Migren - Doktor M. Etem Köksal

Migren - Doktor M. Etem Köksal

Migren

Başı ağrımayan insan sayısı çok azdır ve toplumun %2 lik bir kısmını oluşturmaktadır. Herkes hayatının belli dönemlerinde baş ağrısını çeker. Fakat nedeninin kötü bir vaka olması (beyinde tümör, felç) çok nadirdir. Migren ise hayatı tehdit eden tehlikeli bir hastalık değildir. Genelde ataklar halinde ortaya çıkan, kafanın tek tarafına yerleşen, zonklayıcı bir baş ağrısı şeklidir. Ataklar 4 saat ile 72 saat arasında değişebilir. Bu ataklar sırasında baş ağrısının yanısıra bulantı, kusma, normal ışık ve sesten rahatsız olma gibi şikayetler de görülebilir.

Migren artık sinirsel (nörolojik) bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Beyinde bulunan bazı kimyasal maddelerin (serotonin gibi) azalması ya da etki göstermemesi sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Kişi karanlık, sesten uzak bir odada uyumak ister. Günlük yaşamı engelleyen bir durumdur. Tedavi edilebilir.

Migrenin kadınlarda görülme sıklığı erkeklerdekinin üç katıdır. Bu farklılığın sebebi kadındaki hormonal değişikliklerdir. Hastaların çoğunda atak 40 yaşından önce ortaya çıkar. Bu da genelde ergenlik çağına denk gelir. 50 yaşının üstünde birinde migren başlama ihtimali zayıftır. Kadınlarda çoğunlukla orta yaşlarda ortaya çıkmaktadır.

NİÇİN MİGREN HASTASI OLURUZ?

Migrenin nedenleri bugüne kadar henüz yeterince açıklanamamıştır ve halen çeşitli teoriler tartışılmaktadır. Tamamlayıcı Tıp migrenin sebeplerine, tanı ve tedavi yöntemlerine farklı ve bütünsel bir bakış açısı sağlamaktadır. Baş ağrıları ve migren çoğu zaman boyun ve sırt omurga kemiklerinde, çene kemiğinde ya da boyun kaslarında oluşan rahatsızlıklardan oluşabilirler. Önemli olan bozukluklara yol açan sebepleri araştırmaktır.
Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte beyin kan damarları ve beynin sinir iletimindeki kimyasal madde değişiklikleri sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Kadınlardaki hormon değişikliği migren ağrısına yol açabilir. Genetik (aileden gelen, kalıtsal) faktörler konusunda çalışmalar sürmektedir. Annesi ya da babası migren hastası olan birinin migren hastası olma ihtimali %40 dır. Hem annesi hem babası migren hastası olan birisi %75 oranında migren hastası olabilir ki bu çok yüksek bir ihtimaldir.

MİGREN TİPLERİ NELERDİR?

Toplumda en çok oranda görülen iki farklı migren tipi vardır:
BASİT MİGREN: Migrenli hastaların %75 inde görülür. Aurasız migren atakları vardır. Adi migren de denir. Sıklıkla bayanlarda görülür. Tek ya da çift taraflı baş ağrısı görülür. Kusma nadirdir.

KLASİK MİGREN: Auralı migren atakları görülür. Migrenli hastaların %10′unu oluşturur. Çocuklukta ergenlikte başlar. İlk atak 40 yaşından sonra gelir. 2-6 saat kadar sürer. Kişinin görme alanında boşluk vardır. Hasta boşluk olan yeri göremez. Başın tek tarafı ağrır. Bulantıyla birlikte kusma buna eşlik eder.

Aura, baş ağrısı başlamadan önce beliren, sıklıkla görme alanında sorunlar olan, bazı sinirsel belirtilerdir. Migren şafağı da denir. Diğer migren tipleri seyrek olarak görülür.

Bunlar:
Baş ağrısız auralı migren: Uzun süre boyunca auralı migren yaşayan bir kişide zamanla baş ağrısı geçer veya azalır.
Baziler migren: Bilinen migren belirtileri yanında cümle kurmada güçlük, baş dönmesi, çift görme, kulakta çınlama ve dengesizlik görülebilir. Daha sonra migren baş ağrısı başlar.
Hemiplejik migren: Hem auralı migren hem de kol ve bacak dahil vücudun bütün yarısında kas güçsüzlüğü veya felç görülür. Atak süresince devam edebilir.
Status migrenozus: 3 günden fazla süren migren ataklarıdır. Boyun ve omuzdaki kasların kasılmasına bağlı olarak ortaya çıkabilir.
Retinal migren: Baş ağrısıyla birlikte bir gözde görme bozukluğu olur. Kısa sürelidir. Göz muayenesinde herhangi bir bulguya rastlanmaz.
Oftalmoplejik migren: Baş ağrısı ve gözün hareketlerini kontrol eden sinirlerin bir bölümünde felç vardır.

MİGRENİN BELİRTİLERİ NELERDİR? MİGREN KAÇ EVREYE AYRILIR?

Hasta migren sırasında bir müddet kendini soyutlamak, dinlenmek ihtiyacı hisseder. Bazı belirtiler hastayı baş ağrısından daha çok rahatsız edebilir.

Migreni beş evreye ayırabiliriz:

UYARICI BELİRTİLER Yorgunluk, Işıktan ve sesten rahatsız olma, Kaslarda ağrı, Mide bulantısı, kabızlık, ishal, Susuzluk, idrara sık çıkma Huzursuzluk, üzüntü gibi belirtiler migren atağının geleceğini gösterebilir.

AURA DÖNEMİ
Migren ağrısından ortalama 20 dakika kadar önce görülen dönemdir. Tek taraflı görme kaybı, kör nokta, ışınsal tarzda renkli titrek çizgiler, ışık çakması, kolda bacakta karıncalanma, uyuşma hissi olabilir. Örneğin aura dönemi geçiren bir hasta bu durumu şöyle tanımlamaktadır: Kısmi görme kaybı yaşıyorum. Bu hep baş ağrım olmadan hemen önce oluyor. Ortalama yarım saat sürüyor. Baş ağrım başladığında görmem normale dönüyor.
Aura migren habercisi olarak kabul edilmektedir.

BAŞ AĞRISI DÖNEMİ
72 saate kadar sürebilen bir dönemdir. Başın tek tarafında zonklayıcı bir ağrı vardır. Bazen başın iki tarafı da tutabilir. Hareket ederken ağrı artar. Bununla birlikte bulantı, kusma, ışık ve gürültüden rahatsız olma gibi durumlar mevcuttur. Bir migren hastası bu dönemi şöyle özetlemektedir:
Kafam zonkluyor, beynim patlayacak gibi oluyor. Normal ışık bile beni rahatsız ediyor. Kafamın yerinden fırlayacağını düşünüyorum. Midem bulanıyor. Huzursuz biri oluyorum. Atak başladığı sırada üşüyorum.

AĞRININ GEÇMESİ DÖNEMİ
Ağrının geçmesi için uyumaya çalışmak biraz rahatlamanızı sağlar. Ama ağrının geçmesi için yapılması gerekenler kişiden kişiye değişebilir. Çocuklarda kusma çok faydalı olabilir. Kimisi için de mutlaka ilaç tedavisi gerekir. Bazı hastalar ise atağın geçmesini bekler çünkü başka bir şeyin işe yaramadığını söylemektedirler.

İYİLEŞME DÖNEMİ
Atak geçtikten sonra, daha doğrusu baş ağrısı geçince, bir gün boyunca kendinizi çok yorgun hissedebilirsiniz. Çok yorucu bir işten çıkmış gibi olursunuz. Bazı hastalar ise baş ağrısından sonra kendilerini gayet enerjik hissettiklerini söylemektedir.

MİGREN ATAKLARI NE KADAR SIKLIKLA GELİR?

Atak sıklığı değişken bir durumdur. Kişiden kişiye değiştiği gibi kişinin atak zamanı da değişken olabilir. Ayda 1-2 kez ya da haftada bir atak geçirilebilir. Ayrıca ataktan sonra uzun bir süre atak gelmeyebilir. Ama kesin olan bir şey var ki her gün migren atağı gelmez.

MİGRENİ TETİKLEYEN FAKTÖRLER NELERDİR?

Migren atağının gelmesi için tek bir tetikleyici yoktur. Zaten tek bir tetikleyici migren atağı oluşturmaz. Üst üste gelen etmenler atağın başlamasına sebep olur. Bir hastanede yapılan araştırmalarda migren hastalarından alınan cevaplara göre en sık görülen durumlar stres, hormonlarda değişiklik, halsizlik, yorgunluk ve öğün atlamadır. Çocuklarda aç kalma, az yemek yeme, kadınlarda adet dönemiyle ilgili hormonal değişiklikler migrene neden olabilir.

Şu faktörlerde migren tetikleyicisi kabul edilmektedir:

Yeterince yememek, Bazı yiyecekler ve içecekler, eski peynir, çerez, çikolata, şarap, alkol, kafeinli içecekler, kahve, çay, katkı maddeleri, Çevresel faktörler, göz alıcı ışık, ağır koku, seyahat, çok yorulma, hava değişiklikleri, Hormonal değişiklikler, adet dönemi, gebelik, doğum kontrol hapları, Uyku problemi, uykusuzluk çekme ya da aşırı uyuma, Duygusal değişiklikler, endişe, üzüntü, tartışma, heyecan, depresyon, stres, Baş ve boyunda ağrı, göz, boyun, diş, çene ağrısı,

Bu tetikleyicilerin hepsi bir kişide olmak zorunda değildir. Atak başlaması için yukarıdaki bir kaç neden yeterli olabilir.

MİGREN TEDAVİSİ

Her ne kadar medikal tedavide gelişmeler olsa da, günümüzde uygulanan ilaç tedavisi hala semptomatik düzeydedir. Bu tedavilerin amacı, migreni oluşturan sebebi ortadan kaldırmaktan ziyade ağrıları gidermeye yöneliktir.

“Huneke’ye göre nöralterapi” ile migrene yaklaşım ise sebebe yöneliktir. Amacı, migren yakınmalarını ortaya çıkaran nedeni bulmak, onu nötralize etmek ve dengelemektir. Nöralterapi yaklaşımında, yakınmaları ortaya çıkaran patofiziyolojik değişiklikler incelenir, kişiye özel durum tespit edilir ve engeller ortada kaldırılır. Migren ile ilgili yapılmış olan pek çok nöralterapi çalışması, tedavinin etkin olduğunu göstermektedir. Ne yazık ki nöralterapinin migren üzerindeki bu etkinliği, halk ve hekim camiası tarafından yeteri kadar bilinmemektedir.

Örneğin, Sezaryen sonrası yaşamları değişen pek çok kadın vardır. Bu kadınlar, yıllarca doktor doktor gezip baş ağrılarından kurtulamayınca artık umutlarını da yitirmiş ve doktorlarında dediği gibi bu ağrılarla yaşamaya alışmaya çabalamaktadırlar. Oysa Nöralterapi sayesinde çok kısa zamanda bu kadınları sağlıklarına kavuşturmak mümkündür.

Migren yakınması olan her insan mutlaka Nöralterapi ve Akupunktur tedavisini denemelidir. Migrenin farklı türleri vardır ve hepsinde bu iki tedavinin kombinasyonu ile çok başarılı sonuçlar alınmaktadır. Ancak Nöralterapi olmadan yapılacak olan bir migren tedavisinin başarısızlıkla sonuçlanacağı çok açıktır.

Hastalıklar Allerjik Rinit Bel Ağrıları Ve Bel Fıtığı Omuz Ağrıları Boyun Ağrısı Diz Ağrıları Dirsek Ağrıları Deri Hastalıkları Sinüzit Migren Vertigo (baş Dönmesi) Kronik Yorgunluk Sendromu Karpal Tünel Sendromu Miyofasyal Trigger Noktaları (tetik Noktalar) Obezite (şişmanlık) Kabızlık İnfertilite (kısırlık) Irrıtable Barsak Sendromu (ibs) Diabetik Nöropati Fibromiyalji Gerilim Tipi Baş Ağrıları Sibo Sedef Hastalığı (psöriazis) Huzursuz Bacak Sendromu "
Migren Nasıl Anlaşılır? Migrenin 7 Önemli Belirtisi - Mahmure

Migren Nasıl Anlaşılır? Migrenin 7 Önemli Belirtisi - Mahmure

Migren Nasıl Anlaşılır? Migrenin 7 Önemli Belirtisi

"Migren kaynaklı baş ağrıları dayanılmaz olabiliyor. Peki migreni başlangıç aşamasındayken kontrol altına almak mümkün mü? Migren nasıl anlaşılır? Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Talip Asil migren hakkında bilgiler verdi. İşte migrenin 7 önemli belirtisi. "

Migren, sıradan bir baş ağrısı olmayıp, tedavisi mümkün nörolojik bir hastalıktır. Migren, doktora en fazla başvurulan rahatsızlıklardan biridir.

Hastanın baş ağrısı nedeni öncelikle iyi değerlendirilmelidir. Birincil baş ağrıları olarak da bilinen migren baş ağrılarının farklı özellikleri bulunmaktadır. Tanı için ağrıların süre ve sıklığı takip edilmelidir. Bunun yanında kişiler aura denilen bir takım ağrı öncesi durumları yaşamaktadır. Aura durumlarını gözde ışık çakması, yarım görme veya vücutta bazı bölgelerde uyuşma olarak tarif eden hastalarda, bu belirtileri ağrı takip etmektedir.

Migrenin 7 önemli belirtisi

1. Ağrının orta derecede ve sürekli oluşu
2. Başta zonklama türü ağrı
3. Bulantı ve kusma
4. Işıktan ve sesten rahatsız olmak
5. Hareket edince artan ağrı
6. Gözde ışık çakması, yarım görme
7. Vücutta bazı bölgelerin uyuşması

Migren, normal baş ağrılarından farklıdır. Kronik baş ağrısı olan hastaların neredeyse tamamı kendilerinde sinüzit veya migren olduğunu düşünür. Ancak kronik baş ağrılarının gerilim baş ağrısı ve küme baş ağrısı gibi başka nedenleri de vardır. Bu yüzden migren baş ağrısı tanısının doğru şekilde konması, tedavinin planlanması açısından önemlidir. Migrenli hastalarda baş ağrılarını geçirmek için atak tedavisi uygulanır. Eğer ağrı sıklığı fazlaysa atakların sıklığı azaltılmaya çalışılır.

Migrenin tedavisi var mıdır?

Migren, yukarıda da belirttiğimiz gibi tedavisi olan bir hastalıktır. Atak esnasında bazı ağrı kesiciler, bulantı ve kusmaya yönelik ilaçlar belli bir disiplin içerisinde kullanılır. Basit ağrı kesicilerin yetmediği zamanlarda spesifik bazı ilaçlar da migren atağını sonlandırmak için kullanılabilir. Ancak migren atağı esnasında, ağrı kesicilerin sıklıkla kullanılması durumunda ağrı kesicilerin kötüye kullanımından bahsedilir ve bu durumun tedavisi en az migren tedavisi kadar zordur.

Migrenli hastalarda baş ağrısı atak sıklığı fazla ise veya ağrı çok şiddetli oluyorsa, hastanın özellikleri de göz önünde bulundurularak atak sıklığını azaltmak için kronik tedaviler verilmektedir. Bu tedaviler verilirken ağrının karakteri yanında hastanın özellikleri ve eşlik eden durumlar da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu yüzden bir hastaya iyi gelen bir tedavi başka bir hastaya iyi gelmeyebilir.

Kronik migren tanısı son üç ay süresince ayda en az 15 gün ve üzerinde baş ağrısı olan, gün içinde ağrının en az 4 saat sürdüğü ve ayın en az sekiz gününde bu ağrıların migren tanı kriterlerini dolduracak özellikte olan hastalarda ve mutlaka bir nöroloji uzmanı tarafından görüşme sırasında klinik olarak konulabilir.

Kronik migren hastalarında botoks tedavisi veya ağrı noktalarına yapılacak enjeksiyonlar gibi yöntemler ve son yıllarda migren aşısı olarak da isimlendirilen yeni tedavi yöntemleri kullanılabilir.

migren nedir migrenin belirtileri "
Migren Tedavisi

Migren Tedavisi

Migren Bütüncül Bir Tedavi Yaklaşımı İle İyileşebilir. Migrenin Altında Yatan Kök Nedenleri Doğru Saptamak Çok Önemlidir.

Migren, sıradan bir baş ağrısından öte, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyen şiddetli ağrılar yaşamasına neden olan nörolojik bir rahatsızlıktır. Erkeklere oranla kadınlarda daha sık rastlanan migren, küçük yaşlardan itibaren görülebilir. Zonklayıcı, gök gürültüsü gibi olduğu tarif edilen migren ataklarının şiddeti ve sıklığı kişiden kişiye göre değişiklik gösterir. Mide bulantısı, ışığa ve sese karşı duyarlılığa neden olan bu nörolojik rahatsızlık kişinin günlük işlerini yapmasını engeller, birkaç gün boyunca devam edebilir. Migren, günümüzde en sık rastlanan hastalıklardan biri olsa da doğru tedavi ve kontrollerle tedavisi mümkündür.

Migren tekrarlayıcı, zonklayıcı ve kişiyi işinden ya da keyif aldığı işlerden alıkoyacak, engelleyecek derecede şiddetli olan bir baş ağrısıdır.

