En tehlikeli göz hastalıkları nelerdir?

En tehlikeli göz hastalıkları nelerdir?

En tehlikeli göz hastalıkları nelerdir?

Göz doktorlarına sık sorulan sorulardan biriside en tehlikeli göz hastalıkları nelerdir? sorusudur. Göz en önemli duyu organımız olup, görmeyi kaybetmek bir bireyin başına gelebilecek en kötü olaylardan birisidir. Bu sebeple, düzenli göz muayenelerimiz yaptırıp, gözlerimiz kontrol ettirmek çok önemlidir.

En tehlikeli göz hastalıkları belirtileri ve tedavisi

Birçok tehlikeli göz hastalığı erken tanı sayesinde, tedavi edilebilmektedir. Görme kaybına yol açma olasılığı olan hastalıklardan veya görme kaybı oluştuğunda geri dönüş olmayan durumları bu yazımda bahsedeceğim.

Bazı göz hastalıkları erken dönemde belirti vermez ve sinsice ilerler. Hasta belirti hissettiğinde görme kaybı kalıcı hale gelmiştir.

En tehlikeli göz hastalıkları çeşitleri nelerdir? Glokom, Sarı nokta hastalığı, Şeker hastalığına bağlı körlük, Retina dekolmanı, Gözdeki atar ve toplar damar tıkanıklıkları, Göz travmaları (retinal yırtıklar, göziçi kanmalar), Çocuklarda katarakt ve göz tansiyonu, Göz enfeksiyonları (göze bir cisim çapması, ya da kontakt lens kullanımı), Üveite bağlı göz kızarması, Ağrısız görme kaybı. En tehlikeli göz hastalıklarından Glokom

Göz tansiyonu ya da tıbbi adı ile glokom bu tür hastalıkların başında gelmektedir. Göz tansiyonu hastalığı belirti vermeksizin uzun yıllar ilerleyip kalıcı körlükle sonuçlanabilmektedir. Bunun önüne geçmeni tek yolu düzenli göz kontrolleri yapılması ve bu kontrollerde göz tansiyonu ölçülmesidir. Ayrıca göz tomografisi çekilmesi ve göz dibi muayenesi de büyük önem taşmaktadır.

Göz tansiyonun bir alt tipi olan açı kapanması glokomu, gözün ön bölümünün dar olması ile karakterize olup, ani göz tansiyonu yükselmesi ve saatler içinde görme kaybı gelişmesi ile ortaya çıkar. Bu durumda düzenli göz muayenesi yapıldığında göz doktoru tarafından fark edilmekte ve basit önlemlerle önüne geçilebilmektedir.

Göz tansiyonu ölçümleri her göz muayenesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak bazı durumlarda göz tansiyonu düşükken bile glokom oluşabildiği için muayenede görme sinirinin değerlendirilmesi, göz tomografisi yani OCT çekilerek hasar varlığı araştırılmalıdır.

En tehlikeli göz hastalıklarından Sarı Nokta Hastalığı

Yaşlı nüfustaki en önemli görme kaybı sebeplerinden birisi de sarı nokta hastalığıdır. Sarı nokta retinanın ortasında yer alan gözün görme noktasıdır. Bu bölgenin yaşlanmaya bağlı olarak bozulması, kanaması ya da hücrelerinin ölmesi kalıcı görme kayıplarına yol açabilmektedir.

Web sitemizde bulunan basit bir testle sarı noktanızı kontrol edebilirsiniz. Sarı nokta kanamaları erken dönemde fark edilirse göze yapılan ilaç enjeksiyonları ile tedavi edilebilmektedirler. Geç kalınması durumunda hasar artmakta tedavi başarısı düşmektedir. Sarı nokta hastalığının kuru tipi yavaş ilerlerken yaş tipinde ani kanamalar ve hızlı görme kaybı ortaya çıkabilmektedir.

Şeker hastalığına bağlı göz hastalıkları

Şeker hastalığı da gözleri etkileyen sistemik hastalıkların başında gelmektedir. Şeker hastalığı gözü etkilemeye başladığında görme hemen bozulmamakta, hasta görme de kayıp hissetiğinde genelde iş işten geçmiş olmaktadır. Bu sebeple şeker hastaları hiçbir şikayetleri olmasa bile en geç yılda bir gözdibi muayenesi için göz doktorun başvurmalıdırlar.

Erken tanı ve doğru tedavi ile şeker hastalığına bağlı körlük oluşması engellenebilmektedir.

En tehlikeli göz hastalıklarından Retina dekolmanı

Retina dekolmanı da, başka hastalığı olmayan genç ya da yaşlı bireylerde birden ortaya çıkabilen, retinada bir delik yada yırtık oluşması sonucu ağ tabakanın yerinden ayrılması durumudur.

Erken dönemde basit yöntemlerle engellenir. Ancak gecikilirse, cerrahi gerektirir ve bazen kalıcı görme kaybı oluşabilir. Bu nedenle miyop olan bireylerin düzenli retina muayenesi yaptırması, ışık çakması, kurum yağması ve birden ortaya çıkan sinek uçuşması durumunda acilen gözdibi muayenesi yaptırması önerilir.

Gözdeki atar ve toplar damar tıkanıklıkları

Gözdeki atar ve toplar damar tıkanıklıkları da önemli ve tehlikeli durumlardır. Gözün ana atardamarı tıkandığında tam görme kaybı oluşur ve ilk bir saat içinde atardamar açılmazsa görme kaybı kalıcı hale gelir. Bu durum genellikle şah damarı yada kalp kapaklarından gelen pıhtılar ve kolestrol embolileri sonucunda oluşur.

Toplar damar tıkanıkları daha yavaş görme kaybı yaparlar, genellikle hipertansiyon, şeker hastalığı ya da göz tansiyonu varlığında ortaya çıkan durumlardır. Erken dönemde tanı konulursa tedavi başarısı artmaktadır.

Göz travmaları

Göz travmaları en tehlikeli göz problemleri arasındadır. Künt travmalarda retinal yırtıklar, göziçi kanmalar ortaya çıkabilir.

Delici travmalar daha da tehlikelidir. Acilen ameliyat edilip göz bütünlüğü sağlanmalı hasar onarılmalıdır. Göze travma oluşabilecek durumlarda koruyucu gözlük kullanılması, arabada emniyet kemeri takılması gibi önlemeler çok önemlidir.

Çocuklardaki en tehlikeli göz problemleri

Çocuklardaki tehlikeli göz problemleri arasında yeni doğanda katarakt yada göz tansiyonu varlığı çok önemlidir Bu iki durumda erken dönemde tedavi yapılmazsa görme kalıcı olarak bozulur. Ayrıca çocukluklarda göz tümörleri arasında bulunan retinoblastom hayatı tehdit eden çok önemli ve tehlikeli bir durumdur.

Şaşılık ve göz bozuklukları da çocuklarda kalıcı göz tembelliği yapabildiğinden önemlidirler. Erken fark edilmeleri durumunda tedavisi olan bu sorunlar, 10 yaşından itibaren tedavi edilemez hale gelmektedir. Bu sebeple bebeklikten başlayarak düzenli göz kontörlü çok önemlidir.

Bebeğinizin sizi takip etmediğini, gözlerinin kaydığını, titrediğini fark ederseniz yada göz bebeğinde beyazlık görürseniz hemen bir göz doktoruna başvurmalısınız.

Göz enfeksiyonları

Göz enfeksiyonları sık karşılaşılan ancak bazı durumlarda çok ciddi sonuçlar doğurabilen patolojilerdir. Özellikle göze bir cisim çapması, ya da kontakt lens kullanımı gibi durumlarda bu enfeksiyonlar gözün iç tabakalarına ilerleyebilmektedirler.

Görme bulanıklığı, aşırı çapaklanma, korneada beyaz bir alan görme durumunda vakit kaybetmeden göz doktoruna başvurmak gereklidir.

Göz kızarması

Göz kızarması kanlanması da bazı durumlarda ciddi göz hastalıklarının habercisi olabilmektedir. Özellikle ağrı, kızarıklık ve görme bulanıklığı üveit ya da açık kapanması glokomu krizi belirtisi olabilmektedir. Bu durumda göz doktoruna kısa sürede başvurmak kalıcı hasarın önlenmesi için gereklidir.

Ani gelişen ağrısız görme kaybı

Son olarak ani gelişen ağrısız görme kaybı en önemli belirtilerden birisidir. Görme kabı oluştuğunda çok beklemeden doktora başvurmak gereklidir. Bu durum genellikle gözün çok ciddi hastalıklarında ortaya çıkabilmektedir. Bir dakika kadar süren göz kararmaları da göze pıhtı gelmesinin belirtisi olarak kabul edilir ve ciddiye alınmalıdır.

Unutmayınız ki gözünüzde hissedeceğiniz her belirti ciddi olabilir ve göz muayenesi olmak birçok kalıcı hastalığın tanısının konulup kalıcı hasarın önlemesini sağlar.

"
Göz İçi İltihapları Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi | Merkez Sağlık Grubu

Göz İçi İltihapları Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi | Merkez Sağlık Grubu

Göz İçi İltihapları Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Gözümüzün iç kısmı vitreus adı verilen jel kıvamındaki maddeyle doludur. Bu maddeyi saran üç tabaka bulunmaktadır, bunlar, dışta sklere, en içte retina ve ortada da uvea'dır. Göz içi iltihabı yani üveit ortada yer alan uvea tabakasının iltihabına verilen isimdir. Buradaki iltihap gözün tüm dokularını olumsuz etkileyerek görmede ciddi sorunlara neden olabilir. Göz içi iltihabı düzenli aralıklarla takip edildiğinde tedavide başarı elde edilir.

Göz İçi İltihabı Nedenleri

• Virüsler
• Mantarlar
• Parazitler
• Vücuttaki herhangi bir hastalığın belirtisi (behçet hastalığı, bağışıklık sistemi hastalıkları, ülseratif kolit vb.)

Göz İçi İltihabı Belirtileri

• Işığa karşı hassasiyet
• Görmede bulanıklık
• Ağrı
• Göz kızarıklığı
• Uçuşan cisimler

Göz içi iltihabı bu belirtilerle görülebileceği gibi ağrısız görme bulanıklığı ile de ortaya çıkabilir. Tedavide gecikilirse körlüğe bile sebep olabilir. Bu nedenle belirtiler hissedildiğinde mutlaka alanında deneyimli bir göz doktoruna başvurulmalıdır. Gözün arka kısmının iltihaplanmadan ne şekilde etkilendiğinin netleştirilmesi için göz anjiografi (FFA) ve ultrasonografi gibi tetkiklere gerek duyulabilir. Göz doktoru iltihaplanmanın başka hastalıklardan kaynaklı olup olmadığını öğrenmek için genel sağlık durumunuzu da bilmek isteyecek ve gerekli durumlarda diğer bölümlerle işbirliği içerisinde çalışacaktır.

