığınız “word veya pdf.” formatındaki bir dosyayı güvenli eimza ile imzalayarak kisiselveri@acibadem.com ‘a e-posta’nın konu kısmına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Bilgi Talebi” yazarak iletebilirsiniz.

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

SIK ZİYARET EDİLENLER Akciğer kanseri Bağırsak kanseri Böbrek nakli Cilt kanseri Gırtlak kanseri Hemoroid Kalp krizi belirtileri Kan kanseri (Lösemi) Karaciğer nakli Kemik iliği nakli Kolon kanseri Koronavirüs Belirtileri Lenf kanseri Lenfödem Meme kanseri Mide kanseri Pankreas kanseri Prostat kanseri Rahim kanseri Vücut kitle endeksi hesaplama


Ana Sayfa Hastaneler Doktorlar Medikal Teknolojiler Kurumsal Bilgiler Sponsorluklar Bilgilendirilmiş Onamlar Kişisel Verilerin Korunması İletişim

Web sitemizde bulunan tüm görsellerin, işitsel veya içerik bilgilerinin izinsiz kullanılması yasaktır. Durumun tespit edilmesi halinde hukuki yollara başvurulacaktır.

"
Kemik İliği Nakli Hangi Hastalıklar İçin Yapılır? Prof. Dr. Barış Malbora - Скачать видео бесплатно в MP4, WebM, 3GP, MP3 на мобильный или ПК

Kemik İliği Nakli Hangi Hastalıklar İçin Yapılır? Prof. Dr. Barış Malbora - Скачать видео бесплатно в MP4, WebM, 3GP, MP3 на мобильный или ПК

Kemik İliği Nakli Hangi Hastalıklar İçin Yapılır? - Prof. Dr. Barış Malbora

Kemik İliği Nakli Nedir? Kemik İliği Nakli Hangi Hastalıklar İçin Uygulanır?

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Çocuk Hematolojisi bölümünden Prof. Dr. Barış Malbora, Kemik İliği Nakli hakkında aklınıza takılan sorulara bu videoda cevap veriyor.

Kemik İliği Nakli hakkında aklınıza takılan soruları yorum kısmına yazarak bizlere ulaştırabilir veya 444 1 300 nolu çağrı merkezimizi arayarak bilgi alabilirsiniz.

#kemikiliği #kemikiliğinakli #kemikiliğibağışı

Скачать видео с YouTube!

Смотри клипы, качай клипы на ClipMUZ.RU

Легендарный плеер WinAmp вернулся! Не веришь? Загляни на наш сайт!
Огромная коллекция музыкальный клипов, плейлистов, альбомов!

Прямые ссылки

Если вместо закачки открылся плеер, кликните по нему правой кнопкой мышки и выберите "Сохранить видео как. ". Если появилось "белое окно" тогда закройте его и нажмите появившуюся маленькую кнопку "Скачать".

1280x720 .mp4 640x360 .mp4

Видео без ЗВУКА! Audio дорожку скачивайте отдельно.

1920x1080 .mp4 1280x720 .mp4 854x480 .mp4 640x360 .mp4 426x240 .mp4 256x144 .mp4 256x144 .mp4

Видео без ЗВУКА! Audio дорожку скачивайте отдельно.

1920x1080 .webm 1280x720 .webm 854x480 .webm 640x360 .webm 426x240 .webm 256x144 .webm 256x144 .webm Скачать видео и аудио с YouTube MP4 WebM Poster PreView Subtitles 1920x1080 .mp4 1280x720 .mp4 854x480 .mp4 640x360 .mp4 426x240 .mp4 256x144 .mp4 256x144 .mp4

* ✅ - Файл найден в кеше сервера.

1920x1080 .webm 1280x720 .webm 854x480 .webm 640x360 .webm 426x240 .webm 256x144 .webm 256x144 .webm
NameSizeView Default120 x 90 View Medium320 x 180 View High480 x 360 View Standard640 x 480 View Maxres1280 x 720 View
ImageTimeSizeСкачать Image 000:00:00 - 00:02:05160 x 90 Step: 5s View Image 100:02:05 - 00:04:10160 x 90 Step: 5s View Image 200:04:10 - 00:06:15160 x 90 Step: 5s View Image 300:06:15 - 00:08:20160 x 90 Step: 5s View Image 400:08:20 - 00:10:25160 x 90 Step: 5s View Image 500:10:25 - 00:12:30160 x 90 Step: 5s View Image 600:12:30 - 00:14:35160 x 90 Step: 5s View
languageXMLSRTWebVTTText Турецкий XML SRT VTT TXT Новости и Политика Простой и быстрый способ скачать с YouTube

После youtube вставьте 01 в ссылке, чтобы скачать видео с YouTube самым простым и быстрым способом.

https://www.youtube 01 .com/watch?v=kTGIEu_jzbg

Все видео файлы с YouTube компилируются с максимальной AUDIO дорожкой, не зависимо от разрешения видео, вы получите самый качественный звук! Save4K позволяет скачивать видео и аудио с Ютуба, вКонтакте, Одноклассников, РуТуба, Дзена и многих других сайтов в MP3, 3GP, WebM, MP4 в HD 720, Full HD 1080, Ultra HD 4K и даже Ultra HD 8К качестве! С помощью Save4K вы можете скачать видео и аудио с соцсетей на компьютер, телефон или планшет без установки дополнительного программного обеспечения. Вы можете легко и бесплатно скачать видео с YouTube, VK, OK, RuTube, Mail, Dzen и многих других сайтов без торрент torrent magnet, только прямые ссылки.

"
Uzm. Dr. Hüseyin YAŞAR - Kansızlık (Anemi) Hastalığı - Скачать видео бесплатно в MP4, WebM, 3GP, MP3 на мобильный или ПК

Uzm. Dr. Hüseyin YAŞAR - Kansızlık (Anemi) Hastalığı - Скачать видео бесплатно в MP4, WebM, 3GP, MP3 на мобильный или ПК

Uzm. Dr. Hüseyin YAŞAR - Kansızlık (Anemi) Hastalığı

Medistate Kavacık Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Hüseyin YAŞAR Kansızlık (Anemi) hastalıklarında hangi tanı ve tedavi yöntemlerini uygulandığını anlatıyor.

Скачать видео с YouTube!

Смотри клипы, качай клипы на ClipMUZ.RU

Легендарный плеер WinAmp вернулся! Не веришь? Загляни на наш сайт!
Огромная коллекция музыкальный клипов, плейлистов, альбомов!

Прямые ссылки

Если вместо закачки открылся плеер, кликните по нему правой кнопкой мышки и выберите "Сохранить видео как. ". Если появилось "белое окно" тогда закройте его и нажмите появившуюся маленькую кнопку "Скачать".

1280x720 .mp4 640x360 .mp4

Видео без ЗВУКА! Audio дорожку скачивайте отдельно.

1920x1080 .mp4 1280x720 .mp4 640x360 .mp4 256x144 .mp4

Видео без ЗВУКА! Audio дорожку скачивайте отдельно.

ФорматAverageBitRateРазмерСкачать audio.webm131 0731.45MB Скачать Скачать видео и аудио с YouTube MP4 WebM Poster PreView Subtitles 1920x1080 .mp4 1280x720 .mp4 640x360 .mp4 256x144 .mp4

* ✅ - Файл найден в кеше сервера.


ФорматAverageBitRateРазмерСкачать audio.webm131 073 1.45MB
NameSizeView Default120 x 90 View Medium320 x 180 View High480 x 360 View Standard640 x 480 View Maxres1280 x 720 View
ImageTimeSizeСкачать Image 000:00:00 - 00:00:25160 x 90 Step: 1s View Image 100:00:25 - 00:00:50160 x 90 Step: 1s View Image 200:00:50 - 00:01:15160 x 90 Step: 1s View Image 300:01:15 - 00:01:40160 x 90 Step: 1s View
languageXMLSRTWebVTTText

Для этого видео нет субтитров

Люди и Блоги Простой и быстрый способ скачать с YouTube

После youtube вставьте 01 в ссылке, чтобы скачать видео с YouTube самым простым и быстрым способом.

https://www.youtube 01 .com/watch?v=kTGIEu_jzbg

Все видео файлы с YouTube компилируются с максимальной AUDIO дорожкой, не зависимо от разрешения видео, вы получите самый качественный звук! Save4K позволяет скачивать видео и аудио с Ютуба, вКонтакте, Одноклассников, РуТуба, Дзена и многих других сайтов в MP3, 3GP, WebM, MP4 в HD 720, Full HD 1080, Ultra HD 4K и даже Ultra HD 8К качестве! С помощью Save4K вы можете скачать видео и аудио с соцсетей на компьютер, телефон или планшет без установки дополнительного программного обеспечения. Вы можете легко и бесплатно скачать видео с YouTube, VK, OK, RuTube, Mail, Dzen и многих других сайтов без торрент torrent magnet, только прямые ссылки.

"
Kidney Stones: Symptoms, Causes, Diagnosis, Treatment & Prevention

Kidney Stones: Symptoms, Causes, Diagnosis, Treatment & Prevention

Kidney Stones

Pain in your back or side, blood in your urine and nausea/vomiting alongside the pain are symptoms of a kidney stone or stones. Most kidney stones are about the size of a chickpea, but they can also be as small as a grain of sand and as large as a golf ball. Small stones can pass through your urinary tract but you might need surgery for the larger ones.

Contents Arrow Down Overview What’s a kidney stone?

A stone in your kidney is an irregularly-shaped solid mass or crystal that can be as small as a grain of sand up to the size of a golf ball. Depending on the size of your kidney stone (or stones), you may not even realize that you have one. Even small stones can cause extreme pain as they exit your body through your urinary tract. Drinking fluids may help the process, which can take as long as three weeks.

A large kidney stone can get trapped in your ureter (the tube that drains urine from your kidney down to your bladder). When this happens, the stone can cause bleeding and keep urine from leaving your body. You may need surgery for a stone that can’t pass on its own.

Advertisement

Cleveland Clinic is a non-profit academic medical center. Advertising on our site helps support our mission. We do not endorse non-Cleveland Clinic products or services. Policy

How common are kidney stones?

Researchers have concluded that about one in ten people will get a kidney stone during their lifetime. Kidney stones in children are far less common than in adults but they occur for the same reasons. They’re four times more likely to occur in children with asthma than in children who don’t have asthma.

Who’s most likely to get kidney stones? What are the risk factors?

White men in their 30s and 40s are most likely to get kidney stones. However, anyone can develop kidney stones.

There are several risk factors for developing kidney stones. These include:

Not drinking enough liquids. Having a diet that includes the substances that form the stones (phosphate, for example, is in meat, fish, beans and other protein-rich foods). Having a family history of kidney stones. Having a blockage in your urinary tract.

Certain medical conditions can also increase your risk of developing stones. This is because they may increase or decrease levels of the substances that make up a kidney stone. These conditions can include:

Hypercalciuria (high calcium levels in your urine). High blood pressure. Diabetes. Obesity. Osteoporosis. Gout and cystic fibrosis. Kidney cysts. Parathyroid disease. Inflammatory bowel disease and chronic diarrhea. Some surgical procedures, including weight loss surgery or other stomach or intestine surgeries.

Some medications can increase your risk of developing a stone. These medications include:

Diuretics (water pills). Calcium-based antacids (used to treat osteoporosis). Crixivan® (used to treat HIV infections). Topamax® and Dilantin® (used to treat seizures). Cipro® (ciprofloxacin, an antibiotic). Ceftriaxone (an antibiotic).

Certain foods can also place you at risk of a kidney stone. These foods include:

Meats and poultry (animal proteins). Sodium (diets high in salt). Sugars (fructose, sucrose and corn syrup). Advertisement Are kidney stones genetic (hereditary)?

Yes, kidney stones can run in families.

What’s the urinary tract? How does it work?

Your urinary tract is vital to your body because it gets rid of waste and extra fluid. It’s made up of both your kidneys, two ureters, your bladder and your urethra. Each organ has an important job (in the following order):

Kidneys: Your fist-sized, bean-shaped kidneys are located on either side of your spine, below your rib cage. Each day they filter 120 to 150 quarts of your blood to remove waste and balance fluids. Your kidneys make one to two quarts of urine every day. Ureters: After your kidney creates urine, the liquid travels through the tube-shaped ureter to the bladder. There is one ureter per kidney. Kidney stones can pass through the ureters or, if they’re too big, get stuck in them. You may require surgery if the stone is too large. Bladder: Between your hip bones is your bladder, an organ that stores urine. It stretches to hold about one and a half to two cups. Urethra: Like a ureter, your urethra is a tube through which urine passes. It’s the final stop of the urinary tract where your urine (and a kidney stone) leaves your body. This is called urination. Advertisement How long does it take a kidney stone to form?

You can have kidney stones for years without knowing they’re there. As long as these stones stay in place within your kidney, you won’t feel anything. Pain from a kidney stone typically starts when it moves out of your kidney. Sometimes, a stone can form more quickly — within a few months.

Talk with your healthcare provider about your risk factors. They might do a 24-hour urine test to check how quickly you develop stones.

What are the most common types of kidney stones?

The most common type of kidney stone is a calcium oxalate stone. This type happens when calcium and oxalate combine in your urine. It can happen when you have high quantities of oxalate, low amounts of calcium and aren’t drinking enough fluids.

Stones caused by uric acid are also fairly common. These come from a natural substance called purine, which is a byproduct of animal proteins (meat, chicken and fish).

If I have multiple kidney stones, are they all made of the same substances?

The materials that make up a kidney stone can be different. You could develop a calcium oxalate stone and one made of uric acid.

What are the symptoms of kidney stones?

You can have a stone in your kidney for years and not know it’s there. But, when it starts to move or becomes very large, you may have symptoms. Symptoms of a kidney stone include:

Feeling pain in your lower back or side of your body. This pain can start as a dull ache that may come and go. It can also become severe and result in a trip to the emergency room. Having nausea and/or vomiting with the pain. Seeing blood in your urine. Feeling pain when urinating. Being unable to urinate. Feeling the need to urinate more often. Fever or chills. Having urine that smells bad or looks cloudy.

Smaller kidney stones may not cause pain or other symptoms. These “silent stones” pass out of your body in your urine.

