Fibromiyalji nedir? Fibromiyalji belirtileri nelerdir?

Fibromiyalji nedir? Fibromiyalji belirtileri nelerdir?

Fibromiyalji nedir? Fibromiyalji belirtileri nelerdir?

Saç diplerinden başlayan ve ayak parmaklarına kadar devam eden ağrılarınız varsa, kendinizi sürekli yorgun hissediyorsanız sebebi fibromiyalji olabilir. Peki fibromiyalji nedir, nasıl bir hastalıktır?

“Saç diplerimden ayak parmak uçlarıma kadar tüm vücudum ağrıyor, o kadar yorgunum ki sabahları yataktan külçe gibi kalkıyorum. Zaten uykum da çok kötü. Fakat herkes bu şikayetlerime psikolojik diyor!” Bu yakınmalarınız 3 aydan uzun süredir devam ediyorsa dikkat, psikolojik değil bunun adı ‘fibromiyalji’ olabilir.

Fibromyaljinin diğer adı kas romatizması. Adından da anlayacağınız gibi çok ağrılı bir durum. Sıklıkla kadınlarda görülüyor. Maalesef ki bu şikayetlerle hekime gittiklerinde tüm tahliller normal çıkıyor, çünkü fibromiyaljinin bir tanı yöntemi yok. Durum böyle olunca da kolay tanı konulamadığı için hastalar ellerinde bir torba ilaç hekim hekim geziyor ve hala şikayetleri devam ediyor.

Fibromiyalji sıklıkla depresyonla karıştırılıyor. Kişi her tarafının ağrıdığını söylüyor. Öyle bir ağrı ki bu, sürekli sızlatıcı ve bezdirici.

Sırt ve boyun ağrısı hiç geçmez, buna eşlik eden bazen sağ kol bazen sol bacak şeklinde gezici ağrılar olur. Koluna bacağına dokunamazsınız çok sızlar ağrılıdır. Hep yorgundur, hiçbir şey yapmaya hali yoktur. Sabah yataktan zorlukla kalkar, gece de ağrılardan zaten iyi uyuyamamıştır. Gün içinde yakındaki manava gitse bir torbayı taşımaya gücü olmaz. Yakınları, arkadaşları tarafından da bu şikayetleri yüzünden yanlış anlaşılır.

Arkadaşları dışarı alışverişe gidelim dediklerinde ‘halim yok, yorgunum’ der. Eşi dokunmaya kalksa ‘dokunma her yerim ağrıyor’ der. Çocuğu evcilik oynamak istese ‘yatmak istiyorum’ der.

Haliyle psikolojik, naz kapris yapıyor zannedilir. Oysa olay psikolojik değil, vücudumuzda enerjimizi üreten mitokondri dediğimiz enerji üretim bölgeleri çalışamaz hale gelmiştir. Bu kişilere ‘hastalık öncesinde nasıldın’ diye sorduğunuzda, çok pratik, aktif, hareketli yerinde duramayan enerjik bir insan olduğu yanıtını alırsınız. Ama vücutlarını o kadar zorluyorlar ki koşturmaca içinde hızlıca bir tost yiyerek yemeklerini geçiştiriyorlar, iyi beslenemiyorlar.

Sürekli beyinleri ve vücutları çalışıyor. Bir süre sonra da vücudun enerji üretimi teklemeye başlıyor. Tüm organlarda enerji üretim bölgeleri var ve fibromiyaljide tüm organlar etkileniyor. İşin aslı bu hastalar isteksiz değil, enerjileri olsa yapacaklar. Ama yaşam kaliteleri o kadar düşmüş ki ister istemez depresif hale geliyorlar. Bu nedenle de depresyon tanısı alabiliyorlar.

Beyinde unutkanlık, baş ağrısı, uyku bozukluğu, depresyon, anksiyete, gözlerde yorgunluk ve bulanık görme, genel vücut yorgunluğu, sabah tutukluğu yaygın kas ağrıları, bağırsaklarda kabızlık, huzursuz bağırsak hastalığı, hazımsızlık, sık idrara çıkma gibi tüm yakınmalar olabiliyor.

Fibromiyaljide hastaya vereceğiniz şikayetlerine yönelik bir ilaç tedavisi yoktur. Depresyon ilacı, ağrı kesici gibi ilaçlar verseniz de işe yaramaz. Yapmanız gereken vücutta hasara uğrayan enerji üretim hücrelerini tamir etmek ve yeniden enerjiye kavuşmak.

İşe beslenme düzeni ile başlamak en doğrusudur. Sağlıklı beslenme vücudun kaliteli enerji üretmesi için şarttır. Şeker ve basit karbonhidratı kesmek, kafein tüketimini azaltmak gerekiyor. Akdeniz tipi beslenme düzeni çok önemli. Bu kişiler egzersiz yapmaktan hiç hoşlanmaz, çünkü egzersiz yaptıkları ertesi gün çok daha kötü olacaklarını bilirler. Fibromyaljide ise egzersiz tedavi için vazgeçilmez. Öyle ise günde 10 dakika yürüme ile başlayıp çok yavaş aralıklarla yürüme süresini artırmalısınız. Yürümede şart kendini zorlamamak olmalıdır. İyi bir uyku da gerekiyor, uyku kalitesini artırmak için destek tedaviler faydalı olabilir. Ayrıca D-Riboz gibi enerji üreten mitokondrilerin tamiri için destek tedaviler kullanılabilir.

Unutmayın fibromiyaljiden kurtulmak için sabırlı olmalı ve sağlıklı bir yaşam şeklini benimsemelisiniz.

"
İstanbul Kadıköy Ağrı Merkezi Tedaviler arşivleri - Kadıköy Ağrı Merkezi

İstanbul Kadıköy Ağrı Merkezi Tedaviler arşivleri - Kadıköy Ağrı Merkezi

Omuz Ağrısı

Omuz ağrısı bel ve boyun ağrılarından sonra 3. sıklıkta görülen ağrı sendromlarıdır. Omuz ağrısı özellikle kolunu kullanarak çalışan kişilerde doktora başvurma nedenleri arasında ilk sıralarda yer alır.

Ayrıca masa başında çalışanlarda, bilgisayar kullananlarda, ev hanımlarında sık görülür. Bebek bakan, emziren annelerde de sık görülen bir durumdur. Sırttaki kamburluk omuz ağrısı riskini artırır.

Omuzun anatomisi kısaca nasıldır?

Omuz ağrısının sık görülmesinin en önemli nedenlerinden biri omuz ekleminin insan vücudunun en hareketli ve en karmaşık eklemi olmasıdır. Omuz eklemi köprücük, kürek ve kol kemiği sayesinde oluşturulur.

Eklemin sağlam bir yapısının olmasında bu kemik yapıların çok fazla katkısı olmaz, eklemin bütünlüğünü eklem etrafındaki yumuşak dokular sağlarlar. Bu durum omuzda yumuşak doku lezyonlarının sık görülmesine neden olur. Omuz ekleminin etrafındaki yumuşak dokular kapsül, ligament, tendon, bursa ve kaslardan oluşmaktadır.

Omuz eklemini çevreleyen kapsül dediğimiz bir eklem kılıfı bulunur. Kapsülde yapışıklığa neden olan durumlarda donuk omuz hastalığı ile karşı karşıya kalırız. Bu kapsülün üzerinde ligaman dediğimiz eklemini oluşturan kemikleri birbirine bağlayan bağlar vardır.

Bu bağlarda ki aşırı zorlanma veya gevşeklik sonucu omuz ekleminin çıkık ve yarı çıkıkları oluşur. Bu bağların üzerinde de omuz eklemini hareket ettiren kasların tendonları bulunur. Bu tendonları omuzu hareket ettiren kasların kemiğe tutunmasını sağlayan kirişler olarak izah edebiliriz.

Omuzu çevreleyen döndürücü manşet (rotator kaf) denilen 4 önemli tendon vardır. Bu tendonlarda yırtık, aşınma, pörsüme sık görülür ve omuz ağrısının en önemli sebepleridir.

Vücudumuzun en hareketli eklemi olan omuz ekleminin daha rahat hareket etmesini sağlayan subakromiyal bursa dediğimiz vücudun en büyük keseciklerinden biri bulunur.

Bu yapı da iltihaplı romatizmalarda, omuzu kötü kullandığımız durumlarda iltihaplanarak sorunlara sebep olabilir. Bu bursanın da üzerinde omuzumuzun şeklini veren en güçlü kaslardan biri olan deltoid kası bulunur.

Omuz ağrısının nedenleri nelerdir?

En sık karşılaştığımız omuzun kendi yapılarından kaynaklanan omuz ağrılarıdır. En başta omuzun tendonlarını ilgilendiren sıkışma sendromu diye tanımladığımız patoloji gelmektedir.

Donuk omuz, tendonlara kireç birikimi ile oluşan kalsifik tendinitler, omuz gevşekliği ya da omuzun yarı çıkıkları, miyofasyal ağrı sendromu denilen omuzun çevresindeki kaslara bağlı zorlanma ağrıları en sık görülen problemlerdir.

Boyundan çıkıp omuzu sinirlendiren, omuz çevresi kasların sinirlerinin hasarına bağlı olarak da omuz ağrıları görülebilir ve omuzda kuvvetsizlik, zayıflık daha ön plandadır. Boyun fıtıkları, kireçlenmeler bu tip ağrıların en yaygın sebepleridir.

Daha az karşılaştığımız nedenler ise omuz dışı yapılardan kaynaklanan ağrılardır. İltihaplı romatizmaların çoğu omuzu etkilemektedir.

Akciğerin üst bölgesinin kanserleri, karaciğer, safra kesesi, dalak problemleri bile omuz ağrısı ile karşımıza çıkabilmektedir. Boyun fıtıklarının omuza yayılan ağrı yapar.

Sıkışma sendromu nedir?

En çok görülen omuz ağrısı nedeni sıkışma sendromudur. Sıkışma sendromu, kolumuzu kaldırmamızı sağlayan kasların tendonlarının ve bu bölgedeki bursanın (kesenin) omuzu oluşturan kemik yapılar arasında sıkışması sonucunda görülür.

Elini yukarda kullanan mesleklerde, ev kadınlarında, yüzme ve voleybol gibi spor yapan sporcularda daha sık görülmektedir. Sonuç olarak bu problem omuzu kötü kullanma veya aşırı kullanma hastalığıdır.

Bu sendromun önemi gerekli tedavi yapılmaz ve önlemler alınmazsa tendonlarının tamamıyla yırtılmasıyla sonuçlanabileceğidir. Çok sık görülen ve tedavisi nispeten kolay olan bir durumdur.

Yakınmalar sıklıkla omuzun ve kolun kullanılması sonucu ortaya çıkar. Zamanla ağrı devamlı olmaya başlar. Özellikle geceleri hastayı uyutmayan bir ağrı vardır. Hastanın giyinme soyunma gibi günlük yaşam aktivitelerini etkileyecek bir ağrıdır.
Sıkışma sendromunun tanısı sadece hekimin klinik değerlendirmesi sonucu konulur . MR ve ultrason teşhis konulmasında yardımcıdır.

Tedavisinde dinlendirilmesi, zorlayıcı hareketlerden kaçınılması en önemlidir. Bir süre süre elin baş üzerinde kullanılması önlenmeli, bu tür aktiviteler kısıtlanmalıdır.

FTR yöntemleri, egzersizler, basit analjezik ve antienflamatuar ilaçlar, bursit varsa sterod enjeksiyonları, omuz çevresi kaslara İMS uygulamaları çoğu hasta için yeterlidir.

Donuk omuz nedir?

Donuk omuz eklem kapsülünün daralması sonucu kolun hareketlerinin ileri derecede kısıtlanması sonucu ortaya çıkan klinik bir tablodur. Tam olarak nedeni bilinmemektedir Omuz ekleminin iyi tedavi edilmemiş rahatsızlıkları sonrası veya kendiliğinden de oluşabilir. Şeker hastalarında daha sık görülmektedir.

Donuk omuz 2-3 yıl sürebilen bir hastalıktır. Üç dönemi vardır. Birincisi ağrılı dönemdir ve 1 yıl kadar sürebilir. Bu dönem diğer omuz ve boyun problemleri ile çok sık karışabilen bir dönemdir.

İkinci dönem ise omuzun tam olarak donduğu dönemdir. Ağrı azalır fakat hasta günlük yaşam aktivitelerini yapamayacak derecede omuz hareketleri kısıtlanır. Üçüncü dönem ise çözülme dönemidir.

Çok çeşitli tedavi yöntemleri vardır. Ancak donuk omuzun tedavisinde en önemli konu hastanın hastalığının uzun süreceğini bilmesidir. Her dönem tedavisi farklılık gösterir.

İlk dönem ağrıyla mücadele edilir. İkinci dönemde ise fizik tedavi eşliğinde germe egzersizlerinin yapılması en önemli tedavi yöntemidir.

Kalsifik tendinit,

Omuzda şiddetli ağrıya yol açan bir hastalıktır. Bilinmeyen bir nedenle yumuşak dokuda kalsiyum birikimi diye izah edebileceğimiz tendon üzerinde kristallerin çökmesi ile oluşan bir durumdur. Omuz ağrısı zorlayıcı bir aktivite sonrası ani ve şiddetli bir şekilde başlar.

Genellikle basit röntgen filmlerinde görülebilir. Şiddetli ağrının olduğu dönemde ilaç tedavisinin yanı sıra buz uygulaması ve kalsifik lezyona yapılacak enjeksiyon uygulamaları çok önemli yer tutar. Kronik olgularda fizik tedavi programları uygulanır.

Omuzun çok sık yerinden çıkması

Eğer bir omuzda herhangi bir travma olmadan tekrarlayan çıkıklar olmaktaysa bu hastalar çıkığın yönüne göre uygun kasların kuvvetlendirmesini içeren fizik tedavi ve rehabilitasyon programlarından çok fayda görürler.

Düşme gibi büyük bir travma sonrası omuzu çıkmış daha sonra tekrarlayan çıkılar oluşan hastalarda ise ilk planda cerrahi girişim düşünülmelidir.

Omuz ağrısı olan genç hastalarda ve sporcularda ilk olarak düşünülmesi gereken problem omuzda bağların gevşekliğine bağlı instabilite dediğimiz çıkmaya eğilimli olma durumudur.

Omuz ekleminde kireçlenme

Omuz ekleminde diz eklemi kadar osteoartrit fazla görülmez. Ancak omuz ekleminin komponentlerinden biri olan akromioklaviküler eklemde osteoartrit sık görülür ancak genellikle ağrıya sebep olmaz.

Eklem kıkırdağının aşınması ile oluşan bu hastalık gelişti ise fizik tedavi uygulamaları çok önem kazanır. Protez uygulamalarının daha geç yapılmasına olanak sağlar.

Omuz sağlığımızı korumak için, Omuz çevresi ve kürek kemiği kasları yeterince esnek ve güçlü olmalıdır. Dik oturmaya özen göstermeliyiz. Kamburluk varsa duruşumuzu düzeltmeliyiz Baş üstü aktiviteler yapılırken daha dikkatli olmalıyız Yüzme ve raket sporları omuz eklemine zarar verebilir bu konuda ölçüyü kaçırmamalıyız Boyun omurgası sorunlarına bağlı kas güçsüzlükleri varsa bunu tedavi etmeliyiz Elimizde ağır torbalar taşımaktan kaçınmalıyız Eğer bir kez ciddi omuz problemi yaşadıysanız omuz ekleminizi dikkatli kullanmalısınız.

Sağlıklı günler dileriz.

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Bel Ağrıları

Bel ağrıları en sık karşılaşılan ağrı sebebidir. Erişkinlerin %80'i ömürlerinin bir döneminde en az bir kez bel bölgesinde ağrıdan yakınmaktadır. Bel ağrıları şiddetli ya da uzun süreli olduğu zaman kişilerin hayat kalitelerini belirgin şekilde azaltmaktadır. İş gücü kayıplarının en önemli sebeplerinden biri bel ağrılarıdır.

Bel ağrıları Hangi Durumlarda Oluşurlar?

Bel ağrıları kaslar, bağlar gibi yumuşak dokuların zorlanması gibi basit ve geçici sebeplere bağlı olabileceği gibi,

Omurlar ve disklerin hastalıkları gibi daha önemli ve tedavi gerektiren sebeplerden de kaynaklanabilir. Yada nadir de olsa tümör, enfeksiyon, kırık gibi çok daha ciddi ve hayatı tehdit edici sebepleri olabilir.

Bel ağrılarının önemli bir kısmında ağrının sebebi bulunamaz. Çok sık görülen ve sadece bel ağrısı olarak isimlendirebileceğimiz bu tür ağrılar hemen daima 4-8 hafta içinde kendiliğinden ya da basit tedaviler ile iyileşirler.