Migren ağrısı başın tek veya çift tarafında olabilir. Atak halinde gelir ve ağrının süresi 2 saatten 72 saate kadar uzayabilir

Şiddetli baş ağrısının yanında EN YAYGIN MİGREN ŞİKAYETLERİ

Baş dönmesi Mide bulantısı Kusma Sık esneme Boyun tutukluğu Depresif ruh hali, sinirlilik Kabızlık Bulanık görme, çift görme Uyku değişimleri Ses ve koku duyarlılıkları Işığa toleranssızlık Artan susuzluk hissi

Migreni tetikleyen faktörleri bilirsek mücadele etmek çok daha kolay olacaktır.


Migrenin ortaya çıkmasını tetikleyerek kolaylaştıran faktörler nelerdir? Hava değişimleri, lodos (nem, basınç, rüzgar) olduğunda migren ağrılarınız artabilir. Havalandırması kötü mekanlar, tozlu ortamlar Zihinsel yorgunluk Yetersiz uyku veya aşırı uyuma Uyku saatlerinin sirkadiyen ritme uygun olmayan dengesizliği Uzun Süren Uçak yolculuğu Ağır sporlar yapılması Adet öncesi dönem, menopoz, hormon değişiklikleri Doğum kontrol ilaçları, sildenafil, damar genişletici ilaçlar Öğün atlama, uzun süreli açlık Az su tüketmek Kafa travması Diş sıkma Öne eğilmek, telefonda çok zaman geçirmek Çikolata, gluten, mayalı gıdalar, peynir, eski kaşar, süt, yumurta, fıstık, fermente gıdalar, yeşil/siyah çay, enerji içecekleri, bira, kırmızı şarap, bekleyen gıdalar gibi tiramin, feniletilamin ve histamin salgılatan gıdalar Yiyeceklerdeki nitrit, nitrat, monosodyum glutamat (msg), aspartam gibi katkılar Kokular, parfüm deterjan kokusu, oda-araba spreyi Işık (Güneş, kar beyazı, floresan lamba, ledler, spotlar, bilgisayar ekranı ) Ses-Gürültü Sakız çiğnemek (şakak kaslarında hassasiyete yol açar veya içerdiği aspartam nedeniyle) Saçları çok sıkı toplamak (kafa derisini gererek ağrıya neden olur) Sigara dumanı ve kokusu trigeminal ağrı yollarını etkiler Kafein-kafeinli içecekler Dondurma yemek (baş-beyin damarlarında büzülmeye neden olabilmektedir.) MİGRENİN ALTINDA YATAN KÖK NEDENLER NELERDİR?

Migren birçok farklı sebebe bağlı olarak ortaya çıkabilen nörolojik bir sorundur.

Bu nedenle migrende BÜTÜNCÜL bir tedavi yaklaşımı gerekir.

Migrenin etyolojisinde


Bağırsak geçirgenliği
Bağırsak flora bozukluğu (disbiyozis)
Beslenme yanlışları (enflamasyon yaratan gıdalar)
Gıda alerji ve intoleransları
Kan şekerindeki dalgalanmalar (hipoglisemi ve hiperglisemi) önemli rol oynayan faktörlerdir.

Bağırsaklarımızın İÇİNDE olması gereken şeyler DIŞARI sızmaya başlarsa birçok sağlık sorunu yaşarız. Migren de bunlardan biridir.

Bizim geçirgen bağırsak veya sızıntılı bağırsak dediğimiz bu durumda normalde bağırsağınızın içinde kalması gereken toksinler veya mikroplar asla ait olmadıkları bir yere yani kan dolaşımınıza karışmaya başlarlar.

Bu durumda bağışıklık sistemimizdeki görevliler birdenbire başa çıkmaları gereken daha önceden tanımadığı çok fazla toksik işgalciyle karşı karşıya kalır. İnflamatuar bombasının fitili çekilir, beynin nörokimyasal dengesi bozulur.

İnflamasyon beraberinde yaygın ağrıyı getirir.

Bu nedenle migren hastalığının tedavisine bağırsak sağlığını iyileştirerek başlarız. Yeniden bağırsak duvarını onarmak, bağırsağı geçirgenleştiren gıdalardan uzak durmak ve bağırsak florasının dengesini sağlamak gerekir.

Unutmayın migren tedavisi kök nedenlere yönelik olmadıktan sonra ancak anlık rahatlamalar şeklinde ilerleyecektir.

Bu nedenle MİGREN sadece baş ağrısı olarak görülmemeli, hastanın tüm ruhsal ve bedensel şikayetleri, ailesel sağlık sorunları, çocukluğunda geçirdiği rahatsızlıklar, ameliyatlar, yaşadığı travmalar da sorgulanmalıdır.

Migren Ve Magnezyum İlişkisi ÇOK ÖNEMLİ

Migren şikayeti olan kişilerde çoğunlukla HÜCRE İÇİ magnezyum düzeyleri düşüktür. Yapılan çalışmalarda magnezyumun yerine konmasının ağrı sıklık ve şiddetini azalttığı görülmüştür.

Magnezyum Nasıl etkilidir?

** Henüz menopoza girmemiş kadınlarda, adet döneminden önce östrojen yükselir ve kandaki magnezyumun kemik ve kasa kaymasına neden olur. Sonuç olarak beyindeki magnezyum seviyeleri düşer

** Magnezyum düşük olduğunda, kalsiyumun kan üzerindeki pıhtılaşma etkisine karşı koyma görevini yerine getiremez. Magnezyum çok düşük olduğunda kan pıhtısı oluşturmaya yardımcı olan diğer bazı maddeler artar. Küçük kan pıhtıları beyin kan damarlarında kan akışını zorlaştırır

** Benzer şekilde magnezyum, aşırı trombosit kümeleşmesini engelleyerek kan damarlarını tıkayabilen ve ağrıya neden olabilecek küçük pıhtıların oluşumunu engeller

** Düşük beyin magnezyum seviyeleri, nörotransmiter hiperaktivitesini ve baş ağrısına yol açabilen sinir uyarımını artırır. Magnezyum ağrıya neden olan maddelerin salınımını azaltır

** Serotonin gibi nörotransmitter salınımını modüle eder

** Hamilelik, alkol alımı, idrar söktürücü ilaçlar, stres ve menstruasyon gibi migreni tetikleyen çeşitli durumlar magnezyum eksikliği ile de ilişkilidir

** Magnezyum kan damarlarını gevşetir ve genişlemelerine izin vererek migrene neden olabilecek spazmları ve daralmaları azaltır. Beyin damarlarını gevşetir. Böylece beyne ve kaslara giden oksijen miktarı artar.

** Magnezyum kronik enflamasyonu azaltır

**insülin direncini azaltır, insülin hassasiyetini arttırır.

** Magnezyum kasları gevşetir ve kas gerginliği ile birlikte baş ağrısını daha da kötüleştirebilen laktik asit oluşumunu önler. Sakinleştirir.

** Migren tipi baş ağrılarında beyin kan damarlarının içinde enerji üretiminin azaldığına inanılmaktadır. Mg, mitokondriyal enerji üretimini düzenleyerek oksidatif stresi azaltır.

** Migrene sıklıkla hipertansiyon da eşlik eder. Magnezyum tansiyonu yüksek hastaların tansiyonunu düşürerek de yardımcı olur.

MİGRENDE YARARLI MAGNEZYUM FORMLARI NELERDİR?

1- Magnezyum Bisglisinat
Biyoyararlanımı en yüksek mg formlarından biridir. Yani iyi emer ve sindirirsiniz. İshale neden olma olasılığı azdır. Glisin detoksifikasyon ve hücresel fonksiyonu desteklemenin yanı sıra sakinleştirici etkisi ile bilinen aminoasittir Migren ağrısının dışında uykusuzluk için de faydalıdır.

2- Magnezyum Sitrat
Sitrik asite bağlı bu formun biyoyararlanımı iyidir. Kasların onarılmasında da fayda sağladığı için de migrende rahatlama sağlar. Yüksek dozlarda kullanıldığında ishale neden olabileceği unutulmamalıdır.Bu yönüyle migrene eşlik eden kabızlık varsa tercih edilmelidir

3- Magnezyum Malat
Magnezyum ve malik asit kombinasyonu, hücresel düzeyde ATP üretimini geliştirip desteklediğinden, migren hastaları için çok yararlıdır. Enerjiyi artırır ve ağrıyı azaltır. Minimal sindirim bozukluğu ile iyi emilir

4- Magnezyum Taurat
Bu form şeker metobolizmasını düzenlemede başarılı olduğu için özellikle insülin hassasiyeti olan migren hastalarına önermekteyim

Bu formların kombinasyonlarından da yararlanabilirsiniz.
Örn mg glisinat +mg sitrat kombinasyonu

DOZAJ NE OLMALI?


Günlük önerdiğim magnezyum miktarı sıklıkla 400-600 mg'dır. Ancak bu miktar kişinin yaş, cinsiyet, gebelik, meslek, spor, diyet, yaşam tarzı ve ilaçlar gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir.

Magnezyumun bölünmüş dozlarda kullanılması idealdir.

Mg malat formunu gündüz kullanmayı tercih edin.

Magnezyum takviyelerinizin etiketlerini mutlaka okuyun. Hem hangi formda olduğunu kontrol edin hem de takviyenin üzerindeki ELEMENTEL magnezyum miktarına bakın.

PEKİ NE YAPMALI?


Öncelikle HÜCRE İÇİ magnezyum testi yaptırın. Vücuttaki toplam mg nin az bir kısmı kanda bulunur. Önemli kısmı kemik- kaslarımızda bulunur. Bu nedenle kan mg ölçümleri yanıltıcı olmaktadır. Mg eksikliği yaşasanız bile sıklıkla normal bulunmaktadır. Eritrosit içi ölçümler tercih edilmelidir.

Sık reçete edilen Mg oksit formunu önermem, emilimi oldukça düşüktür, ishal yapabilmektedir.

Epsom tuzu ile banyo yapmak, mg yağlarından yararlanmak da ekstra fayda sağlar.


Beslenmeye de mg içeriği zengin gıdalar dahil edilmeli
EN İYİ MAGNEZYUM KAYNAKLARI
ıspanak vb yapraklı yeşillikler
bamya
brokoli
fesleğen
kabak çekirdeği
badem
avokado
muz
kakao
susam
keten tohumu sayılabilir

Ayrıca aşağıdaki MAGNEZYUMU TÜKETEN GIDALARDAN uzak durmalısın:

Doğum Kontrol Hapları PPİ ler(Proton pompa inhibitörü), Asit Blokerlar (Nexium, Zantac..) Seçici Östrojen Reseptör Modülatörleri (Tamoksifen) Kortikosteroidler Antibiyotikler (minosiklin, tetrasiklin, amoksilin, ..) Diüretik ilaçlar (Tansiyon ilaçları) Antidepresanlar Rafine şeker, insülin Nikotin Alkol Fazla kahve Uzun süre kalsiyum takviyesi Yüksek kortizol, stres Diyabet, hipertansiyon, metabolik sendrom

ÖNEMLİ NOT.

Magnezyum için önemli bir kofaktör B6 vitaminidir. B6 vitamini magnezyumun vücut hücrelerine taşınmasına yardımcı olur. Ayrıca serotoninin biyoyararlılığını da arttırır. Bazı takviyeler mg ile birlikte B6 içerir.

Aktif B6 formu (Piridoksal 5ꞌ -fosfat) olduğundan emin olun.

Magnezyum stresin panzehiridir ve güçlü bir rahatlama mineralidir. Sıkılmış, huzursuz, kramplı, sert, ağrılı . ister bir vücut parçası, isterse RUH HALİ olsun- magnezyum eksikliğinin bir işaretidir.

Migren Atağı Nasıldır? Migren Çeşitleri ve Aşamaları Nelerdir?

Migren atağının şekli ve fazları kişiden kişiye göre değişiklik göstermektedir. Migren ataklarının ilk aşaması prodrom dönemidir.

Prodrom Dönemi

Prodrom dönemde ağrı daha gözlemlenmeden çeşitli belirtiler görülür. Bu dönemde hastanın ruh halinde değişkenlik görülür, duyarlılığı artar, donuk ve durgun görünür, düşünme ve konuşma kabiliyeti azalır, dikkat dağınıklığı ve bağırsak problemleri görülür.

Aura Dönemi

Prodom dönemin ardından hastada ‘aura dönemi’ görülür. Bu aşamada hastanın vücudunun bir kısmında uyuşma görülür ve iğnelenme, karıncalanma hissiyatı başlar. 5 dakikada gelişen bu dönem 1 saat içinde sonlanır.

Ağrı Dönemi

Diğer aşama ise ağrı dönemidir. Çoğunlukla başın bir tarafında veya arkasında rahatsızlık ve belli belirsiz bir ağrı başlar. Genellikle yarım saat sonra da migrenin şiddetli ağrısı görülür. Migrenin bu zonklayıcı ağrısı saatler sürebildiği gibi 2-3 günde sürebilir, ağrının şiddeti görecelidir. Şiddetli ağrıların yanı sıra iştahsızlık, mide bulantısı kusma ve ışık-ses duyarlılığı da gözlemlenebilir.

Postdrom Dönemi

Ağrıların dinmesinin ardından ‘postdrom dönemi’ başlar. Bu dönemde hasta kendisini bitkin ve yorgun hisseder. Bazı hastalarda tatlı yeme isteği görülebildiği gibi sık idrara çıkma ihtiyacı da gözlemlenebilir.

Migren Atağını Tetikleyen Faktörler

Migren atağını tetikleyen faktörler kişiden kişiye göre değişiklik göstermektedir. Bazı hastalar peynir gibi besinler ile tetiklenebilirken bazı hastalarda düzensiz beslenme, susuz kalma migreni atağına neden olabilir.

Migren atağını tetikleyen baş faktörler şunlardır, Uyku düzeninde bozulma (az veya fazla uyumak), Yetersiz beslenme, öğün atlama, Susuz kalma, Yoğun fiziksel aktivite yapmak, Uzun yolculuklar yapmak, Parlak veya yanık sönen ışıklara maruz kalmak, Parfüm vb. keskin kokulara maruz kalmak, Ani hava değişimlerine maruz kalmak, Hormonal değişimler (regl dönemi), Bazı besinler

Migren atağını tetikleyen besinlerden bazıları şunlardır, soya ürünleri, bazı deniz ürünleri, sakatatlar, alkol, çikolata, kakao, bakliyat (bakla, kuru fasulye, mercimek), hazır et ürünleri, konserve ürünler, kahve, asitli içecekler, kuru üzüm, papaya, incir, kırmızı erik, fıstık ezmesi, avokado, muz.

Migren Tedavisi

Migren belirtileri gözlemleyen hastalar ilk etapta bir doktora muayene olarak tanı alır. Başka rahatsızlıklarla karıştırılmaması için gerekli görüldüğü takdirde doktor beyin tomografisi isteyebilir. Tanı kesinleştiğinde migren rahatsızlığı için en uygun tedaviye başlanacaktır. Düzenli kontrol ve doğru tedavi ile migren ataklarından kurtulmak mümkündür.

Migren tedavisinde doktor kontrolünde ilaç tedavisine başlanabilir. Bu ilaçlar sayesinde migren ataklarını pas geçmek mümkün olduğu gibi kimi hastalar ilaçlara dirençli çıkar ve ilaç tedavisi yetersiz gelebilir. Bunun başlıca nedeni ise migrenin neden olduğunun tam olarak bilinmemesidir. Özellikle baş ağrısı dışında görülen migren rahatsızlıkları hastalarının en büyük şikayetlerinden biridir. Her sorun için ayrı ayrı ilaç kullanmak istemeyen hastalar bütüncül tıbba yönelmiş ve alternatif çözümler aramışlardır.

Bütüncül tıp tedavisinde migren hastasının şikayetlerinin nedenine inilerek, kimyasal ilaçtan bağımsız bir tedavi süreci belirlenir. Her şikayet için ayrı ayrı doğal tedaviler uygulanarak hastanın atak süreçlerini daha rahat geçirmesi sağlanabilir, hasta bu sorunlardan kurtulabilir. Özellikle hastanın beslenme alışkanlıklarını değiştirip migren atağını engelleyecek bir diyet uygulanabilir.

Tedaviler Romatizmal Hastalıklar Tedavisi Fibromiyalji Tedavisi Sigara Bırakma Tedavileri Alerji Tedavisi Kanser Tedavisi Kronik Hastalıklar Mide ve Bağırsak Hastalıkları Otoimmün Hastalıklar Migren Tedavisi Ağrı Tedavisi Zayıflama Tedavisi
Migren Semptomları

Migren Semptomları

Migren Semptomları

Migren baş ağrısı genelde çocukluk, ergenlik veya genç - erişkinlik döneminde ortaya çıkar. Migren, dört evrede ilerler. Ön belirtileri, aura, baş ağrısı ve ağrı sonrası bulgulardır. Bu dört evre tanımlanmış olsa bile tümü her hastada görülmeyebilir.