What are the symptoms of kidney stones in children?

The most common symptoms of kidney stones are blood in the urine or pain. The amount of pain your child experiences and where it hurts depends on where the stone is located and its size. Other symptoms include:

Severe colicky pain. Inability to urinate (when a stone blocks the urinary tract). Nausea/vomiting. Cloudy, foul-smelling urine, fever, chills or weakness which might be a sign of a serious infection. Blood in the urine.

Most pediatric kidney stones remain in the kidney, but up to a third may migrate from the kidney and get stuck in a ureter. Stones that remain in the kidney, although often painless, can be the source of recurrent urinary tract infections. Those that lodge in the ureter can create severe colicky pain.

Symptoms and Causes What causes kidney stones?

Kidney stones are formed from substances in your urine. The substances that combine into stones normally pass through your urinary system. When they don’t, it’s because there isn’t enough urine volume, causing the substances to become highly concentrated and to crystalize. This is typically a result of not drinking enough water. The stone-forming substances are:

Calcium. Oxalate. Uric acid. Phosphate. Cystine (rare). Xanthine (rare).

These and other chemicals are some of the waste products that exit your body.

Diagnosis and Tests How are kidney stones diagnosed?

Your healthcare provider will discuss your medical history and possibly order some tests. These tests include:

Imaging tests: An X-ray, CT scan and ultrasound will help your healthcare provider see the size, shape, location and number of your kidney stones. These tests help your provider decide what treatment you need. Blood test: A blood test will reveal how well your kidneys are functioning, check for infection and look for biochemical problems that may lead to kidney stones. Urine test: This test also looks for signs of infection and examines the levels of the substances that form kidney stones. Management and Treatment Kidney stone treatment options How are kidney stones treated?

Once diagnosed, your healthcare provider will first determine if you even need treatment. Some smaller kidney stones may leave your system when you urinate. This can be very painful. If your provider decides that you do need treatment, your options include medications and surgery.

Medications. Medications may be prescribed to:

Decrease pain. Your healthcare provider may recommend that you take an over-the-counter medication like ibuprofen or, if you’re in the emergency room, an IV narcotic. Manage nausea/vomiting. Relax your ureter so that the stones pass. Commonly prescribed medicines include tamsulosin (Flomax®) and nifedipine (Adamant® or Procardia®).

You should ask your healthcare provider before you take ibuprofen. This drug can increase the risk of kidney failure if taken while you’re having an acute attack of kidney stones — especially in those who have a history of kidney disease and associated illnesses such as diabetes, hypertension and obesity.

Surgery. There are four types of surgeries used to treat kidney stones. The first three are minimally invasive, meaning that the surgeon enters your body through a natural opening (like your urethra), or makes a small incision.

Ureteroscopy: To perform this procedure, a small instrument called an ureteroscope is inserted in your urethra, through your bladder and into a ureter. This instrument shows the kidney stones and then retrieves them in a surgical “basket,” or breaks them apart using a laser. These smaller pieces of the kidney stones are then easily able to exit your body through your urinary tract. Shockwave lithotripsy: In this procedure, you’re placed on a special type of surgical table or tub. High-energy shockwaves are sent through water to the stone(s). The shockwaves break apart the stones, which are then more easily able to exit your body. Percutaneous nephrolithotomy: When kidney stones can’t be treated by the other procedures — either because there are too many stones, the stones are too large or heavy or because of their location — percutaneous nephrolithotomy is considered. In this procedure, a tube is inserted directly into your kidney through a small incision in your back. Stones are then disintegrated by an ultrasound probe and suctioned out so that you don’t have to pass any fragments. A urethral stent is placed after the procedure (an internal tube from the kidney to the bladder which is removed one week later). Patients are typically kept overnight for observation. Open stone surgery: A longer cut is used during this surgery. Compared to minimally invasive procedures, it’s rarely performed (0.3% to 0.7% of cases). How are children treated for kidney stones?

Most children’s kidney stones can be treated with the shock wave lithotripsy (SWL), a completely non-invasive procedure. Your child is placed under anesthesia and sound waves of specific frequencies are focused on the stones to shatter them into fragments small enough to be easily passed during urination.

How long does it take to pass a kidney stone?

The amount of time it can take for you to pass a kidney stone is different from another’s. A stone that’s smaller than 4 mm (millimeters) may pass within one to two weeks. A stone that’s larger than 4 mm could take about two to three weeks to completely pass.

Once the stone reaches the bladder, it typically passes within a few days, but may take longer, especially in an older man with a large prostate. However, pain may subside even if the stone is still in the ureter, so it’s important to follow up with your healthcare provider if you don’t pass the stone within four to six weeks.

Are there any foods or drinks that help treat kidney stones? Are there any home remedies?

There are three liquids rumored to help with kidney stones:

Cranberry juice. Although cranberry juice can help prevent urinary tract infections (UTIs), it doesn’t help with kidney stones. Apple cider vinegar. Vinegar is acidic and it can sometimes create changes to your urine, which helps with kidney stones. But, this doesn’t always help. Talk to your healthcare provider about the use of vinegar. Lemon juice. Lemon juice is rich in citrate, which can help prevent kidney stones from forming. Citrates are found in several citrus fruits including lemons, limes, oranges and melons. Coffee. Studies show that coffee may decrease your risk of developing kidney stones.

Avoid soda and other drinks with added sugar or fructose corn syrup. They increase your risk.

Gaziantep Alerjik Astım Tedavisi (Allergic Asthma) Nedir? ~ Alerjik Astım Belirtileri Nelerdir?

Gaziantep Alerjik Astım Tedavisi (Allergic Asthma) Nedir? ~ Alerjik Astım Belirtileri Nelerdir?

Gaziantep Alerjik Astım Tedavisi (Allergic Asthma)

Gaziantep alerjik astım, özellikle ilkbahar ve yaz mevsimlerinde en sık görülen astım türüdür. Alerjenlerin bir kısmı, bazı insanlarda yalnızca hapşırma, göz sulanması gibi semptomlara yol açarken bazı kişilerde astım atağına neden olabilir. Kadınlarda daha yaygın olarak görülmekle birlikte tüm toplumun yaklaşık olarak %25’ini etkileyen alerjik nezle, tedavi edilmediğinde alerjik astıma yol açabilir.

Alerjik olmayan astımla benzer belirtilere yol açan bu hastalıkta polen, toz, akarlar ve hayvan tüyleri gibi alerjik etkenler astımın tetiklenmesine yol açar. Farklı bir deyişle solunum yoluna giren alerjenler, bağışıklık sisteminin aşırı tepki vermesine neden olur. Solunum yollarının etrafındaki kasların kasılmasına yol açan bu durumun neticesinde hava yolları iltihaplanır. Konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi almak için bize iletişim sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

Uzman Ekibimizle , Sağlığınız Hakkında Danışmanlık veya Terapi Almak İçin Hemen İrtibata Geçin , Sizin için en uygun terapi sürecini hemen başlatalım. Web sitemiz üzerinden hızlı bir şekilde randevu oluşturarak bizlere ulaşabilirsiniz.

"
Nursel Tekin / Sinüzit Nedir?

Nursel Tekin / Sinüzit Nedir?

Asthma: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Sinüzit, paranazal sinüslerin viral, allerjik veya bakteriyel nedenlere bağlı inflamasyonu olarak tanımlanır. Sinüzite neden olan inflamasyon burun mukozasını da etkilediği için “rinosinüzit” terimi akut bakteriyel sinüziti (ABS) daha iyi tanımlar. Gündüz öksürüğü, burun akıntısı ve burun tıkanıklığı gibi belirtilerinin 10 günden uzun sürmesi ve 30. günden önce kaybolması durumunda ABS, 4-12 hafta sürüp geçmesi durumunda subakut bakteriyel sinüzit, 90 gün veya daha uzun sürerse kronik sinüzitten sözedilir. En az 10 günlük belirtisiz dönem aralıkları ile tekrarlayan ABS, rekürran akut bakteriyel sinüzit olarak adlandırılır. Kronik sinüzit zemininde ABS geliştiğinde, var olan sinüs belirtilerine akut hecme süresince yeni akut sinüzit belirtileri eklenir, antibiyotik tedavisi sonrası yeni belirtiler kaybolur, kronik sinüzit belirtileri devam eder.

Viral üst solunum yolu enfeksiyonu (ÜSYE), allerjik rinit ve sinüzit, pediatri polikliniğinde görülen hastaların büyük çoğunluğunu oluşturur ve bu hastalıkların üçü de burun tıkanıklığı, burun akıntısı ve öksürük ile belirti verir. Allerjik rinit ve viral ÜSYE sinüziti kolaylaştıran en önemli hastalıklardır. Bakteriyel sinüzitlerin %80’inde viral rinosinüzit, %20’sinde allerjik rinit kolaylaştırıcı rol oynar. Çocuklar yılda 6-8 viral üst solunum yolu enfeksiyonu (ÜSYE) geçirirler. Bunların %5-10’unda ABS komplikasyonu gelişir. Komplike olmayan viral ÜSYE doğal seyri iyi tanımlanmıştır. Ateş, halsizlik, miyalji, boğaz ağrısı, aksırık gibi belirtiler 3-8 günde kaybolur, öksürük, burun akıntısı ve burun tıkanıklığı gibi sık rastlanan belirtiler hastaların %25’inde 14. güne dek, %10’unda 14. günden daha fazla uzayabilir. Burun akıntısının renk ve kıvamı sinüzitin viral veya bakteriyel olduğunu ayırt ettirmez. ABS tanısı, ÜSYE belirtilerinin 10-14. günden sonra devam etmesi ile konulabilir. Devam eden bulgular genellikle gündüz öksürüğü ve burun akıntısı şeklindedir. Burun akıntısı herhangi bir renk veya kıvamda olabilir.

ETKENLER VE OLUŞMA MEKANİZMASI
Gebeliğin 3-4. ayında gelişen maksiller ve etmoid sinüsler doğumda mevcuttur. Maksiller sinüslerin çıkış yolu sinüsün medial duvarında yüksekte bulunduğundan bu sinüslerin drenajı yerçekimi etkisine bağlıdır. Birçok hava hücresinden oluşan etmoid sinüslerin her bir hava hücresi, kolayca tıkanmaya elverişli bir dar ostium ile orta meatusa açılır. Frontal sinüsler bir anterior etmoid hücreden gelişerek 5-8 yaşlarında orbitanın üzerine göç eder. Sfenoid sinüsler hipofiz çukuru önünde, posterior etmoidlerin arkasında yer alır, genellikle 5 yaşında havalanır. Sfenoid sinüsler çoğunlukla pansinüzitin bir komponenti olarak enfekte olurlar. Osteomeatal kompleks, orta ve alt meatus arasında, frontal, etmoid ve maksiller sinüslerin boşalma bölgelerinin birleştiği yerdir. Siliya hareketi aksi yönlere doğru olduğundan bu bölgede ortaya çıkan mukus retansiyonu infeksiyona zemin hazırlar.

Sinüs ostiumlarının açık kalması, siliyer aparatın normal fonksiyonu ve salgıların kalitesi, paranazal sinüslerin normal fizyolojisi için en önemli faktörlerdir. Sinüsler içinde mukus retansiyonuna neden olan durumlar, sinüs ostiumunun tıkanması, siliya sayı veya fonksiyonunun kaybı ve salgı viskozitesindeki değişiklikler olup akut, akut rekürran veya kronik sinüzite yol açar. Mukozal ödem veya mekanik tıkanmaya neden olan durumlar sinüs ostiumunun tıkanması ile sonuçlanır. Viral rinosinüzit ve allerjik inflamasyon ostium tıkanmasına en sık yol açan durumlardır. Sinüs ostiumu tamamen tıkandığında sinüs içinde geçici basınç artışını negatif basınç oluşumu takip eder. Sinüs ostiumu tekrar açıldığında bu negatif basınç etkisiyle steril sinüs boşluğuna solunum flora bakterileri ile kolonize olan nazofarenks sekresyonu geri emilebilir. Aksırma, burun çekme ve sümkürme, burun içi basıncını artırmak suretiyle bakterilerin arka burun boşluğundan sinüse girişini kolaylaştırır. Siliyaların hareketi ve mukus örtüsünün yapışkanlığı solunum epitelini bakterilerin invazyonundan korur. Siliyaların sayı, yapı ve fonksiyonundaki değişiklikler sinüs içine bakteri girişini kolaylaştırır. Kistik fibroz ve astım gibi mukus kıvamının koyulaştığı durumlarda, sadece sıvı mukus varken hareket edebilen siliyaların fonksiyonu bozulur. Enfekte sinüs içinde bulunan pürülan materyal de siliya hareketini engeller. Mukus stazı, hipoksi, mikroorganizma ürünleri ve kronik inflamasyon kronik sinüzitteki azalmış mukosiliyer aktiviteye neden olurlar.Bu aktivitenin normale dönme süresi olguların çoğunda antibiyotik tedavi süresinden daha uzundur. Mukosiliyer aktivitenin geç iyileşmesi, medikal veya cerrahi tedavi sonrası rekürransların nedenlerinden bir tanesidir. Rekürransların diğer bir nedeni de sinüs duvarlarını oluşturan kemiklerin osteitis’idir. Kistik fibroz ve immotil siliya sendromunda mukosiliyer aktivitenin azaldığı hastalıklarda mukosiliyer temizlenme bozulur. Antikor yapım bozukluklarında da (selektif IgA eksikliği, IgG yapım bozuklukları, mutad değişken hipogamaglobulinemi ve daha nadiren selektif IgG alt grup eksiklikleri) tekrarlayan sinüs, orta kulak ve akciğer enfeksiyonlarına eğilim vardır. HIV infeksiyonu olan hastalarda da akut sinüzit insidensi yüksektir.