Bu sebeple erken dönemdeki bel ağrılarında ciddi bir rahatsızlık düşünülmüyorsa ileri tetkiklere ve görüntüleme yöntemlerine gerek yoktur.

Bel ağrılarının çok küçük bir kısmı iltihabi romatizmal hastalıklara, bazı infeksiyon hastalıklarına, karın içerisindeki organların hastalıklarına ya da tümörlere bağlı olabilir.

Bel ağrılarının büyük çoğunluğu mekanik olarak adlandırılan bel çevresi yapıların zorlanması, bel fıtıkları, omurların kaymaları ya da doğumsal bazı omurga sorunlarına bağlı sebeplerden kaynaklanır.

Fıtıklar, kireçlenmeler, kaymalar, kanal darlıkları pratikte en sık karşılaşılan ve tedavide büyük ölçüde zorluklarla karşılaşılan bel ağrısı sebepleridir.
İleri tetkik ve tedavi gerektiren bel ağrısı sebepleri şöyle sıralanabilir,


Ağrının süresi uzuyor ve şiddeti artıyorsa, Yaşlı hastada ani başlayan şiddetli ağrı Bel ağrılarına eşlik eden ve kısa zamanda gerilemeyen, hatta artan sinir basısı bulguları varsa (örneğin, bacakta uyuşma, his kusuru, kas güçsüzlüğü, bacakta ağırlaşma hissi, idrar kaçırma gibi), Ağrı özellikle geceleri oluyorsa ya da sabah bel hareketlerinde tutukluk ile birlikte olan ağrı hareketle rahatlıyorsa, Eşlik eden ateş, kilo kaybı, bel bölgesinde basmakla belirgin hassasiyet varsa.

Günümüzde bel bölgesini ayrıntılı olarak görüntüleyebilen bilgisayarlı tomografi (BT) ya da manyetik rezonans (MR) gibi inceleme yöntemleri bulunmasına karşın,

bel ağrısı olan hastaların büyük çoğunluğunda erken dönemde bu tetkikleri istemenin bir faydası olmamakta, hatta yanıltıcı sonuçlar alınabilmektedir. Hiç bel ağrısı olmayan sağlıklı insanların yarıya yakınında MR ile bel fıtığı şeklinde bozuklukların saptanabileceği ama bunların hiçbir şikayete sebep olmayabileceği bilinmektedir.

Bel ağrıları Tedavi Edilebilir mi?

Bel ağrılarının sebebi ne olursa olsun bu ağrıyı hafifletmek ya da önlemek mümkündür.

Bel ağrılarına yol açan sebepler belirlendikten sonra sebebe yönelik girişimler dışında günlük yaşamda belin nasıl kullanılacağının öğrenilmesi tedavinin ve ileriye yönelik korumanın en önemli ögesini oluşturur. Ağrının şiddetli olduğu dönemde ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar yarar sağlayabilir. Zannedilenin aksine, ağrı sebebi ile hareketi kısıtlamak ve uzun süre istirahat etmek ağrının uzamasına sebep olabilmektedir. Bu sebeple, omurga kırıkları ya da sinir basısı gibi ciddi sorunlar dışında birkaç günü aşan yatak istirahati önerilmemekte ve hastaların bir an önce aktif yaşama dönmeleri tercih edilmektedir.

Bel ağrılarının çok sık tekrarlayabildiği göz önüne alındığında asıl tedaviyi belin doğru kullanılmasının öğrenilmesi ve düzenli egzersiz yapılması oluşturmaktadır. Ailevi ve mesleki mutsuzluğun çok sık görülen bir bel ağrısı sebebi olduğu ve özellikle ağrının sürekliliğine yol açtığı da unutulmamalıdır.

Bel Bölgesinin Yapısal Özellikleri Nelerdir?

Bel omurgasının en önemli görevleri vücut yükünü taşımak, esnekliğini sağlamak ve omurilik ve devamı olan sinir sistemine yataklık etmektir. Bu görevlerin yerine getirilmesi için sağlıklı omurlar ve disklerin yanı sıra güçlü kaslara da ihtiyaç vardır. Başta bel, karın, kalça olmak üzere, bel çevresi kasların güçlü olması bu bölgeye daha az yük binmesine ve daha az zorlanmasına yol açacaktır.

Bel bölgesi düz olmayıp, arkaya bakan bir açıklığı bulunmaktadır. Bu açıklığa lordoz yada bel çukurluğu adı verilir. Bu çukurluğun artması omurganın arka grup eklemlerine daha çok yük binmesine sebep olur, azalması ise disklere binen yükü artırır. Bel çukurluğunun normal olması omurlar, diskler ve çevre yapıları zedelenmeye karşı koruyucu etki yapar.

Diskler omurları birbirinden ayıran ve üzerine binen yükü emen yumuşak kıvamlı yastıkçıklardır. Her birinin çekirdek bölümü jel kıvamında olup, daha kalın liflerden oluşan bir dış halka ile sarılmıştır. Disk çekirdeğinin içindeki sıvı, omurların diskler üzerinde öne ve arkaya kaymasını, bu şekilde bel omurgasının eğilmesini ve hareket etmesini sağlar.

Bel ağrısı şikayeti olan hastaların çok büyük bir kısmında, yukarıda belirtilen yapılardan hangisi ya da hangilerinin ağrının sebebi olduğunu söylemek mümkün değildir. Çok az sayıda hastada, disklerin yırtılması ile ortadaki çekirdeğin dışarı doğru fıtıklaşıp baskı yapması (bel fıtığı) veya omurlar arası eklemlerin kireçlenmesi sonucu sinirlerin ya da omurganın sıkışmasının bel ağrısına yol açtığı söylenebilir.

Belin Doğru Kullanılması ve Güçlendirilmesi

Günlük yaşantıda uyuma, ayakta durma, oturma, eğilme, dönme gibi çok tekrarlanan hareketlerin doğru yapılması ve bunların alışkanlık haline getirilmesi bel bölgesini etkileyen zorlanmaları büyük oranda azaltacaktır.

Kötü pozisyonda durmak, bel oyuğunun normal açısını bozarak ağrıya yol açabilir. Öne eğilmek disklerin dış halkasına fazla basınç yaparken, geriye doğru beli esnetmek omurganın arkasında bulunan küçük eklemlerde baskıya ve ağrıya sebep olur. Bu durum bel kaslarında "spazm" olarak adlandırılan aşırı gerginliğe yol açarak, ağrının daha da artması ile sonuçlanır.

Bel çevresi kaslarının güçlendirilmesi ve bu kaslara esneklik kazandırılması bel çukurunun normal açısının korunmasını, omurlar ve diskler üzerine binen vücut yükünün kaslara aktarılmasını sağlar. Bu egzersizlerin etkili olabilmeleri için doktorunuzun önerdiği şekil ve sürede yapılmaları gerekir.

Sağlıklı günler dileriz.

Diğer Faaliyet Alanlarımız

MİGREN

Migren toplum sağlığı açısından, hayat kalitesini düşüren en önemli hastalıklardan biridir. Amerikan istatistiklerine göre migren her yıl yaklaşık 13 milyar dolarlık işgücü kaybına neden olmaktadır. Toplumda oldukça sıktır. Her 100 kişiden 16'sında migren görülmektedir.

Migrenin sebepleri nelerdir?

Migrenin nedenlerinin en başında genetik faktörler gelir. Ailenizden birinde migren varsa migren hastası olma olasılığınız % 40’tır. Hem annesi hem babası migren hastası olan bir kişi ise %75 oranında migren şikâyetleri yaşayabilmektedir.

Migren ağrısının nedenlerinden biri de de hormonal değişimlerdir. Bu nedenle migren, en sık kadınlarda görülür. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere göre 3 kat fazla olan migren atakları özellikle adet dönemlerinde hormonal değişimden dolayı şiddetini artırabilir.

Migrenin belirtileri nelerdir?

Migrende tipik olarak bulantı, kusma, ses ve ışıktan rahatsız olmanın eşlik ettiği şiddetli ve tekrar eden baş ağrıları vardır. Aşağıdaki soruların hepsine yanıtınız evet ise yüksek olasılıkla migreniniz vardır,
Baş ağrısı ile birlikte,

bulantı ve/veya mide rahatsızlığı varsa, ışıktan rahatsız olma varsa baş ağrılarınız sizi önemli ölçüde kısıtlıyorsa
migren olma ihtimaliniz çok yüksektir.

Baş ağrısı, migrenin belirtilerinden yalnızca biridir. Genellikle tek taraflı, yoğun ve zonklayıcı tarzda bir baş ağrısıdır.

Görme bozuklukları, kör noktalar, parlayan ışıklar, görmenin bozulması veya zig zag şekiller görülebilir. Aura olarak adlandırılan bu belirtiler migrenlilerin yalnızca %10′unda görülür. Aura ile birlikte olan migrene klasik migren denir.

Bulantı ve/veya kusma ve/veya diyare Işığa karşı aşırı hassaslık (fotofobi) Sese karşı aşırı hassaslık (fonofobi) Kokuya karşı aşırı hassaslık (ozmofobi) Migrenli kişi boyun ve omuzlarda sertleşme, el ve ayaklarda karıncalanma, konsantrasyon güçlüğü, konuşma güçlüğü ve nadir olarak da paralizi (felç durumu) veya şuur kaybı ile karşılaşabilir. Klasik bir kural olarak denebilir ki, eğer baş ağrısı veya diğer belirtiler sizi normal günlük yaşamınızdan alıkoyuyorsa bu migren olabilir. Migren atakları genellikle 4 ile 72 saat arasında sürer ve kişi ataklar arasında normaldir. Migren için ne gibi tetkikler yapılmalıdır?

Migren bir dışlama tanısıdır, yanı bir hastaya migren teşhisi konabilmesi için baş ağrısına sebep olabilecek başka bir sorunun olmadığının ortaya konması gereklidir.

Bunun için baş ağrısının öyküsü, süresi, eşlik eden semptomların varlığı ve nörolojik durumun değerlendirilmesi şarttır. Tüm bu bulgular migren ile uyumlu ise beyin görüntülemesi (MR veya tomografi) şart değildir ve sadece arada kalınan vakalara önerilebilir.

İstatistikler göstermektedir ki, bir yıldan daha uzun süre tekrarlayan migren şeklinde baş ağrıları olan hastaların çok azında (0.001) beyin MR' ında anormallik izlenmektedir.

Migreni neler tetikler?

Tetikleyiciler kişiden kişiye değişmekle birlikte en sık görülenler aşağıda yer almaktadır:

Diyetle ilgili, hormonal veya sistemik faktörler: çikolata, turunçgiller, peynir, nitrit/nitratlar, sodyum glutamat alkol, özellikle de kırmızı şarap aşırı kafein veya kafein yoksunluğu menstruasyon (adet dönemleri) yüksek tansiyon doğum kontrol hapları dişağrısı veya başın bir bölgesindeki ağrılar (örn. gözlerle, sinüslerle veya boyunla ilgili ağrılar) Duygusal stres durumları endişe aşırı üzülmek veya aşırı sevinmek depresyon şok aşırı heyecan stresten veya baskıdan kurtulma stres Fiziksel stres durumları seyahat aşırı egzersiz yapma fiziksel veya zihinsel yorgunluk öne eğilmek (örn. bahçe işleri yaparken) ağırlık kaldırmak veya zorlanmak rutin yaşam biçiminde değişiklik (örn. vardiya çalışması veya tatiller) çok fazla veya çok az uyku allerji cinsel yönden uyarılma sigara aç kalmak Dış uyaranlar iklim değişikliği yüksek irtifa çok sıcak duş veya banyo yoğun kokular (parfüm gibi) parlak, göz kamaştıran ışıklar uzun süre televizyon seyretme ses Migrenin tipleri nelerdir?

Migren habercisinin (aura) olup olmamasına göre iki şekilde olur.

Birincisi auralı migren (klasik migren), ikincisi ise aurasız migren ismini alır.

Aura, migren baş ağrısının gelmesinden önce ortaya çıkan nörolojik belirtilere verilen isimdir. Bu yakınmalar migrenin ön habercisidir.

Aura döneminde hasta, görme bozukluğu, bir tarafı görememe, ışıklar görme, vücudun bir tarafında uyuşma veya güç kaybı, kelime bulma veya konuşma güçlüğü şeklinde yakınmalar hisseder.

Bu şikayetler yaklaşık yarım saat sürdükten sonra yerini baş ağrısına bırakır. Bu şekilde olan migrene auralı migren adı verilmektedir.

Bazı hastalarda aura dönemi, baş ağrısı ortaya çıkmaksızın da olabilir. Auralı migren hastalarında sıklıkla aurasız ataklar da olur. Auralı migrenin özelliği, hastalarda inme riskinin aurasız migrenlere göre daha fazla olmasıdır.

Bu risk özellikle sigara içen ve doğum kontrol ilacı kullanan hastalarda daha da fazladır.

Aurasız migrende ise yukarıda belirtilen yakınmaların olmadan baş ağrısı atakları olmaktadır. Bu tip migren auralı migrene göre daha sıktır.

Baziler migren nedir?

Baziler migren, migrenin daha nadir görülen bir alt tipidir.

Bu tip migrende ataklar sırasında beyin sapı ve görme alanında fonksiyon kaybı olduğu için hastalarda çift görme, peltek konuşma, denge kaybı, bulanık görme, vücudun bir tarafında uyuşma ve bazen bilinç kaybı ortaya çıkabilmektedir.

Ataklara sıklıkla baş ağrısı eşlik edebilmekle birlikte, baş ağrısı olmaksızın da ortaya çıkabilmektedir.

Baş ağrısının olmadığı hastalarda atakların beyin damar tıkanıklığına bağlı olmadığının gösterilmesi gerekir.

Bu nedenle hastalara beyin MR ve MR anjio incelemelerinin yapılması önerilir.

Migren Önleyici Yöntem ve Tedaviler

Migren ağrısını tümüyle tedavi etmek mümkün olamasa bile şikayetlerinizi büyük ölçüde ortadan kaldırılabilir, biz kliniğimizde migren hastalarına yönelik ilaç tedavilerinin yanında İMS, akupunktur, biofeedback, RF diatermi, diğer fizik tedavi uygulamaları bazen BTX enjeksiyonları gibi tedavileri uygulamaktayız.

Migrenle ilgili uygulanan bir çok tedavi yöntemi vardır. Yaşam tarzının düzenli olması Düzenli uyumak Düzenli yemek yemek Bilinen tetikleyicilerden uzak durmak (kafein, eski peynir, et koruyucuları, monosodyum glutamat, salamura ürünler, çerez) Düzenli aerobik egzersiz yapmak Duygusal stresi azaltmak Stresli durumlardan kurtulmak için ileriye yönelik plan yapmak Biofeedback’i öğrenmek Meditasyon Boş zamanlar, hobiler, sosyal aktiviteleri artırmak Gevşeme tekniklerini öğrenmek Bireysel/aile psikoterapisi desteği almak Çevresel etkenlerden kaçınmak Güneş gözlüğü takın Dumanlı, kokulu, gürültülü ortamlardan uzak durun Vücut duruşunuzun düzgün olmasına dikkat edin Isı/buz/ultrasonografi/TENS Masaj/servikal traksiyon Boyun kasları için germe ve güçlendirme egzersizleri Tetik noktası germesi, baskısı ve/veya enjeksiyonu Kuru İğne (IMS) Akupunktur Akupresör Terapötik dokunma Aromaterapi (nane, yeşil elma) Bölgesek uygulanan merhemler Bitkiler Vitaminler (Riboflavin 400 mg/gün, magnezyum) Migren tedavisinde neler yapılabilir?

Uygun tedavi ile hastalar migren ataklarından kurtulabilirler. Migren tedavisinde tanıs konduktan sonra ağrılar seyrek ise, ağrı ataklarını geçirmeye yönelik kriz tedavisi planlanır.

Haftada 1-2 kez veya daha fazla atak olduğunda koruyucu tedavi yapılmalıdır.

Migren tedavisinde bazen sadece migreni tetikleyen faktörlerin (açlık, uykusuzluk, hormon kullanımı gibi) ortadan kaldırılmasıyla ağrı atakları kaybolabilir veya sıklığı, şiddeti azaltılabilir.

Aynı şekilde uzman kontrolünde kullanılan ilaçlar da migren tedavisinde çok önemlidir.
Botox enjeksiyonları migren ataklarını ortadan kaldırabilir. Tetik nokta enjeksiyonları, akupunktur, Kuru İğne İMS, sinir blokları ilaçsız tedavi yöntemleridir ve hastaların önemli bir kısmında semptomların kontrol altına alınmasını sağlar.

