Diyabet Hakkında Merak Ettikleriniz

Diyabet Hakkında Merak Ettikleriniz

Diyabet Hakkında Merak Ettikleriniz

Dünya Sağlık Örgütü tarafından Aralık 2006 tarihinde ilk defa bulaşıcı olmayan bir kronik hastalık yani Diabetes Mellitus mutlaka mücadele edilmesi gereken çok önemli bir hastalık problemi olarak tanımlanıyor. Dünyada diyabetli insan sayısı hızla artıyor. Ülkemizde de diyabetli nüfus çok hızlı bir yükseliş eğrisi gösteriyor. 10 milyondan fazla kişinin diyabet hastası olduğu tespit edildi. Sağlıksız, yanlış beslenme ve hareketsiz yaşam, bu hastalığın ortaya çıkışını hızlandırıyor.

Diyabet, nasıl bir tablodur?
Şeker hastalığı olarak bilinen Diabetes Mellitus (DM), midemizin arkasında bulunan bir organ olan pankreasın insülin salgısının tamamen veya kısmen yetersizliği veya eksikliği sonucu kandaki şeker miktarının normalden yüksek oluşudur. Organizmanın karbonhidrat, protein ve yağlardan yeterince yararlanamadığı, sürekli tıbbi bakım gerektiren kronik bir metabolizma hastalığı. Sağlıklı bir bedende glikozun yani şekerin, dokulara enerji sağlayabilmek için kan akımından ayrılarak kas hücreleri gibi bazı hücrelerin içine girmesi gerekiyor. Glikozun hücre içine girmesi, pankreas tarafından üretilen insülin hormonu tarafından gerçekleştiriliyor. İnsülin, diyabetli hastalarda ya hiç yok ya da bulunmasına rağmen hücre düzeyinde kullanılamamakta. Bunun sonucunda glikoz hücre içine giremiyor ve kanda birikiyor. Sonuçta kan şekeri düzeyi yükseliyor.

Diyabet hangi belirtilerle ortaya çkıyor, tanısı nasıl konuyor?
Diyabette nadiren hiç belirti olmuyor. Bu hastalarda, rastlantısal olarak, genel tetkikler sırasında kan şekeri yüksekliği fark ediliyor ve diyabet tanısı konuyor. Bunun dışında hastalar genellikle halsizlik, yorgunluk, istem dışı kilo kaybı, susama hissi, ağız kuruluğu, çok su içme, sık idrara çıkma, sıkça tekrarlayan bulanık görme, genel vücut deri kaşıntısı, kadınlarda tekrarlayan genital bölge enfeksiyonları, ayaklarda yanma, karıncalaşma, keçeleşme ile seyreden nöropatiden şikayet ediyor. Diyabet tanısı konması için, çok su içme, sık idrara çıkma ve açıklanamayan kilo kaybı gibi klasik diyabet belirtilerine ek olarak rastgele bakılan kan şekerinin 200 mg/dl'ye eşit ya da üzerinde olması veya sekiz saat açlıktan sonra sabah yapılan açlık kan şekeri ölçümünün 126 mg/dl'ye eşit ya da üzerinde olması kriterleri gereklidir.

Görülme sıklığı nedir?
Diyabet sarsıcı sosyal, ekonomik ve insani etkileri olan evrensel bir sorun. Bugün dünyada 350 milyon civarında insan diyabetle yaşıyor ve bu sayı her yıl artıyor. Bu büyüyen sorun, her ülkedeki sağlık kaynaklarını tüketmekte, birçok insanı öldürmekte veya sakat bırakmakta. Diyabet sıklığının istatistiksel tahminlerin ötesinde çok hızlı artış göstermesi, tanıdan itibaren yaşam boyu sürmesi, ağır komplikasyonlarla seyretmesi, iş gücü ve yaşam süresini olumsuz etkileyen bir hastalık olması nedeniyle, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler tarafından Aralık 2006'da küresel bir hastalık olarak kabul edildi ve tüm ülkelerin sağlık otoritelerine diyabetle mücadele çağrısı yapıldı. Türkiye'de 2010 yılında yayınlanan, 26 bin 499 kişi üzerinde yapılan, İ.Ü. Tıp Fakültesi tarafından T.C. Sağlık Bakanlığı'nın sahada lojistik işbirliği ile gerçekleştirilen “Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışması-II (TURDEP-II Çalışması) verilerine göre, diyabet sıklığı yüzde 13.7 olarak tespit edildi. Bu oran, 1997-98 yıllarında yapılan TURDEP-I çalışmasında yüzde 7.2 olarak bulundu. Bu verilere göre, 12 yıllık süreçte ülkemizde diyabet oranı yüzde 90 oranında arttı. Bu, ülkemizde 10 milyon kişinin üzerinde diyabetli olduğuna işaret ediyor. Aynı çalışmaların verilerine göre obezite ise, 12 yılda yüzde 22.3'ten yüzde 32'ye, yüzde 44 oranında artış gösterdi.

Her kan şekeri yüksekliği diyabete işaret ediyor mu?
Hayır, her kan şekeri yüksekliği diyabet değil. Diyabet olmayan kan şekeri yükselmeleri şöyle kategorize edilebilir: Açlık kan şekeri 100-125 mg/dl arasındaysa 'bozulmuş açlık şekeri', şeker yükselme testinde ikinci saat kan şekeri 141-199 mg/dl arasındaysa 'bozulmuş şeker toleransı'dır. Bu iki durum da prediyabet (diyabet öncesi dönem) olarak adlandırılıyor.

Diyabet tipleri ve bunları birbirinden ayıran özellikler nelerdir?
Genel bir sınıflama yapılırsa, Tip 1 ve Tip 2 diyabet olarak iki ana grupta incelenebilir. Gebelikte çıkan diyabet de ayrı bir başlık altında sayılıyor. Tip 1 diyabet, tüm diyabetlilerin yüzde 10 kadarını oluşturuyor. Tip 1 diyabet, bağışıklık sisteminin pankreastaki insülin salgılayan beta hücrelerini tahrip etmesi sonucu oluşan, mutlak insülin eksikliğiyle karakterize bir durum. Genellikle 30 yaş altında çok ani ve gürültülü başlıyor. Hastalar zayıf veya normal kilodadır ve ömür boyu insülin kullanılması zorunludur, kullanılmadığı takdirde koma ve ölüm gelişiyor.

Tip 2 diyabet ise diyabet hastalarının yüzde 90'ını oluşturuyor. Hastaların çoğunluğu kiloludur. Hücre düzeyinde insülin direnci nedeniyle insülinin yeteri kadar hücre içine girememesi ve kullanılamaması sonucu ortaya çıkıyor. Genellikle 40 yaşın üzerinde görülüyor. Ancak son yıllarda obezite ve hareketsiz yaşam gibi sorunlar yüzünden Tip 2 diyabete yakalanma yaşı ilkokul çağına kadar düşmüştür. Tip 2 diyabet sinsi ve yavaş seyreder ve bazen komplikasyonları ile birlikte tanı konuluyor. Vakaların üçte biri tanı konulmadan yaşamaya devam ediyor. Güçlü bir genetik yatkınlığı bulunan hastalık, bir sonraki nesilde daha erken yaşlarda görülebiliyor.

Diyabetin tedavisi tiplerine göre farklılık gösteriyor mu?
Tip 1 diyabette pankreasta insülin salgı azlığı veya yokluğu söz konusu olduğu için, pankreasın üretemediği insülinin enjeksiyonla ömür boyu yapılması tek tedavi seçeneği. Ağızdan alınan ilaçlarla tedavi edilemiyor.

Tip 2 diyabette ise klinik ve laboratuvar değerlerine göre sadece diyet tedavisi gibi geniş bir tedavi yelpazesi vardır. Diyabet tedavisinin temelini eğitim (diyabetle ilgili yaşam, bakım bilgileri) beslenmenin düzenlenmesi, kan şekerinin normale çekilmesi, küçük ve büyük damar komplikasyonlarının ve kalp damar risk faktörlerinin kontrol altına alınması oluşturuyor.

Diyabetin tipi her ne olursa olsun hastanın eğitimi, diyet ve egzersiz tedavinin değişmez sacayağı. Bu tedavilere her hastada tanı anından itibaren başlanması gerekiyor. Kilosu ve kan şekeri yüksekliği fazla olmayan hastalarda tedaviye ilaç vermeden sadece diyet tedavisi ile başlanabiliyor. Ya da diyet-egzersiz programlarına iyi uyan, kan şekeri ayarı ilaç tedavisi altında çok iyi olan hastalarda ağızdan ilaç tedavisi kesilebiliyor. Ancak ilaçsız devam edebilmek için, hastanın ilaç almadığı zamanlardaki takiplerinde, kan şekerlerinin hedef değerlerde seyretmesi gerekmekte.

Diyabet tanısı alan kişi, yaşamının hangi alanlarında değişiklik yapmalı?
Diyabeti sağlıklı yaşamla alt edin. Diyabet tanısı alan kişide yaşam şekli düzenlemesine gidilmesi, kişi kiloluysa kilo vermesi, sigara kullanıyorsa mutlaka bırakması gerekmekte. Hipertansiyon mevcutsa kan basıncı düzenlenmeli, kan yağları yüksekliği varsa düşürülmeli, günlük yağ alımı azaltılmalı, kalori kısıtlanmalı, ortalama bir egzersiz programına (günde 30 dakika, haftada en az üç gün tempolu yürüyüş gibi) başlanmalı.

Tip 2 diyabet tedavisinde obezite ile başa çıkmak çok önemli, çünkü obezite sadece diyabet ve ona eşlik eden bozuklukları kolaylaştırıcı bir faktör değil, iyi bir metabolik kontrole ulaşmayı da zorlaştıran bir durum. Aşırı kiloların verilmesi metabolik kontrolü iyileştiriyor, yaşam süresini uzatıyor. Diyabette beslenme çok önemlidir, sağlıklı ve gereken miktarda besin alınması önemlidir. Beslenme ve diyet uzmanınca hazırlanan programla, bireysel özelliklere göre değişen enerji ve besin ihtiyacı, yeterli ve dengeli beslenmeyi oluşturacak şekilde, çeşitli yiyeceklerden karşılanmalı. Üç ana, üç ara öğünün zamanında alınması gerekiyor. Hastalara ne yiyeceği, ne miktarda yiyeceği, ne ile neyi birlikte yemesi gerektiği ve ne zaman yiyeceği, üzerinde önemle durularak anlatılmalı.

Tip 2 Diyabet Nedir? Belirtileri Nelerdir? | Güven Hastanesi

Tip 2 Diyabet Nedir? Belirtileri Nelerdir? | Güven Hastanesi

Tip 2 Diyabet Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Tip 2 diyabet, toplumumuzda oldukça sık görülen kronik ve ilerleyici bir glikoz metabolizması hastalığıdır.

Sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme, ayaklarda ve ellerde uyuşma, halsizlik ve yorgunluk hissi tip 2 diyabetin belirtileri arasında gösterilir. Ancak, pek çok diyabetli bireyde kan şekeri düzeyi, şikâyet yaratacak kadar yükselmemiş olabilir. Diyabetin kontrol altına alınmaması ise göz hastalıklarından organ yetmezliklerine varan ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

İçindekiler Tip 2 diyabet nedir? Tip 2, tüm diyabet vakalarının yüzde kaçını oluşturur? Tip 2 diyabetin nedenleri nelerdir? Tip 2 diyabetin belirtileri nelerdir? Tip 2 diyabet tanısı nasıl konur? Tip 2 diyabet nasıl tedavi edilir? Tip 2 diyabetin kontrol altına alınmaması hangi komplikasyonlara neden olabilir? Tip 2 diyabette sağlıklı yaşam alışkanlıklarının önemi nedir? Kan şekerini kontrol altında tutan veya düşüren ‘mucizevi besinler’ var mıdır? Tip 2 diyabet nedir?

Tip 2 diyabet, kronik ve ilerleyici bir glikoz metabolizması hastalığıdır. Kan şekerinin normalden yüksek olması ile teşhis konulur. Ancak, tip 2 diyabet sadece kan şekeri yüksekliğiyle sınırlı bir hastalık değildir. Pek çok olguda obezite, dislipidemi, hipertansiyon gibi diğer kronik metabolik hastalıklar da mevcuttur.

Tip 2, tüm diyabet vakalarının yüzde kaçını oluşturur?

Tüm diyabetlilerin yaklaşık yüzde 90-95’ini tip 2 diyabetliler oluşturmaktadır.

Tip 2 diyabetin nedenleri nelerdir?

Tip 2 diyabet gelişiminde genetik yatkınlık, sağlıksız yaşam biçimi ve ilerleyen yaş olmak üzere üç temel faktör rol oynar. Özellikle obezitesi olan bireyler, diyabet gelişmesi için büyük risk altındadır. Toplumumuzda giderek artan sağlıksız beslenme davranışı ve hareketsiz yaşam, diyabet gelişimi için büyük risk oluşturmaktadır. Uzun süre sağlıksız beslenen ve hareketsiz yaşayan bireylerde, özellikle de genetik yatkınlık varsa diyabet gelişme riski çok belirgin olarak artar.

Tip 2 diyabetin belirtileri nelerdir?

Tip 2 diyabetin klinik belirtileri, kan şekeri yüksekliğine ya da kronik şeker yüksekliğine bağlı gelişen komplikasyonlar nedeniyle görülür.