Kronik sinüzit patogenezinde allerjik inflamasyon önemli rol oynar. Mukoza epitel fonksiyonunun bozulması sinüzit patogenezinde önemli rol oynar. Epiteldeki değişiklik sadece hiperplazi değil, aynı zamanda inflamasyonda rol oynayan epitel hücresi ürünlerinin yapımına da bağlıdır. Epitel hücresi IL-8, IL-6, IL-11, RANTES, MCP-1 ve GM-CSF gibi birçok sitokinin yapımından sorumludur. Bundan başka, epitel fonksiyonunun bozulması ile sinüslerde antbibakteriyel korunmaya yardımcı olan nitrik oksid yapımında azalma olur. Epitel fonksiyonundaki bu bozukluklar sinüste bakteri kolonizasyonunu kolaylaştırır. Çeşitli bakteri ürünleri de epitel fonksiyonunu ve sitokin yapımını etkileyerek inflamasyonu artırır. İnflamasyonun uzun süre devam etmesi epitel hücresinde kalınlaşmaya ve Goblet hücre hiperplazisine yol açar. Rinovirus, respiratuar sinsisyal virus ve influenza virusu infeksiyonlarında çeşitli sitokinlerin yapımı indüklenir. IL-8, nötrofiller ve bazı T-lenfositlerin sinüs mukozasına toplanmasına neden olurken, RANTES ise eozinofiller için kemotaktiktir. GM-CSF sinüs mukozasında toplanan neozinofillerin yaşam süresini uzatır. Eozinofiller aktiflendiğinde salgıladıkları ürünlerle epitel hücresinde iyon transferi işlemini bozmak suretiyle siliyostazisi artırır. Sinüs sıvısında eozinofillerin, mononükleer hücrelerin ve IL-5 üreten T-lenfositlerin baskın olduğu infeksiyona bağlı olmayan inflamasyon, büyük çocuklarda ve erişkinlerde kronik hiperplastik sinüzit-nazal polip sendromu (KHS-NS) olarak ortaya çıkabilir. KHS-NS’nin allerjik formunda hastaların yarısında astım veya allerjik rinit eşlik eder. Bu hastalıkta tipik astım veya allerjik rinit klinik belirtileri yanında serum IgE yüksekliği ve pozitif cilt allerji testi saptanır.

Akut sinüzit ve akut orta kulak infeksiyonu patogenezi ve mikrobiyolojisi benzerlik gösterir. Bu benzerlik, akut orta kulak enfeksiyonunda antibiyotik kullanımı ve direnç gelişimi ile ilgili bilgilerin sinüzit tedavisinde kullanılmasını sağlar. Akut ve subakut sinüzitte Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae (non-tip b) ve Moraxella catarrhalis en sık rastlanan etkenlerdir. S. pneumoniae her yaşta sinüs izolatlarının %30-40’ını oluştururken, H. influeanzae ve M. catarrhalis eşit oranda sinüzit etkeni olup her biri %20’sini oluşturur.. Bu iki mikroorganizma beta laktamaz üretebildiği için amoksisiline dirençli olabilir. Hastaların %20’sinde ise sinüs sıvısı sterildir Anaeroblar ve stafilokoklar akut bakteriyel sinüzitte sık rastlanan etkenler değillerdir. Adenovirus, influenza, parainfluenza ve rinovirus hastaların yaklaşık %10’unda etkendir. Kronik sinüzitli erişkinlerde akut sinüzit etkenlerine ilaveten Staphylococcus aureus, koagulaz-negatif stafilokoklar ve anaerobik bakteriler sıklıkla sinüs aspirat kültürlerinde üretilmiştir. Kronik sinüzitli çocuklarda yapılan sinüs kültürü çalışmalarında çelişkili sonuçlar elde edilmiş, anaerobların oranı %0 ile %90 arasında bulunmuş, kültürlerin bir kısmı steril kalmış, bir kısmında ise kontaminasyon olarak değerlendirilmiştir. Bir çalışmada (Brook ve ark.) akut sinüzitten kronik sinüzit dönemine geçişte, başlangıçta sinüs sıvısında üretilen ve antibiyotiklere duyarlı olan S. pneumoniae, H. influenzae ve M. catarrhalis gibi mikroorganizmaların başlangıçta tedaviye yanıt vermeyen olguların tekrarlanan sinüs kültürlerinde tekrar üretildiği ve antibiyotik direnç oranlarında artış olduğu, anaerobik mikroorganizmaların tabloya eklendiği gösterilmiştir. Penisiline dirençli pnömokoklar iki veya daha fazla antibiyotik tedavisi alan hastalarda sıklıkla görülmektedir.

TANI
Normal koşullarda steril kabul edilen sinüs boşluklarının zaman zaman komşuluğundaki nazofarenks mukozası flora bakterileri ile kontamine olduğu gözönüne alınırsa, paranazal sinüs boşluğunda 104/ml veya daha fazla bakteri üretilmesi ABS tanısı için altın standarttır. Bununla birlikte invazif bir yöntem olan sinüs aspirasyonu çocuklarda bakteriyel sinüzitin rutin tanısı için önerilmez. Sinüs aspirat kültürlerinde üretilen mikroorganizmalar genellikle nazofarenks kültüründe de bulunmakla birlikte, nazofarenks kültürü sinüsteki patojeni öngörmede yeterli ve yararlı değildir.

ABS tanısı, üst solunum yolu belirtileri ile başvuran çocukta belirtilerin sebat etmesi veya şiddetli olması gibi klinik kriterlere dayanır. Sebat eden belirtiler, 10-14 günden fazla sürüp 30. günden önce kaybolan nazal veya postnazal akıntı (her nitelikte), gündüz öksürüğü (gece kötüleşebilir) veya her ikisi birliktedir. Şiddetli belirtiler ise hasta görünümlü bir çocukta 39oC’den yüksek ateş ve 3-4 günden uzun süren pürülan burun akıntısıdır. ÜSYE sonrası solunum yolu belirtileri 10. güne dek sürebilir, ancak belirtilerin hafifleme eğilimi göstermemesi bakteriyel komplikasyonları düşündürür. Orta derecede şiddetli komplike olmamış viral ÜSYE’nun şiddetli belirtilerle ortaya çıkan ABS’den ayrılması gerekir. Viral ÜSYE’da ateş hastalığın erken döneminde, başağrısı ve miyalji gibi belirtilerle birliktedir. Bu konstitüsyonel belirtiler 2 gün içinde kaybolur, solunum belirtileri belirginleşir. Hastalığın ilk birkaç gününde pürülan burun akıntısı gözlenmez. Şiddetli belirtilerle başvuran akut sinüzit olgularında yüksek ateş ve üstüste 3-4 gün pürülan burun akıntısı aynı anda görülür, göz kürelerinin arkasında şiddetli başağrısı olabilir.

Fizik inceleme ABS tanısında genellikle yardımcı olmaz. Komplike olmayan viral ÜSYE ve akut bakteriyel sinüzitte mukopürülan akıntı ile birlikte burun mukozasında hafif eritem ve ödem görülür. Yanakta ağrı veya hassasiyete cocuklarda nadiren rastlanır, bu bulgular çocuk ve adolesanlarda akut bakteriyel sinüzitin güvenilir belirtileri değildir. Frontal ve maksiller kemik üzerinde perküsyonla veya direkt basınç uygulayarak uyarılan ağrı, ABS’i gösterebilir. Periorbital şişlik etmoid sinüziti düşündürür.

Solunum hastalığının erken dönemlerinde sinüs röntgeni, bilgisayarlı tomografi ve magnetik rezonans gibi radyolojik yöntemler sinüzit tanısında yararlı değildir, çünkü viral ÜSYE’da mukoza ödemi ve osteomeatal kompleksin tıkanması sinüs içinde sıvı birikmesine neden olmak suretiyle sinüzitin radyolojik bulgularını taklit eder. Bazı çocuklarda frontal sinüs hiç gelişmeyebilir veya tek tarafta gelişebilir. Gelişmemiş sinüsler yanlışlıkla opasite olarak değerlendirilip gereksiz tedavi verilmesine yol açabilir. Bu nedenle bir yaş altında sinüs filmleri büyük bir dikkatle değerlendirilmelidir. Bakteriyel sinüzitin tanısını tek başına koyan radyografik yöntem yoktur. Sinüs radyolojik incelemesi normal ise sinüzit olasılığı oldukça düşüktür. Anormal radyografik bulgular inflamasyonu yansıtır, inflamasyonun viral, bakteriyel veya allerjik orijinli olup olmadığını belirleyemez. Sinüs opaklaşması, 4 mm’den fazla mukoza kalınlaşması veya hava-sıvı seviyesi gibi radyografik kriterlerle tanı konulan persistan veya şiddetli ABS’li hastaların %75’inde maksiller sinüs aspiratlarında anlamlı bakteri üremesi saptanmıştır. Diğer bir çalışmada 6 yaşından küçük çocuklarda 10-30 gün boyunca süren sinüzit belirtileri, hastaların %88’inde anormal sinüs radyografisini öngördüğü, bu oranın 6 yaş üzerindeki çocuklarda %70 olduğu görülmüştür. Dolayısı ile, klinik kriterler kullanıldığında 6 yaş altındaki çocukların %60’ında sinüslerde anlamlı bakteri üremesi beklendiğinden prediktif değeri yüksek olan klinik kriterler ABS tanısı için yeterlidir. Daha büyük çocuklarda radyografinin gerekliliği konusu ise tartışmalıdır. Yalancı pozitiflik oranı yüksek olduğundan bu yaş grubunda sinüs radyografisi, tekrarlayan veya tedaviye yanıtsız akut bakteriyel sinüzitte ve belirtilerin şüpheli olduğu durumlarda tanıyı kesinleştirmek amacıyla yapılması yönünde eğilim vardır. Akut bakteriyel sinüzitin rutin tanısında bilgisayarlı tomografi (BT) önerilmemektedir, çünkü viral ÜSYE’na bağlı mukoza değişiklikleri ile akut bakteriyel sinüzite bağlı olanları ayırt ettirmez. BT şu durumlarda yapılmalıdır: komplike ABS, rekürran veya kronik sinüzit durumlarında cerrahi tedavi düşünülen hastalarda, ABS’li hastalarda proptosis, görme bozukluğu, ekstraoküler hareketlerde kısıtlılık, şiddetli yüz ağrısı, alın veya yüzde belirgin şişlik, şidetli başağrısı veya toksik görünüm varsa, kronik sinüzit medikal tedaviye yanıt vermez ise, sinüs ve çevre dokuların anatomisini detaylı bir şekilde göstermek ve cerrahi endikasyonu değerlendirmek amacı ile.

ANTİBİYOTİK TEDAVİSİ
Viral ÜSYE’da gereksiz antibiyotik kullanımını azaltmak ve akılcı antibiyotik kullanımını sağlamak için, ABS klinik tanısında “persistan veya şiddetli sinüs belirtileri” nin kullanilmasi gerekir. Sinüzitli çocuklarda antibiyotiklerin etkisi kısıtlı sayıda plasebo kontrollü çift-kör çalışma ile değerlendirilmiştir (Wald ve ark.,1986, Garbutt ve ark., 2001). Wald çalışmasında tedavinin 3. gününde antibiyotik alanların %83’inde, plasebo alanların %51’inde ya tam kür veya iyileşme sağlanırken, tedavinin 10. gününde bu oranlar antibiyotik grubunda %79 plasebo grubunda %60 olarak bildirilmiştir. Garbutt çalışmasında ise klinik kriterlerle ABS tanısı konulan ve amoksisilin, amoksisilin-klavulonat veya plasebo ile tedavi edilen çocuklarda tedavinin 14. gününde iyileşme oranları sırasıyla %79, %81 ve %79 olarak bildirilmiştir. Garbutt çalışmasının sonucunda komplike olmayan ABS’de sinüs belirtilerinin 3 hafta veya daha fazla sebat etmesi durumunda yapılacak antibiyotik tedavisinin gereksiz antibiyotik kullanımını azaltacağı ve amoksisilinin ilk seçenek olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır. Her iki çalışmada da sinüs belirtilerinin 10 günden uzun sebat ettiği olgular tüm olguların yaklaşık %10 gibi küçük bir kısmını oluşturmuştur. Bu iki çalışma metod açısından farklılıklar göstermekle birlikte, Garbutt çalışması komplike olmayan ABS’de antibiyotik tedavisi başlanmadan önce semptomların birkaç gün daha gözlenip iyileşme görülmemesi halinde antibiyotik başlanabileceği kanısını uyandırmaktadır.

Farklı coğrafi bölgelerde farklı oranlar bulunmakla birlikte H. influenzae’nın %10-50’sinde, M. catarrhalis’in %90-100’ünde beta laktamaz üretimi sözkonusudur. Ülkemizde pnömokokların %25-40’ında azalmış penisilin duyarlığı (MIC 0.1-1.0 mg/ml), %5-10 arasında yüksek düzeyde penisilin direnci (MIC >2.0 mg/ml) bulunmaktadır. Akut orta kulak infeksiyonu olan hastalardan elde edilen bilgilere göre pnömokoklara bağlı ABS’lerin %15’i, H. influenzae’ya bağlı olanların %50’si ve M. catarrhalis sinüzitlerinin %50-75’i tedavisiz kendiliğinden iyileşir. Bu durumda amoksisiline yanıtsızlık pnömokok sinüzitinde %3, H. influenzae sinüzitinde %5 ve M. catarrhalis sinüzitinde %5-10 civarında beklenecektir. Amoksisiline dirençli mikroorganizmaların olasılığını artıran risk faktörleri kreş veya ana okuluna devam etmek, son 3 ay içinde antibiyotik tedavisi almış olmak ve 2 yaşından küçük olmaktır. Bu faktörler yoksa düşük doz amoksisiline (45 mg/kg/gün, 2 doza bölünür) yanıt %80 oranındadır. Amoksisilin allerjisi varsa sefuroksim (30 mg/kg/gün, 2 doza bölünür) veya sefpodoksim (10 mg/kg/gün, 2 doza bölünür) verilebilir. Ciddi allerjik reaksiyon durumunda klaritromisin (15 mg/kg/gün, 2 doza bölünür) veya azitromisin (10 mg/kg/gün tek doz halinde 4-5 gün) verilebilir. Penisiline dirençli pnömokok ile infekte olduğu bilinen ve penisiline allerjisi olan çocuklarda klindamisin (30-40 mg/kg/gün 3 doza bölünür) kullanılabilir. Tedavinin 48-72. saatinde burun akıntısı ve öksürük gibi sinüs belirtilerinde azalma olmuyorsa ya antibiyotik etkisiz veya sinüzit tanısı yanlıştır. Hasta düşük doz amoksisiline yanıt vermemişse, son 90 içinde antibiyotik tedavisi almışsa, orta-şiddetli hastalığı varsa veya kreş/ana okuluna devam ediyorsa amoksisilin-klavulanik asid (80-90 mg/kg/gün amoksisilin ve 6.4 mg/kg/gün klavulonik asid içerecek şekilde) ile tedavi edilmelidir. Diğer seçenekler sefuroksim, sefpodoksim, tek doz parenteral seftriakson (50 mg/kg) sonrası oral antibiyotik ile devam etmektir (başlangıçta kusmaları olan hastalarda). Önceleri trimetoprim-sülfametoksazol ve eritromisin-sülfisoksazol birinci veya ikinci seçenek olarak kullanılmakta idi. Pnömokoklarda artan penisilin direnci ile birlikte bu antibiyotiklere çapraz direnç oranları da arttığı için amoksisiline yanıt vermeyen olgularda bu antibiyotiklerin kullanılması önerilmez.

