Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Hangi Hastalıklara Bakar?

Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Hangi Hastalıklara Bakar?

Enfeksiyon Hastalıkları

Enfeksiyon hastalıkları, bakteri, virüs, mantar veya parazit gibi mikroorganizmaların neden olduğu hastalıkları ifade eder. Bu mikroorganizmalar, vücuda girdiklerinde çeşitli patolojik etkilerle enfeksiyonlara yol açabilirler. Enfeksiyonlar genellikle bağışıklık sistemi tarafından kontrol altına alınabilir, ancak bazı durumlarda mikroorganizmaların üstesinden gelmek için tıbbi müdahale gerekebilir.

Enfeksiyon Hastalıkları Nedir?

Enfeksiyon hastalıkları, vücuda giren ve çoğalarak hastalık oluşturan mikroorganizmalara (patojenler) bağlı olarak gelişen hastalıklardır. Bu mikroorganizmalar bakteri, virüs, mantar veya parazit olabilir. Enfeksiyon hastalıkları, insanların yanı sıra hayvanlarda da görülebilir.

Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Hangi Hastalıklara Bakar? Ateşli hastalıklar Grip Cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve şüpheli cinsel ilişki sonrası tarama İshaller HIV AIDS Sarılık (hepatitler) Tifo Bruselloz Solunum yolu enfeksiyonları İdrar yolu enfeksiyonları Yumuşak doku enfeksiyonları Osteomiyelit Spondilodiskit Akciğer dışı tüberküloz vb. hastalıklar izleniyor ve erişkin bağışıklama (aşılama), seyahat hekimliği danışmanlık hizmeti de veriliyor. "
Salmonella enfeksiyonları tanı ve tedavisi

Salmonella enfeksiyonları tanı ve tedavisi

Tifo: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Mikrobiyoloji:
1-Görünüm ve boyanma özellikleri : salmonella bakterileri çomakcık şeklinde, hareketli, sporsuz, kapsülsüz ve gram negatif bakterilerdir. 2-Üreme ve biokimyasal özellikleri: aerop ve fakültatif anaerop, 37 C 0 ’ de iyi ürese de 20-40 0 C arasındaki ısılarda üreyebilir. Bunun özellikle besin zehirlenmesi yapan salmonelların oda ısısında üreyebilmeleri nedeniyle önemi vardır. Salmonellalar laktoza etki etmezler. Bu özelliği E. coli’lerde ilk ayırımda önem taşır. Laktoz dışında sukroz, adonitol ve salisin’e etki etmezler. Glikoz,mannitol,maltoz gibi diğer şekerlere S. typhi ve S. gallinorum yalnız asit yaparak,diğer salmonellalar hem asit hem gaz yaparak parçalarlar. S. paratyphi A dışında H2S yaparlar. İndol olumsuz, metil kırmızısı reaksiyonu olumlu, üreaz negatif, sitratlı besiyerlerinde ürerler.

3-Direnç: salmonella bakterileri ısıya dirençsizdir. 55 derecede 20 dakikada ölürler. Kuruluğa dayanıksızdırlar. Güneş ışığından uzak nemli ortamlarda, lağım sularında,kuyu sularında ve toprakta uzun süre yaşayabilirler. Soğuğa çok dayanıklıdırlar. Antiseptiklere oldukça duyarlıdır. Normal konsantrasyondaki klor sulardaki salmonellaları öldürür. Ancak dışkı parçaları ve diğer organik madde içindeki salmonellalara bu maddelerin etkisi azalır. Sodyum tetrotiyonat koliformlara etkisiz olmasına rağmen salmonellaların üremesini artırır. Sodyum deoxycholate koliformların üremesini indirger, salmonellalara etki etmez. 4-Salmonellaların soyutlanmasında kullanılan besiyerleri: salmonellaların biokimyasal özellikleri dikkate alınarak bazı kimyasal madde ve boyaların uygun miktarda besiyerine katılması ile salmonellalar için ayırtedici ve çoğaltıcı besiyerleri hazırlanır ve izolasyon için kullanılır. Ayırtedici ve seçici besiyerleri, EMB agar, endo agar, Mac Concey agar, hektoen enterik agar, deoxycholate citrate agar, salmonella-shigella (SS) agar. Çoğaltıcı besiyerleri, tetrotiyonatlı buyyon, selenit F besiyeri.

5-Antijen yapıları: salmonellalarda 3 tip antijen bulunur. O somatik antijen: bakteri hücre çeperindeki lipopolisakkarit dış tabakasının polisakkarit biriminden oluşur, ısı ve alkole dirençli, formole dirençsizdir. H kirpik antijeni: protein yapısındadır, hareketsiz olan tek salmonella türü olan S.gallinorum dışındaki tüm salmonellalarda bulunur. Isı ve alkole duyarlı, formole dirençlidir. Vi yüzeyel antijen: O somatik antijenin dışında onu çevreleyen glikolipit yapısında antijendir. Vi antijeni tüm salmonellalarda bulunmaz, özellikle S.typhi’nin bazı kökenlerinde ve S.paratyphi A ve C’de bulunur. Vi antijeni bulunan serumlar anti-O serumları ile aglütine olmazlar, ancak 60 0 C’de bir saat ısıtıldıktan sonra Vi antijeni uzaklaştırıldıktan sonra reaksiyon verirler. O antijeni endotoksin etkisi göstermesine karşın Vi antijeni toksik değildir. Bu antijen bakterileri serumdaki bakterisidal maddelere karşı ve fagositoza karşı koruyarak salmonellaların patojenliklerini artırır. ——————————————————————————— Epidemiyoloji: Enterik ateşe neden olan salmonella serotipleri insan dışında başka konakçıda hastalığa neden olmazlar. Bu nedenle S. typhi ve S. paratyphi A, B ve C yalnızca infekte akut hastalar ve kronik taşıyıcılar ile yakın temas yoluyla bulaşır. Bulaşma daha çok bunların infekte ettiği su ve gıdaların alınması ile oluşur. Sık olmasa da laboratuar çalışanlarına laboratuar kazası sonucu bulaş olabilir.ABD’de son 10 yıl boyunca yıllık yaklaşık 400 tifo ve daha az sayıda paratifo olgusu bildirilmişken, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde önemli halk sağlığı problemi olmaya devam etmektedir. Dünyada yılda yaklaşık 600.000 dolayında bu hastalıktan ölüm gerçekleşmektedir.Enterik ateş özellikle gelişmekte olan ülkelerde (Hindistan, Orta ve Güney Amerika, Asya) endemiktir. Bilinçsiz antibiyotik kullanımına bağlı özellikle S. typhi türüne karşı kloramfenikol, ampisilin, trimetoprim direnci yüksek oranlara ulaşmıştır.Ayrıca siprofloksasin direnci de Hindistan ve Vietnamdan bildirilmiştir. Antibiyotiğe dirençli türlere bağlı epidemiler ve bunlara bağlı morbidite ve mortalite oranları da giderek artmaktadır. ABD’de 1985-1989 arasında multidrug rezistan salmonellaların neden olduğu olgular %0.6 iken bu oran günümüzde %12’ yi geçmiştir. Patogenez:
Salmonella infeksiyonları kontamine yiyecek ve su ile oral yoldan bulaşır. Salmonella enfeksiyonunu kolaylaştıran faktörler, azalmış mide asiditesi, GIS motilitesinde azalma, normal intestinal floranın değişmesi (antibiyotik veya purgatif kullanımı, cerrahi), yaş, altta yatan başka bir hastaklık olması. Altta yatan hastaklıklar grubunda şunlar bulunur, lenfoproliferatif hastalık, HIV infeksiyonu, makrofaj disfonksiyonuna neden olan durumlar (hemoliz, bartenollesis, malaria, histoplazmosis, schistosomiasis), diabetes mellitus. Salmonella enfeksiyonlarına yatkınlıkta yaş önemlidir. İnfantlarda hidroklorik asit yapımı düşük olduğundan, yaşlılarda da aklorhidri insidansının artmasından dolayı mide asiditesi azalmakta ve risk artmaktadır. Hızlı gastrik boşalma da mideden duedonuma basilin geçişine izin verebilir. Diabet kişilerde de gastrik asit sekresyonu ve motilite azaldığından dolayı risk artmaktadır. Salmonella enfeksiyonlarına karşı spesifik konakçı defans mekanizmaları tam anlaşılamamıştır. Klinik gözlemler organizmin aktive makrofajlar tarafından öldürülmesinin kritik önemi olduğunu düşündürmektedir. Bu nedenle AIDS, kronik granülomatöz hastalık gibi makrofaj fonksiyon defektli hastalarda enfeksiyon daha az eradike edilmektedir.

Makrofaj fonksiyonunun bozulduğu, orak hücreli anemi, diğer hemoglobinopatiler, malaria, bartonellozis, dissemine histoplazmosis ve çeşitli malignitelerde salmonella enfeksiyonlarının insidensi ve şiddeti artmaktadır. Salmonellozisin seyrinde antikor eksikliği ve T lenfosit eksikliği ile ilgili bilgi daha azdır. Antikor eksikliği olan hastalar ve transplant alıcılarında daha ciddi hastalık rapor edilmiştir. Doğal infeksiyon geçirildikten sonra bile salmonella enfeksiyonlarına karşı koruma parsiyeldir. Hastalığın oluşması için gerekli infeksiyöz doz 10 3 -10 4 cfu arasında değişmektedir. Bakteri miktarındaki değişkenlikte en önemli rolü oynayan mide asiditesidir. Mide asiditesinin azaldığı durumlarda (≤ 1yaş, antiasid kullanımı, aklorhidrik hastalık) veya barsak bütünlüğünün bozulduğu durumlarda (inflamatuvar barsak hastalığı, GIS cerrahisi, antibiyotik kullanımına bağlı intestinal florada değişiklik) salmonella enfeksiyonlarının oluşması için infektif bakteri dozu düşer. Salmonellalar ince barsağa ulaştığı zaman çeşitli konak savunma mekanizmaları ile karşılaşırlar. İnce barsakdaki konak savunma mekanizmaları, safra asitleri, lizozim, kompleman, antimikrobiyal peptidler, sekretuvar IgA. Mukus tabakasını geçen salmonella bakterileri M hücrelerine ulaşırlar. M hücreleri peyer plakları hizasında yüzeyde bulunan özelleşmiş epitel hücreleridir. Kısa apikal kısımları vardır,fırçamsı kenarları yoktur,makrofaj ve lenfosit bulunduran intraepiteliyal cep içerirler. M hücreleri ile temasa geçen salmonellalar hemen içeri alınırlar. Salmonellalar aynı zamanda fagositoz görevi olmayan intestinal epitel hücrelerini uyarırlar ve hücrelerin içine girerler (bacteria-mediated endocytosis). Bakterinin yönlendirdiği endositoz olarak bilinen bu olay epitel hücrelerinin stoplazmasına salmonella proteinlerinin salınması ile ilişkilidir. Bu bakteriyal proteinler salmonellaların uptake’i için gereken aktin yapısındaki değişimi sağlarlar. İnce barsak epitel mukoza tabakasını bu mekanizmalar ile geçtikden sonra S. typhi ve S. paratyphi peyer plakları ve submukozada bulunan makrofajlar tarafından fagosite edilirler. Salmonellalar makrofaj içine girdikten sonra antikorlar, kompleman sistemi ve PMNL gibi antimikrobiyal ortamdan kurtularak reaktif oksijen ve nitrojen radikalleri, antimikrobiyal peptid ve hidrolitik enzimler üretirler. Makrofaj tarafından fagosite edilmiş bakteri, lenfatikler yolu ile makrofaj içinde RES (karaciğer, dalak, Kİ, lenf nodları) başta olmak üzere tüm vücuda yayılır. Bu bakterinin ilk kana karışması inkübasyon döneminde olur ve hastada hiçbir belirti ortaya çıkmaz. RES içinde mikroorganizma replike olarak belirli bir yoğunluğa ulaştıktan sonra makrofajlar tarafından sitokinlerin salınımı ile ateş, karın ağrısı, gibi semptomlar ortaya çıkar. Örneğin hepatoslenomegali gelişimi muhtemelen mononükleer hücre birikimi ve S. typhi kolonizasyonuna hücresel immün cevap ile ilişkilidir.Peyer plaklarına mononükleer hücreler ve lenfositlerin birikmesi peyer plaklarında belirgin büyüme ve nekroz ile sonuçlanır. Bakterinin hücre duvarında bulunan LPS yapısındaki endotoksin IL-1 başta olmak üzere pek çok inflamatuvar mediatör salınımına neden olur. Bu mediatörlere bağlı olarak ateş ve diger genel belirtiler ortaya çıkmaktadır. Endotoksinin vazokonstrüksiyon etkisi de iskemi ve direkt hücre harabiyetine neden olmaktadır. Enterik ateş seyri sırasında görülen anemi, lökopeni ve trombositopeniden de jeneralize makropinositoz sorumludur. Barsak epitel hücrelerini indükliyerek salmonellalar bu hücrelerin içine daha kolay girmektedir. Bu yolla bakteri öldürme yeteneği olan PMNL‘in fagositozundan kaçabilmektedir.Bu makropinositoz olayının yaygınlaşması ile salmonellaların uyardığı epitel hücreleri eritrosit, lökosit, trombosit gibi kan hücrelerini de fagosite etmektedir.

İnce barsak mukozasına mononükleer hücre infiltrasyonu ile karakterize olan enterik ateşin aksine, non-typhoidal salmonella gastroenteriti hem ince hemde kalın barsak mukozasına yoğun PMNL infiltrasyonu ile karakterizedir. Bu cevaba, intestinal hücreler tarafından salınan kuvvetli bir nötrofil kemotaktik faktör olan IL-8’in neden olduğu gösterilmiştir. Nötrofiller tarafından toksik maddelerin salınımı ve degranülasyon intestinal mukoza da hasar oluşyurarak, non-typhoidal gastroenteritlerde gözlenen inflamatuvar ishale neden olur. S. typhi ve S. paratyphi sadece insanda sistemik hastalığa neden olurken, buna karşın salmonella türlerinin çoğunun geniş bir konakçı grubunda gastroenterite neden olması henüz açıklanamamıştır. ——————————————————————————- Klinik: 1-Enterik ateş (tifo, paratifo). 2-Non-typhoidal salmonella enfeksiyonları: gastroenterit, bakteremi ve endovasküler enfeksiyon, lokalize enfeksiyonlar. Lokalize enfeksiyonlar, intraabdominal enfeksiyonlar, SSS enfeksiyonları, pulmoner enfeksiyonlar, üriner ve genital sistem enfeksiyonları, kemik, eklem ve yumuşak doku enfeksiyonları. 3-Kronik taşıyıcılık. ——————————————————————————- Enterik ateş (tifo, paratifo):
S. typhi ve S. paratyphi’nin neden olduğu hastalık başlangıçta klinik olarak tifüs’ü andırdığından tifoid ateş olarak isimlendirilmiştir. Büyümüş mezenter lenf bezleri ve peyer plakları ile ilişkili bir hastalık olduğunun anlaşılmasından sonra 1869’da hastalığa enterik ateş adı verilmiştir. S. typhi’nin inkübasyon dönemi 3-21 gün arasında değişir. Bu süre alınan basil sayısına ve konakçının immün durumuna göre değişir. Sistemik enfeksiyonun en belirgin semptomu uzamış ateştir (38-40,5 0 C). Prodrom döneminde semptomlar nonspesifiktir.