Göz İçi İltihabı Tedavisi

Hastalığın şiddetine, hangi yapılarda etki gösterdiğine göre tedavi farklılık gösterebilir. Göz damlaları veya ağızdan alınan ilaçlar başlıca tedavi seçenekleridir. Kullanılacak ilaçların ve damlaların sıklığı ve dozları doktor tarafından belirlenir. İlerleyen vakalarda enjeksiyon tedavisi ve cerrahi müdahale gerekebilir. Göz içi iltihabına neden olan hastalıklar varsa bu hastalıkların da tedavisine yönelik bir planlama sağlanır. Tedavi boyunca hastanın doktorun verdiği yönlendirmelere uyması tedavinin başarısı açısından çok önemlidir. Göz içi iltihabının erken teşhisi ile oluşabilecek görme kayıplarının önüne geçilir, rutin kontrollerinizi yaptırarak göz sağlığınızı koruyun.

Prime Göz Kliniği Smile Lazer ile Gözlük ve Lenslerden Kurtulun! Göz anjiosu (FFA) hangi durumlarda çekilir? Görme alanı nedir? Argon lazer nedir? YAG lazer nedir? Genel göz muayenesi nasıl yapılır? Kataraktın tek tedavisi ameliyattır! Kişiye özel lazer tedavileri ile gözlük ve lenslere veda edin! Akıllı lensler ile her mesafede net görüş! Retinada en sık görülen hastalıklar Şeker hastalığı kaynaklı görme kaybına dikkat! Göz tansiyonu (glokom) belirti vermeden sinsi ilerler! Şaşılık nedir? Belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? Göz tembelliği nedir ve tedavi yöntemleri nelerdir? Çocuklarda en sık görülen göz hastalıkları nelerdir? Göz estetiği ile gençleşin! Kornea hastalıkları hakkında bilmeniz gerekenler Keratokonus hastalığı nedir? Belirti ve tedavi yöntemleri Kontakt lens nedir? Çeşitleri nelerdir? Göz İçi İltihapları Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi Vitrektomi ameliyatı nasıl yapılır? İyileşme süreci nasıldır? PRESBYOND (Yakın Görme Lazeri) nedir? "
Peritonit (Karın içi enfeksiyonu) - Ankara Magnet Hastanesi

Peritonit (Karın içi enfeksiyonu) - Ankara Magnet Hastanesi

Peritonit (Karın içi enfeksiyonu)

Peritonit, genellikle sindirim sisteminde delinme veya apandisit patlaması nedeniyle periton (karın zarı) adı verilen doku tabakasının iltihaplanmasıdır. Peritonit, bağırsakta delinme veya apandisit patlaması dışında, bakteri veya mantarlar yüzünden oluşan enfeksiyon ya da vücut sıvıları nedeniyle tahrişe bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bu durum, karın içinde yer alan organları etkileyerek ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir ve sepsise neden olabilir. En yaygın belirtisi şiddetli karın ağrısıdır.

Peritonit, karnın içini kaplayan ve karın içerisindeki organları çevreleyen peritonun bakteri, mantarlar veya vücut sıvıları nedeniyle iltihaplanmasıdır. Enfekte olan vücut sıvıları veya herhangi bir enfeksiyon peritoniti tetikleyebilir. Peritonit, iki ana tipe ayrılır:

Spontan bakteriyel peritonit: Bu tip peritonit, genellikle böbrek hastalığı veya siroz gibi durumlar sonucunda ortaya çıkan bakterilerin neden olduğu bir iltihaptır. İkincil peritonit: Bu tür peritonit, karın bölgesinde bir organın içinde meydana gelen delik veya yırtılma nedeniyle gelişir.

Peritonit, tedavi edilmediği takdirde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Tedavi genellikle cerrahi müdahaleyi içerir ve enfeksiyonun nedenine bağlı olarak antibiyotikler de kullanılabilir. Peritonit, acil tıbbi müdahale gerektiren bir durumdur.

Peritonit belirtileri: Karın içi enfeksiyonunun göstergeleri nelerdir?

Peritonit (Karın içi enfeksiyonu) belirtileri şu şekilde ortaya çıkabilir:

Şiddetli karın ağrısı ve hassasiyet: En belirgin belirti genellikle şiddetli karın ağrısıdır. Karın bölgesindeki dokunma hassasiyeti ile bu ağrı hissedilebilir. Şişmiş karın bölgesi: Peritonit, karın içindeki iltihaplanma nedeniyle karın bölgesinde şişme ve gerginlik hissine yol açabilir. Dehidrasyon: Bulantı ve kusma gibi semptomlar nedeniyle vücut sıvılarının kaybı görülebilir, bu da dehidrasyona neden olabilir. Ateş: Vücut ısısında artışla birlikte ateş görülebilir. Bulantı ve kusma: Karın içindeki iltihap, mide ve bağırsaklarda hareketi etkileyebilir, bu da bulantı ve kusmaya neden olabilir. Hızlı nabız: Vücut iltihaplandığında, kalp daha hızlı atabilir ve nabız hızlanabilir. Nefes darlığı: Peritonit, karın içindeki iltihap nedeniyle diyaframın hareketini kısıtlayabilir, bu da nefes almada zorluğa yol açabilir. Yorgunluk ve halsizlik: İltihap ve enfeksiyon vücut için enerji yoğunluğuna neden olabilir, bu da yorgunluk ve halsizliğe yol açabilir. Bacak ve ayaklarda ödem: Karın içi sıvı birikimi sonucu bacaklarda ve ayaklarda ödem (şişme) meydana gelebilir. Kolay morarma ve kanama (Trombositopeni): Peritonit, kan pıhtılaşmasını etkileyebilir ve trombosit (kan pulcuğu) sayısında azalmaya neden olabilir.

Peritonit ciddi bir durumdur ve derhal tıbbi müdahale gerektirir. Bu belirtilerle karşılaşıldığında, acil sağlık hizmetlerine başvurulması önemlidir.

Peritonit (Karın içi enfeksiyonu) nedenleri nelerdir?

Peritonit (Karın İçi Enfeksiyonu) genellikle şu nedenlerle ortaya çıkabilir:

Enfeksiyonlar:

Bakteri ve mantarlar: Karın içerisindeki organlarda meydana gelen bir delik veya yırtılma, bakteri ve mantarların karın boşluğuna girmesine neden olabilir. Bu durum enfeksiyona yol açarak peritoniti tetikler. Safra kesesi sorunları: Safra kesesinden sızan safra, karın içinde iltihaplanmaya ve enfeksiyona neden olabilir. Bu duruma kolesistit denir. Pankreatit: Pankreas iltihaplandığında, bu durum karın içinde enfeksiyona sebep olabilir. Ülser: Midenin iç yüzeyindeki ülserler, mide asidinin karın içindeki dokulara sızmasına neden olabilir.

Kimyasal nedenler:

Karnınızda Yırtılan Tümör veya Kist: Bu durum, kimyasal peritonite yol açabilir. Midenin Ülseratif Durumları: Ülseratif durumlar, kimyasal reaksiyonlar yoluyla peritoniti tetikleyebilir.

Siroz: Karaciğerdeki ciddi hasar, sıvının karın boşluğuna sızmasına neden olarak peritonite yol açabilir.

Diğer nedenler:

Apandisit: Apandisitin patlaması veya delinmesi durumunda, bu durum peritonite neden olabilir. Peptik ülser (Mide yarası): Mide yarasının delinmesi, mide içeriğinin karın boşluğuna sızmasına yol açabilir. Divertikülit: Bağırsakların duvarında oluşan iltihaplı keseciklerin patlaması durumunda peritonit meydana gelebilir. Bulaşıcı pankreatit: Pankreas iltihaplandığında, bu durum enfeksiyonu beraberinde getirerek peritonite neden olabilir. Dış gebelik: Gebelik, rahim dışında bir yerde gelişirse (dış gebelik), bu durum peritonite yol açabilir. Karında travma veya yaralanma: Karın bölgesine gelen travma veya yaralanma, peritoniti tetikleyebilir. Karın cerrahisi: Bazı cerrahi müdahaleler sonrasında gelişen komplikasyonlar peritonite neden olabilir.

Peritonit, genellikle ciddi bir durumdur ve tedavi edilmezse hayati tehlike oluşturabilir. Bu nedenle, peritonit belirtileri fark edildiğinde derhal tıbbi yardım almak önemlidir.

Peritonit nasıl teşhis edilir?

Peritonit teşhisi için şu adımlar izlenebilir:

Hasta geçmişi ve fizik muayene: Uzman doktor, hastanın belirtilerini değerlendirmek ve peritonit şüphesini doğrulamak için sağlık geçmişini ve fiziksel muayenesini gerçekleştirir. Karın ağrısı, şişme ve hassasiyet gibi belirtiler gözden geçirilir.

Laboratuvar testleri:

Kan testleri: Kan testleri, enfeksiyon belirtileri, iltihaplanma göstergeleri ve organ fonksiyonları hakkında bilgi sağlar. Sıvı analizi: Karın boşluğundaki sıvının analizi, enfeksiyonun nedenini belirlemeye yardımcı olabilir. İdrar testleri: İdrar testleri, böbrek fonksiyonları ve vücuttaki diğer değişiklikler hakkında bilgi verebilir.

Görüntüleme testleri:

Röntgen: Karın bölgesini görüntülemek için kullanılabilir. Röntgen filmi, serbest hava veya sıvı birikimi gibi belirtileri gösterebilir. Bilgisayarlı tomografi (BT): Daha ayrıntılı görüntüler sağlayan bir görüntüleme testidir. Karın içindeki iltihaplanma veya serbest sıvı birikimi gibi durumları gösterir. Manyetik rezonans görüntüleme (MR): Yumuşak dokuların daha ayrıntılı görüntülenmesine olanak tanır.

Laparoskopi veya laparotomi:

Laparoskopi: Küçük bir kamera ve ince bir tüp kullanılarak karın içindeki organlara bakılmasını sağlar. Laparotomi: Büyük bir kesit açılarak karın içinde detaylı bir inceleme yapılmasını sağlar. Bu yöntem genellikle daha ciddi durumlar için kullanılır.

Biopsi: Gerekirse, karın içindeki dokulardan örnek almak amacıyla bir biyopsi yapılabilir.

Peritonit teşhisi, belirtiler, fizik muayene ve çeşitli testlerin bir kombinasyonu üzerinden yapılır. Hasta durumunun ciddiyetine bağlı olarak, tedaviye hemen başlamak önemlidir.

Peritonit (Karın içi enfeksiyonu) tedavisi nasıl yapılır?