Hasta ikinci antibiyotik kürüne de 2-3 gün içinde yanıt vermez ise veya akut olarak hasta ise ya kulak burun boğaz konsültasyonu ile sinüs aspirat kültürü alınıp sonucuna göre antibiyotik seçimi yapılır veya hasta yatırılarak intravenöz sefotaksim veya seftriakson tedavisi başlanır.

Optimal tedavi süresi konusunda sistematik çalışmalar olmamakla birlikte ABS’de 10-14 günlük antibiyotik tedavi süresi üzerinde görüş birliği vardır. Alternatif olarak belirtiler tamamen kaybolduktan sonra 7 gün daha antibiyotik verilebilir.

YARDIMCI TEDAVİ
Tamponlanmış serum fizyolojik (SF) ile burun yıkamalarının kabuk oluşumunu önlediği, yapışkan salgıları sulandırdığı, burun kan akımı üzerine hafif vazokonstriktör etkisi olduğu gösterilmiştir. Ülkemizde yapılan bir çalışmada (Topal B ver ark.) SF burun damlası alan hastalarla antibiyotik alan hastaların 10 gün sonunda iyileşme oranları karşılaştırılmış, günde 4 kez her bir burun deliğine 5 damla SF verilen hastalarda iyileşme oranı antibiyotik alanlardan bir kat daha fazla bulunmuştur.

Mukolitik ilaçların kullanımı, kalın ve yapışkan balgam yapımı arttığı için kronik sinüzitte yararlı olabilir. Ancak, akut sinüzitte mukolitiklerin etkinliğini gösteren çalışmalara mevcut değildir. Bu ilaçlar bitkisel kaynaklı veya acı bir tada sahip olduklarından, fazla kullanıldığında vagusun uyarılması yoluyla bulantı-kusmaya ve mukus salgısının paradoksik olarak artışına neden olabilmektedir.

Topikal ve sistemik dekonjestan ilaçlar akut sinüzit tedavisinde kullanılmıştır. Dekonjestanların burun mukozasındaki kalınlaşmayı vazokonstriktör etkileriyle azalttıkları ileri sürülmüştür. Alfa adrenoseptörler üzerine veya noradrenalin salgılanması, geri alınması veya parçalanması üzerine etkilidirler. Alfa-1 reseptörler katekolaminlere vazokonstriktör yanıt verirler, sempatomimetikler en çok kullanılan oral dekonjestanlardır. Alfa-2 reseptörler imidazolin türevlerine yanıt verirler ve bu ilaçlar topikal olarak kullanılırlar. Ancak, sinüzitte topikal veya sistemik vazokonstriktörlerin faydalı etkilerini gösteren kontrollü çalışmalar mevcut değildir.

Allerjik ritine sekonder gelişen ABS’de antihistaminikler burun akıntısını azalttıkları için kullanılmaktadır. Ancak, antihistaminiklerin antikolinerjik etkileri burun ve sinüs salgılarının viskozitesini artırdıklarından sinüs drenajının daha çok bozulmasına yolaçabilirler.

Çocuklarda ABS’in adjuvan tedavisinde intranazal steroidlerin etkinliği üzerine çift kör plasebo kontrollü tek çalışma mevcut olup (Barlan ve Ark.) bu çalışma intranazal budesonid ile tedavinin ikinci haftasında sinüzit belirtilerinde orta derecede iyileşme sağlamıştır.

Hipertonik veya normal serum fizyolojik ile burun irrigasyonu, antihistaminikler, dekonjestanlar, mukolitik ilaçlar ve nazal kortikosteroidlerin sinüzit tedavisindeki etkinlikleri ile ilgili az sayıda çalışma mevcuttur. Allerjisi olmayanlarda antihistaminik ilaçların kullanımı ile ilgili yeterli veri yoktur. Antihistaminik ve dekonjestanların sinüzit tedavisinde yeri yoktur. Çocuklarda sinüzitin adjuvan tedavisinde intranazal steroidlerin etkinliği üzerine plasebo kontrollü tek sistematik çalışma mevcut olup (Barlan ve ark.) bu çalışmada intranazal budesonid ile tedavinin 2. haftasında belirtilerde orta derecede iyileşme sağlamıştır.Mukolitikler ve serum fizyolojik sistematik olarak çalışılmamıştır.

KAYNAKLAR
1.Brook I, Yocum P, Frazier EH. Bacteriology and beta-lactamase activity in acute chronic maxillary sinusitis. Arch Otolaryngol Head Neck Surg 1996,122:418-23.
2.Shapiro NL, Pransky SM, Martin M, Bradley JS. Documentation of the prevalence of penicillin-resistant Streptococcus pneumoniae isolated from middle ear and sinus fluid of children undergoing tympanocentesis or sinus lavage. Ann Otol Rhinol Laryngol 1999,108:629-33.
3.Wald ER, Bordley WC, Darrow DH, et al. Clinical practice guideline: Management of sinusitis. Pediatrics 2001,108:798-808.
4.O’Brien KL, Dowell SF, Schwartz B, Marcy SM, Philips WR, Gerber MA. Acute sinusitis-Principles of judicious use of antimicrobial agents. Pediatrics 1998,101(suppl):174-7.
5.Hamilos DL. Chronic sinusitis. J Allergy Clin Immunol 2000,106:213-27.
6.Wald ER, Milmoe GJ, Bowen A, et al. Acute maxillary sinusitis in children. N Eng J Med 1981,304:749-54.
7.Wald ER, Chiponis D, Ledesma-Media J. Comparative effectiviness of amoxicilline and amoxicilline-clavulonate potassium ın acute paranasal sinus infections in children: a double-blind, placebo-controlled trial. Pediatrics 1986,77:795-800.
8.Garbutt JM, Goldstein M, Gellman E, Shannon W, Littenberg B. A randomized, placebo-controlled trial of antimicrobial treatment for children with clinically diagnosed acute sinusitis. Pediatrics 2001,107:619-25.
9.Nash D. Sinusitis. Pediatr Rev 2001,22:111-7.
10.Sener B, Arikan S, Alper EM, Gunalp A (1998) Rate of carriage, serotype distribution and penicillin resistance of Streptococcus pneumoniae in healthy children. Zentralbl Bakteriol 288:421-428.
11.M. Ertek, S. Erol, Z. Özkurt, MA Taşyaran. Akut pürülan menenjitli olgulardan izole edilen Streptococcus pneumoniae suşlarının çeşitli antibakteriyel ajanlara duyarlılığı. XXIX. Türk Mikrobiyoloji Kongresi, 8-13 Ekim 2000, Antalya. Özet kitabı, P01-28, s. 337.
12.Tunçkanat F, Akan Ö, Gür D, Akalın HE. Steptococcus pneumoniae suşlarında penisilin direnci. Microbioloji Bülteni 1992,26:307-313.
13.Gür D, Tunçkanat F, Şener B, Kanra G, Akalın HE. Penicillin resistance in Steptococcus pneumoniae in Turkey. Europ J Clin Microbiol Infect Dis 1994,13:440-1.
14.Kanra G, Akan Ö, Ceyhan M, Erdem G, Ecevit Z, Seçmeer G. Çocuklarda hastalık etkeni olan Steptococcus pneumoniae suşlarında antibiyotik direnci. Mikrobioloji Bülteni 1996,30:25-31.
15.Sümerkan B, Aygen B, Doğanay M. Resistance ala penicilline G ve Steptococcus pneumoniae en Turquie. Med Mal Infect 1995,25:1219-20
16.Mülazımoğlu L, Erdem İ, Taşer B, Semerci İ, Korten V. Nasopharyngeal carriage of penicillin-resistant Steptococcus pneumoniae (penRSP) at day-care centers in Istanbul. 7th European Congress of Clinical Microbiology and Infectious Diseases, Vienna, 26-30 March 1995. Abstract no. 320.
17.Öngen B, Kaygusuz A, Özalp M, Gürler N, Töreci K. Penicillin-resistance in Steptococcus pneumoniae in Istanbul. Clin Microbiol Infect Dis 1995,1:150.
18.Çavuşoğlu C, Hoşgör M, Tünger A, Özinal MA. Steptococcus pneumoniae suşlarında penisilin duyarlılığında araştırılması. Bikrobiyoloji Bülteni 1997,31:113-8.
19.Barlan IB, Erkan E, Bakır M, Berrak S, Basaran MM. Intranasal budesonide spray as an adjunct to oral antibiotic therapy for acute sinusitis in children. Annals Allergy Asthma Immunol 1997,78:598-601
20.Spector SL, Bernstein IL, Li JT, et al. Parameters for the diagnosis and management of sinusitis. J Allergy Clin Imuunol 1998,102:S107-S144.
21.Topal B, Özsoylu Ş. Are antibiotics required for the treatment of acute sinusitis in children? Yeni Tıp Dergisi 2001,18:S58-S60.
22.Karadag A. Nasal saline for acute sinusitis. Pediatrics 2002,109:165.
23.Kaliner MA, Osguthorpe JD, Fireman P, et al. Sinusitis:bench to bedside. J Allergy Clin Immunol 1997,99:S829-S848.

"
Astımda Anti IgE Tedavi | Makale | Türkiye Klinikleri

Astımda Anti IgE Tedavi | Makale | Türkiye Klinikleri

Türkiye Klinikleri Dahili Tıp Bilimleri Dergisi


Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Astım Özel Sayısı Astımda Anti IgE Tedavi ANTI IgE THERAPY FOR ASTHMA Aytül Z. SİN a
a İç Hastalıkları AD, İmmünoloji ve Alerji BD, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, İZMİR Turkiye Klinikleri J Int Med Sci. 2007,3(23):60-8 Makale Dili: TR

ÖZET
IgE, alerjik hastalıkların patogenezinde önemli rol oynar. IgE bağlayan reseptörler mast hücre, bazofil, eozinofil, B lenfositleri ve dendritik hücre gibi birçok immünolojik hücre yüzeyinde bulunur. IgE'nin bu reseptörlere bağlanması ile hem alerjenlerin Th2 hücrelerine sunumu, hem IgE sentezi artarken diğer yandan alerjinin klinik belirtileri ortaya çıkar. Monoklonal anti IgE (omalizumab) , dolaşan serbest IgE'lere bağlanarak immünolojik bu etkilerin gelişmesini engellerken alerjinin erken ve geç faz yanıtlarını baskılar. Omalizumab tedavisi yüksek doz inhaler steroid veya oral steroid kullanan, yıl boyu alerjenlere duyarlı orta-ağır astımlı hastalarda çok merkezli, randomize, plasebo kontrollü bir çok klinik çalışmada denenmiştir. Tedaviye eklenmesi ile semptom sıklığını, astım alevlenmelerini ve buna bağlı olarak acil servis başvuruları ile hastaneye yatış sayısını azaltır. Yaşam kalitesini, akciğer fonksiyonlarını düzeltir. Oral steroid kesilirken, inhaler steroid dozunda azalma olur. İlacın belli başlı yan etkileri, malignite sıklığında ve anaflaksi riskinde artış olmasıdır. Ayrıca dolaşan IgE'nin bloke edilmesi parazit hastalıklara yatkınlığı arttırabilir.

Anahtar Kelimeler: Astım, anti-IgE

ABSTRACT
The central role of IgE in the pathogenesis of allergic diseases made it a key target for therapy. IgE binds its receptor located on different immune cells such as mast cells, basophils, dendritic cells, B lymphocytes. This binding has many effects both on early and also late phase allergic responses. Humanized monoklonal anti-IgE antibody (omalizumab) binds to free IgE antibody at the site of receptor binding domain. Omalizumab was evaluated as a treatment for asthma in large, multicenter, double-blind placebo control trials involving patients with moderate to severe asthma who required corticosteroids. When added to oral or inhaled corticosteroids, omalizumab reduced symptoms and exacerbations, improved lung functions and quality of life. Reported side effects were included risk of the anaphylaxis and cancer development.

Keywords: Asthma, Anti IgE

.: Güncel .: İşlem Listesi İletişim Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. .: Adres

Türkocağı Caddesi No:30 06520 Balgat / ANKARA
Telefon: +90 312 286 56 56
Faks: +90 312 220 04 70
E-posta: info@turkiyeklinikleri.com

.: Yazı İşleri Servisi Telefon: +90 312 286 56 56/ 2
E-posta: yaziisleri@turkiyeklinikleri.com .: İngilizce Dil Redaksiyonu Telefon: +90 312 286 56 56/ 145
E-posta: tkyayindestek@turkiyeklinikleri.com .: Reklam Servisi Telefon: +90 312 286 56 56/ 142
E-posta: reklam@turkiyeklinikleri.com .: Abone ve Halkla İlişkiler Servisi Telefon: +90 312 286 56 56/ 118
E-posta: abone@turkiyeklinikleri.com .: Müşteri Hizmetleri Telefon: +90 312 286 56 56/ 118
E-posta: satisdestek@turkiyeklinikleri.com

1. KULLANIM KOŞULLARI

1.1. http://www.turkiyeklinikleri.com alan adından veya bu alan adına bağlı alt alan adlarından ulaşılan internet sayfalarını (Hepsi birden kısaca "SİTE" olarak anılacaktır) kullanmak için lütfen aşağıda yazılı koşulları okuyunuz. Bu koşulları kabul etmediğiniz takdirde "SİTE"yi kullanmaktan vazgeçiniz. "SİTE" sahibi bu "SİTE"de yer alan veya alacak olan bilgileri, formları, içeriği, "SİTE"'yi, "SİTE" kullanma koşullarını dilediği zaman değiştirme hakkını saklı tutmaktadır.

