Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri Nelerdir? Özel Medifema Hastanesi

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri Nelerdir? Özel Medifema Hastanesi

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri Nelerdir?

Detaylı bilgi almak ve randevu oluşturmak için formu doldurun, biz sizi arayalım.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri Nelerdir?

Kalsiyum azlığına bağlı olarak kemiğin kırılma olasılığını yükselten bir rahatsızlıktır. Normal kemiğin yapısı deliklidir ancak, kemik erimesinde bu delikler genişler ve süngerimsi bir hal alarak direncinin azalmasına neden olur.

Osteoporozun Belirtileri Nelerdir?

Kemik erimesi sessiz ve sinsice ilerler bu nedenle osteoporotik kırık ortaya çıkana kadar belirti vermeyebilir. Kemik erimesi, basit hareketlerde bile ortaya çıkabilen kırılma ve çatlamalara yol açabilmektedir. Diğer yol açtığı rahatsızlıkları şöyle sıralayabiliriz,

Zamanla kemiklerin eğrilmesine bağlı olarak boyun kısalması Omurga içerisinde kırık veya çökmüş bir omurun neden olduğu bel ağrıları Kamburlaşma ve çarpık duruş Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedenleri Nelerdir? Genetik yatkınlık İleri yaş Sigara ve alkol kullanımı Cinsiyet hormonlarındaki düşüklükler Yetersiz kalsiyum, fosfor ve D vitamini alımı Kadın cinsiyet ve özellikle de menopoz sonrası dönemde olmak Adrenal bez hastalıkları Steroid içerikli ilaç kullanımı Menopoz öncesi dönemde yumurtalıkların alınması Hareketsiz yaşam tarzı Tiroid hormonlarına ilişkin bozukluklar Kemiğin Gücünü Ne Belirler? Vitamin D eksikliği Aşırı alkol, kafein ve protein tüketimi Hareketsiz yaşam biçimi-egzersiz yapmamak Bazı ilaçlar (kortizon, fenitoin…) Bazı kronik romatizmal hastalıklar (romatoid artrit, ankilozan spondilit …) Hareketsizliğe neden olan hastalıklar (inme, omurilik yaralanması vb) Bazı endokrin hastalıklar Osteoporozun Tanı Süreci Nasıldır?

Kemik mineral yoğunluğunun kantitatif ölçümü ile konulmaktadır. Kemik dansitometresi adı verilen bu teknik kemik kitlesi hakkında doğru ve kesin sonuç verir.

Yılda Bir Kemik Yoğunluğunuzu Ölçtürün

Sinsi bir hastalık olan Osteoporoz tedavisinde erken tanı büyük önem taşımaktadır. Risk grubundaki hastaların kemik mineral yoğunluğundaki değişimler 1-2 yılda bir yapılan kontrollerle mutlaka izlenmelidir. Kan ve idrar tahlilleri yaptırılarak kemik yıkımının arttığı veya yapımının azaldığı gösterilebilir. Yapılan kontroller ve alınan önlemlerle doruk kemik yoğunluğu en uygun düzeyde tutularak Osteoporozdan korunmak mümkündür. Ayrıca çocukluktan döneminden itibaren yapılan aktif spor, yeterli derecede alınan D vitamini ve kalsiyum kemik erimesini önlemenin başlıca yollarındandır.

Osteoporozu ve Kemik Kırıklarını Önlemek İçin 7 Öneri


Kemik sağlığı için kalsiyum alımını önemseyin ve yeteri kadar süt ile süt ürünü tüketin. Günlük yaşamda fiziksel aktivitenizi artırın. Düzenli sağlık kontrollerinizi ihmal etmeyin ve doktorunuza danışarak kemik yoğunluğu ölçümünüzü zamanında yaptırın. Spora başlamadan önce mutlaka uzman yardımı alın. Sigara ve alkolden uzak durun. Kemik kaybını azaltan ve kemik gücünün arttırılmasına yönelik ilaçlar "
Osteoporoz (kemik erimesi) nedir? Belirtileri, Tedavisi - Op. Dr. Gönül Çimen

Osteoporoz (kemik erimesi) nedir? Belirtileri, Tedavisi - Op. Dr. Gönül Çimen

Osteoporoz (kemik erimesi) nedir? Belirtileri, Tedavisi

Osteoporoz (kemik erimesi), kırılmaya daha yatkın olan zayıflamış kemiklerle karakterize tıbbi bir durumdur. Vücut çok fazla kemik kütlesi kaybettiğinde veya yeterince yeni kemik üretemediğinde ortaya çıkar, bu da kemik yoğunluğunun ve gücünün azalmasına neden olur.

Normal olarak, kemik dokusu, eski kemiğin parçalanması ve yeni kemiğin yerini almasıyla sürekli bir yeniden şekillenme sürecinden geçer. Osteoporozda bu denge bozulur ve zamanla kemik yoğunluğunda net bir kayıp oluşur.

Osteoporoz genellikle “sessiz bir hastalık” olarak adlandırılır çünkü tipik olarak bir kırık meydana gelene kadar belirgin semptomlar göstermeden ilerler. Osteoporoz ile ilişkili yaygın kırık bölgeleri arasında omurga, kalçalar, bilekler ve kaburgalar bulunur. Kırıklar ağrıya, sınırlı hareket kabiliyetine neden olabilir ve kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir.

Aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli faktörler osteoporoz gelişme riskini artırabilir:

Yaş: Osteoporoz riski, özellikle menopoz sonrası kadınlarda östrojen düzeylerindeki düşüş nedeniyle yaşla birlikte artar. Cinsiyet: Kadınların osteoporoz geliştirme olasılığı erkeklerden daha fazladır. Hormonal değişiklikler: Erkeklerde düşük testosteron seviyeleri ve kadınlarda erken menopoz gibi hormonal bozukluklar riski artırabilir. Aile öyküsü: Ailede osteoporoz veya kırık öyküsü olması riske katkıda bulunabilir. Yaşam tarzı faktörleri: Fiziksel aktivite eksikliği, kalsiyum ve D vitamini açısından düşük bir diyet, sigara içmek, aşırı alkol tüketimi ve bazı ilaçların (kortikosteroidler gibi) uzun süreli kullanımı riski artırabilir. Bazı tıbbi durumlar: Romatoid artrit, çölyak hastalığı, inflamatuar barsak hastalığı ve hormonal bozukluklar gibi durumlar osteoporoz riskini artırabilir. Düşük vücut ağırlığı ve küçük kemikler: Daha düşük vücut ağırlığına ve daha küçük kemik yapısına sahip kişilerde risk daha yüksektir.

Osteoporozun önlenmesi ve yönetimi, düzenli ağırlık taşıma egzersizi, kalsiyum ve D vitamini açısından zengin dengeli bir diyet, sigara ve aşırı alkol alımından kaçınma ve düşmeyi önleme stratejileri gibi yaşam tarzı değişikliklerinin bir kombinasyonunu içerir. Ek olarak, kemik kaybını yavaşlatmak, kemik yoğunluğunu artırmak ve kırık riskini azaltmak için ilaçlar verilebilir.

Osteoporozunuz olabileceğinden şüpheleniyorsanız veya kemik sağlığınızla ilgili endişeleriniz varsa, özel durumunuzu değerlendirebilecek ve uygun rehberlik ve tedavi seçenekleri sunabilecek bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir.

Osteoporoz (kemik erimesi) Belirtileri Nelerdir?

Osteoporoz (kemik erimesi) genellikle sessiz bir hastalık olarak kabul edilir. Çünkü tipik olarak erken evrelerinde belirgin belirtilere neden olmaz. Kemik erimesi olan kişiler, bir kırıkla karşılaşana veya kemik yoğunluğu testi yaptırana kadar durumlarının farkında olmayabilirler.

Bununla birlikte, osteoporoz ilerledikçe, bazı kişiler zayıflamış kemiklerle ilgili belirtiler yaşamaya başlayabilir. Bu belirtiler şunları içerebilir:

Kırıklar: Osteoporoz kemikleri zayıflatır ve kırılmalara karşı daha duyarlı hale getirir. Osteoporoz ile ilişkili kırıklar genellikle omurga, kalça, bilek ve kaburgalarda görülür. Bu kırıklar küçük düşmelerden veya günlük aktivitelerden kaynaklanabilir ve ağrıya, hareket kısıtlılığına ve şekil bozukluklarına neden olabilir. Sırt ağrısı: Omurgadaki omurların kompresyon kırıkları, kronik veya akut sırt ağrısına yol açabilir. Ağrı donuk, keskin veya sızlayıcı olabilir ve hareketle veya ayakta dururken veya yürürken kötüleşebilir. Boy kaybı: Çoklu vertebral kırıklar zamanla boy kaybına neden olabilir. Bu, omurga yavaş yavaş çöktüğünde ve omurlar sıkıştığında meydana gelir. Kambur duruş: Üst omurganın öne doğru eğriliğini ifade eder. Vertebral kırıklara ve vertebral yükseklik kaybına bağlı olarak gelişebilir.

Bu semptomların başka koşullardan da kaynaklanabileceğini ve bunları yaşamanın mutlaka osteoporozu göstermediğini not etmek önemlidir. Osteoporoz ile ilgili endişeleriniz varsa veya kemik sağlığı ile ilgili semptomlar yaşıyorsanız, bir doktora danışmanız önerilir. Osteoporozu teşhis etmek ve en iyi tedavi yöntemini belirlemek için semptomlarınızı değerlendirebilir, risk faktörlerinizi değerlendirebilir ve kemik yoğunluğu taramaları gibi uygun testleri yapabilirler.

Osteoporoz Nasıl Tedavi Edilir?