Klinik hastalık dönemi: Ateş, üşüme, iştahsızlık, öksürük, baş ağrısı, halsizlik, boğaz ve kas ağrıları en belirgin semptomlardır. Gastrointestinal semptomlar oldukça değişkendir. Hastalarda konstipasyon veya ishal bulunabilir. İshal 1 yaşın altında bebeklerde ve AIDS’ li hastalarda daha sıktır. Hastaların yalnızca %20-40’ında karın ağrısı bulunmakla beraber, karında hassasiyet hastalığın seyri boyunca hastaların çoğunda bulunur. S. typhi’de semptomlar S. paratyphi’den daha şiddetlidir. Apati, psikoz, konfüzyon gibi nöropsikiyatrik semptomlar hastaların %5-10’ unda oluşur. S. typhi ile infekte makrofajlardan salınan sitokinlere bağlı gelişen bir semptomdur. Nöbet ve koma hastaların %1’ inden azında ortaya çıkar. Fizik muayene bulguları: Ateş, taş rose (roseol), hepatosplenomegali, epistaksis, relatif bradikardi (diskordans). Ateş, başlangıçta çok yüksek olmayan ateş hastalığın 2. haftasında 40 0 C’ ye kadar çıkar. Relatif bradikardi ne spesifik nede sensitif bir belirtidir.Hastaların %50’ sinden daha azında oluşur. Taş rose, hastaların yaklaşık %30unda ortaya çıkan, gövdede yerleşmiş, basmakla solan makulopapüler döküntülerdir. Bazı hastalar da sevikal LAP ortaya çıkabilir. Oskültasyonda patolojik akciğer sesi duyulması yaygın değildir. Akciger grafileri genellikle normaldir. Karın muayenesinde derin palpasyonda ağrı ve peristaltizmde artış saptanır. Hastaların yaklaşık %50’sinde HSM bulunur. Adült hastaların yaklaşık %3’ ünde sağ üst kadranda lokalize ağrı ile karekterize nekrotizan kolesistit gelişir. Pankreatit nadiren görülür. Antibiyotik tedavisi verilmeyen çoğu hastalarda hastalık 4 haftada düzelir. Halsizlik, kilo kaybı ve dermansızlık aylarca devam edebilir. Hastaların %10’unda relaps gelişir. Pre-antibiyotik çağda gebelerin 2/3’ünde intrauterin fetal ölüm ve abortus görülürdü. Tifo komplikasyonları: Tedavi edilmeyen enterik ateş (tifo)’li hastalarda komplikasyonlar çoğunlukla 3. veya 4. haftada ortaya çıkar. Hastaların %3-10’unda ilioçekal lenfoid dokunun hiperplazisi, ülser ve nekroza bağlı olarak intestinal kanama ve perforasyon gelişir. Buna bağlı mortalite oranı %10-32 arasında rapor edilmiştir. Diğer komplikasyonlar, endokardit, perikardit, pnömoni, orşit, fokal abse gibi lokalize infeksiyonlar oluşur.

Non-typhoidal salmonella enfeksiyonları:
1-Bakteremi ve vasküler enfeksiyonlar: Non-typhoidal salmonella gastroenteritli hastaların %5 kadarında kan kültürü pozitiftir ve bu hastaların %5-10’unda lokalize enfeksiyon gelişir. S. choleraesuis ve S. dublin en sık primer bakteremiye sebep olan salmonella serotipleridir. Bakteremi özellikle infantlar, yaşlılar ve altta yatan ciddi immün sistemi baskılayıcı hastalığı (HIV enf., transplant alıcısı) olanlarda daha yaygındır. Salmonellaların vasküler sahalara doğal olarak yerleşme eğilimi vardır. Eğer 3 veya daha fazla kan kültürü pozitif ise endovasküler infeksiyondan şüphelenilmelidir. Altta yatan vasküler kalp hastalığının bulunması endokardit gelişimi için en önemli risk faktörüdür. Oysa aterosklerotik plak,protez greft ve aort anevrizması daha çok arteritisle ilişkilidir. Gastroenteriti takiben sırt, göğüs ve karın ağrısı ile birlikte uzamış ateş hikayesi olan yaşlı hastalarda arteritis’den şüphelenmelidir. Salmonella vasküler infeksiyonları, torasik ve abdominal aorta, koroner arterler, A-V fistüller ve dakron by-pass greftlerinde rapor edilmiştir. En sık etken ise S. typhimurium takiben S. choleraesuis’dir. Endokardit’ e en sık sebep olan salmonella serotipleri ise S. choleraesuis, S. typhimurium ve S. enteritidis’dir. Komplikasyonlar: Endokarditde, Kardiyak valve perforasyonu, abse. Arteritde, mikotik anevrizma, anevrizma rüptürü, vertebral osteomiyelit komplikasyon olarak gelişir. 2-Gastroenterit: Non-typhoidal salmonellalar çok sık olarak diğer bakteriyel ve viral patojenlerden ayırt edilemeyen gastroenterit tablosuna neden olurlar. Gastroenterite en sık neden olan serotipler, S. enteritidis, S. typhimurium, S. newport ve S. anatum’dur. Kontamine su ve gıda alınmasından 6-48 saat sonra bulantı, kusma ve ishal başlar. Karın ağrısı daha çok göbek çevresi ve sağ alt kadranda lokalizedir. İshal oldukça değişken tarzdadır. Günde birkaç kez dışkılamadan, kolera benzeri sulu ishal veya dizanteri benzeri kanlı-mukuslu ishal şeklinde olabilir. Benzer şekilde fizik muayenedeki abdominal bulgular da değişkendir. Akut apandisit, kolesistit veya organ rüptürü düşünülecek tarzda fizik muayene bulguları olabilir. Özellikle yaşamın ilk iki dekatında akut apandisiti andıran pseudoapandisit tablosu ortaya çıkabilir. Hastaların %50’ sinde orta düzeyde ateş görülür ve 1-2 günde normale döner. İleri yaş, malnütrisyon, AIDS, aklorhidri ve inflamatuvar barsak hastalığının olması gastroenteritin daha ağır seyretmesine neden olabilir. 3-Lokalize infeksiyonlar: İntraabdominal enfeksiyonlar: non-typhoidal salmonella türlerine bağlı intraabdominal enfeksiyon nadir olup, karaciğer,dalak absesi ve kolesistit şeklinde ortaya çıkar. Adrenal bez tutulumu ve hatta infekte feokromasitoma rapor edilmiştir. Safra kesesinde taş, abdominal malignite ve sickle cell hastalık(özellikle dalak absesi) önemli risk faktörleridir. Tedavide antibiyotik ile beraber cerrahi girişim gerekir. SSS enfeksiyonları: bu sistemde enfeksiyonlar menenjit ve serebral abse şeklinde gelişir. Özellikle 4 aylıktan küçük bebeklerde ciddi sekelle beraberdir. Pulmoner enfeksiyon: lober pnömoni, akciğer absesi, plevral effüzyon, bronkoplevral fistül gelişebilir. Hastaların çoğunda akciğer veya plevrada malignite gibi altta yatan kolaylaştırıcı bir durum vardır. İlave risk faktörleri, steroid kullanımı ve sickle cell hastalıktır. Üriner ve genital sistem enfeksiyonları: sistit, piyelonefrit non-typhoidal salmonella türlerine bağlı gelişen enfeksiyonlardır. İmmünsupreyon, yapısal anomaliler, ürolithiasis ve malignite başlıca kolaylaştırıcı faktörlerdir. Genital enfeksiyonlar, over ve testis absesi, prostatit veya epididimit şeklinde görülür. Kemik, eklem ve yumuşak doku enfeksiyonları: salmonella osteomiyeliti en sık femur, tibia, humerus veya lomber vertebrayı tutar. Orak hücre hastalığı, hemoglobinopati ve altta yatan kemik hastalığının varlığı (kırık gibi) durumlarında daha sık görülür. Salmonella reaktif artriti özellikle HLA-B27 doku uygunluk antijenine sahip kişilerde daha sık görülür. Salmonellalara bağlı yumuşak doku enfeksiyonları nadiren ve özellikle immün sistemi baskılanmış hastalarda lokal travma bölgelerinde gelişir.

3-Kronik taşıyıcılık:
Gaita ve idrar ile salmonellaların 1 yıldan daha uzun süreli atılmasıdır. Tifolu hastaların %2-3’ünde, non-typhoidal salmonella enfeksiyonlarının da %1’inden daha azında kronik taşıyıcılık gelişir. Safra kesesinde taş veya malignite olması kolaylaştırıcı faktörlerdir. Üriner taşıyıcılık tifo’ da % 0.2-3.3 oranında gelişir. Taş, strüktür, tbc, şistosomiasis kolaylaştırıcı faktörlerdir. ——————————————————————- Salmonella infeksiyonlarında laboratuar tanı:
Enterik ateş (tifo) tanısı: Kültür: tanıda altın standart S. typhi ve S. paratyph’nin kültür de izole edilmesidir. Kan, gaita, idrar, kemik iliği, roseol, gastrik ve intestinal sekresyonlardan yapılan kültür ile tanı konulabilir. Hastalığın ilk haftasında kan kültüründen izolasyon şansı %90 iken, 3. hafta da %50’ye düşer. Gaita kültürü 1. hafta da olguların % 60-70’inde negatif iken 3. haftadan itibaren pozitifleşmektedir. 8. haftadan itibaren olguların %90’ında bakteri gaitadan temizlenmekle beraber taşıyıcılarda 1 yıl boyunca gaitadan izole edilebilir. Kemik iliği kültürü kan kültüründen daha yüksek oranlarda pozitif sonuç verir (% 90’dan fazla). Serolojik testler: salmonella antijenlerine karşı gelişmiş antikorların tüp aglütinasyon gösterilmesini esas alan Gruber-Widal aglütinasyon testi tifo tanısında kullanılan klasik serolojik testtir. O antijenlerine karşı antikorlar 1. haftadan sonra pozitifleşmeye başlar. Akut infeksiyon tanısı için O antikor titresinde 1/200 ve üstü titrelerde pozitiflik olması gerekir. H antikorları 11. günden sonra pozitifleşir. Akut infeksiyonda O antikor titresinde 1/200 üstü pozitiflikle beraber H antikor titresinde de 1/200 üstü pozitiflik anlamlıdır. Gruber-Widal testinde yalancı pozitiflik ve negatiflik oranları yüksektir. Aşılılarda, diger sistemik inflamatuvar hastalıklarda ve non-typhoidal salmonella enfeksiyonlarında pozitif sonuç alınabilir. Diğer bir serolojik test S. typhi lipopolisakkarit antijenine karşı oluşan IgM ve IgG antikorlarının ELİSA ile gösterilmesidir. Moleküler tanı yöntemleri: S. typhi DNA’sının PCR ile kandan gösterilmesi kültürden daha duyarlı ve daha hızlı bir yöntem olmasına rağmen, pahalı ve endemik bölgelerde pratik bir yöntem olmaması gibi dezavantajları vardır. Non-typhoidal salmonella enfeksiyonları tanısı: Nontyphoidal salmonella gastroenteritinin tanısı gaita kültürü ile yapılır. Bakteremi ve endovasküler infeksiyon tanısı için kan kültürü gereklidir. 3 veya daha fazla sayıda kan kültürü pozitifse endovasküler infeksiyon mümkündür. Enfeksiyon odağını saptamak için ek incelemeler yapılmalıdır. Lokalize enfeksiyonlarda mutlaka klinik semptomlarla ilişkili bölgelerden kültür yapılmalıdır (BOS, eklem sıvısı ve diğer vücut sıvıları). Taşıyıcıların tanısında gaita kültürü ile beraber serumda Vi antikorlarının IHA veya ELİSA ile saptanması yöntemi de kullanılır. ———————————– Tedavi:
Enterik ateş (tifo) tedavisi: Antibiyotik kullanılmayan dönemlerde tifodan ölüm oranı %15 kadar yüksek iken 1948 yılında kloramfenikolün tedaviye girmesi ile bu oran %1’in altına düşmüştür. Kloramfenikol, 1970’li yıllarda ilaç direnci gelişinceye kadar enterik ateşin standart tedavisi olarak kalmıştır. Kloramfenikol dirence bağlı mortalite oranının yüksek olması ve kemik iliği toksisitesi nedeniyle tifo tedavisinde günümüzde kullanılmı sınırlanmıştır. Enterik ateş (tifo) tedavisinde ampirik kullanılacak antibiyotikler: ciprofloxacin (2x500mg/gün), ceftriaxon (2-4gr/gün), cefaperazon (2-4gr/gün), ampicillin (50-100mg/kg/gün), cloramphenicol (2gr/gün), TMP-SMZ (2×160-800mg/gün). Multi-drug rezistan S. typhi ve S. paratyphi enfeksiyonlarında tedavi: sefiksim (400mg/gün), azitromisin (1gr/gün). Enterik ateş (tifo) tedavisi 10-14 gün olmakla beraber relapsları önlemek için 14 günden kısa olmamalıdır. Tifo tedavisi 14 gündür.