(Prodrome) ÖN BELİRTİLER

Migrenden bir ya da iki gün önce, migrenin geleceğine işaret eden, çok belirgin olmayan değişiklikler, bulgular söz konusudur. Bunlar,

Kabızlık Kontrol edilemeyen esneme Depresyon Ense sertliği Aşerme Hiperaktivite Sinirlilik, aşırı duyarlılık AURA

Aura, migren ağrısı esnasında veya öncesinde olabilmektedir. Auralar genelde görsel sinir sistemi bulgularıdır ve daha ziyade ışık çakması olarak tanımlanabilir. Bazen auralar (dokunma) duyusal, (hareket) motor, konuşma ile ilgili olabilir. Migren hastalarının birçoğu, ağrılarını, aura olmadan yaşar. Bu bulgu ve belirtiler genelde giderek artar ve birkaç dakika sonra üst noktaya ulaşıp 20-60 dakika sürede sonlanır.

Auralara örnek vermek gerekirse,

Çeşitli şekillerde parlak noktalar ya da ışık çakmaları görmek Görme kaybı Kol ya da bacakta iğnelenme hissi Konuşma güçlüğü ya da konuşamama (afazi) Daha ender olarak aura, ekstremite zayıflığı (hemiplejik migren) olarak ortaya çıkabilir BAŞ AĞRISI

Migren baş ağrıları tedavi edilmezse 4-72 saat arasında sürer. Migren ağrısının sıklığı ayda birkaç atak şeklinde ortaya çıkar ve ender olarak daha fazla sayıda olabilir.

Migren sırasında aşağıda belirtilen bulgu ve belirtilerle karşılaşabilirsiniz,

Başınızda bir taraflı ya da iki taraflı ağrı Zonklama şeklinde ağrı Işık, ses ve hatta bazen kokulara hassasiyet Mide bulantısı ve kusma Görmede bulanıklık Baş dönmesi ve bazen bayılma (Postdrome) AĞRI SONRASI

Son faz postdrome olarak bilinmektedir. Migren atağından sonra görülür. Tükenmiş ve yorgun hissedilse bile bazı hastalar hafif bir öforiden (mutluluk hali) bahsedebilmektedir.

NE ZAMAN DOKTORA BAŞVURMALI

Migren baş ağrıları genelde tanı almaz ve tedavi edilmezler. Düzenli olarak benzer migren bulgu ve belirtileri yaşıyorsanız, ağrıları nasıl tedavi ediyorsanız, bunları bir yere not ediniz. Doktorunuzla randevunuzda bu detayları anlatmak isteyebilirsiniz.

Baş ağrısı öykünüz varsa ve ağrıda değişiklikler hissediyorsanız yine de doktora başvurmalısınız.

Aşağıdaki durumlarla karşılaşıyorsanız, acil servise ya da doktorunuza acilen başvurmalısınız

Alışılmadık, gök gürültüsü gibi bir ağrı Ateş, ense sertliği, bilinç bulanıklığı, nöbetler, çift görme, güçsüzlük, uyuşma ya da konuşma güçlüğü ile birlikte baş ağrısı Kafa travması sonrası baş ağrısı, özellikle ağrı gittikçe kötüleşiyorsa Egzersiz, öksürme ya da ani hareket sonrası kötüleşen kronik baş ağrısı 50 yaş üstü hastada yeni başlayan baş ağrısı

Dr. Erhan Özel - Tüm Hakları Saklıdır ©

Migren Nedir? Migren Belirtileri Nelerdir? Ameliyatsız Ağrı Tedavisi - Fonksiyonel Tıp - Ozon Tedavisi

Migren Nedir? Migren Belirtileri Nelerdir? Ameliyatsız Ağrı Tedavisi - Fonksiyonel Tıp - Ozon Tedavisi

Migran: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Yenişehir Mah. Dönmez Sok. No: 6/1 İzmit/ KOCAELİ 41050

Hızlı İletişim Çalışma Saatleri

10:00 Am- 19:00 PM

Migren Tedavisi

Latince de yarım baş ağrısı anlamına gelen Migren ağrıları ataklar halinde gelir. Klasik olarak 4-72 saat süren bulantının, ışık ve ses hassasiyetinin eşlik ettiği, zonklayıcı bir ağrı olarak tanımlasak da migren baş ağrısından çok öte bir hastalıktır.

Migren ağrıları aslında atak döneminin bir parçası, öncesinde ve sonrasında yaşadıklarımızla, neredeyse tek atakla birkaç günümüz olumsuz etkileniyor. Ataklar arasında oluşan fiziksel ve duygusal etki ile gündelik hayat düzenini ciddi etkiliyor. İyileşme sürecinde devam eden yakınmalar, bir sonraki atağım ne zaman gelecek endişesi, başkalarına yük olacağım endişesi ve potansiyel tetikleyicileri yönetmek, gündelik hayat düzenimizi olumsuz etkiliyor.

Migren Belirtileri Nelerdir?

Migren atakları genellikle 20 ila 30 yaş arasında başlar, fakat baş ağrısı atakları çocukluk ya da ergenlik döneminde yaşanabilir. Migren atağı dört aşamalı olabilir: prodrom, aura, baş ağrısı ve postdrom dönemleri. Her migren atağında tüm aşamalarla karşılaşılmayabilir.

Prodrom

Baş ağrısı başlamadan bir veya iki gün önce, hastalar yaklaşan migren atağı için uyarıcı küçük değişiklikleri fark edebilebilirler:

Kabızlık Ruh hali değişiklikleri, karamsarlık, huzursuzluk Yeme İsteği Boyun tutulması Artan susuzluk ve idrara çıkma Sık esneme Aura

Hastaların büyük kısmı aurasız ataklar yaşar. Auralı hastalarda ağrı öncesinde veya sonrasında nörolojik bozukluklar yaşanabilir. Auralı ataklarda hastalar, dokunma hislerinde güçsüzlük (duyusal), konuşma bozukluğu, görme bozuklukları, uyuşma veya karıncalanma gibi sorunlarla karşılaşabilirler.

Atak

Tedavi edilmeyen migren atakları kişiden kişiye değişiklik göstermesi ile birlikte, 4 ila 72 saat arasında sürebilir. Ataklar nadir olabildiği gibi ayda veya haftada birkaç defa da olabilir. Hasta migren atağı sırasında, kalp atışı şeklinde zonklama, mide bulantısı – kusma, ışık – ses ve hatta dokunmaya karşı aşırı hissiyat, bulanık görme, baş dönmesi ve bazı durumlarda baygınlık yaşayabilir.

Postdrome (atak sonrası)

Postdrome sonrasında (atak sonrası), hasta kendini bitkin, tükenmiş ve az da olsa rahatlamış hisseder. Hasta 24 saat içerisinde, güçsüzlük, baş dönmesi, huzursuzluk, ışık ve sese karşı hassasiyet yaşayabilir.

Eğer düzenli olarak migren atakları ve belirtileri yaşıyorsanız bunları kayıt etmekte fayda vardır. Baş ağrılarınızın ataklarının ve şiddetinin değiştiğini düşünüyorsanız mutlaka en kısa sürede doktorunuza görünmelisiniz.

Eğer aşağıdaki belirtilerden herhangi birini yaşıyorsanız acil olarak doktorunuza görünmelisiniz,

Gök gürültüsü gibi ani, şiddetli baş ağrısı Ateş, ense sertliği, kafa karışıklığı, çift görme, uyuşukluk ya da konuşma bozukluğu Özellikle bir kafa travması sonrası gelişen baş ağrısında kötüleşme Öksürük, efor, ıkınma veya ani bir hareketten sonra gelişen bir baş ağrısı 50 yaş üstünde yeni başlayan baş ağrısı, Migrenin Nedenleri

Migren, sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte genetik veya çevresel faktörlerinde rol oynadığı bilinmektedir. Atakların ortaya çıkmasında, serotonin de dahil olmak üzere beyin kimyasallarında yaşanan dengesizliklerin neden olduğu düşünülmektedir.

Migren atakları sırasında beyin zarlarında (meninks) ağrıyı ortaya çıkaran bazı kimyasallar salgılanır ve bu da migren ağrısının ortaya çıkamasına yol neden olur. Kalsitonin gen-ilişkili peptid (CGRP), migren ağrısında rol oynayan önemli kimyasal ileticilerden birisidir.

Migrenin Tetikleyicileri

Migren ataklarını tetikleyebilen bir çok unsur vardır:

Kadınların yaşamış olduğu hormonal değişiklikler sebebiyle migren ataklarının ortaya çıkması kolaylaşır. Östrojen dalgalanmaları birçok kadının baş ağrılarını tetikleyebilir. Migren öyküsü olan kadınların, östrojen seviyesinde bir azalma yaşandığında adet öncesi ya da devamında baş ağrısı yaşayabilirler. Hamilelik veya menopoza girme dönemi migrenin ortaya çıkmasına neden olabileceği gibi, var olan migren ataklarının seyrini değiştirebilir. Oral kontraseptif (doğum kontrol hapları) ve hormon replasman (yerine koyma) tedavisi gibi hormon ilaçlar da migrenin seyrini kötüleştirebilir. Bazı gıda maddeleri, eskimiş peynir, tuzlu ve işlenmiş gıdalar migreni tetikleyebilir. Birçok yiyecekte bulunan tatlandırıcı aspartam ve koruyucu monosodyum glutamatın, migreni tetikleyebildiği bilinir. Yemek düzeninin değişmesi öerneğin, öğün atlamak ya da aşırı yemek de migren atağının ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. İçecekler, Alkol, özellikle şarap ve yüksek kafeinli içecekler migreni tetikleyebilir. Stres, migren ataklarında önemli bir rol oynar. İşte veya ev hayatında yaşanan stres sık migren ataklarının nedenlerinden olabilir. Yüksek sesler, parlak ışıklar ya da güneş ışığına maruz kalmak migren atağını başlatabilirler. Bazı koku çeşitleri önerğin, parfüm de dahil olmak üzere, tiner, sigara dumanı gibi bazı kokular migren atağını tetikleyebilir. Uyku ve uyanıklık düzenindeki değişiklikler de migrenin bilinen tetikleyicilerindendir. Uykusuzluk, aşırı uyku, uyku kalitesindeki bozulmalar ve jet lag gibi durumlar migren atağının sıklaşmasına ya da ortaya çıkmasına neden olabilir. Cinsel aktivite ya da yoğun fiziksel efor migren ataklarını ortaya çıkabilir. Çevredeki havai basınç veya barometrikdeğişiklikler migreni tetikleyebilir. İlaçlar, nitrogliserin gibi vazodilatörler (damar genişleticiler) veya oral kontraseptifler (doğum kontrol hapları) migreni kötüleştirebilir. Risk Faktörleri

Aşağıda nedenler, kişide migren ortaya çıkma riskini arttırabilir:

Eğer migrenli bir aile üyesi varsa, kişide migren gelişme ihtimali artar. Migren, herhangi bir yaş döneminde ortaya çıkabilir. Ergenlik dönemiyle birlikte hormonal değişiklikler migrenin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynar. Ancak migren atakları genellikle 20-30 yaş aralığında başlar. Takip eden yıllarda yavaş yavaş migren ataklarının şiddet ve sıklığında azalma görülebilir. Kadınlarda migren, erkeklere oranla daha sık görülür. Çocukluk döneminde migren sıklığı erkeklerde daha fazladır, ancak ergenlik dönemi ve sonrasında kızlarda görülme sıklığı erkeklere oranla belirgin olarak artış gösterir. Migrenli kişilerde, baş ağrısı adet döneminin hemen öncesinde veya başlangıcından sonra ortaya çıkabilir.

Hamilelik veya menopoz sırasında da migrenin karakteri, görülme sıklığı değişebilir. Migren genellikle menopoz sonrasında geçer. Bazı kadınlar migren ataklarının gebelik sırasında başladığını ya da kötüleştiğini söyleyebilir. Birçok migren hastasında, gebelik sürecinde migren atakları görülmez. Ancak migren genellikle doğum sonrası dönemde yeniden ortaya çıkar.

Migrenin Neden Olabileceği İstenmeyen Sonuçlar

Bazen migren ağrısını kontrol etmeye çalışmak farklı sorunların oluşmasına neden olabilir,

Mide ve bağırsak hastalıkları: Bazı yüksek doz veya uzun bir süre alınan ağrı kesiciler, özellikle karın ağrısı, kanama, gastrit, ülser gibi mide ya da bağırsak hastalıklarına sebep olabilir. Aşırı ilaç kullanımı sonucunda baş ağrısı: Son üç ay içerisinde ayda on günden fazla yüksek doz reçeteli veya reçetesiz ilaç almak ciddi, hiç geçmeyen, sürekli olabilen ilaç aşırı kullanım baş ağrısına neden olabilir. Aşırı ilaç kullanımı baş ağrısı, ilaçların ağrı giderici özelliklerini kaybetmesi ve kendileri baş ağrısına neden olmaya başladıklarında ortaya çıkar. Bu kısır döngü daha fazla ağrı kesici kullanmayı gerektirebilir. Ancak bu da ağrıyı gidermemekle birlikte sadece baş ağrısının daha da kronik hale gelmesine sebep olacaktır. Serotonin sendromu: Serotonin sendromu nadir fakat potansiyel olarak yaşamı tehdit eden vücudun aşırı serotonine maruz kalmasıdır. Serotonin sendromu açısından dikkatli olunmalı ve ilaçlar doctor kontrolünde kullanılmalıdır. Kronik migren: Migren atakları süreğen hale gelebilir. Son üç ayda içerisinde ayda 15 gün veya daha fazla ağrılı gün sayısı olan kişilerin kronik migren açısından nöroloji uzmanı ile görüşmeleri önerilir. Migren statusu: Migren atağı tedavi edilmezse veya yetersiz tedavi edildiği durumda 4 ila 72 saat sürebilir. Üç günden uzun süren şiddetli migren atakları “migren statusu” denilir. İnfarkt (damar tıkanıklığı) olmadan inatçı aura: Genellikle aura denilen geçici nörolojik bozukluklar baş ağrısı başladıktan sonra geçer. Ancak bazen aura ağrı düzeldikten sonra da devam eder ve bir haftadan fazla sürebilir. İnatçı aura durumunda beyin mutlaka radyolojik olarak MR ile görüntülenmelidir ve beyinde doku hasarı veya başka herhangi bir sorun olmadığı teyid edilmelidir. Migrenöz infarkt (beyin damar tıkanıklığı): Bir saatten daha uzun süren aura olduğu durumda olası beyin damar tıkanıklığı açısından bir nöroloji uzmanı ile görüşülmesi önerilir. Doktorunuz olası beyin damar tıkanıklığı ya da kanamasını dışlamak için beyin görüntülemesi isteyebilir. TEDAVİ YAKLAŞIMI Tedavi planında da vücudun arınma mekanizmaları desteklenerek bu sebepler ortadan kaldırılmalıdır. Tedavide Bozucu odaklar ortadan kaldırılmalı , Dolaşım düzenlenmeli, Bağırsak florası dengelenmeli, lenf , böbrek, karaciğer ve safra Detoks sistemi desteklenmeli,

Psikoloji desteklenerek ruhsal dengeleme mutlaka sağlanmalı.

Kişiye göre tedavi şekli Uygulanmalı , önerdiğim terapiler:

"
Migren Nedir? Migren Belirtileri Nelerdir? Migrene Ne İyi Gelir?

Migren Nedir? Migren Belirtileri Nelerdir? Migrene Ne İyi Gelir?

Migren Nedir? Migren Belirtileri Nelerdir? Migrene Ne İyi Gelir?

Migren, toplumda oldukça yaygın olarak görülen bir baş ağrısı çeşididir. Migren asıl olarak "primer baş ağrıları" grubunda yer alır. Daha açık bir şekilde ifade edecek olursak, kişinin yaşadığı herhangi başka bir hastalık yüzünden ortaya çıkmaz. Kendisini ataklar halinde gösteren ve yaş cinsiyet ayırt etmeksizin ortaya çıkabilen bir baş ağrısı türüdür. Migren ağrısı her insanda görülebilse dahi, kimi yaş veya cinsiyet gruplarında görülmesi daha yaygındır. Kadınlarda migren %20 gibi çok yüksek bir oranda görülmektedir. Erkeklerde ise bu oran %6 civarında görülmektedir.

Bunların yanında hastaneye gitmeyen ve tanısı konulmamış migreni olan çok fazla insan bulunmaktadır. Günümüzde toplanan bilgiler ışığında, migrenin çoğunlukla ergenlik çağında başladığı tespit edilmiştir. Ancak zaman zaman çocukluk döneminde ortaya çıkan migrenler de görülebilmektedir. Migren atakları hastaların 5'te 4'ünde 30'lu yaşlardan önce başlar. 30'lu yaşların ortasından itibaren yaş ilerledikçe kişide migren ağrısının ortaya çıkma ihtimali gittikçe azalır.

Migren Çeşitleri Nelerdir?

Migren ağrıları, genellikle auralı migren ve aurasız migren olmak üzere iki farklı şekilde sınıflandırılır. Bu iki tür arasından en sık görülen migren çeşidi %90'lık oranıyla aurasız migrendir. İki migren türünün de birbirinden şiddet olarak çok bir farkları yoktur. Ancak kişide ortaya çıkardığı belirtiler bazı yönleriyle farklılık göstermektedir. Diğer yandan kronik migren de bu çeşitler arasında sayılabilir.

Auralı Migren Nedir?

