Tansiyon Problemleri Tanı ve Tedavisi İzmir Özel Can Hastanesi | İzmir in Tercih Ettiği Hastane

Tansiyon Problemleri Tanı ve Tedavisi İzmir Özel Can Hastanesi | İzmir in Tercih Ettiği Hastane

Tansiyon Problemleri Tanı ve Tedavisi


Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı pompalarken damar cidarında oluşturduğu basınçtır ve mm cıva (Hg) olarak ifade edilir. Bu basıncın istenilen değerlerin üzerinde olması durumu ise hipertansiyon olarak tanımlanır.

Kan basıncı sistolik (halk arasında büyük tansiyon) ya da kalbin kanı pompalarken oluşturduğu basınç ve diastolik (halk arasında küçük tansiyon) ya da kalbin kan pompalamaya ara verdiği dönemdeki basınç olarak iki farklı değerden oluşur. Normal kan basıncı değerleri sırasıyla sistolik için en çok 130 mm Hg, diastolik için ise en çok 85 mm Hg olmalıdır, bu değerler normal kan basıncı değerleridir. Sınırda normal değerler ise sistolik kan basıncı için 130-139 mm Hg, diastolik kan basıncı içi ise 85-89 mm Hg dır. Hipertansiyon sınırı ise sistolik kan basıncı için 140 mm Hg, diastolik kan basıncı için ise 90 mm Hg dır.

Hipertansiyon sık görülen bir hastalık mıdır?


Evet, toplumun %20’sinde hipertansiyon vardır, bu oran 45-54 yaş grubunda yaklaşık %40, 55-64 yaş grubunda ise yaklaşık %50’dir. Bu nedenle toplumun her yaş grubundan bireyler yılda en az bir kez tansiyonlarını kontrol ettirmelidirler

Hipertansiyonumun olup olmadığını nasıl anlarım ?

Kan basıncınızı kendiniz ölçebilirsiniz, ancak kan basıncının nasıl ölçüleceği konusunda yeterli bilgiyi bir doktor veya eğitim programından öğrenmeye çalışınız. Elektronik bilek ve koldan kan basıncı alan aletler de kullanılabilir, ancak bu aletlerin güvenilirliğini anlamak amacı ile cıvalı bir tansiyon aleti ile alıanan değerlerle karşılaştırmasının yapılması uygun olur. En doğru sonuç veren alet cıvalı ölçüm cihazlarıdır.

Ölçülen tansiyon değerlerini yüksek çıkması durumunda doktorunuza başvurmanız uygun olacaktır. Yüksek tansiyona karar verilemeyen durumlarda başvurduğunuz merkezde takılacak TANSİYON HOLTER (24 saat tansiyon ölçme cihazı) tansiyonunuzun olup olmadığını netleştirmede veya yüksek tasniyonunuz varsa gece gündüz tansiyon farklarını ilaç kullanıyorsanız ilacın etkinliğini göstermede oldukça yardımcı olacaktır.

Hipertansiyon tedavi edilebilir mi?


Evet edilebilir. Ancak hipertansiyon tedavisi ömür boyudur, tedavide kullanılan ilaçlarla kan basıncı normal sınırlara düşer, ancak tedavi kesilirse kan basıncı yine eski değerlerine ulaşacaktır, bu nedenle tedaviye ara verilmemelidir, en az yılda bir kez doktora kontrole gidilmelidir.

Bazı özel durumlarda hipertansiyon bir böbrek hastalığına veya hormon artışına bağlı olabilir, bu durumlarda böbrek hastalığının veya hormonal bozukluğun tedavisi ile kan basıncı düzelebilir veya en azından daha az sayıda ilaçla daha rahat kontrol edilebilir hale gelebilir.

Hipertansiyonun ne gibi zararları vardır?


Hipertansiyon beyin kanaması ve felç, gözde görme kaybı, kalpte kalp yetmezliği ve kalp krizi, böbreklerde böbrek yetmezliği, bütün damarlarda da daralmalara neden olabilir. Kan basıncı değerleri normal sınırlarda tutulursa hipertansiyon hastaları bu sayılan hastalıklardan korunurlar.

Hipertansiyon Nedir? Hipertansiyon Belirtileri ve Tedavisi - Özel Esencan Hastanesi

Hipertansiyon Nedir? Hipertansiyon Belirtileri ve Tedavisi - Özel Esencan Hastanesi

Hipertansiyon Nedir? Hipertansiyon Belirtileri ve Tedavisi

Yüksek tansiyon olarak bilinmekte olan hipertansiyon rahatsızlığı, damarlardaki kan basıncı normalden yüksek olduğu takdirde görülmektedir. Vücudumuzda mevcut olan damarların işlevleri oldukça önemli olduğu için, damarlarda meydana gelen herhangi bir rahatsızlık ciddi sonuçlara yol açabilmektedir. Türkiye’de her üç kişiden birinde görüldüğü bilinen hipertansiyon, dikkate alınmadığında ve tedavi edilmediğinde ciddi rahatsızlıklara yol açmaktadır. Bu rahatsızlıklar arasında, kalp büyümesi, damar tıkanıklığı, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği, felç, görme kaybı gibi durumlar yer almaktadır. Bu rahatsızlıkların önlenmesi için erken teşhis ve tedaviye başvurmak oldukça önemlidir.

Hipertansiyon, belli değerlere ulaşmadığı takdirde belirtiler ortaya çıkmamaktadır. Belirtilerin görülmesi için rahatsızlığın 180 mm Hg değerlerinde olması gerekmektedir. Belirtiler arasında, baş dönmesi, kalpte ağrı, görme bozuklukları, nefes almada güçlük çekme, kulak çınlaması, düzensiz kalp atışları ve burun kanaması gibi rahatsızlıklar yer almaktadır. Bu belirtilere sahip olan kişilerin uzman tarafından muayene edilmeleri gerekmektedir. Teşhis esnasında kan basıncının ölçülmesi gerekmektedir. Yüksek ve küçük tansiyon değerleri dikkate alınır. Yüksek tansiyon 120 mm Hg, küçük tansiyon ise 80 mm Hg değerleri normalden yüksek veya düşük olduğu takdirde teşhis konulabilmektedir.

Yüksek tansiyon rahatsızlığını etkileyen faktörler arasında yaş, cinsiyet, genel sağlık durumu gibi unsurlar yer almaktadır. Özellikle yaş ve cinsiyetin,hastalığın görülmesinde etkili olduğu bilinmektedir. Tansiyonun yükselmiş olması doğrudan hipertansiyon rahatsızlığınızın olduğunu göstermez. Gün içerisinde tansiyonun düşmesi veya yükselmesi olasıdır. Bu durum da hipertansiyon rahatsızlığının mevcut olduğunu göstermez. Rahatsızlığın olup olmadığının tespit edilmesi için kişilerin düzenli olarak muayene edilmeleri gerekmektedir.

Hipertansiyon Neden Olur?

Hipertansiyon, kalıtımsal nedenler ile çevresel faktörler sonucunda ortaya çıkabilmektedir. Çoğu rahatsızlık, kişilerde kalıtımsal olarak görülmektedir. Aile bireylerinden birinde hipertansiyon olduğu takdirde, sizde de bu rahatsızlığın olma ihtimali vardır. Bu nedenle birinci dereceden akrabalarında hipertansiyon olan kişilerin mutlaka muayene edilmeleri gerekmektedir. Çevresel faktörler arasında ise aşırı tuz tüketimi, yeterince hareket etmeme, tiroit hastalıklarının mevcut olması, vücutta mineral eksikliği gibi durumlar yer almaktadır. Bazı durumlarda böbrek üstü bezi tümörlerinin bulunması ile böbreğe gitmekte olan damarların daralması sonucunda hipertansiyon görülmektedir. Bazı kişilerde ağrı kesiciler ve doğum kontrol hapları da tansiyonun yükselmesine yol açabilmektedir. Bu durum hipertansiyonun ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Yüksek kan basıncı ciddi sorunlara yol açabileceği için ihmal edilmemelidir. Rahatsızlık mutlaka kontrol altına alınmalıdır.

Hipertansiyonun Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyon 180/110 mm Hg değerlerinde olmadığı takdirde kişilerin herhangi bir belirtiye sahip olmaları mümkün değildir. Değerler 180/110 mm Hg’nin üzerine çıktığında görülen belirtiler ise şu şekilde sıralanmaktadır,

Nefes darlığı Bulanık görme Kalp ağrısı Baş dönmesi Burun kanaması Baş ağrısı Kalp çarpıntısı Halsizlik Yorgunluk Kulaklarda çınlama Merdiven çıkmada zorlanma Sık sık tuvalete gitme ihtiyacı Bacaklarda şişme Mide bulantısı ve kusma Vücutta uyuşukluk

Bazı durumlarda hipertansiyon hiçbir belirtinin görülmesine yol açmaz. Bu nedenle özellikle yaşı ilerlemiş olan kişilerin herhangi bir belirti görmeyi beklemeden muayene edilmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde kişiler farkında olmadan vücutta birçok problem meydana gelebilmektedir.

Belirtilerden bir veya birkaçına sahip olan kişilerin mutlaka bir uzmana danışmaları gerekmektedir. Özellikle görme kaybı, mide bulantısı gibi belirtiler durumun ciddi olduğunu göstermektedir. Organların ciddi boyutta zarar görmelerini engellemek için kişilerin vakit kaybetmemeleri gerekmektedir.

Hipertansiyon Tedavisi Nasıl Gerçekleştirilir?

Tedavide ilk aşama tansiyonun düşürülmesidir. Tansiyon, 140/90 mm Hg değerlerinin altına düşürülmelidir. Kişilerde farklı rahatsızlıklar olduğu takdirde tansiyonun daha fazla düşürülmesi gerekebilmektedir. Hipertansiyon hastalarının tedavi için yaşam şekillerini de düzenlemeleri gerekmektedir. Bu esnada doktor tarafından verilen ilaçların düzenli bir şekilde kullanılması oldukça önemlidir. Hastaların kilolarına dikkat etmeleri, yeterli hareket etmeleri, egzersiz yapmaları, tuz kullanımına özen göstermeleri gerekmektedir. Kan basıncı kontrol altına alınmadığı takdirde ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilmektedir. Rahatsızlık erken teşhis edildiğinde ve tedavi uygun bir şekilde gerçekleştirildiğinde kişiler gündelik yaşantılarında problem yaşamamaktadırlar.

Rahatsızlığın tedavisi kişiden kişiye değişebilmektedir. Bazı kişiler tarafından ilaçların bağımlılığa yol açtığı düşünülmektedir. Bu nedenle kişiler ilaç kullanımını kabul etmemektedirler. Bu durum oldukça tehlikeli sonuçlara yol açmaktadır. Hipertansiyon rahatsızlığına sahip olan kişilerin doktor tarafından verilen ilaçları düzenli bir şekilde kullanmaları gerekmektedir. Bu ilaçlar tansiyonun korunmasıyla birlikte diğer organların zarar görmesini engellemeyi sağlamaktadır. İlaçların bırakılması ise yalnızca doktor kontrolünde gerçekleşmelidir. Kişiler kendi inisiyatifleri ile ilaçları bırakmamalıdırlar.

Hipertansiyon ilaçları kan basıncının kontrol altına alınması açısından oldukça önemlidir. Kişilerin ilaçlara karşı önyargılı olmaları ve ilaçları kullanmamaları ciddi sağlık problemlerine yol açmaktadır. İlaçlar ile etkili sonuçlar elde edilmesi için düzenli bir şekilde kişilerin kullanmaları gerekmektedir. Herhangi bir yan etki görüldüğü takdirde kişiler mutlaka doktorlarına danışmalıdırlar. İlaçları bırakmak isteyen kişiler mutlak ilk olarak durumu doktorlarına bildirmelidirler.

Hipertansiyon ve Beslenme

Rahatsızlık görüldüğü takdirde kişilerin yaşam şekillerini de gözden geçirmeleri gerekmektedir. İlk olarak aşırı kilolu olan kişiler, kilolarını kontrol altına almaya çalışmalıdırlar. Bunun için, bir beslenme ve diyet uzmanından yardım alınabilir. Aşırı kilo, hipertansiyon ile birlikte birçok ciddi rahatsızlığın ortaya çıkmasına da yol açabilmektedir. Kişiler bu nedenle ideal kiloya ulaşmalıdırlar. Aynı zamanda kişilerin, kullandıkları takdirde sigara ve alkol kullanımını bırakmaları da oldukça önemlidir.

"
Hipertansiyon - Yüksek Tansiyon - Ankara Magnet Hastanesi

Hipertansiyon - Yüksek Tansiyon - Ankara Magnet Hastanesi

Hipertansiyon – Yüksek Tansiyon

Yüksek tansiyon veya hipertansiyon, kan basıncının normalden yüksek olması durumudur. Kan basıncı, kalbin kanı pompalarken oluşturduğu basınçtır ve iki ölçümle ifade edilir: sistolik kan basıncı (kalbin kasıldığı sırada kanın damarlara pompalandığı en yüksek basınç) ve diyastolik kan basıncı (kalbin dinlendiği sırada kanın damarlarda en düşük basıncı).

Normal kan basıncı, 120/80 mmHg’dir. Ancak, 140/90 mmHg veya daha yüksek bir kan basıncı, hipertansiyon olarak kabul edilir. Hipertansiyon genellikle belirtiler göstermez, ancak uzun vadede kalp hastalığı, böbrek hastalığı, inme ve diğer sağlık sorunlarına neden olabilir. Hipertansiyon, yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaçlar gibi tedavilerle yönetilebilir.

Yüksek tansiyon (Hipertansiyon) belirtileri

Hipertansiyon genellikle belirti göstermeyen bir hastalıktır. Yani birçok kişi yüksek tansiyonlu olduğunun farkında olmayabilir. Ancak bazı insanlar yüksek tansiyon belirtileri yaşayabilir. Bu belirtiler şunlar olabilir:

Baş ağrısı: Özellikle sabahları uyandıktan sonra başlayan şiddetli bir baş ağrısı. Baş dönmesi: Baş dönmesi veya sersemlik hissi. Bulanık görme: Görüş alanındaki değişiklikler, özellikle kenarları bulanık hale getirme. Nefes darlığı: Egzersiz yapmadan veya nefes almakta zorluk çekerek hissedilen nefes darlığı. Göğüs ağrısı: Göğüste sıkışma, ağrı veya yanma hissi. Kulak çınlaması: Kulaklarda çınlama veya uğultu hissi.

Eğer yüksek tansiyonunuz varsa ve bu belirtilerden herhangi birini yaşarsanız, bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir. Ancak unutmayın, hipertansiyon belirtilerinin olmaması durumunda bile düzenli kan basıncı ölçümleri yapmak ve hipertansiyonun kontrolü için gereken tedbirleri almak önemlidir.

Yüksek tansiyon (Hipertansiyon) sebepleri nelerdir?

Hipertansiyonun kesin nedeni bilinmemekle birlikte, birden fazla faktörün hipertansiyona yol açabileceği bilinmektedir. Bunlar arasında:

Yaş: Yaşlandıkça kan basıncı yükselme eğilimindedir. Aile öyküsü: Ailesinde hipertansiyon olan kişilerde, hipertansiyon gelişme riski daha yüksektir. Beslenme: Yüksek tuzlu, yağlı ve kalorili besinlerin tüketimi, hipertansiyonu tetikleyebilir. Obezite: Fazla kilolu olmak, hipertansiyon gelişme riskini artırır. Fiziksel aktivite eksikliği: Düzenli egzersiz yapmamak, hipertansiyon riskini artırabilir. Stres: Kronik stres, hipertansiyonu tetikleyebilir. Yüksek alkol tüketimi: Fazla alkol tüketimi, hipertansiyon gelişimine yol açabilir. Sigara kullanımı: Sigara içmek, hipertansiyon riskini artırır. Uyku apnesi: Uyku apnesi gibi uyku bozuklukları, hipertansiyonu tetikleyebilir.

Hipertansiyonun nedeni her zaman net bir şekilde belirlenmese de, bu faktörlerin kontrol edilmesi ve yaşam tarzı değişiklikleri yapılması, hipertansiyonun önlenmesinde ve kontrolünde yardımcı olabilir.

Yüksek tansiyona ne iyi gelir?

Yüksek tansiyon tedavisinde ilaç tedavisi sıklıkla kullanılsa da yaşam tarzı değişiklikleri de önemlidir. İşte yüksek tansiyona yardımcı olabilecek bazı yaşam tarzı değişiklikleri:

Düzenli egzersiz yapmak: Haftada en az 150 dakika orta şiddetli aerobik egzersiz yapmak, kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilir. Sağlıklı beslenme: Düşük tuzlu, yüksek lifli, düşük yağlı bir diyet benimsemek, kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilir. Bol miktarda sebze, meyve, tam tahıllı gıdalar, az yağlı proteinler ve az tuzlu besinler tercih edilmelidir. Alkol tüketimini sınırlamak: Haftada en fazla birkaç alkollü içecek tüketmek, kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilir. Sigara kullanmayı bırakmak: Sigara kullanımı kan basıncını yükseltir, bu nedenle sigara kullanmayı bırakmak kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilir. Stres yönetimi: Stres seviyelerini düşürmek, kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilir. Yoga, meditasyon veya derin nefes alma gibi stres azaltma tekniklerini deneyebilirsiniz. Düzenli kan basıncı takibi: Düzenli kan basıncı ölçümleri yapmak, kan basıncının kontrol edilmesine yardımcı olabilir.

Bunların yanı sıra, yüksek tansiyonu olan kişilerin doktorları tarafından önerilen ilaç tedavisine uymaları da önemlidir. İlaçların dozajı ve süresi doktorunuz tarafından belirlenmelidir.

Yüksek tansiyonu hangi rahatsızlıklar tetikler?

Yüksek tansiyon (hipertansiyon), birçok sağlık sorununa neden olabilir veya mevcut sağlık sorunlarını kötüleştirebilir. Bazı yaygın sağlık sorunları şunlardır:

Kalp hastalıkları: Yüksek tansiyon, kalp krizi, koroner arter hastalığı ve kalp yetmezliği gibi kalp hastalıklarına yol açabilir. İnme: Yüksek tansiyon, inme riskini artırır. Yüksek tansiyonun kontrol altına alınması, inme riskini azaltabilir. Böbrek hastalığı: Yüksek tansiyon, böbreklerdeki kan damarlarını hasarlayarak, böbrek hastalığına yol açabilir. Göz hastalıkları: Yüksek tansiyon, gözlerde kan damarlarının hasar görmesine neden olabilir. Bu, gözde kanama, görme kaybı veya retinopati (retina hasarı) gibi sorunlara yol açabilir. Demans: Yüksek tansiyon, beyindeki kan damarlarının hasar görmesine ve buna bağlı olarak demans (bunama) riskini artırabilir. Sinir sistemi hastalıkları: Yüksek tansiyon, sinir sistemi hastalıklarına (örneğin, periferik nöropati) neden olabilir. Gebelik komplikasyonları: Gebelikte yüksek tansiyon, gebelik hipertansiyonu ve preeklampsi gibi komplikasyonlara neden olabilir. Yüksek tansiyon (Hipertansiyon) tanısı nasıl konulur?

Yüksek tansiyon teşhisi, tansiyonun birden fazla ölçümünde yüksek çıkması durumunda konulur. Tansiyon, kanın kalp tarafından pompalanmasıyla damarlara uyguladığı basınçtır. Bu basınç, bir üst (sistolik) ve alt (diyastolik) basınç olarak ölçülür ve mmHg (milimetre civa) birimi ile ifade edilir.

Genellikle yüksek tansiyon, belirtiler olmadan sessizce ilerleyebilir ve çoğu zaman bir doktorun rutin bir muayenesi sırasında tesadüfen keşfedilir. Bu nedenle, tansiyon ölçümü düzenli olarak yapılmalıdır.

Tansiyon ölçümü için bir tansiyon aleti kullanılır. Alet, manşon adı verilen bir kol bandı ve bir tansiyon ölçüm cihazından oluşur. Manşon, kolun üst kısmına sarılır ve şişirilir, ardından hava yavaşça tahliye edilirken cihaz, üst ve alt basınçları ölçer.

Yüksek tansiyon teşhisi için, birden fazla ölçüm yapılması gerekir. Tansiyon, özellikle günün farklı saatlerinde ve farklı günlerde ölçülmelidir. Tek bir yüksek tansiyon ölçümü tanı koymak için yeterli değildir. Tansiyon ölçümleri, belirli bir süre boyunca düzenli olarak takip edilmelidir.

Doktorunuz, yüksek tansiyonunuzun nedenlerini ve uygun tedavi yöntemlerini belirlemek için ayrıntılı bir muayene yapabilir. Bu nedenle, yüksek tansiyon şüphesi olan herkesin bir doktora başvurması önerilir.

