Erken Yaşta Ölümün Nedenlerinden Biri: Yüksek Tansiyon Belirtileri

Erken Yaşta Ölümün Nedenlerinden Biri: Yüksek Tansiyon Belirtileri

Erken Yaşta Ölümün Nedenlerinden Biri: Yüksek Tansiyon Belirtileri

Kardiyovasküler hastalık gelişimi için ana risk faktörlerinden biri olan yüksek tansiyon belirtileri dikkate alınmalıdır. Dünya genelinde sayısız insanın yüksek tansiyon ile yaşadığı ve bu insanların neredeyse yarısının durumdan habersiz olduğu düşünüldüğünde yüksek tansiyon ile ilgili farkındalık mutlaka kazanılmalıdır. Böylelikle ani tansiyon yükselmesi belirtileri için en doğru önlem alınabilir. İşte kronik ya da strese bağlı yüksek tansiyon belirtileri hakkında bilinmesi gerekenler:

Yüksek Tansiyon Nedir?

“Yüksek tansiyon nedir?” diye merak ediyorsanız bu durumun damarda bulunan kanın damar duvarına doğru yüksek basınç yapması olduğunu bilmelisiniz. Bunun yanında yüksek tansiyon değerinin bazı kişilerde hiçbir belirti yaratmadığını ve kişinin rutin hayatını sürdürmesinde bir engel teşkil etmediğini de aklınızdan çıkarmamalısınız. Hiçbir belirti yaratmayan yüksek tansiyon kişinin böbrek, beyin, kalp ve damar gibi hayati öneme sahip olan organ ve sistemlerini etkiler. Dahası yüksek tansiyon nedeniyle organların beslenmesine yardımcı olan damarlarda genişleme, tıkanma ya da yırtılma meydana gelebilir.

Yüksek Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

Yüksek tansiyon belirtisi bazı bireylerde gözlemlenebilirken bazı bireylerde sinsi seyreder. Ancak yaşanan durum kişinin hayatını tehlikeye atacak bir boyut kazandığında yüksek tansiyon belirtileri baş ağrısı, burun kanaması ve nefes darlığı gibi bulgular yaratabilir. Bu sebeple 18 yaşından itibaren 2 yılda bir uzman görüşü alınmalı, değerler düzenli olarak ölçtürülmelidir. Peki yüksek tansiyon belirtileri nelerdir? İşte 180/110 mmHg’nin üzerine çıkarak bu aralıkta seyreden yüksek tansiyon belirtileri aşağıdaki gibidir:

Bacaklarda şişme, Baş ağrısı, Baş dönmesi, Burun kanaması, Çift görme, Görmede bulanıklaşma, Halsizlik ve yorgunluk, Kalp atışında düzensizlik, Kalpte ağrı, Kulakta çınlama, Nefes darlığı, Sık idrara çıkma.

Yüksek tansiyon belirtileri hamilelikte yaşanıyorsa mutlaka kontrol altına alınmalıdır. Kontrol altına alınamayan yüksek tansiyon, anne karnındaki bebeğin gelişimini olumsuz etkileyebilir. Hamilelikte yüksek tansiyon nedenleri aşağıdaki gibidir:

Annenin 20’den küçük 40’dan büyük olması, Bağışıklık sisteminin zayıflığı, Çoğul gebelik, Çok fazla tuz tüketimi, Diyabet, Genetik, Kansızlık, Kronik böbrek hastalığı, Molar gebelik, Obezite, Yetersiz beslenme.

Yüksek tansiyon genellikle hamileliğin ikinci yarısında ortaya çıkar. Bu durum için en doğru tedavi yöntemi anne adayının dinlenmesidir. Böylelikle kan basıncı düşebilir. Ancak dinlenmeye rağmen kan basıncı müdahale gerektirecek seviyeye yükseliyorsa doktor kontrolünde ve yalnızca doktor önerisiyle ilaç tedavisi uygulanabilir.

Yüksek Tansiyon Belirtileri Ne İyi Gelir?

Yüksek tansiyon belirtileri tehlikeli derecede ise mutlaka uzman yardımı alınmalıdır. Böylelikle uzman kontrolünde yüksek tansiyon ilaçları kullanımı ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları ile süreç doğru bir şekilde yönetilebilir. “Yüksek tansiyon belirtileri ne iyi gelir?” diye merak ediyorsanız “Tansiyon nasıl düşer?” başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.

"
İzmir Pulmoner Hipertansiyon Tedavisi - Egepol Hastaneleri

İzmir Pulmoner Hipertansiyon Tedavisi - Egepol Hastaneleri

Pulmoner Hipertansiyon Tedavisi

Tansiyon hastalıklarının bir türü olan pulmoner hipertansiyon her yaşta ve cinsiyette ortaya çıkabilmektedir. Pek çok risk faktörüne sahip olmakla birlikte halk arasında bilinen tansiyon hastalıklarından biridir. Tedavi edilmemesi pek çok komplikasyon gelişmesine neden olacağından dolayı en kısa sürede gerekli müdahalelerle kontrol altına alınması gerekmektedir.

Pulmoner Hipertansiyon Nedir?

Akciğerde bulunan pulmoner ve kılcal damarların daralması ya da tıkanması durumunda pulmoner hipertansiyon oluşur. Bu hastalık dolayısıyla kanın kalpten akciğere ulaşması zorlaşır ve kişinin tansiyon değerleri değişir. Ayrıca kalp kası zaman içinde yorulur ve görevini sağlıklı şekilde yerine getiremez bir hale gelir. Hastalığın her insanda oluşabilmektedir ancak bazı bireyler aşağıdaki durumlar nedeniyle risk faktöründe oldukları için bu hastalığa daha yatkın kabul edilirler.

KOAH Genetik faktörler Sol kalp diyastolik disfonksiyonu Bazı romatolojik hastalıklar İnterstisyel akciğer hastalığı Obeziteyle birlikte uyku apnesi Cinsiyet (kadınlarda daha sık görülür) Bağ doku hastalıkları Akciğerde kan pıhtısı oluşumu Sarkoidoz Orak hücre anemisi Pulmoner Hipertansiyon Nedenleri Nelerdir?

Akciğerlerde bulunan damarların bazı sorunlar nedeniyle değişikliğe uğraması durumunda pulmoner hipertansiyon oluşur. Bu durum damarlar çeperlerinin sertleşmesine ve daha kalın duvarlar oluşmasına neden olur. Yani, akciğer damarları elastik özelliklerini kaybederek daha sert bir yapıya bürünür. Bu olay neticesinde kanın akciğerlerde hareket etmesi zorlaşır ve kalp daha fazla güç uygulayıp kan basıncını arttırarak pulmoner hipertansiyon oluşmasına neden olur.

Pulmoner Hipertansiyon Tanı Yöntemleri

Fizik muayenede saptanması zor olan pulmoner hipertansiyon için kişinin şikayetleri dinlendir. Ancak hastalığın belirtileri bazı kalp ve akciğer rahatsızlıklarını andırdığından dolayı erken teşhis edilmesi oldukça güçtür. Bunun yerine aile geçmişi gözden geçirilerek tanıyı netleştirmek adına hastadan aşağıdaki testleri yaptırması istenebilir.

Elektrokardiyogram (EKG): Kalp hareketlerini gösterdiği için anormal ritimlerin fark edilmesini sağlar. Özellikle sağ kalp yüklemeleri pulmoner hipertansiyon tanısı koyulabilmesi adına çok önemlidir. Akciğer röntgeni: İleri evredeki hastaların durumunu gösteren bir testtir. Akciğerdeki damar genişlemesi ya da daralarak kaybolması gibi unsurları gösterir. Ayrıca kalbin ne ölçüde genişlediği gibi bilgilerin edinilmesine yardımcı olur. Kan testleri: Akciğerdeki pıhtıların ya da kalp üzerindeki gerginliğin araştırılmasında etkili bir yöntemdir. Ayrıca hastaların tedaviye ne oranda yanıt verdiğini ve iyileştiğini fark etmek için kullanılabilir. Solunum fonksiyon testleri: Akciğerlerin ne kadar hava aldığını, solunum hızını ve nefes alma mekanizmalarını incelemek için kullanılır. pulmoner hipertansiyona neden olan durumun da öğrenilmesine yardım eder. Egzersiz testi: Yürüyüş, efor, kardiyopulmoner egzersiz ve kardiyak kateterizasyon gibi testleri kapsar. Doğrudan kalp hareketlerini gözlemlemek ya da kişinin ne kadar hareket edebildiğini görmek için uygulanan testlerdir. Pulmoner Hipertansiyon Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Hastalığın tedavisinde amaç belirtileri azaltmak ve hastalığa neden olan durumu ortadan kaldırmaktır. Bu nedenle herkeste farklı tedavi yöntemlerinden faydalanılması mümkündür. Hastanın diğer sağlık sorunları, yaşam koşulları, yaşı ve diğer olguları da tedavi planı hazırlanırken göz önünde bulundurulur. İlk olarak pıhtı oluşumunu engelleyen, damar gevşeten, kalp pompa gücünü iyileştiren çeşitli ilaçlar kullanılmaya başlanır. Hasta tedaviye yanıt vermemişte kalp ya da akciğer nakli gündeme gelebilmektedir.

Daha nadir şekilde, nakil bekleyen hastalarda kalpte bir delik açılır. Atriyal septostomi olarak bilinen bu yöntem, sağ ve sol kulakçılar arasındaki basıncı düşürmeyi hedefler ancak pek çok yan etkisi de bulunur. Bu nedenle esas tedavi yöntemleri arasında bulunmaz. Ayrıca hastalık aile planlaması konusunu da etkilemekte, çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar için tehlikeli olduğundan dolayı farklı tedavi yöntemleri de değerlendirilmektedir.

Pulmoner Hipertansiyon İçin Hangi Doktora Gidilir?

Pulmoner hipertansiyon (PH) akciğerlerdeki kan damarlarının daralması sonucu kanın akışının zorlaşmasıyla gerçekleşen bir hastalıktır. PH, çeşitli alt tipleri olan nadir görülen bir hastalık olmakla birlikte, teşhis ve tedavisi birçok farklı uzmanlık dalını içermektedir.

Genellikle PH teşhisi, bir kardiyolog ya da akciğer hastalıkları uzmanı tarafından konulur. Hastalığın alt tipi, tanısı ve tedavisi için ise, gerekli görülen uzmanlık dalına yönlendirilirsiniz. Örneğin, Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon (PAH) teşhisi konulduysa, bir PAH merkezi olan kardiyoloji uzmanı ya da akciğer hastalıkları uzmanı tarafından takip edilmeniz önerilir.

Bununla birlikte, PH’nin alt tipleri arasında kalp yetmezliğine bağlı PH ve kronik hastalıklar etkisini gösterebilir. Bu nedenle, hastalığın alt tipinin belirlenmesi ve en uygun tedavinin seçilmesi için, gerekli görülen diğer uzmanlık dallarına danışılması da gerekebilir.

Örneğin, kardiyak cerrahi, göğüs cerrahisi veya nöroloji uzmanlık dalları da tanı koyulmasında yardımcı olacaktır. Sonuç olarak, pulmoner hipertansiyonun teşhis ve tedavisi, birçok farklı uzmanlık dalının bir arada çalışmasıyla gerçekleştirilir.

Pulmoner Hipertansiyon Nedenleri, Tanı ve Tedavi Yöntemleri| Acıbadem

Pulmoner Hipertansiyon Nedenleri, Tanı ve Tedavi Yöntemleri| Acıbadem

Pulmoner Hipertansiyon

Kalp ile akciğer arasındaki bağlantı, kapalı devre sistem gibidir. Vücuttaki dolaşımını tamamlayan kan oksijen olarak fakir bir durumdadır ve tekrar oksijenlenmek üzere kalbin sağ üst odacığına (kulakçık veya atrium) dolar.

Sonrasında akciğere gönderilmek üzere kalbin sağ alt odacığına (karıncık veya ventrikül) geçer ve buradan pompa benzeri bir sıkım hareketiyle akciğer atardamarı (pulmoner arter) aracılığı ile akciğerlere gönderilir.