Auralı migren belirtileri, kimi zaman migren atağından önce ortaya çıkabilir ve kişinin bir migren atağı yaşayacağına dair uyarı niteliğinde olabilir. Kimi zaman ise baş ağrısının gelişimi sırasında ortaya çıkar. Migren hastalarının önemli bir bölümü auralı migren belirtilerini hissederler. Aura belirtilerinin yaşandığı aşama genellikle çok uzun sürmez. 30-60 dakikalık bir süre zarfında ortadan kaybolur. Auraların fiziksel, görsel ve dilsel bozukluk yaratan çeşitli türleri vardır.

Görsel aura yaşayan kişilerin görüşlerinde bir bozulma meydana gelir. Kişi baktığı yerde renkli lekeler, yıldızımsı şekiller ve görüş alanında çeşitli kör bölgeler ortaya çıkabilir, gözünü kapatsa bile düzelmeyen renkli zikzak şeklinde ışıklar görebilir. Auralı migrenin görüldüğü bazı ileri seviye vakalarda geçici körlük gibi ileri belirtiler de tespit edilmiştir. Bu belirtiler kişi gözünü kapattığında da devam eder ve kişi kendisini ışıksız bir ortama atmak ister.

Auralı migren kimi zaman da fiziksel belirtiler gösterir. Bu belirtiler arasında karıncalanma, dokunma duyusunda eksiklik, baş dönmesi ve uyuşma gibi belirtiler oldukça yaygındır. Aynı zamanda kişinin konuşmasında da çeşitli bozulmalar meydana gelebilir. Kişi konuşmaya çalışırken kekeleyebilir ve ağzından doğru kelimeyi çıkartmak için büyük efor harcar.

Aurasız Migren Nedir?

En sık görülen migren çeşidi aurasız migren, 4-72 saatlik tekrarlayan baş ağrısı ataklarıyla karakterizedir. Aurasız migren tipik olarak tek tarafta lokalizedir ve orta ile ciddi arasında değişkenlik gösteren bir ağrı düzeyine sahiptir. Işığa ve sese karşı hassasiyetin yanı sıra, fiziksel aktivite ile tetiklenen baş ağrısı da aurasız migren belirtileri arasında sayılabilir.

Kronik Migren

Kişinin sahip olduğu migreni kronik migren olarak tanımlayabilmek için, kişinin yaklaşık 3 aylık bir süre boyunca her ayın en az 15 gününün baş ağrılı bir şekilde geçmesi ve bu 15 günün en az 8'inde de migren kriterlerini kapsaması gerekmektedir. Kronik migren, klasik migrene kıyasla yaşam kalitesini çok daha kötü etkileyen bir hastalıktır. Kronik migreni olan kişiler neredeyse sürekli yoğun bir baş ağrısı hissederler ve sık sık hastaneye başvururlar. Düzenli olarak ilaç almak zorundadırlar. Bunun yanında kronik migreni olan kişilerin iş veya eğitim hayatlarındaki verimlilikleri oldukça düşer. Kronik migren aynı zamanda kişinin sosyal ilişkilerine de zarar verir. Kronik migren ortaya çıktığı andan itibaren zaman kaybetmeden tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.

Migren Neden Olur?

Genetik faktör etkisinin migren oluşumunda kimi durumlarda çok belirleyici olduğu bilinmektedir. Ancak yine de migrenin kalıtsal bir hastalık olduğunu söylemek doğru olmaz. Bu rahatsızlık çevresel, fiziksel ve genetik sebeplerin birleşiminden ortaya çıkabilir. Kişide migren ataklarının başlamasının birçok farklı nedeni olabilir ve bu nedenler kişiden kişiye farklılık gösterir. Migrenin oluşumunda rol oynayabilecek çeşitli faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz,

Peynir, kuru fasulye, incir, muz, avokado, kuru üzüm, sakatat, bakla, mercimek ve çikolata gibi yiyecekler, Yetersiz su tüketimi, Düzensiz beslenmek, Bozuk uyku düzeni, Aşırı yoğun egzersiz yapmak, Sık sık uzun yolculuk yapmak, Çok fazla parlak ışığın olduğu ortamlarda bulunmak, Hormonsal bozukluklar veya değişimler.

Bu etkenler, tabii ki direkt olarak migren oluşumuna sebebiyet vermez. Ancak bu faktörler genetik ve çevresel faktörler gibi çeşitli farklı sebeplerle birleştiğinde, kişide migren oluşumu tetiklenebilir.

Migren Ağrısı Nasıl Olur?

Migreni olan kişiler, yaşadıkları atak esnasında kendilerini oldukça kötü hissederler ve herhangi bir şey yapacak enerjiyi kendilerinde bulamazlar. Migren atağı yaşayan kişilerde genel olarak yoğun ve dayanılmaz bir baş ağrısı ile baş bölgesinde zonklama belirtileri görülür. Bu baş ağrısı genellikle kişi hareket ettiğinde daha da kötüleşir ve ağrı başın belirli bir bölgesinde yaşanır. Baş ağrısı o an birçok değişik faktöre bağlı olarak ense, göz çevresi veya şakak gibi bölgelerden başlar.

Kişinin genel sağlık durumuna ve migrenin çeşidine göre kişideki yoğun baş ağrısını mide bulantısı, kusma ve ışığa-sese karşı aşırı duyar gibi şikâyetler takip edebilir. Sıradan bir baş ağrısına kıyasla çok daha şiddetli olan migren ataklarının yaşanma sıklığı kişiden kişiye değişiklik gösterir. Kimi hastalarda yılda 2-3 kez migren atağı görülürken kimi hastalarda ise bu ataklar ayda 2-3 kere görülebilmektedir.

Kişinin yaşadığı bu yoğun ağrı genellikle belirli bir istirahat ve uyku döneminden sonra düzelir. Bu yoğun baş ağrısının devam ettiği süre kimi zaman 3-4 saat civarında olabilirken, kimi zaman ise 2-3 gün boyunca devam edebilmektedir. Ancak kişi, bu süreç içerisinde eğer önemli bir işi varsa, yaşadığı ağrı yüzünden işlerine konsantre olma konusunda büyük zorluk yaşayabilir.

Migren Belirtileri Nelerdir?

Migren belirtileri genellikle gençlik yaşlarında başlar. Ergenliğin son dönemlerinden itibaren görülme ihtimali artar ve 35 yaşlarından itibaren ise bu ihtimal azalır. Migreni olan kişilerde bilindiği üzere en sık ve en ağır şekilde görülen belirti baş ağrısıdır. Bu baş ağrısı kimi zaman kişiyi yatağa düşürecek kadar şiddetli olabilir. Migren ataklarının en sık görüldüğü bölgeler başın arka kısmı, kulak arkası ve alın bölgesidir. Migrenin diğer fiziksel belirtileri ise aşırı su içme isteği, iştahta artış, duruma göre değişen ishal veya kabızlık, karında şişlik gibi belirtilerdir. Migren atağı yaşayan kişilerde bu fiziksel belirtilerin yanında duygusal olarak da çeşitli belirtiler görülür. Depresif ruh hali, aşırı neşelenme, aşırı durgunluk, konsantrasyon bozuklukları, koku duyarlılığı, dikkat eksiklikleri, aşırı duyarlı olma ve yoğun bir uyku isteği gibi belirtiler görülebilir.

Migren Evreleri Nelerdir?

Migren atakları için dört farklı evre bulunmaktadır. Bu evreler kimi zaman birbirlerini takip edebilirken kimi zaman da sadece 1 tanesi ortaya çıkar. Yani her migren atağı aynı özelliği göstermeyebilir. Bu evreler prodrom, aura, atak ve atak sonrası (postdrome) şeklinde isimlendirilir.

Prodrom Evresi (Prodromal Dönem)

Prodrom evresi olarak isimlendirilen ilk evrede daha çok migren atağının habercisi olan belirtiler görülür. Bu evre migren hastalarının birçoğunda görülmektedir. Bu belirtiler sayesinde hasta, bir migren atağının yaklaşmakta olduğunu anlayabilir. Kişide depresif bir ruh hali görülebilir, ruh halinde çalkantılar olur, sık sık esneyebilir, kabızlık, aşırı yemek yeme isteği ve ışık ile sese karşı hassasiyet duyabilir. Bu belirtiler duruma göre migren atağından birkaç gün veya birkaç saat önce ortaya çıkabilir.

Aura Evresi

İkinci evre ise aura evresi olarak isimlendirilmektedir. Bu evre genellikle kısa sürelidir ve ortalama 20-25 dakika civarı sürmektedir. Aura evresinin görülme oranı diğer evrelere kıyasla düşüktür ancak yine de %20-30 civarı bir yaygınlığa sahip olduğu için göz ardı edilmemelidir.

Aura evresinde kişi çeşitli nörolojik bozukluklar yaşayabilir ve bu bozukluklar migren atağı son bulana kadar devam eder. Aynı zamanda bu evrenin en karakteristik özelliği ise görüşte ortaya çıkan bozukluktur. Aynı zamanda yüzün bir kısmında uyuşma, konuşma bozukluğu, karıncalanma, uyuşma ve dokunurken hissizlik gibi belirtiler ortaya çıkabilir.

Atak Evresi

Üçüncü evre ise atak evresidir. Bu evrede kişi yoğun bir baş ağrısı yaşar. Hissedilen yoğun baş ağrısı ense, şakaklar, göz çevresi ve genel olarak baş bölgesindeki herhangi bir yerde ortaya çıkabilir. Genellikle bu ağrı tek bölümlüdür. Kişi baş ağrısıyla birlikte başında bir zonklama da hisseder. Migren atağı sırasında bulanık görme, baygınlık, kusma, mide bulantısı, ışığa ve sese karşı hassasiyet, görüş bozuklukları ve baş dönmesi gibi birçok farklı belirti yaşanabilmektedir.

Diğer çoğu hastalığın aksine, migren atağı yaşayan kişilerde fiziksel aktivitenin artışıyla birlikte baş ağrısı da artar. Kişi genellikle bu esnada kendisini karanlık bir odaya kapatıp uyumak ister. Böylelikle yaşam kalitesi oldukça düşer ve kendisine ayırdığı vakit önemli ölçüde azalır. Ataklar kimi zaman 4 saat sürerken kimi zaman da 72 saate kadar uzayabilmektedir. Baş ağrısı hissinin yanında sık sık boyun ağrısı da görülmektedir.

Atak Sonrası (Postdrome) Evre

Atak sonrası evre yani postdrome olarak adlandırılan son evrede ise migren atağı geçirmiş olan kişi kendisini oldukça halsiz ve bitkin hisseder. Ancak yoğun baş ağrısı azaldığı için de rahatlamıştır. Ağrı kesilmiş olsa bile ataktan sonraki ilk gün baş dönmesi, çalkantılı ruh hali ve ışık-ses hassasiyeti gibi belirtiler devam edebilmektedir. Bunun yanında güçsüzlük, iştahsızlık, konsantrasyon eksikliği ve sinirli bir ruh hali de oldukça yaygın postdrome belirtilerindendir. Bu evre bir nevi düzelme evresi olduğundan dolayı yukarıda bahsedilen semptomlar çok ağır şekilde hissedilmez, şiddetleri düşüktür.

Migrene Ne İyi Gelir? Migren Ağrısı Nasıl Geçer?

Migren riskinin düşürülmesi için öncelikle düzenli bir beslenme ve uyku düzenine sahip olmak çok büyük önem taşır. Bununla birlikte B2, folik asit ve magnezyum gibi vitamin ve mineraller migrenin yaşattığı tahribatı hafifletmeye yardımcı olacaktır. İçerdiği çeşitli besin öğeleriyle kırmızı et, karaciğer, maydanoz, brokoli ve balık gibi gıdalar da migren tedavisi için önemli bir rol oynayabilir.

Aynı zamanda kafein içeren bazı baş ağrısı ilaçlarının da migrene iyi geldiği tespit edilmiştir. Ancak kafein içermelerine rağmen kahve, çay ve çikolata gibi gıdalar migren hastalarına tavsiye edilmez. Bunlara ek olarak hafif koşu, yüzme ve aerobik gibi egzersizler yapmak da migren oluşum sıklığını ve atakların şiddetini azaltmaya yardımcı olabilir.

Migren Tedavisi Nasıl Yapılır?

Migreni tam olarak yok eden kesin bir tedavi yöntemi yoktur. Migren tedavisinde asıl amaç, hastaların yaşadığı atakların sayısını ve sıklığını azaltmak ve bununla birlikte yaşanan atakların şiddetini azaltmaktır. Bu amaçla da hastaya çeşitli migren ilaçları tavsiye edilebilir ve ek olarak ilaçsız tedavi yöntemleri de uygulanabilir. Tedavide kullanılan ilaçlar sayesinde baş ağrısının şiddeti azalır ve eğer kişide baş ağrısını takip eden mide bulantısı gibi belirtiler varsa bunlar ortadan kaldırılmaya çalışılır.

Migren hastalığında uygulanan ilaç tedavisi akut atak ve profilaktik tedavi olarak ikiye ayrılmaktadır. Akut atak tedavisinde amaçlanan, migren ataklarını tekrarlamadan tedavi etmek, baş ağrısının şiddetini azaltıp ortadan kaldırmak, atağın yaşandığı süreyi kısaltmak ve genel olarak yaşanan migren atağının şiddetini azaltmaktır. Bu tedavi yönteminde migren ilaçları olarak anti-inflamatuvar ilaçlar, triptanlar, ergotlar, opioidler ve nöroleptikler gibi ilaç türleri kullanılabilir. Bu tedavi yöntemine ek olarak profilaktik tedavi yani önleyici tedavi yöntemi de sıklıkla uygulanmaktadır.

Migrenin ilaçsız tedavisi kişinin yaşam kalitesini artırmasıyla mümkün olabilir. Ancak yine de bir doktora danışıp tedaviye başlamak en garanti ve en zahmetsiz yol olacaktır. Ayrıca ilaçsız tedavi yöntemleri ilaçlı tedavi yöntemleriyle birleştirilerek uygulandığında, hasta tedaviye çok daha iyi şekilde cevap verir. İlaçsız tedavi yöntemleri arasında düzenli egzersiz, meditasyon gibi rahatlama teknikleri, iyi bir uyku ve yemek düzeni, alkol ve sigaradan uzak durulan bir yaşam tarzına yönelmek gibi seçenekler mevcuttur.

Bizimle İletişime Geçin Bölüm Hekimlerimiz

Prof. Dr. Çağdaş ERDOĞAN

Uzm. Dr. Mustafa Faik BAKAN İlgili İçerikler

Hamilelikte Bel Boyun Ağrısı

Penisilin Alerjisi Nedir? Neden Olur?

Kalça Protezi Nedir?

Minimal İnvaziv (Küçük Kesi) İle Kalp Ameliyatı

Hidrosefali Nedir? Tedavi Edilebilir Mi?

Mikrosefali Nedir?

Geçmeyen Öksürük Nedir? Nedenleri Nelerdir?

Bel ve Boyun Fıtığı için Ozon Tedavisi

Çocuklarda Öksürüğe Ne İyi Gelir?

Aort Anevrizması Nedir?

Çocuklarda İshal ve Tedavisi

Kelebek Hastalığı (Lupus) Nedir?

Beyin Anevrizması Nedir? Beyin Anevrizması Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Pirola Varyantı Nedir?

Beyin Anjiyosu (BeyinAnjiyografi) Nedir? Beyin Anjiyosu Nasıl Yapılır?

Sıcak Havalar Astımı Nasıl Etkiler?

Hipertermi (Sıcak Çarpması) Nedir?

Erken Doğum (Prematüre) Nedir?

El Titremesi Nedir?

El Bileğinden Anjiyo (Radial Anjiyo) Nedir?

Kalp Romatizması (Kardiyak Romatizma) Nedir?

Menopoz Döneminde Kalp Krizi Riski

Nasır Nedir? Nasır Tedavisi Nasıl Olur?

Histerektomi nedir? Neden yapılır ?

Nadir Hastalık Nedir ?

Uyuz Hastalığı Nedir? Uyuz Belirtileri ve Tedavisi

Mide Yanması Neden Olur, Nasıl Geçer?

Mide Bulantısı Neden Olur, Nasıl Geçer?

Maymun Çiçeği Virüsü Nedir?

Gastrointestinal Enfeksiyon ( Gastroenterit ) Nedir ?

Yağsız Vücut Kitlesi (FFMI) Hesaplama

İdeal Kilo Hesaplama

Vücut Yağ Oranı Hesaplama

Bazal Metabolizma Hızı Hesaplama

Vücut Kitle İndeksi Hesaplama - Boy Kilo Endeksi

Peter Pan Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Hipokondriyazis (Hastalık Hastalığı) Nedir?

Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?

Kemik İliği Kanseri Nedir? Belirti ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kalça Ağrısı Neden Olur? Kalça Ağrısı Nasıl Geçer?

Bebeklerde Burun Tıkanıklığına Ne İyi Gelir?

Bamya Tohumu Faydaları Nelerdir? Hangi Hastalıklara İyi Gelir?

Mutluluk Çubuğu (Penis Protezi) Nedir?

Palyatif Bakım Nedir, Nasıl Alınır, Şartları Nelerdir?

Annelik Estetiği (Mommy Makeover) Nedir?

Kolera Nedir? Nasıl Bulaşır?