Yüksek tansiyon (Hipertansiyon) tedavi yöntemleri nelerdir?

Hipertansiyon tedavisi, hastanın tansiyon seviyesine, yaşına, sağlık durumuna ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir. Tedavi planı, bir veya daha fazla ilaç kullanımı, yaşam tarzı değişiklikleri ve düzenli tansiyon ölçümleri içerebilir. Hipertansiyon tedavisi, tansiyonun seviyesine, yaşınıza, cinsiyetinize, sağlık durumunuza, yaşam tarzınıza ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir. Tedavi, tansiyonun düzenlenmesine ve yüksek tansiyonun neden olduğu diğer sağlık sorunlarının önlenmesine yardımcı olur.

İlaçlar: Hipertansiyonu kontrol altına almak için birçok ilaç mevcuttur. Bu ilaçlar, tansiyonu düşürmek için farklı yollarla çalışır. Hangi ilacın kullanılacağı, tansiyon seviyesine ve hastanın diğer sağlık sorunlarına bağlı olarak belirlenir. Yaşam tarzı değişiklikleri: Hipertansiyon tedavisinde, sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri çok önemlidir. Bunlar arasında düzenli egzersiz, sağlıklı bir diyet, alkol tüketiminin azaltılması, tuz alımının sınırlandırılması ve sigara içmeyi bırakmak yer alır. Kan basıncını izlemek: Hipertansiyon tedavisi aldıktan sonra düzenli tansiyon ölçümleri yapmak önemlidir. Bu, tansiyonun kontrol altında olduğundan emin olmak için yapılmalıdır.

Hipertansiyonun tedavisi, uzun vadeli bir süreçtir ve çoğu zaman yaşam boyu devam eder. Ancak, tedavi uygun bir şekilde uygulanırsa, hipertansiyonlu birçok kişi normal yaşamlarına geri dönebilir ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilir.

"
Kudret International Hospital | Ankara

Kudret International Hospital | Ankara

HİPERTANSİYON NEDİR ?

Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artan hipertansiyon hastalığı, sıklıkla genetik ve çevresel faktörlerden kaynaklanır. Birinci derece akrabalarında hipertansiyon öyküsü bulunan kişilerde yüksek tansiyon görülme oranı diğer kişilere kıyasla daha yüksek olsa da beslenme, kilo problemleri, alkol, sigara kullanımı ve pek çok farklı hastalığın varlığı da hipertansiyon riskini arttırabilir.

Hâlsizlik, yorgunluk, bacaklarda şişlik gibi semptomlarla karakterizedir. Hipertansiyon, miyokard infarktüsü ya da halk arasında yaygın olarak bilinen adıyla kalp krizi, kalp yetmezliği, inme ve hatta ölümle sonuçlanabilen çok ciddi bir rahatsızlıktır.

Normal Tansiyon Değerleri Nedir?

Kanın vücudumuzda tüm dokulara ulaşabilmesi için kalpten belli bir basınçla atılması gerekir. Kalp kaslarının kasılması ile ortaya çıkan bu basınç kan damarlarının duvarına yansır. Kan basıncı ölçerken toplardamarlar olarak adlandırılan venlerin damar duvarlarında hissedilen basınç ölçülür. Kan basıncı değerleri dolaşım sisteminin yeterliliği hakkında bilgi verir.

Kalbin kanı atardarmarlara (arter) atarken uyguladığı basınca “büyük tansiyon” (sistolik basınç), kan atımı bitince damar duvarındaki durgun basınca oluşan basınca “küçük tansiyon” (diyastolik basınç) denir.

Vücutta yeterli kan dolaşımının sağlanması için en uygun kan basıncı değerleri sistolik basınç 120 mmHg, diyastolik 80 mmHg olarak kabul edilir. Kan basıncı değerleri yaş, kronik hastalık varlığı gibi durumlardan etkilenir.

Erişkinlerde normal kan basıncı 120-140 mmHg sistolik ve 80-90 mmHg diyastolik olarak belirlenmiştir. Kan basıncı 140/90 mmHg’nin üstünde ise “hipertansiyon” varlığından şüphelenilir.

Hipertansiyon hastalarında ise kan basıncı değeri olması beklenen değerin üzerindedir. Tansiyonun 140/90 mmHg ve üzerinde seyretmesi, yüksek tansiyon yani hipertansiyon olarak adlandırılır.

Normal değerlerin üzerindeki kan basıncında damar duvarları zorlanır ve zayıf bölgelerde, son arter dediğimiz göz içi, böbrek gibi alanlarda, damar yırtılmalarına bağlı olarak kanama görülür. Büyük tansiyonun hızlı yükselmesi ve/veya 160-180 mmhg düzeyinin üstünde olması, özellikle ileri yaşta damar elastisitesi azalmış kişilerde beyin kanamasına zemin hazırlanır.

Bunun tam tersi de doğrudur. Küçük tansiyonun 80 mmHg’den düşük olduğu durumlarda kan vücudun uç bölgelerine ulaştırılamaz. Buna “hipotansiyon” (düşük tansiyon) denir. Sıcak havalarda ayak ve bacaklarda kanın göllenmesi (kalbe geri atılamaması), yer çekimini yenebilecek bir basınçla beyine iletilen kan hacminde düşüş olması baş dönmesi, geçici bilinç kaybı, soğuk terleme ve bayılma ile kendini gösterir. Bu vücudun kendini koruma mekanizmasıdır. Vücut yatay pozisyonda (yere yatırıldığında veya düştüğünde) iken dolaşım sistemi organlara yeterli kanı tekrar pompalamaya başlar.

Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyon çoğunlukla belirti vermeyen sinsi bir hastalıktır. Bu yüzden pek çok hipertansiyon hastası, hastalığının farkında değildir. “Sessiz katil” olarak adlandırılmasının sebebi de budur. Hipertansiyon belirtileri çoğunlukla tansiyon değerinin 180/100 mmHg değerinin üzerine çıkmasıyla hissedilir duruma gelir. Sıklıkla görülen hipertansiyon belirtileri ise şu şekilde sıralanabilir:

Hâlsizlik ve yorgunluk,

Sık idrara çıkma isteği,

Hipertansiyon Varlığı Nasıl Anlaşılabilir?

Hipertansiyon varlığından söz edebilmek için tansiyonun düzenli olarak ölçülmesi gerekir. Farklı bir deyişle tansiyon ölçüldüğünde bir kez yüksek değer görülmesi, yüksek tansiyon hastalığının varlığını kanıtlamaya yetmez. Öncelikle kan basıncı ölçülmeden önce kişi uygun pozisyonda yaklaşık 10 dakika süreyle istirahat etmelidir. Yoğun fiziksel aktivitenin ya da ani duygu durum değişimlerinin ardından tansiyon ölçümü yapılmamalıdır. Ortam sıcaklığının ideal ısıda olması da önemlidir.

Tüm koşullar sağlandıktan sonra tansiyon ölçülmeli ve ölçüm her iki koldan da yapılmalıdır. Bir hafta boyunca yapılan ölçüm sonuçlarında elde edilen değerler 140/90 mmHg ve üzerindeyse bir sağlık kuruluşuna başvurarak gerekli sağlık kontrollerinin yapılması gerekir.

Hipertansiyon Nedenleri Nelerdir?

Hipertansiyon hastalığının yaygın olarak iki farklı sebebi bulunur. Bunlardan biri genetik diğeri ise çevresel faktörlerdir. Genetik faktörler, kişinin kontrol edemeyeceği, birinci derece akrabalarında hipertansiyon öyküsü varlığı ile oluşan etkendir.

Ancak çevresel faktörlerden kaçınmak çoğunlukla kişinin elindedir. Hipertansiyon riskini arttıran çevresel faktörler arasında stresli yaşam tarzı, sigara ve alkol kullanımı, aşırı kilo, diyetin aşırı tuz içermesi sıralanabilir.

Ayrıca kafa içi basıncının yüksek olması, aort damarının kalpten çıktığı kısmındaki darlık, aort koarktasyonu, (atardamarın bir bölümünde darlık olması) böbrek damarlarında darlık, böbrek üstü bezinin aşırı kortizon veya aldosteron salgılamasına bağlı olarak gelişen Cushing Sendromu ve Crohn hastalığı, böbrek üstü bezinde tümör varlığı, akut ve kronik böbrek iltihabı, polikistik böbrek hastalığı, reçeteli ve reçetesiz kullanılan bazı ilaçlar da hipertansiyona yol açan etkenler arasında sıralanabilir.

Hipertansiyon ve Beslenme

Kilolu insanların %70’inde hipertansiyon görülür. Sağlıklı bireylere kıyasla şişmanlarda iki kat fazla görülen hipertansiyon hastalığında diyetin önemli bir yeri bulunur. Tuz tüketiminin günlük 6 gr. ile sınırlandırılması, hipertansiyon hastalığında atılacak ilk adımların başında gelir. Tuzluk kesinlikle kullanılmamalıdır.

Bol miktarda kalsiyum alınmalı, potasyum içeren meyve ve sebzeler tüketilmelidir. Ayrıca magnezyum içeren gıdalar da yüksek tansiyonun düşürülmesinde etkilidir.

Doymuş yağ bakımından yüksek ürünlerden kaçınılmalı, bunun yerine zeytinyağı gibi doymamış yağlarla yapılan besinler tüketilmelidir. Alkol ve sigara kullanılmamalıdır. Hipertansiyon hastalığı için en uygun diyetlerden biri DASH (Dietary Approaches to Stop Hypertension / hipertansiyonu önlemek için diyet yaklaşımları) diyetidir. Akdeniz diyetini andıran bu beslenme tarzında, tuz, şeker, doymuş yağ içeren ürünler, diyetten çıkarılırken sebze, meyve, tahıl, balık ve kümes hayvanlarından zengin beslenilmesi önerilmektedir. Sağlıklı beslenme, hipertansiyon riskini azaltan etkenler arasında olsa da tek başına hipertansiyon hastalığının tedavisi için yeterli değildir.

Hipertansiyon hastalarının ilaçlarını düzenli, belirtilen dozda, sürekli kullanması ve bunun yanında beslenmesine de dikkat etmesi gerekir.

Hipertansiyon ve Gebelik

Daha önce hipertansiyon öyküsü bulunmayan anne adaylarının tansiyonunun gebeliğin 20. haftasından sonra 140/90 mmHg değerinin üzerin çıkmasıyla fark edilen gebelikte hipertansiyon, her 100 gebenin 6’sında görülür. Tansiyon çoğunlukla doğumdan sonraki 12. haftaya kadar normale döner. Ancak tansiyonun 12. haftadan sonra sağlıklı değer aralığına inmemesi durumunda kişi hipertansiyon hastası olarak kabul edilir.

Gebelikte hipertansiyon, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) riski nedeniyle yakın takip gerektirir. Dikkate alınmayan hipertansiyon vakalarında anne ve bebek bu durumdan olumsuz etkilenebilir. Gebelik sırasında tansiyon değerine göre anne adayına, bebeğe zarar vermeyecek nitelikte ilaçlar verilebilir. Böylece hem anne adayı hem de bebeğin sağlığı korunmuş olur.

Hipertansiyon Zararlı Mıdır?

Tansiyon yüksekliği olarak tanımlanan hipertansiyon, başta kalp olmak üzere atardamarlar, beyin, böbrekler ve gözleri etkiler. Kontrol altına alınmayan hipertansiyon bu doku ve organlar üzerinde kalıcı hasarlara yol açabileceği gibi bu organların yaşamsal fonksiyonlarını yerine getirememesine de neden olabilir.

Hipertansiyonun fark edilmemesi, tanı alınmasına rağmen tedaviye uyulmaması gibi durumlarda kalp yetmezliği, koroner arter darlığı, kalp krizi, damar tıkanıklığı, damar yırtılması, beyin kanaması, beyin damarlarında daralma ve/veya tıkanma, felç, inme, görme problemleri ve körlük gibi pek çok sağlık problemi ortaya çıkabilir.

Hipertansiyon Tanı ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Hipertansiyon tanısı için öncelikle kişinin farklı tarihlerde ölçülen kan basıncının, 140/90 mmHg değerinin üzerinde olması gerekir. Fizik muayenenin ardından 24 saatlik holter kullanımı ile kişinin kan basıncı takip edilir. EKG, (elektrokardiyogram) EKO, (ekokardiyografi) çekilir.

Ek laboratuvar testlerinin ardından hipertansiyon tanısı koyulur. Hipertansiyon tedavisinde öncelikli hedef tansiyon değerinin 14/90 mmHg’nin altına düşürülmesi, olası doku ve organ hasarının engellenmesidir. Hekim, tedavi için kişiye özel olarak ilaç tedavisi başlar.

Tüm bunların yanı sıra tedaviyi desteklemek amacıyla diyet ve yaşam tarzında bir dizi değişiklikler yapılmasını ister. Özellikle tuz tüketiminin günlük olarak 6 gr. ile sınırlandırılması, kilo kontrolü ve düzenli egzersiz yapılması önemlidir.

Tansiyonun düşmesinin ardından ilaç kullanımı kesinlikle bırakılmamalı ve hekimin belirlediği aralıklarla kontrole gidilmelidir. Ayrıca ilaç kullanımına ve yaşam tarzının düzenlenmesine rağmen tansiyonun düşmemesi durumunda da mutlaka hekimlere başvurulmalıdır. Bu gibi durumlarda hekim, tansiyonun yükselmesine neden olan böbrek hastalığı, hormonal problemler, tiroit sorunları gibi ek hastalıkları araştırır.

Bir Önceki MYOKARD İNFARKTÜSÜ (KALP KRİZİ) NEDİR ? Bir Sonraki ARİTMİ NEDİR ? "
Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon) – Prof. Dr. Okay Abacı – Kardiyoloji Uzmanı

Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon) – Prof. Dr. Okay Abacı – Kardiyoloji Uzmanı

Hipertansiyon: Tanı, Belirti ve Tedavisi Ana Sayfa Hakkımda Hastalıklar SEMPTOMLAR Bayılma (Senkop) Göğüs Ağrısı Çarpıntı Nefes Darlığı Ödem Anjiyo Bypass Ameliyatı Efor Testi EKG (Elektrokardiyografi) EKO (Ekokardiyografi) El Bileğinden Anjiyo Kalp Hastalıkları ve Ozon Tedavisi Kalp Sintigrafisi Ritim Holteri Stent Tansiyon Holteri Fotoğraf Galerisi Video Galerisi Basın Haberleri Basın Yazıları Tüm Yazılar

Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon) Nedir?

Yüksek tansiyon hastalığını hipertansiyon ya da kan basıncı yükselmesi olarak da adlandırabiliriz. Yetişkin bir bireyde büyük tansiyonun 135 mm Hg’nin üstünde, küçük tansiyonun ise 85 mm Hg’nin üstünde olması durumuna yüksek tansiyon adı verilir.

Tansiyon, vücudumuzdaki kan basıncını sağlar ve gerekli oksijeni vücudumuza dağıtır. Kanın damar duvarına yaptığı normalin üzerindeki basınç yüksek tansiyon olarak adlandırılır. Mutlaka kontrol altına alınması gerekir. Ani yükselen tansiyon beyin kanamalarına ve felce neden olabilir. Yüksek tansiyonun oluşumunda genetik yatkınlığın rolü çok büyüktür. Ayrıca aşırı tuz tüketimi de önemli etkendir. Fakat hastaların büyük çoğunluğunda yüksek tansiyonun nedeni tam olarak bilinemez.

Yüksek Tansiyon Belirtileri

Yüksek tansiyon genellikle belirti vermez. Bu yüzden “sessiz düşman” tanımlaması yapılır. Yıllardır hiçbir belirti vermeden beyin, kalp, damar ve böbrek sistemine zarar verebilir. Ancak yine de şu belirtiler görüldüğünde hekime başvurabilirsiniz:

Ensede sertlik ve baş ağrısı Yorgunluk, halsizlik Burun kanaması Sık idrara çıkma Yürürken ya da merdiven çıkarken zorlanma Kulaklarda çınlama Bacaklarda şişlik Yüksek Tansiyon Nedenleri Genetik yatkınlık Aşırı tuz tüketimi Şişmanlık Uyku apnesi Stres Hareketsiz yaşam tarzı Şeker, tiroid ve böbrek hastalıkları Hipertansiyon Tanısı

Hasta bize geldiğinde öncelikle yakınmalarını dinler ve fiziki muayenesini yaparız. Bizim teşhiste kullandığımız en önemli yöntem 24 saatlik kan basıncı izlenimidir. Hastaya verdiğimiz holter cihazıyla bir gün boyunca tansiyon durumunu kaydeder ve teşhisini koyabiliriz. Öte yandan elektrokardiyogram, ekokardiyografi ve laboratuvar testleri de diğer tanı yöntemleri arasındadır.

Hipertansiyon Tedavisi

Hipertansiyon, yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaçla tedavi edilebilir. Tabi ki altta yatan bir sebep varsa öncelikle o tedavi edilmelidir. Biz hastanın durumuna bakarak öncelikle yaşam alışkanlıklarını değiştirmesini istiyoruz. Bu değişikliklerin başında tuz diyeti yer alıyor. Kilo kontrolü ve egzersiz programı da yapılması gerekenler arasında. Eğer davranış değişikliklerinden fayda görülmezse ya da hastanın durumu bu değişikliklerle düzelmeyecek durumdaysa ilaç tedavisine başlıyoruz. Şunu unutmamak gerekir ki yüksek tansiyonun tedavisi de kişiye özel yapılır. Hipertansiyonun diğer organlara zarar vermesi durumunda buna yönelik tedavi programı da izlenmelidir. Çoğu hastalıkta olduğu gibi hipertansiyonda da erken tanı çok önemlidir. Erken tanı konulan ve kontrol altına alınan yüksek tansiyon hayat kalitesini etkilemez.

Bilgilendirme paylaşımlarımızı instagram sayfamızdan takip edebilirsiniz. Kesin tanı ve tedavi için lütfen bizimle iletişime geçiniz. Ayrıca e-posta ve telefon ile bize ulaşabilirsiniz.

"
Tansiyon Nedir? Yüksek Tansiyonun (Hipertansiyonun) Tanı ve Tedavisi

Tansiyon Nedir? Yüksek Tansiyonun (Hipertansiyonun) Tanı ve Tedavisi

Tansiyon Nedir? Yüksek Tansiyonun (Hipertansiyonun) Tanı ve Tedavisi

Kalbin vücuda pompaladığı kanın basınç seviyesinin yüksek ya da düşük olduğu durumlara yüksek ya da düşük tansiyon adı verilmektedir.

Nedenleri

Tansiyon hastalıklarının çok sayıda nedeni olabilir ve bu nedenler asla tam olarak netleştirilemezler.

Belirtileri

Yüksek ya da düşük kan basıncının çok sayıda belirtisi bulunabileceği gibi zaman zaman hiçbir belirti göstermeden de hastalık devam edebilir.

Tedavisi

Düşük kan basıncı yani tansiyonun yoğun semptomlar yaşanmadığı sürece tedavi edilmesi gerekmemektedir. Yüksek kan basıncı için ise doktorlar, önce alt nedeni bulur ve ona özel tedaviler geliştirirler.

Tansiyon Nedir?

Kalp, her atımda içindeki kanı vücudumuzun en uç noktasına kadar gönderir. Kan ile birlikte vücudumuza gerekli oksijen ve besin en uç noktaya kadar ulaşır. Giden bu kan, her atımda damar duvarına bir basınç uygular. Biz buna büyük tansiyon diyoruz. Kan ulaşacağı yere kadar ulaşır ve bir miktar kan damar içerisinde kalır. Kalan kan yine damar duvarında bir basınç oluşturur. Bu sayede küçük tansiyon oluşur. Bu döngü sürekli tekrar eder. Tüm bunlar tansiyon nedir ve tansiyon neden olur sorularını cevaplar. İnsanlar yoğunlukla tansiyon kaç olmalı, normal tansiyon değerleri yaşa göre, yüksek tansiyon kaç olursa tehlikeli gibi soruları internet üzerinde araştırırlar. Genellikle ortalama bir insanın normal kan basıncı değeri 12/8 olur.