Pulmoner hipertansiyonda, pulmoner arteriyoller ve kılcal damarlar olarak adlandırılan akciğerdeki küçük damarlar daralır tıkanır. Bu, kanın kalpten akciğere gönderilmesini zorlaştırır ve akciğerlerin atardamarlarındaki basıncı arttırır.

Basınç arttıkça, kalbin alt sağ odacığı akciğerlerinize kan pompalamak için daha fazla çalışmalıdır. Bu durum sonuç olarak kalp kasının yorulmasına, zayıflamasına ve bozulmasına neden olacaktır.

Pulmoner hipertansiyonnun nedenleri çok farklı olduğu için, tedaviye başlamadan önce pulmoner hipertansiyonnun altında yatan nedenin açıkça belirlenmesi çok önemlidir.

Pulmoner hipertansiyon, tedavi ile kontrol altına alınmadığı takdirde, zaman içinde kalbin zayıflamasına ve hastaların az sayılacak bir fiziksel aktivite ile dahi nefes nefese kalmalarına sebep olabilen ve sonunda kalp yetmezliğine ve ölüme neden olabilen ilerleyici bir hastalıktır.

Nedenleri

Kalpte iki üst odacık (atrium) ve iki alt odacık (ventrikül) vardır. Her zaman kan kalpten geçerken, sağ alt oda (sağ ventrikül) kanı büyük bir kan damarı (pulmoner arter) ile akciğerlere pompalar.

Akciğerlerde kan, vücuttan topladığı karbondioksiti bırakır ve akciğerlere gelen havadaki oksijeni alır. Oksijen açısından zengin olan kan daha sonra kalbin sol tarafına doğru akar. Normal olarak, kan akciğerlerdeki damarlardan kolayca akar.

Pulmoner hipertansiyon hastalığında, akciğerlerdeki damar yapılarını oluşturan hücreler bir takım değişikliklere uğrayarak damar duvarlarının sertleşmesine ve kalınlaşmasına neden olur, akciğer damarları elastikiyetini kaybederek sert bir hal alırlar.

Bu durum, kanın akciğer damarlarındaki akmasını zorlaştırır, kalbin bu damarlara kan gönderebilmesi için daha basınçlı bir atım hareketi yapmasını gerektirir, dolayısıyla pulmoner arterlerdeki kan basıncını arttırır.

Risk Faktörleri

Pulmoner hipertansiyon her yaşta ve cinsiyette tüm insanları etkileyebilecek bir hastalıktır, ancak bazı risk faktörleri hastalığa yakalanma olasılığını artırmaktadır. Tanımlanmış kimi risk faktörleri şunlardır:

Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı Ailede pulmoner hipertansiyon öyküsü Obezite ve obstrüktif uyku apnesi: Obezite tek başına bir risk faktörü olmamakla birlikte, obezite obstrüktif uyku apnesi ile birleştirildiğinde pulmoner hipertansiyon için bir risk faktörü olabilmektedir. Cinsiyet: Yapılan çalışmalarda nedeni tespit edilemeyen pulmoner hipertansiyon kadınlarda erkeklere göre yaklaşık iki buçuk kat daha fazladır. Bağ doku hastalıkları olarak adlandırılan ve damar çeperini etkileyebilecek kimi romatolojik hastalıklar pulmoner hipertansiyon riskini arttırabilir. Sol kalp diyastolik disfonksiyonu: Akciğerlere gönderilen kanın oksijenlendikten sonra vücuda gönderilmek üzere kalbin bu kez sol tarafına gelmesi gerekir. Bu hareketi yaptıran kuvvetlerden biri de sol kalbin gevşemesi (diyastol) esnasında oluşan vakum kuvvetidir. Bu vakum kuvvetinin bozulduğu (diyastolik disfonksiyon) durumlarda kan kalbe geri çekilemeyerek akciğerlerde göllenir ve kalbin sağ tarafından akciğere kan gönderilmesine karşı akciğerlerde bir direnç, yani pulmoner hipertansiyon oluşturur. İnterstisyel Akciğer Hastalığı: Kabaca akciğer dokularının sertleşmesi şeklinde tarif edilebilecek bu hastalıkta akciğer damarları da etkilenir ve pulmoner hipertansiyon oluşur. Pulmoner tromboemboli: Akciğerin damarlarına bir kan pıhtısının yerleşmesi sonucu bu damarların tıkanması veya daralması olarak tanımlanabilecek pulmoner tromboemboli, pulmoner hipertansiyona neden olabilir. Sarkoidoz: Sebebi bilinmeyen bir şekilde vücudun çeşitli bölgelerinde iltihap hücrelerinin hatalı bir şekilde toplanarak vücuda tepki vermesiyle ortaya çıkan sarkoidoz hastalığı, akciğeri tutması halinde akciğer dokularına zarar vererek pulmoner hipertansiyona neden olabilir. Orak hücre hastalığı: Orak hücre hastalığında kırmızı kan hücreleri belli şartlar altında orak şekli alarak ince damarlardan geçemez ve bunları tıkar. Bu tıkanıklıkların akciğer damarlarında olması halinde pulmoner hipertaniyon ortaya çıkabilir. Tanı Yöntemleri

Pulmoner hipertansiyonun erken teşhis edilmesi zordur çünkü sıklıkla rutin fizik muayenede saptanmaz. Durum daha ilerlemiş olsa bile, belirtileri ve semptomları diğer kalp ve akciğer rahatsızlıklarına benzerdir.

Şikayetleriniz doğrultusunda teşhis konulabilmesi için hekiminiz tıbbi ve aile geçmişinizi gözden geçirilerek, fizik muayene yapacaktır. Fizik muayene sonucunda pulmoner hipertansiyon şüphesinin olması durumunda tanıyı netleştirmek, durumun ciddiyetini belirlemek ve nedenini öğrenmek için çeşitli testler istenebilir:

Elektrokardiyogram (EKG)

Elektrokardiyogram kalbin elektriksel hareketlerini gösterir ve anormal ritimleri tespit edebilir. EKG’de rastlanabilecek sağ kalp yüklenmesi gibi bulgular pulmoner hipertansiyon tanısında önemlidir.

Akciğer Röntgeni

Akciğer röntgeninde, pulmoner hipertansiyonun ileri evrelerinde saptanabilecek genişlemiş akciğer ana atardamarları, akciğerin ince damarlanmasının kaybolması ve kalbin genişlemiş görüntüsü gibi bulgular tespit edilebilir.

Ekokardiyogram

Ekokardiyogram, kalbin “hareketli” bir görüntüsünü üreten ultrason testidir. Bu resimler kalp kasının durumunu, kalp kapakçıklarını ve doğumsal anormallikleri kontrol eder. Bu ağrısız test genellikle sağ kalpteki basınçları tahmin ederek ve kalbin ne kadar iyi çalıştığını değerlendirerek, pulmoner hipertansiyon tanısının desteklenmesi için kullanılır. Ayrıca şüpheli veya risk faktörleri bulunan bireylerde tarama amacıyla da kullanılabilmektedir.

Kan Testleri

Olası bir akciğer pıhtısı (pulmoner tromboemboli) durumunda kanda D-Dimer bakılabilir. Bunun yanısıra, beyin natriüretik peptid (BNP) kan testi, kalbin üzerindeki gerginliğin değerlendirilmesine yardımcı olabilir. Hastaların tedaviye nasıl yanıt verdiğini izlemek için kullanılır.

Solunum Fonksiyon Testleri

Bu testler, nefes alma mekanizmalarını ve akciğerlerin hava rezervlerini ölçer. Pulmoner hipertansiyonun nedenini saptama konusunda önemli bilgiler verir.

Akciğer Tomografisi

Hassas bir görüntüleme tekniği olan bilgisayarlı tomografi, göğüs röntgenden daha ayrıntılı görüntüler sağlar. Bu test, kalbin büyüklüğüne ve işlevine bakmak ve daha da önemlisi akciğerin arterlerindeki kan pıhtılarını kontrol etmek için kullanılabilir.

Egzersiz Testi Pulmoner hipertansiyonun kişinin günlük aktivitelerini ne kadar sınırladığını tespit etmek için çeşitli egzersiz testleri kullanılır. Bu testler şunları içerir: 6 Dakika Yürüyüş Testi: Bir insanın 6 dakikada ne kadar yürüyebileceğini ölçer, egzersiz kapasitesini tahmin etmek için kullanılır. Tanı ve tedavinin takibinde kullanılan önemli bir yöntemdir.
Efor testi: Egzersiz kapasitesinin ölçülebildiği bir başka testtir.
Kardiyopulmoner Egzersiz Testi: Özellikle kardiyak indeksin, yani kalbin debisinin vücuda yeterliliğinin tespitinde kullanılan bir testtir.
Kardiyak Kateterizasyon: Pulmoner hipertansiyon tanısının kesinleştirildiği bu testte kasık veya bilek gibi ana bir damar içinden kalbe gönderilen ince bir kateter yardımıyla kalp odacıklarının basınçları ölçülür ve kalbin hareketleri doğrudan gözlenebilir.
Tedavi Yöntemleri

Pulmoner hipertansiyonun tedavisi temelde pulmoner hipertansiyona neden olan hastalığın tedavisi, pulmoner hipertansiyonun ilerlemesinin durdurulması ve hastanın yaşam kalitesinin arttırılması amacıyla yapılmaktadır.

Tedavide tansiyon hastalığının tedavisinde de kullanılan damar gevşetici kimi ilaçlar, kalbin pompa gücünü düzenleyen ilaçlar, kanın akciğerde göllenmesini ve pıhtılaşmasını engelleyebilecek kimi ilaçlar tek başlarına veya birlikte kullanılabilir.

Bunların yanı sıra uygun hastalarda oksijen desteği verilebilir. Hekiminiz yeme alışkanlıklarının değişikliği, bir takım egzersizler gibi yaşam şekli değişiklikleri de tavsiye edecektir.

Bazı olgularda, özellikle tedaviye rağmen hastalıklarında iyileşme görülmeyen ve tıbbi açıdan sakınca görülmeyen hastalarda akciğer veya kalp-akciğer nakli bir seçenek olabilir. Her türlü nakil işlemi nakledilen organın reddedilmesi gibi riskler içermekle beraber bu riskleri ortadan kaldırmak için gerekli tedaviler uygulanmaktadır.

Nakil bekleyen hastalarda veya tedaviye rağmen iyileşme saptanamayan hastalarda atriyal septostomi adı verilen yöntemle kasık damarından girilip kalbe ulaşılarak, kalbin sağ ve sol kulakçıkları arasında bir delik oluşturulur, bu şekilde kalbin sağ tarafındaki odacıkların basıncının düşürülmesi hedeflenir.

Bu yöntem uygun hastalarda hastalık semptomlarını hafifletmek için kullanılmakla beraber pek çok riski beraberinde taşır, bu nedenle hastalığın esas tedavi protokolleri arasında yer almaz ve rutin olarak kullanılmamaktadır.

Pulmoner hipertansiyonu bulunan doğurganlık çağındaki kadın hastalarda gebelik ihtimalinin yaşamsal tehlikeler içerebilmesinden ötürü aile planlaması konusunda mutlaka tıbbi destek ve görüş almaları tavsiye edilmektedir.

