İzmir Anksiyete Tedavisi - Egepol Hastaneleri

İzmir Anksiyete Tedavisi - Egepol Hastaneleri

Anksiyete Tedavisi

Anksiyete, kaygı bozukluğu olarak bilinen psikolojik bir rahatsızlıktır. Günlük yaşamda olaylara karşı kaygılı olmak normal karşılanır. Fakat bu durum yaşamınızın tamamını etkilemeye başladığı zaman psikolojik bir rahatsızlık boyutuna gelebilir.

Anksiyetesi olan kişiler sürekli olarak endişe halinde olurlar. Panik atak krizi geçirmeleri de mümkündür. Bu aşırı endişe, panik ve kaygı durumu, kişilerin günlük aktivitelerini oldukça etkiler. Anksiyete kişilerde genellikle çocukluk ya da ergenlik döneminde başlar ve yetişkinlik döneminden sonra da yavaşça azalır.

Anksiyete Nedenleri Nelerdir?

Kişinin yaşamış olduğu bazı travmatik olaylar, sağlık sorunları, deneyimler ve kalıtsal faktörler sebebi ile anksiyete ortaya çıkabilir. Anksiyete, genetik sebeplerden ortaya çıkabileceği için aile geçmişinde anksiyeteye sahip biri varsa mutlaka bu ihtimal düşünülmelidir. Beyindeki korku ve diğer duyguları kontrol eden bölümlerin normalden farklı bir şekilde bağlanması da kişilerin kaygı bozukluğu yaşamasına neden olabilir.

Çocuklukta yaşanan travmalar, sevilen birinin ölümü de travmatik olduğundan anksiyete nedeni olabilir. Şeker, tiroid, akciğer ve kalp hastalıklarının da anksiyeteyi tetikleyen hastalıklar olduğu bilinir. Ayrıca bazı ilaçlar da yan etki olarak anksiyeteye neden olabilir. Madde bağımlılığı ya da alkol kullanımı da anksiyete riskini artırır. Depresyon ya da sürekli bir düşünme hali de anksiyete riskini artıran faktörlerdendir.

Anksiyete Belirtileri Nelerdir? Nefes darlığı ve ağız kuruluğu Kendini gergin, panik ve huzursuz hissetmek Kalp atışlarında sürekli olarak ani hızlanma Sürekli kötü bir şey olacakmış gibi endişe içinde yaşamak Ellerin titremesi ve soğuk soğuk terleme Aşırı terleme hali Kaygı duymaya neden olacak tüm olaylardan kaçma Hazımsızlık sorunları Odaklanma ve konsantre olma problemleri Uyku problemleri Tanı Yöntemleri

Hasta eğer kendisinde anksiyete olduğunu düşünürse öncelikle fiziki muayene yaptırmalıdır. Doktor, tetikleyici olabilecek sağlık koşullarını tespit etmek için bazı testler isteyebilir. Laboratuvar testlerinin herhangi birinde anksiyete bozukluğunun teşhis edilmesi mümkün değildir.

Bu nedenle tıbbi geçmiş ve yapılan testlerin tümü beraber değerlendirilir. Değerlendirmede belirtilerin ne kadar süredir olduğu da sorulur. Kaygı eğer kişinin tüm hayatını etkileyecek boyuttaysa anskiyete tanısı konur.

Anksiyete Nasıl Tedavi Edilir?

Anksiyeteyi azaltmak ya da engellemek için farklı tedavi yöntemleri vardır. En yaygın tercih edilen tedavi yöntemleri psikoterapi ve ilaçlı tedavidir. Kişi, psikoterapi konuşma terapisi veya psikolojik danışmanlık alabilir. Terapist ile beraber kaygı belirtilerinin azaltılmasını, aşırı kaygının ortadan kaldırılmasını amaçlayan bir tedavidir.

Duyguların davranışları nasıl etkilediğini psikoterapi ile anlamak mümkündür. Bilişsel davranışçı terapi ile panik yaratan durumların davranışları nasıl etkilediği görülebilir. Hastalarda kaygı ve korkuya neden olan durumları bulmak ve bu durumlara çözüm üretmek amaçlanır.

İlaç tedavisi, genelde yatıştırıcılar veya antidepresanlar ile gerçekleştirilir. İlaçlarla asıl amaçlanan, hastanın kısa süreli de olsa rahatlamasını sağlamaktır.

Anksiyete Tam Olarak Geçer Mi?

Anksiyete, hayatımızın birçok noktasında ortaya çıkabilen normal bir duygudur. Ancak bazı kişilerde anksiyete düzeyi çok yüksek seviyelere çıkarak, günlük yaşantılarını olumsuz etkileyebilir. Anksiyetenin tam olarak geçip geçmediği, kişinin anksiyete düzeyine, yaşam tarzına, destek sistemine ve tercih edilen tedavi yöntemine bağlıdır.

Anksiyetenin tamamen ortadan kalkması mümkün olsa da anksiyetenin doğal bir parçası olduğu ve tamamen yok edilmesinin mümkün olmadığı da unutulmamalıdır. Tedavi yöntemleri, anksiyete düzeyini kontrol altına alarak, kişinin günlük hayatına devam etmesini kolaylaştırabilir. Terapi, ilaç tedavisi, egzersiz, meditasyon ve nefes egzersizleri gibi yöntemler, anksiyete ile mücadelede kullanılabilen seçeneklerdir.

Anksiyetenin tamamen yok edilmesi belki mümkün değildir, ancak kontrol altında tutulması mümkündür. Anksiyete düzeyi yüksek olan kişiler, uzman bir psikolog veya psikiyatriste danışarak, uygun tedavi yöntemlerini seçebilirler. Ayrıca, sağlıklı bir yaşam tarzı ve destekleyici bir çevre oluşturarak, anksiyete ile başa çıkmak daha kolay hale gelebilir. Anksiyetenin tedavi süreci, her kişi için farklılık gösterebileceği için, doğru tedavi yöntemi kişiye özgü olarak belirlenmelidir.

Anksiyete Nedir? Belirtileri ve Tedavisi | Psikolog Ofisi

Anksiyete Nedir? Belirtileri ve Tedavisi | Psikolog Ofisi

Anksiyete Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Anksiyete Bozukluğuna Dair Her Şey

Anksiyete bozukluğu hakkında merak ettiğiniz bütün bilgileri yazımızda bulabilirsiniz. Konu hakkında detaylı bilgiye sahip olmak ve bir uzman ile görüşme yapmak isterseniz yalnızca bir dakikanızı ayırarak randevunuzu oluşturabilir veya hemen şuan alabileceğiniz görüntülü ya da sesli online terapi ile uzman psikologlarımızdan danışmanlık alabilirsiniz. Yazımızın devamında anksiyeteye dair merak ettiğiniz konulara detaylı cevaplar bulabilirsiniz.

Anksiyete Nedir?

Anksiyete en genel tanımıyla kaygı bozukluğudur. Kaygı, panik, korku gibi duygular belirli durumlarda kişilerde görülmesi oldukça normal duygulardır. Ancak normal şartlar altında bu duyguların ortaya çıkmasına sebep olan olay sona erdiğinde söz konusu duyguların yoğunluğunun da sona ermesi gerekir.

Anksiyete Bozukluğu Nedir?

Anksiyete bozukluğu, bu tarz kaygı, stres gibi insanlarda belirli durumlarda görülmesi oldukça normal duyguların kişinin hayatının büyük bir bölümünü etkileyecek şekilde yoğun yaşanmasıdır.

Anksiyete bozukluğuna sahip kişiler genellikle zihinlerine gelen olumsuz düşünceleri kontrol etmekte zorluk çekerler.

Ayrıca bu durumlarda duyulan kaygı genellikle gerçekçi olmayan bir sebebe dayanır. Örneğin böcek fobisi (entomofobi) rahatsızlığına sahip kişilerin zihinlerinde genellikle oluşan böceğin onu öldüreceği ya da ona zarar vereceği düşüncesi gerçekçi bir düşünce değildir. Ya da OKB ’de çokça karşımıza çıkan, ellerini yıkarken durulama sayısını unutmak veya belli bir sayıya tamamlayamamış olmak kişiyi çok korkunç sonuçlara sürüklemez.