Sağlıklı günler dileriz.

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Ozon Tedavisi Nedir?

Ozon tedavisi çeşitli hastalıkların tedavisinde ozon gazının kullanılmasıdır. Ozon, oksijenin (O2) üç atomlu (O3) halidir. Ozon tedavisi daima saf ozon ve saf oksijenin karışımı şeklinde kullanılır.

Ozon tedavisine bu konuda eğitim almış doktorun kararıyla (hastanın ve hastalığın durumu, tıbbi endikasyonu göz önünde bulundurularak) başlanmalıdır..

Ozon Tedavisi Nasıl Etki Eder?

• Tıbbi ozonun iyi bilinen bakteri öldürücü, mantar öldürücü ve virüs çoğalmasını önleyici özelliği vardır. Bu nedenle bakteri ve virüslerin sebep olduğu hastalıkların tedavisinde, iltihaplanmış yaraların dezenfeksiyonunda kullanılır.
• Kan dolaşımını arttırma özelliği vardır. Dolaşımla ilgili bozuklukların tedavisinde kullanılır.
• Düşük dozlarda kullanıldığında, vücudun direncini arttırır, bağışıklık sistemini aktive eder. Bağışıklık sisteminin zayıf olduğu veya bozuk olduğu hastalara ozon uygulanmasında çok başarılı sonuçların alınmasını sağlar.

Ozon Hangi Hastalıkların Tedavisinde Kullanılır? 1. Damar hastalıkları, dolaşım bozukluklarının tedavisinde Bacaklardaki açık yaralar (ulcus cruris) Şeker hastalığına bağlı oluşan yaralar Yatağa bağlı hastalarda oluşan bası yaraları (yatak yaraları) Pıhtı atması sonucu oluşan damar tıkanıklığına bağlı yaralar 2. Virüslerin sebep olduğu hastalıkların tedavisinde Karaciğer hastalıklarından hepatitler Uçuklar (herpes) AIDS gibi virüs hastalıkları İyileşmeyen iltihaplı yaralar 3. Zor iyileşen enfekte yaralarda ve enflamatuar hastalıkların tedavisinde Enflamatuar barsak hastalıkları (kolit, proktit) Yanıklar, haşlanma ve enfekte yaralar, mantar enfeksiyonları 4. Kanser tedavisinde ilave ya da tamamlayıcı olarak kullanılır. Ozon bağışıklık sistemini güçlendirici olarak kullanılır. Vücut direncinin artmasını sağlar. 5. Otoimmün hastalıkların tedavisinde Multiple Skleroz Çölyak 6. Yaşlılığa bağlı gelişen hastalıklarda Unutkanlık Hafıza kaybı 7. İç organ tedavileri

Akciğer ve karaciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları, şeker Hastalığı, cilt hastalıkları, kanser hastalıkları, ortopedik rahatsızlıklar, diş ve diş eti hastalıkları, bağırsak hastalıkları, kadın hastalıkları ve cinsel sorunların tedavisinde de ozondan faydalanılır.

8. Kronik ağrı sendromları

Fibromiyalji gibi kronik ağrıların yorgunluğun giderilmesinde kullanılır. Çağımızda birçok kişinin ortak derdi olan sürekli olarak kendini yorgun, bezgin hissetme durumu ozon yardımıyla giderilir.

Ayrıca kanser ağrısı, yaralanma, yanık, kesik gibi travmalar sonucu oluşan veya psikolojik kaynaklı ağrılar da ozonla tedavi edilebilmektedir.

Ozonun verdiği yüksek enerji ile yorgunluğa neden olan kimyasal reaksiyonlar önlenir. Yüksek enerjili oksijen, insanların kendilerini zinde ve sağlıklı olarak hissetmelerini sağlar.

Ozonun Diğer Tıbbi Amaçlı Kullanım Alanları Nelerdir? Anti-aging: Yaşlanma ve yaşlanmanın etkilerinin geri alınması, bedensel ve ruhsal anlamda daha sağlıklı, zinde olmayı sağlar. Detoksifikasyon: Çeşitli nedenlere vücuda giren kimyasal ve biyolojik atıkların zararsız hale getirilmesini sağlar. Bölgesel incelme: Ozon gazının yağ yakma özelliği sayesinde yağ hücrelerine lokal enjekte edilmesi ile bölgesel yağ eritilmesi sağlanmaktadır. Selülit sorunları da giderilmesi: Ozo sağladığı yüksek enerjili oksijen sayesinde deri hücrelerinin canlanmasını ve gençleşmeyi sağlar. Ozon Tedavisi Nasıl Yapılır?

Ozon tedavisi beş farklı şekilde uygulanmaktadır.

Majör otohemoterapi: Hastadan 50 ila 100 ml kan alınıp, ozonlanarak tekrar geri verilmesi şeklinde tedavi yapılır. Yaşlılığa bağlı hastalıklarda, dolaşım bozukluklarında yeniden canlanmayı sağlamak için, virüs kökenli hastalıklarda ve genel bağışıklık sistemi aktivasyonu için kullanılır. Steril, ozona dayanıklı sarf malzemesi veya vakumlu şişe kullanılır. Minör otohemoterapi: Hastadan alınarak ozonlanan 3-5 ml kan intramusküler yolla hastaya geri verilir. Bu yöntemle spesifik olmayan bağışıklık sistem aktivasyonu yapılır. Alerjik hastalıklarda ve genel olarak bağışıklık sistemini güçlendirmekte kullanılır. Ozon gazının vücut dışından uygulanması: Ozon gazını kapalı bir sistemde özel bir plastik torba (ayaklar ve bacaklar için) içinde dolaştırarak ya da vücudun farklı bölgelerine uygun torbalar, folyolar ile gerçekleştirilmesidir. Bu sarf malzemeleri ozona dayanıklı materyalden yapılır.Vücudun tedavi edilecek kısmı önceden su ile nemlendirilir, çünkü ozon kuru bölgelere etki etmez. Bu metod ülserleri, yaraları, açık yaraları, ameliyat sonrası oluşan lezyonları ve enfekte olmuş alanları tedavi etmekte çok etkilidir. Ayrıca ozonlu zeytinyağı veya kremler de harici olarak cilt eruptionları, egzama, mantar, liken gibi cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılır. O3 gasının rektal yolla uygulanması: Hasta hiçbir rahatsızlık hissetmez, çünkü O3 gazı direkt olarak hassas barsak cidarı tarafından emilir. Kullanılan tüp ve torbalar tek kullanımlık olduğundan tamamen hijyeniktir. Bu metod genelde barsakların enflamatuar hastalıklarında kullanılır. Ozonun eklem içi enjeksiyonu: Ozon gazı (eğitimli kişilerce), eklem içine enjekte edilmesi şeklinde yapılan tedavidir.Bu metot ağrılı enflamatuar hastalığı olan ekleme uygulanır (eklem kireçlemesi, artrit, tekrarlayan artroz).

Sağlıklı günler dileriz.

Diğer Faaliyet Alanlarımız

TOPUK DİKENİ NEDİR?

Topuk dikeni ,Topuk bölgesinde tespit edilen ağrıların birçok sebebi olabilir. Bu ağrılara neden olanlardan biri de topuk dikenidir. Topuk dikeni, ayak tabanının normal anatomik yapısında bulunan bir zarın topuk kemiğine yapıştığı bölgenin enflamasyonu sonucunda ortaya çıkar. İlk ve en önemli belirtisi topuk ağrısıdır.

Topuk Dikeni Kimlerde Görülür?

Mesleği yada kişiliği nedeniyle uzun süre sert zeminde ayakta duran, kilolu kişilerde ve yalınayak yürüme alışkanlığı olanlarda sıklıkla görülür.

Topuk Dikeni Bulunan Kişilerde Temel Şikayetler Nelerdir?

Hastalar en çok günün ilk saatlerinde yataktan kalktıktan sonraki ilk birkaç adımda şiddetli topuk ağrı hissederler. Bu ağrı üzerine basıldığında topuğun altında bir çivi varmış gibidir. Gün içinde yürüdükçe ağrı yavaş yavaş azalır.

Topuk Dikeni Tanısı Nasıl Konulur?

Topuk dikeninin tanısında muayene çok önemlidir. Hastanın öyküsüne ve klinik durumuna göre tanı konulur. Muayene sırasında topuğunun altına bastırıldığında ağrı hissediliyorsa, topuk röntgeni istenmelidir.

Topuk Dikeni Hastalarına Önerileriz Nedir?

Topuk dikeni teşhisi konulması durumunda hastaya ilk olarak ağrıyı yaratan aktivitelerden uzak durması önerilir. Topuk dikeni olan hastalar, yalınayak yürümemeli, yumuşak tabanlı bir terlik kullanmalı ve sert tabanlı ayakkabılar yerine mümkünse spor ayakkabıları tercih etmelilerdir. Bu önlemlerin dışında, silikon topuk desteklerinin kullanılması da tavsiye edilebilir.

Topuk Dikeni Tedavisi

Topuk dikeninin tedavisinde öncelikle, ağrı kesici ilaçlar, ağrı kesici kremler eşliğinde masaj ve soğuk uygulama önerilir. Masaj uygulaması ayak parmaklarını geriye çekerek topuk üzerine 5 dakika boyunca soğuk uyguladıktan sonra ağrı kesici kremler sürülerek yapılmalıdır. Masaj uygulamasıyla birlikte yumuşak tabanlı ayakkabı kullanılması sonucunda hastaların çoğunda ek tedaviye gerek kalmadan şikayetler geçmektedir.

Burada unutulmaması gereken, topuk dikeninin yavaş yavaş başlayan bir hastalık olduğu gibi iyileşmesinin de 1 günde olmayacağıdır. Topuktaki ağrının geçmesi yaklaşık bir ay sürebilmektedir.

Masaj ve soğuk uygulamasından fayda görmeyen hastaların tedavisinde başka birçok seçenek bulunmaktadır. Bu tedavi yöntemlerinden en sık uygulanılanı, topuğun altından enjeksiyon yapılmasıdır. Enjeksiyondan önce hastanın işlem sırasında ağrı duymaması için topuktan ya da ayak bileğinden uyuşturucu iğne yapılır. Burada kortizon iğnesi, ozon ve hastanın kendi kanından hazırlanan PRP enjeksiyonları kullanılmaktadır.

Enjeksiyonların hedefi topuktaki iyileşmeyen dokunun iyileşmesinin hızlandırılması ve ağrının dindirilmesidir. Bu uygulama sonrasında ağrı büyük oranda geçmektedir. İlk uygulama sonrasında ağrısı devam eden hastalara iki hafta sonra tekrar enjeksiyon yapılabilir.

Sağlık sorunu nedeniyle enjeksiyon uygulanması sakıncalı olan hastalara veya bu tedaviden olumlu cevap alamayan kişilere, şok dalga (ESWT) ve lazer tedavisi uygulanabilir.

Halk arasında bu işlemde röntgende görülen kemik çıkıntısının kırıldığı düşünülmektedir. Yapılan şey aslında topuk bölgesinde ağrıya neden olan iyileşmeyen dokunun, kontrollü bir şekilde yeniden tahrip edilerek iyileşme hızının artırılmasıdır.

Topuk dikeni sorunu olan hastaların çok azında ameliyata ihtiyaç duyulmaktadır. Bu hastalığın tedavisinde ameliyat en son seçenektir ve çoğu hastada ameliyata gerek kalmadan tedavi başarılı bir şekilde tamamlanır.
Sağlıklı günler dileriz.

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Fibromiyalji Tedavisi

Fibromiyalji Tedavisi ,Dünyada ve ülkemizde çok sayıda insan kronik ağrı çekmektedir. Yaygın kronik ağrı nedenlerinden biri de Fibromiyalji hastalığıdır. Fibromiyaljinin tanı ve tedavisi zordur. Bu nedenle hastalar hem çevreleri hem de hekimler tarafından anlaşılamamaktadır. Dolayısıyla tanı ve tedavi gecikmekte ve süreç daha da zorlaşmaktadır.

Fibromiyalji, yorgunluk, uyku, bellek ve duygu durum sorunlarıyla birlikte yaygın kas-iskelet ağrısı ile kendini gösteren bir hastalıktır. Bu hastalığın kesin nedenin ne olduğu henüz bilinmemektedir. Ancak depresyon, anksiyete ve diğer ağrı problemleri ile ilişkilendirilmiştir.

Ağrılar daha çok sırtta ve ensede görülür. Hastalar yorgunluk, bitkinlik ve halsizlik tarifler. Ayrıca vücutlarında ağrılı hassas noktalar bulunur. Bayanlarda daha fazla olan fibromiyalji toplumun yüzde ikisinde görülür. Özellikle otuz ile altmışlı yaşlar arasında ortaya çıkar. Fibromiyalji aslında bir yumuşak doku romatizmasıdır.

Fibromiyalji Tanısı :

Fibromiyalji tanısı konulmasında miyofasiyal tetikleme noktaları kullanılır. Tetik nokta, kas içinde palpe edilebilen ve basmakla ağrılı olabilen noktalardır. Kasların kasılması, gerilmesi ya da tetik noktaya basınç uygulanması ile bu noktalarda ağrı ortaya çıkar. Bu ağrı uzak bölgelere yayılım gösterebilir ve bu durum yansıyan ağrı olarak adlandırılır.

Tetik noktalar aktif ve latent olmak üzere ikiye ayrılır. Hastalarda tetik noktalarının sınıflandırılması, hastanın ağrısının şiddetini belirlemesine yardımcı olur. Aktif tetik noktalarda basınç uygulanmaksızın ağrı bulunur. Daha açık bir ifadeyle spontan veya hareketle ilişkili ağrı vardır. Latent tetik noktalarda ise sadece uygulanan basınç ile ağrı oluşur. Ayrıca aktif tetik noktalarında yansıyan ağrı gözlenebilir. Yanı tetik noktanın uzağında bulunan bölgelerde de ağrı hissedilir. Latent tetik noktada yansıyan ağrı bulunmaz. Bu noktalarda ağrı lokalizedir.

Kuru İğne Tedavisi (intramusculer stimulation) Kanada’da yaşayan Dr. Gunn tarafından geliştirilmiştir. Ağrılı kas spazmları tedavisi için uygulanır. Farklı uzunluklardaki çok ince iğnelerin spazm olan kaslara batırılarak spazmın çözülmesi kuru iğne tedavisi yönteminin esasını oluşturur.

Kuru iğnelemenin vücutta nasıl çalıştığına dair kesin mekanizma hala araştırılmaktadır. Çok fazla ayrıntıya girmeden, mevcut teoriler, iğnenin tetik noktalara batırılmasıyla mikro düzeyde zedelenmeye yol açtığını öne sürmektedir. Bu mikro hasar, vücutta iyileştirici kimyasalların açığa çıkmasını sağlar. Beyine giden uyarılarla zedelenen bölgede yoğunlaşan iyileştirici etkenler, akut zedelenme ile birlikte kronik sorunun da ortadan kalkmasına yardımcı olur.

Kuru iğnelemenin Fibromiyalji hastalığının tedavisinde kullanımı ile tedavide ümit verici sonuçlar alınmaktadır. Kuru iğne tedavisi, bu hastalıkla ilişkili uyku, yorgunluk, anksiyete ve depresyon gibi semptomları azaltmaktadır.

Sağlıklı günler dileriz.

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Boyun Fıtığı Tedavisi

Boyun fıtığı tedavisinde ilk olarak başvurulan yöntem, boyun kaslarını güçlendirerek omurgaya binen yükü hafifletmeye yönelik egzersizlerdir.

Kısa süreli korselemeler kas spazmını asgariye indirerek disklere olan baskıyı azaltır.

Bu egzersizler sayesinde fıtığın ilerlemesi durdurulabilir. Fıtık nedeniyle yaşanan akut ağrılarda ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar verilebilir. Sinir kökü irritasyonu varsa kısa süreli kortikosteroidler verilebilir.

Eğer ağrılar ilaç tedavisi ile azalmıyorsa ve boyun hareketleri kısıtlanmaya devam ediyorsa fizik tedavi seçeneği yöntemleri gözönünde bulundurulur.

Paravertebral kas spazmını çözmede ve kas kısalığını gidermede seanslar halinde yapılan İMS (kuru iğne tedavisi) çok başarılıdır.

Ligament ve tendonların güçlendirilmesi için proloterapi ve PRP uygulamaları faydalıdır.

Nadir de olsa cerrahi müdahale yöntemlerine (boyun fıtığı ameliyatı)başvurmak gerekebilir.

Boyun fıtığı nedir?