Gastroenterit tedavisi: Normal konakçıda antibiyotiksiz izlem önerilir. Risk grupları için tifo tedavisinde kullanılan antibiyotikler aynı dozda 48-72 saat süre ile veya hasta afebril oluncaya kadar kullanılır. Risk grupları, yenidoğanlar, 50 yaş üstündekiler, lenfoproliferatif hastalık, anatomik kardiyovasküler hastalık, kemik ve eklem hastalığı(özellikle protezli hastalar), sickle cell hastalık ve diğer kronik hemoliz yapan durumlar, transplant alıcıları, HIV İnfeksiyonu. Bakteremi ve endovasküler enfeksiyon tedavisi: Metastatik enfeksiyon yoksa, antibiyotik tedavisi 7-14 gün verilir. Metastatik enfeksiyon varsa, antibiyotik tedavisi 2-4 hafta verilir ve uygun yerde ise drenaj veya enfekte alanın eksizyonu yapılır. Kronik taşıyıcılık tedavisi: Safra kesesi ve safra yolları normalse, antibiyotik tedavisi (oral) 4-6 hafta verilir. Safra kesesi ve safra yolları hastalığı mevcutsa, antibiyotik tedavisi (parenteral) 10-14 gün verilir ve kolesistektomi yapılır. —————————————————————– Korunma:
Enterik ateş (tifo) aşılama ile önlenebilir bir hastalıktır. ABD’de kullanımda olan 3 tip S. typhi aşısı vardır: 1-S. typhi Ty21a’dan hazırlanan oral canlı-attenüe aşının birbirini takip eden 4 gün boyunca yemeklerden önce 1 kapsül kullanımı 5 yıl koruma sağlar. 2-İnaktive parenteral aşı, ısı ve fenolle inaktive olur. 3-Parenteral kapsüler polisakkarid aşısı (Vi CPS), im uygulanır, 2 yılda bir rapel doz yapılmalıdır. Tüm bu aşıların koruyuculuğu %50-80 arasında değişmektedir ve koruyuculuk ancak birkaç yıl devam etmektedir.

Aşı uygulaması: Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere seyahat ederek uzun süre kalacak kişilerden sadece S. typhi ile infekte su ve gıda tüketimi riski yüksek olanlara, S. typhi kronik taşıyıcılarının aile bireylerine, laboratuarda S. typhi ile çalışanlara uygulanmalıdır. Multiilaç dirençli S. typhi’nin yaygın olduğu endemik bölgelerde okul çağı çocuklarının ise rutin aşılanması düşünülebilir. Son olarak nontoksik rekombinant P. aeruginosa ekzotoksin-A’ya Vi polisakkaritinin füzyonu ile hazırlanan konjuge Vi aşısı hazırlanmış ve Vietnam’da tifonun endemik olduğu alanlarda test edilmiştir. 2 yaş altındaki çocuklarda da immünojeniktir. Bu nedenle DSÖ tarafından tifonun endemik olduğu bölgelerde immünizasyon programına dahil edilebilecektir. Salmonella infeksiyonlarından korunma: kişisel hijyen kurallarına uyulmasına, temiz su ve yiyecek tüketimine, taşıyıcıların eradikasyonuna, düzgün kanalizasyon sisteminin kurulmasına bağlıdır.

"
Safra yolu kanseri nedir? Özel Ortadoğu Hastaneleri

Safra yolu kanseri nedir? Özel Ortadoğu Hastaneleri

Tifo: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Safra yolu kanseri nedir?

Safra yolu hastalıkları arasında en yaygın olanlarından biri safra kesesi taşları, diğeri ise safra yolu tümörleridir. Safra yolu kanseri, sindirim sistemi kanserleri arasında beşinci sıklıkta görülen bir türdür. Vücut safra kesesinin işlevini yerine getirmediğinde bile yaşamını sürdürebilir, bu nedenle safra yolu kanseri genellikle ileri aşamalarda fark edilir. Safra kesesi kanseri daha çok 60 yaş ve üzeri kişilerde görülür ve tedavi edilmezse hızla ilerleyebilir. Bu nedenle safra kesesi kanserini erken teşhis etmek, diğer kanserlerde olduğu gibi son derece önemlidir.

Safra yolu kanseri nedir?
Safra yolu kanseri neden olur?
Safra yolu kanseri nasıl belirti verir?
Safra yolu kanserine nasıl tanı konur?
Safra yolu kanserinin tedavisi nasıl yapılır?
Safra yolu kanseri hakkında sık sorulan sorular

Safra yolu kanseri nedir?

Safra yolu kanseri, safra yollarının duvar hücrelerinden kaynaklanan ve sıklığı düşük olan bir tümördür. Safra yollarının herhangi bir yerinden kaynaklanabilir, ancak %60’ı sağ ve sol ana safra yollarının birleştiği bifurkasyon bölgesinden meydana gelir.

Safra yolu kanseri neden olur?

Safra yolu kanserinin en yaygın nedenleri şunlar arasında yer almaktadır: primer sklerozan kolanjit, koledok (ortak kanal) kisti, Hepatit B ve C, ülseratif kolit, hepatolityazis (karaciğer taşı), ileri yaş, obezite, bilienterik anastomozlar ve tifo taşıyıcılığı (bu, eski kaynaklarda sıklıkla neden olarak belirtilir).

Safra yolu kanseri nasıl belirti verir?

Safra yolu kanserinde, ilk tespit edilen belirtilerden biri ağrısız sarılıktır. Bu, deri altında bilirubin birikmesi nedeniyle kaşıntı ile sonuçlanabilir. Hastalığın ileri dönemlerinde kilo kaybı da dahil olmak üzere çeşitli belirtiler görülebilir. Ayrıca, belirtilere ateş de eşlik edebilir.

Safra yolu kanserine nasıl tanı konur?

Safra kesesi kanserini erken evrede teşhis etmek son derece önemlidir. Safra yolu kanseri teşhisinde ilk adım olarak karaciğer safra yolu ultrasonu yapılır. Safra yollarında genişleme belirtileri gözlenirse, bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans görüntülemeleri tanı koymada yardımcı olabilir. Safra yollarının ani bir şekilde sonlandığı tespit edilebilir, ancak kitle belirtileri gözlenmeden. ERCP (endoskopik retrograd kolanjiyopankreatografi) ile biyopsi veya sürüntü alınabilir. Özellikle safra yollarının distal (uzak) bölgelerinde kanser şüphesi varsa, EUS (endoskopik ultrasonografi) ile değerlendirme yapmak faydalı olabilir. Klinik olarak sarılık, kaşıntı ve kilo kaybı gibi belirtileri olan bir hastada, CA19-9 tümör belirteci 100 U/ml’nin üzerindeyse, bu da teşhisi destekler. Tanı yöntemleri hastanın sağlık durumu, yaşı, belirtileri ve önceki test sonuçlarına göre belirlenir.

Safra yolu kanserinin tedavisi nasıl yapılır?

Safra yolu kanseri tanısı konulduğunda, hastaların çoğunluğu için ameliyat seçeneği sıkça elverişsizdir. Bu hastalık gelişimi sırasında geç belirtiler verdiği için teşhis genellikle ileri evrede konur. Ameliyatla tedavi edilebilecek hastaların ameliyat tipi, kanserin bulunduğu bölgenin konumuna bağlıdır. Örneğin, proksimal (yukarıda) safra yolu kanserleri için hepatektomi gibi büyük cerrahi müdahaleler gerekebilirken, distal (aşağıda) kanserler için genellikle Whipple ameliyatı tercih edilir.

Safra yolu kanseri tedavisi, genellikle tümörün cerrahi müdahale ile çıkarılmasına dayanır. Tedavi süreci büyük bir ameliyatı içerebilir ve bazen karaciğerin bir kısmının da alınmasını gerektirebilir. Safra kesesi kanseri sinsi bir hastalık olduğu için tanısı genellikle ileri aşamalarda konur ve bu nedenle çoğu hasta için ameliyat seçeneği mümkün olmayabilir. Ancak erken teşhis edilen safra yolu kanseri, başarılı bir tedavi olasılığını artırabilir. Ameliyat uygulanamayacak kadar ileri evre hastalığı olan bazı hastalarda, sarılığı ve ağrıyı hafifletmek için endoskopik işlemler, ağrı yönetimi, ve perkütan drenaj (radyolojik müdahale) gibi tedavi seçenekleri düşünülebilir.

Safra yolu kanseri hakkında sık sorulan sorular

Safra yolu tıkanırsa ne olur?

Safra yolu tıkanıklığına bağlı olarak ilk ortaya çıkan belirti genellikle sarılıktır. Karaciğer içindeki safra kanalları genişler ve bu, safra yollarındaki basıncın artması ve bakteri birikiminin artmasıyla sonuçlanarak safra yolu enfeksiyonuna, yani kolanjite yol açabilir. Bu durum bazen bilier sepsis olarak adlandırılır ve hayati risk taşır.

Safra yolu kanser evreleri nelerdir?

Safra yolu kanseri, genellikle üç evreye ayrılır. İlk evrede, kanser safra yolları içinde sınırlıdır ve cerrahi tedaviye en iyi yanıtı verme olasılığı daha yüksektir. İkinci evrede, kanser safra kesesini, karaciğeri, pankreası veya portal ven ile hepatik arterin bir kısmını etkilemiştir. Üçüncü evrede, yakındaki organlara yayılmıştır ve dördüncü evrede uzak organlara metastaz yapmıştır.

Safra yolu kanser çeşitleri nelerdir?

Safra yolu kanserleri, yerlerine bağlı olarak farklı türlerde sınıflandırılır. Bu türler intrahepatik, hiler ve distal olarak gruplara ayrılır. Hiler bölge safra yolu kanserleri için özel bir sınıflandırma olan Bizmuth sınıflaması şu şekildedir:

Tip I: Kanser, ortak hepatik kanalda ve bifurkasyondan uzaktadır.
Tip II: Kanser, ortak hepatik kanalda ve bifurkasyonu etkilemiştir.
Tip III: Kanser, ortak hepatik kanalda ve bifurkasyonla birlikte sağ veya sol hepatik kanalı da içermektedir.
Tip IV: Bifurkasyonun içinde bulunan kanser, hem sağ hem de sol kanalı ve bu kanallara açılan segmentleri de etkilemiştir.

Safra yoluna stent takılır mı?

Sarılık düzeylerini azaltmak için safra yollarına bir tür tıbbi stent yerleştirilir. Bu stentleme işlemi benign (zararsız) bir darlık veya kanser gibi durumlardan kaynaklanabilir. Safra yolu kanseri nedeniyle ameliyat gereken hastalarda, ameliyat sonrası hastanın karaciğer segmentinin bulunduğu tarafta bir stent yerleştirilir.

Safra yolu kanseri ameliyatından sonra hasta nelere dikkat etmelidir?

Ameliyat sonrası kemoterapi (kimyasal tedavi) tedavilerini düzenli olarak almalı ve doktorları tarafından yakın bir takip altında olmalıdırlar. Ayrıca, kontrol görüntülemeleri ve tetkiklerini aksatmamaları önemlidir.

Safra kesesi taşı kanser yapar mı?

Safra kesesi kanseri olan hastaların %90’ından fazlasında safra kesesi taşı bulunmaktadır, ve yapılan çalışmalar bunu doğrulamıştır. Ancak bu, kanserin safra kesesi taşından etkilendiği ve bunun kansere neden olduğu kesin bir görüşü desteklememektedir. “Safra kesesi taşı kansere yol açar” gibi bir görüş kesin olarak kanıtlanmamıştır. Safra kesesi taşının neden olduğu hastalıklar arasında kanser en düşük sıklıkta görülenidir. Safra kesesi taşı, genellikle enfeksiyon, safra yollarının tıkanması, sarılık ve pankreas iltihabına yol açmadan önce diğer sorunlara neden olabilir.

Safra yollarında daralma neden olur?

Safra yollarındaki daralma genellikle safra yollarında taş oluşumundan kaynaklanır. Ayrıca, daha önce geçirilen işlemler (ameliyatlar veya stentleme) nedeniyle de meydana gelebilir.

Safra kesesinde polip tehlikeli midir?

Safra kesesinde, boyutu 10 mm’den büyük ve birden fazla olan polipler, kanser gelişme riski taşırlar. Bu durumda, safra kesesinin kolesistektomi (laparoskopik veya açık yöntemle) ile alınması önerilir. Boyutu 10 mm’den küçük olan tek polipler ise 6 aylık aralıklarla ultrason ile takip edilir.

Safra kesesinin alınması vücutta ne gibi eksikliklere neden olur?

Safra kesesinin çıkarılmasının vücut üzerinde olumsuz bir etkisi yoktur. Safra, karaciğer tarafından üretilir ve safra kesesi ameliyatı sonrasında vücutta safra eksikliği olmaz

Safra taşları kansere neden olur mu?

Kronik inflamasyon, kansere neden olabilen bir faktör olabilir. Safra kesesi kanseri nedeniyle ameliyat edilen hastaların %90’ında safra kesesinde taşlar görülmüştür.