Anksiyete Bozukluğunun Belirtileri Nelerdir?

Belirtmemiz gerekir ki anksiyete tanısı konabilmesi için bireyde görülen bu belirtilerin en az altı aydır görülüyor olması gerekir. Anksiyete (kaygı bozukluğu) tanısını ancak uzmanlar koyabilir ve aşağıda sıralanan belirtiler kişinin tek başına anksiyete tanısı koymasına yeterli değildir.

Anksiyetenin belirtileri genel olarak şu şekilde sıralanabilir:

Kronik huzursuzluk ve gerginlik Her olayda panik halinde ve kaygılı hissetme Uykuya dalmakta güçlük Gün içinde halsiz hissetme Özgüven eksikliği Yoğun yaşanan yalnızlık arzusu Sosyal becerilerde eksiklik Günlük yaşama odaklanmada zorluk Anksiyetenin Fiziksel Belirtileri Nelerdir?

Yukarıda bahsettiğimiz anksiyete belirtilerinin yanında anksiyete bozukluğu yaşayan kişilerde görülen birtakım fiziksel belirtiler de mevcuttur. Bunlar :

Ağızda kuruluk Baş dönmesi Mide bulantısı Kalp atış hızının anormal artması Göz etrafında uykusuzluktan kaynaklı halka ve morluklar Ateşte artış şeklinde sıralanabilir. Çocuklarda Anksiyete Belirtileri Nelerdir?

Son yıllarda toplumda modernleşme, rekabetin artışı, sosyal medya gibi faktörlerin de etkisiyle çocuklarda anksiyete bozukluğu daha sık rastlanan bir durum haline gelmiştir.

Çocukluk döneminde meydana gelen travmalar , baskıcı aile faktörü, okul hayatında maruz kalınan mobbing durumu, kıyaslanma, arkadaşlar tarafından dışlanma gibi nedenlerle de çocukta kaygı bozukluğu meydana gelebilmektedir.

Yetişkinlere oranla bir çocukta anksiyete bozukluğunun varlığını anlamak daha zor olabilir.

Çocuklarda anksiyetenin belirtileri genel olarak şöyle sıralanabilir:

Dikkat eksikliği Aşırı hareketlilik ve heyecan Odaklanmada güçlük Uyku problemleri Asosyallik Derslere ilginin az olması Okul kulüplerinden, gezilerden, grup aktivitelerden uzak durma Bağımlılığa yatkınlık Kusma Tuvalete sık çıkma Huzursuz ve sersem haller Mızmızlık

Çocuklarda görülen anksiyete bozukluğu rahatsızlığının çözümünde bir çocuk terapisti ile çalışmak önemlidir. Bu çalışmalarda oyun terapisi ile çocuğun kuracağı bir oyun dünyasına izin vererek kurulan bu dünyadan çocukta anksiyeteye neden olan olayların kavranması, çocuk terapisinin vazgeçilmez uygulamalarındandır.

Ayrıca ebeveynlerin bu süreçte çocuğa olan tutum ve davranışları da oldukça büyük önem taşımaktadır. Çocuğun başarısının övülmesi, ihtiyaçlarının gözlemlenmesi, güven ve şefkat duygularının ön planda tutulması bu sürecin sağlıklı bir şekilde atlatılması açısından önemlidir. Anksiyete çoğu zaman farkına varamayacağımız yalanlarla bizi içine hapsetmeye çalışır. Anksiyete'nin İnanmanızı İstediği 10 Yalan blogumuzu okuyarak Anksiyete'nin yalanlarını ortaya çıkarabilirsiniz!

Anksiyete Neden Olur?

Anksiyete nedenleri henüz kesin olarak bilinmemektedir. Ancak travmatik olayların ve genetik yatkınlığın anksiyete bozukluklarına neden olduğu düşünülmektedir.

Tıbbi Nedenler

Bazı kişilerde kaygı bozukluğu, altta yatan tıbbi bir sağlık sorunundan kaynaklanıyor olabilir. Bazı durumlarda ise anksiyete belirtileri tıbbi bir rahatsızlığın ön işaretçileri olabilir. Anksiyete belirtilerine neden olabilecek bazı tıbbi durumlar şu şekilde sıralanabilir,

Kalp hastalıkları Diyabet Tiroit problemleri, hipertiroid Solunum yolu problemleri, astım Madde bağımlılığı ya da yoksunluk Kronik ağrılar ve huzursuz bağırsak sendromu Savaş/Kaç mekanizmasını etkileyebilecek nadir tümörler Anksiyete Çeşitleri Nelerdir?

Psikanalitikte anksiyetenin sık görülen 5 türü öngörülmüştür.

Bunlar genel hatlarıyla şöyledir:

Sosyal Anksiyete Bozukluğu: Sosyal ilişkiler ile ilgili duyulan kaygı bozukluklarıdır. Yargılanma, eleştirilme korkusu bu kısıma dahildir.

Agorafobi: Kişinin yardım bulamayacağını düşündüğü durumlardan kaçınmasıdır. Agorafobi , bu durumlarda kişinin genellikle hareketsiz kalacağı temel inancıyla kalabalık ortamlardan uzak durmasıdır.

Ayrılık Kaygısı: Kişinin sevdiği bir nesneyi ya da insanı kaybetmekten duyduğu aşırı korku ve kaygı durumudur.

Genelleştirilmiş Anksiyete: Kişinin herhangi bir sebebe dayanmadan duyduğu aşırı kaygı bozukluğudur.

Panik Atak: Ani ve aşırı korku durumlarında vücudun genel akışında bozulmalar meydana gelecek şekilde yaşanan yoğun kaygı bozukluğuna panik atak diyoruz. Panik atak ile ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmak isterseniz " Panik atak ile nasıl savaşabiliriz? " adlı blog yazımızı da okumanızı öneririz.

Ayrıca, fobiler, obsesif kompulsif bozukluk, travmatik stres bozukluğu (TSSB) , seçici konuşmazlık bozukluğu da toplumda yaygın görülen anksiyete bozukluklarına örnektir.

Anksiyete Bozukluğu Genetik Midir?

Anksiyetede genetik geçiş olabilir. Dolayısıyla aile bireylerinde anksiyete görülmesi birey açısından riski artırır. Bunun yanında çocuklukta yaşanan travmalar, aile bireylerinin fazla korumacı tavırları, insanların eleştirel tutumları da anksiyete riskini artıran durumlardır.

Kimler Anksiyeteye Daha Yatkındır?

Yapılan araştırmalar sonucu toplumda kadınların erkeklere oranla anksiyeteye daha yatkın olduğu ortaya çıkmıştır.

Ayrıca sağlıksız bir ortamda büyüyen kişiler, ebeveynleri tarafından sürekli eleştirilen, anne baba figürlerinden birinin ya da her ikisinin fazla baskın karakterde olduğu kişiler anksiyeteye daha yatkındır.

Uyuşturucu, alkol gibi maddelere bağımlılık, kronik hastalık durumu ve çevresel stres faktörleri de anksiyeteye yatkınlık sebepleridir.

Anksiyete Neden Olur? Anksiyetenin Tetikleyicileri Nelerdir?

Anksiyetenin nedenleri yaşanan bir travma, genetik yatkınlık aşırı stres gibi durumlar olabilir. Ancak spesifik olarak anksiyeteyi tetikleyen bazı somut olaylar mevcuttur. Bu durumlar depresyon , travma sonrası stres bozukluğu, kronik rahatsızlıklar, araç kullanımı, klostrofobi , agorafobi ve aşırı kafein tüketimidir.

Ayrıca yapılan çalışmalar aşırı tüketildiği takdirde bazı gıdaların da anksiyeteyi tetikleyebileceği sonucunu ortaya koymuştur. Bu gıdalar, tuz, şeker, gluten ve abur cubur türü gıdalardır.

Psikolojide farklı düşünce ekolleri anksiyete bozukluğunun sebebine dair farklı sebepler de öne sürmüştür. Bazıları anksiyete bozukluğunun kendinizi tehditlerden koruyamama durumundan kaynaklandığını söyler.

