Diyabetik Nöropati Nedir? Bacak ve Ayaklarda Belirtileri Nelerdir? | Diyabetik Ayak

Diyabetik Nöropati Nedir? Bacak ve Ayaklarda Belirtileri Nelerdir? | Diyabetik Ayak

Diyabetik Nöropati Nedir? Bacak ve Ayaklarda Belirtileri Nelerdir?

Nöropati sinirlerin bozulması, hastalanması anlamına gelir. Birçok hastalık sinirlerde bozulmalara yol açabilir. Ancak bunların en sık rastlananı diyabettir. Diyabette yüksek kan şekeri birçok organda olduğu gibi sinirler üzerine de zararlı etkiler gösterir. Böylece diyabet sinirleri hastalandırır, bozar ve doğru çalışmalarını engeller. Yüksek kan şekerinin sinirleri bozması hem birbirinden farklı hem de birbiri ile bağlantılı birçok farklı yolla olur. Sinir hücrelerinin metabolizması, hücreler içinde önemli işlevleri olan proteinler bozulur. Bir yandan da sinirleri besleyen damarlar hasar görür. Sinirlerin hastalanması basit, tek bir yolla olmadığı için de tedavisinde kullanılan ilaçlar da kesin bir çözüm sağlamaz.

Diyabetik nöropati sıklığı oldukça karışık bir konudur. Her şeyden önce tüm dünyada diyabetlilerin neredeyse yarısı tanı konulmamış diyabetlidir. Yani bunlar diyabetli olduklarını bilmemektedir. Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun 2017 yılı raporlarına göre ülkemiz Avrupa’da en yüksek diyabet oranına sahip ülkedir. 2017 yılı itibariyle 6,5 milyondan fazla diyabetli hastamızın 2,5 milyonu diyabetli olduğunu bilmemektedir [1]. Ülkemiz nüfusu giderek yaşlanmakta bu durum da diyabet sıklığını ve diyabetik hasta sayısını hızla arttırmaktadır. 12 yıl ara ile yapılan TURDEP isimli tarama çalışmasına göre yetişkin nüfusta diyabet sıklığı neredeyse iki kat, %90 civarında artmıştır [2].

Diyabet hastalığı tanısı alanlarda yapılan çalışmalarda diyabetik nöropati sıklığı da %10-90 gibi çok büyük değişkenlikler göstermektedir. Sıklık, değerlendirmeye alınan hastaların ne kadar süredir diyabetli olduğuna ve ayrıca nöropatiyi değerlendirme usulüne göre değişmektedir. Yalnızca hastalar üzerinde yapılan anket ve muayeneye dayanan çalışmalarda nöropati sıklığı düşük çıkmakta, eğer değerlendirme yöntemlerine sinir ileti hızını ölçen, titreşim algılamayı ölçen, EMG vs gibi cihazlar dahil edilirse daha yüksek çıkmaktadır. Yine ülkemizde diyabetli hastalarda nöropati sıklığını araştıran bir çalışmada nöropati sıklığı yalnızca klinik muayene ile %40,6, eğer değerlendirmeye sinir ileti çalışmaları da eklenirse %62,2 oranında saptanmıştır [3].

Sinirler görevlerine göre üç değişik grupta sınıflandırılabilirler. Kasları istemli olarak çalıştıran sinirlere “motor” sinirler, dış dünyadan gelen algıları, uyarıları beynimize taşıyan sinirlere “duyu” sinirleri, vücutta istemsiz olarak işleyen çeşitli fonksiyonlara ait sinirlere ise “otonom” sinirler adı verilir. Diyabet bu sinirlerin hepsini bozar ve bozduğu sinirin özelliğine göre de çeşitli bozukluklar, aksaklıklar ortaya çıkar.

Motor nöropati

Bu grup sinirler sayesinde kaslar istemli olarak kasılır. Yürümek, ayakta durmak, denge sağlamak, hareket etmek bu sinirlerin kasları uyarması sayesinde olur. Bu işlevler istemlidir. Yani kişi bu sinirlere emir verdiğinde bu sinirlerin idare ettiği kaslar kasılır ve böylece hareket mümkün olur. Motor sinirlerde bozulma oldukça hastanın kaslarını uyarması azalır. Çalışmayan kaslar güçsüzleşir. Kaslar güçsüz oldukça hastanın yürümesi, dengesi bozulur. Bir kası uyaran sinir bozulup kas güçsüzleştikçe karşı taraf siniri galip gelmeye başlar ve eklemi o tarafa doğru çeker. Böylece parmaklarda, ayakta çekiç parmak, pençe parmak, düşük ayak, düztabanlık, çarpık ayak gibi isimler verilen şekil bozuklukları gelişir. Bu şekil bozuklukları yalnızca yürümeyi bozmaz, aynı zamanda ayağın normal olarak yük taşıyan bölgelerini de değiştirir. Böylece normalde yük almaması gereken kemik çıkıntılara denk gelen bölgelerde yara açılması kolaylaşır. Bazı kafa sinirleri tutulduğunda yüz felci, göz kapağı düşmesi, göz hareketlerinde bozulma, çift görme gibi durumlarla karşılaşılabilir.

Duysal nöropati

Duyu denildiğinde genellikle görmek, işitmek, koklamak, tat almak gibi duyular anlaşılır. Oysa deride, kaslarda, kaş kirişlerinde, eklem bağlarında yer alan duyu sinirleri sayesinde başka birçok duyu alınır ve beyne iletilir. Bu sayede dokunma, ağrı, sıcak-soğuk, gerilme, titreşim gibi duyular da algılanır. Yani gözler kapalı dahi olsa dokunulan bir cismin soğuk mu sıcak mı olduğu, sert mi yumuşak mı olduğu, sivri mi künt mü olduğu fark edilebilir, can yakan bir uyarı ağrı olarak algılanır. Kişi ayakta mı oturuyor mu, ayağı ileride mi geride mi, kolunu uzatıyor mu kıvırıyor mu olduğunu gözleri kapalı bile olsa söyleyebilir. Vücudu zararlı sonuçlardan korumak kadar hem denge hem de hareket etmek için bu duyular son derece önemlidir. Birçok hastalıkta en fazla yakınılan ağrı duyusunun aslında ne kadar önemli olduğu, ağrı duyusunu kaybetmiş diyabetik hastaya bakarak anlaşılabilir.

Diyabette duyu sinirlerinin bozulması sonucunda vücut korumasız kalır. Normal bir insan ayakkabısının içine bir kum tanesi bile girse, bir iki adım attıktan sonra durup bunu çıkartma ihtiyacı hisseder. Oysa ağrı duyusunu kaybetmiş bir diyabetik hasta ayakkabısının içindeki bir taş üzerinde saatlerce yürüyebilir. Evinde çıplak ayakla yürüyen diyabetik hastaların ayaklarına batmış, iğne, raptiye hatta çivi ile karşılaşılabilir ve hasta bunu günlerce fark etmeyebilir. Ayağını sıcak kumlarda yürüyerek, kalorifere dayayarak, sıcak suya sokarak yakan, ancak bunu hissetmeyen çok sayıda hasta ile karşılaşılır.

Hastalarda duyu kusuru sadece algılamamak şeklinde değil, bazen de hatalı algılamak şeklindedir. Yani bir sebep olmaksızın ağrı hissedilebilir, soğuk olmamasına rağmen ayaklarda üşümeden yakınılabilir. Hasta yanma, batma, karıncalanma, elektrik çarpması gibi bir sebebi olamayan şeyler hissedebilir. Bu durum hem çok can sıkıcıdır, hem de örneğin ayağını ısıtmaya çalışan hasta yanıkla karşı karşıya kalabilir.

Diyabette duyu sinirleri genellikle çift taraflı tutulur. Böylece his kusuru ellerde eldiven, ayaklarda çorap gibi tarif edilebilir. Ancak bu şart değildir, bazı sinirler tutulurken diğerleri daha az etkilenebilir. Bu nedenle duyu kusuru yama tarzı gelişebilir. Duyusal nöropati, diyabetik hastaların ayaklarında açılan yaraların başlıca sebebidir.

Otonom nöropati

Kalbin atması, nefes alıp verme, bağırsakların çalışması gibi iç organların işleyişi veya sıcakta terleme, soğukta kılların dikleşmesi gibi işler kendiliğinden otomatik olarak yürür. Bunların düzenlenmesinden otonom sinirler sorumludur. Diyabette bu sinir sisteminin etkilenmesi çok çeşitli bozukluklara yol açar. Kalp ritminin bozulması, idrar birikmesi, ishal kabızlık gibi sindirim sistemine ait yakınmalar, tansiyon düşüklüğü, cinsel işlev bozuklukları gibi genel yakınmalar yanında terlemede azalma, cildin kuruması, çatlaması, pul pul dökülmesi, yağlanmasının bozulması da ciddi sonuçlara yol açar. Ayakta nasırlar yara açılmasıyla sonlanır. Çatlaklar mikropların girmesi için ideal bir kapı oluşturur.

Tanı

Diyabetik nöropati tanısı genellikle hastanın hikayesi ve ayrıntılı bir sinir muayenesi ile konulur. Burada muayeneyi yapan hekim, monofilaman testi denen tek kıllı bir fırçaya benzeyen aletle his durumunu değerlendirebilir. Diyapozon adı verilen aletle titreşim algılamayı saptayabilir. Yine bu amaçla nabız ölçümü, tansiyon ölçümü, kas gücü muayenesi karar vermeye yardımcı olur. Bazı durumlarda EMG testleri, sinir ve deri biyopsisi gibi yöntemlere de ihtiyaç duyulabilir.

Tedavi ve korunma

Diyabetik nöropatinin kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Bununla birlikte nöropatiye yol açan durumlara yönelik ve nöropatinin yol açtığı ağrının ortadan kaldırılmasına yönelik çok çeşitli ilaç tedavileri bulunmaktadır. Hastanın bu tedavilerden hangisine uygun olduğuna hekimi karar verir. Diyabetik nöropati gelişiminin temel nedeni kan şekeri yüksekliği olduğuna göre hastalar bundan korunmak için mutlaka kan şekerlerini kontrol altında tutmalıdır. Hastalığın seyri doğrudan kan şekeri düzeyine ve diyabet hastalığının süresine olduğu kadar, kişiye ve başka durumlara da bağlıdır. Bu nedenle hastalar yalnızca kan şekeri düzeylerine değil, kan yağlarına, sigara ve alkol kullanmamaya da dikkat etmelidir.

[1] IDF Diabetes Atlas 8 th ed. http://www.diabetesatlas.org/resources/2017-atlas.html

[2] İlhan Satman ve ark. Twelve-year trends in the prevalence and risk factors of diabetes and prediabetes in Turkish adults. Eur J Epidemiol. 2013,28(2):169-80.

[3] Tomris Erbaş ve ark. Prevalence of peripheral neuropathy and painful peripheral neuropathy in Turkish diabetic patients. J Clin Neurophysiol. 2011,28(1):51-5.

Diyabet ( Şeker Hastalığı)

Diyabet ( Şeker Hastalığı)

Diyabet ( Şeker Hastalığı)


Diabetes Mellitus (DM), pankreasın yeterli insulin üretememesi veya vücudun ürettiği insülini etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan ömür boyu devam eden kronik ve insülin üreten hücrelerin azalması ile devam eden bir hastalıktır. Normal metabolizma da besinler, vücudun başlıca yakıtı olan glukoza (şeker) dönüşmek üzere bağırsaklarımızda parçalanırlar. Daha sonra bu glukoz bağırsaklardan kana geçer ve kandaki şeker düzeyi yükselmeye başlar. Sağlıklı bireylerde kana geçen glukoz pankreastan salgılanan insülin hormonu yardımıyla hücrelerin içine taşınır. Şayet insülin hormonu vücudumuzda olmazsa ya da etkisi bozulmuş ise şeker hücrenin içine taşınamayacağı için, glukoz kanda artarak şeker hastalığı dediğimiz kan şekeri yükselmesi (Hiperglisemi) gelişmiş olur. Bu kan şekeri yüksekliği sürekli olarak devam edecek olursa organlarımızda (sinir, göz, kalp, böbrek vs) zaman içerisinde ciddi bozukluklara neden olur.

Diyabet hastalığına nasıl tanı konur?

Diyabet hastalığının tanısı, hastalığın belirtileri ve kan şekeri ölçümleri birlikte değerlendirilerek konur.
En az 8 saat açlık sonrası ölçülen “açlık kan şekeri”nin 100 mg/dL’nin altında olması gerekmektedir.

Aşağıdaki durumlardan herhangi biri varsa diyabet tanısı konur:

Günün herhangi bir vaktinde ölçülen kan şekerinin 200 mg/dL’nin üstünde olması ve diyabete ait belirtilerin olması
Açlık kan şekerinin 126 mg/dL veya üstünde olması
75 g glukoz çözeltisi kullanılarak yapılan şeker yüklemesi testinden sonraki 2. saatte kan şekeri düzeyinin 200 mg/dL veya üstünde olması
A1c değerinin 6.5 mg/dL’nin üzerinde olması

Merkezimizde Verilen Hizmetler 1 Diyabet ( Şeker Hastalığı) Hipertansiyon ve Retina Damar Hastalıkları Tanı ve Tedavisi 3 FFA (Fundus Fluoresein Anjiografisi) Unutulmamalıdır ki!

Eğer prediyabet ciddiye alınır ve kişiler yaşam tarzlarını değiştirirlerse diyabetin ortaya çıkışını geciktirebilir veya önleyebilirler.


Eminettin Mah.Cumhuriyet Cad. No.82 Kat.1 MERKEZ / RİZE
0464 214 7460 0464 213 0936 BİLGİLENDİRME Rize Göz Merkezi Hakkında Anlaşmalı Kurumlar Çocuklarda Göz Tembelliği Göz Tümörleri Renk Körlüğü Bebeklerde Kornea Hastalıkları Prematüre Retinopatisi HİZMETLERİMİZ Katarakt Ameliyatları Glokom (Göz Tansiyonu) Tedavisi Şaşılık Tedavisi ve Ameliyatları Keratoplasti (Göz Nakli) Ameliyatı Göz Yaralanması Ameliyatları OCT (Optik Koherens Tomografi) FFA (Göz Anjiyosu) "
DİYABETİ KONTROL ALTINA ALABİLİRSİNİZ

DİYABETİ KONTROL ALTINA ALABİLİRSİNİZ

NEWS

Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabetin belirtileri, tanı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler veren İskenderun Gelişim Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Akın Çam, diyabetin kontrol altına alınmadığı takdirde, vücutta çok ciddi hasarlara yol açabileceğini belirtti.

Diyabetin, dünyada ve Türkiye’de en önemli halk sağlığı problemlerinden biri olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Akın Çam, “Diyabet, insülin hormonunun eksikliği veya etkisizliği sonucu ortaya çıkan ve kan şekeri yüksekliği ile seyreden, kronik bir hastalıktır. İnsülin, vücudumuzda pankreas tarafından salgılanır, yemeklerle alınan besinlerdeki şekerin hücre içine girerek, enerji olarak kullanılabilmesi için anahtar görevi görür. İnsülinin yokluğu veya etkisizliği sonucu hücre içine giremeyen şeker, kanda yükselmeye başlar. Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun tahminlerine göre, 2015 yılında her 11 yetişkinden 1’inde diyabet mevcuttur ve 2040 yılında ise dünyada 642 milyon diyabet hastası olacaktır. Dünyada sağlık harcamalarının yüzde 12’si diyabete harcanmaktadır. Her 6 saniyede 1 kişi, diyabet hastalığından hayatını kaybetmektedir” açıklamasında bulundu.

“Gece sık idrara çıkanlar dikkat”

Diyabetin belirtilerinden söz eden İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Akın Çam, “Diyabetin en sık görülen belirtileri, çok fazla su içme, sık idrara çıkma, halsizlik, yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü, görme bulanıklığı, ellerde-ayaklarda yanma ve istemsiz kilo kaybıdır. Ancak şeker hastalarının yaklaşık yarısı, şeker hastası olduğunun farkına varmadan yaşamaktadır. Dolayısıyla şeker hastalığı açısından riski kişilerin, hiçbir belirti hissetmeseler bile, düzenli olarak şeker ölçümü yaptırmaları önerilir” dedi.

“Ailesinde diyabet öyküsü olanlar risk altında”

Diyabetin türleri hakkında bilgiler veren İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Çam, “Tip 1 diyabet, insülin üreten pankreasın beta hücrelerinin bilinmeyen bir nedenle vücutta insülin noksanlığı sonucu gelişir. Tip1 diyabette, insülin salgısı olmadığından veya yetersiz olduğundan, Tip 1 tedavisinde mutlaka insülin kullanılır. Tip 1 diyabetin belirtileri, hızla ortaya çıkar ve hemen insülin başlanmazsa ciddi sonuçlara yol açabilir. Tip 2 diyabet, vücutta hem insülin salgısı yetersizliği, hem de insüline gelişen direnç sonucu gelişir. Bu nedenle tedavisinde her zaman insülin gerekmeyebilir. Diyabet, genellikle ileri yaşlarda, obezlerde ve ailesinde diyabet hikâyesi olan kişilerde gelişir” açıklamasında bulundu.

“Gebelikte görülen şeker yüksekliğine dikkat”

Gebelikte görülen diyabetin, bebeğin hayatını tehlikeye atabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Akın Çam, “Gebelik diyabeti, gebelik sırasında ortaya çıkan şeker yüksekliğidir. Annede görülen kan şekeri yüksekliği, bebeklerin iri doğmasına ve buna bağlı doğumsal travmalara yol açar. Ayrıca doğum sonrası bebekte, kan şekeri düşüklüğü, kalsiyum düşüklüğü, solunum zorluğu gibi komplikasyonlara yol açar. Bu nedenle gebelik diyabeti görülen anne adayına, mutlaka tedavi başlanmalıdır” dedi.

“Gizli şeker, şeker yükleme ile tespit edilir”

İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Akın Çam, “Gizli şeker, tıpta bozulmuş glikoz toleransı adı ile bilinir. Tip2 diyabette hastalığın gelişimi yavaş görüldüğünden, belirtiler başladığında hastalık genellikle en az 5 yıllıktır. Bu bir şeker hastalığı değildir ve şeker yükleme testi ile tespit edilir. Hastaların ilerleyen yıllarda şeker hastası olma ihtimali çok yüksektir. Bu nedenle, Prediyabet olarak tanımladığımız, bozulmuş açlık glikozu olan kişiler, mutlaka zayıflamalı ve fiziksel aktivitelerini düzenli arttırmalıdır” şeklinde konuştu.

“Kontrollerinizi ihmal etmeyin”

Diyabetin, yaşam boyu süren, dikkatli kontrol gerektiren kronik bir hastalık olduğunu ifade eden Doç. Dr. Çam, “Kan şekeri yüksekliği, diyabette sadece buz dağının görülen kısmıdır. Kan şekeri kontrol edilmediği takdirde, diyabet, şeker yüksekliği ile birlikte şekerin toksik etkilerinin özellikle damarların üzerinde gösterdiği olumsuz etkilerle başta, gözler, böbrekler, sinir uçları, kalp ve beyin damarları ve bacak damarları gibi pek çok organımızda ve dokumuzda kalıcı hasarlar oluşturabilir. Bu hasarlar sonucunda, diyabet hastalarında, kalp ve damar hastalıkları, inme, böbrek yetmezliği, körlük, sinir hasarı ve diyabetik ayak gibi çeşitli sorunlar sıklıkla görülmektedir. Açlık kan şekerinin, normalde 100’ün altında olmasını isteriz. 125’in üzerinde olması durumunda, hastaya diyabet tanısı konulur. Bununla beraber arada değerler de vardır, 100 ile 125 arası diyabet öncüsü bir durumdur. Bu durumda da şeker yüklemesi yapmak gerekmektedir. Diyabet için tamamen iyileştirici bir tedavi yoktur, ancak etkin tedavi metotları vardır. Kan şeker seviyesinin mümkün olduğunca normal seviyeye yakın tutulması, komplikasyon gelişiminin önlemesi için hayatidir” diye konuştu.

Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?

Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?

Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?

Halk arasında çoğunlukla şeker hastalığı olarak da bilinen Diabetes Mellitus, temel olarak kandaki glukoz (şeker) seviyesinin normalin üzerine çıkması durumudur. Buna bağlı olarak normalde şeker içeriğine sahip olmaması gereken idrarda şekere rastlanmasıdır. Farklı çeşitleri bulunan diyabet hastalığı, ülkemizde ve dünyada en yaygın olarak rastlanan hastalıklar arasında yer alır. Uluslararası Diyabet Federasyonu'nun paylaşmış olduğu istatistiki verilere göre her 11 ergin bireyden biri diyabet hastalığına sahiptir. Bununla birlikte her 6 saniyede 1 kişi diyabet kaynaklı sorunlar sebebiyle hayatını kaybetmektedir.

Diyabet Belirtileri Nelerdir?

Diyabet hastalığı, kişilerde kendini üç temel semptom ile gösterir. Bunlar normalden fazla yemek yeme ve doygunluk hissinin olmaması, sık sık idrarın gelmesi, ağızda kuruluk ile tatlılık hissiyatı ve buna bağlı biçimde aşırı su içme isteği şeklinde sıralanabilir. Bunların haricinde kişilerde görülebilecek diğer diyabet semptomları ise şu şekilde sıralanabilir,

Halsizlik ve yorgunluk hissiyatı Hızlı ve istemsiz biçimde kilo kaybı Bulanık görüş Ayaklarda uyuşma ve karıncalanma biçiminde rahatsızlık hissi Yaraların normalden daha geç bir sürede iyileşmesi Ciltte kuruluk ve kaşıntı hissi Ağızda aseton gibi bir kokunun oluşumu Diyabet Çeşitleri Nelerdir?

Diyabet hastalığının türleri şu şekilde sıralanabilir:

Tip 1 Diyabet (İnsüline Bağımlı Diyabet): Genellikle çocukluk çağında ortaya çıkan, pankreasta insülin üretiminin yetersiz gelmesi ya da hiç olmamasından kaynaklı ve dışarıdan insülin takviyesinin zorunlu olduğu diyabet hastalığı çeşididir. Tip 2 Diyabet: Hücrelerin kan şekeri oranını ayarlayan insülin hormonuna karşı duyarsızlaşması neticesinde görülen diyabet hastalığı çeşididir. LADA (Latent Autoimmune Diabetes in Adults): Geç yaşlarda görülen, otoimmün (bağışıklık sistemindeki çalışma bozukluğu nedeniyle vücudun kendi kendine tahribat yaratması) kaynaklı Tip 1 diyabete benzer olan, insüline bağımlı diyabet hastalığı çeşididir. Mody (Maturity Onset Diabetes): Erken yaşlarda görülen Tip 2 diyabete benzer diyabet hastalığı çeşididir. Gestasyonel Diyabet: Gebelik esnasında gelişen diyabet hastalığı çeşididir.

Yukarıda belirtilen diyabet çeşitleri haricinde halk arasında gizli şeker hastalığı olarak bilinen pre-diyabet dönemi de mevcuttur. Pre-diyabet, tip 2 diyabet oluşumunun öncesinde kan şekerinin diyabet teşhisi koymak için yeterli miktarda seyretmeden hafif bir yükseklik eğiliminde olduğu, doğru tedavi ve diyet ile beraber diyabet oluşumunun engellenebildiği ya da yavaşlatılabildiği döneme verilen isimdir. Şeker hastalığının en sık biçimde görülen iki çeşidi ise Tip 1 Diyabet ve Tip 2 Diyabettir.

Diyabet Tanısı Nasıl Konulur?

Diyabet tanısında kullanılan en yaygın iki test açlık kan şekeri ölçümü ve şeker yükleme testi olarak da adlandırılan OGTT’dir (Oral Glukoz Tolerans Testi). Sağlıklı kişilerde açlık kan şekeri düzeyi ortalama 70-100 mg/Dl arasında seyretmektedir. Açlık kan şekerinin 126 mg/Dl'nin üzerine çıkması, diyabet teşhisinin koyulabilmesi için yeterlidir. Bu değerin 100-126 mg/Dl arasında olması halinde ise bireye OGTT uygulanarak tokluk kan şekeri incelenir.

Öğün başlangıcından 2 saat sonra kan şekeri değerinin ölçülmesi neticesinde kan glukoz seviyesinin 200 mg/Dl'nin üzerinde olması diyabet rahatsızlığının, 140-199 mg/Dl aralığında olması gizli şeker olarak bilinen pre-diyabet döneminin belirtisidir. Bunlara ek olarak yaklaşık son 3 aylık kan şekerini yansıtan HbA1C testininde elde edilen değerin %7'den yüksek olması diyabet rahatsızlığına işaret eder.

Diyabet Hastalarında Beslenme Düzeni Neden Önemlidir?

Fazladan yani günlük kalori ihtiyacının üstünde kalori ve yağ alımında, vücudunuz kan şekerinde istenmeyen bir yükselme oluşturur. Kan şekeri kontrol altına alınmazsa, yüksek kan şekeri seviyesi (hiperglisemi) gibi ciddi problemlere sebep olabilir. Eğer bu durum devam ederse sinir, böbrek ve kalp tahribatı gibi uzun vadeli komplikasyonlara yol açabilir.

Sağlıklı besin tercihleri yaparak ve beslenme alışkanlıklarınıza dikkat ederek kan şekeri seviyenizi güvenli bir skalada tutmaya yardımcı olabilirsiniz. Tip 2 diyabeti olan çoğu birey için kilo vermek kan şekerini kontrol etmeye yardımcı olabilir ve bir dizi başka sağlık faydası da sağlar. Bu sebeple obezite cerrahisinden yardım almak mide balonu, tüp mide gibi tedavilere eğer doktor gerekli görüyorsa başvurmak durumunda kalabilirsiniz.

Şeker Hastaları Nasıl Beslenmelidir?

Diyabet hastaları genel olarak özel bir diyet uygularlar. Diyabet diyeti ya da diyabet beslenmesi en sağlıklı besinleri ölçülü miktarlarda yemek ve yemek saatlerine düzenli biçimde bağlı kalmak anlamına gelir. Şeker hastalarının beslenme düzeninde, temiz besin açısından zengin, yağ ve kalori açısından düşük olan kaliteli bir beslenme tercih önceliği olmalıdır. Temel gıdalar meyveler ve sebzeler ile tam tahıllardır.

Aslında diyabet beslenmesi çoğu birey için en iyi beslenme biçimlerinden biri olabilir. Diyabetiniz ya da prediyabetiniz mevcutsa, doktorunuz muhtemelen sağlıklı bir beslenme planı oluşturmanıza yardımcı olması için bir diyetisyene görünmenizi tavsiye edecektir. Bu beslenme düzeni kan şekerinizi (glikoz) kontrol altına almanıza, kilonuzu düşürmenize ve yüksek tansiyon ile yüksek kan yağları gibi kalp hastalığı risk etkenlerini kontrol etmenize katkı sağlayabilir.

Şeker hastalığında düzenli kontrol çok elzemdir. Şeker başka pek çok hastalığı tetikleyebileceği için düzenli sağlık taraması da bir o kadar önemlidir. Yalnızca beslenme biçimi değil düzenli kontrol de diyabet hastaları açısından hayati öneme sahiptir.

Gizli Şeker Nedir?

Gizli şeker halk arasında popüler bir isimdir. Bir kişinin kan şekeri miktarları olması gerekenden yüksektir fakat diyabetik olarak kabul edilebilecek miktar içinde de değildir. Bu tür hastalarda yapılan analiz neticesinde elde edilen değerler normal aralıkta yer almaz. Fakat Tip 2 diyabet tanısı konulacak kadar fazla da değildir. Bu durumlarda tıbben gizli şeker teşhisi konulur. Gizli şeker hastaları diyabet hastası olarak görülmeseler de aslında diyabet adayıdırlar. Yüksek risk teşkil eden grupta oldukları için gizli şeker tanısı alan hastaların elzem olan önlemlerin alınması gerekmektedir.

Gizli Şeker Belirtileri Nelerdir?

Gizli şeker tanısı açlık ve tokluk değerlerine göre değerlendirilse de hastaları bu noktaya getiren belli başlı sebepler vardır. Kişinin kendi vücudunda hissettiği farklılıklar gizli diyabet var mı sorusunu düşündürebilir. Bu farklılıklardan en sık meydana geleni açlık ve hızlı biçimde yemek yemedir. Gizli şeker hastalarının aslında kısmi diyabete yatkınlıkları sebebiyle diyabetik semptomlar verdikleri gözlenmektedir. Özellikle açlık hissine tahammülsüzlük ve gerginlik diyabetli hastalarda sıkça görülen bir durumdur.

Açlık ve tokluk kan şekeri değerlerinin değişmesinden da anlaşılacağı üzere kan şekerinde meydana gelen dengesizlik tatlı yeme krizleri ile gün yüzüne çıkabilir. Bu krizleri günlük yaşantıda fark etmesek de bize küçük sinyaller gönderebilir. Aynı şekilde, yemeğin ardından uyku bastırması, yorgunluk ve halsizlik gibi hisler de herkesin başına gelebilecek durumlardır. Fakat bunun gizli şekerden kaynaklandığı durumlarda hastalar kesinlikle biraz daha farklı hissetmektedirler.

Eğer bu kararsızlığı yaşıyorsanız kesinlikle bir hekime görünmelisiniz. Gizli şekerin en kesin semptomlarımdan biri de bahsedilen halsizlik ve uyku halidir. Yemeklerden sonra aniden yorgunluk hissedilir ve uyuklama başlar.

Diyabet (Şeker Hastalığı) Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Diyabet tedavi teknikleri, hastalığın türüne göre çeşitlilik göstermektedir. Tip 1 diyabette insülin tedavisi ile beraber tıbbi beslenme tedavisi titizlikle yapılmalıdır. Hastanın diyeti hekim tarafından tavsiye edilen insülin dozu ve planlamasına göre diyetisyence planlanır. Besinlerin içerdiği karbonhidrat oranına göre insülin dozunun ayarlanabildiği “karbonhidrat sayımı uygulaması” sayesinde Tip 1 diyabetli kişilerin hayatları oldukça kolaylaşabilmektedir.

Tip 2 diyabetli kişilerde ise tedavi beslenme düzeninin sağlanmasına ek olarak genellikle hücrelerin insülin hormonuna karşı duyarlılığını artırmaya çalışılır. Ya da doğrudan insülin hormonu salgılanmasını artırmayı amaçlayan oral antidiyabetik ilaçların alınmasını içerir.

Diyabet hastalığında dikkat edilmesi gereken hususlar ve tavsiye edilen tedavi ilkelerine uyulmadığı durumlarda kan şekerinin yüksek seviyelerde gezmesi,

Başta nöropati (sinir harabiyeti), Nefropati (böbreklerde tahribat oluşumu), Retinopati (göz retinasında hasar meydana gelmesi) olmak üzere pek çok sağlık sorununa neden olur.

Bu sebeple eğer siz de diyabet hastalığına sahipseniz, düzenli olarak kontrollere gitmeyi ihmal etmeyiniz.

Diyabet (Şeker Hastalığı) Hakkında Sık Sorulan Sorular Tip 1 Diyabet Nasıl Anlaşılır?

Tip 1 diyabetin temel belirtileri şunlardır,

İştahsızlık Ağızda kuruluk Çok su içme Açlık hissi Sıkça idrara çıkma Gece vakitleri idrara çıkma Yorgunluk Çabucak yorulma Daha bulanık bir görüş Farkedilmeyen kilo kaybı İnatçı enfeksiyonlar Tekrarlayan mantar enfeksiyonları Kaşıntı Tip 2 Diyabet Kimlerde Görülür?

Tip 2 diyabet genel olarak 40 yaşın üzerindeki bireylerde görülen diyabet çeşididir. Bu tip diyabette rahatsızlık uzun yıllar klinik olarak semptom göstermeyebilir. Bu sebeple de görülen yaş aralığı biraz daha yüksektir.

Yaşa Göre Kan Şekeri Kaç Olmalı?

Çocuklarda yaş ilerledikçe kan şekeri skalası değişkenlik gösterir. 2 ile 8 yaş arası çocuklarda açlık kan şekeri 80-160 mg/dl, 8 yaş üstü çocuklarda 80-130 mg/dl’dir. Çocuklarda tokluk kan şekerinin normal kabul edilen aralığı ise 2 ile 8 yaş arası 110-190 mg/dl, 8 yaş üstü için ise 110-170 mg/dl’dir.

Erişkin bireylerde normal kan şekeri değeri açlıkta 70-100 mg/dl, tokluk halinde ise 70-140 mg/dl’dir. Bu değer 60 mg/dl’nin altında olduğunda ise hipoglisemi vakası söz konusudur.

Tip 3 Şeker Hastalığı Nedir?

İnsülin, kanımızdaki şekerin (glikozun) hücrelere girmesini ve bedenimizin beslenmesini sağlar. Ayrıca pankreastan salgılanır ve hayati değere sahip bir hormondur. Eksikliği durumunda hücrelere giremeyen glikoz kanda aşırı biçimde artar. Pankreas vücut için yeteri miktarda insülini üretmeyi durdurduğunda Tip 3c diyabet hastalığı meydana gelir.

Tip 4 Şeker Hastalığı Nedir?

Gebelik, anne metabolizmasına fazlasıyla büyük bir yük yükler. Gebelik hormonları sebebiyle vücudun insülin ihtiyacı yükselir. Hamile vücudu bu artan ihtiyacı daha fazla insülin üreterek karşılayamadığı durumlarda kandaki şeker normal düzeyin üstüne çıkar. Bu rahatsızlık gebelik diyabeti, yani gestasyonel diyabet olarak da isimlendirilir.

Uykusuz Kalmak Kan Şekerini Yükseltir mi?

Yapılan bir çalışmada sadece bir gece uykusuz kalan sağlıklı insanların insülin salgılanma düzeylerinin üç buçuk kat arttığı tespit edilmiştir. Bu sebeple kronik olan uykusuzluk, diyabet için güçlü bir eğilim oluşturduğunu söylemek mümkündür.

Bal Kan Şekerini Yükseltir mi?

Balın doğal bir şeker ve karbonhidrat olmasından kaynaklı olarak kan şekerini etkilemesi olağandır. Sofra şekeri ile karşılaştırıldığında ise balın daha düşük bir etkiye neden olduğunu söyleyebiliriz. Yapılan bir araştırmada araştırmacılar, içerisinde 75 gram bal olan bir sıvı çözeltinin, 30 dakika içerisinde tip 2 diyabeti olan ve olmayan bireylerde kan şekeri ve insülin seviyelerini yükselttiğini gözlemlemiştir.

Maden Suyu Şekeri Yükseltir mi?

Maden suyu ya da soda gibi içecekler, şeker içermemektedir. Bu sebeple kan şekerini yükseltmezler. Hatta kan şekeri seviyelerini desteklemenin en iyi yollarından biridir.

Şeker Hastası Olanlar Sinirli Olur mu?

Anlık biçimde şeker düzeyinin arttığı ve azaldığı durumlarda, bireylerde aşırı sinirlilik söz konusu olabilir. Bu duruma özellikle uzun süre aç kalındığı zamanlarda rastlamak mümkündür.

Tip 2 Diyabet İyileşir mi?

Tip 2 diyabeti tersine çevirmek için bilimsel yöntemler mevcuttur. İlaç kullanmadan, kilo vererek ve beslenme düzeninizi tamamen değiştirerek normal kan şekeri düzeylerine ulaşmak ve bunu sürdürmek temelde yatan yöntemdir. Buna ek olarak ilaç alımını bırakmak ancak ilaç alımına yeniden zorunda kalmamak için hayat koşullarınızda yaptığınız değişikliklerini ömür boyu sürdürmek gerekmektedir.

Kan Şekeri Değeri 300 Olursa Ne Olur?

Kan şekerinin 300 mg/dl düzeyine ulaşması durumunda kan şekerinin çok yüksek bir miktara çıktığını söyleyebiliriz. Bu durumda kişinin acil bir şekilde en yakın sağlık kuruluşuna gitmesi gerekmektedir.

Şeker Hastası Tatlı Yerse Ne Olur?

Pek çok uzman ve araştırmacıya göre şeker hastaları tatlı yiyebilir. Ancak dikkat edilmesi gereken birkaç husus mevcuttur. Bunlardan ilki, basit şekerlerden ve bunları içeren tatlılardan kesinlikle uzak durulmasıdır. Haftada bir olacak şekilde hafif tatlılardan yemek bir sorun teşkil etmeyebilir. Ancak bu, yaş ve bireyin yaşam koşullarına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Bu konuda net bir yanıt almak için hekiminizle bu durumu görüşmeniz ve onun tavsiye edeceği şartlarda tatlı yemeniz ya da hiç yememeniz daha sağlıklı olacaktır.


Bizimle İletişime Geçin Bölüm Hekimlerimiz

Uzm. Dr. Dündar GÜNGÖR İç Hastalıkları Dahiliye

Uzm. Dr. Mesut KALDIR İç Hastalıkları Dahiliye
İlgili İçerikler

Hamilelikte Bel Boyun Ağrısı

Penisilin Alerjisi Nedir? Neden Olur?

Kalça Protezi Nedir?

Minimal İnvaziv (Küçük Kesi) İle Kalp Ameliyatı

Hidrosefali Nedir? Tedavi Edilebilir Mi?

Mikrosefali Nedir?

Geçmeyen Öksürük Nedir? Nedenleri Nelerdir?

Bel ve Boyun Fıtığı için Ozon Tedavisi

Çocuklarda Öksürüğe Ne İyi Gelir?

Aort Anevrizması Nedir?

Çocuklarda İshal ve Tedavisi

Kelebek Hastalığı (Lupus) Nedir?

Beyin Anevrizması Nedir? Beyin Anevrizması Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Pirola Varyantı Nedir?

Beyin Anjiyosu (BeyinAnjiyografi) Nedir? Beyin Anjiyosu Nasıl Yapılır?

Sıcak Havalar Astımı Nasıl Etkiler?

Hipertermi (Sıcak Çarpması) Nedir?

Erken Doğum (Prematüre) Nedir?

El Titremesi Nedir?

El Bileğinden Anjiyo (Radial Anjiyo) Nedir?

Kalp Romatizması (Kardiyak Romatizma) Nedir?

Menopoz Döneminde Kalp Krizi Riski

Nasır Nedir? Nasır Tedavisi Nasıl Olur?

Histerektomi nedir? Neden yapılır ?

Nadir Hastalık Nedir ?

Uyuz Hastalığı Nedir? Uyuz Belirtileri ve Tedavisi

Mide Yanması Neden Olur, Nasıl Geçer?

Mide Bulantısı Neden Olur, Nasıl Geçer?

Maymun Çiçeği Virüsü Nedir?

Gastrointestinal Enfeksiyon ( Gastroenterit ) Nedir ?

Yağsız Vücut Kitlesi (FFMI) Hesaplama

İdeal Kilo Hesaplama

Vücut Yağ Oranı Hesaplama

Bazal Metabolizma Hızı Hesaplama

Vücut Kitle İndeksi Hesaplama - Boy Kilo Endeksi

Peter Pan Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Hipokondriyazis (Hastalık Hastalığı) Nedir?

Kemik İliği Kanseri Nedir? Belirti ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kalça Ağrısı Neden Olur? Kalça Ağrısı Nasıl Geçer?

Bebeklerde Burun Tıkanıklığına Ne İyi Gelir?

Bamya Tohumu Faydaları Nelerdir? Hangi Hastalıklara İyi Gelir?

Mutluluk Çubuğu (Penis Protezi) Nedir?

Palyatif Bakım Nedir, Nasıl Alınır, Şartları Nelerdir?

Annelik Estetiği (Mommy Makeover) Nedir?

Kolera Nedir? Nasıl Bulaşır?