Peritonit tedavisi, genellikle aşağıdaki yöntemleri içerir:

Antibiyotik tedavisi: Enfeksiyonun nedeni bakteriyse, geniş spektrumlu antibiyotikler reçete edilebilir. Antibiyotikler, enfeksiyonu kontrol altına almak ve yayılmasını engellemek için kullanılır. Tedavi sürecinde düzenli ve tam dozda antibiyotik alımı önemlidir. Cerrahi müdahale: Peritonit, apandisit, peptik ülser, divertikülit gibi durumlar nedeniyle oluşmuşsa cerrahi müdahale gerekebilir. Cerrahi müdahale ile enfeksiyon kaynağı temizlenir, delik veya yırtılma kapatılır. Sıvı ve elektrolit tedavisi: Şiddetli peritonit durumlarında, karın boşluğundaki iltihap nedeniyle sıvı birikimi olabilir. Sıvı ve elektrolit dengesini korumak amacıyla intravenöz (IV) sıvı tedavisi uygulanabilir. Ağrı Kontrolü: Şiddetli karın ağrısı genellikle peritonitin belirgin bir semptomudur. Ağrıyı kontrol altına almak için ağrı kesiciler veya anti-inflamatuar ilaçlar kullanılabilir. Destekleyici tedavi: Peritonit tedavisinde hastanın genel durumunu stabilize etmek amacıyla destekleyici tedavi uygulanabilir. Bu, hastanın solunum, dolaşım ve diğer organ fonksiyonlarını desteklemeyi içerebilir.

Tedavi süreci, peritonitin nedenine, hastanın genel sağlık durumuna ve enfeksiyonun şiddetine bağlı olarak değişebilir. Tedaviye erken başlamak, komplikasyon riskini azaltabilir ve hastanın iyileşme şansını artırabilir. Tedavi planı, uzman doktor tarafından belirlenir ve hastanın bireysel durumuna göre uyarlanır.

Peritonit tedavisi nasıl yapılır?

Peritonit tedavisi, genellikle aşağıdaki yöntemleri içerir:

Antibiyotik tedavisi: Enfeksiyonun nedeni bakteriyse, geniş spektrumlu antibiyotikler reçete edilebilir. Antibiyotikler, enfeksiyonu kontrol altına almak ve yayılmasını engellemek için kullanılır. Tedavi sürecinde düzenli ve tam dozda antibiyotik alımı önemlidir. Cerrahi müdahale: Peritonit, apandisit, peptik ülser, divertikülit gibi durumlar nedeniyle oluşmuşsa cerrahi müdahale gerekebilir. Cerrahi müdahale ile enfeksiyon kaynağı temizlenir, delik veya yırtılma kapatılır. Sıvı ve elektrolit tedavisi: Şiddetli peritonit durumlarında, karın boşluğundaki iltihap nedeniyle sıvı birikimi olabilir. Sıvı ve elektrolit dengesini korumak amacıyla intravenöz (IV) sıvı tedavisi uygulanabilir. Ağrı kontrolü: Şiddetli karın ağrısı genellikle peritonitin belirgin bir semptomudur. Ağrıyı kontrol altına almak için ağrı kesiciler veya anti-inflamatuar ilaçlar kullanılabilir. Destekleyici tedavi: Peritonit tedavisinde hastanın genel durumunu stabilize etmek amacıyla destekleyici tedavi uygulanabilir. Bu, hastanın solunum, dolaşım ve diğer organ fonksiyonlarını desteklemeyi içerebilir.

Tedavi süreci, peritonitin nedenine, hastanın genel sağlık durumuna ve enfeksiyonun şiddetine bağlı olarak değişebilir. Tedaviye erken başlamak, komplikasyon riskini azaltabilir ve hastanın iyileşme şansını artırabilir. Tedavi planı, uzman doktor tarafından belirlenir ve hastanın bireysel durumuna göre uyarlanır.

Peritonit tedavi edilmezse ne olur?

Peritonit, periton zarının iltihaplanmasıdır ve genellikle bir enfeksiyon sonucu meydana gelir. Bu durum ciddi bir tıbbi acil durumdur ve tedavi edilmezse hayati tehlike oluşturabilir. Peritonit tedavi edilmezse aşağıdaki komplikasyonlar ortaya çıkabilir:

Şok: Peritonit, vücudun savunma mekanizmalarına karşı aşırı bir reaksiyona neden olabilir. Bu, kan basıncında düşüşe ve vücut organlarının yeterli oksijen ve besin alamamasına yol açabilir, bu da şoka neden olabilir. Sepsis: Peritonit, vücutta yaygın bir enfeksiyona neden olabilir ve bu durumda sepsis ortaya çıkabilir. Sepsis, vücuttaki organlara zarar verebilen hayati bir durumdur. Organ yetmezliği: Peritonit, özellikle karaciğer, böbrekler ve kalp gibi önemli organlarda yetmezliğe neden olabilir. Organ yetmezliği, vücut sistemlerinin düzgün çalışamamasına ve hayati fonksiyonların bozulmasına yol açabilir. Abseler: Peritonit, karın boşluğunda apse oluşumuna yol açabilir. Bu abseler, iltihaplı sıvı ve dokuların birikmesine neden olarak komplikasyonlara sebep olabilir. Kronik peritonit: Tedavi edilmezse, peritonit kronikleşebilir ve sürekli iltihaplanma durumu ortaya çıkabilir. Bu durum, uzun vadeli sağlık sorunlarına neden olabilir.

Bu nedenlerle, peritonit ciddi bir durumdur ve bir sağlık profesyoneli tarafından hemen değerlendirilip tedavi edilmelidir. Peritonit genellikle cerrahi müdahale, antibiyotik tedavisi ve destekleyici bakım gerektirir. Tedavi edilmediğinde, sonuçlar çok ciddi olabilir ve yaşamı tehdit edebilir.

"
Gastrointestinal Sistemin Cerrahi Hastalıkları ve Hemşirelik Bakımı - Google Книги

Gastrointestinal Sistemin Cerrahi Hastalıkları ve Hemşirelik Bakımı - Google Книги

Gastrointestinal Sistemin Cerrahi Hastalıkları ve Hemşirelik Bakımı

Sağlık bilimleri ve teknolojideki hızlı gelişmeler, hastaların cerrahi girişimler ile tedavisini ve bakımını etkilemektedir. Cerrahi girişim ile tedavinin en çok uygulandığı gastrointestinal sistem hastalıkları ve hemşirelik bakımı, bu değişimlere paralel değişim göstermektedir.

“Gastrointestinal Sistemin Cerrahi Hastalıkları ve Hemşirelik Bakımı” başlıklı bu kitapta gastrointestinal sistem anatomisi ve fizyolojisinin yanı sıra sisteme ait hastalıkların tanımları, fizyopatolojileri, cerrahi tedavileri, cerrahi girişim öncesi ve sonrası hemşirelik bakımları alana özgü kılavuzlar ve güncel bilgiler rehberliğinde tartışılmıştır.

Bu kitabın amacı, hemşirelik öğrencilerine, hemşirelere, hemşirelik öğretim elemanlarına ve tüm sağlık profesyonellerine gastrointestinal sisteme özgü hastalıklar ve bakımlarına ilişkin güncel bilgi sağlamaktır. Kitabın, gastrointestinal sistemin cerrahisinde hemşirelik bakımına yönelik hemşirelik alanında yazılmış ilk yerli eser olması nedeniyle, özellikle de bu alanda öğrenim gören ve hizmet sunan okuyuculara bilgi sağlayacağı düşünülmektedir.

Peritonit: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Peritonit: Tanı, Belirti ve Tedavisi

peritonit

Kısa genel bakış Semptomlar: Peritonitin türüne bağlı olarak karın ağrısı, sert ve gergin karın duvarı, karın şişliği, muhtemelen ateş, bazı durumlarda sadece birkaç semptom. Seyir ve prognoz: Ciddi ila yaşamı tehdit eden hastalık, seyri nedene, hastanın sağlık durumuna ve zamanında tedaviye bağlıdır, genellikle tedavi edilmezse ölümcüldür Nedenler ve risk faktörleri: Bakteriyel enfeksiyon . Peritonit: Periton iltihabı

Sık Okunan Makaleler Kışın Yürüyüş, Koşu, Bisiklete binme Sorbitol İntoleransı: Belirtileri Xeroderma pigmentosum'un Belirtileri | Kseroderma pigmentozum Depresyon için Sertralin Çocukta göğüs kemiği ağrısı | Göğüs kemiği ağrısı: Göğüs kemiğiniz ağrıyor mu? Miconazole Ağız Jeli skleroderma Yumurtalık İltihabı Enfeksiyon riski ne kadar yüksek? | Glandüler ateşi hamilelikte Pfeiffersches - bu çok tehlikeli! Kuru ağız Son Okunan Makaleler Yara Sıvaları: Etkisi, Kullanımları ve Riskleri Amalgam ile diş dolgusu Dolaşım Bozuklukları için Diyet ve Beslenme Yeni başlayanlar için yoga Elektron Mikroskobu: Uygulamalar ve Sağlık Faydaları Böbreklerin Belirtileri | İç hastalıkların belirtileri Epidemiyoloji | Ayak parmağında tırnak yatağı iltihabı Fitness ekipmanları | Fitness Özet | Hip-TEP sonrası bakım Yan etkiler | Ranitidin Yeni makaleler Tıp Dalları Estetik Tıp Anestezi Yaşlanma Karşıtı Tıp Diş hekimliği Dermatoloji Kulak burun ve boğaz Çevresel Tıp Dahiliye Erkek Sağlığı Nöroloji Kadın Hastalıkları ve Doğum Göz doktorluğu Ortopedi Pediatri Fizyoterapi Plastik cerrahi Psikiyatri ve Psikoloji cerrahlık Üroloji Kadın Sağlığı Yaygın hastalıklar Yaygın Belirtiler Politikaları Feragatname Gizlilik Politikası Mesafeli Satış Sözleşmesi Reklam Politikası Düzeltme Politikası Kullanım Şartları ve Koşulları Oruba

Bu web sitesinin metin, grafik, resim ve diğer materyaller gibi içeriği yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. İçeriğin profesyonel tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini alması amaçlanmamıştır. Tıbbi bir görüşle ilgili sorularınız için daima doktorunuzun veya diğer kalifiye sağlık sağlayıcınızın tavsiyesine başvurun. İnternette okuduğunuz bir şey yüzünden profesyonel tıbbi tavsiyeyi asla göz ardı etmeyin veya aramayı geciktirmeyin. Bu web sitesi, web sitesinde bahsedilebilecek herhangi bir spesifik test, doktor, ürün, prosedür, görüş veya diğer bilgiyi önermez veya onaylamaz.

Temel Jinekoloji ve Obstetri - Google Книги

Temel Jinekoloji ve Obstetri - Google Книги

Temel Jinekoloji ve Obstetri

Kadın hastalıkları ve doğum alanında okuyucuların, günlük pratiklerinde, sınavlarda yararlanabileceği, bilgi kirliliğinden uzak, en son yapılan çalışmalarla desteklenen bilgilerle donatılmış bir kitap yazma projesinden yola çıkarak siz okuyucularımıza sunduğumuz kitabımız, alanında uzman hocalarımızın titiz ve özverili çalışması ile tamamlanmıştır.

Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümünün klasikleşmiş kitaplarını hep okuduk, okumaya da devam edeceğiz, size de okumanızı her aman tavsiye ediyoruz. Buradaki amaç, öğrencilik ve asistanlık döneminde pratikte karşılaştığımız soruların cevabını içeren aynı zamanda da kadın hastalıkları ve doğum bölümüne yeni başlayan arkadaşlarımıza temel bilgileri verebilen bir kitap hazırlamaktı.

Kitabımızın, bir hekim olarak girilen en büyük sınavda yani hasta başında verilen sınavda siz değerli hekimlere faydalı olması dileğiyle…

Tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik el kitabı - Google Книги

Tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik el kitabı - Google Книги

Tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik el kitabı

Günümüzde sağlık hizmetleri farklı meslek gruplarının birlikte koordineli bir şekilde hizmet verdiği ve yüksek teknolojinin kullanıldığı bir yapıya bürünmüştür. Tıbbi sekreterler bu sağlık ekibinin önemli bir parçası olarak sağlık kuruluşuna başvuran hastanın ilk başvuru anından taburcu olana kadar geçen sürecin tüm aşamalarında önemli görevler üstlenmektedir. Üstlendikleri görevleri en iyi şekilde yerine getirebilmesi için tıbbi sekreterlerin iyi bir eğitim almasının önemi her geçen gün artmaktadır.

Yurt dışında 1912’li yıllara kadar dayanan tıbbi dokümantasyon ve sekterlik eğitimi ülkemizde oldukça yenidir. Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programı, ilk defa 1974-1975 eğitim öğretim döneminde Hacettepe Üniversitesi Sağlık Teknolojisi Yüksekokulu’nda 34 öğrenci ile hizmet vermeye başlamıştır. Ancak dönem sonunda bölümün kapatılmasına paralel olarak eğitim görmekte olan öğrencilerin 14’ü Hacettepe Üniversitesi’nde dört yıllık lisans eğitimi almak için aynı yıl açılan Hastane İdaresi Yüksekokulu’na 2. sınıftan başlatılmıştır.

Избранные страницы Содержание Часто встречающиеся слова и выражения Об авторе (2020)

1995 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü Arşiv Anabilim Dalı’ndan mezun olmuştur. 2006 yılında Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nde yüksek lisansını tamamladıktan sonra 2008 yılında Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nde başladığı doktorayı 2013 yılında başarıyla bitirmiştir.

Mesleki hayatına 1997 yılında Başkent Üniversitesi Kütüpha-nesi’nde kütüphaneci olarak başlayan Yalçın, 2006-2009 yılları arasında Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkan yardımcılığı görevini yürüttükten sonra 2009 yılında İzmir Üniversitesi Kütüphanesi’nde kurucu müdür olarak göreve başlamıştır.

Akademik kariyerine 2017 yılından Doğuş Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programı’nda öğretim üyesi olarak başlayan Yalçın, halen aynı programda program başkanlığı görevini yürütmektedir. Yalçın, bilgi ve belge yönetimi, tıbbi dokümantasyon, elektronik yayıncılık, yönetim bilgi sistemleri konularında çalışmalar yapmaktadır.

İstanbul-Kadıköy doğumlu. Balıkesir Üniversitesi’nde Sosyoloji lisans ve lisansüstü eğitimi yaptı. 2012-2013 yılında “Pedagojik Formasyon Eğitim Sertifikası” alarak iki yıl özel eğitim kurumlarında öğretmenlik yaptı. 2015 yılında İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde Sosyal Hizmet doktora eğitimine başlayan Süleymanoğlu Dinçer, İstanbul Üniversitesi’nde Çocuk Gelişimi lisans eğitimine devam etmektedir.

Lisans ve lisansüstü eğitimi sırasında “Balıkesir’deki polislerin imaj algısı” ve “Güney Marmara Bölgesi sosyal yapı araştırması” gibi araştırmalarda analist olarak görev yaptı. Lisans eğitimi süresince “çokkültürlülük”, “islamofobi”, “görsel medyada kadın imajı” konularında ve yüksek lisans döneminde “milliyetçilik”, “kadına yönelik şiddet” ve “iş ve istihdam” gibi konularda çalışmalar yürüttü. 2015 sonrası “sağlık iletişimi”, “gençlerle iletişim”, “gençlik ve değer ilişkisi”, “gençlerde kimlik arayışı ve aidiyet” ve “toplumsal cinsiyet” gibi konularda eğitim verdi.

2017 yılında Doğuş Üniversitesi’nde Sosyal Hizmetler Programı’nda öğretim görevlisi unvanıyla göreve başladı ve sosyal politika, sosyal sorunlar, yaşlı ve hasta bakım hizmetleri, sosyal hizmet mevzuatı, özel gereksinimli bireyler ve bakım, genel iletişim, girişimcilik gibi dersleri verdi.

Библиографические данные Название Tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik el kitabı Редакторы YUSUF YALÇIN , ROZA SÜLEYMANOĞLU DİNÇER Издатель Hiperlink eğit.ilet.yay.san.tic.ve ltd.sti., 2020 ISBN 605281621X, 9786052816219 Количество страниц Всего страниц: 400 &nbsp&nbsp Экспорт цитаты BiBTeX EndNote RefMan
Bir inekte peritonit: belirtiler, tedavi ve korunma – Yakınımdaki Sağlıklı Gıda

Bir inekte peritonit: belirtiler, tedavi ve korunma – Yakınımdaki Sağlıklı Gıda

Bir inekte peritonit: işaretler, tedavi ve korunma

Sığırlarda peritonit, safra kanalının tıkanması veya sıkışması nedeniyle safra stazı ile karakterizedir. Hastalık genellikle ineklerde diğer organların patolojilerinin yanı sıra bazı bulaşıcı hastalıklardan muzdarip olduktan sonra gelişir. Peritonitin açık klinik belirtileri, çeşitli formları ve tezahür aşamaları vardır. Tanı semptomlara ve laboratuvar testlerine dayanır.

peritonit nedir

Peritonit, aktif eksüdasyonun eşlik edebileceği peritonun parenteral ve viseral tabakalarının yaygın veya sınırlı bir iltihabıdır. Hayvan dünyasının birçok temsilcisinde görülür, ancak daha çok kuşlar, atlar ve sığırlar bundan muzdariptir. Etiyolojiye göre, hastalık bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan, yani aseptik ve invaziv olabilir. Lokalizasyona göre, dökülebilir, sınırlı olabilir ve seyir boyunca - akut veya kronik bir biçimde akabilir. Peritonit ve tahsis edilen eksüdanın doğasını ayırt edin. Seröz, hemorajik ve pürülan olabilir. Bazen hastalığın karışık formları vardır.

Periton, karın boşluğunun duvarlarını ve organlarını seröz bir kaplamadır. Duvarlardan iç organlara geçerek alanı sınırlayan kıvrımlar ve bağlar oluşturur. Sonuç olarak, cepler ve sinüsler elde edilir. Aslında periton, başta bir bariyer olmak üzere bir dizi işlevi yerine getiren bir tür zardır. Karın boşluğu, üstte diyafram, alttan pelvik diyafram ve pelvik kemikler, arkada omurga, bel kasları ve yanlardan eğik ve enine kaslarla sınırlıdır.

Sığırlarda peritonit nedenleri

Sığırlarda hastalığın akut seyri, gastrointestinal sistem (yabancı cisimlerle perforasyon, rüptür, perfore ülser), uterus, idrar ve safra kesesi travmalarından sonra gelişir. Kronik peritonit, kural olarak, akut bir süreçten sonra devam eder veya tüberküloz veya streptotrikoz ile hemen ortaya çıkar. Bazen sınırlı bir alanda, örneğin bir yapıştırma işleminin sonucu olarak ortaya çıkar.

Önemli! Peritonit nadiren birincil bir hastalık olarak teşhis edilir, daha sıklıkla karın organlarındaki enflamatuar süreçlerden sonra bir komplikasyon olarak hareket eder.

Enfeksiyöz-enflamatuar nitelikteki peritonit, apandisit, kolesistit, bağırsak tıkanıklığı, vasküler tromboembolizm ve çeşitli tümörlerden sonra ortaya çıkar. Travmatik peritonit, iç organlara zarar veren veya vermeyen karın organlarının açık ve kapalı yaraları ile oluşur. Bakteriyel (mikrobiyal) peritonit, bağırsak mikroflorasının neden olduğu spesifik olmayabilir veya patojenik mikroorganizmaların dışarıdan nüfuz etmesinin neden olduğu spesifik olabilir. Aseptik peritonit, bulaşıcı olmayan toksik maddelerin (kan, idrar, mide suyu) peritonuna maruz kaldıktan sonra ortaya çıkar.

Ek olarak, hastalığa şunlar neden olabilir:

delme, bulaşıcı bir komplikasyon ile periton organlarına cerrahi müdahale, bazı ilaçların kullanımı, karın penetran yarası, biyopsi.

Böylece hastalık, patojenik mikroorganizmaların periton bölgesine girmesi sonucu ortaya çıkar.

Sığırlarda peritonit belirtileri

Peritonitli sığırlar için, hastalığın aşağıdaki belirtileri karakteristiktir:

artan vücut ısısı, iştahsızlık veya azalma, artan kalp hızı, solunum, palpasyonda, karın duvarında ağrı, bağırsaklardaki gazlar, kabızlık, karanlık dışkı, kusma, sıvı birikimi nedeniyle sarkmış karın, yara izinin yavaşlaması veya kesilmesi, mukoza zarının sarılığı, önleyici hipotansiyon, süt ineklerinde agalaksi, depresif durum.

Sığırlarda putrefaktif peritonit ile semptomlar daha belirgindir ve daha hızlı gelişir.

Laboratuvar kan testleri lökositoz, nötrofili gösteriyor. İdrar yoğundur, protein oranı yüksektir. Rektal muayene sırasında veteriner fokal ağrı tespit eder. Ek olarak, karın boşluğunun üst kısmında bağırsaklardaki gazlar ve alt kısmında eksüda not edilir.

Kronik yaygın peritonit, daha az belirgin semptomlarla ortaya çıkar. İnek kilo kaybeder, bazen ateşi olur, kolik nöbetleri olur. Eksüda periton boşluğunda birikir.

Sığırlarda sınırlı bir kronik hastalık ile yakındaki organların işlevi bozulur. Yavaş yavaş inekler şişmanlığını kaybeder.

Sığırlarda peritonit, uzun süreli bir seyir ile karakterizedir. Hastalığın akut ve yaygın formları bazen semptomların başlamasından birkaç saat sonra ölümle sonuçlanır. Kronik form yıllarca sürebilir. Çoğu durumda prognoz olumsuzdur.

Teşhis

Sığırlarda peritonit teşhisi, hastalığın klinik belirtileri, laboratuvar kan testleri ve rektal muayene temelinde yapılır. Şüpheli durumlarda, floroskopi, laparotomi yapılır, periton boşluğundan bir delinme yapılır. Bir veteriner, sığırlarda fasciosis, asit, obstrüksiyon, diyafram fıtığını dışlamalıdır.