Kan Basıncı

Organ ve dokuların beslenmesinde bir numaralı rolü üstlenen kanın, kalp tarafından organ ve dokulara pompalanması gerekir. Bu pompalama işlemi esnasında kanın, damarların duvarlarına yaptıkları basınca ise kan basıncı adı verilmektedir. Kan basıncı yetersiz olduğu zaman hipotansiyon meydana gelir. Kan basıncı eğer yüksek ise bu sefer de hipertansiyon görülmektedir. Kan basıncı seviyelerindeki artışlar genel olarak pek bir belirti vermeden yaşanır. Dolayısıyla, kan basıncı ölçümü yapılmadığı durumlarda çoğu insan, hastalıkla birlikte uzun yıllar yaşamak durumunda kalırlar. Genel olarak şikayet vermediği için de tedavi başlatılamaz. Aile geçmişinde hipotansiyon ya da hipertansiyon hikayesi bulunan insanların mutlaka düzenli olarak ölçüm yaptırmaları gerekir. Kan basıncı ölçümü bir sağlık personeli tarafından yapılabileceği gibi, evde otomatik ölçüm yapan cihazlar yardımıyla da gerçekleştirilebilir.

Yüksek Kan Basıncı

Yüksek kan basıncı olduğu durumlarda, organların büyük bir bölümü bu durumdan etkilenirler. Kalbin sürekli olarak böyle bir basınç etkisinde olması, onu tehlikeye sokacaktır. Bunun yanında kalp kadar etkilenen bir diğer organ da böbrektir. Yüksek kan basıncı böbrek fonksiyonlarını tehlike altına alabilmektedir. Bu da böbrek yetmezliği olarak karşımıza çıkabilir. Yine beyin kanaması, pıhtı oluşması ya da felç gibi hayati tehlikeler de yüksek kan basıncı yüzünden olabilir.

Hipertansiyon Nedir

Büyük tansiyonda, küçük tansiyonda ya da her ikisinde birden oluşan kalıcı kan basıncı yüksekliği durumuna hipertansiyon diyoruz. Bir diğer deyişle düşmeyen tansiyon hastalığına hipertansiyon adı verilmektedir. Hipertansiyon hastalarının büyük bölümü yani, % 90’lık bölümünün sebebi tek bir nedene bağlı olmayıp, damarlardaki esnekliğin kaybı nedeniyle oluşur. Tamamıyla düzelmez, tansiyon ilaçları ile kontrol altına almak gerekir. Tüm bunlar hipertansiyon nedir ve tansiyon neden yükselir sorularını yanıtlar. Doktorlar ölçümler sonrasında tansiyon değerleri ışığında yüksek kan basıncı ilacı verirler. Bu noktada yüksek tansiyon belirtileri gösteren hastaların mutlaka bir doktora görünmesi tavsiye edilir. Hastaların % 10’luk bölümünün hipertansiyon ya da küçük tansiyon yüksekliğine sebep olan hastalıklar, böbrek bozuklukları, hormonal bozukluklar, fazla tuz tüketimi, obezite vs… gibi ikincil bir neden olup, sorunun kaynağı ortadan kaldırıldığında tedavi edilmiş olur.

Damar Sertliği

Sağlıklı bireylerde, özellikle büyük damarlar esnek bir yapıya sahiptir. Damar duvarında bulunan elastik lifler sayesinde, herhangi bir sebepten ötürü tansiyon yüksekliği olduğunda genişleyerek tansiyonu normal düzeyde tutmaya yararlar. Damar sertliği oluşmaya başladığında bu esneklik giderek azalır. Damar duvarında kolesterol birikimi, esnek yapıların kaybı, son olarak damar duvarından içeriye doğru oluşan plaklar oluşur. Plaklar zamanla artarak, kalp krizlerine, felçlere kadar ilerleyen durumların oluşumuna neden olabilir. Damar sertliği yaşanması genellikle tansiyon yükselmesi durumunu beraberinde getirir.

Tansiyon Belirtileri Baş ve ensede ağrı Kulak çınlaması Baş dönmesi Burun kanaması Gözde görme kaybı, bulanık görme Halsizlik, yorgunluk, isteksizlik Sık idrara çıkma Yüksek Basınç ile Yaşamak

Hemen hemen bütün yüksek kan basıncı hastalığı yaşayan hastaların uymaları gereken bazı kurallar vardır. Bu kurallar kişinin, yüksek basınç ile yaşamak için uyması gereken kurallardır. Sağlıklı beslenme, düzenli olarak spor yapma ve yemeklerde tüketilen tuzun azaltılması ilk ve temel kurallar olarak karşımıza çıkarlar. Bunun yanında, doktorlar tarafından verilmiş olan ilaçların, eksiksiz ve düzenli olarak tüketilmesi gerekmektedir. Hastaların büyük bir bölümü, ilaç kullanımına bağlı olarak düzene giren kan basıncı seviyesini iyileşme olarak görüp, ilaç kullanımını bırakırlar ya da düzensiz hale getirirler. Bu da yapılmaması gereken bir davranıştır. Çünkü düzensiz ilaç kullanımı ya da biraz düzelmeden sonra bırakılan ilaçlar, ani kan basıncı yükselmesine neden olabilir. Yüksek kan basıncı ile yaşamak için uyulması gereken bir diğer kural da, düzenli olarak evde kan basıncı ölçümü yapmaktır.

Yüksek Kan Basıncı Tedavisi

Daha önce de bahsettiğimiz gibi, hipertansiyonun ikincil bir nedeni olan % 10 hasta gurubunda, hastalığa neden olan durum ortadan kaldırıldığında yüksek kan basıncı tedavisi yapılmış olur. Ancak % 90 hastada hipertansiyonun tek bir nedeni olmayıp bir çok faktör etkilidir. Bu faktörleri kontrol altında tutmak ve mutlaka en az bir tansiyon ilacı kullanarak tansiyonu kontrol altına almak gerekmektedir. Tansiyon nasıl düşürülür sorusunu sormadan önce değiştiremediğimiz faktörlere bakmak gerekmektedir: Erkek cinsiyet, yaşlanma, ailede hipertansiyon öyküsü ve ailede kolesterol yüksekliği değiştiremeyeceğimiz faktörlerdir.

Yüksek Tansiyon Düşürme Sigaranın ve alkolün bırakılması Kan şekeri kontrolü Kilo kontrolü Sağlıklı beslenme Tuz tüketiminin günde 2-5 grama düşürülmesi Diyet veya ilaç tedavisi ile kan kolesterol değerlerinin kontrolü Hareketli yaşam ve spor yapılması Stresten uzak durulması Tansiyonu Ne Düşürür

Kan basıncı problemleri hastaları, yüksek tansiyon düşmesi için ev şartlarında bazı çözümler üretebilirler. Bunlar, limon suyu içme, sarımsak yeme, nar ve greyfurt suyu içme, ellerini ve yüzünü soğuk suyla yıkama, soğuk suyla duş alma gibi yüksek tansiyon düşürme yöntemleri uygulayarak kan basıncı düzeylerini kontrol altına almaya çalışmaktadırlar. Bu yöntemler ev ortamında tansiyonu ne düşürür ve tansiyon nasıl düşürülür sorularının da cevabıdır. Ancak, bu etkinin ne kadar süreceği, kan basıncı değerinin ne kadar düşüreceği net değildir. Bunlarla ilgili yapılmış çalışma henüz bulunmamaktadır. Faydadan çok zarara neden olma ihtimali de vardır. Bu yöntemler kan basıncı kontrolünü sağlamak için yapılmamalıdır. Yüksek tansiyona ne iyi gelir diye araştırmak yerine uygulanacak en iyi yöntem, mesai saatleri dışında acil serviste acil hekimine başvurmak, mesai saatlerinde ise vakit kaybetmeden bir kardiyoloji hekimine görünmek olacaktır. Kan basıncı hastalığı risk gurubunda iseniz, mutlaka yılda bir kere kontrol için hekime başvurunuz.

Tansiyon Düşüklüğü (Hipotansiyon)

İnsanların çoğu tansiyon düşüklüğü (hipotansiyon) korkusuyla yaşarlar. Ancak bu korku bir bakıma yersizdir. Çünkü normalden daha düşük kan basıncı demek, aynı zamanda normalden daha düşük kan basıncı demektir. Eğer kan basıncı düşük ise, felç ve kalp hastalıkları ihtimalleri azalmış olur. Doktorlar bu durumu genel olarak iyi kabul ederler. Tabii, hastadan hastaya da değişiklikler yaşanabilir. Kan basıncı düşünce zaman zaman bazı hastalarda başka hastalıklar ortaya çıkabilmektedir. Böyle durumlarda mutlaka bir kardiyoloji hekimine görünülmelidir.

Düşük Tansiyon Nedenleri Hamilelik Tiroid Diyabet Reçetesiz ilaç kullanımı Depresyon ya da Parkinson hastalığı ilaçları Kalp hastalıkları Damar hastalıkları Hava sıcaklıkları Karaciğer problemleri Tansiyon Düşüklüğü Tedavisi

Kan basıncı düşüklüğü yaşayan insanların büyük çoğunluğunu tansiyon düşüklüğü tedavisi görmesi gerekmez. Fakat, semptomlar ortaya çıkmaya başlamış ise mutlaka bir doktora görünmek gerekir. Semptomlara bağlı olarak doktorlar, hangi tedaviyi uygulayacaklarını belirlerler. Bu nokta da doktor, hipotansiyon yaşanmasının altındaki sebebi bulmaya çalışacaktır.

Sıkça Sorulan Sorular Normal tansiyon ne kadar olmalı?

İdeal tansiyon kişiden kişiye değişmektedir ancak ortalama büyük tansiyon 120 – 130, küçük tansiyon ise 70 – 90 aralığında olması gerekmektedir.

Tansiyon yüksekliğinin belirtisi nedir?

Baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması, halsizlik, nefes darlığı, bulanık görme, sık idrara çıkma, burun kanaması, kalp ağrısı ve kalp ritminin düzensiz olmasıdır.

Yüksek tansiyonu düşürmek için ne yapmalı?

Yürüme, yüzme ve bisiklete binme tansiyonun düşürülmesi için yapılan aktivitelerdir. Öte yandan kişniş, safran, çörek otu ve tarçın gibi baharatları tüketmek, kan basıncını düşürür. Aynı zamanda tuz içeriği yüksek yiyeceklerden de uzak durulması gerekir.

Tansiyonu tetikleyen nedir?

Tuz ve tuzlu yiyecekler, fastfood ürünler, tatlılar, aşırı çay tüketimi, margarin ve diğer yağlar, sık alkol tüketimi, şarküteri ürünleri, tuz ve tuzlu yiyecekler, kafein içeren içeceklerdir.

Tansiyon neden yükselir?

Aşırı tuz tüketimi, hareketsizlik, alkol tüketimi ve stres başlıca nedenleridir.

"
Hipertansiyon ve Yeni Koronavirüs Hastalığı - Lokman Hekim Hastaneleri

Hipertansiyon ve Yeni Koronavirüs Hastalığı - Lokman Hekim Hastaneleri

Hipertansiyon ve Yeni Koronavirüs Hastalığı

COVID-19 nedeniyle artmış ölüm oranları bu hastaların ileri yaşta olması ve sıklıkla eşlik eden kalp damar hastalıklarına bağlıdır. Günümüzde hipertansiyonun tek başına hastalığın seyri ve ölüm riski ile ilişkili olmadığı ancak ileri yaş, eşlik eden kalp damar ve böbrek hastalıkları nedeniyle riski artırdığı kabul edilmektedir.

Tansiyon Nedir?

Kan, kalpten organların oksijen ve besin ihtiyaçlarının karşılanması amacı ile pompalanır ve vücudun her yerine damarlar aracılığı ile ulaştırılır. Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı pompalarken damar duvarında oluşturduğu basınçtır ve mm cıva (nnHg) olarak ifade edilir. Büyük (sistolik) ve küçük (diyastolik) tansiyon olarak ikiye ayrılır. Büyük tansiyon, kalp kasılmasının bittiği anda ölçülen kan basıncı değeridir. Küçük tansiyon ise kalbin gevşediği andaki kan basıncını ifade eder.

Hipertansiyon ya da Tansiyon Yüksekliği Nedir?

Normal kan basıncı değerleri sırasıyla, sistolik için en çok 130 mm Hg, diastolik için ise en çok 85 mm Hg olmalıdır, bu değerler normal kan basıncı değerleridir. Sınırda normal değerler ise sistolik kan basıncı için 130-139 mm Hg, diastolik kan basıncı için ise 85-89 mm Hg dır. Hipertansiyon sınırı ise sistolik kan basıncı için 140 mm Hg, diastolik kan basıncı için ise 90 mm Hg dır.

Hipertansiyonun Nedenleri Nelerdir?

Yüksek tansiyon vakalarının % 90 ile % 95'inde sebep bilinmez, kan ve idrar tahlilleri normal çıkar, bu tip hipertansiyona tıp dilinde Esansiyel Hipertansiyon veya Primer (birincil) Hipertansiyon denilir. Geri kalan % 5 veya % 10 'luk hipertansiyon grubunda ise altta yatan başka bir hastalık veya hastalıklar vardır. Bu hastalıklar böbrek hastalığı (böbrek dokusu hastalığı ya da böbrek atar damarında darlık) ya da hormonal hastalıklardır (tiroid bezi bozukluğu, böbrek üstü bezi bozukluğu vs.). Bu hastalıklar dolaylı olarak hipertansiyona sebep olur.

Hipertansiyon Sık Görülen Bir Hastalık Mıdır?

Evet, toplumun %20’sinde hipertansiyon vardır, bu oran 45-54 yaş grubunda yaklaşık %40, 55-64 yaş grubunda ise yaklaşık %50’dir. Bu nedenle toplumun her yaş grubundan bireyler yılda en az bir kez tansiyonlarını kontrol ettirmelidirler.

Kan Basıncı Neden Yükselir?

› Kalıtım: Ailesinde yüksek tansiyon hastası bulunan kimselerde hipertansiyon gelişme riski artmıştır.
› Yaş: Yüksek tansiyon genellikle 35 ile 50 yaşları arasında ortaya çıkar. Daha erken yaşta veya daha geç yaşta başlayan yüksek tansiyonun ikincil tansiyon olma olasılığı daha yüksektir ve kuşkulanıldığında da daha ileri tetkiklerin yapılması gerekmektedir.
› Tuz: Dünya sağlık örgütünün önerdiği günlük tuz tüketim sınırı 6 gramdır. Yapılan çalışmalar Türk toplumundaki tuz tüketiminin günde 16 grama kadar çıktığını göstermektedir.
› Şeker Hastalığı: Şeker hastalarında yüksek tansiyonun ortaya çıkma riski, şeker hastası olmayanlara göre daha fazladır.
› Şişmanlık: Fazla kilo tuz tutulumunu ve şeker riskini arttırarak yüksek tansiyona zemin hazırlar.
› Sigara: Sigara, hem tansiyonun yükselmesine yol açar hem de yüksek tansiyonun damarlar üzerindeki zararlı etkilerini hızlandırır.
› Stres-sinir: Aşırı sıkıntılı bir yaşam biçimi, yüksek tansiyonun ortaya çıkması için zemin hazırlar.
› Hareketsizlik: Düzenli yapılan egzersiz ve spor, yüksek tansiyonun kontrol altına alınmasını kolaylaştırır.
› Alkol: Yüksek miktarda alındığı anda tansiyonda geçici düşmeye, fakat ertesi gün tuz tutulumu yaparak kan basıncında yükselmeye yol açar. Yüksek kalori içermesi nedeniyle kilo alımı ve şeker dengesinin bozulmasına neden olur.

Hipertansiyonun Ne Gibi Zararları Vardır?

Hipertansiyon, beyin kanaması ve felç, gözde görme kaybı, kalp yetmezliği ve kalp krizi, böbrek yetmezliği, bütün damarlarda da daralmalara neden olabilir. Kan basıncı değerleri normal sınırlarda tutulursa hipertansiyon hastaları bu sayılan hastalıklardan korunurlar.

Hipertansiyon Tedavi Edilebilir Mi?

Evet edilebilir. Ancak hipertansiyon tedavisinin ömür boyu süreceği unutulmamalıdır. Tedavide kullanılan ilaçlarla kan basıncı normal sınırlara düşer, ancak tedavi kesilirse kan basıncı yine eski değerlerine ulaşacaktır. Bu nedenle tedaviye ara verilmemelidir ve en az yılda bir kez doktorunuza kontrol için gidilmelidir.

Hipertansiyonun Tedavisi Nasıldır?

Hastalık ömür boyu sürdüğü için tedavisi de ömür boyu olacaktır. Kan basıncını normale indirmek için öncelikle hayatımızda bazı değişiklikler yapmamız gerekir. Hipertansif hastalara önerilen ilaç dışındaki yaşam tarzı değişikliği olarak ifade edilen tedavilerin çoğu sağlıklı yaşam için normal bireylerde de geçerlidir. Yaşam düzeninin değiştirilmesi hipertansiyonu tek başına kontrol edebileceği gibi ilaç gereken durumlarda ilaç dozunun azaltılmasına da olanak sağlamaktadır. Yaşam tarzı değişimi içinde yer alan önlemler tuz tüketimini azaltmak, sigara kullanıyorsak kesmek ve alkolü sınırlamak, kilo fazlası varsa uygun bir diyet ile kilo vermek, düzenli bir yaşam ve stresten uzak durmak ve düzenli egzersiz yapmaktır (örneğin haftada 5 gün, en az yarım saat tempolu yürüyüş yapmak gibi). Beslenme konusunda sebze ve meyveden zengin, haftada 2-3 gün balık, yağ olarak zeytinyağı tüketilen Akdeniz tipi beslenme önerilmektedir.

İlaç Tedavisi

Sınırda ya da hafif dereceli hipertansiyonunuz var ise ilaca gerek kalmadan yaşam tarzınızda yapacağınız değişiklikler ile tansiyonunuz kontrol altında olacaktır. Ciddi hipertansiyon varlığında ise yaşam tarzı değişikliği ve ilaç tedavisi aynı anda başlanmalıdır. İlaç tedavisinde kullanılacak ilaçların cinsi, dozu ve çeşitliliği tamamen doktorunuzun kontrolü altında olmalıdır. Doktorunuz bu amaç için bazen bir, bazen de birden fazla ilaç kullanabilir. HT hastalarının üçte ikisi birden fazla ilaç kullanmakta ve etken maddeler çok farklı olduğundan bazen bir tableti 1.5 mg bir ilaç, 160 mg olan diğer bir ilaca eş güçte kan basıncını düşürebilmektedir. Hipertansiyon tedavisinde hasta ve hekim işbirliği çok önemlidir. Bu anlamda tedavi sorumluluğunu iki tarafın da üstlenmesi gereklidir. İlaç kullanımı sırasında önerilen saatlere uyum, uygun bir aletle tansiyonun takibi, herhangi bir yan etki görüldüğünde hekiminize geri dönmeniz, ilaçları bilgi vererek kesmeniz veya değiştirmeniz tedavi başarısını arttıracaktır.

Hipertansiyonda Kullanılan İlaçlar Alışkanlık Yapar Mı?

Hayır yapmaz, ancak yaş ilerledikçe azalan damar elastikiyeti nedeniyle kan basıncı kontrolü için alınan ilaç sayısı ya da dozu az gelebilir, bu durumda yeni ilaç eklenmesi veya kullanılan ilacın dozunun artırılması gerekebilir. Her ilaç grubunun kendine has bazı yan etkileri vardır, doktorunuza bu yan etkilerin neler olduğunu sorunuz.

Tedavide Önerilen İlaçları Ne Zaman Almalıyım?

Bu konuyu özellikle doktorunuza sorunuz, ancak genel olarak tansiyon ilaçları sabah kalkınca hemen alınır. Özel bazı durumlarda hastaların kan basıncı gece beklendiği şekilde gündüze kıyasla daha düşük olmayabilir, bu durumda doktorunuzun da önerisiyle ilaç(lar) akşam da alınabilir.

Kan Basıncımı Kendim Ölçebilir Miyim?

Evet ölçebilirsiniz, ancak kan basıncının nasıl ölçüleceği konusunda yeterli bilgiyi bir doktor veya eğitim programından öğrenmeye çalışınız. Elektronik bilek ve koldan kan basıncı alan aletler de kullanılabilir, ancak bu aletlerin güvenilirliğini anlamak amacı ile cıvalı bir tansiyon aleti ile alınan değerlerle karşılaştırmasının yapılması uygun olur. En doğru sonuç veren alet cıvalı ölçüm cihazlarıdır.

Kan Basıncımı Ölçerken Nelere Dikkat Etmeliyim?

Kan basıncı ölçülmeden önce en az 5 dakika dinlenmelisiniz, son yarım saat içinde kafeinli içecekler veya sigara içmemiş olmalısınız. Tansiyon aletiniz kolunuzun çevresini ve boyunu yeterli olarak sarmalıdır, dinleme cihazını (stetoskop) tansiyon aletinin manşonu altına sokmamalısınız.

Tansiyon İlacımı Değiştirmeli Miyim?