Tip 1 ve Tip 2 Diyabet Hakkında Her Şey

Serotonin (Mutluluk Hormonu) Nedir? Ne İşe Yarar?

Kalp Sağlığı ve Beslenme

Kahvenin Faydaları ve Zararları Nelerdir?

Göz Yorgunluğu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Kabak Çekirdeğinin Faydaları Nelerdir?

İdrar Kaçırma (Üriner İnkontinans) Nedir?

Huzursuz (İrritabl) Bağırsak Sendromu Nedir?

Potasyum Nedir? Potasyum Yüksekliği ve Düşüklüğü

Bağışıklık Güçlendirici Besinler ve Takviyeler

Gebelik ve Doğum Öncesi Bakım

Doğum Öncesi ve Sonrası Beslenme

Çölyak Hastalığı Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Uçuk Nedir? Neden Çıkar ve Nasıl Geçer?

Böbrek Yetmezliği Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Menopoz Nedir? Menopoz Belirtileri Nelerdir?

Burun Estetiği (Rinoplasti) Nedir?

Pankreas Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Sinüzit Nedir? Sinüzit Belirtileri Nelerdir?

Hamilelik (Gebelik) Belirtileri Nelerdir?

Kalp Yetmezliği Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Akılcı İlaç Nedir ?

B12 Vitamini Nedir? B12 Vitamini Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Keten Tohumunun Faydaları Nelerdir?

Ailevi Akdeniz Ateşi Hastalığı (FMF) Nedir?

Papatya Çayının Faydaları Nelerdir?

Kantaron Yağı Faydaları Nelerdir? Nasıl Kullanılır?

Kekik Çayı Nasıl Yapılır, Faydaları Nelerdir?

Histeroskopi Ameliyatı

Bypass Nedir? Bypass Ameliyatı

Varis Nedir?

Laparoskopi Nedir? Laparoskopi Neden Yapılır?

Andropoz Nedir? Andropoz Belirtileri Nelerdir?

Balgam Nedir? Balgam Nasıl Atılır?

Aft Nedir ve Nasıl Geçer?

AIDS (HIV) Nedir? HIV Belirtileri ve Tedavisi

Vajinal Akıntı Neden Olur? Vajinal Akıntı Nasıl Geçer?

Mide Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Güneş Yanığına Ne İyi Gelir? Güneş Yanıkları Nasıl Geçer?

Down Sendromu Belirtileri, Tanı ve Tedavi Yöntemleri

Astigmat Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Diş Ağrısına Ne İyi Gelir? Diş Ağrısı Nasıl Geçer?

Zatürre (Pnömoni) Nedir? Zatürre Belirtileri Nelerdir?

Vajinismus Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Tüberküloz (Verem Hastalığı) Nedir?

Skolyoz (Omurga Eğriliği) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Konjoktivit Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) Nedir?

MS Hastalığı (Multipl Skleroz) Nedir?

Cilt (Deri) Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Öksürüğe Ne İyi Gelir? Öksürük Nasıl Geçer?

Boğaz Ağrısı Neden Olur? Boğaz Ağrısı Nasıl Geçer?

Mide Ağrısına Ne İyi Gelir? Mide Ağrısı Nasıl Geçer?

Guatr Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Lösemi Nedir? Lösemi Belirtileri ve Tedavisi

Spina Bifida Nedir? Bebeklerde Spina Bifida

Lenf Kanseri (Lenfoma) Nedir?

Gut Hastalığı Nedir? Gut Hastalığına Ne İyi Gelir?

Demir Eksikliği Belirtileri Nelerdir? Demir Eksikliğine Ne İyi Gelir?

Sınav Kaygısı Nedir? Sınav Kaygısı ile Başa Çıkmanın Yolları

Yeşil Çayın Faydaları Nelerdir? Yeşil Çay Ödem Atar Mı?

Afazi Nedir? Afazi Tipleri ve Tedavisi

Bebeğin Gazı Nasıl Çıkarılır?

Çocuklarda İdrar Kaçırma ve İşeme Problemleri

Bebeklerde Kusma Neden Olur? Bebek Kusmasına Ne İyi Gelir?

Çocuklarda Alerjik Hastalıklar

Kalp Hastaları Oruç Tutabilir Mi?

Ramazan Ayında Beslenme

HPV Nedir? Belirtileri Nelerdir? HPV Aşısı Nedir?

Diz Kireçlenmesi ve Dizde Kireçlenme Belirtileri

Akciğer Kanseri Nedir? Akciğer Kanseri Belirtileri

Ağrılı Cinsel İlişki (Disparoni) Nedir? Nedenleri ve Tedavisi

Hepatit B Nedir? Belirtileri Nelerdir? Hepatit B Nasıl Bulaşır?

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Nelerdir? Belirtileri ve Tedavileri

Gebelik Hesaplama

Karaciğer Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Hepatit C Nedir? Nasıl Bulaşır? Belirtileri Nelerdir?

Endoskopik Boyun Fıtığı Ameliyatı Nedir?

Cevizin Faydaları Nelerdir? Hindistan Cevizi Yağı Faydaları

Kefir Nedir? Kefirin Faydaları Nelerdir?

Bağırsak İltihabı (Kolit) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Baker Kist (Diz Arkası Ağrısı) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Ağız Kuruluğu (Kserostomi) Nedir? Ağız Kuruluğu Neden Olur?

Omega 3 Nedir? Omega 3’ün Faydaları Nelerdir?

Yüz Estetiğinde Altın Oran Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Beyin Damar Tıkanıklığı Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Muzun Faydaları Nelerdir? Muz Kabuğu Faydaları Nelerdir?

Klostrofobi (Kapalı Alan Korkusu) Nedir? Klostrofobi Belirtileri

Romatoid Artrit (İltihaplı Romatizma) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Yumurtalık (Over) Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Menenjit Nedir? Belirtileri Nelerdir? Menenjit Aşısı

Siroz Nedir, Siroz Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Çocuklarda Dijital Bağımlılık Nasıl Oluşur ?

Sepsis (Kan Zehirlenmesi) Nedir? Sepsis Belirtileri ve Tedavisi

Sağlık Raporu Nedir ? Sağlık Raporu Neden Alınır ?

SMA Hastalığı Nedir? Neden Olur? Belirtileri ve Tedavisi

Meyve Suyu Çocuklar İçin Zararlı Mıdır?

Hamilelik Reflüsü Nedir? Hamilelik Reflüsü Belirtileri Nelerdir?

Çocuklarda Ateş Neden Olur? Evde Ateş Nasıl Düşürülür?

Kronik Yorgunluk Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyon Nedir? Yüksek Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

Anemi (Kansızlık) Nedir? Kansızlık Belirtileri Nelerdir?

Kulak Çınlaması (Tinnitus) Neden Olur? Nasıl Geçer?

Gebelikte Şeker Yüklemesi Nedir? Ne Zaman ve Nasıl Yapılır?

Gebelikte Ayrıntılı Ultrason Şart Mı? Kaçıncı Haftada Yapılır?

Burun Akıntısı Nasıl Geçer? Burun Akıntısı Covid Belirtisi Mi?

Omicron Varyantı Nedir? Omicron Belirtileri Nelerdir?

İnfluenza (Grip) Nedir? İnfluenza Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Gastrit Nedir? Gastrit Belirtileri Nelerdir?

Kolon ve Rektum Kanseri Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Panik Atak Nedir? Panik Atak Belirtileri Nelerdir?

Larenjit (Gırtlak İltihabı) Nedir? Larenjit Belirtileri ve Tedavisi

Gül Hastalığı (Rozasea) Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Kurdeşen (Ürtiker) Nedir? Neden Olur? Kurdeşene Ne İyi Gelir?

Perinatoloji ve Yüksek Riskli Gebelikler

Soğuk Algınlığı Belirtileri Nelerdir? Soğuk Algınlığına Ne İyi Gelir?

Behçet Hastalığı Nedir? Behçet Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Gebelikte Tarama Testleri Nelerdir? Ne Zaman Yapılır?

Geniz Akıntısı Nedir? Neden Olur? Nasıl Geçer?

Lazer Epilasyon Nedir? Nasıl Yapılır? Hangi Bölgelere Yapılır?

Hıçkırık Neden Olur? Hıçkırık Nasıl Geçer?

Çocuklarda İşitme Kaybı Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Halluks Valgus Nedir? Halluks Valgus Ameliyatı

Halluks Rigidus (Sert Ayak Başparmağı) Nedir?

Entübe Nedir? Entübasyon Nasıl Yapılır?

Propolis Nedir? Nasıl Kullanılır? Propolis Faydaları Nelerdir?

Myastenia Gravis Nedir? Myastenia Gravis Belirtileri ve Tedavisi

Nöropatik Ağrı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nöropatik Ağrı Tedavisi

Chia Tohumu Nedir? Chia Tohumu Faydaları Nelerdir?

Saç Dökülmesi Neden Olur? Saç Dökülmesi Nasıl Önlenir?

Ataksi Nedir? Ataksi Belirtileri, Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Nefes Darlığı Neden Olur? Nefes Darlığına Ne İyi Gelir?

Kalp Pili Nedir? Kalp Pili Nasıl Takılır?

Endometriozis (Çikolata Kisti) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Gıdı Estetiği Nedir? Nasıl Yapılır? Ameliyatsız Gıdı Estetiği

Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri Nedir? Belirtileri, Tedavi Yöntemleri

PCR Testi Nedir? Nasıl Yapılır? PCR Sonucu Ne Zaman Çıkar?

Bruksizm (Diş Sıkma) Nedir? Bruksizm Belirtileri ve Tedavisi

Beyin Ölümü Nedir? Beyin Ölümü Hangi Durumlarda Görülür?

Organ Bağışı Nedir? Organ Bağışı Nasıl Yapılır?

Bel Soğukluğu (Gonore) Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Ödem Nedir? Neden Olur? Ödem Nasıl Atılır?

Velashape Nedir? Velashape ile Bölgesel Zayıflama

Narsistik Kişilik Bozukluğu Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Parkinson Nedir? Neden Olur? Parkinson Belirtileri ve Tedavisi

Delta Virüsü Belirtileri Nelerdir? Delta Plus Varyantı Nedir?

Yeme Bozukluğu Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Folik Asit Nedir? Folik Asit Ne İşe Yarar? Folik Asit Eksikliği

Egzama Nedir? Egzama Neden Olur? Egzama Tedavisi

Doğum Lekesi Nedir? Neden Olur? Doğum Lekesi Nasıl Geçer?

İshal Neden Olur? İshale Ne İyi Gelir? İshal Nasıl Geçer?

Kıl Dönmesi Nedir? Belirtileri Nelerdir? Kıl Dönmesi Ameliyatı

İnme (Felç) Nedir? İnme Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Genital Siğil Nedir? Belirtileri Nelerdir? Genital Siğil Tedavisi

Perianal Fistül ve Anal Apse Nedir? Belirtileri, Tedavi Yöntemleri

İşitme Kaybı Nedir? İşitme Kaybı Dereceleri ve Tedavisi

Kabakulak Nedir? Kabakulak Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Ferritin Nedir? Ferritin Düşüklüğü ve Ferritin Yüksekliği

Ayak Mantarı Nedir? Nasıl Geçer? Ayak Mantarına Ne İyi Gelir?

Polikistik Over Nedir? Polikistik Over Belirtileri ve Tedavisi

Mide Kanaması Nedir? Mide Kanaması Belirtileri Nelerdir?

İdrar Yolu Enfeksiyonu Nedir? İdrar Yolu Enfeksiyonu Belirtileri

Lipödem Nedir? Belirtileri Nelerdir? Lipödem Tedavisi

Kol Germe Estetiği (Brakioplasti) Nedir? Kol Germe Ameliyatı

Meme Estetiği (Meme Büyütme, Meme Küçültme ve Dikleştirme)

Doğum Kontrol Hapı Nedir? Ne İşe Yarar? Nasıl Kullanılır?

Adet Gecikmesi Nedir? Adet Gecikmesi Neden Olur?

Sünnet Nedir? Sünnet Neden ve Nasıl Yapılır?

Sezaryen Doğum Nedir? Normal Doğum ve Sezeryan Doğum

Böbrek Nedir? İşlevi Nedir? Böbrek Sağlığını Korumanın Yolları

Spiral Nedir? Spiral Ne Zaman ve Nasıl Takılır?

Covid-19 Kalp Hastalarını Nasıl Etkiler?

Anne Sütü ve Emzirmenin Faydaları

Mide Balonu Nedir? Mide Balonu ile Ne Kadar Zayıflanır?

Sinir Sıkışması Nedir? Sinir Sıkışması Belirtileri Nelerdir?

Sedef Hastalığı Nedir? Sedef Hastalığı Belirtileri ve Tedavisi

Pap Smear Testi Nedir? Nasıl Yapılır?

Miyom Nedir? Miyom Belirtileri Nelerdir? Miyom Ameliyatı

Aşırı Terleme (Hiperhidroz) Nedir? Aşırı Terleme Neden Olur?

Tükenmişlik Sendromu Nedir? Evreleri, Belirtileri ve Tedavisi

Haşimato Hastalığı Nedir? Haşimato Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Göz Kapağı Estetiği Nedir? Göz Kapağı Estetiği Ameliyatı

Kepçe Kulak Nedir? Kepçe Kulak Ameliyatı

Zona Nedir? Zona Belirtileri Nelerdir? Zona Neden Olur?

Kabızlık Nedir? Kabızlığa Ne İyi Gelir? Kabızlık Nasıl Geçer?

Huzursuz Bacak Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Gıda Zehirlenmesi Nedir? Gıda Zehirlenmesi Belirtileri Nelerdir?

Endoskopi Nedir? Endoskopi Nasıl Yapılır? Endoskopi Sonrası

Akdeniz Anemisi Nedir? Akdeniz Anemisi Belirtileri ve Tedavisi

Kolonoskopi Nedir? Kolonoskopi Nasıl Yapılır?

Baş Ağrısı Neden Olur? Baş Ağrısı Nasıl Geçer?

Bipolar Bozukluk Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Hemoroid (Basur) Nedir? Lazerle Hemoroid Tedavisi

Migren Nedir? Migren Belirtileri Nelerdir? Migrene Ne İyi Gelir?

Kesi Yeri Fıtığı Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Göbek Fıtığı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Göbek Fıtığı Ameliyatı

Mide Fıtığı Nedir? Mide Fıtığı Belirtileri ve Tedavisi

Alerji Testleri Nelerdir? Alerji Testleri Ne İşe Yarar?

D Vitamini Eksikliği: Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Ses Teli Bozuklukları Nelerdir? Nodül ve Polipler

Kulak Hastalıkları Nelerdir? Nedenleri ve Belirtileri

Sırt Ağrısı Neden Olur? Sırt Ağrısı Nasıl Geçer?

Bel Kayması Nedir? Bel Kayması Belirtileri ve Tedavisi

Burun Tıkanıklığı Neden Olur? Burun Tıkanıklığına Ne İyi Gelir?

Omurilik Tümörü Belirtileri Nelerdir? Omurilik Tümörü Ameliyatı

Kemik Kanseri (Tümörü) Nedir? Kemik Kanseri Belirtileri

Faranjit Nedir? Faranjit Belirtileri ve Tedavisi

Koronavirüs (COVID-19) Belirtileri Nelerdir? Çocuklarda COVID-19

Kas ve İskelet Sistemi Hastalıkları

İnsülin Direnci Nedir? İnsülin Direnci Belirtileri ve Tedavisi

Alzheimer Nedir? Alzheimer Belirtileri ve Tedavisi

Kalp Hastaları Nasıl Beslenmelidir? Kalp Ameliyatı Sonrası Beslenme

Ablasyon Nedir? Ablasyon Tedavisi ve Sonrası

Meme Kanseri Nasıl Anlaşılır? Meme Kanseri Belirtileri ve Tedavisi

Karpal Tünel Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Endoskopik Hipofiz Cerrahisi Nedir? Endoskopik Hipofiz Ameliyatı

Omuz Artroskopisi Nedir? Omuz Artroskopisi Sonrası İyileşme

Morbid Obezite Nedir? Kimlere Morbid Obez Denir?

COVID-19 Dönemi ve Sonrasında Beslenmenin Önemi

Artroskopi Nedir? Diz Artroskopisi Nasıl Yapılır?

Mesane Kanseri (Tümörü) Nedir? Mesane Kanseri Belirtileri

Tırnak Batması (Batık Tırnak) Nedir? Nedenleri ve Tedavisi

Mide Botoksu Nedir? Nasıl Yapılır ve Kimlere Uygulanır?

Ayak ve Ayak Bileği Cerrahisi Nedir?

Donuk Omuz Nedir? Donuk Omuz Belirtileri ve Tedavisi

Hilterapi Nedir? Yüksek Yoğunluklu Lazer Tedavisi

ESWL Nedir? ESWL Taş Kırma Tedavisi

Aralıklı Oruç Nedir? Aralıklı Oruç Diyeti (IF Diyeti) Nasıl Yapılır?

Tendon Nedir? Tendon Yaralanmaları ve Tedavi Yöntemleri

Epilepsi Nedir? Epilepsi Belirtileri Nelerdir? Epilepsi Tedavisi

Sporcu Sağlığı ve Sporcu Yaralanmaları Nedir?

Ülser Nedir? Ülser Belirtileri Nelerdir? Ülser Tedavisi ve Ülser Diyeti

Fransız Askısı Nedir? Nasıl Uygulanır? İşlemin Avantajları Nelerdir?

Masseter Botoksu (Çene Botoksu) Nedir? Neden ve Nasıl Yapılır?

Varikosel Nedir? Varikosel Belirtileri Nelerdir? Varikosel Ameliyatı

Göz Altı Işık Dolgusu Nedir? Göz Altı Işık Dolgusu Öncesi Sonrası

Jawline (Çene) Dolgu Nedir? Nasıl Yapılır? Faydaları Nelerdir?

Kalça Estetiği Nedir? Neden, Nasıl ve Kimlere Uygulanır?

Gençlik Aşısı Nedir? Neden ve Nasıl Uygulanır? Faydası Nedir?

Dudak Dolgusu Nedir? Neden Uygulanır? Dudak Dolgusu Sonrası

Ozon Tedavisi Nedir? Ozon Tedavisi Faydaları Nelerdir?

Lipomatik Nedir? Lipomatik ile Liposuction (Yağ Aldırma)

Trigliserid Nedir? Trigliserid Yüksekliği Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Jinekomasti Nedir? Jinekomasti Belirtileri Nelerdir?

Karın Germe Ameliyatı Nedir? Neden ve Nasıl Yapılır?

Hollywood Yanağı (Bişektomi) Nedir? Neden ve Nasıl Yapılır?

Tenisçi Dirseği Nedir? Belirtileri, Egzersizleri ve Tedavisi

Topuk Dİkeni Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

ESWT (Şok Dalga Tedavisi) Nedir? Nasıl, Kimler İçin Yapılır?

Kinezyo Bant Nedir? Ne İşe Yarar?

Kardiyak Rehabilitasyon Nedir? Nasıl Uygulanır? Yararı Nedir?

Pediatrik Rehabilitasyon Nedir? Pediatrik Tedavi ve Uygulamaları

Ortopedik Rehabilitasyon Nedir? Neden ve Nasıl Uygulanır?

Nörolojik Rehabilitasyon ve Uygulamaları

Demans Nedir? Demans Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Manuel Tedavi Nedir? Nasıl, Kimler İçin Yapılır?

PRP Saç Nedir? Nasıl Uygulanır? Faydaları Nelerdir?

Tetik Parmak Hastalığı Nedir? Nedeni, Belirtileri, Tedavisi

Rotator Cuff Kasları Nedir? Rotator Kuf Sendromu Nedir?

Kalp Hastalıkları ve Korunma Yolları Nelerdir?

Check Up Nedir? Ne Zaman, Nasıl Yapılır?

Anjiyo Nedir? Nasıl, Hangi Durumlarda Yapılmalıdır?

Kuru İğne Tedavisi Nedir? Nasıl Uygulanır? Kimler için Uygundur?

Lenfödem Nedir? Tedavisi, Belirtileri Nelerdir?

