Osteoporoz (kemik erimesi) nedir? Belirtileri ve tedavisi

Osteoporoz (kemik erimesi) nedir? Belirtileri ve tedavisi

Osteoporoz (kemik erimesi) nedir? Belirtileri ve tedavisi

Osteoporoz, en sık görülen kemik hastalığı olarak kabul ediliyor. Kemiklerin kırılmasına veya zayıflamasına neden olabiliyor. Peki, osteoporoz hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Şenay Şıldır, osteoporoz ile bilinmesi gerekenleri ve tedavi için önemli ipuçlarını anlattı.

Zamanla boyunuzun kısaldığını ve kilo aldığınızı düşünüyorsanız osteoporoz ile karşı karşıya olabilirsiniz. Özellikle de sırt ağrılarınız yaşam kalitenizi etkilemeye başladıysa ve en küçük aktivitede bile yorulup nefes almakta zorlanıyorsanız geciktirmeden bir doktora gitmelisiniz.

OSTEOPOROZ NEDİR?

Osteoporoz ya da bilinen ismiyle kemik erimesi, vücudumuzdaki kemiklerin sertliklerinin azalıp, kalitelerinin bozulması sonucu daha zayıf hale gelmesi ile ortaya çıkan sistemik bir hastalıktır. Kısaca kemiklerin kütlece azalmasıdır. Osteoporoz menopozdan sonra, bazı hastalıklar veya ilaç kullanımından sonra ortaya çıkan yaygın metabolik bir kemik hastalığıdır.

OSTEOPOROZ NEDEN ORTAYA ÇIKAR?

Ortalama yaşam süresinin yükselmesi, yaşlı nüfus oranının artması bu hastalığı daha görünür hale getirdi. Osteoporozun ortaya çıkmasındaki en büyük etkenler ise aşağıdaki gibidir,

• Yaşlanma, (45 yaşından sonra)
• Küçük kemik yapısı olan kısa boylu ve aşırı zayıf insanlarda,
• Vücut kitle endeksinin 19’dan az olması,
• Aile ve birinci dereceden akrabalarda osteoporozla ilgili hastalık öyküsünün olması,
• Yeme bozukluğu hastalıkları,
• Erken menopoz,
• Sigara ve alkol alışkanlığı, fast food, gazlı ve şekerli içecek kullanımında,
• Bağırsaklarda görülen emilim bozuklukları,
• Sedanter hayat tarzı veya hareketsizlik.

OSTEOPOROZ ŞİKAYETLERİ NELERDİR?

İlk dönem osteoporozda hasta, herhangi bir belirtiyle karşılaşmasa da bu durum zamanla değişir. Hastalık ilerledikçe kemik dokusunun direnci geri dönülmez şekilde azalır ve kemiklerde ciddi ağrılar görülebilir. Hastanın sırtında kamburluk oluşur ve kişinin boyu kısalmaya başlar. Kamburluk arttıkça göğüs ve karın boşluğunda daralmalar artar. Zamanla aktivite sırasında nefes almada zorlanmalar ortaya çıkar. Çok daha ileri safhalarda ise kemiklerde görülen kırılmalar en sık görülen komplikasyonlardan biridir.

KADINLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR

Düşük kemik yoğunluğu ve kemik yapısında bozulmayla karakterize ve kemiğin kırılmaya eğilimini artıran sistemik bir hastalık olan osteoporoz, daha çok kadınlarda görülmektedir. Bunun nedenini ise şöyle açıklamak mümkün. Öncelikle erkeklerin kadınlara oranla daha kısa ömürlü olması ve erkeklerde kemik kütle oranının yüksek olması önemli bir etkendir. Aynı zamanda erkeklik hormonu olan testesteronun kemikler üzerindeki koruyucu etkisi ve kemik erimesini hızlandıran menopoz döneminin erkeklerde olmaması da bu hastalığın kadınlarda daha fazla görünmesinde etkin rol oynar.

OSTEOPOROZDA TANI VE TEDAVİ SÜRECİ

Osteoporoz tanısı, kemik mineral yoğunluğun ölçümü ile konulmaktadır. Kısa süren ve ağrısız bir işlem olan mineral yoğunluğu ölçümü üç farklı kategoriye ayrılmaktadır. Bunlar, normal kemik kütlesi, düşük kemik kütlesi -2,5’e kadar olanlar (osteopeni) ve -2,5’den küçükse osteoporozdur. Ölçüm sonunda kişinin kemik mineral yoğunluğu ne kadar düşük çıkarsa kemik erimesine yakalanma riski de o kadar yüksek demektir.

Eğer ölçümler sonucunda sadece osteoporoz olduğunuz ortaya çıkarsa dışardan alacağınız D vitamini ve kalsiyum ayrıca önerilen egzersizleri yapmanız yeterlidir. İleri safhalar için ise hastalığın şiddetine göre daha farklı tedavi yöntemleri uygulanır.

OSTEOPOROZLA SAVAŞMAK İÇİN 6 ÖNEMLİ BESİN

Beslenme düzeninizde yapacağınız değişiklikler bu hastalığa yakalanma riskinizi büyük ölçüde engelleyecektir. Bu sebeple aşağıda sıralanan besinlere hayatınızda daha fazla yer açmanızı öneririz. Bu besinler,

• Başlıca süt ve süt ürünleri peynir, yoğurt vs.
• Mısır, kara buğday, yulaf, arpa, darı, buğday gibi rafine edilmemiş tahıllar,
• Badem, yer fıstığı, fındık ve ceviz gibi sert kabuklu yemişler,
• Tüm taze meyveler ve aynı zamanda kurutulmuş meyveler,
• Keten tohumu, ayçiçeği tohumu gibi yararlı tohumlar,
• Baklagiller.

Osteoporozdan sadece beslenerek korunamayız. Düzenli bir beslenmenin yanı sıra fiziksel aktivite ve spor yapmak çok önemlidir. Haftada en az 3 gün ve günde 45 dakikalık bir yürüyüş, yüzme ve fitness yapılabilir.

"
Osteoporoz (Kemik Erimesi) Ne Demek? Osteoporoz Belirtileri Nelerdir, Tedavisi Nasıl Yapılır? Sağlık Haberleri

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Ne Demek? Osteoporoz Belirtileri Nelerdir, Tedavisi Nasıl Yapılır? Sağlık Haberleri

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Ne Demek? Osteoporoz Belirtileri Nelerdir, Tedavisi Nasıl Yapılır? Osteoporoz halk arasında kemik erimesi olarak da bilinmektedir. Kemik erimesi insanlarda yaşları arttıkça görülme olasılığında artış yaşanır. Erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülmektedir. Özellikle belli bir yaştan sonra kemik erimesi üç kadından birinde görülür. Menopoz ile beraberde artış göstermektedir. Kemik erimesi başlangıcında pek bir belirti yoktur. Bu da önlem almayı geciktirmektedir. Genetik yatkınlık, ileri yaş, yetersiz kalsiyum, sigara ve alkol kullanımı ve hareketsiz yaşam kemik erimesinin en çok oluşmasına neden olan belirtileri arasındadır. İşte, merak edilen tüm detaylar.

Osteoporoz hastalığı kemikleri çok hassas bir hale getirir. Gittikçe hassaslaşan ve güçsüzleşen kemikler ise çatlak veya kırılma olasılığını arttırır. Bu yüzden kemik erimesi yaşayan kişiler oldukça dikkatli olmaları gerekir. Vücutlarında kırık oluşma ihtimalleri yüksektir. El ve ayak bilekleri, omurga, kalça gibi kemiklerin kırılma olasılığı oldukça yüksektir.

Haberin Devamı

Osteoporoz (kemik erimesi) Ne Demek?

Osteoporoz kemik sağlığı ile ilgilidir. Gençken kemiklerimizde yeteri kadar kalsiyum, vitamin ve genlikten gelen kollajen bulunur. Fakat yaş ilerledikçe bu oranlar azalmaya başlar. Yaşlandıkça kemikler güçsüzleşmeye ve eski sağlıklı yapısını kaybetmeye başlar. Bu güçsüzleşme belli bir noktaya kadar normal kabul edilir. Fakat eğer kemik aşırı derecede güçsüzleşirse bu normal bir durum değildir. Bu durum kemikleri aşırı derecede hassas bir hale getirir. Kemikler kırılgan ve çok güçsüz bir hal alır. Çünkü onu güçlü tutan her şey azalmaya başlar. Buna da kemik erimesi adı verilir.

Osteoporoz Belirtileri Nelerdir, Tedavisi Nasıl Yapılır?

Osteoporoz (kemik erimesi), başlangıcında tespit edilerek tanı konulması en zor hastalıklardan biridir. Çünkü başlangıcında tam olarak bir belirtisi olduğu söylenemez. Kemiklerin güçsüzleşmesi ile kırık ve çatlat oluşarak fark edilmektedir. Özellikle kadınların sık sık kemik yoğunluğu testleri yaptırması önerilmektedir. Hastalık ilerledikçe belirtileri de artmaktadır.

Haberin Devamı

En belirgin belirtiler:

Yüksek sırt veya kemik ağrısı yaşanması.

Kırılma ve çatlağın kolayca oluşması.

Yaş ilerledikçe yaşanan boy kısalması.

Kemiklerin şekil değiştirerek eğilmesi.

Yukarıdaki maddeler ileri seviye kemik erimesi hastalarında görülmektedir. Bu aşamadan sonra asıl yapılması gereken hastalığın ilerlemesini engellemektir. Bu da kemik erimesine neden olan sebeplerin azaltılmasıyla gerçekleştirilir. Kemik erimesi yaşayan hasta beslenme alışkanlıklarına dikkat etmeli, spor yapmalı, alkol ve sigara kullanımını bırakmalı ve yaşam tarzında değişiklik yapmalıdır. Özellikle kalsiyum ve vitamin içeren besinler en önemli tedavi yöntemlerinden biridir.

"
Osteoporoz - Kemik Erimesi | Romatolog Dr. Selda Öktem

Osteoporoz - Kemik Erimesi | Romatolog Dr. Selda Öktem

Osteoporoz – Kemik Erimesi

Osteoporoz – Kemik Erimesi ilerleyen yaşla beraber sıklıkla karşılaşılan metabolik bir kemik hastalığıdır. Kemiklerimiz önemli organlarımızı koruyan, vücudumuzu destekleyen ve yaşamımız için gerekli temel maddelerden biri olan kalsiyumu depolayan canlı bir dokudur. Yaşamımız boyunca kemik yapımı ve yıkımı bir denge halinde devam eder. Bu yapım ve yıkım arasındaki dengenin çeşitli nedenlerle yıkım lehine bozulması kemik kaybına neden olabilir. Aslında kemik dokusu kaybı yaşlanma sürecinin doğal bir sonucudur. Ancak bu durumun erken ortaya çıkması ve kırıklara neden olacak derecede fazla olması osteoporoz (kemik erimesi) olarak adlandırılır.

Osteoporoz nasıl oluşur ve kimlerde görülür?
Normalde 30-35 yaşlarına kadar kemik yapımı, yıkımdan daha fazladır, ancak bu yaştan sonra kemik kaybı hızlanmaya başlar. Kadınlarda, özellikle menopozdan sonra bu kayıp artar, 65 yaş üzerindeki kişilerde ise hem kadınlarda hem erkeklerde aynı hızda kayıp olur. Osteoporoz kemiklerin zamanla kalsiyumunu kaybederek, anormal derecede delikli ve zayıf bir hale gelmesi olarak tanımlanabilir. Kemikteki bu kütle azalması, kemiğin mekanik gücünü zayıflatır ve çoğu zaman hafif bir darbeyle ya da hiç darbe olmaksızın kırılma olasılığını artırır. Osteoporozun sıklığı yaş ilerledikçe artar. Başlangıçta, kırık olmadığı sürece, hiçbir ağrı ya da başka bir yakınma yapmadığından sinsice ilerleyebilir. Osteoporoz ağrılı bir hastalık değildir. Sadece kırık oluştuğu zaman ağrıya neden olur.

Osteoporoz önlenebilir mi?
Osteoporozu ve neden olabileceği olumsuzlukları birçok olguda önlemek ya da en az düzeye indirmek olasıdır. Çocukluktan itibaren kalsiyumdan zengin beslenme, protein tüketimi ve spor yapmak önem kazanmaktadır. Sigara içmek kemik erimesine yatkınlığa neden olur.

Risk altında mısınız?
En önemli risk faktörleri,

kadın olmak, ailede osteoporozlu kişinin olması, kısa boylu-ince yapılı olmak, beyaz tenli-açık gözlü olmak, 50 yaş üzerinde olmak, menopoz döneminde olmak, doğal veya ameliyatla yapay olarak erken menopoza girmek, kadınlarda östrojen-erkeklerde testosteron adı verilen cinsiyet hormonlarının azlığı, düşük kalsiyum alımı, düşük vitamin D alımı, fiziksel aktivite ve egzersiz azlığı, uzun süreli yatağa bağımlı ve hareketsiz kalmak, bazı ilaçların (kortizon, lityum, epilepsi ilaçları, tiroid ve kanser ilaçları, vb) kullanımı, sigara, alkol veya kafeinin aşırı tüketilmesi bazı hastalıklar (şeker hastalığı, tiroid veya paratiroid bezinin fazla çalışması, felçler, bazı romatizmal ve hormonal hastalıklar) osteoporoza neden olabilir.

Bunun dışında denge bozuklukları, görme sorunları, nörolojik hastalıklar, sakinleştiriciler düşmeye eğilimi artırarak kırıkların gelişimini kolaylaştırabilirler.

Osteoporozun belirtileri nelerdir?
Kırıklar osteoporozun en korkulan belirtisi olsa da, başlangıçta hastalarda bel ve sırt ağrıları, omurgalarda çökme kırıkları ve boyda kısalma, sırtta kamburlaşma görülebilir. Vücutta el bileği, kaburga ve kalça kemiklerinde kırıklar gelişebilir. Yaygın inanışın aksine, yaygın ağrılarla veya kırık dışında kemik-eklem ağrıları ile osteoporozun ilişkisi yoktur.