"
Tifo: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Tifo: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Tifo: Tanı, Belirti ve Tedavisi

GF4�� �]Qk܎�莅��a�(r��TPwA �9,��A�eE I�������H��i�u�>r�,��|��HL,�?��$�#h�a�>N��.��#��Dt_zˢ>GAG?�G� �/�GCna$�GD>��0���dt��DuT �Z����e�4����0Z�QH�Ӌ�Q�"B:�&��#*>�1D�d�qGФf��.�,�"�sh�l�8�*P����a�2:.�# *.���cK�莋��>بK� ��$]*��a":r:.�#�*�aC#�0HP� ���:ih���d|8�.!��g��G=��uA��]-��Ç#�F�T��E�H�ͦ�G���0�!��i�cN_.��$_�,���-+a$a�Y�7�J: �9Dx�U��CE�:#�ԧI4�C�:q�I� R1�>�?K�A~GY�R>�"�����A#R0���ˣ��*���,�=�E�F�:0�0��h:�B���h�`��.�$�(dt�Ao�C�Pv_�GKt] �B��LoP@�$��R��r��7��M�$�Fm@�9x��0H��:s�꬏� �">]@��G� ����sC�a#�#�4*��6��W�:0���� 9��2. \�T�:>�2:#�.�DUƤM�AQ�f����#�3�]P�D#�\Ԋ2 �: ��9�R#B9�yGt!�#��m9t_#�:%�:�[#��W��,F$�,`����P�xkq��|�FN�E�KE�tbI �8�tGD>�|-���q�G۳�ͮ��M�>a$����H�(Dt�8���h�8�.���%J2��H�4�h�o.����hT�8�.�#��ݢ�1�պ�Ѵa$q0�Z0��Z���:�s#�:��i��(𴋣��� �UQG|�H�Am�H��EB#����\�8���#j���FFaS*�#�g ���� ��:ˢ�M�:>�d�*�8��_&�֍Fh�#�t6af�GF�tBe 1E�u�F�aD|��#���s�O$�h��#h��� #h� �0H���u�]GG�,L ���>�4��`��Y�8*=���G�3Dt��G4���#�,%.�J��B#�s��#���P��]b8�IR(O�P�e�u��#Z ���|�/�I)ttF�2 �>$��V8R>GJ])Q���Tz�����]�#k�h$�� � �DD"B4F�9���H>'I#���s����.��ک�]AT]T���!�A莡�� ���]G��Ϧ �#瑃�]��Q�P�莂��">�MЭ�t]Y[#�G��������g�I��GXH�#�t�Y��k�9��f��!���i#D_�ˣOZ������GV�'�*a\!�u�M%�Dt��]�*8�5F�:9a8I#�D|܆��� #���x IR#�dtGI��:.�":6�"R�H��a��8�� ˢ~��6�,��GGDh�udta��":#��:!H��D�GH����� G��>׎sI��G��у�i"��K#�O�C�� �$���#FzfY��G���%aqT:H����g�� �����J�#�� [fф�х�A>�.�dtG� �H$n#�?�^��4t_H��C�FG0�j^#��SJ�����endstream endobj 99 0 obj 3927 endobj 77 0 obj > stream q 0.359782 0.000000 0.000000 0.359743 0.000000 0.000000 cm q 19 15 1613 2305 re W n q 1651 0 0 256 0 2079 cm /Im0 Do Q q 1651 0 0 256 0 1823 cm /Im1 Do Q q 1651 0 0 256 0 1567 cm /Im2 Do Q q 1651 0 0 256 0 1311 cm /Im3 Do Q q 1651 0 0 256 0 1055 cm /Im4 Do Q q 1651 0 0 256 0 799 cm /Im5 Do Q q 1651 0 0 256 0 543 cm /Im6 Do Q q 1651 0 0 256 0 287 cm /Im7 Do Q q 1651 0 0 256 0 31 cm /Im8 Do Q q 1651 0 0 31 0 0 cm /Im9 Do Q Q Q endstream endobj 78 0 obj 429 endobj 79 0 obj > >> endobj 76 0 obj > endobj 2 0 obj > endobj 1 0 obj > endobj 3 0 obj > endobj xref 0 100 0000000000 65535 f 0000458629 00000 n 0000458580 00000 n 0000458709 00000 n 0000114707 00000 n 0000114016 00000 n 0000114497 00000 n 0000114516 00000 n 0000000016 00000 n 0000002848 00000 n 0000002868 00000 n 0000012689 00000 n 0000012710 00000 n 0000026181 00000 n 0000026203 00000 n 0000042764 00000 n 0000042786 00000 n 0000054461 00000 n 0000054483 00000 n 0000070336 00000 n 0000070358 00000 n 0000086775 00000 n 0000086797 00000 n 0000099738 00000 n 0000099760 00000 n 0000112318 00000 n 0000112340 00000 n 0000113995 00000 n 0000214917 00000 n 0000214221 00000 n 0000214704 00000 n 0000214724 00000 n 0000114825 00000 n 0000117366 00000 n 0000117387 00000 n 0000127825 00000 n 0000127847 00000 n 0000137733 00000 n 0000137754 00000 n 0000147198 00000 n 0000147219 00000 n 0000156222 00000 n 0000156243 00000 n 0000170637 00000 n 0000170659 00000 n 0000185103 00000 n 0000185125 00000 n 0000197558 00000 n 0000197580 00000 n 0000212333 00000 n 0000212355 00000 n 0000214200 00000 n 0000373422 00000 n 0000372726 00000 n 0000373209 00000 n 0000373229 00000 n 0000215038 00000 n 0000217522 00000 n 0000217543 00000 n 0000229203 00000 n 0000229225 00000 n 0000241738 00000 n 0000241760 00000 n 0000260089 00000 n 0000260111 00000 n 0000278862 00000 n 0000278884 00000 n 0000297276 00000 n 0000297298 00000 n 0000314426 00000 n 0000314448 00000 n 0000332021 00000 n 0000332043 00000 n 0000369080 00000 n 0000369102 00000 n 0000372705 00000 n 0000458459 00000 n 0000457763 00000 n 0000458246 00000 n 0000458266 00000 n 0000373543 00000 n 0000375446 00000 n 0000375467 00000 n 0000387948 00000 n 0000387970 00000 n 0000400389 00000 n 0000400411 00000 n 0000408811 00000 n 0000408832 00000 n 0000410926 00000 n 0000410947 00000 n 0000413215 00000 n 0000413236 00000 n 0000416864 00000 n 0000416885 00000 n 0000422099 00000 n 0000422120 00000 n 0000453567 00000 n 0000453589 00000 n 0000457742 00000 n trailer > startxref 458766 %%EOF

"
Enfeksiyon Hastalıkları - Dahiliye - Özel Medifema Hastanesi

Enfeksiyon Hastalıkları - Dahiliye - Özel Medifema Hastanesi

Enfeksiyon Hastalıkları

Detaylı bilgi almak ve randevu oluşturmak için formu doldurun, biz sizi arayalım.

Dahiliye (İç Hastalıkları) Diyabet Hipertansiyon Hiperlipidemi Gebelik Diyabeti Tiroid Hastalıkları Mide ve Bağırsak Hastalıkları Karaciğer, Safra Kesesi ve Pankreas Hastalıkları Böbrek ve İdrar Yolları Hastalıkları Kan Hastalıkları Enfeksiyon Hastalıkları Geriatri (Yaşlı Hasta Değerlendirilmesi ve Bakımı) Enfeksiyon Hastalıkları

Hayatı tehlikeye atan hastalık gruplarından olan enfeksiyon hastalıkları, dahiliye ve mikrobiyoloji laboratuvarı kapsamında teşhis ve tedavi uygulamalarına tabi tutulur. Enfeksiyon hastalık grubu içinde çok sayıda hastalık vardır ve her biri için farklı teşhis ve tedavi uygulamalarına başvurulur. Enfeksiyon hastalıklarının oluşumunda genellikle bakteriler, virüsler, parazitler gibi mikroorganizmalar rol oynamaktadır. Bakteri, virüs, parazit gibi mikroorganizmalar dışında mantarlar, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, HIV ve AIDS, sarılık grupları, tifo, bruselloz, tüberküloz, ateşli hastalıklar, idrar yolu enfeksiyonları, grip, ishal, solunum yolu enfeksiyonları, menenjit, beyin ve omurilik enfeksiyonları, yumuşak doku enfeksiyonları, diyabetik ayak enfeksiyonları, besin zehirlenmeleri, yoğun bakım ve cerrahi enfeksiyonları gibi çok sayıda hastalık enfeksiyon hastalıkları grubu olarak değerlendirilir ve teşhis, tedavi uygulamaları gerçekleştirilir.

Bakteri, Virüs, Mantar ve Parazit Gibi Mikroorganizmalar Üzerinden Gerçekleşen Enfeksiyon Hastalıkları

Vücuda dışarıdan gelen bakteri, virüs, mantar ve parazitler üzerinden gerçekleşmektedir. Bulaşıcı özellikte olduklarından kişiden kişiye bulaşabilirler ve solunum, kan, vücut sıvıları yoluyla transfer olabilirler. Bu tür enfeksiyon hastalıklarda yaşanan durumun boyutuna göre medikal ilaç desteği ve cerrahi uygulamalar tercih edilebilir. Öksürme, kas ağrısı, ateş, ishal gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bu tip belirtiler ortaya çıktıysa ve kısa süre içinde iyileşme olmadıysa vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekmektedir.

Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyon Hastalıkları

En sık rastlanan cinsel yolla bulaşan enfeksiyon hastalıkları HIV virüsü ve AIDS, Hepatit B, bel soğukluğu olarak özetlenebilir. En büyük risk içeren cinsel içerikli enfeksiyon hastalıkları olarak nitelendirilmektedirler. Bu hastalıklara yakalanmamak adına korunma yöntemlerine başvurulmalıdır. Tek eşlilik de bu tip hastalıklara yakalanmama noktasında önemlidir. Özellikle HIV virüsü ve AIDS vücuda geldikten sonra özellikle bağışıklık sistemi üzerinde oluşturduğu hasarla hayati tehlike oluşturabilir. Vücudu savunmasız bırakan bu virüslerin takibi yapılmalıdır.

Hepatit Türünde Enfeksiyon Hastalıkları

Halk arasında sarılık olarak da bilinen hepatit hastalıkları, vücutta cilt ve göz çevresinde sarı renkte etkisiyle bilinmektedir. Sarılık hastalığının birden çok çeşidi bulunmaktadır ve kandaki bilirubin miktarının tespiti ile çözülmektedir. Aynı şekilde tedavi süreçinde de bu değerin dengelenmesi sağlanmaktadır.

Tifo, Bruselloz, Tüberküloz Tipi Enfeksiyon Hastalıkları

Genellikle hayvanlar üzerinden insanlara taşınan enfeksiyon hastalıkları olarak değerlendirilmektedir. Hayvan insan teması üzerinden bu tipteki enfeksiyon hastalıklarının bulaşması mümkün olmakla birlikte, bu enfeksiyon hastalığına sahip hayvanların ürünlerinin tüketilmesi de enfeksiyon hastalıklarına yakalanmayı sağlayabilir. Ateş, ağrılı yakınmalar, iştah kaybı ve buna bağlı olarak gelişen kilo kaybı ile kendini gösteren bu tipteki enfeksiyon hastalıkları erken teşhis ile daha kolay tedavi edilebilmektedir. Tedavi süreci antibiyotik kullanımıyla başlar.

İdrar Yolu Enfeksiyonları

İdrar ve idrar yolunda bakteri tespit edilirse idrar yolu enfeksiyonu şüphesi doğmaktadır çünkü bu bölgede bakteri oluşumu ancak dışarıdan bir faktör sebebiyle gelmişse mümkündür. Bu problem böbrek, idrar yolu, üretra ve mesaneyi etkileyerek başka hastalıkların oluşmasına da sebebiyet verebilir. Sık idrara çıkma, yanma ve ağrı hissetme, ateşli yakınmalar ve halsizlik bu tipteki enfeksiyon hastalıklarının belirtileri arasındadır ve genelde antibiyotik tedavisi ile tedavi uygulamalarına başlanır.

Grip ve Solunum Yolu Enfeksiyonları

Nezle, grip, sinüzit, migren ve bademcik bölgelerinde görülen iltihaplı enfeksiyon hastalıklarıdır. Belirtiler ortaya çıktığında tespit edilmeleri oldukça kolaydır ve ilaç tedavisi ile istirahat ile tedavi uygulamaları gerçekleştirilir.

Beyin ve Omurilik Enfeksiyonları

Beyin ve beyni çevreleyen zarların iltihaplanması durumunda oluşan enfeksiyon hastalıklarıdır. Mikroorganizmalar kaynaklı gerçekleşebilirler ve erken teşhis ile tedavi süreçlerinde başarı oranı yüksektir. Antibiyotik tedavisini durum ciddileşirse cerrahi uygulamalar takip eder.

Diyabetik Ayak Enfeksiyon Hastalıkları

Diyabet rahatsızlıklarının birçoğunda paralel olarak ortaya çıkmaları mümkündür ve oldukça ciddi sonuçlar doğurabilecek enfeksiyon hastalığı grubundadır. Erken teşhis ile tedavi altına alınmadığı zaman uzuv kaybı gibi ciddi problemlere yol açabilir. Diyabetik hastalıklara sahip bireylerin hayat tarzında değişiklikleri sağlıklı bir şekilde uygulayıp bu tip hastalıklardan kendilerini korumaları gerekmektedir.

Yumuşak Doku Enfeksiyonları

En sık görülen enfeksiyon hastalıklarından olmakla birlikte ağrı ve ateş gibi yakınmalarla kendisini gösterir. Kan testleri ile tanı uygulamaları gerçekleştirilirken antibiyotik tedavisi ile tedavi süreci başlar.

Hastane olarak Türkiye’de model, uluslararası platformda örnek alınan bir kuruluş olmayı hedeflemekteyiz. Deneyimli ekibimiz, çağdaş alt yapımız ve sürekli yenilenen teknolojik uygulamalarla yurt içinden ve yurt dışından gelen tüm hastalarımıza üstün kaliteli eşit sağlık hizmeti sunmak, hasta ve hasta yakınlarının mutlak memnuniyetini sağlamak, güven veren ve saygın bir kuruluş olmak hedefimizi gerçekleştirme doğrultusundaki adımlarımızdır.

HIZLI MENÜ TIBBİ BİRİMLER DOKTORLARIMIZ KURUMSAL ANLAŞMALI KURUMLAR HASTA İŞLEMLERİ İLETİŞİM "
Ebola Virüsü Hastalığı

Ebola Virüsü Hastalığı

Tifo: Tanı, Belirti ve Tedavisi

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI

T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından işletilen www.icisleri.gov.tr web sitesini ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.

Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde, çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.

Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.

1.Kişisel Verilerin İşlenme Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:

T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen ticari faaliyetlerin yürütülmesi için gerekli çalışmaların yapılması ve buna bağlı iş süreçlerinin gerçekleştirilmesi, T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan ürün ve hizmetlerden ilgili kişileri faydalandırmak için gerekli çalışmaların yapılması ve ilgili iş süreçlerinin gerçekleştirilmesi, T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan ürün ve hizmetlerin ilgili kişilerin beğeni, kullanım alışkanlıkları ve ihtiyaçlarına göre özelleştirilerek ilgili kişilere önerilmesi ve tanıtılması. 2.Kişisel Verilerin Aktarıldığı Taraflar ve Aktarım Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.

3.Kişisel Verilerin Toplanma Yöntemi

Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.

4.Çerezleri Kullanım Amacı

Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler,

İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.

Teknik olarak web sitemizde kullanılan çerez türleri aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.

(Session Cookies)

Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. (ASP.NET_SessionId)

Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:

• İnternet sitesinin işlevselliğini ve performansını arttırmak yoluyla sizlere sunulan hizmetleri geliştirmek, 5.Çerez Tercihlerini Kontrol Etme

Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresini ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.