Acıbadem Web ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Güncellenme Tarihi: 16 Mart 2023 Perşembe Yayımlanma Tarihi: 16 Mart 2023 Perşembe

Benzer İlgi Alanları Düşük Tansiyon Kan basıncı değerlerinin Üst sayı (sistolik) için 90 milimetre cıvanın (mm Hg) veya alt sayı (diyastolik) için 60 mm Hg nin, yani 9 / 6 değerinin altına denir. Detaylı Bilgi Göğüs Hastalıkları Acıbadem Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları bölümlerinde, akciğer hastalıklarının tetkik, tedavi ve izlemi yapılmaktadır. Detaylı Bilgi Kardiyoloji Acıbadem Sağlık Grubu Kardiyoloji bölümleri kalp sağlığını korumak ve var olan kalp hastalıklarını teşhis ve tedavi etmek için çalışmaktadır. Detaylı Bilgi Tansiyon Nedir? Yüksek tansiyon ise tıp dilinde hipertansiyon olarak ifade edilir. Aşırı tuz tüketimi ve hareketsiz hayat tarzı hipertansiyona yol açabilmektedir. Detaylı Bilgi Tıbbi Birimler Lütfen Bekleyiniz Göğüs Hastalıkları Kardiyoloji

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde, sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

Kimlik bilgileriniz: Adınız, soyadınız, T.C. Kimlik numaranız, pasaport numaranız veya geçici TC Kimlik numaranız, doğum yeri ve tarihiniz, medeni haliniz, cinsiyetiniz, sigorta veya hasta protokol numaranız ve sizi tanımlayabileceğimiz diğer kimlik verileriniz. İletişim Bilgileriniz: Adresiniz, telefon numaranız, elektronik posta adresiniz ve sair iletişim verileriniz, müşteri temsilcileri ya da hasta hizmetleri tarafından çağrı merkezi standartları gereği tutulan sesli görüşme kayıtlarınız ile elektronik posta, mektup veya sair vasıtalar aracılığı ile tarafımızla iletişime geçtiğinizde elde edilen kişisel verileriniz. Muhasebesel Bilgileriniz: Banka hesap numaranız, IBAN numaranız, kredi kartı bilginiz, faturalama bilgileriniz gibi finansal verileriniz. Sağlık hizmetlerinin finansmanı ve planlaması amacıyla özel sağlık sigortasına ilişkin verileriniz ve Sosyal Güvenlik Kurumu verileriniz. Hastane veya tıp merkezlerimizi ziyaret etmeniz halinde güvenlik ve denetim amaçlı tutulmakta olan kamera kayıtları görüntüleriniz. Otoparkı kullanmanız halinde araç plaka veriniz. Sağlık Bilgileriniz: Laboratuvar sonuçlarınız, test sonuçlarınız, muayene verileriniz, randevu bilgileriniz, check-up bilgileriniz, reçete bilgileriniz dahil ancak bunlarla sınırlı olmaksızın tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi sırasında veya bunların bir sonucu olarak elde edilen her türlü sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel verileriniz. www.acibadem.com.tr sitesine veya www.acibadem.com.tr/AcibademOnline/TR/MainPage adresine gönderdiğiniz veya girdiğiniz sağlık verileriniz ve sair kişisel verileriniz. Acıbadem’e veya Acıbadem Grup şirketlerinden herhangi birine iş başvurusunda bulunmanız halinde bu hususta temin edilen özgeçmiş dâhil sair kişisel verileriniz ile Acıbadem Grubu çalışanı ya da ilişkili çalışan olmanız halinde hizmet akdiniz ve işe yatkınlığınız ile ilgili her türlü kişisel verileriniz.

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

Kimliğinizi teyit etme, Kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi. İlgili mevzuat uyarınca Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile talep edilen bilgilerin paylaşılması. Hastane ve Tıp Merkezlerimizin iç işleyişi ile günlük operasyonların planlanması ve yönetilmesi. Hastane Yönetimi, Hasta Hakları, Hasta Deneyimi bölümleri tarafından hasta memnuniyetinin ölçülmesi, arttırılması ve araştırılması. İlaç temini. Randevu almanız halinde randevu hakkında sizi haberdar edebilme. Risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi. Sağlık hizmetlerini geliştirme amacıyla analiz yapma. Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından sağlık hizmetlerinizin finansmanı, tetkik, teşhis ve tedavi giderlerinizin karşılanması, müstehaklık sorgusu kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgilerin paylaşılması. Araştırma yapılması. Yasal ve düzenleyici gereksinimlerin yerine getirilmesi. Sağlık hizmetlerinin finansmanı kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgileri paylaşma. Kalite, Hasta Deneyimi, Bilgi Sistemleri bölümleri tarafından risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi. Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından hizmetlerimiz karşılığında faturalandırma yapılması ve anlaşmalı olan kurumlarla ilişkinizin teyit edilmesi. Pazarlama, Medya ve İletişim, Çağrı Merkezi bölümleri tarafından kampanyalara katılım ve kampanya bilgisi verilmesi, Web ve mobil kanallarda özel içeriklerin, somut ve soyut faydaların tasarlanması ve iletilebilmesi.

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi,

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği, Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Korunması Yönetmeliği, Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuat hükümleridir.

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca,

Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme, Kişisel veriler işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme, Kişisel sağlık verilerine erişim ve bu verileri isteme, Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme, Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme, Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme, Kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme, Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesine ve/veya kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesine ilişkin işlemlerin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme, İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme hakkını haizsiniz.

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak,

(i) ATATÜRK MAH.FEZA SK.NO:3/8 ATAŞEHİR, Istanbul, Türkiye adresine kargo ile ıslak imzanızı taşıyan bir dilekçe ile “Kurumsal Sekretarya” departmanı dikkatine Zarfına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kapsamında Bilgi Talebi” yazılarak gönderebilirsiniz, (ii) Noter kanalıyla gönderebilir, (iii) acibademsaglik@hs02.kep.tr adresine güvenli elektronik ya da mobil imzalı olarak, kayıtlı elektronik posta adresi veya sistemimizde kayıtlı elektronik e-posta adresiniz aracılığıyla ve/veya (iv) Acıbadem’e hitaben yazdığınız “word veya pdf.” formatındaki bir dosyayı güvenli eimza ile imzalayarak kisiselveri@acibadem.com ‘a e-posta’nın konu kısmına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Bilgi Talebi” yazarak iletebilirsiniz.

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

SIK ZİYARET EDİLENLER Akciğer kanseri Bağırsak kanseri Böbrek nakli Cilt kanseri Gırtlak kanseri Hemoroid Kalp krizi belirtileri Kan kanseri (Lösemi) Karaciğer nakli Kemik iliği nakli Kolon kanseri Koronavirüs Belirtileri Lenf kanseri Lenfödem Meme kanseri Mide kanseri Pankreas kanseri Prostat kanseri Rahim kanseri Vücut kitle endeksi hesaplama


Ana Sayfa Hastaneler Doktorlar Medikal Teknolojiler Kurumsal Bilgiler Sponsorluklar Bilgilendirilmiş Onamlar Kişisel Verilerin Korunması İletişim

Web sitemizde bulunan tüm görsellerin, işitsel veya içerik bilgilerinin izinsiz kullanılması yasaktır. Durumun tespit edilmesi halinde hukuki yollara başvurulacaktır.

"
İç Hastalıklar - Hipertansiyon Nedir? Hipertansiyon Belirtileri ve Tedavisi.

İç Hastalıklar - Hipertansiyon Nedir? Hipertansiyon Belirtileri ve Tedavisi.

Hipertansiyon Nedir?Hipertansiyon Belirtileri ve Tedavisi

Hipertansiyon her yaşta görülebilen ve pek çok nedene bağlı olarak ortaya çıkabilen kan basıncı yüksekliğidir. Genetik yatkınlık ve aşırı tuz tüketimi gibi sebeplere bağlı olarak gelişebilmekle beraber hastaların %95’inde yüksek tansiyon nedeni belli değildir. Tansiyon yüksekliği kontrol altına alınmadığı taktirde beyin kanaması ve felce neden olabilmektedir.

Hipertansiyon Nedir?

Seri ölçümlerle alınan kan basıncı değerlerinin normal aralık üzerinde olmasına hipertansiyon denir. Kan basıncı yüksekliği uzun dönemde damar çeperinde hasara yol açar. Zamanla bu hasara bağlı damarlarda tıkanma, genişleme veya yırtılma ortaya çıkabilir. Hipertansiyon organ ve dokulara giden kan akışını bozarak organ yetmezliklerine sebep olabilir.

Hem Büyük hem de küçük tansiyonun normalden yüksek olması durumuna hipertansiyon denilmektedir.

Bazen uzun süre belirti vermeden seyreden kan basıncı yüksekliği böbrek, beyin, kalp ve damar sistemine verebileceği hasarla ” sinsi bir düşman ” olabilir.

Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?

Aşağıdaki şikayetlerden bir yada birkaçı sizde bulunuyorsa hipertansiyon hastası olabilirsiniz

Baş ağrısı Baş dönmesi Kulaklarda çınlama Nefes darlığı Göğüs ağrısı Çarpıntı Halsizlik Yorgunluk Görme Bozukluğu Burun kanaması Efor yaparken zorlanma Gece idrara kalkma Bacaklarda ödem Ani konuşma bozukluğu Yüzde ve/veya vücutta karıncalanma

Hipertansiyon Nedenleri

Hipertansiyon, yüksek tuz alımı, stres, şişmanlık, ailede hipertansiyon bulunması gibi genetik faktörler, şeker hastalığı, sedanter yaşam, kalsiyum, potasyum,magnezyum gibi elementlerin yetersiz tüketilmesine bağlı gelişebilmektedir . Bununla beraber tiroit hastalıkları, böbrek üstü bezi tümörleri, böbrek damarlarında daralma,aort (ana atar damar) darlıkları, cushing hastalığı vb.hastalıklarında da hipertansiyon ortaya çıkabilir.Kimi zaman kullanılan ilaçlarda kan basıncını yükseltebilir(Doğum kontrol hapları, bazı ağrı kesici türleri,kortizon,tiroid ilaçları vb.).Tüm bu durumlarda hipertansiyon ortaya çıkabilse de hastaların büyük bir kısmında tansiyon yüksekliğinin nedeni belirlenemez. Hastaların büyük bir kısmını oluşturan bu grup Esansiyel Hipertansiyon olarak adlandırılır.

Hipertansiyon Tanısı Nasıl Koyulur?

Mükerrer ölçümlerde Kan basıncının 140/90 mmHg üzerinde olması hipertansiyon hastalığına işaret eder. Sistemik muayene sonrası laboratuvar testleri, kalp elektrokardiyogramı, ekokardiyografi ve gerekli hallerde de 24 saatlik kan basıncı izlemi (Tansiyon holter) yapılır. Tansiyon ölçümleri istirahat halindeyken ve öncesinde sigara,kahve gibi uyarıcılar alınmamış,stressiz bir durumda yapılmalıdır.

Hipertansiyon Tedavisi

Hipertansiyon tedavisinde amaç kan basıncını 140/90 mm Hg altına düşürmektir. Ama bu hastanın yaşı ve mevcut ek hastalıklarına göre uzman hekimce belirlen bir sınır da olabilir(şeker hastalığı, böbrek yetersizliği, koroner arter hastalığı vb.). Hipertansiyon tedavisinin olmazsa olmazı, tuzsuz diyet, fiziksel aktivite, kilo kontrolü gibi yaşam tarzı değişiklikleridir. Uygun hastaya uygun ilacın başlanması da son derece önemlidir. İnme, kalp krizi, böbrek yetmezliği gibi hipertansiyonun yarattığı komplikasyonlarda korunmak için erken tanı ve tedavi çok önemlidir. Erken tanı koyulan ve uygun tedavi alan bireylerin, hipertansiyon yaşam kalitesini etkilemez. “Hastalık yok hasta vardır” bu nedenle diğer tüm tedaviler de olduğu gibi hipertansiyon tedavisi de kişiye özeldir. Hipertansiyon tedavisinde kullanılan tansiyon ilaçlarının bağımlılık yaptığı ya da ciddi yan etkileri olduğunu düşünerek, ilaç kullanmaktan kaçınmak doğru değildir. Düşünülenin tam aksine kullanılan ilaçlar, tansiyonu düzenlerken, kalp-damar sistemini korur ve böbreklerin bozulmasını da engeller. İlaç tedavisinde, sadece tansiyonun kontrol altına alınması değil, diğer organların da korunması amaçlanmaktadır.