Dikkat! Perküsyon ve palpasyon iyi tanı teknikleri olarak kabul edilir. Peritonun gerginliğini, hassasiyetini ve ağrısını ayarlamanıza izin verir.

Sığırlarda, meme damarının birkaç santimetre üstünde veya altında, dokuzuncu kaburgaya yakın sağ tarafta bir delik alınır. Bunu yapmak için 1,5 mm çapında on santimetrelik bir iğne kullanın.

X-ışını, karın boşluğunda ve havada eksüda varlığını tespit edebilir.

Laparoskopi yardımı ile yapışıklıkların, neoplazmaların, metastazların varlığı belirlenir.

Peritonitten düşmüş bir hayvanın otopsisinde peteşiyal kanamalarla birlikte hiperemik bir periton ortaya çıkar. Hastalık çok uzun zaman önce başlamadıysa, peritonitin daha da gelişmesiyle birlikte seröz bir eksüda vardır, efüzyonda fibrin tespit edilecektir. Karın boşluğundaki iç organlar, protein lifli bir kütle ile birbirine yapıştırılır. Hemorajik peritonit, bazı enfeksiyonlarda ve hastalığın karışık formlarında bulunur. Pürülan-pürülan, pürülan eksüda, bağırsakların ve pankreasın yırtılmasıyla oluşur. Kronik bir biçimde ortaya çıkan sığır peritoniti ile, yaralanmadan sonra, periton tabakalarının iç organların zarları ile bağ dokusu yapışmaları oluşur.

Sığırlarda peritonit tedavisi

Her şeyden önce, hayvana açlık diyeti verilir, karın soğuk sargıları yapılır ve tam dinlenme sağlanır.

İlaç tedavisinden antibiyotikler, sülfonamidler gerekli olacaktır. Vasküler geçirgenliği azaltmak, sıvı sekresyonunu azaltmak ve zehirlenme semptomlarını hafifletmek için kalsiyum klorür çözeltisi, glukoz ve askorbik asit intravenöz olarak uygulanır. Ağrıyı gidermek için Mosin yöntemine göre bir abluka yapılır. Kabızlık için lavman verebilirsiniz.

Tedavinin ikinci aşaması, eksüdanın emilimini hızlandırmayı amaçlar. Bunu yapmak için fizyoterapi, diüretik ilaçlar reçete edin. Ağır vakalarda, delinme aspirasyonu yapılır.

Bir yara yüzeyi, bir yara, enfeksiyonun sığırların karın boşluğuna girmesi için bir geçit görevi gördüyse, kesilir, temizlenir, steril gazlı bezle tamponlanır ve dezenfekte edilir.

Önleyici tedbirler

Önleme, sığırlarda ikincil peritonit gelişimine katkıda bulunabilecek karın organlarının hastalıklarını önlemeyi amaçlar. Yabancı cisimlerin yemin içine girmesini önlemek için hayvancılığın temel bakım ve bakım standartlarına uyulması tavsiye edilir. Bunun için kullanmanız gerekir:

beslemeyi temizlemek için manyetik ayırıcı, bir ineğin vücudundaki bir nesnenin konumunu belirleyen bir veteriner göstergesi, yabancı cisimleri çıkarabileceğiniz manyetik prob, sığırların midesine zarar gelmesini önlemek için kobalt halka.

Tavsiye! Önleyici tedbirler, hayvanların zamanında dekontaminasyonunu ve sığırlarda genç yaştan itibaren bağırsak hareketliliğinin normalleştirilmesini içerir.

Sonuç

Sığırlarda peritonit, yakındaki organların patolojilerinden muzdarip olduktan sonra bir komplikasyon olarak ortaya çıkan ciddi bir periton hastalığıdır. Peritonitin nedenleri çeşitlidir. Hastalığın klinik tablosu, hastalığın seyrine ve şekline bağlı olarak kendini gösterir. Teşhis doğruysa ve tedaviye zamanında başlanırsa konservatif bir tedavi yöntemi yardımcı olabilir. Aksi takdirde, çoğu zaman sığırlarda peritonit ölümle sonuçlanır.

"
Apandisit nedir? Apandisit belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? Patnos Haber

Apandisit nedir? Apandisit belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? Patnos Haber

Apandisit nedir? Apandisit belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? Apandisit, karın boşluğundaki apendiksin iltihaplanmasıyla ortaya çıkan acil bir sağlık sorunu. Bu durum, genellikle ani ve şiddetli karın ağrısı ile kendini gösterir ve hızlı tıbbi müdahale gerektirir. Apandisitin belirtileri, nedenleri, tanısı ve tedavisi konusunda bilgi sahibi olmak, bu durumun etkili bir şekilde yönetilmesine yardımcı olabilir. Apandisit tedavisi genellikle cerrahi müdahale ile gerçekleştirilir ve hastaların çoğu hızlı bir iyileşme süreci yaşar. 04 Şubat 2024 - 22:49 10 dk okunma süresi

Apandisit, acil müdahale gerektiren önemli bir sağlık sorunu olarak öne çıkar. Bu hastalık, genellikle ani başlayan ve zamanla şiddetlenen karın ağrısı ile karakterize edilir. Apandisit, apendiks olarak bilinen ve karın boşluğumuzdaki küçük, tüp şeklindeki bir yapıda meydana gelen iltihaplanmadır. Apandisit belirtileri, teşhisi ve tedavisi konusunda doğru bilgi sahibi olmak, bu durumun acil bir tıbbi durum olarak ele alınması gerektiğini anlamada kritik önem taşır. Bu içerik, apandisit hakkında derinlemesine bilgi sunarken okuyuculara hastalığın anlaşılması için kapsamlı bir rehber sunuyor.

APANDISIT NEDIR?

Apandisit, insan vücudunun sağ alt karın bölgesinde yer alan apendiksin iltihaplanması durumudur. Apendiks, kalın bağırsağın bir uzantısı olan küçük, parmak şeklinde bir organdır. Apandisitin neden olduğu iltihaplanma, genellikle apendiksin içine yabancı bir cismin kaçması veya bağırsaklardaki enfeksiyonlar sonucu meydana gelir. İltihaplanma şiddetlendiğinde, apendiks yırtılabilir ve enfeksiyon karın boşluğuna yayılabilir, bu durum peritonit adı verilen ciddi bir komplikasyona neden olabilir. Apandisitin en yaygın belirtisi sağ alt karın bölgesinde şiddetli ağrıdır, ancak bu ağrı başlangıçta karın bölgesinin geneline yayılmış olabilir. Apendiks iltihabının en sık rastlanan sebepleri arasında tıkanıklıklar, enfeksiyonlar ve karın içi basınç artışı yer alır. Bu durum, genellikle hızlı bir şekilde ilerler ve acil tıbbi müdahale gerektirir.

APANDISIT BELIRTILERI NELER?

Apandisit belirtileri genellikle ani başlar ve zaman içinde şiddetlenebilir. En yaygın belirti, sağ alt karın bölgesinde başlayan ve şiddetlenen ağrıdır. Bu ağrı, genellikle hafif başlar ve birkaç saat içinde şiddetlenir. Ağrının yanı sıra, bulantı, kusma, iştah kaybı, ateş ve genel halsizlik de görülebilir. Bazı durumlarda, tuvalete çıkma ihtiyacının artması ve kabızlık veya ishal gibi sindirim sistemi belirtileri de ortaya çıkabilir. Karın bölgesindeki ağrının, öksürmek, hareket etmek veya derin nefes almakla şiddetlenmesi tipiktir. Apandisit belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir ve bazen diğer karın rahatsızlıklarıyla karıştırılabilir. Bu nedenle, bu tür belirtiler yaşandığında hemen tıbbi yardım almak önemlidir.

Yaygın olarak görülen apandisit belirtileri şu şekildedir:

- Karnın sağ alt kısmında elle bastırıldığında hassaslık, bıçak saplanması şeklinde hissedilen ve kişiyi iki büklüm hale getiren keskin ağrı, ağrının zamanla şiddetinin artması

- Mide bulantısı ve kusma

- Ağız ve dilde kuruluk, iştahsızlık

- Göbek çevresinde künt bir ağrı

- Sindirim güçlüğü, kabızlık ya da ishal

- Hızlı Kalp atımı

- Gaz çıkaramama, dışkıda zorlanma ve ağrı hissi

- Gebelerde apandisit ağrısı yan veya arka bölgede görülür. Bulantı, kusma ve iştahsızlık gibi apandisit belirtileri, gebeliğin normal semptomları olduğu için hamilelerde apandisit teşhisi zor olabilir.

APANDISIT AĞRISI NASIL ANLAŞILIR?

Apandisit ağrısı, genellikle hafif bir karın ağrısı veya mide bulantısı ile başlar, ancak zaman içinde şiddetlenir. Ağrı, genellikle karın bölgesinin sağ alt kısmında başlar ve sonra karnın alt sağ köşesine odaklanır. Bu ağrı sıklıkla artan yoğunlukta ve sürede devam eder. Hasta genellikle ağrıya dokunmaya karşı hassastır ve hareket etmek ağrıyı artırabilir.

APANDISIT NEDEN OLUR?

Apandisitin kesin nedeni her zaman net olmayabilir, ancak genellikle apendiksin tıkanması sonucu ortaya çıkar. Tıkanma, apendiksin içine giren dışkı parçacıkları, yabancı cisimler veya bağırsaklardaki lenfoid dokunun büyümesi gibi nedenlerle meydana gelebilir. Tıkanma olduğunda, apendiksin içindeki bakteriler çoğalmaya başlar ve iltihaplanma oluşur. İltihaplanma sonucunda apendikste şişme, kan akışının bozulması ve enfeksiyon gelişebilir. Eğer tedavi edilmezse, apendiks yırtılabilir ve enfeksiyon karın boşluğuna yayılarak peritonit adı verilen daha ciddi bir duruma yol açabilir. Ayrıca, bazı durumlarda, apandisit genetik faktörler veya bağışıklık sistemiyle ilgili sorunlar nedeniyle de gelişebilir. Yaygın görülen nedneler şöyle sıralanabilir,

- Midede tam olarak sindirilemeyen nar çekirdeği, limon çekirdeği gibi besin artıklarının ince bağırsaktan kalın bağırsağa geçerken apendikse kaçması

- Sindirim sistemi iltihapları nedeniyle apendiks ağzındaki lenf bezlerinde şişme ve karna alınan darbeler sonucunda apendiksin tıkanması

- Chrons, Ülser ve ülseratif kolit hastalığı

- Bağırsak kurtları, solucanları ve parazitleri

- Bakteriyel enfeksiyonlar, bağırsak enfeksiyonları

- Virüs, mantar ve diğer mikroorganizmalar da apendiks dokusuna zarar vererek iltihaplanmaya neden olabilir.