COVID-19’a bağlı ciddi solunum yetmezliği ve akciğer hastalığı gelişiminde virüsün (SARS-CoV-2), hücre içerisine anjiotensin dönüştürücü enzim 2 (ACE2) aracılığı ile girdiği bilinmektedir. Bu nedenle bir takım tansiyon ilaçlarının (ACE inhibitörleri (ACEİ) ve anjiotensin reseptör blokörlerinin (ARB)) COVID-19 yatkınlığını ve hastalığın ciddiyetini artırabileceği tartışmaları başlamıştır. Yakın dönemde yayınlanan farklı toplumlarda yapılan üç çalışmada bu ilaçların kullanımının SARS-CoV-2 enfeksiyona yatkınlığı artırdığına dair herhangi bir bulgu tespit edilmemiştir. Ayrıca COVID-19’u olan hastalarda bu ilaçların kullanımı ile hastalık ciddiyeti veya ölüm riski ile arasında da ilişki saptanmamış ve hastalık sürecine olumsuz etkisi olduğuna dair kanıt bulunmamıştır. Sonuç olarak hastanın kullanmakta olduğu ilacın pandemi döneminde değiştirilmesine gerek yoktur.

Hipertansiyon Hastaları Pandemi Döneminde Neler Yapmalıdır? İlaçlarınızı önerilen şekilde düzenli olarak kullanın İlaçlarınız ile etkileşebilecek diğer ilaçları (çoğu ağrı kesiciler, grip ilaçları gibi) kullanmaktan kaçının Tuz, kahve ve alkol tüketiminizi azaltın Zorunlu olmadıkça evden dışarı çıkmayın Dışarı çıkmak zorunda kaldığınızda mutlaka maske kullanın Kalabalık ortamlardan uzak durun Sosyal izolasyon yani çevrenizdeki insanlardan 3-4 adım uzak durma kuralına uyma konusunda taviz vermeyin El hijyenine önem verin. Ellerinizi sık sık, uzmanların önerdikleri şekilde 20 saniye yıkayın. Eğer ellerinizi yıkama olanağınız yoksa alkol bazlı el temizleyicileri kullananabilirsiniz. Ellerinizle göz, ağız ve burnunuza dokunmayın Havlu gibi kişisel eşyaları ortak kullanmayın Bulunduğunuz ortamı sık sık havalandırın Bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için sağlıklı ve dengeli beslenin Yeterli ve kaliteli uyumayı ihmal etmeyin Bol bol sıvı tüketin (kilo başına 30 ml veya günlük 2-2.5 lt su için) Evde düzenli olarak, haftada 5 gün, yarım saat süreyle hafif fiziksel egzersiz yapın Tansiyonlarınız kontrol altında değil ise, göğüs/sırt ağrısı, nefes darlığı, şiddetli baş ağrısı, baş dönmesi, denge kaybı gibi yakınmalarınız varsa mutlaka doktorunuza başvurun.

Prof. Dr. Özcan Özdemir
Kardiyoloji Uzmanı
Lokman Hekim Sağlık Grubu

İnfluenza Nedir? İnfluenza Belirtileri Nelerdir?

İnfluenza, viral bir solunum enfeksiyonu olan grip, milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir hastalıktır. Grip, influenza virüsünün neden olduğu bir enfeksiyondur ve burun, boğaz ve akciğerleri etkiler. Her yıl dünya genelinde mevsimsel grip salgınları görülür ve ciddi hastalık ve ölümlere yol açabilir.

Topuk Dikeni Tedavisi- Belirtileri, Nedenleri ve Egzersiz Önerileri

Topuk dikeni (plantar fasiit), topuk tabanında ağrıya neden olan yaygın bir ayak rahatsızlığıdır.

Doğal (Normal) Doğum İle İlgili Bilmeniz Gerekenler: Anne ile Bebek Bağını Güçlendirir

Doğal doğum, bir kadının doğum sürecini mümkün olduğunca doğal ve tıbbi müdahale olmadan gerçekleştirmeyi amaçlayan bir doğum yöntemidir. Bu yöntemde, doğal doğumun doğal seyrine güvenilir ve anne adayına mümkün olan en az müdahale yapılır. Doğal doğum, birçok kadının tercih ettiği bir seçenektir çünkü doğal doğumun anne ve bebeğin sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğuna inanılmaktadır.

Fotona Sp Dynamis Lazer ve Kozmetik Dermatoloji

Tıbbın birçok farklı alanında lazer teknolojileri, geniş bir kullanım alanına sahiptir. Bu alanlardan biri de kozmetik dermatoloji uygulamalardır. Fotona SP Dynamis lazer sistemi, birçok alanda olduğu gibi kozmetik dermatoloji uygulamalar için de geliştirilmiş bir lazer sistemidir.

Hemoroid (Basur): Belirtileri, Ameliyatı ve Tedavi Yöntemleri

Hemoroid (Basur): Belirtileri, Ameliyatı ve Tedavi Yöntemleri

"
Feokromasitoma Nedir? Belirtileri, Tedavisi Ankara

Feokromasitoma Nedir? Belirtileri, Tedavisi Ankara

Feokromasitoma

Feokromasitoma nadir bir hastalıktır. Hastaların yaklaşık dörtte üçünde yüksek tansiyonla ilişkili baş ağrısı, çarpıntı ve terleme şikayetleri vardır. Yüksek tansiyon genellikle ataklar halindedir ve sıklıkla haftada bir tekrarlar.

Feokromasitoma Nedir?

Feokromasitoma nadir bir hastalıktır, bir milyon kişinin yaklaşık sekizinde görülmektedir. Çoğunlukla sürrenel bezlerinin birinde ve genellikle iyi huylu bir kitle şeklindedir.

Bazen de iki bezde birden adenom gelişir. Çok nadiren bu kitle kötü huylu olur (kanser). Sürrenal bezin medulla olarak tanımlanan ve bezin iç kısmında yer alan özel hücrelerden (kromaffin hücreler) kaynaklanan tümör katekolamin (epinefrin ile norepinefrin) ve metanefrin diye isimlendirilen hormonları salgılar.

Feokromasitomada salınan fazla miktardaki katekolaminlere bağlı olarak yüksek tansiyon (hipertansiyon) çarpıntı (taşikardi) ve terleme (diaforezis) şeklinde belirtiler gösterir. Hastalarda panik atak belirtileri yaratabilir.

Eğer sürrenal bez dışında başka dokuların katekolamin salgılayan tümörü varsa buna “paraganglioma” denir. Paraganglioma belirti de feokromasitoma ile aynıdır. Otuz elli yaş arasında daha sıktır, kadın erkek dağılımı eşit gibidir.

Feokromasitomada”%10’lar Kuralı” olarak tanımlanan bir takım özellikler vardır,

%10’u ailesel geçiş gösterir %10’u kanserdir %10’u paragangliomadır %10’u iki taraflı yerleşmiştir.

Ailesel geçiş gösteren feokromasitomada iki taraflı (bilateral )tutulum sıktır (%70) ayrıca feokromasitomaya başka endokrin hastalıklarına da sık rastlanır.

Tümörün büyüklüğü şikayetlerin şiddeti ile direkt ilişkili değildir. Küçük tümörler daha çok katekolamin salgılarken büyükler ürettikleri hormonları depolayıp metabolize edebildikleri için kanda daha az katekolamin bulunabilir.

Feokromasitoma Belirtileri

Feokromasitomalı hastalarının üçte birinin tanı konmadan şiddetli aritmi ve inmeyle vefat ettiği tahmin edilmektedir. Hastaların yaklaşık dörtte üçünde yüksek tansiyonla ilişkili baş ağrısı, çarpıntı ve terleme şikayetleri vardır. Yüksek tansiyon genellikle ataklar halindedir ve sıklıkla haftada bir tekrarlar.

Hipertansif ataklar tümör büyüdükçe daha sık ve daha uzun sürer. Yüksek katekolamin salınımına bağlı feokromasitoma atakları genellikle çarpıntı ve nefes almada güçlük şeklinde başlar. Uzuvlar kılcal damarların kasılmasına bağlı soğuk ve soluk olabilir, yüzde kızarma eşlik edebilir, Ataklar uzadıkça bulantı, karın ağrısı, kusma, uyuşma ve kasılmalar eklenebilir ve sonrasında da halsizlik ve yorgunluk görülebilir.

Atakları fiziksel aktivite (tuvalette ıkınma, spor vs gibi),doğum, cerrahi, anestezi, anksiete veya kan basıncını yükseltecek çeşitli gıdalar (eski peynir, çikolata, dondurulmuş et-balık-kümes hayvanları, salam, sosis, pastırma gibi kurutularak hazırlanan etler, alkollü içecekler, fermente edilmiş soya ürünleri, lahana turşusu) veya ilaçlarla tetiklenebilir. Hastaların yaklaşık yarısında tansiyon sürekli yüksek seyreder. Diğerlerinde ise ataklar halinde yükselir. Yaklaşık %90’ında tansiyon atakları zonklaycı ense veya baş ağrısı ile birliktedir ve bulantı, kusma eşlik edebilir. Hastaların %60-70’inde ve genellikle üst bedende terleme görülür. Terleme çarpıntıyla beraber görülebilir ve hastaların yarısında sürekli olabilir.

Katekolaminler damarları kasarak taniyonu yükseltir, uzun süreli tansiyon yüksekliği de damar içindeki toplam sıvı hacmini azaltır. Buna bağlı olarak hastalar yatarken doğrulduklarında veya otururken ayağa kalktıklarında tansiyonları düşüp başları dönebilir (ortostatik hipotansiyon).

Anksiete, ölüm korkusu, görmede bulanıklık, kabızlık ve kilo kaybı daha az görülen şikayetlerdendir.

Her zaman kullandığı ilaçlar ile yüksek tansiyonu kontrol edilemez hale gelenler, sıklıkla yüksek tansiyon atakları yaşayanlar, ailesinde feokromasitoması olanlar ve ailesinde çeşitli genetik hastalık bulunanlar (Multiple Endokrin Neoplasia type 2 –MEN2, von Hippel-Lindau Sendromu, ailesel paraganglioma sendromları 1-5 ve nörofibromatozis 1) mutlaka doktora gitmelidir.

Ailesel geçiş gösteren ve feokromasitomanın eşlik ettiği ha

Prof. Dr. Gökhan Moray Genel Cerrahi Uzmanı BESA Kule A Blok Kat: 6 Numara: 21 Çankaya Ankara Türkiye

Hepato Pankreato Bilier Cerrahi Karaciğer Hastalıkları Pankreas Hastalıkları Safra Kesesi ve Safra Yolu Meme ve Endokrin Cerrahisi Meme Hastalıkları Tiroid Hastalıkları Paratiroid Hastalıkları Sürrenal Hastalıkları Üst Gastrointestinal Sistem Cerrahisi Özofagus Hastalıkları Mide Hastalıkları Kolorektal Cerrahi ve Proktoloji Kolon ve Rektum Hastalıkları Anal ve Perianal Bölge Hastalıkları Fıtık (Herni) Cerrahisi Fıtık (Herni) Fıtık Cerrahisi Prof. Dr. Gökhan Moray Hakkımda Yorumlar Videolar Blog Foto Galeri Ödüller İletişim "
Hipertansiyon Nedir? Hipertansiyon Belirtileri ve Tedavisi

Hipertansiyon Nedir? Hipertansiyon Belirtileri ve Tedavisi

Hipertansiyon Nedir? Hipertansiyon Belirtileri ve Tedavisi

Hipertansiyon birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkan kan basıncı yüksekliğidir. Hipertansiyon hastalığı, ülkemizde yaklaşık 15 milyon kişide görülmektedir. Bu hastaların sadece %5-6’sı etkin bir tedavi ile tedavi edilmekte ve hastalar sağlığına kavuşmaktadır. Hipertansiyonun ortaya çıkış nedenleri arasında genetik yatkınlık ve aşırı tuz tüketimi ilk sıralarda yer alır. Ancak hastaların %95’inde yüksek tansiyon nedeni belli değildir. Mutlaka kontrol altına alınması gereken hipertansiyon, ani tansiyon yükselmelerinde beyin kanaması ve felce neden olabilmektedir. Memorial Hastanesi Kardiyoloji Bölümü uzmanları, hipertansiyon belirtileri ve tedavisi hakkında bilgi veriyor.

Damarın içindeki kanın damar duvarına yaptığı yüksek basınca hipertansiyon denir. Uzun dönemde kanın damar duvarlarındaki etkisi damarın iç yüzeyinde hasara yol açar. Yüksek tansiyon nedeniyle organları besleyen damarlarda tıkanma, genişleme veya yırtılma meydana gelebilir. Hipertansiyon organlara giden kan akışını bozarak organ yetmezliklerine neden olabilir.

Yüksek kan basıncı adıyla da bilinen hipertansiyon, uzun süre belirti vermeden böbrek, beyin, kalp ve damar sistemine verebileceği hasar nedeniyle “sessiz düşman” olarak da anılmaktadır. Kan dolaşımı için gereken basıncın normalden fazla olması anlamına gelen ‘yüksek tansiyon’, mutlaka uzman kontrolünde takip edilmelidir. Büyük ve küçük tansiyonun normalden fazla olması durumuna hipertansiyon denilmektedir.

‘’Sessiz düşman’’ terimi hipertansiyon için sıklıkla kullanılan bir terim. Nedeni ise hipertansiyonun yıllarca hiç belirti vermeden böbrek, beyin, kalp ve damar sistemine hasar verebilme olasılığıdır. Bu nedenle belli aralıklarla kan basıncınızı ölçtürmeniz gerekir. En belirgin hipertansiyon belirtileri arasında aşırı yüksek kan basıncına bağlı olarak baş ağrısı, baş dönmesi, nefes darlığı, çarpıntı, göğüs ağrısı, görmede bozukluk oluşabilir. Ayrıca hipertansiyon belirtileri arasında,

• yürüme ve merdiven çıkmada zorlanma,

• bazen çok sık idrara çıkma,

• gece uykudan uyanıp idrar yapma

• bacaklarda şişlik olabilir.

Hipertansiyon belirtilerinden biri ya da birkaçı hissedildiğinde mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Her yüz kişinden birinde bulunan çok yüksek kan basıncı (malign hipertansiyon) adı verilen durumda ise zonklayıcı baş ağrısı, bulantı, kusma, görme bozukluğu, baş dönmesi bazen de böbrek yetersizliği görülebilir. Bu acil bir durumdur ve organ hasarından korunmak için mutlaka hastaneye başvurulmalıdır. Kan basıncının çok yükseldiği durumlarda da, çift görme, dilde peltekleşme, yüzde veya vücutta karıncalanma da hipertansiyon belirtisi olarak kendini hissettirir.

Hipertansiyon nedenleri arasında günlük yüksek tuz alımı, stres, obezite, ailede hipertansiyon öyküsünün bulunması gibi genetik faktörler, şeker hastalığı, hareketsiz yaşam tarzı, kalsiyum, potasyum, magnezyum gibi elementler içeren besinlerin günlük olarak yetersiz tüketilmesini sıralayabiliriz. Ayrıca tiroit hastalıkları, böbrek üstü bezi tümörleri, böbreğe giden damarlarda daralma, aort darlıkları, genetik bozukluklar da hipertansiyonu tetikleyici faktörlerle ortaya çıkabilmektedir. Doğum kontrol hapları, bazı ağrı kesici türleri de kan basıncını yükseltip, hipertansiyona neden olmaktadır. Hastaların büyük bir kısmında nedeni belirlenemese de yüksek kan basıncı mutlaka kontrol altına alınmalı ve hipertansiyon nedenleri iyi araştırılmalı ve kan basıncı ideal düzeye düşürülmelidir.

Hipertansiyon Tanısı Nasıl Konulur?

Hipertansiyon teşhisi hipertansiyon hastalığını tedavi etmek için en önemli aşamalardan biri. Uzman kontrolünde yapılan hipertansiyon tanısı hastalığınızın derecesini ve tedavi süreçlerini de belirler. Kan basıncının 140/90 mm hg üzerinde olması hipertansiyon hastası olabileceğinizi gösterir. Hipertansiyon tanısı koyarken detaylı bir fizik muayene, elektrokardiyogram, ekokardiyografi, 24 saatlik kan basıncı izlemi ve laboratuvar testleri yapılır. Kan basıncı birçok faktörden etkilenir. Sağlıklı bir hipertansiyon tanısı için tansiyon ölçümü öncesi bir saat içerisinde bir şey yememek, istirahat halinde olmak, sigara ve kahve içmemek gerekir.

Hipertansiyon tedavisinde amaç kan basıncını 140/90 mm hg altına düşürmektir. Eğer hastada şeker hastalığı, böbrek yetersizliği ve organ hasarı var ise kan basıncının daha düşük olması hedeflenir. Hipertansiyon tedavisinin temelinde yaşam tarzı değişiklikleri yatar. Aynı zamanda hipertansiyon tedavisinin önemli bir bölümünü ilaç tedavisi oluşturur. Hipertansiyon tedavisi sırasında yaşam tarzı değişiklikleri, düzenli egzersiz, kilo kontrolü, tuz alımının kısıtlanması çok önemlidir. Tüm tedavilere dirençli hipertansiyon durumunda ise böbrek atardamarlarına işlem yapılarak kan basıncı kontrol altına alınabilir. İnme, kalp krizi, böbrek yetmezliği gibi hipertansiyonun yarattığı ciddi durumlardan korunmak için erken tanı çok önemlidir. Erken tanı koyulan ve kontrol altına alınan hipertansiyon yaşam kalitesini etkilemez.

Diğer tüm tedaviler gibi hipertansiyon tedavisi de kişiye özel olmalıdır. Hipertansiyon tedavisinde kullanılan tansiyon ilaçlarının bağımlılık yaptığı ya da zararlı olduğunu düşünmek, sürekli ve uzun dönem ilaç kullanmanın getirdiği yan etkilere dayanarak bundan kaçınmak doğru değildir. Günümüzde kullanılan ilaçlar, tansiyonu düzenlerken, kalp-damar sistemini korur ve böbreklerin bozulmasını da engeller. İlaç tedavisinde, sadece tansiyonun kontrol altına alınması değil, diğer organların da korunması amaçlanmaktadır. Tedaviye uyum çok önemli olmakla birlikte hastaya uygun ilaç seçimi de çok önemlidir. Ayrıca hastanın tam kontrolü sağlandıktan ve tansiyonu düzenlendikten sonra ilaçların bırakılabileceği de unutulmamalıdır.

Dirençli Hipertansiyon Tedavisi

Dirençli hipertansiyon tedavisi için etkili yöntemler geliştirilmiştir. Bunlardan biri de şah damarı pili yöntemidir. Şah damarı pili aslında ileri evre kalp yetmezliği tedavisinde yeni bir yaklaşımdır. Şah damarı pili, aynı zamanda dirençli hipertansiyon hastalarında da etkin bir tedavi yöntemi olarak kullanılır.

Pil, şah damarı üzerine yerleştirilen bir uyarıcı ve göğüs kası içine yerleştirilen kablo ile bağlı olduğu bir batarya sisteminden oluşur. İşlem, kalp pili takılmasına benzer, ancak daha kolay bir şekilde hızlıca yerleştirilebilir. Pil, şah damarı üzerine basit bir cerrahi işlem ile konulmaktadır. Şah damarı üzerinde doğal olarak bulunan bir reseptör, normal şartlar altında kan basıncı yükselmesine tepki olarak parasempatik sistemi uyarmakta ve kan basıncını düşürür. Bu tepki, hipertansiyon hastalarında etkin olarak kan basıncını düşürmeye yeterli olmamaktadır. Ancak şah damarı üzerine cerrahi işlemle yerleştirilen pil, bu bölgeye sürekli uyarı vermekte ve etkin kan basıncı düşüşü sağlamaktadır.

Şah damarı pili uygulaması hipertansiyon tanı ve tedavisini üstelenen kardiyoloji, iç hastalıkları ya da nefroloji bölümleri tarafından verilmektedir. Uygulama ise kalp ve damar cerrahisi bölümü tarafından yapılır. İşlemin bilinen herhangi bir yan etkisi bulunmayıp, hasta işlem sonrasında aynı gün taburcu edilir. Dirençli hipertansiyon hastaları bu tedaviden yaklaşık 1 ay içinde etkin cevap alınmaktadır. Bu yeni yöntem, özellikle dirençli hipertansiyona bağlı uç organ hasarından kaçınmak ve kan basıncı kontrolünde oldukça etkindir. Uygulama teknik alt yapısı uygun, yeterli cerrahi tecrübeye sahip merkezlerde yapılmalıdır.

Hipertansiyon hastalarının şah damarı pili takıldıktan sonra dikkat etmesi gerekenler ise şu şekilde,

• Tansiyonunuzu günde 2 kez ölçmeli ve doktorunuzla iletişim halinde olmalısınız.