Peter A. Levine, anksiyete bozukluğunun travma esnasında savaş ya da kaç dürtüsünün kullanılamamasından kaynaklı oluştuğunu ifade etmiştir.

Stresin Anksiyeteye Etkisi Nedir?

Stresin, anksiyeteyi tetikleyen en önemli faktörlerden biri olduğu söylenebilir. Anksiyeteye yatkınlığı olan bireylerde stresli durumlar bu yatkınlığın rahatsızlığa dönüşmesi için oldukça elverişlidir.

Anksiyetenin bir yoğun kaygı durumu olduğunu göz önünde bulundurursak, stresli durumlarda olması gereken kaygı yoğunluğundan çok daha fazlasının oluşmasının daha olası olduğu ortadadır. Haliyle stresin anksiyete bozukluğuna sahip bireyleri oldukça olumsuz yönde etkileyeceği de anlaşılır bir durumdur.

Anksiyeteye sahip bireyler diğer bireylere göre stresi daha yoğun yaşamaya da yatkındır. Yani basit bir yöntemle çözülebilecek problemlerde diğer insanlara oranla daha yoğun bir stres yaşamaları normaldir.

Stres ve soğukkanlılık birbirine tezat kavramlardır. Dolayısıyla soğukkanlı davranmayan yani olaylara yoğun bir kaygıyla yaklaşan kişilerin stres düzeylerinin olması gereken düzeyde olması beklenemez.

Anksiyete Bozukluğu Testi Nedir? Nasıl Yapılır?

Belirtmemiz gerekir ki anksiyete bozukluğu uzmanların tanı yapmasını gerektiren bir psikolojik rahatsızlıktır. Doğal olarak bahsedeceğimiz testi kişinin kendi başına yapması kesinlikle tanı koymaya sebep değildir.

Anksiyete bozukluğunun tespiti için hazırlanan en yaygın testlerden biri Aoron T. Beck tarafından hazırlanan Beck Anksiyete Testi dir.

Beck Testi 21 sorudan oluşmaktadır. Yaklaşık 10 dakika süren bir testtir ve sorulara bireydeki kaygı düzeyini ölçmesi açısından puanlar verilmiştir. Test sonucunda 0-63 arasında bir toplam puan ortaya çıkar ve bunun sonucunda bireydeki kaygı bozukluğu şiddeti ölçülmüş olur.

Anksiyete Atağı Başladığında Durdurmak İçin Neler Yapılabilir?

Anksiyete atağınız başladığında uygulayabileceğiniz bazı yöntemler ile atağın şiddetini hafifletebilir ya da tamamen kesebilirsiniz. Bu yöntemlerden bahsedilebilir. Burada temel prensip geçirdiğiniz atağa odaklanmayarak kendinizi meşgul etmektir. Zira beyin neye odaklanırsa onu artıracağından anksiyete atağı geçirdiğinize odaklanmanız durumunda rahatlamanız sizin açınızdan daha zor olacaktır. Atağınız başladığında derin bir nefes alıp anın akışında gerçekleşen olaylara odaklanmaya çalışabilirsiniz. Gerekirse o sırada etrafınızda bulunan nesneleri sayabilir, isimlerini söyleyebilirsiniz. Ayrıca ayağa kalkmak ve dik pozisyonda durmak atağınızı hafifletecektir. Su içebilir ve imkanınız varsa proteini yüksek besinler tüketebilirsiniz. Bu besinlere süt, badem, fındık gibi besinler örnek verilebilir. Tüm bunlar anksiyete atağınızı durdurmaya yardımcı olacaktır.

Atak durumunda bulunduğunuz ortam elverişli ise beyninizdeki düşünceleri gözden geçirin ve anksiyeteye neden olan düşüncelerinizin doğru olmadığını, her şeyin yolunda olduğunu kendinize sesli olarak tekrarlayın. Ortam elverişli değilse bu olumlu düşünceleri sessiz şekilde tekrarlamaya ve bunlara odaklanmaya çalışabilirsiniz.

Anksiyeteye neden olan temel inancınızı biliyorsanız ya da temel bir fobi , agorafobi gibi neye karşı aşırı kaygı bozukluğu oluştuğunun belirgin olduğu bir durum söz konusu ise kendinize telkinlerde bulunabilirsiniz. Örneğin kedi fobisi (ailurofobi) olan bir insansanız ve kedinin yanından geçerken anksiyete atağı geçireceğinizi düşünüyorsanız kendinize yanınızdan geçtiğiniz kedinin size zarar vermeyeceği ile ilgili telkinlerde bulunabilirsiniz.

Tüm bunların ötesinde etrafınızda yardım isteyebileceğiniz kişiler varsa lütfen durumunuzu açıklamaktan ve yardım istemekten çekinmeyin.

Anksiyete Atağı Geçiren Kişiye Nasıl Davranılır?

Çevrenizde anksiyete atağı geçiren bir birey varsa öncelikle sakinliğinizi korumalısınız. Kişi anksiyete için bir ilaç kullanıyorsa, ilacını verin. Kişiye su verin.

Mümkünse kişiyi daha sessiz bir ortama alın.

Yaşadığı durum ya da kaygı duyduğu şeyle ilgili tahminde bulunmayın.

Kişinin neye ihtiyacı olduğunu sorun.

Yanından ayrılmayın ve basit cümlelerle iletişim kurmaya çalışın.

Kişiye tekrar eden hareketler yaptırarak buna odaklanmasını sağlayın.

Kişinin nefes alışverişini düzenlemesine yardımcı olun ve gerekirse onunla birlikte derin nefesler alın.

Anksiyeteye Ne İyi Gelir?

Anksiyete tedavi gerektiren bir rahatsızlıktır. Ancak yapılacak bazı aktiviteler anksiyeteye iyi gelmektedir. Bunlar

Spor yapmak, Nefes egzersizleri, Yoga, Meditasyon, Masaj, Günlük tutmak gibi basit aktivitelerdir.

Günlük yaşamınıza bu aktiviteleri empoze ettiğinizde anksiyetenin hayatınıza etkisini önemli ölçüde azaltabilir ve daha konforlu bir hayata ulaşabilirsiniz.

Ayrıca yeterli ve düzenli uykunun anksiyete semptomlarını önemli ölçüde azalttığını da çalışmalar göstermektedir.

Spor ve Fiziksel Aktivitelerin Anksiyeteye Etkileri Nelerdir?

Sporun sadece fiziksel iyileşmelere yol açması doğru bilinen yanlışlardan biridir. Oysa araştırmalar spor yapmanın psikolojik de birçok faydası olduğunu ortaya koymuştur. Konumu açısından bakacak olursak, birçok gönüllü insanla yapılan ve yıllar süren araştırmalar sporun anksiyeteyi azalttığını göstermiştir.

Bu araştırmalarda sporun var olan anksiyeteyi azalttığı ve anksiyete bozukluğuna sahip olma riskini de spor yapmayanlara oranla düşürdüğü tespit edilmiştir.

Spor yapmanın yanı sıra yürüyüş yapmak, dans etmek gibi fiziksel aktiviteler de anksiyete de iyileşmeye yol açmaktadır.

Spor ve fiziksel aktiviteler sırasında salgılanan ve mutluluk verici hormonlar olarak bilinen dopamin ve endorfin hormonları anksiyete semptomlarının azalmasını ve kişinin daha iyi hissetmesini, serotonin hormonu ise kişinin daha net ve mantıklı düşünebilmesini, böylece anksiyetenin etkilerinin azalmasını sağlar.

Sanat Terapisi ve Anksiyete

Sanat terapisi, heykel, çizim gibi sanat dalları kullanılarak kişinin duygularının yoğunluğunu ölçmek, bu duyguların özünü anlamak ve bu duyguların kişinin sosyal hayatına etkisini olumlu yönde düzenlemek gibi hedefleri olan terapi yöntemidir. Sanat terapisinde, çoğu zaman sanatçı ile terapist ortak çalışır.

Sanat terapisi, dikkat dağınıklığı olan ve sosyal hayatı zayıf olan bireylerin tercihi için oldukça elverişli bir terapi çeşididir.