1.2. Bu "SİTE"'nin sahibi Türkocağı cad. No:30, 06520 Balgat Ankara adresinde ikamet eden Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.'dir (bundan böyle kısaca "Türkiye Klinikleri" olarak anılacaktır). "SİTE"'de sunulan hizmetler "Türkiye Klinikleri" tarafından sağlanmaktadır.

1.3. Bu "SİTE"'de sunulan hizmetlerden belirli bir bedel ödeyerek ya da bedelsiz olarak yararlananlar veya herhangi bir şekilde "SİTE"ye erişim sağlayan her gerçek ve tüzel kişi aşağıdaki kullanım koşullarını kabul etmiş sayılmaktadır. İşbu sözleşme içinde belirtilen koşulları "Türkiye Klinikleri" dilediği zaman değiştirebilir. Bu değişiklikler periyodik olarak "SİTE"'da yayınlanacak ve yayınlandığı tarihte geçerli olacaktır. "Türkiye Klinikleri" tarafından işbu sözleşme hükümlerinde yapılan her değişikliği "SİTE" hizmetlerinden yararlanan ve "SİTE"ye erişim sağlayan her gerçek ve tüzel kişi önceden kabul etmiş sayılmaktadır.

1.4. İşbu "SİTE Kullanım Koşulları" 30.03.2014 tarihinde en son değişiklik yapılarak ve web sitesi üzerinden yayınlanarak, "SİTE"yi kullanan her kişi tarafından erişimi mümkün kılınıp yürürlülüğe konmuştur. İşbu "SİTE Kullanım Koşulları" ayrıca, "Türkiye Klinikleri" hizmetlerinden belli bir bedel ödeyerek veya ödemeden yararlanacak olan kullanıcılarla yapılmış ve/veya yapılacak olan her türlü "KULLANICI Sözleşmesi"nin de ayrılmaz bir parçasıdır.

2.1. "SİTE" : "Türkiye Klinikleri" tarafından belirlenen çerçeve içerisinde çeşitli hizmetlerin ve içeriklerin sunulduğu çevrimiçi (on-line) ortamdan http://www.turkiyeklinikleri.com alan adından ve/veya bu alan adına bağlı alt alan adlarından erişimi mümkün olan web sitesi.

2.2. KULLANICI : "SİTE"ye çevrimiçi (on-line) ortamdan erişen her gerçek ve tüzel kişi.

2.3. LİNK : "SİTE" üzerinden bir başka web sitesine, dosyalara, içeriğe veya başka bir web sitesinden "SİTE"ye, dosyalara ve içeriğe erişimi mümkün kılan bağlantı.

2.4. İÇERİK : "Türkiye Klinikleri" "SİTE"yi ve /veya herhangi bir web sitesinden yayınlanan veya erişimi mümkün olan her türlü bilgi, dosya, resim, rakam, fiyat v.b görsel, yazınsal ve işitsel imgeler.

2.5. "KULLANICI SÖZLEŞMESİ" : "Türkiye Klinikleri"nin sunacağı özel nitelikteki hizmetlerden yararlanacak olan gerçek ve/veya tüzel kişilerle "Türkiye Klinikleri" arasında elektronik ortamda akdedilen sözleşme.

3. HİZMETLERİN KAPSAMI

3.1. "Türkiye Klinikleri", "SİTE" üzerinden sunacağı hizmetlerin kapsamını ve niteliğini belirlemekte tamamen serbesttir.

3.2. "Türkiye Klinikleri" "SİTE" bünyesinde sunulacak servislerden yararlanabilmek için, "KULLANICI"nın "Türkiye Klinikleri" tarafından belirlenecek özellikleri taşıması gereklidir. "Türkiye Klinikleri", bu gerekliliği tek taraflı olarak dilediği zaman değiştirebilir.

3.3. "Türkiye Klinikleri"nin "SİTE" üzerinden belirli bir ücret karşılığı veya ücretsiz olarak vereceği hizmetler sınırlı sayıda olmamak üzere,

- Sağlık sektörüne yönelik bilimsel makaleler, kitaplar ve bilgilendirici yayınları sağlamak.

- - Bilimsel dergilere yönelik makale hazırlama aşamasında biçimsel, istatistikî ve editöryal destek sağlamak.

4. GENEL HÜKÜMLER

4.1. "Türkiye Klinikleri", "SİTE" dâhilinde erişime açtığı hizmetler ve içeriklerden hangisinin ücrete tabi olacağını belirlemekte tamamen serbesttir.

4.2. " Türkiye Klinikleri"'nin sunduğu hizmetlerden yararlananlar ve siteyi kullananlar, yalnızca hukuka uygun ve şahsi amaçlarla "SİTE" üzerinde işlem yapabilirler. Kullanıcıların, "SİTE" dâhilinde yaptığı her işlem ve eylemdeki hukuki ve cezai sorumluluk kendilerine aittir. Her KULLANICI, "Türkiye Klinikleri"nin ve/veya başka bir üçüncü şahsın haklarına tecavüz teşkil edecek nitelikteki herhangi bir iş ve eylemde bulunmayacağını, yazılı, görsel ve işitsel bilgileri açıklamayacağını, "Türkiye Klinikleri"ne açıkladığı ve/veya "SİTE"ye gönderdiği her türlü yazılı, görsel ve işitsel bilginin "Türkiye Klinikleri"ne açıkladığı ve/veya "SİTE"ye gönderdiği sırada her türlü biçimde kullanılması, işlenmesi, saklanması, açıklanması ve üçüncü kişilere karşı ifşa edilmesi konusunda münhasır hak sahibi olduğunu kabul, beyan ve taahhüt eder. "KULLANICI" "SİTE" dâhilinde bulunan resimleri, metinleri, görsel ve işitsel imgeleri, video klipleri, dosyaları, veritabanları, katalogları ve listeleri çoğaltmayacağı, kopyalamayacağı, dağıtmayacağı, işlemeyeceğini, gerek bu eylemleri ile gerekse de başka yollarla "Türkiye Klinikleri" ile doğrudan ve/veya dolaylı olarak rekabete girmeyeceğini kabul ve taahhüt etmektedir.

4.3. "SİTE" dâhilinde üçüncü kişiler tarafından sağlanan hizmetlerden ve yayınlanan içeriklerden dolayı "Türkiye Klinikleri"nin, işbirliği içinde bulunduğu kurumların, "Türkiye Klinikleri" çalışanlarının ve yöneticilerinin, "Türkiye Klinikleri" yetkili satıcılarının sorumluluğu bulunmamaktadır. Herhangi bir üçüncü kişi tarafından sağlanan ve yayınlanan bilgilerin, içeriklerin, görsel ve işitsel imgelerin doğruluğu ve hukuka uygunluğunun taahhüdü bütünüyle bu eylemleri gerçekleştiren üçüncü kişilerin sorumluluğundadır. "Türkiye Klinikleri", üçüncü kişiler tarafından sağlanan hizmetlerin ve içeriklerin güvenliğini, doğruluğunu ve hukuka uygunluğunu taahhüt ve garanti etmemektedir.

4.4. "KULLANICI"lar, "SİTE"yi kullanarak, "Türkiye Klinikleri"nin, diğer "KULLANICI"ların ve üçüncü kişilerin aleyhine hiçbir faaliyette bulunamazlar. "KULLANICI"ların işbu "SİTE Kullanım Koşulları" hükümlerine ve hukuka aykırı olarak gerçekleştirdikleri "SİTE" üzerindeki faaliyetler nedeniyle üçüncü kişilerin uğradıkları veya uğrayabilecekleri zararlardan dolayı "Türkiye Klinikleri"nin doğrudan ve/veya dolaylı hiçbir sorumluluğu yoktur.

4.5. "KULLANICI"lar, "SİTE" dâhilinde kendileri tarafından sağlanan bilgilerin ve içeriklerin doğru ve hukuka uygun olduğunu kabul ve taahhüt etmektedirler. "Türkiye Klinikleri", "KULLANICI"lar tarafından "Türkiye Klinikleri"ne iletilen veya "SİTE" üzerinden kendileri tarafından yüklenen, değiştirilen ve sağlanan bilgilerin ve içeriklerin doğruluğunu araştırma, bu bilgi ve içeriklerin güvenli, doğru ve hukuka uygun olduğunu taahhüt ve garanti etmekle yükümlü ve sorumlu değildir.

4.6. "KULLANICI"lar, "SİTE" dâhilinde Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca haksız rekabete yol açacak faaliyetlerde bulunmayacağını, "Türkiye Klinikleri"nin ve üçüncü kişilerin şahsi ve ticari itibarı sarsacak, kişilik haklarına tecavüz ve taarruz edecek fiilleri gerçekleştirmeyeceğini kabul ve taahhüt etmektedir.

4.7. "Türkiye Klinikleri", "SİTE" dâhilinde sunulan hizmetleri ve içerikleri her zaman değiştirebilme hakkını saklı tutmaktadır. "Türkiye Klinikleri", bu hakkını hiçbir bildirimde bulunmadan ve önel vermeden kullanabilir. "KULLANICI"lar, "Türkiye Klinikleri"nin talep ettiği değişiklik ve/veya düzeltmeleri ivedi olarak yerine getirmek zorundadırlar. "Türkiye Klinikleri" tarafından talep edilen değişiklik ve/veya düzeltme istekleri gerekli görüldüğü takdirde "Türkiye Klinikleri" tarafından yapılabilir. "Türkiye Klinikleri" tarafından talep edilen değişiklik ve/veya düzeltme taleplerinin, "KULLANICI"lar tarafından zamanında yerine getirilmemesi sebebiyle doğan veya doğabilecek zararlar, hukuki ve cezai sorumluluklar tamamen kullanıcılara aittir.

4.8. "SİTE" üzerinden, "Türkiye Klinikleri"nin kendi kontrolünde olmayan ve başkaca üçüncü kişilerin sahip olduğu ve işlettiği başka web sitelerine ve/veya "İÇERİK"lere ve/veya dosyalara link verebilir. Bu link'ler sadece referans kolaylığı nedeniyle sağlanmış olup ilgili web sitesini veya işleten kişiyi desteklemek amacıyla veya web sitesi veya içerdiği bilgilere yönelik herhangi bir türde bir beyan veya garanti niteliği taşımamaktadır. "SİTE" üzerindeki linkler vasıtasıyla erişilen web siteleri, dosyalar ve içerikler, bu linkler vasıtasıyla erişilen web sitelerinden sunulan hizmetler veya ürünler veya bunların içeriği hakkında "Türkiye Klinikleri"nin herhangi bir sorumluluğu yoktur.

4.9. "Türkiye Klinikleri", "SİTE" üzerinden "KULLANICILAR" tarafından kendisine iletilen bilgileri "Gizlilik Politikası" ve "KULLANICI Sözleşmesi" hükümleri doğrultusunda kullanabilir. Bu bilgileri işleyebilir, bir veritabanı üzerinde tasnif edip muhafaza edebilir. "Türkiye Klinikleri" aynı zamanda, KULLANICI veya ziyaret edenin kimliği, adresi, elektronik posta adresi, telefonu, IP adresi, "SİTE"nin hangi bölümlerini ziyaret ettiği, domain tipi, tarayıcı (browser) tipi, tarih ve saat gibi bilgileri de istatistiki değerlendirme ve kişiye yönelik hizmetler sunma gibi amaçlarla kullanabilir.

5. FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI

5.1. Bu "SİTE" dâhilinde erişilen veya hukuka uygun olarak kullanıcılar tarafından sağlanan bilgiler ve bu "SİTE"nin (sınırlı olmamak kaydıyla tasarım, metin, imge, html kodu ve diğer kodlar) tüm elemanları (Hepsi birden "Türkiye Klinikleri"nin telif haklarına tabi çalışmaları olarak anılacaktır) "Türkiye Klinikleri"ne aittir. Kullanıcılar, "Türkiye Klinikleri" hizmetlerini, "Türkiye Klinikleri" bilgilerini ve "Türkiye Klinikleri"nin telif haklarına tabi çalışmalarını yeniden satmak, işlemek, paylaşmak, dağıtmak, sergilemek veya başkasının "Türkiye Klinikleri"nin hizmetlerine erişmesi veya kullanmasına izin vermek hakkına sahip değildirler. İşbu "SİTE Kullanım Koşulları" dâhilinde "Türkiye Klinikleri" tarafından sarahaten izin verilen durumlar haricinde "Türkiye Klinikleri"nin telif haklarına tabi çalışmalarını çoğaltamaz, işleyemez, dağıtamaz veya bunlardan türemiş çalışmalar yapamaz veya hazırlayamaz.

5.2. İşbu "SİTE Kullanım Koşulları" dâhilinde "Türkiye Klinikleri" tarafından sarahaten yetki verilmediği hallerde "Türkiye Klinikleri", "Türkiye Klinikleri" hizmetleri, "Türkiye Klinikleri" bilgileri , "Türkiye Klinikleri" telif haklarına tabi çalışmaları, "Türkiye Klinikleri" ticari markaları, "Türkiye Klinikleri" ticari görünümü veya bu SİTE vasıtasıyla sağladığı başkaca varlık ve bilgilere yönelik tüm haklarını saklı tutmaktadır.

6. SİTE KULLANIM KOŞULLARINDA DEĞİŞİKLİKLER

"Türkiye Klinikleri", tamamen kendi takdirine bağlı olarak işbu "SİTE Kullanım Koşulları"nı herhangi bir zamanda "SİTE"'da ilan ederek değiştirebilir. İşbu "SİTE Kullanım Koşulları"nın değişen hükümleri, ilan edildikleri tarihte geçerlilik kazanacaktır. İşbu "SİTE Kullanım Koşulları" kullanıcının tek taraflı beyanları ile değiştirilemez.