Boyun fıtığı, boyun omurları arasında bulunan diskin omurilik kanalına ve bu kanalda çıkan sinir köklerine taşması sonucu omuriliğe ve sinirlere baskı yapmasıdır. Boyunda 7 adet omur vardır, 1. ve 2. omur arasında disk yoktur.

Boyun fıtığı boyun omurgasındaki tüm disklerde görülmekle birlikte boyun omurgasının en hareketli olduğu C4-5, C5-6, C6-7 aralıklarında daha sık görülür. Genellikle birden fazla seviyede görülür. Ağrı genellikle tek taraflıdır, iki taraflı olabilir, bazen de taraf değiştirir.

Ağrının sebebi sinirlere basının olması, boyun bölgesindeki kas spazmı, ya da omurga aksındaki bozukluk sonucu omurlara binen yük dağılımının bozulmasıdır.

Boyun fıtığı kimlerde ve ne sıklıkta görülür?

Boyun omurgası, omurganın en erken dejenerasyona uğrayan bölgesidir. Çoğu insanda 20 li yaşlarda bile dejeneratif değişiklikler görülür. Boyun fıtığı her yaş ve cinsiyette görülen bir hastalıktır. Boyun fıtığı oldukça sık görülen bir hastalıktır, sıklığı hayat tarzımızdaki değişikliklere bağlı olarak her geçen gün artmaktadır. Gençlerde ve orta yaşlılarda fıtık, orta ve ileri yaşlarda kireçlenme daha sık görülür. Tekrarlayan fıtıklar sonucu omur aralarında bulunan diskler iyice incelerek kemikler birbirine yaklaşır. Bu olaya dejeneratif disk hastalığı denir.

Boyun fıtığının sebepleri ve risk faktörleri

Boyun fıtığının başlıca sebeplerii, boyun bölgesini etkileyen travmalar (trafik kazası, kafanın çok hızlı bir şekilde ileri ya da geri hareketi, düşme vb), duruş bozuklukları, mesleki ve sportif zorlanmalar, stres vs dir.

Ayrıca yaşlanma, genetik yatkınlık, daha önce boyun fıtığı geçirme yada boyun fıtığından cerrahi müdahale geçirme tekrar boyun fıtığı olma riskini artırır. Ayıca omurganın diğer bölgelerinde fıtık olması da boyun fıtığına yakalanma riskini artırır.

Boyun fıtığı nasıl oluşur?

Boyun omurları arasında bulunan disklerin dış kısmı anulus fibrozis adı verilen fibrokartilaginoz oluşum tarafından kuşak gibi sarılıdır, diskin iç kısmında jelatinoz nükleus pulpozis bulunur.

Travmalar, duruş bozuklukları, mesleki ve sportif zorlanmalar sonucu önce anulusun iç liflerinde daha sonra dış liflerinde anular (halka şeklinde) yırtıklar oluşur.

Daha sonra bu yırtıklar birleşerek (radial yırtıklar) diski zayıflatır.

Zayıflayan kısma doğru diskin çekirdeği hareket ederek orada bir bulging (balonlaşma) oluşturur.

Daha sonra en dıştaki lifler yırtılarak diskin ortasında bulunan jelatinimsi çekirdek kısmı dışarıya taşar.

Boyun fıtığında şikayetler ve muayene bulguları nelerdir? Boyun fıtığı belirtileri:

Boyun fıtığı hiçbir şikâyete yol açmadan ilerleyebilir. Başlangıçta zaman zaman olan boyun tutulmaları tedaviye gerek olmadan iyileşir. Zamanla tutulmaların sıklığı v, süresi ve şiddeti artabilir. Ancak fıtık ilerledikçe hafif ağrılar başlar, bilgisayar başında çalışmak, klimalı ortamlar, kitap okumak, araç kullanmak, stres, uykusuzluk, alışveriş poşeti ya da herhangi bir ağırlık taşımak ağrıları artırır veya ortaya çıkarır. Bazen şiddetli baş ağrıları şeklinde başlayabilir. Yorgunluk, yatak ve yastıktan rahatsız olmak, boyun ve omuz kaslarında yorgunluk görülebilir.

Bu evrede tedbir alınmazsa diskteki taşma artarak sinirlere ve etrafındaki yumuşak dokulara baskıyı arttırır. Bu durumda boyun kilitlenebilir ve boynu hareket ettirmek çok ağrılı hatta imkânsız olabilir.

Boyun fıtığının yol açtığı ağrılar sadece boyunda değil, baskıya maruz kalan sinirlerin dağıldığı yollardaki omuz, kol, el, sırt, gibi bölgelerde de görülebilir. Hatta baş ağrısı, çene eklemi ağrıları görülebilir. Şiddetli kas spazmından dolayı fıtığın olmadığı aralıklarda bulunan sinirler de sıkışabilir.

Sinir üzerindeki baskı nedeniyle ellerde, kollarda güç kaybı, uyuşma, karıncalanma meydana gelebilir.

Boyun fıtığının yol açtığı ağrılar başı sağa ve sola çevirmeyi, arkaya doğru yatırmayı zorlaştırır. Bu hareketleri yaparken bıçak gibi giren ağrılar hissedebilirsiniz.

Boyun fıtığında boyun hareketleri normal, kısmen kısıtlı ya da ileri derecede kısıtlı olabilir. Boyun kasları basmakla ağrılıdır. Hafif bir masaj, sıcak uygulamalar hastayı rahatlatabilir. Sinir hasarı varsa EMG de buna ait bulgular olabilir.

Boyun fıtığı hastalarında görülen şikayetlerin tamamı boyun kireçlenmesi, boyun duruş bozuklukları, boyun kaymaları gibi boyun omurgası hastalıkları ile aynıdır. Zaten bu hastalıklar çoğu zaman aynı hastada aynı zamanda görülebilir.

Boyun fıtığı teşhisi

Düz röntgen boyundaki aks bozukluklarını, disk aralığındaki daralmayı, kanal darlıklarını, kireçlenmeye bağlı değişiklikleri göstermede oldukça başarılıdır.

MR boyundaki disk patolojilerini ve yumuşak doku değişikliklerini göstermede en kullanışlı görüntüleme yöntemidir. Ancak istisnai durumlar hariç tedaviye başlamak için MR sonuçlarını beklemek doğru değildir. Çeşitli kesitlerden elde edilen filmler boyun fıtığı olup olmadığı, fıtığın ya da fıtıkların ne aşamada bulunduğu ve seçilecek tedavi yönteminin ne olması gerektiği konusunda doktorunuza bir fikir verecektir.

Boyun MR’ı sayesinde boyun bölgesinde bulunan omurlar, omurlar arasındaki diskler, bu disklerin etkilediği sinirler ve kaslar net bir şekilde görülebilmektedir.

Boyun MR’ının çekilmesi yaklaşık 10-15 dakika sürer ve MR boyunca hareketsiz durmak, kesitlerin net bir biçimde filme yansıması açısından önemlidir.

EMG sinir hasarının derecesini belirlemede katkı sağlar.

Boyun fıtığından korunma

Boyun fıtığında iki şekilde korunmadan bahsedilebilir. Birincisi hiçbir boyun problemi olmayan hastanın boyun fıtığından ve boynun diğer hastalıklarından korunması, ikincisi de boyun fıtığı olan ve bir şekilde şikayetleri kontrol altına alınan hastanın tekrarlardan korunması.

Bilgisayar başında otururken duruşunuzu kontrol edin, Yürürken dik yürüyün, başınızı öne eğmeyin ve boynunuza yük bindirmeyin, Boyun bölgesini zorlayan ve başın sürekli hareket halinde olduğu sporlardan uzak durun, Düzenli egzersiz yapın, yüzme, yürüyüş gibi egzersizler boyun için çok uygundur. Boyun kaslarının güçlü ve esnek tutulmasına yönelik egzersiz programları, Çalışırken ve spor yaparken ergonomi kurallarına riayet edilmesi, Doğru ve sağlam bir duruş eğitimi, Uygun yastık uygun koşullarda dinlenme, Dinlenme ve çalışma periyotlarının ayarlanması, düzenli uyku, Ağırlık kaldırmaya dikkat, Özellikle iri göğüslü hanımlarda uygun sütyen gerekirse kozmetik müdahaleler, Stresten uzak durma, Bilgisayar, akıllı telefonlar ve tabletler gibi klavyeli cihazların kullanımına dikkat, Tekrarlayıcı zorlanmalara ve titreşime maruz kalmayı azaltmak gerekir. Otomobil kullanımına dikkat, dik, direksiyona yakın ve diğer ergonomi kuralları.

Sağlıklı günler dileriz.

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Ayak Ağrısı Tendinit Nedir?

Diz ve Ayak Ağrısı Tedavisi Kasların kemiğe yapışmasını sağlayan özelleşmiş ve sertleşmiş kısımlarına tendon (kiriş) denir ve tüm kasların iki ucu tendon şeklinde kemiklere yapışır. Bazı tendonların etrafında tendon kılıfı adı verilen bir kılıf bulunur, bu kılıfla birlikte tendonun enflamasyonuna tenovajinit denir. Tendon etrafındaki sinovia adı verilen yumuşak dokularla birlikte enflame olursa bu duruma tenosinovit denir. Tendinit tendonlardaki aşınma, yıpranma ve kalınlaşmalardan dolayı ortaya çıkan yozlaşmalardır.

Tekrarlayan hareketler, akut veya kronik zorlanmalar, sürtünmeler, vücut yüzeyine yakın tendonların dış şartlardan etkilenmeleri, sportif ve mesleki zorlanmalar, tendon hastalıklarının en önemli sebepleridir. Yaş ilerledikçe tendon ve kasların zedelenme riski artar.

Eklem çevresinde bazı hareketlerle başlayan ya da artan ağrılar, kas gücünün kaybı bu hastalığın en belirgin özelliğidir. Ağrı ve fonksiyon kaybı başlangıçta zorlu aktiviteler ve hareket sınırının sonunda olurken daha sonra en küçük aktivitelerde ve istirahat halinde bile ağrı olur. Başlangıçta istirahatla geçen ya da azalan ağrılar zamanla sürekli bir hal alır.

TENDİNİT VÜCUTDA EN SIK NEREDE GÖRÜLÜR? El bileği, elin ve el bileğinin hem ön yüzü (fleksor) hem de arka yüzü (ekstansör) tendon hastalıklarının en sık görüldüğü yerlerdendir. Ayak bileğinin arkasında bulunan kalın aşil tendonunda ağrı ve şişlikler oldukça sık görülür, bazen bursitle birlikte olabilir. Ayağın iç yanındaki ağrının sebebi posterior tibial tendinit olabilir. Posterior tibial tendinit tedavi edilmezse ayak tabanında çökmeye sebep olabilir. Ağır spor yapanlarda diz kapağının alt ve üst tarafında bulunan tendonlar zedelenebilir (patellar tendinit). Dirsekte sık görülen tenisçi ve golfçu dirseği hastalığı bir çeşit tendinittir. Omuz eklemini döndürücü kasların tendinitleri ile oldukça sık karşılaşılır ve kırk yaş üstü insanlarda ciddi aktivite kısıtlamalarına sebep olurlar. Diz Ağrısı Tedavisi

Patellar tendinit diz kapağını (patella) tibiaya (incik kemiğine) bağlayan tendonu etkileyen bir hasardır. Patellar tendon ayak kaslarının kullanımında önemli rol oynar. Kasların dize kadar kasılabilmesini sağlayarak topa vurabilmeye, koşabilmeye ve havaya doğru sıçrayabilmeye imkan verir.

Patellar Tendonit (Patellar tendinitis) genel olarak lise çağlarında basketbol, voleybol oynayan erkeklerde görülür. Zıplarken oluşan ağrının en sık rastlanan semptom olması sebebiyle “jumper’s knee” (zıplayıcı dizi) olarak da adlandırılmaktadır.

Daha ileri yaşlarda, aşırı koşma ve zıplama aktiviteleri yapan kişilerde, patoloji apofizden (tendonun yapışma yerinde) ziyade tendonda gözlenir. Yaralanma daha çok patellanın distal kısmındaki yapışma yerindedir. Esas patoloji kemik tendon bileşkesinde çok küçük yırtıkların gelişmesi şeklinde tanımlanmaktadır.

Patellar Tendinit Teşhisi:

Patella alt ucunda hassasiyet vardır. Olay ilerledikçe infrapatellar yağ yastığı da hassas hale gelmektedir. Atletlerde genellikle yüksek düzeyde vücut gelişimi beklenmesine rağmen bu tür hastalarda gergin hamstring (arka uyluk kasları) ve zayıf kuadriseps kası (ön uyluk kasları) saptanır. Hastalığın başlangıcında radyolojik görüntülemede normal bulgular gözlenmektedir. İlerleyen olgularda yapışma noktasında dejeneratif değişiklikler gözlenebilir.

Patellar Tendinit Tedavisi:

Akut fazda istirahat, semptomların azalmasını sağlar. Yine egzersiz olarak hamstring germe ve kuadriseps güçlendirme egzersizleri önerilir. Patellar tendon bantlama, tensil (gerilme) güçleri doğru yönlendirerek rahatlama sağlar ancak sorunu ortadan kaldırmaya yetmez. Kronik olguların düzelmesi daha zordur. Derin doku masajı, ultrason ve kortikosteroid iyontoforezi bazı hastalarda fayda sağlamaktadır.

Non operatif girişimlerin yetersiz kalması durumunda nekrotik tendon fibrillerinin eksizyonu ve patella yapışma noktasının kazınması başarılı bulunmuştur. Tendonun kemiğe yapışma bölgesine hipertonik dekstroz enjeksiyonu (proloterapi) yapılabilecek en iyi tedavi yöntemlerinden biridir.

Sağlıklı günler dileriz.

Diğer Faaliyet Alanlarımız

BEL FITIĞI NEDİR?

Bel Fıtığı Tedavisi ,Beş omur ve omurlar arası diskler ile birlikte sakrum (sağrı kemiği) üzerinde yerleşen bel bölgesi, omurganın boyundan sonraki en hareketli bölgesidir.

Beldeki hareketin büyük çoğunluğunu 4. ve 5. bel omurları ile 5. bel omuru ile sakrum kemiği arasındaki eklemler oluşturur.

Omurlar arasındaki diskler içi jelatinimsi kıvamlı bir sıvı dış kısmı ise fibrotik bantlardan oluşan liflerden oluşur.
Tekrarlayan hareketler, aşırı zorlanmalar, duruş bozuklukları, ve uygun olmayan pozisyonlarda yapılan fiziksel aktiviteler dış kısımdaki anulus fibrozis adı verilen kuşakta yırtılmalara yol açar, yırtılma anulusun iç liflerinden başlayarak dışarıya doğru uzanır.

Bunun sonucunda jelatinöz sıvı madde dışarıya doğru fıtıklaşır ve o bölgedeki bağları zorlar etraftaki dokulara baskı yapar. Hastalık daha da ilerleyince bacağa giden siyatik sinirini sıkıştırır, daha çok genç ve orta yaşlarda görülür. İleri yaşlarda ise bel kireçlenmesi ile birlikte görülür.

BEL FITIĞI BELİRTİLERİ NELERDİR?

Bel fıtığının en önemli belirtisi bel ve bacak ağrısıdır. Başlangıçta belde yerleşik olan ağrı daha sonra bacağa yayılır. Genellikle tek taraflıdır. Taraf değiştirebilir veya iki taraflı olabilir. Bazen hastalar yalnızca bacak ağrısı ile gelir.

Ani bir zorlanma yada ters hareket yoksa ağrı daha önce birkaç defa tekrarlamıştır, tedaviyle yada tedavisiz düzelmiştir.

Hastada ayrıca bacakta uyuşma, bel hareketlerinde kısıtlanma görülür. Öksürme, hapşırma, uzun süreli oturma, otomobil kullanma, öne doğru eğilme, ağrıyı arttırır. Skolyoz adı verilen belin bir tarafa doğru eğilmesi sık rastlanan bir bulgudur.

Ağrı hafif, orta veya şiddetli olabilir. İleri vakalarda bacak kaslarında erime, incelme, bacakta üşüme olabilir. Çok nadiren bacaklarda özellikle iç taraflarda (iki taraf) his kusuru ve idrar yapamama veya idrar kaçırma görülür. Bu durumda hasta acilen ameliyata sevk edilmelidir.