Osteoporoz tanısı nasıl konur?
Osteoporoz tanısı hastanın özellikle risk faktörleri açısından çok ayrıntılı sorgulanması ile başlar. Kas-iskelet sisteminin uzman bir doktor tarafından ayrıntılı incelenmesi gerekir. Normal röntgen incelemesi, kemiklerin ancak %30 kadarı kaybolduktan sonra bulgu verdiğinden başlangıçta yetersizdir. Yine de bel-sırt ağrısı yapabilecek diğer hastalıkları elemek ve varsa osteoporoza ait kırıkları görmek için gereklidir. Erken tanı “kemik dansitometrisi” adı verilen kemik yoğunluk ölçümleri ile yapılabilir. Diğer hastalıkların ayrımında, kemik yıkım hızının belirlenmesi ve en uygun ilacın seçiminde kan ve idrar tetkikleri de yardımcıdır.

Osteoporoz tedavisi nasıl yapılır?
Kaybolan kemik dokusunu tekrar yerine koymak oldukça zor, pahalı ve uzun zaman alan bir tedavidir. Bu nedenle risk faktörlerini belirlemek, onları değiştirmek, erken tanı ile koruyucu tedavi yapmak esastır. Tedavide yaşam tarzını daha aktif hale getirmek, doktor tarafından önerilen egzersizleri düzenli yapmak, beslenmeyi düzenlemek, yaşanılan ortamda değişiklikler yaparak düşmeleri engellemek, düzenli kontrollerle verilen tedaviye tam uyum sağlamak gerekir. Osteoporoz tedavisinde kullanılan değişik ilaçlar vardır: hormon tedavisi, kalsiyum ve D vitamini, aktif D vitaminleri, kalsitonin, bisfosfonatlar, anabolik steroidler, parathormon gibi. Ancak bu ilaçlar mutlaka uzman doktor kontrolünde kullanılmalı ve düzenli izlenmelidir.

Osteoporozunuz varsa ya da korunmak istiyorsanız,

Düzenli beslenin, özellikle kalsiyumdan zengin gıdaları bol alın, güneş ışığından faydalanın Günlük yaşantınızda bel ve sırtınızı korumaya yönelik önerileri uygulayın Evinizi, işinizi, yaşam çevrenizi güvenli hale getirin, düşmeleri engelleyin Konunun uzmanı bir doktora başvurarak tedavinizi yaptırın, düzenli aralıklarla kontrollerinizi ihmal etmeyin Sigarayı bırakın, aşırı alkol-kahve içmeyin "
Osteoporoz nasıl tedavi edilir? Romatizma TV

Osteoporoz nasıl tedavi edilir? Romatizma TV

Osteoporoz nasıl tedavi edilir?

Osteoporoz tedavisinde amaç kırık oluşmasını engellemektir. Kullanılan ilaçlar kemik yıkımını azaltarak, kemik yapımını arttırarak ya da her iki yolla etki eder.

Kalsiyum ve D vitamini:

Kalsiyum ve D vitamini Osteoporoz tedavisinin vazgeçilmez elementleridir. Tüm osteoporotik hastaların yeterli kalsiyum ve D vitaminini almaları gerekir. Günlük 800 ünite D vitamini ve 1 g kalsiyum alımının daha etkili olduğu gösterilmiştir. Osteopenik hastalarda bu replasman yeterli olurken osteoporotik hastalarda diğer ilaçlara ek olarak mutlaka verilmelidir. D vitamini analoglarının D vitaminine herhangi bir avantajı olduğuna dair güçlü kanıt yoktur.

Bifosfonatlar:

Bifosfonatlar, günümüzde OP tedavisinde temel ilaç gurubudur. Osteoklastları inhibe ederek etkisini gösterir. Alendronat, Rizedronat ve İbandronat oral olarak kullanılırken İbandronatın iv kullnımı da vardır. Zolendronik asit yılda bir iv infüzyon olarak kullanılır.

Alendronat vertebral kırıklara ve kalça kırıkları dahil vertebra dışı kırıklara karşı etkin bulunmuştur (FIT I, FIT II). Rizedronat vertebra ve vertebra dışı kırıklara karşı etkili bulunmuştur (VERT-NA, VERT-MN). Alendronatın 10, rizedroantın 7 yıla kadar olan kullanımlarının güvenli olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur. Her iki ilaç Osteoporozda hem tedavi hem korunmada FDA onaylıdır ve steroide bağlı Osteoporozda’da seçilmesi gereken ilaçlardır.

Ibandronat osteoporoz koruma ve tedavisinde endikedir. BONE çalışmasında vertebra kırıklarına karşı etkin bulunurken, vertebra dışı kırıklarda bazı alt gruplarda etkin bulunmuştur.

Aylık oral 150 mg olarak kullanılır. İbandronat’ın aynı zamanda 3 ayda bir 3mg intravenöz enjeksiyon şeklinde uygulanabilir formu da mevcuttur. Bu preparat oral bifosfonatlara gastrointestinal intolerans gösteren hastalarda kullanışlı olabilir.

Zolendronik Asit:

Yılda bir 5 mg iv olarak uygulanır. Vertebra ve vertebra dışı kırıklarda etkilidir.

Selektif östrojen reseptör modülatörüdür. Raloksifen vertebral kırıklara karşı ve yüksek riskli gruplarda vertebra dışı kırıklara karşı da etkilidir. Ayrıca meme kanseri riskinde azalma sağlayabilir.

Stronsyum Ranelat: Hem anti rezorbtif hem kısmen anabolik etkisi olan Stronsyum da vertebral ve vertebra dışı kırıklara karşı etkili olduğub SOTI ve TROPOS çalışmaları ile gösterilmiştir. Ayrıca osteopenik grupta da etkilidir.

Paratiroid hormon

Anabolik etkili parat hormon maliyeti nedeniyle ancak anti rezorbtif ilaçların etkili olmadığı, multipl kırıkları olan hastalarda kullanılır.Paratiroid hormonun subkutan enjektabl formu (teriparatide) vertebra ve kalça dahil vertebra dışı kırıklara karşı etkilidir.

Kemik Erimesi (Osteoporoz), Eklem Kireçlenmesi Nedir? | Kayhan Turan

Kemik Erimesi (Osteoporoz), Eklem Kireçlenmesi Nedir? | Kayhan Turan

Kemik Erimesi ve Eklem Kireçlenmesinin Farkları Nelerdir?

Kemik erimesi (osteoporoz) ve eklem kireçlenmesi (osteoartrit) iki farklı tıbbi durum olsa da birbiri ile sıkça karıştırılmaktadır. Ancak her iki hastalıkta da farklı belirtiler görülerek farklı tanı ve tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.

Osteoporoz, kemiklerin içyapısının zayıflayarak kırıklara eğimli hale gelmesidir. Genellikle sessizce ilerleyen osteoporoz kırık oluşana kadar herhangi bir belirti göstermeyebilir. Osteoartrit ise vücut ağırlığı, genetik, travma veya aşırı kullanıma bağlı olarak eklemlerde gelişen bir durumdur. Özellikle eklemdeki kıkırdak dokunun aşınıp bozulması ile seyreden kireçlenme, ağrı, şişlik, hareket kısıtlılığı gibi belirtiler ile kendini gösterir. Sonuç olarak ise iki hastalık arasındaki temel ayrımı şu şekilde ifade etmek mümkündür, kireçlenme bir eklem sorunu iken osteoporoz bir kemik sorunudur.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedir? Osteoporoz Çeşitleri Nelerdir? Kemik Erimesinde Erken Tanı Neden Önemlidir? Osteoartrit (Eklem Kireçlenmesi) Nedir? Osteoartrit Belirtileri ve Tedavisi? Osteoporoz Neden Olur? Eklem Kireçlenmesi Neden Olur? Kemik Erimesi ve Eklem Kireçlenme Neden Birbiriyle Karıştırılır? Kemik Erimesi ve Kireçlenme Arasındaki Benzerlikler ve Farklar Nelerdir? Osteoporoz Ve Osteoartrit Arasındaki Benzerlikler Osteoporoz Ve Osteoartrit Arasındaki Farklılıklar Sık Sorulan Sorular

Osteoporoz başka bir deyişle kemik erimesi, kemik dokusunun mikro mimarı yapısının bozulması ve düşük kemik kütlesi ile karakterize bir hastalıktır. Kemiklerde kırılma riskinin artmasına neden olan osteoporoz kaynaklı kırıklar sıklıkla kalça, omurga ve el bilekte görülmektedir.

Osteoporoz Çeşitleri Nelerdir?

Osteoporoz kemik metabolizması üzerinde etkili olan faktörlere bağlı olarak iki grupta sınıflandırılmaktadır. Bunlar, primer ve sekonder osteoporozdur.


Primer Osteoporoz: Bu tip kemik erimesinde, kemik kaybı ve kırık gelişme riskinde yaşa bağlı artış görülmektedir. Ek olarak primer osteoporozda kendi içerisinde iki alt gruba ayrılmaktadır, Tip 1: 50-75 yaş aralığındaki menopoz sonrası kadınlarda görülmektedir. Bunun nedeni ise trabeküler kemikte östrojen eksikliğinden kaynaklı kayıpların bulunmasıdır. Kadınlarda menopoz sonrası dönemde görülen osteoporozda kemik kaybı hızlıdır. Özellikle el bilek bölgesi ve omurga kırıkları gözlenmektedir. Tip 2: 75 yaş ve üzeri olan bireylerde görülmektedir. Kemik kaybı uzun süreli ve yavaştır. Aynı zamanda Senil osteoporoz olarak bilinen grupta hem trabeküler hem de kortikal kemikte içeriğinde kayıp meydana gelir. Bu grup hastalarda ise sıklıkla kol ve kalça kırıkları izlenir.

Sekonder osteoporoza neden olan çeşitli durumlar olabilir,

Aşırı zayıflık, Hareketsiz yaşam tarzı, Sigara ve alkol bağımlılığı, Olumsuz beslenme alışkanlıkları, Yetersiz D-vitamini ve kalsiyum alımı, Tekrarlayan düşme öyküleri, Genetik ve hormonal bozukluklar, Bazı süregen hastalıklar, Bazı ilaçlar.

Kemik Erimesinde Erken Tanı Neden Önemlidir?

Osteoporoz tanısının vücutta herhangi bir kırık oluşmadan önce belirlenmesi çok önemlidir. Erken dönemde teşhis edilerek tedaviye başlanması kırık gelişimini engellemektedir. İlk olarak erken tanı için “Kemik Mineral Yoğunluğu (KMY)” ölçümünün yapılması gerekir. KMY ölçümü ile kemiklerdeki yoğunluğun saptanmasının ardından kırık riski hesaplanır. Son olarak ise Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından belirlenen T-skoru değerlerine göre kemik erimesi ve kemiklerde kırılma riski belirlenir 4 (Tablo 1).

T-skor değerine göre, osteopeni yani kemik erimesi başlangıcı düşünülen hastalara, kalsiyum ve D-vitamin takviyesi ile birlikte kas gücünü ve dengeyi arttırıcı egzersiz programı önerilir. Bununla birlikte T-skor değeri düşük ve osteoporoz tespit edilen kırık riski yüksek hastalara ise, egzersiz, kalsiyum ve D-vitamini takviyesinin yanı sıra uygun ilaç tedavilerinin başlanması gerekir.


KMY Ölçümü T Skor DeğeriTanım+1 ile -1 arasındaNormal Değer-1 ile -2,5 arasındaKemik Erimesi Başlangıcı (Osteopeni)-2,5 ve altındaKemik Erimesi (Osteoporoz) Tablo 1. Kemik Mineral Yoğunluğu Ölçümünde(KMY) T-Skor Değerlerine Göre Osteoporoz Dereceleri

Osteoartrit (Eklem Kireçlenmesi) Nedir?

Osteoartrit (Eklem kireçlenmesi), eklem kıkırdağının kaybı ve yıkımı başta olmak üzere tüm eklem yapılarını etkileyen süregen romatizmal bir hastalıktır 5 . Ek olarak ise genetik, biyomekanik, metabolik ve biyokimyasal faktörlerin etkilerine bağlı oluşmaktadır.

Eklem içi sıvının azalması olarak ifade edilen ve çoğunlukla yaş ilerlemesi ile birlikte ortaya çıkan kıkırdak incelmesi ve hücresel kayıplar eklem kireçlenmesine neden olmaktadır. Ancak kıkırdak kaybının yanı sıra kıkırdak altı kemik yapısında bozulma, kist oluşumu ile birlikte yumuşak dokularda da değişiklikler meydana gelir. Bu durum ise eklemlerin yapısını bozarak, ağrı ve hareket güçlüğüne neden olur.

Osteoartrit vücutta yer alan tüm eklemleri etkileyebilir. Özellikle kalça, diz ve omurgada görülmektedir 6 . İleri yaş ve fazla kilo ile ilişkili olan birincil eklem kireçlenmesinin nedeni ise henüz tam olarak bilinmemektedir 7 . Fakat ikincil kireçlenme, travma, yapısal eklem sorunları veya dizilim bozukluğu, bazı nörolojik ve metabolik hastalıklar sonucunda etkilenen eklemde gelişebilir. Ayrıca birincil kireçlenmede yaşlanma ve hastalık yaşı arasında belirgin bir ilişki söz konusuyken, ikincil eklem kireçlenmesinde hastalığın ortaya çıktığı yaş, altta yatan nedenlere bağlı olarak değişiklik gösterir.

Osteoartrit klinik verileri, eklem kıkırdağında meydana gelen değişimlerin genç yaşlarda da ortaya çıkabileceğini göstermektedir. Bu konuda yapılan diğer çalışmalar ise, 70 yaşından sonra kireçlenmede belirgin bir ilerleme yaşanmadığını ortaya koymaktadır 8 . Aynı zamanda yaşlılık ile ilişkili meydana gelen eklem kıkırdağı değişimleri ile kireçlenmeye bağlı ortaya çıkan kıkırdak dokusu değişimleri birbirinden farklıdır 9 .