7. MUCBİR SEBEPLER

Hukuken mücbir sebep sayılan tüm durumlarda, "Türkiye Klinikleri" işbu "SİTE Kullanım Koşulları", gizlilik politikası ve "KULLANICI Sözleşmesi"nden herhangi birini geç ifa etme veya ifa etmeme nedeniyle yükümlü değildir. Bu ve bunun gibi durumlar, "Türkiye Klinikleri" açısından, gecikme veya ifa etmeme veya temerrüt addedilmeyecek veya bu durumlar için "Türkiye Klinikleri"nin herhangi bir tazminat yükümlülüğü doğmayacaktır. "Mücbir sebep" terimi, ilgili tarafın makul kontrolü haricinde ve "Türkiye Klinikleri"nin gerekli özeni göstermesine rağmen önleyemediği olaylar olarak yorumlanacaktır. Bunu yanında sınırlı olmamak koşuluyla, doğal afet, isyan, savaş, grev, iletişim sorunları, altyapı ve internet arızaları, elektrik kesintisi ve kötü hava koşulları gibi durumlar mücbir sebep olaylarına dâhildir.

8. UYGULANACAK HUKUK VE YETKİ

İşbu "SİTE Kullanım Koşulları" uygulanmasında, yorumlanmasında ve bu "SİTE Kullanım Koşulları" dâhilinde doğan hukuki ilişkilerin yönetiminde yabancılık unsuru bulunması durumunda Türk kanunlar ihtilafı kuralları hariç olmak üzere Türk Hukuku uygulanacaktır. İşbu sözleşmeden dolayı doğan veya doğabilecek her türlü ihtilafın hallinde Ankara Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.

9. YÜRÜRLÜLÜK VE KABUL

İşbu "SİTE Kullanım Koşulları" "Türkiye Klinikleri" tarafından "SİTE" içersinde ilan edildiği tarihte yürürlülük kazanır. Kullanıcılar, işbu sözleşme hükümlerini "SİTE"yi kullanmakla kabul etmiş olmaktadırlar. "Türkiye Klinikleri", dilediği zaman iş bu sözleşme hükümlerinde değişikliğe gidebilir ve değişiklikler sürüm numarası ve değişiklik tarihi belirtilerek "SİTE" üzerinde yayınlandığı tarihte yürürlülüğe girer.

Gizlilik Bildirimi

→ Sitemizi ziyaret etmeden önce aşağıda yazılı kullanım ilkelerini mutlaka okumanızı öneririz. Bu şartları kabul etmeniz halinde sitemizden faydalanırken kurallarımıza uymanız yararınıza olacaktır. Lütfen Kullanım İlkelerimizin tamamını okuyunuz.

→ www.turkiyeklinikleri.com Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ye ait hekimleri sağlık alanında bilgilendirmeye yönelik hazırlanmış bir web sitesidir.

→ www.turkiyeklinikleri.com kullanıcılarının kimliklerine, adreslerine, hizmet sağlayıcılarına ve benzeri bilgilerine erişemez. Bu bilgileri kullanıcılar isterse formlar yoluyla siteye gönderebilirler. Ancak, www.turkiyeklinikleri.com donanım ve yazılım bilgilerinizi toplayabilir. Bu bilgiler arasında şunlar yer alır: IP adresiniz, tarayıcı türü, işletim sistemi, etki alan adı, erişim süreleri ve ilgili web adresleri. www.turkiyeklinikleri.com kullanıcılardan aldığı kişisel bilgileri (isminiz, elektronik posta adresiniz, ev ve iş adresiniz, telefon numaranız, vb.) üçüncü bir kuruma satamaz, kamuoyuna yayınlayamaz, site içinde tutamaz. Alınan bilgiler sitenin ziyaretçi profili, raporlama ve hizmetlerin tanıtımına kaynak olması için yönlendirici özellik taşır.

→ www.turkiyeklinikleri.com sizden aldığı bilgileri şu amaçlar için kullanır:

-Web sitesini iyileştirmek,geliştirmek ve kaliteyi korumak,

-Ziyaretçi profili ve genel istatistik veriler oluşturmak,

-Ziyaretçilerin sitemizi nasıl kullandığı ile ilgili eğilimlerini belirlemek,

-Asılı yayınlar/yazışmalar göndermek,

-Elektronik posta yoluyla basın bültenleri veya bildirimler göndermek,

-Etkinlik ya da yarışma için liste oluşturmak.

-Herhangi bir kullanıcının yasal ve ahlaki olmayan davranışlarından Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin sorumlu tutulamayacağını,

-Kullanım ilkelerinin zaman zaman değiştirebileceğini,

-Diğer bağlantı sağladığı ama denetleyemediği sitelerin içeriklerinden veya bilgisayarınıza verecek zararlardan sorumlu olmadığını kabul etmiş sayılırsınız.

→ Aşağıda belirtilen durumlarda Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. sitesini kullanıcılara kapatabilir:

-Yanlış, eksik, yanıltıcı ve genel ahlak kurallarına uygun olmayan ifadeleri içeren bilgilerin siteye kaydedilmesi durumunda,

-İstenilen bilgilerin içine ilan, reklam, duyuru, özel veya tüzel kişiliklere hakaret içeren ifadeler kullanıldığında,

-Çeşitli yollarla siteye yapılan saldırılar sırasında

-Virüs nedeniyle sitenin yapısının bozulması durumunda.

→ Kod ve yazılım da dahil, sitede yer alan yazılı, görüntülü ve sesli fikir ürünleri Telif Hakları ile ilgili yasal mevzuat uyarınca güvence altındadır.

→ Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.in yazılı izni olmadığı sürece sitede yer alan bilgiler, başka bir bilgisayara yüklenemez, değiştirilemez, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yeniden yayınlanamaz, postalanamaz, dağıtılamaz.

→ Sitede bulunan yazılım ve tasarımların her hakkı Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye aittir.

→ Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. kullanım ilkelerimizle ilgili yorumlarınızı almaktan memnuniyet duyacaktır. Sitemizi zenginleştirebileceğini düşündüğünüz konuları ya da sitemizle ilgili yaşadığınız bir problem olursa lütfen bizimle paylaşın.

Yasal uyarı:Bu sitede yayınlanan resim, yazı ve diğer uygulamaların her hakkı Ortadoğu Reklam Tanıtım Yayıncılık Turizm Eğitim İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. 'ye aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Bu site hekimleri sağlık alanında bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler tanı ve tedavi amaçlı kullanıldığında sorumluluk tamamen kullanıcıya aittir. Siteye girmekle bu şartları okumuş, anlamış ve kabul etmiş sayılırsınız.

"
Ocuklarda Alerjik Rinit’te Klinik Bulgular, Tanı ve Ayırıcı Tanı

Ocuklarda Alerjik Rinit’te Klinik Bulgular, Tanı ve Ayırıcı Tanı

Çocuklarda Alerjik Rinit’te Klinik Bulgular, Tanı ve Ayırıcı Tanı

ÖzAlerjik rinit, burun mukozasının alerjik inflamasyonudur. Belirti ve bulgular, çeşitli alerjenlere karşı duyarlanmış olan çocuklarda ortaya çıkar. En sık bulgular hapşırma, gözlerde kaşıntı ve akıntı, burun içinin inflamasyonu ve şişmesi, aşırı mukus yapımıdır. Bu makalede alerjik rinitli hastaya klinik yaklaşım, hastalığın değerlendirilmesi, tanısı ve ayırıcı tanısı konusunda mevcut bilgiler gözden geçirilerek sunulmaktadır.

Anahtar Kelimeler :

Alerjik rinit, çocukluk, tanı New Insıghts Into the Clinical Approach Anddiagnosis of Alergic Rhınıtıs in Children

AbstractAllergic rhinitis is an allergic inflammation of the nasal mucosa. Symptoms can be produced in children sensitized to various allergens. The most common symptoms are sneezing, itchy and watery eyes, swelling and inflammation of the nasal passages and increased mucus production. This article presents a literature review concerning the clinical approach to the patient with allergic rhinitisand diagnosis of the disease in children.