Osteoporoz (kemik erimesi) tedavisi, daha fazla kemik kaybını önlemeyi, kemik yoğunluğunu artırmayı, kırık riskini azaltmayı ve semptomları yönetmeyi amaçlar. Spesifik tedavi yaklaşımı, durumun ciddiyetine, bireysel risk faktörlerine ve genel sağlığa bağlıdır. Osteoporoz için tedavi seçenekleri şunları içerebilir:

Yaşam tarzı değişiklikleri: Düzenli ağırlık taşıma ve kas güçlendirme egzersizleri: Yürüme, hızlı koşma, dans etme veya direnç eğitimi gibi etkinliklerde bulunmak kemik yoğunluğunu ve gücünü artırmaya yardımcı olabilir. Yeterli kalsiyum ve D vitamini alımı: Kalsiyum açısından zengin gıdaları tüketmek (örn. süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, güçlendirilmiş gıdalar) ve yeterli D vitamini seviyesini sağlamak (güneş ışığına maruz kalma veya takviye yoluyla) kemik sağlığı için çok önemlidir. Sigarayı bırakma: Sigara içmek kemik kaybına katkıda bulunabilir, bu nedenle sigarayı bırakmak genel kemik sağlığı için faydalıdır. Alkol tüketimini sınırlamak: Aşırı alkol alımı kemikleri zayıflatabilir, bu nedenle ölçülü alkol tüketmek veya tamamen kaçınmak önemlidir. İlaçlar: Bisfosfonatlar: Alendronat, risedronat ve ibandronat gibi bu ilaçlar kemik kaybını yavaşlatmaya ve kırık riskini azaltmaya yardımcı olur. Seçici östrojen reseptör modülatörleri (SERM’ler): Raloksifen gibi ilaçlar vücuttaki östrojen etkilerini taklit eder ve kemik kaybını önlemeye yardımcı olabilir. Teriparatid: Bu ilaç, yeni kemik büyümesini uyaran ve sıklıkla şiddetli osteoporoz vakalarında kullanılan bir paratiroid hormonu şeklidir. Denosumab: Kemik yıkımını azaltmaya ve kırık riskini azaltmaya yardımcı olan ve altı ayda bir yapılan bir enjeksiyondur. Hormon replasman tedavisi (HRT): Menopoz sonrası kadınlar için, kemik kaybını önlemeye yardımcı olmak için hormon tedavisi önerilebilir. Potansiyel faydaları ve riskleri bir sağlık uzmanıyla tartışmak önemlidir. Düşmeyi önleme: Düşmeyi önlemek için önlemler almak, kırılma riskini önemli ölçüde azaltabilir. Bu, güvenli bir ev ortamı sağlamayı, uygun ayakkabı giymeyi, denge ve koordinasyonu geliştirmeyi ve düşme riskini artıran tüm faktörleri ele almayı içerir.

Doğru teşhis için bir sağlık uzmanına danışmak ve bireysel koşullara göre en uygun tedavi planını belirlemek önemlidir. Kişiselleştirilmiş öneriler sunabilir, tedavinin etkinliğini izleyebilir ve yaklaşımı gerektiği gibi ayarlayabilirler.

Kemik Erimesi Nedir? Belirtileri ve Tedavisi Nelerdir? – Metabolizmanın Hastasıyız

Kemik Erimesi Nedir? Belirtileri ve Tedavisi Nelerdir? – Metabolizmanın Hastasıyız

Kemik Erimesi Nedir? Belirtileri ve Tedavisi Nelerdir?

Kemik erimesi (Osteoporoz) nedir?
Kemik erimesi, “kemiklerin gözenekli hale gelmesi” şeklinde de ifade edilebilir. Kemiklerimizin en güçlü olduğu dönem 30 yaş civarındadır, daha sonra yoğunluklarını kaybetmeye başlarlar. 50 yaş ve üzerindeki kadınların yarısı yaşam süreleri içerisinde kemik erimesi ile ilişkili bir kırık yaşayacaktır.

Kemik erimesinin Belirtileri
Kemiklerinizin eridiğini fark etmeyebilirsiniz, bir kırıkla karşılaştığınızda ya da vücudunuzun duruşunda belirgin bir değişiklik olduğunda ortaya çıkabilir. Omurlardaki değişimlerin neden olduğu sırt ağrısı kemik erimesinin ilk işareti olabilir.

Kemik erimesi ve kırıklar
Kemik erimesi her yıl 1,5 milyon kırığa neden olmaktadır. Omur basısına bağlı kırıklar en sık rastlanan tipidir. Omurlarda oluşan çok küçük kırıklar sonucunda omurda çökme olabilir, bu nedenle omurganın biçimi değişebilir. Kalça kırıkları uzun süren hareket sorunlarına neden olup, ölüm riskini artırabilir. Kemik erimesi olanlarda el bileği kemikleri, leğen kemiği ve diğer kemiklerde de kırıklara sık rastlanır.

Kemik erimesi neden olur?
Kemiklerimizi yaşamımız boyunca düzenli olarak birçok kez yeniden üretiriz. Kemiklerin ana maddesi kollajen adı verilen bir proteinden oluşur, sertliğini ise kalsiyum fosfat minerali sağlar. Yaşlandıkça, ürettiğimiz kemik yapısından fazlasını kaybederiz. Kadınların kemik yoğunluğundaki en büyük değişim menopozdan 5-7 yıl sonra ortaya çıkar.

Herkeste kemik erimesi görülebilir mi?
Kemik kaybı yaşlanmanın doğal bir parçasıdır, ancak erime olarak kabul edilecek düzeydeki yoğunluk kaybı herkeste olmaz. Yaşla birlikte kemik erimesi sıklığı artar. Kadınların kemikleri genellikle daha incedir. Kadınlarda kemik yoğunluğu menopozdan bir süre sonra hızla düşer. Kemik erimesi gözlenen Amerikalıların %80’i kadındır.

Kontrol edemeyeceğiniz risk faktörleri
İnce yapılı, küçük iskeleti olan kadınlarda kemik erimesi daha fazladır. Genetik ve etnik özelliklerin de rolü vardır. Beyaz ırka mensup ve Asyalı olanlarda daha sık rastlanır. Tip 1 diyabet, romatizmal eklem hastalığı, iltihabi barsak hastalığı ve hormonal rahatsızlıklar kemik kaybı ile bağlantılıdır.

Kontrol edebileceğiniz risk faktörleri
Sigara kullanma, hareketsiz bir yaşam tarzı, kalsiyum ve D vitamini yönünden zayıf gıdalarla beslenme kemik erimesi riskini artırır. Alkol tüketiminin fazla olması kemik kaybı ile bağlantılıdır, kırık riski artar. Yeme bozuklukları (kendini aç bırakma ya da doymayan iştah), kemik sağlığına darbe vurabilir. İltihap gidermek için kullanılan kortikosteroid grubu ilaçlar ve emilim bozucu obezite ameliyatları da kemik kaybı riskini artırır.

Erkeklerde kemik erimesi görülebilir mi?
Kemik erimesi kadınlarda daha yaygındır, ancak erkeklerde de risk vardır. 50 yaşın üstü erkeklerin %25’inde kemik erimesine bağlı bir kırık görülecektir. “Kadın hastalığı” olarak görülen kemik erimesi sorunu erkeklerde yeterince tanı almamış ve ilgili tetkikler yapılmamış olabilir.

Tetkikler: DEXA tekniği ile kemik yoğunluğunun taranması
Doktorunuz kemik mineral yoğunluğu ölçümünü şu durumlarda önerebilir:
• 50 yaşının üzerinde iseniz ve kemiklerinizden birinde kırık varsa
• Menopoz ya da menopoz sonrasındaki bir zaman diliminde iseniz ve risk faktörleriniz mevcutsa
• 65 yaşın üzerinde ve kadınsanız
• 50-69 yaş arasında, risk faktörleriniz mevcut ve erkekseniz
• 70 yaşın üzerinde ve erkekseniz
DEXA (Çift yönlü enerji -X ışını emiliminin ölçülmesi) tekniği ile düşük doz X ışını kullanılarak kalça ve omurgadaki kemik yoğunluğu ölçülür. Tetkikin yapılması 15 dakikadan kısa bir zaman almaktadır.

Tetkikler: T-Değeri’nin yorumlanması
Kemik mineral yoğunluğu, kemik yoğunluğunun en üst düzeyde olduğu 30 yaşındaki sağlıklı bir bireyin değerleri ile karşılaştırılır. Bu sonuçlar T-değerine dönüştürülür ve şu şekilde yorumlanır:
-1.0 ve daha yüksek ise kemik yoğunluğu normaldir
-1.0 ile -2.5 arasında ise kemik yoğunluğu azalmıştır (osteopeni) ancak kemik erimesi yoktur
-2.5 ya da daha düşük ise kemik erimesi (osteoporoz) vardır
Kemik yoğunluğu azaldıkça T-değeri düşer.

Tedavi: Kemiği güçlendiren ilaçlar
Eğer kemik erimeniz varsa, kullanmanız için bifosfonat grubu bir ilaç reçete edilebilir. Bifosfonatlar kemik kaybını ve kırık riskini azaltıp, kemik yoğunluğunun bir ölçüde artırılmasını sağlayabilir. Ağızdan alınan formları mide ve barsak sorunlarına yol açabilir, yemek borusunda ülser görülebilir, asite bağlı reflü ve bulantı olabilir. Enjekte edilen bifosfonatlar, yılda 1-4 kez uygulanır, grip benzeri belirtilere yol açabilir. Bifosfonatlar çene kemiği hasarına neden olabilir.

Tedavi: Hormon içeren ilaçlar
Eskiden menopoz ile ilgili belirtileri ortadan kaldırmak için kullanılan hormon tedavisi, kemik erimesi tedavisi için de bir seçenek oluşturmaktaydı ancak bu tedavi kanser, kan pıhtılaşması, kalp hastalığı ve inme gibi riskleri nedeniyle, diğer kemik erimesi ilaçlarına göre daha sınırlı kullanılmaktadır. Kemikte östrojene benzer şekilde güçlendirici bir etki yapan ve hormon olmayan bir ilaç olan raloksifen kanser riski yaratmaz ancak damar içinde pıhtılaşma ve sıcak basması gibi yan etkilere yol açabilir. Sentetik bir paratiroid hormonu olan teriparatid, günlük enjeksiyonlar ile uygulanır, yeni kemik oluşumunu sağlar. Bacakta kramplar ve sersemlik gibi yan etkiler görülebilir, yalnızca iki yıl kullanılabilir.

Tedavi: Biyolojik ilaç seçeneği
Denosumab laboratuvarda üretilen bir antikordur, kemiğin yıkımını yavaşlatır. Yılda iki kez yapılan enjeksiyon ile uygulanır. Menopoz sonrası dönemde bulunan, diğer kemik erimesi ilaçlarını kullanamayan ya da bu ilaçlardan fayda görmeyen kadınlarda kullanılır. Sırt, kas ve kemik ağrıları, mikrobik hastalık riskinin artışı ve kalsiyum düzeylerinde düşme gibi yan etkiler gözlenebilir.

Kemik yapısını güçlendiren besinler
Kalsiyumdan zengin gıdalarla beslenmek, yaşınız kaç olursa olsun, kemikleri korumada yardımcı olur. Günde yaklaşık 3,5 bardak (su bardağı) süte ihtiyacınız vardır. Somon ve ton balıkları kalsiyumun emilmesini kolaylaştıran D vitamini içerir. Yeşil sebzeler kemik kalitesinin korunmasına yardımcı olan magnezyum içerir. Bazı gıdalar ve içecekler kalsiyum ve D vitamini ilavesi ile desteklenmiştir.

Kemiğe zarar verebilecek besinler
Bazı besinler vücuttaki kalsiyumu olumsuz etkileyebilir. Kafein kalsiyum emilimini azaltır, ancak günde üç bardaktan fazla kahve içmiyorsanız olumsuz etkisi azdır. Konserve çorba ve işlenmiş et gibi tuzlu gıdaları en az düzeyde tüketiniz. Alkol tüketiminin yüksek olması da kemik kaybına yol açabilir.