Safra Kesesi Nedir? Safra Kesesi Taşı Belirtileri Nelerdir?

Kolesterol Nedir? Kolesterol Belirtileri, Kolesterol Tedavisi

COVID-19 Antijen Testi Nedir? Neden Yapılır?

Bademcik Nedir? Ne İşe Yarar? Bademcik Ameliyatı

Badem Göz Ameliyatı Nedir? Nasıl Yapılır?

Antikor Testi Nedir? Kimlere Yapılır? Antikor Testi ve COVID-19

Alerjik Rinit Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemi

Diyabet Nedir? Şeker Hastalığı Belirtileri Nelerdir? Anadolu Hastaneleri - ‘Her şey sağlığınız için’

Diyabet Nedir? Şeker Hastalığı Belirtileri Nelerdir? Anadolu Hastaneleri - ‘Her şey sağlığınız için’

Diyabet: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Diyabet Nedir?

Şeker hastalığı yani diyabet kandaki şeker (glukoz) miktarının yükselmesi ile kendini gösteren ve eğer doğru tedavi edilmezse ciddi komplikasyonlara yol açabilen önemli bir hastalıktır. Başlıca 2 tip diyabet vardır: Tip 1 ve Tip 2 diyabet. Tip 1 diyabet daha çok gençlerde ortaya çıkar ve yalnızca insülinle tedavi edilir. Tip 2 diyabet, yani erişkin tipi diyabet ise şişmanlık ile ilişkili olan ve genellikle daha ileri yaşlarda görülen diyabet şeklidir.

Dünyadaki diyabet sıklığı büyük bir hızla artmaktadır. Dünya Diyabet Federasyonu’nun verilerine göre günümüzde yaklaşık 190 milyon diyabetli bulunmaktadır. Ülkemizde ise yaklaşık her on kişiden biri diyabetlidir. Tip 2 diyabetlilerin %80’i şişmandır ve genellikle 40 yaşın üzerindedir. Anne, baba veya kardeşlerinde diyabet bulunanlarda diyabet gelişme riski yüksektir. Ancak, hastalığın gelişiminde yalnızca kalıtım değil, çevresel faktörler de büyük rol oynar. Hareketsiz yaşam ve şişmanlık diyabet gelişiminde tetiği çeken iki önemli nedendir. Kilo artışı ve egzersizden uzak bir yaşam, obeziteye ve insülin direncine yol açarak diyabet gelişimini kolaylaştırır.

Diyabetin Belirtileri Nelerdir?

Çok su içme, sık idrara çıkma, geceleri idrara kalkma, çok yemek yeme ve buna rağmen ortaya çıkan kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk ve bulanık görme diyabete bağlı ortaya çıkan yakınmalardır. Ancak, tip 2 diyabet çoğunlukla sinsi bir hastalıktır ve belirtileri uzun yıllar fark edilmeyebilir. Diyabetlilerin en az yarısı hastalığının farkında olmadan yaşamaktadır. Bu nedenle, 45 yaşın üzerindeki herkesin diyabet açısından taranması gereklidir. Ailesinde diyabet olan ve şişman kişilerin ise daha erken yaşlardan itibaren kontrol edilmesi şarttır.

Diyabet Nasıl Tedavi Edilir?

Diyabet yaşam boyu süren bir hastalıktır. Bu nedenle diyabetli kişilerin yaşam boyu tedavisi ve kontrolü gereklidir. Tedavide amaç kan şekerini normale indirmektir. Bu amaca yönelik olarak ilk yapılması gereken şeker hastalarına doğru beslenme kurallarının öğretilmesi ve kilonun normale indirilmesidir. Diyet ve egzersiz programlarının düzenli olarak uygulanması hem kilo kaybını kolaylaştırır, hem de insülin direncini azaltarak kalıcı, olumlu etkiler gösterir.

Gençlerde ortaya çıkan tip 1 diyabetin tedavisi kesinlikle insülindir. Tip 2 diyabette ise şeker hapları kullanılabilir. Şeker hapları insülin direncini azaltanlar, insülin salınımını arttıranlar ve yeni bir grup olarak inkretin benzeri etki gösterenler olarak sıralanabilir. Bu ilaçlar tek başına veya birlikte kullanılarak kan şekerini kontrol ederler. Uzun süreli diyabette hapların etkisi yetersiz kalabilir ve tedaviye insülin eklenmesi gerekebilir.

HbA1c Nedir? İyi Şeker Kontrolü Ne Demektir?

HbA1c testi iyi şeker kontrolünün uzun vadeli göstergesidir. Son üç aydaki ortalama şeker değeri hakkında bilgi verir ve her üç ayda bir mutlaka bakılması gerekir. HbA1c düzeyi ne kadar yüksekse, şekere bağlı komplikasyonların gelişme riski de o kadar artar. İyi şeker kontrolünden söz edilebilmesi için HbA1c düzeyinin %6.5’un altında, açlık şekerinin 80-110 mg/dl, yemekten 2 saat sonra ölçülen şekerin ise en fazla 140-160 mg/dl olması gereklidir.

Diyabet İyi Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Şeker yukarıda belirtilen sınırların üzerinde seyrederse, pek çok doku ve organımızda hasar oluşturur. Şekerin, kötü kontrollü olarak devam ettiği süre uzadıkça, bu hasarların kalıcı olma riski artar. Yüksek şekerin zarar verdiği başlıca dokular damarlardır. Kötü kontrollü şeker hastalarının kalp krizi ve felç geçirme riski artar, bacak damarlarında tıkanıklık oluşabilir. Ayrıca şeker hastalığı böbreklerde, gözlerde ve sinirlerde de hasarlara yol açabilir. Bütün bu zararlardan korunmanın birinci yolu düzenli takip ve iyi şeker kontrolüdür.

Diyabet Önlenebilir mi?

Tip 2 diyabetin önlenmesi, en azından geciktirilmesi mümkündür. En etkili yöntem, doğru beslenerek ideal kiloya inmek ve düzenli spor yapmaktır. Düşük kalorili diyet ile beslenmek, hayvansal yağlardan uzak durmak, süt ürünlerini az yağlı olarak tercih etmek, şekerli gıdalardan kaçınmak, günde 3–5 porsiyon taze sebze ve meyve tüketmek büyük yarar sağlar. %10 oranında kilo vermenin bile büyük yararlar sağlayacağı unutulmamalıdır. Ayrıca, haftada en az 3 saat yapılan egzersiz düzenli olarak sürdürülmelidir.

Reaktif Hipoglisemi Nedir?

Diyabet riski yüksek olan şişman kişilerde insülin direnci mevcuttur. Şişman kişilerde ortaya çıkan bazı bozukluklar vücudun ürettiği insülinin etkilerine karşı direnç geliştirir ve şeker düzeylerinin normal sınırlarda tutulabilmesi için daha fazla insülin üretilir. Bu fazla insülin düzeyleri, özellikle de şekerli yiyeceklerin alımını izleyen ilk 2-3 saat içinde, ani şeker düşmelerine neden olur. Bu durumdaki kişilerde, yemeği izleyen saatlerde fenalık hissi, uyku hali, dikkati toplayamama, terleme, baygınlık gibi yakınmalar ortaya çıkar. Şişman ve ailesinde diyabet olanlarda bu yakınmalar şeker hastalığı riskinin bir göstergesi olabilir ve dikkatle incelenmelidir.

Gebelik Diyabeti Nedir?

Gebelik sırasında, genellikle de 24–28. haftalar arasında ortaya çıkan şeker yüksekliği varlığında “Gestasyonel diyabet”, yani gebelik diyabetinden söz edilir. Gestasyonel diyabet gebeliğe özgü bir durumdur ve genellikle doğumdan sonra düzelir. Ancak, bazı risk faktörlerinin varlığında gestasyonel diyabet ileri yaşlarda kalıcı şeker hastalığına dönüşebilir.

"
İzmir Diyabet Tedavisi - Egepol Hastaneleri

İzmir Diyabet Tedavisi - Egepol Hastaneleri

Diyabet Tedavisi

Vücutta insülin üretilememesi veya kullanılamaması durumunda kan şekeri yükselir. Bu durumda diyabet olarak bilinen ve farklı tipleri bulunan şeker hastalığı (Diabetes Mellitus) ortaya çıkar.

Şeker hastalığı, alınan şekerin sindirilememesine neden olduğundan dolayı vücutta farklı komplikasyonlar gelişebilir. Bu nedenle hastaların yaşamları boyunca sağlıklarını korumak için diyet uygulaması gerekebilir.

Diyabet Hastalığı Tipleri Nelerdir?

Şeker hastalığının temelde tip 1, tip 2 ve gestasyonel olmak üzere 3 farklı türü bulunmaktadır. Ancak her çeşidinde kan şekeri yükselmekte, dolayısıyla kişiye zarar vermektedir.

Gestasyonel diyabet, hamileliğin ilerlemesiyle vücutta insülin salgılanamaması durumudur ve çoğunlukla hamilelik sonlandığında kendiliğinden kaybolmaktadır. Henüz ortaya çıkmamış diyabet hastalığıysa gizli şeker veya pre – diyabet olarak anılmaktadır. Bu durumda şeker yüksek çıkmasına rağmen tanı koyacak belirtilere rastlanmamaktadır.

Tip 2 diyabet, en yaygın görülen ve insülin direnci oluşturulan diyabet hastalığıdır. Kilo alımı, egzersiz eksikliği, stres ve genetik nedenlerden dolayı ortaya çıkabilmektedir. Tip 2 diyabet hastaları çoğunlukla çok sık idrara çıkar, sürekli susar ve bazı kalp hastalıklarına daha eğilimli olur. Düzenli ilaç kullanımıyla kontrol altına alınabilir.

Tip 1 diyabette kandaki insülin miktarı yeterli değildir. Glikoz (şeker) seviyesi çok yüksek değerlere çıkabildiğinden dolayı günlük olarak enjeksiyonla insülin takviyesi alınması gerekebilir. Çoğunlukla küçük yaşlarda ortaya çıkar ve vücudun kendi pankreas hücrelerine saldırması durumunda görülür.

Diyabet Belirtileri Nelerdir?

Kandaki şeker seviyesinin normalden yüksek olması kısa sürede hissedilebilmektedir. Ancak diyabet tanısının konulması için belirtilerin uzun süre devam etmesi gerekir. Bu hastalık yetişkinlerde ve çocuklarda benzer belirtiler gösterebilmektedir. Sık sık idrara çıkmak, susamak ve ağız kuruluğu hissetmek en yaygın semptomlar arasında olsa da diyabet hastalarında aşağıdaki belirtiler de görülebilmektedir:

Yaraların çok geç iyileşmesi Cilt kuruluğu Kaşınma Yorgunluk Kilo kaybı/alımı Sinirlilik hali Depresyon Bilinç bulanıklığı veya bilinç kaybı Kusma Nefeste meyve ya da aseton kokusu Daha hızlı şekilde nefes alıp verme Normalden fazla su tüketimi

Bunlara ek olarak, çocuklarda sık sık yatak ıslatma durumu görülebilmektedir. Uyku sorunları, ciltte koyulaşma ya da dikkat eksikliği de çocuklarda diyabet olabileceğinin bir göstergesidir.

Stres Şeker Hastalığı Yapar Mı?

Stres, şeker hastalığına neden olabilir veya mevcut şeker hastalığının semptomlarını artırabilir. Stres, vücudun stres hormonu olan kortizolü salgılamasına neden olur ve kortizol, vücudun insülin direncini artırarak kan şekerini yükseltir. Ayrıca, stres, insanların sağlıksız davranışlarda bulunmalarına neden olabilir, bu da şeker hastalığı riskini artırabilir.

Stresin şeker hastalığına etkisi, uzun süreli stresle ilişkilidir. Uzun süreli stres, vücudun insülin direncini artırarak kan şekeri düzeylerini yükseltir. Bunun yanı sıra, stres, vücuttaki iltihaplanma düzeylerini artırarak şeker hastalığı riskini de artırabilir.

Şeker hastaları, stresle başa çıkma becerilerini geliştirerek şeker hastalığı yönetimlerini iyileştirebilirler. Stresle başa çıkmanın yolları arasında egzersiz, meditasyon ve yoga gibi gevşeme teknikleri, sosyal destek ve psikoterapi yer alır. Bu yöntemler, stres hormonlarını azaltabilir, kan şekerini kontrol altında tutabilir ve şeker hastalığına bağlı komplikasyonların riskini azaltabilir.

Sonuç olarak, stres şeker hastalığına neden olabilir veya mevcut şeker hastalığının semptomlarını artırabilir. Uzun süreli stres, vücudun insülin direncini artırarak kan şekeri düzeylerini yükseltir ve şeker hastalığı riskini artırabilir.

Diyabet Hangi Hastalıklara Yol Açabilir?

Şeker hastalığı daha çok obeziteyle ilişkilendirilmektedir ancak yalnızca tip 2 diyabet hastası olan kimselerde obezite görülebilir. Tip 2 diyabeti olan hastaların %80’i kilolu olduğundan dolayı obeziteye yatkınlık vardır. Ancak sağlık durumunu kontrol altında tutmak için uygun diyetlere başlandığında bu yatkınlıkta azalma olacaktır. Ayrıca diyabetin yol açabileceği hastalıklar aşağıda yer almaktadır.

Kalp ve damar rahatsızlıkları Felç Gözde hasar veya görme kaybı Böbrek yetmezliği Sinir sistemi rahatsızlıkları Diyabetik atak Erkek hastalarda sertleşememe durumu

Hastalıkların ortaya çıkış sebebi diyabetle ilgili olduğunda komplikasyonların önlenmesi veya azaltılması mümkündür. Bunun için uygun tedavi yöntemlerine en kısa sürede başlanması gerekir. Hastaların yaşam kalitelerini yükseltmeleri de oluşabilecek pek çok hastalığın tedavisine katkıda bulunur.

Diyabet Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kronik bir rahatsızlık olduğundan dolayı diyabetin kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Ancak uygulanan tedaviler hastaların normal yaşamlarına dönmesini sağlamakta ve belirtileri azaltmaktadır.

Kan şekerinin anormal seviyelere çıkmasını engellemek için tip 2 diyabette antidiyabetik ilaçlar, tip 1 diyabetteyse insülin enjeksiyonu kullanılmaktadır. Obezite olan hastalarda gastrik bypasa ameliyatı %80 – 100 oranında tedavi edicidir ancak çok fazla tercih edilmemektedir.

Diyabetin kontrol altında tutulması için hastaların sağlıklarına dikkat etmesi, en önemlisi doğru şekilde beslenmeleri gerekir. Fazla şeker tüketiminden kaçınmak ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak insülin seviyesinin normal düzeylerde tutulmasına yardımcı olacaktır.

Tip 1 ve Tip 2 Diyabet Hakkında Her Şey

Tip 1 ve Tip 2 Diyabet Hakkında Her Şey

Tip 1 ve Tip 2 Diyabet Hakkında Her Şey

Birçok kişi diyabeti araştırırken, Tip 1 ve Tip 2 Diyabet olmak üzere iki farklı kavramla karşılaşır. Bu içeriğimizde diyabetin bu iki çeşidine değineceğiz. Hem tip 1 hem de tip 2 diyabeti tüm detaylarıyla ele alacağız. Böylece aklınızdaki tüm soru işaretlerini de gidermiş olacağız. Dilerseniz, öncelikle tip 1 ile başlayalım!

Tip 1 Diyabet Nedir?

Karbonhidratlar, proteinler ve yağlar vücudumuzun temel enerji ihtiyacını sağlayan temel besin ögeleridir. Glukoz adı verilen basit şekerler ise emilebilmek adına en ufak parçalara ayrılan besin ögelerinin en mühimidir. Glukoz, başta beyin olmak üzere vücuttaki tüm organların ana besin kaynağıdır. Vücut, midenin arka kısmında yer alan pankreas bezinin salgıladığı bir hormon yardımı ile glukozu kullanır. Bu hormon insülin olarak bilinir.

İnsülinin vücutta kendiliğinden yapılamama durumunda ise alınan gıdalardan enerji sağlanamaz. Tip 1 diyabet, insülin hormonlarının eksikliği sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu durum, genellikle çocukluk ve gençlik dönemlerinde başladığı için ‘’Juvenil diyabet’’ olarak da bilinir. Tip 1 diyabet durumu, pankreasta yer alan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün kaynaklı bir sorun sonucunda hasar alması ile ortaya çıkmaktadır.

Bu durumu yaşayan kişilerin mutlak bir insülin yetersizliği vardır. Bu kişilerin bu nedenle ömür boyu enjeksiyon yoluyla dışarıdan insülin hormonu almaları gerekmektedir. Tip 1 diyabet, bu sebeple İnsüline Bağımlı Diyabet olarak da bilinmektedir. Tip 1 diyabet sıklığı ülkeler arasında farklılık göstermektedir. Her yıl 15 yaştan daha küçük olan 100.000 çocuktan 42’sinde diyabet görülmektedir. Bu duruma kuzey ülkelerinde daha sık rastlanmaktadır.

Tip 1 Diyabet Belirtileri Nelerdir?

Aşağıdaki durumlar Tip 1 diyabette en çok görülen belirtilerdir:

İştahsızlık Ağız kuruluğu Sıkça su içme Açlık hissi Sıkça idrara çıkma Gece idrara çıkma Kilo kaybı Yorgunluk Bulanık görme Açıklanamayan kilo kaybı Geçmeyen enfeksiyonlar Tekrarlayan mantar enfeksiyonları Kaşıntı Tip 1 Diyabet Neden Olur?

Tip 1 diyabetin kesin bir nedeni yoktur. Ancak bu duruma genetik yatkınlığı olan kişilerde tip 1 diyabet daha sık görülmektedir. Bu durum sıklıkla viral enfeksiyonlar, stres veya travma gibi durumlar sonrasında tetiklenir. Bu da tip 1 diyabetin ortaya çıkmasına neden olur. Buna, insülin hormonunun üretildiği yer olan pankreastaki beta hücrelerinin, otoimmün bir süreç sonrasında tamamen ortadan kalkması neden olur. Beta hücrelerinin ortadan kalkması sonucunda insülin hormonu üretilemez. Bu nedenle tip 1 diyabeti olan kişilerde insülin hormonu yoktur.

Tip 1 Diyabet Tanısı Nasıl Konur?

Kan açlık glukozunun iki kere olmak üzere 126 mg/dl ve üzerinde tespit edilmesi durumunda tanı konulabilir. Rastgele kan şekerinin iki defa 200 mg/dl üzerinde bulunması ile de tanı koymak mümkündür.

Tip 1 Diyabet Tedavisi Nasıl Yapılır?

Tip 1 diyabet tedavisi için insülin enjeksiyonu olmazsa olmazdır. Bu bir seçenek değil, başarılı bir tedavi için zorunluluktur. İnsülin enjeksiyonunun yanı sıra tedavide sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz önemli yer tutar. Kişinin durumla ilgili eğitim alması da mühimdir. Kişinin ideal kan şekeri düzeyini sağlaması için gün boyu kendine dikkat etmesi gerekmektedir. Sağlıklı bir yaşam için bütün bunların ömür boyu özenle devam ettirilmesi şarttır.

Tip 2 Diyabet Nedir?

İnsan vücut hücrelerinde insüline karşı bir direncin oluşması durumunda, kan şekeri yükselir ve organlara hasar verir. Bu durum Tip 2 diyabet olarak adlandırılmaktadır. Tip 2 diyabet ömür boyu tedavi gerektiren bir rahatsızlıktır. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde insülin üreten hücrelerde hasar meydana gelir. Bu durum da yetersiz insülin salınımına neden olur.

İnsülin, kandaki glikoz düzeyinin olması gereken şekilde çalışması için gereklidir. Vücuda alınan karbonhidratların sindirilmesi ile glikoz meydana gelmektedir. İnsülin, bu glikozun kandan vücut hücrelerine iletilmesine yardım eder. Tip 2 diyabet, mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Tedavi edilmediği takdirde bu durum kalp sorunlarına, böbrek hastalıklarına ve hatta felç gibi durumlara neden olabilmektedir.