Dirençli Hipertansiyon Tedavisi

Günümüzde etkili çok sayıda anti-hipertansif ilaç bulunmaktadır. Bu ilaçların 3-4 tanesinin aynı anda ve uygun dozlarda kullanılmasına rağmen tansiyonu kontrol altına alınamayan hastalar da dirençli hipertansiyondan bahsedebiliriz. Böyle bir durumda tansiyona yol açan muhtelif hastalıkları yeniden gözden geçirmek gerekir( böbrek damarlarında darlık, hipertiroidi, Cushing vb.). Şayet bu durumlar saptanırsa uygun yöntemlerle tedavi edilmelidir. Tüm bu tedavilere rağmen kontrol altına alınamayan hastalarda renal denervasyon yada yine yeni bir yöntem olan şah damarı pili düşünülebilir. Renal denervasyon da böbrek damarlarının çevresinde ki sinirler yakılarak tansiyon düşürülmektedir. Şahdamarı pilinde ise kalp piline benzer bir uyarıcı alet şah damarı bölgesindeki basınca duyarlı sinirleri (baroreseptörleri) uyararak bu sinirleri bloke eder ve 2-3 ay içerisinde etkin kan basıncı sağlanabilir.

Hipertansiyonla İlgili Sık Karşılaşılan Hasta Soruları

Geçenlerde tansiyonumu ölçtürdüm yüksek çıktı. Tansiyon hastası mıyım?

Ağrı, heyecan, korku gibi stres durumlarında ve efor sonrasında her sağlıklı kişide kan basıncının yükselmesi doğaldır. Bu münferit yükselmeler kişinin tansiyon hastası olduğunu göstermez.
Hipertansiyon tanısı koymak için seri ölçümlerle tansiyonu takip etmek gerekir.

Tansiyonum çok yüksek ama ben hissetmiyorum. Bunun vücuda bir zararı olur mu?

Kimi zaman tedricen kan basıncı yükselen hastaların şikayetleri olmaya bilir yada hasta bunu hissetmeyebilir. Yakınma olmaması, hipertansiyonun vücuduna zarar vermediği anlamına gelmez. Hastanın şikayeti olmasa da ilerde oluşabilecek organ bozukluklarını önlemek için kan basıncını normal seviyelere düşürmek gerekir.

Sarımsak ve limon suyu Tansiyonu Düşürür mü?

Bazı doğal maddelerin kan basıncında kısıtlı düşmeler yarattığı çok uzun süredir bilinmektedir. Ancak bunlar hastalığı tedavi etme ve hastalığın yarattığı etkileri ortadan kaldırma yeterliliğine sahip değildir. İlaçların alternatifi olamaz ama yardımcı olarak kullanmakta sakınca yoktur.

Tansiyon ilaçları bağımlılık yapar mı? Hipertansiyon ilaçlarını bırakabilir miyim?

Hipertansiyon ilaçları bağımlılık yapmaz. Hipertansiyon tanısı koyulan hastanın tedavisi ömür boyu sürer. Yaşam tarzı değişiklikleri sonrası ideal kiloya ulaşan ve diyetle kan basıncı kontrol altına alınabilen hastalarda şayet organ hasarları da yoksa ilaç kesilerek takip edilebilir.

Tansiyon doktora gelince yükselir mi?

“Beyaz önlük hipertansiyonu” denen bu durum çok sık rastladığımız bir olgudur. Bu nedenle kişinin kendi kendine aldığı kan basıncı ölçümleri, hastane ve muayenehane ortamlarında alınan ölçümlerden daha değerlidir.

Hipertansiyon ilaçları cinsel aktiviteyi azaltır mı?

Tüm ilaçların olası yan etkileri vardır. Kimi tansiyon ilaçlarının da böyle bir yan etkisi mevcuttur. Doktorunuz size, yaşınıza uygun, mevcut hastalıklarınızı da göz önünde bulundurarak ideale yakın ve yan etki profili en düşük ilacı önerecektir. Eğer herhangi bir yan etki ortaya çıkarsa, başka alternatif ilaçlara geçilebilir. İlaçlardan kaynaklanan yan etkiler ilaç kesilmesinden sonra ortadan kalkacaktır.

Hipertansiyon hastasının yaşam tarzı nasıl olmalı?

Hipertansiyon hastalarının diyetinde mutlaka tuz kullanımı sınırlandırılmalıdır. Kişinin ideal kilosuna ulaşması ve bunu koruması da son derece önemlidir. Stresten kaçınması, gerekirse bunun içinde profesyonel destek alması sağlanmalıdır. Ayrıca Sigara ve alkol tüketimi de önlenmelidir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Hipertansiyon / İzmir Ekol Hastanesi

Hipertansiyon / İzmir Ekol Hastanesi

Hipertansiyon

Hipertansiyon (Yüksek tansiyon), kanın arter duvarlarına karşı uzun vadeli kuvvetinin, sonunda kalp hastalığı gibi sağlık sorunlarına neden olabilecek kadar yüksek olduğu yaygın bir durumdur.

Kan basıncı hem kalbinizin pompaladığı kan miktarı hem de atardamarlarınızdaki kan akışına direnç miktarı ile belirlenir. Kalbiniz ne kadar çok kan pompalar ve arterleriniz o kadar dar ise tansiyonunuz o kadar yüksek olur.

Herhangi bir semptom olmadan yıllarca yüksek tansiyon (hipertansiyon) yaşayabilirsiniz. Belirtiler olmasa bile, kan damarlarına zarar verir. Kontrolsüz yüksek tansiyon, kalp krizi ve felç dahil ciddi sağlık problemleri riskinizi arttırır.

Yüksek tansiyon genellikle uzun yıllar boyunca gelişir ve sonuçta neredeyse herkesi etkiler. Neyse ki, yüksek tansiyon kolayca tespit edilebilir ve yüksek tansiyonunuz olduğunu öğrendikten sonra kontrol etmek için doktorunuzla birlikte çalışabilirsiniz.

Belirtiler

Tansiyon değerleri tehlikeli bir şekilde yüksek seviyelere ulaşsa bile, tansiyonu yüksek olan kişilerin hiçbirinde belirti veya semptom yoktur.

Yüksek tansiyonu olan birkaç kişinin baş ağrısı, nefes darlığı veya burun kanaması olabilir ancak bu belirti ve bulgular spesifik değildir ve genellikle yüksek tansiyon şiddetli veya yaşamı tehdit edici bir aşamaya ulaşana kadar ortaya çıkmaz.

Risk Faktörleri

Yüksek tansiyon, aşağıdakiler dahil birçok risk faktörüne sahiptir:

Yaş : Yaşlandıkça yüksek tansiyon riski artar. 64 yaşına kadar, erkeklerde yüksek tansiyon daha yaygındır. Kadınların 65 yaşından sonra yüksek tansiyon oluşturma olasılığı daha yüksektir.

Fazla kilolu veya obez olmak : Kan miktarı arttıkça dokularınıza oksijen ve besin tedarik etmeniz gerekir. Kan damarlarınızdan dolaşan kanın hacmi arttıkça, arter duvarlarınızdaki basınç da artar.

Fiziksel olarak aktif olmamak : Etkin olmayan insanlar daha yüksek kalp atışlarına sahip olma eğilimindedir. Kalp atış hızınız ne kadar yüksek olursa, kalbiniz her kasılma ile o kadar çok çalışmalı ve atardamarlarınızdaki kuvvet o kadar güçlü olmalıdır. Fiziksel aktivite eksikliği ayrıca fazla kilolu olma riskini de arttırır.

Tütün kullanımı : Sadece sigara içmek veya tütün çiğnemek anında geçici olarak tansiyonunuzu yükseltmekle kalmaz, aynı zamanda tütündeki kimyasal maddeler arter duvarlarınızın kaplamasına zarar verebilir. Bu, arterlerin daralmasına ve kalp hastalığı riskini artırmasına neden olabilir.

Fazla Alkol Tüketmek : Zamanla aşırı alkol içmek kalbe zarar verebilir. Kadınlar için günde bir defadan fazla, erkekler için günde iki defadan fazla alkol almak tansiyonunuzu etkileyebilir.

Stres : Yüksek stres seviyeleri kan basıncında geçici bir artışa yol açabilir. Daha fazla yiyerek, tütün kullanarak veya alkol alarak rahatlamaya çalışırsanız, yalnızca yüksek tansiyon ile ilgili sorunları artırabilirsiniz.

Bazı Kronik Durumlar : Böbrek hastalığı, diyabet ve uyku apnesi gibi yüksek tansiyon riskinizi de artırabilir.

"
Başkent Üni̇versi̇tesi̇ Ankara Hastanesi̇ - Sağlık Rehberi

Başkent Üni̇versi̇tesi̇ Ankara Hastanesi̇ - Sağlık Rehberi

Sağlık Rehberi

Tansiyon Nedir?
Kan kalpten bütün vücuda organların oksijen ve besin ihtiyaçlarının karşılanması amacı ile pompalanır. Pompalanan kan vücudun her yerine damarlar aracılığı ile ulaştırılır. Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı pompalarken damar duvarında oluşturduğu basınçtır ve mm cıva (Hg) olarak ifade edilir. Büyük (sistolik) ve küçük (diyastolik) tansiyon olarak ikiye ayrılır. Büyük tansiyon, kalp kasılmasının bittiği anda ölçülen kan basıncı değeridir. Küçük tansiyon ise kalbin gevşediği andaki kan basıncını ifade eder.

Hipertansiyon nedir?
Kan basıncının 140/90 mmHg ve üzerinde olması durumuna hipertansiyon denir. 3 veya daha fazla sayıda yapılan ölçümlerde sistolik kan basıncının 140 mmHg veya diyastolik kan basıncının 90 mmHg nin üzerinde olması veya her ikisinin bu değerler üzerinde olması teşhis için yeterlidir. İlaçlı tedaviye başlama sınırı ise sağlıklı yaşam önerilerine uyulmasına rağmen 140/90 ve altına inmeyen kan basıncı durumudur.
Bazı özel riskleri taşıyan hastalarda ise hekim daha düşük kan basıncında da kalp ve böbrek gibi hedef organları korumak üzere ilaç tedavisi başlayabilecektir.

Hipertansiyonun belirtileri nelerdir?
Kan basıncı yükseldiğinde baş ağrısı, baş dönmesi, bazen göğüste baskı hissi, nefeste daralma ya da çarpıntı, burun kanamaları görülebilir. Ancak çoğu hastada bu belirtiler olmaz, tesadüfen ölçülerek yüksek kan basıncı olduğu fark edilir. Hastalar yıllarca bu hastalığı fark etmeden yaşayabilir ve hastalığın yaptığı hasarlar ile karşımıza gelebilirler. Bu yüzden, erişkinlerin hiç değilse yılda en az 1 defa tansiyon kontrolü yaptırmasında fayda vardır. Kan basıncı belirtilerinin olmaması hasar vermediği anlamına gelmemektedir. Kan basıncı kılcal damarlardan başlayarak en büyük damar olan aortamıza kadar tüm damarlara zarar vermektedir. Damar duvarında kalınlaşma, dolayısıyla içinden geçen kanın azalması ve
damarın beslediği organın kansız kalması, ana büyük damarlarda sertleşme ve kalp yükünün artması gibi problemler hasta hissetmeden gelişebilmektedir.

Hipertansiyonun nedenleri nelerdir?
Yüksek tansiyon vakalarının % 90 ile % 95'inde sebep bilinmez, kan ve idrar tahlilleri normal çıkar, bu tip hipertansiyona tıp dilinde esansiyel hipertansiyon veya primer (birincil) hipertansiyon denilir. Geri kalan % 5 veya % 10 'luk hipertansiyon grubunda ise altta yatan başka bir hastalık veya hastalıklar vardır. Bu hastalıklar böbrek hastalığı (böbrek dokusu hastalığı ya da böbrek atar damarında darlık) ya da hormonal hastalıklardır (tiroid bezi bozukluğu, böbrek üstü bezi bozukluğu vs.). Bu hastalıklar dolaylı olarak hipertansiyona sebep olur. Bu tip hipertansiyona tıp dilinde sekonder (ikincil) hipertansiyon denilir.

Kan basıncı neden yükselir?

Kalıtım: Ailesinde yüksek tansiyon hastası bulunan kimselerde hipertansiyon gelişme riski artmıştır.