Özellikle bir travma sonucu anksiyeteyle savaşmak zorunda kalan bireylerde ve hangi yoğun histen dolayı anksiyete bozukluğu rahatsızlığı yaşadığının anlaşılamadığı durumlarda kullanılması verimli olacaktır.

Fobisi olan bireylerde de fobiye konu olan varlığın kişide ne çağrıştırdığının ve neyin onda bu fobiye sebep olduğunun belirlenebilmesi sanat terapisi ile çok daha kolay olacaktır.

Meditasyon - Mindfulness ve Anksiyeteye Etkileri

Meditasyon bir tür enerji ve nefes çalışmasıdır. Çeşitli şekillerde yapılabilse de en verimli dik ve bağdaş kurmuş şekilde oturarak yapılacağı belirtilir.

Meditasyonun birçok türü vardır. Çakra meditasyonu, ses meditasyonu ve ses meditasyonu bunlardan birkaçıdır.

Meditasyon yaparken çeşitli olumlamalar da tekrar edilebilir. Örneğin ‘kendime güveniyorum,’ ‘streslerimden, korkularımdan arınıyorum.’ gibi.

Meditasyonun bilinen çok fazla faydası vardır. Bu faydalarından stresi azaltıcı etkisi, duygusal sağlığa etkileri, iyi hissettiren yanı ve odak problemini iyileştirici yönü anksiyete açısından oldukça etkilidir.

Mindfulness bir diğer adıyla bilinçli farkındalık ise farkındalık ve kabullenme gibi kavramlara odaklanır. Kişi mindfulness tekniğiyle içinde bulunduğu durumu kabullenmeye ve böylece yaşadığı yoğun kaygıyı serbest bırakmaya başlar. Dolayısıyla mindfulness tekniği anksiyeteyi azaltması açısından oldukça elverişli bir yöntemdir.

Mindfulness tekniğinde, bağdaş kurarak oturulur ve nefese odaklanılır. Nefes egzersizleri yapılır ve beyindeki diğer düşüncelerden arınmak amaçlanır.

Mindfulness’ın temel öğretileri, farkına varmak, kabullenmek, sabır ve kendine güvenmektir.

Dolayısıyla meditasyon ve mindfulness anksiyetenin çözümlenmesi ve bireyde anksiyeteye neden olan olumsuz inançların yerini olumlu inançların alması için oldukça faydalı uygulamalardır.

Ebeveynler Çocuklarındaki Anksiyete ile Nasıl Başa Çıkabilir?

Anksiyete bozukluğuna sahip çocuklarda anne ve babanın çocuğa yaklaşımı oldukça önemlidir. Ebeveynler bu süreçte çocuğa karşı hassas davranmalıdır.

Burada anne ve babanın yapması ve yapmaması gereken başlıca tutumlar vardır.

Anne babanın uygulaması gereken başlıca tutumlar, çocuğu dinlemeyi bilmek, gözlemlemek, çocuğa güven duygusuyla yaklaşmak ve çocukta oluşabilecek yetersizliklere şefkat ve empati ile yaklaşmaktır. Ayrıca anne baba soğukkanlı olmalıdır zira aksi halde çocuk, yoğun kaygı yönünden anne babasını örnek alabilir.

Uygulanmaması gereken tutumlar ise özellikle çocuğu azarlamak, dinlememek, çocuğa sevgiyi göstermekten kaçınmak ve onun yetersizliklerini sürekli yüzüne vurmaktır.

Bir ebeveyn, çocuğunda anksiyete belirtilerini gözlemlediğinde profesyonel destek almaktan çekinmemelidir. Bir çocuk terapisti ile birlikte sürecin takip edilmesi sağlıklı olacaktır.

Bu süreçte anne ve baba çocuğu yargılamamalı ona empati ile yaklaşmalıdır.

Yaş grubuna göre yaklaşımlar faklılık gösterebilir. Erken yaşlarda çocuğa sosyal becerilerini geliştirecek oyuncaklar temin edilebilir, daha ileri yaşlardaki çocukların ise arkadaşları ile vakit geçirmesi teşvik edilmelidir.

Anksiyete Bozukluğu Olan Kişiler Neler Tüketmemeli?

Burada belirtilebilecek ilk besin kesinlikle kafeindir. Kafeinin anksiyeteyi tetiklediği geçmişten günümüze yapılan bütün araştırmalarla kanıtlanmıştır.

Bunun dışında karbonhidrat içeriği yüksek, şekerli, tuzlu, gluten içeren gıdaların da fazla tüketilmemesinde yarar vardır.

Ayrıca kişi abur cubur türü gıdalardan da kaçınmalıdır. Anksiyetenize İyi Gelecek Besinler adlı blog içeriğimize de göz atmak isteyebilirsiniz.

Anksiyetenin İlişkilere Etkisi

Anksiyete bozukluğu kişiyi sosyal hayattan uzaklaştırmaya oldukça elverişli bir psikolojik rahatsızlıktır. Sosyal zekayı baskılar ve bu nedenle kişinin iletişim becerilerinde eksikliğe neden olabilir.

Ayrıca başka bir boyuttan bakarsak ikili ilişkilerde, arkadaşlık ilişkilerinde ve hatta kan bağıyla bağlı olunan ilişkilerde bile anksiyeteden kaynaklı oluşan kaybetme korkusu, fazla endişe gibi yoğun duygular bu ilişkilerin zedelenmesine neden olur.

Anksiyetenin neden olduğu olumsuz duyguları yönetmede bireyin belirleyebileceği yanlış stratejiler de ilişki kurduğu insanlardan uzaklaşmasına ya da ilişki kurduğu insanların ondan uzaklaşmasına neden olabilir.

Bunlar dışında anksiyete bozukluğuyla savaşan bir bireyin, hislerini yansıtmakta zorlanabildiği, ilişkide savunmacı olmaya yatkın olduğu, sosyal aktivitelerden kaçındığı, alıngan ve sabırsız bir tutuma büründüğü, çözülmesi kolay problemlere karşı aşırı reaksiyonlar verdiği, ilişkiyi bırakmaya yatkın olduğu, sosyal aktivitelere katılsa da bunlar sırasında mutlu hissetmediği bilinmektedir.

Anksiyetenin İş Performansına Etkisi

Burada özellikle ‘performans kaygısı’ denilen anksiyete bozukluğundan bahsedebiliriz.

Performans kaygısında kişi değerlendirmenin söz konusu olduğu her türlü iş sırasında yoğun kaygı duyar. Bunun sonucunda birey, bu tür işlerden kaçınma yoluna gidebilir ve orta vadede özgüvensizliğe yenik düşmesi oldukça muhtemeldir.

Performans kaygısı bireyde sınav çağının gelmesinden sonra oluşmaya oldukça yatkındır. Baskıcı ve kontrolcü ailelerde büyüyen çocuklarda oluşması daha muhtemeldir.

Performans kaygısında kişi, başarısızlık, beceriksizlik gibi durumlara karşı yoğun bir korku duyar. Bu nedenle belki de çok başarılı olacağı işlerden, daha başlamadan kaçınır ve potansiyelinin çok daha altında kalmaya razı olur.

Bu tip insanlar risk almaktan, yaratıcılıktan, liderlik etmekten kaçınır.

Kişide belirgin bir ‘performans kaygısı’ olmasa da anksiyete bozukluğu genel olarak kişiyi bir iş için ileri atılmaktan alıkoyabilir, hafızayı baskılar, dikkat dağınıklığına neden olur. Bu yönleriyle de anksiyete bireyin profesyonel hayatını yeterince zorlaştırabilmektedir.

Başka bir yönden baktığımızda, anksiyete bireyi yalnızlığa çekebilecek bir rahatsızlık olduğundan iş arkadaşlarıyla sosyalleşip, kaynaşmayı da engelleyebilir ve bu nedenle bireyin işyerine adaptasyon sürecini uzatır.

Anksiyete ve Uyku Sorunları İlişkisi

Bu kısımda anksiyeteyi birden fazla yönüyle düşünmemiz gerekir.