APANDISIT PATLAMASI NE KADAR SÜRER?

Apandist patlamasının en belirgin belirtisi karın ağrısıdır. Karın ağrısı göbeğin etrafında ve midenin hemen üstünde kendini gösterir. Bu ağrı belirli dönemlerde artar ya da azalır ancak tamamıyla bitmez. 4 ila 6 saat arası süren bu ağrılar daha sonrasında karnın sağ alt kısmına kayar. Burada gerçekleşen apandist patlaması için hızlı bir şekilde müdahale yapılmalıdır Aksi halde patlayan apandist ile birlikte kalın bağırsakta bulunan dışkı karın bölgesinden başlayan iç organlara dolmaya başlar.

APANDISIT PATLARSA NE OLUR?

İltihap ile dolmuş apandisit delinir ve iltihap karın boşluğuna yayılır. Bu durumda patlamış apandisit çıkarılmalı, karın içi yıkanmalı ve antibiyotik tedavisine başlanmalıdır.

APANDISIT NE TARAFTA AĞRI YAPAR?

Apandisit ağrısı genellikle karın bölgesinde, özellikle sağ alt kısımda hissedilir. Ağrı, başlangıçta hafif bir rahatsızlık olarak ortaya çıkabilir, ancak zamanla şiddetlenir. Ağrı, genellikle McBurney noktasında lokalize olup, hastanın bu bölgeye hafif bir basın uygulamasıyla artabilir.

APANDISIT TANISI VE TEŞHISI

Apandisit tanısı genellikle fiziksel muayene, tıbbi geçmiş ve bazı tanı testleri ile konur. Fiziksel muayenede doktor, karın bölgesine baskı uygulayarak ağrının yerini ve şiddetini belirler. Ayrıca, kan testleri ve idrar testleri enfeksiyonun varlığını ve genel sağlık durumunu değerlendirmek için yapılır. Gerektiğinde ultrason veya bilgisayarlı tomografi (BT) taraması gibi görüntüleme testleri kullanılarak apendiksin durumu ve karın içindeki diğer organlar incelenebilir. Bu testler, apandisitin yanı sıra, apandisit belirtilerine benzer diğer durumları (örneğin, böbrek taşı veya ektopik gebelik) dışlamak için de önemlidir. Teşhis süreci, hastanın yaşına, cinsiyetine ve semptomlarının şiddetine bağlı olarak değişebilir. Erken ve doğru teşhis, etkili tedavi için kritik öneme sahiptir ve komplikasyon riskini azaltır.

EVDE APANDISIT TESTI YAPILIR MI?

Evde apandisit teşhisi koymak mümkün değildir. Apandisit ciddi bir tıbbi acil hastalıktır ve tanısı ve tedavisi sadece bir doktor tarafından yapılmalıdır. Özellikle göbek etrafında ve/veya karnın sağ alt kısmında olan ağrı durumunda en yakın hastanenin acil servisine başvurulmalıdır.

APANDISIT AMELIYATI VE TEDAVISI

Apandisit tedavisinin ana yöntemi genellikle apendektomi adı verilen cerrahi bir işlemdir. Apendektomi, iltihaplanmış apendiksin vücuttan çıkarılmasını içerir ve genellikle laparoskopik (kapalı) cerrahi yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilir. Laparoskopik apendektomi, daha hızlı iyileşme süresi ve daha az ağrı ile ilişkilidir. Eğer apandisit erken teşhis edilirse ve apendiks henüz patlamamışsa, bazen antibiyotik tedavisi ile tedavi edilebilir. Ancak, çoğu durumda cerrahi müdahale gereklidir, özellikle apendiks yırtılmış veya peritonit gelişmişse. Cerrahi sonrası, hastalar genellikle birkaç gün içinde normal aktivitelere dönebilirler, ancak tam iyileşme birkaç hafta sürebilir. Apandisit ameliyatı sonrası dönemde, enfeksiyon belirtileri, şiddetli karın ağrısı veya ateş gibi komplikasyonlar için dikkatli olmak önemlidir. Apandisit tedavisi, hastanın genel sağlık durumu ve apandisitin şiddetine göre kişiselleştirilmelidir.

APANDISIT İÇIN RISK FAKTÖRLERI VE ÖNLEME YOLLARI

Apandisit gelişiminde rol oynayan belirli risk faktörleri vardır. Bunlar arasında genç yaş, erkek cinsiyet, ailede apandisit öyküsü, düşük lifli diyet ve bazı gastrointestinal enfeksiyonlar bulunur. Genç yetişkinler ve ergenler, apandisit gelişme riski daha yüksek olan yaş grupları arasındadır. Erkekler, kadınlara göre apandisit geliştirme olasılığı daha yüksek olan bir cinsiyettir. Aile öyküsünde apandisit vakaları olan kişilerde, bu durumun tekrarlanma ihtimali daha yüksektir. Beslenme alışkanlıkları da apandisit riskini etkileyebilir, özellikle düşük lifli diyetler bağırsak hareketlerini azaltarak apendiksin tıkanmasına yol açabilir. Gastrointestinal enfeksiyonlar da apendiksin iltihaplanmasına neden olabilecek faktörler arasındadır.

Apandisiti önlemenin kesin bir yolu olmamakla birlikte, sağlıklı beslenme alışkanlıkları ve düzenli egzersiz gibi genel sağlık önerileri riski azaltmaya yardımcı olabilir. Yüksek lifli gıdalar tüketmek, bağırsak sağlığını destekler ve apendiksin tıkanmasını önleyebilir. Ayrıca, düzenli egzersiz yapmak gastrointestinal sistem sağlığını iyileştirerek apandisit riskini azaltabilir. Yine de, apandisit genellikle ani ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıktığından, bu önerilerin apandisiti tamamen önleyeceği garantisi yoktur. Bu nedenle, apandisit belirtileri fark edildiğinde hemen tıbbi yardım almak önemlidir.

APANDISIT AMELIYATI SONRASI İYILEŞME SÜRECI VE BAKIM

Apandisit ameliyatı sonrası iyileşme süreci, genellikle hızlı ve sorunsuz ilerler. Cerrahi müdahaleden sonra hastalar genellikle birkaç gün hastanede kalır ve ardından evde iyileşmeye devam eder. İyileşme sürecinde, doktorun önerdiği ağrı kesicileri kullanmak ve yara bakımına dikkat etmek önemlidir. Ameliyat sonrası ilk birkaç gün, hafif ve sindirimi kolay gıdalar tüketmek önerilir. Hastalar genellikle ameliyattan birkaç hafta sonra normal aktivitelere dönebilir, ancak ağır kaldırmak ve yoğun egzersiz yapmak gibi aktivitelerden kaçınmaları gerekebilir. Ayrıca, cerrahi bölgede enfeksiyon belirtileri, şiddetli karın ağrısı veya ateş gibi herhangi bir komplikasyon belirtisi fark edildiğinde hemen doktora başvurmak önemlidir. İyileşme sürecinde düzenli tıbbi kontrol ve uygun bakım, hastanın hızlı ve sağlıklı bir şekilde iyileşmesini sağlar.

APANDISIT AMELIYATI 2 KERE OLUR MU?

Genellikle apandisit ameliyatı bir kez yapılır ve apandisit alındıktan sonra sorun çözülür. Ancak nadir durumlarda, ameliyat sonrası komplikasyonlar veya başka bir nedenle tekrar apandisit gelişebilir. İkinci bir apandisit durumunda tekrar cerrahi müdahale gerekebilir.

APANDISIT VE KARIN BOŞLUĞU SAĞLIĞI

Apandisit, karın boşluğu sağlığını etkileyen ciddi bir durumdur ve hızlı müdahale gerektirir. Karın boşluğu, çeşitli organları içeren ve vücudun en önemli bölümlerinden biridir. Apandisitin neden olduğu iltihaplanma ve enfeksiyon, bu bölgedeki diğer organlara yayılabilir ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle apendiks yırtılması durumunda, enfeksiyon karın boşluğuna yayılarak peritonit gibi ciddi bir duruma neden olabilir. Peritonit, karın zarının iltihaplanmasıdır ve hemen tıbbi müdahale gerektirir. Bu nedenle, apandisit belirtileri gösteren kişilerin hızlı bir şekilde tıbbi yardım alması, karın boşluğu sağlığının korunması açısından önemlidir. Karın boşluğu sağlığını korumak için düzenli sağlık kontrolleri ve dengeli beslenme gibi genel sağlık önerileri de faydalı olabilir.

"
Erkli Diyaliz

Erkli Diyaliz

Sağlık Bilgileri

Peritonit, Periton zarının (karın zarı) iltihaplanmasıdır.

Nasıl Peritonit Oluruz?

Peritonit, mikropların periton boşluğuna ulaşmaları sonucunda meydana gelir. Mikropların periton boşluğuna ulaşmaları farklı yollardan olabilir,

1- Steril bağlantılara dokunma: Periton boşluğu steril, yani mikropsuzdur. Bu nedenle periton boşluğu ile temas edecek her şeyin de mikropsuz olması gerekir.
Steril bağlantı, transfer setin ucu, diyaliz torbasının bağlantı ucu, mini kapağın iç kısmı, steril gazlı bezler, steril olan ve dokunulmaması gereken malzemelerdir.

2- Kateter çıkış yeri iltihabı: Kateter çıkış yeri iltihabı sırasında mikroplar kateter yolu boyunca ilerleyip kann boşluğuna ulaşabilir ve peritonite neden olur. Bu nedenle kateter çkış yeri pansumanının düzenli yapılması ÇOK ÖNEMLİDİR.

3- Diyaliz işlemi sırasında öksürmek-aksırmak: Ağız veya burnumuzda bulunan mikroplar öksürme, aksırma ile bağlantı yerine, oradan periton boşluğuna ulaşıp peritonite neden olabilir.
Bu nedenle diyaliz işlemi sırasında maske takılması ÇOK ÖNEMLİDİR.

4- Ellerin yetersiz yıkanması

5- Kateterde veya kullanılan diyaliz sıvısının torbasında delinme. Diyaliz işleminden önce daima torbada delik olup olmadığı kontrol edilmelidir.


Peritonit Olduğumuzu Nasıl Anlarız?