6.Veri Sahiplerinin Hakları

Kanunun “ilgili kişinin haklarını düzenleyen” 11. maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Başvuru Formunu’nu Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır, ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.

Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer Tehditler (KBRN) Kimyasal Tehdit ve Tehlikeler Evsel Kimyasallar Kimyasal Olayların Tarihçesi Kimyasal Tehditler Kimyasal Savaş Ajanları Toksik Endüstriyel Kimyasallar Kimyasal Savaş Ajanlarının Sınıflandırılması Fiziksel Durumlarına Göre Toksikolojik Özelliklerine Göre Sinir Ajanları Yakıcı Ajanlar Kan Zehirleyici Ajanlar Boğucu Ajanlar Kapasite Bozucu Ajanlar Kargaşa Kontrol Ajanları Biyolojik Silahların Tarihçesi Biyolojik Ajanları Yayma Yolları Biyolojik Ajanların Sınıflandırılması Biyolojik Ajan Kategorileri Biyolojik Silahların Özellikleri Biyolojik Saldırı Nasıl Anlaşılır? Şüpheli Paketler Şüpheli Bir Paket Keşfettiğinizde Ne Yapmalısınız Şarbon Nedir ? Ebola Virüsü Hastalığı Radyasyon Nedir? Atomun Yapısı ve İzotoplar Radyasyon Kaynakları Radyasyon Ölçüm Birimleri ve Dönüşümleri Radyasyonun Ölçülmesi Radyasyonun İnsanlara Ulaşması Radyasyon Uyarı İşaretleri Radyasyondan Korunma Yöntemleri Radyasyonun İnsan Sağlığına Etkileri Nükleer Santral ve Tesis Kazaları Çernobil Nükleer Santral Kazası Fukushima Daiichi Nükleer Santral Kazası Kyshtym Kazası Three Mile Island Kazası Nükleer Savaş Nükleer Savaş, Riskler Etkiler ve Sonuçlar Nükleer Savaşlarda Korunma Nükleer Silahlar Çıkarılan Dersler Ulusal Mevzuat Uluslararası Mevzuat KBRN - Duyurular Kitap/Kitapçık Bildiriler Makaleler Tezler Afişler Broşürler Videolar Ebola Virüsü Hastalığı

2014 Ebola salgını Batı Afrika’da birçok ülkeyi etkisi altına almış tarihteki en büyük Ebola salgınıdır. Kişiden kişiye bulaşabilen ve öldürücülüğü yüksek olan Ebola Virüsü Hastalığının uluslararası seyahat sonrası ülkemizde de görülme riski bulunmaktadır. Ebola virüsü adını Afrika’daki bir nehirden alan, insanlarda ve memelilerde hastalık yapan çok tehlikeli bir virüstür. Öldürücülüğün çok yüksek olmasından dolayı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 4. Risk Grubu Patojen (yüksek bireysel ve toplumsal risk) olarak kabul edilmektedir. WHO tarafından 4. Risk Grubu Patojen, ciddi insan veya hayvan hastalıklarına sebep olan ve bireyden bireye doğrudan ya da dolaylı olarak bulaşabilen patojen olarak tanımlanmaktadır. Bu gruptaki patojenlerin sebep olduğu hastalıklar için genellikle etkili bir tedavi ve koruyucu önlemler bulunmamaktadır. (Dünya Sağlık Örgütünün Risk Grupları ile ilgili ayrıntılı bilgilerini görün http://www.who.int/en/) Ebola ilk defa 1976 yılında eşzamanlı salgınlar olarak Sudan’ın Nzara kentinde ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin Yambuku kentinde virüsün adını aldığı Ebola Nehri’ne yakın bir köyde görülmüştür. Ebola virus cinsi içinde beş belirgin tür vardır: 1. Bundibugyo ebolavirus (BDBV) 2. Zaire ebolavirüs (EBOV) 3. Sudan ebolavirus (SUDV) 4. Reston ebolavirus (RESTV) 5. Tai Forest ebolavirüs (TAFV) Bu beş türden ilk üçü Afrika’da büyük Ebola salgınlarına yol açmıştır. RESTV türünün Filipinler’de ve Çin Halk Cumhuriyeti’nde insanları enfekte ettiği saptanmış ancak bugüne kadar insanlarda bu virüsten kaynaklanan bir hastalık ya da ölüm rapor edilmemiştir.

Önemli Bilgiler Bulaşma

Ebola insanlara enfekte olmuş hayvanların kanı, çeşitli salgıları, organları ya da vücut sıvıları ile yakın temas sonucu bulaşır. Hastalığın, insanlara Afrika ormanlarında enfekte olmuş hasta ya da yaralı olarak bulunan şempanzelere, gorillere, meyve yarasalarına, maymunlara, orman antiloplarına ve kirpilere dokunulması ile geçtiği saptanmıştır.

Ebola, sonrasında insan toplumlarında kişiden kişiye bulaşma ile yayılır. Bulaşma, hasta insanların kanı, çeşitli salgıları, organları ya da vücut sıvıları ile ve bu tür sıvılarla kontamine olmuş nesnelerle temas edilmesi halinde gerçekleşir. Defin işlemleri sırasında cesetle temas edilmesi halinde de bulaşma olabilmektedir.

İyileşen erkeklerin iyileşme sonrası 7 haftaya kadar menileri ile virüsü bulaştırmaya devam edebildikleri saptanmıştır.

Sağlık çalışanları EVH’li hastaların bakımı ve tedavisi sırasında sıklıkla enfekte olmuşlardır. Bulaşma, hasta ile yakın temaslarda enfeksiyon kontrol önlemlerinin sıkı bir şekilde uygulanmamasından kaynaklanmaktadır.

Belirtiler

EVH ağır seyreden, akut viral bir hastalıktır. Hastalık kendini ateş, yoğun halsizlik, kas ve eklem ağrısı, baş ağrısı ve boğaz ağrısının ani bir şekilde başlaması ile belli eder. Bu belirtileri kusma, ishal, vücutta döküntüler, böbrek ve karaciğerde fonksiyon bozukluğu ve bazı durumlarda hem vücut içindeki hem de dışındaki kanamalar takip eder. Laboratuvar bulguları düşük akyuvar, trombosit sayısı ve karaciğer enzimlerinde yükselmedir. İnsanlar, kan ve sıvıları virüsü taşıdığı sürece bulaşıcı olmaya devam ederler. Hastalığın kuluçka süresi (virüsle enfekte olduktan belirtilerin ortaya çıkmasına kadar geçen süre) 2 ila 21 gündür.

Tanı

EVH’nin tanısı yapılmadan sıtma, tifo, şigelloz, kolera, leptospiroz, veba, riketsiyal hastalık, menenjit, hepatit ve diğer viral kanamalı ateşler araştırılarak bu hastalıkların olmadıkları kanıtlanmalıdır.

EVH’nin kesin tanısı değişik tipte laboratuvar testleri ile yapılabilir. Hastadan alınan örnekler son derece biyolojik tehlike riski taşımaktadır. Testler sıkı biyolojik muhafaza önlemleri alınarak yapılmalıdır.

Aşı ve Tedavi

EVH için lisanlı bir aşı bulunmamaktadır. Farklı aşılar test edilmekte fakat hiçbiri klinik olarak kullanılmamaktadır.

Ağır hastalar yoğun bir destekleyici bakıma ihtiyaç duyarlar. Hastalar genellikle su kaybettiğinden elektrolit ya da intravenöz sıvılar içeren solüsyonlarla oral yoldan su kaybının giderilmesi gerekmektedir.

Hastalığın spesifik bir tedavisi bulunmamaktadır. Yeni ilaç terapileri test edilmektedir.

Korunma

Salgın olan bölgelere salgın süresince mümkünse gidilmemesi önemlidir. Gidilmesi gerektiği durumlarda aşağıdaki önlemlere uyulması tavsiye edilir.


Diğer bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi hastalığı önlemenin en önemli uygulamalarından biri ellerin düzenli olarak yıkanmasıdır. Ellerinizi su ve sabunla yıkamak (ya da sabun bulunmadığı yerlerde alkol-bazlı el losyonu kullanmak) cildinizden potansiyel enfekte materyalleri uzaklaştırır ve hastalığın geçişini önler. Eldiven kullanılan durumlarda eldivenleri çıkarmadan önce su ve sabunla yıkayın ve eldivenleri çıkardıktan sonra da ellerinizi yıkayın. Ölü hayvanlarla, özellikle de primatlarla temastan kaçının. Yerel pazarlarda tüketim için satılan primatlar dahil vahşi hayvanların etini yemeyin. Enfeksiyon olasılığını asgariye indirmek için EVH olduğundan şüphelenilen insan ya da hayvanlarla yakın temas ederken enfeksiyon kontrol önlemlerini uygulayın. Amaç enfekte hastaların salgı ve kanlarıyla teması önlemektir. Hastanın ölmesi durumunda cesetle doğrudan temasın önlenmesi de aynı şekilde önem taşımaktadır. Ebola Virüsü Hastalığı ile uyumlu belirtilerinizin olduğunu düşünüyorsanız

Eğer siz ya da aile bireylerinizden birinde ateş ya da titreme, kas ağrıları, bulantı, kusma veya ciltte döküntü belirtileri görülürse acilen bir sağlık kuruluşuna başvurun. Sağlık kuruluşuna başvurmak üzere gittiğinizde diğer kişilerle temastan ve başka yerlere yapacağınız ziyaretlerden kaçının.

Seyahat Dönüşünüzden Sonra Etkilenen bölgelerde hasta kişi ya da hayvanların vücut sıvılarıyla temas etmemiş olsanız bile 10 gün süreyle, hasta kişi ve hayvanların vücut sıvılarıyla potansiyel temasınız söz konusu ise 21 gün süreyle sağlık durumunuzu takip edin. Seyahatiniz esnasında hastalandıysanız ateşiniz yükselir yükselmez acilen bir sağlık kuruluşuna başvurun ve burada yetkililere yaptığınız son seyahat ve potansiyel temaslılarınız, belirtileriniz hakkında bilgi verin. Yurtdışı seyahatlerinizde karşılaştığınız sağlık sorunlarınızda ve bu ülkelerde yaşanabilecek enfeksiyon risklerine karşı Sağlık Bakanlığı’nın seyahat sağlığı danışma hattını 7/24 arayabilirsiniz.

Önleme ve Kontrol

Hastalığa karşı henüz etkili bir tedavi ve aşı bulunmadığından, hastalık için risk faktörleri ve kişisel koruyucu önlemler ile ilgili halk farkındalığının yaratılması hastalığın ve ölümlerin azaltılmasına yönelik yapılacak tek çalışmadır.

Afrika’da EVH salgınları süresince risk azaltmaya yönelik eğitsel halk sağlığı mesajlarının aşağıdaki hususları içermesi önemlidir:

Hastalığın enfekte olmuş meyve yarasaları ya da maymunlarla temas edilmesi ya da çiğ etlerinin tüketilmesi ile insanlara geçme riskinin azaltılması: Hayvanlara eldiven ve diğer uygun koruyucu kıyafetlerle temas edilmelidir. Hayvansal ürünler tüketilmeden önce iyice pişirilmeli ya da kaynatılmalıdır. Hastalığın toplum içinde insandan insana hasta insanlara özellikle vücut sıvılarına temas edilmesi ile bulaşması riskinin azaltılması: EVH taşıyan hastalara yakın fiziksel temastan kaçınılmalıdır. Hastanın evde bakılması sırasında eldiven ve uygun koruyucu giysiler kullanılmalı ve eller düzenli bir şekilde yıkanmalıdır. Hastaların hastane ziyaretinden sonra da eller düzenli bir şekilde yıkanmalıdır. Eboladan etkilenmiş toplumlarda bireyler hastalığın doğası ve salgın önleme önlemleri konusunda bilgilendirilmelidir. Eboladan ölmüş insanlar derhal ve güvenli bir şekilde gömülmelidir.

Hastalık, insandan insana doğrudan ya da dolaylı olarak hastanın kan ve vücut sıvıları ile temas edilmesi ile bulaşmaktadır. Hastalığın sağlık çalışanlarına bulaşması uygun enfeksiyon kontrol önlemlerinin alınmadığı durumlarda rapor edilmektedir.

Hastalığın başlangıç semptomları spesifik olmadığından erken tanısı her zaman mümkün olmamaktadır. Bu sebeple, sağlık çalışanlarının tanıları ne olursa olsun tüm hastalarla ilgilenirken her aşamada standart önlemleri uygulamaları gerekmektedir. Bu önlemler temel el hijyeni, solunum hijyeni, kişisel koruyucu giysilerin kullanımı (tıbbi maske ve gözlükler), güvenli enjeksiyon uygulamaları ve güvenli defin uygulamaları gibi önlemlerdir.

Laboratuvar çalışanları risk altında bulunan başka bir gruptur. Ebola şüphesi taşıyan ya da tanısı kesinleşmiş hastalardan alınan örnekler eğitimli personel tarafından uygun donanımlı laboratuvarlarda işleme tabi tutulmalıdır.

Ebola Virüsü Hastalığının Yıllara Göre Kronolojisini Gösteren Tablo

Yıl

Ülke

Ebola
Virüsü
Türleri

Vaka
Sayısı

Ölümler

Ölüm
Oranı

Demokratik Kongo
Cumhuriyeti

"
Gıda Zehirlenmesi: Nedir, Türleri Nelerdir? | Anadolu Sağlık Merkezi

Gıda Zehirlenmesi: Nedir, Türleri Nelerdir? | Anadolu Sağlık Merkezi

Gıda Zehirlenmesi: Nedir, Türleri Nelerdir?

Gıda kaynaklı hastalık olarak da adlandırılan gıda zehirlenmesi, sindirim sisteminde yiyecek veya içecekler yoluyla yayılan bir enfeksiyon veya tahriştir. Özellikle virüsler, bakteriler ve parazitler çoğu gıda zehirlenmesinin nedenini oluşturur. Zararlı kimyasallar da gıda zehirlenmesine neden olabilir. Gıda zehirlenmesi çoğunlukla akuttur, yani aniden olur ve kısa sürer. Fakat bazı durumlarda, gıda zehirlenmesi daha uzun sürebilir veya ciddi komplikasyonlara yol açabilir.

Gıda Zehirlenmesi Nedir?