Uyku anksiyetesi (somnifobi), uyku kaygısı ya da uyumaktan korkmak olarak ifade edilebilir. Burada kişi, uyanamamaktan ya da uyku sırasında anormal olaylar olmasından korkabilir. Aynı zamanda kabus görmekten ve ölümden korkmanın da uyku anksiyetesi için etken olabildiği görülmektedir.

Uyku anksiyetesi, yaşamdan kopma ve kronik depresyona kadar varan sonuçlara sahiptir ancak bu hastalığı asıl tehlikeli hale getiren ölümcül olabilmesidir.

Uyku anksiyetesinin ilerleyen durumlarında kişinin sinir sisteminde sorunlar ortaya çıkabilir, görme duyusunda kayıp yaşama riski vardır, solunum sisteminde sıkıntılar yaşanması da olasıdır.

Tüm bunlar göz önüne alındığında somnifobi, mutlaka tedavi gerektiren bir rahatsızlıktır.

Tedavi dışında uyku öncesi yapılabilecek nefes egzersizleri ve uyku meditasyonları da uyku anksiyetesine sahip insanlar açısından faydalı olabilir.

Bir diğer yönüyle anksiyete, kişinin olması gerekenden fazla uyumasına da neden olabilir. Burada temel etken sosyal yaşamdan uzaklaşma dürtüsüdür.

Kişi, insanlardan, yaşadığı yoğun kaygıdan, sosyal ortamlardan uzaklaşmak için uykuyu adeta bir sığınak olarak görebilir ve tabiri caizse kendini uykuya teslim edebilir.

Anksiyetenin Tedavisi Var Mıdır?

Anksiyete toplumda sıklıkla görülen psikolojik rahatsızlıklardandır. Anksiyetenin tedavisi mümkündür. Çeşitli tedavi yöntemleri ile anksiyete belirtileri kontrol altına alınabilir.

Anksiyete tedavisinde ilaç tedavisi (farmakoterapi) ve psikoterapi yöntemleri ilk akla gelen usullerdir. Ayrıca son zamanlarda bilişsel davranışçı terapi yöntemi de anksiyete tedavisinde sıklıkla kullanılmaktadır. Bu üç tedavi yöntemi birlikte ya da tek başlarına yürütülebilmektedir.

Bilişsel Davranışçı Terapi: Amacın kişinin olumsuz düşüncelerini olumlu düşüncelerle değiştirerek tedavisi olduğu tedavi yöntemidir. Burada kişide anksiyeteye neden olan temel inançlara ulaşılarak bu inançların değiştirilmesi hedeflenir.

İlaç Tedavisi (farmakoloji): Anksiyeteyi tamamen ortadan kaldıramaz ancak antidepresan türevi ilaçların belirli süreyle düzenli kullanımı sonucunda semptomlar iyileştirilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus ilaç tedavisine kesinlikle bir uzmanın karar vermesi ve sürecin de yine bir uzmanla takip edilmesi gerekliliğidir.

Psikoterapi : Kişide anksiyeteye neden olan temel faktörlerin belirlenmesi, kişideki olumsuz düşüncelerin olumlu düşüncelere evrilmesi ve kişideki kaygı şemasının dönüştürülmesi açısından daha verimli bir yöntemdir.

Bu nedenle kişinin anksiyete bozukluğunu temelinden çözebilmesi için psikoterapi yöntemi doğru olacaktır.

Psikoterapinin Anksiyete Tedavisindeki Yeri

Psikoterapide kişi problemlerini bir uzmanla çözer. Psikoterapide kişi konuşur, gerektiğinde analizler ve testler yapılır ve bunun sonucunda anksiyeteye sebep olabilecek temel faktörler ve olaylar belirlenir. Bireyin olumsuz mitleri olumlu inançlara çevrilmeye çalışılır.

Ayrıca psikoterapi kişinin anksiyete bozukluğunu engelleyecek sağlıklı sınırlar koyması açısından da oldukça faydalıdır.

Online Terapi Anksiyeteye İyi Gelir Mi?

Anksiyete bozukluğu yaşayan kişilerde yoğun arzusu ve sosyal yaşamdan uzaklaşma durumu da görüldüğünden online terapi yöntemi tercih edilebilecektir. Online terapi kişiyle birebir iletişim yönünden ve çalışan ya da okuyan kişilerin tercihi açısından anksiyete bozukluğu ile savaşta kullanılabilecek bir yöntemdir.

Alanında uzman kadrosu ve ihtiyaç duyduğunuz an uzman psikologlarımıza ulaşabileceğiniz sistemiyle Psikolog Ofisi, konforlu yaşama tekrar ulaşabilmeniz için her zaman yanınızdadır. Türkiye’nin en büyük online terapi sistemi olan Psikolog Ofisi ’ndeki uzman psikologlarımızdan dilediğiniz zaman gerekli desteği talep edebilirsiniz.

Anksiyete Tedavisinde Ne Tür İlaçlar Kullanılır?

Anksiyete tedavisinde spesifik tek bir ilaç öngörülmemiştir. İlaç seçiminde hastanın alerjenik durumu, yan etkiler, anksiyetenin hastadaki ciddiyeti ile beraber dikkate alınacak birçok sebep vardır. Moklobemid ve trisiklik antidepresanlar anksiyete tedavisinde ilk dönemlerde çok sık kullanılan ve yaygın ilaçlardır. Ancak bu ilaçların bilinen birçok yan etkisi bulunmaktadır. Bunlar yerine, son dönemlerde ortaya çıkan ve daha az yan etkisi olduğu bilinen yeni grup antidepresan ilaçları tercih edilmektedir. Nefazodon, fluoksetin ve paroksetin bunların en çok tercih edilenleridir.

Tekrar belirtmemiz gerekir ki anksiyeteden şikayetçi olan bir bireyseniz bu tarz antidepresan türü ilaçları kesinlikle bir uzmanın kararı olmadan temin etmeyiniz.

Tedavi Edilmiş Anksiyete Bozukluğu Yeniden Tetiklenir Mi?

İlaç tedavisi veya diğer tedavilerle iyileştirilmiş anksiyete (kaygı bozukluğu) durumunun yaşanan ani stres, kronik hastalık, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi durumlar sonrası basit halleriyle tekrar etmesi olağandır.

Tekrar eden olumsuz düşüncelerin kaygı bozukluğunu tetikleyebilecek hale gelmesi halinde uygulanabilecek bazı temel yöntemlerle anksiyete bozukluğunun tekrar etmesi önlenebilir.

Nefes egzersizleri Yoga Meditasyon Olumlama Rahatlama teknikleri Yürüyüş Düzenli egzersiz olarak sıralanabilir. Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu Hakkında En Çok Merak Edilenler Genelleştirilmiş anksiyete bozukluğunun tedavisinde genellikle belirttiğimiz üç tedavi yöntemi (psikoterapi, bilişsel davranışçı terapi ve ilaç tedavisi) birlikte yürütülür ancak hafif vakalarda ilaç tedavisi tercih edilmeyebilir. Anksiyete tedavisi için net bir seans sayısı söylenmesi doğru değildir. Vakaya göre tedavi süreci de değişiklik gösterecektir. Anksiyete tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır ancak kesinlikle bir akıl hastalığı olarak nitelendirilemez. Tedavi edilmemesi durumunda anksiyete bozukluğu kalp ritim bozuklukları, kas rahatsızlıkları ve daha fazla hastalığa sebep olabilmektedir. Anksiyete semptomlarını azaltmak her ne kadar mümkün olsa da tamamen iyileştirmek kendi kendine mümkün değildir. Kaygı bozukluğunun tamamen iyileşmesi için tedavi şarttır. Anksiyete bozukluğu, sinir, çaresizlik gibi kişiyi zora sokan duygulara neden olabilir. Bireyin günlük hayatını önemli ölçüde etkileyebilir. Ancak tek başına ölümle sonuçlanacak bir rahatsızlık değildir. Anksiyete dönem dönem etkilerini artırabilen bir rahatsızlıktır. Kronikleşmiş duruma gelmiş sayılması için ise yaklaşık altı ay süre ile semptomların devam etmesi gerekir.

