SALMONELLA NEDİR? SALMONELLA belirtileri nelerdir, tedavisi var mı, nasıl bulaşıyor? Son Dakika Milliyet

SALMONELLA NEDİR? SALMONELLA belirtileri nelerdir, tedavisi var mı, nasıl bulaşıyor? Son Dakika Milliyet

SALMONELLA NEDİR? SALMONELLA belirtileri nelerdir, tedavisi var mı, nasıl bulaşıyor? Salmanella bakterisinin yurt dışında yayılmasının ardından yurt içinde de tedirginlik arttı. Art arda yapılan açıklamalar sonrası Salmonella bakterisi nedir? Belirtileri nelerdir, tedavisi var mı? Salmonella nasıl bulaşıyor?" sorusu yaygınlaştı. İşte konuya dair geniş bilgiler.

İngiltere'de çocuklarda salmonella bakterisi görüldü. Bu ülkede şok etkisi yaratırken Türkiye'de de ebeveynleri endişe aldı. Çikolata markasında görülen bu bakteri sonrası konu hakkında bilgi almak isteyen vatandaşlar "Salmonella bakterisi nedir? Salmonella belirtileri nelerdir?" diye soruyor.

Haberin Devamı

SALMONELLA BAKTERİSİ NEDİR

Salmonella, Enterobacteriaceae familyasında yer alan, çubuk şeklinde bir bakteridir. Yaklaşık 2000 alt tipi insanlarda hastalığa neden olur. Salmonella typhi (tifo) ve Salmonella paratyphi (paratifo) yalnızca insanlarda enterik ateş (tifo, paratifo) olarak adlandırılan ve zaman zaman salgınlarla seyredebilen hastalıklara neden olan türlerdir. Bunların dışında kalan salmonella alt tipleri non-tifoidal salmonellalar olarak adlandırılır.

NASIL BULAŞIR?

Kaynağı bilinmeyen, kontamine (bakteri bulaşmış olan) suların içilmesi ve kullanılması,
İnsan ve hayvan atıklarının uygun şekilde bertaraf edilmemesi ve bunların kaynak sularına karışması,
İçme ve kullanma sularının yeterince klorlanmaması nedeni ile bulaşabilir.
Salmonella taşıyan ve iyi pişirilmemiş et, yumurta, süt ve süt ürünleri gibi gıdalar,
Pastörize edilmemiş süt veya meyve suyu, peynir,
Kontamine (kirli) çiğ sebze ve meyve, baharat ve çerezler yoluyla da bulaşma olabilir.
Hasta kümes hayvanları ile temastan sonra,

Haberin Devamı

Özellikle yılan, kaplumbağa, kertenkele gibi sürüngenler, kurbağalar, kuşlar ve civciv gibi evcil hayvanlar ile temastan sonra hijyen kurallarına uyulmaması halinde bulaşma olabilir.

Bakteri hasta insanlardan diğer insanlara da bulaşabilir.

BELİRTİLERİ NELERDİR?

Salmonella bakterisinin vücuda alınmasından yaklaşık 12-72 saat sonra ishal, ateş, bulantı, kusma ve karın krampları şeklinde hastalık belirtileri ortaya çıkar. Hastalık genellikle 4-7 gün sürer ve çoğu kişi tedavi olmadan iyileşir. Bazı kişilerde, ishal hastanın hastaneye yatmasını gerektirecek kadar şiddetli olabilir. Yaşlılar, bebekler ve bağışıklık sistemi yetersiz olan kişilerde hastalık daha ciddi seyreder.

TANISI NASIL KONUR?

Salmonella enfeksiyonlarının kesin tanısı dışkı, kan, idrar ve enfeksiyon odağından alınan kültürde Salmonella türlerinin izole edilmesiyle tanı konulur.

TEDAVİSİ NASILDIR?

Hastalığın tedavisi etkene yönelik olarak hekim tarafında uygun antibiyotik ve destek tedavisi ile yapılmaktadır.

Hastalık belirtisi gösteren kişilerin derhal hekime başvurmaları gerekmektedir.

Haberin Devamı

NASIL KORUNURUZ?

Salmonella bakterisi suların iyi klorlanması, kaynatılması, gıdaların iyi pişirilmesi ve pastörizasyona dayanıksızdır. Bu nedenle korunma amacıyla,

Güvenilir su kullanımı,

İçme ve kullanma suyu olarak klorlanmış şebeke suyu tercih edilmeli,
Kaynağı bilinmeyen ve klorlanmamış suları tüketmemeli,
Zorunlu durumlarda 10 dakika kaynattıktan sonra kullanılmalıdır.
Kişisel hijyen kuralarına uyum ve el yıkama alışkanlığı,

Eller yemekten önce ve sonra mutlaka su ve sabunla yıkanmalı
Eller tuvaletten önce ve sonra mutlaka su ve sabunla yıkanmalı
Civciv ve ördek yavrularının bağırsaklarında taşınan salmonella, hayvanın çevresi ve tüm vücut yüzeyinde bulunabilir.

Sadece tutma, sarılma ile de bakterilere maruz kalınabilir. Sürüngenler de (kaplumbağa, iguanalar, kertenkele, vb) salmonella taşıma olasılığı fazla olan hayvanlardır. Evcil de olsa tüm hayvanlar ile temastan sonra eller mutlaka su ve sabunla yıkanmalıdır.

GÜVENİLİR GIDA TÜKETİMİ,

Haberin Devamı

Çiğ ya da az pişmiş yumurta, et veya kümes hayvanları, kabuklu deniz ürünleri ve pastörize edilmemiş süt gibi yüksek riskli gıdalar iyice pişirildikten sonra tüketilmeli,

Çiğ yumurta ile yapılan ev yapımı soslar ( mayonez vb.) kullanmaktan kaçınılmalı,

Çiğ et ya da kümes hayvanları ile temas ettikten hemen sonra su ve sabun ile eller, mutfak çalışma yüzeyleri ve kullanılan mutfak eşyaları yıkanmalı,

Çapraz bulaşmayı önlemek için buzdolabında ya da derin dondurucuda çiğ et, tavuk ve deniz ürünleri diğer gıdalardan ayrı bir yerde tutulmalı,

Mümkünse, mutfakta iki kesme tahtası (çiğ et için ayrı, meyve ve sebze için ayrı bir kesme tahtası) bulundurulmalı, önceden çiğ et için kullanılmış ve temizlenmemiş bir yüzey üzerine pişmiş yiyecek konulmamalı,

Dondurulmuş gıdaları çözündükten hemen sonra pişirmeli ve tüketmeli, tekrar dondurulmamalıdır.

Salmonella enfeksiyonlarına karşı aşı bulunsa da koruyuculuğu yüksek değildir.

Salmonella enfeksiyonlarına karşı: Bebekler, yaşlılar ve bağışıklık sistemi yetersizliği olan kişilerde risk daha büyük olsa da tüm yaş grupları risk altındadır.
•Salmonella enfeksiyon belirtileri gösteren çocuklar derhal aileleri tarafından hekime götürülmesi gerekmektedir.

Haberin Devamı

•Hamile ve emziren kişilerin hasta olması durumunda derhal hekime başvurmaları, hekim onayı olmadıkça ilaç almamaları gerekmektedir.

KİMLER RİSKLİ GRUPTADIR?

Salmonella enfeksiyonlarına karşı bebekler, yaşlılar, hamile ve emziren kişiler ve bağışıklık sistemi yetersizliği olan kişilerde risk daha büyük olsa da tüm yaş grupları risk altındadır.

"
Tifolu Mary’nin Hapsedilmesi 1907 – Tifo Salgını | Prof. Dr. Mustafa ÖZDOĞAN

Tifolu Mary’nin Hapsedilmesi 1907 – Tifo Salgını | Prof. Dr. Mustafa ÖZDOĞAN

Tifolu Mary’nin Hapsedilmesi 1907 – Tifo Salgını

1907 yılında Tifolu Mary ABD’de bir “salgına” sebep olan görünüşte sağlıklı ilk kişi olmanın yanı sıra aldığı hapis cezasıyla hastalık taşıyıcılarının müebbet hapis cezasına çarptırılmasındaki tartışmalara konu olmasıyla bilinir.

Tifo, Salmonella enterica serotip typhi’nin (S. typhi) neden olduğu akut sistemik bir enfeksiyon hastalığıdır. Bakterinin bu alt türü sadece insanlarda enfeksiyona neden olmaktadır. Hastalık akut tifolu hastalar ve kronik taşıyıcıların idrar veya dışkıları ile kontamine olmuş (kirlenmiş) yiyecek ve suyun vücuda alınması sonucunda bulaşabilir. Hastalığın belirtileri arasında şunlar sayılabilir,

Yüksek ateş İshal veya kabızlık Yorgunluk Kas ağrısı Cilt döküntüleri

1948'de tifo ateşinin tedavisi için kloramfenikol kullanılmaya başlanmış, ancak bu ilaca karşı direncin gelişmesiyle beraber tifo tekrar önemli bir hastalık ve ölüm nedeni haline gelmiştir.

Bazı bireyler belirti göstermeden bakteriye enfekte olabilirler. Bu "taşıyıcıların" en ünlüsü ise Mary Mallon, namı diğer Tifolu Mary’di.

İrlanda doğumlu Mary, New York’un Mamaroneck bölgesindeki bir evde aşçı olarak çalışmaya başlamıştı. Ancak çalışmaya başladıktan 2 hafta sonra, evde oturanlarda tifo hastalığı görülmesi üzerine evden ayrılmak zorunda kaldı. Sürekli çalıştığı yerlerden ayrılmak zorunda kalıyordu. 1906 yılında hijyen mühendisi George Soper’ın Mary'nin aşçı olarak çalıştığı evlerde sık sık tifo salgınları olduğunu keşfetmişti. Ancak bu zamana kadar Mary, 8 ailenin evinde aşçılık yapmış ve 7 ailede tifo görülmüştü.

Aynı yıl New York’ta yaşayan yaklaşık 3000 kişi enfekte olmuştu ve Mary, salgının ana kaynağı olarak düşünülüyordu. Mary’nin aşçı olduğunu da göz önünde bulundurarak olayları çözmeye çalışan Sober, ABD’deki Salmonella typhi vakalarının "sağlıklı taşıyıcısını” bulan ilk kişi olmuştur. Bulgularını Journal of the American Medical Association (JAMA) dergisinde yayınlamıştır.

Tutuklanan Mary’den zorla alınan dışkı örneğinin incelenmesiyle bir tifo taşıyıcısı olduğunu doğrulanmıştır. 1910’da Mary'nin serbest bırakılmasına karar verilmiş, ancak aşçılık yapması tamamen yasaklanmıştı. Karara uymayan Mary soyadını Brown olarak değiştirerek Manhattan'daki Sloane Hastanesi’nde aşçı olarak çalışmaya başladı. Üç ay içinde en az 25 kişiye hastalık bulaştırdı. Bu olaydan sonra "Tifolu Mary" (İng: "Tifoid Mary") olarak damgalandı ve tıp literatüründe de hastalık taşıyıcısı olarak yerini aldı.

Tarihçiler, Mary'nin en az 50 tifo vakasından (ve en az üç yaşam kaybından) sorumlu olduğunu ancak enfekte ettiği insanların daha fazla kişiyi enfekte ettiği tahmin ediliyor.

Mary, daha önce karantinada kaldığı hastanede, ömür boyu karantina ile cezalandırıldı. Felçli olduğu 6 sene boyunca Riverside Hastanesi’nde kalan Mary Mallon, 1938 yılında hayatını kaybetti. Üzerine çokça tartışılan olaydan sonra halk politikasını şekillendirmede epidemiyolojinin (popülasyon sağlığını etkileyen faktörlerin incelenmesi) önemi gündem oldu.

Klorlanmış içme suyu, tifonun ABD'de görülme sıklığını azaltmış ve bugün hastalık çeşitli antibakteriyel ilaçlarla (antibiyotikler) tedavi edilebilmektedir. Ancak dünya genelinde özellikle altyapı ve hijyen eksikliği olan bölgelerde hastalık sıklıkla görülmeye devam etmektedir.

Yazı Görselinin Açıklaması: Tifolu Mary’nin nasıl hastalık yaydığına dair uyarıcı bir poster.

Yazıda Geçen Tarihi Kişiler: Mary Mallon (1869–1938), George A. Soper (1870–1948)

Önceki konu: Rocky Dağı Benekli Ateşi – Kene Kaynaklı Bulaşıcı Bir Hastalık Sonraki konu: Ruhun Kaynağını Aramak 1907 – Beden ve Ruh

Imprisonment of Typhoid Mary 1907. Page 315. The Medical Book: From Witch Doctors to Robot Surgeons, 250 Milestones in the History of Medicine. 2012

Sağlık ve Mutlulukla Kalın.

Sayfada yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

"
Kene Isırması Belirtileri ve Tedavisi | Yeditepe Üniversitesi Hastanesi

Kene Isırması Belirtileri ve Tedavisi | Yeditepe Üniversitesi Hastanesi

Kene Isırması Belirtileri ve Tedavisi

Havaların ısınmasıyla birlikte kene vakalarında artış yaşanıyor. Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, hayati tehlike yaratan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı’na (KKKA) yol açan kenelere karşı önemli tavsiyelerde bulundu.

Kenelerle insana bulaşan viral hastalıkların başında gelen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) tehlikesi yaz aylarında artıyor. Hastalık genellikle ani olarak ve soğuk algınlığı belirtileriyle başlıyor. Daha sonra şiddetli kanama belirtileriyle devam ediyor ve zamanında tedavi edilmezse yaşam kaybıyla sonuçlanıyor. KKKA hastalığının ülkemizde 2002 yılından bu yana yoğun olarak görüldüğünü belirten Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, bu konuda bilinmesi gerekenleri şöyle anlattı:

Hastalığın belirtileri ne zaman başlar?

Virüsün vücuda girişi ve belirtilerin başlaması arasında geçen kuluçka süresi 2- 4 gün arası, en fazla 9 gündür. Hastalık genellikle ani olarak ve soğuk algınlığı belirtileri ile başlar. Daha sonra şiddetli kanama belirtileri ile devam eder ve zamanında tedavi başlanmazsa %4-6 oranında yaşam kaybı ile sonuçlanır.

Dünyadaki durum?

Hastalık son yıllarda Doğu Akdeniz ülkelerinde sporadik (dağınık, tesadüfi, nadir) görülmektedir, ancak eskiden Afganistan, İran, Irak, Pakistan, Arabistan, Sudan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde salgınlar görülmüştür. Dünyada 30’dan fazla ülkede görülmeye devam etmektedir.

Ülkemizdeki tablo nedir?

Ülkemizde ilk kez 2002 yılında kanama ile ölen bir hastanın serumundan tanı konarak KKKA hastası bildirimi yapılmış, o tarihten sonra 2019 yılına kadar yaklaşık 10.800 olgu, 528 ölüm görülmüş, vaka-ölüm oranı %4,74 olarak hesaplanmıştır. 2018 yılında 27 kişi ölmüş, 2019 yılı mayıs ayına kadar 3 kişi, haziranda 6 kişi kene çıkardıktan sonra hastalık belirtilerinin başlaması ile hastaneye başvurmuş, ancak kurtarılamamıştır. 2019 yılında KKKA görülen illerimiz Karabük, Gümüşhane, Samsun, Çorum, Kastamonu ve Sivas’tır. Ülkemizde genellikle Nisan ve Ekim ayları arasında görülüyor, son iki yılda en sık Amasya, Tokat, Çorum ve Sivas çevresinde görülüyor. 2023 yılı Mayıs ve Haziran aylarında Sivas'ta üç kişi, Çorum ve Amasya'da ise birer kişi KKKA hastalığı nedeniyle hayatını kaybetti.