Tip 1 ve Tip 2 Diyabet Hakkında Her Şey

Serotonin (Mutluluk Hormonu) Nedir? Ne İşe Yarar?

Kalp Sağlığı ve Beslenme

Kahvenin Faydaları ve Zararları Nelerdir?

Göz Yorgunluğu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Kabak Çekirdeğinin Faydaları Nelerdir?

İdrar Kaçırma (Üriner İnkontinans) Nedir?

Huzursuz (İrritabl) Bağırsak Sendromu Nedir?

Potasyum Nedir? Potasyum Yüksekliği ve Düşüklüğü

Bağışıklık Güçlendirici Besinler ve Takviyeler

Gebelik ve Doğum Öncesi Bakım

Doğum Öncesi ve Sonrası Beslenme

Çölyak Hastalığı Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Uçuk Nedir? Neden Çıkar ve Nasıl Geçer?

Böbrek Yetmezliği Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Menopoz Nedir? Menopoz Belirtileri Nelerdir?

Burun Estetiği (Rinoplasti) Nedir?

Pankreas Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Sinüzit Nedir? Sinüzit Belirtileri Nelerdir?

Hamilelik (Gebelik) Belirtileri Nelerdir?

Kalp Yetmezliği Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Akılcı İlaç Nedir ?

B12 Vitamini Nedir? B12 Vitamini Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Keten Tohumunun Faydaları Nelerdir?

Ailevi Akdeniz Ateşi Hastalığı (FMF) Nedir?

Papatya Çayının Faydaları Nelerdir?

Kantaron Yağı Faydaları Nelerdir? Nasıl Kullanılır?

Kekik Çayı Nasıl Yapılır, Faydaları Nelerdir?

Histeroskopi Ameliyatı

Bypass Nedir? Bypass Ameliyatı

Varis Nedir?

Laparoskopi Nedir? Laparoskopi Neden Yapılır?

Andropoz Nedir? Andropoz Belirtileri Nelerdir?

Balgam Nedir? Balgam Nasıl Atılır?

Aft Nedir ve Nasıl Geçer?

AIDS (HIV) Nedir? HIV Belirtileri ve Tedavisi

Vajinal Akıntı Neden Olur? Vajinal Akıntı Nasıl Geçer?

Mide Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Güneş Yanığına Ne İyi Gelir? Güneş Yanıkları Nasıl Geçer?

Down Sendromu Belirtileri, Tanı ve Tedavi Yöntemleri

Astigmat Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Diş Ağrısına Ne İyi Gelir? Diş Ağrısı Nasıl Geçer?

Zatürre (Pnömoni) Nedir? Zatürre Belirtileri Nelerdir?

Vajinismus Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Tüberküloz (Verem Hastalığı) Nedir?

Skolyoz (Omurga Eğriliği) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Konjoktivit Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) Nedir?

MS Hastalığı (Multipl Skleroz) Nedir?

Cilt (Deri) Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Öksürüğe Ne İyi Gelir? Öksürük Nasıl Geçer?

Boğaz Ağrısı Neden Olur? Boğaz Ağrısı Nasıl Geçer?

Mide Ağrısına Ne İyi Gelir? Mide Ağrısı Nasıl Geçer?

Guatr Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Lösemi Nedir? Lösemi Belirtileri ve Tedavisi

Spina Bifida Nedir? Bebeklerde Spina Bifida

Lenf Kanseri (Lenfoma) Nedir?

Gut Hastalığı Nedir? Gut Hastalığına Ne İyi Gelir?

Demir Eksikliği Belirtileri Nelerdir? Demir Eksikliğine Ne İyi Gelir?

Sınav Kaygısı Nedir? Sınav Kaygısı ile Başa Çıkmanın Yolları

Yeşil Çayın Faydaları Nelerdir? Yeşil Çay Ödem Atar Mı?

Afazi Nedir? Afazi Tipleri ve Tedavisi

Bebeğin Gazı Nasıl Çıkarılır?

Çocuklarda İdrar Kaçırma ve İşeme Problemleri

Bebeklerde Kusma Neden Olur? Bebek Kusmasına Ne İyi Gelir?

Çocuklarda Alerjik Hastalıklar

Kalp Hastaları Oruç Tutabilir Mi?

Ramazan Ayında Beslenme

HPV Nedir? Belirtileri Nelerdir? HPV Aşısı Nedir?

Diz Kireçlenmesi ve Dizde Kireçlenme Belirtileri

Akciğer Kanseri Nedir? Akciğer Kanseri Belirtileri

Ağrılı Cinsel İlişki (Disparoni) Nedir? Nedenleri ve Tedavisi

Hepatit B Nedir? Belirtileri Nelerdir? Hepatit B Nasıl Bulaşır?

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Nelerdir? Belirtileri ve Tedavileri

Gebelik Hesaplama

Karaciğer Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Hepatit C Nedir? Nasıl Bulaşır? Belirtileri Nelerdir?

Endoskopik Boyun Fıtığı Ameliyatı Nedir?

Cevizin Faydaları Nelerdir? Hindistan Cevizi Yağı Faydaları

Kefir Nedir? Kefirin Faydaları Nelerdir?

Bağırsak İltihabı (Kolit) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Baker Kist (Diz Arkası Ağrısı) Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Ağız Kuruluğu (Kserostomi) Nedir? Ağız Kuruluğu Neden Olur?

Omega 3 Nedir? Omega 3’ün Faydaları Nelerdir?

Yüz Estetiğinde Altın Oran Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Beyin Damar Tıkanıklığı Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Muzun Faydaları Nelerdir? Muz Kabuğu Faydaları Nelerdir?

Klostrofobi (Kapalı Alan Korkusu) Nedir? Klostrofobi Belirtileri

Romatoid Artrit (İltihaplı Romatizma) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Yumurtalık (Over) Kanseri Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Menenjit Nedir? Belirtileri Nelerdir? Menenjit Aşısı

Siroz Nedir, Siroz Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Çocuklarda Dijital Bağımlılık Nasıl Oluşur ?

Sepsis (Kan Zehirlenmesi) Nedir? Sepsis Belirtileri ve Tedavisi

Sağlık Raporu Nedir ? Sağlık Raporu Neden Alınır ?

SMA Hastalığı Nedir? Neden Olur? Belirtileri ve Tedavisi

Meyve Suyu Çocuklar İçin Zararlı Mıdır?

Hamilelik Reflüsü Nedir? Hamilelik Reflüsü Belirtileri Nelerdir?

Çocuklarda Ateş Neden Olur? Evde Ateş Nasıl Düşürülür?

Kronik Yorgunluk Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyon Nedir? Yüksek Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

Anemi (Kansızlık) Nedir? Kansızlık Belirtileri Nelerdir?

Kulak Çınlaması (Tinnitus) Neden Olur? Nasıl Geçer?

Gebelikte Şeker Yüklemesi Nedir? Ne Zaman ve Nasıl Yapılır?

Gebelikte Ayrıntılı Ultrason Şart Mı? Kaçıncı Haftada Yapılır?

Burun Akıntısı Nasıl Geçer? Burun Akıntısı Covid Belirtisi Mi?

Omicron Varyantı Nedir? Omicron Belirtileri Nelerdir?

İnfluenza (Grip) Nedir? İnfluenza Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Gastrit Nedir? Gastrit Belirtileri Nelerdir?

Kolon ve Rektum Kanseri Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Panik Atak Nedir? Panik Atak Belirtileri Nelerdir?

Larenjit (Gırtlak İltihabı) Nedir? Larenjit Belirtileri ve Tedavisi

Gül Hastalığı (Rozasea) Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Kurdeşen (Ürtiker) Nedir? Neden Olur? Kurdeşene Ne İyi Gelir?

Perinatoloji ve Yüksek Riskli Gebelikler

Soğuk Algınlığı Belirtileri Nelerdir? Soğuk Algınlığına Ne İyi Gelir?

Behçet Hastalığı Nedir? Behçet Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Gebelikte Tarama Testleri Nelerdir? Ne Zaman Yapılır?

Geniz Akıntısı Nedir? Neden Olur? Nasıl Geçer?

Lazer Epilasyon Nedir? Nasıl Yapılır? Hangi Bölgelere Yapılır?

Hıçkırık Neden Olur? Hıçkırık Nasıl Geçer?

Çocuklarda İşitme Kaybı Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Halluks Valgus Nedir? Halluks Valgus Ameliyatı

Halluks Rigidus (Sert Ayak Başparmağı) Nedir?

Entübe Nedir? Entübasyon Nasıl Yapılır?

Propolis Nedir? Nasıl Kullanılır? Propolis Faydaları Nelerdir?

Myastenia Gravis Nedir? Myastenia Gravis Belirtileri ve Tedavisi

Nöropatik Ağrı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nöropatik Ağrı Tedavisi

Chia Tohumu Nedir? Chia Tohumu Faydaları Nelerdir?

Saç Dökülmesi Neden Olur? Saç Dökülmesi Nasıl Önlenir?

Ataksi Nedir? Ataksi Belirtileri, Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Nefes Darlığı Neden Olur? Nefes Darlığına Ne İyi Gelir?

Kalp Pili Nedir? Kalp Pili Nasıl Takılır?

Endometriozis (Çikolata Kisti) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Gıdı Estetiği Nedir? Nasıl Yapılır? Ameliyatsız Gıdı Estetiği

Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri Nedir? Belirtileri, Tedavi Yöntemleri

PCR Testi Nedir? Nasıl Yapılır? PCR Sonucu Ne Zaman Çıkar?

Bruksizm (Diş Sıkma) Nedir? Bruksizm Belirtileri ve Tedavisi

Beyin Ölümü Nedir? Beyin Ölümü Hangi Durumlarda Görülür?

Organ Bağışı Nedir? Organ Bağışı Nasıl Yapılır?

Bel Soğukluğu (Gonore) Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Ödem Nedir? Neden Olur? Ödem Nasıl Atılır?

Velashape Nedir? Velashape ile Bölgesel Zayıflama

Narsistik Kişilik Bozukluğu Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Parkinson Nedir? Neden Olur? Parkinson Belirtileri ve Tedavisi

Delta Virüsü Belirtileri Nelerdir? Delta Plus Varyantı Nedir?

Yeme Bozukluğu Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Folik Asit Nedir? Folik Asit Ne İşe Yarar? Folik Asit Eksikliği

Egzama Nedir? Egzama Neden Olur? Egzama Tedavisi

Doğum Lekesi Nedir? Neden Olur? Doğum Lekesi Nasıl Geçer?

İshal Neden Olur? İshale Ne İyi Gelir? İshal Nasıl Geçer?

Kıl Dönmesi Nedir? Belirtileri Nelerdir? Kıl Dönmesi Ameliyatı

İnme (Felç) Nedir? İnme Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Genital Siğil Nedir? Belirtileri Nelerdir? Genital Siğil Tedavisi

Perianal Fistül ve Anal Apse Nedir? Belirtileri, Tedavi Yöntemleri

İşitme Kaybı Nedir? İşitme Kaybı Dereceleri ve Tedavisi

Kabakulak Nedir? Kabakulak Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Ferritin Nedir? Ferritin Düşüklüğü ve Ferritin Yüksekliği

Ayak Mantarı Nedir? Nasıl Geçer? Ayak Mantarına Ne İyi Gelir?

Polikistik Over Nedir? Polikistik Over Belirtileri ve Tedavisi

Mide Kanaması Nedir? Mide Kanaması Belirtileri Nelerdir?

İdrar Yolu Enfeksiyonu Nedir? İdrar Yolu Enfeksiyonu Belirtileri

Lipödem Nedir? Belirtileri Nelerdir? Lipödem Tedavisi

Kol Germe Estetiği (Brakioplasti) Nedir? Kol Germe Ameliyatı

Meme Estetiği (Meme Büyütme, Meme Küçültme ve Dikleştirme)

Doğum Kontrol Hapı Nedir? Ne İşe Yarar? Nasıl Kullanılır?

Adet Gecikmesi Nedir? Adet Gecikmesi Neden Olur?

Sünnet Nedir? Sünnet Neden ve Nasıl Yapılır?

Sezaryen Doğum Nedir? Normal Doğum ve Sezeryan Doğum

Böbrek Nedir? İşlevi Nedir? Böbrek Sağlığını Korumanın Yolları

Spiral Nedir? Spiral Ne Zaman ve Nasıl Takılır?

Covid-19 Kalp Hastalarını Nasıl Etkiler?

Anne Sütü ve Emzirmenin Faydaları

Mide Balonu Nedir? Mide Balonu ile Ne Kadar Zayıflanır?

Sinir Sıkışması Nedir? Sinir Sıkışması Belirtileri Nelerdir?

Sedef Hastalığı Nedir? Sedef Hastalığı Belirtileri ve Tedavisi

Pap Smear Testi Nedir? Nasıl Yapılır?

Miyom Nedir? Miyom Belirtileri Nelerdir? Miyom Ameliyatı

Aşırı Terleme (Hiperhidroz) Nedir? Aşırı Terleme Neden Olur?

Tükenmişlik Sendromu Nedir? Evreleri, Belirtileri ve Tedavisi

Haşimato Hastalığı Nedir? Haşimato Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Göz Kapağı Estetiği Nedir? Göz Kapağı Estetiği Ameliyatı

Kepçe Kulak Nedir? Kepçe Kulak Ameliyatı

Zona Nedir? Zona Belirtileri Nelerdir? Zona Neden Olur?

Kabızlık Nedir? Kabızlığa Ne İyi Gelir? Kabızlık Nasıl Geçer?

Huzursuz Bacak Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Gıda Zehirlenmesi Nedir? Gıda Zehirlenmesi Belirtileri Nelerdir?

Endoskopi Nedir? Endoskopi Nasıl Yapılır? Endoskopi Sonrası

Akdeniz Anemisi Nedir? Akdeniz Anemisi Belirtileri ve Tedavisi

Kolonoskopi Nedir? Kolonoskopi Nasıl Yapılır?

Baş Ağrısı Neden Olur? Baş Ağrısı Nasıl Geçer?

Bipolar Bozukluk Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Hemoroid (Basur) Nedir? Lazerle Hemoroid Tedavisi

Kesi Yeri Fıtığı Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Göbek Fıtığı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Göbek Fıtığı Ameliyatı

Mide Fıtığı Nedir? Mide Fıtığı Belirtileri ve Tedavisi

Alerji Testleri Nelerdir? Alerji Testleri Ne İşe Yarar?

D Vitamini Eksikliği: Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Ses Teli Bozuklukları Nelerdir? Nodül ve Polipler

Kulak Hastalıkları Nelerdir? Nedenleri ve Belirtileri

Sırt Ağrısı Neden Olur? Sırt Ağrısı Nasıl Geçer?

Bel Kayması Nedir? Bel Kayması Belirtileri ve Tedavisi

Burun Tıkanıklığı Neden Olur? Burun Tıkanıklığına Ne İyi Gelir?

Omurilik Tümörü Belirtileri Nelerdir? Omurilik Tümörü Ameliyatı

Kemik Kanseri (Tümörü) Nedir? Kemik Kanseri Belirtileri

Faranjit Nedir? Faranjit Belirtileri ve Tedavisi

Koronavirüs (COVID-19) Belirtileri Nelerdir? Çocuklarda COVID-19

Kas ve İskelet Sistemi Hastalıkları

Başkent Üni̇versi̇tesi̇ Ankara Hastanesi̇ - Sağlık Rehberi

Başkent Üni̇versi̇tesi̇ Ankara Hastanesi̇ - Sağlık Rehberi

Sağlık Rehberi

Başağrısı tüm dünyada kişilerin hekime başvurma sebeplerinden en yaygın olanıdır. Başağrısı nörolojik hastalıkların yanı sıra sistemik hastalıklara da eşlik edebilen bir durumdur. Başağrısının nedenleri, sıklığı, şiddeti ve yaşamsal sonuçları farklılıklar gösterebilir ve başarılı bir tedavinin ilk basamağı doğru ve özgün bir tanıdır. Başağrıları, Uluslararası Başağrısı Birliğinin(IHS) kriterlerine göre sınıflandırılır:

Birincil başağrıları:
Bu tip başağrılarında ağrıya neden olabilecek herhangi bir başka organa ve beyne ait hastalık tespit edilemez. Bu grupta migren, gerilim tipi baş ağrıları, küme baş ağrısı gibi baş ağrısı tipleri yer alır.