Yaygın anksiyete bozukluğu, yaklaşık olarak, dünya üstünde yaşayan her yüz kişiden beşinde görülen bir psikolojik rahatsızlıktır. Fobi, sosyal anksiyete , panik atak gibi durumları da içine kattığımızda anksiyete bozukluğu yeni dünyada artık sıklıkla rastlanan rahatsızlıklardan biri haline gelmiştir. Ancak verimli psikoterapi seansları ve gerektiğinde, bir uzmanın kararı doğrultusunda, ilaç tedavisi ile iyileşme mümkündür. Psikolog Ofisi alanında uzman psikologlarıyla bu süreçte yanınızda olmaya her zaman hazırdır. Talep etmeniz halinde online seanslarımız hakkında bilgi almak ve sorularınızı iletmek için bizlere ulaşabilirsiniz.

Tarih : 14.12.2019
Yazar :

Eren Artun Ergül

Merhabalar ben Psikolog Eren Artun Ergül. Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunuyum. 14 yıllık mesleki tecrübem ve aldığım çeşitli psikoterapi eğitimleri ile zor günler yaşadığınız bu süreçte sizlere destek olmak istiyorum. Bilişsel Davranışçı Terapi, Şema Terapi ve Kabul ve Kararlılık Terapisi (A. Devamını Oku

"
Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) ve Belirtileri Nedir? HiDoctor

Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) ve Belirtileri Nedir? HiDoctor

Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) ve Belirtileri Nedir?

Anksiyete bozukluğu, günümüzde oldukça yaygın olarak görülen bir patolojidir. Pek çok sebebi olabilen anksiyete bozukluğu, günlük hayatı tamamen olumsuz yönde etkileyebilir. Okulda ve işte işlevselliği tamamen düşürebilir. Tekrar eden paranoyak ve negatif düşünceler, herhangi bir tetikleyicinin ardından gelen aşırı kaygı , sebepsiz rahatsız edici bir panik hali ve bunun getirdiği fiziksel zorluklar anksiyete atağının belirtileri arasında sayılabilir. Tedavi alınmadığı takdirde depresyon, panik atak gibi daha karmaşık tablolara dönüşebilir ve çözmesi çok daha zor bir durum ortaya çıkabilir. Anksiyete tedavi edilebilir ve tamamen ortadan kaldırılabilir. HiDoctor’ın uzman ekibi ile anksiyeteyi yenebilirsiniz.

Anksiyete şiddetli kaygı bozukluğu şeklinde kendini gösteren ve panik, korku, evham gibi duyguların eşlik ettiği psikolojik bir rahatsızlıktır. İnsanlar, gün içerisinde çok sayıda uyaran nedeniyle kaygı yaşayabilir. Kaygıyı meydana getiren durum ortadan kalktığında endişenin de doğal olarak sonlandığı görülür. Ancak anksiyete rahatsızlığında herhangi belirgin bir sebep olmasa dahi endişe hali devam eder.

Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) Belirtileri Nelerdir?

Ortaya çıkış nedeni tam olarak bilinmeyen anksiyete için genetik yatkınlık ve travmatik olaylar tetikleyici olabilir.

Anksiyete belirtileri temel olarak aşağıdaki şekildedir:

Kişide belirgin odak kaybı, herhangi bir işe odaklanmakta güçlük Kaygıyı artıran düşünceden uzaklaşmada ve endişe kontrolünde zorluk yaşama Anksiyete oluşturduğu düşünülen durumlardan kaçınma Sebepsiz panik hali Hızlı ve dengesiz nefes alıp verme, nefes darlığı Uyku düzeninde bozukluk Her an kötü bir şey olacağına dair vesvese hali Huzursuzluk ve gergin kişilik yapısı

Anksiyetenin ortaya çıkışında genetik veya çevresel faktörler etkilidir. Yukarıdaki belirtilerden birkaçını sıklıkla göstermeniz kaygı bozukluğu yaşadığınıza işaret edebilir. Bu durumda uzmanlar tarafından teşhis konulmalı ve hastaya uygun bir psikolojik tedavi süreci planlanmalıdır.

Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) İçin Hangi Doktora Gidilir?

Kaygı bozukluğu tedavisinde, alanında yetkin bir ruh hekimine danışmak gerekir. Başarılı psikiyatr ve psikolog desteği hastalığın aşılmasında etkilidir. Ayrıca tedavide en önemli unsur, kişinin bu rahatsızlığı aşabileceğini bilmesi ve kendi kendisine olumlu yaklaşmasıdır.

Kaygı bozukluğu yaşadığınızı düşünüyorsanız ve anksiyete belirtilerini düzenli olarak gösteriyorsanız uzman bir psikolog veya psikiyatrdan randevu almanız gerekir. Doğru bir tedavi ve psikolog desteği ile sürecin kısa sürede aşılması mümkündür.

Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) Çeşitleri Nelerdir?

Kaygı bozukluğu farklı alt türleri bulunan bir hastalık çeşididir. Toplam 8 alt türe sahip olan anksiyetenin her türünün de farklı belirtileri bulunur.

Anksiyete çeşitleri şunlardır,

Yaygın anksiyete bozukluğu Fobi türleri Panik bozukluk Sosyal anksiyete bozukluğu Travma sonrası anksiyete Ayrılma kaygısı bozukluğu Seçici konuşmazlık bozukluğu Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) Çocuklarda Genç Yaşta Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) Neden Olur?

Çocuklarda görülen kaygı bozukluğu belirtileri farklılık gösterebilir. Özellikle küçük yaşlarda ebeveyn kaybı gibi travmaya sebep olabilecek durumların varlığı anksiyeteyi tetikler.

Çocukluk döneminde küçük düşürücü ya da reddedici tutumlar ve ergenlik sürecinde baskı ve ceza gibi yöntemler kaygı bozukluğunun genç yaşlarda görülmesinin sebepleri arasında yer alır. Başarılı olamama korkusu, arkadaş çevresinden dışlanma, okula başlama ve aileden ayrılma gibi pek çok farklı sebep anksiyete ortaya çıkarabileceği gibi genetik yatkınlık da önemli bir unsurdur.

Genç yaşta anksiyete nedenlerinin araştırılması ve tedavi sürecinin belirlenmesi için mutlaka bir uzman desteğine başvurulmalıdır.

Hamilelikte (Gebelikte) Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) Neden Olur?

Anksiyete fiziksel belirtileri ve ruhsal sonuçları olan bir rahatsızlıktır. Özellikle gebelik sürecinde anksiyetenin görülmesi bu dönemde gelişen hormonal değişimlere bağlı olabileceği gibi, aynı zamanda kişinin yapısal yatkınlıkları da kaygı bozukluğuna neden olabilir.

Anne adaylarının yeni ve farklı bir sürece alışma kaygısı nedeniyle anksiyeteye daha yatkın olması olasıdır. Hamilelikte anskiyetenin önüne geçmek için bir psikolog desteği şarttır. Bu sayede hamilelik ve sonrasındaki süreçler uzman desteği ile daha sağlıklı atlatılabilir.

Yaşlılıkta Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) Neden Olur?

Yaşın ilerlemesine bağlı olarak değişen vitamin ve hormon değerlerinin yanı sıra psikolojik süreçler de kaygı bozukluğunun yaşlılık sürecinde gelişmesine sebep olur. Yaşlılarda genellikle psikiyatrik bozukluklar içerisinde en sık rastlanan durum anksiyetedir.

Kaygı bozukluğu kişilerin özellikle de yaşlıların yaşam kalitesinde ciddi oranda düşüş meydana getirebilir. Bu nedenle belirtiler görüldüğü anda, rahatsızlık ilerlemeden müdahale etmekte fayda vardır.

Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) Krizi Neden Olur?

Yaygın anksiyete bozukluğu ve diğer psikolojik rahatsızlık türlerinde zaman zaman atak görülmesi söz konusudur. Anksiyete durumunda kaygı ve endişenin şiddetli bir hal alması anksiyete krizi meydana getirir.