___ Kaynaklar 1.Bousquet J, Van Cauwenberge P,Khaltaev N. Allergic rhinitis anditsimpact on asthma. J Allergy ClinImmunol 2001,108(Suppl.5):S147–S334.2.International Consensus Report on Diagnosis and Managementof Rhinitis. International Rhinitis Management Working Group.Allergy. 1994,49(Suppl. 19):1–34. 3.Fokkens WJ. Thoughts on the pathophysiology of nonallergic rhi-nitis. Curr Allergy Asthma Rep 2002,2:203–209. 4.Lee KS1, Yum HY2, Sheen YH3, Park YM4, Lee YJ5, Choi BS6,Jee HM1, Choi SH7, Kim HH8, Park Y9, Kim HB10, Rha YH11,Korean Academy of Pediatric Allergy and Respiratory Disease(KAPARD) Work Group on Rhinitis. Allergy Asthma Immunol Res.2017 Jan,9(1):70-78. 5.Fokkens W, Lund V, Bachert C, Clement P, Helllings P, Holm-strom M, et al. EAACI position paper on rhinosinusitis and na-sal polyps executive summary. Allergy 2005,60:583–601. 6.Scadding GK, Durham SR, Mirakian R, et al. BSACIguidelinesfor the management of allergic and nonallergicrhinitis. BSACIguidelines for the managementof allergic and non-allergic rhi-nitis. Clin Exp Allergy 2008,38:19-42. 7.Van-Cauwenberge P, Bachert C, Passalacqua G, Bousquet J, Ca-nonica G, Durham S, et alConsensus statement on the treatmentof allergic rhinitis. EAACI Positionpaper. Allergy2000,55:116–134. 8.Bousquet J, Khaltaev N, Cruzz AA, Denburg J, Fokkens WJ, To-gias A, et al. Allergic Rhinitis and Its Impact on Asthma (ARIA)2008 update (in collaboration with the World Health Organiza-tion, GA(2)LEN and AllerGen). Allergy 2008:63-8-160 9.Tuncer A, Yüksel H. Ulusal Alerji Tanı ve tedavi Rehberi. Ulu-sal Allerji ve İmmunoloji Derneği, 2012 10.Dykewicz MS, Fineman S. Execu- tive summary of Joint Task For-ce Practice Parameters on Diagnosis and Management of Rhi-nitis. Ann Allergy Asthma Immunol. 1998,81:463–468. 11.Dykewicz MS. 7. Rhinitis and sinusitis. J Allergy Clin Immunol2003,111(Suppl. 2):S520–S529. 12.van Cauwenberge P, Bachert C, Passalacqua G, Bousquet J, Ca-nonica GW, Durham SR, et al. Consensus statement on the tre-atment of allergic rhinitis. European Academy of Allergology andClinical Immunology. Allergy 2000,55:116–134. 13.Riediker M, Monn C, Koller T, Stahel WA, Wuthrich B. Air pol-lutants enhance rhinoconjunctivitis symptoms in polen allergicindividuals. Ann Allergy Asthma Immunol 2001,87:311–318 14.Nascimento Silva M, Naspitz C, Sole D. Evaluation of quality oflife in children and teenagers with allergic rhinitis: adaptationand validation of the Rhinoconjunctivitis Quality of Life Ques-tionnaire (RQLQ). Allergol Immunopathol (Madr)2001,29:111–118. 15.Juniper EF, Thompson AK, Ferrie PJ, Roberts JN. Validation ofthe standardized version of the Rhinoconjunctivitis Quality of LifeQuestionnaire. J Allergy Clin Immunol 1999,104:364–369. 16.Spector SL, Nicklas RA, Chapman JA, Bernstein IL, Berger WE,BlessingMoore J, et al. Symptom severity assessment of allergicrhinitis: part 1. Ann Allergy Asthma Immunol 2003,91:105–114. 17.Clement PA, Gordts F. Consensus report on acoustic rhinometryand rhinomanometry. Rhinology 2005,43:169–179. 18.Ragab SM, Lund VJ, Saleh HA, Scadding G. Nasal nitric oxidein objective evaluation of chronic rhinosinusitis therapy. Allergy2006,61:717–724. 19.Litvyakova LI, Baraniuk JN. Nasal provocation testing: a revi-ew. Ann Allergy Asthma Immunol. 2001,86:355–364, 20.Moll B, Klimek L, Eggers G, Mann W. Comparison of olfactoryfunction in patients with seasonal and perennial allergic rhini-tis. Allergy 1998,53:297– 301 21.Bousquet PJ, Combescure C, Neu- kirch F, Klossek JM, MechinH, Daures JP, et al. Visual analog scales can assess the severityof rhinitis graded according to ARIA guidelines. Allergy2007,62:367–372 22.Yorgancıoğlu A, Özdemir C, Kalaycı Ö, Kalyoncu AF, BachertC, Baena-Cagnani CE, et al , WHO Collaborating Center on Asth-ma and Rhinitis.[ARIA (Allergic Rhinitis and its Impact on Asth-ma) achievements in 10 years and future needs].Tuberk Toraks.2012,60(1):92-7. Review 23.Barnes K, Marsh D. The genetics and complexity of allergy andasthma. Immunol Today 1998,19:325–332. 24.Kurz T, Altmueller J, Strauch K, Ruschendorf F, Heinzmann A,Moatt MF, et al. A genome-wide screen on the genetics of atopyin a multiethnic European population reveals a major atopy lo-cus on chromosome 3q21.3. Allergy 2005,60:192– 199. 25.Strachan DP. Is allergic disease programmed in early life? [edi-torial, comment]. Clin Exp Allergy 1994,24:603–605. 26.von Mutius E, Weiland SK, Frit- zsch C, Duhme H, Keil U. In-creasing prevalence of hay fever and atopy among children in Le-ipzig, East Germany. Lancet 1998,351:862–866. 27.Stazi MA, Sampogna F, Montagano G, Grandolfo ME, Couilli-ot MF, AnnesiMaesano I. Early life factors related to clinical ma-nifestations of atopic disease but not to skinprick test positivityin young children. Pediatr Allergy Immunol 2002,13:105–112 28.Bjorksten F, Suoniemi I, Koski V. Neonatal birchpollen contactand subsequent allergy to birch pollen. Clin Allergy1980,10:585–591. 29.Tedeschi A, Barcella M, Bo GA, Miadonna A. Onset of allergyand asthma symptoms in extraEuropean immigrants to Milan,Italy: possible role of environmental factors. Clin Exp Allergy2003,33:449–454. 30.Stewart GA, Thompson PJ. The biochemistry of common aero-allergens Clin Exp Allergy 1996,26:1020–1044. 31.Boulet LP, Turcotte H, Laprise C, Lavertu C, Bedard PM, La-voie A, et al. Comparative degree and type of sensitization to com-mon indoor and outdoor allergens in subjects with allergic rhi-nitis and/or asthma. Clin Exp Allergy 1997,27:52–59. 32.Braun-Fahrlander C, Wuthrich B, Gassner M, Grize L, Sennhau-ser FH, Varonier HS, et al. Validation of a rhinitis symptom ques-tionnaire (ISAAC core questions) in a popula- tion of Swiss scho-ol children visiting the school health services. SCARPOLteam.Swiss Study on Childhood Allergy and Respiratory Symptom withrespect to Air Pollution and Climate. International Study of Asth-ma and Allergies in Child- hood. Pediatr Allergy Immunol1997,8:75–82. 33.Gergen PJ, Turkeltaub PC. The association of individual aller-gen reactivity with respiratory disease in a national sample: datafrom the second National Health and Nutrition Examination Sur-vey, 1976-80 (NHANES II). J Allergy Clin Immu- nol1992,90:579–588 34.Wan H, Winton HL, Soeller C, Tovey ER, Gruenert DC, Thomp-son PJ, et al. Der p 1 facilitates transepi- thelial allergen deli-very by disruption of tight junctions J Clin Invest1999,104:123–133.3 5.Pichavant M, Charbonnier AS, Taront S, Brichet A, Wallaert B,Pestel J, et al. Asthmatic bronchial epithelium activated by theproteolytic allergen Der p 1 increases selective dendritic cell rec-ruitment. J Allergy Clin Immunol 2005,115:771–778 36.Lintner TJ, Brame KA. The effects of season, climate, and air-conditioning on the prevalence of Dermatophagoides mite aller-gens in household dust. J Allergy Clin Immunol 1993,91:862–867. 37.He S1, Mou Z2, Peng L2, Chen J3. Impacts of meteorological andenvironmental factors on allergic rhinitis in children.Int J Bio-meteorol. 2016 Oct 24. [Epub ahead of print] 38.Sporik R, Holgate ST, Platts- Mills TA, Cogswell JJ. Exposureto house-dust mite allergen (Der p I) and the development of asth-ma in childhood. A prospective study. N Engl J Med1990,323:502–507. 39.Gordon S. Allergy to furred animals [editorial, comment]. ClinExp Allergy 1997,27:479–481. 40.Luczynska CM, Li Y, Chapman MD, Platts-Mills TA. Airborneconcen- trations and particle size distribution of allergen deri-ved from domestic cats (Felis domesticus). Measurements usingcascade impactor, liquid impin- ger, and a two-site monoclonalanti- body assay for Fel d I. Am Rev Respir Dis 1990,141:361–367. 41.Salvaggio J, Seabury J, Schoehardt E. New Orleans asthma: V.Relation- ship between Charity Hospital asthma hospitalizationrates, semiquantitative pollen and fungal spore counts and totalparticulate aerometric sampling data. J Allergy 1971,48:96–105 42.Eggleston PA, Rosenstreich D, Lynn H, Gergen P, Baker D, Kat-tan M, et al. Relationship of indoor allergen exposure to skin testsensitivity in inner-city children with asth- ma. J Allergy Clin Im-munol 1998,102:563–570. 43.Bahna SL, Heiner DC. Cows milk allergy: pathogenesis, mani-festations, diagnosis and management. Adv Pediatr 1978,25:1–37. 44.Miyamoto T. Epidemiology of pollu- tion-induced airway disea-se in Japan. Allergy 1997,52(Suppl. 38):30–34, discussion 5–6 45.Crinnion WJ.Do environmental toxicants contribute to allergy andasthma?Altern Med Rev. 2012 Mar,17(1):6-18 46.Higgins TS, Reh DD.Environmental pollutants and allergic rhinitis.Curr Opin Otolaryngol Head Neck Surg. 2012 Jun,20(3):209-14. 47.Keles N, Ilicali C, Deger K. The effects of different levels of airpollution on atopy and symptoms of allergic rhinitis. Am J Rhi-nol 1999,13:185–190. 48.Martinez FD, Antognoni G, Macri F, Bonci E, Midulla F, De-Cas-tro G, et al. Parental smoking enhances bronchial responsive-ness in nine-year- old children. Am Rev Respir Dis1988,138:518–523 49.Beggs PJ, Bambrick HJ. Is the global rise of asthma an early im-pact of anthropogenic climate change? Environ Health Perspect2005,113:915– 919. 50.Lin GC, Zacharek MA.Climate change and its impact on aller-gic rhinitis and other allergic respiratory diseases.Curr Opin Oto-laryngol Head Neck Surg. 2012 Jun,20(3):188-93. doi:10.1097/MOO.0b013e3283524b14. Review. 51.Yusuf OM.Management of co-morbid allergic rhinitis and asth-ma in a low and middle income healthcare setting.Prim Care Res-pir J. 2012 Jun,21(2):228-30 52.Braback L, Hjern A, Rasmussen F. Social class in asthma and al-lergic rhinitis: a national cohort study over three decades. EurRespir J 2005,26:1064–1068. 53.Pawankar R, Mullol J. ARIA update in collaboration with GA2-LEN mechanisms of allergic rhinitis. Allergy. 2008 Apr.63 Suppl86:8-160. 54.Punnonen J, Aversa G, Vander- kerckhove B, Roncarolo M-G,de Vries JE. Induction of isotype switching and Ig production byCD5+ and CD10+ human fetal B cells. J Immunol1992,148:3398–3404. 55.Menz G, Ying S, Durham SR, Corrigan CJ, Robinson DS, HamidQ, et al. Molecular concepts of IgE initiated inflammation in ato-pic and nonatopic asthma. Allergy 1998,53(Suppl. 45):15–21. 56.Variations in the prevalence of respi- ratory symptoms, self-re-ported asthma attacks, and use of asthma medication in the Eu-ropean Community Respiratory Health Survey (ECRHS). Eur Res-pir J 1996,9:687– 695. 57.Strachan D, Sibbald B, Weiland S, Ait-Khaled N, Anabwani G,Anderson HR, et al. Worldwide variations in prevalence ofsymptoms of allergic rhinoconjunctivitis in chil- dren: the Inter-national Study of Asthma and Allergies in Childhood (ISAAC).Pediatr Allergy Immunol 1997,8:161–176. 58.Asher MI, Montefort S, Bjorksten B, Lai CK, Strachan DP, Wei-land SK, et al. Worldwide time trends in the prevalence ofsymptoms of asthma, allergic rhinoconjunctivitis, and eczema inchildhood: ISAAC Phases One and Three repeat multicountrycross-sectional surveys. Lancet 2006,368:733–743. 59.Wuthrich B, Schindler C, Leuen- berger P, Ackermann-LiebrichU. Prevalence of atopy and pollinosis in the adult population ofSwitzerland (SAPALDIA study). Swiss Study on Air Pollution andLung Diseases in Adults. Int Arch Allergy Immunol1995,106:149–156. 60.Braun-Fahrlander C, Gassner M, Grize L, Neu U, SennhauserFH, Varonier HS, et al. Prevalence of hay fever and allergic sen-sitization in farmers children and their peers living in the samerural community. SCARPOL team. Swiss Study on Childhood Al-lergy and Respiratory Symptoms with Respect to Air Pollution.Clin Exp Allergy 1999,29:28–34. 61.Nicolaou N, Siddique N, Custovic A. Allergic disease in urbanand rural populations: increasing prevalence with increasing ur-banization. Allergy 2005,60:1357–1360. 62.Majani G, Baiardini I, Giardini A, Senna GE, Minale P, DUlis-se S, et al. Health-related quality of life assessment in young adultswith seasonal allergic rhinitis. Allergy 2001,56:313–317. 63.de-Graafint-Veld T, Koenders S, Garrelds IM, Gerth van Wijk R.The relationships between nasal hyperreactivity, quality of life,and nasal symptoms in patients with perennial allergic rhinitis.J Allergy Clin Immunol 1996,98:508–513. 64.Zhu Z, Xie Y, Guan W, Gao Y, Xia S, Shi X, Zheng J. Correlati-ons of nasal responses to leukotriene D4 and histamine nasal pro-vocation with quality of life in allergic rhinitis. Asia Pac Allergy.2016 Oct,6(4):245-252. 65.Santos CB, Pratt EL, Hanks C, McCann J, Craig TJ. Allergic rhi-nitis and its effect on sleep, fatigue, and daytime somnolence. AnnAllergy Asthma Immunol. 2006,97:579–586, 66.Lin SY, Melvin TA, Boss EF, Ishman SL.The association betweenallergic rhinitis and sleepdisordered breathing in children: a syste-matic review.Int Forum Allergy Rhinol. 201 3 Jun, 3(6):504-9 67.Craig TJ, Teets S, Lehman EB, Chinchilli VM, Zwillich C. Na-sal congestion secondary to allergic rhinitis as a cause of sleepdisturbance and daytime fatigue and the response to topical na-sal corticosteroids. J Allergy Clin Immunol 1998,101:633–637. 68.Dietz de Loos DA, Segboer CL, Gevorgyan A, Fokkens WJ. Di-sease-specific quality of life questionnaires in rhinitis and rhi-nosinusitis: review and evaluation. Curr Allergy Asthma Rep. 2013Apr,13(2):162-70 69.Motomura C, Odajima H, Yamada A, Taba N, Murakami Y, Nis-hima S. Pale nasal mucosa affects airflow limitations in upperand lower airways in asthmatic children. Asia Pac Allergy. 2016Oct,6(4):220-225. 70.Pepys J. Skin testing. Br J Hosp Med 1975,14:412. 1164. Oster-balle O, Weeke B. A new lancet for skin prick testing. Allergy1979,34:209–212. 71.Carr TF, Saltoun CA. Chapter 2: Skin testing in allergy.AllergyAsthma Proc. 2012 May-Jun,33 Suppl 1:S6-8. 72.Chinoy B, Yee E, Bahna SL. Skin testing versus radioallergosor-bent testing for indoor allergens. Clin Mol Allergy 2005,3:4. 73.Knol EF, Mul FP, Jansen H, Calafat J, Roos D. Monitoring hu-man basophil activation via CD63 monoclonal antibody 435. JAllergy Clin Immunol 1991,88:328–338. 74.Huggins KG, Brostoff J. Local production of specific IgE anti-bodies in allergic-rhinitis patients with negative skin tests. Lan-cet 1975,2:148–150. 75.Andersson M, Greiff L, Svensson C, Persson C. Various methodsfor testing nasal responses in vivo: a critical review. Acta Oto-laryngol Stockh 1995,115:705–713 76.Kharitonov SA, Walker L, Barnes PJ. Repeatability of standar-dised nasal nitric oxide measurements in healthy and asthmaticadults and children. Respir Med 2005,99:1105–1114. 77.Nesic VS, Djordjevic VZ, Tomic-Spiric V, Dudvarski ZR, Solda-tovic IA, Arsovic NA. Measuring nasal nitric oxide in allergic rhi-nitis patients. J Laryngol Otol. 2016 Nov,130(11):1064-1071. 78.Quillen D, Feller D, Diagnosing Rhinitis: Allergic vs. Nonaller-gic.Am Fam Physician 2006,73:1583-90. 79.Settipane RA, Lieberman P. Update on nonal- lergic rhinitis. AnnAllergy Asthma Immunol 2001,86(5):494-507 80.Ledford DK. Allergic rhinitis: Diagnosis and treatment. In: Mah-moudi M, ed. Allergy and Asthma Practical Diagnosis and Ma-nagement. New York: McGraw Hill, 2008. p. 38-55. 81.Ramey JT, Bailen E, Lockey RF. Rhinitis medicamentosa J In-vestig Allergol Clin Immunol 2006,16(3):148-55.

ISSN: 1309-0453 Yayın Aralığı: Aylık Yayıncı: Selen Medya Yayıncılık Tanıtım ve Organizasyon Hizmetleri "
Sıkça Sorulan Sorular - Herediter Anjiyoödem Türkiye’ye Hoşgeldiniz

Sıkça Sorulan Sorular - Herediter Anjiyoödem Türkiye’ye Hoşgeldiniz

Sıkça Sorulan Sorular Herediter Anjiyoödem (HAÖ) – 5N 1K

Ne? Kim? Ne zaman? Nerede? Neden? Nasıl?

Herediter Anjiyoödem nedir?

Herediter Anjiyoödem nadir ve genetik bir hastalıktır. Herediter Anjiyoödem vücudun farklı bölgelerinde tekrar ederek kendini gösteren şişlik (ödem) ataklarıyla ortaya çıkar. Bu atakların şiddeti ve sıklığı hastadan hastaya ve bir hastanında ömrü boyunca değişiklik gösterebilir. Ataklar genellikle huzursuzluk vericidir ve boğazda (larinks) gelişen ataklar nefes almayı durdurarak boğulmaya sebep olabileceği için hayati tehlike taşır. ( 1)

Kimler Herediter Anjiyoödem olur?

Herediter Anjiyoödem (HAÖ) toplam nüfusta 10,000’de 1 veya 50,000’de 1 oranda görülür. Ülkemizde ortalama 1600 ile 8000 arasında Herediter Anjiyoödem hastası çıkması beklenmektedir. ( 2, 3) Günümüzde tam sayısı henüz bilinmemekle beraber ülkemizde 700 civarı tanı almış hasta olduğu düşünülmektedir. Herediter Anjiyoödem hastalarının çoğu aile öyküsüne sahiptir. Hastalık genetik olduğu için aileden gelmektedir. Ancak hastaların %20-25’inde aile öyküsü olmadan dahi rastgele olarak HAÖ gelişmiştir. ( 4) Herediter Anjiyoödem hastası olan birinin çocuğuna hastalığı geçirme oranı her zaman %50’dir. Geçişlerde hastanın cinsiyetinin bir önemi yoktur. ( 5) Herediter Anjiyoödem hem kadınlarda ( 6) hem de erkeklerde görülür. Tüm etnik gruplarda ( 7) neredeyse aynı oranda bulunmaktadır.