Kalsiyum açısından en zengin besinler hangileridir?
D vitamini ile desteklenmiş bir bardak süt kalsiyum almanın en iyi yollarından biridir. Diğer süt ürünlerinin kalsiyum içeriği değişkendir. Yoğurt ve peynir, kalsiyum açısından dondurmaya göre daha iyi seçimlerdir. Sardalya ve somon gibi balıklar kalsiyum açısından iyi kaynaklardır. Kalsiyum desteği içeren tahıllı gevrekler ya da portakal suyunda da kalsiyum içeriği yüksektir.

Bazı besinlerin günlük kalsiyum ihtiyacını karşılama oranları (%) (cup: bardak)

Sağlıklı kemikler için destekleyici ürünler
Yaygın kullanılan iki tip kalsiyum desteği bulunmaktadır: Kalsiyum karbonat ve kalsiyum sitrat. Her ikisinin de faydası benzerdir. Günlük dozu ikiye bölerek yarısını sabah, yarısını da gün içerisinde almak emilimi artırır. Kalsiyum desteğinin dozu için doktorunuza danışınız. Çok fazla kalsiyum almak böbrek taşlarına neden olabilir. Yeterli miktarda D vitamini alınması kalsiyum emilimini kolaylaştırır.

Vücut ağırlığınız ve küçük ağırlıklar ile çalışarak kemiklerinizi güçlendiriniz
Vücut ağırlığını taşıyacak türde egzersizler kemik yapımı ve korunması için faydalıdır, yürüyebilir, hafif koşu yapabilir, tenis oynayabilirsiniz. Araştırmalara göre, günde yaklaşık 1.5 km yürüyen bir kadın kemik yapısını 4-7 yıl daha korumaktadır. Birçok aktivite yaparak küçük ağırlıklar kaldırabilirsiniz.

Egzersizlere dikkat ediniz
Vücuda fazla yük bindiren aktiviteler kemik yoğunluğu düşük olanlarda riskli olabilir. Yoga ve pilates denge için faydalı olabilir, ancak çok fazla bükülme ya da öne eğilme kemik erimesi olan kişilerde omurlara bası yaparak kırığa yol açabilir.

Kemik yoğunluğunun azalması (Osteopeni): Kemik kaybının sınırda olması
Kemik erimesi düzeyinde olmayan bir kemik kaybı varsa, buna kemik yoğunluğu azalması (osteopeni) denilir. Kemik erimesinde olduğu gibi bu durum da belirti vermez. Kemik yoğunluğu azalması kemik erimesine dönüşebilir. Beslenmede yapılacak değişiklikler ve egzersizlerle kemik kaybı yavaşlatılabilir. Doktorunuz ilaca ihtiyacınız olup olmadığını değerlendirecektir.

Kemik erimesi geriye çevrilebilir mi?
Kemik erimesi ilçalarının birçoğu kemik kaybını azaltır, kemik yoğunluğunu hafifçe artırır. Teriparatid, yeni kemik oluşumu sağlar, ancak günlük enjeksiyon gerektirir ve olası yan etkiler nedeniyle yalnızca iki yıl kullanılabilir. Öte yandan kemik yapımını sağlayan ve kemik erimesini geri çeviren bir ilaç ile ilgili ümit ışığı vardır, ilacın hayvan çalışmaları olumlu sonuç vermiştir.

Gençlikte kemik yapımını destekleyiniz
Çocukluk ve ergenlik döneminde kazanılan sağlıklı alışkanlıklar sonraki yıllarda daha güçlü kemiklere sahip olmayı sağlayabilir. Genç bireyler kalsiyumdan zengin besinlerle beslenerek, günışığı ve besinler yoluyla D vitamini alarak ve düzenli egzersiz yaparak kemik yapımını destekleyebilir. Yaşa göre günlük kalsiyum ihtiyacı şöyledir:
1 yaşın altı: 200-260 mg
1-3 yaş: 700 mg
4-8 yaş: 1,000 mg
9-18 yaş: 1,300 mg
19-50 yaş : 1,000 mg
51-70 erkek: 1,000 mg
51+ kadın: 1,200 mg
71+ yaş: 1,200 mg
30 yaş civarında kadınlar, kemik kitlesi açısından gelebilecekleri en yüksek düzeyin %98’ine ulaşmıştır.

Düşmenin önlenmesi: Temel ilkeler
Kırıkların önlenmesi, kemik kaybı hangi durumda olursa olsun, kemik sağlığı açısından en önemli konudur. Kırıkla sonuçlanabilecek bir düşmeyi önlemek için:
• Dağınıklığı en aza indiriniz.
• Küçük halıların yerde sabit bir şekilde durduğuna emin olunuz.
• Kilim kullanmayınız.
• Gevşemiş kordonları yol üzerinden kaldırınız.
• Sağlam, kauçuk tabanlı ayakkabıları tercih ediniz.

Kemik sağlığı için hiçbir zaman geç değildir
Birçok kişi 60’lı yaşlar ya da daha sonrasındaki bir döneme kadar kemik kaybı yaşadığını fark etmez. Buna karşın bu dönemde de kalsiyum tüketimini önerilen düzeylere çıkarmak ve düzenli egzersiz yapmak faydalı olacaktır. Dengeyi geliştiren egzersizler düşmeyi engelleyebilir.

Kemik erimesi ile yaşamak
Kemik erimesi erken dönemde hayatınızı etkilemeyebilir. Hareketsiz bir yaşam, kemik sağlığının kötüye gitmesine neden olabilir. Yürüyüşler bu konuda yardım sağlar. İlaveten, ağır alışveriş poşetleri ya da diğer eşyaları taşımak için yardım isteyin. Eğer denge sorunu varsa, parmaklığa tutunabilir, baston ya da yürüteç kullanabilirsiniz.

"
Osteoporoz (Kemik Erimesi)? Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi | Anadolu Sağlık Merkezi

Osteoporoz (Kemik Erimesi)? Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi | Anadolu Sağlık Merkezi

Osteoporoz (Kemik Erimesi)? Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi

Kemikler zaman içerisinde kendini yeniler fakat yaş arttıkça bu yenilenme azalır. Eğer yenilenmenin azalması normalden daha hızlı gerçekleşiyorsa osteoporoz hastalığı oluşmuş demektir. Çocukluk döneminde başlayan yetersiz beslenme ve hareketsiz yaşam ilerleyen yaşlarda çeşitli kemik rahatsızlıklarının oluşmasında rol oynar. Osteoporoz kemik yoğunluğunu etkileyen ve sağlığını riske atan bir kemik hastalığıdır. Osteoporoz semptomları genelde düşme sonucu oluştuğu ve fark edildiği için “sessiz” hastalık olarak adlandırılır. Ağrıyan kemikler, kamburluk gibi sorunlar osteoporozun diğer belirtileridir. Yaşam tarzında yapılacak değişiklikler ile osteoporoz önlenebilir veya tedaviye destek olunabilir.

Osteoporoz Nedir?

İnsan vücudunu oluşturan yapılardan biri kemiklerdir ve osteoporoz kemiklerin mineral yoğunluğu ile kütlesini azaltan bir rahatsızlıktır. Kemik dokusu küçük yaşlarda gelişmeye başlar ve yeterli gelişme göstermezse yaş arttıkça (özellikle 65 yaş ve üzeri) kemik kaybının artmasına neden olur. Kemiklerin yapısını oluşturan kalsiyum zamanla vücut tarafından kaybedilerek kemikleri hassaslaştırır. Kalsiyum kaybeden kemikler zayıf ve kolay kırılabilir bir hal alır, yapısı bozulur. Bilek, kalça, omurga kemiği kırılmalarına osteoporozda sık rastlanır.

Postmenopozal osteoporoz

Kadınlarda kemik kütlesinin %90’ı 18 yaşına gelmeden oluşur. 50-75 yaş kadınlarda, doğal menopoza bağlı gelişen östrojen eksikliği sonucu kemik kütlesi erken yaşta yeterli gelişmediyse osteoporoza neden olur.

Senil osteoporoz

70 yaş üzerindeki kişilerde yaşlanmaya bağlı gelişir. Sebepleri çoğunlukla D vitamini sentezinde azalma ve kalsiyum eksikliğidir.

Juvenil (gençlik ve ergenlik dönemi) osteoporoz

Yetişkinlerin aksine 8-14 yaş arası çocuklarda görülen, nadir ve nedeni bilinmeyen osteoporoz türüdür.

Osteoporozun Semptomları

Osteoporoz, hastalığa bağlı kırık gerçekleşmedikçe sinsi bir şekilde ilerler ve fark edilmez. Tedavi edilmeyen osteoporoz kemiklerde ağrıyı artırır ve oluşan kırıklar sebebiyle kişiyi çevresindeki kişilere bağımlı hale getirir. Vücut kırıkları, kamburlaşma, boyda kısalma, bel ve sırt ağrıları osteoporozun diğer belirtileridir. Tedavi edilmeyen osteoporoz zamanla günlük ihtiyaçları karşılayamamaya ve çevreye bağımlı hale gelmeye neden olur.

Osteoporoz Nasıl Tanı Alır?

Genelde düzenli muayene olmayan bireylerde düşme sonrası vücut kırıklarıyla ya da sırt, kas, eklem ağrıları ile fark edilen bir rahatsızlıktır. Doktor muayenesi sonrası, kan ve idrar tahlilleri, radyografi, kemik yoğunluğu ölçümü tanı için kullanılır. Teşhis için kullanılacak yönteme doktor tarafından karar verilir. Kemik yoğunluğu ölçümleri 1.5-2 yılda bir yenilenmeli ve karşılaştırılmalıdır. Tedavi şekli ve ilaçlar osteoporozun seviyesine göre değişiklik gösterebilir.

Osteoporozun Nedenleri ve Risk Faktörleri

Kadınların kemik dokusu erkeklerden daha azdır, özellikle menopoz dönemindeki kadınlarda östrojen hormonu da azalarak kadınları osteoporoza daha yatkın hale getirir. Kadınlarda daha çok risk bulunsa da erkeklerde testosteron azalması da kişiyi osteoporoza yatkın hale getirir. Yaş arttıkça kemikler yoğunluğunu kaybeder, genelde 50 yaş ve üzeri bireylerde osteoporoza daha sık rastlanır. Fiziksel aktivite sayesinde kemik kütlesi artmaktadır. Hareketsiz bir yaşam tarzı, düşük kalsiyumlu beslenme, D vitamini, genetik gibi faktörler de osteoporozda etkilidir. Osteoporoz için diğer risk faktörleri şu şekilde sıralanabilir:

Sigara kullanımı. Fazla kafein tüketimi. İleri yaşta düşük vücut ağırlığı. Sık sık düşmek. 3 aydan uzun süredir steroid (kortizon) tedavisi alıyor olmak. Endokrin sistem hastalıkları. Osteoporozdan Kimler Etkilenir?