Kan şekeri yüksekliği nedeniyle gelişen şikayetlerin başında çok su içme ve sık idrar yapma gelir. Ancak, pek çok diyabetli bireyde kan şekeri düzeyi, şikâyet yaratacak kadar yükselmemiş olabilir. Bu kişilerde kan şekeri normal sınırların üzerinde olmasına karşın hiçbir yakınma bulunmayabilir.

Ülkemizde ve dünyada tip 2 diyabetli bireylerin yaklaşık yarısının hiçbir yakınması olmadığı ve bu nedenle de henüz tanı almamış oldukları düşünülmektedir. Kan şekerinin kronik olarak yüksek seyretmesi bu kişilerde diyabete bağlı damar hastalıklarının gelişmesine zemin hazırlar. Görme kaybı, diyabetli bireylerde en korkulan komplikasyonlardandır. Yine pek çok diyabetli bireyde sinirlerin etkilenmesine bağlı oldukça rahatsız edici yakınmalar görülür. Ayaklarda ve bazen de ellerde uyuşma, karıncalanma, üşüme veya yanmayla karakterize bu yakınmalar bazı hastaların hastaneye başvurularının temel nedenlerini oluşturur.

Diyabete bağlı iç organ sinirlerin etkilenmesi, erkeklerde sertleşme bozukluğu, kadınlarda ağrılı cinsel ilişkiyle seyreden cinsel sorunlara yol açabilir. Diyabetli bireylerde büyük damarların etkilenmesi nedeniyle de efor sırasında göğüs ağrısı veya yürürken bacak ağrıları ortaya çıkabilir. Tip 2 diyabet koroner arter hastalığı, inme ve bacak damar hastalıklarının en önemli nedenidir.

Tip 2 diyabet tanısı nasıl konur?

Tip 2 diyabet tanısı koymak kolaydır. Kan şekeri yüksekliği farklı ölçüm teknikleri ile ortaya konulur.

Açlık kan şekerinin iki farklı günde 126mg/dl veya üzerinde bulunması, Oral glukoz tolerans testi ile 75 gram glikozun sulandırılarak içilmesinden 2 saat sonra ölçülen kan şekerinin 200mg/dlnin üzerinde çıkması, Şeker yüksekliğini düşündüren şikayetlerin varlığında (çok su içme, sık idrar yapma, kilo kaybı vb.) rastgele ölçülen kan şekerinin 200mg/dl üzerinde çıkması, HbA1c adı verilen ve halk arasında 3 aylık kan şekeri ortalaması olarak adlandırılan değerin yüzde 6,5’in üzerinde çıkması ile tip 2 diyabet tanısı konur. Tip 2 diyabet nasıl tedavi edilir?

Tip 2 diyabet tedavisinin temel unsurları şunlardır:

1- Sağlıklı yaşam biçiminin sağlanması

Dengeli ve sağlıklı beslenme Düzenli egzersiz yapma Sigaranın bırakılması

2- Uygun ajanlarla kan şekerinin kontrol altına alınması

Ağızdan kullanılan diyabet ilaçları Enjekte edilen diyabet ilaçları

3-Eşlik eden hastalıkların tedavisi ve diğer risk faktörlerinin ortadan kaldırılması

Obezite Hipertansiyon Dislipidemi vd. Tip 2 diyabetin kontrol altına alınmaması hangi komplikasyonlara neden olabilir?

Dünyada travma dışı görme kayıplarının ve travma dışı ampütasyonların en sık nedeni diyabettir. Son dönem böbrek hastalığı olan kişilerde de en sık neden diyabettir. Diyabetli bireylerde koroner arter hastalığı, inme, bacak damalarında tıkanıklık ve kalp yetmezliği riski diyabetli olmayanlara göre en az iki kat artmıştır. Şekeri kontrol altına alınan olgularda ise söz konusu komplikasyonlar çok daha az görülürler.

Tip 2 diyabette sağlıklı yaşam alışkanlıklarının önemi nedir?

Ülkemizdeki tip 2 diyabetli her 10 kişiden dokuzunda kilo fazlalığı mevcuttur. Yapılan çalışmalar obezitesi olan bireylerde yeterli kilo kaybının sağlanmasıyla diyabetin kontrol altına alınabileceğini göstermektedir. Tip 2 diyabetli bireyler, sağlıklı beslenme ve yeterli fiziksel aktivite yapma konusunda yeterince özenli olurlarsa, ilaç kullanmaya gerek kalmadan veya ilaç ihtiyaçları çok azalarak kan şekerlerini normal sınırlara getirebilirler. Sağlıklı yaşam konusundaki bu davranış değişikliği sadece glukoz kontrolünü değil, kalp ve böbrekle ilgili sonlanımları ve diyabete bağlı diğer organlardaki fonksiyon bozukluklarını da önleyecektir.

Pek çok hastada düzenli beslenme ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarıyla tip 2 diyabet riski önlenir veya azaltılır. Ancak Tip 2 diyabetin altında yatan güçlü genetik zemin nedeniyle bazı olgularda tüm gayretlerine rağmen diyabet gelişebilmektedir. Yine de sağlıklı yaşam alışkanlıklarını yerleştirmiş bireylerde diyabet gelişse bile daha rahat kontrol altına alınabilmektedir. Sonuç olarak sağlıklı yaşam alışkanlıklarını oturtmanın herkes için öncelikli olduğunu vurgulamak uygun olacaktır.

Tip 2 Diyabet tedavi edilebilir ve hatta önlenebilir bir hastalıktır. Diyabet tedavisi sadece ilaçların düzenli kullanılmasıyla olmaz. Hastaların olumsuz yaşam alışkanlıklarını değiştirmesi oldukça önemlidir. Sağlıklı beslenip, fiziksel aktiviteyi artırırsak tip 2 diyabetle mücadelede çok önemli başarılar elde edebiliriz. Bu nedenle halkımızın sağlık okuryazarlığı konusunda kendisini geliştirmesi, doğru bilgi kaynaklarından doğru bilgileri edinerek sağlıklarıyla ilgili doğru adımları atmaları çok önemlidir. Obezitesi olan tip 2 diyabetli bireyler eğer sağlıklı kiloya dönerlerse diyabete bağlı komplikasyonlardan büyük ölçüde kurtulurlar.

Tip 2 diyabetin altında bir genetik zemin olsa bile diyabetli olmak kader değildir. Sağlıklı bir hayat tarzı ile diyabet gelişmesini önler, diyabet gelişmişse de tedavisini kolaylaştırırsınız.

Kan şekerini kontrol altında tutan veya düşüren ‘mucizevi besinler’ var mıdır?

Halk arasındaki yaygın kanaatin aksine, hiçbir mucize besin kan şekerini düşürmez. Bilinmesi gereken şey, kan şekerini kontrol etmek için mucize besinlerin değil, sağlıklı beslenme kalıplarının işe yaradığıdır. Mucize besinler olmadığı gibi, yüksek proteinli veya düşük karbonhidratlı beslenme programları da mucize etkiler oluşturmaz. Faydayı yaratan, kalori içeriği düşük kaliteli besin ögelerinin düzenli olarak alınmasıdır.

Lif içeriği zengin gıdaların ve kaliteli karbonhidratların (tam tahıl, baklagiller gibi) alınması özendirilmelidir. Karbonhidrat kaynağı olarak ilave şeker kullanılmamalı, toplam günlük enerji alımında ilave şekerlerin katkısı yüzde 10’dan az olmalıdır. Yağ ve protein tercihlerinde de bu yönde bir davranış yerinde olur. Bu besin ögelerinin toplam kalori alımındaki oranından çok, ne tür protein veya yağ kaynaklarından olduklarını ön planda düşünmek gerekir.

Günümüzde hayvansal proteinler gereğinden fazla tüketilmekte ve bitkilerin iyi protein kaynağı olabileceği unutulmaktadır. Özellikle aşırı miktarda kırmızı et tüketimi, beraberinde doymuş yağ alımını da artırdığı için kalp damar sağlığı için zararlı olmaktadır. Yağ alımında da trans yağların günlük beslenme içinde mümkünse hiç yer almaması (yüzde 1’den az) ve doymuş yağların toplam kalorinin yüzde 10’dan azını oluşturması önemlidir. İdeal beslenme kalıbı olarak örnek gösterilebilecek en önemli diyet Akdeniz diyetidir.

Akdeniz diyeti, taze meyve ve sebzelerin, kepekli tahılların, baklagil, kuruyemiş ve tohumların sıklıkla tüketildiği bir beslenme programıdır. Akdeniz diyetinde hayvansal protein olarak balık tercih edilirken ve yağ olarak zeytinyağı tüketimi önerilir.

"
Eker Hastalığı Belirtileri: Erken Tanı ve Tedavi İçin İpuçları - Op. Dr. Gönül Çimen

Eker Hastalığı Belirtileri: Erken Tanı ve Tedavi İçin İpuçları - Op. Dr. Gönül Çimen

Şeker Hastalığı Belirtileri: Erken Tanı ve Tedavi İçin İpuçları

Şeker hastalığı, pankreasın yeterince insülin hormonu üretememesi veya vücudun ürettiği insülin hormonunu verimli bir şekilde kullanamaması sonucu gelişen ve günümüzde insanlarda en sık görülen kronik hastalıklardan bir tanesidir. İnsülin hormonu, kandaki şekerin hücrelere girmesini sağlayan bir hormondur. İnsülin hormonu yeterince üretilmezse veya vücut insülin hormonunu verimli bir şekilde kullanamazsa, kandaki şeker miktarı yükselir. Bu duruma şeker hastalığı denir.

Şeker hastalığı, iki ana tipe ayrılır:

Tip 1 diyabet: Tip 1 diyabet, otoimmün bir hastalıktır. Bu hastalıkta, bağışıklık sistemi pankreasın insülin üreten hücrelerini yok eder. Tip 1 diyabet genellikle çocuklarda ve gençlerde görülür, ancak her yaşta ortaya çıkabilir. Tip 2 diyabet: Tip 2 diyabet, vücudun insülin hormonuna karşı direncinin artması sonucu gelişen bir hastalıktır. Tip 2 diyabet genellikle yetişkinlerde görülür, ancak çocuklarda da görülebilmektedir.

Şeker hastalığı, tedavi edilmediği takdirde ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu komplikasyonlar arasında şunlar yer alır:

Şeker Hastalığının Belirtileri

Şeker hastalığı, genellikle yavaş yavaş gelişir ve ilk aşamalarda herhangi bir belirtiye neden olmayabilir. Ancak, şeker hastalığı ilerledikçe aşağıdaki belirtiler ortaya çıkabilir:

Şeker hastalığının belirtileri kişiden kişiye değişebilir ve hastalığın türüne bağlı olarak farklılık gösterebilir. Ancak genel olarak şeker hastalığının belirtileri şunlar olabilir:

Tip 1 Şeker Hastalığı Belirtileri:

Aşırı susama (polidipsi). Aşırı idrara çıkma (poliüri). Açlık hissi ve hızlı kilo kaybı. Yorgunluk ve halsizlik. Bulanık görme. İştahsızlık.

Tip 2 Şeker Hastalığı Belirtileri:

Yavaş iyileşen yaralar. İştahsızlık ve kilo kaybı (bazen kilo artışı da olabilir). Yorgunluk ve halsizlik. İdrara sık sık gitme ihtiyacı. Bulanık görme. Ellerde ve ayaklarda uyuşma veya karıncalanma. Şeker Hastalığının Teşhisi

Şeker hastalığı, kan şekeri testleri ile teşhis edilir. Kan şekeri testi, kandaki şeker miktarını ölçen bir testtir. Şeker hastalığı tanısı için, açlık kan şekeri testinin 126 mg/dL veya daha yüksek olması gerekir. Ayrıca, tokluk kan şekeri testinin 200 mg/dL veya daha yüksek olması veya HbA1c testinin %6,5 veya daha yüksek olması da şeker hastalığı tanısı için kullanılır.

Şeker Hastalığının Tedavisi

Şeker hastalığı, tipine göre farklı şekillerde tedavi edilir. Tip 1 diyabet tedavisinde insülin iğneleri kullanılır. Tip 2 diyabet tedavisinde ise ilaç tedavisi, diyet ve egzersiz kombinasyonu uygulanabilir.

Şeker Hastalığından Korunma

Şeker hastalığından korunmak için aşağıdaki önlemler alınabilir:

Şeker hastalığı, ciddi komplikasyonlara yol açabilen bir hastalıktır. Bu nedenle, şeker hastalığı belirtileri ile karşılaşırsanız, vakit kaybetmeden bir doktora görünmeniz önemlidir.

"
Diyabet (Şeker Hastalığı) nedir? Çeşitleri nelerdir?

Diyabet (Şeker Hastalığı) nedir? Çeşitleri nelerdir?

Diyabet (Şeker Hastalığı) nedir? Çeşitleri nelerdir? Diyabet (Şeker Hastalığı) nedir? Çeşitleri nelerdir? Diyabet (Şeker Hastalığı) nedir?

Tıptaki karşılığı diyabet olan şeker hastalığı, pankreasın vücut için yeterli insülini üretememesi sonucu meydana gelen bir hastalıktır. Diyabet, yüksek kan şekeri ile kendini göstermektedir ve üç adet kişilerde görülen çeşitleri bulunmaktadır. Kişide ömür boyu sürecek olan şeker hastalığının yaygın hale gelmesinde yaşam koşulları ve beslenme alışkanlıkları etkin rol oynamaktadır. Düzenli ve dengeli beslenildiğinde şeker hastalığından korunmak mümkün olabilmektedir. Şeker hastalığı günümüzde hemen hemen her yaştaki bireylerde görülmektedir ve yaşam boyu kişilerde kalmaya devam etmektedir.