Kireçlenme çoğunlukla diz ekleminde görülmektedir. Bu konuda yapılan çalışmalar, 50 yaşın üzerindeki kişilerin %14’de diz kireçlenmesinin görüldüğünü ortaya koymaktadır. Ayrıca bu oran kadınlarda 2 kat daha fazladır.

Osteoartrit Belirtileri ve Tedavisi?

Eklem kireçlenmesi belirtileri, eklemde sertlik, şişlik, ağrı ve hareket kaybına bağlı günlük aktivitelerde zorlanma olarak karşımıza çıkar. Özellikle eklemlerin fazla kullanılması ve ilerleyen zaman ile birlikte yakınmalarda artış meydana gelir.

Osteoartrit tedavisi, eklemdeki hasarın derecesine göre belirlenmektedir. İlk olarak kireçlenmenin erken dönemlerinde, ağrı kesici ilaçlar, egzersiz ile kasların güçlendirilmesi, fizik tedavi uygulamaları ve kilo kontrolü de yakınmalar kontrol altına alınabilir. PRP /TZP olarak bilinen Trombositten Zengin Plasma Enjeksiyonları ve Kök Hücre Uygulamaları gibi rejeneratif tedavilerin diz eklem kireçlenmesinde süreci yavaşlattığı gösterilmiştir. Ancak tedavilere yanıt vermeyen ağrı, hareket kısıtlılığına neden olan belirgin eklem kireçlenmesinde ortopedik cerrahi yöntemler ile başarılı sonuçlar alınmaktadır 10 .

Osteoporoz Neden Olur?

Kemik mineral yoğunluğunun azalması ile kemikleri basit darbelere karşı bile dayanıksız hale getiren kemik erimesinin (osteoporoz) nedenleri 11 ,

Osteoporoz düşük kemik mineral yoğunluğu ve menopoz döneminde yaşanan hormonal değişime bağlı olarak kadınlarda, erkeklere oranla daha fazla görülmektedir.

Özellikle yaş her iki cinsiyet içinde önemli bir risk faktörüdür. Yaşlanmaya bağlı gelişen kronik hastalıkların tedavisi için kullanılan ilaçlar, kalsiyum ve D-vitamini emilimlerinin azalmaktadır. Buna bağlı olarak ise osteoporoz riski artmaktadır. Ek olarak osteoporoza neden olan diğer durumlar ise, düşme sayısında yaşanan artış ve hareketliliğin kısıtlanması ile birlikte kemik kırıklarının artmasıdır.

Kadınlarda doğum sayısının fazla olması ve emzirme döneminin uzun olması kalsiyum takviyesini gerektirmektedir. Bu konuda yapılan çalışmalar emzirme süresi ile vertebra kemiklerinde meydana gelen erime arasında ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Aynı zamanda kadınlarda 50 yaş ve sonrası menopoza bağlı oluşan östrojen eksikliği de osteoporozun sık görülme nedenidir.

Eklem kireçlenmesi vücut kitle indeksi yüksek olan kadınlarda daha fazla görülürken, zayıf kadınlarda osteoporoz riski daha fazladır. Bu durumda vücut kitle indeksinin (VKİ) ideal aralıklarda tutulması kemik kütlesinin korunmasında önemlidir. Bu sebepten dolayı Dünya Sağlık Örgütü, osteoporoz riskinin azaltılması için vücut kitle indeksinin en az 19 kg/m² olması gerektiğini vurgulamaktadır. Vücut kitle indeksi (VKİ) = vücut ağırlığı (kg) / boy 2 (m 2 ) olarak hesaplanır.

Kişilerin yeterli miktarda kalsiyum almamaları kemik yoğunluğunun azalmasına bu durum ise osteoporoza neden olmaktadır. Erişkin bir bireyin vücudunda kalsiyum, sodyum, flor, çinko, magnezyum kemik yapısı minerallerini oluşturmaktadır. Besinlerden alınan kalsiyumun sindirim sisteminden emilebilmesi için D-vitamini gerekir. D-vitamini eksikliği, çocuklarda raşitizm hastalığı, erişkinlerde osteomalazi hastalığı, kemik erimesi ve kırık riskini arttırır. Aynı zamanda fazla tuzlu yemekler yiyenler ve kahve içenlerde idrardan kalsiyumun atılımının arttığı gözlenmiştir. Buna bağlı olarak ise kemik mineral yoğunluğunun azaldığı bilinmektedir.


Fiziksel Aktivite

Yeterli düzeyde yapılmayan fiziksel aktivite ve hareketsizlik osteoporoz riskini arttırmakta olan faktörler arasındadır. Hareketsiz bir yaşam tarzı hem kemik erimesi hem de kireçlenme riskini arttırdığı gibi, aşırı derecede yapılan sportif aktivitelerde eklem kireçlenmesi ve kemik erimesine neden olabilir. Özellikle, yoğun antrenmanlar yapan profesyonel kadın sporcularda kemik erimesi ile sonuçlanan hormonal değişikler gelişebilir.

Çeşitli hastalıklar ve bunların tedavisinde kullanılan bazı ilaçların uzun süreli ve kontrolsüz kullanımı osteoporoza neden olabilir. Bu ilaçlar arasında başta kortizon grubu ilaçlar olmak pek çok farklı ilaç bulunmaktadır. Özellikle uzun süreli kullanımı gereken tüm ilaçların bu ve benzeri farklı yan etkileri olabileceğinden, mutlaka doktorunuzun önerisi ve takibi altında kullanmalısınız.

Sigara, farklı mekanizmalar ile kalsiyum ve D-vitamini oranlarını da etkileyerek kemik yoğunluğunun azalmasına neden olmaktadır. Ayrıca alkol kullananlarda da kemik erimesine bağlı kırık oluşma riskinin yüksek olduğu gösterilmiştir.

Çalışmalar kişilerin maksimum kemik kitlesine 20-30 yaşlarında ulaştıklarını ve bunun derecesini belirlemede genetik faktörlerin belirgin etkisi olduğunu ortaya koymuştur.

Eklem Kireçlenmesi Neden Olur?

Eklem yapısında yaptığı bozulma sonucunda ağrı ve hareket güçlüğüne yol açan eklem kireçlenmenin (osteoartrit) nedenleri,

Yaşlanmaya bağlı olarak görülen en yaygın hastalık eklem kireçlenmesidir. 75 yaş ve üzeri bireylerin %80’inden fazlasında görülmektedir.

Kireçlenme kadınlarda, erkeklere oranla iki kat daha fazladır. 50 yaşında sonra cinsiyet farklılıklarına bağlı gelişen osteoartrit ise östrojen eksikliği ile ilişkilidir.

Kireçlenmede genetik faktörlerin etkisi %50-%65 oranındadır.


Obezite

Vücut kitle indeksi yüksek şişman kadınlarda osteoartrit riski yüksektir. Kemik erimesi ise aşırı zayıf kadınlarda daha fazla görülmektedir.

Travma ve zedelenme diz kireçlenmesinin en yaygın nedenleri arasındadır. Fakat doğumsal kalça çıkığı, avasküler nekroz gibi durumlar da zamanla kalça kireçlenmesine yol açar.

Uzun süre çömelerek çalışılan mesleklerde diz kireçlenmesi daha sık görülmektedir.

Fiziksel Aktivite Yetersizliği ve Spor

Hareketsizlik ve yeterli egzersiz yapılmaması da eklemlerde kireçlenme ve tutukluğu arttıran bir durumdur. Özellikle hareketsiz bir yaşam tarzı hem kireçlenme hem de kemik erimesini arttırdığı gibi, aşırı yoğun sportif aktiviteler de eklem kireçlenmesi ve kemik erimesine neden olabilir. Boks, güreş, futbol vb. sporların eklemlerde kireçlenme riskini arttırdığı belirlenmiştir.

Kas Güçsüzlüğü ve Derin Duyu Bozukluğu

Felçli veya çeşitli nörolojik hastalıklara bağlı gelişen kaslarda güçsüzlüğü, hastalarda eklemde kireçlenme başlamasına veya var olan kireçlenmenin artmasına neden olur. Aynı zamanda eklemlerdeki reseptörlerin hasarına bağlı oluşan derin duyu (proprisepsiyon) bozukluğu kireçlenmeye neden olmaktadır. Bu duruma örnek olarak, genellikle şeker hastalarının ayaklarında görülen Charcot eklem hastalığı gösterilebilir.

Zorlanmaya bağlı bağ yaralanmalarında olduğu gibi yapısal olarak da bağ dokusu gevşek olanlarda osteoartrit riski fazladır.

Sigara kullanımı kireçlenmeye neden olan faktörler arasındadır.

Eklem kireçlenmesi ile ürik asit yüksekliği ve şeker hastalığı arasında obeziteden bağımsız bir ilişki olduğu belirlenmiştir.

Kemik Erimesi ve Eklem Kireçlenme Neden Birbiriyle Karıştırılır?

Kemik erimesi ve eklem kireçlenmesi toplumda birbiriyle karıştırılan iki farklı hastalıktır. Bu durumun nedeni ise her iki hastalığında aynı anda görülme sıklığının fazla olmasıdır. Ancak bilmemiz gereken temel nokta, osteoartit (eklem kireçlenmesi) bir eklem ve kıkırdak sorunu iken, osteoporoz (kemik erimesi) ise kemik sorunu olduğudur.

Osteoporoz, kemik mineral yoğunluğunun azalması ile birlikte kemiklerde kırılganlığın artması ile kırık riskinin arttığı bir kemik rahatsızlığıdır. Osteoartrit ise eklemde kıkırdak aşınması ve yapısal bozulma ile birlikte ağrı ve hareket zorluğuna yol açan bir eklem hastalığıdır.

Kemik Erimesi ve Kireçlenme Arasındaki Benzerlikler ve Farklar Nelerdir?

Osteoporoz Ve Osteoartrit Arasındaki Benzerlikler


Kemik Erimesi (Osteoporoz)Kireçlenme (Osteoartrit)Yaş50 yaş üstü daha sık50 yaş üstü daha sıkCinsiyetKadınlarda daha sıkKadınlarda daha sıkGenetik Faktörler EtkiliEtkiliYetersiz Fiziksel AktiviteRisk artarRisk artarDiğer HastalıklarRiski artırırRiski artırırBeslenme şekliEtkiliEtkili

Osteoporoz Ve Osteoartrit Arasındaki Farklılıklar


Kemik Erimesi (Osteoporoz)Kireçlenme (Osteoartrit)Etkilenen YapıKemiklerEklemlerEn Sık Tutulan BölgeOmurga, kalça, önkolOmurga, el, diz, kalça, omuzVücut Kitle İndeksi (VKİ)VKİ düşük olanlarda (zayıf)VKİ yüksek olanlarda (şişman)YakınmalarBelirti vermez, sessizAğrı, tutukluk, hareket zorluğuTanıMuayene-Kemik Yoğunluğu ÖlçümüMuayene – RöntgenTedaviEgzersiz-kalsiyum-D vitamini Kemik yoğunluğunu arttıran ilaçlarAğrı kesici ilaçlar – Egzersiz Eklem enjeksiyonları -Fizik tedaviCerrahi TedaviKırık ameliyatlarıEklem protezi ameliyatı

Kemik erimesi veya eklem kireçlenmesi ile ilgili sorunlarınız hakkında ayrıntılı bilgi almak için, iletişime geçebilirsiniz.

Online randevu için tıklayınız.

Sık Sorulan Sorular

Kemik erimesi ve eklem kireçlenmesi ile ilgili birçok konuyu buraya kadar açıklamaya çalıştık ancak bu iki konu hakkında bazı sık sorulan sorular var ve bunlardan bazılarını “Sıkça Sorulan Sorular” bölümünde sizler için cevaplamaya çalışacağız.

Kemik Erimesinden (Osteoporoz) Korunmak Mümkün Mü?

Gerekli miktarlarda D-vitamini ve kalsiyum alımı, düzenli egzersizler, kronik hastalıklardan korunma, sigara ve alkol kullanımından uzak durulması ile kemik erimesi riskini azaltılabilir.

Genç Yaşta Kemik Erimesi Yaşanır mı?

Kemik erimesine neden olabilecek hastalık, ilaç kullanımı ve genetik faktörlere bağlı olarak gençlerde de görülebilmektedir. Fakat gebelik ve emzirme dönemlerinde de ortaya çıkmaktadır.

Kemik Erimesi Belirtileri Nelerdir?

Kemik erimesi başlangıç evresinde belirti göstermeyebilir. Ancak hastalığın ilerlemesine bağlı olarak bireylerde görülebilecek kemik erimesi belirtileri, boyda kısalma, sırt ağrısı ve kamburlaşma, duruş bozukluğu, omurga, kol, el bilek ve kalça kırıkları olarak sayılabilir.

Kemik erimesi tedavi edilebilen bir hastalıktır. Öncelikle tedavideki amaç kemik mineral yoğunluğunu ve kemik kalitesinin arttırılması ve kırık oluşumunun engellenmesidir. Bu nedenle hastalara egzersiz programı, dengeli ve sağlıklı beslenme, kalsiyum ve D-Vitamin takviyesi ile farklı ilaç tedavileri önerilir.

Osteoartrit Belirtileri Nelerdir?

Kireçlenme belirtileri hangi eklemin etkilendiğine bağlı olarak değişmektedir. Diz kireçlenmesi olanlarda, ağrı, tutukluk, yürümekte ve çömelmekte zorluk gibi yakınmalar olur. Kalça kireçlenmesi olanlarda, kalça veya kasık ağrısı, yürürken topallama gibi yakınmalar görülebilir. Boyun kireçlenmesinde, boyun, kol ve baş ağrısı, baş dönmesi, boyunda tutulma, kollarda güçsüzlük, ellerde uyuşukluk gibi belirtiler görülebilir.

Kireçlenme Kemik Erimesi Yapar Mı?