Gıda zehirlenmesi olarak adlandırılan gıda kaynaklı hastalıklar, kontamine, bozulmuş veya zehirli gıdaları yemenin sonucu oluşan komplikasyonları ifade eder. Gıda zehirlenmesi kontamine gıdalar tüketildiğinde ortaya çıkar. Kontamine gıda bakteri, mantar, parazit veya virüs gibi zehirli bir organizmalar ile enfekte olan besinler için kullanılan bir terimdir. Toksin, kimyasal veya enfeksiyöz ajan (bakteri, virüs, parazit gibi) içeren gıdaların tüketilmesi vücutta olumsuz semptomlara neden olabilir. Kontamine bir besin tüketildiğinde vücut toksinleri temizlemek için tepki verir. Oluşan semptomlar bu tepkileri ifade eder.

Gıda Zehirlenmesi Belirtileri Nelerdir?

Gıda zehirlenmesinin yaygın semptomları arasında ishal, kusma, karın ağrısı, ateş, baş ağrısı bulunur. Ciddi zehirlenmeler sonucunda ise semptomlar arasında bulanık görme, baş ağrısı, felç, karıncalanma veya ciltte uyuşma yer alabilir. Eğer kişide sinir sistemi semptomları yaşanıyorsa en kısa sürede bir sağlık kurumuna gitmeleri gerekir. Gıda zehirlenmesi belirtileri şunlardır:

İshal Mide ağrısı Kramp Mide bulantısı Kusma Ateş Halsizlik Kanlı ishal Boğaz kuruluğu Baş dönmesi

Semptomlar, hangi organ sistemine dahil olduğuna bağlı olarak değişiklik gösterir. Semptomların başlama süresi aynı gün içerisinde gerçekleşebilir iken birkaç haftayı da bulabilir. Gıda zehirlenmesi, tüketilen gıdalardaki bakteri, virüs veya toksinlerden kaynaklanır. Zehirlenmeye neden olan mikroorganizmaya göre belirtilerin ortaya çıkma süreleri şunlardır:

Campylobacter nedeniyle meydana gelen gıda zehirlenmelerinde mide semptomları 2 ile 5 gün içinde ortaya çıkar ve 2-10 gün sürer. Listeria kaynaklı zehirlenmelerde semptomlar yaklaşık 3 hafta içinde ortaya çıkar. Norovirüs ve rotavirüs nedeniyle oluşan zehirlenmelerde semptomlar maruziyetten yaklaşık 24-48 saat sonra başlar. coli nedeniyle meydana gelen zehirlenmelerde semptomlar özellikle midede başlar ve 3-4 gün içerisinde ortaya çıkar. Gıda Zehirlenmesi Nasıl Teşhis Edilir?

Doktorlar genellikle gıda zehirlenmesini belirtilere göre teşhis eder. Semptomlar hafifse ve yalnızca kısa bir süre devam ediyorsa, genellikle testlere ihtiyaç duyulmaz. Fakat kişinin zehirlenme semptomları ciddi ise tıbbi öykü ve fizik muayene dışında dışkı testleri ve kan testleri istenmesi gerekir. Fizik muayene sırasında doktor kan basıncını ve nabzı dehidrasyon belirtileri açısından kontrol edebilir. Gerekli durumlarda dışkıda kan kontrolü yapılabilir. Dışkıdaki kan, bakteri veya parazitlerle gelişen bir enfeksiyonun işareti olabilir. Dışkı testleri virüslerin, bakterilerin ve parazitlerin varlığını gösterebilir.

Gıda Zehirlenmesi Türleri Nelerdir?

Bakteriler, enfeksiyona veya hastalığa neden olabilen küçük organizmalardır. Bakteriler vücuda kontamine yiyecek veya su yoluyla girebilir. Yiyeceklerin sıcaklığı 40 ila 140 derece arasındayken bakteriler hızla çoğalırlar. Bakteriler dışında virüsler de gıda kaynaklı zehirlenmelerin bir nedenidir. Gıda zehirlenmesine neden olan yaygın virüsler arasında norovirüs ve hepatit A bulunur. Parazitler ise diğer organizmaların içinde yaşayan mikroorganizmalardır. Parazitler vücuda yiyecek veya su yoluyla girebilir ve sindirim sistemine yerleşebilir. Gıda zehirlenmesine neden olan mikroorganizmalar şunlardır:

coli: Hastalığa neden olan E. coli genellikle hayvanların kesim işlemi sırasında yayılır, mandıralarda çiğ süte geçebilir ve hatta yakındaki sebze veya meyve mahsullerini kirletebilir. Az pişmiş et ve kontamine çiğ sebzeler, evlerde ve çocuk bakım merkezlerinde kişiden kişiye temas ile birlikte E. coli zehirlenmesinin ana kaynaklarıdır. Listeria (Listeriosis): Listeria monocytogenes bakterisi, çoğunlukla yeni doğan bebekleri, hamile kadınları ve bağışıklık sistemi önemli ölçüde zayıflamış yetişkinleri etkileyen listeriosis adı verilen ciddi bir enfeksiyona neden olabilir. Listeria toprakta ve suda bulunabilir ve sağlıklı çiftlik hayvanları tarafından da taşınabilir. Pişmemiş (veya az pişmiş) etler ve sebzeler ile ambalajlanmadan önce işlenmiş bazı gıdalar bu organizmayı taşıyabilir. Norovirüs: Norovirüs, öncelikle enfekte kişilerin dışkısında veya kusmuğunda bulunan bir virüs grubunu ifade eder. Norovirüs oldukça bulaşıcıdır ancak öldürücü değildir ve genellikle bir veya iki gün sonra geçer. Banyoyu kullandıktan sonra ellerini yıkamayan ve ardından yiyeceklere dokunan veya mutfak yüzeylerine dokunan enfekte yemek servisi çalışanları genellikle hastalığı yayarlar. Salmonella: Salmonella çiğ tavuk veya yumurta, bozulmuş veya yanlış işlenmiş süt, kümes hayvanları, domuz eti veya sığır eti üzerinde bulunabilir. Salmonellosis daha ciddi fakat daha az yaygın bir form olup ölümcül olabilen tifo ateşine yol açabilir. Çoğu insan tedavi görmeden dört ile yedi gün arasında veya sonrasında iyileşir, ancak kan dolaşımına salmonella karışması durumunda hastalık ölümcül olabilir. Gıda Zehirlenmesi Tehlikeli Sonuçları Nelerdir?

Gıda zehirlenmesinin en sık neden olduğu durumlardan kusma ve ishal önemli miktarda sıvı kaybına neden olabilir ve ishalin yanı sıra mide bulantısı ve kusma, kaybedilen sıvının yerine konmasını zorlaştırarak dehidrasyona neden olabilir. Enfeksiyöz salgınların ishalli hastalıklara neden olduğu gelişmekte olan ülkelerde bu durum ciddi sonuçlara neden olabilir. Aynı zamanda bebeklerde ve çocuklarda hızlı bir şekilde dehidrasyon olarak da adlandırılan vücut sıvılarının düşük seviyelere inmesi de gıda zehirlenmesinin bir sonucudur. Bu, bebeklerde ciddi hastalıklara neden olabilir. Bu durum yetişkinler için de geçerlidir. Özellikle kişide bulanık görme, kas güçsüzlüğü ve deride karıncalanma gibi sinir sistemi semptomları, ateş, üç günden fazla süren ishal bu durum oluşmasına sebep olur. Dehidratasyon tedavi edilmesi gereken bir durumdur.

Gıda Zehirlenmesi Tedavi Yöntemleri?

Mikroorganizmaların neden olduğu gıda zehirlenmelerini tedavi etmek için doktor rehidrasyon solüsyonlarına ek olarak antibiyotikler veya parazitleri hedef alan ilaçlar reçete edebilir. Bazı durumlarda doktorlar probiyotik önerebilir. Bazı probiyotiklerin bir ishal nöbetini kısaltmaya yardımcı olabileceğine dair görüşler vardır. Fakat güvenlik nedeniyle, probiyotikler veya diğer uygulamaları kullanmadan önce doktorla iletişime geçmek önemlidir. Yaşlı yetişkinler, zayıflamış bağışıklık sistemi olan yetişkinler ve şiddetli ishal veya dehidrasyon semptomları olan yetişkinler oral rehidrasyon solüsyonları ile tedavi edilebilir. Oral rehidrasyon solüsyonları, glikoz ve elektrolit içeren sıvılardır. Bazı enfeksiyon türleri antibiyotik gerektirebilir. Fakat çoğu zaman antibiyotikler gerekli değildir ve yardımcı olmazlar. En uygun tedavi çeşidi kişinin zehirlenme nedenine bağlı olarak değişiklik gösterir ve zehirlenme doktor tarafından karar verilen bir prosedür ile iyileştirilir.

Gıda Zehirlenmesinden Korunmak İçin Neler Yapılmalı?

Güvenli gıda tüketilmesi, gıda kaynaklı hastalıkları önlemenin en önemli yoludur. Mikroorganizmalar pişmeyecek bir besine geçerse hayatta kalabilir ve o gıda maddesini kirletebilir. Gıda zehirlenmelerinden korunmak için yapılabilecekler şunlardır:

Pastörize edilmemiş süt ve meyve sularını tüketmemek gerekir. Pastörize gıdalar mikropları öldüren bir süreçten geçmiştir. Yiyecekler, özellikle kırmızı et, kümes hayvanları ve yumurtalar doğru miktarda pişirilmelidir. Bu yiyecekleri sonuna kadar pişirmek zararlı mikroorganizmaları yok eder. Yiyecekler pişirildikten hemen sonra tüketilmelidir. Böylece zararlı mikroorganizmaların üremesi için zaman kalmaz. Taze meyve ve sebzeler gibi yenmeden önce pişirilmemiş yiyecekler akan musluk suyu altında durulanmalıdır. Sıcak yiyecekler, sıcak (60°C) ve soğuk yiyecekler, soğuk (4°C) tutulmalıdır. Buzdolabının 4°C veya daha düşük bir sıcaklığa ayarlandığından emin olunması da önemlidir. Çiğ et ve kümes hayvanları hazırlanırken pişmiş yiyecekler, taze meyve ve sebzeler uzak tutulmalıdır. Bu nedenle etler ile sebze ve meyveler aynı tahtada kesilmemelidir. Yiyecek hazırlamadan önce ve sonra eller sıcak, sabunlu suyla yıkanmalıd

Son güncellenme tarihi: 10 Mayıs 2023

Yayınlanma tarihi: 10 Mayıs 2023

"
Taklitçi Hastalık, Granülomatöz Mastit – Prof. Dr. Gürkan YETKİN

Taklitçi Hastalık, Granülomatöz Mastit – Prof. Dr. Gürkan YETKİN

Taklitçi Hastalık, Granülomatöz Mastit

Memede kızarıklık, şişlik, ağrı ve bölgesel ısı artışı semptomlarına neden olan mastit, bir çeşit enfeksiyondur. Genellikle emzirme ile ilişkilendirilse de başka sebeplere bağlı olarak da meydana gelebilir. Tıpkı, meme kanserini taklit eden ve emzirmeye bağlı olarak görülmeyen granülomatöz mastit gibi…

Granülomatöz mastitlerin bir kısmı, tüberküloz, lepra, mantar ve sarkoidoz gibi hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkar. Bu hastalıklar granülomatöz mastit tanısı almış kişilerde araştırılmalıdır. Bu sebepler yok ise idiopatik granülomatöz mastit tanısı konur ve hastaların büyük kısmı bu gruptadır.

Granülomatöz mastit, memede nadiren görülen enflamatuar bir hastalıktır. Daha çok doğurganlık çağında olan kadınlarda görülen bu hastalık ile merak edilenler blog yazımızda…

Granülomatöz mastit nedir?

Geç doğurma çağındaki kadınların hastalığı olarak da bilinen granülomatöz mastit memeye yönelik bağışıklık sistemi elemanlarının normalin üzerinde reaksiyon göstermeleri sonucu meydana gelen bir sağlık sorunudur. Aynı şekilde geçirilen enfeksiyon veya travmaya bağlı olarak da görülebilir.

Meme kanserine benzer belirtilere yol açtığından çoğu zaman meme kanseri ile karıştırılabilir. Bu sebeple taklitçi hastalık olarak da bilinen granülomatöz mastit, çoğu zaman klinik veya radyolojik olarak meme kanseri ile karışabilir.

Bu hastalığın en çok rastlanılan türü ise idiopatik granülomatöz mastittir. Hastaların çok büyük bir kısmı bu gruptadır. Kişiye bu hastalığın teşhisi konulabilmesi için granülomatöz mastit yapabilecek diğer etkenlerin (Tüberküloz, sarkoidoz gibi) dışlanması gerekir.

Granülomatöz mastit neden olur?

Genellikle 30 – 40 yaşları arasındaki kadınlarda görülen bu hastalığın sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte ortaya çıkması birçok sağlık problemi ile ilişkilendirilir. Bunların başında ise iltihabi etiyoloji, tüberküloz, yabancı cisim ve diğer bağışıklık hastalıkları gelmektedir.

Aynı zamanda enfeksiyon ajanları ve otoimmün faktörler de bu hastalığın ortaya çıkmasındaki sebepler arasında gösterilir. Enfeksiyon sebepli granülomatöz mastitin temel sebebi ise genellikle tüberküloz kaynaklıdır.

Brusella, tifo, mantar ve parazit gibi etkenler de granülomatöz mastite yol açabilmektedir. İdiopatik granülomatöz mastitin sebebi tam olarak saptanmamıştır, daha çok doğumdan sonraki ilk 2 yıl içinde görülür.

Granülomatöz mastit hastalığının belirtileri nelerdir?

Genellikle kişide vücut sistemini ilgilendirmeyen bölgesel sorunlarla kendini belli eder. Hastalar en çok memede sert bir yumru hissettiğini söyleyerek doktora başvurur. Vücutta yarattığı semptomları meme kanserine benzeyen granülomatöz mastitin belirtileri şu şekildedir,

Memede kızarıklık Meme ağrı ve hassasiyet Meme başında içeriye çökme veya düzleşme Meme başında akıntı Memede ısı artışı Meme cildinde iltihabi akıntı Nadiren de olsa memede apse Lenf kanallarının tıkanması sebebiyle meme cildinde portakal kabuğu görünümü Koltuk altı lenflerinde büyüme. Nasıl teşhis edilir?

Granülomatöz mastit taklitçi bir hastalık olduğu için doğru bir tedavi protokolü için doğru teşhis çok önemlidir. Yapılan USG, MMG, meme MRI tetkiklerinde meme kanseri ile ilişkisi olmadığı ortaya konulamayabilir.