İkincil başağrıları:
Başka bir organ veya beyne ait bazı hastalıklara bağlı gelişen başağrılarıdır. Başağrısının nedenini belirlemek için hastadan ayrıntılı hastalık hikayesi alınmalı ve nörolojik muayene, beyin görüntülemesi ve kan ve idrar tahlilleri yapılmalıdır. Bazı durumlarda EEG (elektroensefalografi) ve lomber ponksiyon işlemleri gibi daha ileri tetkiklerin yapılması gerekebilir. Migren, en sık görülen birincil başağrısı tipidir. Migren, ataklarla seyreden ve ataklar arasında belirti göstermeyen kronik bir başağrısıdır. Migren ağrısı genellikle orta şiddette ya da şiddetlidir, ağrı ve eşlik eden bulgular migrenli kişinin yaşantısını her zamanki gibi sürdürmesini engeller ve belirgin bir iş görmezliğe yol açar. Migren tanısı için özel bir laboratuvar testi veya radyolojik inceleme yoktur. Tanı hastadan ayrıntılı başağrısı hikayesinin alınması ile konur. Kadınların yaklaşık % 20'sinin, erkeklerin ise % 8'inin migrenli olduğu bilinmektedir. Migren atakları 4-72 saat sürebilir. Atağın başın tek yanında oluşu (%80 hastada), zonklayıcı, ateş yanar tarzda, matkapla deler gibi ya da nabızla birlikte atan şekilde olması, atak sırasında sıklıkla ışıktan ve sesten rahatsızlık, merdiven çıkma gibi fiziksel eylemlerle ağrıda artış, ağrıya sıklıkla bulantı veya kusmanın eşlik etmesi karakteristik özellikleridir.
Ataklar arasında kişiler tamamen sağlıklıdır. Atakların sıklığı çeşitlilik gösterir, yılda veya haftada birkaç kez olabilir. 3 günden fazla süren ataklar migren statusu olarak adlandırılır.
Migren hastalarının çoğu atağın geleceğini önceden hissedebilir. Atak öncesinde sinirlilik, depresif ruh hali, konsantrasyon güçlüğü ve yorgunluk hissi olabilir. Migren çoğu kez öncesinde hiçbir belirti veya başka şikayet neden olmadan ortaya çıkar ve bu tip migren aurasız migren olarak adlandırılır. Auralı migren ise migrenli hastaların %10– 15'ni oluşturur. Aura genellikle 5 ila 60 dakika sürer ve sıklıkla görme ile ilgili yakınmalara yol açar. Görme alanında bir tarafı görememe, parlak veya yanıp sönen ışıklar, renkli zigzag veya kırık çizgiler görme gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Görsel belirtilerin dışında dilde, yüzde, kolda uyuşma, güçsüzlük, konuşmada bozulma, konuşurken kelimeleri bulamama, baş dönmesi ve aşırı uyku hali şeklinde aura olabilir. Hemen ardından veya 1 saat içinde ağrı ortaya çıkabilir ya da aurayı nadiren başağrısı izlemeyebilir. Görsel aura (skotom) Migren tetikleyicileri kişiden kişiye göre değişir.

Başlıca migren tetikleyicileri,
- Diyet (açlık, alkol, öğün atlamak veya öğün gecikmesi, yeteri kadar su içmemek, bazı yiyecekler),
- Uyku düzeninde değişiklikler (az veya fazla uyku),
- Hormonal faktörler (adet dönemleri, doğumkontrol hapları, hormonal tedavi),
- Çevresel faktörler (parlak ışık, keskin koku, hava değişimi),
- Fiziksel faktörler (egzersiz, cinsel ilişki),
- Stres, depresyon, endişe hali,
- Baş-boyun ağrıları,
- Kafa travmasıdır.
Migren atakları çoğunlukla tekrarlayıcıdır, ancak en az 3 aydır her gün veya günaşırı olacak şekilde kronikleşmiş olarak da görülebilir. Bu durumun en büyük nedeni ağrı kesici ilaç aşırı kullanımıdır. Ağrı kesiciler aşırı kullanıldığı dönemde yapılan önleyici tedaviler çoğu kez başarısız olur.

Migrenin diğer nadir görülen tipleri:
Baziler Tip Migren: Konuşma bozukluğu, başdönmesi, kulak çınlaması, çift görme ve dengesizliğin eşlik ettiği migren tipidir.

Konfüzyonel Migren: Bilinç bulanıklığının olduğu migren tipidir.

Oftalmoplejik Migren: Gözü hareket ettiren kasların etkilenmesi sonucu çift görme gelişir.

Hemiplejik Migren: Atak sırasında geçici tek taraflı felç gelişir.

Abdominal Migren: Atakta sadece bulantı- kusma şikayeti olur. Genelde çocuklarda görülür.

Başağrısız Aura: Baş ağrısı olmadan yalnızca aura bulguları mevcuttur.

Migren Tedavisi – Doç. Dr. Süheyl Haytoğlu

Migren Tedavisi – Doç. Dr. Süheyl Haytoğlu

Migran: Tanı, Belirti ve Tedavisi Migren Tedavisi Doç. Dr. Süheyl Haytoğlu > Migren Tedavisi information

Baş ağrısı, toplumun %90'ında görülen yaygın bir şikayettir. Baş ağrıları, Uluslararası Baş Ağrısı Derneği tarafından 14 ana grup altında sınıflandırmıştır. Direkt olarak baş ağrısı ile ortaya çıkan, bir başka hastalık ile bağlantısı olmayan baş ağrıları, primer baş ağrılarıdır ve tüm baş ağrısı şikayetlerinin %90'ını oluşturur. %10'luk dilimde kalan sekonder baş ağrıları ise nedeni bilinen farklı bir hastalığa bağlı olarak ortaya çıkan baş ağrılarıdır. Primer baş ağrıları arasında yer alan migren, herhangi bir yaş döneminde başlayabilen ve ilerleyen yaşlarda sıklığı azalan, sürekli ya da tekrarlayan bir baş ağrısı türüdür. Her 20 erkekten 1'inde ve her 5 kadından 1'inde görülen migren, Dünya Sağlık Örgütü tarafından hazırlanan dünyada iş gücünü kısıtlayan hastalıklar listesinde 19. sırada yer almaktadır. Migren çocukluk çağı başlangıçlı olabilse de çoğunlukla ergenlik döneminde başlar. Hastaların %80'inden fazlasında atakların başlangıcı 30 yaşından öncedir.

Migren nedir?

Migren, hasta yaşamında uzun yıllar boyunca var olan, birkaç saatten birkaç haftaya kadar sürebilen ağrı ataklarının olduğu, eşlik eden birçok belirtiyi barındıran ve ataklar arasında baş ağrısı şikayetinin bulunmadığı klinik bir sendromdur. Migren hastalarının atakları sırasında sağlıklı toplumun geneline göre yaşam kalitesi düşüktür. Ailesinde migren olan kişilerin çocuklarında migren olma riski toplumdakinden yüksektir. Genetik ve çevresel faktörlerin birlikte rol aldığı bir hastalık olan migren, saf genetik geçişli bir hastalık değildir. Auralı migren ve aurasız migren olmak üzere iki ana alt tipi bulunur. Migren ataklarının %10'unu oluşturan auralı migren, baş ağrısı gelişiminden yaklaşık bir saat önce, zig zag çizgiler şeklinde görülen halüsinasyonlar, bulanık görme, ışık çakmaları ya da skotom olarak bilinen görüş alanında boşlukların varlığı gibi geçici duyusal belirtiler ile kendini gösterir. Ayrıca baş dönmesi, hissizlik, karıncalanma, kol ve bacaklarda güçsüzlük, duyu kaybı ve kelimelerin birbirine girmesi gibi diğer belirtiler ile de görülebilir. Auranın varlığı, atak şiddetinin bir göstergesi değildir. Aurasız migren atakları da auralı migren atakları kadar şiddetli olabileceği gibi daha şiddetli de olabilir.

Migren neden olur?

Migrenin atta yatan sebepleri aydınlanmış olsa da nedenleri hâla tam olarak anlaşılamamıştır. Genetik, santral, vasküler, ve nöronal sebepleri bulunan migrenin, biyokimyasal ve fizyolojik risk faktörleri de migrene zemin hazırlar. Tetikleyici faktörler ise migrenin ortaya çıkmasını kolaylaştırır. Migrenin genetik geçişi, auralı migrende görülürken, aurasız migren genetik ve çevresel faktörlerin kombinasyonu ile açıklanır. Migren, beyindeki sinirler ve kan damarlarında oluşan değişiklikler sonucu ortaya çıkan bir baş ağrısı tipidir. Migrenli bireylerde ataklara duyarlı olan bir sinir sistemi mevcuttur ve ataklar, dış çevredeki bazı faktörler ile tetiklenebilir. Bir atak tetiklendiğinde beyindeki migren oluşturucusu denen yer harekete geçer. Bu durum beyindeki kan damarlarının genişlemesine ve sinirlerin inflamasyonuna yol açar. Daha sonra bunlar, atak sırasındaki ağrı ve diğer belirtilere neden olacak olan beyinde yer alan trigeminal sinirin aktive olmasına yol açar ve migren oluşur.

Migren belirtileri nelerdir?

Migren yalnızca baş ağrısı atağı olarak bilinse de başlangıcından sonlandığı zamana kadar pek çok faklı dönemi bulunur. Migren atakları, prodrom dönemi ile başlar. Bu dönem, ağrı başlamadan önceki saatlerde meydana gelen, depresif ya da uçlarda gezen ruh hâli varlığı, artmış duyarlılık hâli, durgunluk, donukluk, düşüncelerde yavaşlama, kelime bulmada güçlük, konsantrasyon ve dikkat eksikliği gibi nöro-psikolojik belirtilerin yanı sıra ense sertliği, şişlik hissi, kabızlık ya da ishal, hâlsizlik, iştah artışı ya da kaybı, aşırı susama ve sık idrara çıkma gibi belirtileri kapsar. Prodrom döneminden sonra aura dönemi başlar. Bu dönem yaklaşık olarak 5 ile 20 dakika içinde gelişir ve çoğunlukla 60 dakika içinde sonlanır. Görsel semptomların yanı sıra vücudun bir yarısında, yüzün ve dilin bir bölümünde uyuşma, iğnelenme, karıncalanma gibi hissiyatlarla da kendini gösterir. Ağrı dönemi ise genellikle ense, başın arka kısmı ve başın bir tarafında başlayan rahatsızlık, ağırlık ve belli belirsiz ağrı hissi ile başlar. Yaklaşık 30 dakika ile 120 dakika sonrasında ise şiddetli, zonklayıcı ve basınç hissi yaratan ağrı hissedilir ve bu durum saatler hatta 2-3 gün sürebilir. Bu dönem içinde, tipik olarak hastaların üçte ikisinde, başın tek tarafında hissedilen ağrının şiddeti değişken olabilir.

Migren hastalarının %20'sinde ağrı hep aynı tarafta görülse de çoğunlukla enseden başlayarak tüm başa yayıldığı da görülür. Ağrıya, iştahsızlık, bulantı, kusma, ışık ve sese karşı duyarlılık gibi belirtiler eşlik eder ve bazı hastalarda bu semptomlar ağrıdan daha fazla yakınmaya yol açar. Çoğunlukla hastanın ağrısı uykuya yakın dönemde hafifler. Ağrı sonrası olarak bilinen postdrom döneminde bitkinlik, bezginlik ve yorgunluk hissi bulunur ve ağrının azalması ile birlikte rahatlama hissi oluşur. Bazı kişilerde tatlı yeme ya da sık idrara çıkma isteği görülür. Bu özelliklerin bir ya da daha fazlasının varlığı migren tanısını da netleştirir.

Migreni tetikleyen faktörler

Migren tedavisinde, migren ataklarını tetikleyen etkenlerin hasta tarafından bilinmesi, önlenebilir atakların tanınıp kaçınılması bakımından son derece önemlidir. Sadece tetik faktörlerden kaçınmak bile atak sayısında ciddi bir düşüş sağlayabilir. Migren atakları çoğunlukla spontan olarak oraya çıksa da iç ve dış tetik faktörleri de bazı atakların ortaya çıkmasına sebep olur. Migren ataklarının ortaya çıkışını hızlandıran, tetikleyici faktörler kişiden kişiye değişse de genel olarak şöyle sıralanabilir:

Açlık Öğün Atlama Stres Uyku bozuklukları ve düzensizliği Güçlü ışık Menstruasyon dönemi Yükseklik değişiklikleri Hava değişimi ve kirliliği Lodos Parfüm gibi kuvvetli kokular Çikolata Peynir ve diğer süt ürünleri Meyve Çay ve kahve tüketimi Deniz ürünleri Kızarmış yağlı yiyecekler Alkol ve sigara tüketimi Sigara dumanı

Migrene ne iyi gelir?

Düzenli beslenme ve uyku migrenin ortaya çıkmasını engelleyici unsurlardır. Bunun yanı sıra migreni tetikleyen unsurların bilinmesi ve bunlardan kaçınılması da migren ataklarının sıklığını azaltmaktadır.

Migren tedavisi ilaçlı ve ilaç dışı tedavi olarak ikiye ayrılır:

İlaç Tedavisi: Akut ataklarda uygulanan ilaçlar, etkili ve hızlı bir şekilde tedaviyi amaçlayarak ağrının şiddetini ve diğer bulguları azaltmayı ya da tamamen ortadan kaldırmayı, atağın süresini kısaltmayı ve yaşam kalitesini artırmayı hedefler. Bu noktada ilaçlar, hastanın öyküsüne ve muayenesine göre uzman hekim tarafından reçete edilir. Tüm bunlara ek olarak hekim, profilaktik yani önleyici tedavi de düzenleyerek atakların sıklığını, süresini ve şiddetini azaltmayı, oluşacak akut atakların önüne geçmeyi hedefler. Önleyici tedavi ayda 2 ve daha fazla atak ya da ayda 4 ve daha fazla sayıda ağrılı gün geçiren, atakları gittikçe sıklaşan, uzun süreli ağrı yüzünden yaşam kalitesi düşen bazı hastalara uygulanır. Hekim tarafından verilen tedavi, belirlenen doz ve süre ile düzenli olarak kullanılmalıdır. İlaç Dışı Tedavi: Nöroloji hekimi tarafından hasta, hastalığı hakkında kapsamlı olarak bilgilendirilir. Rahatlama teknikleri, egzersiz, düzenli uyku ve düzenli beslenme ile yaşam şeklinin düzenlenmesi önerilir. Diyet, ışık, hava, yükseklik ve hormonal değişimler gibi tetik faktörlerinin farkına varılması ve bunlardan kaçınması gerektiği anlatılır.

Migren ilaçları

Nöroloji hekimince reçete edilen ve atak tedavisinde kullanılan migren ilaçları genellikle basit ve kombine analjezikler, nonsteroidal anti inflamatuvarlar, triptanlar, ergot türevleri, anti emetikler ve nöroleptiklerden oluşur. Önleyici tedavi olarak beta blokerler, antidepresanlar, entiepileptikler ve serotonin antagonistleri, kalsiyum kanal blokerleri ve botulinum toksini tip A gibi ilaçlardan oluşur. Siz de tanı ve uygun tedavi için düzenli olarak kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmeyin.

Migren Tedavisinde Bütüncül Yaklaşım

Migren Tedavisinde Bütüncül Yaklaşım

Migren Tedavisinde Bütüncül Yaklaşım

Migren, yaşam kalitesini düşüren ve günlük yaşam aktivitelerini kısıtlayan hastalıklardan biridir. Toplumda çok sık görülen migrende ağrı tek başına ense, şakak tek taraflı ya da göz çevresinde olabildiği gibi, hareket ettikçe kötüleşen, zonklayıcı karakterde de seyredebilir. Bazen bu ağrıya eşlik eden bulantı, kusma, ışık ve sese olan rahatsızlık hissi ortaya çıkabilir. Auralı migren hastaları ise baş ağrısı atakları başlamadan önce 5 dakika ile 60 dakika arasında değişen “aura” atakları yaşayabilir.

Aura atakları geçici olarak yaşanan nörolojik bir bozukluk olarak bilinir. Geçici olarak yaşanan nörolojik bozuklukta hastalar hem görsel, hem duyusal (kelimeleri bulamama, uyuşma veya karıncalanma gibi) olarak etkilenir. Bunların arasında en sık yaşanan görsel auradır. Görsel aurada hastalar atak öncesinde parlak ışık çakmaları veya görme alanında sorunlarla karşılaşabilir. Özellikle kadınlarda adet döngüsü ile de ilişkili migren atakları çok sık görülmektedir. Migren Tedavisinde kişinin baş ağrılarının sıklığına, şiddetine ve eşlik eden diğer tıbbi durumuna bağlı olarak tedavi planlanır. Migren tedavisinde kullanılan ilaçlar baş ağrısı atakları sırasında ağrıyı ortadan kaldırmada ya da eşlik eden bulantı, kusma gibi belirtileri durdurmada veya sık gelen baş ağrısı ataklarının sıklığını kontrol etmede yardımcı olur.

Akupunktur yaş kupa vb gibi tamamlayıcı tıp yöntemleri ve diyet düzenlemesi ile yapılan migren tedavisinde ise başarı kalıcıdır.

Migren Belirtileri Nelerdir?

Migren atakları genellikle 20 ila 30 yaş arasında başlar, fakat baş ağrısı atakları çocukluk ya da ergenlik döneminde yaşanabilir. Migren atağı dört aşamalı olabilir: prodrom, aura, baş ağrısı ve postdrom dönemleri. Her migren atağında tüm aşamalarla karşılaşılmayabilir.

Prodrom dönem

Baş ağrısı başlamadan bir veya iki gün önce, hastalar yaklaşan migren atağı için uyarıcı küçük değişiklikleri fark edebilebilirler:

Kabızlık Ruh hali değişiklikleri, karamsarlık, huzursuzluk Yeme İsteği Boyun tutulması Artan susuzluk ve idrara çıkma Sık esneme

Hastaların büyük kısmı aurasız ataklar yaşar. Auralı hastalarda ağrı öncesinde veya sonrasında nörolojik bozukluklar yaşanabilir. Auralı ataklarda hastalar, dokunma hislerinde güçsüzlük (duyusal), konuşma bozukluğu, görme bozuklukları, uyuşma veya karıncalanma gibi sorunlarla karşılaşabilirler.