Anksiyete krizleri panik ya da stres yaratan bir olayın yaşanmasıyla tetiklenebilir. Genellikle kişilerin fobileri, anksiyete krizlerinin yaşanmasına sebep olur. Kriz belirtileri kişinin tepki biçimine ve tetikleyicilerin varlığına göre değişik şekillerde seyreder. Hafif ya da şiddetli gelişebilen kaygı bozukluğu krizinde nefes darlığı, göğüs ağrısı, kalp atışının hızlanması ve terleme gibi belirtiler görülebilir.

Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) Tedavisinde Neler Yapılır? Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) Nasıl Tedavi Edilir?

Öncelikle anksiyete tedavisi mümkün olan bir rahatsızlıktır. Kişinin bu gerçeğin bilincinde olarak hareket etmesi tedaviyi kolaylaştıracaktır. Bireyin istek ve çabasının yanı sıra psikiyatr ya da psikolog desteği alması da süreci rahat atlatması için faydalı olacaktır.

Tedavi sürecinde psikolojik danışma yöntemlerinin yanı sıra gerekli görülürse anksiyete ilaçlarına da başvurulabilir. Ancak ileri seviye olmayan psikolojik rahatsızlıklarda ilaç tedavisi tercih edilmez.

Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) Nasıl Giderilir?

Tedavi uygulamalarının yanı sıra anksiyete bozukluğu belirtileri ve etkilerini aşmak için uygulanabilecek bazı yöntemler bulunur. İlk olarak uzman bir kişi tarafından anksiyetenin hangi nedene bağlı olarak çıktığının anlaşılması gerekir. Kişinin anksiyete rahatsızlığı ile ilgili bilgi sahibi olması hastalığın rahat atlatılması açısından önemlidir.

Kaygı bozukluğunun çözümü için diğer öneriler şu şekildedir:

Düzenli hareket ve egzersiz yapmak Mükemmeliyetçi tutumdan vazgeçmek Günlük yaşam içerisinde hâkim olunamayan durumlar üzerinde gereğinden fazla düşünmemek Özellikle sosyal anksiyete rahatsızlığı ve diğer kaygı bozukluğu türlerinde dış yaşamla iletişim halinde olmak Anksiyetenin herkesin başına gelebilecek bir rahatsızlık olduğunun farkında olmak

Yukarıdaki öneriler anksiyete rahatsızlığını yenme konusunda bireye destek olacak uygulamalardır. Kaygı bozukluğu psikolojik kaynaklı bir durum olduğu için kişinin kendisini zorlamadan bakış açısını ve psikolojisini olumlu yönde değiştirmesi büyük fayda sağlar.

Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) Ne Zaman Geçer?

Anksiyete bozukluğu tedavisi için birden fazla yöntem bulunur ve her birinin uygulanma süresi farklılık gösterir. Hem kişinin karakter yapısına bağlı olarak hem de tedavi sürecinin değişkenlik göstermesi nedeniyle net bir zamandan bahsetmek mümkün değildir. Genellikle psikoterapi ve davranışsal terapi gibi yöntemlerin ortalama 7 ve 12 seans aralığında sürdüğü bilinir.

Kaygı bozukluğu tedavisinde anksiyeteyi tetikleyen sebepleri öğrenmek ve bunun bilincinde olarak yaşamak, süreci ve tedaviyi kolaylaştıracaktır. Bu süreçte uzman bir psikolog desteği mutlaka gereklidir. HiDoctor’un alanında uzman psikologları ile farklı kaygı bozukluğu türleri ve ihtiyaç duyulan tüm psikolojik konular ile ilgili destek alabilirsiniz.

Online psikolog hizmeti ile her yaş için kaygı bozukluğu tedavisinde profesyonel psikolog desteğine dilediğiniz her an ve her yerden ulaşabilirsiniz. Uzman psikologların yorum ve değerlendirmelerine bakarak uygun olduğunuz gün için anında randevu oluşturabilirsiniz. Anksiyete tedavisinde uzman psikolog desteğine HiDoctor ile evinizin konforunda ulaşmanın ayrıcalığını yaşayın!

Sıkça Sorulan Sorular Anksiyete (Kaygı Bozukluğu Nasıl Anlaşılır? Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) Tanısı Nasıl Konur?

Endişe durumunun sürekli olması ve sebepsiz şekilde gelişmesi, paranoyak düşüncelerin sürekli zihinde dolaşması ve bu durumun artık günlük yaşamı etkilemesi anksiyetenin anlaşılması için temel belirtilerdir. Tanı için psikiyatr ve psikolog desteği gerekir.

Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) Ne Kadar Sürer?

Pek çok sayıda kaygı bozukluğu çeşidi bulunur. Süresi ise kişiliğe ve anksiyete türüne göre farklılık gösterir.

Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) Geçmezse Ne Olur?

Anksiyete kişinin isteği ve çabası doğrultusunda, uygun tedaviyle rahatlıkla aşılabilen bir hastalıktır. Ancak önü alınmazsa ileride depresyon gibi farklı rahatsızlıkları tetikleme ihtimali bulunur.

Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) Zararları Nelerdir?

Anksiyete, bireyin kendisini olumsuz değerlendirmesine ve yaşam kalitesinin düşmesine zemin hazırlar.

Anksiyete (Kaygı Bozukluğu) İlaçları Ne İşe Yarar?

Kaygı bozukluğu ilaçları, ileri seviye anksiyete durumunda tercih edilir. Doğrudan iyileşme sağlamasa da belirtilerin azaltılması konusunda etkili olabilir.

Sosyal Fobi Nedir? Sosyal Fobi Belirtileri Ve Türleri Nelerdir?

Sosyal Fobi Nedir? Sosyal Fobi Belirtileri Ve Türleri Nelerdir?

Sosyal Fobi

Aynı zamanda sosyal fobi olarak da adlandırılan sosyal anksiyete bozukluğu bireyin günlük normal etkileşimler sürecinde başkaları tarafından gözlem altına alınmaktan veya yargılanmaktan korkmasından dolayı ortaya çıkan yoğun anksiyete, korku, özbilinç ve utanç duygularına verilen isimdir.

Normal şartlarda bazı sosyal durumlarda, örneğin yeni tanışılan birisiyle ilk randevuya çıkmak, derste sunum yapmak veya bir iş başvurusuna katılmak bireyde gerginliğe yol açabilir, ancak sosyal anksiyete bozukluğunda korku ve anksiyete, bireyin olaylardan hayatını bozabilecek derecede kaçınmasına yol açar. Şiddetli stres bireyin günlük rutinini, işini, okulunu veya diğer aktivitelerini etkileyebilir.

Sosyal anksiyete bozukluğu kronik bir zihinsel sağlık durumudur, ancak hem psikoterapi ve hem de ilaç terapisi yardımıyla çeşitli konular ile başa çıkma becerilerini öğrenmek, bireyin güven kazanmasına ve başkalarıyla etkileşim yeteneğinizi geliştirmesine yardımcı olabilir.

Nedenleri Sosyal Fobi Neden Olur?

Akıl sağlığını etkileyen diğer birçok durum gibi sosyal anksiyete bozukluğu da muhtemelen biyolojik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir etkileşiminden kaynaklanmaktadır.

Sosyal fobinin olası sebepleri arasında öncelikle kalıtımsal özellikler gelir. Anksiyete bozuklukları kan bağı ile bağlı aile bireylerinde görülme eğilimindedir. Bununla birlikte, sosyal anksiyete bozukluğunun ne kadarının genetikten ve ne kadarının öğrenilmiş davranıştan kaynaklandığı henüz tıp uzmanları tarafından kesin belirlenmemiştir.

Buna ek olarak beyindeki amigdala adı verilen bir yapının, korku tepkisini kontrol etmede rol oynadığı düşünülmektedir. Aşırı aktif bir amigdalası olan bireyler, sosyal durumlarda artan anksiyeteye neden olan yüksek ve yoğun bir korku tepkisine sahip olabilirler.