Ne zaman Herediter Anjiyoödem ortaya çıkar?

Herediter Anjiyoödem belirtileri her bireyde farklı yaşta ortaya çıkar. İlk belirtilen sadece bir kaç yaşındaki bir çocukta bile gözlemlenebilir. Genellikle hastaların çoğunda 7 yaşına kadar belirtilen kendini göstermezken bazı hastalarda ilk belirtiler 30-40’lı yaşlarda ortaya çıkabilir. ( 8) Herediter Anjiyoödemde şişlik (ödem) ataklarının büyük bir çoğunluğu öngörülemezdir. ( 9) Bazı hastalar üç günde bir atak geçirecek kadar sık ataklar yaşarken bazı hastalar daha nadir atak geçirirler. ( 10) Şişlik (ödem) atakları genellikle hiçbir sinyal vermeden başlar. Ancak bazı durumlarda yorgunluk, atak bölgesinde hassasiyet veya kızarıklık gibi belirtilerin gelişmesiyle ön görülebilir. ( 11) Tedavi edilmeyen ataklar genellikle ilk 24 saat içerisinde hızlı bir şekilde kötüleşerek ilerler. Ardından takip eden iki veya üç gün içerisinde gerileyerek sonlanırlar. ( 12) Bazı ataklar sadece dört saat kadar sürebilirken bazıları ise beş güne kadar devam edebilir. ( 13) HAÖ hastaları ataklar sebebiyle her yıl 20 ile 100 gün arasında hayattan geri kalırlar. ( 14) Yaralanma, ameliyat, dental girişim, anestezi, stres, enfeksiyon, değişen hormon seviyeleri, menstrüasyon veya oral kontraseptifler gibi belirli tetikleyiciler atakların gerçekleşmesine sebep olabilir. ( 15)

Nerede Herediter Anjiyoödem gözlemlenir?

Vücudun herhangi bir bölgesinde şişlik (ödem) atakları gelişebilir. Ancak ataklar genel olarak yüzde, ekstremitelerde (kollar, eller, bacaklar, ayaklar), genital bölgede, karında ve boğazda gelişir. ( 16) Ataklar vücudun belirli bir bölgesinde yoğunluk gösterebilir ve sonlanmadan o bölgeden diğer bölgelere geçerek yayılmaya devam edebilir. ( 17) Karın (abdomen) veya bağırsaklarda gelişen ataklar genellikle en acı veren ve şiddetli ishale, kusmaya ve katlanılmaz bir ağrıya sebep olan ataklardır. Bu ataklar sıklıkla diğer hastalıklarla (örneğin apandisit yangısı) karıştırılarak gereksiz cerrahi operasyonara sebep olabilirler. ( 18) Boğazda ve çevresinde gelişen ataklar hayati tehlike taşımaktadır. Bu ataklar acil olarak tedavi edilmelidir ve gerekebilecek herhangi bir tıbbi destek için hazır olunmalıdır. ( 19)

Neden Herediter Anjiyoödem meydana gelir?

Herediter Anjiyoödem hastalığı C1 esteraz inhibitörü (C1-INH) olarak adlandırılan bir proteindeki problemden kaynaklanır. Bu proteinin seviyesindeki veya fonksiyonundaki bozukluğa ise DNA’da ki bir mutasyon sebep olur. ( 20) HAÖ Tip 1: vakaların %85’inde C1-INH oldukça düşüktür veya mevcut değildir. ( 21) HAÖ Tip 2: vakaların %15’inde C1-INH mevcuttur ancak düzgün bir şekilde çalışmıyordur. Fonksiyon bozuktur. ( 22) HAÖ Normal C1-INH (eski Tip 3): vakalar oldukça nadirdir, C1-INH ve fonksiyonu normaldir. ( 23) C1-Esteraz inhibitöründeki problem şu anlama gelir, vücut sistemimizdeki inflamasyonu kontrol eden mekanizma artık düzgün çalışmamaktadır. Bunun sonucu olarak kan damarlarının duvarlarında açılan boşluklardan sızan sıvılar deri altında toplanarak dışarıda gördüğümüz şişlik (ödem) ataklarını oluşturur. ( 24)

Nasıl Herediter Anjiyoödem tanısı konur ve tedavi edilir?

Herediter Anjiyoödem ve özellikle karın (abdomen) bölgesindeki gelişen ataklar diğer hastalıklarla benzerlik gösterebilir. Genellikle alerjik reaksiyon olarak değerlendirilen Herediter Anjiyoödem atakları yanlış tanı konulmasına ve etkisiz tedavi yöntemlerine başvurulmasına sebep olur. ( 25) Herediter Anjiyoödem tanısının doğru bir şekilde konabilmesi için kan testleri ya da genetik analiz şarttır. Doğru tanıyı sağlayabilecek üç tür kan testi vardır: ( 26) C1-İnhibitör İnhibitör Seviyesi (quantitative/antigenic) C1-İnhibitör Fonksiyonu (Functional) C4-Seviyesi. "
Pnömoni tanı ve tedavisinde pratik bilgiler - Toplum ve Hekim

Pnömoni tanı ve tedavisinde pratik bilgiler - Toplum ve Hekim

MAKALE ARTICLE


Yazar
R. Selma BAYRİ
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Toplum Hekimliği Bilim Dalı Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı, Dr. Metin / Text Çocuklarda, özellikle süt çocukluğu döneminde pnömoni, erişkinlerde sıklıkla gözlediğimiz «lober pnömoni» biçiminde olmayıp, çoğu kez hava yollarının da etkilenmesi sonucu «Bronşial Pnömoni» biçimindedir. Hastalığın birkaç kez yinelediği durumlarda, tedavinin etkin olmadığı immünolojik yetmezlik, kistik fibrozis, yabancı cisim aspirasyonu olabileceği düşünülerek araştırılmalıdır. Antibiotik tedavisine cevap alınamadığında Tbc düşünülmelidir. BAKTERİEL PNÖMONİLER : Sıklıkla etken pnömokoktur. Hemofilus enfluenza da aynı klinik tabloyu yapar, tek penisilin tedavisine cevap vermeyebilir. Streptokokkal pnömoni çoğu kez viral enfeksionların komplikasyonudur, trakeal ülserasyon ve ampiyem gelişme oranı yüksektir. Stafilokoksik pnömoni, sıklıkla immünolojik yetmezliği olanlarda veya hastane enfeksiyonu olarak gözlenir. Diğer mikroorganizmalardan daha sıklıkla apse oluşur. Hastalık hızlı başlar veya Ü.S.Y. enfeksiyonunu izleyebilir. Ateş en önemli belirtilerdendir, 39-40 °C arasında olabilir. Öksürük, karın ağrısı, solunum sıkıntısı, hızlı solunum, büyük çocuklarda yan ağrısı tarif edilir. Takipne, solunum seslerinin azalması, inspratuvar rallerin duyulması tanımlamada yardımcıdır. Abdominal distansiyon ve menengial irritasyon sonucu ense sertliği olabilir. B.K.: 18.000-40.000/mm3 olabilir. Röntgen: Havalanma fazlalığı, infiltrasyon. Ayırıcı tanıda menengitis akut karın send. önemlidir. Benzer klinik tablo yapabilir. Stafilokoksik pnomoni, spesifik toksin etkisi ile oluşan İLEUS tablosu ile gelebilir. Septisemi, apse, ampiyem, bronşeötazi, solunum-kalp yetmezliği gibi komplikasyonlara neden olabilir. TEDAVİ: Hafif vakalarda oral antibiotikler verilebilir. Ampicillin: 150 mg/kg/gün 4 dozda. Erythromycin: 50-60 mg/kg/gün 4 dozda. (Ts) Bactrim: 6 mg/kg/gün 2 dozda. Ağır vakalarda ise : - Yeni doğan (0-30 gün): Bu dönemde penicillin procain I.M. yapıldığında aseptik nekroz yaptığı için kullanılmaz. Penicillin kristalize: 50.000-10.000 Ü/ kg/ gün I.M. iki dozda. Kanamycin: 7-12 mg/kg/gün I.M. iki dozda. - 1 ay -1 yaş arası: Uygulama olanağı varsa penicilliın procain 400.000 Ü/gün I.M. tedavi tercih edilmelidir. Çok ağır seyreden vakalarda 2x400.000 Ü yapılabilir. Kırsal bölgenin sınırlı olanakları 7-1 günlük enjeksion yapılmasını engelliyor ise, 2 aydan büyük bebeklere PENADUR 6.3.3. (yarısı) I.M. uygulanır. 5-7 gün sonraki kontrolda, gerekirse aynı doz tekrarlanır. - 1 yaş - 4 yaş arası : Pen. procain 800.000 Ü/gün. I.M. 7-10 gün. Ağır vakalarda 2 x 800.000 Ü/gün I.M. yapılabilir. Malnütrüsyonlu bebeklere 400.000Ü/ gün veya 2 x 400.000 Ü verilebilir. PENADUR : 6.3.3. (tam doz) I.M. 5-7 gün sonra tekrarlanır. - 5 yaş -10 yaş : Pen. procain: 800.000 Ü/gün I.M. veya 2 x 800.000 Ü/gün I.M. ağır vakalarda kullanılır. Penadur LA. 1, 2 IU I.M. tek doz. Gerekirse 7 gün sonra tekrarlanır. - 10 yaş ve üzerinde : PENADUR LA. 2,4 IU I.M. 7 gün sonra kontrol, gerekirse tekrarlanır. Enfeksiyonun çok şiddetli olduğu durumlarda hastaneye yatırılarak pen. kristalize 50.000-500.000 Ü/kg/gün 8 dozda I.V. uygulanmalıdır. Bu doz 1 aylıktan büyükler içindir. Adölesan çağında ise 20-60 milyon Ü/gün'e kadar çıkılabilir. - Malnütrüsyonlu - Öyküsü 48 saati geçen - Genel durumu iyi olmayan - Daha önce tedavi edilip, yararlanmadığı öyküsü veren - Yaygın krepitasyonu olan hastalarda Penicillinin yanına : - Streptomycin 20-40 mg/kg/gün I.M. verilebilir. Tbc. da yanıltıcı olabileceğinden chlora tercih edilmelidir., - Chloramphenicol 50-60 mg/kg/gün 4 dozda eklenmelidir. Buhar uygulamasının pnömoni tedavisinde etkin bir yeri vardır. Hastanın odasının bol buharlı olması için geniş bir kap içinde su kaynatılması, odanın sık sık havalandırılması önerilmelidir. Ateşi kontrol altına almak için hastanın giysilerinin ince olması gerekir, ayrıca aspirin 40-60 mg/kg/ gün 4-6 dozda verilir, çok yüksek ateş olduğu zaman ılık su banyosu faydalıdır. Bol sulu beslenme önerilir, bilindiği gibi en iyi expektoran vermeye gerek yoktur. 1 yaşın altında kontrendikedir, bebek sekresyonu dışarı atamıyacağı için hastalığın seyri kötüleşir. VİRAL PNÖMONİ : Belirti ve bulguları aynen bakteriel pnömonide olduğu gibidir. Hastanın öyküsünden ailede Ü.S.Y.E. (üst solunum yolu enfeksiyonu) olduğu öğrenilirse pnömoni etiolojisinin viral olabileceği düşünülmelidir. Kesin olarak virüs izolasyonu ve serolojik testler ile tanımlanabilir. TEDAVİ : Semptomatiktir, antibiotiklerin bir yararı yoktur. Protozoal (pneumocystis carinei), mycoplasmal (mycoplasma pneumonia), fungal (actinomycosis), de benzer klinik tablo yapar, etkene yönelik tedavi uygulamak gerekir. BRONŞİOLİT : Etkeni, sıklıkla «respiratory syncytial virüs» tür. Parainfluenza ve influenza virüsleri, adenovirüs ve mycoplasma pneumoni da benzer klinik tablo yapar. Yineleyen bronşiolit, çoğu kez «asthma» nın öncüsüdür. Klinik Belirti ve Bulgular: Burun akıntısı vardır. Ailenin diğer fertlerinde de benzeri durum tarif edilebilir. Orta derecede ateş gözlenir. Taşikardi, takipne, dispne, (hızlı ve yüzeysel solunum) olur. Göğüs ön-arka genişliği artmıştır. Başlangıçta solukluk vardır, giderek intermittan siyanoz gelişir. İrritabilite-öksürük tarif edilir. Yaygın krepitan ral ve wheezing duyulur. Daha ağır durumlarda kalp yetmezliği bulguları gözlenir. Laboratuvar Bulguları: BK sıklıkla normaldir. Bu da pnömoni ve boğmacadan ayırımını sağlar. Röntgen : Havalanma fazlalığı, diafragmanın düzleşmesi görülür. Ayırıcı Tanı: Erken süt çocukluğu döneminde bronşiolit-bronkopnömoni ayırımını yapmak güçtür. Bronkopnömonide yüksek ateş ve BK artışı ayırıcı tanıda önemlidir. Boğmacada BK: 15000/mm3 gibi oldukça yüksek olmasına karşın bronşiolitte bu gözlenmez. Asthma'dan ayırımda aile hikayesi, veya allerji öyküsü olması, yineleyen ataklar olması, nazal ve periferal eozinofili olması yardımcıdır. En önemli komplikasyonu ikincil bakteriel enfeksiondur. Pnömotorax, mediastinel amfizem gelişebilir. TEDAVİ : Takipne, insensibl su kaybını artıracağından hidrasyon uygun düzeye getirilmeli, solunum sıkıntısı fazla ise oral beslenmemelidir, kusma ve aspirasyona neden olabilir. I.V. sıvı ile beslenmelidir. Siyanoz fazla ise O2 verilmelidir. Kortisosteroid, respiratuvar stimulanlar, sedatifler yararsızdır. İkincil bakteriel enfeksion yok ise antibiotik verilmez. Prognoz iyidir, 7 gün kadar sürebilir. % 1 ölüm ile sonlanabilir. Bu da apne, solunum yetmezliği, dehidratasyon v.s. ile olur. Kalp hastalığı veya kistik fibrozis ile birlikte olursa fatal seyreder.