Tedavi edilmeyen migren atakları kişiden kişiye değişiklik göstermesi ile birlikte, 4 ila 72 saat arasında sürebilir. Ataklar nadir olabildiği gibi ayda veya haftada birkaç defa da olabilir. Hasta migren atağı sırasında, kalp atışı şeklinde zonklama, mide bulantısı – kusma, ışık – ses ve hatta dokunmaya karşı aşırı hissiyat, bulanık görme, baş dönmesi ve bazı durumlarda baygınlık yaşayabilir.

Postdrome (atak sonrası)

Postdrome sonrasında (atak sonrası), hasta kendini bitkin, tükenmiş ve az da olsa rahatlamış hisseder. Hasta 24 saat içerisinde, güçsüzlük, baş dönmesi, huzursuzluk, ışık ve sese karşı hassasiyet yaşayabilir.

Ne Zaman Bir doktora gitmelisiniz?

Hastalar çoğu zaman baş ağrısını önemsememekte ve doktora başvurmayıp ağrı kesiciler ile baş ağrısını geçirmeye çalışmaktadır. Ancak altta yatan başka bir sebep varsa bu durumun gözden kaçmaması adına baş ağrısında ağrı kesici almadan önce doktor muayenesi gerekmektedir.

Eğer düzenli olarak migren atakları ve belirtileri yaşıyorsanız bunları kaydetmekte fayda vardır. Baş ağrılarınızın ataklarının ve şiddetinin değiştiğini düşünüyorsanız mutlaka en kısa sürede tekrar doktora görünmelisiniz.

Eğer aşağıdaki belirtilerden herhangi birini yaşıyorsanız acil olarak bir doktora görünmelisiniz,

Gök gürültüsü gibi ani, şiddetli baş ağrısı Ateş, ense sertliği, kafa karışıklığı, çift görme, uyuşukluk ya da konuşma bozukluğu Özellikle bir kafa travması sonrası gelişen baş ağrısında kötüleşme Öksürük, efor, ıkınma veya ani bir hareketten sonra gelişen bir baş ağrısı 50 yaş üstünde yeni başlayan baş ağrısı,

Migrenin Nedenleri

Migren, sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte genetik veya çevresel faktörlerin ve stresin rol oynadığı bilinmektedir. Atakların ortaya çıkmasında, serotonin de dahil olmak üzere beyin kimyasallarında yaşanan dengesizliklerin neden olduğu düşünülmektedir.

Migren atakları sırasında beyin zarlarında (meninks) ağrıyı ortaya çıkaran bazı kimyasallar salgılanır ve bu da migren ağrısının ortaya çıkmasına yol neden olur.

Migrenin Tetikleyicileri

Migren ataklarını tetikleyebilen birçok unsur vardır:

Kadınların yaşamış olduğu hormonal değişiklikler sebebiyle migren atakları ortaya çıkar. Östrojen dalgalanmaları birçok kadının baş ağrılarını tetikleyebilir. Migren öyküsü olan kadınların, östrojen seviyesinde bir azalma yaşandığında adet öncesi ya da devamında baş ağrısı yaşayabilirler. Hamilelik veya menopoza girme dönemi migrenin ortaya çıkmasına neden olabileceği gibi, var olan migren ataklarının seyrini değiştirebilir. Oral kontraseptif (doğum kontrol hapları) ve hormon replasman (yerine koyma) tedavisi gibi hormon ilaçlar da migrenin seyrini kötüleştirebilir. Bazı gıda maddeleri, eskimiş peynir, tuzlu ve işlenmiş gıdalar migreni tetikleyebilir. Birçok yiyecekte bulunan tatlandırıcı aspartam ve koruyucu monosodyum glutamatın, migreni tetikleyebildiği bilinir. Yine magnezyum eksikliği ve mayalı besinlerin fazla tüketilmesi migren tetikleyicilerindendir Yemek düzeninin değişmesi örneğin, öğün atlamak ya da aşırı yemek de migren atağının ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. İçecekler, Alkol, özellikle şarap ve yüksek kafeinli içecekler migreni tetikleyebilir. Stres, migren ataklarında önemli bir rol oynar. İşte veya ev hayatında yaşanan stres sık migren ataklarının nedenlerinden olabilir. Yüksek sesler, parlak ışıklar ya da güneş ışığına maruz kalmak migren atağını başlatabilirler. Bazı koku çeşitleri örneğin, parfüm de dahil olmak üzere, tiner, sigara dumanı gibi bazı kokular migren atağını tetikleyebilir. Uyku ve uyanıklık düzenindeki değişiklikler de migrenin bilinen tetikleyicilerindendir. Uykusuzluk, aşırı uyku, uyku kalitesindeki bozulmalar ve jet lag gibi durumlar migren atağının sıklaşmasına ya da ortaya çıkmasına neden olabilir. Cinsel aktivite ya da yoğun fiziksel efor migren ataklarını ortaya çıkabilir. Çevredeki havai basınç veya barometrik değişiklikler migreni tetikleyebilir. İlaçlar, nitrogliserin gibi vazodilatörler (damar genişleticiler) veya oral kontraseptifler (doğum kontrol hapları) migreni kötüleştirebilir.

Risk Faktörleri

Aşağıda nedenler, kişide migren ortaya çıkma riskini arttırabilir:

Eğer migrenli bir aile üyesi varsa, kişide migren gelişme ihtimali artar. Migren, herhangi bir yaş döneminde ortaya çıkabilir. Ergenlik dönemiyle birlikte hormonal değişiklikler migrenin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynar. Kadınlarda migren, erkeklere oranla daha sık görülür. Çocukluk döneminde migren sıklığı erkeklerde daha fazladır, ancak ergenlik dönemi ve sonrasında kızlarda görülme sıklığı erkeklere oranla belirgin olarak artış gösterir. Migrenli kişilerde, baş ağrısı adet döneminin hemen öncesinde veya başlangıcından sonra ortaya çıkabilir.

Hamilelik veya menopoz sırasında da migrenin karakteri, görülme sıklığı değişebilir. Migren genellikle menopoz sonrasında geçer. Bazı kadınlar migren ataklarının gebelik sırasında başladığını ya da kötüleştiğini veya tamamen geçtiğini söyleyebilir. Birçok migren hastasında, gebelik sürecinde migren atakları görülmez. Ancak migren genellikle doğum sonrası dönemde yeniden ortaya çıkar.

Migrenin Neden Olabileceği İstenmeyen Sonuçlar

Bazen migren ağrısını kontrol etmeye çalışmak farklı sorunların oluşmasına neden olabilir,

Mide ve bağırsak hastalıkları: Bazı yüksek doz veya uzun bir süre alınan ağrı kesiciler, özellikle karın ağrısı, kanama, gastrit, ülser gibi mide ya da bağırsak hastalıklarına sebep olabilir. Aşırı ilaç kullanımı sonucunda baş ağrısı: Son üç ay içerisinde ayda on günden fazla yüksek doz reçeteli veya reçetesiz ilaç almak ciddi, hiç geçmeyen, sürekli olabilen ilaç aşırı kullanım baş ağrısına neden olabilir. Aşırı ilaç kullanımı baş ağrısı, ilaçların ağrı giderici özelliklerini kaybetmesi ve kendileri baş ağrısına neden olmaya başladıklarında ortaya çıkar. Bu kısır döngü daha fazla ağrı kesici kullanmayı gerektirebilir. Ancak bu da ağrıyı gidermemekle birlikte sadece baş ağrısının daha da kronik hale gelmesine sebep olacaktır. Ayrıca bu durum mide ülserine geçirgen bağırsağa neden olabilir. Kronik migren: Migren atakları süreğen hale gelebilir. Son üç ayda içerisinde ayda 15 gün veya daha fazla ağrılı gün sayısı olan kişilerin kronik migren açısından doktor ile görüşmeleri önerilir. Migren statusu: Migren atağı tedavi edilmezse veya yetersiz tedavi edildiği durumda 4 ila 72 saat sürebilir. Üç günden uzun süren şiddetli migren atakları “migren statusu” denilir. İnfarkt (damar tıkanıklığı) olmadan inatçı aura: Genellikle aura denilen geçici nörolojik bozukluklar baş ağrısı başladıktan sonra geçer. Ancak bazen aura ağrı düzeldikten sonra da devam eder ve bir haftadan fazla sürebilir. İnatçı aura durumunda beyin mutlaka radyolojik olarak MR ile görüntülenmelidir ve beyinde doku hasarı veya başka herhangi bir sorun olmadığı teyid edilmelidir. Migrenöz infarkt (beyin damar tıkanıklığı): Bir saatten daha uzun süren aura olduğu durumda olası beyin damar tıkanıklığı açısından bir nöroloji uzmanı ile görüşülmesi önerilir. Doktorunuz olası beyin damar tıkanıklığı ya da kanamasını dışlamak için beyin görüntülemesi isteyebilir.

Migren klinik bir tanıdır. Hasta hekim görüşmesi sırasında doktor tarafından herhangi bir ileri tetkik yapılmasına gerek olmadan tanı konulabilir. Migren özelliklerine uymayan alışılmadık, farklı özelliklerde ağrı olduğu durumlarda doktor olası diğer nedenleri ekarte etmek için birtakım incelemeler yapabilir.

Laboratuvar testleri ve radyolojik incelemeler sonrasında migren dışında baş ağrısına neden olabilecek nedenler dışlanmış olur.

Migren Nasıl Tedavi Edilir?

Migren tedavisinde kullanılan ilaçlar, baş ağrısı atakları sırasında ağrıyı ortadan kaldırmada ya da eşlik eden bulantı, kusma gibi belirtileri durdurmada veya sık gelen baş ağrısı ataklarının sıklığını kontrol etmeye yardımcı olabilir. Migren tedavisine yönelik birçok ilaç mevcuttur.

Epilepsi, hipertansiyon, depresyon gibi başka hastalıkları tedavi etmek için kullanılan bazı ilaçların, aynı zamanda migreni önlemeye veya rahatlatmaya yardımcı olduğu bilinir.

Migren tedavisinde için kullanılan ilaçlar iki geniş kategoriye ayrılır:

Ağrı giderici ilaçlar: Migren atakları sırasında alınır ve ağrıyı durdurmak için kullanılır.

Koruyucu tedavide kullanılan ilaçlar: Bu tür ilaçlar, migren ataklarının şiddetini veya sıklığını azaltmak için, günlük olarak, düzenli alınır.

Tedavi stratejisi kişinin baş ağrılarının sıklığına, şiddetine ve eşlik eden diğer tıbbi durumuna bağlıdır.

Hamile veya emziren migren hastalarında bazı ilaçların kullanımı bebek açısından uygun değildir. Bazı ilaçlar çocukların migren ataklarında kullanılmaz. Doktorunuz migren atağınız için size en uygun ilacı önerecektir.

Akupunktur migren tedavisinde son derece etkin ve güvenli bir tedavi yöntemidir. Dünya sağlık örgütü migrende akupunktur tedavisini önermektedir. Ayrıca yaş kupa ve sülük tedavisi de migrende uygulanabilen tamamlayıcı tıp yöntemlerindendir.

Migren tedavisinde Aromaterapiden de fayda sağlanır.

Kronik Migren Tedavisi

Kronik migren tanısı son üç ayda süresince ayda en az 15 gün ve üzerinde baş ağrısı olan, gün içinde ağrının en az 4 saat sürdüğü ve ayın en az sekiz gününde bu ağrıların migren tanı kriterlerini dolduracak özellikte olan hastalarda ve bir nöroloji uzmanı tarafından görüşme sırasında klinik olarak konulabilir.

Kronik migren toplumda % 1, 3 - 2, 4 oranında görülen, günlük yaşam aktivitelerinde kısıtlılığa yol açan, kişinin işteki performansını ve aile hayatını etkileyen ciddi bir sağlık problemidir.

Kronik migren hastaları sıklıkla migren tedavi kılavuzlarında önerilen hemen hemen her ilacı denemiş, tedaviler yeterli sonuç vermediği için sürekli ve aşırı miktarda ağrı kesici kullanan ya da ilaçlardan umudunu kesmiş ve şiddetli ağrıyla yaşamanın yarattığı olumsuz psikolojik durumla baş etmek zorunda kalan, bu nedenle ruh sağlıkları da bozulma riski ile karşı karşıya olan kişilerdir. Kronik migren tedavisinde de tamamlayıcı tıp yöntemleri akupunktur yaş kupa ve sülük gerekli vitamin mineral takviyeleri diyet önerileri ile kalıcı iyilik hali sağlanabilmektedir

Benimle İletişime Geçin

Bana bir e-posta gönderebilirsiniz, kısa bir süre içinde sizinle iletişime geçeceğim

"
Migrense Tedavi Şart

Migrense Tedavi Şart

Migrense Tedavi Şart

Migren, üretkenliğin fazla olduğu 20-50 yaşları arasında sık olarak görülen ve bu nedenle önemli iş gücü kaybına, yaşam kalitesinde bozulmaya neden olan, tekrarlayıcı baş ağrısı atakları ile giden bir hastalık. Ancak son yıllarda doğru tanı alan ve uygun tedavi verilen hasta sayısı artmasına rağmen, hala migrenlilerin önemli bir bölümü doktor tanısı alamıyor, etkin ilaç tedavisinden uzak kalıyor. Bu nedenle baş ağrıları konusunda toplumsal bilincin artması ve konunun uzmanına başvurulması büyük önem taşıyor.

Ağrı 72 saat sürebiliyor
Migren atağı genel olarak dört döneme ayrılıyor, prodrom, aura, baş ağrısı ve postdrom. Baş ağrısı çoğunlukla 4 ile 72 saat arasında sürüyor ve genellikle tek taraflı, şiddetli, zonklayıcı oluyor. Baş ağrısına bulantı, kusma, ses ve/veya ışıktan rahatsız olma hali de eşlik edebiliyor. Migren tanısında diğer patolojiler ile karıştırılan aşamaların aura, prodrom ve postdrom dönemleri oluyor.

Aura
Tüm migren olgularının yüzde 20-30’unda görülen aura, baş ağrısı öncesi ortaya çıkıyor, beş dakikadan 60 dakikaya kadar sürebiliyor. Basit ışık parlamaları, zikzak çizgilenmeler gibi görsel belirtilerin yanı sıra, daha az sıklıkla tek taraflı uyuşma veya güç kaybı, konuşmada zorlanma şeklinde belirtiler de olabiliyor. Hastanın içinde bulunduğu bu sıkıntılı durum nedeniyle iyi öykü alınamazsa tablo, inme, beyin tümörü gibi ciddi hastalıklar ile karıştırılıp gereksiz beyin görüntüleme tetkikleri yapılabiliyor

Önce ilaç, sonra istirahat
Migren, mutlaka doğru tanı konulup tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Çünkü migren belirgin iş gücü kaybına ve günlük yaşam kalitesinde azalmaya neden olur. Tedavide amaç, akut atakların hızla ortadan kaldırılması ve bu atakların tekrarlanmasını önlemeye (proflaktik) yönelik olmalıdır.

Atak tedavisi
Migren baş ağrısı başladığında atak tedavisi olarak uygun ağrı kesicinin hemen alınması ve daha sonra sessiz, karanlık bir odada istirahat edilmesi gerekiyor. İlaç olarak öncelikle basit analjezikler deneniyor ve bunlar faydasız olursa takip eden ataklarda triptan grubu ilaçlara geçiliyor. Bir migren atağında baş ağrısı tedaviye rağmen 72 saatten sonra hala devam ediyorsa ‘status migrenosus’ tanısı konuluyor ve bu olguların hastaneye yatırılıp damar yoluyla dihidroergotamin, valproat veya kortikosteroid ile tedavi edilmesi gerekebiliyor.

Profilaktik tedavi
Bir ay içinde ikiden fazla baş ağrısı atağı olanlarda profilaktik tedavi düşünülüyor. Burada hastanın yaşı, cinsiyeti, vücut ağırlığı gibi faktörler göz önüne alınarak ilaç seçimi yapılıyor. Düzenli aerobik egzersizler atakları azaltmada yardımcı oluyor. Migren hastasında son üç ay içinde ortalama bir ayın 15 günden fazlası baş ağrısı ile geçiyor ve bunların en az sekiz günü migren baş ağrısı kriterlerini karşılıyorsa kronik migren tablosu geliştiği düşünülüyor. Genel nüfusun yüzde ikisini etkileyen bu durumda antiepileptik ilaç kullanımı, seçilmiş olgularda botoks uygulaması veya yine seçilmiş vakalarda nörostimulasyon (elektrik tepkileri ile sinir uyarımı) yöntemine başvurulabilir.

Ocukluk Çağı Migreni - Baş Ağrısı Merkezi - Beyin ve Sinir Hastalıkları

Ocukluk Çağı Migreni - Baş Ağrısı Merkezi - Beyin ve Sinir Hastalıkları

Baş Ağrınız, Migren Olabilir mi?