Tip 2 Diyabet Belirtileri Nelerdir?

Tip 2 diyabetin belirtileri genellikle aşağıdaki gibidir:

Ani ve aşırı acıkma Gece vakti acıkma Sık sık su içme Sıkça idrara çıkma Geceleri idrara çıkma isteği Ciltte kahverengi koyu lekeler (özellikle koltuk altı ve kasık bölgesinde) Bulanık görmeye başlamak Geçmeyen yorgunluk hissi Geçmeyen enfeksiyonlar Uykusuzluk Erkeklerde ereksiyon sorunları Geçmeyen mantar problemleri Uzuvlarda uyuşma hissi Ortopedik rahatsızlıklar İstemsiz ve sebebi belirsiz kilo kaybı İleri yaşlarda hafıza kaybı Hızlı ilerleyen ve erken başlayan demans Tip 2 Diyabet Nedenleri Nelerdir?

Tip 2 diyabeti tetikleyen nedenler arasında genetik yatkınlıklar, obezite ve fiziksel hareketsizlik başta gelmektedir. Yaşam tarzı da insülin direncini tetiklemektedir.

Tip 2 Diyabet Tanısı Nasıl Konur?

Rastgele ölçülen kan şekerinin 200 mg/dl üzerinde çıkmasıyla Tip 2 diyabet tanısı koyulabilir. Açık kan şekerinin 126 mg/dl üzerinde çıkması ile de tanı konulması mümkündür. Oral glukoz tolerans testleri de diğer bir tanı yöntemidir.

Tip 2 Diyabet Tedavisi Nasıl Yapılır?

Tip 2 diyabet tedavisi için yaşam tarzında değişikliklere gidilmelidir. Kişinin bir diyete sahip olması şarttır. Yağı az, kalorisi düşük, bol lifli gıdalar ve meyve-sebzeler mutlaka tüketilmelidir. Rafine karbonhidratlar ve tatlılar tüketilmemelidir. Sigara ve alkol gibi alışkanlıkları bırakmak birçok sağlık sorununa iyi geldiği gibi Tip 2 diyabete de iyi gelecektir.

Fiziksel aktivite, kişinin hayat tarzı haline gelmeli ve ömür boyu devam ettirilmelidir. Kilo kontrolü mutlaka sağlanmalıdır. Bunların dışında uygun dozlarda ilaç ve insülin kullanımı da gerekmektedir. Kan ve idrar tahlilleri ise düzenli aralıklarla tekrarlanmalıdır. Tip 2 diyabet hastaları ani şeker düşmelerine karşı yanlarında mutlaka şekerli yiyecekler taşımalıdır.

Tip 1 ve Tip 2 Diyabet Arasındaki Farklar Nelerdir?

Diyabet, pankreasın vücut için gerekli olan insülini gerekli miktarda üretememesi durumunda ortaya çıkan bir tür hastalıktır. Diyabetin 2 türdür. Bunlar Tip 1 ve Tip 2 olarak adlandırılmaktadır. Her iki tip de diyabet başlığı altında yer alsa da Tip 1 ve Tip 2 diyabet arasında önemli farklar vardır. İki hastalığın gerektirdiği tedavi de farklıdır.

Tip 1 diyabet, sıklıkla 30 yaş altı kişilerde görülür. Bu durum tamamen insülin eksikliği ile oluşmaktadır. Tip 1 diyabet ayrıca Tip 2 diyabete göre nadir olarak görülen bir durumdur. Tip 2 diyabete ise toplumun büyük bir bölümünde rastlanılmaktadır. Tip 2 diyabet, Tip 1 diyabetin aksine sıklıkla 30 yaşından büyük kişilerde görülür ve genetik temelli ortaya çıkan bir durumdur. Tip 1’in yaşam tarzı ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Bilakis, otoimmun bir hastalık olduğunu söylemek mümkündür. Başka bir deyişle, bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırması ile ortaya çıkan bir hastalıktır.

Tip 1 diyabetin de kalıtsal olma eğilimi söz konusudur. Genel olarak viral enfeksiyon tarzı bir sebep, vücudumuzun pankreasa ait beta hücrelerini düşman olarak tanımasına yol açar. Bu saldırıdan dolayı pankreas bir müddet sonra insülin üretemez duruma gelir. Diğer bir çeşit olan tip 2 diyabette ise bu durum çoğunlukla yaşam tarzından kaynaklanır. Fakat bu noktada aile faktörü de önemlidir. Örneğin, aile üyelerinden birinde tip 2 diyabeti olan varsa sizin de yakalanma olasılığınız artabilir. Özellikle de fazla kilolu ve elma tipi obeziteden muzdarip bireylerde bu olasılığın daha da yükselmesi mümkündür.

Tip 1 diyabetin yaşam tarzı ile büyük bir ilgisi bulunmamaktadır. Bu durum bağışıklık sisteminin kendi kendine saldırması ile oluşur. Yine de Tip 1 diyabette de kalıtımsal etkiler görülebilir. Tip 1 diyabeti genellikle viral bir enfeksiyon tetiklemektedir. Bu da vücudun pankreasta yer alan beta hücrelerini düşman olarak tanımasına neden olur. Bu saldırı sonucunda ise pankreas insülin üretemez duruma gelir. Bunun aksine Tip 2 diyabet sıklıkla yaşam tarzı ile alakalıdır. Ancak, genetik faktörlerin de bu durumda etkisi bulunmaktadır.

Tip 1 ve Tip 2 Diyabet Hakkında Sıkça Sorulan Sorular Tip 1 Diyabet Beslenmesinde Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar Nelerdir?

Diyabette, beslenme alışkanlıkları mutlaka düzenlenmelidir. Kişinin uyması gereken diyeti ömür boyu devam ettirilmelidir. Beslenmede kan şekeri normal sınırlar içinde tutulmalıdır. Amaç ideal vücut ağırlığını ve sağlığını korumak olmalıdır. Vücuda alınan gıdalar insülin tedavi şemasına uygun olmalıdır. Beslenmede çeşitlilik sağlanmalıdır. Basit şekerler mutlaka diyetisyen kontrolünde tüketilmelidir. Lifli gıdalar tüketmeye dikkat edilmelidir.

Diyabet İçin Egzersizler Nasıl Yapılmalıdır?

Diyabet tedavisi için gereken egzersiz planı kişiye göre oluşturulmalıdır. Kişi daha önce hiç egzersiz yapmamış ise egzersiz süresi ilk başta kısa tutulmalıdır. Bu durumda günde 5-10 dakikalık egzersizler yapmak idealdir. Bu süre giderek artırılmalıdır. Egzersizlerin her gün düzenli olarak yapılmasına mutlaka dikkat edilmelidir.

Egzersiz sırasında kişiyi terletecek sentetik kıyafetler giymekten kaçınılmalıdır. Egzersiz yapılan süreç boyunca aktif olarak çalışacak kaslardan insülin enjeksiyonu yapılmamalıdır. Aç karnına egzersiz tercih edilmemelidir. Ayrıca egzersiz esnasında kan şekeri düşmelerine de dikkat edilmelidir. Bu süreç boyunca kan şekeri ölçülmelidir. Kan şekeri düşmesine karşın kişi yanında mutlaka basit şeker içeren besinler bulundurmalıdır. Kişi, egzersiz planını ömür boyu devam ettirmelidir.

İnsülin Tedavisi Nasıl Yapılır?

İnsülin, bir hormon olduğundan midede sindirilir. Bu nedenle hap yoluyla vücuda alınamaz. İnsülini vücuda almanın tek yolu enjeksiyonlardır. Kişinin günlük insülin ihtiyacı onun boyuna, ağırlığına, yaşına, günlük gıda tüketimine ve hayat tarzına göre değişmektedir. Kişinin başka bir hastalığa sahip olup olmaması da insülin miktarında değişikliklere neden olabilir. İnsülin, +4 derece ila +8 derece arasında saklanmalıdır. Yeni teknolojilerle birlikte insülini kalem enjektörler yardımı ile de vücuda almak mümkün hale gelmiştir.

Kan Şekeri Düştüğünde Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Kan şekerinde ani yükselişler ve düşüşler acil müdahale gerektiren durumlardır. Bu nedenle diyabet hastalığı olan kişiler mutlaka yanlarında bu durumu haber veren bir diyabet kimliği taşımalıdır. Bu kişilerin bir öğünü geciktirmesi tehlikeli bir durumdur. Bu ani kan şekeri düşmesine neden olabilir. Bu durumda kişide terleme, titreme, renk solukluğu ve huzursuzluk görülür.

İlerleyen durumlarda şuur kaybı meydana gelebilir. Hafif seyreden durumlarda kişiye 5-6 tane kesme şekeri bir bardak ılık suda eritip vermek gereklidir. Bu durumda şekerli meyve sularından da yardım alınabilir. Kişinin durumunda iyileşme görülmezse kişiye 2 çay kaşığı şeker verilebilir. Kişide şuur kaybı görülüyorsa ağızdan şeker ya da şekerli su vermek doğru değildir. Bu durumda kas içine glukagon enjeksiyonu yapılması gerekir.

Kan Şekeri Yükseldiğinde Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Yüksek kan şekeri bazı belirtilerle kendini belli eder. Bu belirtilerin başında sık idrar çıkma, ağız kuruluğu, sık sık su içme, ciltte kurumalar, geç iyileşen yaralar, halsizlik, geçmeyen yorgunluk hissi, ve açıklanamayan kilo kaybı gelir. Bu belirtilerin görüldüğü kişide kan şekeri yüksek demektir. Böyle bir durumda kullanılan insülinin son kullanma tarihi kontrol edilmelidir. Kişi doktoruna insülin dozunun ve uygulama tekniğinin doğru olup olmadığını sormalıdır. Kişi bol bol su içmeli ve önerilen miktarda insülin almalıdır. Doktorun önerdiği beslenme planına harfiyen uyulmalıdır. Buna rağmen kişide yüksek kan şekeri görülüyorsa hiç zaman kaybetmeden bir doktor danışılmalıdır.

Bizimle İletişime Geçin İlgili İçerikler

Hamilelikte Bel Boyun Ağrısı

Penisilin Alerjisi Nedir? Neden Olur?

Kalça Protezi Nedir?

Minimal İnvaziv (Küçük Kesi) İle Kalp Ameliyatı

Hidrosefali Nedir? Tedavi Edilebilir Mi?

Mikrosefali Nedir?

Geçmeyen Öksürük Nedir? Nedenleri Nelerdir?

Bel ve Boyun Fıtığı için Ozon Tedavisi

Çocuklarda Öksürüğe Ne İyi Gelir?

Aort Anevrizması Nedir?

Çocuklarda İshal ve Tedavisi

Kelebek Hastalığı (Lupus) Nedir?

Beyin Anevrizması Nedir? Beyin Anevrizması Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Pirola Varyantı Nedir?

Beyin Anjiyosu (BeyinAnjiyografi) Nedir? Beyin Anjiyosu Nasıl Yapılır?

Sıcak Havalar Astımı Nasıl Etkiler?

Hipertermi (Sıcak Çarpması) Nedir?

Erken Doğum (Prematüre) Nedir?

El Titremesi Nedir?

El Bileğinden Anjiyo (Radial Anjiyo) Nedir?

Kalp Romatizması (Kardiyak Romatizma) Nedir?

Menopoz Döneminde Kalp Krizi Riski

Nasır Nedir? Nasır Tedavisi Nasıl Olur?

Histerektomi nedir? Neden yapılır ?

Nadir Hastalık Nedir ?

Uyuz Hastalığı Nedir? Uyuz Belirtileri ve Tedavisi

Mide Yanması Neden Olur, Nasıl Geçer?

Mide Bulantısı Neden Olur, Nasıl Geçer?

Maymun Çiçeği Virüsü Nedir?

Gastrointestinal Enfeksiyon ( Gastroenterit ) Nedir ?

Yağsız Vücut Kitlesi (FFMI) Hesaplama

İdeal Kilo Hesaplama

Vücut Yağ Oranı Hesaplama

Bazal Metabolizma Hızı Hesaplama

Vücut Kitle İndeksi Hesaplama - Boy Kilo Endeksi

Peter Pan Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Hipokondriyazis (Hastalık Hastalığı) Nedir?

Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?

Kemik İliği Kanseri Nedir? Belirti ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kalça Ağrısı Neden Olur? Kalça Ağrısı Nasıl Geçer?

Bebeklerde Burun Tıkanıklığına Ne İyi Gelir?

Bamya Tohumu Faydaları Nelerdir? Hangi Hastalıklara İyi Gelir?

Mutluluk Çubuğu (Penis Protezi) Nedir?

Palyatif Bakım Nedir, Nasıl Alınır, Şartları Nelerdir?

Annelik Estetiği (Mommy Makeover) Nedir?

Kolera Nedir? Nasıl Bulaşır?

Serotonin (Mutluluk Hormonu) Nedir? Ne İşe Yarar?

Kalp Sağlığı ve Beslenme

Kahvenin Faydaları ve Zararları Nelerdir?

Göz Yorgunluğu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Kabak Çekirdeğinin Faydaları Nelerdir?

İdrar Kaçırma (Üriner İnkontinans) Nedir?

Huzursuz (İrritabl) Bağırsak Sendromu Nedir?

Potasyum Nedir? Potasyum Yüksekliği ve Düşüklüğü

Bağışıklık Güçlendirici Besinler ve Takviyeler

Gebelik ve Doğum Öncesi Bakım

Doğum Öncesi ve Sonrası Beslenme

Çölyak Hastalığı Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Uçuk Nedir? Neden Çıkar ve Nasıl Geçer?

Böbrek Yetmezliği Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Menopoz Nedir? Menopoz Belirtileri Nelerdir?

Burun Estetiği (Rinoplasti) Nedir?

Pankreas Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Sinüzit Nedir? Sinüzit Belirtileri Nelerdir?

Hamilelik (Gebelik) Belirtileri Nelerdir?

Kalp Yetmezliği Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Akılcı İlaç Nedir ?

B12 Vitamini Nedir? B12 Vitamini Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Keten Tohumunun Faydaları Nelerdir?

Ailevi Akdeniz Ateşi Hastalığı (FMF) Nedir?

Papatya Çayının Faydaları Nelerdir?

Kantaron Yağı Faydaları Nelerdir? Nasıl Kullanılır?

Kekik Çayı Nasıl Yapılır, Faydaları Nelerdir?

Histeroskopi Ameliyatı

Bypass Nedir? Bypass Ameliyatı

Varis Nedir?

Laparoskopi Nedir? Laparoskopi Neden Yapılır?

Andropoz Nedir? Andropoz Belirtileri Nelerdir?

Balgam Nedir? Balgam Nasıl Atılır?

Aft Nedir ve Nasıl Geçer?

AIDS (HIV) Nedir? HIV Belirtileri ve Tedavisi

Vajinal Akıntı Neden Olur? Vajinal Akıntı Nasıl Geçer?

Mide Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Güneş Yanığına Ne İyi Gelir? Güneş Yanıkları Nasıl Geçer?

Down Sendromu Belirtileri, Tanı ve Tedavi Yöntemleri

Astigmat Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Diş Ağrısına Ne İyi Gelir? Diş Ağrısı Nasıl Geçer?

Zatürre (Pnömoni) Nedir? Zatürre Belirtileri Nelerdir?

Vajinismus Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Tüberküloz (Verem Hastalığı) Nedir?

Skolyoz (Omurga Eğriliği) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Konjoktivit Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) Nedir?

MS Hastalığı (Multipl Skleroz) Nedir?

Cilt (Deri) Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Öksürüğe Ne İyi Gelir? Öksürük Nasıl Geçer?

Boğaz Ağrısı Neden Olur? Boğaz Ağrısı Nasıl Geçer?

Mide Ağrısına Ne İyi Gelir? Mide Ağrısı Nasıl Geçer?

Guatr Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Lösemi Nedir? Lösemi Belirtileri ve Tedavisi

Spina Bifida Nedir? Bebeklerde Spina Bifida

Lenf Kanseri (Lenfoma) Nedir?

Gut Hastalığı Nedir? Gut Hastalığına Ne İyi Gelir?

Demir Eksikliği Belirtileri Nelerdir? Demir Eksikliğine Ne İyi Gelir?

Sınav Kaygısı Nedir? Sınav Kaygısı ile Başa Çıkmanın Yolları

Yeşil Çayın Faydaları Nelerdir? Yeşil Çay Ödem Atar Mı?

Afazi Nedir? Afazi Tipleri ve Tedavisi

Bebeğin Gazı Nasıl Çıkarılır?

Çocuklarda İdrar Kaçırma ve İşeme Problemleri

Bebeklerde Kusma Neden Olur? Bebek Kusmasına Ne İyi Gelir?

Çocuklarda Alerjik Hastalıklar

Kalp Hastaları Oruç Tutabilir Mi?

Ramazan Ayında Beslenme

HPV Nedir? Belirtileri Nelerdir? HPV Aşısı Nedir?

Diz Kireçlenmesi ve Dizde Kireçlenme Belirtileri

Akciğer Kanseri Nedir? Akciğer Kanseri Belirtileri

Ağrılı Cinsel İlişki (Disparoni) Nedir? Nedenleri ve Tedavisi

Hepatit B Nedir? Belirtileri Nelerdir? Hepatit B Nasıl Bulaşır?

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Nelerdir? Belirtileri ve Tedavileri

Gebelik Hesaplama

Karaciğer Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Hepatit C Nedir? Nasıl Bulaşır? Belirtileri Nelerdir?

Endoskopik Boyun Fıtığı Ameliyatı Nedir?

Cevizin Faydaları Nelerdir? Hindistan Cevizi Yağı Faydaları

Kefir Nedir? Kefirin Faydaları Nelerdir?

Bağırsak İltihabı (Kolit) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Baker Kist (Diz Arkası Ağrısı) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Ağız Kuruluğu (Kserostomi) Nedir? Ağız Kuruluğu Neden Olur?

Omega 3 Nedir? Omega 3’ün Faydaları Nelerdir?

Yüz Estetiğinde Altın Oran Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Beyin Damar Tıkanıklığı Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Muzun Faydaları Nelerdir? Muz Kabuğu Faydaları Nelerdir?

Klostrofobi (Kapalı Alan Korkusu) Nedir? Klostrofobi Belirtileri

Romatoid Artrit (İltihaplı Romatizma) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Yumurtalık (Over) Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Menenjit Nedir? Belirtileri Nelerdir? Menenjit Aşısı

Siroz Nedir, Siroz Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Çocuklarda Dijital Bağımlılık Nasıl Oluşur ?

Sepsis (Kan Zehirlenmesi) Nedir? Sepsis Belirtileri ve Tedavisi

Sağlık Raporu Nedir ? Sağlık Raporu Neden Alınır ?

SMA Hastalığı Nedir? Neden Olur? Belirtileri ve Tedavisi

Meyve Suyu Çocuklar İçin Zararlı Mıdır?

Hamilelik Reflüsü Nedir? Hamilelik Reflüsü Belirtileri Nelerdir?

Çocuklarda Ateş Neden Olur? Evde Ateş Nasıl Düşürülür?

Kronik Yorgunluk Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyon Nedir? Yüksek Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

Anemi (Kansızlık) Nedir? Kansızlık Belirtileri Nelerdir?

Kulak Çınlaması (Tinnitus) Neden Olur? Nasıl Geçer?

Gebelikte Şeker Yüklemesi Nedir? Ne Zaman ve Nasıl Yapılır?

Gebelikte Ayrıntılı Ultrason Şart Mı? Kaçıncı Haftada Yapılır?

Burun Akıntısı Nasıl Geçer? Burun Akıntısı Covid Belirtisi Mi?

Omicron Varyantı Nedir? Omicron Belirtileri Nelerdir?

İnfluenza (Grip) Nedir? İnfluenza Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Gastrit Nedir? Gastrit Belirtileri Nelerdir?

Kolon ve Rektum Kanseri Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Panik Atak Nedir? Panik Atak Belirtileri Nelerdir?