Osteoporoz her cinsiyetten her yaş grubunu ve kökeni etkiler fakat bazı grupların riski daha fazladır. Özellikle kötü beslenen, hareketsiz bir yaşam tarzına sahip olan ve yaşı ilerleyen bireyler osteoporoza daha yatkındır. Kişi 65 yaş üzerinde ise bir semptom göstermese bile riskli kabul edilir. Ailede osteoporoz öyküsü olması, kalsiyumdan yetersiz beslenme gibi faktörler dışında kişinin osteoporozdan beyaz ten, kısa boy, açık göz rengi gibi fiziksel özellik faktörleri de bulunur. Aynı zamanda Asyalı kadınların, Afrikalı kadınlara göre daha fazla risk altında olduğu bilinmektedir. Şeker hastalığı olan, tiroid fonksiyonu bozuklukları bulunan, fazla alkol kullanan bireylerin dünya genelinde osteoporozdan daha fazla etkilendiği bilinmektedir.

Osteoporoz Nasıl Tedavi Edilir?

Osteoporozu önlemek tedavi etmekten daha kolaydır. Osteoporozu önlemek için küçük yaşlarda yaşam tarzlarında değişiklik yapmak gerekir. Eğer osteoporoz geliştiyse tedavi için yaşam tarzı değişiklikleri yapılmalıdır. Düşmeyi azaltmak için önlemler almak, doktor ve fizyoterapist kontrolünde egzersizler yapmak, beslenme değişiklikleri, doktor tarafından reçete edilen ilaçların düzenli kullanımı osteoporozun önlenmesi ve tedavisinde etkilidir. Kullanılacak ilaçlar doktor tarafından yapılan tahlillere uygun olarak verilir. Gerekli görüldüğünde kalsiyum ve D vitamini takviyeleri kullanılması istenir. Dans, tenis, hafif yürüyüşler, yoga, bahçe işleri gibi aktiviteler kemik kaybını yavaşlatarak kas gücünü artırmaya yardımcı olur.

Osteoporoz ve Beslenme

Osteoporozda yapılabilecek yaşam tarzı değişikliklerinden biri beslenme şeklidir. Yeterli miktarda kalsiyum alındığından her yaşta emin olunmalıdır. 35 yaş altı yetişkinlerin düzenli kalsiyum alımı ile osteoporoz riskleri düşer. Kalsiyum alımı için çok yağlı yiyecekler tercih edilmemelidir. Tuz, kafein, fosfat alımının azaltılması ve potasyum, magnezyum alımının artırılması osteoporozdan korunmak için yapılabilecek değişikliklerdir. Günde üç fincandan fazla kahve tüketilmesi kafein alımı kaynaklı kalsiyum atımını artıracağı için önerilmez. Süt ve süt ürünleri, kabuklu yemişler, yeşil yapraklı sebzeler kalsiyumdan zengindir. D vitamini ise özellikle yumurta olmak üzere yağlı balıklarda, tavukta, kırmızı ette bulunur ve güneş ışınlarının doğru zamanda alınmasıyla kullanılır. Yaşa göre kalsiyum ve D vitamini ihtiyaçları değişebilmektedir:

19-50 yaş yetişkinler, hamile ve emziren kadınlar ve 51-70 yaş erkeklerde kalsiyum ihtiyacı günlük 1000 mg’dır. 51-70 yaş arası yetişkin kadınlarda ve 71 yaş üstü tüm yetişkinlerde kalsiyum ihtiyacı daha fazladır ve 1200 mg’dır. D vitamini takviyelerine bebeklikte doktor kontolünde başlanır. 0-12 ay arası bebeklerde 400 IU D vitamini ihtiyacı vardır. 1-9 yaş arası çocuklarda D vitamini ihtiyacı 600 IU’ya çıkar. 9 yaşından 70 yaşına kadar 800 IU olarak devam eder. Eğer kişi hamileyse ya da emziriyorsa D vitamini ihtiyacı 600 IU’dur. Düşme Riski Nasıl En Aza İndirilir?

Osteoporozun sebep olduğu en büyük risklerden biri düşme tehlikesidir. Yapılacak değişiklikler ile bu risk en aza indirilmeli ve sağlık korunmalıdır. Kas kuvvetini, dengeyi ve koordinasyonu artıracak egzersizler yapılması korunmanın temelini oluşturur. Denge bozukluğu olan ya da düşme riski yüksek olan bireylerin baston, yürüteç gibi ekipmanlarla hareket etmesi önerilir. Ev içerisinde düzenlemeler yapılarak da düşmeye sebep olacak etkenler kaldırılmalıdır. Özellikle kaygan zemin bulunan banyolarda duvarlara tutamak takılması destek alarak hareket edilmesi kayma sonucu düşme riskini azaltır. Kaygan halı ve kilimler yerden kaldırılmalı ve düşme riski en aza indirilmelidir.

Sadece yetişkinlik döneminde değil çocukluk döneminden başlayarak sağlıklı beslenme düzeninin ve hareketli bir yaşam tarzının benimsenmesi ilerleyen yaşlarda osteoporoz riskini azaltabilir. Ne sebeple olursa olsun oluşan osteoporozda hastalığın daha kötü seyir etmesine neden olan düşmeye bağlı kırıkları engellemek gerekir. Ailede osteoporoz öyküsü varsa ya da riskli yaşlara girmeye başlanıyorsa mutlaka düzenli doktor kontrolleri yapılmalı ve erken teşhis ile daha sağlıklı bir yaşam sürülmelidir. Siz de osteoporoz riskiniz olduğunu ya da bu rahatsızlığı yaşadığınızı düşünüyorsanız doktor kontrolüne en kısa zamanda gitmeli ve tavsiyelere uymalısınız.

Son güncellenme tarihi: 16 Kasım 2022

Yayınlanma tarihi: 16 Kasım 2022

"
Blog | Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Blog | Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Osteoporoz ya da halk arasındaki tabiri ile kemik erimesi, düşük kemik kütlesi ve kemik mikro yapısının bozulması sonucu kemik kırılganlığının ve kırık olasılığının artmasına neden olan bir iskelet sistemi hastalığıdır. 50 yaşın üzerinde her üç kadından birini ve beş erkekten birini etkilemektedir. Herhangi bir bulgu vermeden önce, düşük kemik mineral yoğunluğu ile karakterizedir.

Kemik Erimesi Teşhisinde DEXA Yöntemi

Kemik erimesi teşhisinde, Dual Enerji X Ray Absorbsiyometri (DEXA) yöntemi kullanılır. Elde edilen kemik mineral yoğunluğu ölçümü ve kırık varlığına göre kesin teşhis konulmaktadır. DEXA dünyada en yaygın olarak kullanılan ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından da osteoporoz teşhisinde altın standart olarak önerilen tekniktir. DEXA ölçümleri ile hastalığın tanı ve takibi yapılabilmektedir.

Kemik Mineral Ölçüm Değerleri Nasıl Olmalıdır?

Dünya Sağlık Örgütü, kemik mineral ölçümü değer aralığını belirlemiştir. Bu değer aralıkları şunlardır:

Normal: Genç erişkine göre kemik mineral yoğunluğunun veya kemik mineral içeriğinin 1 standart sapmanın altında olmasıdır (T skoru > ya da eşit -1). Düşük kemik kütlesi (osteopeni): Kemik mineral yoğunluğunun genç erişkine göre -1 ile -2.5 standart sapma arasında olmasıdır (T skoru > -2.5). Osteoporoz: Kemik mineral yoğunluğunun genç erişkine göre 2.5 standart sapma ya da daha düşük olmasıdır (T skoru -2.5 ya da daha düşük). Yerleşik osteoporoz: Kemik mineral yoğunluğunun genç erişkine göre -2.5 standart sapma ya da daha altında olması ve ek olarak bir veya daha fazla kemik kırığı saptanmasıdır. Kemik Erimesinin Nedenleri Nelerdir?

Birçok hastalıkta olduğu gibi osteoporozun oluşumunda da genetik yatkınlık önemlidir. Bunun dışında osteoporozun oluşumunda rol oynayan faktörler bulunur.

Bunlar,

Hormonal etkenler, Kemik sağlığı açısından uygun olmayan beslenme tarzı, Olumsuz yaşam koşulları, Fiziksel aktivite ve egzersiz eksikliği, Kemik sağlığını olumsuz etkileyen çeşitli hastalıklar ile kullanılan ilaçlar, Kadınlarda düşük östrojen, erkeklerde düşük testosteron düzeyleri, Düşük vücut ağırlığı, Sigara kullanımı veya geçmişte sigara içme öyküsünün bulunması, Birinci derece yakınlarda osteoporoz bulunması, Kortizon olmak üzere bazı ilaçların kullanımı ya da ağır hastalıkların bulunmasıdır.

Yaş ilerledikçe osteoporoz riski artmaktadır. Özellikle kadınlarda 65 yaş üzerinde ve erkeklerde 70 yaş üzerinde sık rastlanmaktadır.

Kemik Erimesinin Belirtileri Nelerdir?

Osteoporoz, kemiklerin zayıflamasına ve kırılmaya yatkın hale gelmesine yol açan bir hastalıktır. Bu hastalıkta, kemiklerin hem yoğunluğu azalmış hem de kalitesi bozulmuştur. Kemik kaybının sessizce ilerlediği bu hastalığın çoğu kez kırıklar oluşmadan farkına varılamamaktadır.

Dünyada yaygın görülen bir iskelet sistemi hastalığı olan osteoporoz, özellikle menopozdan sonra kadınlarda görülmekle birlikte erkeklerde, çocuklarda, ileri yaşta ise her iki cinste de görülebilmektedir. Kırıklar en sık omurga, el bileği, kalça ve üst kol kemiğinde omuza yakın bölgede görülür. Hafif yaşanan düşme veya çarpmadan sonra oluşabilir. Osteoporoz hastalarında ortaya çıkan boy kısalması da hastalığın tanımlanmasında önemli bir ipucu olarak karşımıza çıkmaktadır.

En ciddi osteoporotik kırık kalça kırığı olup, daha ileri yaştaki kişilerde görülür ve yaşamı ciddi şekilde tehdit etmektedir. Osteoporoz hastalığında sırt ağrıları, duruş bozuklukları, düşme riskinde artış, oluşan kırıklar ile hastaların yaşam kaliteleri ve yaşam süreleri de olumsuz yönde etkilenmekte ve önemli sağlık harcamalarını gerekli kılmaktadır.

Kemik Erimesi Tedavisi Nasıl Olur?