Yaş: Yüksek tansiyon genellikle 35 ile 50 yaşları arasında ortaya çıkar. Daha erken yaşta veya daha geç yaşta başlayan yüksek tansiyonun ikincil tansiyon olma olasılığı daha yüksektir ve kuşkulanıldığında da daha ileri tetkiklerin yapılması gerekmektedir.

Tuz: Dünya sağlık örgütünün önerdiği günlük tuz tüketim sınırı 6 gramdır. Yapılan çalışmalar Türk toplumundaki tuz tüketiminin günde 16 grama kadar çıktığını göstermektedir. En yüksek miktarda tuz kaynağı ise ekmektir. Bunun dışında hazır ve salamura gıdalar, fast food satın alarak tükettiğimiz besinler, soda, peynir, zeytin ve salça seçimimiz de tuz alımımızı etkilemektedir.

Şeker hastalığı: Şeker hastalarında yüksek tansiyonun ortaya çıkma riski, şeker hastası olmayanlara göre daha fazladır.

Şişmanlık: Fazla kilo tuz tutulumunu ve şeker riskini arttırarak yüksek tansiyona zemin hazırlar.

Sigara: Sigara, yüksek tansiyonun damarlar üzerindeki zararlı etkilerini hızlandırır.

Stres-sinir: Aşırı sıkıntılı bir yaşam biçimi, yüksek tansiyonun ortaya çıkması için zemin hazırlar.

Hareketsizlik: Düzenli yapılan egzersiz ve spor, yüksek tansiyonun kontrol altına alınmasını kolaylaştırır.

Alkol: Yüksek miktarda alındığı anda tansiyonda geçici düşmeye, fakat ertesi gün tuz tutulumu yaparak kan basıncında yükselmeye yol açar. Yüksek kalori içermesi nedeniyle kilo alımı ve şeker dengesinin bozulmasına neden olur.

Hipertansiyon hangi organlara zarar verir?
Yüksek kan basıncı kalp, beyin, böbrek, aort damarı, göz gibi hayati organları etkiler. Tedavi edilmemiş hipertansiyon, böbreklerden protein kaybına sebep olur ve sinsice ilerleyerek böbrek yetmezliğine yol açar. Bilinen bir böbrek rahatsızlığı veya şeker hastalığı varsa hipertansiyonun yaratacağı böbrek hasarına kişi daha da duyarlı olacaktır. Kan basıncı ne kadar yüksekse kalp krizi, kalp yetmezliği, felç, göz ve böbrek hastalıkları gelişme riski de o kadar yüksektir. Böbrek hastalığı ve kan basıncı yüksekliği arasında bir yumurta-tavuk tavuk-yumurta ilişkisi vardır. Belirtilmiş olduğu gibi kan basıncı ne kadar yüksekse böbrekte yaratacağı hasar da o kadar şiddetli olacaktır. Diğer yönden böbrek hasarı olan hastalarda böbrek hasar derecesine paralel olarak kan basıncı şiddeti artacaktır. Diyaliz aşamasına gelmiş hastaların %90'ının kan basıncı yüksektir. Kan basıncının kontrolü böbrek hasarı mevcut kişilerde çok önemlidir. Yüksek kan basıncı uygun hedeflere indirildiğinde, böbrek yetmezliğinin seyri yavaşlamaktadır. Kan basıncının böbreklerimize zarar vermesinin ilk bulgusu idrarda mikroalbuminüri dediğimizprotein kaybının başlamasıdır. Bu bulgu
aslında yüksek kan basıncının tüm damar sistemine zarar vermeye başladığının habercisidir. Kan basıncı düşürülmezse idrarda protein kaybı artacak, kreatinin seviyesi yükselecektir. Tedavide geç kalındığında böbreğe verdiği hasar geri dönüşümsüz hale gelecektir.

Hipertansiyonun tedavisi nedir?
Yüksek tansiyonun yol açtığı hastalık ve ölüm, erken tanı ve tedavi ile önlenebilmektedir. Önemli olan hastalığın ciddiyetini kabul etmek ve gereken önlemleri erken aşamada almaktır. Hastalık ömür boyu sürdüğü için tedavisi de ömür boyu olacaktır. Kan basıncını normale indirmek için evvela hayatımızda bazı değişiklikler yapmamız gerekir. Hipertansif hastalara önerilen ilaç dışındaki yaşam tarzı değişikliği olarak ifade edilen tedavilerin çoğu sağlıklı yaşam için normal bireylerde de geçerlidir. Şişmanlık, şeker hastalığı veya yağ metabolizması bozukluğu olan hastalarda yaşam düzeninin değiştirilmesinin önemi daha da artmaktadır. Yaşam düzeninin değiştirilmesi hipertansiyonu tek başına kontrol edebileceği gibi ilaç gereken durumlarda ilaç dozunun azaltılmasına da olanak sağlamaktadır. Yaşam tarzı değişimi içinde yer alan önlemler tuz tüketimini azaltmak, sigara kullanıyorsak kesmek ve alkolü sınırlamak, kilo fazlası varsa
uygun bir diyet ile kilo vermek, düzenli bir yaşam ve stresten uzak durmak ve düzenli egzersiz yapmaktır (örneğin haftada en az 3 gün, en az yarım saat tempolu yürüyüş yapmak gibi). Beslenme konusunda sebze ve meyveden zengin, haftada 2-3 gün balık, yağ olarak zeytinyağı tüketilen Akdeniz tipi beslenme önerilmektedir. Son yıllarda önemli bir problem olan obezite ve şeker hastalığı gelişimini
önlemek üzere besinlerin glisemik indeksini de takip etmek kilo kontrolü ve diyabet gelişimi riskini azaltmak için önerilmektedir.

İlaç tedavisi
Sınırda ya da hafif dereceli hipertansiyonunuz var ise ilaca gerek kalmadan yaşam tarzınızda yapacağınız değişiklikler ile tansiyonunuz kontrol altında olacaktır. Ciddi hipertansiyon varlığında ise yaşam tarzı değişikliği ve ilaç tedavisi aynı anda başlanmalıdır. İlaç tedavisinde kullanılacak ilaçların cinsi, dozu ve çeşitliliği tamamen doktorunuzun kontrolü altında olmalıdır. Doktorunuz bu amaç için bazen bir, bazen de birden fazla ilaç kullanabilir. Takibimizde bazı hastaların ilaç sayısından endişe duyduğu veya mg olarak ifade edilen tablet dozlarını kıyasladıklarını görmekteyiz. Unutulmamalı ki hipertansiyon hastalarının üçte ikisi birden fazla ilaç kullanmakta ve etken maddeler çok farklı olduğundan bazen bir tableti 1.5 mg bir ilaç, 160 mg olan diğer bir ilaca eş güçte kan basıncını düşürebilmektedir. Hipertansiyon tedavisinde hasta ve hekim işbirliği çok önemlidir. Bu anlamda tedavi sorumluluğunu iki tarafın da üstlenmesi gereklidir.
En ideal olarak düzenlenen bir hipertansiyon reçetesi hasta diyete, ilaç alımına uymadığı sürece hedefe ulaşmayacaktır. Yapılan en büyük hata, tansiyon kontrol altına alındıktan sonra ilaca gerek kalmadığı düşünülerek ilacın azaltılması veya kesilmesidir. İlaç kullanımı sırasında önerilen saatlere uyum, uygun bir aletle tansiyonun takibi, herhangi bir yan etki görüldüğünde hekiminize geri dönmeniz, ilaçları bilgi vererek kesmeniz veya değiştirmeniz tedavi başarısını arttıracaktır. Unutmayınız iyi bir hasta hekim işbirliği ile kontrol altına alınamayacak hipertansiyon yoktur.

Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon (PAH)

Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon (PAH)

PULMONER ARTERİYEL HİPERTANSİYON (PAH)

Hastalık hakkında hazırladığımız bilgilendirmeleri özet ve detaylı olacak şekilde hazırladık. Daha detaylı bilgilendirmeler için lütfen ilgili linkleri veya yönlendirmeleri takip edebilirsiniz.

Pulmoner arteriyel hipertansiyon (PAH), akciğer arterlerindeki kan akışını azaltan ve basıncı artıran ilerleyici nadir görülen, ciddi bir hastalıktır. Normal hipertansiyon ile karıştırılmaması gerekir. Normal pulmoner arter basınç ortalama 14mmHg civarıdır. Pulmoner hipertansiyon (PH), dinlenme sırasında 25 mmHg veya egzersiz sırasında 30 mmHg'ye eşit veya daha yüksek ortalama basınç olarak tanımlanır.

ICD-10 Kodu: I27.0 - Primer Pulmoner Hipertansiyon

Kendisine özgü bir belirtisi olmadığı için ortalama 2, 3 yıl da hasta gerçek tanıyı alır. Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon hastalarının görünüşlerinden ne kadar ciddi bir hastalıkla savaştıkları çoğu zaman belli olmaz. Görünmez hastalıktır. Halbuki günlük hayatta b ir odadan diğerine gitmekte, merdiven çıkmakta veya günlük işlerini yapmakta zorlanıyor olabilirler.

Pulmoner arterler, oksijeni almak için kanı kalpten akciğerlere taşıyan büyük kan damarlarıdır. PAH'da, bu arterlerin içini kaplayan hücreler büyür ve çoğalır. Sonuç olarak arterlerin duvarları kalınlaşır ve daralır. Arterler daraldıkça aynı bahçeyi suladığımız hortum büküldüğünde akan suyun zayıflaması gibi, damarın taşıdığı kan miktarı azalır. Daralan damar aynı miktarda kan akışı için bir direnç oluşturur. Aynı miktarda kan akışını korumak için kalbin daha çok çalışması gerekir. Sağ kalbin daha çok çalışmak zorunda kalması damarlardaki kan basıncını artırırken, sağ kalpte de büyümeye neden olur. Sonunda kalp aynı akış hızını tutamaz ve nefes darlığı, yorgunluk ve baş dönmesi gibi semptomlar ortaya çıkar. Pulmoner hipertansiyon, tedavi edilmezse kalp yetmezliğine yol açabilecek ciddi, bir hastalıktır.

Kalbin sağ ve sol tarafı birbirine bağlı ve uyumlu iki ayrı pompa gibi çalışır. Ve iki farkı göreve hizmet eder. Sol kalp besin ve oksijenle zengin kanı saç kökünden, ayak parmağına kadar ulaştırmak için pompalar. Bildiğimiz hipertansiyon sol kalbin hipertansiyonudur. Vücudun genelinin sistemidir. Genel hipertansiyondur. Kolumuza taktığımız tansiyon aleti ile buradaki tansiyonu ölçebiliriz.

Sağ kalp ise hemen komşusu akciğere, kanı oksijenlendirmek üzere pompalar. Bölgesel bir sistemdir. Çok düşük basınçlı bir sistemdir. Kolumuza taktığımız tansiyon aleti ile buradaki tansiyonu ölçemeyiz! Ayrıca akciğer ve kalp arasındaki damara tansiyon aletini nasıl takacaksınız?

Kolumuzdan ölçülen kalbin sol tarafının ürettiği normal kan basıncı 120/80 mmHg civarındadır. Ortalama basınç 75 ila 80 mmHg'a denk gelir. Sağ kalbin ürettiği normal basın ise 14 mmHg dır.

Eforla, hareket ile birlikte kalıcı veya açıklanamayan nefes darlığı. Nefes darlığı, birçok önemli hastalığın belirtisidir. Hafife almayın. Göğüs ağrısı Mavimsi dudaklar, tırnaklar, eller ve ayaklar. Çomak Parmak. Ayakta durduğunda, merdiven çıkarken, eğilmiş bir pozisyondan düzleşirken veya hatta otururken bile baş dönmesi Bayılma (senkop olarak da adlandırılır) ya da bayılma hissi. Göz kararması. Yorgunluk / enerji kaybı Şişmiş ayak bilekleri ve bacaklar (ödem de denir) Hemoptizi, balgamda, öksürürken kan veya kan lekeleri olması durumu.