Larenjit (Gırtlak İltihabı) Nedir? Larenjit Belirtileri ve Tedavisi

Gül Hastalığı (Rozasea) Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Kurdeşen (Ürtiker) Nedir? Neden Olur? Kurdeşene Ne İyi Gelir?

Perinatoloji ve Yüksek Riskli Gebelikler

Soğuk Algınlığı Belirtileri Nelerdir? Soğuk Algınlığına Ne İyi Gelir?

Behçet Hastalığı Nedir? Behçet Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Gebelikte Tarama Testleri Nelerdir? Ne Zaman Yapılır?

Geniz Akıntısı Nedir? Neden Olur? Nasıl Geçer?

Lazer Epilasyon Nedir? Nasıl Yapılır? Hangi Bölgelere Yapılır?

Hıçkırık Neden Olur? Hıçkırık Nasıl Geçer?

Çocuklarda İşitme Kaybı Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Halluks Valgus Nedir? Halluks Valgus Ameliyatı

Halluks Rigidus (Sert Ayak Başparmağı) Nedir?

Entübe Nedir? Entübasyon Nasıl Yapılır?

Propolis Nedir? Nasıl Kullanılır? Propolis Faydaları Nelerdir?

Myastenia Gravis Nedir? Myastenia Gravis Belirtileri ve Tedavisi

Nöropatik Ağrı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nöropatik Ağrı Tedavisi

Chia Tohumu Nedir? Chia Tohumu Faydaları Nelerdir?

Saç Dökülmesi Neden Olur? Saç Dökülmesi Nasıl Önlenir?

Ataksi Nedir? Ataksi Belirtileri, Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Nefes Darlığı Neden Olur? Nefes Darlığına Ne İyi Gelir?

Kalp Pili Nedir? Kalp Pili Nasıl Takılır?

Endometriozis (Çikolata Kisti) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Gıdı Estetiği Nedir? Nasıl Yapılır? Ameliyatsız Gıdı Estetiği

Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri Nedir? Belirtileri, Tedavi Yöntemleri

PCR Testi Nedir? Nasıl Yapılır? PCR Sonucu Ne Zaman Çıkar?

Bruksizm (Diş Sıkma) Nedir? Bruksizm Belirtileri ve Tedavisi

Beyin Ölümü Nedir? Beyin Ölümü Hangi Durumlarda Görülür?

Organ Bağışı Nedir? Organ Bağışı Nasıl Yapılır?

Bel Soğukluğu (Gonore) Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Ödem Nedir? Neden Olur? Ödem Nasıl Atılır?

Velashape Nedir? Velashape ile Bölgesel Zayıflama

Narsistik Kişilik Bozukluğu Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Parkinson Nedir? Neden Olur? Parkinson Belirtileri ve Tedavisi

Delta Virüsü Belirtileri Nelerdir? Delta Plus Varyantı Nedir?

Yeme Bozukluğu Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Folik Asit Nedir? Folik Asit Ne İşe Yarar? Folik Asit Eksikliği

Egzama Nedir? Egzama Neden Olur? Egzama Tedavisi

Doğum Lekesi Nedir? Neden Olur? Doğum Lekesi Nasıl Geçer?

İshal Neden Olur? İshale Ne İyi Gelir? İshal Nasıl Geçer?

Kıl Dönmesi Nedir? Belirtileri Nelerdir? Kıl Dönmesi Ameliyatı

İnme (Felç) Nedir? İnme Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Genital Siğil Nedir? Belirtileri Nelerdir? Genital Siğil Tedavisi

Perianal Fistül ve Anal Apse Nedir? Belirtileri, Tedavi Yöntemleri

İşitme Kaybı Nedir? İşitme Kaybı Dereceleri ve Tedavisi

Kabakulak Nedir? Kabakulak Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Ferritin Nedir? Ferritin Düşüklüğü ve Ferritin Yüksekliği

Ayak Mantarı Nedir? Nasıl Geçer? Ayak Mantarına Ne İyi Gelir?

Polikistik Over Nedir? Polikistik Over Belirtileri ve Tedavisi

Mide Kanaması Nedir? Mide Kanaması Belirtileri Nelerdir?

İdrar Yolu Enfeksiyonu Nedir? İdrar Yolu Enfeksiyonu Belirtileri

Lipödem Nedir? Belirtileri Nelerdir? Lipödem Tedavisi

Kol Germe Estetiği (Brakioplasti) Nedir? Kol Germe Ameliyatı

Meme Estetiği (Meme Büyütme, Meme Küçültme ve Dikleştirme)

Doğum Kontrol Hapı Nedir? Ne İşe Yarar? Nasıl Kullanılır?

Adet Gecikmesi Nedir? Adet Gecikmesi Neden Olur?

Sünnet Nedir? Sünnet Neden ve Nasıl Yapılır?

Sezaryen Doğum Nedir? Normal Doğum ve Sezeryan Doğum

Böbrek Nedir? İşlevi Nedir? Böbrek Sağlığını Korumanın Yolları

Spiral Nedir? Spiral Ne Zaman ve Nasıl Takılır?

Covid-19 Kalp Hastalarını Nasıl Etkiler?

Anne Sütü ve Emzirmenin Faydaları

Mide Balonu Nedir? Mide Balonu ile Ne Kadar Zayıflanır?

Sinir Sıkışması Nedir? Sinir Sıkışması Belirtileri Nelerdir?

Sedef Hastalığı Nedir? Sedef Hastalığı Belirtileri ve Tedavisi

Pap Smear Testi Nedir? Nasıl Yapılır?

Miyom Nedir? Miyom Belirtileri Nelerdir? Miyom Ameliyatı

Aşırı Terleme (Hiperhidroz) Nedir? Aşırı Terleme Neden Olur?

Tükenmişlik Sendromu Nedir? Evreleri, Belirtileri ve Tedavisi

Haşimato Hastalığı Nedir? Haşimato Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Göz Kapağı Estetiği Nedir? Göz Kapağı Estetiği Ameliyatı

Kepçe Kulak Nedir? Kepçe Kulak Ameliyatı

Zona Nedir? Zona Belirtileri Nelerdir? Zona Neden Olur?

Kabızlık Nedir? Kabızlığa Ne İyi Gelir? Kabızlık Nasıl Geçer?

Huzursuz Bacak Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Gıda Zehirlenmesi Nedir? Gıda Zehirlenmesi Belirtileri Nelerdir?

Endoskopi Nedir? Endoskopi Nasıl Yapılır? Endoskopi Sonrası

Akdeniz Anemisi Nedir? Akdeniz Anemisi Belirtileri ve Tedavisi

Kolonoskopi Nedir? Kolonoskopi Nasıl Yapılır?

Baş Ağrısı Neden Olur? Baş Ağrısı Nasıl Geçer?

Bipolar Bozukluk Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Hemoroid (Basur) Nedir? Lazerle Hemoroid Tedavisi

Migren Nedir? Migren Belirtileri Nelerdir? Migrene Ne İyi Gelir?

Kesi Yeri Fıtığı Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Göbek Fıtığı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Göbek Fıtığı Ameliyatı

Mide Fıtığı Nedir? Mide Fıtığı Belirtileri ve Tedavisi

Alerji Testleri Nelerdir? Alerji Testleri Ne İşe Yarar?

D Vitamini Eksikliği: Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Ses Teli Bozuklukları Nelerdir? Nodül ve Polipler

Kulak Hastalıkları Nelerdir? Nedenleri ve Belirtileri

Sırt Ağrısı Neden Olur? Sırt Ağrısı Nasıl Geçer?

Bel Kayması Nedir? Bel Kayması Belirtileri ve Tedavisi

Burun Tıkanıklığı Neden Olur? Burun Tıkanıklığına Ne İyi Gelir?

Omurilik Tümörü Belirtileri Nelerdir? Omurilik Tümörü Ameliyatı

Kemik Kanseri (Tümörü) Nedir? Kemik Kanseri Belirtileri

Faranjit Nedir? Faranjit Belirtileri ve Tedavisi

Koronavirüs (COVID-19) Belirtileri Nelerdir? Çocuklarda COVID-19

Kas ve İskelet Sistemi Hastalıkları

İnsülin Direnci Nedir? İnsülin Direnci Belirtileri ve Tedavisi

Alzheimer Nedir? Alzheimer Belirtileri ve Tedavisi

Kalp Hastaları Nasıl Beslenmelidir? Kalp Ameliyatı Sonrası Beslenme

Ablasyon Nedir? Ablasyon Tedavisi ve Sonrası

Meme Kanseri Nasıl Anlaşılır? Meme Kanseri Belirtileri ve Tedavisi

Karpal Tünel Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Endoskopik Hipofiz Cerrahisi Nedir? Endoskopik Hipofiz Ameliyatı

Omuz Artroskopisi Nedir? Omuz Artroskopisi Sonrası İyileşme

Morbid Obezite Nedir? Kimlere Morbid Obez Denir?

COVID-19 Dönemi ve Sonrasında Beslenmenin Önemi

Artroskopi Nedir? Diz Artroskopisi Nasıl Yapılır?

Mesane Kanseri (Tümörü) Nedir? Mesane Kanseri Belirtileri

Tırnak Batması (Batık Tırnak) Nedir? Nedenleri ve Tedavisi

Mide Botoksu Nedir? Nasıl Yapılır ve Kimlere Uygulanır?

Ayak ve Ayak Bileği Cerrahisi Nedir?

Donuk Omuz Nedir? Donuk Omuz Belirtileri ve Tedavisi

Hilterapi Nedir? Yüksek Yoğunluklu Lazer Tedavisi

ESWL Nedir? ESWL Taş Kırma Tedavisi

Aralıklı Oruç Nedir? Aralıklı Oruç Diyeti (IF Diyeti) Nasıl Yapılır?

Tendon Nedir? Tendon Yaralanmaları ve Tedavi Yöntemleri

Epilepsi Nedir? Epilepsi Belirtileri Nelerdir? Epilepsi Tedavisi

Sporcu Sağlığı ve Sporcu Yaralanmaları Nedir?

Ülser Nedir? Ülser Belirtileri Nelerdir? Ülser Tedavisi ve Ülser Diyeti

Fransız Askısı Nedir? Nasıl Uygulanır? İşlemin Avantajları Nelerdir?

Masseter Botoksu (Çene Botoksu) Nedir? Neden ve Nasıl Yapılır?

Varikosel Nedir? Varikosel Belirtileri Nelerdir? Varikosel Ameliyatı

Göz Altı Işık Dolgusu Nedir? Göz Altı Işık Dolgusu Öncesi Sonrası

Jawline (Çene) Dolgu Nedir? Nasıl Yapılır? Faydaları Nelerdir?

Kalça Estetiği Nedir? Neden, Nasıl ve Kimlere Uygulanır?

Gençlik Aşısı Nedir? Neden ve Nasıl Uygulanır? Faydası Nedir?

Dudak Dolgusu Nedir? Neden Uygulanır? Dudak Dolgusu Sonrası

Ozon Tedavisi Nedir? Ozon Tedavisi Faydaları Nelerdir?

Lipomatik Nedir? Lipomatik ile Liposuction (Yağ Aldırma)

Trigliserid Nedir? Trigliserid Yüksekliği Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Jinekomasti Nedir? Jinekomasti Belirtileri Nelerdir?

Karın Germe Ameliyatı Nedir? Neden ve Nasıl Yapılır?

Hollywood Yanağı (Bişektomi) Nedir? Neden ve Nasıl Yapılır?

Tenisçi Dirseği Nedir? Belirtileri, Egzersizleri ve Tedavisi

Topuk Dİkeni Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

ESWT (Şok Dalga Tedavisi) Nedir? Nasıl, Kimler İçin Yapılır?

Kinezyo Bant Nedir? Ne İşe Yarar?

Kardiyak Rehabilitasyon Nedir? Nasıl Uygulanır? Yararı Nedir?

Pediatrik Rehabilitasyon Nedir? Pediatrik Tedavi ve Uygulamaları

Ortopedik Rehabilitasyon Nedir? Neden ve Nasıl Uygulanır?

Nörolojik Rehabilitasyon ve Uygulamaları

Demans Nedir? Demans Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Manuel Tedavi Nedir? Nasıl, Kimler İçin Yapılır?

PRP Saç Nedir? Nasıl Uygulanır? Faydaları Nelerdir?

Tetik Parmak Hastalığı Nedir? Nedeni, Belirtileri, Tedavisi

Rotator Cuff Kasları Nedir? Rotator Kuf Sendromu Nedir?

Kalp Hastalıkları ve Korunma Yolları Nelerdir?

Check Up Nedir? Ne Zaman, Nasıl Yapılır?

Anjiyo Nedir? Nasıl, Hangi Durumlarda Yapılmalıdır?

Kuru İğne Tedavisi Nedir? Nasıl Uygulanır? Kimler için Uygundur?

Lenfödem Nedir? Tedavisi, Belirtileri Nelerdir?

Safra Kesesi Nedir? Safra Kesesi Taşı Belirtileri Nelerdir?

Kolesterol Nedir? Kolesterol Belirtileri, Kolesterol Tedavisi

COVID-19 Antijen Testi Nedir? Neden Yapılır?

Bademcik Nedir? Ne İşe Yarar? Bademcik Ameliyatı

Badem Göz Ameliyatı Nedir? Nasıl Yapılır?

Antikor Testi Nedir? Kimlere Yapılır? Antikor Testi ve COVID-19

Alerjik Rinit Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemi

Uyku Apnesi Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve Tanı Yöntemleri

Kadınlarda İdrar Kaçırma Nedir?

Reflü Nedir? Belirtileri ve Tanı Yöntemleri Nelerdir?

Kısırlık (İnfertilite) Nedir? Belirtileri, Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Tiroit Nedir? Tiroit Belirtileri, Tanısı, Tiroit Hastalıkları ve Tedavisi

Diz Protezi Nedir? Diz Protezi Çeşitleri ve Ameliyatı

Depresyon Nedir? Çeşitleri, Belirtileri, Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Gestasyonel Diyabet (Gebelik Diyabeti) Nedir, Nasıl Tedavi Edilir? İzmir Özel Can Hastanesi | İzmir in Tercih Ettiği Hastane

Gestasyonel Diyabet (Gebelik Diyabeti) Nedir, Nasıl Tedavi Edilir? İzmir Özel Can Hastanesi | İzmir in Tercih Ettiği Hastane

Gestasyonel Diyabet (Gebelik Diyabeti) Nedir, Nasıl Tedavi Edilir?

Gebelik öncesi kan şekeri normal düzeylerde olan kadınların bir kısmında ilerleyen gebelik haftalarında anne ve bebeğin sağlığını olumsuz etkileyen kan şeker yüksekliği yani gebelik diyabeti oluşabilir. Sıklıkla kan şekeri doğumdan sonra normale dönmekle birlikte bu anne adayları sonraki yıllarda tip 2 diyabete yatkın olurlar. Güzel olan şu ki gebelik diyabeti sorunu yaşayan hastalar ssağlıklı beslenme, egzersiz gerekirse tıbbi tedaviyle kan şekerini kontrol altında tutarak sağlıklı bir gebelik ve doğum süreci yaşayabilirler.

Gebelik Diyabeti Belirtileri

Sıklıkla gebeliğin son 3 ayında gelişir. Doğru bir diyet ve medikal yaklaşımla kan şekeri kontrol altında tutulabilir. Ancak kan şeker düzeyi kendiliğinden doğum sonrasında normale dönmüş olsa dahi bu anne adaylarının belirli aralıklarla kontrollerine devam etmelerinde yarar vardır.

Gebelik Diyabeti Nedenleri

Çok iyi bilinmemekle birlikte bazı gebelerde plasantel hormonların insülin karşıtı etkileriyle gebelik diyabetine zemin hazırladıkları öngörülmektedir.

Gebelik Diyabeti Risk Faktörleri

25 yaş üzerinde gebeler Ailesel veya kişisel yatkınlık, aile bireylerinde Tip2 diyabet bulunması, anne adayının önceki gebeliklerinde 4.000 gramın üzerinde iri doğum yapmaları ya da ölü doğum yaşamaları Aşırı kilo: Vücut kitle endeksinin 30’un üzerinde olması

Gebelik Diyabeti Komplikasyonları

Gebelik diyabet sorunu yaşayan çoğu hasta sağlıklı bebekler dünyaya getirebilmekle birlikte kan şekerinin düzenli kontrol edilemediği hastalarda anne ve bebek sağlığı açısından sorunlar yaşanabilir.

Bebeği etkileyen komplikasyonlar

İri bebek: Doğum travmaları ve sezaryenle doğumda riskler yüksektir. Erken doğum vb. yeni doğan bebekte solunum sıkıntısı, Yenidoğan bebekte kan şeker düşüklüğü, Şiddetli hipoglisemi atakları bebekte konvisyonlu kasılmalara neden olabilir. İlerleyen yaşlarda Tip 2 diyabet yatkınlığı Ölü doğum ya da doğumdan sonra kısa sürede ölüm,

Anneyi etkileyen komplikasyonlar

Hipertansiyon ve gebelik toksemisi: Annenin ve bebeğin yaşamını tehdit eden önemli bir risk faktörüdür. Annede Tip2 diyabete yatkınlık

Gebelik Diyabetinden Nasıl Korunabiliriz?

Sağlıklı beslenme: Gebelik öncesinden başlayarak yağ ve kaloriden düşük liften zengin besleniniz. Özellikle sebze, meyve ve tam tahıl ürünleri tercih ediniz. Porsiyonlarınızı azaltınız. Düzenli egzersiz yapınız: Yürüyüş, bisiklet, yüzme gibi… Gebelikten önce ideal kilonuza kavuşunuz.

Gebelik Diyabetinde Tanı Yöntemleri

Gebelik diyabetinin tanısı konusunda tıp dünyasında kabul edilmiş, tek bir standart yaklaşım söz konusu değildir. Eğer gebelik öncesi, vücut kitle endeksiniz 30 veya üzerinde ya da anne, baba, kardeş, çocuklarınızdan herhangi birinde diyabet söz konusu ise ilk gebelik muayenenizde doktorunuz diyabetle ilgili gerekli testleri yaptıracaktır. Eğer böyle belirgin bir risk faktörünüz söz konusu değilse gebeliğin 24-28. Haftaları arasında şeker yükleme testleri ile gestasyonel diyabet tanısı araştırılır. Bu nedenle başlangıçta şeker içerikli şurup içirilip bir saat sonraki kan şeker değerleriniz test edilir. Bu değerler 130-140 mg/dl üzerinde ise 3 saatlik şeker yükleme testi uygulanır.

Gebelik diyabet tanısı konulduğunda özellikle gebeliğinizin son 3 ayında yakın takip gereklidir. Evde ve zaman zaman sağlık kuruluşunda kan şeker değerleriniz ve bebeğin genel sağlık değerlendirmeleri yapılarak diyet ve tedaviniz düzenlenir.

Doğumdan sonraki dönemde doğumdan hemen sonra ve 6-12 hafta aralıklarla kan şekeriniz ölçülerek diyabet riskinizin olup olmadığı değerlendirilir.