Şeker hastalığı belirtileri nelerdir?

Şeker hastalığının insanda yarattığı birçok etki vardır ve birçok belirti ile kendini ortaya koymaktadır. Şeker hastalığı belirtileri şunlardır:

Sık sık idrara çıkma Sık su içme Anormal bir şekilde iştah artışı Kilo kaybı Bulanık görme İdrar yolu enfeksiyonları Mantar enfeksiyonları Nefeste aseton kokusu Bulantı-kusma Derin solunum Ciltte kuruluk Ağız kuruluğu Karın ağrısı

Diyabet hastalarının en çok şikâyet ettiği durumlar yani diyabet hastalarında oluşan tipik belirtiler, sık idrara çıkma, sık su içme ve anormal bir şekilde iştah artışı olmasıdır.

Şeker hastalığı nedenleri nelerdir?

Şeker hastalığı birçok sebepten doğabilir ve diyabete neden olan faktörler şunlardır:

Obezite Genetik faktörler Hareketsiz yaşam tarzı Stres İleri yaş Yüksek doğum ağırlıklı bebek dünyaya getirme

Şeker hastalığı çeşitlerinden tip1 ve tip 2 diyabet günümüzde sıklıkla görülen çeşitlerdir ve şeker hastalığı nedenleri de çeşitlerine bağlı olarak şekillenmektedir.

Diyabet çeşitleri nelerdir?

Diyabet hastalığının kendi içerisinde tip 1, tip 2 ve gestasyonel diyabet olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Vücut yeterli insülini üretemediği için şeker hastalığı ortaya çıkmaktadır ve tip 1 diyabette vücudun insülin üretimi azalmakta, tip 2 diyabette ise vücut insülinin etkisine karşı direnç ortaya çıkarmaktadır. Bu durumda kan şekeri yükselmekte ve şeker hastalığı tespiti yapılmaktadır. Şeker hastalığı kendini henüz ortaya koyamadığı durumlara da gizli şeker denilmektedir.

Tip 1 Diyabet

Tip 1 diyabet, vücudun kan şekerini kontrol altına almak için yeterli miktarda insülin üretemediği durumdur. Böyle bir durumda kandaki şeker yani glikoz yükselir ve dışarıdan insülin enjeksiyonlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Tip 1 diyabet çoğunlukla küçük yaşlarda ortaya çıkmaktadır ve en tipik belirtisi planlanmamış olarak gelişen kilo kaybıdır. Aynı zamanda tip 1 diyabet, diyabetik ketoasidoz adı verilen bir hastalığa zemin hazırlamaktadır ve bu hastalığın belirtileri vücutta gözlendiği anda tedaviye kadar gidilmelidir.

Tip 2 Diyabet

Tip 2 diyabet ise kandaki şekerin miktarının çok yüksek olmasına sebebiyet vermektedir ve bu çeşidi diyabet hastalarında en sık görülenidir. Bu diyabet çeşidinde vücut hücreleri insüline karşı bir direnç göstermekte olup kandaki şekerden yararlanılamaz. Tip 2 diyabette, hareketsiz yaşam tarzı, aşırı kilo, stres gibi faktörler etkili olurken belirtiler her kişide meydana çıkmadığı için her zaman çok da fark edilmeyebilir. Tip 2 diyabet çeşidinde hastalığın kontrol altına alınması adına, diyet değişiklikleri, ilaç kullanımı ve düzenli tıbbi kontrollere gerek duyulmaktadır.

Diyabet tanısı nasıl konulur?

Diyabet tanısı hastanın açlık kan şekerinin ölçümü ile kolaylıkla konulmaktadır. Açlık kan şekeri değeri sağlıklı bir kişide 70/100 mg/DI düzeyindedir. Bu değerlerin üzerinde olması yani 126 mg/ DI üzerinde olması şeker hastalığının varlığını işaret etmektedir. Kandaki şeker oranı eğer 100-126 mg/DI altında ise tokluk kan şekeri ölçümüne bakılmaktadır.

Diyabet tedavi yöntemleri nelerdir?

Diyabet hastalığı az önce de belirttiğimiz gibi ömür boyu devam edecek olan bir hastalıktır yani kroniktir ve kesin çözüm olacak bir tedavisi bulunmamaktadır. Diyabet hastalığının tedavisindeki amaç, hastada ortaya çıkacak olumsuz sonuçları engellemek ve hastanın yaşam kalitesinin düşmesinin önüne geçmektir. Tüm bunların uygulanmasında kişilerin faydası olmalıdır ve kan şekeri değerlerine düzenli olarak bakmalı, sigara ve alkol kullanımından kaçınmalı ve yeterli, doğru beslenmeleri gerektiklerini göz önünde bulundurmalıdırlar. Tip 2 diyabette tedavi adına antidiyabetik ilaçlar, tip 1 diyabette ise insülin dozu ve planına uygun olarak doktor tavsiyesi ile diyet programları yapılmaktadır.

Bunlarda ilginizi çekebilir: Hipertansiyon nedir? Belirtileri nelerdir? Neden olur? Kolesterol nedir? Belirtileri nelerdir? Değeri kaç olmalı?
Diyabet Nedir? Belirtileri, Tanı Kriterleri ve Tedavisi |

Diyabet Nedir? Belirtileri, Tanı Kriterleri ve Tedavisi |

Diyabet Nedir? Belirtileri, Tanı Kriterleri ve Tedavisi


Halk arasında sık sorulan sorulardan biri “Diyabet ne demek” sorusudur. Diyabetes mellitüs, diyabet veya şeker hastalığı, kan şekerinin (glukoz) sağlıklı kişilerde belirlenen referans aralığın dışında yüksek seyretmesine bağlı, vücuttaki çeşitli dokularda fonksiyonel veya biyolojik sorunların baş göstermesiyle karakterize, kronik bir hastalıktır. Diyabet belirtileri nelerdir? Diyabet hastalığı belirtileri hastanın kan şekeri düzeyi ile orantılı olarak ortaya çıkar. Bu bakımdan şeker hastalarında aşağıdaki klinik semptomlar izlenebilir: (2) Çok su içme veya susuzluk hissi Sık idrara çıkma Gece idrara kalkma Sık yemek yeme ihtiyacı Halsizlik – yorgunluk Görme bozuklukları, uzağı görememe gibi kısa sürede gelişen kırma kusurları El veya ayaklarda uyuşma, üşüme hissi, karıncalanma Ayaklar başta olmak üzere uzuvlarda ciltte yara gelişmesi Diyabet tanı kriterleri nelerdir? Diyabet hastalığının tanısı temelde belirli koşul ve zamanlarda ölçülen kan şekeri tetkiklerine göre yapılan değerlendirmeler sonucu konur. Bu bakımdan diyabet semptomları varlığında aşağıdaki durumlarda hastalara şeker hastalığı teşhisi konulabilir: (3) Açlık kan şekerinin 125 mg/dl üzerinde olması Tokluk kan şekerinin 200 mg/dl üzerinde olması Herhangi bir zamanda ölçülen kan şekeri düzeyinin 200 mg/dl üzerinde olması OGTT şeker yükleme testi sonrası 2. saat kan şekerinin 200 mg/dl üzerinde olması HbA1c değerinin %6,5 üzerinde olması Diyabetik retinopati nedir? Diyabet hastalarında kan şekeri değerinin düzensiz ve kontrolsüz olarak yüksek seyretmesi durumunda, kan glukozu vücut dokularında normalden fazla miktarda ulaşır ve dokular için zararlı maddelere metabolize olabilir. Bunun sonucunda dokularda anatomik ve fonksiyonel bozukluklar gelişerek çeşitli rahatsızlıklar ortaya çıkar. Gözün görmeden sorumlu dokusu retina, diyabet hastalığı esnasında en çok etkilenen bölgelerin başında gelir. Bu bölgede görmeden sorumlu alanda diyabete bağlı doku değişiklikleri sonucunda görme problemlerinin gelişmesine kısaca diyabetik retinopati adı verilir. Diyabet tedavisi nasıldır? Diyabet hastalığının tedavisinde temel olarak hastaya diyabet diyeti uygulaması, düzenli egzersiz, sigara ve alkolün bırakılması gibi yaşam tarzı değişiklikleri önerilirken, çeşitli ilaç tedavileri ile birlikte kan şekerinin düzenlenmesinden sorumlu insülin hormonunun yetersiz kaldığı durumlarda, insülin iğneleri uygulanması gündeme gelebilir. Diyabetin kesin bir tedavisi bulunmamakla birlikte, mevcut tedavi yöntemleriyle kan şekerinin kontrol altında tutularak hastalık komplikasyonlarının gelişmesi önlenebilir, hayat kalitesi artırılabilir ve toplumun geri kalanı gibi normal bir yaşam süresi elde edilebilir. (4)

2021517-EIP293-Selfit Websitesi4

Referanslar ‘https://www.healthline.com/health/diabetes’ ‘https://www.mayoclinic.org/diseases-conditions/diabetes/symptoms-causes/syc-20371444’ ‘https://www.turkdiab.org/admin/PICS/webfiles/Diyabet_tani_ve_tedavi__kitabi.pdf’ ‘https://www.webmd.com/diabetes/default.htm’ "
Diyabet Tedavisi Hakkında Bilinmesi Gerekenler | Acıbadem

Diyabet Tedavisi Hakkında Bilinmesi Gerekenler | Acıbadem

Diyabet Tedavisi

Acıbadem Sağlık Grubu hastane ve tıp merkezlerinde diyabet hastalığının tanı ve tedavisi için bütüncül bir yaklaşımla hizmet veriyor. Diyabet hastalığının yönetiminde kan şekeri kontrolü ve hastalığın komplikasyonlarına karşı önleyici tedavilerin yanı sıra, Diyabet Okulları aracılığıyla diyabet hastalarına diyabetle yaşam konusunda bilgi veriliyor ve eğitim çalışmaları yapılıyor.

Diyabet hastalığına bir takım ruhuyla yaklaşılan Acıbadem’de hastalar endokrinolog ve/veya iç hastalıkları hekimi, diyabet hemşiresi ve diyetisyenlerin oluşturduğu diyabet ekibi tarafından değerlendiriliyor, hastanın tıbbi durumuna ve yaşam tarzına uygun yaklaşımlarla tanı ve tedavi hizmeti sunuluyor.

Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?

İnsan vücudunun enerji ihtiyacı, alınan besinlerdeki karbonhidrat, protein ve yağlardan sağlanır. Bu besin öğeleri sindirilirken glikoz adı verilen basit şekerler açığa çıkar. Glikoz vücudun tüm organları için en önemli besin kaynağıdır. Hücrelerin glikozun enerjisini kullanabilmesi için, glikozun hücre içine alınması gerekir. Glikozun hücre içine girmesini ve glikojen olarak depolanmasını sağlayan, pankreas bezi tarafından salgılanan insülin hormonudur.

Şeker hastalığı ya da diyabet (Diabetes Mellitus), pankreasın vücut için yeterli miktarda insülin üretememesi ya da ürettiği insülinin vücut tarafından etkili bir şekilde kullanılamaması sonucunda ortaya çıkan, yüksek kan şekeri ile seyreden bir hastalıktır.

Diyabet tedavi edilmediğinde, küçük damar sistemi başta olmak üzere, vücudun çeşitli organ ve dokularına zarar verebilen, ömür boyu süren bir metabolizma hastalığıdır.

Diyabetli hasta sayısı tüm dünyada ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde giderek artmaktadır. Dünyada 425 milyon yetişkin diyabetli yaşamaktadır. Bu sayının 2040 yılında 642 milyona ulaşması bekleniyor.

Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışması (TURDEP-II) Türkiye’de diyabet ve obezite oranlarındaki artışın endişe verici boyutlarda olduğunu göstermiştir. Çalışmada 12 yılda diyabet sıklığının %90 artarak, %7, 7’den %13, 7’e çıkarken, obezite oranının %44 arttığı görülmüştür. Halen ülkemizde tanısı konmamış olanlarla birlikte 10 milyonun üzerinde diyabetli olduğu varsayılmaktadır.

Diyabet (Şeker Hastalığı) Belirtileri Çok su içme, çok idrara çıkma (özellikle geceleri idrara çıkma) Ağız kuruluğu Aşırı acıkma hissi Halsizlik ve bazen zayıflama Görme sorunları Dişeti hastalıkları Ayaklarda yanma, karıncalanma hissi Yaraların geç iyileşmesi, enfeksiyonlar (idrar yollarında, akciğerde) Yüksek şeker koması (karın ağrısı, bulantı kusma, şuur bulanıklığı) Cinsel işlev bozuklukları (iktidarsızlık)

Tip 2 diyabet bazen hiç belirti vermeden tesadüfen yapılan kan şekeri ölçümü ile de teşhis edilebilir.

Çeşitleri Diyabet (Şeker Hastalığı) Türleri Nelerdir?