BEL AĞRISI TEDAVİSİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Öncelikle ağrının azaltılıp hastanın sakinleştirilmesi gereklidir. Bu amaçla da ağrı kesici, ödem giderici ilaçlar, kas gevşeticiler kullanılır. İstirahat uzun süreli olmama kaydıyla gerekebilir. Korseleme başlangıç devrelerinde hastayı rahatlatır ancak uzun süreli kullanımlarda bel kaslarının zayıflamasına neden olabilir. Korse çıkarma programını hasta doktoruyla mutlaka konuşmaktır. Bunun dışında ehil ellerde yapılan manipülasyon, fizik tedavi yöntemleri,tıbbi tamamlayıcı yöntemler (Kuru iğne tedavisi , proloterapi) lokal enjeksiyonlar diğer tedavi yöntemleridir.

Egzersiz tedavinin temellerinden biri, hatta en önemlisidir. Bel ağrısı çeken hastalarda karın, sırt ve bacak kaslhttp://www.kuruigneimstedavisi.com/arı zamanla güçlerini yitirir. Egzersizler bedeni ve ruhi gevşemeyi sağlar, ağrıyı azaltır, kasları güçlendirir, duruşu düzeltir. Hastanın günlük yaşama dönme sürecini kısaltır. Egzersiz türlerini esneklik, bel ve karın kaslarını güçlendirme ve germe olarak sınıflandırabiliriz.

Sağlıklı günler dileriz.

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Kadıköy Ağrı Merkezi

Ağrı, hayatı maalesef olumsuz yönde etkileyen en önemli faktördür. Sizler de ameliyatsız ve ilaçsız ağrılarınızdan kurtulmak için bizlere ulaşınız.

"
Fibromiyalji | Prof. Dr. Reyhan Çeliker

Fibromiyalji | Prof. Dr. Reyhan Çeliker

Fibromyalji: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Fibromiyalji sendromu (FMS) vücutta 3 aydan uzun süre devam eden kronik ve yaygın ağrıya neden olan bir yumuşak doku romatizmasıdır. Fizik muayenede belirli hassas noktaların bulunması ile karakterize bir hastalıktır. Bu kriterler Amerikan Romatoloji Koleji (ACR) tarafından 1990 yılında belirlenmiştir. 2010 yılında yenilenen kriterlere göre ağrının yaygın olması, yorgunluk, dinlenmemiş uyanma ve bilişsel (kavrama ile ilgili) yakınmalarının şiddeti ve eşlik eden belirtilerin yoğunluğuna bağlı olarak tanı konmaktadır.

Fibromiyalji sendromu ne sıklıkta görülür?

Erişkin populasyonda sıklığı %5’dir. Kadınlar tüm hastaların %70-80’ini oluşturur. Ortalama başlangıç yaşı 25-35’dir, ancak 10 ile 55 arasında değişebilir. FMS semptomlarının ileri yaşlarda başlaması FMS’ye eşlik eden başka bir hastalık olabileceğini düşündürmelidir.

Fibromiyalji sendromu neden oluşur?

Hastalığın sebebi tam olarak bilinmiyor. Depresyon, stres ve uyku bozukluklarının etkili olabileceği düşünülüyor. Birçok çevresel faktörün FMS’yi tetiklediği kabul ediliyor. Bunlar fiziksel travmalar, emosyonel baskılar, infeksiyonlar ve endokrin bozukluklar olarak sıralanabilir. Son yıllarda yapılan çalışmalar belirtilere yol açan bozukluğun santral sinir sisteminden kaynaklandığını düşündürüyor. Genetik faktörlerin de rolü olduğu ve aile öyküsü olanlarda daha sık görüldüğü bildiriliyor. FMS hastalarında ağrı eşiği düşüktür, strese yanıt vermede bozukluk vardır. Depresyon ve anksiyete gibi duygu-durum bozuklukları eşlik edebilir. FMS’de uykunun derin, dinlendirici döneminde bozukluk olduğu ve bu bozukluğun da hastalık oluşumunda rolü olduğu düşünülüyor.

Fibromiyalji sendromunun belirtileri nelerdir?

Üç aydan uzun süren yaygın ağrı esas belirtidir. Hasta ağrısını tanımlamakta ve lokalize etmekte güçlük çekebilir. Daha çok boyun, sırt ve bel ağrısından yakınırlar. Eşlik eden belirtilerden en sık görülenler sabahları belirgin olan yorgunluk ve dinlendirici olmayan uykudur. Kişi uzun saatler uyusa bile sabah hiç uyumamış gibi yorgun kalkar. Bazen uykuya dalmada zorluk veya sık uyanma şeklinde uyku bozukluğu olabilir. Hastalar enerjilerinin olmadığını ve bunun günlük yaşamlarını etkilediğini ifade ederler. Ev işlerini yapmakta bile zorlanabilirler.

Fibromiyaljiye eşlik eden belirtiler nelerdir?

Ayrıca bazı hastalarda yumuşak dokularda şişlik hissi, uyuşmalar, gerilim tipi başağrısı, iritabl barsak sendromu, ağrılı adet kanamaları, sık idrara çıkma, çene ekleminde ağrı, huzursuz bacak sendromu, depresyon ve anksiyete tabloya eşlik edebilir. Denge problemleri, dokunmaya duyarlılık, yüksek ses, parlak ışık, koku ve soğuğa karşı duyarlılık görülebilir. Bu kadar çeşitli belirtilerin olması farklı hastalıklar ile karışmasına neden olur.

Belirtileri arttıran veya azaltan faktörler nelerdir?

Yakınmalar psikolojik stres, soğuk ve nemli havalarda artış gösterebilir. Uzun süre aynı pozisyonda çalışma belirtileri arttırabilir. Sıcak duş ve banyo, ılık ve kuru hava, tatil, dinlendirici uyku ise genellikle belirtileri hafifletir.

Fibromiyalji sendromu tanısı nasıl konur?

FMS tanısı öykü ve fizik muayene bulguları ile konur. Ağrının dağılımı, eşlik eden belirtiler ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir. Eklem muayenesi ve adale kuvvetleri normal sınırlar içerisindedir. Tanımlanmış dokuz çift hassas noktadan 11’inin ağrılı bulunması FMS tanısı için gereklidir. Hassas nokta, üzerine basınç uygulandığında, hastanın ağrıdan yakındığı anatomik bölge olarak tanımlanmıştır. Hassas noktalar normale göre basınca karşı daha duyarlıdır. Bu hassas noktalar ense, boyun, omuz, sırt, göğüs duvarı, dirsek, kalça, bel ve diz bölgesindedir.

Fibromiyaljide laboratuvar testlerinin yeri var mıdır?

Laboratuvar testleri normaldir, ancak FMS’yi taklit eden hastalıkların ekarte edilmesi amacıyla uygulanır. Ayrıca altta yatan bir anemi, vitamin eksikliği veya tiroid fonksiyon bozukluğu olabileceği akılda tutulmalıdır.

Fibromiyalji sendromu nasıl tedavi edilir?

Hasta eğitimi tedavide birinci adımdır. Hastalığın gerçek olduğu, ağrının şiddetli olabileceği ancak yaşamı tehdit etmediği, şekil bozukluğu ve sakatlığa neden olmadığı anlatılmalıdır. Tedavinin uzun sürebileceği ve düzenli takip gerektirdiği açıklanmalıdır. Tetikleyici faktörler belirlenmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. Tedavide ilaç tedavileri yanı sıra egzersiz ve fizik tedavi uygulamalarının önemli yeri vardır.

Tedavide ne tip egzersizler uygulanmalıdır?

Yüzme, uygun ayakkabı ile yürüme ve bisiklet FMS için en uygun aerobik egzersizlerdir. Aerobik egzersizler adalelerde kondüsyonu arttırır, dinlendirici uykuyu düzenler ve santral sinir sisteminde endojen endorfinleri arttırır. Egzersiz yoğunluğu başlangıçta hafif olmalı, tolere ettikçe arttırılmalıdır. Ayrıca yoga, pilates ve tai chi gibi egzersizlerin de etkili olduğunu gösteren çalışmalar vardır.

Fibromiyalji sendromunda fizik tedavinin yararı olur mu?

Lokal sıcak ve fizik tedavi uygulamaları FMS’de diğer bir tedavi seçeneğidir. Derin ve yüzeyel ısı yanı sıra elektriksel akımlardan oluşan fizik tedavi yaklaşımları ağrının ve kas gerginliklerinin azaltılmasında etkili yöntemlerdir. Kas gerginliklerinin azaltılmasında masaj ve miyofasyal gevşeme ve basınç teknikleri olumlu etkiler sağlar. Aerobik egzersizler, postür egzersizleri, germe ve gevşeme egzersizleri tedaviye ilave edilmelidir.

Tedavide ne tür ilaçlar kullanılır?

Trisiklik antidepresan ilaçlar başlıca uyku bozukluğunun düzeltilmesi amacıyla kullanılırlar. Antidepresanlar hem uykunun düzenlenmesi, derinliğinin arttırılması, hem de santral ağrı kesici etkileri nedeniyle tercih edilir. Genellikle hastaya yatmadan önce verilir. Bu tip antidepresanlar ile oluşan yan etkiler başdönmesi, ağız kuruluğu ve konstipasyondur. Selektif serotonin gerialım inhibitörleri ile uyku bozukluğu ve depresyonda düzelme gözlenmektedir. Çift etkili antidepresan ajanlar ile de etkinlik bildirilmektedir. Son yıllarda nöropatik ağrısı tedavisinde kullanılan ilaçların da yararlı olduğu gösterilmiştir. Klasik ağrı kesici ve antiromatizmal ilaçların etkileri ise sınırlıdır. Tedaviye hekim muayenesinden sonra, hastanın özellikleri, eşlik eden sorunları, kullandığı diğer ilaçlar ve risk faktörleri değerlendirilerek karar verilmelidir.

Enjeksiyonların tedavide yeri var mı?

Hassas noktaların lokal enjeksiyonu seçilmiş olgularda etkili bulunmuştur. Farklı enjeksiyon teknikleri vardır. Özellikle dirençli olgularda kuru iğneleme yapılabileceği gibi, lokal anestetik veya kortikosteroid enjeksiyonları da uygulanabilir.

Fibromiyalji Tedavisinde Egzersizin Yeri

Fibromiyalji belirtilerinin kontrol edilmesinde ilaç tedavisi kadar önemli olan bir başka yöntemde egzersiz uygulamalarıdır. Fibromiyalji hastalarında birinci kural egzersizlere çok yavaş ve kısa süreli başlamaktır. Çünkü başlangıçta yoğun uygulanırsa ağrıya ve yorgunluğa neden olabilir. Bu hastanın egzersizi bırakmasına yol açar. Oysa bizim istediğimiz egzersizin kısa süreli bile olsa düzenli yapılmasıdır. Ancak bu şekilde yarar sağlanabilir. Kişinin toleransı arttıkça, adaleleri kuvvetlendikçe egzersiz yoğunluğu, süresi ve şiddeti arttırılabilir. Yavaş başlansa dahi egzersizden sonra adalelerde hafif ağrılar ve tutukluk olabilir, bu beklenen bir etkidir ancak şiddetli ve keskin bir ağrı oluyorsa adalelerin aşırı yüklendiğini veya zedelendiğini düşündürebilir. Hangi egzersizin ne kadar süre ile yapılacağına doktor kontrolünden sonra karar vermek sakatlıkları önlemek ve maksimum yarar sağlamak için gereklidir. Egzersiz kişiye özel planlanmalıdır. Başlangıç için genellikle önerdiğimiz germe ve gevşeme egzersizleri yanı sıra yürüme, yüzme veya bisiklet gibi düşük etkili hafif aerobik egzersizlerdir. Son yıllarda yapılan çalışmalar yoga, pilates ve tai chi egzersizlerinin yararlarından söz etmektedir. Hangi tip egzersiz seçilirse seçilsin başlamak kadar devamlılık da önemlidir.

Uzun süre ve düzenli egzersiz yapıldığında ağrıların azaldığı, hatta tamamen kaybolduğu görülür. Santral sinir sisteminde endorfinlerin salınmasını sağlayarak ağrı kesici etki gösterir. Egzersizin ağrı üzerine etkisi yanında uyku üzerine de düzenleyici etkisi vardır. Stres ve depresyonu azaltır. Ayrıca kişinin kuvvetlenmesini, esnekliğinin ve dayanıklılığının artmasını sağlar. Kondüsyonu arttırır, kan basıncı kontrolüne katkıda bulunur, yüksek kolesterol riskini azaltır. Kilo kontrolüne yardımcı olarak eklemler üzerindeki yükü azaltır.

Yürüme: Aktiviteleri uzun süredir kısıtlanmış kişilerde yürümeye ilk gün 5 dakika gibi kısa bir süre ile başlanır. Bu süre her gün 1-2 dakika kadar arttırılır. Süre yavaş yavaş 60 dakikaya kadar uzatılır. Bu hedefe ulaştıktan sonra hafta 3-4 kez 45 dakika-1 saat yürüyüş yapılır. Eğer bu süre kişiye fazla geliyor ise kısaltılır, ancak kesinlikle tümden bırakılmamalıdır. Dayanıklılık arttığında yeniden süre 1 saate kadar çıkarılır.

Bisiklet: Statik egzersiz bisikletleri kapalı alanda aerobik egzersiz yapma avantajı sağlar. Yine kısa süreler ile başlanır, süre yavaş yavaş 1 saate kadar uzatılabilir. Diz ağrısı olanlarda tercih edilmez, ancak sele yüksekliği ayarlanarak kısa süreli uygulanabilir.

Yüzme: Eklemlerin yük taşımaması nedeniyle ideal bir aerobik egzersizdir. Toplam yarım saat su içi hareket veya yüzme genellikle yeterlidir.

Yoga: Solunum ve gevşeme üzerine odaklanır. Adalelerde ve eklemlerde esnekliği arttırır, anksiyeteyi azaltır, kan akımını arttırır ve ağrıyı azaltır. Evde uygulanabilir ancak zor pozisyonlardan kaçınmak gerekir.

Tai Chi: Son derece yumuşak hareketleri ile kişinin gevşemesini, esnekliğinin artmasını, kuvvetlenmesini sağlar ve dengeyi arttırır. Hareketli meditasyon olarak da adlandırılır ve stresi azaltır.

Pilates: Son yıllarda popüler olan pilates germe ve kuvvetlendirme egzersizlerini kombine ederek tüm vücudu çalıştırır. Sert hareketler içermez. Özellikle omurga çevresi adaleler ve denge üzerinde durur. Ancak çok farklı komponentleri vardır, uzun süredir egzersiz yapmayanlarda başlangıç için uygun olmayabilir.

Fibromyalji Hastalarına Öneriler Her gün gevşeme için zaman ayırın Aynı saatte yatıp, aynı saatte kalkın Düzenli uyku ile fiziksel ve psikolojik olarak rahatlayın Gündüz uyumaktan kaçının Dengeli beslenin Aşırı şekerli gıda almayın Kafein alımını azaltın Alkol ve sigara kullanmayın Düzenli egzersiz yapın Egzersiz sırasında derin nefes alın Meditasyon ile stresten arının Egzersize yavaş başlayın, tempoyu yavaş arttırın Asansör yerine merdiven kullanın Park yerinde uzağa park ederek yürüyün Yüzme, yürüme, bisiklet gibi aerobik egzersizler yapın Germe egzersizleri ve pilates yapın Masaj ile kaslarınızı gevşetin Ağrınızı kontrol etmeyi öğrenin Çevrenizde varsa destek gruplarına katılın İlaçlarınızı doktor kontrolünde kullanın Stresli yaşam stilinizi değiştirin Aktif kalın ve hiçbir zaman vazgeçmeyin Hep ileriye bakın, hastalığın sebebi değil çözümleri üzerinde durun
Fibromiyalji Belirtileri Nelerdir? Nasıl Tedavi Edilir? | MoovBuddy

Fibromiyalji Belirtileri Nelerdir? Nasıl Tedavi Edilir? | MoovBuddy

Fibromiyalji Belirtileri Nelerdir? Nasıl Tedavi Edilir?

Ne kadar uyursanız uyuyun sabahları kalktığınızda hiç uyumamış gibi yorgun hissediyorsanız fibromiyalji belirtileri gösteriyor olabilirsiniz. Yumuşak doku romatizması da olarak adlandırılan bu sendromun tedavisi ise biraz hayatınızın değişmesiyle bağlantılıdır.

Kaslarda oluşan genel bir ağrı, uyku bozukluğu, fazla derecede yorgunluk, sabah tutukluğu ve halsizliğin başı çektiği belirtilerle ortaya çıkan rahatsızlığa fibromiyalji sendromu denir. Verilere göre halkın %0.5-5’lik bölümünde görüldüğü tahmin edilen sendrom, özellikle kendini vücudun belli başlı yerlerinde aşırı hassasiyet ile gösterir.