Kene ısırığıyla ilgili risk grubu kimlerdir?

Hastalığın bulaşması için risk grubu tanımına girenler, endemik bölgede yaşayan/ziyaretçi, çiftçiler, hayvancılık yapanlar, kasaplar, mezbaha çalışanları, veteriner hekimler, sağlık personeli, laboratuvar çalışanları ve hasta yakınlarıdır.

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı nasıl bulaşır?

Hastalığın bulaşı esas olarak kene ile temastır. Bunun dışında enfekte hastalardan (hastanede, toplumda) direkt temas, enfekte doku ve kan teması ile, anneden bebeğe (vertikal bulaş), ve laboratuvardan direkt temas ile de bulaşabilir.

KKKA’nın belirtileri nelerdir?

Hastalığın belirtileri ani başlayan ateş, üşüme-titreme, baş ağrısı, kas ağrıları, halsizlik, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı ve ışığa duyarlılıktır. Birkaç gün sonra, şuur bulanıklığı, huzursuzluk, uyuma hali, çöküntü, bezginlik, karın sağ üst kısmında ağrı başlar. Ağır vakalarda yoğun kanama, koma, şok , çoklu organ yetmezliği ve yaşam kaybı görülür. İyileşme 9-10. günlerde başlar, ateş düşer, kanama durur.

% 88 olgunun hafif belirtilerle seyreden hafif olgular olduğu görülmüştür. Orta ve ağır olguların mutlaka hastanede takip edilmesi gereklidir.

Kene ısırmasında doğru tanı nasıl konur?

Hastalığın belirtileri özgün değildir ve birçok hastalıkla karışabilir. Ayırıcı tanıda bruselloz, tifo, viral hepatit, sıtma, leptospiro, riketsiyoz ve meningokoksemi , hematolojik maligniteler,diğer KKA’lar, TTP, sepsis ve İlaç zehirlenmesi düşünülmelidir. Hastalığın tanısı öncelikle kene teması öyküsü ve belirtiler ile konur. Doğrulama için kan testleri yapılır.

Kene ısırması nasıl tedavi edilir?

Tedavi ne kadar erken başlanırsa yaşam kaybı oranı o kadar düşer. Tedavide en önemli olan sıvı ve elektrolit takibi ve kanama kontrolüdür. Gerektiğinde, taze Donmuş Plazma, Trombosit aferezi, tam kan / Eritrosit suspansiyonu verilir. Tedavide antibiyotiklerin etkisi yoktur.

Kene olan alanlardan uzak durulmalı. Kene kolay görülebildiği için açık renkli giysiler giyilmeli. Uzun çorap, uzun kollu gömlek gibi koruyucu giysiler seçilmeli. Açık alanlara çıkmadan kene kovucu spray kullanılmalı. Kene tespit edilirse çıplak elle dokunulmamalı, kene sıkılmamalı, penset veya benzer aletle mekanik olarak çıkarılmamalı. Çıkarmada zorluk yaşanırsa hastaneye başvurulmalı Kene teması sonrasında ateş ve kırıklık görülürse zaman kaybetmeden sağlık kuruluşlarına başvurulmalı.

Basın Yansımaları: sozcu

"
ENFEKSİYON HASTALIKLARI - Hisar Hospital Intercontinental

ENFEKSİYON HASTALIKLARI - Hisar Hospital Intercontinental

ENFEKSİYON HASTALIKLARI

Enfeksiyon hastalıkları mikroorganizmalar (bakteri, virüs, parazit ve mantarlar) tarafından vücudumuzda meydana getirilen ve hem ülkemiz hem dünya ülkelerinde en sık görülen hastalıklar grubunu oluşturur. Enfeksiyon hastalıkları, tedavileri mümkün olan hastalıklardır. Çok büyük bir kısmı uygun tedavi verilerek tam şifa ile sonlanırlar.

Comments are off

Enfeksiyon, tanım olarak infeksiyöz bir ajanın vücuda girerek çoğalması anlamına gelir. Ancak bu sırada hastalık belirtilerinin ortaya çıkması gerekmez. Eğer enfeksiyonla birlikte, hastalık belirtileri de meydana gelirse, infeksiyon hastalığından söz edilir.

Enfeksiyon hastalıklarının belirti ve bulguları çok farklı olabilir. Ateş, üşüme, titreme, halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık, ağrı, bulantı, kusma gibi genel bulgulara ek olarak etkenin cinsine ve enfeksiyonun yerine bağlı olarak gelişen spesifik belirti ve semptomlar, ishal, kabızlık, eklem ağrıları, vücutta döküntüler ve kızarıklıklar, öksürük, sarılık, bilinç bozuklukları gibi bulgular olabilir.

Hisar Intercontinental Hospital Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü’nde ateşli ve bulaşıcı hastalıklara, hastane enfeksiyonlarına, cinsel yolla bulaşan hastalıklara (HIV, frengi, bel soğukluğu, vb.) ve enfeksiyöz hepatitler (bulaşıcı sarılık) gibi birçok hastalığa yönelik modern tıp kapsamında yaklaşımda bulunulmaktadır. Ayrıca tüm bu enfeksiyonlar ve kontrolü konularında danışmanlık hizmeti de verilmektedir.

Enfeksiyon hastalıklarının bir çoğunda bağışıklık yanıtı gelişir, böylece enfeksiyon hastalıklarının bir bölümünden aşı ile korunmak mümkündür. Bu sebeple yetişkin aşılama hizmetleri de (tetanoz, hepatit B, grip, pnömokok vb.) yapılmaktadır.

Enfeksiyon Hastalıkları Bölümünde aşağıdaki hastalıkların tanı, tedavi ve takibi yapılmaktadır: Kene ısırması takibi ve Kırım Kongo Kanamalı Ateş Seyahatle ilişkili enfeksiyonlar (Korunma ve tedavisi) Menenjit ve ensefalit dahil Sinir sistemi enfeksiyonları Kan dolaşımı ve kateter kaynaklı enfeksiyonlar Kemik ve eklem enfeksiyonları Nedeni bilinmeyen ateş etyolojisi araştırılması Grip (H1N1 gribi dahil) ve Soğuk algınlığı Hepatit A Hepatit B Hepatit C AIDS (HIV) Enfeksiyöz mononükleoz(EBV) ve Sitomegalovirüs enfeksiyonu(CMV) Diğer viral hastalıklar Tetanoz Pnömoni (Zatürre) Tüberkuloz (Verem)(Akciğer dışı dahil) Dizanteri (Amipli/basilli) Besin zehirlenmesi İshalle seyreden diğer hastalıklar(Rota/Adeno/Norovirüs vb) Paraziter hastalıklar İdrar yolları enfeksiyonları Cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklar(Üreoplazma/Chlamidya vb) Frengi (Sifiliz) Bel soğukluğu(Gonore) İnfektif endokardit Deri ve yumuşak doku enfeksiyonları Su çiçeği (Varicella) ve Zona Mantar enfeksiyonları Tifo ve Brusella Sıtma(Plasmodium) ve Şark çıbanı(Leismania) Lyme hastalığı(Borelia) Ayrıca, hastanemiz yoğunbakım ve diğer servislerde yatarak takibi yapılan hastalara konsültasyon hizmeti verilmektedir.

Hastanemizde yatarak takip ve tedavileri gereken enfeksiyon hastaları için iki adet birer kişilik negatif basınçlı, izolasyon odaları mevcuttur.

Salmonella Nedir?

Salmonella Nedir?

Salmonella Nedir?

Salmonella, insanlarda şiddetli ishal ve ateşe sebebiyet veren oldukça zararlı bir bakteridir. Enterobacteriaceae familyasında yer alır ve şekli çubuk gibidir. Salmonella, Yaklaşık iki bin alt tipi vardır. Bunlardan bazıları insanlarda enterik ateş yani tifo, paratifo olarak adlandırılan ve zaman zaman salgınlarla seyredebilen hastalıklara neden olurken, bunların dışında kalan salmonella alt tipleri non-tifoidal salmonellalar olarak adlandırılır. Bunlar salmonelloz adı verilen akut bağırsak enfeksiyonuna yol açar.

Salmonellaz akut bağırsak enfeksiyonu mide bulantısı, kusma, ishal ve ateş gibi kendini gösteren bir tür gıda zehirlenmesidir. Günlük yaşamı zorlaştıran bu hastalık, aynı zamanda uzun sürmesi durumunda sıvı kaybı gibi olumsuzluklara yol açarak ciddi boyutlara ilerleyebilir.

Salmonella nasıl bulaşır?

Kaynağı belli olmayan, dışkı kalıntıları bulaşmış, kirlenmiş suların kullanılması, İçme ve kullanma sularının yeterince klorlanmaması, Et, yumurta gibi gıdaların iyice pişirilmeden kullanılması, Pastörize edilmemiş süt veya meyve suyu, peynir, Meyve sebzelerin yeterince yıkanmaması, Hasta kümes hayvanları ile temastan hijyen eksikliği, Özellikle yılan, kaplumbağa, kertenkele gibi sürüngenler, kurbağalar, kuşlar ve civciv gibi evcil hayvanlar ile temastan sonra hijyen kurallarına uyulmaması halinde bulaşma olabilir.

Salmonella belirtileri nelerdir?

Salmonella bakterisinin vücuda alınmasından yaklaşık 12-72 saat sonra kendisini ishal, ateş, bulantı, kusma ve karın krampları şeklinde gösterir. Hastalık en fazla bir hafta sürer ve çoğu kişi bağışıklık sisteminin yardımıyla tedavi olmadan iyileşir. Bazı kişilerde, ishal hastanın hastaneye yatmasını gerektirecek kadar şiddetli olabilir. Yaşlılar, bebekler ve bağışıklık sistemi yetersiz olan kişilerde hastalık daha ciddi seyreder.

Salmonella tanısı nasıl konur?

Salmonella enfeksiyonlarının kesin tanısı dışkı, kan, idrar ve alınan kültürde Salmonella testlerinde tespit edilmesiyle tanı konulur.

Salmanelladan korunma yolları nelerdir?

Salmonella bakterisi suların iyi klorlanması, kaynatılması, gıdaların iyi pişirilmesi ve pastörizasyona dayanıksızdır. Bu nedenle korunma amacıyla,

Kaynağını bilindik temiz içme suyu kullanın. Zorunlu durumlarda en az 10 dakika kaynattıktan sonra kullanın.

Kişisel hijyene ve doğru şekilde el yıkamaya önem verin.

Civciv ve ördek yavrularının bağırsaklarında taşınan salmonella, hayvanın çevresi ve tüm vücut yüzeyinde bulunabilir. Bu nedenle kümes hayvanlarına dokunduktan sonra ellerinizi mutlaka yıkayın.

Kümes hayvanlarından yapılan yemeklerde çiğ ete değen yüzeyler ve bıçakların temizlenmeden başka yiyecekler temas etmemesine dikkat edin.

Dondurduğunuz yiyecekleri çözdükten tekrar dondurmayın, mümkün mertebe en kısa sürede tüketin.

Salmonella tedavisi nasıl gerçekleştirilir?

Salmonella enfeksiyonlarına karşı: Bebekler, yaşlılar ve bağışıklık sistemi yetersizliği olan kişilerde risk daha büyük olsa da tüm yaş grupları risk altındadır. Enfeksiyon belirtileri gösteren çocuklar, gebe ve ve emziren annelerin hasta olması durumundaen kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekir. Hastalığın tedavisi etkene yönelik olarak hekim tarafında uygun antibiyotik ve destek tedavisi ile yapılmaktadır.

Benzer Yazılar

Gün içinde normalden daha sık, sulu dışkının çıkmasıyla oluşan bağırsak hareketlerine ishal denilmektedir. Diğer ismi diyare olup, şikayetin ömrü kısadır. Çoğu zaman birkaç gün boyunca sürer ve genellikle de herhangi bir tedavi uygulanmadan yok olur.

Türkiye’de Her 3 Reçeteden 1’i Antibiyotik!

Tatile hazırlık nasıl yapılmalı?

Gözlerde yanma, kaşınma, kızarıklık ve batma ile kendini belli eden göz hastalıkları

u nedenle koronavirüsler, astım ataklarına neden olabilir.

Koronavirüsün denizden veya havuzlardan bulaşmayacağını uzmanlar açıkladı. Ancak havuzlardan kapabileceğimiz başka enfeksiyonlar mevcut!

Rota virüsü, özellikle 2 yaş altında bulunan çocukların bağırsaklarında iltihaba neden olan bir virüstür. Dünya genelinde 5 yaş altında olan her çocuk, en az 1 defa bu hastalığı geçirmektedir.

Nörüvirüs, bir grupta yer alan virüs için kullanılan bir terimdir. Calicivridae virüs ailesinin üyesidir. Bu virüsler, viral gastroenterit dünya salgınlarındaki oluşumun yaklaşık %50’sini oluşturur.

Beta enfeksiyonuna, beta hemolitik streptococcus pyogenes isimli bakteri neden olur. Halk arasında “beta” olarak kısaltılmıştır. Bilinenin aksine, bu enfeksiyonun oluşum nedeni virüs değil, bakteridir. Tek nedeni vardır, o da streptococcus pyogenes bakterisidir.

Genital bölgedeki kuruluk ve temizlik enfeksiyonu önlemek yolunda yardımcı olacaktır.

"
Tifo Hastalığı Belirtileri ve Tedavisi nelerdir?

Tifo Hastalığı Belirtileri ve Tedavisi nelerdir?

Tifo

Tifo, salmonella typhi isimli bakterinin insana bulaşmasıyla oluşan enfeksiyonel bir hastalık olup ilaç ve aşı tedavileri bulunmaktadır.

Tifo Hastalığı Nedir?

Tifo salmonella typhi'nin etken olduğu, düşmeyen ateş, baş ağrısı, karın ağrısı, beyaz kan hücresi, vücutta kırmızı döküntüler ile belirlenen hastalık denilen deri döküntüleri ile karakterize, insanlara özgü hayvanlar da bulunmayan sistematik bir enfeksiyon hastalığıdır. Tifo daha çok gıda ve sularla bulaşan bir hastalıktır. Salgınlara yol açmasının yanında tedavi edilmezse çeşitli yan etkileri ile ölümle sonuçlanabilir. Tifo hastalığının etkeni salmonella typhi, sadece insanlarda hastalık yapan bir bakteridir. Salmonella typhi sadece insanlarda enfeksiyon yapan bir bakteridir. Dolayısıyla sağlıklı ve duyarlı kişiye bulaşması tifolu hastalardan veya taşıyıcı olan kişilerden, çoğu kez fekal oral (dışkı, su ve besinler aracılığıyla bulaşarak hastalığa sebep olur) yolla olmaktadır.

Tifolu hastalar dışkı ve idrarla bol miktarda basil (bakterinin ince uzun biçimde olan türü) çıkarırlar. Bundan dolayı tifo hastaları çok fazla sayıda bakteri yayarlar. Tifonun bulaşması, böyle kişilerin dışkılarıyla herhangi bir şekilde kirlenmiş gıda ve sularla olmaktadır. Altyapı tesislerinin yetersiz olduğu yerlerde kanalizasyon sularının içme ve kullanma sularına karışması sonucunda tifo salgınları görünür.

Tifo basili su, toz, kuru atıklarda haftalarda canlı kalabilmektedir. Bundan dolayı tifo hastalarının kullandığı bardak havlu gibi eşyaların tutulması ile ellerle de bulaşabilmektedir. Tifo erkek ve kadınlarda eşit sıklıkta görülür. Kronik taşıyıcılık kadınlarda erkeklere göre daha fazla görüldüğünü söyleyebiliriz.