• Yağlı ve tuzlu besinlerden uzak durmalısınız.

• Doktoru kontrolünde tansiyon ilaçlarına devam etmelisiniz.

• Düzenli egzersiz yapmalısınız.

• Fazla kilolarınızdan kurtulmalısınız.

• Eğer şeker hastalığınız varsa kontrol altında tutmalısınız.

• Rutin kontrollerinizi ihmal etmemelisiniz.

Tansiyon Nasıl Ölçülür?

Tansiyon ölçümü, hipertansiyon tanısı için en önemli aşamalardan biridir. Bu nedenle doğru yapılması gerekir. Tansiyon ölçümleri tansiyon aleti ile yapılır. Üst koldan yani omuz ile dirsek arasından ölçülen manuel tansiyon aletleri en doğru sonucu verir. El bileğinden otomatik aletlerle ölçüm yapan cihazlar da kullanılabilir. Tansiyonunuz mutlaka her iki koldan ölçmelisiniz. Eğer kol damarınızda darlık var ise tansiyonunuz düşük çıkabilir. İki kolunuzdan ölçüm yaptığınızda iki tarafta da aynı ölçüme sahipse tek bir koldan ölçüm yapılmaya devam edilebilirsiniz. Eğer kollarınızda fark varsa yüksek olan kolunuzdaki ölçümü dikkate alınmalısınız. Tansiyon ölçümü esnasında , 5 dakikalık istirahat süresi boyunca oturur pozisyonda olmalı ve kolunuzu bir yere dayandırılmalısınız. Evde, el bileğinden tansiyon ölçümü yapılıyorsa iki defa üst üste ölçüm yapmalısınız. Anormal bir değer çıkarsa normal bir tansiyon aletiyle tekrar ölçüm yapmayı deneyebilirsiniz. Ancak mutlaka bir hekim tarafından normal tansiyon aletiyle ölçülen sonuçlar birbiriyle karşılaştırılmalıdır.

Hipertansiyonun tedavisinde en etkin yöntem hipertansiyon ilaçlarıdır. Günümüzde hipertansiyon ilaçları hipertansiyon tedavisi için oldukça etkin rol oynar. Ancak yine de hipertansiyon ilaçlarının kullanım oranları %50'nin altında seyretmektedir. Hipertansiyon ilacı kullanan hastalarda kan basıncının etkin kontrolü ancak her 2 hastadan 1’inde sağlanabilmektedir.

Hipertansiyon ilaçlarının doktor kontrolünde düzenli olarak alınması çok önemlidir. Günümüzde, hasta için en etkili tedaviyi sağlayan ve en az yan etkiye sahip farklı hipertansiyon ilaç seçenekleri bulunmaktadır. Hipertansiyon hastaları kullandıkları ilaçların yan etkileri konusunda doktorunu mutlaka bilgilendirmeli ve mutlaka belirlenen dozlarda devam etmeye özen göstermelidir. Hipertansiyon ilaçları doktorun bilgisi dışında kesilmemeli ve herhangi bir sorun yaşandığında yine doktora danışılmalıdır.

Tansiyon ilaçları ile ilgili doğru bilinen yanlışlar!

• Sarımsak ve limonun tansiyonu düşürmeye ya da yükseltmeye etkisi yoktur. Hipertansiyon tedavisinde sarımsak ve limonun yeri yoktur. Hipertansiyon hastaları sadece ilaçlarını düzenli olarak kullanmalı ve sağlıklı beslenme kuralları içinde bu besinleri tüketmelidir.

• Hipertansiyon ilaçları bağımlılığa neden olmaz. Hipertansiyon tedavisi süreklilik gerektirir.

• Halk arasında tansiyon ilaçlarının böbrek ve karaciğeri olumsuz yönde etkilediğine dair yanlış bir inanış vardır. Tam tersine tansiyon ilaçlarının bu organlara olumsuz etkisi yok denecek kadar azdır. Ayrıca böbrek ve birçok organ, yüksek kan basıncı ilaç ile tedavi edilmediğinde çok zarar görebilir.

Hipertansiyon Hakkında Merak Edilenler

Vücut, kan basıncı yüksekliğine alışır mı? Bunun vücuda bir zararı olur mu?

Hastanın bir yakınması olmaması, hipertansiyonun vücuduna zarar vermediği anlamına gelmez. Zaman içinde olumsuzlukların ortaya çıkmaması için hastanın şikayeti yoksa bile kan basıncının normal değerlere çekilmesi gerekli.

Hipertansiyon tedavisi ne kadar sürer? İlaçlar bağımlılık yapar mı?

Hipertansiyon tedavisi yaşam boyu sürer. Organlarda bir hasar oluşmadıysa ve kan basıncı yüksekliği hafifse, hastalık ilaçsız tedavi yöntemleri kontrol altına alınmaya çalışılır. Aksi durumda ise ilaç tedavisi uygulanır. Hipertansiyon ilaçları bağımlılık yapmaz.

Sarımsak ve limon suyu ilaç alma ihtiyacını ortadan kaldırır mı?

Bazı doğal maddelerin kan basıncında kısıtlı düşmeler yarattığı bilinen bir gerçektir. Ancak bunlar hastalığı tedavi etme ve yarattığı etkileri ortadan kaldırma yeterliliğine sahip değildir. Ancak ilaçlara destek olurlar.

Hipertansiyon ilaçları cinsel aktiviteyi azaltır mı?

Tüm ilaçların yan etkileri vardır. Doktor hastaya en uygun olan, yan etki profili en düşük ilacı önerecektir. Eğer herhangi bir yan etki meydana gelirse, hasta rahatlıkla başka bir seçeneğe yöneltilebilir. İlaçlardan kaynaklanan yan etkiler de ilacın kesilmesinden sonra ortadan kalkar.

“Hipertansiyon” tanısı konulabilmesi için birkaç kez tansiyon çıkması yeterli midir?

Hipertansiyon tanısı için seri ölçümler gerekir. Özellikle ısdırap, heyecan, korku gibi durumlarda her sağlıklı kişide kan basıncının yükselmesi doğaldır. Bu münferit yükselmeler kişinin hipertansiyon hastası olduğunu göstermez.

Hipertansiyon hastasının yaşam şekli nasıl olmalı?

Hipertansiyon hastalarının diyetinde tuz kısıtlaması büyük önem taşır. Potasyum ve magnezyumdan zengin beslenmek de önemlidir. Aynı zamanda kişinin ideal kilosuna erişip kilosunu koruyabilmesi için diyet yapması gerekir. Sigara ve alkol kullanımın da, özellikle kalp ve damar sistemi ile hipertansiyona direkt etkisi bulunduğundan bu alışkanlıkların sonlandırılması da tedavinin bir parçasıdır. Hipertansiyon tedavisinde stresten kaçınılması da maximun önem taşır.

Tansiyon doktora gelince yükselir mi?

“Beyaz önlük hipertansiyonu” denen olgu, hipertansiyonla ile ilgili bilinenlerin en eskisidir. Bu nedenle kişinin günlük hayatta aldığı kan basıncı ölçümleri, hastane ve muayenehane ortamlarında alınan ölçümlerden daha değerlidir.

"
Kardiyolog | Prof Dr Hüseyin Yılmaz | Antalya

Kardiyolog | Prof Dr Hüseyin Yılmaz | Antalya

Hipertansiyon Hakkında

Hipertansiyon birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkan kan basıncı yüksekliğidir. Hipertansiyon hastalığı, ülkemizde yaklaşık 15 milyon kişide görülmektedir. Bu hastaların sadece %5-6’sı etkin bir tedavi ile tedavi edilmekte ve hastalar sağlığına kavuşmaktadır. Hipertansiyonun ortaya çıkış nedenleri arasında genetik yatkınlık ve aşırı tuz tüketimi ilk sıralarda yer alır. Ancak hastaların %95’inde yüksek tansiyon nedeni belli değildir. Mutlaka kontrol altına alınması gereken hipertansiyon, ani tansiyon yükselmelerinde beyin kanaması ve felce neden olabilmektedir.

Hipertansiyon Belirtileri

‘’Sessiz düşman’’ terimi hipertansiyon için sıklıkla kullanılan bir terim. Nedeni ise hipertansiyonun yıllarca hiç belirti vermeden böbrek, beyin, kalp ve damar sistemine hasar verebilme olasılığıdır. Bu nedenle belli aralıklarla kan basıncınızı ölçtürmeniz gerekir. En belirgin hipertansiyon belirtileri arasında aşırı yüksek kan basıncına bağlı olarak baş ağrısı, baş dönmesi, nefes darlığı, çarpıntı, göğüs ağrısı, görmede bozukluk oluşabilir. Ayrıca hipertansiyon belirtileri arasında,

halsizlik, yorgunluk, burun kanaması, kulaklarda çınlama, yürüme ve merdiven çıkmada zorlanma, bazen çok sık idrara çıkma, gece uykudan uyanıp idrar yapma bacaklarda şişlik olabilir.

Hipertansiyon belirtilerinden biri ya da birkaçı hissedildiğinde mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Her yüz kişinden birinde bulunan çok yüksek kan basıncı (malign hipertansiyon) adı verilen durumda ise zonklayıcı baş ağrısı, bulantı, kusma, görme bozukluğu, baş dönmesi bazen de böbrek yetersizliği görülebilir. Bu acil bir durumdur ve organ hasarından korunmak için mutlaka hastaneye başvurulmalıdır. Kan basıncının çok yükseldiği durumlarda da, çift görme, dilde peltekleşme, yüzde veya vücutta karıncalanma da hipertansiyon belirtisi olarak kendini hissettirir.

Hipertansiyon Nedenleri

Hipertansiyon nedenleri arasında günlük yüksek tuz alımı, stres, obezite, ailede hipertansiyon öyküsünün bulunması gibi genetik faktörler, şeker hastalığı, hareketsiz yaşam tarzı, kalsiyum, potasyum, magnezyum gibi elementler içeren besinlerin günlük olarak yetersiz tüketilmesini sıralayabiliriz. Ayrıca tiroit hastalıkları, böbrek üstü bezi tümörleri, böbreğe giden damarlarda daralma, aort darlıkları, genetik bozukluklar da hipertansiyonu tetikleyici faktörlerle ortaya çıkabilmektedir. Doğum kontrol hapları, bazı ağrı kesici türleri de kan basıncını yükseltip, hipertansiyona neden olmaktadır. Hastaların büyük bir kısmında nedeni belirlenemese de yüksek kan basıncı mutlaka kontrol altına alınmalı ve hipertansiyon nedenleri iyi araştırılmalı ve kan basıncı ideal düzeye düşürülmelidir.

Hipertansiyon Tanısı Nasıl Konulur?

Hipertansiyon teşhisi hipertansiyon hastalığını tedavi etmek için en önemli aşamalardan biri. Uzman kontrolünde yapılan hipertansiyon tanısı hastalığınızın derecesini ve tedavi süreçlerini de belirler. Kan basıncının 140/90 mm hg üzerinde olması hipertansiyon hastası olabileceğinizi gösterir. Hipertansiyon tanısı koyarken detaylı bir fizik muayene, elektrokardiyogram, ekokardiyografi, 24 saatlik kan basıncı izlemi ve laboratuvar testleri yapılır. Kan basıncı birçok faktörden etkilenir. Sağlıklı bir hipertansiyon tanısı için tansiyon ölçümü öncesi bir saat içerisinde bir şey yememek, istirahat halinde olmak, sigara ve kahve içmemek gerekir.

Hipertansiyon Tedavisi

Hipertansiyon tedavisinde amaç kan basıncını 140/90 mm hg altına düşürmektir. Eğer hastada şeker hastalığı, böbrek yetersizliği ve organ hasarı var ise kan basıncının daha düşük olması hedeflenir. Hipertansiyon tedavisinin temelinde yaşam tarzı değişiklikleri yatar. Aynı zamanda hipertansiyon tedavisinin önemli bir bölümünü ilaç tedavisi oluşturur. Hipertansiyon tedavisi sırasında yaşam tarzı değişiklikleri, düzenli egzersiz, kilo kontrolü, tuz alımının kısıtlanması çok önemlidir. Tüm tedavilere dirençli hipertansiyon durumunda ise böbrek atardamarlarına işlem yapılarak kan basıncı kontrol altına alınabilir. İnme, kalp krizi, böbrek yetmezliği gibi hipertansiyonun yarattığı ciddi durumlardan korunmak için erken tanı çok önemlidir. Erken tanı koyulan ve kontrol altına alınan hipertansiyon yaşam kalitesini etkilemez.

Diğer tüm tedaviler gibi hipertansiyon tedavisi de kişiye özel olmalıdır. Hipertansiyon tedavisinde kullanılan tansiyon ilaçlarının bağımlılık yaptığı ya da zararlı olduğunu düşünmek, sürekli ve uzun dönem ilaç kullanmanın getirdiği yan etkilere dayanarak bundan kaçınmak doğru değildir. Günümüzde kullanılan ilaçlar, tansiyonu düzenlerken, kalp-damar sistemini korur ve böbreklerin bozulmasını da engeller. İlaç tedavisinde, sadece tansiyonun kontrol altına alınması değil, diğer organların da korunması amaçlanmaktadır. Tedaviye uyum çok önemli olmakla birlikte hastaya uygun ilaç seçimi de çok önemlidir. Ayrıca hastanın tam kontrolü sağlandıktan ve tansiyonu düzenlendikten sonra ilaçların bırakılabileceği de unutulmamalıdır.

Dirençli Hipertansiyon Tedavisi

Dirençli hipertansiyon tedavisi için etkili yöntemler geliştirilmiştir. Bunlardan biri de şah damarı pili yöntemidir. Şah damarı pili aslında ileri evre kalp yetmezliği tedavisinde yeni bir yaklaşımdır. Şah damarı pili, aynı zamanda dirençli hipertansiyon hastalarında da etkin bir tedavi yöntemi olarak kullanılır.

Pil, şah damarı üzerine yerleştirilen bir uyarıcı ve göğüs kası içine yerleştirilen kablo ile bağlı olduğu bir batarya sisteminden oluşur. İşlem, kalp pili takılmasına benzer, ancak daha kolay bir şekilde hızlıca yerleştirilebilir. Pil, şah damarı üzerine basit bir cerrahi işlem ile konulmaktadır. Şah damarı üzerinde doğal olarak bulunan bir reseptör, normal şartlar altında kan basıncı yükselmesine tepki olarak parasempatik sistemi uyarmakta ve kan basıncını düşürür. Bu tepki, hipertansiyon hastalarında etkin olarak kan basıncını düşürmeye yeterli olmamaktadır. Ancak şah damarı üzerine cerrahi işlemle yerleştirilen pil, bu bölgeye sürekli uyarı vermekte ve etkin kan basıncı düşüşü sağlamaktadır.

Şah damarı pili uygulaması hipertansiyon tanı ve tedavisini üstelenen kardiyoloji, iç hastalıkları ya da nefroloji bölümleri tarafından verilmektedir. Uygulama ise kalp ve damar cerrahisi bölümü tarafından yapılır. İşlemin bilinen herhangi bir yan etkisi bulunmayıp, hasta işlem sonrasında aynı gün taburcu edilir. Dirençli hipertansiyon hastaları bu tedaviden yaklaşık 1 ay içinde etkin cevap alınmaktadır. Bu yeni yöntem, özellikle dirençli hipertansiyona bağlı uç organ hasarından kaçınmak ve kan basıncı kontrolünde oldukça etkindir. Uygulama teknik alt yapısı uygun, yeterli cerrahi tecrübeye sahip merkezlerde yapılmalıdır.

Hipertansiyon hastalarının şah damarı pili takıldıktan sonra dikkat etmesi gerekenler ise şu şekilde,

Tansiyonunuzu günde 2 kez ölçmeli ve doktorunuzla iletişim halinde olmalısınız. Yağlı ve tuzlu besinlerden uzak durmalısınız. Doktoru kontrolünde tansiyon ilaçlarına devam etmelisiniz. Düzenli egzersiz yapmalısınız. Fazla kilolarınızdan kurtulmalısınız. Eğer şeker hastalığınız varsa kontrol altında tutmalısınız. Rutin kontrollerinizi ihmal etmemelisiniz. Tansiyon Nasıl Ölçülür?

Tansiyon ölçümü, hipertansiyon tanısı için en önemli aşamalardan biridir. Bu nedenle doğru yapılması gerekir. Tansiyon ölçümleri tansiyon aleti ile yapılır. Üst koldan yani omuz ile dirsek arasından ölçülen manuel tansiyon aletleri en doğru sonucu verir. El bileğinden otomatik aletlerle ölçüm yapan cihazlar da kullanılabilir. Tansiyonunuz mutlaka her iki koldan ölçmelisiniz. Eğer kol damarınızda darlık var ise tansiyonunuz düşük çıkabilir. İki kolunuzdan ölçüm yaptığınızda iki tarafta da aynı ölçüme sahipse tek bir koldan ölçüm yapılmaya devam edilebilirsiniz. Eğer kollarınızda fark varsa yüksek olan kolunuzdaki ölçümü dikkate alınmalısınız. Tansiyon ölçümü esnasında , 5 dakikalık istirahat süresi boyunca oturur pozisyonda olmalı ve kolunuzu bir yere dayandırılmalısınız. Evde, el bileğinden tansiyon ölçümü yapılıyorsa iki defa üst üste ölçüm yapmalısınız. Anormal bir değer çıkarsa normal bir tansiyon aletiyle tekrar ölçüm yapmayı deneyebilirsiniz. Ancak mutlaka bir hekim tarafından normal tansiyon aletiyle ölçülen sonuçlar birbiriyle karşılaştırılmalıdır.

Hipertansiyon İlaçları

Hipertansiyonun tedavisinde en etkin yöntem hipertansiyon ilaçlarıdır. Günümüzde hipertansiyon ilaçları hipertansiyon tedavisi için oldukça etkin rol oynar. Ancak yine de hipertansiyon ilaçlarının kullanım oranları %50'nin altında seyretmektedir. Hipertansiyon ilacı kullanan hastalarda kan basıncının etkin kontrolü ancak her 2 hastadan 1’inde sağlanabilmektedir.

Hipertansiyon ilaçlarının doktor kontrolünde düzenli olarak alınması çok önemlidir. Günümüzde, hasta için en etkili tedaviyi sağlayan ve en az yan etkiye sahip farklı hipertansiyon ilaç seçenekleri bulunmaktadır. Hipertansiyon hastaları kullandıkları ilaçların yan etkileri konusunda doktorunu mutlaka bilgilendirmeli ve mutlaka belirlenen dozlarda devam etmeye özen göstermelidir. Hipertansiyon ilaçları doktorun bilgisi dışında kesilmemeli ve herhangi bir sorun yaşandığında yine doktora danışılmalıdır.

Tansiyon ilaçları ile ilgili doğru bilinen yanlışlar! Sarımsak ve limonun tansiyonu düşürmeye ya da yükseltmeye etkisi yoktur. Hipertansiyon tedavisinde sarımsak ve limonun yeri yoktur. Hipertansiyon hastaları sadece ilaçlarını düzenli olarak kullanmalı ve sağlıklı beslenme kuralları içinde bu besinleri tüketmelidir. Hipertansiyon ilaçları bağımlılığa neden olmaz. Hipertansiyon tedavisi süreklilik gerektirir. Halk arasında tansiyon ilaçlarının böbrek ve karaciğeri olumsuz yönde etkilediğine dair yanlış bir inanış vardır. Tam tersine tansiyon ilaçlarının bu organlara olumsuz etkisi yok denecek kadar azdır. Ayrıca böbrek ve birçok organ, yüksek kan basıncı ilaç ile tedavi edilmediğinde çok zarar görebilir.
Hipertansiyon Nedir? Yüksek Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyon Nedir? Yüksek Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyon Nedir? Yüksek Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

Yüksek tansiyon olarak da bilinen hipertansiyon, kalbin atmasıyla beraber damarlarda meydana gelen basınç (sistolik basınç-büyük tansiyon) ve kalp kasının gevşemesinin ardından arterlerde meydana gelen basıncın (küçük tansiyon) sayısal değeri olarak tanımlanır. Bu değer herkeste aynı değildir. Ancak ideal değer aralığı 90/60 mmHg ila 120/80 mmHg olarak verilebilir.

50 yaşını geçtikten sonra sistolik okuma (büyük tansiyon) önem kazansa da kanın basıncının okunmasında iki sayı da önem arz eder. Diyastolik basının normal değerlerde seyredip sistolik basıncın yükseldiği duruma izole sistolik hipertansiyon denir. İzole sistolik hipertansiyon genellikle 65 yaşını geçmiş bireyler arasında görülür.