Gebelik Diyabetinde Tedavi Yaklaşımları

Düzenli Kan Şeker Takipleri: Evde kendinizin yapabileceği parmaktan kan şeker ölçümlerinin yanısıra zaman zaman gelişmiş laboratuvar ortamında kan şeker ölçümleri ve ölçüm sonuçlarına uygun diyet ve tedavi düzenlemeleri hem bebeğin sağlıklı gelişimi hem doğumun kolaylığı hem de annenin sonraki yıllarda Tip 2 diyabet riskinin yönetimi konusunda büyük önem taşımaktadır. Sağlıklı Diyet: Özellikle düşük yağ ve kalori içerikli meyve, sebze ve baklagil ağırlıklı liflerden zengin uygun porsiyonlarda diyetle kan şekerinizi kontrol altına almanız kolaylaşacağı gibi uygun kilo artışı gebeliğinizin sağlıklı devam etmesine ilişkin en önemli faktörlerdendir. Egzersiz: Düzenli orta yoğunlukta egzersiz programları kan şekerinizin etkin kontrolünde yarar sağlayacağı gibi sıkça şikayet edilen bel ağrısı, adale krampları, şişme, kabızlık, uykusuzluk gibi problemlerinizin giderilmesinde de yararlı olacaktır. İlaç Tedavisi: Diyet düzenlemeleri ve egzersiz gibi yaşam alışkanlıklarını değiştirmenin kan şekerini düzenlemekte yetersiz kaldığı durumlarda -ki gestasyonel diyabet hastalarının yaklaşık %15-20 si bu gruptadır- insülin tedavisine başlamak gerekebilir. Bebeğin Yakın İzlemi: Ultrasonografi ve NST cihazlarıyla bebeğin gelişimsel süreçlerini yakından izlemek,uygun doğum haftası ve yöntemini belirlemek yaşamsal önem arzeder.Doğum sonrasında da Gestasyonel Diyabetik anne bebeklerinde kan şekeri yakın takip gerektirmektedir.Bu bebeklere hipoglisemiye baplı konvulziyonların oluşabileceği unutulmamalıdır.
Eker Hastalığı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Tedavisi Nasıl Yapılır? Faydalı Bilgiler

Eker Hastalığı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Tedavisi Nasıl Yapılır? Faydalı Bilgiler

Şeker Hastalığı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Tedavisi Nasıl Yapılır?

Halk arasında ve tıp çevrelerinde “diyabet” olarak da bilinen “şeker hastalığı”, Yunanca “Diabetes Mellitus” ismi ile literatüre geçmiştir. Dilimizdeki karşılığı ise “şekerli idrar” anlamına gelmektedir. Uluslararası Diyabet Federasyonu isimli sivil sağlık örgütü tarafından yapılan araştırmalar neticesinde, dünyada yaşayan insanların yaklaşık %9’unun diyabetle yaşadığı saptanmıştır. Aynı kurumun bir başka araştırması neticesinde ise her 6 saniyede bir insanın, şeker hastalığını tetiklediği rahatsızlıklardan dolayı hayatını kaybettiği iddiası ortaya atılmıştır.

Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından bildirilen istatistiklerin gerçeğe yakınlık derecesini tam olarak ispatlamak mümkün olmasa da, şeker hastalığının farklı rahatsızlıklara davetiye çıkardığını ve tedavi edilmezse ölümcül olabileceğini biliyoruz.

Şeker Hastalığı (Diyabet) Nedir?

İnsan vücudundaki maddelerden biri de şekerdir. Daha doğrusu insanoğlu yaşamına devam etmek için tıpkı oksijen gibi şekere, yani glikoza da ihtiyaç duymaktadır. Yetişkin ve sağlıklı bir insanın kanında, desilitrede 70 – 100 miligram arası glikoz olmak zorundadır. Glikoz oranının bu standart değerlerin altına düşmesi veya üstüne çıkması durumunda ise şeker hastalığı yani diyabet meydana gelir.

Şeker hastalığı tek başına öldürücü bir etkiye sahip değildir. Hatta dünyanın saygın birçok üniversitesi tarafından yapılan araştırmalar, şeker hastalığına yakalananların, diyetlerine dikkat etmeleri ve ilaçlarını düzenli kullanmaları halinde ömrünün uzadığına işaret etmiştir. Yani diyebiliriz ki “diyabet öldürmez, tedavi olmamak öldürür.”

Şeker Hastalığı (Diyabet) Belirtileri Nelerdir?

Diyabet de tıpkı diğer tüm hastalıklar gibi, kişiden kişiye farklı belirtiler gösteren bir hastalıktır. Ancak bu hastalığın belli başlı dört belirtisine hemen hemen tüm vakalarda rastlanmaktadır. Bu belirtiler aşağıdaki gibidir:

Sürekli yemek yeme isteği, sık acıkma, bir türlü doymama Ağızda aşırı kuruluk, sürekli tatlı bir şey yemiş gibi hissetme, zaman zaman asetonumsu bir tat Soğuk havalarda dahi aşırı ve soğuk su tüketme isteği Sık idrara çıkma

Aslında yukarıda sıralanan son iki maddede bahsedilenler, ilk iki maddenin doğal sonucu olarak değerlendirilebilir. Yani sürekli yemek yeme isteği duyulduğu ve sürekli ağız kuruluğu yaşandığı için, çok su tüketilir ve sık idrara çıkılır.

Diyabet hastalığı bazı insanlarda yukarıdaki semptomlara ilaveten aşağıdaki belirtileri de gösterebilir. Bu belirtilerin biri, birkaçı ya da tamamı bir arada görülebilir:

Herhangi bir sebebe dayanmayan ve oldukça hızlı yaşanan kilo kaybı Genelde bulanıklık olarak ortaya çıkan görme bozuklukları Aşırı halsizlik ve aşırı yorgunluk Vücuttaki yaraların iyileşmesinin normalden fazla zaman alması Uyanıkken de oluşan ağız kokusu Ayaklarda karıncalanma ve uyuşma hissi Cilt kuruluğu ve alerjik sebeplere bağlı olmayan kaşıntı/döküntü Şeker Hastalığı (Diyabet) Nedenleri Nelerdir?

Şeker hastalığının bilimsel nedeni, vücudun yeterli insülin üretememesinden dolayı metabolizmanın kandaki şeker düzeyini düzenleyememesi ya da insülin hormonuna karşı vücudun direnç göstermesi/duyarsız kalması olarak açıklanabilir.

Aslına bakılırsa şeker hastalığının nedeni tam olarak saptanmış değildir. Bu konuda kuvvetli delillere dayalı varsayımlar, “neden” olarak kabul edilmektedir. Bu varsayımların tıp çevrelerince en çok kabul görenleri ise genetik faktörler ve çevresel nedenlerdir. Yani tıp dünyasına göre soyağacınızda diyabet ile mücadele eden biri var ise sizin de şeker hastalığına yakalanma ihtimaliniz yüksektir. Ayrıca gebelik esnasında oluşan bazı durumlar, yeme içme alışkanlıkları, obezite ve stres de şeker hastalığını tetikleyebilecek çevresel faktörlerdendir.

Şeker Hastalığı (Diyabet) Türleri Nelerdir?

Şeker hastalığı yedi farklı türde karşımıza çıkan bir rahatsızlıktır. Tüm türlerini bilgi verme amaçlı açıklayacak olmamıza rağmen, dünya üzerinde en çok görünen çeşitleri “insüline bağımlı diyabet” olarak da bilinen “Tip 1 Diyabet” ve “Tip 2 Diyabet” şeklindedir.

Tip 1 Diyabet (İnsüline Bağımlı Diyabet): İnsanlar yemek yedikten sonra, gıdalardan aldığı doğal glikoz ve rafine şeker sonucu, kan şekerinde yükselme meydana gelir. Kandaki şeker miktarı ise vücuttaki insülin homonu ile düzenlenir. İnsüline bağımlı diyabetik olan kişilerde ise pankreas hiç insülin üretemediğinden dolayı gerekli salgılamayı yapamaz. Bu nedenle vücuda dışarıdan insülin sağlamak gerekir. Yemeklerden 30 dakika önce vurulan insülin iğnesi sayesinde, kan şekerini düzenlemek amaçlanır.

Tip 1 Diyabet hastalarına genelde çocukluk döneminde şeker hastalığı tanısı konur. Genetik yollarla iletildiğine inanılan diyabet rahatsızlığıdır.

Tip 2 Diyabet: En sık görülen şeker hastalığı çeşidi “Tip 2 Diyabet” olarak bilinmektedir. Şeker hastalığının bu türünde vücut ya yeteri kadar insülin üretememektedir ya da vücudun insülin direnci oldukça fazladır.

Tip 2 Diyabet, genetik faktörlerden ziyade yaşam tarzı ve çevresel nedenlerle oluşmaktadır. Obezite sorunu olanlar, stres altında yaşayanlar ve 4 kg veya daha ağır bebek doğuran kadınlar risk grubundadır. Tip 2 Diyabet, şeker hastalığına dair tüm semptomların bir arada görülmesi muhtemel bir diyabetik rahatsızlıktır.

Pre-Diyabet (Gizli Şeker Hastalığı): Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yapılan araştırma sonucunda ortaya atılan teze göre, ülkemizdeki her üç yetişkinden birinde “Pre-Diyabet” rahatsızlığı bulunmaktadır.

Halk arasında “diyabet başlangıcı” olarak da bilinen bu rahatsızlık da, kan şekeri normal seviyenin üzerindedir fakat diyabet tanısı koymak için yeterli seviyede yüksek değildir.

Uzmanlar Pre-Diyabet için “Tip 2 Diyabet habercisi” uyarısı yapsa da, Pre-Diyabet vakalarının tamamının Tip 2 Diyabet’e döndüğüne dair bilimsel bir bulgu bulunmamaktadır.

Latent Autoimmune Diabetes in Adults (LADA): Adından da anlaşılacağı üzere, yaşlandıkça ortaya çıkan bir şeker hastalığı türüdür. Bağışıklık sisteminde yaşlanmaya başlı oluşan tahribatlar neticesinde, pankreas insülin üretemez hale gelir. Dolayısı ile LADA diyabet için “yaşlılıkta görülen Tip 1 Diyabet” tanımını yapmak yanlış olmayacaktır.

Nadir olmakla birlikte bazı kişilerde, 30 – 40 yaş aralığında da LADA diyabete rastlanmaktadır. Bu sebeple kimi uzmanlar bu rahatsızlık için “yavaş ilerleyen şeker hastalığı” nitelendirmesini yapmaktadır. Bu bilimsel varsayıma göre aslında, kişi Tip 1 Diyabet hastasıdır ama hastalığın yavaş seyretmesi nedeni ile geç farkına varılmaktadır.

Maturity Onset Diabetes (MODY): Tip 2 Diyabet rahatsızlığına 25 yaşından önce tanı konulması halinde, bu şeker hastalığına “MODY” adı verilir. MODY’de de vücut yeteri kadar insülin üretemez ya da insülin direnci oldukça fazladır.

Özellikle 10 – 16 yaş arasındaki hastalarda tedavi süreci oldukça zordur. Zira hastanın rafine şeker içeren gofret, çikolata, bisküvi gibi gıdalardan uzak durması gerekir.

Gestasyonel Diyabet: Halk arasında “gebelik diyabeti” olarak bilinen “Gestasyonel Diyabet”, hamilelik esnasında oluşan bir şeker hastalığıdır. Anne karnındaki bebek gelişimi için gerekli tüm gıdaları annesinin vücudundan temin eder. Bu sebeple gebe olan kadınların kan şekeri seviyesi genelde normalden düşüktür. Fakat bebeğin gelişimi ile ilgili olan hormonların herhangi bir sebeple düzensiz salgılanması neticesinde, annenin kanındaki glikoz seviyesi artar ve Gestasyonel Diyabet meydana gelir.

Bazı bilim insanları Gestasyonel Diyabet için “Tip 2 Diyabet habercisi” uyarısını yapar. Genelde de vakaların birçoğunda gebelik sonrası diyabet hali devam eder. Gebeliğin 24. ve 28. haftaları arasında yapılan şeker yükleme testi ile tanı konur.

Hipoglisemi: Buraya kadar anlattığımız tüm şeker hastalıklarında, kandaki şeker miktarı normal sınırların üstünde idi. Fakat “kan şekeri düşüklüğü” ya da “aşırı düşük şeker” olarak da bilinen Hipoglisemi’de durum tam tersidir.

Hipoglisemi rahatsızlığı olan kişilerin bir desilitre kanındaki şeker miktarı 70 miligramın altındadır. Hastaya Hipoglisemi tanısı konması için yaygın görüş ise glikoz miktarının desilitrede 50 miligramın altına düşmesidir.

Tıp çevreleri Hipoglisemi için genetik faktörlerin neden olduğunu benimsememektedir. Bu rahatsızlık daha çok çevresel etmenlerle ortaya çıkmaktadır.

Kan şekerindeki ani düşüşler neden ile sürekli tatlı yeme isteği, terleme ve titreme nöbetleri, baygınlık, dilde uyuşma görülebilir. Kan şekerinin sıfıra yakın olduğu vakalarda ise bilinç kaybı, koma hali ve ölüm gerçekleşebilir.

Şeker Hastalığı (Diyabet) Tanısı Nasıl Konulur?

Bir insana diyabet tanısı konabilmesinin tek yolu, açlık ve tokluk kan şekerini ölçümlemektir. Tıpta “OGTT” kısaltması ile tanımlanan “Oral Glukoz Tolerans Testi” uygulanan hastaların, kanındaki glikoz oranı ölçülür.

OGTT uygulanmadan önceki gece, yatmadan 1-2 saat evvel, hasta tüm yeme içme faaliyetlerini durdurmalı ve teste aç olarak girmelidir. Açken yapılan test neticesinde, açlık kan şekeri bir desilitre kanda 100 miligramdan fazla olarak ölçülürse, kişiye diyabet tanısı koyabilmek mümkündür.

Hasta açlık kan şekeri ölçümünün ardından yemek yer ve iki saat sonra tok olarak kan şekeri ölçümü yapılır. Eğer bu test sonrasındaki glikoz ölçüm değeri bir desilitre kanda 140-199 miligram seviyesinde ise kişiye “Pre-Diyabet” tanısı konulur. Söz konusu değer 200 miligram ve daha fazla ise konulan tanı “diyabet” şeklinde olacaktır.

“Hemoglobin A1c” olarak bilinen “HbA1C” testi de hem şeker hastalığı tanısı konulması, hem de tanılanan hastalığın takip edilmesi için kullanılan bir başka kan testidir. Bu test, kandaki son üç aylık glikoz değer ortalamasını gösterir. Değerin %7’den fazla olması halinde de diyabet tanısı konulur.

Şeker Hastalığı (Diyabet) Tedavisi

Diyabet tedavisi uygulanırken, hangi tip şeker hastalığı ile karşı karşıya olunduğu oldukça önemlidir. Her türün kendine has tedavi yöntemleri vardır. Fakat tüm diyabet türlerinde yeme içme alışkanlıklarına dikkat edilmeli ve uzman hekim tarafından verilen ilaçlı tedavi uygulanmalıdır.

Tip 1 Diyabet, vücut insülin salgılamadığı için, yemeklerden önce vücuda insülin enjekte edilerek tedavi edilen bir rahatsızlıktır. Tip 2 Diyabet de ise kandaki şeker miktarını ve insülin direncini düzenleyen ilaçlar kullanılmalıdır.

Gestasyonel Diyabet tedavisinde kadın doğum uzmanı, dahiliye uzmanı ve bazı durumlarda endokrinoloji uzmanı, tedavi şekline ve süreçlerine birlikte karar verir. Zira bebeğin sağlığı da göz önünde bulundurulmalıdır.

Hipoglisemi tedavisi, glikoz tabletleri ve Hipoglisemi diyeti ile gerçekleştirilmektedir. Bazı ağır vakalarda hekimler, farklı ilaçlı tedavi metotları da önermektedir.

Uyku Apnesi ve Diyabet

Kanada’da bulunan Toronto Üniversitesi’nin endokrinoloji, iç hastalıkları ve nöroloji uzmanlarından oluşturduğu bir araştırma ekibinin 2004 - 2014 yılları arasında yaptığı çalışma neticesinde, uyku apnesinin diyabeti tetiklediği sonucuna varılmıştır. Çalışma sonunda yayınlanan resmi rapora BU sayfadan ulaşılabilir.

Rapora göre uykuda solunumun durması nedeni ile yeteri kadar oksijen alamamak, pankreas başta olmak üzere birçok organın faaliyetlerini sağlıklı bir biçimde yerine getirmesini engellemektedir. Pankreasta oluşan hasarlar neticesinde de insülin salgılanması olumsuz etkilenmektedir. Bu durum da Tip 2 Diyabet hastalığının oluşması için zemin hazırlamaktadır.

Ayrıca uyku apnesi nedeni ile aşırı kilo alımı ve obezite doğrudan olmasa bile dolaylı olarak, uyku apnesi ve şeker hastalığı arasında bağlantı kurulması için yeterlidir.

Günümüzde uyku apnesi tedavisi için cerrahi müdahalelere sıklıkla başvurulmamaktadır. Bunun en büyük nedeni ameliyatın doğal riskleri ve ameliyat sonrası uzun süren iyileşme sürecidir.

Uyku apnesi tedavisi yapılırken %90 - %95 oranında başarı gösteren horlama protezi isimli medikal aparat, kullanıldığı ilk günden itibaren uyku apnesi sorununu çözebilmektedir. Horlama protezi kullanan kişilerin bu medikal aparat hakkındaki yorumlarını BURADAKİ sayfayı ziyaret ederek öğrenebilirsiniz.

İçeriği Paylaş Benzer İçerikler

Uyku, tıpkı nefes almak, su içmek ve yemek yemek gibi hayati bir işlevdir. Fakat sağlıklı ve kaliteli olduğunda… Sağlıklı ve kaliteli uyku, yaşam k.

Solunum yolu hastalıkları çocuklarda yaygın olarak görülen bir rahatsızlık çeşididir. Kulak enfeksiyonları ve “kırmızı göz hastalığı” olarak tabir edi.

"
9 Soruda Şeker Hastalığı | Güven Hastanesi

9 Soruda Şeker Hastalığı | Güven Hastanesi

9 Soruda Şeker Hastalığı

Tüm dünyada görülme sıklığı salgın bir hastalık gibi her geçen gün artan diyabet, vücuttaki pek çok sistemi olumsuz etkiliyor. Kontrol altına alınmazsa göz hastalıklarından organ yetmezliklerine varan ciddi sağlık sorunlarına davetiye çıkaran şeker hastalığının tedavisi yakın takip gerektiriyor. Hastalığın takibinde başta tıbbi izlemi yapan endokrinoloji doktoru olmak üzere, göz, nöroloji, kardiyoloji, nefroloji, psikiyatri uzmanları, diyetisyen ve diyabet eğitim hemşirelerinden oluşan ekibin işbirliği halinde çalışması büyük önem taşıyor. Bunun haricinde ortopedi, fiziksel tedavi, damar cerrahisi, dermatoloji ve enfeksiyon hastalıkları uzmanlarından oluşan diyabetik ayak ekibinin de tedavi sürecine dahil olması gerekiyor. Güven Sağlık Grubu Endokrinoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Cüneyd Anıl, diyabet hakkında merak edilen soruları yanıtladı.

İçindekiler Diyabet (şeker hastalığı) nedir? Tip 1 ve Tip 2 diyabet nedir? Gizli şeker nedir? Diyabet belirti verir mi? Diyabet (Şeker Hastalığı) belirtileri nelerdir? Diyabet tedavisinde kullanılan güncel yöntemler nelerdir? Her diyabet hastası insülin kullanmak zorunda mıdır? Diyabet hastalarının açlık ve tokluk kan şekeri değerleri kaç olmalıdır? Şeker hastaları nasıl beslenmelidir? Diyabet beslenmesi nasıl olmalıdır? Şeker hastalığı vücuttaki diğer sistemleri olumsuz etkiler mi? Kilo veren tip 2 diyabet hastaları ilaç ya da insülini bırakabilir mi? Diyabet (şeker hastalığı) nedir? Tip 1 ve Tip 2 diyabet nedir?

Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, kan şekeri yüksekliği ile karakterize, karbohidrat, protein ve yağ metabolizmasında ciddi bozukluklarla seyreden, yaşam kalitesini, sağlığı olumsuz etkileyen, ömrü kısaltabilen, kronik, ilerleyici bir metabolizma hastalığıdır. Tip 1 diyabet, genellikle erken gençlikte ya da çocuklukta ortaya çıkan, mutlak insülin eksikliği hastalığıdır. Tedavisinde, tanı konulan andan itibaren ömür boyu insülin kullanımı gerektirmektedir. Tip 2 diyabet ise genellikle otuzlu yaşlardan sonra özellikle kilo artışına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Sinsi ilerleyen bir hastalıktır ve genellikle erken dönemde belirti vermez. Bu dönemde komplikasyonlara neden olabilen bir hastalıktır.

Gizli şeker nedir?