Peritonit olduğumuzu gösteren 4 belirti vardır. Bu dört belirtinin iyi bilinmesi çok önemlidir.
1- Karından boşaltılan sıvının bulanık olması, Diyaliz işlemini tamamladıktan sonra mutlaka çıkan sıvıyı bulanıklık açısından kontrol edin. Çıkan sıvının bulanık olması peritonit işareti olabilir. Bu durumda mutlaka bağlı bulunduğunuz hastanenize haber veriniz.
Unutmayın! Bulanık sıvı peritonit demektir.
2- Karın ağrısı, Karın ağrısı peritonit belirtisi olabilir.
3- Bulantı kusma,
4- Yüksek ateş, Yüksek ateş, vücutta bir enfeksiyon gösstergesidir.Bu durumda çıkan sıvı daha dikkatlice gözlenmelidir

Yukarıda belirtilen durumlardan bir veya ikisi ile karşılaşıldığında mutlaka bağlı bulunduğunuz merkeze başvurulmalıdır. Eğer çıkan sıvı bulanıksa diğer belirtiler yoksa bile, diyaliz işlemi tamamlandıktan sonra hastaneye gidilmelidir.
Bulanık sıvı atılmadan hastaneye getirilmelidir.
Peritonit tedavi edilmediği zaman ciddi bir hastalığa dönüşebilir.
Bu nedenle peritonit belirtileri olan
* BULANIK SIVI
* KARIN AĞRISI
* BULANTI, KUSMA
* ATEŞ göz ardı edilmemelidir.

Peritonit sırasında karından boşaltılan sıvı bulanıklaşır. Ancak bazı durumlar da çıkan sıvının görünümünün normalden farklı olmasına neden olabilir. Bunlar,
Fibrin: Diyaliz işlemi sırasında zaman zaman karından boşaltılan sıvıda beyaz renkli ve pamuk ipliğini andıran küçük tortular görülebilir. Buna fibrin denir. Bu tortular, kateterin deliklerinin tıkanmasına ve sonuçta diyaliz işlemi sırasında sıvı verirken veya boşaltırken problem yaşanmasına neden olabilir.

Çıkan sıvıda fibrin görüldüğünde merkezinizi aramayı unutmayın. Karından boşaltılan sıvının bulanık mı, tortulu mu olduğunun ayırt edilmesi önemlidir.
Bunun için yapılması gereken, Boşaltma torbasının altına yazılı herhangi bir kağıt yerleştirildiğinde yazılar net olarak okunabiliyorsa sıvınız berrak, okunamıyorsa sıvınız bulanık demektir.
Boşaltma torbasında küçük tortular varsa ancak altta kalan yazılar okunabiliyorsa fibrin var demektir.
Kanlı Diyaliz Torbası, Eğer karından boşaltılan sıvı pembe renkli bir görünümde ise çıkan sıvı kanlı demektir. Karın zarınızdan az miktarda kanama önemli değildir.
Kadınlarda adet dönemlerinde çıkan sıvı hafif pembe renkte olabilir. Bunun yanında aktif egzersiz yapıldığında, ağır kaldırıldığında, şiddetli öksürme sırasında karın zarında hafif kanama meydana gelebilir.
Ancak kanlı sıvı gelmesi gün boyunca devam ediyorsa mutlaka merkezinizi arayınız.

Karından boşaltılan sıvıda herzamankinden farklılık söz konusu ise,
bulanıklıktan şüphe ediyorsanız ve bu konuda endişe taşıyorsanız
mutlaka merkezinizi aramalısınız.

Periton Diyalizi Nedir ? Periton Diyalizi Nasıl Yapılır ? Diyaliz Yeterliliği Diyaliz ve Yaşam Periton Diyalizinde Sıvı Dengesi ve Beslenme Periton Diyalizinde Anemi (Kansızlık) Periton Diyalizi ve Diyabet (Şeker Hastalığı) Periton Diyalizinde Kemik Hastalığı Peritonit Nedir? Periton Diyalizinde Kullanılan İlaçlar Periton Diyalizi Tedavisinden Ayrılma Nedenleri "
Peritoneal mezotelyoma nedir? Peritonektomi, sitoredüktif cerrahi ve HİPEK | Prof. Dr. Mustafa ÖZDOĞAN

Peritoneal mezotelyoma nedir? Peritonektomi, sitoredüktif cerrahi ve HİPEK | Prof. Dr. Mustafa ÖZDOĞAN

Peritoneal mezotelyoma nedir? Peritonektomi, sitoredüktif cerrahi ve HİPEK

Periton, karın boşluğunu ve içindeki organları kaplayan iki yapraklı zar yapıda bir organdır. Periton kanserlerinden biri de peritoneal mezotelyomadır ve nadir kanserlerden biridir. Periton adlı zar, vücudun mezotel(yum) tabakasından köken alır, akciğerleri saran mezotel tabaka plevra, kalbi saran ise perikart olarak adlandırılır. Mezotel tabakanın kanserleşmesinin en yaygın nedeni küçük asbest liflerinin solunmasıdır, bu nedenle kanserin plevral formu en yaygın olanıdır, ancak bu lifler balgamda da yutulabilir. Ayrıca göğüs boşluğundan karın boşluğuna göç ederek peritoneal mezotelyoma yol açan doku hasarına neden olabilirler.

Periton kanserlerinin çeşitleri nelerdir?

Birçok solid/organ kanserinde olduğu gibi, priton kanserleri de primer (birincil) ve sekonder (ikincil) olabilir. Bırada primer ve sekonder, kanserin başladığı yeri ifade eder. İsimler kanserin ne kadar ciddi olduğunun bir ölçüsü değildir.

Primer periton kanserleri

Birincil periton kanseri, periton hücrelerinde başlar ve gelişir. Primer periton kanseri denilince akla ilk olarak primer peritoneal karsinomatozis gelir ve bu kanser epitelyal over kanseri ile yakından ilişkilidir . Her ikisi de aynı şekilde ele alınır ve benzer bir bakış açısına sahiptir.

Nadir bir primer peritoneal kanser türü ise yazımızın konusu olan peritoneal mezotelyomadır.

Sekonder periton kanserleri

Sekonder periton kanseri genellikle karındaki başka bir organda başlar ve daha sonra peritona yayılır (metastaz yapar).

Sekonder periton kanseri şu organlardan başlayabilir:

yumurtalıklar fallop tüpleri mesane mide ince bağırsak kolon rektum

Sekonder periton kanseri hem erkekleri hem de kadınları etkileyebilir. Primer periton kanserinden daha yaygındır.

Örneğin kolorektal kanserli kişilerin yüzde 15 ila 20'sinin periton metastazları geliştireceği bilinketedir. Mide kanseri olan kişilerin yaklaşık yüzde 10 ila 15'i peritonda metastaz geliştirir.

Kanser, orijinal bölgesinden metastaz yaptığında, yeni bölge, ilk bölge ile aynı tip kanser hücrelerine sahip olacaktır.

Peritoneal mezotelyoma tedavisine bakış

Peritoneal mezotelyoma için hayatta kalma oranları zayıf olma eğilimindedir. Bu teşhisi alan kişilerin yaklaşık dörtte birinin, üç yıl veya daha fazla yaşadığı bilinmektedir. Tecrübelli ellerde planlanan uygun tedavi yaklaşımı, yaşam beklentisini uzatabilir. Peritoneal mezotelyoma erken teşhis edilirse, oldukça sınırlı bir kür (tam şifa) ihtimali vardır. Remisyon sağlamanın (hastalıksız süreyi uzatmanın) en iyi yolu, kanserli dokuları tam veya tama yakın cerrahi olarak çıkarmaktır.

Peritonektomi nedir?

Peritonektomi bir sitoredüktif cerrahi şeklidir. Sitoredüktif cerrahi, kanserli dokuyu ortadan kaldıran herhangi bir cerrahi işlemdir. Peritonektomi terimi, spesifik olarak peritonun çıkarılmasını ifade eder. Ameliyat ayrıca kanserli dokuya sahip organ parçalarını da çıkarabilir. Etkilenebilecek organlar ince bağırsaklar, kalın bağırsak, safra kesesi, karaciğer, mide, pankreas ve dalaktır.

Ameliyat çoğunlukla belirti ve şikayetleri gidermeye yöneliktir. Ameliyat ile kanseri tamamen temizlemek her zaman mümkün olmasa da ilerlemeyi yavaşlatabilir ve remisyon sağlayabilir. Remisyon olasılığını artırmak ve ameliyat sonrası nüks olasılığını azaltmak için ameliyat genellikle kemoterapi ile birleştirilir. Bu kombinasyon, cerrahın güvenli bir şekilde çıkaramadığı veya ameliyat sırasında çok küçük kalan kanser hücrelerini ortadan kaldırabilir.

Hipertermik İntraperitoneal Kemoterapi nedir?

Peritoneal mezotelyoma için, Hipertermik İntraPEritoneal Kemoterapi (HİPEK) sıklıkla ameliyat sırasında cerrahi işlemden sonra kullanılır. HİPEK, ısıtılmış kemoterapi ilaçlarını doğrudan karın boşluğuna enjekte eden görece yenilikçi bir kemoterapi yöntemidir. Bu, ilaçları intravenöz olarak (toplardamardan) uygulayan ve ilaçların tüm vücutta dolaşmasına izin veren geleneksel kemoterapiden farklıdır.

HİPEK'in peritoneal mezotelyoma tedavisinde standart kemoterapiden daha etkili olduğu kanıtlanmıştır. Bazı çalışmalar, HİPEK ile tedavinin hastalara önemli ölçüde uzun sağkalım süreleri verdiğini bulmuştur. Bu, daha önce yönetimi çok zor olan bir hastalığı tedavi etmek için büyük bir başarıdır. HİPEK sonrası artan hayatta kalma süresi, mezotelyomanın epitel alt tipi ile ilişkilidir.

Peritoneal kanser indeksinin önemi

Periton kanseri indeksi (peritoneal cancer index, PCI), periton boşluğu boyunca periton kanseri oranını değerlendirmek için kullanılır. Bu amaçla, periton boşluğu 13 iyi tanımlanmış bölgeye bölünmüştür (aşağıdaki şekle bakın). 13 bölgenin her birinde, en büyük tümör nodülünün boyutu ölçülür. Hiçbir tümör görselleştirilmezse, o bölgeye “0” puanı verilir. En büyük tümör nodülü 0,5 cm'den küçükse, skor “1” dir. 0,5 cm ila 5 cm arasında ölçülen tümörler için puan “2” dir. 5 cm'den büyük lezyonlarda skor “3” dür. Katmanlama veya çoklu küçük tümör nodüllerinin bir birleşmesi varsa, skor “3” dür. Periton kanseri indeksi, 13 bölgenin tümünün puanlarının maksimum 39 (13 × 3) puanla eklenmesiyle hesaplanır.

Peritoneal kanser indeksi düştükçe, hastalıksız sağkalım ve genel sağkalım artmakatdır. Genel olarak yüksek PCI skoruna sahip hastalara agresif tedaviler önerilmez.

HİPEK mi standart sitoredüktif cerrahi mi?

Dünya çapında 29 klinik merkezde sitoredüktif cerrahi (SRC) ve HİPEK ile tedavi edilen peritoneal mezotelyomalı (PM) hastalara ilişkin geriye dönük verileri birleştiren en büyük çok kurumlu kayıt, 405 PM hastasını içeriyordu, HİPEK sırasında sisplatin, mitomisin C ve doksorubisin dahil olmak üzere çeşitli intraperitoneal kemoterapötik ajanlar kullanılmıştır. HİPEK uygulanan hastalar da ortanca genel sağkalım 53 aydı ve bir, üç ve beş yıllık sağkalım oranları sırasıyla yüzde 81, 60 ve 47 idi. Çok değişkenli analizde artmış sağkalımla ilişkili prognostik faktörler, epiteloid histolojik alt tip, lenf nodu metastazlarının yokluğu, tam veya neredeyse tam rezeksiyon (yani sitoredüksiyon skorunun tamlığı 0 veya 1 ve HİPEK kullanımı idi.