Yüksek tansiyon olarak da bilinen hipertansiyon, bazı durumlarda ortaya çıkabilmektedir. Buna aşırı derecede tuz tüketmek ve yeteri kadar egzersiz yapmamak örnek olarak verilebilir. Kan basıncı kısa vadede artarken kendini göstermeyebilir. Bu yüzden 40 yaşının üstündeki kişiler belirli aralıklarla kendilerini kontrol etmelidirler.

Yüksek tansiyon kendini pek belli etmese de, baş ağrısı, halsizlik, çarpıntı, fazla terleme, kulaklarda uğultu ve çınlama olması, bazı uzuvların şişmesi, burunda kanama ve sık idrar ihtiyacı belirtileri arasında sayılabilir. Ancak yüksek tansiyon zamanında kontrol altına alınmazsa sonucunda önemli sağlık sorunları yaratabilir. Bu yüzden önemsenmelidir.

Veriler altında incelendiğinde, yüksek tansiyon hastalarının %45’i kendilerinin hasta olduğunu bilmediği görülmüştür. 2 ayrı günde kişi dinlenme halindeyken yapılan tansiyon ölçümleri ile hastalığın tanısı konulabilir.

Hekim teşhisi kesinleştirmek adına hastadan evdeyken kendi tansiyonunu ölçüp kaydetmesini talep edebilir. Bunun yeterli gelmediği bir durumda ek testlere de ihtiyaç duyulabilir. İlgili incelemelerin ardından teşhis kesinleşir ve ilaçla tedaviye geçilir. Genellikle 3-7 gün içinde ilaçlar etkilerini göstermeye başlar.

İlaç kullanımına başladıktan sonra 6 ayda bir olarak hasta tekrardan doktora görünmelidir. Böylece organlarda bir hasar olup olmadığı anlaşılır. Bu incelemelerin ardından ilaçta veya dozunda değişiklik yapılabilir. Bu değişiklikler mutlaka hekim kontrolünde yapılmalıdır ve hasta kendisi bir değişikliğe gitmemelidir.

Hipotansiyon Nedir?

Düşük tansiyon olarak da bilinen hipotansiyon, tansiyonun aniden düşmesi ile kendini gösterir. Tansiyonun hızlıca düşmesi sonucunda baş ağrısı, halsizlik hissi, baygınlık gibi semptomlar görülebilir.

Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon) Belirtileri Nelerdir?

Tansiyonun sürekli olarak yüksek kalması vücuda hasar verse de 180/110 mmHg’nin üstünde olmadığı takdirde kendini göstermeyebilir. Yüksek tansiyonun belirtileri aşağıdaki gibidir:

Sık idrara çıkma ihtiyacını takiben geceleri uyanıp idrar yapma durumu Bulanık veya çift görme Bacakların şişmesi Nefes almada zorluk Halsizlik, yorgunluk, isteksizlik Kulaklarda çınlama Burnun kanaması Düzensiz kalp atışı ve kalp ağrısı Baş dönmesi ve baş ağrısı Hipertansiyon Nedenleri Nelerdir?

Yüksek tansiyon genetik ve çevresel olmak üzere iki faktöre bağlanabilir. Eğer kişinin birinci dereceden yakınlarında da yüksek tansiyon sorunu varsak kendisinde de görülme ihtimali yüksektedir. Hipertansiyonun en yaygın nedenleri aşağıdaki gibidir:

Sık tuz tüketimi Kafa içi basıncın yüksek seyretmesi Aort damarının kalpten çıktığı alanda daralma Böbrek üstünden salgılanan kortizon veya aldesteron hormonlarının fazla salgılanması sonucu görülen Cushing Crohn ve hastalığı Böbrek tümörü Akut ya da kronik böbrek hastalıkları Böbrek damarlarında daralma Tiroid bezi hastalıkları Şeker hastalığı Kolesterol yüksekliği Hamilelik Soğuk algınlığı ilaçları, dekonjestanlar, bazı ağrı kesiciler, doğum kontrol hapları, kokain ve amfetamin gibi yasadışı maddeler Yüksek kilo Alkol ve sigara tüketmek Yüksek Tansiyonu Hangi Durumlar Tetikler? Hipertansiyon bu rahatsızlıklar yüzünden su yüzüne çıkabilir: Obstrüktif uyku apnesi Böbrek hastalıkları Böbreküstü bezi tümörleri Tiroid sorunları Doğum kusurları Doğum kontrol hapları, ilaçlar vb. Uyuşturucu madde kullanımı Yüksek Tansiyon Risk Faktörleri Nelerdir? Yüksek tansiyon risk faktörlerini şu şekilde sıralayabiliriz: Yaş ilerledikçe yüksek tansiyon ihtimali de artar. Irk da belirleyici olabilir. Afrika kökenli insanlarda yüksek tansiyon riski daha çok olduğu görülmüştür. Ailede yüksek tansiyon hastalığının mevcut olması. Yüksek kilo da hipertansiyon riskini arttırır. Yeteri kadar egzersiz yapmayan insanlarda yüksek tansiyon riski daha çoktur. Sigara ve tütün kullanımı. Aşırı tuz tüketimi sonucunda vücut sıvı tutar bu da kan basıncını arttırır. Bunun sonucunda yüksek tansiyon riski de artar. Stres seviyesinin normalden fazla olması, kan basıncında balon artışa neden olabilir. Hipertansiyon kontrol altına alınmazsa aşağıdaki durumlar gelişebilir. Kalp krizi ya da felç Anevrizma Kalp yetmezliği Gözlerde ve böbreklerde zayıflamış kan damarları Metabolik sendrom Hafıza problemleri Demans Hipertansiyon Nasıl Önlenir?

Yüksek tansiyonu kontrol etmek için kişi günlük hayat tarzında önemli değişiklikler yapmak zorunda kalabilir. Bunlar arasında beslenme şekli ve günlük rutinler sayılabilir. Hipertansiyonu önlemek adına aşağıdaki adımlar atılabilir:

Daha az tuzlu gıdalar tüketmek kullanılan yüksek tansiyon ilaçlarının etkinliğini arttıracaktır. Meyve, sebze, tahıllar, et, balık-tavuk, süt ürünleri gibi çeşitli ve zengin gıdalarla beslenmek. Doymuş yağ ve trans yağ içeren gıdalardan uzak durmak. İşlenmiş gıdaları yemekten çekinmek. Sigara kullanımı yüksek tansiyon ilaçlarının etkinliğini azaltacağından kullanılmasından kaçınılmalıdır. Fiziksel aktiviteleri aksatmamak. Kişi obez ise kilo vermelidir. Alkol alımına dikkat edilmelidir. Stresten uzak kalmaya çalışmak. Evde kan basıncı belli zamanlarda kontrol edilmelidir. Folik asit tüketimini arttırmak. Kaliteli uyku çekmek. C ve D başta olmak üzere vitamin tüketimine dikkat etmek.

Yeme şeklindeki ve yaşam tarzındaki değişimlerin haricinde, hekim kan basıncını kontrol altına almak için ilaç önerebilir. Hekimin vereceği ilaç kişinin tansiyon sonuçlarına ve sağlık durumuna göre değişebilir. Bireysel bir tedavi çizelgesi için hekimle görüşülmelidir.

Yüksek Tansiyon Nasıl Düşürülür?

Kişi yüksek tansiyonu kontrol altına almak için evde kendi de bazı yollara gidebilir ve beslenme düzenini kontrol edebilir:

Soğuk su sinirleri uyarıcı etki gösterdiğinden tansiyonu düşürmek adına da fayda sağlayabilir. Bu yüzden baş kısmı soğuk su ile yıkanabilir. Kekik suyu kaynatmak ve tüketmek tansiyonu düşürmede etkilidir. Yoğurt veya ayran tercih edilebilir. Limon suyu damarları tıkayan birtakım maddeleri vücuttan atmaya yardımcı olduğundan tüketilmesi iyi bir seçim olacaktır. Sabahları bir bardak suya sıkılan yarım limon bu yardımcı etkiyi gösterecektir. Sarımsak tüketmek tansiyonu düşürücü etki gösterir. Bu yüzden günlük 1-2 diş sarımsak tüketmek fayda sağlayacaktır. Limon suyunda olduğu gibi pancar suyu tüketimi de kanın damarlardan rahat geçmesini sağlayan faydalı bir tansiyon düşürme yöntemidir. Muz yüksek derecede potasyum içerir. Potasyum sayesinde kan akışı hızlanır ve tansiyon düşürülür. Buna ek olarak muz tüketimi damarları tıkama ihtimali olan maddelerin birikmesini de önler. Kudret narı tüketimi de tansiyonu düşürmekte etkilidir. Tuz tüketimi olabildiğince aza indirilmelidir. Kuşburnu çayı tüketimi ile tansiyon düzene sokulabilir.

Bu yapılacak olan yöntemler direkt tedavi edici değildir, yalnızca kişiye rahatlama sağlar. Bu yüzden yüksek tansiyon tedavisinde doktorun önerdiği bir plan dahilinde tedaviye gidilmelidir.

Yüksek tansiyonun devamlılığı sonucunda kişinin kalbi yorulacak ve organları zarar görmeye başlayacaktır. Ayrıca yüksek tansiyon kendini pek fazla belli etmeden ilerlemesi ile bilinir. Bu yüzden yüksek tansiyonun tanısı hastalık ilerlemeden konmalıdır aksi takdirde vücutta hasarlar bırakabilir. Kişi eğer kendisinde yüksek tansiyon olduğundan şüpheleniyorsa mutlaka bir hekime muayene olmalıdır.

Hipertansiyon Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Hipertansiyonu tedavi etmek için sorunlar ortadan kaldırılmalıdır. Buna kişide var olan başka bir hastalık varsa ilk önce onun tedavi edilmesi ile başlanabilir. Beslenme düzeni kısa süreli olmamalı, kişinin hayat tarzı yerine geçmelidir böylece tedavi sekteye uğramayacaktır. Ayrıca bazı gıdaların tüketiminde de değişikliğe gitmek faydalı olacaktır. Buna beyaz unun yerine tam tahıllı un tercih etmek örnek olarak verilebilir.

Ayrıca düzenli fiziksel aktivite ile kan basıncını dengelemek mümkündür. İlgili önlemler alınmasına rağmen yüksek tansiyon devam ediyorsa, hekimin vereceği yüksek tansiyon ilaçları kullanılmalıdır. Yüksek tansiyonun tedavisinde birden fazla yöntem mevcuttur. Bu yöntemler kişinin durumuna göre değişiklik göstereceğinden hekimin önerilerine göre bir yol izlenmelidir. Böylece kişi daha sağlıklı bir şekilde hayatına devam edebilir.

Yüksek Tansiyona Ne İyi Gelir? Limon: Limonun içerdiği C vitamini antioksidan etki gösterir. Sarımsak: Sarımsağın içerdiği nitrik asit ve hidrojen sülfür fayda sağlar. Kakao: Kaliteli kakao antioksidan etki gösterir. Bu üçünün haricinde, Havuç, Domates, Kereviz, Kayısı, Muz da hipertansiyona iyi gelebilen besinler arasındadır. Tansiyonu Yükselten Yiyecekler Nelerdir? Tansiyonu yükselten yiyecek ve içecekler genel olarak şu şekilde sıralanabilir: Kafeinli içecekler Tuz ve tuz içeren gıdalar Hazır gıdalar Tatlılar Fazla çay tüketimi Margarin ve diğer yağlar Fazla alkol tüketimi Şarküteri ürünleri Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon) Hakkında Sıkça Sorulan Sorular Tansiyon Yükselince Ne Olur?

Yüksek tansiyon kendini hemen gösteren bir hastalık olmadığından hasta, hasta olduğunu uzun zaman fark etmeyebilir. Bunu takip eden yıllarda hastalık kendini göstermeye başlayabilir. Yüksek tansiyon tedavi edilmediği sürece kalp yetmezliği, inme, görme bozuklukları, kalp krizi, hafıza kaybı ve yüksek kolesterol gibi sağlık sorunlarına neden olabilir.

Tansiyonu En Hızlı Ne Düşürür?

Tansiyonu en hızlı düşüren besinler arasında, limonlu su, sarımsak, muz, kudret narı, kavun ve pancar suyu yer alır.

Yüksek Tansiyon Ne Zaman Tehlikeli Olur?

Herhangi bir sağlık sorunu olmayan kişide kan basıncı 120/80 mmHg’nin altında ve 90/60 mmHg'nin üzerinde olabilir. Tansiyonun, 140 ila 160 arasında seyretmesine çok yüksek tansiyon denir ve tehlike arz eder.

16 10 Tansiyon Yüksek mi?

Herhangi bir sağlık sorunu olmayan kişilerde büyük tansiyon değeri 120-130mm Hg arasında olmalıyken, küçük tansiyon 70-90mm Hg arasında seyretmelidir. Büyük tansiyonun 140 mm Hg üstüne çıkmasıyla küçük tansiyonun 90 mmHg’nin üstüne çıkması yüksek tansiyona yol açar.

Tansiyon Yükselince Uyumak Normal mi?

Normal şartlar altında kan basıncı geceleri düşer ve yükselmesi normal kabul edilmez. Gece uyku esnasında tansiyonun yükselmesi kalp çarpıntısı gibi sorunlara neden olabileceğinden tehlikeli olarak görülür.

Yürümek Tansiyona İyi Gelir mi?

Dolaşım ve solunum sistemini koruduğu için yüksek tansiyon ve felç riskini de azaltacağından, haftada en az 3 kere yarım saatlik yürüyüşler yapmak kan basıncının düşmesine yardımcı olacaktır.

Çay Tansiyonu Yükseltir mi?

Fazla kahve ve çay tüketimi içerdikleri kafein neticesinde tansiyonu yükseltebilir. İçerdikleri uyarıcı maddeler tansiyonu yükseltici etki gösterir.

Yüksek Tansiyon Tamamen Geçer mi?

Yüksek tansiyonun tedavisi bir kerelik bir tedavi değildir ve kişinin ömrü boyunca devam eder. Eğer kişinin organlarında hasar meydana gelmediyse ve kan basıncı normal seyrediyorsa ilaç kullanmadan da tedavi mümkündür. Bunların yeterli gelmemesi durumunda ilaç tedavisine başvurulur. Yüksek tansiyon tedavisinde kullanılması gereken ilaçlar bağımlılık yapıcı etki göstermezler.

Tansiyon Kulak Uğultusu Yapar mı?

Kişide yüksek tansiyon durumu uzun süredir devam ediyorsa bu kulaklarda çınlama yapabilir. Buna ek olarak kan basıncının beklenmedik bir şekilde yükselmesi de kulaklarda çınlamaya sebebiyet verebilir.

Bizimle İletişime Geçin Bölüm Hekimlerimiz

Uzm. Dr. Dündar GÜNGÖR İç Hastalıkları Dahiliye

Uzm. Dr. Mesut KALDIR İç Hastalıkları Dahiliye
İlgili İçerikler

Hamilelikte Bel Boyun Ağrısı

Penisilin Alerjisi Nedir? Neden Olur?

Kalça Protezi Nedir?

Minimal İnvaziv (Küçük Kesi) İle Kalp Ameliyatı

Hidrosefali Nedir? Tedavi Edilebilir Mi?

Mikrosefali Nedir?

Geçmeyen Öksürük Nedir? Nedenleri Nelerdir?

Bel ve Boyun Fıtığı için Ozon Tedavisi

Çocuklarda Öksürüğe Ne İyi Gelir?

Aort Anevrizması Nedir?

Çocuklarda İshal ve Tedavisi

Kelebek Hastalığı (Lupus) Nedir?

Beyin Anevrizması Nedir? Beyin Anevrizması Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Pirola Varyantı Nedir?

Beyin Anjiyosu (BeyinAnjiyografi) Nedir? Beyin Anjiyosu Nasıl Yapılır?

Sıcak Havalar Astımı Nasıl Etkiler?

Hipertermi (Sıcak Çarpması) Nedir?

Erken Doğum (Prematüre) Nedir?

El Titremesi Nedir?

El Bileğinden Anjiyo (Radial Anjiyo) Nedir?

Kalp Romatizması (Kardiyak Romatizma) Nedir?

Menopoz Döneminde Kalp Krizi Riski

Nasır Nedir? Nasır Tedavisi Nasıl Olur?

Histerektomi nedir? Neden yapılır ?

Nadir Hastalık Nedir ?

Uyuz Hastalığı Nedir? Uyuz Belirtileri ve Tedavisi

Mide Yanması Neden Olur, Nasıl Geçer?

Mide Bulantısı Neden Olur, Nasıl Geçer?

Maymun Çiçeği Virüsü Nedir?

Gastrointestinal Enfeksiyon ( Gastroenterit ) Nedir ?

Yağsız Vücut Kitlesi (FFMI) Hesaplama

İdeal Kilo Hesaplama

Vücut Yağ Oranı Hesaplama

Bazal Metabolizma Hızı Hesaplama

Vücut Kitle İndeksi Hesaplama - Boy Kilo Endeksi

Peter Pan Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Hipokondriyazis (Hastalık Hastalığı) Nedir?

Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?

Kemik İliği Kanseri Nedir? Belirti ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kalça Ağrısı Neden Olur? Kalça Ağrısı Nasıl Geçer?

Bebeklerde Burun Tıkanıklığına Ne İyi Gelir?

Bamya Tohumu Faydaları Nelerdir? Hangi Hastalıklara İyi Gelir?

Mutluluk Çubuğu (Penis Protezi) Nedir?

Palyatif Bakım Nedir, Nasıl Alınır, Şartları Nelerdir?

Annelik Estetiği (Mommy Makeover) Nedir?

Kolera Nedir? Nasıl Bulaşır?

Tip 1 ve Tip 2 Diyabet Hakkında Her Şey

Serotonin (Mutluluk Hormonu) Nedir? Ne İşe Yarar?

Kalp Sağlığı ve Beslenme

Kahvenin Faydaları ve Zararları Nelerdir?

Göz Yorgunluğu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Kabak Çekirdeğinin Faydaları Nelerdir?

İdrar Kaçırma (Üriner İnkontinans) Nedir?

Huzursuz (İrritabl) Bağırsak Sendromu Nedir?

Potasyum Nedir? Potasyum Yüksekliği ve Düşüklüğü

Bağışıklık Güçlendirici Besinler ve Takviyeler

Gebelik ve Doğum Öncesi Bakım

Doğum Öncesi ve Sonrası Beslenme

Çölyak Hastalığı Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Uçuk Nedir? Neden Çıkar ve Nasıl Geçer?

Böbrek Yetmezliği Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Menopoz Nedir? Menopoz Belirtileri Nelerdir?

Burun Estetiği (Rinoplasti) Nedir?

Pankreas Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Sinüzit Nedir? Sinüzit Belirtileri Nelerdir?

Hamilelik (Gebelik) Belirtileri Nelerdir?

Kalp Yetmezliği Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Akılcı İlaç Nedir ?

B12 Vitamini Nedir? B12 Vitamini Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Keten Tohumunun Faydaları Nelerdir?

Ailevi Akdeniz Ateşi Hastalığı (FMF) Nedir?

Papatya Çayının Faydaları Nelerdir?

Kantaron Yağı Faydaları Nelerdir? Nasıl Kullanılır?

Kekik Çayı Nasıl Yapılır, Faydaları Nelerdir?

Histeroskopi Ameliyatı

Bypass Nedir? Bypass Ameliyatı

Varis Nedir?

Laparoskopi Nedir? Laparoskopi Neden Yapılır?

Andropoz Nedir? Andropoz Belirtileri Nelerdir?

Balgam Nedir? Balgam Nasıl Atılır?

Aft Nedir ve Nasıl Geçer?

AIDS (HIV) Nedir? HIV Belirtileri ve Tedavisi

Vajinal Akıntı Neden Olur? Vajinal Akıntı Nasıl Geçer?

Mide Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Güneş Yanığına Ne İyi Gelir? Güneş Yanıkları Nasıl Geçer?

Down Sendromu Belirtileri, Tanı ve Tedavi Yöntemleri

Astigmat Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Diş Ağrısına Ne İyi Gelir? Diş Ağrısı Nasıl Geçer?

Zatürre (Pnömoni) Nedir? Zatürre Belirtileri Nelerdir?

Vajinismus Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Tüberküloz (Verem Hastalığı) Nedir?

Skolyoz (Omurga Eğriliği) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Konjoktivit Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) Nedir?

MS Hastalığı (Multipl Skleroz) Nedir?

Cilt (Deri) Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Öksürüğe Ne İyi Gelir? Öksürük Nasıl Geçer?

Boğaz Ağrısı Neden Olur? Boğaz Ağrısı Nasıl Geçer?

Mide Ağrısına Ne İyi Gelir? Mide Ağrısı Nasıl Geçer?

Guatr Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Lösemi Nedir? Lösemi Belirtileri ve Tedavisi

Spina Bifida Nedir? Bebeklerde Spina Bifida

Lenf Kanseri (Lenfoma) Nedir?