“Pre-diyabet” yani gizli şeker, normal şeker metabolizması ile diyabet arasındaki bir geçiş sürecidir. Gizli şeker hastalarında zaman içinde diyabet görülme oranları, gizli şekeri olmayanlara göre çok daha fazladır. Ayrıca, araştırmalar gizli şeker sürecinin de diyabet gibi zamanla bazı komplikasyonlara neden olduğunu ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, bu süreçte tanı koyup tedaviye başlamak, şeker hastalığına geçiş sürecini geciktirmekte ve hatta bazı durumlarda engelleyebilmektedir. Gizli şeker sürecinde erken tanı alan hastaların şeker hastalığının komplikasyonlarından korunmaları mümkündür.

Diyabet belirti verir mi? Diyabet (Şeker Hastalığı) belirtileri nelerdir?

Sinsi ilerleyen bir hastalık olsa da diyabetin başlıca belirtileri, ağız kuruluğu, aşırı susama, sık idrara çıkma, istem dışı kilo kaybı olarak sıralanabilir. Bunların yanı sıra, halsizlik, yaygın-gezici ağrılar, kramplar, ayaklarda yanma, karıncalanma, uyuşukluk, hissizlik, hazımsızlık, bağırsak hareket düzensizlikleri, baş dönmesi, çarpıntı, baş ağrısı, yaraların geç iyileşmesi gibi daha az özgün belirtiler de görülebilmektedir. Tüm bu belirtiler, kan şekeri belirli bir düzeyin üstünde uzun süre kaldığı zaman ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, şeker hastalığı bazı komplikasyonlar geliştikten sonra belirti vermektedir demek mümkündür. Bununla birlikte şeker hastalığında belirtiler henüz ortaya çıkmadan da tanı koyulabilmektedir. Geceden sabaha 8-12 saat açlık sonrasında bakılan açlık plazma glukozu ölçümü, en basit ve temel tanı aracıdır. Özel durumlarda, başka tanı yöntemleri ve şeker yükleme testi de kullanılabilmektedir.

Diyabet tedavisinde kullanılan güncel yöntemler nelerdir?

Diyabet tedavisinin temeli, eğitim, tıbbi beslenme tedavisi, egzersiz, kilo kontrolü, ilaç tedavisi ve duruma göre metabolik cerrahidir. İlaç tedavisinde ağızdan alınan ve enjekte edilen ilaçlar kullanılmaktadır. Enjekte edilen grupta insülin-dışı ilaçlar ve insülin bulunmaktadır. Bu ana grup ilaçların tamamında, hızlı bilimsel gelişmeler ve araştırmalara paralel olarak yeni ilaçlar üretilmektedir. Tedavide bu ilaçlar tek tek ya da uygun kombinasyonlar şeklinde önerilmektedir.

Her diyabet hastası insülin kullanmak zorunda mıdır?

Her diyabet hastası insülin kullanmak zorunda değildir. İnsülin kullanımının en önemli gerekçesi ciddi kan şekeri kontrolsüzlüğüdür. Bunun dışında insülin kullanımını gerektiren, gebelikte kan şekerinin diyetle kontrol altına alınamaması, eşlik eden ciddi böbrek, karaciğer sorunları, ameliyat süreçleri gibi özel durumlar vardır.

Diyabet hastalarının açlık ve tokluk kan şekeri değerleri kaç olmalıdır?

Şeker hastalarındaki tedavi hedefleri, tanı kriterleri ile aynı değildir. Genel olarak, açlık kan şekerinin 70-130 mg/dl arasında, tokluk kan şekerinin ise 70-160 (180) mg/dl arasında kalması hedeflenmektedir. Ayrıca HbA1c denilen, 3 aylık şeker ortalaması da takipte önemli bir değerdir. Hastaların 3 aylık şeker ortalamalarının yüzde 7 ya da daha ideali yüzde 6,5 altında olması amaçlanmaktadır. Bahsedilen bu eşik değerler, özel durumlarda değişebilmektedir. Örneğin, şeker hastalığına bağlı belirli komplikasyonları geri dönüşümsüz olarak oturmuş olan, yaşlı hastalarda 3 aylık şeker ortalaması için yüzde 7,5-8 değerleri kabul edilebilir değerlerdir.

Şeker hastaları nasıl beslenmelidir? Diyabet beslenmesi nasıl olmalıdır?

Şeker hastalarının beslenme planları, tamamen uzman diyetisyen kontrolünde ve kişiye özel olarak planlanmalıdır. Ana ve ara öğünler atlanmamalıdır. Öğünler karbonhidrat ve yağ açısından sınırlı olmalı ve belirli oranda protein içermelidir. Kişiye özel beslenme programı yakından takip edilmeli ve gerektiğinde güncellenmelidir.

Şeker hastalığı vücuttaki diğer sistemleri olumsuz etkiler mi?

Diyabet, vücuttaki tüm sistemleri olumsuz etkileyebilen bir hastalıktır. Kontrolsüz kalan kan şekeri yüksekliği organları tahrip edici etkiye sahiptir. Bu tahribatların belli bir aşamadan sonra geri dönüşümü mümkün değildir. Kan şekeri yüksekliğinden olumsuz etkilenen başlıca organlar, kalp, böbrekler, beyin, sinir dokuları, göz ve başta ayaklar olmak üzere uzuvlardır. Şeker hastalarında sık görülen hipoglisemi yani kan şekeri düşüklüğü de esas olarak beyin ve sinir dokularını olumsuz etkileyen kritik bir durumdur. Şeker hastalığının diğer organlara olumsuz etkilerini en aza indirmek için, hastaların multidisipliner bir yaklaşımla yakından takip edilmeleri büyük önem taşımaktadır.

Kilo veren tip 2 diyabet hastaları ilaç ya da insülini bırakabilir mi?

Kilo veren ve bunu istikrarlı bir şekilde koruyan tip 2 diyabet hastalarının her türlü ilaç ihtiyacı azalabilmektedir. Hatta bazı durumlarda hastalar ilacı tamamen bırakabilir, insülin dozları azalabilir, hatta insülinsiz hale bile gelebilirler.

Randevu ve detaylı bilgi için linke tıklayabilir veya 444 94 94 numaralı çağrı merkezimizi arayabilirsiniz.

"
Diyabetik Retinopati Belirtileri ve Tedavisi

Diyabetik Retinopati Belirtileri ve Tedavisi

Diyabetik Retinopati Belirtileri ve Tedavisi

Hem ülkemizde hem de tüm dünyada giderek artan oranda görülen diyabet, vücuttaki tüm damarları etkileyen bir hastalık olduğu için sinir sistemi, böbrekler ve göz gibi yoğun damarlar içeren organlarda daha fazla komplikasyona yol açmaktadır.

Diyabetik retinopati , diyabet hastasında gözün görme hücrelerinin bulunduğu en hassas yapısı olan ‘retina’ tabakasının tutulduğu duruma verilen addır. Retina tabakası, göz kabaca bir fotoğraf makinesine benzetilirse, ışığın düşerek görüntünün oluştuğu film tabakasına karşılık gelmektedir. Bu tabakada ‘fotoreseptör’ adı verilen görme hücreleri bulunmakta olup, bu hücreler göz kapakları kapalı olduğunda dahi çalışmaktadır. Bu sebeple yoğun oksijen ve besin ihtiyacı olan retina tabakası, kan damarlarınca zengindir. Diyabetik retinopatide bu damarlarda tıkanıklık, sızdırma ve kanamalar olmakta ve zamanla görme hissinin kaybına kadar gidebilen değişiklikler meydana gelmektedir.

Diyabetik retinopati, dünyada çalışan nüfus içinde birinci sıradaki körlük nedenidir. Dünya genelindeki 37 milyon körlüğün yüzde 4.8’inin diyabetik retinopatiye bağlı olduğu bildirilmektedir. Birçok farklı çalışma sonucunda diyabetik retinopatinin diyabetli hastalarda görülme sıklığı yüzde 34.6 olarak belirtilmiştir. Görülme sıklığı diyabetin süresine ve yaşa bağlı olarak artış göstermektedir. Diyabet tanısı konulmasından 20 yıl sonra Tip 1 diyabetik (kalıtsal olan ve insülin direncine bağlı gelişen tip) hastaların yüzde 90-95’inde, Tip 2 diyabetlerin (kalıtsal olmayan, insülin salınamamasına bağlı gelişen tip) ise yüzde 60-70’inde diyabetik retinopati gelişmektedir.

DİYABET TANISI KONANLAR MUTLAKA GÖZ DOKTORUNA BAŞVURMALI

Diyabet tanısı alan her hasta tanı konar konmaz mutlaka göz hekimine başvurmalıdır. Özellikle en sık karşılaşılan tip 2 diyabet tanısı alan her hastada en az 5 yıldır hastalık mevcut kabul edilmekte, bu duruma ‘gizli şeker’ dönemi adı verilmektedir. Hastalar göz hekimi tarafından göz bebeği büyütülmesi için damlalar damlatılarak gözdibi muayenesinden geçirilmeli, gerekli görüldüğünde ‘optik koherens tomografi (OCT)’ ve ‘gözdibi anjiyografisi-floresein anjiyografi (FFA)’ tetkikleri yapılmalıdır.

Genel olarak diyabetik retinopatide erken dönemde retina tabakasında küçük kanamalar, sızıntılar ve ayrıntılı gözdibi muayenesinde saptanan damar değişiklikleri söz konusudur.

DİYABETİK RETİNOPATİ HASTALIK BELİRTİLERİ

Diyabetik retinopatinin belirtileri arasında uzak ve yakın görmede azalma, bulanık ve eğri büğrü görme bulunmaktadır. Göz tansiyonu gibi bazı ek hastalıklar eşlik etmediği sürece diyabetik retinopatide ağrılı görme kaybı oluşmaz. Ancak hastalığın bu belirtiler gelişmeden önce saptanması, tedavinin etkinliği ve görmenin uzun süre korunması için çok önemlidir.

Genel olarak diyabetik retinopatide erken dönemde retina tabakasında küçük kanamalar, sızıntılar ve ayrıntılı gözdibi muayenesinde saptanan damar değişiklikleri söz konusudur. Erken dönem diyabetik retinopati, düşük, orta ve yüksek riskli olmak üzere 3 farklı türe ayrılır. Her durumda hastanın tekrar hekime kontrole gelme süresi değişmektedir. Bu süre yüksek riskli hastalarda aylık kontroller şeklinde olabilirken, düşük risklilerde yılda bir kez şeklinde belirlenebilmektedir. Erken dönem diyabetik retinopati saptanan hastalardan yüksek riskli kabul edilen bireylere, ilerde kalıcı görme kaybı yaşamamaları için ‘laser tedavisi’ veya ‘göziçi ilaç enjeksiyonu’ göz hekimi tarafından önerilebilir. Her iki tedavi de kalıcı görme kaybının önlenmesi ve geç evre bulgularının gelişmemesi açısından etkilidir.

Diyabetik retinopatide hasta hangi evrede olursa olsun, retina tabakasının ayrıntılı ve renkli görmeden sorumlu ‘makula’ adı verilen bölgesindeki yapılarda, damarların aşırı sızıntısına bağlı ödem (doku şişmesi) oluşabilmekte ve bu duruma ‘diyabetik makula ödemi’ adı verilmektedir. Bu durum kan şekeri kontrolü iyi olmayan hastalarda daha sık görülmekte olup, görmeyi ciddi derecede azaltmakta ve hastanın okuma, televizyon seyretme ve araba kullanma gibi günlük aktivitelerini yapmasına engel teşkil etmektedir. Tedavide yine laser veya göziçi ilaç enjeksiyonları gerekmekte olup, erken yakalandığında görme düzeyi korunabilmekte, hatta arttırılabilmektedir.

Eğer hasta kan şekeri kontörlünü iyi yapamaz ve beraberinde kol tansiyonu ve kolesterol yüksekliği gibi durumlar da eşlik ederse, yıllar içinde diyabetik retinopati geç dönem hastalığa ilerlemektedir. Bu evrede göz içine yoğun kanamalar, retina tabakasının yerinden ayrılması (dekolman) ve göz sinirinin beslenme problemleri nedeniyle şişmesi (papillopati) gibi durumlara bağlı ciddi görme kayıpları yaşanmaktadır. Bu evrede genellikle göze ilaç enjeksiyonları ve laser tedavilerinin yanı sıra göz içindeki kanamaların ve göz içi sıvısının boşaltılması ve retina tabakasındaki ayrılmaların düzeltilmesi amacıyla ‘vitrektomi’ adı verilen ameliyatın uygulanması gerekli olabilmektedir. Bu ameliyat lokal veya genel anestezi altında gerçekleştirilebilmekte olup, beraberinde mevcut katarakt da alınabilmekte ve göz içine yapay göziçi merceği yerleştirilmektedir. Teknolojik açıdan karmaşık cihazlar ve retina konusunda uzman olan hekimlerle uygulanabilen vitrektomi ameliyatı sonuçları, görmenin korunması açısından yüz güldürücü olabilmektedir. Ancak, genel durumu iyi olmayan, kan şekeri kontrolü bozuk, beraberinde böbrekler gibi diğer organların da tutulduğu durumlarda birden çok ameliyat gerekebilmektedir.

Diyabetik retinopati, günümüz dünyasında diyabetin artması ile birlikte giderek artan oranda görülmekte ve yeni teknolojik gelişmelerle hastalık tam olarak tedavi edilemese de görme fonksiyonu uzun dönem korunabilmektedir. Bu konuda hekimlerinin uygun gördüğü kontrollere uyulmalı ve gerektiğinde ilaç, laser ve ameliyat gibi tedaviler uzman göz hekimlerince uygulanmalıdır.

TIBBİ BİRİMLER KULAK BURUN BOĞAZ GENEL CERRAHİ ESTETİK VE PLASTİK CERRAHİ OBEZİTE CERRAHİSİ GÖZ KLİNİĞİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ KLİNİĞİ SAÇ EKİMİ BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ DAHİLİYE (İÇ HASTALIKLARI) KLİNİĞİ GÖĞÜS HASTALIKLARI KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ KARDİYOLOJİ GASTROENTEROLOJİ ÜROLOJİ NÖROLOJİ KALP VE DAMAR CERRAHİSİ DERMATOLOJİ FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON ENFEKSİYON HASTALIKLARI VE MİKROBİYOLOJİ BESLENME VE DİYET PSİKİYATRİ KLİNİĞİ GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ RADYOLOJİ ANESTEZİ CHECK-UP BİRİMİ BİYOKİMYA ONKOLOJİ KLİNİĞİ ACİL ODYOLOJİ "
Diyabet (Şeker Hastalığı) | Hastalıklar

Diyabet (Şeker Hastalığı) | Hastalıklar

Diyabet (Şeker Hastalığı)

Diyabet, vücudunuzda pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu sentezleyememesi veya sentezlediği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen ve ömür boyu süren bir hastalıktır. Diyabeti olan hastaların kanlarında olması gerekenden yüksek miktarda şeker saptanmaktadır. Diyabet tanısı almiş bir kişi, yediği besinlerden kana geçen şekeri yani glukozu kullanamaz ve kan şekeri yükselerek “hiperglisemi” adı verilen durum ortaya çıkar. Hastanın diyabet tanısını alması genelde ani ve dramatik olur. Aşırı susama (polidipsi), sık idrara çıkma (poliüri), aşırı yeme isteği (polifaji), yorgunluk, açıklanamayan kilo kaybı yada kilo artışı ve tekrarlayan enfeksiyonlar, sık görülen belirtiler olup şeker hastalığının erken teşhisini koymaya yardımcıdırlar. Şeker hastalığı teşhisi konan hastalar, düzenli aralıklarla hekim kontrollerini yaptırmaz ve tedavi edilmezlerse organ hasarları ortaya çıkar.Bu hasarlar, gözler, böbrekler ve sinirler, damarlarla ilgili olup kan şekeri ayarı iyi olmayan hastalarda körlüğe, diyalize girmeyi gerektirecek düzeyde böbrek yetersizliğine , diyabete bağlı ayak yaraları ve ayağın kesilmesini gerektirecek düzeyde gangrenlere yol açabilirler.

Endokrinoloji hekimi, kan şekerini kontrol altına almak için hastalarla birlikte uyum içinde çalışıp hastalarını izlerler. Şeker hastalığını, diyet, ekzersiz, ağızdan alınan ilaçlar veya enjeksiyon yoluyla uygulanan ilaçlar (insülin vs..) aracılığı ile tedavi ederler. Sonuç olarak, ortaya çıkabilecek daha ileri boyuttaki sağlık sorunlarını önleyebilirler.

Şeker HastalığıTanısı Nasıl Konulur ?

Sağlıklı bireylerde, açlık kan şekeri 120 mg/dl, tokluk kan şekeri (yemeğe başladıktan iki saat sonra) ölçümleri 140 mg/dl‘nin üstüne çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığını gösterir.

Bir kişinin diyabethastası olup olmadığı Açlık Kan Şekeri (AKŞ) ölçümü veya Oral Glikoz Tolerans Testi (OGTT) yapılarak saptanır. AKŞ ölçümü 100-125 mg/dl olması bozulmuş açlık glukozu (gizli şeker=pre-diyabet) göstergesi olup AKŞ ölçüm sonucunun 126 mg/dl veya daha fazla olması diyabetin varlığını gösterir.

GTT’de glikozdan zengin sıvı aldıktan 2 saat sonraki kan şekeri değeri önemlidir. İkinci saat kan şekeri ölçümü 140-199 mg/dl ise bozulmuş glukoz toleransı (gizli şeker = prediyabet), 200 mg/dl veya daha yüksek ise diyabet tanısı konulur.

Diyabetin Tanı Kriterleri Nelerdir?

Aşikar diyabet tanısının konması için aşağıda sayılan dört kriterden birinin olması yeterlidir:

• Diyabet semptomları ile beraber rastgele bakılmış plazma glukoz düzeyinin ≥200 mg/dl olması. (Günün en son alınan yemeği göz önüne alınmadan günün herhangi bir zamanında bakılan kan şekeridir. Diyabetin klasik semptomları poliüri, polidipsi, açıklanamayan kilo kaybı değerlendirilmelidir).

• Açlık plazma glukozu ≥126 mg/dl. En az 8 saat açlık dönemi olmalıdır

• OGTT sırasında ikinci saatteki plazma glukozunun ≥200 mg/dl olması.
(Test Dünya Sağlık Örgütü’nün belirttiği gibi 3 günlük yeterli karbonhidrat (150 g/gün) alımından sonra açlık durumunda 300 ml su içinde eritilmiş 75 gr glukoz kullanılarak yapılmalıdır. Test sırasında dolaşılmamalı, sigara içilmemeli tam bir inaktivite sağlanmalıdır).

A1C (Glikozillenmiş hemoglobin A1C)düzeyinin ≥%6.5 (≥48 mmol/mol) olması.

Şeker Hastalığı Taraması Kimlere Yapılmalı ?

• Beden Kütle İndeksi (BKİ) ≥ 25 kg/m² olanlar ve ilave risk faktörü olanlar
• Fiziksel inaktivite
• Birinci dereceden akrabalarda diyabet olması
• Yüksek riskli ırklar/etnisite (Afrika, Amerikan, Latin ırk gibi)
• İri (> 4 kg) bebek doğuranlar ve daha önce gestasyonel diyabet tanısı alanlar
• Hipertansiyon ( ≥140/90 mmHg ya da hipertansiyon tedavisi)
• HDL-kolesterol 250 mg/dl gibi risk faktörlerine sahip bireyler şeker hastalığı açısından taranmalıdırlar. Bahis edilen yukarıdaki kriterler yoksa tarama testi 45 yaşında yapılmaya başlamalıdır. Sonuçlar normalse testler en az 3 yılda bir tekrarlanmalıdır.
• Tip 1 Diabetes Mellitus’a (T1DM) yönelik önleme ve geciktirme girişimleri ile ilgili etkin yöntemlerin olmaması nedeni ile T1DM için tarama önerilmemektedir. Ancak T1DM’li hastaların birinci derecede yakınlarına otoantikor bakılabilir