Hastalık nedeniyle hastaların yorgun düşmesi yaşam kalitelerini de düşürecektir. Hastalık hem özel hayatı hem de iş hayatını da etkiler. Fibromiyalji için doğru teşhis ise çok önemlidir. Eğer doğru bir teşhisle belirlenemezse hastalık daha sonra yeniden tekrarlayacaktır.

Fibromiyalji Belirtisi

Fibromiyalji belirtileri için çok kesin semptomlardan bahsedilmez ancak vücudunuzun belli bölümlerinde oluşan aşırı hassasiyet buna işarettir. Buna ek olarak sabahları çok zor uyanıyor ve saatlerce uyumanıza rağmen uykusuzluk hissi çekiyorsanız, vücudunuzda ağrı durumu varsa, nefes alışınızda zorlanma oluşuyorsa, kulak çınlama şikayetiniz son zamanlarda arttıysa fibromiyalji olma ihtimaliniz vardır.

Fibromiyalji belirtileri ise şu şekilde sıralanabilir:

Boyun ve bel ağrısında artış Devamlı olan bir yorgunluk hissi Oluşan ağrıyı olması gerekenden fazla hissetmek Uyku bozukluğu Ayaklarda ve ellerde sebebi bilinmeyen bir uyuşma ve karıncalanma hissi Kalpte oluşan çarpıntılar İshal ya da kabızlık şikayeti Gaz çıkartma sorunu Depresyon hali, çok fazla unutma ve gün içinde yorgunluğunuzun bir türlü geçmemesi Dinlenmiş hissetmeden uyanmak, uykuda bölünmeler ve kalitesizleşme Yeni şeyleri bir türlü tam anlamıyla öğrenememe, konsantrasyonda oluşan bozukluk Vücudun üst kısmında oluşan kızarma durumu, yine vücudun bazı bölümlerinde aşırı hassasiyet Bazı hastalarda oluşan ödem problemi

Bu belirtilerin tamamı bir hastada olmayabilir. Fibromiyalji belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir.

Fibromiyalji Kimlerde Görülür?

Bu hastalığın alt yapısında psikolojik bir boyut yatmaktadır. Psikolojik sorunu olan depresyondaki kişilerde daha sık görülür. Buna ek olarak uyku bozukluğu olan kişilerde ve anksiyetesi yüksek olanlarda da sık bir şekilde karşılaşılır. Kadınlarda erkeklere göre üç kat daha fazla rastlanılır. Özellikle 25-55 yaş aralığında olan kadınlarda bu hastalık daha fazla ortaya çıkmaktadır. Erkeklerde ise çocukluk döneminde daha sık görülür.

Fibromiyalji Tanısı Nasıl Konur?

Fiziki muayene ve hastanın hayatının aksayan yönlerini de anlatmasıyla fibromiyalji tanısı konulabilir. Bu tanının konulabilmesi için ise şikayetlerin 3 ay boyunca devam etmesi gerekmektedir. Muayenede tender point olarak adlandırılan vücudun 18 hassas yerinden ortalama 11’inde ağrı bulunursa hastalık tanısı yapılır. Belirlenen bu noktalarda hasta çok fazla hassas olmalıdır. Kan değerleriyle bu hastalık tam olarak anlaşılamamaktadır ama destek olarak istenilebilir. Başka hastalıklarla karıştırılan fibromiyalji tanısı, doktorların tecrübesi ve bilgisiyle de doğru orantılıdır. Bu yüzden doğru tetkikler ve doktor seçimi çok önemlidir.

Fibromiyalji Neden Olur?

Fibromiyaljinin neden olur sorusunun cevabı tam olarak bilinmemektedir. Buna rağmen genetik faktörlerin hastalıkta etkili olduğu söylenmektedir. Yapılan araştırmalara göre, aileden birisinin bu hastalığı geçirmiş olması, genetiğin taşıyıcılarında da hastalığın görülme ihtimalini 8 kat arttırmaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz gibi çevresel etkenler ve günlük yaşantı da (stres) hastalığa sebebiyet vermektedir. Çoğu psikolojik hastalığın nedeni olan çocukluk dönemi travmaları fibromiyalji için de geçerlidir, o dönemde yaşanan duygusal ve fiziksel yıkıntılar hastalığı tetiklemektedir.

Fibromiyalji Tedavisi

Hastalığın karmaşık yapısı nedeniyle fizik tedavi ve rehabilitasyon, romatoloji, psikiyatri ve diğer branşlardan da yardım alınır. İlaçlı tedavi yapılıyorsa devamlılık çok önemlidir. Hasta-hekim iletişiminin üst düzeyde olması gerekmektedir.

Fibromiyaljiden kurtulmak için hayatın düzene girmesi gerekmektedir. Fibromiyalji tedavi süresince stresten uzak kalınmalı, düzenli uyunmalı, düzenli egzersiz yapılmalı, dengeli ve sağlıklı beslenilmelidir. Fibromiyalji için Beslenme ve Egzersiz isimli yazımızda faydalı bilgiler bulabilirsiniz. Bu saydıklarımızı yapmanın çok kolay olmadığının farkındayız. Bunun için MoovBuddy uygulaması içerisindeki egzersizlerden, hastalığın yönetilmesi bakımından faydalanabilirsiniz. MoovBuddy düzenli egzersiz, günlük öneri ve hatırlatmaları ile tedavi süresince size arkadaşlık edecek.

Size özel bir egzersiz programı oluşturulmasını istiyorsanız, hemen teste başlayıp MoovBuddy ile kişisel planınıza ulaşabilirsiniz. Hemen Başla

Tedavide sürekliliğin çok elzem olduğu hastalıkların başında fibromiyalji gelir. Tedaviyi yarıda kesmek ya da doktor değişikliğini sık yapmak hastalığı olumsuz etkiler. Bu durumda hastalık ilerleyecek ve belirtileri artarak ortaya çıkacaktır.

"
Fibromiyalji Nedir? Belirtileri ve Tedavisi - Op. Dr. Gokhan Serbes

Fibromiyalji Nedir? Belirtileri ve Tedavisi - Op. Dr. Gokhan Serbes

Fibromiyalji Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Her ne kadar sağlık teknolojileri ve tıp çok büyük bir ilerleme kat etmiş olsa da, bazı hastalıkların kesin nedenleri tam olarak tespit edilemiyor. İşte söz konusu hastalıklardan biri de fibromiyalji. Genellikle kendisini şiddetli ağrılarla gösteren fibromiyalji, günlük yaşam içerisinde oldukça zorlayıcı olabiliyor. Peki fibromiyalji nedir, kendisini nasıl gösterir ve tedavi edilebilir mi? Hep birlikte bakalım.

İçindekiler Fibromiyalji Nedir?

Kronik bir rahatsızlık olarak değerlendirilen fibromiyalji, kas ve kemiklerdeki ağrı ile kendisini gösterir. Fibromiyalji meydana geldiği zaman vücutta genel hassasiyet alanları oluşur. Aynı zamanda romatizmal bir ağrı sendromu olarak da değerlendirilebilir.

Toplumun yaklaşık olarak yüzde 3’lük diliminde görülen bu hastalık, yaşam kalitesini olumsuz olarak etkileyebilir. Fibromiyaljinin görülme sıklığı kadınlarda erkeklere oranla 3 kat daha fazladır. Fibromiyalji genellikle başka hastalıklarla karşılaştırılır çünkü bilinen net bir nedeni yoktur.

Uzun süre devam edebilen bir hastalık olan fibromiyaljinin tedavisi, oldukça zorlayıcı olabilir. Çünkü nedenlerini tespit etmek zordur. Tedavi sürecinde genellikle ilaçlar kullanılmakta, manuel tedavi yöntemlerine başvurulmakta ya da yaşam tarzında değişiklikler yapılmaktadır. Ülkemizde yaklaşık olarak 1.3 milyon fibromiyalji hastası olduğu düşünülmektedir.

Fibromiyaljinin Nedenleri

Fibromiyaljinin kesin olarak hangi sebepten kaynaklandığı tespit edilememiştir. Enfeksiyon, stres ya da travma gibi durumlara bağlı olarak gelişebileceği gibi, kalıtsal nedenlerle de ortaya çıkabilir. Örneğin yakın akrabalarında fibromiyalji bulunan kişilerin bu hastalığa yakalanma ihtimalleri 8 kat daha fazladır. Bir diğer yandan bazı sebepler dolayısıyla ağrı eşiğinin düşmesi ile birlikte, önceden acı vermeyen durumlar acı vermeye başlamış olabilir. Günümüzde fibromiyalji rahatsızlığına sebep olduğu düşünülen faktörler ise şu şekilde listelenmiştir:

Enfeksiyonlar: Çeşitli enfeksiyon hastalıklarının fibromiyaljiye neden olduğu ya da belirtilerin daha kötü hale gelmesini sağladığı bilinmektedir. Stres ve Travma: Fibromiyaljiye neden olabilecek hormonal bozukluklardan biri strestir. Fiziksel ya da duygusal travmaların yarattığı stresin insan vücudunda uzun süreli etkileri görülebilmektedir. GenetikFaktörler: Aile üyeleri arasında fibromiyalji görülme ihtimali bulunuyor. KişilikYapısı: Küçük olaylardan çabuk etkilenebilen, hassas bir yapıya sahip olan kişilerde fibromiyalji gelişme ihtimali normal insanlara oranla daha yüksek.

Tüm bunların dışında grip ve zatürre ile birlikte salmonella ve shigella gibi bakteriler sebebiyle ortaya çıkan sindirim sistemi enfeksiyonlarının fibromiyaljiye neden olabileceği bilinmektedir.

Fibromiyalji Belirtileri

Fibromiyaljinin en yaygın görülen belirtisi hassas bölgelerde görülen ağrıdır. Fibromiyalji ile birlikte ortaya çıkabilecek olan diğer belirtileri ise şu şekilde listelemek mümkün:

Uyku problemleri ve yorgunluk, Kaygı ve depresif ruh hali, Uzun süre uyumaya rağmen hala uykusuz ve yorgun hissetmek, Odaklanmada ya da dikkat kesilmeden zorluk yaşamak, Baş ağrısı, Nefes almada zorlanma, Kulaklarda çınlama, Alt karın bölgesinde ağrı, Egzersiz sırasında çabuk yorulma.

Bu belirtilerin ortaya çıkması, kişilerin fibromiyalji hastalığına yakalandığı göstermez. Yalnızca fibromiyaljiye işaret edebilir. Kadınlarda görülen fibromiyalji belirtileri, erkeklere oranla daha belirgindir. Kadınlarda regl dönemi ağrıların şiddetlenmesine neden olabilir. Menopoz dönemi de fibromiyalji belirtilerinin artmasına neden olabilir.

"
Tınaztepe - Fibromiyalji Nedir?

Tınaztepe - Fibromiyalji Nedir?

Fibromiyalji Nedir ?

Fibromiyalji, modern toplumu en çok etkileyen , zor tedavi edilen ve sıklıkla tekrarlayan kronik rahatsızlıkların en önemlilerinden biridir. Etkilediği hastaları işten alıkoyma ve tanı ve tedavi masrafları açısından önde gelen hastalıklardandır. Temel özelliği vücutta yaygın ağrıdır ama ağrı dışında başka belirtilerle de ortaya çıkan bir yumuşak doku romatizmasıdır. Kas romatizması olarak da isimlendirilir.

Aslında bir kronik ağrı sendromudur , boyun, sırt ve bel gibi belirli bölgelerde daha sık olmakla beraber, vücutta yaygın ağrılara sebep olabilir. Hastalar genellikle sabahları vücutta tutukluk, sertlik, yorgunluk tarif ederler, ağrının belirli bölgelerden başlayıp bütün vücuda yayıldığını söyler, yanma ve sızlamadan yakınırlar.

Genellikle uykusuzluk, bazen fazla uyuma, sonuçta yüzeyel ve dinlendirmeyen uyku sonrası hastanın ruhsal durumu ve ağrı algısı da bozulur.

Fibromiyalji Belirtileri ,

Hareket sistemin ait belirtiler, sabahları belirli bir bölgede ortaya çıkan, vücudun diğer bölgelerine yayılan keskin , derin ağrılar, etkilenen eklem ve kaslarda dokunmak ve bastırmakla da ağrı, kaslarda yanma ve seğirmeler, katılık ve tutukluk, ellerde ve ayaklarda uyuşmalar, yorgunluk ve halsizlik olarak ortaya çıkabilir.

Yorgunluk, uyku bozuklukları, uykuda dinlenememe, hafıza ya da konsantrasyon bozuklukları, migren ya da gerilim tipi baş ağrıları, yüz veya çene ağrıları görülebilir.

Bazı organları tutan psikosomatik belirtiler de ( adet düzensizlikleri ve ağrılı adet, sindirim sistemi bozuklukları, kabızlık ya da ishal, reflü, mesane bozuklukları da tabloya eklenebilir.

Fibromiyalji Neden ve Kimlerde Olur ?

Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Duygusal olarak hassas, kırılgan, mükemmeliyetçi psikolojik yapıya sahip olan, işlerinde huzursuz, aile ve iş ortamındaki olumsuzluklardan kolay etkilenen kişilerde daha çok görülür. Her hastada farklı seyredebilir, belli genleri taşıyanlar daha yatkın olabilir. Çok yoğun ve stresli işlerde çalışanlarda daha sık görüldüğü gibi, modern çağın, kent yaşamının, trafiğin, iş hayatındaki acımasız rekabetin yarattığı yoğun stres fibromiyaljiden etkilenen nüfus oranını giderek artırmaktadır.

Daha çok genç erişkin ve orta yaş grubu kadınlarda görülür, ancak, genç ve ileri yaşta da, erkeklerde de ( kadınlardan 10 kat daha az) görülebilir.Kadınların adet dönemleri ve menapoz gibi hormonal değişiklikleri ve bizim toplumumuz için söz konusu olan egzersiz alışkanlıklarının olmayışının, hastalığa daha yatkın olmalarının sebebi olduğu düşünülmektedir. Romatizmal hastalığı olanlarda daha sık olabilir.

Hastalığın Tanısı Nasıl Konur ?

Fibromiyalji hastalığının tanısını koyduracak özel bir test yoktur. Tedaviye cevap vermeyen uzun süreli kronik ağrı hastalığı düşündürür. Belirli 18 noktanın ( ense, omuz başları, dirsek yan tarafları, kalça dış yan, diz iç yan, köprücük kemiklerinin iç tarafları, belin alt tarafı gibi) 12’ sinde hassasiyet, ya da daha azında hasasiyetle birlikte diğer bulgular tanıyı destekler.Ağrı yapacak diğer nedenleri ekarte etmek içi kan testleri yapılabilir. Fibromiyaljide iltihap(yangı) yoktur ve iltihap testleri (Sedimentasyon gibi) normaldir.

Fibromiyalji Nasıl Tedavi Edilir ?

Fizik Tedavi ve ilaç tedavisi önemi fayda sağamaktadır. Tedavinin hastaya göre düzenlenmesi esastır. Hastanın rahatsızlığıyla ilgili bilgilendirilmesi, bunun gerçekten bir hastalık olduğunun anlatılması gereklidir. Hastalığın tanı koyduracak bir kan testi ya da görüntüleme tekniği olmadığından bu hastalar poliklinik kalabalığında gözardı edilmekte ve kısa süreli ilaç tedavisiyle çözüm aranmaktadır.

Steroid olmayan antiinflamatuar ilaçlar, parasetamol ya da kas gevşeticiler gereğinde kullanılabilirse de, fibromiyalji tedavisine spesifik , onaylanan ilaçlar, beyinde ağrı duyumsamayı düzenleyen maddeler (serotonin gibi) üzerinden etki eden ilaçlar, bazı antidepresanlar( amitriptilin gibi), ve ağrı duyusunun beyine iletilmesini sağlayan sinir hücrelerinin artmış aktivitesni baskılayan pregabalin ve gabapentin gibi ilaçlardır.

Fizik Tedavide de, elektroterapi uygulamaları, ultrason tedavisi, akupunktur ve masajlar, sıcak uygulamaları, bölgesel steroid uygulamaları, gevşeme eğitimleri önerilmektedir ve fayda sağlamaktadır. Tedavi uzun sürebilir, ilaç ve fizik tedavinin kombine edilmesi genellikle gereklidir.

Ağrı odağı olan kas içindeki fibromiyositik dokulara PRP uygulamasının da fayda sağladığı düşünülmektedir.

Hastalara tedavinin yanında, uyku düzenine dikkat etmeleri, hareketli olmaları, düzenli yürüyüş ve egzersiz yapmaları, stresten uzak durmaları, sevdikleri işi yapmaları, iş dışı yapmayı sevdikleri uğraşlarla ilgilenmeleri ve bunları stresli ve ağrılı dönemlerinde daha fazla yapmaya çalışmaları öğütlenmelidir.