Gut Hastalığı Nedir? Gut Hastalığına Ne İyi Gelir?

Demir Eksikliği Belirtileri Nelerdir? Demir Eksikliğine Ne İyi Gelir?

Sınav Kaygısı Nedir? Sınav Kaygısı ile Başa Çıkmanın Yolları

Yeşil Çayın Faydaları Nelerdir? Yeşil Çay Ödem Atar Mı?

Afazi Nedir? Afazi Tipleri ve Tedavisi

Bebeğin Gazı Nasıl Çıkarılır?

Çocuklarda İdrar Kaçırma ve İşeme Problemleri

Bebeklerde Kusma Neden Olur? Bebek Kusmasına Ne İyi Gelir?

Çocuklarda Alerjik Hastalıklar

Kalp Hastaları Oruç Tutabilir Mi?

Ramazan Ayında Beslenme

HPV Nedir? Belirtileri Nelerdir? HPV Aşısı Nedir?

Diz Kireçlenmesi ve Dizde Kireçlenme Belirtileri

Akciğer Kanseri Nedir? Akciğer Kanseri Belirtileri

Ağrılı Cinsel İlişki (Disparoni) Nedir? Nedenleri ve Tedavisi

Hepatit B Nedir? Belirtileri Nelerdir? Hepatit B Nasıl Bulaşır?

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Nelerdir? Belirtileri ve Tedavileri

Gebelik Hesaplama

Karaciğer Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Hepatit C Nedir? Nasıl Bulaşır? Belirtileri Nelerdir?

Endoskopik Boyun Fıtığı Ameliyatı Nedir?

Cevizin Faydaları Nelerdir? Hindistan Cevizi Yağı Faydaları

Kefir Nedir? Kefirin Faydaları Nelerdir?

Bağırsak İltihabı (Kolit) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Baker Kist (Diz Arkası Ağrısı) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Ağız Kuruluğu (Kserostomi) Nedir? Ağız Kuruluğu Neden Olur?

Omega 3 Nedir? Omega 3’ün Faydaları Nelerdir?

Yüz Estetiğinde Altın Oran Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Beyin Damar Tıkanıklığı Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Muzun Faydaları Nelerdir? Muz Kabuğu Faydaları Nelerdir?

Klostrofobi (Kapalı Alan Korkusu) Nedir? Klostrofobi Belirtileri

Romatoid Artrit (İltihaplı Romatizma) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Yumurtalık (Over) Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Menenjit Nedir? Belirtileri Nelerdir? Menenjit Aşısı

Siroz Nedir, Siroz Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Çocuklarda Dijital Bağımlılık Nasıl Oluşur ?

Sepsis (Kan Zehirlenmesi) Nedir? Sepsis Belirtileri ve Tedavisi

Sağlık Raporu Nedir ? Sağlık Raporu Neden Alınır ?

SMA Hastalığı Nedir? Neden Olur? Belirtileri ve Tedavisi

Meyve Suyu Çocuklar İçin Zararlı Mıdır?

Hamilelik Reflüsü Nedir? Hamilelik Reflüsü Belirtileri Nelerdir?

Çocuklarda Ateş Neden Olur? Evde Ateş Nasıl Düşürülür?

Kronik Yorgunluk Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Anemi (Kansızlık) Nedir? Kansızlık Belirtileri Nelerdir?

Kulak Çınlaması (Tinnitus) Neden Olur? Nasıl Geçer?

Gebelikte Şeker Yüklemesi Nedir? Ne Zaman ve Nasıl Yapılır?

Gebelikte Ayrıntılı Ultrason Şart Mı? Kaçıncı Haftada Yapılır?

Burun Akıntısı Nasıl Geçer? Burun Akıntısı Covid Belirtisi Mi?

Omicron Varyantı Nedir? Omicron Belirtileri Nelerdir?

İnfluenza (Grip) Nedir? İnfluenza Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Gastrit Nedir? Gastrit Belirtileri Nelerdir?

Kolon ve Rektum Kanseri Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Panik Atak Nedir? Panik Atak Belirtileri Nelerdir?

Larenjit (Gırtlak İltihabı) Nedir? Larenjit Belirtileri ve Tedavisi

Gül Hastalığı (Rozasea) Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Kurdeşen (Ürtiker) Nedir? Neden Olur? Kurdeşene Ne İyi Gelir?

Perinatoloji ve Yüksek Riskli Gebelikler

Soğuk Algınlığı Belirtileri Nelerdir? Soğuk Algınlığına Ne İyi Gelir?

Behçet Hastalığı Nedir? Behçet Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Gebelikte Tarama Testleri Nelerdir? Ne Zaman Yapılır?

Geniz Akıntısı Nedir? Neden Olur? Nasıl Geçer?

Lazer Epilasyon Nedir? Nasıl Yapılır? Hangi Bölgelere Yapılır?

Hıçkırık Neden Olur? Hıçkırık Nasıl Geçer?

Çocuklarda İşitme Kaybı Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Halluks Valgus Nedir? Halluks Valgus Ameliyatı

Halluks Rigidus (Sert Ayak Başparmağı) Nedir?

Entübe Nedir? Entübasyon Nasıl Yapılır?

Propolis Nedir? Nasıl Kullanılır? Propolis Faydaları Nelerdir?

Myastenia Gravis Nedir? Myastenia Gravis Belirtileri ve Tedavisi

Nöropatik Ağrı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nöropatik Ağrı Tedavisi

Chia Tohumu Nedir? Chia Tohumu Faydaları Nelerdir?

Saç Dökülmesi Neden Olur? Saç Dökülmesi Nasıl Önlenir?

Ataksi Nedir? Ataksi Belirtileri, Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Nefes Darlığı Neden Olur? Nefes Darlığına Ne İyi Gelir?

Kalp Pili Nedir? Kalp Pili Nasıl Takılır?

Endometriozis (Çikolata Kisti) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Gıdı Estetiği Nedir? Nasıl Yapılır? Ameliyatsız Gıdı Estetiği

Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri Nedir? Belirtileri, Tedavi Yöntemleri

PCR Testi Nedir? Nasıl Yapılır? PCR Sonucu Ne Zaman Çıkar?

Bruksizm (Diş Sıkma) Nedir? Bruksizm Belirtileri ve Tedavisi

Beyin Ölümü Nedir? Beyin Ölümü Hangi Durumlarda Görülür?

Organ Bağışı Nedir? Organ Bağışı Nasıl Yapılır?

Bel Soğukluğu (Gonore) Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Ödem Nedir? Neden Olur? Ödem Nasıl Atılır?

Velashape Nedir? Velashape ile Bölgesel Zayıflama

Narsistik Kişilik Bozukluğu Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Parkinson Nedir? Neden Olur? Parkinson Belirtileri ve Tedavisi

Delta Virüsü Belirtileri Nelerdir? Delta Plus Varyantı Nedir?

Yeme Bozukluğu Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Folik Asit Nedir? Folik Asit Ne İşe Yarar? Folik Asit Eksikliği

Egzama Nedir? Egzama Neden Olur? Egzama Tedavisi

Doğum Lekesi Nedir? Neden Olur? Doğum Lekesi Nasıl Geçer?

İshal Neden Olur? İshale Ne İyi Gelir? İshal Nasıl Geçer?

Kıl Dönmesi Nedir? Belirtileri Nelerdir? Kıl Dönmesi Ameliyatı

İnme (Felç) Nedir? İnme Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Genital Siğil Nedir? Belirtileri Nelerdir? Genital Siğil Tedavisi

Perianal Fistül ve Anal Apse Nedir? Belirtileri, Tedavi Yöntemleri

İşitme Kaybı Nedir? İşitme Kaybı Dereceleri ve Tedavisi

Kabakulak Nedir? Kabakulak Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Ferritin Nedir? Ferritin Düşüklüğü ve Ferritin Yüksekliği

Ayak Mantarı Nedir? Nasıl Geçer? Ayak Mantarına Ne İyi Gelir?

Polikistik Over Nedir? Polikistik Over Belirtileri ve Tedavisi

Mide Kanaması Nedir? Mide Kanaması Belirtileri Nelerdir?

İdrar Yolu Enfeksiyonu Nedir? İdrar Yolu Enfeksiyonu Belirtileri

Lipödem Nedir? Belirtileri Nelerdir? Lipödem Tedavisi

Kol Germe Estetiği (Brakioplasti) Nedir? Kol Germe Ameliyatı

Meme Estetiği (Meme Büyütme, Meme Küçültme ve Dikleştirme)

Doğum Kontrol Hapı Nedir? Ne İşe Yarar? Nasıl Kullanılır?

Adet Gecikmesi Nedir? Adet Gecikmesi Neden Olur?

Sünnet Nedir? Sünnet Neden ve Nasıl Yapılır?

Sezaryen Doğum Nedir? Normal Doğum ve Sezeryan Doğum

Böbrek Nedir? İşlevi Nedir? Böbrek Sağlığını Korumanın Yolları

Spiral Nedir? Spiral Ne Zaman ve Nasıl Takılır?

Covid-19 Kalp Hastalarını Nasıl Etkiler?

Anne Sütü ve Emzirmenin Faydaları

Mide Balonu Nedir? Mide Balonu ile Ne Kadar Zayıflanır?

Sinir Sıkışması Nedir? Sinir Sıkışması Belirtileri Nelerdir?

Sedef Hastalığı Nedir? Sedef Hastalığı Belirtileri ve Tedavisi

Pap Smear Testi Nedir? Nasıl Yapılır?

Miyom Nedir? Miyom Belirtileri Nelerdir? Miyom Ameliyatı

Aşırı Terleme (Hiperhidroz) Nedir? Aşırı Terleme Neden Olur?

Tükenmişlik Sendromu Nedir? Evreleri, Belirtileri ve Tedavisi

Haşimato Hastalığı Nedir? Haşimato Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Göz Kapağı Estetiği Nedir? Göz Kapağı Estetiği Ameliyatı

Kepçe Kulak Nedir? Kepçe Kulak Ameliyatı

Zona Nedir? Zona Belirtileri Nelerdir? Zona Neden Olur?

Kabızlık Nedir? Kabızlığa Ne İyi Gelir? Kabızlık Nasıl Geçer?

Huzursuz Bacak Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Gıda Zehirlenmesi Nedir? Gıda Zehirlenmesi Belirtileri Nelerdir?

Endoskopi Nedir? Endoskopi Nasıl Yapılır? Endoskopi Sonrası

Akdeniz Anemisi Nedir? Akdeniz Anemisi Belirtileri ve Tedavisi

Kolonoskopi Nedir? Kolonoskopi Nasıl Yapılır?

Baş Ağrısı Neden Olur? Baş Ağrısı Nasıl Geçer?

Bipolar Bozukluk Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Hemoroid (Basur) Nedir? Lazerle Hemoroid Tedavisi

Migren Nedir? Migren Belirtileri Nelerdir? Migrene Ne İyi Gelir?

Kesi Yeri Fıtığı Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Göbek Fıtığı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Göbek Fıtığı Ameliyatı

Mide Fıtığı Nedir? Mide Fıtığı Belirtileri ve Tedavisi

Alerji Testleri Nelerdir? Alerji Testleri Ne İşe Yarar?

D Vitamini Eksikliği: Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Ses Teli Bozuklukları Nelerdir? Nodül ve Polipler

Kulak Hastalıkları Nelerdir? Nedenleri ve Belirtileri

Sırt Ağrısı Neden Olur? Sırt Ağrısı Nasıl Geçer?

Bel Kayması Nedir? Bel Kayması Belirtileri ve Tedavisi

Burun Tıkanıklığı Neden Olur? Burun Tıkanıklığına Ne İyi Gelir?

Omurilik Tümörü Belirtileri Nelerdir? Omurilik Tümörü Ameliyatı

Kemik Kanseri (Tümörü) Nedir? Kemik Kanseri Belirtileri

Faranjit Nedir? Faranjit Belirtileri ve Tedavisi

Koronavirüs (COVID-19) Belirtileri Nelerdir? Çocuklarda COVID-19

Kas ve İskelet Sistemi Hastalıkları

İnsülin Direnci Nedir? İnsülin Direnci Belirtileri ve Tedavisi

Alzheimer Nedir? Alzheimer Belirtileri ve Tedavisi

Kalp Hastaları Nasıl Beslenmelidir? Kalp Ameliyatı Sonrası Beslenme

Ablasyon Nedir? Ablasyon Tedavisi ve Sonrası

Meme Kanseri Nasıl Anlaşılır? Meme Kanseri Belirtileri ve Tedavisi

Karpal Tünel Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Endoskopik Hipofiz Cerrahisi Nedir? Endoskopik Hipofiz Ameliyatı

Omuz Artroskopisi Nedir? Omuz Artroskopisi Sonrası İyileşme

Morbid Obezite Nedir? Kimlere Morbid Obez Denir?

COVID-19 Dönemi ve Sonrasında Beslenmenin Önemi

Artroskopi Nedir? Diz Artroskopisi Nasıl Yapılır?

Mesane Kanseri (Tümörü) Nedir? Mesane Kanseri Belirtileri

Tırnak Batması (Batık Tırnak) Nedir? Nedenleri ve Tedavisi

Mide Botoksu Nedir? Nasıl Yapılır ve Kimlere Uygulanır?

Ayak ve Ayak Bileği Cerrahisi Nedir?

Donuk Omuz Nedir? Donuk Omuz Belirtileri ve Tedavisi

Hilterapi Nedir? Yüksek Yoğunluklu Lazer Tedavisi

ESWL Nedir? ESWL Taş Kırma Tedavisi

Aralıklı Oruç Nedir? Aralıklı Oruç Diyeti (IF Diyeti) Nasıl Yapılır?

Tendon Nedir? Tendon Yaralanmaları ve Tedavi Yöntemleri

Epilepsi Nedir? Epilepsi Belirtileri Nelerdir? Epilepsi Tedavisi

Sporcu Sağlığı ve Sporcu Yaralanmaları Nedir?

Ülser Nedir? Ülser Belirtileri Nelerdir? Ülser Tedavisi ve Ülser Diyeti

Fransız Askısı Nedir? Nasıl Uygulanır? İşlemin Avantajları Nelerdir?

Masseter Botoksu (Çene Botoksu) Nedir? Neden ve Nasıl Yapılır?

Varikosel Nedir? Varikosel Belirtileri Nelerdir? Varikosel Ameliyatı

Göz Altı Işık Dolgusu Nedir? Göz Altı Işık Dolgusu Öncesi Sonrası

Jawline (Çene) Dolgu Nedir? Nasıl Yapılır? Faydaları Nelerdir?

Kalça Estetiği Nedir? Neden, Nasıl ve Kimlere Uygulanır?

Gençlik Aşısı Nedir? Neden ve Nasıl Uygulanır? Faydası Nedir?

Dudak Dolgusu Nedir? Neden Uygulanır? Dudak Dolgusu Sonrası

Ozon Tedavisi Nedir? Ozon Tedavisi Faydaları Nelerdir?

Lipomatik Nedir? Lipomatik ile Liposuction (Yağ Aldırma)

Trigliserid Nedir? Trigliserid Yüksekliği Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Jinekomasti Nedir? Jinekomasti Belirtileri Nelerdir?

Karın Germe Ameliyatı Nedir? Neden ve Nasıl Yapılır?

Hollywood Yanağı (Bişektomi) Nedir? Neden ve Nasıl Yapılır?

Tenisçi Dirseği Nedir? Belirtileri, Egzersizleri ve Tedavisi

Topuk Dİkeni Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

ESWT (Şok Dalga Tedavisi) Nedir? Nasıl, Kimler İçin Yapılır?

Kinezyo Bant Nedir? Ne İşe Yarar?

Kardiyak Rehabilitasyon Nedir? Nasıl Uygulanır? Yararı Nedir?

Pediatrik Rehabilitasyon Nedir? Pediatrik Tedavi ve Uygulamaları

Ortopedik Rehabilitasyon Nedir? Neden ve Nasıl Uygulanır?

Nörolojik Rehabilitasyon ve Uygulamaları

Demans Nedir? Demans Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Manuel Tedavi Nedir? Nasıl, Kimler İçin Yapılır?

PRP Saç Nedir? Nasıl Uygulanır? Faydaları Nelerdir?

Tetik Parmak Hastalığı Nedir? Nedeni, Belirtileri, Tedavisi

Rotator Cuff Kasları Nedir? Rotator Kuf Sendromu Nedir?

Kalp Hastalıkları ve Korunma Yolları Nelerdir?

Check Up Nedir? Ne Zaman, Nasıl Yapılır?

Anjiyo Nedir? Nasıl, Hangi Durumlarda Yapılmalıdır?

Kuru İğne Tedavisi Nedir? Nasıl Uygulanır? Kimler için Uygundur?

Lenfödem Nedir? Tedavisi, Belirtileri Nelerdir?

Safra Kesesi Nedir? Safra Kesesi Taşı Belirtileri Nelerdir?

Kolesterol Nedir? Kolesterol Belirtileri, Kolesterol Tedavisi

COVID-19 Antijen Testi Nedir? Neden Yapılır?

Bademcik Nedir? Ne İşe Yarar? Bademcik Ameliyatı

Badem Göz Ameliyatı Nedir? Nasıl Yapılır?

Antikor Testi Nedir? Kimlere Yapılır? Antikor Testi ve COVID-19

Alerjik Rinit Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemi

Uyku Apnesi Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve Tanı Yöntemleri

Kadınlarda İdrar Kaçırma Nedir?

Reflü Nedir? Belirtileri ve Tanı Yöntemleri Nelerdir?

Hipertansiyon: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Hipertansiyon: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Hipertansiyon

Hipertansiyonun nedeni %90-95 bilinmemektedir, %5-10’luk kısımda ise bir nedene bağlı (sekonder) hipertansiyon söz konusudur.

Hastaların azımsanmayacak kadar büyük bir çoğunluğu kan basıncının yüksek olduğunun farkında değildir. Bu durum mortalite ve morbiditenin artmasına neden olmaktadır. Tuz tüketiminin fazla olduğu toplumlarda kan basıncı yüksekliği de daha sık görülür. Türkiye’de yapılan bir çalışmada, bir kişinin ortalama 16 gr/gün tuz aldığı saptanmıştır. Oysa alınması gereken günlük tuz miktarı en fazla 8 gr olmalıdır.

Tansiyonun tehlikeli olduğu sınırlar, 140/90 mmHg üzeri hipertansiyon olarak kabul edilmektedir. Avrupa Hipertansiyon Cemiyeti’ne göre ise tansiyon sınıflaması daha ayrıntılı olarak alınmıştır. Ev ölçümleri için hipertansiyon sınırı 135/85 mmHg, 24 saatlik kan basıncı takibinde ise sınır 125/80 mmHg olarak belirlenmiştir. Sistolik (büyük) tansiyonun 140 mmHg üzerinde, diastolik (küçük) tansiyonun ise 90 mmHg altında olduğu duruma ise “izole sistolik “yani “hipertansiyon” denmektedir. Malign hipertansiyon tanımı papil (göz dibi) ödemi akciğer ödemi bayılma ile giden bir kliniği tanımlar.

Belirtileri

Hastaların önemli bir kısmında herhangi bir belirti yoktur. Bazen tek belirti ölçülen kan basıncının yüksek gelmesidir. Bazı hastalarda karşılaşılan en önemli belirtiler, baş ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı, hâlsizlik, bulantı, kusma, baş dönmesi şeklindedir. Uzun süren, kontrol edilmeyen hipertansiyon, ancak hedef organ hasarlarıyla kendini belli eder. Bu organlar beyin, kalp, böbrek, retina ve kan damarlarıdır. Bu organlara ait bulgular ve hastalıklar böbrek yetmezliği, idrarda protein fazlalığı, damarlarda anevrizma (anormal genişleme), tıkanma, inme, ensefalopati , kalp damar hastalığı, kalp krizi ve kalp yetmezliği şeklinde görülür.

Yaş, öykü, fizik inceleme, laboratuvar bulguları sekonder bir neden düşündürüyorsa kan basıncı ilaca zor cevap veriyorsa,iyi kontrol edilmiş tansiyon birden kontrolden çıkıp yükselmeye başlıyorsa, hedef organ hasarı varsa, kan basıncı >180/110 mmHg ise sekonder hipertansiyon düşünülür. Bu durumda 3 hususa dikkat etmek gerekir:

1- Hipertansiyon yaratan sekonder bir neden araştırmalı. 2- Hedef organ hasarı ve eşlik eden hastalık bakılmalı. 3-Diğer kardiyovasküler risk faktörleri değerlendirilmelidir. Tansiyon Nasıl Ölçülmelidir? Kişi gevşemiş bir pozisyonda rahat olmalı. Yarım saat öncesinde kafein almamış, bir şey yememiş olmalı. Sigara içmemiş olmalı. Ölçümden önce en az 5 dakika istirahat etmeli. Koldan tüm giysiler çıkarılmalı. 2 dakika aralıklarla 2 veya daha fazla ölçüm yapılmalı. Kullanılan cihazın boyutları uygun olmalı. Tedavisi Nasıl Olmalıdır?