Osteoporoz tedavisi ise farklı yöntemler ile gerçekleştirilebilmektedir. Bu anlamda ilaç tedavisi ve hormon replasman tedavisi gibi yöntemlere başvurulabilir. Bu yöntemleri ana hatlarıyla şu şekilde sıralayabiliriz:

Osteoporoz tedavisinde, kemik yoğunluğunu korumak ve kırık riskini azaltmak için kullanılan çeşitli tedavi seçenekleri mevcuttur. Uygulanan tedavi sırasında hastanın yaşı, sağlık durumu, ihtiyaçları ve yaşam şekli göz önünde bulundurulmaktadır.Bu anlamda tedavi sırasında bireylerin yeterli kalsiyum ve D vitamini almaları sağlanmalıdır. Yine osteoporoz tedavisi sürecinde mutlaka egzersiz yapılmalı, sigara ve alkolden uzak durulmalıdır. Osteoporoz tedavisi düşünülen hastalara osteoporozun risk faktörleri ile ilgili danışmanlık verilmelidir. Tedavinin bir parçası olarak kalsiyum, D vitamini ve egzersiz dâhil edilmelidir. Günde 15 dakika güneşlenmek, vücudun D vitamini oluşturması ve depolaması için yeterlidir. Tedaviye başlamadan önce sekonder osteoporoz nedenleri araştırılmalı ve kemik mineral yoğunluğu santral bölgeden yapılmalı ve vertebral bölge dâhil edilmelidir. FDA tarafından onaylanan tedavi ve koruma amaçlı kullanılan ilaçlar, bifosfonatlar, östrojenler, kalsitonin, paratiroid hormon ve RANKL inhibitörü denosumabtır. Bifosfonatlar, kemik yıkımını önler. Kemik kütlesinde artış ve kırılma olaylarında ise azalma sağlarlar. Etkinlikleri, yan etkileri farklı olan haftalık ve aylık olarak kullanılabilen farklı türde bifosfanatlar bulunmaktadır. Kemik Erimesinde Hormon Tedavisi

Hormon replasman tedavisi (HRT) de osteoporoz tedavisi için başvurulan yöntemlerden birisidir. Çok sayıda kadın üzerinde yapılan araştırmaların sonucuna göre tedavide HRT’nin rolü yakın zamanda yeniden değerlendirilmiştir. Kemik üzerinde olumlu etkileri olan ve menopoz bulgularının tedavisinde de kullanılan hormon replasman tedavisinin yanında osteoporoz tedavisinde kullanılan daha etkili ve hormonal olmayan başka tedaviler de bulunmaktadır.

Kemik Erimesinden Korunmak İçin Ne Yapılmalıdır?

Osteoporoz, yani kemik erimesinden korunmak ya da en az hasarla etkilenmek için yapılması gereken temel bazı şeyler aşağıda sıralanmıştır:

Kalsiyum ve D vitamini yönünden zengin gıdalarla beslenmek, Düzenli fiziksel aktiviteler yapmak, Güneş ışığından yeterli sürede faydalanmak, Sigara, nargile gibi tütün ve tütün ürünlerinden uzak durmak. "
Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri ve Tedavisi - Op. Dr. Gokhan Serbes

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri ve Tedavisi - Op. Dr. Gokhan Serbes

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri, Tanı ve Tedavisi Osteoporoza (Kemik Erimesine) Bağlı Omurga Kırıkları

Osteoporoz ya da emik erimesi, ­kemik yapısı içinde bulunan kalsiyumun azalmasına bağlı olarak kemiğin kırılma olasılığını artıran bir hastalık olarak karşımıza çıkıyor.

İçindekiler Osteoporoz Nedir?

Osteoporoz, kemik erimesi olarak bilinen bir rahatsızlık. Kemiklerin zayıflamasına ve kırılmaya yakın bir hale gelmesine yol açabilir. Hastalığın ilerlemesi ile birlikte bir yandan kemiklerin yoğunluğu azalırken, bir yandan da kalitesi bozulur.

Osteoporoz hastalığının, kemik kaybının giderek ilerlediği durumlarda, genellikle kırıklar oluşmadan farkına varılmaz. İskelet sistemi hastalıkları dendiğinde dünyada en çok görülen hastalık olan osteoporoz, özellikle kadınlarda menopozdan sonra daha sık görülür.

Kemik Erimesi Şikayetleri

Osteoporotik kırıklar en yaygın şekilde omurga, el bileği, omuza yakın bölgeler ve kalçada görülmektedir. Söz konusu kırıklar hafif bir düşme ya da çarpma ile meydana gelebilir.

Osteoporoz hastalığının tanımlanmasındaki önemli bir ipucu da boy kısalmasıdır. Bunun nedeni omurlarda meydana gelen çökme kırıklarıdır. Kişilerde boy kısalması, gençken sahip oldukları boy uzunluğundan 10-15 cm olacak şekilde gerçekleşebilir.

Osteoporoza ait omurga kırıkları oluştuğu zaman, hastalarda şiddetli sırt ağrıları ortaya çıkar. Zaman içerisinde bu kırıkların sayısı arttıkça, hastaların boy uzunlukları ciddi olarak değişebilir ve sırtta kamburluk ortaya çıkar.

Hastalarda depresyon, uyku bozuklukları, günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirmede yetersizlik meydan gelir ve tüm bu sonuçlar, hastaların yaşam kalitesinin bozulmasına sebep olur.

Osteoporoz nedir? Nasıl tedavi edilir? | Anadolu Sağlık Merkezi

Osteoporoz nedir? Nasıl tedavi edilir? | Anadolu Sağlık Merkezi

Osteoporoz nedir? Nasıl tedavi edilir?

Toplumda en sık görülen metabolik kemik hastalığı olan osteoporoz yaşam süresini kısaltması nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Genellikle 45 yaş sonrası kadınlarda meydana gelen hastalık 50-60 yaş arası kadınlarda %50-55, 60-70 yaş arası %70-80 ve 70 yaş üzerinde ise %85-90 oranında görülür. 50 yaş üstü erkeklerde osteoporoz görülme oranı %13’tür. Kadın anatomik yapısındaki kemik yoğunluğunun erkeklere göre daha az olması kadınlarda osteoporoz görülme riskini artırır.

Osteoporoz nedir?

Kemik, büyüyen, yaşayan ve kendini sürekli yenileme özelliğine sahip bir dokudur. Hayat boyunca belirli dönemlerde vücut eskimiş kemik dokusunu yol ederken yerine yeni kemik dokusu üretir. 30 yaşına kadar kemikler sürekli kendini yeniler. Bu yaş döneminde yapım ve yıkım dönemi dengede kalır. İlerleyen yıllarda kemiğin yıkım işlemi ağır basmaya başlar ve kemik mineral yoğunluğu azalır. Kemik kütlesinde azalma ve kemik yapısında zayıflaması ile birlikte kemik kırılganlığında ve kırık olasılığında artış gözlenir. Kemik kitlesindeki azalma yaklaşık %25’ten fazla ise bir iskelet hastalığı olan osteoporoz söz konusudur. Osteoporoz hastalığında kemik dokusundaki gözenekler büyüyerek süngerimsi bir hal alır ve kemik direnci azalır.

Osteoporoz belirtileri nelerdir?

Sinsi bir hastalık olan osteoporoz kırık oluşana kadar bir belirti göstermeyebilir. Kemik erimesi olarak da adlandırılan osteoporozda en sık rastlanılan şikâyet sırt ağrısıdır. Sırt omurlarında meydana gelen küçük kemik kırılmalarından dolayı oluşan sırt ağrısına bu kırık sayılarının artışına bağlı olarak omurlarda oluşan çökme eşlik eder. Osteoporoz hastalığında sırta kamburluk oluşur ve boyda kısalma gerçekleşir. Sırtta meydana gelen kamburluk göğüs ve karın boşluğunda daralmalara neden olarak karnın öne doğru çıkmasına yol açar. Ağır fiziksel aktivitelerde nefes darlığı oluşması da osteoporoz belirtileri arasında yer alır. Osteoporoz hastalığında ön kol ve kalça kemiklerinde de kırık görülme sıklığı yüksektir. Hareketsiz bir yaşama sahip olan, erken menopoza giren, ailesinde osteoporoz öyküsü olan, zayıf ve açık renkli insanlarda osteoporoz riski daha yüksektir. Buna ek olarak düşük kalsiyumlu beslenme programına sahip olanlar, sigara, alkol ve kafein tüketenler ile tiroid ve kortizon hormonları alanlarda osteoporoz gelişimi daha hızlıdır.

Kemik erimesine ne iyi gelir?

Kemik erimesi hastalığının tanısı için kemik mineral yoğunluğuna bakılır. Kısa süreli ve ağrısız b,r ölçüm olan kemik dansimetresi sonucuna göre osteoporoz tanısı konulur. Kemik erimesi tedavisi için en etkin yöntem hastanın bilinçlendirilmesidir. Hastalığın ağrılı döneminde ağrı kesiciler kullanılabilir ve yatak istirahatı önerilir. Kemik yıkımını azaltan ve kemik yapımını arttıran kalsiyum ve d vitamini içerikli kemik erimesi ilaçları hastalığın tedavisinde yaygın olarak kullanılır. Duruş eğitimi, kas ve kemik geliştirici egzersizler yapılması kemik erimesine iyi gelir. Hafif ve orta tempolu yürüyüşler, ağırlık çalışmaları, merdiven çıkma, tenis ve aerobik egzersizler önerilir. Duruş bozukluğunu önlemek amacıyla hastalar korse kullanmaya yönlendirilebilir.

Son güncellenme tarihi: 19 Ekim 2022

Yayınlanma tarihi: 31 Mayıs 2018

"
Osteoporoz (kemik erimesi) nedir? Belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? Romatoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı

Osteoporoz (kemik erimesi) nedir? Belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? Romatoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı

Osteoporoz (kemik erimesi) nedir? Belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir?

Osteoporoz (kemik erimesi) kemik yapısı içinde kalsiyumun azalması ile birlikte kemiğin kırılma ihtimalini artıran bir hastalıktır.

Kemiklerimiz hem postürümüzü hem hareketimizi sağlayan temel dokumuzdur. Ayrıca vücut için yaşamsal önemi olan kalsiyum metabolizmasının da merkezidir. Kemik dokusu canlı bir dokudur. Yaşamımız boyunca kemik yapım ve yıkım döngüsü bir denge içinde seyreder. Çocukluk çağlarında gelişim hızlı iken kemik yapımı daha fazladır. İleri yaşlarda özellikle menopozdan sonra ise daha azdır.

Osteoporoz neden gelişir?

Doğal seyrinde osteoporoz fizyolojik bir durumdur. Yaşlanma ile kaslar eski tonus ve kuvvetini kaybettiğinden, kaslar tarafından hareket ettirilen kemik dokunun da hafiflemesi gereklidir. Ancak bu doğal denge çeşitli hastalıklar ve kullanılan ilaçlar ile bozulursa osteoporoz patolojik bir hal alabilir ve kemik kırılmaları gözlenebilir.

Osteoporoz komplikasyonları nelerdir?