Peritonektominin faydaları nelerdir?

Peritonektominin ve HİPEK'in birkaç hedefi vardır. Bu uygulamalar palyatif olma eğilimindedir, yani belirtileri azaltmayı, hayatta kalma sürelerini uzatmayı ve uzun vadeli remisyonda en iyi şansı elde etmeyi amaçlamaktadır. Peritoneal mezotelyomayı iyileştirmek gerçekçi bir hedeftir, daha az miktarda tümör dokusuna sahip mezotelyoma olan kişiler, peritonektomi artık HİPEK kombinasyonu için daha iyi bir şansa sahiptir ve bu da uzun vadeli remisyonla sonuçlanır.

Çoğu mezotelyoma hastası için, bu ameliyat ömrü uzatmak için kullanılır. Kanseri oldukça ilerlemiş hastalar için peritonektominin bir faydası belirti ve şikayetleri azaltmaktır. Karındaki tümörlerin çıkarılması veya küçültülmesi ağrı ve şişliği azaltarak hastanın daha rahat hissetmesini sağlayabilir.

Riskler ve komplikasyonlar

Peritonektomi ve ardından HİPEK büyük bir ameliyattır. Plevral mezotelyoma tedavisinde kullanılan radikal ameliyatlardan daha az riskli olsa da, yine de önemli komplikasyonları olabilir. Daha yaşlı hastalar veya karmaşık tıbbi sorunları olanların ameliyat sonrası komplikasyonlara sahip olma olasılığı daha yüksektir.

Olası postoperatif komplikasyonlar arasında bağırsaklardan fistüller (delinme), bağırsağın birbirine dikildiği yerlerden sızıntı, aşırı kanama ve karın içi enfeksiyon yer alır. Diğer komplikasyonlar, kan pıhtıları ve enfeksiyonlar dahil olmak üzere herhangi bir büyük ameliyatta görülenlerle aynıdır. Ne yazık ki bir hastanın bu ameliyattan kısa süre sonra kanserin nüksetmesi için iyileşme mücadelesi vermesi mümkündür.

Organ hasarı ve ostomi ihtiyacı

Karın boşluğunda bir ameliyat olduğu her zaman, bağırsak veya idrar yolunda küçük bir yaralanma riski vardır. Bu durumu cerrahi olarak onarmak mümkün olmadığında veya karın içinde belirgin tümör tutulumu varsa ostomi adlı bir işlem gerekli olabilir. Stoma, sindirim veya idrar yolunu vücudun dışına yönlendiren cerrahi bir uygulamadır. Bu uygulama ile, atığın vücuttan atıldığı normal yolları atlayarak ince bağırsak, kalın bağırsak (kolon) veya üreteri vücudun dışına bağlayan stoma adı verilen bir açıklık oluşturur.

Ostomiler tipik olarak mesane veya bağırsaklar, tümör tutulumu nedeniyle normal şekilde çalışamadığında yapılır. Nadir durumlarda, ameliyatın bir komplikasyonu olarak organ hasarı meydana gelebilir. Bu yaygın bir komplikasyon değildir, ancak sitoredüktif cerrahi dahil herhangi bir abdominal cerrahi, ostomi gerektiren hasara neden olabilir. Stoma kalıcı olabilir veya etkilenen dokunun iyileşmesine izin vermek için sadece geçici olabilir.

Bir ostomi ile yaşamak birçok zorluğu beraberinde getirir. Hastaların dışkı veya idrar toplamak için bir ostomi torbasına ihtiyacı vardır. Stomanın akışı kesecek bir valfi yoktur, hasta vücuttan atıkların geçişini kontrol edemez. Uzman ostomi hemşireleri, ortaya çıkan herhangi bir sorun için problem çözmeyi içeren bir yönetim planı sağlamak için paha biçilmez bir kaynaktır. Karmaşık vücut imajı değişiklikleriyle baş etmek duygusal olarak zor olabilir. Bunlar geçici veya kalıcı olabilir. Stomaların kapatılması gerekiyorsa veya planlanıyorsa, başka bir ameliyat gerekecektir.

Hasta seçimi ve ameliyat sonrası

Sitoredüktif cerrahiden artı HİPEK ile iyileşme hastaya göre değişir. Daha genç, daha sağlıklı hastalar ve daha erken kanser evrelerinde olanlar tipik olarak daha hızlı ve daha az komplikasyonla iyileşir. Herhangi bir komplikasyon varsa ameliyat ve HİPEK kemoterapisi sonrası hastalar hastanede kalmalıdır. Hastalar ameliyattan sonra intravenöz ilaçlar ve sıvılar alabilirler. Başlangıçta, normal bağırsak işlevi dönene kadar mideyi boşaltmak için genellikle bir nazogastrik tüp bulunur. Amaç, mümkün olan en kısa sürede ağızdan beslenmeye geri dönmektir. Bir beslenme uzmanına sahip olmak, yeni diyet önerileri sağlamada çok yardımcı olabilir. Hastalar eve gittikten sonra, tamamen iyileşene kadar modifiye edilmiş aktivitede olacaklardır.

Özet

Peritoneal mezotelyoma ciddi ve agresif bir kanserdir. Bu hastalık için prognoz (hastalık gidişatı) genellikle zayıftır, ancak yenilikçi tedavi seçenekleri hayatta kalma sürelerini artırmıştır. Peritonektomiyi ve ardından HİPEK'i içeren sitoredüktif cerrahi, hastaların daha uzun yaşamasına yardımcı olmanın etkili bir yoludur. Bazıları için bu uygulama, kür (tam şifa) bile sağlayabilir. Peritoneal mezotelyoma tedavisi görüyorsanız, tedavi seçenekleriniz seçeneklerinizi araştırın. Tıbbi ekibiniz, peritoneal mezotelyoma için bu agresif tedavilerin risklerini ve faydalarını anlamanıza yardımcı olabilir.

Paul Sugarbaker kimdir?

Yukarıdaki yazı, dünya genelinde cerrahi onkolojinin lider uzmanlarından biri olan Prof. Dr. Paul Sugarbaker'ın mesothelioma.net adlı web sitesindeki "Peritonectomy / Cytoreductive Surgery" adlı yazısından derlenmiştir. Dr. Sugarbaker gastrointestinal kanser, peritoneal mezotelyoma ve peritoneal metastazların cerrahi tedavisinde uzmanlaşmıştır. Periton kanserleri ve HİPEK olarak bilinen metastazlar için önemli bir tedavi prosedürü geliştirdi. Yenilikçi strateji, ameliyatı ve ardından ısıtılmış kemoterapi ilaçlarının karın içinde dolaşımını kullanır. Dr. Sugarbaker şu anda Washington Hastane Merkezindeki Periton Yüzey Malignite Programına ve Gastrointestinal Maligniteler Merkezine başkanlık ediyor. Ayrıca özel bir muayenehane olan Sugarbaker Oncology Associates'de çalışıyor.

1. Page Medically Reviewed and Edited by Paul Sugarbaker, M.D. Peritonectomy / Cytoreductive Surgery. mesothelioma.net

2. Laura M Enomoto, Perry Shen, Edward A Levine, and Konstantinos I Votanopoulos. Cytoreductive surgery with hyperthermic intraperitoneal chemotherapy for peritoneal mesothelioma: patient selection and special considerations. Cancer Manag Res. 2019, 11: 4231–4241.

Sağlık ve Mutlulukla Kalın.

Sayfada yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

İlgili Kanser Haberler

Waldenström Makroglobulinemisi Nedir? İsmi Nereden Gelmektedir?

Waldenstrom makroglobulinemisi (WM), bir Hodgkin olmayan lenfoma (NHL) türüdür. Kanser hücreleri, makroglobulin olarak adlandırılan, büyük miktarlarda anormal bir protein üretir. W.

Yumuşak Doku Sarkomu Nedir? Diğer Kanserler ile Farkları Nelerdir?

Sarkom Nedir? Sarkom, kemik ve kas gibi dokuların iskeletini oluşturan bağ doku hücrelerinden gelişen ve nadir görülen kanserlerdir. Hızlı büyüme ve erken evrelerde metastaz yapma.

"
Peritonit Nedir? Peritonit Hastalığının Belirtileri Nelerdir, Tedavisi Nasıl Yapılır? Sağlık Haberleri

Peritonit Nedir? Peritonit Hastalığının Belirtileri Nelerdir, Tedavisi Nasıl Yapılır? Sağlık Haberleri

Peritonit Nedir? Peritonit Hastalığının Belirtileri Nelerdir, Tedavisi Nasıl Yapılır? İnsan vücudunun sahip olabileceği pek çok hastalık bulunmaktadır. Tüm bu hastalıklar farklı isimlere sahiptir. Öyle ki, bu hastalıkların isimleri zaman zaman karıştırabilir. Bu hastalıklardan biri de Peritonittir. Peki, Peritonit nedir? Peritonit hastalığına sahip olup olmadığımızı nasıl anlayabiliriz? Sağlığınız için, Peritonit hastalığının nasıl bir hastalık olduğunu sizler için inceledik.

Peritonit, herkesin başına gelebilecek bir iltihaplanma hastalığıdır. Bu iltihaplanma karın bölgesinden meydana gelmektedir. Ateş, karın ağrısı gibi hastalığa sahip olduğunuzu anlayacağınız bazı belirgin belirtileri bulunmaktadır.

Haberin Devamı

Peritonit Hastalığı Nedir?

Peritonit hastalığı, karın zarı iltihaplanmasıdır. Karnın içindeki organları örten bir doku bulunmaktadır Bu dokunun delinmesi ya da sindirim kanalında bulunan bir delik, orada enfeksiyonun oluşabilmesine ortam hazırlayabilmektedir. Bu enfeksiyon, Peritonit hastalığına sebep olur.

Peritonit Hastalığının Belirtileri

Peritonit hastanın bazı belirgin belirtileri bulunmaktadır. Öksürme, karında hassasiyet, karın ağrısı ve ateş bu belirtilerin başında gelmektedir. Peritonit hastalığı, vücudunuzda bir şeylerin doğru olmadığını size belli edecek bazı hislerin ortaya çıkmasına sebep olur. Bu durumda, mutlaka doktorunuza görünmeniz gerekir.

Peritonit Hastalığının Tedavisi

Peritonit hastalığının tedavisi kişiden kişiye göre değişiklik göstermektedir. Bu hastanın tedavisi zaman zaman ilaçla sağlanabilirken, zaman zaman ise ameliyat ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.

"