PAH bulaşıcı değildir. Milyonda 15 - 50 kişide görülen nadir bir hastalıktır. Dünya üzerinde 105,000 - 350,000 arasında kişiyi etkiler. Yaş, cinsiyet, ırk, sosyal veya etnik köken gözetmeksizin herkesi etkiler. Belirtilerini öğrenin.

Hamilelik PH'nu olumsuz etkileyebilir. Ayrıca PAH tedavisinde kullanılan tedaviler, bebeğin sağlığı için zararlıdır. Yaklaşık her iki hamile PAH'lı dan birisi ölümle sonuçlandığı için, gebelik önerilmez. Eğer bir çocuğu büyütmek için enerjiniz varsa, evlat edinmek, koruyucu aile olmak çok daha iyi bir fikirdir.

PAH sadece kalbi ve ya akciğeri değil bütün vücudu etkileyen nadir bir hastalıktır. Her doktor bu hastalığı bilmek zorunda değil. Ama sizi, mutlaka bir PH uzmanına yönlendirmek zorunda. Çünkü her hastada PH, farklı seyreder ve PH, bütün vücudu etkiler. PH Merkezlerinde yani birden fazla klinikle birlikte, eşgüdüm içerisinde hastaların takip edildiği hastanelerde hastaların takip edilmesi, hayati önem haizdir. PH Merkezleri için lütfen bakınız, Tedavi Merkezleri

Fiziksel Muayene Kan testleri Göğüs röntgeni Elektrokardiyografi (EKG) Ekokardiyografi (Eko) Solunum fonksiyon testleri Altı Dakika Yürüme Testi (Egzersiz Tolerans Testi) Perfüzyon/ventilasyon sintigrafisi (V/Q) (Nükleer Tarama) Sağ Kalp Kateterizasyonu Pulmoner vazoreaktivite testi (Akut Vazodilatör Testi)

PAH öncelikle bir nedenden ötürü ortaya çıkan bir sonuçtur. Bu neden her hastada farklılık gösterdiği için öncelikle her hasta, nevi şahsına münhasır bir vakadır. Yani her hasta birbirinden farklıdır. Tedaviler veya hastalık, kişileri aynı şekilde etkilemez. Birbirinizle lütfen hastalığınızı ve tedavilerinizi kıyaslamayınız. PAH tedavileri, akciğer damarlarındaki kan akışını iyileştirmeyi amaçlar. Bilim adamları damar duvarlarını rahatlatıp kan akışını artıran, her biri kendine özgü şekilde hareket ve etki eden 3 farklı yolu olduğunu tespit ettikten sonra PAH'ın kontrolü için ilaç tedavilerini geliştirilmeye başladılar.

E ndotelin mekanizmas ı, Nitrik oksit mekanizması ve Prostasiklin mekanizması dır.

Hastalık ilerledikçe PH doktorları, belirtileri hafifletmek ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak amacıyla mevcut tedavileri ya tek başına ya da kombinasyon halinde (yani farklı yolaktan tedavilerle birlikte) başlayabilirler. PAH'ın mevcut tedavilere cevap vermediği aşamaya gelindiğinde ise akciğer nakli tedavi seçeneği devreye girer. Eğer hasta akciğer nakil için uygunsa, akciğer nakli merkezine yönlendirilir. Ülkemizde aktif olarak akciğer nakilleri İstanbul Kartal Koşuyolu, Ankara Şehir Hastanesi ve Ege Üniversitesi'nde yapılmaktadır. (tedavi merkezleri sayfamızdan bilgi edinebilirsiniz.)

A) Önleyici Tedbirler: Zatürre, grip aşıları olmak, hastalığı kabullenip ona uygun bir yaşam biçimi sergilemek vb.

B) Alternatif Tedavi Seçenekleri ve Bitkisel, Doğal Tedaviler: Böyle bir tedavi seçeneği kesinlikle yoktur! Size böyle tedaviler pazarlamaya, satmaya çalışanlar kesinlikle umut tacirleridir. Sizin tek bir hayatınız var. Onlardan kesinlikle uzak durunuz. Öğrenin ve kendiniz geliştirin. Hayatınıza sahip çıkın!

C) İlaç Tedavileri

PAH'ın gelişiminde rol alan endotelin mekanizmas ı, nitrik oksit mekanizması ve prostasiklin mekanizması na dışardan müdahale edilebileceğinin tespitinin ardından bilim adamları, bu 3 yolak üzerinden PAH'ın kontrolü için ilaçlar geliştirilmeye başladılar. PAH tedavileri, akciğer damarlarındaki kan akışını iyileştirmeyi amaçlar. Bunun için, vasküler (damar) duvarda her biri kendine özgü şekilde hareket ve etki eden 3 farklı yoldan yararlanılmaktadır.

1) Kalsiyum kanal blokerleri, Sadece sağ kalp kateterizasyonu sırasında yapılan Pulmoner vazoreaktivite testi (PVT)'ne pozitif yanıt veren hastalar için uygulanan bir tedavidir.

2) Nitrik Oksit (NO) yolu , (PAH'a özel, PAH spesifik tedavi)

3) Endotelin yolu (ERA) ve , (PAH'a özel, PAH spesifik tedavi)

4) Prostasiklin yolu. (PAH'a özel, PAH spesifik tedavi)

Tedavi sırasında bu yolların seçimi ve / veya kombinasyonu PH'nın tipi ve ciddiyetine göre belirlenir.

D) Oksijen Terapisi: Sınırlı süreli veya 24 saat oksijen tedavisi.

E) Girişimsel (invasiv) Tedaviler: Genellikle akciğer nakli bekleyen hastaların, organ bekleme sürelerini uzatan, onlara zaman kazandıran yardımcı işlemlerdir. Bazen de çok ağır seyreden enfeksiyon süreçleri için hastaya destek amaçlı kullanılır.

F) Akciğer Transplantasyonu: Bütün tedavi seçeneklerinin kullanılmasına rağmen hastalığın ilerlemesi durdurulamıyorsa ya da oksijen tedavisi başlanmasına rağmen yapılan kontrollerinizde halen oksijenlenmeniz de düşme devam ediyorsa akciğer nakil merkezlerine yönlendirilirsiniz. Burada akciğer nakli için uygun ölçütlere sahip hastalara akciğer nakli yapılır.

Güncel videolar ve daha fazla içerik için web sayfamızdaki video galerimizi gezebilr veya Youtube kanalımıza bakabilirsiniz. Makaleyi okurken karşılaştığınız bilemediğiniz tıbbi bilgiler için lütfen sizin için hazırladığımız Pulmoner Hipertansiyonda Yer Alan Aktörler bölümümüzü inceleyiniz.

GRUP 1 - Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon (PAH)

1.2 - Vazoreaktif PAH

1.4 - İlaçlara ve toksinlere bağlı

1.5 - Diğer Hastalıklarla İlişkili:

1.5.1 - Bağ Dokusu Hastalığı

1.5.2 - İnsan İmmun Yetmezlik Virüsü (HIV) Enfeksiyonu

1.5.3 - Portal Hipertansiyon

1.5.4 - Doğuştan Kalp Hastalığı

1.6 - Venöz/Kapiller (PVOD/PCH) Tutulumun Belirgin Belirtileri olan PAH

1.7 - Yenidoğanın Persistan Pulmoner Hipertansiyonu

GRUP 1 - Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon (PAH)

ICD 10 Kodları

I27,0 - Primer pulmoner hipertansiyon

I27.2 - Diğer sekonder pulmoner hipertansiyon

I27.20 Pulmoner hipertansiyon, tanımlanmamış

I27.21 Sekonder pulmoner arteriyel hipertansiyon

İlaç, toksin kaynaklı pulmoner arteriyel hipertansiyon NOS İlaç, toksin kaynaklı sekonder Grup 1 pulmoner hipertansiyon

(T50.5X5) İştah kesicilerin olumsuz etkileri

(Q20-Q28) Konjenital kalp hastalığı

(K76.6) Portal hipertansiyon

(M33.2-,M34.-,M05.-) Kollajen vasküler hastalık

"
Hipertansiyon Nedir?

Hipertansiyon Nedir?

Hipertansiyon Nedir?

Başım dönüyor ve ağrıyor kendimi halsiz hissediyorum diyorsanız hipertansiyon sağlık sorununa sahip olma olasılığınız oldukça yüksek. Tansiyon kanın damar içinde dolaşırken damar duvarına uyguladığı basınçtır. Hipertansiyon bu basınç değerinin yüksek olmasıdır. Büyük tansiyonun 140 mmHg üzerinde olması ve küçük tansiyonun 90 mmHg üzerinde olmasına hipertansiyon denilmektedir. Hipertansiyonun nedeni genellikle net şekilde bilinememektedir. Obezite, hareketsiz yaşam, genetik faktörler ve yanlış beslenme alışkanlıkları yüksek tansiyon riskini arttırmaktadır.

Yüksek Tansiyon Belirtileri

Hipertansiyon genellikle baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik ve çarpıntı problemleriyle ortaya çıkmaktadır. Görme sorunları, göğüs ağrısı, burun kanaması ve kulak çınlaması da sık görülen belirtiler arasındadır. Hipertansiyon uzun yıllar belirti göstermeden ilerleyebilen bir hastalıktır ve ciddi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir bu nedenle belirtilerden bir veya bir kaçına sahipseniz mutlaka bir uzmana başvurmalısınız.

Hipertansiyon Tanı ve Tedavi Yöntemleri

Hipertansiyon tanısı uygun şartlar sağlandıktan sonra yapılan düzenli tansiyon ölçümleriyle yapılabilmektedir. Doğru tansiyon ölçümü 5 dakika dinlendikten sonra her iki koldan yapılmalıdır. Ölçümden önce kahve, sigara tüketilmemelidir. Tanı sürecinde damar içinden basınç ölçümü de yapılabilmektedir. Hipertansiyon tedavisinde ilaçlardan faydalanılmaktadır. Düzenli ilaç kullanımı ve hayat tarzında yapılacak olumlu değişimlerle yüksek tansiyon sorunu çözülebilmektedir. Tuz kullanımın azaltılması, düzenli egzersiz, dengeli bir beslenme hipertansiyon tedavisinde çok önemlidir.

"
Hipertansiyon Belirti ve Tedavi Yöntemleri Nasıl Olur?

Hipertansiyon Belirti ve Tedavi Yöntemleri Nasıl Olur?

Hipertansiyon

Hipertansiyon, yüksek tansiyon olarak da bilinmektedir. Vücuda pompalanan kanın damarlarda yarattığı basıncın normal seviyeden yüksek olması halidir. Hipertansiyon hastalığı dünyada kronik ve yaygın olarak görülen hastalıkların başında gelir.

Kanın damarlarda oluşturduğu basınca tansiyon adı verilir. Kalbin kanı pompalama esnasında veya kalp gevşek durumdayken damarlarda oluşan kan basıncı değişiklik gösterir. Buna, sistolik kan basıncı (büyük tansiyon), diastolik kan basıncı (küçük tansiyon) denir.

Yetişkin bireylerde, dinlenme halindeki normal büyük tansiyon üst sınırı 120mmHg, normal küçük tansiyon üst sınırı ise 80mmHg düzeyinde olması beklenmektedir. Yüksek tansiyon hastalarında bu kan basıncı değerleri normalin üzerinde seyretmektedir.

Her yaştan insanın hipertansiyon hastası olma olasılığı vardır ancak daha çok ilerleyen yaşlarda hipertansiyon hastası olma olasılığı daha fazladır veya belirtilerine rastlanır. Herhangi bir semptom gelişmeden de seyri mümkün olan hipertansiyon kolaylıkla tespit edilebilir.

İçindekiler Hipertansiyon Nedir?

Hipertansiyon, kanın damarlarda oluşturduğu basıncın yani tansiyonun sağlık açısından beklenilen değerlerin üzerinde olması durumudur. Yüksek tansiyon olarak da bilinmektedir. Damarlarda oluşan bu kan basıncı, kalbin kanı pompalama işlemi sırasında yani kasılırken veya kalp gevşek durumdayken farklı gelişir.