Diyabet birkaç farklı türde görülebilir, 4 temel tipi bulunur. Bunlar, Tip 1 diyabet, Tip 2 diyabet, gestasyonel diyabet (gebelik diyabeti) ve özel diyabet formlarıdır. Diyabette vücut gerekli insülini üretemez ya da kullanamaz, böylece kandaki glikoz seviyesi yükselir. Tip 1 diyabette vücudun doğal olarak insülin üretimi azalır. Tip 2 diyabet ile Gestasyonel diyabette ise vücut insülinin etkisine karşı direnç geliştirir. Bu iki durumun sonucunda kan şekerinin yükselmesi (hiperglisemi) durumu gerçekleşir. Henüz bütünüyle ortaya çıkmamış şeker hastalığı türüne ise gizli şeker ya da pre-diyabet adı verilir.

Tip 1 Diyabet Nedir?

Tip 1 diyabet yani diabetes mellitus, vücudun kan şekerini kontrol etmek için yeterli miktarda insülin hormonu üretememesi durumudur. Bunun sonucunda da kandaki şeker (glikoz) seviyesi çok yüksek değerlere ulaşır. Kanda aşırı derecede yükselen glikozu kontrol altında tutmak için günlük insülin enjeksiyonlarına ihtiyaç duyulur. Tip 1 diyabet genellikle küçük yaşta ortaya çıkar. Vücudun kendi bağışıklık sisteminin pankreasın insülin üreten hücrelerine saldırmasından kaynaklanan otoimmün hastalıktır.

Tip 1 şeker hastalığı diyabetik ketoasidoza yani DKA'ya neden olabilir. DKA, vücutta ciddi insülin eksikliği olduğunda ortaya çıkar. Enerji için şeker kullanamayan vücut, bunun yerine vücutta bulunan depolanmış yağdan faydalanmaya başlar. Depolanmış yağ vücut tarafından kullanılırken geriye ketonlar adı verilen kimyasallar bırakılır. Bu durum kontrol altına alınmazsa ketonlar kanda birikirler ve kanın asit değerini yükseltirler. Özellikle başta çocuklar olmak üzere Tip 1 şeker hastalığı olduğundan habersiz bireyler, DKA nedeniyle kötüleşmeden teşhis edilemeyebilirler. Bu nedenle DKA'nın belirtilerini ve semptomlarını hızlı bir şekilde tedavi edebilmek için tespit etmek önemlidir.

Tip 1 şeker hastalığının semptomları arasında başta planlanmamış kilo kaybı gelir. Eğer vücut yiyeceklerden enerji alamazsa, bunun yerine enerji için var olan kas ve yağları yakmaya başlayacaktır. Beslenme ve hareket tarzını değiştirmeden kilo vermeye başlamanın nedeni budur. Vücudun yağ yakarken ortaya çıkardığı ketonlar mide bulantısı ve kusma hissi oluşturabilir. Ketonlar kanda hayatı tehdit edebilecek tehlikeli seviyelere kadar yükselebilir.

Tip 2 Diyabet Nedir?

Tip 2 diyabet, kandaki şeker seviyesinin (glikoz) çok yüksek olmasına neden olan, oldukça yaygın bir durumdur. Vücut hücrelerinin normal olarak üretilen insüline karşı direnç kazanması, bu nedenle de kandaki şekerden faydalanamaması durumudur. Aşırı kilo, hareketsiz yaşam tarzı, stres, ailede şeker hastalığı görülmesi ve ilerleyen yaş Tip 2 diyabetin nedenleri arasındadır. Ancak Tip 2 diyabetin belirtileri insanları her zaman kötü hissettirmediği için kolaylıkla fark edilmeyebilir.

Normalde görülen aşırı susama, sık idrara çıkma ve yorgunluk gibi semptomların yanı sıra kalp ve sinirlerle ilgili ciddi sorunların ortaya çıkması ihtimalini arttırır. Tip 2 diyabet kişinin günlük yaşamını hayat boyu etkileyecek bir durumdur. Kontrol altına alınması için diyet değişikliği, ilaç kullanımı ve düzenli tıbbi kontroller gerektirebilir.

Tip 1 ve Tip 2 Diyabetin Başlıca Farkları Nelerdir?

Çocuklarda ve gençlik yıllarında ortaya çıkan Tip 1 diyabette, bağışıklık sistemindeki bozukluklar nedeniyle pankreasta insülin yapan hücreler tahrip olur. Vücutta yeterli insülin yapılamadığından bu hastalar, dışarıdan insülin alamaz ise diyabet koması (ketoasidoz) gelişir ve yaşamları tehlikeye girebilir. Bu hastalar zayıftır, hastalık belirtileri kısa süre içinde ortaya çıkar ve gelişir. Bu diyabet tipinin tüm diyabetlilere oranı %5-10’dur.

Halen en sık görülen diyabet formu olan ve orta-ileri yaş grubunda görülen Tip 2 diyabette ise kişilerin pankreasında insülin üretilmesine rağmen çeşitli dokularda, özellikle kas, yağ, karaciğer ve damarlarda şişmanlık ve hareketsizlik nedeniyle insülinin etkilerine karşı vücutta direnç oluşmuştur ve insülin etkisi yetersiz kalır. Sinsi başlayan ve bu nedenle geç fark edilen bu tip diyabette kalıtımın rolü büyüktür.

Başlangıçta sadece yaşam tarzı düzenlenerek dengeli ve sağlıklı beslenme ile fiziksel aktivitenin artırılması ve kilo fazlası olanların zayıflatılması ile hastalık kimi zaman kontrol altına alınabilir. Kan şekerini düşürmek ve hastalığın ilerleyişini durdurmak için şeker düşürücü ilaçlara ihtiyaç duyulur. Hastalığın doğal süreci, bazen de tedaviye uyumsuzluk nedeniyle zamanla geçici veya kalıcı sürelerle insülin kullanmak gerekebilir.

Gestasyonel Diyabet Nedir?

Gestasyonel diyabet yani hamilelikte şeker hastalığı (gebelik şekeri), hamilelik öncesi yeterli insülin salgılayabilen pankreas hücrelerinin hamileliğin ilerlemesiyle birlikte yeterli insülin salgılayamamasından kaynaklanır.

Gestasyonel diyabet nedeniyle geçmişte şeker hastalığı belirtisi olmaması durumunda dahi hamilelik boyunca kan şekeri yükselebilir. Bu durum hamilelik bitiminde genellikle kendiliğinden düzelir. Ailesinde şeker hastası bulunanlar, 30 yaş üzerinde olanlar ve fazla kilolu olanlar hamilelikte şeker hastalığı riski taşırlar.

Nedenleri Diyabet (Şeker Hastalığı) Risk Faktörleri Genetik Faktörler ve Aile Öyküsü: Tüm diyabet türleri için aile öyküsü önemlidir.

Pankreasa Bağlı Hastalıklar: İnsülin hormonu, pankreas tarafından salgılandığı için, pankreasta meydana gelen herhangi bir hastalık diyabet riskine neden olabilir. Bazı nadir hastalıklar pankreasa zarar verebileceğinden, diyabete sebep olabilirler.

Obezite: Tip 2 diyabetin ve gestasyonel diyabetin en önemli risk faktörlerinden biri obezitedir. Tip 2 diyabete sahip hastaların %80’i aşırı kiloludur. Bel yağlanmasına sebep olan insülin direnci aynı zamanda tip 2 diyabete de sebep olabilir. Bu durumda uygun bir diyetle kilo kontrolünü sağlamak, semptomları azaltır ve hastanın genel sağlık durumda iyileşme sağlayabilir.

İnsülin Direnci: Tip 2 diyabette, hücrelerin insüline karşı direnç oluşturması kandaki glikoz seviyesinin artışına neden olur.

Hareketsiz Yaşam: Hareketsiz yaşam, kilo kontrolünü zorlaştırabilir ve Tip 2 diyabet riski doğurur.

Polikistik Over Sendromu: Polikistik over sendromu kadınlarda Tip 2 diyabet riskini artırır.

Yaş: Tip 2 diyabette, yaşam şekli ve hastanın kilosu gibi yaşı da önemlidir. İlerleyen yaşlarla metabolizma yavaşlamaya başladığından Tip 2 diyabet riski dolaylı olarak artar.

Gestasyonel Diyabet: Hamilelikte şeker hastalığı yaşayan kadınların, hamilelik sonrası dönemde Tip 2 diyabet hastası olma riski yükselir. 4 kilonun üzerinde bebek doğurmak, hamilelik şekerine işaret edebilir.

Özellikle kilo fazlası olan 40 yaş üstü kişilerde, açlık kan şekeri ölçümü ile diyabet aranmalı, normal (açlık glukoz düzeyi 100 mg/dl’nin altında) ise 3 yılda bir tekrar edilmelidir.

İdeal kilosunun üzerinde olan kişiler, yukarıdaki risk ögelerini taşıyorsa, diyabetin araştırılmasına daha genç yaşlarda (30’lu yaşlarda) başlanmalı ve diyabet aranması, açlık kan glukoz düzeyleri normal bulunsa bile hekim öngördüğünde şeker yükleme testi (OGTT) yapılması gerekir.

Tanı Yöntemleri Diyabet (Şeker Hastalığı) Tanısı

Diyabet tanısı için, açlık kan şekeri ölçümü, Oral Glukoz Tolerans Testi (OGTT) ve HbA1C testi sonuçlarına bakılır.

Açlık kan şekeri değeri, diyabet hastası olmayanlar için 70-100 mg/Dl arasında normal kabul edilir. Açlık kan şekerinin bu değerlerden yüksek olması durumunda (126 mg/DI ve üzeri) Oral Glukoz Tolerans Testi uygulanarak tokluk şekerinin değeri ölçülür. OGTT uygulaması, yemek yedikten sonraki 2 saatte yapılır. Yemeğin üzerinden geçen 2 saatin sonunda kan şekeri değeri 200 mg/DI ve üzerindeyse kişiye diyabet tanısı konur. OGTT değeri 200 mg/DI değilse ancak 140 mg/DI ve fazlasıysa kişiye gizli şeker tanısı konur. Diyabet tanısında HbA1C testi, geçmiş 3 aydaki ortalama kan glukoz düzeyiyle ilgili fikir verir.

Tedavi Yöntemleri Diyabet (Şeker Hastalığı) Tedavisi

Diyabet kronik bir hastalıktır ve kesin bir tedavisi yoktur. Hastalığın tedavisi, hastalığın olumsuz etkilerini önleyebilmek ve hastanın yaşam kalitesinin düşmesini engellemek içindir. Kan şekeri seviyesinin normal sınırlarda tutulabilmesi, hastalığın etkilerinin en aza indirgenmesi için önemlidir.

Hastanın diyabet hakkında bilgi edinmesinin, kendi kan şekerini kontrol etmesinin, doğru beslenmenin ve yeterli egzersizin uzun vadede ortaya çıkan komplikasyon riskinin azaltılması için önemi büyüktür. Bunların yanı sıra diyabetten kaynaklanan yüksek kardiyovasküler hastalık riskini azaltmak için sigara kullanılmaması ve tansiyon ile kolesterol seviyelerinin kontrol altında tutulması zorunludur.

Tip 2 diyabet tedavisi için antidiyabetik ilaç kullanımı ile Tip 1 diyabet tedavisi için insülin tedavisi şeker hastalığının ilaçla kontrol altına alınması için kullanılan yöntemlerdir.

Obezitesi bulunan şeker hastalarına uygulanan gastrik bypass ameliyatı sonucunda kan şekeri seviyeleri %80 ile %100 oranında normale döndürülebileceği görülmüş olsa da yaygın olarak başvurulan bir çözüm değildir.

Diyabetin Yol Açtığı Hastalıklar Nelerdir? Diyabetin sebep olduğu başlıca hastalıklar şu şekildedir:

Diyabet yukarıda sayılan hastalıklara sebep olabilir, bu hastalıkların da komplikasyonları eklendiğinde hastanın yaşam kalitesini ve bedensel bütünlüğünü bozabilir. Hekim kontrolünde yapılan tedaviyle, diyabete ve sebep olduğu hastalıklara ilişkin komplikasyonlar önlenebilir ya da etkileri azaltılabilir. Kan şekeri, kan basıncı ve kan yağları kontrol altında olan kişilerde, kilo fazlası yok ise ve düzenli aralıklarla kontroller yapılıyorsa, bu sayılan komplikasyonların hiçbiri gelişmeyebilir.

Benzer İlgi Alanları Baş Dönmesi Baş dönmesi, kişinin etrafındaki şeyleri hareket ediyor gibi hissetmesi, göz kararması, uyuşukluk, sersemlik ve denge kaybı üretebilen tıbbi bir durumdur. Detaylı Bilgi Endokrinoloji Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Acıbadem Sağlık Grubu’nun tüm hizmet alanlarında klinik hizmet vermektedir. Detaylı Bilgi HbA1c Testi Hba1c hakkında detaylı bilgi edinmek, neden yükseldiğini ve nasıl düşebileceğini öğrenmek için sayfamızı ziyaret edebilirsiniz. Detaylı Bilgi Tip 2 Diyabet Hareketsiz yaşam tarzı, ideal kilonun üzerinde olmak, yönetilemeyen stres tip 2 diyabetin sebepleri arasında değerlendirilir. Detaylı Bilgi Hastaneler Lütfen Bekleyiniz

Altunizade Hastanesi

Atakent Hastanesi

Ataşehir Hastanesi

Bodrum Tıp Merkezi

Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi

Eskişehir Hastanesi

Fulya Hastanesi

Maslak Hastanesi

Taksim Hastanesi Tıbbi Birimler Lütfen Bekleyiniz Doktorlar Lütfen Bekleyiniz Diyabet Tedavisi biriminde görevli doktor listemiz aşağıda yer almaktadır: Sıkça Sorulan Sorular Diyabetik Ketoasidoz Nedir? Diyabette Nasıl Beslenmek Gerekir?