Tedavideki temel hedef ölüm ve sakatlık oranlarını azaltmaktır. Hedef 140/80 mmHg altı olmalı, eğer böbrek hastalığı ya da diyabet mevcutsa bu durumda 130/80 mmHg altı hedef alınmalıdır. Hipertansiyon ciddi, ama tedavi edilebilir bir hastalıktır. Tedavi edilmezse kalp, beyin, böbrek, göz gibi organlarda istenmeyen durumlara sebep olabilir, tedavisi ömür boyu sürmelidir.

İlacın sadece bulgular ortaya çıktığı zaman değil sürekli kullanılması gerekmektedir. Kan basıncı düşünce ya da şikayetler kaybolunca tedavinin bırakılmaması gerektiği unutulmamalıdır. İlaçların bağımlılık yapmayacağı, genel önlemlere uyulmazsa yetersiz geleceği eğer hasta üzerine düşen görevleri yapmazsa doktor doktor gezmesinin ona hiçbir fayda sağlamayacağı anlatılmalıdır.

Yüksek Tansiyonlu ve Dislipidemik Hastalar İçin Besin Seçimi BESİN GRUPLARI ÖNERİLEN BESİNLER ÖLÇÜLÜ OLARAK TÜKETİLMESİ ÖNERİLEN BESİNLER KAÇINILMASI GEREKEN BESİNLER Süt ürünleri Light süt, yoğurt, peynir Yarım yağlı süt, yoğurt, peynir Tam yağlı süt, yoğurt, peynir Etler Balık, hindi, tavuk eti (derisiz), yağsız dana eti Koyun ve kuzu eti Sakatat, şarküteri (salam, sucuk, sosis, jambon, pastırma, kavurma Yumurta ----------- Haşlama, omlet, menemen (farklı günlerde olmak koşulu ile haftada 2 adet Kıymalı, pastırmalı, sucuklu, tereyağlı veya çılbır şeklinde Kuru baklagiller Kuru fasulye, mercimek, nohut, barbunya, soya fasulyesi, börülce ----------- ----------- Çorbalar Mercimek, ezogelin, sebze, tarhana, yayla ----------- Hazır çorbalar, işkembe ve paça çorbası, krema ve kızgın yağ eklenmiş çorbalar Ekmekler Tam buğday, çok tahıllı, kepek, çavdar ekmeği ----------- Buğday ve mısır ekmeği Tahıllar Tam taneli, kepekli tahıllar (kepekli pirinç, makarna, un) bulgur, yulaf İşlenmiş tahıl ürünleri (beyaz pirinç, makarna, un) Kavrulmuş pirinç, şehriye Sebzeler Taze veya dondurulmuş her türlü sebze ----------- Konserve sebzeler Meyveler Taze veya kurutulmuş her türlü meyve ----------- ----------- Tatlılar Yapay tatlandırıcılı tatlılar (tercihen sütlü tatlılar) Şeker içeren tüm tatlılar Kızartılmış, şerbetli tatlılar (lokma, tulumba vb.) Yağlar Kanola yağı, zeytinyağı, fındık ve bitkisel sıvı yağlar Yumuşak margarinler Tereyağı, margarin, kaymak, krema Kuruyemişler Fındık, tuzsuz yerfıstığı, badem, ceviz (günde en fazla bir avuç) Tuzsuz leblebi, Antep fıstığı, hint fıstığı Diğer kuruyemişler Baharatlar, soslar Her türlü baharat, sirke, limon, sarımsak Az yağlı salata sosları, ketçap, hardal Tuz, hazır salata sosları, mayonez İçecekler Su, çay, bitki ve meyve çayları, taze sıkılmış sebze ve meyve suları Kahve, light meşrubatlar, 0 sebze ve meyve suları, sade maden suyu Şeker içeren tüm meşrubatlar, asitli ve meyve aromalı içecekler İlaçsız Hipertansiyon Tedavisi

Yaşam tarzı değişikliği, tuz alımının kısıtlanması, ideal kiloya ulaşma, fizik aktivite artışı, sigarayı bırakmak, aşırı alkol tüketimini önlemek, diyeti düzenlemek, sık sık günde 5-6 öğün ama az miktarda yemek yemek, potasyumdan kalsiyumdan zengin besinler tüketmek, doymuş yağdan fakir diyet almak ilaç dışındaki tedavi yöntemlerinin temel prensipleridir.

İlaçsız tedavilerin tansiyonu düşürme oranları ise şu şekildedir:

Kilo verme: 5-20 mmHg (sistolik) Sebze-meyve ağırlıklı beslenme: 8- 14 mmHg (sistolik) Tuz kısıtlama: 5-10 mmHg (sistolik) Fizik aktivite: 4-8 mmHg (sistolik) Alkol alımını kısıtlama: 2-4 mmHg (sistolik) Doktora danışmadan ilaç kullanımına ara vermek, dozlarını değiştirmek ciddi sorunlara yok açabilir. İlaçlar doktor tarafından belirtilen zaman dilimlerinde ve önerilen dozlarda kullanılmalıdır. İdeal vücut ölçülerine ulaşılmalı ve o kiloda kalınmalıdır. Sık aralıklarla, azar azar beslenilmeli, besin çeşitliliğine önem verilmelidir. Süt, yoğut ve peynirin yarım yağlı, hatta yağsız (light) olanları tercih edilmelidir. Kırmızı et yerine beyaz ete öncelik verilmeli, ancak beyaz et de olsa aşırıya kaçılmamalıdır. Etlerin görünen yağları ile balık, tavuk ve hindinin derisi ayrılmalıdır. Haftada 2 kere balık tüketilmeli, aksi takdirde her gün omega-3 desteği alınmalıdır. Yumurta farklı günlerde olmak koşulu ile haftada en çok 2 adet yenilebilir. Haşlanmış, omlet veya menemen şeklinde tüketilmesine dikkat edilmelidir. Sebze yemekleri az su ile pişirilmeli, yemeklerin yağlı suları tüketilmelidir. Yemeklerde ve salatalarda kanola yağı tercih edilmelidir. Ya da 2 ölçek zeytinyağı veya fındık yağı ile 1 ölçek bitkisel sıvı yağ (mısır, soya veya ayçiçeği yağı) karıştırılarak kullanılabilir. Kızartma, kavurma işlemleri yerine haşlama, ızgara, buğulama, buharda ve fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. Şeker ve şeker içeren tüm besinler mümkün olabildiğince kısıtlanmalıdır. Şeker tadından vazgeçemeyen kişiler yapay tatlandırıcılardan faydalanabilirler. Günlük tuz tüketimi 3 gram ile sınırlanmalıdır. Bu doğrultuda sofraya tuzluk getirilmemeli, yemeğin tadına bakmadan tuz eklenmemeli, turşu gibi salamura besinlerden kesinlikle uzak durulmalıdır. Tansiyonun yüksek seyretmesi durumunda yemekler ve ekmekler tuzsuz olarak tüketilmeli, düşük sodyum içeren tuz kullanılmalıdır. Alkol alışkanlığı varsa bırakılmalı, en azından sosyal bir şekilde (1 kadeh kırmızı şarap, 1 duble viski vb.) tüketilmelidir. Lif alımını artırmak için, haftada 2 kere kurubaklagil yemeği yenmeli, tam taneli (kepekli) tahıllar tercih edilmelidir. Hatta soyulmadan yenilebilen sebze ve meyveler, iyice yıkandıktan sonra kabukları ile yenilmelidir. Gün içerisinde bayanlar 2,5 lt, erkekler 3,5 lt su ve sıvı almaya çalışmalıdırlar. Kandaki trigliserid ve HDL (iyi) kolesterol seviyelerine olumlu katkılarından dolayı kalbi yormayacak tarzda (yürüyüş, bisiklete binme gibi) egzersiz yapılmalıdır. İlaç (Farmakolojik Tedavi)

Hastanın yaşına eşlik eden diğer hastalıklarına uygun değişik grup ilaçlar ile hekim hipertansiyonu tedavi etmeye çalışır. Yapılan çalışmalarda en az 2-3 ilacın gerektiği belirlenmiştir. İlaç kullanmaya rağmen tansiyonda düşme sağlanamazsa buna dirençli hipertansiyon denir. Bu durumda ilaç kullanmak en azından kardiovasküler mortalite ve morbiditeyi azaltmaktadır.

Tansiyon ilaçları sabah aç karnına erkenden alınmalıdır.

Tansiyon ilaçları şahsa uygun olan hekim tarafından verilir. Yapılan yanlışlardan en önemlisi “komşunun, arkadaşın” tansiyon ilacını kullanma alışkanlığıdır. Tansiyon ilaçları hastanın diğer mevcut hastalıklarına da iyi gelecek tarzda verilir. Bazı ilaçlar ise mevcut hastalığını artırabilir. Bu nedenle ilaç sadece hekim kontrolünde alınmalı ve kullanım sonrası takip ettirilmelidir. Genellikle daha hafif dozlardan başlayıp lüzum halinde artırılır.

Şeker, prostat, kalp-damar tıkanıklığı, astım hastalıkları ilaç tedavisinde hekime yol gösterir. Yaşlılarda kullanılan tansiyon ilaçları ile gençlerde kullanılanlar, kadınlarda kullanılanlarla erkeklerde kullanılanlar farklı olabilir.

Türkiye’de Hipertansiyon

Türkiye’de her üç kişiden birinde tansiyon yüksekliği hastalığı vardır. Yaşlı grupta hipertansiyon sıklığı %85 kişiye kadar çıkar. Genç grupta 20 kişide bir görülür. En sık Karadeniz bölgesinde görülmektedir. %40 civarındadır. En az Doğu, Güneydoğu Anadolu’dadır ve %22 civarındadır. Karadeniz bölgesinde daha fazla olmasının nedeni tuz tüketiminin fazla olması ve Karadeniz insanının yapısal olarak daha stresli olmasından kaynaklanır.

Aşırı kilolularda hipertansiyon 100 kişiden 73’ünde mevcuttur. Zayıf kişilerde ise %6’lar gibi düşük bir oranda kalmaktadır. Menopoz ile hipertansiyon arasında pozitif bir ilişki vardır. Kadınlarda menopoz sonrasında hipertansiyon oranı artar. 10. yıl sonrasında %88’e kadar çıkar.

Enteresan olan, hastaların ancak %50’si hipertansiyon hastalığının farkındadır. Geri kalan %50’sinin kendisinde olan hipertansiyon hastalığından haberi yoktur. Erkek grup, kadın gruba göre hastalığından daha az haberdar ve daha vurdum duymazdır. Erkeklerde bu farkındalık %40, kadınlarda ise %67’dir.

Türkiye’deki hipertansiyon hastalarının ancak %48’i ilaç kullanmaktadır. Geri kalanı hastalığının farkında değildir veya ilaç kullanmayı reddetmektedir. Kadınlar yine daha hassas olup, %60’ı, erkeklerin sadece %33’ü ilaç kullanmaktadır. Bu nedenle hipertansiyonun yapmış olduğu çeşitli tahribatlar (böbrek yetmezliği, kalp krizi, inmeler) erkeklerde daha çok görülür. Çünkü tedavilerini düzgün bir şekilde yapmazlar. İlaç kullananların %38’i 1 ilaç, %44’ü 2 ilaç, ’i 3 ilaç, %3’ü 4 ilaç kullanmaktadır.

Türkiye’de hipertansiyon hastalarında ideal kontrol oranı %30’dur. Yani tedavi alan hastaların ancak 3 hastadan 1’i ideal şekilde tedavi edilmektedir. Geri kalan 3 hastadan 2’si yeterli tedavi almamaktadır. Tedavi edilen hastaların yarısı idrar söktürücü ve tuz attırıcı ilaç kullanmaktadır.

Dünyada 1 milyar insan hipertansiyon hastasıdır. Türkiye’de 18 milyon hipertansiyon hastası vardır. Türkiye’de genç nüfusta oranında hipertansiyon görülür. 60 yaşın üzerindekilerde bu oran %60-80’lere çıkar.

Hipertansiyon hastalarının %30’u tesadüfen ilk kan basıncı ölçümünde tespit edilmiştir. Bu oran gençlerde daha çok görülür ve %50’si tesadüfen başka nedenlerle tansiyon ölçümünde tespit edilir. Hipertansiyon hastalarında ’sinde şeker hastalığı, %42’sinde kolesterol yüksekliği, %33’ünde LDL (kötü kolesterol) yüksekliği, %41’inde HDL (iyi kolesterol) düşüklüğü, %24’ünde trigliserid yüksekliği birlikte görülür. Hipertansiyona bağlı oluşan böbrek hasarının ilk belirtisi mikro-albüminüridir. Toplam tansiyon hastalarının %27’sinde bu hastalık mevcuttur. Tansiyon hastalarını tespit ve tedavi planlamasında en önemli takip sık kan basıncı ölçümüdür. Tuz tüketiminin 4 gr geçmemesi, yani 24 saatte bir tatlı kaşığını geçmeyecek kadar olması gerekir. Deniz tuzu, kaya tuzu, mağara tuzu, Himalaya tuzu hepsi aynıdır birbirinden farkı yoktur.

Hipertansiyondaki ilk tedavi, davranış kalıbını düzeltmek olmalıdır. Dış etkenlerden en önemli faktörlerden biri tuz tüketimini azaltmaktır. Türk halkı tuz tüketiminde en önde gelen ülkelerden biridir. Ortalama günlük tuz alımı 6 gr olması gerekirken Türkiye’de 3 misli fazla tüketilmektedir. (18 gr)

Dış etkenlerden en önemli nedenlerden biri de toplumsal ve bireysel streslerdir. Stres sonrası vücutta değişik hormonlar salgılanır. Bu hormonlar adrenalin, kortizol, anjiyotensin gibi hormonlardır. Bu hormonlar stresle ani olarak artar ve hızla kan damarlarında kasılmaya yol açar. Kalp hızlanır, beyinden kalbe giden dengesiz sinyaller artar, beyinden sağ ve sol kalbe giden sempatik sinir sistemi yollarında regüler eşit olmayan ve kısa devre yapan sinyaller, kalpte ritim bozukluklarına, kalp krizlerine ve ani ölümlere yol açar. Beyinden kalbe giden bu sinir sistemi uyarı patlamaları PET sintigrafilerinde de gösterilmiştir. Toplumsal streslerde ilk 24 saatte kalp krizi, akut koroner sendrom erkeklerde kadınlara göre 6 misli daha fazla görülür. Akut streslerde felç riskleriyse normal zamanlara göre 14 misli daha çok artar. Kronik toplumsal streslerde bu risk devam eder ve kalp krizi ve inme riski oranında daha çok artar. Tansiyon hastaları veya kalp hastalarında bu oran çok daha fazladır.

Toplumsal streslerde ve şiddete maruz kalmış şahıslarda kulak çınlamaları, baş dönmeleri, geceleri diş gıcırdatmalar, genel vücut ağrıları, yorgunluk, yeme bozuklukları, migren krizleri, yaygın karın ağrıları, hassas bağırsak sendromu, mide ülser kanamaları, konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, ağlama krizleri, uyku problemleri, uyuyamama, sabahları kalkamama, depresyon, iş hayatındaki başarısızlık, davranışlarda patlama krizleri, alkol ve sigara bağımlılığında artma gibi bozukluklar ortaya çıkar.

Strese maruz kalanlar mutlaka tansiyonlarını kontrol ettirmek zorundadırlar. Çünkü tansiyonları yükselenlerin yarısı bu hastalığın oluştuğunun farkında değillerdir. Stres şeker hastalığına da zemin hazırlayabilir. Klinik olarak ispatlanamasa da stresin kanser hastalığınada yol açtığına dair ipuçları vardır.

Beslenme

Vücudunuz kilo aldıkça daha çok sodyum tutma eğilimine gider. Bu fazla sodyumda su birikimine yol açar. Kan damarlarımız bu sıvıya uygun olarak genişler. Bu da arterlerinizdeki damarlarınıza basınç yapar. Böylece diğer organlarımızda basınç nedeniyle zarar görebilir.

Hipertansiyon tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır ve tedavisi beslenmeden geçer.

Diyette odaklanmamız gereken ilk nokta, sodyumun azaltılmasıdır.

İnsülin rezistansı durumlarında sodyum tutulumu artar.

Sodyumu nasıl ve ne oranda tüketmeliyiz?

Sodyum tüketimi günde 2300 mg’la sınırlandırılmalıdır, yani 1 tatlı kaşığı tuz bizim hedef miktarımız olacak. Eğer 1500 m/gün sodyum tüketilmesi gerekiyor ise ¾ tatlı kaşığı tuz olmalıdır. Bütün besinlerin etiketleri okunmalı ve bu alışkanlık haline getirilmeli Sodyum gereksiniminin %5 - %6’sını içeren besinler tercih etmeliyiz Konserve besinlerden, hazır ürünler, işlenmiş gıdalar ve fastfooddan uzak durmalıyız Yapılan araştırmalarda kalsiyum tüketiminin kan basıncı ürerine olumlu etkileri olduğu belirtilmiştir. Özellikle kalsiyum tabletleri olarak değilde süt ve süt ürünleri olarak almanın etkilediği belirlenmiştir. Süt proteinleri özellikle fermente ürünler içinde bulunan peptidler kan basıncını düşürmekte etkili olmuştur Magnezyumunda kalsiyum gibi hipertansiyonu önlemede ya da kan basıncını düşürmede etkili olduğu savunulmaktadır. Suplemandan ziyade besinlerle alınmasının daha etkili olduğu bildirilmektedir. Hipertansiyona iyi gelen DASH diyetinde de magnezyumdan yüksek besinlere bolca yer verilmektedir. Magnezyumdan zengin besinler: tam buğday ekmeği, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, badem, fıstık, süt, yoğurt, patates, portakal, elma vb Yüksek potasyumlu diyetin, endotel hücreleri, yüksek kan basıncının yarattığı etkiden koruduğu, dolayısıyla beyin kanamasını önlediği ileri sürülmüştür. Kronik böbrek yetmezliği, diyabet ve kalp yetmezliği olanların durumlarına bağlı olarak potasyumu az almaları gerekiyorsa buna özen göstermeleri gerekir Genel olarak kilo vermek kan basıncının üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Ailede hipertansiyon öyküsü olanlar beden kitle endeksini 20-25 arasında tutması gerekir Alkol alımı ise kan basıncı üzerine olumsuz etki eder. Bu nedenle alkol alımını 28 gramla sınırlandırmak gerek. Erkekler günde 2 kadeh, bayanlar 1 kadeh tüketmelidir Dash Diyeti

Doymuş yağın, toplam yağın ve kolesterolün azaltılması, sebze, meyve ile düşük yağlı süt ürünlerinin tüketilmesi Dash beslenme ilkeleridir. Dash beslenme planı, sebzeler, meyveler, tam tahıllar, balık ve tavuk, sert kabuklu yemişler, kuru baklagiller ve düşük yağlı süt ürünlerinden oluşur. Bu besinler potasyum, magnezyum, kalsiyum, posa ve protein gibi besin öğeleri açısından zengindir.

Yumurtanın kolesterolü yüksek olduğu için haftada 4 adetten fazla yenilmemelidir.

Ne Tüketmeliyiz?

Sebze: Brokoli, bezelye, domates, havuç, ıspanak, kabak, karalahana, lahana, tatlı patates, yeşil fasulye.

Meyve: Ananas, çilek, hurma, mango, şeftali, üzüm.

İçecek: Elma, greyfurt, havuç, mandalina, muz, portakal ve üzüm suyu.

Bu sebze ve meyveler potasyum, magnezyum, posanın zengin kaynağıdır.

Sarmısak, balıkyağı, D vitamini, C vitamini ve E kombinasyonun kan basıncını düşürmede etkisi vardır.

Bu belirttiklerim dışında “İlaçsız Tansiyon Tedavisi” ve “Metabolik Sendromda Beslenme” bölümlerinde de belirttiğim şekilde beslenilmelidir.

Özellikle potasyumdan zengin gıdalar tavsiye edilir.

Bitkisel Destekler Alıç Ginko Maydanoz suyu Sarımsak Şahtere Yeşil çay

Hipertansiyon ile İlgili Bilgiler

Hastaların azımsanmayacak kadar büyük bir çoğunluğu kan basıncının yüksek olduğunun farkında değildir. Bu durum mortalite ve morbiditenin artmasına neden olmaktadır.

"