Kireçlenme ve kemik erimesi arasında bir ilişki ve bağlantı söz konusu değildir. Fakat eklem kireçlenmesi olan bir kişide kemik erimesi ya da kemik erimesi olan bir kişide eklem kireçlenmesi görülebilir. Kısacası biri diğerinin nedeni veya sonucu değildir 15 .

Kireçlenmenin (Osteoartrit) Tedavisi Var Mı?

Kireçlenmeyi tamamen ortadan kaldıran bir tedavi bulunmamaktadır. Ancak kireçlenmenin vücutta hangi eklemi tuttuğuna ve derecesine göre çeşitli tedavi yöntemleri vardır. Bunlar, ağrı kesici ilaçlar, egzersiz, fizik tedavi, PRP/TZP, kök hücre uygulamaları, sinir blokları ve eklem protez ameliyatlarıdır.

Kemik erimesi ve eklem kireçlenmesi ile ilgili merak edilen soruların cevaplarını “Sık Sorulan Sorular” bölümünde sizler için yanıtladık. Eğer sizde eklem kireçlenmesi ya da kemik erimesi rahatsızlığı yaşıyorsanız, sorularınızı bizimle paylaşabilirsiniz.
Sorularınızı iletmek için sosyal medya hesaplarımızdan veya iletişim bilgilerimizin yer aldığı linkten bize ulaşabilirsiniz.

"
Osteoporozu Önlemek, Tedavi Etmekten Daha Kolay

Osteoporozu Önlemek, Tedavi Etmekten Daha Kolay

Osteoporozu Önlemek, Tedavi Etmekten Daha Kolay

Kemik dokusu da vücudun diğer dokularında olduğu gibi hücrelerden ve hücreler arası ortamdan oluşur. Kemik dokusuna sağlamlık ve sertlik özelliğini veren, kalsiyum içeren bir ortama sahip olmasıdır. Kemik, ağ şeklinde bir dokudur, küçük delikler içerir. Osteoporoz ortaya çıkınca kemiğin dış görünümünde ve boyutunda bir değişiklik olmaksızın, mikroskobik ağ yapısı bozulur ve ağda kopmalar oluşur. Osteoporozlu kemik, normal kemiğe oranla daha kolay kırılır.

Kemik dokusu, diğer dokular gibi kendi kendini yenileme yeteneğine sahiptir. Önce eskimiş dokuyu aşındırarak, sonra da yeni bir doku örerek, kemik hücreleri bu yenilenmeyi sağlamaktadırlar. Kemikte yapım ve yıkım süreçleri birbirini izlemektedir ve bu sürecin belli bir hızı vardır. Osteoporozda ya yıkımda artış olur ya da yıkılanı yeniden yapılandırmada bir yavaşlama söz konusudur, yani yapım yıkımı karşılamaz. Kırıklar, küçük darbelerle veya basit düşmelerle ortaya çıkar ve en fazla el bileğinde, kalçada, omuzda ve omurlarda görülür. Kırıklar ağrıyla birliktedir. Kırıklar dışında osteoporoz sinsi gidişli bir durumdur ve herhangi bir şikâyete neden olmaz. Omurlardaki çökme biçimindeki kırıklar yıllar geçtikçe kamburluğa, eğriliklere ve duruş bozukluklarına neden olur. Bu gibi durumlarda ağrı sürekli bir hale gelir.

Yaşlanma ile bir miktar osteoporoz oluşması yani, yıkımın yapımdan daha fazla olması normalken, bunun beklenenden daha erken ve daha hızlı oluşmasının bazı nedenleri vardır. Bunların en sık görülenleri, zayıf vücut yapısı, 3 aydan daha uzun süreyle glukokortikoid kullanımı, antiepilektik ilaç tedavisi, aşırı alkol alma (günde 2 ölçekten fazla), sigara, hareketsiz yaşam biçimi, erken menopoz, tiroid bezi hastalıkları, iltihaplı romatizmalar, çocukluk ve gençlik dönemlerine ait beslenme bozukluklarıdır. Ayrıca aile büyüklerinde osteoporoza bağlı kırık olanlar ve kendileri basit düşme çarpma ile kırık geçirenler risk altındadır. Bu tür sorunları olan bireylerin kemik yoğunluğu ölçümleri yaptırarak düzenli aralıklarla hekim tarafından izlenmeleri ve gerekirse osteoporozun gidişini yavaşlatıcı ilaç kullanmaları gerekir. Kemik yoğunluğu ölçümlerinin, osteoporoz için risk faktörü taşımayan kadınlara 65, erkeklere 70 yaşından önce yapılması gerekmez.

Kırıklar zor ve ağır ameliyatlara, genel sağlığın bozulmasına ve ağrılı duruş bozukluklarına neden olduğu için kırık oluşmadan bu hastalığın tanınması ve tedavi edilmesi gerekir. Kol ve bacaklardaki kırıklar şiddetli ağrı yaptığı için hastanın bunu gözden kaçırması mümkün değildir, oysa omurlardaki çökmeler bazen gözden kaçabilmektedir. Son yıllarda gelişen teknolojik olanaklarla, erken saptanan çökme kırıkları, duruş bozukluklarına yol açmadan küçük ortopedik girişimlerle tedavi edilebilmektedir.

Osteoporozu önlemek tedavi etmekten çok daha kolaydır. Çocukluk ve gençlik çağları bu açıdan büyük önem taşır, çünkü 20’li yaşlara kadar oluşturduğumuz kemik kitlesini daha sonraki yaşlarda harcarız. Çocuk ve gençlerin kalsiyumdan zengin besinlerle yani süt ve süt ürünleriyle beslenmesi, düzenli spor alışkanlığı edinmesi, sigaradan uzak durması, kız çocukların adet düzensizliklerinin erken tedavi edilmesi ile orta yaş başlangıcında yeterli kemik kitlesine ulaşmak mümkün olur.

Kemik yapımında çok gerekli bir madde olan D vitaminini almak için yeterince güneşlenmek gerekir. Dik açılı güneş ışınında ve koruma faktörü kullanmadan güneşlenmek D vitamini sentezi için daha uygundur ama bu durum dakikalarla sınırlı kalmalıdır, asla yanıklara izin verilmemelidir. Aksi halde oluşacak cilt değişiklikleri ve büller (su kesecikleri) cilt kanserlerine dönüşebilir.

Cilt riskleri nedeniyle güneşlenmeyenler D vitaminini ilaç olarak almak zorundadır. D vitamini birikip toksik etki oluşturabileceği için kan düzeyleri kontrol edilmelidir. Sağlıklı kemik kitlesine ulaşmış bireyler yaşla beraber doğal olarak kemik kaybetseler de kırık oluşturmayacak düzeylerde kalırlar. İleri yaşlara gelindiğinde de düzenli yapılan egzersizler, diyetle yeterli süt ve süt ürünlerinin alınması, kemik kaybını azaltmada çok etkili olmaktadır. Menopoz sonrasında kalsiyum ve D vitamini bileşikleri hastalıktan korunma amacıyla kullanılmalıdır.

Düzenli egzersiz, kemik sağlığı için çok önemlidir. Haftada en az 3 gün, 30-60 dakika süreyle yapılan ritimli yürüyüşler, asansör yerine merdiven inip çıkma, uygun ağırlıkları kaldırarak yapılan kas kuvvetlendirme hareketleri, esneklik egzersizleri önerilir. Kırıklara bağlı duruş bozukluklarını önlemek için dik durmayı teşvik edici egzersizler, denge ve koordinasyon egzersizleri yapılmalıdır.

Sigara başta olmak üzere zararlı alışkanlıklardan uzak durmak, çok zayıf değil sağlıklı kiloda olmak, bilinçli beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, risk oluşturan durumların erken tanı ve tedavisi ile osteoporoz, kırıklara yol açmadan kontrol altında tutulabilecek bir kemik hastalığıdır.

Osteoporoz,Kemik erimesi tedavisi | Bulut Klinik

Osteoporoz,Kemik erimesi tedavisi | Bulut Klinik

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Vücudu ayakta tutan iskelet sistemi yüksek miktarda kalsiyum içerir. Genç yaşlarda vücutta hızlı bir kemik yapımı vardır. Fakat yaş ilerledikçe kemik yıkımı yapımın önüne geçer. Bu dönemden itibaren kişi kemik yapısını güçlendirmek için birtakım önlemler almazsa, halk arasında kemik erimesi diye bilinen osteoporoz baş gösterir. Peki, osteoporozu önlemek için neler yapılmalıdır? Tüm detaylar yazımızda.

Bulut Klinik Yayınlanma Tarihi 25 Ağustos 2021 Okunma Süresi Güncellenme Tarihi 25 Ağustos 2021 Kategoriler Tüm Kategoriler Sağlık Bilgilendirme 53 Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları 57 Cildiye 65 Kadın Sağlığı ve Hastalıkları 119 Diş Sağlığı ve Hastalıkları 33 Psikiyatri 34 Ortopedi 36 Beslenme ve Diyet 98 Göz Hastalıkları 34 Kulak Burun Boğaz Hastalıkları 40 Kardiyoloji 24 Plastik ve Estetik Cerrahi 33 İç Hastalıkları 82 Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon 43 Gastroenteroloji 27 Genel Cerrahi 35 Nöroloji 35 Üroloji 30 Onkoloji 26 Kalp ve Damar Cerrahisi 12 Tıbbi Biyokimya 4 Endokrinoloji 17 Getat 17 Acil Tıp 19 Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi 9 Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji) 22 Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji 25 Covid 8 Psikoloji 52 Göğüs Hastalıkları 19 Romatoloji 5 Çocuk Nefroloji 4 Nefroloji 10 Hematoloji 12 Radyoloji 3 Daha Fazla Gör İçindekiler Osteoporoz Nedir?

Sağlıklı bir kemik yapısında kollajen liflerine bağlı mineraller ve çoğu kalsiyumdan meydana gelen dayanıklı bir oluşum bulunur. Yaşlanmaya bağlı olarak bu yapı güçsüzleşebilir. Kemik erimesi de denilen osteoporoz, kemikteki kalsiyumun azalması ile kemik yapısının kırılma oranını artıran bir durumdur. Osteoporoz kelime anlamı bakımından gözenekli demektir. İsminde olduğu gibi bu sorun ile kemiklerde boşluklar meydana gelerek yoğunluğu azalır. Bu yüzden kırılma ve çatlamalara müsait hale gelir. Kemik erimesinden dolayı en fazla kırık oluşumu el bilekleri, kalça ve omurgadır.

Osteoporoz Belirtileri Nelerdir?

Osteoporoz erken evrede hiçbir belirti vermez. Ancak kemik kırılması, çatlaması veya kemik yoğunluğu testi yapılması ile bu sorunun varlığı ortaya çıkabilir. İleri aşamalarında ise görülen kemik erimesi belirtileri şu şekilde sırlanabilir:

Kambur veya çarpık duruş Zaman içinde eriyen kemiklerin neden olduğu boy kısalması Basit hareketlerle bile oluşabilen çatlama ve kırılmalar Omurgadaki kırık veya çökmüş omurların neden olduğu bel ağrıları

Bu belirtiler ileri aşama kemik erimesinde oluşur ve çoğunun geri döndürülme şansı bulunmaz. Bu yüzden bireylerin erken dönemlerde alacağı tedbirler ile bu soruna çare üretmeleri gerekir. Özellikle menopoz sonrası kadınların doktorun önerdiği sürelerde kemik yoğunluğu testi yaptırmaları önemlidir.

Osteoporoz Nedenleri Nelerdir?

Hayat boyunca kemikler sürekli bir yenilenme halindedir. Yeni kemik hücreleri için osteoblast hücreleri görev alırken, eski kemik hücrelerini de osteoklast hücreleri parçalar. Fakat yaş alımı ile birlikte kemik yapımı kemik yıkımına yetişemez. Bu da kemik erimesine neden olur. Üstüne bir de yetersiz bir beslenme düzeni eklenince osteoporoz dönemi kaçınılmaz bir hal alır. Kemik erimesi nedenlerini sıralayacak olursak:

Yaşlanma Yetersiz beslenme Kalsiyum, fosfor ve D vitamini eksikliği Genetik yatkınlık Sigara ve alkol kullanımı Hareketsiz yaşam biçimi Adrenal bez hastalıkları Tiroid hormonu ile ilgili bozukluklar Cinsiyet hormonundaki azalmalar Steroid bazlı ilaçlar Osteoporoz Teşhisi Nasıl Konulur?

Osteoporozun neden olduğu kemik kırılmaları genellikle basit darbeler sonucu gerçekleşebilir. Yaygın olarak da kalça bölgesinde meydana gelir. Genellikle bu şikayetle doktora giden hastalarda şüphelenilir. Fakat net olarak tanı konulabilmesi için en güvenilir yöntem hastanın kemik yoğunluğunu ölçen DEXA’dır. DEXA ile hastanın kemik yoğunluğu kolay ve ağrısız bir şekilde ölçülebilir. Ayrıca hastalar bu ölçümleme esnasında yüksek oranda radyosyona da maruz kalmazlar. Ölçüm kalça, el bileği veya omurga kemiklerine yapılabilir. DEXA ölçümünde, hastalığın seyrini izleme ve oluşabilecek kırıklar hakkında önceden bilgi alma şansı bulunur. Menopoz sonrası kadınların ve 50 yaş üstündeki erkeklerin herhangi bir belirti olmaksızın mutlaka doktora danışarak DEXA ölçümü yaptırmaları gerekir.

Osteoporoz Tedavisi Nasıl Yapılır?

Kemik erimesi tedavisi hastalarda kırık olmadığı müddetçe koruyucu tedavi olarak planlanır. Bu tedavi doğrultusunda hastanın aktif bir yaşam sürmesi amaçlanır. Bunun için egzersiz ve tempolu yürüyüşler kemiklerin kuvvetini korumasını sağlar. Böylece kuvvetlenen kemiklerin kırılma olasılığı da düşmüş olur. Koruyucu tedavinin diğer ayağı da ilaç kullanımından oluşur. Bu ilaçlar hastanın yaşına göre belirlenerek reçete edilir. Fakat sadece ilaç tedavisi yeterli değildir mutlaka yanı sıra egzersiz yapılması da gereklidir.