Acıbadem Web ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Güncellenme Tarihi: 5 Eylül 2023 Salı Yayımlanma Tarihi: 16 Nisan 2020 Perşembe

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde, sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

Kimlik bilgileriniz: Adınız, soyadınız, T.C. Kimlik numaranız, pasaport numaranız veya geçici TC Kimlik numaranız, doğum yeri ve tarihiniz, medeni haliniz, cinsiyetiniz, sigorta veya hasta protokol numaranız ve sizi tanımlayabileceğimiz diğer kimlik verileriniz. İletişim Bilgileriniz: Adresiniz, telefon numaranız, elektronik posta adresiniz ve sair iletişim verileriniz, müşteri temsilcileri ya da hasta hizmetleri tarafından çağrı merkezi standartları gereği tutulan sesli görüşme kayıtlarınız ile elektronik posta, mektup veya sair vasıtalar aracılığı ile tarafımızla iletişime geçtiğinizde elde edilen kişisel verileriniz. Muhasebesel Bilgileriniz: Banka hesap numaranız, IBAN numaranız, kredi kartı bilginiz, faturalama bilgileriniz gibi finansal verileriniz. Sağlık hizmetlerinin finansmanı ve planlaması amacıyla özel sağlık sigortasına ilişkin verileriniz ve Sosyal Güvenlik Kurumu verileriniz. Hastane veya tıp merkezlerimizi ziyaret etmeniz halinde güvenlik ve denetim amaçlı tutulmakta olan kamera kayıtları görüntüleriniz. Otoparkı kullanmanız halinde araç plaka veriniz. Sağlık Bilgileriniz: Laboratuvar sonuçlarınız, test sonuçlarınız, muayene verileriniz, randevu bilgileriniz, check-up bilgileriniz, reçete bilgileriniz dahil ancak bunlarla sınırlı olmaksızın tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi sırasında veya bunların bir sonucu olarak elde edilen her türlü sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel verileriniz. www.acibadem.com.tr sitesine veya www.acibadem.com.tr/AcibademOnline/TR/MainPage adresine gönderdiğiniz veya girdiğiniz sağlık verileriniz ve sair kişisel verileriniz. Acıbadem’e veya Acıbadem Grup şirketlerinden herhangi birine iş başvurusunda bulunmanız halinde bu hususta temin edilen özgeçmiş dâhil sair kişisel verileriniz ile Acıbadem Grubu çalışanı ya da ilişkili çalışan olmanız halinde hizmet akdiniz ve işe yatkınlığınız ile ilgili her türlü kişisel verileriniz.

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

Kimliğinizi teyit etme, Kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi. İlgili mevzuat uyarınca Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile talep edilen bilgilerin paylaşılması. Hastane ve Tıp Merkezlerimizin iç işleyişi ile günlük operasyonların planlanması ve yönetilmesi. Hastane Yönetimi, Hasta Hakları, Hasta Deneyimi bölümleri tarafından hasta memnuniyetinin ölçülmesi, arttırılması ve araştırılması. İlaç temini. Randevu almanız halinde randevu hakkında sizi haberdar edebilme. Risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi. Sağlık hizmetlerini geliştirme amacıyla analiz yapma. Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından sağlık hizmetlerinizin finansmanı, tetkik, teşhis ve tedavi giderlerinizin karşılanması, müstehaklık sorgusu kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgilerin paylaşılması. Araştırma yapılması. Yasal ve düzenleyici gereksinimlerin yerine getirilmesi. Sağlık hizmetlerinin finansmanı kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgileri paylaşma. Kalite, Hasta Deneyimi, Bilgi Sistemleri bölümleri tarafından risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi. Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından hizmetlerimiz karşılığında faturalandırma yapılması ve anlaşmalı olan kurumlarla ilişkinizin teyit edilmesi. Pazarlama, Medya ve İletişim, Çağrı Merkezi bölümleri tarafından kampanyalara katılım ve kampanya bilgisi verilmesi, Web ve mobil kanallarda özel içeriklerin, somut ve soyut faydaların tasarlanması ve iletilebilmesi.

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi,

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği, Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Korunması Yönetmeliği, Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuat hükümleridir.

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca,

Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme, Kişisel veriler işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme, Kişisel sağlık verilerine erişim ve bu verileri isteme, Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme, Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme, Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme, Kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme, Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesine ve/veya kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesine ilişkin işlemlerin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme, İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme hakkını haizsiniz.

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak,

(i) ATATÜRK MAH.FEZA SK.NO:3/8 ATAŞEHİR, Istanbul, Türkiye adresine kargo ile ıslak imzanızı taşıyan bir dilekçe ile “Kurumsal Sekretarya” departmanı dikkatine Zarfına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kapsamında Bilgi Talebi” yazılarak gönderebilirsiniz, (ii) Noter kanalıyla gönderebilir, (iii) acibademsaglik@hs02.kep.tr adresine güvenli elektronik ya da mobil imzalı olarak, kayıtlı elektronik posta adresi veya sistemimizde kayıtlı elektronik e-posta adresiniz aracılığıyla ve/veya (iv) Acıbadem’e hitaben yazdığınız “word veya pdf.” formatındaki bir dosyayı güvenli eimza ile imzalayarak kisiselveri@acibadem.com ‘a e-posta’nın konu kısmına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Bilgi Talebi” yazarak iletebilirsiniz.

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

SIK ZİYARET EDİLENLER Akciğer kanseri Bağırsak kanseri Böbrek nakli Cilt kanseri Gırtlak kanseri Hemoroid Kalp krizi belirtileri Kan kanseri (Lösemi) Karaciğer nakli Kemik iliği nakli Kolon kanseri Koronavirüs Belirtileri Lenf kanseri Lenfödem Meme kanseri Mide kanseri Pankreas kanseri Prostat kanseri Rahim kanseri Vücut kitle endeksi hesaplama


Ana Sayfa Hastaneler Doktorlar Medikal Teknolojiler Kurumsal Bilgiler Sponsorluklar Bilgilendirilmiş Onamlar Kişisel Verilerin Korunması İletişim

Web sitemizde bulunan tüm görsellerin, işitsel veya içerik bilgilerinin izinsiz kullanılması yasaktır. Durumun tespit edilmesi halinde hukuki yollara başvurulacaktır.

"
Diyabet Hakkında Herşey - Diyabet Nedir? | Türkiye Diyabet Vakfı

Diyabet Hakkında Herşey - Diyabet Nedir? | Türkiye Diyabet Vakfı

Diyabet Nedir?

Diyabet, vücudunuzunda pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insulin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumun da gelişen ve ömür boyu süren bir hastalıktır. Sonuç olarak kişi, yediği besinlerden kana geçen şekeri yani glukozu kullanamaz ve kan şekeri yükselir (hiperglisemi).

Yediğimiz besinlerin özellikle karbonhidrat içeren besinlerin çoğu vücutta enerji için kullanılmak üzere glukoza dönüştürülür. Midenin arka yüzeyinde yerleşik bir organ olan pankreas, kaslarımızın ve diğer dokuların kandan glukozu alıp enerji olarak kullanmalarını sağlayan insülin" adı verilen bir hormon üretir. Besinlerle kana geçen glukoz, insülin hormonu aracılığı ile hücrelere girer. Hücreler glukozu yakıt olarak kullanır . Eğer glukoz miktarı vücudun yakıt ihtiyacından fazla ise karaçiğerde (şeker deposu=glikojen), yağ dokusunda depolanır.

Diyabeti olmayan bir birey kan şekeri düzeyi açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde (yemeğe başladıktan iki saat sonra) 140 mg/dl’nin üstüne çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığını gösterir.

Bir kişinin diyabetli olup olmadığı Açlık Kan Şekeri (AKŞ) ölçümü veya Oral Glikoz Tolerans Testi (OGTT) yapılarak saptanır. AKŞ ölçümü 100-125 mg/dl olması gizli şeker (pre-diyabet) sinyalidir. AKŞ ölçüm sonucunun 126 mg/dl veya daha fazla olması diyabetin varlığını gösterir.

OGTT’de glikozdan zengin sıvı aldıktan 2 saat sonraki kan şekeri değeri önemlidir. İkinci saat kan şekeri ölçümü 140-199 mg/dl ise gizli şeker, 200 mg/dl veya daha yüksek ise diyabet tanısı konulur.

"
Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir? Belirtileri Nelerdir? Tedavisi Nasıl Yapılır?

Diyabet (Şeker Hastalığı), pankreasın yeteri kadar insülin üretememesi yada üretilen insülinin vücut tarafından yeteri kadar kullanılamamasından kaynaklı bir hastalıktır.

Diyabet (Şeker Hastalığı) Belirtileri Nelerdir?

Diyabet (Şeker Hastalığı) belirtileri başlangıcında çok hafiftir veya yoktur. Bu durum özellikle Tip 2 şeker hastalığı için söz konusudur. Bazı insanlar şeker hastalığına bağlı vücutta hasar oluştuğu zaman, buna bağlı sorunlar görülünceye kadar bu hastalığın farkında olmazlar.

Şeker hastalığında erken belirtilerin önemli bir kısmı yükselmiş olan glikoz yani şekerden kaynaklanır. Tip 1 şeker hastalığı, yani insüline bağlı diyabet olarak adlandırdığımız durum birkaç gün veya birkaç hafta içinde ortaya çıkar ve belirtiler hemen görülür. Bu tip diyabette aşırı yükselmiş şekere bağlı görülen belirtiler daha şiddetlidir.

Şeker Hastalığının Erken Belirtileri: Açlık ve yorgunluk: Vücudumuz yemekle aldığımız yiyecekleri hücrelerimizin enerji ihtiyacını karşılaması için şeker, yani glikoza dönüştürür. Hücrelerimizin kandan glikozu alması için insüline ihtiyaç vardır. Eğer vücudumuz yeteri kadar insülin hormonu üretmiyorsa veya bu hormon mevcut değilse, hücrelerde insülinin etkisine karşı bir direnç oluşmuşsa, glikoz onlara giremez, enerjisiz kalırlar. Bu durum da açlık ve yorgunluk hissedilmesine neden olur. Susamak ve sık idrara çıkmak: Bir insan günde 4-7 kez idrara çıkar. Normalde böbreklerimiz üzerinden idrara geçen şekeri böbrek geri emerek kana gönderir. Ancak şeker kanda çok yükselirse böbreğe geri emebilme kabiliyetinden çok daha fazla şeker gelir. Bu fazla şekeri atmak için vücut daha fazla idrar yapar. Şeker hastalığı olan kişi sürekli tuvalete gider. İdrarla birlikte sıvı da fazla kaybettiği için daha fazla susar. Bunu düzeltmek için çok su içer, bu takdirde de idrara daha çok çıkar. Ağız kuruluğu ve deride kaşıntı: Vücudumuz daha çok idrar yapmak için vücudumuzdaki suları kullanır. Bu nedenle nem azalır. Susuz kalınırsa ağız kuruması görülür, cilt kurur. Kuru cilt kaşıntıya neden olur. Görmede bulanıklık: Şeker yükseldiği zaman vücudumuzdaki sıvı seviyelerinde değişiklik olur. Gözümüzdeki lens şişer, şekil değiştirir. Bu durumda bulanık görmeye neden olur. Tip 2 Şeker Hastalığı Belirtileri:: Bu hastalarda şeker uzun süre yüksek kalırsa mantar enfeksiyonu görülür. Bu duruma hem kadında ve hem de erkekte rastlanır. Mantar, şekerle beslenir, bulunduğu ortamda bol miktarda şeker olursa hızla çoğalır, enfeksiyona neden olur. Cildin herhangi bir sıcak ve nemli kıvrımında mantar gelişebilir. Bunları sayalım: Parmaklar ve ayak parmakları arasında, göğüs altında, cinsel organların içinde veya çevresinde. Yara iyileşmesinin gecikmesi: Yüksek şeker kan akışını engellediği için yaraya az kan gider, iyileşme gecikebilir. Ayrıca uzun süreli şeker hastalığı sinirlerde de tahribata yol açar. Böyle bir durum da yaraların iyileşmesini geciktirebilir. Ayak ve bacaklarda uyuşma ve ağrı: Bu belirtiler yüksek şekerin oluşturduğu sinir hasarına bağlıdır. Uzun süredir şekeri olan kişilerde görülür. Tip 1 Şeker Hastalığı Belirtileri:

Yukarıda da bahsettiğim gibi çok hızlı gelişen bir şeker hastalığı tipidir. Belirtileri yazıyorum:

Açıklanamayan kilo kaybı: İnsülin olmadığı için hücrelere şeker giremez, vücut besinsiz kalır. Bu takdirde enerji ihtiyacı kas ve yağlardan karşılanmaya çalışılır. Bu durum zayıflamaya neden olur. Kişi çok fazla yemek yese bile zayıflama devam eder. Kusma ve bulantı: Bu hastalarda vücut yağ yakınca keton dediğimiz cisimcikler yani maddeler ortaya çıkar. Bunlar çok artınca yaşamı tehdit edebilir. Diyabetik ketoasidoz dediğimiz ağır bir tablo görülür. Yükselmiş olan ketonlar bulantı ve kusmaya neden olur, karın ağrısı görülür. Aseton kokusu: Diyabetik ketoasidoz dediğimiz hastalıkta ojeyi çıkarmak için kullandığımızı asetona benzer bir koku hissedilir. Bu artmış ketonlarla ilgilidir. Şeker Hastalığının Tahribatlarına bağlı Belirtiler: Ciltte kaşıntı görülür. Daha çok kasık bölgesi çevresinde ve vajinada, Mantar enfeksiyonları, Kesikler ve yaraların iyileşmesinde gecikme, Boyun, koltuk altı ve kasıkta kadifemsi, koyu cilt değişiklikleri. Bunlara Akantozis nigrikans adı verilir. El ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma görülür. Sinir tahribatı sonucu oluşur. Bulanık görüş ve görme keskinliğinde azalma, Erkeklerde erektil disfonksiyon (ED) dediğimiz penis sertleşmesinde bozulma. Şeker Hastalığına Bağlı Koma Belirtileri:

Ağır bir klinik tablodur. Daha çok yaşlılarda ve tip 2 diyabette görülür. Tip 1 diyabette de komaya rastlanabilir. Ölüme kadar götüren tehlikeli bir komplikasyondur. Kan şekeri çok yükselir ve vücut susuz kalır, bu nedenle komaya girer.