Op. Dr. Zeynel DİNEDURGA

Ortopedi ve Travmatoloji

Fibromiyalji - Cor Clinic

Fibromiyalji - Cor Clinic

Fibromiyalji

Fibromiyalji, yaygın kas ağrıları, yorgunluk ve diğer semptomlarla karakterize bir kronik ağrı bozukluğudur. Tedavisi, semptomların şiddetini azaltmayı ve yaşam kalitesini iyileştirmeyi amaçlar.

Fibromiyalji tedavisi, genellikle bir multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve doktorlar, fizyoterapistler, psikologlar ve diğer sağlık uzmanlarını içerebilir. Tedavide kullanılan yöntemler arasında ağrı kesiciler, antidepresanlar, antikonvülsan ilaçlar, fizik tedavi, egzersiz, diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri yer alabilir.

Ağrı kesiciler ve diğer ilaçlar, semptomların şiddetini azaltmak için kullanılabilir. Antidepresanlar ve antikonvülsan ilaçlar ise fibromiyalji ağrısını azaltmak için kullanılabilir. Fizik tedavi ve egzersiz, kasları güçlendirmeye ve fibromiyalji semptomlarının yönetimine yardımcı olabilir. Diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri de semptomların kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir.

Fibromiyalji tedavisi, hastanın semptomlarını ve sağlık durumunu dikkate alarak bireysel olarak planlanmalıdır. Bu nedenle, bir sağlık uzmanına danışmak, fibromiyalji tedavisi için en iyi yaklaşımın belirlenmesine yardımcı olabilir.

Fotona lazer , fibromiyalji tedavisi için kullanılan bir yöntemdir. Fotona lazer, düşük seviyeli lazer ışınları kullanarak kaslarda ve dokularda iyileşmeyi ve yenilenmeyi destekler. Bu, fibromiyalji semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir.

Fotona lazer, ağrı kesiciler, antidepresanlar, egzersiz ve diğer tedavilerle birlikte kullanılabileceği gibi, tek başına da kullanılabilir. Lazer tedavisi, kaslarda ve dokularda iyileşmeyi ve yenilenmeyi teşvik ettiği için, fibromiyalji semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir.

Fotona lazer gibi alternatif tedavilerin kullanımı her zaman bir sağlık uzmanı tarafından denetlenmeli ve bireysel olarak planlanmalıdır. Fibromiyalji tedavisi için en iyi yaklaşım, hastanın semptomlarına ve sağlık durumuna göre belirlenmelidir.

Fibromiyalji nedir?

Fibromiyalji, vücutta yaygın ağrı, hassasiyet ve sertliklere neden olan kronik bir durumdur. Beynin ağrı sinyallerini işleme şeklini etkileyen nörolojik bir bozukluktur ve ayrıca yorgunluk, uyku bozuklukları, baş ağrısı ve bilişsel zorluklara da neden olabilir.

Fibromiyalji neden olur?

Fibromiyaljinin tam nedeni tam olarak anlaşılamamış olsa da, genetik, çevresel ve psikolojik faktörlerin bir kombinasyonu olduğuna inanılmaktadır. Bazı araştırmacılar fibromiyaljinin, beyin ve omurilikteki ağrı sinyallerinin işlenmesindeki anormalliklerle ilişkili olabileceğini düşünürken, diğerleri vücudun bağışıklık sistemi ile ilgili bir sorunla ilişkili olabileceğini öne sürmektedir.

Fibromiyalji belirtileri nelerdir?

Fibromiyaljinin temel belirtisi, vücuttaki kaslar ve yumuşak dokuları etkileyen yaygın ağrıdır. Diğer yaygın belirtiler arasında yorgunluk, uyku bozuklukları, baş ağrısı ve bilişsel zorluklar bulunur. Fibromiyaljisi olan insanlar ayrıca anksiyete, depresyon ve diğer duygusal ve psikolojik belirtiler de yaşayabilirler.

Doktorlar fibromiyaljiyi nasıl teşhis ederler?

Fibromiyalji teşhis etmek zor olabilir, çünkü durumu kesin olarak teyit edebilecek tek bir test yoktur. Doktorlar genellikle, diğer durumları elemek ve fibromiyalji teşhisini doğrulamak için fiziksel muayeneler, tıbbi öykü ve laboratuvar testleri gibi bir kombinasyon kullanırlar. Amerikan Romatoloji Koleji, fibromiyalji teşhisi için kriterler belirlemiştir ve bu kriterler yaygın ağrı ve belirli vücut bölgelerinde hassasiyetin yanı sıra yorgunluk ve uyku bozuklukları gibi diğer belirtileri içerir.

Fibromiyalji tedavisinde hangi ilaçlar kullanılabilir?

Fibromiyaljiyi tedavi etmek için ağrı kesiciler, antidepresanlar ve anti-epileptik ilaçlar gibi çeşitli ilaç türleri kullanılabilir. Ağrı kesiciler olarak asetaminofen ve nonsteroid anti-inflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) ağrıyı yönetmek için kullanılabilirken, amitriptilin ve duloksetin gibi.

İlaçlara ek olarak, bilişsel davranışçı terapi ( CBT ), fizik tedavi ve nazik egzersiz gibi fibromiyalji için farmakolojik olmayan tedaviler de önerilebilir. CBT, fibromiyaljili kişilerin ağrıyı ve diğer semptomları yönetmek için başa çıkma stratejilerini öğrenmelerine yardımcı olurken, fizik tedavi gücü ve esnekliği artırmaya ve ağrıyı azaltmaya yardımcı olabilir. Yürüyüş, yoga veya tai chi gibi nazik egzersizler de semptomların iyileştirilmesinde yardımcı olabilir.

Fibromiyalji için bir tedavi olmadığını belirtmek önemlidir, ancak uygun yönetim ile semptomlar azaltılabilir ve yaşam kalitesi iyileştirilebilir. Ayrıca, sağlık uzmanınızla açık iletişimi sürdürmek ve tedavi planınızın buna göre ayarlanabilmesi için herhangi bir değişikliği veya yeni semptomu bildirmek de önemlidir.

Fibromiyaljiniz olabileceğinden şüpheleniyorsanız, birinci basamak hekiminiz veya romatolog veya ağrı yönetimi uzmanı gibi bir uzmandan randevu almanız önerilir. Semptomlarınızı değerlendirmenize ve uygun tedavi önerileri sunmanıza yardımcı olabilirler.

Fibromiyalji için hangi doktora gitmeliyim?

İzmir’de fibromiyalji hastalarıyla en sık karşılaşan ve tanı koyan doktorlar fizik tedavi hekimleri, romatologlardır. Bu branş doktorları hastalığı teşhis edilebilir ve yönetilebilir. Fibromiyalji tedavisinde kişisel ihtiyaçlarınıza ve tercihlerinize uygun özelleştirilmiş bir plan geliştirilmesi gerekir.

"
Fibromiyalji (Kas Romatizması) - Özel Rumeli Hastanesi

Fibromiyalji (Kas Romatizması) - Özel Rumeli Hastanesi

Fibromiyalji (Kas Romatizması)

Yaygın kas ağrısı ve yorgunluk dediğimizde aklımıza gelen ilk hastalıklardan biri fibromiyaljidir. Günümüzde bilgiye kolay ulaşabiliyor olmamız sayesinde google arama motoruna “kas ağrısı ve yorgunluk” yazdığınızda da size verdiği yanıtlardan biri “Fibromiyalji” olmakta.

Hareketsiz kalmak ve bununla birlikte kas zayıflığı gelişmesi, Beslenme alışkanlıklarının değişmesi (özellikle karbonhidrattan zengin beslenme ve kilo almak), Enfeksiyona yakalanma, ağır geçirme ve başkalarına bulaştırma korkusu, Geçirilen enfeksiyonun vücutta bıraktığı etkiler, Gece-gündüz uyku düzeninin karışması ya da gece uyuyamamak

gibi pek çok nedenden ötürü fibromiyalji hastalığı ile daha fazla karşılaşır olduk.

Fibromiyalji hastalığı “görülemeyen hastalık” olarak isimlendirmek doğru olacaktır. Çünkü hastalar dışarıdan bakıldığında gayet sağlıklı görünürler. Sık görülen bir romatizmal hastalık olan fibromiyaljide vücudun hemen her yerinde ağrı olabilmektedir. Ancak eklemleri tutan ve eklemlerde hasar bırakan bir hastalık değildir. Ayrıca vücutta şekil bozukluğu da yapmaz. Nedeni tam olarak bilinmeyen bir kas-iskelet sorunudur. Toplumun önemli bir bölümünü etkiler. Hemen hemen her yüz kişinin 2-4’ü Fibromiyalji hastasıdır. Her yaş ve cinsiyette görülebilmektedir. Ancak yaş ile görülme sıklığı artar. En sık 30 – 50 yaşları arasında görülmektedir. Erişkin kadınlarda daha sıktır. Ancak erkekler ve çocuklar da etkilenebilmektedir.

Fibromiyalji Belirtileri

Fibromiyalji hastalığı kendini gezici yaygın ağrı ile gösteren bir hastalıktır. Uzun süredir dönem dönem farklı bölgelerde ağrı şikâyeti ile birlikte

Yorgunluk, Uykuya dalmada zorlanma Uyuduğu halde yorgun uyanma Çabuk yorulma Konsantrasyon ve dikkat bozuklukları Gergin veya mutsuz hissetme

bu hastalıkta sıklıkla karşılaştığımız şikayetlerdendir.

Teşhis aşamasında hastalarımız pek çok doktora gittiklerinden, ancak net bir teşhis konulamadığından yakınmaktalar. Bazı hastalarımızda artık yakınlarının bu durumdan bıktığından, ağrıları olmadığı halde ağrısı varmışçasına davranış sergilemekle suçlandıklarından yakınmaktalar.

Yukarıda belirtilen şikayetlerin yanı sıra,

Kabızlık, İshal, Karın ağrısı, Sık idrara gitme, Gece tuvalet için kalkma, Baş ağrısı, Kol ve bacaklarda uyuşma, yanma hissi, el ve ayaklarda şişme hissi

gibi şikayetler de görülebilmektedir.

Birçok hasta ağrıyı eklem çevresi kaslarda sızlama, tutukluk ve yorgunluk olarak tarif etmektedir. Sabah ilk kalktığında, günün ilerleyen saatlerinde veya herhangi bir çalışma ile beraber ağrıda kötüleşme olabilmektedir. Genel bir yorgunluk, enerjisizlik ve direnç hali olmaktadır. Merdiven çıkmak, günlük ev işlerini yapmak, işe gitmek birçok hastaya zor gelmektedir. Ayrıca hastaların yarısı el ve ayaklarda şişlik ve uyuşukluk tarif ederler. Belden bacağa yayılan ağrı, uyuşukluk da şikayetlere eşlik edebilmektedir.

Uykuya dalmakta zorlanma, gece sık sık uyanma, deliksiz uyku uyuyamama, sonuçta dinlendirmeyen uyku ve sabahları dinlenmemiş olarak uyanma sıklıkla karşılaştığımız problemlerdendir.

Hangi Bölgelerde Ağrı Hissedilir?

En çok ağrı yakınması olan bölgeler

Bel Boyun Omuz çevresi Kollar Eller Dizler Kalça çevresi Bacaklar

Fibromiyaljili hastalarda uzun süreli yanlış pozisyon nedeniyle ya da tekrarlayan yaralanmalar sonucunda kaslarda ya da bağ dokuda ağrılı bantlar oluşabilir. Fibromiyalji tüm vücudu etkiler. Bantlar ise tipik olarak boyun omuz veya üst sırt gibi özel alanları tutan lokalize bir durumdur.

Fibromiyalji Psikiyatrik Bir Hastalık mı?

Psikolojik faktörler her türlü ağrının önemli bir bileşenidir. Ancak Fibromiyalji Sendromu psikiyatrik bir hastalık değildir. Bununla birlikte Fibromiyalji Sendromlu Hastaların %30-40’ında psikolojik bozukluklar eşlik eder. Gerginlik, mutsuzluk, zihinsel stres, konsantrasyon güçlüğü, basit zihinsel aktivitelerde yavaşlama ve kendini kötü hissetme gibi duygu durum bozuklukları gözlenmektedir. Psikolojik stres ve ağrı kısır döngü içinde birbirini besleyen bir etkileşim oluşturur. Hastaların çoğunda psikolojik faktörlerin tedavisi Fibromiyalji Sendromu tedavisini olumlu yönde etkiler. Ancak şikayetleri ortadan kaldırmaz. Daha az sıklıkla görülen şikayetler içinde de el ve ayaklarda karıncalanma, uyuşma, şişme, baş ağrısı, sinirlilik, moral bozukluğu veya ağlama hissi, unutkanlık veya konsantrasyon eksikliği, ishal ya da karın ağrısı, soğuk intoleransı, göğüs ağrısı, göz kuruluğu, ağız kuruluğu vardır.

Ağrı Düzeyini Arttıran Faktörler

Duygusal dalgalanmalar ve nemli hava ağrıyı şiddetlendirir. Ayrıca ağrılar fiziksel aktivite ile artar ve günlük yaşam aktivitelerinde önemli işlev kaybına neden olur.

Genel olarak sıralayacak olursak fibromiyaljide ağrı düzeyini arttıran faktörler aşağıdaki gibidir:

Soğuk ve nemli hava, Endişe ve stres, Hareket azlığı, Aşırı fiziksel aktivite Uyku bozukluğu Gürültü

Hafif fiziksel aktivite, bölgesel sıcak uygulama, masaj, istirahat, gevşeme ve germe egzersizleri, aerobik egzersiz (yürüme, yüzme, bisiklete binme) ağrıyı azaltmaktadır.

Fibromiyalji Nedenleri

“Bende bu hastalığa ne neden oldu?” sorusunun cevabı günümüzde hala net değil. Çünkü hastalığı başlatan pek çok neden olabilmektedir.

Kas bozuklukları ve mekanik faktörler, Nöroendokrin bozukluklar, Santral sinir sistemi ile ilgili problemler, Psikiyatrik problemler, Uyku bozukluğu, Nörohormonal faktörler Genetik faktörler

hastalığın oluşumunda etkili olabildiği düşünülen nedenlerdendir.

Fibromiyaljide Tanı ve Tedavi Peki “Fibromiyalji” tanısı nasıl konulur?

Kesin tanı koyduran bir kan veya idrar testi veya röntgen, MRG, veya BT incelemesi yoktur. Hastalarda pek çok şikâyet vardır ve bu hastalık başka hastalıklarla beraber olabilir. Bununla birlikte genellikle başka hastalıklarla karışmaktadır.

Fibromiyalji tanısı uzun süredir devam eden yaygın ağrı ve belirli hassas noktaların varlığı ile konulur. Eşlik eden bulgular açısından hastadan hastaya önemli farklılıklar bulunması nedeniyle çok çeşitli hastalıkları taklit edebilmektedir. Diğer romatizmal hastalıklar ile birlikte bulunabilir. Hastalığın tanısını koyarken eşlik edebilecek diğer hastalıkları dışlamak amacıyla detaylı bir muayene ve laboratuvar incelemesi yapılır. Yapılan tüm testlerin sonuçları genellikle normaldir. Ancak bazı hastalarda diğer hastalıklarla birlikte bulunabilir. Bu hastalıklardan bazıları tiroid problemleri, diğer romatizmal hastalıklar, depresyon, şeker hastalığı, vitamin eksiklikleri, kansızlıktır.

Fibromiyalji Tedavisi

Bu hastalık dokularda kalıcı hasara neden olmaz, ama semptomlar aylar ya da yıllar boyunca sürebilir. Hastalığın tipik özelliği olan vücutta yaygın ağrı nedeniyle eklemlerde hassasiyet bulunabilir. Fibromiyalji sendromlu hastalar her ne kadar bazen kaygılı ve depresif görünseler de sağlıklı görünümdedirler. Fibromiyalji hastalığında önemli olan, şikayetlerin fark edilmesi ve ciddiye alınmasıdır. Çünkü bu hastalıkta en büyük problem çok iyi görünürken çok hasta hissediyor olmaktır.

Tedavide amaç şikayetlerin azaltılması veya giderilmesidir. Ağrının azaltılması, günlük hayatta işlevselliğin artırılması, yorgunluğun azaltılması hedeflenir. Ayrıca en etkili tedavi kişisel tedavi programının oluşturulmasıyla düzenlenir.