Bunun yanı sıra apse ve dokudan alınan örneklerde de tüberküloz testi genellikle negatif çıkar. Kesin tanı histopatolojik inceleme ile konulur. Yani kalın iğne biopsisi ile alınan materyalin incelemeye gönderilmesiyle bu hastalık tam olarak teşhis edilebilir.

Nasıl tedavi edilir?

Hastalığın seyrine göre izlem, tıbbi veya cerrahi tedavi uygulanabilir. Kitlenin kanser olmadığı kanıtlandığı takdirde herhengi bir şikayete yol açmayan kitleler çıkartılmadan izlenebilir. Kitlede büyüme olup olmayacağı gözlenir.

Tıbbi tedavide de sıklıkla steroid kullanılır. Ancak steroid tedavisinin glukoz intoleransı ve cushingoid özellikler gibi bazı yan etkileri vardır.

Granülamatöz mastitte eğer apse oluşmuş ise drene edilmelidir. Kitle çok ağrılıysa ve büyüklüğü çıkarılmaya uygun ise cerrahi olarak çıkarılabilir.

Cerrahi tedavi sonrası nükseden durumlarda steroid tedavisi uygulanabilir. Bazen de kitleyi küçülterek operasyona uygun hale getirmek için steroid tedavisi yapılabilir. Yaygın tutulum gösteren olgularda mastektomi yapılması gerekebilir.

Sağlıklı günler dileriz.

"
Salmonella hastalığı nedir? Salmonella hastalığı belirtileri ve tedavisi | Son Dakika Haberleri

Salmonella hastalığı nedir? Salmonella hastalığı belirtileri ve tedavisi | Son Dakika Haberleri

Salmonella hastalığı nedir? Salmonella hastalığı belirtileri ve tedavisi Son zamanlarda dünyada Salmonella hastalığının nüksetmesi ve İngiltere'de 60'tan fazla çocuğa, Kinder Sürpriz yumurtalarıyla bağlantılı bir salgında salmonella bulaştığı bildirildi. İngiltere'deki Kurum, bazı yumurta partilerini geri çağırdığını açıkladı. Oldukça merak edilen ve araştırılan Salmonella hastalığı nedir? Salmonella hastalığının belirtileri ve tedavi yöntemleri sizlerle. 10:12 - 5/04/2022 Salı Güncelleme: 10:11 - 5/04/2022 Salı Yeni Şafak

Salmonella hastalığı nedir? Salmonella hastalığı belirtileri ve tedavisi

Son zamanlarda dünyada Salmonella hastalığının nüksetmesi ve İngiltere'de 60'tan fazla çocuğa, Kinder Sürpriz yumurtalarıyla bağlantılı bir salgında salmonella bulaştığı bildirildi. İngiltere'deki Kurum, bazı yumurta partilerini geri çağırdığını açıkladı. Oldukça merak edilen ve araştırılan Salmonella hastalığı nedir? Salmonella hastalığının belirtileri ve tedavi yöntemleri sizlerle.

Salmonella nedir?

İngiltere'nin meşhur çikolata üreticilerinden Kinder Sürpriz çikolatalarında görülen Salmonella hastalığı dünyada paniğe sebep oldu. Salmonella nedir? sorusuna yanıt olarak ise, tifo, paratifo ve gıda zehirlenmesine yol açabilen, çubuksu, Gram-negatif bir enterobakteri cinsi denilebilir. Salmonella türleri hareketlidir (motildir), hidrojen sülfür üretirler.

Salmonella, Enterobacteriaceae familyasında yer alan, çubuk şeklinde bir bakteridir. Yaklaşık 2000 alt tipi insanlarda hastalığa neden olur. Salmonella typhi (tifo) ve Salmonella paratyphi (paratifo) yalnızca insanlarda enterik ateş (tifo, paratifo) olarak adlandırılan ve zaman zaman salgınlarla seyredebilen hastalıklara neden olan türlerdir. Bunların dışında kalan salmonella alt tipleri non-tifoidal salmonellalar olarak adlandırılır.

Salmonella hastalığının belirtileri

Salmonella bakterisinin vücuda alınmasından yaklaşık 12-72 saat sonra ishal, ateş, bulantı, kusma ve karın krampları şeklinde hastalık belirtileri ortaya çıkar. Hastalık genellikle 4-7 gün sürer ve çoğu kişi tedavi olmadan iyileşir. Bazı kişilerde, ishal hastanın hastaneye yatmasını gerektirecek kadar şiddetli olabilir. Yaşlılar, bebekler ve bağışıklık sistemi yetersiz olan kişilerde hastalık daha ciddi seyreder.

Salmonella hastalığının tedavisi

Hastalığın tedavisi etkene yönelik olarak hekim tarafında uygun antibiyotik ve destek tedavisi ile yapılmaktadır. Hastalık belirtisi gösteren kişilerin derhal hekime başvurmaları gerekmektedir.

İngiltere'de 'Kinder Sürpriz' alarmı: Salgına yol açtı ürünler toplatıldı

İngiltere'de 60'tan fazla çocuğa, Kinder Sürpriz yumurtalarıyla bağlantılı bir salgında salmonella bulaştığı bildirildi. Kurum, bazı yumurta partilerini geri çağırdığını açıkladı.

"
Tifo hastalığı nedir, belirtileri nelerdir? Doktorum - Doktor Bul - Doktor Sitesi

Tifo hastalığı nedir, belirtileri nelerdir? Doktorum - Doktor Bul - Doktor Sitesi

Tifo hastalığı nedir, belirtileri nelerdir?

Tifo hastalığı , vücudun zehirlenmesi ile karaciğeri, mideyi ve bağırsakları, kan damarlarını ve dalağı etkileyen bulaşıcı nitelikte bir hastalıktır.Durumun ciddiyeti ve semptomları, nedeni Salmonella Typhus adlı bir virüsten kaynaklanmaktadır.

Tifo hastalığının belirtileri Zayıflık ve genel halsizlik Ateş Zehirlenme Tifo döküntü Vücudun dehidrasyonu Büyümüş dalak ve karaciğer

Titreme, uykusuzluk, halüsinasyonlar gibi belirtiler tifo’dan kaynaklanmaktadır.

Tifo hastalığının nedenleri

Hastalığın etken virüsü Salmonella Typhus’tur ve bulaşıcı sürecin kaynağı bir kişidir.Tifo nedeni temiz yıkanmamış eller , yiyecek veya su yoluyla bulaşır.Kanalizasyon suları içme suyuna karışması sonucu da tifo bulaşıcı hastalığı ortaya çıkar.Tifo hastalığı bulaşmış bir kişiden eşyasını kullanmanız yada tutulması durumunda hastalık bulaşma olasılığı yüksektir.

Tifonun neden olduğu hastalıklar nelerdir

Hastalıkla hem spesifik hem de spesifik olmayan tehlikeler ve komplikasyonlar ortaya çıkabilir.Birincisi, bir toksin ve bir patojenin etkisinin neden olduğu durumları, örneğin enfeksiyöz toksik şok, perfore peritonit veya bağırsak kanamasını olabilir.İkincisi, eşlik eden mikrofloranın neden olduğu durumları, örneğin stomatit ve parotit, piyelit, kolesistit, menenjit, tromboflebit veya pnömoniyi içerir.Böbrek yetmezliği, ölüm, meningoensefalit, osteomiyelit, tifo psikozu ve diğer ciddi durumlar hariç tutulmamaktadır.Komplikasyonlar hem hastalıktan hemen sonra hem de birkaç ay sonra ortaya çıkabilir, bu nedenle bir doktor tarafından düzenli olarak uzun süreli gözlem gereklidir.

Paylaş : "
Tifo (Salmonella) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi Nasıldır? | Tıbbı Yardım Sitesi

Tifo (Salmonella) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi Nasıldır? | Tıbbı Yardım Sitesi

Tifo (Salmonella) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi Nasıldır?

Salmonella, enterobakteri ailesi içindeki gram negatif basillerinin büyük bir cinsidir. Bu bakterilerin isimlendirilmesi ve sınıflandırılması birçok düzeltmeye girmiştir, en yakın 1993 tarihinde 2000 den fazla tür sınıflandırılmıştır. Nadiren enfeksiyonlara neden olan türler hemen hemen insanlara bulaşıp hastalık yapan alt gruplar içindedir.

Tifo (salmonella) insanlara değişik yollara teması olmuş olan su ve gıdalarla ağız yoluyla bulaşıp hastalık yaparlar. Bakteriler midenin asit ortamı dahil ince bağırsağa kadar geçmeye çalışırlar.

Tifoda belirgin olarak görülen en önemli neden enterik ateştir.

Enterik Ateş: Tifoda hastalık yapan bakteri türlerinin yayılımıyla oluşan ateş ve karın ağrısıyla karakterize sistemik bir hastalıktır.

Tifoda Tedavi:

Antibiyotik öncesi dönemde enterik ateşten ölüm oranı %15’ e kadar daha yüksekti. 1948’ de piyasaya sürülen ve tifoda kullanılan bir ilaç yani kloramfenikolle tedavide kullanılması hastalığın seyrinin değiştirdi. Tifodan ölümleri %1 oranında düşüren ve ateşin süresini 14-28 günden 3-5 güne düşürerek oldukça iyi bir gelişme gösterdi. 1970’ li yıllarda bu ilaca karşı direnç olan bazı bakteri ve enfeksiyonların olduğu bulunsa da bu ilacın tedavide kullanımı standart bir tedavi olarak kaldı. Bunun yanında ampisilin ve sulfametoksazol tedavisi de kalıcı tedaviler olarak kullanılmaya başlandı.

Önleme ve Kontrol

Bakterinin sadece insan konakçılarında yaşaması ve bulaşmış olduğu su ve gıdalarla insanlara yayılmasından dolayı enterik ateşe neden olan salmonelların önlenmesi teorik olarak kabul edilir bir durumdur. Lağım atıkları ve su bakımı için iyi tesisatları olmayan gelişmekte olan ülkelerde hastalığın yüksek bulaşma riski bulunmaktadır. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelere gidenler dikkatle gıda ve su alımı için öğütlenmeli ve aşı düşünmelidir.

Bu hasatlar yumurta sarısı, ayran, süt, hoşaf, meyve suları, portakal, vişne, limonata verilmelidir. Tifodan korunmadaki en etkili yol aşıdır. Aşı yapılmasının kesin bir koruyuculuğu olmamakla birlikte % 51 veya % 65 oranında bir koruyuculuk sağlamaktadır.

Seyahat etmekte olanlarda tifo aşısı için veriler sınırlı olmakla birlikte, bazı kanıtlar etkinliğin endemik bölgelerdeki popülasyonundan daha düşük olabileceğinin düşündürmektedir.

Ülkemizde pek olmasa da tifonun en önemli belirtilerinden olan enterik ateş Birleşik Develerde bildirilen bir hastalıktır. Bildirim sistemi olarak halk sağlığı departmanlarının potansiyel kaynak olan hastayı bulmaları ve böylece daha fazla salgını önlemek için taşıyıcıları tanımlama ve tedavi etmelerine olanak sağlar. Özellikle çocuklarda ve gıda üretimi sağlanan yerlerde hastalığın bulaşma olanağı fazladır. Bu yüzden fazlaca dikkat ve tedavi gerektiren kişilerdir.

"
Tifo Nedir? Sebepleri Ve Belirtileri Nelerdir?

Tifo Nedir? Sebepleri Ve Belirtileri Nelerdir?

Tifo Nedir? Sebepleri Ve Belirtileri Nelerdir?

Enterik ateş olarak da bilinen tifo hastalığı, başta Salmonella enterica, alt spesifik enterica serovar typhi ve daha düşük oranda serovars paratyphi A, B ve C bakterilerinin neden olduğu potansiyel olarak ölümcül olabilen bir multisistemik (hızlı bir şekilde gelişen, birçok sistemi etkileyen) hastalıktır.

Tifo ateşi tifo hastalığının tanısını koymak için bilinen en belirgin tifo belirtisidir. Ateş dışındaki diğer ortak tifo belirtileri ise halsizlik, yaygın karın ağrısı ve kabızlıktır. Tedavi edilmeyen tifo ateşi delirium (akut beyin yetmezliği), obtundasyon (çevresel uyaranlara karşı ilgisizlik), bağırsak kanaması, bağırsak delinmesi ve ölümle sonuçlanabilen yorucu bir hastalıktır. Hayatta kalan hastalar uzun süreli veya sürekli olarak nöropsikiyatrik komplikasyonlar yaşayabilmektedir. 1

Tifo hastalığı olan çoğu insan, antibiyotik tedavisine başlandıktan birkaç gün sonra daha iyi hissetmektedir, ancak komplikasyonlar nedeniyle ölümler de yaşanmaktadır. Tifoya karşı aşılar mevcuttur, ancak bu aşılar kısmen etkili olabilmektedir. Aşılar genellikle hastalığa maruz kalmış veya tifo ateşinin yaygın olduğu bölgelere seyahat edenler için ayrılmıştır. 2

Tifo Belirtileri

Tifo başlangıcı belirtileri genellikle bakterilerin vücuda alınmasından yaklaşık olarak bir veya iki hafta sonra başlamaktadır. Durum belirlenir ve derhal tedavi edilirse, belirtiler antibiyotik başlangıcından 3-5 gün sonra düzelmeye başlayabilir. Tedavi edilmediğinde, tifo hastalığı haftalarca hızla kötüye giderek devam edebilir ve hayatı tehdit eder bir hale gelebilir.