Kan şekeri 600 mg/dl’nin üzerindedir. Dil ve ağız çok kurumuştur. Yani adeta kavrulmuştur. Aşırı susuzluk hissi vardır, Cilt kurudur, ter yoktur, Yüksek ateş görülür, Uyku hali ve şuurda bulanıklık vardır, Görme kaybı görülür, Hasta halüsinasyon dediğimiz kâbus şeklinde görüntülerden şikayet eder. "
Diyabet ve Tedavisi | Yeditepe Üniversitesi Hastanesi

Diyabet ve Tedavisi | Yeditepe Üniversitesi Hastanesi

Diyabet ve Tedavisi

Diyabet, yaygın bilinen adıyla (şeker hastalığı) İnsülin hormonunun eksikliği ve/veya insülin direnci - insülinin az verimle çalışması sonucunda görülen kronik bir metabolizma hastalığıdır. Toplumumuzda yaklaşık 7 diyabet hastası bulunmaktadır.

Tanı Nasıl Konur?

Hastalığın tanısını koymak için aşağıdakilerden en az birinin var olması yeterli olmaktadır.

Gün içinde herhangi bir saatte ölçülen kan şekerinin 200 mg/dL (serumda 180 mg/dl) veya üstünde olması, beraberinde çok su içme, sık idrara çıkma veya açıklanamayan kilo kaybı yaşanması, Açlık kan şekerinin 126 mg/dL (serumda 110 mg/dl) veya üstünde olması, 75 gram glukoz çözeltisi kullanılarak yapılan şeker yüklemesi testinden 2 saat sonra kan şekeri düzeyinin 200 mg/dL veya üstünde belirlenmesi. Kaç Tip Diyabet Vardır? Diyabet Çeşitleri, Tip 1 Tip 2 Gestasyonel Diyabet Diğer Tipler

Tip 1 Diyabet : İnsuline bağımlı diyabet türüdür. Genetik, çevresel ve immünolojik faktörlerin etkisiyle ve insülin hormonlarının eksikliği sonucu ortaya çıkan tip 1 diyabet, sıklıkla çocukluk ve gençlik yaşlarında görülmektedir.

Tip 2 Diyabet : En sık görülen diyabet türüdür. Pankreas yeterli insülin üretmediğinde veya vücut hücreleri insüline tepki vermediğinde meydana gelmektedir. Genellikle 35 - 40 yaş üstü kişilerde ortaya çıkmaktadır. Hastaların önemli bir kısmı fazla kiloludur.Tip 2 diyabet tanısı konulduğunda, hastaların %9,9- 20,8' inin göz tutulumu, %5 -10' unda da böbrek tutulumu mevcuttur.

Gestasyonel Diyabet : İlk olarak hamilelik sırasında tespit edilir. Bazen doğumdan sonra ortadan kaybolmaktadır. Ancak, gestasyonel diyabeti olan kişilerin, ilerde tip 2 diyabet olma riski yüksektir. Bu nedenle bazen hamilelik sırasında teşhis edilen diyabet aslında tip 2 diyabeti göstermektedir.

Diğer Tipler : Daha az görülen tipler arasında genetik bozukluk ve kullanılan bazı ilaçlara bağlı diyabet yer almaktadır.

Diyabet Hastalığı Belirtileri Nelerdir? Ağız kuruluğu ve çok su içme (Polidipsi) Çok ve sık idrara çıkma (Poliüri) Açlık hissi ve çok yemek yeme (Polifaji) Halsizlik ve yorgunluk Zayıflama Bulanık görme Ciltteki yaraların veya kesiklerin yavaş /geç iyileşmesi Ayaklarda hissizlik veya uyuşma, karıncılanma İstem dışı kilo kaybı Diyabet Hastalığı Kimlerde Aranmalıdır? 45 yaşından daha genç yaşta diyabet araştırılması gereken kişiler, Fazla kilolu, obez kişiler Birinci derece diyabet olanlar Dört kilodan ağır bebek doğuran anneler Yüksek tansiyonu olan kişiler HDL kolesterol < 35 mg/dl düzeyindekiler Önceki testlerde bozulmuş açlık glukozu (BAG) veya bozulmuş glukoz toleransı (BGT) saptananlar Polikistik over sendromu olanlar Yüksek kolesterolü olan kişiler Hareketsiz yaşam sürenler Diyabet Hastalığında Beslenme Nasıl Olmalıdır?

İdeal beslenme düzeninde kan şekerinin hızlı bir şekilde yükselmesine neden olacak şeker ve şeker içeren besinler, kilo almaya neden olacak ve kalp sağlığını olumsuz etkileyecek yağ ve yağlı besinlerden uzak durulmalıdır.

Günde en az üç öğün yenmeli, öğünler arasında ve gece yatmadan önce küçük bir ara öğün alınmalıdır. Öğünler her gün aynı saatlerde tüketilmelidir. Küçük porsiyonlarla beslenilmelidir. Beyaz ekmek yerine tam tahıl ekmeği, yulaf veya çavdar ekmeği tercih edilmelidir. Besin çizelgesinde kurubaklagillere sıklıkla yer verilmelidir. Çiğ meyve ve pişmiş sebze tüketmeye dikkat edilmelidir. Süt, yoğurt, ayran, peynir gibi kalsiyum kaynağı olan besinlere mutlaka yer verilmelidir. Diyabet Hastalığında Oral Antidiyabetik İlaçlar

Oral antidiyabetik ilaçlar, insüline bağımlı olmayan diyabetlilerde ve sadece diyetle kan şekerleri kontrol edilemiyorsa kullanılmaktadır.

Diyabet ilaçlarının etkilerini:

Karaciğer glukoz üretimini azaltır (metformin) Periferik insülin direncini azaltır (pioglitazon) Karbonhidrat emilimini geciktirir (acarbose, miglitol) Pankreasın beta hücrelerinden insülin salınımını uyarır (sulfonilüne grubu ilaçlar, kısa etkili insülin salgılatıcılar ve DPP-IV inhibitörler) İnsülin İnsülin tedavisinin amacı vücutta eksik olan insülini yerine koymaktır. İnsülin bağımlılık yapmamaktadır. Çok nadiren görülen alerji dışında yan etkisi yoktur. Diyabet ve Egzersiz

Egzersiz, kan şekerinin daha iyi kontrol edilmesinde yardımcı olmaktadır. Egzersiz programına başlamadan önce mutlaka hekime danışarak tıbbi kontrolden geçilmelidir.

Diyabet Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?

Diyabet yaşamı kısıtlayıcı bir hastalık değildir. Diyabet hastalığı ile sağlıklı olarak yaşamakta mümkündür. Hekim, diyetisyen, hemşire, diyabet eğitimcisinden oluşan ekiple verilen tedaviye ve önerilere uyum sağlanmalıdır. Hangi tedavinin uygun olduğu hekim tarafından belirlenmelidir.

Diyabet hastaları için en önemli nokta, hastalığın tedavisi için gerekli kuralları öğrenmek ve bu kurallarla günlük hayatlarının eskisi gibi devam etmesini sağlamaktır.

Beslenme alışkanlıklarını düzenlemek, Düzenli egzersiz yapmak, Tedavi için önerilen ilaçları düzenli kullanmak gereklidir. Diyabet Hasta Takibi Nasıl Olmalıdır? Üç ayda bir hemoglobin A1c (HbA1c) değerlendirilmeli Altı ayda bir göz dibi incelenmeli Yılda bir idrarda albümin ölçümü yapılmalı Yılda bir kolesterol ölçümleri ihmal Diş kontrolleri aksatılmamalı Ayakların günlük bakımı ihmal edilmemeli "
Diyabet Nedir? Şeker Hastalığı Belirtileri Nelerdir? | Anadolu Sağlık Merkezi

Diyabet Nedir? Şeker Hastalığı Belirtileri Nelerdir? | Anadolu Sağlık Merkezi

Diyabet Nedir? Şeker Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Çoğu kişi diyabeti “şeker hastalığı” olarak bilir. Oysa bu, işin sadece bir yanıdır. Basitçe diyabet dediğimiz diabetes mellitus, kan dolaşım sisteminde yüksek düzeyde glikoz (şeker) yapılanmasıyla görülen kronik bir hastalıktır.

Diyabet nedir?

Çoğu kişi diyabeti “şeker hastalığı” olarak bilir. Oysa bu, işin sadece bir yanıdır. Basitçe diyabet dediğimiz diabetes mellitus, kan dolaşım sisteminde yüksek düzeyde glikoz (şeker) yapılanmasıyla görülen kronik bir hastalıktır. “Diyabet” sözcüğü Yunanca sifon (içinden sıvı akan ikiye bükülü bir tüp) ile “bal gibi tatlı” anlamına gelen Latince “mellitus” sözcüklerinin bileşimidir. Bu isim hastalığı tam anlamıyla tanımlıyor: Sürekli susamak ve sık sık idrara çıkmak diyabete özgü belirtilerdir. Bu belirtiler pankreasın yetersiz insülin üretmesinden ya da vücut dokularının insülin etkisine direncinden -veya ikisinin bileşiminden- kaynaklanır. Bunun ne anlam ifade ettiğini anlamak için, vücudumuzdaki glikozun nereden geldiğini, ne için kullanıldığını ve insülin tarafından nasıl düzenlendiğini bilmek gerekir.

Diyabet belirtileri nelerdir?

Diyabetin en yaygın erken belirtisi artan susuzluk hissi ve sık sık idrara çıkmaktır. Bu başlangıç belirtileri çoğunlukla yüksek kan glikoz düzeyinin bilimsel adı olan hiperglisemiyle bağlantılıdır.

Diyabetin genel belirtileri şunları içerir:

Artan açlık Artan susuzluk Kilo kaybı Sık idrara çıkma Bulanık görüş Aşırı yorgunluk İyileşmeyen yaralar

Ayrıca erkeklerde cinsel istekte azalma, erektil disfonksiyon (ED) belirtileri ortaya çıkarken kadınlarda ise idrar yolu enfeksiyonları , maya enfeksiyonu ve kuru, kaşıntılı cilt lezyonları gibi semptomlar görülebilmektedir.

Diyabet tipleri nelerdir?

Birkaç diyabet tipi bulunmakla birlikte, en yaygın iki tip şunlardır:

Tip 1 Diyabet Tip 2 Diyabet

Tip 1 diyabet nedir?

Çoğunlukla 30 yaşından önce başlar ve normal kilolu kişilerde aniden ortaya çıkar. Bu tipte (eskiden insüline bağımlı diyabet olarak bilinirdi) bağışıklık sistemi pankreasın beta hücrelerine saldırarak onları yok eder, böylelikle pankreas yeterli oranda insülin üretemez duruma gelir. Çoğunlukla çocukluk çağında başladığı için, Tip 1 diyabete erken yaşlarda baş gösteren diyabet dendiği de olur. Yetişkinlerde de ortaya çıkabilir, ama buna çok daha seyrek rastlanır. Tip 1 diyabet salt kilo vererek ya da yediklerine dikkat ederek iyileştirilemeyecek ciddi bir rahatsızlıktır. Tip 1 diyabetli hastalar, kan şekerinin ölümcül düzeylere yükselmesini önlemek ve uzun süreli komplikasyonlardan kaçınmak için, her gün birkaç kez insülin iğnesi yapmak zorundadır.

Tip 1 diyabet belirtileri nelerdir?

Tip 1 diyabetin başlangıç belirtileri çoğunlukla ani, bazen de oldukça dehşet uyandırıcı bir biçimde kendini gösterir. İnsülin üretimi azaldığında glikoz, enerji için kendisine gerek duyan vücut hücrelerine taşınacağı yerde, dolaşım sisteminde birikir. Daha önce açıkladığımız gibi, kanda glikoz artışı susuzluk hissine yol açar ve çoğalan glikozun idrara karışması sık sık idrara çıkmaya neden olur. Dahası, vücut daha çok yakıt üretme çabasıyla yağ dokularını parçalamaya başlar ve yağ asitlerini serbest bırakır. Bu yağ asitleri keton denilen kimyasallara metabolize edilerek, kandaki asit düzeyini tehlikeli boyutlara yükseltir (buna ketoasidoz hali adı verilir). Diyabet ketoasidozu başlangıç belirtileri,

Aşırı susama ve idrara çıkma Dehidrasyon Kilo kaybı Mide bulantısı, kusma Açlık hissi Deride kuruma ve kızarma Hızlı soluk alıp verme Karın ağrısı Zihin bulanıklığı

gibi belirtilerle kendini gösterir. En net belirtilerinden biri nefesin meyve ya da oje temizleyicisi (aseton) gibi kokmasıdır. Diyabetik ketoasidoz derhal hastaneye gitmeyi gerektiren bir acil tıbbi durumdur.