Fibromiyalji tedavisini ilaç tedavisi ve ilaç dışı tedaviler olarak iki kısımda ele almaktayız. Etkin tedavi için kesinlikle takım çalışması gereklidir. Bu nedenle multidisipliner bir yaklaşım geliştirilmelidir. Hastayla konuşarak ağrı, fonksiyonellik, depresyon, yorgunluk ve uyku problemleri gibi eşlik eden faktörler düşünülerek ilaç dışı tedavilerle ilaç tedavisi birlikte verilmelidir.

Tedavi Yöntemleri

Egzersiz ve beslenme

Bireysel egzersiz programı düzenlenmeli, aerobik ve kuvvetlendirme egzersizleri tedaviye eklenmelidir. Fibromiyalji hastaları çoğu kez ağrılarda artış ve motivasyon eksikliği gibi nedenlerle egzersiz programına devam etmemektedir. Egzersize devam önemlidir. Kişinin kendisine olan güvenini arttırır. Kısa süreli yoğun egzersiz yerine yaşam boyu devam eden hafif egzersizler yapılmalıdır. Bununla birlikte kilo kontrolüne özen gösterilmeli, dengeli ve sağlıklı bir beslenme planına uyulmalıdır.

Psikolojik destek ve terapiler

Kognitif davranışsal terapi, gevşeme, rehabilitasyon, fizyoterapi, psikolojik destek fibromiyalji tedavisinde önemli bir yer tutar.

Hastanın hastalık hakkında eğitilmesi, Endişelerinin giderilmesi, Şikayetleri artıran faktörlerin tespiti, Eşlik eden hastalıkların tedavisi, Uykunun düzenlenmesi ve kalitesinin artırılması, Ağrı ile baş etme mekanizmaları geliştirme, Çaresizlik, engellenme ve öfke algılamasının, etkinlik ve umut gibi duygulara dönüştürülmesi önemlidir.

Tamamlayıcı tıp uygulamaları

Tamamlayıcı tıp uygulamaları da tedavide yardımcı olabilmektedir. Bunlar,

Akupunktur, Nöral terapi, Hipnoterapi, Ozon tedavisi, Kupa tedavisi (hacamat), Gıda takviyeleri

Fibromiyalji tedavisinde şikayetlerin tamamen ortadan kaldırılması değil fonksiyondaki düzelmeye odaklanmak gerekmektedir. Fibromiyalji uzun zaman devam edebilmektedir. Ancak tüm ağrılara rağmen kalıcı bir sakatlık olmayacaktır.

Ağustos 12, 2021 Gelişmiş Arama Sağlıklı Zayıflama Yöntemleri Gut Hastalığı Kızıl Hastalığı Omurga Tümörleri Testis Kanseri Parkinson Hastalığı Nedir? Gözde Işık Çakması Nedenleri ve Tedavisi Kıl Dönmesi (Pilonidal Sinüs): Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi Hamilelikte İdrar Yolu Enfeksiyonu Ön Çapraz Bağ Yaralanmaları Zatürre (Pnömoni) Nedir? Skolyoz Ameliyatı

Web sitemizi kullanmaya devam ederek, gizlilik politikamız kapsamında çerezlerin kullanılmasını kabul edersiniz. Çerezler ile toplanan kişisel verileriniz , veri politikasında belirtilen amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun bir şekilde kullanılacaktır. Anladım

Tevfik Bey Mah. Mektep Sok. No:11 Sefaköy / Küçükçekmece İSTANBUL info@rumelihospital.com.tr 444 89 79 +90 212 580 86 86 +90 212 426 62 23 Güncel Haberler Antibiyotik Farkındalık Günü ve Akılcı İlaç Kullanımı Meme Kanseri Bilinçlendirme Ayı 1-31 Ekim 2nd Bosnia Healthcare & Services Expo Site Haritası Hakkımızda İnsan Kaynakları Hekimlerimiz Tıbbi Bölümlerimiz Sağlık Rehberi İletişim "
Fibromyalji - Fibromyalji Nedir? Prof. Dr. Rabia Terzi

Fibromyalji - Fibromyalji Nedir? Prof. Dr. Rabia Terzi

Fibromyalji: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Tüm vücutta yaygın ağrı ve hassas noktaların varlığı ile karakterize kas iskelet sistemi hastalığıdır. Toplumda %2-4 oranında izlenir. Her iki cinsiyette de görülebilirken, kadınlarda daha sık izlenir. Sıklıkla 30-50 yaş aralığında görülür. Bazı romatizmal hastalıklara da eşlik edebilir.

Fibromyalji Gelişiminden Sorumlu Faktörler Nelerdir?

Bu hastaların santral sinir sistemlerinde , ağrının algılanmasında, ve ağrıya karşı verilen yanıtlarda anormallikler mevcuttur. Hastalığa karşı genetik yatkınlık söz konusu olup, vücuttaki ağrı yolaklarında görevli bazı maddelere ait problemli genler tespit edilmiştir. Endokrin, metabolik bazı faktörler, bağışıklık sistemine ait fonksiyon bozuklukları , geçirilmiş enfeksiyonlar, uykunun evrelerinde görülen değişiklikler , kas hasarı ve kaslarda işlev bozuklukları, psikolojik faktörler hastalıktan sorumlu tutulan başlıca faktörlerdir.

Fibromyalji Belirtileri Nelerdir?

En önemli belirtisi kronik yaygın vücut ağrıları ve belirli vücut bölgelerinde hassasiyettir. Ağrı, vücudun hem solunda hem sağında, hem alt hem üst vücut yarısında hissedilir. Ağrının en çok hissedildiği bölgeler, boyun, bel, alt ekstremite , sırt, dirsek, göğsün ön tarafı, çenedir. Ağrı geniş bir alandadır ve hasta sınırlarını net olarak çizemez. Stres, hava değişikliği, zorlu aktiviteler, uyku problemleri ağrıyı arttıran faktörlerdir. Fibromiyalji hastalarında sabah tutukluğu yaygındır . Tutukluk tüm vücutta hissedilir ve fonksiyonel kayıp oluşturmaz. Yumuşak dokularda şişlik hissi izlenebilir. Yorgunluk ve halsizlik hastaların yaklaşık olarak %75- 90’ında orta ve ciddi düzeyde görülebilir . Hastalar tipik olarak daima yorgun olduklarını ifade ederler. Aksiyete, depresyon, migren ve migren dışı baş ağrıları, çene eklemi problemleri, dismenore, gastrointestinal problemler, raynauld fenomeni , ağız ve göz kuruluğu, huzursuz bacak sendromu, irritabl barsak sendromu, sistit, zihinsel karışıklık, hafıza problemleri , seksüel disfonksiyon, kronik pelvik ağrı bu hastalık ile birlikte görülebilen klinik durumlardandır.

Fibromyalji Tanısı Nasıl Konur?

Tanı detaylı anamnez ve fizik muayene bulguları ile konur. Ayıcı tanı için gerekli görüldüğünde tetkikler yapılabilir.

Fibromyalji Tedavisinde Neler Yer Alır?

Tedavide multidisipliner yaklaşım önemlidir. Hastaya hastalığı hakkında bilgi verilmesi endişeleri ve çaresizlik duygusunu azaltmada önemlidir. İlaç tedavisinde antidepresanlar, ağrı kesiciler, kas gevşeticiler, bazı antikonvulzan ilaçlar verilebilir. Tedavide düzenli egzersiz çok önemlidir. Aerobik egzersizler, gevşeme ve esneklik egzersizleri, su içi egzersizler önerilir. Kişinin ağrı algısının değiştirilmesinde kognitif davranışsal terapi etkilidir. Fizik tedavi uygulamaları ve bölgesel enjeksiyon tedavileri ağrı ve hassas nokta tedavisinde etkili yöntemlerdir. Akupunktur, Ozon terapi, Nöralterapi , Masaj, Yoga, Enerji terapileri, Biofeedback, Hipnoterapi , Qigoing, Besin gıda takviyeleri uygulanabilecek tedavi yöntemleri arasındadır.

Manuel Terapi ile Fibromyalji Tedavisi

Manuel Terapi ile Fibromyalji Tedavisi

Manuel Terapi ile Fibromyalji Tedavisi

Fibromiyalji, kas-iskelet sisteminde meydana gelen bir hastalıktır. Bu hastalık durumunda özellikle sırt, boyun, omuzlar ve kalçalarda belirgin olmak üzere yaygın kas ağrıları, yorgunluk, halsizlik , sabah tutukluğu bitkin olma durumu, uykuda düzensizlikler gibi çeşitli problemler görülür.

Fibromiyalji teşhisinin konulması çok da kolay değildir, çünkü hastalığa özgü bir laboratuvar testi yoktur. Günümüzde maalesef uzman hekimlerimiz tanısını koyamadıkları kas-iskelet sistemi ağrısı ve yaygın yorgunluk şikayeti ile kliniğe başvuran hastaların laboratuvar sonuçları hastayla ilişkilendirilemeyen durumlarda sık sık yanlış tanı olarak fibromiyalji tanısı koymakta verilen ilaçların hiçbir etki etmemesi ile bu hastalar psikiyatriye yönlendirilmekte sonuç olarak bu durum işin içinden çıkılamaz bir hal almaktadır.Yanlış fibromyalji tanısı olsun olmasın Manuel terapi ve hastaya özel egzersiz programı ile bu hastalarda hızlı ve güzel sonuçlar alınmaktadır.

Fibromiyalji Belirti ve Bulguları Nelerdir?

Klinik belirtileri kas-iskelet sistemine ait olanlar, kas-iskelet sistemi dışı olanlar ve eşlik eden belirtiler olarak üçe ayrılmaktadır.

A- Kas İskelet Sistemine Ait Belirtiler: Vücudun büyük bir bölümünde özellikle sırt ve boyunda Ağrı, tutukluk, yumuşak dokularda şişlik hissi olarak sıralanabilir. B- Kas İskelet Sistemi Dışı Belirtiler:Günün büyük bir bölümün de Yorgunluk, sabahları tutukluk hissi, uyku bozukluğu, kollarda ve ayaklarda uyuşukluklar, kas iskelet sistemi dışındaki belirtileri oluşturmaktadır.

C-Eşlik Eden Belirtiler: Duygusal değişkenlik, baş ağrısı, adet dönemi ağrıların artması , ishal ve kabızlık, gözlerde kuruluk , raynaud fenomeni (el ve ayaklarda soğukta oluşan renk değişikliği)

"
Fibromiyalji İstanbul | Çifte Havuzlar F. T. R

Fibromiyalji İstanbul | Çifte Havuzlar F. T. R

Fibromiyalji

Fibromiyalji, yaygın ağrı ve hassasiyet (dokunma hassasiyeti) ile karakterizedir. Acı ve hassasiyet, gelip gitme ve vücutta hareket etme eğilimindedir. Diğer semptomlar yorgunluk, uyku, hafıza ve ruh hali sorunlarını içerir. Dikkatli bir muayene ile tanı konulabilir. Fibromiyalji en çok kadınlarda görülmekle birlikte erkeklerde de ortaya çıkabilir. Çoğunlukla orta yetişkinlikte başlar, ancak gençlik yıllarında ve yaşlılıkta ortaya çıkabilir. Romatizmal bir hastalığınız (eklemleri, kasları ve kemikleri etkileyen sağlık sorunu) varsa fibromiyalji için daha yüksek risk altındasınız. Bunlara osteoartrit, lupus, romatoid artrit veya ankilozan spondilit dahildir. Fibromiyalji eklemlere veya kaslara zarar vermez.

Fibromiyalji Tedavisi Nedir?

Fibromiyalji, vücudun her yerinde ağrıya, yorgunluğa ve diğer semptomlara neden olan kronik bir durumdur. Fibromiyaljisi olan kişiler, ağrıya sahip olmayan kişilere göre daha duyarlı olabilir. Fibromiyalji sorununun giderilmesi amacıyla uygulanan tedaviye fibromiyalji tedavisi denilir.

Fibromiyalji kronik bir sorun olup vücutta genel hassasiyet alanları oluşur. Kaslarda ve kemiklerde ağrıyla genel yorgunluk hissedilir. Uyku düzeninde sorunlar ve bilişsel bozukluklar meydana gelebilir. Tedavisi zor ve karmaşık olmakla birlikte uygun ilaçların kullanılması, terapi ve bazı yaşam tarzı değişiklikleri ile fibromiyaljinin belirtilerini yönetmek ve yaşam kalitesini artırmak mümkün olabilir.

Fibromiyalji İçin Fizik Tedavi Neden Yapılır?

Fibromiyalji için fizik tedavi hastanın kaslarının dayanıklılığını ve gücünü artırmak aynı zamanda da vücuttaki stresi azaltmak amacıyla yapılır. Egzersiz ve stres azaltma tekniklerinden yararlanmak bireylerin kendilerini zihinsel ve fiziksel olarak daha iyi hissetmesine katkıda bulunur.

Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte fibromiyalji yaygın ağrı ve vücudun belirli bölgelerinde hassas noktalar oluşmasıyla karakterize olan bir kas iskelet sistemi hastalığı olarak eklemlerde şekil bozukluğuna ve hareket kısıtlılığına neden olmamasına karşın kişinin yaşam kalitesini bozabilir.

Fibromiyalji teşhisi koyulurken yapılan laboratuvar testlerinin ve radyolojik incelemelerin nedeni teşhis değil fibromiyalji ile karışması olası diğer hastalıkların dışlanmasıdır. Fibromiyalji vakalarında laboratuvar testleri normal sonuçlar vermekte olup boyun fıtığı, bel fıtığı ya da romatizmal hastalıklar ile ilgili bulgu yoksa radyolojik incelemeye gerek duyulmaz. Anemnez ve klinik muayene ile fibromiyalji teşhisi koyulması mümkündür. Fibromiyalji tanısı vücudun sol ya da sağ yarısında, belin üst ve alt kısmında 3 aydan fazladır devam eden yaygın ağrıya ek olarak omurga aksında ağrı olması ile muayene sırasında ağrılı 11 noktanın tespitiyle koyulabilir.

Fibromiyalji tedavisi içerisinde fizik tedavi ve egzersiz programları önemli yer tutar. Fizik tedavi kapsamında, sıcak uygulama, TENS ya da interferans gibi ağrının azaltılmasına yönelik akımlar, lazer, kupa tedavisi, kuru iğneleme, ultrason, hilterapi, masaj, tetik nokta enjeksiyonları, bantlama, manipülasyon ile mobilizasyon uygulamalarından yararlanılabilir.

Uygulanan egzersizlerin en önemli amacı kas gücünün ve dayanıklılığının korunması, artırılması, uygun postürün sağlanması ve stresin azaltılmasıdır. Fibromiyaljili hastaların kas güçlerinde ve kondisyonlarında azalma olması normaldir. Kondisyondaki düşme kasların mikrotravmalardan etkilenmesi riskini artırarak ağrıya ve yorgunluğa neden olur. Bu nedenle, kardiyovasküler, germe, güçlendirme, gevşeme ve su içinde yapılan egzersizlerden önemli ölçüde fayda sağlanır. Ağrı ve yorgunluk egzersize başlandığında artabildiğinden ilk olarak yüzme, yürüyüş, bisiklete binme tercih edilebilir. Kondisyon ve kas kuvvetinin artmasıyla birlikte egzersiz programının yavaş yavaş artırılması mümkün olur. Ayrıca egzersiz tipinin ve yoğunluğunun hasta özelinde ayarlanması gerekir.

"
Fibromiyalji Güncel Tanı Tedavi (Kolektif) - Fiyat & Satın Al | D&R

Fibromiyalji Güncel Tanı Tedavi (Kolektif) - Fiyat & Satın Al | D&R

Fibromiyalji Güncel Tanı Tedavi

Bölüm 1 Tarihçe ve Epidemiyoloji
/ Özkan YÜKSELMİŞ
Bölüm 2 Etiyopatogenez
/ Muhammed Burak ÖRTEN
Bölüm 3 Fibromiyalji Sendromunda Klinik, Fizik Muayene ve Laboratuvar Değerlendirmeleri
/ Sefa Gümrük ASLAN
Bölüm 4 Fibromiyaljide Tanı
/ Kenan ABBASOV
Bölüm 5 Fibromiyalji Medikal Tedavi
/ Ayşe Sevim KALIN
Bölüm 6 Fibromiyalji Sendromunda Nonfarmakolojik Tedavi Yöntemleri
/ Kutay TEZEL
Bölüm 7 Fibromiyaljide Getat Yöntemleri ve Beslenme
/ İlker SOLMAZ, Hansa İNCEÖZ, Derya CAN
Bölüm 8 Fibromiyalji Sendromu- Bedensel Belirti Bozuklukları: Benzerlikler ve Yaklaşım
/ Süleyman DÖNMEZDİ

"