Özellikle ileri yaşlarda kalça gibi hareketimiz için temel olan büyük eklemlerin kırılması ve buna bağlı olarak uzamış hastanede yatış süreleri istenen bir durum değildir. Çünkü, ölüm riskini artırmaktadır. Dolayısıyla her yaşa uygun kemik dokusunun sağlıklı bir şekilde korunması çok önemlidir.

Osteoporoz gelişeceğini önceden anlayabilir miyiz?

Erken zamanda patolojik kemik kayıplarının ve osteoporozun gelişeceğini öngörmek için çeşitli çalışmalar yapılmış ve bazı kriterler belirlenmiştir. Bunlar, ailesindeki kadınlarda kalça kırığı gibi büyük kırıkların görülmesi, ince yapılı, zayıf olmak, menopoza girmiş olmak, kemik yıkımını artıran ilaçlar kullanmak, az hareket etmek, az kalsiyum almak, D vitamini seviyelerinin düşük olması gibi kriterleridir. Temelde kadınların sağlık problemi gibi görünse de daha az oranda erkeklerde de görülebilir.

Osteoporoz bulguları nedir?

Osteoporoz ağrılı bir rahatsızlık değildir. Ancak mikro kırıklar oluşmaya başlamışsa ağrı duyulabilir, ya da metabolik nedenlerle kas ağrıları hissedilebilir. Risk faktörleri belirlendikten sonra, direk röntgen filmlerinde kemik dokunun %30 dan fazlası kaybolmuş ise kemik dansitometre ölçümleri ve kan biyokimyası analizleri ile tanı konabilir.

Osteoporoz tanısı aldım şimdi ne olacak?

Tanı konduktan sonra kişinin yaşamında bazı şeyleri düzenlemesi gerekir. Sigara içiyorsa bırakmalı, beslenmesinde kalsiyuma daha fazla yer vermeli, planlanan egzersizlerini düzenli yapmalı, ilaçlarını düzenli kullanmalıdır. Kalsiyum, D vitamini preparatlarına ek olarak bifosfonatlar anabolizan steroidler başta olmak üzere tedavide pek çok ajan bulunmaktadır. Doktorun önerdiği şekilde ve sürede bu ilaçların kullanılması önemlidir. Unutulmamalıdır ki osteoporoz önlenebilen bir durumdur.

Osteoporoz Tanı ve Tedavisi

Osteoporoz Tanı ve Tedavisi

Osteoporoz Tanı ve Tedavisi

Kemik dokulardaki bir takım değişiklikler sonucu kemiklerin daha kırılgan hale gelmesi durumu olan osteoporoz halk arasında kemik erimesi olarak bilinmektedir. Osteoporoz nedeniyle kemik kütlesi azalmakta ve kemik güçsüzleşmektedir. Kemik kırılması vakalarında osteoporoz ihtimalinin göz ardı edilebilmesi nedeniyle tedavide geç kalınması mümkün olabilmektedir. Bu nedenle kemik erimesi belirtileri gözlenen hastalar mutlaka uzman bir ortopedi hekimi kontrolünden geçmelidir.


Kemik Erimesi Belirtileri Kemik erimesinin yaygın gözlenen belirtileri, • Bel ve sırtta görülen sık ve şiddetli ağrılar • Omurgada eğrilik • Tekrarlanan kemik kırıkları • Boy kısalması olarak iletilmektedir.

Kemik Erimesi Neden Olur?

Kemik erimesi, genellikle ileri yaşlarda görülmekle birlikte nadiren gençlerde de ortaya çıkabilmektedir. Kemik erimesi nedenleri,

• Çocukluk çağında yetersiz beslenme kaynaklı olarak kemik kütlesinin gelişmemesi, • Hareketsiz yaşam tarzı, • Menopoz döneminde östrojen üretiminin azalması • Genetik yatkınlık • Tiroit bezinin normalden fazla çalışması • Diyabet kaynaklı kan şekeri kontrolsüzlüğü • Yetersiz beslenme olarak iletilmektedir.

Kemik Erimesi Tedavisi

Kemik erimesi yavaş ilerleyen ve kemik kırılması ile karşılaşılmadıkça hastanın belirtileri fark etmesinin zor olduğu bir hastalıktır. İleri dönemlerde düzenli ortopedik muayeneler ile saptanabilir. Erken dönemde tanı kemik ölçümü (DEXA) ile konulabilmektedir. Kemik erimesi tedavilerinde var olan kemik kütlesini korumak, kemik kırılmasını engellemek ve hastanın ağrılarını gidermek amaçlanmaktadır. Tedavi sırasında kemikleri güçlendirecek çeşitli ilaçların yanı sıra D vitamini ve kalsiyum takviyeleri de reçete edilebilmektedir. Rahatsızlık hakkında mutlaka alanında uzman bir ortopedi hekiminin takibinde olunmalıdır. Hekim tarafından destekleyici tedavi olarak egzersiz de önerilebilmektedir.


Osteoporoz Önlenebilir Mi?

Osteoporozu önlemenin birincil adımı çocukluk döneminde yeterli beslenmedir. Kalsiyum ve D vitaminini yeterli oranlarda almak ilerleyen yaşlarda kemiklerin sağlıklı olmasına katkı sağlamaktadır. Kemik erimesinden korunmak için ayrıca, düzenli spor yapmak, aşırı miktarda alkol ve kafein tüketiminden kaçınmak, sigara kullanmamak ve dengeli beslenmek önerilmektedir. Kemik erimesinin erken tanı ve tedavisi adına rutin ortopedi kontrolleri de aksatılmamalıdır

"
Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedir? Belirtileri, Risk Faktörleri ve Tedavisi | Özel Başarı Hastanesi

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedir? Belirtileri, Risk Faktörleri ve Tedavisi | Özel Başarı Hastanesi

OSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ) NEDİR? BELİRTİLERİ, RİSK FAKTÖRLERİ VE TEDAVİSİ

Osteoporoz, geç yetişkinlik döneminde kendini göstermeye başlayan, kemiklerin gücünü yitirmeye başladığı ve ortalama bir yetişkinden daha hızlı ve kolay kemik kırılmasına yol açma ihtimalini doğuran bir kemik rahatsızlığıdır. Terminolojisine baktığımızda, Osteoporoz kelime anlamı olarak 'delikli kemikler' şeklinde tanımlanabilir. Osteoporozun ortaya çıktığı nokta, kemik, kalsiyum gibi mineralleri vücudun değiştirebileceğinden daha hızlı kaybetmesiyle oluşmaktadır. İleri evrelerde kemikler daha az yoğun halde olduğundan, güçlerini kaybederler ve daha kolay kırılma eğiliminde olurlar. Osteoporoz tüm ırklardan erkekleri ve kadınları etkilese de, spesifik olarak kadınlar ve menopozu geçmiş kadınlar yüksek risk kategorisi altında yer almaktadır.

Osteoporoz Nedir? Osteoporoz Belirtileri Osteoporoz Risk Faktörleri Osteoporoz Tanısı Osteoporoz Tedavisi Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri

Osteoporoz spesifik bir ağrıya veya semptomlara neden olmaz. Ancak ciddi veya güçten düşürücü kırık riskini artırır. Özellikle erken dönem osteoporoz başlangıcında ayırt edici herhangi bir semptom görülmez. Ancak kemikleriniz osteoporoz nedeniyle güç kaybettiğinde, aşağıdaki belirtilerin görülme ihtimali olabilir:

Kırılmış ya da hasar görmüş omurun neden olduğu sırt ağrısı Boy ile orantılı görülen azalmalar Eğik bir duruş stili Kolay kırılmaya eğilimli kemik yapısı Osteoporoz (Kemik Erimesi) Riskini Arttıran Faktörler Değiştirilemeyen Bazı Risk Faktörleri Cinsiyet: Kadınlar, erkeklere göre osteoporoza yakalanma noktasında daha risklidir. Yaş faktörü: Yaşlandıkça, kemik dokusu zayıflar ve kemik yoğunluğunuz da aynı oranda gücünü yitirir. Yaşam biçiminiz ve egzersiz yapmanızın dışında tutulan genel kırılma olasılığı her zaman bulunur. Etnisite: Eğer beyaz veya Asya kökenliyseniz, en yüksek risk aktörlerinden biri olabilirsiniz. Genetik faktörler: Kemiğinizin anatomik yapısı genetik faktörlere de dayalıdır. Dolayısıyla soyunuzda kolay kemiği kırılan bir yapı varsa, hastalık dinamiğiniz buna uygun olarak yer alacaktır. Gövde boyutu: Küçük vücut yapısına sahip erkekler ve kadınların yüksek risk taşıma nedeni, yaşlandıkça güçsüzleşen ve azalan kemik kütlesine bağlıdır. Dolayısıyla gövde boyutunuzun büyük olması bu hastalık için sizi avantajlı konuma sokar. Hormon Seviyesi Cinsiyet hormonları: Kemik erimesi ve zayıflaması düşük cinsiyet hormonuyla bağlantılıdır. Menopozdaki kadınlarda östrojen seviyelerindeki düşüş, osteoporoz gelişimine büyük katkı sağlar. Ayrıca Erkeklerde bu hormonlar azaltan prostat kanseri tedavileri ve kadınlarda meme kanseri tedavilerinin kemik kaybını hızlandırması olasıdır. Tiroid hormonları: Tiroidinizin fazla aktif veya düşük aktif olduğu bir durumda tedavi etmek için çok fazla tiroid hormonu ilacı alırsanız bu da osteoporozu doğurabilir. Diğer bezler: Paratiroid ve diğer adrenal bezlerin oranıyla da bağdaşan bir hastalıktır. Diyet faktörleri Düşük kalsiyum: Kalsiyum eksikliği, kemik yoğunluğunun düşüşünü getirdiğinden osteoporoz gelişiminde büyük rol oynamaktadır. Yeme alışkanlıkları: Gıda alımını sınırlandırılması ve zengin içerikli besin tüketimine özen göstermemek bir diğer faktör olabilir. Gastrointestinal cerrahi işlemler: Mide küçültme veya bağırsak parça alımıyla alakalı cerrahi işlemlerin sonucunda, kalsiyum gibi benzeri besin maddelerinin yüzey alanında duruşu sınırlanır ve çeşitli gastrointestinal rahatsızlıkları da beraberinde getirebilir. Steroid ve çeşitli ilaçların faktörleri

Oral olarak enjekte edilen Prednizon ve kortizon kortikosteroid ilaçların uzun süreli kullanımı, kemiğin yeniden şekillenme sürecini aksatır. Özellikle aşağıdaki ilişkili hastalıkların ilaçlarıyla etkileşime girdiğinde hastalığın ilerlediğini gözlemleyebiliyoruz:

Nöbetler Mide reflüsü Kanser Nakil reddi Diğer risk faktörleri Düşük D vitamini seviyeleri Sigara kullanımı Günde ikiden fazla tekrarlanan alkol ve kahve tüketimi Fiziksel aktivite eksikliği Erken menopoz (45 yaşından önce) Romatoid artrit, astım ve hastalıklar dolayısıyla uzun süre kullanılan kortikostereoid ilaçları. Osteoporoz (Kemik Erimesi) Komplikasyonları

Omurga çıkığı veya kalçadaki kemik kırıkları, osteoporozun en çok görülen komplikasyonlarıdır. Düşme ve yaralanmalar kalça kırılmasına neden olmakla beraber, süreçten sonraki ilk sene tekrarlanan düşme veya çıkma durumunda, kalıcı bir sakatlığa ya da ölüm riskine kadar götürebilmektedir.