Tifo çocuk ve genç erişkinlerde diğer yaş gruplarına göre daha fazla görülmektedir. Tifo hastalığı en çok 11-30 yaş aralığında görülür.

Tifo Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Tifo hastalığına neden olan bakterinin çoğalma süresi ortalama 10 ile 14 gündür. Alınan bakteri miktarı arttıkça kuluçkaya yatma süresi kısalmaktadır. Tipik bir tifo seyrinde hastalığın süresi ortalama 4 haftadır. Tifo hastalığı genellikle bir iki gün süren baş ağrısı iştahsızlık, ürpermeler, kırıklık gibi yakınmalar ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalığın ilk haftasında klinik bulgu olarak ateş ve karında alt kadranda palpasyonla (fiziki muayene) duyarlılık vardır. Vücut ısısı her gün artarak güller içinde yükselir.

İkinci ve üçüncü haftada hastalığa ait klinik bulgular: Ateş bu haftalarda devamlı bir şekilde devam eder. Bir haftadan nabız atışı uygun biçimde hızlanırken ikinci ve 3 haftalarda nabız sayısı ateşe göre düşük kalır. Buna diskordans denir. Nabız yumuşak ve çift vuruşludur. Hastada bilinç bulanıktır, çevreye karşı anormal derecede ilgisiz, duyarsız kalma görünümü vardır. Hastanın mimikleri kaybolur, bakışları donuk ulaşır, sorulan sorulara geç cevap verir. Bu sayılan belirtilerle kendini gösteren mental durumuna tifos hali denir. Bazı hastalarda odaklanmada sorun yaşama hatta intihar girişimleri olabilir.

Bu haftalarda hastanın dudakları ve dili kuru ve çatlaktır, dil paslıdır. Karın üst kısmında ve göğüste 2 ile 5 mm çapında, üstünde basmakla solan döküntüler çıkar, her hastada bulunmayabilir.

Bunların yanında kuru öksürük, terleme, kilo kaybı, iştahsızlık, kabızlık gibi belirtilerde görülebilir.

Tifo Hastalığı Nedenleri Nelerdir?

S.typhi insanlarda enfeksiyon yapan bir bakteridir. Dolayısıyla sağlıklı ve duyarlı kişiye bulaşması tifolu hastalardan veya taşıyıcı olan kişilerden çoğu kez fekal oral yolla olmaktadır. Tifolu hastalar dışkı ve idrarlarıyla bol miktarda basil çıkardıkları gibi, diğer çıkartılarında da solunum yolu salgıları kusmuk ve benzeri bakteri bulunabilir. Bundan dolayı tifo taşıyıcıları çok fazla sayıda bakteri yayarlar. Tifonun bulaşması böyle kişilerin dışkılarıyla herhangi bir şekilde kontamine olmuş gıda ve sularla olmaktadır. Kanalizasyon sularının içme ve kullanma sularına karışması sonucu da tifo salgınları görülür. Kontamine suların içilmesi kullanılması bu sularla sulanan ya da ıslatılan sebze ve meyvelerin çiğ olarak yenmesi ile bu suların sütlere katılması sonucunda süt ile de tifo hastalığına yakalanılabilir.

Tifo, hastalarının kullandığı kişisel eşyaların tutulması, kullanılması sonucu tifo bulaşabilir. Diğer yandan sinekler ayaklarıyla mekanik taşıyıcı rolü oynayarak tifo basillerin gıda ve sulara bulaştırarak hastalığa sebep olabilmektedir.

Tifo Hastalığı Teşhisi

Ateş, karın ağrısı, baş ağrısı, kabızlık ve diğer tifoya ait belirtilerle giren hastada tifo akla gelmeli ve tanıya yönelik tetkikler yapılmalıdır. Düşmeyen ateş yakınması olan hastalarda mutlaka tifo akla gelmelidir. Tifonun kesin tanısı kan, kemik iliği, dışkı ve idrardan S.typhi'nin üretilmesi ile konur. Hastaya antibiyotik başlamadan önce bu örneklerden birden fazla kültür yapılması bakterinin üretilme şansını artırmaktadır. Hasta antibiyotik almadan önce yapılan kan kültürlerinde bakterinin izolasyon oranının %70 -90 aralığında olduğu bildirilmektedir.

Kan kültürü negatif olsa bile kemik iliği kültüründen S.typhi'yi üretmek olanaklıdır. Tifonun kan testi tanısında Widal testi kullanılır. Bu test O ve H antikorlarının gösteren bir testtir. Tifoya uyan klinik belirti ve bulguların yanında Widal testi tanıya yardımcıdır. Bu tanı yöntemlerinin yanında diğer bazı laboratuvar testleri tifo tanısına yardımcı olabilir. Hastalık sırasında lökopeni sıklıkla gözlenen bir laboratuvar bulgusudur. Özellikle ilk haftada hafif bir alyuvar görülür. İyileşme ile birlikte bu bulgular düzelir. Tifolu hastaların çoğunda normokrom, normositer bir anemi vardır. Kanama komplikasyonu anemiyi derinleştirir. Tifolu hastanın idrar incelemesinde genellikle febril proteinüri (kanda bulunan bir protein türü) görülür.

Tifo Hastalığı Tedavisi İlaç tedavisi

Tifo hastalığının antimikrobiyal tedavisinde eskiden beri kullanılan ilaçlar tercih sırasına göre chloramphenicol, ampicillin (amoxicillin) ve TMP SMZ'dur. Bu ilaçlara karşı direnç gelişimi başta olmak üzere çeşitli nedenlerle tifo tedavisinde son yıllarda yeni antibakteriyel ilaçlar kullanılmaya başlanmıştır. Bu yeni ilaçlar, kinolonlar, üçüncü kuşak sefalosporinler ve bir ölçüde de aztreonamdır. Tifo tedavisinde eskiden beri kullanılan ilaçların doz kullanma süresi şu şekildedir.

Chloramphenicol: Chloramphenicol 100 mg civarında kullanılır. Tifo taşıyıcı hastaya günde dört doz verilir. Tifo hastalığı chloramphenicol ilaç kullanım tedavi süresi 14 gün sürer. Şifa oranı ise %90 civarındadır. Ampicillin: Ampicillin tifo hastalığında kullanılan en etkili ilaçtır. 150 ile 200 miligram kullanılır. Tifo taşıyıcı hastaya günde dört doz verilir. Tedavi süresi 14 gün sürer. Şifa oranı %92 civarındadır. Amoxicillin: Tifo hastalığında kullanılan bir başka ilaç da amoxicillindir. 100 miligram kadar kullanılır. Tifo taşıyıcı hastaya günde üç doz verilir. Tedavi süresi 14 gün sürer. Şifa oranı yüzde seksen civarındadır. TMP SMZ: Tifo taşıyıcı hastalarda kullanılan TMP SMZ ilacı 160 ile 8 miligram kadar kullanılır. Tifo taşıyıcı hastaya günde iki doz verilir. Tedavi süresi 14 gün sürer. Şifa oranı %79 civarındadır.

S.typhi kökenlerinde, önceden beri bu bakteri enfeksiyonlarında kullanılan tüm antibiyotiklere karşı çoklu direnç saptanmayan başlanmıştır, ülkemizde S.typhi suşlarında (bir bakteri veya virüsün farklı alt türlerinin, aralarında genetik farklılıklar bulunan gruplar) chloramphenicol, ampicillin ve TMP-SM'a direnç henüz bildirilmemiştir, fakat S.typhi dışı Salmonella türlerinde sayılan antibakteriyellere %20-40 arasında değişen direnç saptanmaktadır. Özellikle dirençli suşlara bağlı

Tifo ve paratifo olgularının tedavisinde son yıllarda denenen en başarılı sonuçlar alınan ilaç grubu yani kolonlardır. Dirençli suşlarda dahil salmonellalara son derece düşük minimum inhibisyon konsantrasyon düzeyleri ile etkili olan bu ilaçlar, çeşitli dokulara, safra ve dışkıya yüksek konsantrasyonlarda ulaşmaları, hücre içi penetrasyonlarının iyi olması, vücuttan eliminasyon yarı ömürlerinin uzun olması, oral ve parenteral preparatlarının bulunması gibi özellikleri nedeniyle, erişkin yaş grubundaki tifo olgularının tedavisinde eşsiz seçenekler oluştururlar. Enzimleri inhibe ederek etki gösteren antibakteriyellere kinolon denir. Yeni kinolonlar ve türevlerinin tifo tedavisinde kullanılmış ve başarılı sonuçlar alınmış olanlarını şöylece özetlemek mümkündür.

Fleroksasin 400 miligram, 14 gün süreyle Ofloksasin 400 miligram, 10 gün süreyle Pefloksasin 800 miligram, 14 gün süreyle Siprofloksasin 1000 miligram, 10 gün süreyle kullanıldığında %100’e varan oranlarda şifa sağlandığı bildirilmiştir. Yeni kinolin türevlerinin tifo tedavisinde kullanılan eski ilaçlara göre daha pahalı olması, 16 yaşın altındakilerde, gebelerde, süt veren annelerde kullanılamaması ve diğer bazı nedenler bu ilaçların kullanımını kısıtlamaktadır. Üçüncü kuşak sefalosporinler, özellikle çocuklarda, gebelerde ve süt emzirenlerde gelişen tifo ve paratifoların tedavisinde kullanılmış ve başarılı sonuçlar alınmıştır. Kinolonların kullanılamadığı diğer antibakteriyellere dirençli S.typhi'nin etken olduğu Tifo olgularında aztreonam az sayıda hastada kullanılmıştır, ancak bu ilaçla ilgili kesin öneriler getirebilmek için daha geniş grupları kapsayan çalışmalara gereksinim vardır. Birinci ve ikinci kuşak sefalosporinler, aminoglikozidler S.typhi'ye in yapay ortamda hazırlanmış doku örnekleri etkili olmalarına karşın tifo tedavisinde kullanılmazlar. Çünkü bu ilaçların klinik uygulamalarda etkisizdirler.

Tifolu olgular gelişmediği halde bazen 5-6 gün süreyle tedaviye yanıt vermeyebilirler. Böyle hastalarda ve ağır toksemik (herhangi bir maddenin vücuda değişik yöntemle katılması )hastalarda steroidler kullanılabilir. Prednizolon ilk 1 gün bir miligram dozunda, dörde bölünerek 6 saatte bir oral yoldan verilir, ikinci gün 0,6 miligram ve üçüncü gün 0,3 dozunda aynı şekilde uygulanarak kesilir. Antibiyotiklerle birlikte kullanıldığında steroidlerin yan etkileri görülmemektedir.

Toksin shop durumda ise deksametazon 3 mg dozunda sonra 1 miligram dozunda 6 saatte bir verilerek 48 saat devam edilir. Perforasyon tedavisinde yüksek doz antimikrobiyal tedavi yanında agresif cerrahi tedavi bugün önerilen uygulamalardır. Perforasyonu izleyen 4 ile 6 saat içinde cerrahi müdahale yapılmalıdır.

Tifolu hastalar antipiretiklerin etkisine çok duyarlıdır bu ilaçlar düşük dozlarda bile vücut sıcaklığının 35 derece altına düşmesi ile meydana gelen hipotermiye yol açabilirler. Bu nedenle tifoda ateşi düşürmek için antipiretikler yerine ıslak kompreslerle(gazlı bez) soğutma yöntemi kullanılmalıdır.

Tifo Hastalığında Aşı

Tifo hastalığının tedavisinde İki tip aşı mevcuttur.

Enjektabl: Koruma sağlaması için iki yılda bir yapılması gereken bir aşıdır. Tek doz kas içine uygulanır. Aşı sonrası baş ağrısı, kızarıklık, döküntü gibi rahatsızlıklar görülebilir. Oral aşı: Altı yaş ve üzeri kişiler için uygundur. İki günde bir alınan dört kapsül oluşur. Seyahat çıkmadan önlem olarak aşıyı yaptırmak isteyenler seyahatten bir ay önce yapmaları daha uygundur. Tifo Hastalığı Komplikasyonları Nelerdir?

Tifo hastalığında komplikasyon görülme oranı %20 civarındadır. Bağırsak komplikasyonları hastalığın en sık görülen komplikasyonlarıdır. Genellikle hastalığın ikinci, üçüncü haftasında ortaya çıkar. Bağırsak perforasyonu (bir organın anormal olarak açılması) tifonun ölümcül komplikasyonlarından biridir. Bu komplikasyon tifodan ölümlerin başta gelen nedenlerindendir.

Tifo hastalığının ilerlemiş döneminde şu komplikasyonlar görülür :

Toksik ensefalopati: Organ ve enfeksiyonların yetmezliğinden kaynaklanan durumdur. Hormonlar, elektrolitler, vücuttaki kimyasal maddelerin normalin dışında kaldıklarında beynin işlevlerini etkilerler. Akut dolaşım yetmezliği: Kalbin organlara yeterince kanlanma yapamaması durumunda ortaya çıkan bir durumdur. Endotoksemik şok: Histamin, bakteri toksinleri gibi hastalıkların neden olduğu şok durumudur. Toksik miyokardit: Virüs enfeksiyonu sonucunda oluşan kalp kası hastalığıdır. Mide kanaması: Tifo hastalığının bir diğer komplikasyonu ise mide kanamasıdır. Ciddi bir sorun olan mide kanaması ilk olarak bağırsaklarda meydana gelmektedir. Bu hastalık mide yaralarına, midenin delinmesi gibi ciddi sorunlara neden olmaktadır. Hepatit B hastalığı: Halk arasında sarılık olarak da bilinen hepatit b hastalığı karaciğerin uzaklaştırdığı bilirubin maddesinin meydana gelen bir hastalıktır. Tifo hastalığına neden olan bakteriler karaciğerde zarar verir. Karaciğerin zarar görmesi durumunda biriken bilirubin, hastanın cildinde sarılığa neden olur. Hepatit B hastalığı tifodan dolayı meydana gelmiş ise bulaşıcı olabilir. Havale: Beyindeki elektriksel işlevlerin düzgün olmaması durumundan kaynaklanan bir nöbet hastalığıdır. Tifo hastalığı havaleye neden olabilir. Havale hastalığı kişide bilinç kaybına, vücudun kasılmasına, nefes alma gibi sorunlara yol açabilir.

Akut kolesistit (Safra kesesi taşlarının neden olduğu hastalık) yaklaşık %3 olguda görülen bir komplikasyondur. Safra taşı siroz kronik kolanjit gibi hazırlayıcı, altta yatan bozukluğu olanlarda daha fazla görülür. Daha çok alt ekstremite (kalçadan başlayan uyluk, bacak ve ayağı içeren kısım) ve en sık femoral vende(derin toplardamarlar)görülen tromboflebit(bacak ve toplar damarları oluşturan hastalık) genellikle ikinci haftadan sonra ortaya çıkar.

S.typhi’ye bağlı piyelonefrit(idrar yolu enfeksiyonu) antibiyotik öncesi dönemde %1 oranında görülürken son yıllarda oldukça az görülen bir komplikasyondur. Tifo hastalığında, dolaşımda bulunan S.typhi'nin herhangi bir organa yerleşerek septik(mikroplu) komplikasyonlara yol açması olanaklıdır. Tifo özellikle gebeliğin ilk 3 ayında geçirildiğinde abortusa(çocuk düşürme) neden olabilir.