Tip 2 diyabet nedir?

Diyabet vakalarının yüzde 90-95’ini oluşturur ve kilolu insanlarda ileriki yaşlarda ortaya çıkar. Bu tipte (eskiden erişkin yaşta baş gösteren diyabet denirdi) beta hücreleri insülin üretmeyi sürdürür, ancak ya miktarı azalmıştır ya da vücut hücreleri insüline direnç göstermektedir.

Tip 2 diyabet hastalarının çoğu obezdir. Tip 2 diyabet yavaş yavaş gelişir ve çoğunlukla erişkinlikte tanımlanır. Ne var ki, çocuk yaşlarda obezitenin çoğalmasıyla birlikte, gittikçe daha çok sayıda çocukta bu hastalık görülmektedir. Tip 2 diyabet genelde insülin tedavisine başvurmaya gerek kalmadan egzersiz, uygun bir beslenme tarzı, kilo verme ve ağızdan alınan ilaçlarla kontrol altına alınabilir. Bundan ötürü Tip 2 diyabet insüline bağımlı olmayan diyabet diye de adlandırılır. Ancak pek çok hasta er ya da geç insülin tedavisine gerek duyar.

Tip 2 diyabet belirtileri nelerdir?

Tip 2 diyabet genellikle uzun yıllar boyunca yavaş yavaş oluşur, ilk başlarda belirtileri fark edilmeyebilir. Aslında çoğu kişinin Tip 2 diyabete yakalandığı, kanda yüksek glikoz bulunduğunu gösteren rutin laboratuvar tahlilinde ortaya çıkar. Glikoz düzeyindeki yükselmeyle birlikte pek çok kişide daha önce sözünü ettiğimiz diğer belirtiler de görülür:

İdrara çıkmanın sıklaşması Artan susama ve sıvı tüketimi İleri aşamalarda da açlık hissi Yemek yeme miktarı arttığı halde kilo verme Görmede bulanıklık Halsizlik ve bitkinlik Tekrarlayan vajinal mantar enfeksiyonları

Bunlar geçici belirtilerdir, kalıcı hasar bırakmaz ve kandaki glikoz düzeyi kontrol altına alındığında kaybolur. Bazı kişilerde periferik nöropati (el ve ayak sinirleri hasarı) ya da koroner kalp hastalıkları gibi komplikasyonlar diyabetin ilk işaretleri olarak ortaya çıkabilir. Bu komplikasyonlar kontrol altına alınabilir, ancak yok edilemez.

Diyabetin bir başka olası başlangıç belirtisi de (ketotik olmayan) hiperozmolar hiperglisemi sendromudur. Bunlar yaralanma, inme, kalp krizi gibi önemli bir hastalık ya da ağır bir enfeksiyon stresinin kandaki glikoz miktarını aşırı ölçüde yükseltmesiyle (600 mg/dL’nin üzerine çıkması) ortaya çıkabilir. İnsülin miktarı (ketoasidozdaki gibi) aşırı keton üretimini gerektirmeyecek düzeyde olsa bile bu, yüksek kan glikozunu ve sodyum, glikoz ve hücrelerdeki suyu dolaşım sistemine çeken diğer moleküllerin yüksek yoğunlukta bulunduğu hiperozmolariteyi (kelimenin gerçek anlamıyla, kanın koyulaşması) önlemeye yetecek yükseklikte değildir.

Hiperozmolar hiperglisemi sendromunun belirtileri arasında ağız kuruluğu, artan açlık hissi, mide bulantısı ya da kusma ve deride kuruma ve yanma gibi belirtileri sayabiliriz. Uyuşukluk, zihin bulanıklığı, hatta bilinç kaybına kadar varan sonuçlara yol açabilecek olan ağır su kaybı durumu daha da kötüleştirir. Uç vakalarda sonuç komaya kadar gider. Ölüme yol açmamak için derhal insülin tedavisine başlamak ve yüksek miktarda damar yoluyla sıvı vermek zorunludur. Bir yakınınızda bu belirtilerden herhangi birini gördüğünüzde gecikmeden doktorunuzu arayın ya da ambulans çağırın.

Diyabet tedavisi nasıl yapılır?

Diyabet gibi kronik bir hastalığa yakalandığınızı öğrenince haklı olarak moraliniz bozulacaktır. Ancak olumlu yanı, diyabetin tedaviye çok iyi yanıt veren bir hastalık olmasıdır. Üstelik çevrenizdeki insanlara diyabet olduğunuzu söylediğinizde, ne kadar çok tanıdığınızın sizinle aynı durumda olduğunu ve genelde gayet normal, üretken bir yaşam sürdüklerini görünce şaşıracaksınız. Ayrıca diyabet üzerine muazzam araştırmalar yapılmakta olması, ileriki yıllarda yeni tedavi yöntemleriyle tanışmaya devam edeceğiniz anlamına gelir.

Diyabet tedavisinin amacı

Diyabet tedavisinde amaç kan şekerinizi ve diğer risk faktörlerini (kolesterol ve tansiyon gibi) kontrol altında tutarak, uzun dönemde komplikasyonların meydana gelmesine fırsat vermemektir. Bu amacı ne ölçüde başarabileceğiniz yaşınıza, kilonuza, beslenme ve egzersiz alışkanlıklarınıza, çalışma programınıza, önceki sağlık sorunlarınıza ve diyabetinizin Tip 1 ya da Tip 2 olmasına göre değişiklik gösterecektir. Bütün faktörleri göz önüne alan kişisel bir tedavi planı uygulamanız, ayrıca bu planı düzenli yerine getirmek için sabır ve kararlılık göstermeniz gerekecektir. Bu, pek çok diyabetli için kan şekeri düzeyini sürekli takip etmek, belli yiyecekleri kısıtlamak, kilo vermek ve ağızdan ya da enjeksiyon yoluyla ilaç almak anlamına gelmektedir.

Diyabet için hangi doktora başvurulur?

Büyük olasılıkla diyabet tedavinizin çeşitli yönlerini aile hekiminiz belirleyecektir—ama bunu yalnız başına yapacağını düşünmeyin. Diyabetlilerde temel sağlık hizmeti daha karmaşık olmakla birlikte, hastalığın çeşitli yönleri üzerinde uzmanlaşmış bir profesyonel ekipten yardım almak daha uygun olur. İdeal ekibinizin kaptanı diyabet tedavisinde deneyimli iyi bir aile hekimidir—pratisyen hekim ya da dahiliyeci. Bazı durumlarda özellikle Tip 1 diyabette sertifikalı bir endokrinoloğa—hormon salgısı anomalisinden kaynaklanan rahatsızlıklar konusunda özel eğitimli ve uzman doktor—gerek duyabilirsiniz (insülinin bir hormon olduğunu unutmayın). Genel pratisyen bir hekime mi yoksa bir uzman doktora mı tedavi olacağınız sizin özel durumunuza ve hangisine ulaşabildiğinize bağlıdır. “Her zaman somut kanıt gerekir” bu deyişin buradaki karşılığı düzenli biçimde kontrolden geçmek—örneğin A1c testinden geçmeniz—ve kendinizi iyi hissetmektir. Eğer kontrolleriniz düzenli yapılmıyorsa ya da doktorunuz diyabeti ciddiye almıyor gibiyse, başka bir yol aramanız gerekir. Ancak A1c değerleriniz düzgünse ve durumunuz iyiye doğru gidiyorsa, o zaman doktorunuzu kesinlikle bırakmamalısınız.

Son güncellenme tarihi: 27 Mayıs 2020

Yayınlanma tarihi: 06 Kasım 2015

"
Ocuklarda Diyabet (Şeker Hastalığı) Belirtileri ve Tedavisi

Ocuklarda Diyabet (Şeker Hastalığı) Belirtileri ve Tedavisi

Çocuklarda Diyabet (Şeker Hastalığı) Belirtileri ve Tedavisi

Diyabet yani şeker hastalığı genel olarak erişkin hastalığı olarak bilinir ancak çocuklarda şeker hastalığı belirtileri görülebilir. Çocuklarda görülen şeker hastalığı sıklıkla tip 1’dir. Türkiye’de 18 yaş altı 18.000 civarı şeker hastası çocuk olduğu tahmin edilmekte. Diyabet yaşam boyu devam eden bir hastalıktır. Bu nedenle kontrol altına alınmalıdır. Aksi takdirde çocuklarda erken kalp damar hastalıkları, görme kaybı, sinir hücrelerinde zedelenme ve böbrek yetmezliği gibi sorunlara sebebiyet verebilir.

Çocuklarda Diyabet Nedir?

Çocuklarda diyabet, vücudun artık insülin üretmediği bir durumdur. Çocuğunuzun yaşamını sürdürmesi için insüline ihtiyacı vardır. Bu nedenle üretilemeyen insülinin enjeksiyonlar ya da bir insülin pompasıyla takviye edilmesi gerekir.

Küçük Yaşta Şeker Hastalığı Neden Olur?

“Küçük yaşta şeker hastalığı neden olur?” sorusu merak edenler için şu şekilde yanıtlanabilir:

Çocuklarda genel olarak tip 1 diyabet yaşanır. Vücudun bağışıklık sisteminin pankreasın insülin üretmekle görevli olan hücrelerine saldırması nedeniyle yaşanır.

Çocuklarda Şeker Hastalığı Belirtileri

Çocuklarda diyabet belirtileri aşağıdaki gibidir:

Aşırı su içme ve sürekli susuz hissetme. (Şeker hastası olan çocuk yeteri kadar su içemediğinde bayılma, halsizlik, baş ağrısı, bulantı, dehidratasyon ve baş dönmesi yaşar.) Aşırı yemek yeme. (İnsülin yoksunluğu yaşandığında kişi çabuk acıkır ve çok yemek yer. Tip 1 şeker hastası olan çocuklar da çok yemek yerler ancak zayıftırlar. Çocuklarda görülen tip 1 yetişkinlerden farklı olarak yaşam tarzı ve beslenme ile ilişkili değildir. Ancak çocuklarda nadir görülen tip 2 şeker hastalığında durum obezite ile ilgilidir. Bu durumu yaşayan çocuklar çok yemek yer ve kilo alır.) Sık idrara çıkma. (Çocuğun normal idrar ihtiyacının anormal bir şekilde artması aileler için önemli bir uyarıcı belirtidir ve dikkate alınmalıdır. Bu çocuklar gece de sık sık idrar için uyanır ve yatak ıslatma durumu yaşanabilir.) Nefesin meyve ya da aseton gibi kokması. (Kanda şeker çok yükseldiğinde yaşanan bir durumdur.) Yukarıdaki belirtilere ek olarak sinirlilik, huzursuzluk, halsizlik, yorgunluk ve kilo kaybı görülür.

Sayılan bu belirtilerin başlamasında haftalar sonra çocukta kusma, bulantı, karın ağrısı ve koma durumu yaşanabilir. Bu nedenle ilk belirtiler doğru bir şekilde fark edilmelidir.

Çocuklarda Şeker Hastalığı İçin Risk Faktörleri Nelerdir?

Çocuklarda şeker hastalığı belirli risk faktörlerinden kaynaklanır. Bunlar:

Tip 1 diyabet çocuklarda genetik olarak ortaya çıkmadığı düşünülür ancak ailesinde bu hastalık olan çocuklarda risk yüksektir. Bazı genlerin tip 1 ile yakından ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bazı ırklarda tip 1 daha sık şekilde görülür. Virüslerden bazıları insülin üreten hücrelere zarar verir ve hastalığın yaşanmasına neden olur. Çocuklarda Şeker Hastalığı Nasıl Anlaşılır?

“Şeker hastalığı nasıl anlaşılır?” sorusu merak edilen konuların başında gelir. Çocuktaki ilgili semptomların varlığı ve kan şekerinin ölçülmesi sonucu tanı konur. “Bir çocuğun şeker hastası olduğu nasıl anlaşılır?” sorusunun yanıtı için aşağıdaki testler oldukça önemlidir:

Açlık kan şekeri testinin ≥ 126 mg/dl olması OGTT’de 2 saatlik kan şekerinin ≥ 200 mg/dl olması Rasgele kan şekerinin ≥200 mg/dl olması HbA1c > %6,5 olması

Çocuklarda Diyabet Takibi Nasıl Yapılır?

Çocuklarda şeker hastalığı tedavisi için doğru bir tanı ve takip önemlidir. Böylelikle şeker düzeyi bilinir, doğru insülin dozu ayarlanır ve diyabet kontrol altına alınır. Bu nedenle evde mutlaka şeker ölçüm cihazı bulunmalıdır. Böylelikle günlük kayıtlar alınarak günlük şeker dalgalanmaları, hiperglisemi atak sıklığı ve hipoglisemi gibi önemli bilgiler alınabilir.

Çocuklarda Şeker Hastalığı Tedavisi Nasıldır?