İleri derecede kemik erimesi tedavisi ise omurgasında kırığı bulunan hastaların ağrılarını azaltmak amacıyla tedbir alınmasıdır. Bu tedbirler, düzenli egzersiz, korse, kemik içi doldurulması veya kemik çimentosu tedavisidir.

Osteoporozu Önlemek İçin Alınması Gereken Birkaç Tedbir Düzenli egzersiz ve hareket ile kalça, sırt ve bel kaslarını güçlendirmek D vitamini için güneşten yararlanmak Kalsiyum için süt, yoğurt ve peynir tüketmek
Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri ve Tedavisi - Mahmure

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri ve Tedavisi - Mahmure

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri ve Tedavisi

"Zamanla boyunuzun kısaldığını ve kilo aldığınızı düşünüyorsanız osteoporoz ile karşı karşıya olabilirsiniz. Özellikle de sırt ağrılarınız yaşam kalitenizi etkilemeye başladıysa ve en küçük aktivitede bile yorulup nefes almakta zorlanıyorsanız geciktirmeden bir doktora gitmelisiniz. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Şenay Şıldır, osteoporoz (kemik erimesi) ile bilinmesi gerekenleri ve savaşmak için önemli ipuçlarını anlattı."

Osteoporoz ya da bilinen ismiyle kemik erimesi, vücudumuzdaki kemiklerin sertliklerinin azalıp, kalitelerinin bozulması sonucu daha zayıf hale gelmesi ile ortaya çıkan sistemik bir hastalıktır. Kısaca kemiklerin kütlece azalmasıdır. Osteoporoz menopozdan sonra, bazı hastalıklar veya ilaç kullanımından sonra ortaya çıkan yaygın metabolik bir kemik hastalığıdır.

Osteoporoz neden ortaya çıkar?

Ortalama yaşam süresinin yükselmesi, yaşlı nüfus oranının artması bu hastalığı daha görünür hale getirdi. Osteoporozun ortaya çıkmasındaki en büyük etkenler ise aşağıdaki gibidir,

-Yaşlanma, (45 yaşından sonra)
-Küçük kemik yapısı olan kısa boylu ve aşırı zayıf insanlarda,
-Vücut kitle endeksinin 19’dan az olması,
-Aile ve birinci dereceden akrabalarda osteoporozla ilgili hastalık öyküsünün olması,
-Yeme bozukluğu hastalıkları,
-Erken menopoz,
-Sigara ve alkol alışkanlığı, fast food, gazlı ve şekerli içecek kullanımında,
-Bağırsaklarda görülen emilim bozuklukları,
-Sedanter hayat tarzı veya hareketsizlik.

Osteoporoz şikayetleri nelerdir?

İlk dönem osteoporozda hasta, herhangi bir belirtiyle karşılaşmasa da bu durum zamanla değişir. Hastalık ilerledikçe kemik dokusunun direnci geri dönülmez şekilde azalır ve kemiklerde ciddi ağrılar görülebilir. Hastanın sırtında kamburluk oluşur ve kişinin boyu kısalmaya başlar. Kamburluk arttıkça göğüs ve karın boşluğunda daralmalar artar. Zamanla aktivite sırasında nefes almada zorlanmalar ortaya çıkar. Çok daha ileri safhalarda ise kemiklerde görülen kırılmalar en sık görülen komplikasyonlardan biridir.

Kadınlarda daha sık görülüyor

Düşük kemik yoğunluğu ve kemik yapısında bozulmayla karakterize ve kemiğin kırılmaya eğilimini artıran sistemik bir hastalık olan osteoporoz, daha çok kadınlarda görülmektedir. Bunun nedenini ise şöyle açıklamak mümkün. Öncelikle erkeklerin kadınlara oranla daha kısa ömürlü olması ve erkeklerde kemik kütle oranının yüksek olması önemli bir etkendir. Aynı zamanda erkeklik hormonu olan testesteronun kemikler üzerindeki koruyucu etkisi ve kemik erimesini hızlandıran menopoz döneminin erkeklerde olmaması da bu hastalığın kadınlarda daha fazla görünmesinde etkin rol oynar.

Osteoporozda tanı ve tedavi süreci

Osteoporoz tanısı, kemik mineral yoğunluğun ölçümü ile konulmaktadır. Kısa süren ve ağrısız bir işlem olan mineral yoğunluğu ölçümü üç farklı kategoriye ayrılmaktadır. Bunlar, normal kemik kütlesi, düşük kemik kütlesi -2,5’e kadar olanlar (osteopeni) ve -2,5’den küçükse osteoporozdur. Ölçüm sonunda kişinin kemik mineral yoğunluğu ne kadar düşük çıkarsa kemik erimesine yakalanma riski de o kadar yüksek demektir.

Eğer ölçümler sonucunda sadece osteoporoz olduğunuz ortaya çıkarsa dışardan alacağınız D vitamini ve kalsiyum ayrıca önerilen egzersizleri yapmanız yeterlidir. İleri safhalar için ise hastalığın şiddetine göre daha farklı tedavi yöntemleri uygulanır.

Osteoporozla savaşmak için 6 önemli besin

Beslenme düzeninizde yapacağınız değişiklikler bu hastalığa yakalanma riskinizi büyük ölçüde engelleyecektir. Bu sebeple aşağıda sıralanan besinlere hayatınızda daha fazla yer açmanızı öneririz. Bu besinler,

-Başlıca süt ve süt ürünleri peynir, yoğurt vs.
-Mısır, kara buğday, yulaf, arpa, darı, buğday gibi rafine edilmemiş tahıllar,
-Badem, yer fıstığı, fındık ve ceviz gibi sert kabuklu yemişler,
-Tüm taze meyveler ve aynı zamanda kurutulmuş meyveler,
-Keten tohumu, ayçiçeği tohumu gibi yararlı tohumlar,

Osteoporozdan sadece beslenerek korunamayız. Düzenli bir beslenmenin yanı sıra fiziksel aktivite ve spor yapmak çok önemlidir. Haftada en az 3 gün ve günde 45 dakikalık bir yürüyüş, yüzme ve fitness yapılabilir.

Osteoporoz belirtileri Osteoporoz tedavisi Osteoporoz neden olur kemik erimesi nasıl anlaşılır "
Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedir? Özel Ortadoğu Hastaneleri

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedir? Özel Ortadoğu Hastaneleri

Osteoporoz: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedir?

Genellikle yaşlılık hastalığı olarak algılanan osteoporoz, halk arasında kemik erimesi olarak bilinir ve her yaş ve cinsiyetten insanı etkileyebilir. Yaş ortalamasının yükselmesiyle toplumda osteoporoz görülme sıklığı da artmaktadır. Kamburluk, boy kısalığı ve ağrı gibi belirtilerle kendini gösteren bu hastalık, kemiklerin kırılganlaşmasına yol açar.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedir?
Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri Nelerdir?
Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedenleri Nelerdir?
Osteoporoz (Kemik Erimesi) Teşhisi Nasıl Yapılır?
Osteoporoz (Kemik Erimesi) Tedavisi Nasıl Yapılır?
Osteoporoz (Kemik erimesi) hakkında sık sorulan sorular

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedir?

Osteoporoz, kemiklerdeki kütlenin azalması ve sonucunda kemik kalitesi ile gücünün düşmesi anlamına gelir. Bu durum, kemiklerin daha kolay kırılmasına ve bu kırıklarla ilişkili sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olur. Toplumun yaşlanmasıyla birlikte osteoporoz, önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri Nelerdir?

Osteoporoz, kemiklerin ‘sessiz hırsızı’ olarak adlandırılır. Çoğu zaman kırıkların ardında osteoporoz yatar, ancak bu genellikle ilk etapta akla gelmez. Osteoporoz, boyda belirgin kısalma, kamburluk ve yaygın ağrı gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Özellikle, gençlik dönemine göre 3 cm veya daha fazla boy kısalığı osteoporozun bir işareti olabilir. Kamburluk arttığında, karın bölgesi sıkışabilir ve bağırsaklarda şişkinlik ve yan ağrılarına yol açabilir. Ancak, bu belirtiler genellikle osteoporozun ileri safhalarında görülür. Hastalarda ani ve şiddetli bel veya sırt ağrısı ortaya çıktığında, kırık ihtimali göz önünde bulundurulmalı ve hemen bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedenleri Nelerdir?

Osteoporozun nedenleri yaş ve cinsiyet bağlamında değişkenlik gösterir. İleri yaş osteoporozun en önemli sebeplerinden biri olup, cinsiyet de risk faktörünü yükseltir. Kadınlar, erkeklere kıyasla osteoporoz açısından daha yüksek risk altındadır. Özellikle 50 yaş üstü ve menopoz sonrası kadınlarda bu risk artar. En yaygın sebep, kadınlarda menopoz sonrası östrojen seviyelerinin düşmesidir (postmenopozal osteoporoz). Bu yaş grubundaki kadınlar, erkeklerden 5 kat daha yüksek osteoporoz riski taşır. 70 yaş üstü bireylerde ise yaşlanmanın etkisiyle kemik gücü azalır ve osteoporoz riski her iki cins için de artar. Romatoid artrit gibi iltihaplı eklem hastalıkları, kronik karaciğer ve akciğer hastalıkları, diyabet ve insülin kullanımı, son dönem böbrek yetmezliği, hemodiyaliz ve böbrek nakli geçirenler osteoporoz için risk faktörleridir. Ayrıca, organ nakli sonrası kullanılan bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar da osteoporoz riskini artırabilir. Paratiroid ve tiroid bezlerinin aşırı çalışması sonucu ortaya çıkan hastalıklar osteoporoz nedenleri arasındadır. Kanser türleri olan lösemi, lenfoma ve multiple myelom da osteoporoz riskini yükseltebilir. Obezite ameliyatları sonrası veya bağırsak hastalıklarına bağlı malabsorpsiyon da osteoporoz nedeni olabilir. Bunlara ek olarak, D vitamini eksikliği, aşırı alkol ve sigara kullanımı, hareketsiz yaşam tarzı ve düzenli egzersiz yapılmaması önemli risk faktörleridir. Kortizon, kan sulandırıcılar, antidepresanlar, mide koruyucular, epilepsi ilaçları, bağışıklık baskılayıcı ilaçlar, bazı kanser tedavileri ve tiroid hormon ilaçları da osteoporoz riskini artırabilir. Irklar arasında da risk farklılıkları bulunur, örneğin, beyaz ve Asyalı bireylerde, siyah ırka göre daha yüksek risk mevcuttur. Genetik faktörler önemli bir risk unsuru olarak kabul edilir. Beslenme bozuklukları ve düşük vücut kitle indeksi de osteoporoz riskini artırır.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Teşhisi Nasıl Yapılır?

Kemik erimesinin anlaşılması için kemik yoğunluğu ölçümü yapılır. Bu ölçümlerde elde edilen değerler, genç yetişkinlerin değerleriyle karşılaştırılır ve bu karşılaştırmadan elde edilen T skoru, normal sınırlardan sapmaları gösterir. Dünya Sağlık Örgütü’nün sınıflandırmasına göre, T skoru -2,5 ve altında ise osteoporoz teşhisi konur. -1 ile -2,5 arasında ise tam olarak osteoporoz değil, ancak kemik erimesinin başlangıcı olan osteopeni tanımı kullanılır. T skoru -1’in üzerindeyse, osteoporoz riski normal kabul edilir.

Menopoza giren tüm kadınların kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmaları tavsiye edilir. Ayrıca, risk faktörlerine sahip gençler ve erkekler için de bu ölçüm yapılmalıdır. Düşük kemik yoğunluğuna sahip kişilerde ve tedavi görenlerde, ölçüm yılda bir yenilenmelidir. Ancak, risk faktörü bulunmayan ve normal değerlerde kemik yoğunluğu olan kişiler için bu ölçüm 2-3 yılda bir tekrarlanabilir.

Osteoporozun diğer nedenlerini ve ilgili sağlık durumlarını belirlemek için kan ve idrar tahlilleri yapılır. Kan ve idrarda, kemik yapımı ve yıkımını gösteren belirteçler değerlendirilebilir. Osteoporoz teşhisi için genellikle istenen laboratuvar testleri şunlardır: Tam kan ve idrar analizi, serum biyokimyası (ALP, Ca, P, total protein/albümin, BUN, kreatinin, KCFT), 25 OH kolekalsiferol, paratiroid hormonu (PTH), serum protein elektroforezi, tiroid fonksiyon testleri, 24 saatlik idrarda kalsiyum ekskresyonu, serum veya idrarda NTX gibi kemik yıkım belirteçleri.

Ek olarak, ayırıcı tanı için gerektiğinde röntgen gibi farklı radyolojik tetkikler de yapılabilmektedir.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Tedavisi Nasıl Yapılır?

Osteoporoz tedavisinin temel amacı, kemik kalitesini yükseltmek ve kemikleri güçlendirerek kırıkların oluşumunu önlemektir. Bu tedavide, kemik yıkımını azaltıcı ve kemik yapımını artırıcı ilaçlar kullanılabilir. Tedavi, kan ve idrar testleri ile değerlendirilen ve uygun görülen hastalara başlatılır ve en az bir yıl sürdürülmelidir. Daha sonrasında yıllık kontrollerle tedavinin devamı değerlendirilir. Ancak, her osteoporoz ilacı her hastaya uygun olmayabilir ve tedavi seçimi doktorun yapacağı tetkiklere göre belirlenir. Ayrıca, osteoporoz tedavisinde kalsiyum ve D vitamini gibi destekleyici tedavilerin de kullanılması gereklidir. Günlük kalsiyum ihtiyacı yaşa göre değişmekle birlikte genellikle 1000-1500 mg arasındadır. D vitamini seviyesi ise 30-60 ng/ml arasında tutulmalıdır ve bu miktar kişiden kişiye D vitamini seviyesine göre ayarlanmalıdır.