Tifo Hastalığı Tedavi Edilmezse

Tifo hastalığı gıda ve kirli suların tüketilmesi ile bulaşır. Tedavi edilmediği sürece ciddi hastalıklara neden olabilir. Beynin elektriksel işlevlerini düzgün olmamasından kaynaklanan havale hastalığına neden olabilir. Karaciğeri ciddi bir şekilde zarar veren sarılık hastalığına ve bunun yanında mide kanamasına, mide delinmesine neden olabilir. Hastalığın tedavi edilmemesi durumunda ortaya çıkan bir diğer hastalık da kalp kası hastalığıdır.

Kalp kası hastalığı da virüs enfeksiyonundan kaynaklanmaktadır. Hastalık tedavi edilmediği sürece bakteriler çoğalarak vücuda zarar verir. Tifo hastalık belirtilerinin görüldüğü hemen en yakın hastanenin enfeksiyon hastalıkları bölümüne gidilmelidir. Tedavi edilmeyen tifolu hastalarda 2 hafta sonra %8 olasılıkla geçmişte yakalandığı rahatsızlıktan tekrar etkilenmesi gibi bir durumunda belirti ve bulgular normal tifo seyri gösterir. Tifoda ikinci ve hatta üçüncü tekrar eden rahatsızlıklar görülebilir.

Tifo Hastalığına Ne İyi Gelir?

Tifodan korunmada en etkili yöntem içme ve kullanma sularının gerekli arıtma sistemlerinden geçirilerek temiz su tüketimi ve sağlıklı bir atık giderim sisteminin kurulmasıdır. Tifoya iyi gelen bir diğer koruma yöntemi ise bu hastalığa karşı aşılanmalıdır. Elma, soğan, sarımsak, kaynatılmış süt, sirke, çorba, hoşaf gibi besinlerin tüketilmesi tifo hastalığına oldukça iyi geldiğini söyleyebiliriz.

Tifo Hastalığına Ne İyi Gelmez?

Birçok hastalığa iyi gelmeyen sigara ve alkol kullanımı tifo hastalığına da iyi gelmemektedir. Antibiyotik tedavisi sürerken alkol ve sigaranın kullanılması tedavi süresini uzatır. Tifo hastalığı insanlara temiz olmayan gıdalardan ve kirli sulardan bulaştığı için, kirli su ve yıkanmamış gıdalar tifoya iyi gelmez. Bitkisel tedavi yöntemlerinin tifo hastalığına iyi gelmediğini, hastalığın daha da ilerlemesine neden olduğunu söyleyebiliriz.

Tifo Hastalığı İlaçları

Tifo hastalığının antimikrobiyal tedavisinde eskiden beri kullanılan ilaçlar tercih sırasına göre chloramphenicol, ampicillin, ve TMP SMZ’dur. Bu ilaçlara karşı direnç gelişimi başta olmak üzere çeşitli nedenlerle tedavisinde son yıllarda yeni antibakteriyel ilaçlar kullanılmaya başlanmıştır. Bu yeni ilaçlar, kinolonlar, üçüncü kuşak sefalosporinler ve aztreonamdır.

Hamilelikte Tifo Hastalığı

Tifo hastalığı özellikle gebeliğin ilk 3 ayında geçirildiğinde çocuk düşürmeye neden olabilir. Hamilelik sürecinde sebze ve meyvelerin iyice yıkanarak, içme sularının temiz olduğundan emin olunarak tüketilmesi tifo hastalığının bulaşma riskini azaltır. Parenteral uygulanan bir tifo aşısı S.typhi'nin polisakkarid kısmından hazırlanan aşıdır. Bu aşının koruyuculuğu yaklaşık %70, yan etkileri ölü bakteri açılarına göre daha düşüktür. Aşının yapılması tifo hastalığından koruyacağından dolayı hamilelik sürecinde anne ve bebeğin daha güvende olmasını sağlayacaktır.

Çocuklarda Tifo Hastalığı

Tifo hastalığı kirli suların tüketilmesi ve gıdadan bulaşan bir hastalıktır. Kanalizasyon sularının içme sularına karışması ve suyun tüketilmesi durumunda hastalık çocuklara, yetişkinlere bulaşır. Çocukların tifo hastalığından korunması için içme suyunun temizliği, tüketilen besinlerin temizliği, oldukça önemlidir. Tifo hastalığına yakalanmış çocuklar 6 yaş altı ise aşı vurulması uygun değildir.

Tifo Hastalığı için Hangi Doktora Gidilmeli?

Tifo ince, uzun bir bakterinin neden olduğu hastalıktır. Tifo enfeksiyonu hastalığı olduğu için alt yapı bakımından yeterli ve imkanları tam olan bir hastanenin enfeksiyon hastalıkları bölümüne gidilmelidir. 40 dereceyi gören yüksek ve inmeyen ateş, kuru öksürük, kabızlık, birden verilen kilo kaybı, terleme gibi belirtiler görüldüğünde hemen en yakın hastanenin enfeksiyon hastalıkları bölümüne, uzman olan enfeksiyon hastalıkları doktoruna gidilmelidir.

"
Marburg Virüsü Nedir? Nedenleri ve Tedavisi

Marburg Virüsü Nedir? Nedenleri ve Tedavisi

Marburg Virüsü Nedir: Belirtiler ve Hastalık Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey

Dünya genelinde etkili olan koronavirüs pandemisi etkisini sürdürürken Batı Afrika ülkesi Gana'dan Marburg humması bildirildi. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre son derece bulaşıcı Marburg virüsü kendini yüksek ateş, kas ve baş ağrıları ile belli ediyor. Peki, bu hastalık tam olarak nedir ve endişelenmeli miyiz? İşte Marburg virüsü hastalığı hakkında bilmeniz gereken her şey.

Öne Çıkanlar Eskiden Marburg kanamalı ateşi olarak bilinen Marburg virüsü hastalığı insanlarda ciddi semptomlar yaratan ve ölümcül bir hastalıktır. Virüs insanlarda şiddetli ateşe neden olur. Ortalama vaka ölüm oranı %50 civarındadır. Virüsü nötralize ettiği kanıtlanmış lisanslı bir tedavi henüz yok. Rehidrasyon ve destekleyici bir bakım süreci ile tedavi sağlanabilir. Virüsün doğal konakçıları Pteropodidae familyasının meyve yarasaları. İnsanlara bulaşan virüs insandan insana bulaşma yoluyla yayılır. Bulaşıcı olan bu hastalık ilk yüksek ateşle kendini belli eder ve son evrede de şiddetli kan kaybının yaşanmasına ve şoka neden olur. Marburg Virüsü Nedir?

“Marburg virüsü nedir?” sorusu konu hakkında merak edilenler arasında. Ebolaya sebebiyet veren rahatsızlığın virüsü ile aynı familyadan olan Marburg virüsü, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre ölüm oranı yüksek ve tehlikeli bir virüstür. Ebola ve Marburg virüsleri farklı virüslerden kaynaklansa da klinik olarak benzer özelliklere sahip. Nadir olarak görülen her iki hastalık da yüksek ölüm oranına sahip salgınlara neden olabilir.

Peki, Marburg Virüsü ne zaman çıktı? Marburg virüsü ilk olarak 1976 yılında Batı Almanya’nın Marburg şehrinde ortaya çıktığından Marburg ismi verilmiştir. Ek olarak Frankfurt kentinde de görülen virüs Almanya da toplamda 30 kişiyi etkilemiştir. Ardından Belgrad’da 2 kişiyi etkileyerek seyrini sürdürmüştür. Daha sonra Güney Afrika, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Angola, Zimbabve ve Kenya’ya seyahat eden çok sayıda kişide de tespit edilmiştir.

Marburg Humması Belirtileri Nelerdir?

Bu virüsün sebep olduğu semptomlar zamanla şiddetlenir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2-21 gün arasında süren hastalık aniden ateş, halsizlik, kas ve şiddetli baş ağrısı ile kendini belli eder. Bu semptomların ardından kişide şiddetli sulu ishal yaşanır. İshal bazı durumlarda kanlı olabilir. İshale karın ağrısı, bulantı hissi, kusma, döküntü ve halsizlik de eşlik eder. Ölümcül vakalarda hastalığı seyri 8. ya da 9. günlerde birden fazla bölgede kanama ile gerçekleşen aşırı kan kaybı şeklinde devam eder. Diğer marburg virüsü belirtileri ise şöyledir:

Boğazda ağrı Burunda kanama Diş etlerinin kanaması Gözler, kulaklar, rektum ve vajinadan kanama Göğüs ağrısı ve öksürük İç kanama Kırmızı gözler Morarma Şiddetli kilo kaybı Dünyada Marburg Virüsü Ölüm Oranları

Marburg virüsü şimdilik dünya genelde yaygın değil ve Dünya Sağlık Örgütü virüsü seyrini yakından takip ediyor ve “Marburg Virüsü kaç kişi öldü?” Virüsü görüldüğü ülkelerdeki marburg virüsü ölüm oranı ve vaka sayıları ise şöyle:

Almanya 1967 yılında 29 vaka ve 7 ölüm Demokratik Kongo Cumhuriyeti 1998-2000 yılları arasında 154 vaka ve 128 ölüm Angola 2005 yılında 374 vaka ve 329 ölüm Uganda 2012 yılında 15 vaka ve 4 ölüm Uganda 2017 yılında 3 vaka ve 3 ölüm Gana 2022 yılında 2 ölüm Marburg Virüsü Nasıl Bulaşır?

“Marburg Virüsü nasıl bulaşır?” sorusu da merak edilenler arasında. Bu virüs, meyve yarasalarından insanlara bulaşmakta. Enfekte olan kişilerin vücut sıvıları ya da bu sıvıların bulaştığı yüzeylerle temas ile de insandan insana yayılmakta.

Marburg Virüsü Nasıl Teşhis Edilir?

Marburg hastalığı tifo, menenjit, sıtma ve diğer viral ateşli hastalıklardan ayırt etmek ve gerekli teşhisi koymak adına aşağıdaki testlerden yardım alınır:

Antijen tespit testleri ELISA testi Serum nötralizasyon testleri RT-PCR testi Marburg Humması Tedavisi

Herhangi bir Marburg Virüsü tedavisi bulunmamakta. Ancak hastalık sürecinde bağışıklığa destek olacak ilaçlar verilmektedir.

Marburg Humması İçin Alınabilecek Önlemler

Marburg ve diğer bulaşıcı hastalıklardan korunmak adına ilk olarak kişisel hijyen sağlanmalı. Ardından ortak kullanım alanlarında da gerekli hijyen kurallarına dikkat edilmeli. Ek olarak sosyal mesafe konusunda da dikkatli olunmalı. Bununla birlikte bulaşıcı hastalıkların yaygın olduğu günümüz dünyasında bağışıklığı kuvvetlendirmek adına dengeli ve sağlıklı beslenme rutini uygulanmalıdır. Hareketsiz yaşamdan uzak durmak, stres yönetimini bilmek ve kaliteli bir uyku düzenini takip etmek de alınması gereken diğer önlemler arasında. Marburg virüsü aşısı ya da tedavisi olmadığından bu önlemler alınarak korunma sağlanabilir.

"
Salmonella Nedir? | Anadolu Sağlık Merkezi

Salmonella Nedir? | Anadolu Sağlık Merkezi

Salmonella Nedir?

Salmonella ishal, ateş ve karın ağrısı gibi belirtileri olan, salmonella virüsünün neden olduğu bir enfeksiyondur. Salmonella bakterisi hayvan ve insan bağırsaklarında yaşar. Dışkı yolu ile yayılır. Salmonella genellikle birkaç gün içinde kendi kendine iyileşir. Vücutta çok fazla sıvı kaybına neden olabilir bu yüzden bol bol sıvı tüketilmelidir. Özellikle tuvalet kullanımından sonra ve hayvanlarla temastan sonra el su ve sabunla yıkanmalıdır.

Salmonella Enfeksiyonu Nedir?

Salmonella, bağırsak sistemini etkileyen, sık karşılaşılabilen bir enfeksiyondur. Salmonella bakterisinden kaynaklanır. İnsanlara en sık su ve gıda yolu ile bulaşır. Bakteriyel gıda zehirlenmesinin en yaygın şekli olarak görülür. Salmonella bağırsaklardaki hücreleri yok eder. Bu enfeksiyonun bulaştığı her kişide semptomlar görülmeyebilir. Fakat birçok insan bu enfeksiyona maruz kaldıktan sonra birkaç saat ya da birkaç gün içinde ishal, mide ağrısı, kusma gibi belirtiler gösterir. İshal durumunda vücuda yeterli sıvı alınmazsa vücutta dehidratasyona (vücutta fazla sıvı kaybı olması) sebep olmaktadır ve acil tıbbi yardım alınması gerekir. Enfeksiyon vücutta bağırsaklardan farklı bölgelere dağılırsa ciddi komplikasyon gelişmesine neden olabilir.

Salmonella Belirtileri Nelerdir?

Salmonella enfeksiyonuna çiğ ya da az pişmiş et, yumurta tüketimi, kümes hayvanları, pastörize edilmemiş süt tüketimi neden olabilir. Maruz kaldıktan bir süre sonra semptomlar ortaya çıkabileceği gibi bazen hiç belirti vermeyebilir. Salmonella enfeksiyonu bulaştıktan sonra oluşabilecek semptomlar aşağıdakileri içerir:

Mide, karın krampları İshal Mide bulantısı Kusma Ateş Dışkıda kan Titreme Baş ağrısı

Bu belirtiler birkaç gün ya da birkaç haftada iyileşebilir. Bazen ishal daha uzun süre devam edebilir. Salmonella enfeksiyonu vücutta komplikasyonlara da neden olabilir.

Salmonella enfeksiyonu genellikle yaşamı tehdit edici özelliğe sahip değildir fakat bazı bebek ve çocuklarda, organ nakli geçirmiş bireylerde, çok yaşlı kişilerde ya da bağışıklığı zayıf bireylerde komplikasyonlara neden olabilir.

Dehidratasyon: Diyare (ishal) nedeni ile birey fazla sıvı kaybeder. Bu hasta olduğu süreçte gerekli miktarda sıvı alamazsa dehidratasyon meydana gelebilir. Bu durumu işaret eden bazı göstergeler vardır: Normalden az ve koyu renkli idrar yapmak, ağız kuruluğu, yorgunluk ve halsizlik, baş dönmesi, yüksek nabız, kas krampları ve konstipasyon (kabızlık). Bakteriyemi: Salmonella kan dolaşımına girerse vücuttaki diğer organ ve dokuları enfekte etmeye başlar. Kemiklerde, eklemlerde, beyinde kalp kapakçıklarında iltihaplanmaya neden olabilir. Bakteriyemi, hayati bir durum olan sepsise yol açabilir. Salmonella osteomyeliti: Orak hücre hastalığı (kırmızı kan hücrelerinin hilal şeklini alarak kan damarını tıkaması) ve talasemi (Akdeniz anemisi) gibi hastalıkları olan kişilerde görülme olasılığı yüksektir. Salmonella geçirdiyseniz ve bazı belirtileriniz var ise bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız. Bu belirtiler şu şekilde olabilir: Kemik ağrısı, sırt ağrısı, hareket etmekte zorluk ya da ağrı, vücutta şişmiş, kızarmış, sıvı dolu kabarcıklar Reaktif artrit: Bağışıklık sistemi bazen bir bölgedeki hastalıkla savaşırken diğer bölgelere saldırı açabilir. Reaktif artrit de belin alt kısmında, eklemlerde ve gözlerde meydana gelen iltihaplanmayı ifade eder. Bel ağrısına, eklem ağrısına, konjonktivit (göz iltihabı) ve ağız yarasına neden olabilir. Salmonella Nasıl Teşhis Edilir?