Migren çocukluk çağında en sık görülen, tekrarlayıcı baş ağrılarından birisidir.
Erken çocukluk çağında daha az iken ergenliğe doğru görülme sıklığı artar.
Özellikle bebeklik ve erken çocukluk döneminde görülen migren atakları, yetişkinlerden farklı olarak tekrar eden karın ağrıları, kusma atakları, baş dönmesi gibi belirtilerle ortaya çıkabilir.
Bu belirtilerin baş ağrısının önüne geçmesi ve daha belirgin olması migren tanısı konulmasını güç hale getirebilir. Ergenliğe doğru migren erişkinlerdeki belirtilerini daha net göstermeye başlar ve tanı koyulması kolaylaşır. Bu özellikleri nedeniyle çocukluk çağında migren tanısı koyulması güç olduğundan, çocukluk çağında tekrarlayan karın ağrıları, kusmalar, baş dönmeleri hatta boyunda tutulma (tortikollis) gibi durumlar ve baş ağrısı iyi sorgulanmalıdır. Baş ağrısı yoksa bile migren olasılığı her zaman akılda bulundurulmalıdır. Ayrıca böyle durumlara taşıt tutması ile uyurgezerlik, diş gıcırdatma, gece terörü, huzursuz bacaklar sendromu gibi uyku bozuklukları da eşlik edebilir. Eğer migren tanınamaz ve tedavi edilmezse çocuğun okul yaşamını (migrenli çocuklarda okul günü kaybı migrensiz çocuklara göre 2 kat fazladır) ve sosyal yaşamını olumsuz etkileyebilir ve yaşam kalitesini düşürebilir. Ayrıca doğru tanı konulamayan ve doğru tedavi edilemeyen migren kronik hale gelerek çocuk ve ergende depresyona, duygudurumu bozukluklarına, madde kullanımına ve intihar riskinin artmasına neden olabileceğini bildiren pek çok bilimsel veri bulunmaktadır. Bu nedenle, çocukluk ve ergenlik döneminde ortaya çıkan migren baş ağrılarına doğru tanı koymak, bu baş ağrılarını zamanında ve uygun bir biçimde tedavi etmek oldukça önemlidir.

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA MİGREN BAŞ AĞRISININ ÖZELİKLERİ

Çocukluk çağı migrenlerinde, baş ağrısı atağı belirtileri, aura belirtileri ve baş ağrısı atağı sırasındaki belirtiler erişkin migrenlilere göre bazı farklılıklar gösterebilir.

-ÖNCÜ BELİRTİLER
Hastaların bazılarında neredeyse bir gün öncesinden başlayan aşırı aktivite ya da aktivite azalması, içe kapanma, depresif duygu durumu, uyku bozuklukları, esneme, susama hissi, iştah değişiklikleri gibi belirtiler ortaya çıkabilir.

-AURA
Aura belirtileri ise yetişkin migrenlerinde olduğundan çok renkli ve çeşitli olarak ortaya çıkabilir. En çok görme ile ilgili auralar ortaya çıkar. Cisimleri olduğundan daha büyük, daha küçük, daha renkli ya da daha farklı şekillerde görebilirler. Hatta bu durum için ‘Alice Harikalar Diyarında Sendromu’ tanımlaması bile yapılmıştır. Aura, ağrı atağından 10 ila 30 dakika önce başlayıp 5-10 dakika sürer. Çocukluk çağı migrenlerinde, algılama güçlüğü, anlama güçlüğü, unutkanlık, konuşmada durma, denge bozukluğu, baş dönmesi, duyu kayıpları ve felç gibi endişe verici, ciddi aura belirtilerinin olabileceği de unutulmamalıdır.

-BAŞ AĞRISI FAZI
Çocuklarda migren baş ağrısı erişkinlerin migren baş ağrısından farklı özellikler taşımaktadır. Ağrı atakları genellikle 4 saatten kısadır. Ancak iki güne kadar da uzayabilir. Ağrı şiddeti erişkinden daha azdır. Ağrı atağı sırasında koku hassasiyeti oldukça belirgin olabilir. Baş ağrısı sırasında aşırı terleme, ellerde ayaklarda soğukluk, bulantı hissi, kusma, ishal, idrar çıkışında artış, sersemlik hissi, baş dönmesi, dengesizlik, uyuşmalar, ışıktan ve sesten rahatsız olma gibi bir çok eşlikçi belirti de bulunabilir. Yetişkinden farklı olarak, başın bir yarısını tutan, tek taraflı baş ağrılarından çok, başın her iki tarafında alın ve şakak bölgesini tutan baş ağrıları şeklinde karşımıza çıkar. Baş ağrıları sıklıkla öğleden sonra ve akşama doğru ortaya çıkar. Yaş ilerledikçe migren baş ağrısı özellikleri erişkindeki gibi olmaya başlar. Çocukluk çağı migrenlerinde baş ağrısını durduran en etkili davranış uyumaktır. Migren baş ağrısı atağı çeken çocukların neredeyse %80’inde uyku ile baş ağrısı atağı kısa sürede ortadan kalkar.

ÇOCUK VE ERGENDE MİGREN TEDAVİSİ

1.TETİKLEYİCİLERİN BELİRLENMESİ VE İLAÇ DIŞI ÖNLEMLER
Migren tanısı konulan bir çocuğa ve ebeveynlerine hastalık hakkında bilgi vermek, durumu açıklamak gerekir. İlaç tedavisi gereksin ya da gerekmesin, migreni tetikleyen etmenlerin belirlenmesi, tetikleyicilerden uzak durulması ve yaşam tarzında yapılacak bazı değişiklikler ile migren atakların oldukça azaltılabileceği çocuğa ve ailesine anlatılmalıdır. Çocuk ve ergen baş ağrılarında hemen ilaç kullanmak yerine önce tetikleyici etmenleri belirlemek ve bu etmenlere karşı önlem almak bile baş ağrılarının sıklığını, atak sayısını ve şiddetini önemli ölçüde azaltabilir. Düzenli bir baş ağrısı günlüğü tutma alışkanlığı ile ağrıların şiddeti, ortaya çıkış zamanları (hafta içi, hafta sonu, tatil günleri, vd. gibi) hatta tetikleyiciler konusunda önemli ipuçları elde edilip önlemler alınabilir. Aç kalmamak, öğün atlamamak, migreni tetikleyebilecek gıdalardan uzak durmak gibi beslenme alışkanlıklarına yönelik düzenlemeler yapılması pek çok migren atağının ortaya çıkmasını engelleyebilir. Az uyumak ya da çok uyumak migren ataklarını arttırabileceği için, özellikle okul çağındaki migrenlilerde düzenli uyku alışkanlığını geliştirmek, uyku hijyeni kuralları konusunda çocuğun ve ailenin bilgilendirilmesi de oldukça önemlidir. Ayrıca migrenli çocuğun ailesi ile hatta öğretmeni ile görüşülerek, varsa stres faktörlerinin belirlenmesi, bu faktörlerin önüne geçilmesi ve çocuğa ilaç dışı yöntemlerle gevşeme tekniklerinin öğretilmesi de pek çok baş ağrısı atağını engellemekte oldukça yararlı olacaktır. Bütün bunların dışında düzenli sıvı alımı, düzenli ılımlı egzersiz yapmak gibi alışkanlıkların kazandırılması baş ağrısı ataklarının önüne geçilmesinde etkili olabilir.

Migren tetikleyicileri nelerdir ?
Okul ve aile sorunları, stres, hava değişimi (lodoslu havalar, ısı değişikliği), uykusuz kalmak ya da aşırı uyumak, gürültü, parlak ışık, kötü koku, parfüm, aşırı spor, ağır egzersiz, öğün atlama, aç kalmak, çerez, çikolata, nitrit ve nitrat içeren salam, sosis, tütsülenmiş balık, eski peynirler, pizza, monosodyumglutamat (MSG) içeren bazı gıdalar olarak sayılabilir. Ancak her tetikleyici her migrenlide baş ağrısını tetiklemeyebilir. Bu nedenle migrenliler tetikleyicileri genel olarak bilmeliler ve hangi tetikleyicinin kendi migrenlerini tetiklediğini saptayarak, o tetikleyiciden sakınmalıdırılar.

2.BAŞ AĞRISI ATAKLARININ TEDAVİSİ AKUT ATAKLARIN TEDAVİSİ
Çocukluk çağı migrenlerinde, tüm bu önlemlere rağmen yine de migren baş ağrısı atakları olabilir. Özellikle hafif şiddette ve sık olmayan ataklarda, hemen ağrı kesici almak yerine önce ilaç dışı bazı yöntemleri uygulamak ilaç almadan baş ağrısı ataklarını atlatmakta sanıldığından çok daha fazla işe yarayabilir. Çocuğun soğuk, sessiz, karanlık bir odaya alınması, gevşeme tekniklerinin uygulanması ya da ağrının etkilediği bölgeye soğuk ya da basınç uygulanması bu yöntemlere örnek olarak verilebilir. Buna rağmen durdurulamayan daha şiddetli ataklarda basit ağrı kesiciler ya da ’triptanlar’ olarak adlandırılan migrene özgü ağrı kesiciler kullanılabilir. Ancak ağrı kesici kullanımında dikkat edilmesi gereken çok önemli noktalar olduğunu unutmamak gerekir. Basit ağrı kesicilerin ya da triptanların seçiminde çocuğun yaşının, kilosunun ve ek hastalığının olup olmaması oldukça belirleyicidir. Ayrıca, baş ağrısı için gelişigüzel ve sık ağrı kesici kullanımının ‘ağrı kesici aşırı kullanımına’ neden olrak baş ağrısını ‘kronik günlük baş ağrısı’ haline getirebileceğini unutmamak gerekir! Bu nedenle basit bir ağrı kesici de olsa, çocukluk çağı baş ağrılarının atakları için verilecek ağrı kesiciler konusunda mutlaka hekime danışmak gereklidir !

KORUYUCU TEDAVİ
Sıklaşan ve şiddeti artan baş ağrısı atakları, çocuğun okul yaşamını ve sosyal yaşamını olumsuz etkilemeye başlar. Ayrıca sık yaşanan ve zamanında müdahale edilmeyip kontrol altına alınmayan migren atakları kronik ve tedavisi daha zor hale gelebilir. Böyle durumlarda koruyucu tedavi gerekir. Koruyucu tedavilerde kalp ritim ilaçları (beta blokerler, kalsiyum kanal blokerleri), antidepresanlar, antiepileptikler, riboflavin (B2 vitamini), asetilsalisilik asit gibi ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçların hangisinin, hangi migrenli çocuğa, ne dozda ve ne sürede verileceği çocuğun yaşına, kilosuna, ek hastalığı olup olmaması gibi bir çok faktöre göre değişecektir. Bu nedenle, çocukluk çağı migrenlerinde koruyucu tedavi kararı, titiz bir değerlendirme sonrası mutlaka uzman bir hekim tarafından verilmelidir.

"
Vestibüler Migren Tedavisi Ankara, 2024 Fiyatları - Prof. Dr. Nuri Özgirgin

Vestibüler Migren Tedavisi Ankara, 2024 Fiyatları - Prof. Dr. Nuri Özgirgin

Vestibüler Migren Tedavisi Ankara

Vestibüler migren tedavisi Ankara, migrene bağlı baş dönmesinin ve baş ağrısı ataklarının ortadan kaldırılması için uygulanan yaklaşımları içerir. Migren, baş ağrısına neden olarak kişinin günlük yaşamını ciddi şekilde olumsuz etkileyebilen bir rahatsızlıktır. Günümüzde migren rahatsızlığı olan hastalarda baş dönmesi görülme sıklığı %70’lere kadar çıkmaktadır. Bunların da büyük bir kısmı vestibüler migren hastasıdır. “Migrenöz vertigo” olarak da adlandırılabilen bu rahatsızlık, her yaşta görülebilir. Genellikle kadınlarda daha sık görülür. Tedavide ise en etkili yöntemlerden biri baş ağrısını ve baş dönmesini tetikleyen etkenlerden kaçınmaktır. Ankara vestibüler migren ve tedavisi hakkında daha fazla bilgi için Prof. Dr. Osman Nuri Özgirgin ile iletişime geçebilirsiniz.

Migren Nedir?

Primer baş ağrısı grubunda değerlendirilen migren, küçüklük yaşlarından itibaren görülebilen ve düzenli ağrı ataklarına neden olan bir rahatsızlıktır. Migren ağrıları genellikle tek taraflıdır. Aynı zamanda bu ağrılara görme sorunları, baş dönmesi ve mide bulantısı gibi şikâyetler de eşlik edebilir. Nedeni kesin olarak bilinmese de genetik aktarımın rahatsızlığın ortaya çıkmasında etkili olduğu düşünülmektedir.

Migren Belirtileri Nelerdir?

Migren, temelde baş ağrısı ile karakterize bir rahatsızlık olmasına rağmen başlangıcından sonlandığı süreçte farklı evrelere ayrılan ve farklı şikâyetlere de neden olabilen bir rahatsızlıktır. Ataklar, prodrom dönem adı verilen bir süreç ile başlar. Bu süreçte,

Depresif ruh hâli Konsantrasyon güçlüğü Duyarlılığın artması Durgunluk Düşüncelerin yavaşlaması Konuşma güçlüğü gibi nöro-psikolojik etkiler görülebilir. Bunlar aynı zamanda migrenin en yaygın belirtilerindendir. Bu şikâyetlere baş dönmesi de eşlik edebilir. Bu durumdaki hastalarda genellikle vestibüler migrenden söz edilebilir. Vestibüler Migren Nedir?

Vestibüler migren, kısaca baş dönmesinin eşlik ettiği migren türü olarak tanımlanabilir. Migren hastalığı ile baş dönmesi ilişkisi yakın zamana kadar bilinmemekte idi. Günümüzde migren hastalarında baş dönmesi sıklığının % 70 lere çıktığı bilinmektedir. Erişkinlerde yaşam boyun migren sıklığı yaklaşık % 15 kadardır. Yaşam boyu baş dönmesi sıklığının da % 7 lerde olduğu dikkate alınır ise genel nüfusun % 3 den fazlasında birlikte görülme şansı vardır. Günümüzde baş dönmesi sıralamasında Vestibüler Migren ikinci sırada yer almaktadır. En sık kendiliğinden oluşan baş dönmesi nedenidir.

Vestibüler Migren Belirtileri Nelerdir?

Vestibüler migren belirtileri de klasik migren belirtileri ile benzerdir. Bununla birlikte sese ve ışığa karşı aşırı duyarlılık söz konusu olabilir. Ayrıca baş dönmesi de baş ağrısı ile birlikte görülür. Bu nedenle ataklar hastanın günlük yaşamını ciddi oranda olumsuz etkileyebilir ve günlük işlerine devam etmesini engelleyebilir.

Vestibüler Migren Kimlerde Görülür?

Vestibüler migren her yaşta görülebilir. Genellikle kadınlarda görülen bir rahatsızlıktır. Bu hastalarda migren şikâyeti çok erken yaşlarda başlayabilir. Kendiliğinden ortaya çıkan baş dönmesi atakları vardır. Süre değişkenlik gösterir.

Vestibüler Migren Tanısı Nasıl Konur?

Vestibüler migren tanı sürecinde hastanın genel sağlık durumu değerlendirilip tanı konulabilir. Aynı zamanda iç kulak ile ilgili diğer hastalıklara dair şüphelerin de ortadan kaldırılması gerekir. Bu nedenle benzer belirtiler gösteren diğer iç kulak hastalıklarına dair testlerden de tanı sürecinde faydalanılabilir. Bu noktada,

Migren öyküsü 5 dakika ile 72 saat arasında devam eden denge sistemi sorunları Atakların %50’sinde ses ve ışığa karşı hassasiyet, görme bozukluğu ve denge sorunu olması Yılda en az 5 atak oluşması dikkate alınabilir. Vestibüler Migren Tedavisi Nasıl Yapılır?

Vestibüler migren tedavisinde en önemli etken baş ağrısı ataklarını tetikleyen etkenlerden kaçınmaktır. Uyku ve beslenme düzenine dikkat etmek, hastaların günlük yaşamının çok daha konforlu olmasını sağlayan başlıca etkenlerdendir. Vestibüler migrenli hastalarda baş dönmesi krizlerini önlemek için standart migren ilaçlarından yararlanılır. Migren ile birlikte diğer iç kulaktan kaynaklanan baş dönmesi yapan hastalıklar bulunabilir. Bu durumda altta yatan rahatsızlıkları incelemek ve bu doğrultuda bir tedavi planı yapmak da oldukça etkili olacaktır. Vestibüler migren tedavisi için yapılabilecek yaşam tarzı değişiklikleri:

Sağlıklı beslenmek Düzenli uyumak Stresten kaçınmak Düzenli egzersiz ve spor yapmak Migreni tetikleyen kahve ve alkol gibi içeceklerden kaçınmak. Ankara Vestibüler Migren Tedavisi

Vestibüler migren, kişinin günlük yaşam kalitesini düşüren ve şiddetli baş ağrılarına neden olabilen bir rahatsızlıktır. Bu nedenle doğru yöntem ve yaklaşımla tedavi edilmesi oldukça önemlidir. Kulak-burun-boğaz alanında uzman bir doktor tarafından kontrollü bir şekilde ilerleyen tedavi süreci ile migrenin neden olduğu baş ağrısı ve baş dönmesi şikâyetlerinden büyük oranda kurtulmak mümkündür. Ankara vestibüler migren tedavisi hakkında tüm merak ettikleriniz için Prof. Dr. Osman Nuri Özgirgin ile iletişime geçebilirsiniz.