Fiziksel aktivite ve egzersiz, osteoporoz tedavisinin önemli bir parçasıdır. Yürüyüş, hafif koşu gibi ağırlık taşıyan egzersizler ve kas güçlendirici egzersizler, kemik kütlesinin yenilenmesi için önemlidir ve haftada en az 3 kez 20-30 dakika süren hızlı yürüyüş, kemik sağlığı için faydalıdır. Osteoporoz tedavisinde yoga, vücut esnekliğini artırma, duruşu iyileştirme, kamburluğun önlenmesi ve omurga kontrolünü destekleme açısından önerilen bir aktivitedir. Dans ise yerçekimine karşı ritmik hareketleri içerdiği için kemikler için faydalıdır ve grup çalışmaları, motivasyonu artırırken sosyal katılımı sağlar ve yaşam kalitesini olumlu yönde etkiler. Bu fiziksel aktivitelerin doktor önerisi ve kontrolünde yapılması önemlidir. İleri yaş veya duruş bozuklukları ve kas yıkımına bağlı dengesizlikler nedeniyle bu hastaların düşme riskleri yüksektir. Düşme riskini azaltmak için çeşitli koruyucu cihazlar kullanılarak hastaların yaşam kaliteleri artırılabilir.

Osteoporoz (Kemik erimesi) hakkında sık sorulan sorular

Osteoporozdan Korunmak Mümkün mü?

Her yaşta, özellikle 30 yaşına kadar, yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini alımı, düzenli fiziksel aktivite ve spor yapma, sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan kaçınma, riskli ilaçların kullanımından sakınma, kronik hastalıkların önlenmesi ve tedavisi ile osteoporoz riskini minimize etmek mümkündür.

Osteoporoz (Kemik erimesi) Dereceleri Nelerdir?

Kemik yoğunluğu, genç erişkinlerin değerleriyle karşılaştırılarak değerlendirilir ve normalden sapmalar T skoru olarak ifade edilir. Dünya Sağlık Örgütü bu değerlere göre osteoporozu derecelendirir. T skoru -2,5’un altında ise osteoporoz, -1 ile -2,5 arasında ise osteopeni olarak tanımlanır. T skoru -1’in üzerindeyse, değer normal kabul edilir.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Tedavi Edilebilir mi?

Osteoporoz, yani kemik erimesi, tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedavinin amacı, kemik kalitesini artırarak ve kemikleri güçlendirerek kırıkların oluşumunu önlemektir. Tedavi yöntemleri arasında kemik yıkımını azaltan ve yapımını artıran ilaçlar, kalsiyum ve D vitamini gibi destek tedavileri, fiziksel aktivite ve egzersizler, düşme riskini önleyici önlemler bulunmaktadır.

Osteoporoz (Kemik erimesi) Ne zaman Başlar?

İleri yaş, osteoporoz için önemli bir risk faktörüdür. Kadınlarda bu durum genellikle menopoz sonrasında başlarken, erkeklerde 50 yaşından sonra başlayabilir. Ancak en yaygın olarak 70 yaş ve üzerindeki bireylerde görülen osteoporoz, yaşlılık osteoporozu olarak adlandırılır. Bu, normal şartlar altında meydana gelen bir durumdur. Fakat osteoporoza yol açabilecek hastalıklar veya ilaç kullanımı gibi ek risk faktörleri varsa, osteoporoz daha genç yaşlarda da görülebilir. Genetik faktörlerin etkili olduğu ve bazen sebebi tam olarak anlaşılamayan genç erişkin çağında başlayan osteoporoz vakaları da mevcuttur. Gebelik osteoporozu ve emziren annelerde görülen erken osteoporoz da nadir durumlar arasında yer alır, ancak bunlar genellikle kendiliğinden düzelir.

Genç Yaşta Kemik Erimesi Yaşanır mı?

Osteoporoz, bazı hastalıklar veya ilaç kullanımı gibi risk faktörleri varsa, genç yaşlarda da ortaya çıkabilir. Genetik etkilerin rol oynadığı ve bazen nedeni tam olarak anlaşılamayan, genç yetişkinlik döneminde başlayan osteoporoz vakaları da gözlemlenebilir. Gebelik sırasında veya emzirme döneminde bazı kadınlarda görülen gebelik osteoporozu ve erken osteoporoz durumları da mevcuttur, ancak bu durumlar genellikle zamanla düzelir.

Erkeklerde Osteoporoz Sık Görülür mü?

Osteoporoz, erkeklerde de sıklıkla rastlanan bir durumdur. 50 yaş üzeri her iki kadından birinde osteoporoz görülürken, aynı yaş grubundaki her beş erkekten birinde de osteoporoz bulgularına rastlanabilir. Eğer kortizon kullanımı, organ nakli, bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar, diyabet, tiroid hastalıkları, hormonal dengesizliklere yol açan endokrin bozukluklar, kanser tedavileri gibi risk faktörleri mevcutsa, 50 yaş altındaki erkeklerde de osteoporoz görülme olasılığı artar. Ayrıca, genetik faktörlerin etkili olduğu ve nedeni tam olarak bilinmeyen, idiopatik osteoporoz, erkeklerde genç yaşlarda da görülebilir.

Erkeklerde Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri Farklılık Gösterir mi?

İleri yaşta görülen osteoporoz, erkeklerde kadınlardaki gibi belirtilere sahip olabilir. Ancak osteoporoz genellikle belirtisiz ilerler, yani kırık gibi bir komplikasyon olmadıkça kendini göstermez. Erkeklerde gonadal hormon eksiklikleri varsa, bu durum impotans gibi belirtilere yol açabilir.

Kadınlarda Osteoporozun Daha Fazla Görülmesinin Nedeni Nedir?

Kadınlarda osteoporozun, yani kemik erimesinin daha sık görülmesinin başlıca sebebi östrojen hormonudur. Menopoz döneminde östrojen seviyesinin hızlı azalması, kemik erimesini artıran önemli bir faktördür. Ayrıca, kadınların kemik yapısı genellikle erkeklere kıyasla daha ince ve kas kitlesi daha azdır, bu da kemik kalitesi ve gücünü etkileyen faktörlerdendir.

İdiopatik Osteoporoz Nedir?

İdiopatik osteoporoz, sebebi bilinmeyen osteoporoz türüdür. Gençlerde sıklıkla idiopatik osteoporoz görülür. Eğer eşlik eden başka bir hastalık yoksa veya osteoporozu tetikleyebilecek herhangi bir risk faktörü bulunmuyorsa ve osteoporoz teşhisi konmuşsa, bu durum idiopatik osteoporoz olarak adlandırılır.

Benekli Osteoporoz Nedir?

Sudeck atrofisi, refleks sempatik distrofi veya algonörodistrofi olarak da bilinen bir klinik sendromun sonucu olarak gelişen ve kemiklerde osteopeniye, yani kemik erimesine yol açan bir durumdur. Bu durum, özellikle bölgesel olarak görülür ve kemikte noktasal alanlarda erime olduğundan benekli osteoporoz olarak adlandırılır. Genellikle, kırık sonrasında uzun süre alçıda kalmaktan kaynaklanan ve aşırı sempatik aktivitenin tetiklediği bir sendromdur. Etkilenen bölgede renk değişimi, şiddetli ağrı, ödem ve hareket kısıtlılığı gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu kompleks durum sadece kırık sonrası değil, sinir hasarı gibi çeşitli durumlarda da ortaya çıkabilir.

Postmenopozal Osteoporoz Nedir?

Menopoz sonrası kadınlarda, östrojen hormonunun ani azalması ile başlayan ve özellikle ilk beş yıl içinde hızla ilerleyen kemik erimesi durumuna postmenopozal osteoporoz denir.

Senil Osteoporoz Nedir?

Yaşlanma ile ilişkili osteoporoz türü, 70 yaş üstündeki erkek ve kadınlarda görülen senil osteoporozdur. Bu yaş grubunda, kadın ve erkek arasındaki görülme oranı yaklaşık 2/1’dir.

Transient Osteoporoz Nedir?

Kalça kemiğinde görülen geçici osteoporoz, oldukça nadir bir durum olup, kemik iliği ödemiyle başlar ve ağırlık bindirildiğinde ağrıya neden olur, yürümeyi zorlaştırabilir. Bu durum genellikle kendiliğinden iyileşir ve özellikle 40-50 yaş aralığındaki erkekler ile hamile kadınları daha fazla etkiler. Sebepleri tam olarak anlaşılamamış olmakla birlikte, daha önce yaşanmış travmalar, artrit, damarsal bozukluklar (avasküler nekroz), enfeksiyonlar, yoğun alkol ve sigara kullanımı, hipotiroidizm (tiroid bezinin az çalışması), düşük testosteron seviyeleri, D vitamini eksikliği, gebelik ve emzirme dönemi gibi faktörler, kalçada geçici osteoporoza neden olabilir.

Sekonder Osteoporoz Nedir?

Menopoz sonrası kadınlarda, yaşlılık osteoporozu ve gençlerde sebebi bilinmeyen osteoporoz dışında, bazı hastalıklar ve ilaçlar da osteoporoz gelişimine yol açabilir. Bu tür osteoporoz vakalarına sekonder osteoporoz denir. Bu hastalıklar arasında iltihaplı eklem romatizmaları (romatoid artrit gibi), kronik karaciğer ve akciğer hastalıkları (KOAH), diyabet ve insülin kullanımı, son dönem böbrek yetmezliği, hemodiyaliz ve böbrek nakli geçiren hastalar yer alır. Ayrıca, organ nakli sonrası kullanılan bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar, paratiroid bezinin aşırı çalışmasından kaynaklanan hiperparatiroidizm, tiroid bezinin aşırı çalışması sonucu gelişen hipertiroidizm, lösemi, lenfoma, multiple myelom gibi kanser türleri ve obezite ameliyatları sonrası veya bağırsak hastalıklarına bağlı malabsorpsiyon durumları da osteoporoza neden olabilir.

Geçici Osteoporoz Nedir?

Kalça kemiğinde görülen ve geçici osteoporoz olarak adlandırılan bu durum, nadiren rastlanan bir sağlık sorunudur. Kemik iliğinde ödem başlangıcıyla karakterize olup, üzerine basıldığında ağrıya ve yürüme zorluğuna neden olabilir. Genellikle kendiliğinden iyileşen bir durum olup, 40-50 yaş aralığındaki erkekleri veya hamile kadınları daha fazla etkiler. Sebepleri tam olarak anlaşılamamış olsa da, geçmişte yaşanan travmalar, artrit, damarsal bozukluklar (avasküler nekroz), enfeksiyonlar, yoğun alkol ve sigara tüketimi, hipotiroidizm (tiroid bezinin az çalışması), düşük testosteron düzeyleri, D vitamini eksikliği, gebelik ve emzirme gibi faktörler kalçada geçici osteoporozun oluşumuna katkıda bulunabilir.

Juvenil Osteoporoz Nedir?

Çocukluk çağında ortaya çıkan ve herhangi bir belirgin sebebe bağlı olmayan osteoporoz, juvenil osteoporoz olarak bilinir. Bu durum, özellikle 1-13 yaş arası çocuklarda, yani ergenlik öncesi dönemde görülür. Osteoporozun olası sebepleri çocuk endokrinolojisi uzmanı tarafından detaylı bir şekilde araştırılmalıdır. Juvenil osteoporozun ilk belirtileri arasında bel, kalça ve ayak ağrıları yer alabilir ve kırıklar bu duruma eşlik edebilir. Spesifik bir ilaç tedavisi bulunmamakla birlikte, bu dönemde çocukların kemiksel deformitelerden korunması ve kas gücünün artırılması önceliklidir. Fizyoterapi ve egzersiz tedavisi, gerekirse baston veya korse kullanımı önemlidir. Ayrıca, kalsiyum ve D vitamini desteğiyle kemiklerin güçlendirilmesi son derece önemlidir. Çocuklarda görülen kemik erimesi genellikle kendiliğinden iyileşen bir durumdur.

Osteoporoz T Skoru Nedir?

Kemik yoğunluğu ölçümlerinde elde edilen değerler, genç yetişkinlerin değerleriyle karşılaştırılır ve bu karşılaştırmadan elde edilen normalden sapmalar, T skoru olarak adlandırılır. Dünya Sağlık Örgütü, bu verilere dayanarak osteoporozu derecelendirmiştir.

Osteoporoz Yani Kemik Erimesine Ne İyi Gelir?

Osteoporoz riski, D vitamin eksikliği, yetersiz kalsiyum alımı, aşırı protein, fazla sodyum, çok fazla kafein tüketimi, yüksek fosfat alımı, aşırı alkol ve sigara tüketimi gibi faktörlerle artar. Bu yüzden, bu tür aşırı tüketimlerden kaçınılmalı ve yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini alınmalıdır. Günlük kalsiyum ihtiyacı yaşa bağlı olarak değişir: 9-18 yaş arası için 1300 mg, 19-50 yaş arası için 1000 mg, menopoz sonrası kadınlar için 1000-1500 mg ve 65 yaş üstü erkekler için 1500 mg önerilir. Günlük D vitamini ihtiyacımız ise 800-1000 ünite civarındadır. Doğal D vitamini kaynağı güneştir, yaz aylarında günde yaklaşık 15 dakika, 11:00-15:00 saatleri arasında eller, yüz, kollar ve bacakların güneşlenmesi günlük D vitamini ihtiyacını karşılayabilir. Ancak, cilt kanseri riskine dikkat edilmeli ve güneş koruyucu krem kullanılmalıdır. İleri yaşta, cildin güneş ışığına tepkisindeki yetersizlikler nedeniyle, yeterli D vitamini sentezlenemeyebilir. Normal D vitamini değerleri 30-60 ng/ml arasında olup, bu seviyeyi korumak için gerektiğinde takviyeler alınabilir.

Osteoporoz (Kemik erimesi) Sonucu Ne Olur?