Salmonella teşhisinde önce belirtiler değerlendirilir. Daha sonra testler istenir. Dışkı, kan ve idrar testi istenir. Laboratuvarda bu örneklerde salmonella bakterisi olup olmadığına bakılır. Genellikle dışkı örneğinden gelen sonuç ile teşhis konulur. Doktor bakterinin vücuda dağılmaya başladığını düşündüğü zaman kan tahlili yapılmasını ister. İnsanlar tedavi olmadan iyileşme gösterebilir. Bazı durumlarda ise durum ciddi seyrederse ilaçlı tedavi veya hastaneye yatırılarak tedavi gerekebilir.

Salmonella Bulaşıcılığı

Salmonella bulaşıcı bir hastalıktır. Bu enfeksiyon bir kişiden ya da bir hayvandan bulaşabilir. Temel el hijyenine, tuvalet hijyenine dikkat etmelisiniz. Enfekte kişiler ellerini yıkamadığında çevreye, gıdalara bulaştırabilir ve bu şekilde hastalığın yayılmasına neden olabilir.

Salmonella virüsü kirlenmiş gıdalardan insanlara bulaşabilir. Sığır eti, domuz eti, kümes hayvanları, süt ve süt ürünleri, yumurta gibi hayvansal kökenli gıdalar kirlenmiş gıdalar olabilir. Bazen sebze grubu da kontamine (kirli) gıda grubuna dahil olabilir. Hayvansal çiğ gıdalar kontamine olduğu zaman iyice pişirildiğinde salmonella virüsü ölür.

Enfekte kişiler tuvalet sonrası ellerini yıkamadan gıdalarla temas ederse gıdalar aracılığı ile bulaşa sebep olur. Okullarda ya da toplu ortamlarda tuvalet temizliği yeteri kadar sağlanmıyorsa salmonella birçok kişiye bulaşabilir.

Bazı sürüngenler yavru civciv ya da yavru ördekler salmonella barındırabilir. Bu hayvanlarla temas edildiğinde her birey ellerini sabun ve su ile yıkamalıdır.

Kimler Risk Altında?

Salmonella enfeksiyonu bulaşma riskini artırabilecek durumlar mevcuttur. Salmonella enfeksiyonuna maruziyeti artırabilecek etkenler ve genel olarak enfeksiyonlara karşı bağışıklığın düşmesi salmonella bulaşma riskini artırır. Aşağıda salmonella enfeksiyonu en çok kimlere bulaşabileceği açıklanmıştır:

Uluslararası seyahat: Tifo ateşine neden olan etkenlere de dahil olarak hijyen koşullarının daha kötü olduğu yerlerde salmonella bakterisinin bulaşma ihtimali daha fazladır. Hayvanlar ile temasta olmak: Hayvanlar bu bakteriyi taşıdığı için temasta olmak bulaş riskini artırır. Nadir de olsa evcil hayvanların da dışkıları aracılığı ile bulaş olabilir. Mide veya bağırsak problemleri: Vücudun salmonella enfeksiyonuna karşı doğal bir savunması vardır. Mide asidi güçlü olduğu için bu bakteriye karşı savunma oluşturur. Ancak bazı tıbbi sorunlar, ilaç kullanımı mideyi olumsuz etkilediği için savunma oluşturamayabilir. Antiasit kullanımı midedeki güçlü asit yapısını olumsuz etkilediği için mide asidinin oluşturduğu doğal savunmayı azaltır. İnflamatuar bağırsak hastalığı bağırsakların iç kısmına zarar verdiği için salmonella bakterisinin yapışmasını kolaylaştırır. Antibiyotik kullanımı bağırsaklardaki iyi yapılarıda azalttığı için enfeksiyonla mücadele de zorlanabilir. Bağışıklığın zayıf olması: İnsan vücudunda oluşan bazı tıbbi problemler veya bireyin dengesiz beslenmesi gibi durumlar bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Zayıflayan bu sistem sizin enfeksiyonlarla ve bakterilerle savaşmanızı olanaksız hale getirir. Bağışıklığı olumsuz etkileyen etkenler: HIV/AIDS, kemoterapi tedavisi, orak hücre anemisi, sıtma gibi durumlar. Salmonella Tedavisi

İnsanlar bazen tedaviye gerek duymadan iyileşebilirler. Bu süreç bir hafta kadar devam eder.

Salmonella enfeksiyonu genelde dehidratasyona neden olur. Vücuttan sıvı ve elektrolit kaybı çok fazla olur. Çok fazla sıvı kaybı varsa intravenöz (damar içine) yolla sıvı takviyesi yapılabilir.

İshalden kaynaklı sorunları rahatlatacak ilaçlar kullanılabilir. Antibiyotik kullanılır. Özellikle enfeksiyon vücuda dağıldığında bakterileri öldürmek için antibiyotik kullanımı önerilir. Antibiyotik kullanımı yararlı bakterileri de öldürdüğü için çok fazla tercih edilmez. Genelde reçete edilen antibiyotikler: Azitromisin, Siprofloksasin, Seftriakson, Trimetoprim ve Sulfametoksazol (TMP/SMX).

Salmonella Enfeksiyonundan Korunma Yolları

Salmonella bulaşmasını önlemek için gıda hazırlama yöntemlerine ve hayvanlarla temasta dikkat edilmelidir. Aşağıda korunma yöntemlerinden bahsedilmiştir:

Mümkün olduğunca temiz olduğuna emin olduğunuz yerlerde tuvalet kullanmaya dikkat etmelisiniz. Tuvaletten çıkarken mutlaka el hijyeni sağlanmalıdır. Yemek hazırlamadan önce eller yıkanmalıdır. Yemek hazırlanan bölgenin temizliği sağlanmalıdır. Sebze ve meyveleri yıkamadan doğramaya başlamamalısınız. Çiğ et, yumurta, kümes hayvanları gibi gıdalarla çalışırken başka gıdalarla temas etmemeye dikkat edilmelidir. Çiğ et ve kümes hayvanlarını hemen tüketmeyecekseniz dondurabilirsiniz. Pastörize edilmemiş süt ve onunla yapılan gıdaları tüketmemelisiniz. Arıtılmamış su kullanmamaya dikkat etmelisiniz. Hayvanlarla ve onların su kapları, yemek kapları, oyuncakları ile temas ettiyseniz mutlaka ellerinizi yıkamalısınız. Evcil hayvanınız var ise dışkısı ile temas etmeyin ve el hijyenine dikkat etmelisiniz. Bağışıklık sisteminiz zayıf ise hayvanlarla temastan kaçınmalısınız.

Salmonella enfeksiyonu genelde çok şiddetli olarak karşılaşılan bir durum değildir. Ama bazı bireyler çok olumsuz etkilenebilir. Durumunuz ciddi seyrediyorsa ya da hastalık uzun süredir devam ediyorsa doktora başvurmalısınız. Bağışıklık sisteminiz zayıf ise hastalık seyri daha olumsuz olmadan tedaviye başlamalısınız.

Son güncellenme tarihi: 11 Ekim 2023

Yayınlanma tarihi: 11 Ekim 2023

"
Salmonella hastalığı - Ankara Magnet Hastanesi

Salmonella hastalığı - Ankara Magnet Hastanesi

Salmonella hastalığı

Salmonella enfeksiyonu (Salmonelloz), bağırsak yolunu etkileyen oldukça yaygın bir bakteriyel hastalıktır. Salmonella bakterileri genellikle hayvan ve insan bağırsaklarında bulunur ve dışkı yoluyla atılır. Bu bakteriler, özellikle kontamine su veya yiyecekler aracılığıyla insanlara bulaşabilirler.

Salmonella enfeksiyonu genellikle ateş, kusma ve ishal gibi belirtilerle seyreder. Bu semptomlar genellikle hastalığın başlamasından itibaren 12 ila 36 saat içinde ortaya çıkar ve genellikle 2 ila 7 gün sürebilir.

Salmonella bakterileri, gastroenterit (bağırsak iltihabı) ve tifo gibi birçok hastalığın nedenidir. Bu enfeksiyonlar çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir ve semptomlar hastalığın tipine göre değişebilir. Örneğin, hafif vakalarda sadece hafif ishal ve karın ağrısı görülebilirken, daha ciddi vakalarda yüksek ateş, şiddetli ishal, kusma ve dehidrasyon gibi belirtiler ortaya çıkabilir.

Genellikle, Salmonella enfeksiyonu hafif semptomlarla kendiliğinden geçebilir, ancak şiddetli vakalarda veya risk altındaki kişilerde (yaşlılar, bağışıklık sistemi zayıf olanlar vb.) daha ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Tedavi genellikle semptomların yönetilmesini, sıvı alımının sağlanmasını ve gerekli durumlarda antibiyotik kullanımını içerir. Tedavi ve semptomların kontrolü için doktor gözetiminde olmak önemlidir.

Salmonella enfeksiyonunun belirtileri

Salmonella belirtileri genellikle diğer mide bağırsak enfeksiyonlarındaki belirtilere benzerlik gösterir. Bu belirtiler arasında şunlar yer alır:

Ateş İshal (diyare) İştah kaybı Baş ağrısı Karın ağrısı veya kramp Titreme Mide bulantısı Kusma Dışkıda kan veya mukus

Salmonella enfeksiyonunun belirtileri, genellikle diğer bağırsak enfeksiyonları veya gastroenteritlerle benzerlik gösterir. Bu nedenle, Salmonella’nın doğru teşhisi, enfeksiyonun belirtileri ve şiddetini dikkate alarak bir sağlık uzmanı tarafından yapılmalıdır. Tedavi ve semptomların yönetimi için profesyonel tıbbi yardım önemlidir.

Salmonella türleri nelerdir?

Salmonella bakterileri çeşitli serotiplere sahip olabilir, ancak insanlarda patojen olan suşlar genellikle Salmonella enterica türünde sınıflandırılır ve 2600’den fazla farklı serotipi içerebilir. Salmonella, insanlarda çeşitli hastalıklara neden olabilir, bunlar arasında akut gastroenterit, tifo-paratifo, septisemi ve lokal organ enfeksiyonları bulunur.

Salmonella enfeksiyonlarının en yaygın şekli, kendini sınırlayan ve genellikle komplikasyonsuz seyreden bir gastroenterittir. Bu durum genellikle ishal, karın ağrısı ve ateş gibi semptomlarla kendini gösterir. Ancak Salmonella türleri arasında tifo ateşi (enterik ateş) gibi yüksek ateşe ve ciddi komplikasyonlara yol açabilen türler de bulunmaktadır. Tifo ateşi, Salmonella typhi bakterisinin neden olduğu bir klinik tablodur. Bu tür enfeksiyonlar yaşamı tehdit edici olabilir ve vücutta farklı organlara yayılabilir.

Genellikle “gıda zehirlenmesi” olarak adlandırılan vakalar, aslında Salmonella enfeksiyonlarından kaynaklanmaktadır. Özellikle kontamine gıdaların tüketilmesi sonucu oluşan bu enfeksiyonlar, insanlarda hastalık belirtilerine sebep olabilir ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilirler. Salmonella enfeksiyonları genellikle antibiyotiklerle tedavi edilir, ancak bazı durumlarda ciddi komplikasyonlar ortaya çıkabilir, bu nedenle erken tanı ve tedavi önemlidir.

Salmonella bakterisi nasıl bulaşır?
Salmonella bakterisi, genellikle kontamine su veya gıda yoluyla insanlara bulaşır. Salmonella enfeksiyonları genellikle çiğ veya az pişmiş et, kümes hayvanları, yumurta veya yumurta ürünleri, pastörize edilmemiş süt veya süt ürünleri gibi gıdaların tüketilmesiyle veya bu gıdaların hazırlanması sırasında hijyen kurallarına uyulmaması durumunda ortaya çıkabilir. Ayrıca kontamine su kaynakları da Salmonella enfeksiyonlarının yayılmasında rol oynayabilir.

Salmonella, fekal-oral yolla bulaşır. Yani, hastalık taşıyıcı veya enfekte kişilerin dışkılarıyla bulaşmış gıdalar veya su kaynaklarıyla temas edilmesi sonucunda bulaşabilir. Bu durum özellikle uygun olmayan hijyen koşullarına sahip restoranlar, yetersiz pişirilmiş et veya yumurta ürünlerinin tüketimi ve kontamine su kaynaklarının kullanımı gibi durumlarda daha sık meydana gelir.

Salmonella enfeksiyonları genellikle gastrointestinal semptomlarla seyreder. Bunlar arasında ateş, ishal, karın ağrısı, mide bulantısı ve kusma gibi belirtiler bulunur. Kontamine olmuş hayvanların tüyleri, kürkleri veya dışkısı da enfeksiyon kaynağı olabilir. Bu nedenle hayvanlarla temas ederken ve gıda hazırlarken uygun hijyen önlemlerinin alınması önemlidir.

Salmonella enfeksiyonu, özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan, inflamatuar bağırsak hastalığı olan, ilaçlarla bağışıklık sistemi baskılanmış veya 65 yaş üzerindeki yetişkinlerde ve 5 yaş altındaki çocuklarda daha ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu risk altındaki kişilerin dikkatli olması ve enfeksiyondan korunmak için önlemler alması önemlidir.

Salmonellozis hangi durumda yüksek risk taşır?

Salmonellozis, özellikle bazı durumlarda yüksek risk taşıyabilir ve ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Salmonella Typhi türünün neden olduğu tifo (enterik ateş), Salmonella enfeksiyonunun daha ciddi bir şekli olarak bilinir. Tedavi edilmemiş enterik ateş durumu olan tifo, daha uzun süren bir hastalık dönemini ifade eder ve ciddi komplikasyonlara sebep olabilir.

Tifo, genellikle 3 haftadan daha uzun süren, sıklıkla gastrointestinal semptomlarla (karın ağrısı, ateş, kabızlık veya nadiren ishal gibi) birlikte seyreden bir durumdur. Salmonella Typhi, vücutta dolaşım sistemine ve safra yoluna ulaşarak burada enfeksiyona neden olur. Bu durum, hastanın şuurunda değişikliklere, dalak büyümesine ve ateşe yol açabilir.

Tedavi edilmeyen tifo, ciddi komplikasyonlara yol açabilir, bu durumda hastanın tedavisinde farklı yöntemler izlenir. Tifo semptomları gösteren hastalar, genellikle özel tedavi gerektirebilirler.

Belirli durumlarda, özellikle 5 yaş altı çocuklar, yaşlı bireyler, bağışıklık sistemi zayıf olan hastalar ve mide asiditesini azaltan ilaçlar alan bireylerde Salmonella enfeksiyonunun belirtileri daha ciddi olabilir ve tedavi süreci daha dikkatli bir şekilde yönetilmelidir. Bu gruplar, enfeksiyona bağlı komplikasyonlar açısından daha risk altındadır ve bu nedenle hastalık semptomları belirdiğinde tıbbi yardım almalıdırlar.

Salmonella hastalığının tanısı nasıl konulur?

Salmonella hastalığının tanısı genellikle laboratuvar testleriyle konulur. Bu testler, genellikle dışkı örnekleri veya bazen idrar veya kan örnekleri üzerinde yapılır. Tanı için kullanılan başlıca testler şunlardır:

Dışkı kültürü: Bu test, dışkı örneğinin özel bir besiyeri üzerinde incelenmesini içerir. Salmonella bakterisinin varlığı bu kültür testleriyle tespit edilebilir. Örnek alındıktan sonra laboratuvarda incelenerek bakteri varlığı veya yokluğu belirlenir. Serolojik testler: Kan örneği alınarak yapılan bu testlerde, Salmonella bakterilerine karşı vücudun ürettiği antikorların varlığı incelenir. Bu testler genellikle hastalığın akut dönemlerinde kullanılır. Moleküler testler: PCR (Polimeraz Zincir Reaksiyonu) gibi moleküler teknikler, Salmonella DNA’sını saptamak için kullanılabilir. Bu testler, bakteriyel DNA’yı örnekten hızlı ve hassas bir şekilde tanımlayabilir.