Kan pompalanırken oluşan basınca ‘sistolik (büyük tansiyon)’ ve kalbin kan pompalamaya ara verdiği sırada oluşan basınca ‘diastolik (küçük tansiyon)’ denir.

Büyük tansiyon için,

Normal kan basıncı değerleri, 120-129 mmHg, Sınırda kabul edilebilecek normal değerler ise, 130- 139 mmHg’ dir.

Küçük tansiyon için,

Normal kan basıncı değerleri, 80-84 mmHg, Sınırda kabul edilebilecek normal değerler ise, 85-89 mmHg’ dir.

Hipertansiyon teşhisi konulabilmesi için, büyük tansiyon için ölçülen kan basıncı değeri 140 mmHg ve üzeri, küçük tansiyon için ise 90 mmHg ve üzeri olarak kabul edilmektedir.

Yüksek tansiyon bazı kişilerde herhangi bir belirti göstermeyebilir. Uzun yıllar yüksek tansiyonu olup farkında olmayan hastalar olabilir. Ancak kronik olarak seyreden bu rahatsızlık bilinmediği ve önlem alınmadığı durumlarda, böbrekler, beyin ve kalp ve damar sistemine ciddi zarar verebilmektedir.

Kronik ve sinsi biçimde seyredebilme potansiyeli taşıyan bu yaygın hastalık özellikle organları besleyen damarlarda tıkanma veya hasara yol açabilir. Organlara giden kan akışını bozarak organ yetmezliğine sebebiyet verebilir. Kontrol edilmeyen hipertansiyon, kalp krizi ve felç gibi ciddi sağlık sorunlarının meydana gelme riskini artırır.

Hipertansiyona Neden Olan Faktörler Nelerdir?

Hipertansiyon hastalarında, %90-95 oranında rahatsızlığa neden olan faktör belli değildir. Tanımlanabilir olmayan veya net nedeni saptanamayan bu yüksek tansiyon türüne, primer (birincil, esansiyel) hipertansiyon adı verilir. Bu tür hipertansiyon zaman içinde kademeli olarak gelişme gösterir.

Hipertansiyonun yaygın nedenleri veya yüksek tansiyon riskini artıran faktörler arasında,

Genetik faktörler Aşırı tuz tüketimi Fazla kilo Yoğun stres Hareketsiz yaşam biçimi Sigara ve aşırı alkol kullanımı gösterilebilir.

%5-10 oranında, belirli bir nedene bağlı olarak gelişen hipertansiyona ise sekonder (ikincil) hipertansiyon da denir.

İkincil hipertansiyonun yaygın nedenleri arasında,

Böbrek ve böbreküstü bezi rahatsızlıkları Tiroid bezi hastalıkları Bazı diğer hastalıklar için kullanılan ilaçlar Uyku apnesi Doğuştan aort damarının dar olması gibi nedenler sayılabilir.

Genetik ve çevresel faktörler olarak da hipertansiyonun nedenleri sınıflandırılabilir. Özellikle kişinin birinci dereceden yakınlarında hastalığın görülmesi, hipertansiyon risk faktörünü artırmaktadır.

Hipertansiyon risk faktörlerini genel olarak şu şekilde sıralayabiliriz,

Ailede yüksek tansiyon öyküsü olması Sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklar Şeker (diyabet hastalığı) Gebelik Hareketsiz yaşam biçimi Aşırı tuz tüketimi Aşırı kilo, obezite 45-50 yaşın üzerinde olmak (Yaşlandıkça görülme riski artmaktadır.) Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyon nadiren belirti verebilse de genellikle uzun yıllar herhangi bir semptom gözlenmeyen bir hastalıktır. Bu açıdan bakıldığında uzun bir zaman belirti göstermeyen bu rahatsızlık, kalp, böbrek veya beyin gibi önemli organlarda kalıcı hasara yol açabilmektedir.

Tansiyon 180/110 mmHg değeri veya üzerine çıkmadığı hallerde herhangi bir belirtiye rastlanmayabilir. Belirtilen kan basıncı değerlerine ulaşıldığında, burun kanaması, nefes almada zorluk veya yoğun baş ağrısı görülebilir ancak bu semptomlar kesin olarak hipertansiyon teşhisi konulmasına yeterli olamayabilir.

Yüksek tansiyonun en sık görülen belirtilerini şu şekilde sıralayabiliriz,

Baş ağrısı veya baş dönmesi Kalp çarpıntısı, nefes darlığı Bacaklarda şişlik Halsizlik, yorgunluk veya isteksizlik Özellikle geceleri sık idrara çıkma Burun kanaması, kulaklarda çınlama Görme problemleri

Yetişkin bireylerde özellikle 40 yaşından sonra düzenli olarak tansiyonun takip edilmesi önerilmektedir.

Hipertansiyon Teşhisi Nasıl Konur?

Hipertansiyon teşhisi, gerekli şartlarda yapılan düzenli tansiyon ölçümlerinin izlenmesi ile konulur. Gerekli şartlardan kasıt, en az 5 dk. dinlenmiş durumda olmak, her iki koldan da ölçüm yapmak, ölçümden önce nikotin veya kafein türü uyarıcı maddeler içeren yiyecek, içecek tüketmemiş olmaktır.

Kişinin yüksek tansiyonu olmadığı halde bazı durumlarda tansiyonu yüksek ölçülebilmektedir. Örneğin hastane ortamında tansiyonu yüksek ölçülen birçok kişi vardır. Bu tarz durumlara ‘Beyaz Önlük Hipertansiyonu’ denmektedir. Stres ve kaygının hipertansiyona etkisine bir örnek olarak sayılabilir.

Anlık, herhangi bir uyarana bağlı gelişen tansiyon yüksekliği gibi durumlarda yüksek tansiyon teşhisi konulabilmesi için tansiyonun belli bir zaman aralığında, yaklaşık 1-2 hafta düzenli olarak takip edilmesi gerekmektedir. Holter cihazı ile de belli bir süre kişinin tansiyonu ölçülüp teşhis konulabilir.

Hipertansiyon teşhisi konulabilmesi için, düzenli tansiyon takibinin yanı sıra, detaylı fiziki muayene, ekokardiyografi, elektrokardiyogram ve çeşitli laboratuvar testleri de yapılabilmektedir.

Günümüzde giderek yaygınlaşan, tansiyonu bilekten ya da parmaktan izleme imkanı sunan, akıllı saat veya telefon gibi dijital araçların yeteri hassasiyette ölçüm yapabildikleri konusunda henüz tam olarak güven tesis edilememiştir.

Uygun tansiyon ölçer cihazlarla evde izleme yapılması gayet pratik ve geçerli bir yöntem olarak görülmektedir. Ancak ölçüm cihazlarının hassasiyet derecelerini de göz önünde bulundurmalı ve son tahlilde doktor nezaretinde ölçüm yapılarak teşhisin konulması isabet olacaktır.

Hipertansiyon Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Hipertansiyonun tedavisinde 2 temel ve önemli yaklaşım söz konusudur. Bunlardan yaşam tarzı değişiklikleri çok büyük önem teşkil eder. Bir diğeri ise ilaç tedavisidir.

Nedeninin tam olarak belirlenemediği yüksek tansiyon hastalarında kişiye özel, hastanın hayatının tüm alanlarında aktif bir değişimin sağlandığı bütüncül bir tedavi yöntemi izlenmelidir.

Yüksek tansiyon tedavisi için gerekli birtakım önemli yaşam tarzı değişiklikleri şu şekilde belirtilebilir,

Düzenli fiziksel aktivite yapmak ve hareketli bir yaşam tarzı benimsenmesi Sigara ve alkol kullanımını asgariye indirmek, mümkünse kullanmamak Stresi ile başa çıkabilmek çok önemlidir Fazla kilolu olunması durumunda kilo vermek Tuzun ve fazla yağlı besinlerin tüketiminin azaltılması

Yaşam tarzı değişikliklerinin ilk etapta yeterli olmadığı bazı durumlarda, yaşam tarzı değişiklikleri ile birlikte ilaç kullanımı da gerekebilir. Büyük kan basıncının 160 mmHg, küçük kan basıncının ise 100 mmHg ve üzeri olduğu durumlarda iki temel tedavi yaklaşımının beraber uygulanması gerekebilir.

Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar farklı mekanizmaları düzenleyerek tansiyonun düşmesine yardımcı olur. Yüksek tansiyonun tedavisi amaçlı kullanılan ilaçlar kişi özelinde birtakım yan etkilere sebebiyet verebilir.

Hipertansiyonun ilaçla tedavisinde kişiye göre özel olarak belirlenecek uygun ilaç grubu ile tedavi tercih edilmelidir. Özellikle hastanın, yaşı, cinsiyeti, yüksek tansiyonun nedeni, hastanın diğer hastalıkları ve tansiyon değerleri göz önünde bulundurularak, hekim gözetimi altında ilaç tedavisi uygulanmalıdır.

Hipertansiyonun ilaçla tedavisinde, hastanın diğer organlarına zarar vermeden tansiyonun kontrol altına alınması hedeflenmelidir. Bu sebeple, daha öncede belirttiğimiz gibi hastaya uygun seçilmiş ilaç tedavisi çok önemlidir.

Yüksek tansiyonun ilaçlar ile de kontrol edilemediği durumlara ‘dirençli hipertansiyon’ adı verilir. Bu gibi hastalarda tansiyonun yükselmesine sebep olan ikincil bir neden olma olasılığı tekrar gözden geçirilmelidir.

Son olarak, halk arasında tansiyon düşürücü etkisi olduğu bilinen bazı doğal yöntemlere de aşağıda değinmek isteriz. Her ne kadar ana tedavi araçları olarak görülmemeleri gerekse de pratik yöntemler olmaları ve doğal besin tüketimine katkı sağladıklarından belirtmekte fayda olduğu kanısındayız.

Tuzsuz yoğurt ve ayran tansiyon düşürücü etki gösterebilir. Tuzsuz olmaları önem teşkil eder. Soğuk su ile yapılan duşun kan basıncını düşürücü etkisi olabilir. Nar ve greyfurt gibi meyvelerin suları ve kekik suyunun da tansiyon düşürücü etkisi olduğu varsayılır. Tansiyon yüksekliğinde halk arasında yaygın olarak kullanılan sarımsağın da kan basıncını düşürücü etkisi olabilmektedir. Tansiyon yükseldiğinde ilk etapta limon suyunun sulandırılarak içilmesi kan basıncının düşmesine yardımcı olabilir.
Hipertansif Retinopati, Belirtileri, Tedavisi | İstanbul Retina Enstitüsü

Hipertansif Retinopati, Belirtileri, Tedavisi | İstanbul Retina Enstitüsü

Hipertansif Retinopati

Yüksek kan basıncının retinada yaptığı hasara hipertansif retinopati denir.

Yüksek kan basıncı vucudun diğer damarlarına olduğu gibi gözdeki damarlara da zamanla hasar verir. Tansiyon ne kadar yüksek ve ne kadar uzun süreli ise göze vereceği zarar o derece ağır olur.

Eğer bir kişide yüksek kan basıncı mevcut ise bunun egzersiz, diyet veya ilaçla düşürülmesi gerekir. Aksi takdirde böbrek, kalp ve beyin gibi diğer organ tutulumuyla birlikte göz tutulumu da ortaya çıkar ve beraberinde zamanla görme kayıplarına sebep olur.

Hipertansiyon, kan basıncının aşırı yükselmesi olarak tariflenir. Sistemik kan basıncının yükselmesiyle retina arterlerinde bölgesel ya da yaygın daralmalar oluşur. Damar duvarlarında zamanla kalınlaşma tarzında değişiklikler meydana gelir. Yüksek basınç süresinin uzamasıyla damar dışına sızıntılar ve kanamalar olur.