Osteoporozun en önemli riski, kemiklerin zayıflamasına bağlı olarak kırıkların meydana gelmesidir. En yaygın olarak omurga kırıkları görülür ve bu tür kırıklar, kadınlarda erkeklere kıyasla yedi kat daha sık rastlanır. İkinci en sık rastlanan kırık türü ise kalça kırıklarıdır. Osteoporoz kaynaklı kalça kırıkları, kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görülmektedir. Özellikle 70 yaş ve üzerindeki kişilerde kalça kırıkları daha sık meydana gelir. Kalça kırığının sonucunda ilk bir yıl içinde ölüm riski %12 ile %40 arasında değişebilir, bu oldukça yüksek bir orandır. Bu nedenle, kırığın hızla tedavi edilerek hastanın mümkün olan en kısa sürede harekete geçirilmesi büyük önem taşır. Üçüncü en sık rastlanan kırık bölgesi el bilekleridir ve bu tür kırıklar da kadınlarda erkeklere göre beş kat daha fazladır.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Öldürür mü?

Kemik erimesinin kendisi doğrudan tehlikeli olmasa da, özellikle çoklu ve şiddetli omurga kırıkları ile kalça kırıklarının yol açtığı ölüm oranlarında artış görülmektedir.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Daha Çok Nerelerde Görülür?

Kemik erimesi, en sık omurga, kalça ve el bilek kemiklerinde görülür. Bu sebeple kemik yoğunluğu ölçümü yapılırken genellikle bu bölgeler tercih edilir. Kemik erimesi diğer kemiklerde de görülebilir ancak bu daha nadir bir durumdur.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Beslenme Nasıl Olmalıdır?

Sağlıklı bir beslenme düzeninde en önemli faktörler, yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini alımını sağlamaktır. Günlük kalsiyum ihtiyacı, yaşa ve cinsiyete bağlı olarak değişiklik göstermekle birlikte, ortalama olarak günde 1200-1500 mg alımı yeterlidir. Kalsiyum bakımından zengin besinler şunları içerir: 1 kâse yoğurt yaklaşık 450 mg, 1 bardak süt yaklaşık 300 mg, 1 kibrit kutusu büyüklüğünde peynir yaklaşık 75 mg kalsiyum sağlar. Somon gibi balıklar da kalsiyum açısından zengindir, 1 porsiyon somon balığı yaklaşık 200 mg kalsiyum içerir.

Günlük D vitamini ihtiyacımız yaklaşık 800-1000 ünite kadardır. Günlük beslenmemizle yeterli D vitamini alımı genellikle mümkün olmayabilir. Yumurta sarısı ve somon balığı gibi besinler D vitamini bakımından zengin olsa da, her gün tüketilmeleri bile ihtiyacı karşılamayabilir. En önemli D vitamini kaynağı güneştir, ancak güneşten de yeterince yararlanılamayabilir. Bu durumda, besinsel D vitamini takviyesi almak gerekebilir. Bu takviyeler damla veya tablet formunda olabilir.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Diyeti Var mıdır?

Diyet yoluyla yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini alımı, osteoporozun önlenmesi ve yönetilmesi için oldukça önemlidir.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Bitkisel Tedavisi Var mıdır?

Osteoporoz için kanıta dayalı tıpta herhangi bir bitkisel tedavi yöntemi bulunmamaktadır.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Brokoli İyi Gelir mi?

Brokoli, kalsiyum bakımından zengin bir sebze olup, 100 mg brokolide yaklaşık 100 mg kalsiyum bulunur. Brokoli ve diğer sebzeler, vitaminler açısından faydalı olsalar da, kemik erimesine karşı tek başına etkili bir çözüm sunmazlar. Günlük kalsiyum ihtiyacımız yaklaşık 1200 mg civarında olduğundan, eğer sadece brokoli yoluyla kalsiyum alınmaya çalışılırsa, günde yaklaşık yarım kilogram brokoli tüketmek gerekir. Ancak, sağlıklı bir beslenme düzeni için dengeli ve çeşitli besinler tüketmek önemlidir.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) İçin Yumurta Kabuğu İyi Gelir mi?

Yumurtanın sarısı D vitamini açısından zengin olduğundan, yumurtanın tüketilmesi özellikle kemik sağlığı açısından faydalıdır.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Yoğurt Nane İyi Gelir mi?

Osteoporozla mücadelede yoğurt gibi süt ve süt ürünlerinin diyet içerisindeki yeri oldukça önemlidir. Yaklaşık olarak bir kase yoğurttaki kalsiyum miktarı 450 mg civarındadır, bu da günlük kalsiyum ihtiyacının yaklaşık üçte birini karşılar. Nane de kalsiyum açısından zengindir, 100 gram nane, yaklaşık 200 mg kalsiyum içerir. Bu nedenle, yoğurt ile birlikte nane tüketmek, alınan kalsiyum miktarını artırabilir.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Süt İyi Gelir mi?

Süt ve süt ürünleri, yüksek kalsiyum içerikleri nedeniyle osteoporozdan korunmada ve diyet takviyesi olarak tüketilmeleri açısından büyük önem taşır. Bir bardak süt, yaklaşık 300 mg kalsiyum içerir, bu da günlük kalsiyum ihtiyacının dörtte birine denk gelir.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Süt ve Limon Karışımı İyi Gelir mi?

Süt ve ürünleri, yüksek kalsiyum içerikleri nedeniyle osteoporozdan korunmada ve diyet takviyesi olarak tüketilmesinde oldukça önemlidir. Bir bardak sütte yaklaşık 300 mg kalsiyum bulunur, bu da günlük kalsiyum ihtiyacının dörtte birine denk gelir. Limonda ise kalsiyum oranı daha düşüktür. Süt ve limon karışımı, geleneksel bir karışım olmasa da, tercih ediliyorsa tüketilebilir, ayrıca, her ikisi de ayrı ayrı tüketilebilir.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) İçin Egzersizler Var mıdır?

Fiziksel aktivite ve egzersiz, kemikleri güçlendirir, vücuda denge, koordinasyon ve esneklik kazandırır ve düşme riskini azaltır. Egzersizler, kemik yapımını teşvik eder, kalsiyumun kemiklere yerleşmesini kolaylaştırır, kasları güçlendirir, duruşu düzeltir, vücut şeklinin bozulmasını ve kilo alımını önler. Osteoporoz için en etkili egzersizler, kişinin kendi vücut ağırlığına dayalı ve yerçekimine karşı yapılan egzersizlerdir. Haftada en az 3 kez yapılacak hızlı yürüyüşler kemik sağlığı için faydalıdır. Günde ya da haftada 3-4 kez, en az 15-20 dakika süren yürüyüşler önerilir. Yürüyüşler, 5 dakika ile başlayıp her gün bir dakika artırılarak ideal egzersiz seviyesine ulaşılabilir. Açık havada yürüyüş yapmak, güneş ışınlarının D vitamini oluşumuna katkıda bulunmasını sağlar. Yüzme, su içinde yapıldığı için kemik yoğunluğunu artırmada etkili olmamakla birlikte, kas koordinasyonu, duruş ve denge üzerinde olumlu etkileri nedeniyle önerilen bir aktivitedir. Yoga, vücudun esnekliğini artırma, duruşu iyileştirme, kamburluğu önleme ve omurga kontrolü sağlama açısından önerilir. Dans, yerçekimine karşı yapılan ritmik hareketleri içerdiğinden, kemik sağlığı için faydalıdır. Grup dansları motivasyonu artırır, sosyal katılımı sağlar ve yaşam kalitesine olumlu etkiler yapar. Osteoporozda kas gücünün artırılması, hem kemik yoğunluğunu artırma hem de düşmeleri önleme açısından çok önemlidir. Kas gücünü artırmak için çeşitli kas gruplarında ağırlıkla yapılan egzersizler önerilir. Osteoporoz tedavisinde sırt germe, gevşeme, duruş ve denge egzersizleri ile solunum egzersizleri de önerilmektedir. Tüm bu fiziksel aktivitelerin doktor önerisi ve kontrolünde yapılması gerektiği unutulmamalıdır.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Risk Faktörleri Nelerdir?

Osteoporozun ana risk faktörleri kadın cinsiyeti, menopoz ve ileri yaş olarak sıralanabilir. Ayrıca, bazı hastalıklar ve kullanılan ilaçlar da osteoporoz gelişimine katkıda bulunabilir. Bu hastalıklar arasında iltihaplı eklem romatizmaları (romatoid artrit gibi), kronik karaciğer hastalıkları, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), diyabet ve insülin kullanımı, son dönem böbrek yetmezliği, hemodiyaliz ve böbrek nakli geçiren hastalar bulunur. Organ nakli sonrası kullanılan bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar da osteoporoz riskini artırabilir. Ayrıca, paratiroid bezinin aşırı çalışması (hiperparatiroidizm) ve tiroid bezinin aşırı çalışması (hipertiroidizm) gibi durumlar da osteoporoz nedenleri arasındadır. Lösemi, lenfoma ve multiple myelom gibi kanser türleri de osteoporoz riskini artırabilir. Obezite ameliyatları sonrası veya bazı bağırsak hastalıklarına bağlı malabsorpsiyon da osteoporozun nedenleri arasındadır. Bunlara ek olarak, D vitamini eksikliği, aşırı alkol ve sigara tüketimi, hareketsiz yaşam tarzı, egzersiz eksikliği gibi faktörler de önemli risk faktörleridir. Kortizon, kan sulandırıcılar, antidepresanlar, mide koruyucu ilaçlar, epilepsi ilaçları, bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar, bazı kanser tedavileri ve tiroid hormonu ilaçları da osteoporoz riskini artırabilir. Irklara göre osteoporoz görülme riskleri farklılık gösterebilir, örneğin, beyaz ve Asyalı bireylerde siyah ırka göre osteoporoz daha fazla görülebilir. Genetik faktörler, osteoporoz riskinin en önemli nedenlerindendir ve kemik kütlesi büyük ölçüde genetik mirasa bağlıdır.

Beslenme bozukluğu ve düşük kilolu olma (Vücut kitle indeksi Osteoporoz (Kemik Erimesi) İğnesi Nedir?

Osteoporoz tedavisinde kullanılan bazı yöntemler, damardan veya deri altından uygulanan enjeksiyonlardır. Bu ilaçlar, kemik yıkımını baskılayan 3 ayda, 6 ayda veya yılda bir kez uygulanan iğneler ya da günlük olarak deri altından uygulanan kemik yapımını artırıcı tedaviler şeklinde olabilir. Doktor, hastanın durumuna göre en uygun tedavi yöntemini tercih edecektir.

Osteoporoz İğnesi Yan Etkileri Nelerdir?

Osteoporoz tedavisinde kullanılan ilaçlar, diğer tüm ilaçlar gibi çeşitli yan etkilere sahip olabilir ve bu yan etkiler ilacın içeriğine göre değişiklik gösterir. Bu ilaçların yan etkileri hakkında ayrıntılı ve doğru bilgi almak için doktora danışmak önemlidir.

Menopoz ve Osteoporoz (Östrojen osteoporoz) Arasında İlişki Var mıdır?

Kadınlarda osteoporozun en yaygın nedeni menopozdur. Menopoza girişle birlikte, özellikle ilk beş yıl içinde kemik yıkımında belirgin bir artış meydana gelir. Menopoz sonrası dönemde kadınlar, her yıl kemiklerinin yaklaşık %2’sini kaybederler.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Hangi Bölüm Bakar?

Osteoporoz yani kemik erimesi için hangi doktora başvurulmalıdır sorusu, sıkça sorulan konulardan biridir. Osteoporozun teşhisi ve tedavisi için ilk olarak fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümlerine başvurulması önerilir. Bunun yanı sıra, osteoporozun neden olduğu diğer hastalıkların kontrolü için ilgili branşların görüşleri de alınabilir.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Ağrı Yapar mı?

Osteoporoz genellikle belirti göstermeyen bir hastalıktır, ancak kemik erimesi ciddi boyutlarda ise, görünür bir kırık oluşmadan önce mikro kırıklar meydana gelebilir ve bu durum ağrıya sebep olabilir. Osteoporozda yaşanan sırt ağrılarının en yaygın nedeni, omurga kırıkları ve bu kırıkların yol açtığı şekil bozukluklarıdır.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Hangi Vitamin Eksikliğinde Görülür?

D vitamini eksikliği ile kemik gücü ve kalitesi arasındaki ilişki iyi bilinir. Uzun süreli D vitamini eksikliği, kemik erimesi için önemli bir risk faktörü oluşturur.

Osteoporoz ve Osteomalazi Arasındaki Fark Nedir?

Kemik, hem organik (matriks) hem de inorganik (mineral) bileşenlere sahip bir organdır. Organik bileşenleri arasında kolajen, proteoglikanlar, non-kollajenöz matriks proteinleri, sitokinler ve büyüme faktörleri bulunur. İnorganik bileşenlerin en önemlisi kalsiyum hidroksiapatit kristalleridir. Osteoporozda kemikteki mineral ve matriks oranı eşit şekilde azalırken, osteomalazide mineral oranı daha fazla azalır. Osteomalazi, yetişkinlerde ciddi D vitamini eksikliği sonucunda ortaya çıkar ve kemiklerde yumuşama meydana getirir. Bu durum ağrıya, kas gücünde kayba ve kemikte çatlak tarzı mikro kırıklara neden olabilir. Osteoporozda ise, kemikte yumuşama değil, güç kaybı ve kalite bozukluğu görülür.

"
OSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ) NEDİR?

OSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ) NEDİR?

HABERLER

İskenderun Gelişim Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Nilay Kılıç Çınar, osteoporoz yani kemik erimesinin belirtileri, tanı ve tedavisi hakkında açıklamada bulundu.