Tanı, semptomları, kişinin tıbbi geçmişi ve laboratuvar test sonuçlarına dayanarak doktor tarafından konur. Laboratuvar testleri sonucunda Salmonella enfeksiyonu teyit edilirse, tedaviye başlamak için uygun bir yaklaşım belirlenir. Bu nedenle, enfeksiyon belirtileri fark edildiğinde veya şüphelenildiğinde bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir.

Salmonella hastalığı nasıl tedavi edilir?

Salmonella hastalığı genellikle semptomatik tedavi ile yönetilir ve çoğu durumda özel bir tedavi gerektirmez. Salmonella enfeksiyonu için tedavi yöntemlerinin genel bir özeti:

Sıvı ve elektrolit takviyesi: Dehidrasyonu önlemek veya tedavi etmek için sıvı takviyesi çok önemlidir. İshal ve kusma nedeniyle kaybedilen sıvı ve elektrolitlerin yerine konması gerekebilir. Su, tuz ve mineral kaybını önlemek için oral hidrasyon çözeltileri veya sıvı takviyeleri önerilebilir. Dinlenme: Salmonella hastalığının semptomları genellikle kendiliğinden geçer, ancak kişinin iyileşmesi için dinlenme önemlidir. Vücut, hastalıkla mücadele etmek için dinlenmeye ihtiyaç duyar. İlaç tedavisi: Şiddetli vakalarda veya bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde, doktorlar antibiyotikler önerebilir. Ancak, antibiyotiklerin rutin olarak kullanılması önerilmez çünkü yan etkileri ve direnç oluşumu riski vardır. Beslenme düzeni: İshal nedeniyle besin kaybını önlemek ve vücudu desteklemek için hafif ve kolay sindirilebilen yiyecekler tercih edilmelidir. İlaçlar: İshalin kontrol altına alınması için antidiyareik ilaçlar veya semptomları hafifletmek için ağrı kesiciler kullanılabilir. Ancak bu tür ilaçların kullanımı öncesinde bir doktora danışılmalıdır.

Herhangi bir tedavi yöntemini uygulamadan önce, bir sağlık uzmanıyla konuşmak ve önerilen tedavi planını takip etmek önemlidir. Bu, semptomların düzelmesine ve vücudun enfeksiyonla başa çıkmasına yardımcı olabilir.

Salmonella hastalığını önlemek için neler yapılabilir?

Hijyenik gıda hazırlama ve saklama: Yiyecekleri doğru şekilde hazırlamak ve saklamak enfeksiyon riskini azaltır. Çiğ et, tavuk, balık ve yumurtaları iyice pişirmek, çiğ sebze ve meyveleri iyice yıkamak önemlidir. Yiyecekleri temiz olmayan yüzeylerde hazırlamamak ve pişmiş ve çiğ gıdaları ayrı tabaklarda saklamak gereklidir. Hijyenik el yıkama: Ellerinizi yemek hazırlamadan önce ve sonra, tuvaletten çıktıktan sonra ve hayvanlarla temas ettikten sonra mutlaka yıkayın. El yıkama, mikropların yayılmasını önler. Pastörize edilmiş ürünler tüketmek: Pastörize edilmemiş süt veya süt ürünleri ile ham yumurta gibi riskli besinleri tüketmekten kaçının. Pastörizasyon ve iyice pişirme, Salmonella gibi bakterileri öldürür. Hayvanlarla temasta dikkat: Hayvanlarla temastan sonra elleri yıkamak önemlidir, özellikle evcil hayvanlar, çiftlik hayvanları ve yabani hayvanlarla temas edildiğinde. Dikkatli su tüketimi: İçme suyunun temiz olduğundan emin olunmalı ve özellikle seyahatlerde su kaynaklarına dikkat edilmelidir. Sıcaklık kontrolü: Yiyeceklerinizi buzdolabında muhafaza edin, özellikle yaz aylarında sıcak havalarda bozulabilirler. Risk altındaki kişiler için özel önlemler: Bağışıklık sistemi zayıf olan veya yüksek risk altında olan kişiler, özellikle gıda hazırlığı ve tüketimi konusunda daha dikkatli olmalıdır.

Bu önlemler, Salmonella ve diğer gıda kaynaklı enfeksiyonların yayılmasını önlemeye yardımcı olabilir ve enfeksiyon riskini azaltabilir.

"
Tifo Hastalığı Nedir, Neden Olur ve Nasıl Geçer? Tifo Belirtileri Nelerdir ve Tedavisi Nedir?

Tifo Hastalığı Nedir, Neden Olur ve Nasıl Geçer? Tifo Belirtileri Nelerdir ve Tedavisi Nedir?

Tifo hastalığı nedir, neden olur ve nasıl geçer? Tifo hastalığı belirtileri ve tedavisi Tifo hastalığı ismi bilinse de yaygın olarak toplumda çok bilinen bir hastalık değildir. Tifonun mevsime bağlı olarak görülme sıklığı artmaktadır. Örneğin sonbahar ve yaz mevsimlerinde tifo daha sık bulaşmaktadır. Tifo sanılanın aksine sıradan ve basit bir hastalık değildir. Kişinin vücuduna tifo virüsü bulaştığında akciğerleri, karaciğeri, gözleri, kulakları, beyni ve kalbi önemli şekilde etkilenmektedir. Hatta tifo bu organlardaki sinirler üzerinde ciddi tahribata yol açarak dönüşü olmayan sorunlara bile neden olabilmektedir. Giriş: 16.01.2023 - 15:31 Güncelleme: 16.01.2023 - 15:31 facebook twitter-x linkedin whatsapp mail print copy

Sesli Dinle

Bu içeriğimizde sizlere tifo hastalığı nedir, neden olur ve nasıl geçer, tifo hastalığı belirtileri ve tedavisi ile ilgili kapsamlı bilgileri bir araya getirdik. İşte tifo hastalığı ile ilgili merak edilenler…

Testis torsiyonu belirtileri

Tifo Nedir?

Tifo nedir diye merak edilmekte olup bakteri temelli bir hastalık olduğunu söyleyebiliriz. Tifo, sağlıksız ve pis içme suları ve yetersiz hijyen şartlarında hazırlanan gıdalar yüzünden bulaşmaktadır. Tifo, salmonella ismindeki bir bakteri yüzünden bulaştığı da uzmanlar tarafından belirtilmektedir. Tifonun başlangıcı ateş ile beraber baş ağrısı, karın ağrısı ve iştahta azalmaya yol açabilmektedir. Tifonun ilk fark edildiğinde hemen tedavisinin yapılması gerekmektedir. Eğer kişi kendisinde tifodan şüpheleniyorsa vakit kaybetmeden uzman bir doktorla görüşmelidir. Çünkü eğer tifonun zamanında tedavisi yapılmazsa insanın yaşamına tehditte bulunan sorunlara neden olabilmektedir. Ayrıca tifo bulaşıcı bir hastalık olduğundan temasa dikkat edilmesi de oldukça önemlidir.

Tifo Hastalığı Belirtileri

Tifo hastalığının temel belirtileri kişiye enfeksiyonun bulaşmasından yedi ya da 15 gün içerisinde görülebilmektedir. Tifo hastalığı belirtileri ile ilgili öne çıkanları sizler için sıraladık,

Tifo kendisini ateşin yükselmesiyle gösterebilir. Tifo, kişilerde iştah kaybına neden olduğu için kilo kaybedilebilir. Karında ağrı, başta geçmeyen şiddetli ağrılar tifo kapıldığında görülebilir. Tifonun temel belirtilerinden biri de vücutta sıcaktan oluşan isiliğe benzer kaşıntıların çıkmasıdır. Tifo bağışıklık sistemini olumsuz etkilediğinde halsizlik ve yorgunluğa neden olmaktadır. Tifo kişinin bağırsak sistemini bozarak dönemsel olarak ishale ve kabızlığa yol açabilir.

Zamanında belirtiler sayesinde fark edilebilen tifonun ciddi seyretmesi aslında oldukça nadir görülmektedir. Fakat bazı durumlarda bağırsak kanamalarına neden olabildiği bilinmektedir. Bu kanama yüzünden kişinin kan dolaşımında da enfeksiyon oluşabileceğini hayati tehlikeye yol açabilmektedir. Kanamayla beraber geçmeyen karında ağrı, mide bulantısı ve kusma da görülebilir.

Tifo Hastalığı Tedavisi

Tifo hastalığı vücuda giren tifo virüsünün oluşturduğu enfeksiyon yüzünden oluştuğu için uzman doktorlar tarafından verilen çeşitli antibiyotikler sayesinde tedavi edilmektedir. Antibiyotik alımının yanında kişinin vücuduna yeterli sıvı girişinin sağlanması da oldukça önemli ve gereklidir. Ayrıca kişi birkaç antibiyotik aldıktan sonra kendisini iyi hissedebilir ancak doktorun önerdiği antibiyotik miktarının tamamlanması hastalığın tekrar etmesini engellemektedir. İlaç tedavisiyle beraber bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesi için temiz ve taze gıda takviyesi, bitkisel ürünler de hastalığın seyrinin olumlu ilerlemesine katkı sağlamaktadır.

Tifo Hastalığı Neden Olur?

Tifo hastalığı neden olur diye düşünüldüğünde tifonun bu hastalığın temelini oluşturduğunu söylemek mümkündür. Söz konusu bakteri kişinin kan dolaşımı ve bağırsaklarında yaşayarak enfeksiyonun bütün vücuda yayılmasına neden olmaktadır. Özellikle tifonun en yaygın yayılım şekli tifo virüsünü vücudunda taşıyan kişinin dışkısına maruz kalma ile gerçekleşmektedir. Hayvanlara tifo virüsü bulaşmadığı için bulaşıcılık yalnızca insanlar arasındadır.

Tifo Hastalığı Bulaşıcı Mı?

Tifo hastalığı bulaşıcı mı diye merak edip korku duyanlara hastalığın kesinlikle bulaşıcı olduğunu söyleyebiliriz. Tifo bağırsak sistemi ve kan dolaşımını etkilediğinde virüsü kapan kişinin dışkısından diğer kişilere kolaylıkla bulaşabilmektedir.

Tifo Aşısı Ne Zaman Yapılır?

Tifo aşısı olan bir hastalıktır. Özellikle farklı ülkelere seyahat eden pek çok kişi kendisini koruma amaçlı tifo aşısı yaptırabilmektedir. Tifo aşısı ne zaman yapılır sorusunun en net yanıtı seyahatin 30 gün öncesindedir.

"
Deprem bölgesi için tifo ve dizanteri uyarıları: Tifo ve dizanteri nedir, belirtileri neler, nasıl bulaşır? | N-Life

Deprem bölgesi için tifo ve dizanteri uyarıları: Tifo ve dizanteri nedir, belirtileri neler, nasıl bulaşır? | N-Life

Deprem bölgesi için tifo ve dizanteri uyarıları: Tifo ve dizanteri nedir, belirtileri neler, nasıl bulaşır? Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve 10 ili vuran deprem sonrasında salgın hastalık ihtimalleri gündeme geldi. Deprem bölgesindeki sağlık sorunlarına değinen uzmanlar, tifo ve dizanteri uyarılarında bulunuyor. Peki, tifo ve dizanteri nedir, belirtileri neler, nasıl bulaşır?

Deprem bölgesiyle ilgili haberler ardından tifo ve dizanteri hastalıkları gündeme geldi. Uzmanlar, önlemlerin alınmaması durumunda tifo ve dizanteri başta olmak üzere çeşitli hastalıkların bölgede baş gösterebileceğine dikkat çekiyor.

N-LIFE HABERLERİ

DİZANTERİ HASTALIĞI

Dizanteri, insanda sık ve kanlı ishal, genellikle şiddetli karın ağrısı, gerekmediği halde dışkılama isteği duyma, bağırsak yaraları, hayvanda makattan kan ya da kanlı dışkı gelmesi gibi belirtiler gösteren hastalıklara verilen ad.

Patolojik dizanteri belirtileri amipli dizenteride, basili dizanteride ve kanamalı rektokolitte görülür.

DİZANTERİ BELİRTİLERİ

1. Karın Ağrısı
2. Şiddetli İshal
3. Ateş ve Titreme
4. Bulantı ve Kusma
5. Halsizlik
6. Sık Sık Tuvalete Çıkma İsteği

DİZANTERİDEN NASIL KORUNUR?

Hastalığın aşısı yoktur.

İçme ve kullanma sularının kontrolü, yaşam koşullarının hijyen şartlarına uygun hale getirilmesi ve hijyen kurallarına dikkat edilmesi temel korunma önlemleridir.

Gelişmiş bir kanalizasyon sisteminin bulunmadığı ve güvenli içme suyunun sağlanamadığı koşullarda, hastalığın toplumda yayılımının önlenmesi pratik olarak mümkün değildir. Bu nedenle ulusal halk sağlığı stratejileri arasında kanalizasyon sistemlerinin iyileştirilmesi, su ve gıda hijyeninin sağlanması, halkın eğitimi ve antibiyotik kullanımı konularının işlenmesi yer almalıdır.

Yaygın olarak kullanılan bir aşısı yoktur.

Hastalık toplumda su kaynaklarının ve gıdaların insan kaynaklı fekal kontaminasyonu (dışkı ile kirlenme) sonucu yayılır ve bu bölgelerde yaşayan insanlar risk altındadır.

TİFO HASTALIĞI

Tifo hastalığı Salmonella typhi adlı bakterinin sebep olduğu, kontamine yiyecek ve içeceklerle bulaşan ve yaşamı tehdit edebilen bir hastalıktır.

BELİRTİLERİ

S.typhi bakterisi yiyecek veya içecekler yoluyla alınır, kan dolaşımıyla yayılır. Bakteri vücuda girdikten 1-2 hafta sonra belirtiler başlar. 39-40 dereceye kadar yükselen ateş, baş ağrısı, öksürük, iştahsızlık, halsizlik, karın ağrısı görülür. Kabızlık ishale göre daha sıktır. Bazı hastalarda kırmızı renkte deri döküntüleri görülebilir. Tedavisiz ciddi vakalarda barsaklarda kanama ve barsak perforasyonuna bağlı ölüm görülebilir.

TANI VE TEDAVİ

Hastalığın tanısı laboratuvarda kan kültürü ve dışkı kültüründe S. typhi bakterisinin görülmesi ile konur. Tedavide ampisilin, trimetoprim-sulfametoksazol, ciprofloksasin gibi antibiyotikler kullanılır. Uygun antibiyotik tedavisi almayan kişilerde haftalarca veya aylarca ateş devam edebilir ve komplikasyonlar gelişebilir ve enfeksiyon komplikasyonlara bağlı ölümle sonuçlanabilir.

Etiketler : Haberler - N-Life Sağlıklı Yaşam Hastalık Deprem "
Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi

Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi

Tifo: Tanı, Belirti ve Tedavisi

H1N1 virüsü.Kuzey Çin’de ortaya çıkmıştır. Kırmızı grip olarak da bilinmektedir.

İlk olarak ilk ve orta dereceli okullarda salgın yapmıştır.Hızla Güney Çin’e ve Rusya’ya, ardından bir yıl içinde tüm dünyaya yayılmıştır.Yaşlılar, 1950’lerde ortaya çıkan H1N1’e karşı bağışıklık kazanmış olduklarından esas olarak genç insanlar etkilenmiştir.