“Çocuklarda şeker hastalığı geçer mi?” sorusu merak edenler için şu şekilde yanıtlanabilir:

Çocuklarda görülen tip 1 diyabet insüline bağlı bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık nedeniyle vücutta yeteri kadar insülin bulunmaz. Bu nedenle kan şekeri düzeyi kısa ve uzun etkili insülin enjeksiyonu ile düzenlenir. Ek olarak kan şekeri düzenli olarak ölçülür. Bu süreçte çocuğa yaşadığı durumu yönetebilmesi ve bu durumla yaşamayı öğrenmesi adına çocuklarda diyabet eğitimi verilmelidir. Bu süreçte eğitimi vermek adına hekim, diyabet hemşiresi ve diyetisyen görev alır. Eğitim sürecinde hem çocuğa hem de aileye ve çocuğun bakımını gerçekleştiren yakınlarına insülin uygulaması, hipogliseminin belirtileri ve tedavisi, fiziksel aktivite sonrasında kan şekerini yönetme, kan şekeri takibi yaparak insülin dozunu ayarlama, beslenme şekli hakkında bilgiler sunulur. Tip 1 yaşam boyu süren ve iyileştirilebilen bir hastalık değildir.

Tip 2 diyabet hastalığı durumunda da ilk olarak beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri ile çocuğun kilo vermesi ve fiziksel olarak aktif kalması sağlanır. Ardından insülin direncini azaltan ilaçlar verilir. Bu süreçte olumlu yanıt alınmaması durumunda insülin tedavisi kullanılır.

Tip 1 Diyabet Kaç Yaşında Başlar?

“Tip 1 diyabet kaç yaşında başlar?” diye merak ediyorsanız bu hastalığın başlangıç yaşının 8 olduğunu bilmelisiniz. Ancak son yıllarda çocuklarda diyabet görülme durumu 2 ve 4, 6 ve 8, 10 ve 12 yaşlardaki dönemlerde pik yapmaktadır.

Tip 2 Diyabet Kaç Yaşında Başlar?

“Tip 2 diyabet kaç yaşında başlar?” sorusunun yanıtı da şöyledir: Bu vakaların %95’i 40 yaşından sonra başlar. Ancak nadir de olsa çocuklarda da görülebilir.

Çocuklarda Görülen Tip 2 Diyabet ile Tip 1 Diyabet Farkları Nelerdir?

Çocuklarda diyabet hastalığı genel olarak tip 1’dir. Ancak son yıllarda tip 2 vakalarının oranı artmaktadır. Tip 2 diyabet karın bölgesinde başlayan şişmanlık, koltukaltı, boyun ve ensede kalınlaşma ve deride koyulaşma görülür. Tip 2 diyabet durumunda bulgular çok uzun süre önce başlar.

Çocuklarda Diyabet Tanısı Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler:

Çocuklarda diyabet tanısı sonrasında dikkat edilmesi gerekenler şöyledir:

Düzenli doktor kontrolü sağlanmalıdır. Şeker ölçümü sık sık yapılmalı ve doktorla paylaşılmak üzere not alınmalıdır. Çocuk süreç hakkında detaylı olarak bilgilendirilmelidir. Çocukta kusma ve bulantı gibi belirtiler yaşandığında zaman kaybetmeden acile gidilmelidir. Çocuklarda Tip 2 Diyabet ve Obezite İlişkisi

“Çocuklarda şeker hastalığı nedir?” sorusu kadar bu hastalığın obezite ile olan ilişkisi de merak edilir. Türkiye’de çocuklarda obezite son 10 yılda iki kat artmıştır. Bu durumun yaşanmasındaki en önemli nedenlerden biri de işlenmiş gıdaların ve fast food yemek kültürünün yaygınlaşmış olmasıdır. Yapılan araştırmalar da çocuklarda görülen tip 2 diyabetin en önemli risk faktörünü obezite olarak göstermektedir. Bu nedenle sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam çocuklarda hem obezite hem de tip 2 şeker hastalığı için önemli bir risk faktörüdür. Çocuklarda obezitenin etkileri hakkında daha detaylı bilgi almak isterseniz “Çocuklarda Obezite: Diyabet ve Tansiyona Neden Olabilir” adlı yazımızı okuyabilirsiniz.

"
Diyabet (Şeker Hastalığı) belirtileri nelerdir? Tedavisi nasıldır? | Merkez Sağlık Grubu

Diyabet (Şeker Hastalığı) belirtileri nelerdir? Tedavisi nasıldır? | Merkez Sağlık Grubu

Diyabet (Şeker Hastalığı) belirtileri nelerdir? Tedavisi nasıldır?

Diyabet (şeker hastalığı), vücudun kan şekerini doğru şekilde kullanamaması ile ortaya çıkar. Yanlış beslenme alışkanlıkları ve hareketsizliğe bağlı olarak diyabetin görülme sıklığı artış göstermiştir. Diyabetten korunmak için kan şekerini kontrol altında tutmak, hareketsiz yaşam şeklinden uzaklaşmak ve doğru beslenme alışkanlıkları kazanmak çok önemlidir.

Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?

Diyabet (Şeker Hastalığı), pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi veya ürettiği insülin hormonunun etkisizliği durumunda meydana gelen ve ömür boyu süren bir hastalıktır.
Diyabet hastaları yedikleri besinlerden kana geçen glukozu yani şekeri kullanamadığından kan şekeri yükselir.

Yediğimiz besinlerden özellikle karbonhidrat içerikli olanların çoğu vücudumuzda enerji için kullanılmak üzere glukoza çevrilir. Midemizin arka yüzeyinde bulunan pankreas, kaslar ve diğer dokuların kandan glukozu alarak enerji olarak kullanmalarını destekleyen insülin adı verilen hormonu üretir. Eğer insülin hormonu vücutta yapılamazsa glukoz(şeker) enerji olarak kullanılamayacağından kan şekeri yükselecektir.

Diyabet hastalığı kontrol altına alınmazsa yaşam süresini kısaltan ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi son derece önemlidir. Düzenli ve dengeli beslenerek, hareketli bir yaşam tarzı benimseyerek ve düzenli doktor kontrollerinize giderek diyabeti kontrol altında tutabilir, sağlıklı bir yaşama sahip olabilirsiniz.

Diyabet (Şeker Hastalığı) belirtileri nelerdir?

Şeker hastalığının en sık karşılaşılan belirtileri, aşırı yemek yeme ve doymama hissi, sık idrara çıkma, ağızda kuruluk ve bundan kaynaklı olarak fazla su içme isteğidir. Bu belirtiler haricinde aşağıdaki durumlar da şeker hastalığına işaret ediyor olabilir:

Halsizlik Hızlı kilo kaybı Görmede bozukluk Ayaklarda uyuşma ve karıncalanma Yaraların geç iyileşmesi Ciltte kuruluk ve kaşıntı Ağızda aseton kokusu Tatlı krizleri Uyku isteği Diyabet (Şeker Hastalığı) kimlerde görülür?

Diyabet hastalığında genetik ve çevresel faktörler etkilidir. Yaygın olarak Tip 1 Diyabet ve Tip 2 Diyabet olarak iki türü ile karşılaşılmaktadır. Tip 1 Diyabette genetik nedenler, insülin hormonunu üreten pankreas organında hasara neden olan virüsler ve vücudun savunma sisteminin bozulması (otoimmünite) diyabete yol açar. Tip 2 diyabetin meydana gelmesinde ise, obezite, genetik faktörler, hareketsiz yaşam şekli, yanlış beslenme alışkanlıkları, ileri yaş, stres ve gebelikte oluşan gestasyonel diyabet etkilidir.

Pankreasın yeterli insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkili kullanılamaması sonucu oluşan diyabet, yenidoğan bir bebekte de görülebileceği gibi ileri yaştaki bireylerde de ortaya çıkabilir. Dolayısıyla her yaş grubunu ilgilendiren bir hastalıktır.

Şehirleşmenin getirdiği hareketsiz yaşam tarzı ve yanlış beslenme alışkanlıkları diyabetin artmasına neden olmuştur. Sıklıkla orta yaş ve üzeri kişilerde görülse de obezitenin artmasıyla artık çocuklarda, gençlerde ve erişkinlerde de diyabete rastlanmaktadır.

Diyabet (Şeker Hastalığı) çeşitleri nelerdir?

Şeker hastalığının çeşitli türleri vardır:

Tip 1 Diyabet Tip 2 Diyabet Gebelik (Gestasyonel) Diyabeti Diğer sebepler (ilaç kullanımı kaynaklı, hormonal bozukluklarına dayalı, pankreas bezi hastalıklarına bağlı vb.)

En sık görülen türleri Tip 1 ve Tip 2 Diyabettir.

Tip 1 Diyabet Çoğunlukla çocukluk döneminde oluşur. Pankreasta insülin üretiminin hiç olmamasına dayalı ortaya çıkar. Bu diyabet türünde dışarıdan insülin alımı zorunludur. Tip 2 Diyabet Başlangıç döneminde pankreas yeterli miktarda insülin salgılamasına rağmen hücreler tarafından kullanılamaz. Hastalığın ilerleyen sürecinde pankreasın insülin salgılaması yetersiz hale gelir. Hücreler, kan şekerini düzenleyen insülin hormonuna karşı duyarsızlaşmıştır. Uzun bir dönem hiçbir belirti vermeyebilir. Enfeksiyon, ameliyat, gebelik, stres veya fazla kilo alımı ile tespit edilebilir. Sıklıkla 40 yaşın üzerindeki kişilerde, genetik yatkınlığı olanlarda, aşırı kilolularda, normalden daha ağır bebek dünyaya getiren kadınlarda görülür.

Halk arasında gizli şeker olarak bilinen pre-diyabet döneminde ise kan şekeri olması gerekenden yüksektir ancak şeker hastası olarak adlandırılamayacak seviyededir. Tip 2 Diyabet öncesinde kan şekerinin diyabet tanısı konulamayacak düzeyde hafif bir yükseklikte olduğu süreçtir. Bu dönemde, doğru takip ve tedavi ile diyabet oluşumu engellenerek yavaşlatılabilir.

Diyabet (Şeker Hastalığı) tanısı nasıl konulur?

Diyabet tanısında açlık kan şekeri ölçümü ve şeker yükleme testi (OGTT) kullanılır. Sağlıklı kişilerde açlık kan şekeri ortalama 70-100 mg/Dl arasında olmalıdır. Açlık kan şekerinin 126 mg/Dl'nin üzerinde olması durumunda diyabet tanısı konulur. Eğer, bu değer 100-126 mg/Dl arasındaysa kişiye şeker yükleme testi (OGTT) uygulanarak tokluk kan şekerine bakılır. Öğün başlangıcından 2 saat sonra kan şekerinin ölçülmesi neticesinde kan glukoz seviyesinin 200 mg/Dl'nin üzerinde çıkması diyabet hastalığını gösterirken, 140-199 mg/Dl aralığında olması ise gizli şeker adı verilen pre-diyabet dönemine işaret eder. Bunların haricinde yaklaşık son 3 aylık kan şekerini gösteren HbA1C testinin %5.7-6.5 arasında olması pre-diyabeti, %6.5 ve üzerinde olması ise diyabet tanısını gösterir.

Şeker hastalığının en erken aşamada tespit edilerek önlem alınması önemlidir. Diyabet takibi uzman hekimler tarafından yapılmakta ve ömür boyu devam etmektedir.

Diyabet (Şeker Hastalığı) tedavi yöntemleri nelerdir?

Diyabetin tipine göre tedavi yöntemleri farklılık gösterir. Tip 1 Diyabette insülin tedavisinin yanı sıra tıbbi beslenme tedavisi de yürütülür. Tip 1 Diyabet hastasının doktor tarafından belirlenen insülin dozu ve planına göre diyetisyen tarafından uygun diyeti planlanır. Besinlerin karbonhidrat miktarı göz önünde bulundurularak insülin dozu ayarlanır, böylece Tip 1 diyabetli bireylerin sağlıkları korunarak hayatları kolaylaştırılır.

Tip 2 Diyabetli hastalarda ise beslenme düzeninin yanında hücrelerin insülin hormonuna duyarlılığını arttırmak ya da insülin hormonunun salınımını arttırmak için oral antidiyabetik ilaçlara başvurulur. Medikal tedaviler kan şekerini kontrol altına almak üzere planlanır. Günümüzde Tip 2 Diyabet hastalığı medikal tedavilerle kontrol altına alınamadığı takdirde metabolik cerrahi uygulamaları ile de tedavi edilebilmektedir. Metabolik cerrahi ile hastaların insülin kontrolü için ihtiyacı olan medikal tedavilere ihtiyacı ortadan kalkar ve şeker hastalığına bağlı diğer sağlık sorunları da engellenir.

Diyabet tedavisinde doktorun önerdiği tedavilere uyulması çok önemlidir. Aksi durumda kan şekerinin yüksek seviyelerde kalması sinir harabiyeti, böbreklerde hasar oluşumu ve kalıcı görme kaybı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Eğer diyabet hastasıysanız mutlaka düzenli kontrollerinizi yaptırarak hekiminizin önerilerine uymalısınız.

Endokrinoloji Diyabet (Şeker Hastalığı) belirtileri nelerdir? Tedavisi nasıldır? Tiroid nedir? Tiroid hastalığı belirtileri nelerdir? Hormonal sorunlar obezitenin en önemli nedeni! Ramazan ve Diyabet "