Osteoporozun en yaygın belirtisinin, omurga ve sırt bölgesinde oluşan ağrılar olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Nilay Kılıç Çınar, “Osteoporoz, halk arasında sık bilinen deyimle 'kemik erimesi' en sık görülen metabolik kemik hastalığıdır. Osteoporoz kemik kütlesinin azalması, kemiğin mikromimarisinde bozulma ve kemik kırıklarının artması ile karakterizedir. Günümüzde, tüm dünyada ve Türkiye’de çok önemli bir sağlık sorunu olan osteoporoz, tüm ırklarda, tüm yaş gruplarında ve her iki cinste de görülmekle birlikte, yaşlı beyaz kadınlarda daha sıktır. Kemik kaybı ve osteoporoz riski yaşla birlikte artar. Kemik kaybı kadınlarda özellikle menopoz döneminde hızlandığından, kadınlar genellikle osteoporoz için daha yüksek risk altındadır. Osteoporozun en fazla görüldüğü yaş grubu 65-74 arasıdır. Osteoporozun önemi kırıklardan kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla hedefimiz, bu kırıkların önlenmesi olmalıdır. Kemik yoğunluğunun azalması kemiğin gücünün azalmasına yol açar. El bileği, omurga ve kalça kırıkları en bilinen osteoporoz kırıklarıdır. Kırıkların sonuçları, fiziksel ve fonksiyonel kısıtlanma, yaşam kalitesinde azalma, artmış sakatlık ve ölüm riskidir. Tüm bu bilgiler ışığında risk altındaki hastaların belirlenmesi, hastalığın erken tanısı, mümkünse önlenmesi ve uygun tedavilerin planlanması son derece önemlidir” açıklamasında bulundu.

Osteoporozda risk faktörleri nelerdir?

Osteoporozun en sık görülen belirtilerinden söz eden Uzm. Dr. Nilay Kılıç Çınar, “65 yaş üstü olmak, ailede kırık hikâyesi olması, 3 aydan uzun süren kortizon kullanımı, erken menopoz (45 yaş öncesi), kalsiyumdan fakir beslenme, sigara ve alkol kullanımı, fazla kafein ve tuz tüketimi, aşırı zayıflık ya da kilo kaybı, uzun süreli yatağa bağımlı kalma, osteoporozda en sık yakınma ve bulgular, sırt ağrısı, boy kısalması, sırtta kifoz (kamburlaşma), düşmeler, kas güçsüzlüğüdür. Osteoporoz tanısı için klinik muayene bulguları yanı sıra bazı laboratuvar testleri ve kemik mineral yoğunluğunun ölçümü çoğunlukla yeterli olmaktadır. Kırıkların tespitinde sırt, bel ve kalça grafileri de yararlı olmaktadır. Osteoporoz tanısının kırık oluşmadan konması önem taşımaktadır. Tanı konduktan sonra hastanın tedavisi planlanmalı ve belirli aralıklarla takibi yapılmalıdır” şeklinde konuştu.

Osteoporoz tedavisi nasıl olur?

Osteoporozdan korunmada ve kemik sağlığı için en önemli iki kaynağın kalsiyum ve D vitamini olduğunu belirten Uzm. Dr. Nilay Kılıç Çınar, osteoporoz tedavisi hakkında bilgilendirmede de bulunarak, “Kalsiyum, kemiklerin temel yapı taşıdır. Süt ve süt ürünleri diyetteki en iyi kalsiyum kaynaklarıdır. Osteoporoz ve kırık gelişiminin engellenmesi için 50 yaş üzeri erişkinlerde günlük 1200 mg kalsiyum alımı önerilmektedir. Bu miktar mümkün olduğunca besinlerden alınmalı, alınamıyorsa kalsiyum ek desteği verilmelidir. D vitamini, barsaklardan kalsiyumun emilimi için zorunlu bir vitamindir. D vitamininin 2 ana kaynağı güneş ışını ve besinlerdir. D vitamini yaz aylarında deride güneşin ultraviyole B ışınları ile sentezlenir. Çocuklarda ve erişkinlerde gündüz saatlerinde yüz, el ve kolların güneş ışınlarına 10-15 dakika maruz kalması D vitamini sentezi için yeterlidir. Ancak yaşlılarda D vitamini yapım kapasitesi azalır. Yaşlılarda D vitamini desteği, düşmelerin azalması ve kırık oluşumunun önlenmesinde rol oynar. Osteoporozda ilaç tedavisi ile kırıklar engellenir, kemik mineral yoğunluğu artırılır, hastalığa bağlı şikâyetler iyileşir, hastanın yaşam kalitesi yükselir. Kemik yoğunluk ölçümleri ile birlikte kişisel risk faktörleri de değerlendirilerek ilaç tedavisi konusunda hekim tarafından karar verilmektedir. Osteoporoz tedavisi uzun süreli bir tedavidir. Hastanın tedaviye uyumu tedavinin başarı şansını da artıracaktır” dedi.

Genç yaşta görülen osteoporozun nedenleri - Acıbadem Hayat

Genç yaşta görülen osteoporozun nedenleri - Acıbadem Hayat

Genç yaşta görülen osteoporozun nedenleri

Osteoporoz yani kemik erimesi, genellikle yaşlılarda görülen bir rahatsızlık olarak bilinir. Oysa 35’li yaşlarda en üst seviyeye ulaşması gereken kemik kütlesinde farklı nedenlerle eksikler kalırsa, osteoporoz genç yaşta da görülebilir. Günümüzde her 4 kadından ve her 8 erkekten birinde görülen osteoporoz, spordan uzak hareketsiz yaşam ve fast-food yeme alışkanlığının artmasına bağlı beslenme bozukluğu gibi nedenlerle son yıllarda daha sık görülür oldu. Başlangıçta oldukça sinsi seyrederken kadınlarda özellikle menopoz sonrası kemik erimesi hızlanır.

Osteoporoz belirtileri

Osteoporozu olan kişiler bazen kemik ağrıları ile hekime başvururken, çoğu zaman hiçbir şikayete yol açmadığından kemiklerde kırıklar meydana gelinceye dek doktora gitmez. Osteoporozu bulunan kişilerde basit düşmelerde bile omurga, kalça ve el bileği kemik kırıkları çok sık görülürken, omurgada kırık oluşur ise kamburlaşma ve boy kısalığı ortaya çıkar. Oluşan deformite ve ağrı, hayat kalitesini düşürür. Omurga kırığı olan kişi akut dönemde ortopedi polikliniklerine şiddetli bel ve sırt ağrısı ile gider. Geç dönemde ise, kronik bel ağrısı, uyku bozukluğu, nefes darlığı, hazımsızlık, anksiyete hatta depresyon gibi şikayetlerle başvurulabilir.

Osteoporoz neden olur?

Günümüzde tanı yöntemlerinin de gelişmesiyle gençlerde daha fazla tespit edilir hale geldi. Çocukluk çağında kemik gelişimi, mineral yapısı ve kemik yoğunluğu üzerinde beslenme, egzersiz ve hormonlar gibi birçok çevresel faktörler etkili olsa da genetik faktörlerin yüzde 50-80’i oluşturduğu bilinir. Vücudumuzda doruk kemik kütlesine yaklaşık 30-35 yaşında ulaşılır. Bu yaşlarda erişilen doruk kemik kütlesi değişik nedenlerle eksik kalırsa osteoporoz görülebilir. Kadınlarda ise menopoz sonrası kemik erimesi hızlanır. Gençlerde görülen osteoporozun nedenleri şöyle sıralanır:

Hormonal nedenler Mide-bağırsak sistemi hastalıkları Kan hastalıkları Bağ dokusuna bağlı nedenler Romatizmal hastalıklar Organ nakli ameliyatı geçirmiş olmak Bazı kan sulandırıcılar, kortizon, bazı psikiyatrik ilaçlar vb Hareketsizlik, aşırı egzersiz, sigara ve aşırı alkol Sağlıksız beslenme, D vitamini eksikliği, kalsiyumdan fakir, protein ağırlıklı beslenme Ailesel yatkınlık Hamileliğe bağlı geçici osteoporoz Gençlerde osteoporoz tedavisi

Hamileliğe bağlı osteoporoz dışındaki tüm durumlarda mutlaka kemik kırıklarını önlemek için tedavi gerekir. Hamileliğe bağlı osteoporoz genellikle doğumdan sonraki 6 ay içerisinde kendiliğinden geçer. Bu nedenle çoğunlukla tedavi gerektirmez. Gençlerde öncelikle osteoporoza yol açan unsurun tespit edilerek tedavi edilmesi şart. Ardından kalsiyum ve D vitamini takviyesi başlanır. Spor yapmak çok önemli. Özellikle haftada en az üç gün 30-60 dakika tempolu yürüyüş veya ağırlık kaldırıcı sporlar yapılması osteoporoz tedavisi üzerinde oldukça etkilidir. Sigara ve alkol kesilir, kahve günde en fazla 2 fincan ile sınırlandırılır. Buna rağmen kırık gelişimi engellenemezse o zaman osteoporoz ilaçları kullanılabilir. Ancak bu ilaçların en önemli problemi uzun süre kemikte kalması ve hamilelik planı olan kişilerde bebeği etkileme riskidir. Bu nedenle erken menopoz dönemindeki kadınlarda devam eden kemik kaybı ya da tekrarlayan düşük travmalı kırıklar olmadıkça ilaç tedavisinin düşünülmemesi gerekir.

*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır. *Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.

"
Osteoporoz Belirtileri Nelerdir?

Osteoporoz Belirtileri Nelerdir?

Osteoporoz Belirtileri Nelerdir?

Kemik erimesi olarak da bilinen osteoporoz, belirli bir yaşın üzerindeki hastalarda karşılaşılan bir sağlık sorunudur. Gençlik döneminde rahatlıkla gerçekleştirilen hareketlerde gözle görülür değişimler başlar. Osteoporoz belirtileri olarak adlandırılan ve ileri yaşlarda şiddetini arttırmasıyla bilinir. Kas ve iskelet sistemindeki dokular zaman içerisinde hasara uğramaktadır. Vücutta bulunan kalsiyum değerinin azalmasından kaynaklı olduğu kaydedilir.

Ortopedi ve travmatoloji uzmanlığı çerçevesinde kemik erimesi veya diğer adıyla osteoporoza yönelik tedavi planı oluşturulur. Kişilerin güncel sağlık durumları, kas ve iskelet sistemlerine yönelik gerekli bilgiler edinilir. Alanında uzman hekim tarafından kişiye özel tedavi planı oluşturulur. Beraberinde hastanın günlük alışkanlıklarında değişikliklere gitmesi gerekir. Kemik erimesinin yarattığı olumsuz etkilerin önüne geçilir.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedir?

Genç yetişkinlerin iskelet ve kemik yapıları mineral bakımından son derece kuvvetlidir. Özellikle kalsiyum değerlerinin yüksek olması nedeniyle dayanıklı bir yapı olduğu bilinir. Fakat ilerleyen yıllarda osteoporoz nedeniyle eklem yapıları zarar görmeye başlamaktadır. Temel olarak yaşlanmaya bağlı olduğu tahmin edilir. Kemik yoğunluğunun ani bir şekilde düşmesi sonucunda meydana gelir. Dolayısıyla kemik ve eklem yapıları da daha hassaslaşır.

Boşluklu hale gelen kemiklerin çatlama ve kırılma riski artmaktadır. Kadınlarda kemik erimesinin oluşma olasılığı daha yüksektir. Bulguların vücudumuzda kalça, omurga ve el bilekleri üzerinde yoğunlaştığı kaydedilir. Genellikle radyolojik görüntüleme yöntemleri aracılığıyla teşhis edilir. Travmanın hangi bölgede olduğu ve boyutuna bağlı olarak uzman hekim tarafından tedavi planı oluşturulur.

Osteoporoz Belirtileri Nasıl Anlaşılır?

Kemik erimesi belirtileri, başlangıç evrelerindeyken kendini belli etmemektedir. Bireylerin kırık veya çatlama gibi olaylar yaşamadığı sürece fark edilmesi oldukça güçtür. Ortopedi ve travmatoloji uzmanlığı tarafından kemik yoğunluğunu analiz eden tetkikler neticesinde anlaşılabilir. İleri boyutlara ulaştığında ise hastanın yaşam standartlarını olumsuz yönde etkilemektedir.

Genellikle sırt ve omurga bölgesinde yoğun bir şekilde yaşanan ağrılarla kendini belli etmektedir. Ancak hastalarda belirgin bir bulgu ile anlaşılmaz. Yıllar içerisinde oluşan klinik bulguların günlük hayatı doğrudan etkilemesi sonucunda fark edilir. Kalsiyum değerindeki azalmanın yanı sıra kemiklerde deformasyon oluşumu ortaya çıkar. Mikro düzeydeki kırıklar nedeniyle kişiler şiddetli ağrılar yaşamaktadır.

Erken tanı ve teşhis oldukça önemlidir. Bu nedenle ortopedi ve travmatoloji uzmanlığı çerçevesinde düzenli olarak muayene olunmalıdır. Hastalarda görülen osteoporoz belirtileri ise şu şekilde sıralanabilir:

İskelet Sisteminde Görülen Şekil Bozuklukları Kamburluk Hastanın Boyunda Kısalma Mikro Düzeyde Kırık Nörolojik Bozukluklar

Osteoporoz Tedavi Yöntemleri

Kemik erimesi tedavisinde, belirtilerin şiddeti, risk etkenleri ve hastanın fizyolojik özellikleri gibi unsurlar dikkate alınır. Olumsuz belirtileri ortadan kaldıran kesin bir tedavi yöntemi yoktur. Önleyici nitelik taşıyan medikal tekniklerle kişinin yaşam kalitesi daha iyi hale getirilir. Düzenli yürüyüş ve egzersiz içeren tedavi planı uygulanır. Ek olarak doktorunuzun uygun görmesi halinde ilaç tedavisiyle de desteklenebilir.

Osteoporoz teşhisi alan kişilerin günlük alışkanlıklarını da bu doğrultuda düzenlemesi beklenir. Beslenme alışkanlıkları ve günlük aktivitelerde, hastanın eklem sağlığı dikkate alınarak bazı değişiklikler yapılır. Hastanın ihtiyaçları doğrultusunda ve uzman hekim kontrolünde sürecin ilerlemesi oldukça önemlidir. Böylelikle osteoporoz diğer adıyla kemik erimesinden kaynaklanan etkenlerin önüne geçilir. Osteoporoz belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

"