Omurga kırıkları sadece düşme veya darbeyle oluşmamaktadır. Çökme noktasını bulan, aşırı zayıflamış kemik yapısı kırık olmadan da kendini gösterir. Bir yandan sırt ağrısına, bir yandan da boy kaybı, kambur duruş gibi günlük faaliyeti kısıtlayıcı noktalara temas eder.

Osteoporoz Hastalığında Tanı

Sorunun tanısının konulabilmesi için doktorunuz tıbbi geçmişinizi analiz etmek isteyebilir. Kan ve idrar testi de kemik ölçümü yapabilmek için gerekli olacaktır. Ayrıca kemik yoğunluğunuzu ölçebilmek adına, doktorunuz test isteyebilir.

Kemik dansitometrisi veya çift enerjili X-ışını absorpsiyometsisi(DEXA) testleri sorunun teşhisi için yapılan testlerdir. X-ışınları bileklerinizdeki, kalçalarınızdaki veya omurganızdaki kemik yoğunluğunu ölçmek amaçlı yapılan bir tedavi yöntemidir. Genellikle belirttiğimiz kalça ve omurga gibi belirli bölgelerdeki kemiklerin kontrolü sağlanır. Düşük seviyede X-ışını verilir ve ağrısız bir işlemdir.

Kemik mineral yoğunluğu (BMD), eş cinsiyette en yüksek kemik kütlesine sahip, farklı bir genç yetişkininkiyle karşılaştırılır. BMD ölçümlerinin sonucunun düşük olması, -bilimsel olarak, genç yetişkin ortalamasına oranla 2,5 standart sapma daha düşükse-Trend Sağlık Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, hastaya osteoporoz teşhisi konmasını doğrular. Kemik kaybı kategorileri dörde ayrılır, normal ve tepe kemik kütlesine sahip olunmayan hasta, erken evrelerde osteopeni veya ‘’ düşük kemik kütlesi’’ olarak adlandırılan kategoride yer alacaktır. Sonraki kategori osteoporozdur, en uç kategori ise şiddetli osteoporozdur (yerleşmiş, kronikleşmiş osteoporoz).

Osteoporoz Hastalığında Tedavi

Osteoporoz teşhisi konduktan sonra, doktorunuz gerekli tedavi ilaçlarını size yazacaktır. Bunun dışında, yaşam kalitenize olumlu yönde şekil verecek adımlar atmanızı isteyebilir ve kemik kırılmasına sebebiyet verebilecek herhangi bir durumdan kaçınmanıza özen göstermenizi bekleyebilir. İlaçlar sayesinde de kalsiyum ve D vitamini eksikliğiniz de giderilmiş olacaktır.

Kesin ve kalıcı bir tedavi biçimi olmayan Osteoporoz için, alternatif tedavi yöntemi olarak kemiklerinizi korumanız ve güçlendirmeniz önerilir. Diyet ve kas yönetimini etkin çalıştırabileceğiniz egzersiz hareketleri ve ilaçların takviyesiyle kemik üretiminiz daha etkin olacaktır. Beslenme sisteminizi kalsiyumun yüksek olduğu oranlara çekip, bu tedavi yöntemleriyle beraber kemiğin büyümesi mümkün kılabilirsiniz. Bunun yanında, bu sorunu yaşayan hastalar normal bir yaşam sürdürebilmektedirler. Kalıcı bir çözüm olmasa da, ilaçlar ve yaşam döngünüzü evirmeniz sayesinde, günlük rutin faaliyetlere kısıtlamalar olmadan devam edebileceğiniz saptanmıştır. Doktorun önerdiği diyet ve egzersiz gibi alternatif önerileri de, kullanacağınız ilaçlarla beraber önemsemeniz hastalığın ilerlememesine katkı sağlayacaktır.

Osteoporozu Önlemek İçin Alınabilecek Alternatif Önlemler Taze meyve, sebze ve kepekli tahıllar içerikli diyetleri düzenli tüketmeye bakın. Kalsiyum açısından zengin yiyecekler yemeye özen gösterin. Yeterli D vitamini oranına sahip olmaya çalışın. Sigara içmekten kaçının. Alkol ve kafein içeren içeceklerin tüketimini sınırlayın. Ağırlık kaldırma ve kuvvet gerektiren içerikte egzersiz programlarını düzenli yapmaya çalışın. Besin yanında kalsiyum içerikli takviyeleri tüketmeye özen gösterin. Bunun yanında Ulusal Bilimler, Mühendislik ve Tıp Akademileri Sağlık ve Tıp Bölümünün önerdiği üzere, 50 yaşından büyük kişiler için takviyeler ve diyet programlarından alınan toplam kalsiyum alımının günde 2.000 miligramdan fazla olmamasını tavsiye etmektedir.
Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri, Tanı ve Tedavisi | Acıbadem

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri, Tanı ve Tedavisi | Acıbadem

Osteoporoz (Kemik Erimesi)

Kemik erimesi olarak da bilinen osteoporoz, kemik yapısı içinde kalsiyum azalmasına bağlı olarak kemiğin kırılma olasılığını artıran bir hastalıktır.

Türkiye Osteoporoz Derneği verilerine göre, 50 yaşın üzerinde her üç kadından birinde (meme kanserinden fazla) ve 50 yaş üzerindeki 5 erkekten birinde (prostat kanserinden fazla) görülmektedir. Öte yandan bu hastalığın her yıl Amerika Birleşik Devletleri'nde 1, 5 milyon kırığa neden olduğu bildirilmektedir.

Belirtiler Osteoporozun Belirtileri Nelerdir?

Osteoporozun en yaygın belirtisi, omurga ve sırt bölgesinde oluşan ağrılardır. Bu ağrıların nedeni de zayıflayan kemikte görülen mikro kırıklar olarak açıklanmaktadır. Kemiklerde mikroskobik düzeyde bir sürü kırık vardır. Bu kırıklar vücut tarafından yapılan yeni kemik dokusu ile hemen onarılır. Ancak bu metabolik olay osteoporozda duraklamaya girmektedir. Bu durumda da mikro kırıklar büyüyerek makro kırıklara neden olmaktadır. Osteoporozun belirtileri arasında, bel ağrıları ve sırt ağrısı, boyda kısalma, kamburlaşmayla beraber özellikle hassaslaşan kırılmalar yer alır.

Tanı Yöntemleri Osteoporozun Tanı Süreci Nasıldır?

Osteoporoz tanısı Dual Enerji X Ray Absorbsiyometri (DEXA) adı verilen yöntem sayesinde elde edilen verilere ve kırıklara göre konulmaktadır. DEXA ile yapılan kemik mineral yoğunluğu ölçümüyle, tanıya yardımcı olma, oluşabilecek kırıklar hakkında bilgi edinme, hastalığın doğal seyrini izleme konularında bilgi edinilebilmektedir.

Osteoporozu Önlemenin Yolları Nelerdir?

Osteoporozlu kemik kaslar tarafından destekleniyorsa, hasta yaşlanmış ya da osteoporozlu dahi olsa düzenli hareket ederek kalça, sırt ve bel kaslarının kuvvetlendirdiği takdirde, kırığın aza indirilmesinde rol oynayabilir.

Kemiğin kırılmalara karşı direnebilmesi için o kemiği koruyan, hareketlendiren sağlıklı bir kas dokusuna ve sinir sistemine ihtiyaç vardır. Tüm bunlar için kemik depoları kalsiyum ile dolmaya ihtiyaç duyar, bu nedenle D vitamini çok önemlidir. D vitaminin en büyük kaynağı ise güneştir. Beyaz peynir, süt ve yoğurt gibi gıdaların tüketilmesine özen gösterilmeli ve alınan kalsiyumu depolamak için spor yapılmalıdır.

Kimler Risk Altında?

Kadınlarda düşük östrojen, erkeklerde düşük testosteron düzeyleri, birinci derece yakında osteoporoz tanısı ve kortizonlu ilaç kullanan kişiler riskli gruplar arasına girebilir.

Tedavi Yöntemleri Osteoporoz İçin Uygulanan Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Osteoporoz teşhisi konan hastalarda farklı bir durum olmadığı sürece, yani kırık oluşmamışsa koruyucu tedaviye başlanmaktadır. Koruyucu tedavide ana çıkış noktası hastayı aktif hale getirmek, egzersiz yapmasını sağlamaktır. Tempolu yürüyüşler kemiğin mevcut kuvvetini korumasını sağlar. Aktivite ve hareket sayesinde kişinin kasları geliştikçe, kemiklere gelen zorlayıcı kuvvetler de azaltılmış olur ve dolayısıyla kırık riski de düşer.

Koruyucu ilaçlar ise osteoporoz döneminde görülen yıkımı azaltabilir ve dengeleyebilir. Bu tür ilaçlar hastanın yaş grubuna uygun olarak tedavide kullanılmaktadır. Ancak tek başına ilaç tedavisi yeterli değildir, tedavi programına düzenli egzersizler de eklenmelidir.

İlerlemiş osteoporozda omurgasında kırıklar başlayan hastalarda bu kırıklara bağlı ağrıları azaltmak için bazı ek tedbirler alınmalıdır. Bunlar, düzenli egzersiz programları, korse tedavisi ve kemik çimentosu ya da bazı organik malzemelerle kemik içinin doldurulmasıdır.

Son olarak, osteoporozu ilaç ve ilaç dışı yöntemlerle tedavi etmenin yanı sıra kişisel risk faktörlerini göz önünde bulundurarak osteoporozun ilerlememesi için önlemler alınmalıdır.