İSHAL (DİARE) İshalin tam tanım ını yapmak zordur. Sulu dışkılama, dışkı miktarında artma ya da dışkılama sıklığında artma ishal olarak kabul edilmektedir. İshalli kişiler günde 250 gramdan fazla dışkılar ve bunun en az yüzde 70′i sıvı haldedir. Dünya Sağlık Örgütü, bir günde üç defadan fazla sulu dışkılamayı ishal olarak tanımlamaktadır. Anne sütüyle beslenen bebeklerde ise her zamankinden daha sık ve sulu dışkılamayı ishal olarak kabul etmektedirler. İshal durumunda (diare), bağırsağın yüzeyindeki mukoza tabakası hasar görmüştür. Bu duruma genelde mikroplar ya da bir çok reaksiyonun gerçekleşmesini sağlayan enzimlerin azalması neden olur. Bu enzimin adı laktazdır. Laktaz, sütte de bulunan karbonhidrat yapısındaki laktozu sindirmemizi sağlar. Bu enzim azalırsa, laktoz vücuda geri emilemez ve suyla birleşir. Bu da ishalin artmasına neden olur. Bu durumda dışkılama normal bir biçimde yapılamaz. Çok ağır ishal vakalarında günde 13-14 litre kadar sıvı kaybedilebilir. Bu miktar, da insandaki kan hacmine eşittir. Az miktarda ağrılı ve kanlı ishal, dizanteri olarak bilinir. İshalli hastalıklar beslenmenin bozukluğuna ve sıvı kaybına yol açar. Dünyada 5 yaşından küçük çocuklarda 1 milyara yakın ishal vakası görülmekte ve bu çocuklardan 2.5 milyona yakını ölmektedir. En büyük sebebi ise sıvı kaybıdır. Özellikle iki yaşından küçük çocuklarda ölüme yol açar. HASTALIĞIN BELİRTİLERİ İshalin genel belirtileri sulu dışkılama, acil dışkılama isteği, büyük abdestini tutamama, fazla sayıda dışkılama, susuzluk, bulantı, kusma, ateş yükselmesi, halsizlik, karın bölgesinde ağrı ve gazdır. Bu belirtileri ishalin şiddetine göre sıralayabiliriz. Az miktarda sıvı kaybedildiğinde susuzluk ortaya çıkar. Vücut ağırlığının ortalama %4′ü kaybedilmiştir. Orta derecede sıvı kaybedildiğinde ağızda kuruma, idrar miktarında azalma, huzursuz bir ruh hali görülür. Sıvı kaybı, vücut ağırlığının %7-8′i kadardır. Fazla sıvı kaybedildiğinde ise belirtiler şiddetlidir ve vücut ağırlığının 10′u kadar sıvı kaybı vardır. İSHAL NE GİBİ SORUNLARA YOL AÇAR? İshalde, bağırsak içinde ilerleyen dışkı, her bölümde kalması gereken süreden daha az kalır. Ve yeterince sindirim yapılamaz. İnsan bağırsağındaki bakteriler her zaman zararlı değildir. Bazı bakteriler sindirime yardımcı olmaktadırlar. Bunlar yararlı bakterilerdir. Fakat mikroplu ishal durumunda, kalın bağırsağa gelen protein yapısındaki maddeler zararlı bakteriler tarafından kullanılır. Bu da zararlı bakterilerin büyüyüp gelişmesine yararlı bakterilerin görevini yapamayıp, sayısının azalmasına yol açar. Bütün bunlar vücudun sindirim işlevinin bozulmasına neden olur ve hastayı rahatsız eder. Bu durumun önüne geçmek için, yararlı bakterileri koruyacak prebiyotikler kullanılabilir. Dünyada bir tane prebiyotikli ishal maması vardır. Adı Prebiyotikli Humana HN’ dir. İSHAL TEDAVİSİ İshal tedavisi, ishale neden olan faktöre göre değişmektedir. Bakterinin neden olduğu ishal durumunda, hastanede ve doktor tarafından tedavi yapılması gerekmektedir. Bebekler için tehlikeli olabilir. Derhal tedavi edilmesi gerekir. Bu durumda uygun antibiyotik tedavisi yapılır. Bakterinin yol açtığı ishalde ateş yükselir ve genelde ishal kanlıdır. Prebiyotikli ishal mamasının kullanılması da gereklidir. Mikrobun neden olmadığı ishal genelde hafif seyirlidir. Ateş yükselmesi ya da dışkıda kan görülmez. Antibiyotik ya da herhangi bir ilaç tedavisine gerek yoktur. Bu ishal, beslenme ya da hava değişiminden dolayı olmuştur. İshal maması tedavi için yeterlidir. İshalden korunmak için mutlaka yemekten önce ve sonra elleri yıkamak gerekir. Bebeklerin de temizliğine dikkat edilmeli, ayrıca bebeğin altı değiştirildiğinde mutlaka eller sabunla yıkanmalıdır. İSHALLİ ÇOCUKLAR YA DA BEBEKLER İÇİN NE YAPILABİLİR? İshalli çocuklarda sıvı kaybını karşılamak için su ve sulu içecekler verilmelidir. Ayran, çorba, meyve suyu verilebilir. Fakat henüz anne sütünden başka besin kullanmayan bebekler ise daha sık emzirilmelidir. Bebek içebildiği zaman, suyu kaynatıp soğuttuktan sonra bebeğe verebilirsiniz. Bebeğin beslenmesine devam edilmelidir. Anne sütü içen bebekler, daha sık emzirilmeli, anne sütü almayan bebeklerde ise beslenme önceden olduğu gibi devam ettirilmelidir. Ek besin almaya başlamış en az 6 aylık bebeklerde ise yoğurt, püre, et gibi besinler verilebilir. Meyve suyu içirilebilir. Çocuk mutlaka iyi beslenmelidir. Öğün sayısını arttırılabilir. Ayrıca ishal için bazı risk faktörleri bilinmektedir. Biberonla beslenme ve ilk 6 ay anne sütü dışında besinler alma, ishalli hastalıklara yakalanma ihtimalini arttırır. Bunların yanında hijyene önem verilmelidir. Tuvaletten sonra eller sabunlanmalı ve kirli sular kullanılmamalıdır. İshal ortaya çıktıktan sonra ise, beslenmesi kesilen bebekler, en az iki kere kusanlar, 6-7 defa sulu dışkılayan bebekler ve 1 yaşından küçükler çok fazla sıvı kaybeder. Bu bebekler daha fazla risk altındadır.

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ


Kırım-Kongo kanamalı ateşinde(KKKA) etken nedir? Bunyaviridae ailesine bağlı Nairovirus soyundan virüsler bu hastalığın etkenidir. Bu grup virüsler, 100 nm (nanometre) büyüklüğünde, Ribonükleik asit (RNA) içeren, heliksel kapsidli ve zarflı virüslerdir. Kırım-Kongo kanamalı ateşi nedir? Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA), Nairovirüslerin neden olduğu ateş, cilt içi ve diğer organlarda kanama gibi bulgular ile seyreden kene kaynaklı bir enfeksiyondur. İnsanlarda klinik ve subklinik olarak seyreden, kenelerin vektörlük yaptığı ve insanlarda sendromlar halinde görülen önemli bir enfeksiyondur. İnsanlarda başlıca ensefalitler, kısa süren ateşli hastalıklar, kanamalı ateşler, poliartrit ile ön plana çıkan sendromlar şeklinde görülür. Son yıllarda tedavideki gelişmelere rağmen, bu enfeksiyonlarda ölüm oranları hala yüksektir. Kırım-Kongo kanamalı ateşi virusunun kimyasal ve fiziksel etkenlere karşı duyarlılığı nedir? Nairoviruslar dayanıksızdır, konakçı dışında yaşayamazlar. Bu viruslar 56ºC’de 30 dakikada inaktive olur, kanda 40 ºC’de 10 gün yaşayabilir, %1 hipoklorit ve %2 gluteraldehite duyarlıdır ve ultravviyole ışınları ile hızla inaktive olur. Ribavirine invitro duyarlıdırlar. Kırım-Kongo kanamalı ateşi hastalığı ilk nerede tanımlanmıştır? Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) ilk kez 1944 ve 1945 yılı yaz aylarında Batı Kırım steplerinde çoğunlukla ürün toplamaya yardım eden Sovyet askerleri arasında görülmüştür. Hastalığa Kırım hemorajik ateşi adı verilmiştir. 1956 yılında Zaire’ de ateşli bir hastadan Kongo virüsü tespit edilmiştir. 1969 ise Kongo virüsu ile Kırım hemorajik ateşi virüslerinin aynı virüs olduğu belirlenmiş ve hastalık Kırım-Kongo kanamalı ateşi olarak yeniden adlandırılmıştır. Kırım-Kongo kanamalı ateşi bugüne kadar hangi ülkelerde görülmüştür? Hastalık sıklıkla Afrika, batı Asya ile Ortadoğu ve doğu Avrupa'da görülmektedir. Kırım-Kongo hemorajik ateş virüsünün Bulgaristan, Makedonyada, Pakistan, Irak, Afganistan, İran, Kosova, Kazakistan, Sahra altı Afrika ülkeleri, eski Sovyetler Birliği, Yugoslavya, Yunanistan, Arap yarımadası, Dubai, Kuveyt, Çin ve Moritanya’da salgınlar yaptığı bildirilmiştir. Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA), 2002 yılında bahar ve yaz aylarında bazı illerimizde görülmüş ve Sağlık Bakanlığının yapmış olduğu çalışmalar neticesinde hastalığın KKKA olduğu doğrulanmıştır. Bulaşmada aracı olan bir etken var mıdır? KKKA hayvanlardan insanlara keneler ile bulaşan bir enfeksiyondur. Güney Doğu Avrupa ve Güney Afrika arasında göç eden göçmen kuşlar üzerinde bulunabildiği gösterilmiştir. Bu kuşların virüsün iki kıta arasında taşınmasına yol açabildiği düşünülmektedir. Hyalomma soyuna ait keneler ülkemizin de içinde bulunduğu çok geniş bir coğrafik alanda yaşamaktadırlar. Virüs, sığır ve koyun gibi Hyalomma keneleri için konak olan hayvanlarda belirtisiz enfeksiyon ve bir hafta kadar süren geçici viremi (kanda virüsün bulunması) oluşturmasına rağmen, insanlarda hastalığa neden olmaktadır. Küçük memeli hayvanlarda da viremi ve hafif enfeksiyon oluşup keneler için kaynak oluşturabilmektedir. Bir bölgede, kenelerin ve keneler kan emdiğinde bulaşmayı sağlayacak kanında virüs bulunan hayvanların bol olması salgın için önemli bir faktördür. Hyalomma soyuna ait keneler en etkin ve yaygın olmakla birlikte, 30 kene türünün KKKA virusunu bulaştırabileceği bildirilmektedir. KKKA virüsunun bazı vektör kene türleri arasında, transovaryal ve venereal olarak bulaştığı belirlenmiştir. Bu da virusun doğada dolaşımla korunmasına katkıda bulunabilecek bir mekanizmadır. Henüz ergin olmamış Hyalomma soyuna ait keneler, küçük omurgalılardan kan emerken virüsleri alır, gelişme evrelerinde de muhafaza eder.

İnsanlar virüsü,enfekte kenelerin yapışması, kan emmesi sırasında salgıladıkları tükürük salgısı ile, enfekte kenelerin çıplak elle ezilmesi sırasında temasla, viremik hayvanların kan ve dokuları ile temasla, viremik hastalarla (kan ve diğer vücut sıvıları )temas ile olmaktadır.

KKKA virusunun bulaşmasına etken olan kene nedir? yer yüzünde kaç türü bilinmektedir?

Ülkemizde halk arasında kene, sakırga, yavsı, kerni gibi isimlerle bilinmektedir.Keneler zorunlu kan emici artropodlar olup dünyanın her bölgesinde yaşamaktadırlar. Keneler morfolojik olarak diğer artropodlardan farklı olup, vücutları tek bir parçadan oluşmuştur. Vücudun ön tarafında ağız organelleri yer almaktadır.Günümüzde yeryüzünde yaklaşık 850 kene türü bilinmektedir.

Kırım-Kongo kanamalı ateşi hangi hayvanlarda görülür ve hastalık belirtileri nelerdir?

Virüs, sığır, koyun, keçi, tavşan ve tilki gibi hayvanlardan tespit edilmiştir. KKKA virusu kenelerin konakladığı hayvanlara bulaşmasına rağmen hayvanlarda, bazen hafif ateş çıkabilir, bunun dışında hastalık belirtisi görülmemektedir. Buna karşılık hayvanlar hastalığın yayılmasında aracı rol (portör) oynamaktadır.

Kırım-Kongo kanamalı ateşi salgınlarını etkileyen doğa şartları nelerdir? Doğu Avrupa ve Asya’daki Kırım-Kongo hemorajik ateş salgınlarının genellikle insanlar tarafından oluşturan çevresel şartlara bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir. Kırım’daki ilk salgının, İkinci Dünya Savaşı yıllarında kene ile enfekte olmuş bölgelerin tarıma açılması nedeniyle oluştuğu sanılmaktadır. Daha sonra eski Sovyetler Birliği ve Bulgaristan’ da olan salgınlarda ise ziraatçılık ve hayvancılıktaki değişmelerin rol oynadığı belirtilmektedir. Kırım-Kongo kanamalı ateşi hangi mevsimde görülmektedir? Hastalık mevsimsel özellik göstermektedir. Genel olarak mayıs ve ekim ayları arasında görülmesine rağmen, değişik aylarda da görülebilir. Kırım-Kongo kanamalı ateşi için kimler risk altındadır? Hastalık için çiftlik çalışanları, çobanlar, kasaplar, mezbaha çalışanları, hayvancılık ile uğraşanlar, veteriner hekimler, veteriner sağlık teknisyenleri, akut hastalarla temas olasılığı bulunan salgın bölgelerde görev yapan sağlık personeli, askerler, kamp yapanlar risk altındadır.

Kene ısırığında ne yapılmalıdır?

Yapışan keneler ise kesinlikle öldürülmeden, ezilmeden/patlatılmadan ve kenenin ağız kısmı koparılmadan, bir pensle doğrudan düz olarak, döndürmeden yavaşça çekilip alınmalıdır. Isırılan yer bol sabunlu suyla yıkanıp temizlendikten sonra iyotlu antiseptik(tendürdiyot) sürülmelidir. (şayet sabunlu su bulunmaz ise alkol içeren mendiller kullanılabilinir).

Çıplak elle keneye temas edilmemeli eğer elle tutulacaksa eldiven giyilmeli veya naylon bir poşet yardımı ile keneler toplanmalıdır.

Vücuttaki kenelerin üzerine herhangi bir kimyasal madde (alkol, klonya, gazyağı v.b) dökülmemeli, sigara veya ateş kullanarak keneler uzaklaştırılmamalıdır. Çünkü bu maddeler kenenin kusmasına neden olacağından hastalık bulaştırma riskini artırmaktadır.

Isırılan kişi iki hafta süreyle ateş,yoğun halsizlik, baş ağrısı, bulantı, kusma gibi belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir. Ateşin 38,3 °C veya üzerinde olması halinde acilen tam teşekkülü hastaneye başvurulmalıdır.

Kırım-Kongo kanamalı ateşi virüs bulaştıktan ne kadar süre sonra belirtiler ortaya çıkar?