Oftalmoskopla yapılan muayenede retinada yüzeyel sinir katında mum alevi şeklinde sinir lif kaybını gösteren görüntüler ortaya çıkar. Daha derin katlarda mürekkep lekesi şeklindeki kanamalar ve retina içindeki lipid birikintileri hipertansiyonun ciddiyetini gösterir. Bazen hipertansiyon çok hızlı gelişir ve görme siniri başında ödem oluşur. Bu seviyedeki yüksek kan basıncının varlığında retinanın altındaki koroid damarları da etkilenerek hasara uğrar ve klinik tablo çok ciddi bir hal alır.

Retinada görülen hipertansif degisiklikler yapılan göz dibi muayenesi ile dört evrede değerlendirilir:

Evre 1: Retinanın arterlerinde yaygın olarak orta dereceli bir daralma izlenir.

Evre 2: Damar daralmaları belirginleşmiştir. İlave olarak retinada arter-ven çaprazlasma bölgelerinde arterler altindaki venin yönünü değiştirmiştir.

Evre 3: Retina arterleri bakir tel görünümünü alır ve arter-ven çaprazlasma bölgelerinde altta kalan veni ezer ve buna bağlı gerisindeki damarı genişletir. Retina yüzeyinde yaygın kanamalara ve eski damar dışı sızıntılarına ait sert eksüda denilen kalıntılara rastlanır.

Evre 4: Bu evrede ilave olarak optik diskte belirgin ödem vardır. Retina arterleri gümüş tel görünümünü almış olup bu damarlarda anevrizma denen yer yer balonlaşmalar izlenebilir. Retina altındaki koroid bölgesinde dolaşımın bozulmasına bağlı enfarktüs alanları oluşur.

Erken dönemde bulgular fark edilmez.İlerleyen dönemde başağırısı ve bulanık görme şeklinde görme şikayetleri ortaya çıkar.

Tanı için sistemik kan basıncı ölçümü şarttır.

Hipertansiyonun göze verdiği hasarı ortaya çıkarmak için göz dibi muayenesi yapılmalıdır. İdeal olarak karanlık bir ortamda göz bebeği genişletilerek yapılacak göz dibi muayenesi retinadaki damar değişikliklerini, lipid birikintilerini, damar dışına çıkan sızıntılar veya kanamaları gösterecektir. Bu muayenede ayrıca göz sinirinin bulunduğu yer olan optik disk bölgesi de detaylı olarak incelenir. Bulunan bulgulara hastalığın evrelemesi yapılır.

Hipertansiyonun medikal tedavisi retinopatinin de hemen hemen tek tedavisidir. Eğer bir hastada papila ödemi denen optik disk bölgesinin ödemli hal alması saptanırsa bu durum habis hipertansiyon denen acil klinik tablonun ortaya çıktığını gösterir. Bu durumda hastanın tansiyonu düşürmek, görmeyi korumak ve beyin, böbrek gibi organlardaki ciddi hasarları önlemek için yoğun bakımda tedaviye alınmalıdır.

"
Hipertansiyon Hastalığı | Anadolu Sağlık Merkezi

Hipertansiyon Hastalığı | Anadolu Sağlık Merkezi

Hipertansiyon Hastalığı

40/90 mmHg’nın üzerindeki kan basıncı değerleri hipertansiyon olarak değerlendirilir. Hipertansiyon, kalp krizi, felç, kalp yetmezliği, böbrek yetersizliği gibi komplikasyonların gelişimine neden olan, kadınlarda ve erkeklerde yaşam sürelerini kısaltan bir hastalıktır.

Tansiyon nedir?

Kalbimiz dokuların canlılığı için gerekli olan kanı vücuda kasılma ve gevşeme hareketleri yaparak gönderir. Kalp kasıldığı sırada kalp boşluğındaki kan, atardamar sistemine doğru atılır. Gevşeme hareketinde, kalp yeniden kanla dolar. Bu işlem periyodik olarak devam eder. Belirli bir anda kanın atardamar duvarlarına yaptığı basınç, tansiyon olarak adlandırılır. Kasılma anındaki tansiyona büyük tansiyon, gevşeme anındaki tansiyona ise küçük tansiyon adı verilir.

Hipertansiyon nedir?

140/90 mmHg’nın üzerindeki kan basıncı değerleri hipertansiyon olarak değerlendirilir. Kalp krizi, felç, kalp yetmezliği, böbrek yetersizliği gibi komplikasyonların gelişimine neden olan, kadınlarda ve erkeklerde yaşam sürelerini kısaltan bir hastalıktır.
Hipertansiyon vakalarının yaklaşık yüzde 90-95’inde herhangi bir neden bulunmamaktadır. Fakat şişmanlık, sigara, körü beslenme, ailesel yatkınlık gibi risk faktörlerinden söz edilebilir.

Hipertansiyonun belirtileri nelerdir?

Her 3 kişiden 2’si hipertansiyon hastası olduğunun farkında değildir. Çünkü hipertansiyon, organ hasarına neden olmadan önce ciddi belirtilere yol açmayabilmektedir. Genellikle doktora başvurma şikayetleri, baş - ense ağrısı, kafada sıcaklık hissi, yüzde kızarma, ateş basması, göğüste basınç hissi, derin nefes alma ihtiyacı, çarpıntı hissi, göğüs ağrısı, kulakta uğultu ve konsantrasyon bozukluğu şeklinde olabilir.

Hipertansiyon nasıl tedavi edilir?

Hipertansiyon tedavisinde hedef, kan basıncının normal değerlere çekilmesi ve kan basıncı yüksekliğine bağlı organ hasarlarının azaltılmasıdır. Tedavi planlaması, hipertansiyona eşlik eden başka hastalıkların olup olmamasına, kardiyovasküler risk durumuna ve hipertansiyonun yol açtığı hedef organ hasarlarının meydana gelip gelmemesine bağlı olarak değişmektedir. Etkili beslenmeye yönelik değişiklikler, azalmış tuz alımı, kilo kaybı, ölçülü alkol alımı ve artmış sebze ve meyve tüketiminden oluşan yaşam tarzı değişiklikleri ve daha sık tansiyon takibi de hastalığın tedavisinde çok önemlidir.

Tedavi edilmeyen hipertansiyonun en önemli sonucu kalp ve damar hastalıklarıdır. Kan basıncı yeterince kontrol altına alınamadığında ortaya çıkan diğer önemli sonuçlar ise beyin kanaması ve felç, kalp yetersizliği ve kalp krizi, böbrek yetersizliği, görme kaybıdır. Kan basıncı kontrol edilemediği takdirde, yüzde 51 oranında kalp yetersizliğine, yüzde 33 oranına inmeye ve yüzde 21 oranında da kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlere yol açar.

Hipertansiyonda doğru bilinen yanlışlar

Yanlış: “Ben yaşlıyım bu yüzden tansiyonumun 14/90 mmHg’nın üzerinde olması normaldir. Doğrusu: Hayır, kronik böbrek yetersizliği ve diyabeti olanlar dışında herkesin tansiyon hedefleri 140/90 mmHG’nın altı olmalıdır.

Yanlış: “İlaçlar bağımlılık yapıyor ve bir süre sonra etkisi olmuyor, o yüzden uzun süre ilaç kullanmamak lazım” Doğrusu: Hipertansiyon ilaçları bağımlılık yapmaz, sürekli olarak kullanılmalıdır.

Yanlış: “Ben ilacımı bıraktım ve tansiyonum normal gidiyor. Artık ilaç almama gerek yok.” Doğrusu: Hipertansiyon ilaçları bağımlılık yapmaz, sürekli olarak kullanılmalıdır.

Son güncellenme tarihi: 21 Eylül 2023

Yayınlanma tarihi: 21 Eylül 2023

"
Yüksek Tansiyon Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nasıl Düşer?

Yüksek Tansiyon Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nasıl Düşer?

Yüksek Tansiyon Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nasıl Düşer? Yüksek Tansiyon Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nasıl Düşer?

Bu durum, kalp ve damar sistemine zarar verebilir, böylece kalp krizi, inme ve diğer ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Yüksek tansiyon genellikle sessizdir ve belirtileri olmayabilir. Bu nedenle düzenli tansiyon ölçümleri önemlidir. Risk faktörleri arasında ailesel yatkınlık, obezite, yetersiz fiziksel aktivite ve yüksek tuz alımı bulunur. Yüksek tansiyon, sağlıklı yaşam ve erken tanı ile önlenebilir ve yönetilebilir bir durumdur.

Yüksek Tansiyon Nedir?

Yüksek tansiyon veya tıp dilinde hipertansiyon, kan damarlarının iç yüzeyine yüksek bir basınçla kan pompalanmasına neden olan bir tıbbi durumdur. Bu durum, kalbin aşırı çalışmasına, arterlerin hasar görmesine ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Yüksek tansiyon başlangıç aşamasında genellikle belirti vermez. Yüksek tansiyonun kontrol altına alınması önemlidir. Çünkü kontrolsüz yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, inme ve böbrek problemleri gibi ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi, yüksek tansiyonu yönetmede yardımcı olabilir.

Yüksek Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

Yüksek tansiyon yukarıda da belirttiğimiz üzere çoğu zaman belirti vermese de bazı kişilerde çeşitli semptomlarla kendisini gösterir. Bazı insanlar yüksek tansiyona bağlı olarak baş ağrısı, baş dönmesi, burun kanaması, göğüs ağrısı veya kulak çınlaması gibi semptomlar yaşayabilirler. Bunlar, tansiyonun yüksek olduğu durumların belirtileri olabilir. Ancak, bu semptomlar spesifik değildir ve başka sağlık sorunlarına da işaret edebilir. Yüksek tansiyon riski taşıyan kişilerin düzenli olarak tansiyon ölçümleri yaptırmaları önemlidir. Tanı ve tedavi için bir uzman hekim ile görüşmek, olası komplikasyonları önlemek için etkili olabilir.

Yüksek Tansiyon Neden Olur?

Yüksek tansiyon veya hipertansiyon, birkaç temel nedenle ortaya çıkar. En yaygın nedenlerden biri, arterlerin sertleşmesi ve daralması sonucu kanın daha fazla basınçla pompalanmasıdır. Bu durum, yaşlanma, ailesel yatkınlık ve obezite gibi genetik ve çevresel faktörlerle ilişkilendirilir. Ayrıca yüksek tuz alımı, düşük potasyum düzeyleri ve yetersiz fiziksel aktivite de tansiyonu artırabilir. Aşırı alkol tüketimi, sigara içme ve stres de risk faktörleridir.

Yüksek Tansiyon Nasıl Düşer?

Yüksek tansiyonu düşürmek için etkili adımlar atmak önemlidir. İlk adım, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemektir. Düzenli egzersiz yapmak, dengeli bir diyet uygulamak (özellikle tuz alımını sınırlamak), kiloyu kontrol altında tutmak ve alkol tüketimini sınırlamak tansiyonu düşürebilir. Sigara içmekten kaçınmak da hayati önem taşır.

Yüksek Tansiyon Tedavisi Nasıl Yapılır?

Yüksek tansiyon tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaçlarla yapılır. Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, tuz alımının azaltılması ve kilo kontrolü yaşam tarzı değişikliklerine örnek olarak verilebilir. İlaç tedavisi, doktor gözetiminde kullanılır ve kan basıncını düşürmeye yardımcı olur.

Yüksek Tansiyona Ne İyi Gelir?

Yüksek tansiyonun kontrol altına alınması için sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri önemlidir. Düzenli egzersiz, dengeli beslenme (az tuzlu), kilo kontrolü, stresten kaçınma ve alkol tüketimini sınırlama, tansiyonun düşmesine yardımcı olabilir.

Bunlarda ilginizi çekebilir: Tansiyon Hakkında En Çok Merak Edilenler Hipertansiyon nedir? Belirtileri nelerdir? Neden olur? Diyabet (Şeker Hastalığı) nedir? Çeşitleri nelerdir? Kolesterol nasıl düşürülür? Safra Kesesi İltihabı (Kolesistit) Nedir? Neden Olur? Midede Yanma Hangi Rahatsızlıkların Belirtisidir? Reflü Nedir? Belirtileri Nelerdir? Neden Olur? Ne İyi Gelir? İnflamatuar Bağırsak Hastalığı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Polen Alerjisi Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nasıl Geçer?