Acıbadem Web ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Güncellenme Tarihi: 7 Ekim 2019 Pazartesi Yayımlanma Tarihi: 20 Haziran 2019 Perşembe

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde, sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

Kimlik bilgileriniz: Adınız, soyadınız, T.C. Kimlik numaranız, pasaport numaranız veya geçici TC Kimlik numaranız, doğum yeri ve tarihiniz, medeni haliniz, cinsiyetiniz, sigorta veya hasta protokol numaranız ve sizi tanımlayabileceğimiz diğer kimlik verileriniz. İletişim Bilgileriniz: Adresiniz, telefon numaranız, elektronik posta adresiniz ve sair iletişim verileriniz, müşteri temsilcileri ya da hasta hizmetleri tarafından çağrı merkezi standartları gereği tutulan sesli görüşme kayıtlarınız ile elektronik posta, mektup veya sair vasıtalar aracılığı ile tarafımızla iletişime geçtiğinizde elde edilen kişisel verileriniz. Muhasebesel Bilgileriniz: Banka hesap numaranız, IBAN numaranız, kredi kartı bilginiz, faturalama bilgileriniz gibi finansal verileriniz. Sağlık hizmetlerinin finansmanı ve planlaması amacıyla özel sağlık sigortasına ilişkin verileriniz ve Sosyal Güvenlik Kurumu verileriniz. Hastane veya tıp merkezlerimizi ziyaret etmeniz halinde güvenlik ve denetim amaçlı tutulmakta olan kamera kayıtları görüntüleriniz. Otoparkı kullanmanız halinde araç plaka veriniz. Sağlık Bilgileriniz: Laboratuvar sonuçlarınız, test sonuçlarınız, muayene verileriniz, randevu bilgileriniz, check-up bilgileriniz, reçete bilgileriniz dahil ancak bunlarla sınırlı olmaksızın tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi sırasında veya bunların bir sonucu olarak elde edilen her türlü sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel verileriniz. www.acibadem.com.tr sitesine veya www.acibadem.com.tr/AcibademOnline/TR/MainPage adresine gönderdiğiniz veya girdiğiniz sağlık verileriniz ve sair kişisel verileriniz. Acıbadem’e veya Acıbadem Grup şirketlerinden herhangi birine iş başvurusunda bulunmanız halinde bu hususta temin edilen özgeçmiş dâhil sair kişisel verileriniz ile Acıbadem Grubu çalışanı ya da ilişkili çalışan olmanız halinde hizmet akdiniz ve işe yatkınlığınız ile ilgili her türlü kişisel verileriniz.

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

Kimliğinizi teyit etme, Kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi. İlgili mevzuat uyarınca Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile talep edilen bilgilerin paylaşılması. Hastane ve Tıp Merkezlerimizin iç işleyişi ile günlük operasyonların planlanması ve yönetilmesi. Hastane Yönetimi, Hasta Hakları, Hasta Deneyimi bölümleri tarafından hasta memnuniyetinin ölçülmesi, arttırılması ve araştırılması. İlaç temini. Randevu almanız halinde randevu hakkında sizi haberdar edebilme. Risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi. Sağlık hizmetlerini geliştirme amacıyla analiz yapma. Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından sağlık hizmetlerinizin finansmanı, tetkik, teşhis ve tedavi giderlerinizin karşılanması, müstehaklık sorgusu kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgilerin paylaşılması. Araştırma yapılması. Yasal ve düzenleyici gereksinimlerin yerine getirilmesi. Sağlık hizmetlerinin finansmanı kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgileri paylaşma. Kalite, Hasta Deneyimi, Bilgi Sistemleri bölümleri tarafından risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi. Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından hizmetlerimiz karşılığında faturalandırma yapılması ve anlaşmalı olan kurumlarla ilişkinizin teyit edilmesi. Pazarlama, Medya ve İletişim, Çağrı Merkezi bölümleri tarafından kampanyalara katılım ve kampanya bilgisi verilmesi, Web ve mobil kanallarda özel içeriklerin, somut ve soyut faydaların tasarlanması ve iletilebilmesi.

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi,

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği, Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Korunması Yönetmeliği, Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuat hükümleridir.

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca,

Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme, Kişisel veriler işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme, Kişisel sağlık verilerine erişim ve bu verileri isteme, Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme, Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme, Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme, Kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme, Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesine ve/veya kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesine ilişkin işlemlerin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme, İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme hakkını haizsiniz.

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak,

(i) ATATÜRK MAH.FEZA SK.NO:3/8 ATAŞEHİR, Istanbul, Türkiye adresine kargo ile ıslak imzanızı taşıyan bir dilekçe ile “Kurumsal Sekretarya” departmanı dikkatine Zarfına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kapsamında Bilgi Talebi” yazılarak gönderebilirsiniz, (ii) Noter kanalıyla gönderebilir, (iii) acibademsaglik@hs02.kep.tr adresine güvenli elektronik ya da mobil imzalı olarak, kayıtlı elektronik posta adresi veya sistemimizde kayıtlı elektronik e-posta adresiniz aracılığıyla ve/veya (iv) Acıbadem’e hitaben yazdığınız “word veya pdf.” formatındaki bir dosyayı güvenli eimza ile imzalayarak kisiselveri@acibadem.com ‘a e-posta’nın konu kısmına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Bilgi Talebi” yazarak iletebilirsiniz.

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

SIK ZİYARET EDİLENLER Akciğer kanseri Bağırsak kanseri Böbrek nakli Cilt kanseri Gırtlak kanseri Hemoroid Kalp krizi belirtileri Kan kanseri (Lösemi) Karaciğer nakli Kemik iliği nakli Kolon kanseri Koronavirüs Belirtileri Lenf kanseri Lenfödem Meme kanseri Mide kanseri Pankreas kanseri Prostat kanseri Rahim kanseri Vücut kitle endeksi hesaplama


Ana Sayfa Hastaneler Doktorlar Medikal Teknolojiler Kurumsal Bilgiler Sponsorluklar Bilgilendirilmiş Onamlar Kişisel Verilerin Korunması İletişim

Web sitemizde bulunan tüm görsellerin, işitsel veya içerik bilgilerinin izinsiz kullanılması yasaktır. Durumun tespit edilmesi halinde hukuki yollara başvurulacaktır.

"
Osteoporoz nedir? Osteoporoz belirtileri ve tedavisi

Osteoporoz nedir? Osteoporoz belirtileri ve tedavisi

Osteoporoz nedir? Osteoporoz belirtileri ve tedavisi

Halk arasında kemik erimesi olarak adlandırılan osteoporoz, ciddi bir halk sağlığı problemi olarak öne çıkıyor. Her yıl dünyada yaklaşık 9 milyon osteoporotik kırık meydana geliyor, bu da her 3 saniyede 1 kırığın oluştuğunu gösteriyor.

Osteoporoz nedir?

Toplumda en sık görülen kemik hastalığı olan osteoporoz, kemik kütlesinde azalma ve iç yapısında bozulma sonucu kemik kırılganlığının ya da kırık gelişme riskinin artması anlamına geliyor.

Osteoporoz neden olur?

İlerleyen yaşla birlikte daha sık görülse de bazı hastalıklar da osteoporoza neden olabiliyor. İlerleyen yaşla birlikte kas ve kemik kütlesinin azalması beklediğimiz bir durumdur. Ancak kemik yapımı ile yıkımı arasındaki dengenin bozularak kemik kaybının hızlanması ve kişinin erişkin yaştaki zirve kemik kütlesinin düşük oluşu osteoporoz gelişimine yol açıyor. Menopoz sonrası kadınlarda sık görülmekle birlikte, ileri yaşta erkeklerde ve belli risk faktörlerine sahip kişilerde daha erken yaşlarda da görülebiliyor. Genel olarak ileri yaş, kadın cinsiyet, genetik yatkınlık, yetersiz D vitamini ve kalsiyum alımı, aşırı alkol, sigara ve kafein tüketimi, güneş ışığına az maruz kalınan giyim tarzı, hareketsiz yaşam, kemiği zayıflatan kortizon vb. gibi ilaçların kullanılmış olunması ve erken ya da cerrahi nedenlerle gerçekleşen menopoz risk faktörleri arasında yer alıyor.

Cinsiyet hormonu eksiklikleri, böbrek üstü, tiroid ve hipofiz bezi hastalıkları gibi bazı endokrinolojik bozukluklar, emilim bozukluğuna neden olan bağırsak hastalıkları, romatizmal hastalıklar, kronik böbrek ve karaciğer hastalıkları gibi bazı hastalıkların seyri esnasında, yaştan bağımsız olarak hastalığın bir parçası şeklinde de osteoporoz ortaya çıkabiliyor.

Osteoporoz belirtileri nelerdir?

Osteoporoz, kırık gelişecek kadar kemik kütlesi azalmış olmasına rağmen bazen hiçbir belirti vermeyerek sinsi bir seyir izleyebiliyor. Bu yüzden risk grubuna giren kişilerin ve ailesinde osteoporoza bağlı kırık hikayesi olanların dikkatli olması gerekiyor. En sık ve erken karşılaşılan yakınma, daha çok sırt bölgesinde belirgin olan yaygın kemik ağrısıdır. Hastalık ilerledikçe boyda kısalma ve sırttaki yuvarlaklıkta artma göze çarpıyor. Kırık oluştuğunda ise ani ve şiddetli bir ağrı ortaya çıkıyor. En sık sırt omurlarında çökme şeklinde olan kırıklar olarak görülürken, bunu el bileği ve kalça kemiği kırıkları izliyor. Omurga kırıkları şiddetli ağrı ile birlikte gövdede öne doğru eğilmeye ve kamburlaşmaya yol açıyor. Erken dönemlerde nefes alırken dahi şiddetli ağrı olabiliyor.

Osteoporoz tedavisi

Son yıllarda osteoporoz kaynaklı yakınmaları ortadan kaldırmak üzere küçük bir girişim ile çöken omur içine bir tür çimento enjeksiyonu yapılarak hızlı rahatlamalar sağlanabiliyor. Buna gerek görülmezse korse ve ağrı kesicilerle tedavi ediliyor. Kalça kemiği kırıkları çoğunlukla cerrahi tedavi gerektiriyor. El bileğindeki kırıklar ise ya alçıya alınarak ya da cerrahi olarak tedavi ediliyor.

En büyük risk grubunu oluşturan postmenopozal dönemdeki kadınların, menopozu takiben belli aralıklarla ve 65 yaş üzerindeki erkeklerin düzenli olarak kemik mineral yoğunluğu ölçümü yaptırması gerekiyor. Bu yöntem oldukça kolay ve ağrısız olup birkaç dakikada hassas bir şekilde kemik kütlesindeki azalmayı ortaya çıkarıyor. Eğer kırık riski saptanırsa kemik yıkımını baskılayan veya yapımını destekleyen bir ilaca başlanıyor. Kural olarak menopoz dönemindeki her kadına ve ileri yaştaki erkeğe kalsiyumdan zengin beslenmeye ek D vitamini ile vücut postürünü korumaya ve kasları güçlendirmeye yönelik egzersiz programı öneriliyor. Ayrıca her gün 20-40 dakika tempolu yürüyüş yapmak gerekiyor. Denge bozukluğu ve sık düşme yakınması varsa buna yönelik tedavi uygulamaları ve eğitim veriliyor. Baş dönmesi ve dengesizlik yapabilen ilaçlar gözden geçiriliyor. Evde düşmeye sebep olabilecek kaydırıcı zemin ve takılmaya sebep olabilecek objelerin kaldırılması, aydınlatmalara özen gösterilmesi gerekiyor.