Kuluçka süresi, virüsün alınma şekline bağlı olarak değişmektedir. Kuluçka süresi kene ısırmasından sonra 2-14 gün arasında değişmekle birlikte genellikle 1-3 gündür. Virüsü içeren kan ve diğer doku ya da atıklar ile temastan sonra genel olarak bu süre 5-6 gündür ve 14 güne kadar uzayabilmektedir.

Kırım-Kongo kanamalı ateşine yakalanmış insanlarda hastalık belirtiler nelerdir?

İnsanlarda, hastalık ateş, üşüme-titreme yaygın kas ağrıları, bulantı-kusma, ishal, yüzde kızarıklık, karaciğerde büyüme ve kanama ile kendini gösterir. Ateş, kırıklık, kas ağrısı, iştahsızlık, baş ağrısı, aşırı duyarlılık, sırt ağrısı, kol ve bacaklarda ağrı, mide bölgesinde ağrı, bel bölgesinde ağrı gibi belirtiler ile ani olarak başlamaktadır. Bazen bu bulgulara kusma, karın ağrısı ve ishal ilave olabilmektedir. Gövde ve kol ve bacaklarda cilt içi kanama görülebilir. Burun kanaması ve değişik alanlarda kanama bulguları bulunabir

TÜBERKÜLOZ (VEREM) HASTALIĞI

Tüberküloz binlerce yıldır varolduğu bilinen bir mikropla oluşmaktadır, bu mikrobun adı: Mycobacterium tuberculosis’dir. . Tüberküloz, en sık akciğerlerde olmak üzere bütün organlarda hastalık yapabilir. Erken ve uygun tedavi başlanır, yeterli süre tedavi edilirse hastalar yüzde yüz iyileştirilir. İyileşme kalıcıdır, şifa sağlar. Tedavisiz bırakılırsa ya da kötü tedavi edilirse öldürücü olabilir

TÜBERKÜLOZ NASIL BULAŞIR?

Tüberküloz mikrobunun kaynağı, tedavi görmemiş, aktif akciğer ve gırtlak (larinks) veremi olan hastalardır. Öksürmek, hapşırmak, konuşmak ile mikroplar çevre havaya saçılır. Sağlıklı kişiler bu mikropları nefesleriyle alır ve enfekte olurlar.
Sokakta, dolmuşta, lokantada öksüren birisinden verem mikrobu alma olasılığı çok düşüktür. Bulaşma için genellikle verem hastası bir kişi ile uzun süre birlikte yaşamak gereklidir. En çok hastanın aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşlarına bulaşma olur. Tedavi ile bulaşma hızla sona erer. Çatal, kaşık, tabak, bardak, giysi gibi nesnelerle bulaşma olmaz. TÜBERKÜLOZ, HAVA YOLUYLA BULAŞIR.

TÜBERKÜLOZ ENFEKSİYONU NEDİR?

Tüberküloz mikrobu vücuda girdikten sonra aylarca-yıllarca hastalık yapmadan kalabilir. Bu dönemde vücut tarafından oluşturulan savunma yanıtları, mikropları aktif olmayan bir şekilde tutarlar. Buna tüberküloz enfeksiyonu ya da kişinin enfekte olması diyoruz. Kişi, kendisinin enfekte olduğunu genellikle bilmez. Tüberkülin (PPD) ile cilt testi yapılırsa pozitif olur, bu yolla enfekte olduğu anlaşılır. Bu dönemde mikroplar bir anlamda hapsedilmişlerdir. TÜBERKÜLOZ ENFEKSİYONU, CİLT TESTİ İLE ANLAŞILIR.

TÜBERKÜLOZ HASTALIĞI NEDİR?

Vücuttaki tüberküloz mikropları aktif hale gelirse hastalık yaparlar. Tedavi edilmediği sürece, tuttuğu organda ya da organlarda hasar yapar, bu hasar giderek artar ve öldürücü olabilir.

Tüberküloz hastalığı, en çok akciğerleri tutar. Hastalığın tuttuğu diğer organlar, lenf bezleri, akciğer zarları, kemikler, böbrekler, beyin zarlarıdır. Vücudun hemen bütün organlarında hastalık yapabilir. Hastalanan organlarda ağır bir iltihap olur, erimeler görülebilir. Organların çalışması bozulur. Mikropların vücuda girdikten sonra hastalık yapma süresi farklılıklar gösterir. Vücut direnci düşükse, hızla hastalık gelişebilir. Ya da yıllar sonra hastalık gelişebilir. Mikrop alıp enfekte olanlardan ancak yüzde onu yaşamları boyunca hastalanırlar.

Hastalığın gelişmesine yol açan vücut direncini kırıcı hastalıklar ve etkenler vardır. AIDS hastalığı bu bakımdan vücut direncini en çok kıran hastalıktır. Bu nedenle, AIDS ve tüberküloz birbirlerine en büyük desteği veren iki beladır. Hastalığın gelişmesine yol açan diğer durumlar şeker hastalığı, böbrek hastalığı, bazı kanserler, ilaç ve alkol bağımlılığı, sigara, madenci hastalığı ve diğer bazı ciddi hastalıklardır.

TÜBERKÜLOZ TANISI NASIL KONULUR?

Tüberküloz tanısı, balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur.

Hastanın yakınmaları ve akciğer film bulguları ile hastalıktan şüphelenilir.

Hastalarda şu yakınmalar olabilir:

İki haftadan uzun süren öksürük,

Ateş, gece terlemesi,

Zayıflama (kilo kaybı), çocuklarda kilo alamama da olabilir.

Yakınmalar genellikle hafif başlar ve yavaş ilerler. Bu nedenle, birçok hasta doktora başvurmakta gecikir. Bazıları da yakınmalarını. sigara ya da başka bir nedene bağlar. Doktora başvuru gecikince, hastalık akciğerleri ya da tutulan diğer organları tahrip eder. Yanlış teşhis ve yanlış tedaviler de hastalığın ilerlemesine neden olur, aynı zamanda çevresine mikrop saçmayı sürdürmesine neden olur. Özellikle öksürük ve diğer yakınmaları olan hastaların gecikmeden verem savaşı dispanseri ya da göğüs hastalıkları uzmanına başvurmaları gerekir.

Hastanın yakınmaları ve akciğer film bulguları hastalıktan şüphelenmeyi sağlar. Şüphelenilen hastalarda kesin tüberküloz tanısı mikroskopta basilin gösterilmesi ve besiyerinde basilin üretilmesi ile konulmaktadır. Hastadan alınan balgam ya da nadiren diğer örnekler laborutavarda incelenir ve tanı kesinleştirilir. Verem savaşı dispanserlerinde tanı işlemleri, tedavi, ilaçlar ve takip ücretsiz olarak yapılmaktadır.

TÜBERKÜLOZ TANISI, BALGAMDA VEREM MİKROBUNUN GÖSTERİLMESİ İLE KONULUR.

TÜBERKÜLOZ NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Tüberkülozun tedavisinde çok güçlü ilaçlar vardır. Bu ilaçları, ülkemizde Verem Savaşı Dispanserleri ücretsiz verir. Mikropları etkili bir şekilde öldürmek için tedavide dört ilaç kullanılmaktadır. Verem mikrobu, diğer mikroplara göre çok daha yavaş çoğaldığından, ilaçları çok daha uzun süre kullanmak gerekir. Tedavi süresi altı aydır. Bazı özel durumlarda ilaçları kullanma süresini doktorunuz uzatabilir.

Tüberküloz tedavisinde istirahat, özel beslenme, iklim ve sıkıntı-stres gibi unsurların çok önemli olmadığı gösterilmiştir. Verem ilaçları bulunana kadar bu saydığımız uygulamalar yapılıyordu, fakat hastaların yarıdan çoğu ölüyordu. İlaçlar bulunduktan sonra, verem ölümleri son derece azalmıştır, hastaların neredeyse hepsi başarıyla tedavi edilebilmektedir.

Hastayı iyileştiren tedavi hastanın sağlığı yanında toplum sağlığı açısından da son derece önemlidir. Bu nedenle, tedavinin düzenli sürdürülmesi ve tamamlanması zorunludur.

Tanı yöntemleri

Sıkça Uygulanan Tanı Yöntemleri
Serolojik (serumda) çalışılan yöntemler
ELİZA yöntemi
Tifo ve bruselloz için serolojik tanı yöntemleri
Kist hidatik için IHA yöntemi
Hastalık etkeni olan mikroorganizmayı direkt göstermeye dayalı testler (boğaz, kan, yara, idrar, balgam kültürlerinin alınması)

Tedavi yöntemleri

Enfeksiyonun tipine ve tutulum yerine göre uygun antibiyoterapinin düzenlenmesi.
Antibiyotik tedavisinde dikkat edilecek konular
Gelişigüzel antibiyotik kullanımının sakıncaları:

Direnç gelişimi Toksik ve allerjik etkiler Hastalık tanısının maskelenmesi Yüksek maliyet Sonuç alınmada gecikme. Hekime ve ilaca güvensizlik Süper enfeksiyon ( Dirençli bakterilere bağlı yeni enfeksiyon gelişimi)

Sıkça sorulan sorular

1- Kırım-Kongo kanamalı ateşi nedir?
2- Kırım-Kongo kanamalı ateşi virusu insanlara nasıl bulaşmaktadır?
3- Kırım-Kongo kanamalı ateşi hangi mevsimde görülmektedir?
4- Kırım-Kongo kanamalı ateşi için kimler risk altındadır?
5- Kene ısırığında ne yapılmalıdır?
6- Kırım-Kongo kanamalı ateşi virüs bulaştıktan ne kadar süre sonra belirtiler ortaya çıkar?
7- Kırım-Kongo kanamalı ateşine yakalanmış insanlarda hastalık belirtiler nelerdir?
8- Grip ( influenza) nasıl bir hastalıktır?
9- Grip nasıl bulaşır?
10- Grip belirtileri nelerdir?
11- Grip aşısı kimlere yapılmaz?
12- Grip virüsüne etkili bir ilaç var mı?
13- İshal belirtileri nelerdir?
14- İshal nasıl tedavi edilmelidir?
15- Bruselloz nasıl bir hastalıktır?
16- Kimler risk altındadır?
17- Bulaşma yolları nelerdir?
18- Hastalığın belirtileri nelerdir?
19- Hastalığın tanısı nasıl konur?
20- Hastalıktan korunma nasıl olabilir?

Kırım-Kongo kanamalı ateşi nedir?

Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA), Nairovirüslerin neden olduğu ateş, cilt içi ve diğer organlarda kanama gibi bulgular ile seyreden kene kaynaklı bir enfeksiyondur. İnsanlarda klinik ve subklinik olarak seyreden, kenelerin vektörlük yaptığı ve insanlarda sendromlar halinde görülen önemli bir enfeksiyondur. İnsanlarda başlıca ensefalitler, kısa süren ateşli hastalıklar, kanamalı ateşler, poliartrit ile ön plana çıkan sendromlar şeklinde görülür. Son yıllarda tedavideki gelişmelere rağmen, bu enfeksiyonlarda ölüm oranları hala yüksektir.

Kırım-Kongo kanamalı ateşi virusu insanlara nasıl bulaşmaktadır?

İnsanlar virüsü,enfekte kenelerin yapışması, kan emmesi sırasında salgıladıkları tükürük salgısı ile, enfekte kenelerin çıplak elle ezilmesi sırasında temasla, viremik hayvanların kan ve dokuları ile temasla, viremik hastalarla (kan ve diğer vücut sıvıları) temas ile olmaktadır.

Kırım-Kongo kanamalı ateşi hangi mevsimde görülmektedir?

Hastalık mevsimsel özellik göstermektedir. Genel olarak mayıs ve ekim ayları arasında görülmesine rağmen, değişik aylarda da görülebilir.

Kırım-Kongo kanamalı ateşi için kimler risk altındadır?

Hastalık için çiftlik çalışanları, çobanlar, kasaplar, mezbaha çalışanları, hayvancılık ile uğraşanlar, veteriner hekimler, veteriner sağlık teknisyenleri, akut hastalarla temas olasılığı bulunan salgın bölgelerde görev yapan sağlık personeli, askerler, kamp yapanlar risk altındadır.

Yapışan keneler ise kesinlikle öldürülmeden, ezilmeden/patlatılmadan ve kenenin ağız kısmı koparılmadan, bir pensle doğrudan düz olarak, döndürmeden yavaşça çekilip alınmalıdır. Isırılan yer bol sabunlu suyla yıkanıp temizlendikten sonra iyotlu antiseptik (tendürdiyot) sürülmelidir. (Şayet sabunlu su bulunmaz ise alkol içeren mendiller kullanılabilinir).

Çıplak elle keneye temas edilmemeli eğer elle tutulacaksa eldiven giyilmeli veya naylon bir poşet yardımı ile keneler toplanmalıdır.

Vücuttaki kenelerin üzerine herhangi bir kimyasal madde (alkol, klonya, gazyağı v.b) dökülmemeli, sigara veya ateş kullanarak keneler uzaklaştırılmamalıdır. Çünkü bu maddeler kenenin kusmasına neden olacağından hastalık bulaştırma riskini artırmaktadır.

Isırılan kişi iki hafta süreyle ateş,yoğun halsizlik, baş ağrısı, bulantı, kusma gibi belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir. Ateşin 38,3 °C veya üzerinde olması halinde acilen tam teşekkülü hastaneye başvurulmalıdır.

Kırım-Kongo kanamalı ateşi virüs bulaştıktan ne kadar süre sonra belirtiler ortaya çıkar?

Virüsün alınma şekline bağlı olarak değişmektedir. Kuluçka süresi kene ısırmasından sonra 2-14 gün arasında değişmekle birlikte genellikle 1-3 gündür. Virüsü içeren kan ve diğer doku ya da atıklar ile temastan sonra genel olarak bu süre 5-6 gündür ve 14 güne kadar uzayabilmektedir.

Kırım-Kongo kanamalı ateşine yakalanmış insanlarda hastalık belirtiler nelerdir?

Ateş, üşüme-titreme yaygın kas ağrıları, bulantı-kusma, ishal, yüzde kızarıklık, karaciğerde büyüme ve kanama ile kendini gösterir. Ateş, kırıklık, kas ağrısı, iştahsızlık, baş ağrısı, aşırı duyarlılık, sırt ağrısı, kol ve bacaklarda ağrı, mide bölgesinde ağrı, bel bölgesinde ağrı gibi belirtiler ile ani olarak başlamaktadır. Bazen bu bulgulara kusma, karın ağrısı ve ishal ilave olabilmektedir. Gövde ve kol ve bacaklarda cilt içi kanama görülebilir. Burun kanaması ve değişik alanlarda kanama bulguları bulunabilir.

Grip ( influenza) nasıl bir hastalıktır?

Grip veya influenza virüsü adı verilen bir virüs tarafından oluşturulan, solunum yollarını tutan çok bulaşıcı bir hastalıktır

Grip çok bulaşıcı bir hastalıktır. Grip virüsü üst solunum yollarından bulaşır. Virüsü burun ve boğazında bulunduran hastalar enfeksiyon kaynağıdır.Hastaların konuşmaları, özellikle de öksürmeleri ve hapşırmaları ile grip virüsünü içeren, gözle görülmeyen damlacıklar, saatte 100-150 km hızla ve yaklaşık 3 m uzaklığa yayılırlar. Dolayısıyla böyle bir durumla karşılaşan sağlam kişilerin soludukları hava ile burunlarından ve hatta gözlerinden virüs üst solunum yollarına girer, alınan grip virüslerinin bir kısmı da, yine solunan hava ile akciğerlere kadar inebilir. Giren virüs üst ve alt solunum yollarına yerleşir