Tifo nasıl anlaşılır? Tifo belirtilerinden bazıları şunları içerebilmektedir:

Tifo, 39-40 ° C gibi yüksek sıcaklıklara ulaşabilen bir ateşe neden olmasıyla tanınmaktadır Aşırı terleme Özellikle, 5 ile 19 yaşları arasındaki çocuklar ve genç yetişkinler daha çok tifodan etkilenmektedir Baş ağrısı ve kas ağrısı Karın şişkinliği ve rahatsızlık Mide bulantısı ve kusma İştah kaybı İshal veya kabızlık (Çocukların ishal olma ihtimali daha yüksekken, yetişkinler kabız olmaya daha eğilimlidir) Yorgunluk Vücuttaki küçük pembe döküntüler, özellikle de göğüs boyunca nokta şeklindeki döküntüler 3

Tifo tedavi edilmediği takdirde şiddetli bir hal alan belirtileri ise şunlardır:

Kendinden geçmiş durumda sayıklamak Hareketsiz ve bitkin bir şekilde yatmak Gözlerin yarı açık şekilde kalması

Buna ek olarak, hayatı tehdit eden komplikasyonlar sıklıkla bu belirtilerle gelişir. Bazı insanlarda, belirtiler ve semptomlar ateş azaldıktan iki hafta sonrasında tekrar yaşanabilmektedir. 4

Tedavi edilmeyen tifo hastalığının ilerlemesi genellikle dört aşamalı olacak şekilde gerçekleşmektedir. Bunların her biri yaklaşık bir hafta sürmektedir. Doğru şekilde tedavi edilen tifo genellikle bir hafta içinde iyileşir ve bu aşamalar önlenir.

İlk hafta boyunca ateş yavaş yavaş yoğunlaşır. Bu aşamada hasta öksürük, baş ağrısı, yavaş kalp hızı, zayıflık ve rahatsızlık yaşayabilir. Burun kanaması ve karın ağrısı da ortaya çıkabilir. Bu süre zarfında Widal testi yapılırsa, testin hassasiyeti nedeniyle sonucun negatif olması muhtemeldir.

İkinci haftada ateş daha da yükselir ve kalp atış hızı düşüktür. Hastanın kafa karışıklığı ve ajitasyon yaşaması da muhtemeldir. Gül lekesi döküntüsü göğüs ve karın bölgesinde görülebilir. Karın şişliği, ağrı, yeşilimsi ishal veya kabızlık da yaşanabilir. Bu hafta yapılan Widal testinin sonucu genellikle pozitif bir sonuç vermektedir.

Üçüncü haftada bağırsak kanaması gibi ciddi komplikasyonlar ortaya çıkabilmektedir. Yaşamı tehdit eden bağırsak delinmesi gibi diğer durumlar meydana gelebilmektedir. Beyin gibi diğer organlar ensefalit adı verilen bir durumdan etkilenebilir. Buna ek olarak, safra kesesi iltihaplanabilir, kalp ve kemik dokusunun tutulması olabilir ve apseler ortaya çıkabilir. Dördüncü hafta sonunda ateş yavaş yavaş düşmektedir. 5

Çocuklarda Tifo Belirtileri

Çocuklarda tifo belirtileri hastalığa yakalandıktan sonra yaklaşık 7 ile 14 gün arasında bir sürede ortaya çıkmaktadır. Bazı çocuklar tifo nedenlerine maruz kalsa da 2 ay gibi bir süre hasta olmayabilir. Çocuklarda görülen yaygın tifo belirtileri ise şunlardır:

39 ºC ve 40 ºC yüksek ateş Baş ağrısı Boğaz ağrısı Yorgunluk Enerji düşüklüğü Karın ağrısı Kabızlık İshal

Çocuğunuz tifo belirtileri gösteriyorsa hemen onu bir doktora götürmelisiniz. Tedavi edildiğinde, tifo belirtileri genellikle antibiyotik kullanmaya başladıktan sonra birkaç gün içinde azalır. Tedavi edilmezse, tifo ateşi ciddi hastalıklarla, hatta ölümle sonuçlanabilir. 6

Tifo Nedenleri

Tifo neden olur? Tifo hastalığının ana nedenlerinden biri, tifo bakterilerinin fekal oral yolla (dışkı nedenli) bulaşmasıdır. Güvenli olmayan sıhhi uygulamalar, tifo bakterilerinin suya ve gıda maddelerine bulaşmasına yol açmakta, bu da hastalığın yayılmasına neden olmaktadır. 7

Bulaşıcı Bakteriler

Salmonella typhi ve Salmonella paratyphi isimli bakteriler tifo ateşinin ana nedenleridir. Bu bakteriler sadece insanlara bulaşmalarıyla bilinmektedir.

Tifo enfeksiyonu genellikle Salmonella bakterilerinin bulaşmış olduğu yiyecekler ve suyla yayılmaktadır. Bu bakteri, dışkıyla beslenen böceklere (ör. ev sinekleri) bulaşır. Kişi böceklerle kirlenmiş olan su veya yiyeceği tüketirse, Salmonella typhi bakterileri kişinin bedenine girerek tifo enfeksiyonuna neden olur.

Bulaşıcı doz, enfeksiyona neden olması için vücuda girmesi gereken bakteri sayısını ve karakteristik tifo belirtilerini ifade eden bir terimdir. Bu sayı 1 bin ile 1 milyon bakteri arasında değişebilir. Bu kadar büyük bir varyasyonun olası nedeni, Salmonella bakterilerinin midenin asidik ortamına direnecek çeşitli yeteneklere sahip olabilmesidir. 8

Tifo Bakterilerinin Enfeksiyon Süreci

Vücudun çeşitli bakterilere karşı mücadele etmesini sağlayan ve midede bulunan oldukça asitli bir koruyucu mekanizması bulunmaktadır. Sonuç olarak, bazı bakterilerin bu ortamdan etkilenmeden kaçabilme kabiliyetine sahip olması vücudun geleceğini belirlemektedir. Salmonella typhi bakterisi midede bulunan güçlü asit bariyerden kurtulduktan sonra, vücudun diğer savunma mekanizmalarına karşı savaşmaya başlar. Vücudun sunduğu tüm engelleri aştıktan sonra, bakteri bağırsak zarlarını işgal eder. Bağırsak zarlarından geçtikten sonra, bakteriler dolaşım sistemine girer ve karaciğer, kemik iliği ve lenf nodları gibi vücudun çeşitli bölgelerine yayılır. Bakteriler daha sonra bu bölgelerde koloni oluşturmaya başlar. Bu evrede hasta asemptomatik (belirti göstermeyen hastalık) kalabilir. Belirtiler, kuluçkadan sonra yeterli miktarda bakteri üretildiğinde ortaya çıkmaktadır. 9

Tifo Enfeksiyonu Riskini Artıran Durumlar

Midede zayıf bir asidik bariyere sahip olan insanlar tifo enfeksiyonuna eğilimlidir. Asit bariyerini zayıflatan faktörlerden bazıları şunları ise şunları içermektedir:

Antiasitlerin tekrarlanan kullanımı: Asitliği azaltan ilaçlar sık tüketildiğinde bu durum tifo bakterileri için uygun bir ortam yaratır.

Yaş: 1 yaşından küçük çocuklar tifo enfeksiyonuna daha duyarlıdır.

Bağırsak hastalıkları: Bu hastalıklar bağırsaklara zarar verir ve tifo bakterilerinin varlığını destekler.

Ameliyat: Midede veya bağırsaklarda cerrahi geçmişe sahip olmak da önemli bir faktördür.

Aşırı antibiyotik kullanımı: Çeşitli enfeksiyonları tedavi etmek için antibiyotikler kullanılır. Fakat uygunsuz kullanıldığında bağırsaklarda yaşayan bazı yararlı bakterilere zarar verebilir ve bu durum zararlı bakterilerin büyümesine neden olur. 10

Tifo Taşıyıcıları

Tifo belirtileri enfeksiyonun tedavisinden sonra tamamen ortadan kalkmasına rağmen hastanın dışkılarından veya idrarından bir yıldan fazla sürede bakterileri dökme olasılığı vardır. Bu bakteri, genellikle yiyecek ve suya bulaşır.

Tifo hastalığı olan kişilerin yaklaşık % 1 ile % 5’i Salmonella bakterilerinin taşıyıcıları olabilir. Aşağıdaki sıralanan kişiler tifo taşıyıcılarına dönüşme riskini taşımaktadır:

Safra kesesinde taş olan insanlar Kolesistit yani safra kesesi iltihabı olan hastalar Bağırsak, safra kesesi veya mide kanseri hastaları

Bazı insanlar Salmonella bakterilerini taşıma ve yayma riskine yaptıkları iş nedeniyle daha fazla eğilimlidir. Çok sayıda insanla temas etmek zorunda kalan insanlar tifo riskine daha yakındır:

Otel aşçıları Sağlık ya da hastane çalışanları Öncesinde tifo geçirmiş olan insanlar da taşıyıcı olma eğilimindedir 11 Tifo Tedavisi

Tifo nasıl geçer? Tifo hastalığı genellikle antibiyotik tedavisi ile başarıyla tedavi edilebilir. Çoğu tifo vakasında evde tedavi yeterli olabilmektedir, ancak durum şiddetliyse hastanın hastaneye yatırılması gerekebilir. 12

Evde Tifo Tedavisi

Eğer tifo hastalığı erken aşamalarında teşhis edilirse, bir dizi antibiyotik tedavisi reçete edilebilmektedir. Tifo teşhisi konan çoğu hastanın 7 ile 14 gün boyunca bu ilaçları kullanmaya devam etmesi gerekmektedir.

Salmonella typhi bakterilerinin bazı antibiyotiklere karşı direnç geliştirmiş olduğu da bilinmektedir. Özellikle, Güneydoğu Asya kaynaklı tifo enfeksiyonlarında bu durum giderek bir sorun halini almaktadır. 13

Tanı sırasında alınan kan, dışkı ya da idrar örneği genellikle hangi antibiyotik tedavisinin uygun olacağını belirlemeye yardımcı olmaktadır. Belirlenen antibiyotik kullanıldıktan sonraki iki ile üç gün içinde hasta iyileşmeye başlamalıdır. Ancak bakterilerin vücudunuzdan tamamen atıldığından emin olmak için tedavi sürecini tamamen ve zamanında bitirmek çok önemlidir.

Dinlenmek, bol su içmek ve düzenli yemek yemek de tedavinin hızlı sağlanmasına destek olmaktadır. Gün içinde sadece üç ana yemek yemek yerine daha küçük porsiyonlarla yemek yemek hasta için daha kolay olabilmektedir. 14

Enfeksiyonun başkalarına yayılma riskini azaltmak için elleri sabun ve ılık su ile düzenli olarak yıkamak gibi kişisel hijyen standartlarını sağlamak son derece önemlidir.

Evde tedavi yöntemleri hastanın iyileşmesine yardımcı olmuyorsa hemen tıbbi bir yardım alınması gerekmektedir. Az sayıda hastada enfeksiyon ve tifo hastalığı belirtileri sonrasında tekrar ortaya çıkabilir. Bu durum nüksetme olarak da bilinmektedir.

İşten veya Okuldan Uzak Kalma

Çoğu kişi tifo hastalığının tedavisi sırasında daha iyi hissediyorsa okula ve işe geri dönebilir. Ancak, bununa beraber 5 yaşın altındaki çocuklar, yaşlılar ve sağlıksız olan insanlar doktorlar tarafından yönlendirilmelidir. 15

Hastanede Tifo Tedavisi

Sürekli kusma, şiddetli ishal veya karın şişliği gibi şiddetli tifo belirtileri varsa, genellikle hastanede tedavi önerilmektedir. Bir önlem olarak, tifo hastalığı gelişen özellikle küçük çocuklar hastaneye yatırılmaktadır. Hastanede, antibiyotik ve serum tedavisi uygulanmaktadır.

İç kanama veya sindirim sisteminizin bölünmesi gibi hayatı tehdit eden tifo komplikasyonları gelişmesi durumunda ameliyat gerekebilir. Bununla birlikte, bu antibiyotik tedavisi gören insanlarda çok nadir görülür. 16

Tifo Ameliyatı: Tifo ameliyatı genellikle bağırsak delinmesi vakalarında uygulanır. Çoğu cerrah, deliğin basit bir şekilde kapanmasını sağlamayı tercih etmektedir. Çoklu delikli hastalar için ince bağırsak rezeksiyonu yapılır.

Antibiyotik tedavisi taşıyıcılığı ortadan kaldırmazsa, safra kesesi ameliyatı gereklidir. Kolesistektomi (safra kesesinin alınması), karaciğer enfeksiyonunun devam etmesi nedeniyle taşıyıcı durumun ortadan kaldırılmasında daima başarılı olamamaktadır.

Çoğu kişide hastane tedavisi oldukça iyi sonuç vermektedir ve üç ile beş gün içinde iyileşme sağlanmaktadır. Ancak, hastaneden ayrılmak için yeterince iyi olunması birkaç hafta kadar sürebilir.

Tifo Hastalığının Nüksetmesi

Bazı vakalarda tifo hastalığı ve belirtileri nüksedebilir. Bu durumlarda, belirtiler genellikle antibiyotik tedavisi bittikten yaklaşık bir hafta sonra geri gelir.

İkinci kez belirtiler genellikle daha hafiftir ve ilk hastalığa nazaran daha kısa sürer. Aynı şekilde yine antibiyotik tedavisi önerilir. Belirtiler tedaviden sonra geri dönerse doktorunuza başvurun. 17

Tifo Hastalığı Taşıyıcısı Olma Durumu

Belirtileriniz geçtikten sonra dışkıda hala Salmonella typhi bakterileri olup olmadığını kontrol etmek için başka bir dışkı testi yaptırmanız gerekebilir. Tifo enfeksiyonunun bir taşıyıcısı olabilirsiniz ve bakterileri tamamen temizlemek için yeni bir antibiyotik tedavisi sürecine başlamanız önerilebilir.

Tifo Hastalığından Korunma Yöntemleri

Aşağıdaki belirtilen önlemleri almak tifo hastalığının yayılmasını engellemeye yardımcı olmaktadır:

Yiyeceklere bakterilerin bulaşmasını engellemek için tuvaleti kullandıktan sonra ellerinizi iyice ve doğru şekilde yıkadığınızdan emin olun. Özellikle halka açık yerlerde yüksek düzeyde temizlik ve hijyen standartlarının sağlandığından emin olun. Sokak yemekleri gibi kirlenmeye daha müsait olan yiyecekler ve sulardan uzak durmaya özen gösterin.

Tifo hastalığının ana nedenleri olan sağlıksız koşullar ve bakterinin bulaşmış olduğu yiyecek ve suyun tüketimi gibi durumlarda gerekli önemleri almak hastalıktan korunmada ve yayılmasını önlemede bilinen en iyi yöntemlerdir. 18

UYARI: Burada yer alan bilgiler sağlıklı bireyler içindir. Tek tip tüketim önerilmemektedir. İçerikte yer alan bilgiler özel durumlarda veya hastalıklarda farklılık gösterebilir. En doğru bilgi için hekiminize ve diyetisyeninize danışınız.