Sosyal anksiyete bozukluğunun sonradan öğrenilmiş bir davranış olduğuna dair araştırma sonuçları mevcuttur. Bazı bireyler rahatsız edici veya utanç verici bir sosyal durumdan sonra sosyal fobi geliştirebilir. Buna ek olarak, sosyal anksiyete bozukluğu nedeniyle sosyal durumlarda kaygılı davranışları gösteren ya da çocuklarını daha yoğun kontrol altında tutan veya aşırı korumacı olan ebeveynler arasında bir ilişki olduğu da düşünülmektedir.

Çeşitli faktörlerin sosyal anksiyete bozukluğu geliştirme riskini artırdığı düşünülmektedir. Buna göre biyolojik ebeveynlerinde veya kardeşlerinde sosyal fobi görünen bireylerin sosyal anksiyete bozukluğu geliştirme olasılığı daha yüksektir.

Alay edilme, aşağılanma, reddedilme, veya zorbalık gibi olumsuz deneyimler yaşayan çocukların sosyal kaygı bozukluğuna daha yatkın olduğu gözlemlenmiştir.

Bunun yanı sıra aile içi çatışma ortamı, travma veya istismar gibi diğer olumsuz olaylar da sosyal anksiyete bozukluğu ile ilişkilendirilebilir.

Yeni durumlarla veya bireylerle karşılaştıklarında utangaç, çekingen, içine kapanık veya ölçülü davranış gösterecek mizaca sahip çocukların daha büyük risk altında olduğu düşünülmektedir.

Sosyal anksiyete bozukluğu semptomları tipik olarak ergenlik çağında başlar, ancak bazı vakalarda yeni insanlarla tanışmak, toplum içinde konuşma yapmak veya önemli bir iş sunumu yapmak daha ileri yaşlarda semptomları ilk kez tetikleyebilir.

Bireyin dikkat çeken bir görünüm veya duruma sahip olması, mesela parkinson hastalığına bağlı yüzdeki şekil bozukluğu, kekemelik veya sürekli titreme nöbetleri bireyin öz bilinç duygularını artırabilir ve sosyal fobiyi tetikleyebilir.

Sosyal Fobi İle Ortaya Çıkabilecek Komplikasyonlar Nelerdir?

Tedavi edilmeyen sosyal anksiyete bozukluğu bireyin hayatını olumsuz şekilde yönetebilir. Sosyal fobiye bağlı kaygılar bireyin hayattan, ilişkilerden, işten veya okuldan keyif almasına engel olabilir. Bu da çok fazla alkol kullanmak gibi madde bağımlılığı, düşük akademik hayatta ya da işte başarısızlık, eleştiriye karşı aşırı duyarlılık, kendini öne çıkarmada sorun, i̇ntihar veya intihar girişimleri, i̇zolasyon ve sosyal ilişki kurmada zorlanma, kendine güvensizlik, kendi kendine olumsuz havada konuşma ve zayıf sosyal beceriler gibi komplikasyonlara yol açabilir.

Dahası özellikle majör depresif bozukluk ve madde kullanımı sorunları olmak üzere diğer anksiyete bozuklukları ve bazı diğer akıl sağlığı bozuklukları da sıklıkla sosyal anksiyete bozukluğu ile ortaya çıkar.

Sosyal Fobi Nasıl Önlenir?

Bir bireyin sosyal anksiyete bozukluğu geliştirmesini neyin tetikleyeceğini önceden tahmin etmenin bir yolu yoktur, ancak bu konuda endişe taşıyan bireyler semptomların etkisini azaltmak için çeşitli adımlar atabilirler.

Öncelikle bu tür bir endişe taşıyan bireylerin erkenden yardım alması gereklidir. Diğer birçok akıl sağlığı durumu gibi sosyal anksiyete bozukluğu tedavisi de bekledikçe daha zor bir hal alır.

Birey kişisel yaşamını takip etmek, kendisinin ve ruh sağlığı uzmanının neyin strese neden olduğunu ve neyin daha iyi hissetmesine yardımcı olduğunu belirlemesine yardımcı olmak için bir günlük tutabilir.

Birey kendi hayatındaki sorunları önceliklendirerek, zamanını ve enerjisini dikkatlice yönetebilir ve bu sayede hissettiği kaygıyı azaltabilir. Bu süreçte bireyin kendi hoşuna giden işleri yapmaya zaman ayırması tavsiye edilir.

Sigara, uyuşturucu, aşırı alkol hatta kafein gibi sağlıksız madde kullanımından kaçınmak önemlidir. Bu maddeler özellikle aşırı kullanıldıklarında hem kaygıya neden olabilir hem de var olan kaygı hislerini ağırlaştırabilir.

Bu maddelere bağımlı olmak bireyde ayrıca endişeye neden olabilir. Bu maddeleri bırakmak bireyin kendi başına yapmasında zorlandığı bir durumsa birey doktoruna başvurmalıdır. Doktor bireye yardımcı olacak bir tedavi programı veya destek grubu bulmayı kolaylaştıracaktır.

Belirtiler Sosyal Fobi Belirtileri Ve Türleri Nelerdir?

Bazı durumlarda özellikle çocuklarda görülen utangaçlık veya rahatsızlık hissinin sosyal anksiyete bozukluğunun (sosyal fobi) belirtileri olması zorunlu değildir. Bireylerin çeşitli sosyal ortamlarda hissettikleri rahatlık seviyeleri bireyin kişilik özelliklerine ve yaşam deneyimlerine bağlı olarak değişir. Bazı bireyler doğal olarak çekingen ve içe dönük iken diğerleri daha dışa dönük bir kişilik yapısına sahiptir.

Sosyal anksiyete bozukluğu günlük normal gerginliğin aksine günlük standart rutini, iş hayatını, okulu veya diğer normal aktiviteleri engelleyen korku, kaygı ve kaçınma hislerini içerir. Sosyal anksiyete bozukluğu tipik olarak ilk defa ergenlik döneminin başından ortasına kadar başlar, ancak bazı vakalarda daha küçük çocuklarda veya yetişkinlerde başladığı da gözlemlenmiştir.

Sosyal anksiyete bozukluğunun birden fazla kalıcı duygusal ve davranışsal belirtisi, işareti ve semptomu olabilir.

Sosyal fobinin belirtileri arasında başta yargılanacak durumlardan korkmak olmak üzere bireyin bir sosyal durumdan sonra performansını analiz etmek ve etkileşimlerindeki kusurları belirlemek için zaman harcaması, i̇lgi odağı olabileceğini durumlardan kaçınması, korkulan bir aktivite veya olay beklentisiyle kaygı duyması, rezil olma veya kendini rezil etme endişesi, sosyal bir durum sırasında olumsuz bir deneyimden olası en kötü sonuçları beklemesi, utanç korkusuyla bir şeyler yapmaktan veya insanlarla konuşmaktan kaçınması, yabancılarla etkileşime girerken veya konuşurken hissedilen yoğun korku, sosyal bir duruma sürekli yoğun korku veya endişeyle katlanma ve yüzde kızarma, terleme veya titreme gibi bireyin kendisini utandırabilecek fiziksel belirtilerden korkması sayılabilir.

Çocuklar arasında, yetişkinler veya akranları ile etkileşime girme endişesi ağlayarak, öfke nöbetleri geçirerek, ebeveynlere yapışarak veya sosyal durumlarda konuşmayı reddederek gösterilebilir.

Performans tipi sosyal anksiyete bozukluğunun belirtileri diğer sosyal durumlarda değil, ancak sadece topluluk önünde konuşma yaparken veya performans sergilerken hissedilen yoğun korku ve kaygı olarak ortaya çıkabilir.

Sosyal anksiyete bozukluğunun aynı zamanda birkaç fiziksel belirti ve semptomu olabilir ve bunlar sosyal fobinin duygusal ve davranışsal belirtilerine eşlik edebilir. Sosyal fobinin fiziksel belirtileri arasında baş dönmesi (vertigo), kalp atışında hızlanma, kas gerginliği, mide bulantısı, nefes almakta güçlük, terleme, titreme, zihnin boş olduğunu hissetmek ve yüz kızarması sayılabilir.

Sosyal fobinin bir başka belirtisi de çeşitli yaygın sosyal durumlardan kaçınmadır. Sosyal anksiyete bozukluğu olan bireyler başkalarının önünde yemek, flört, göz teması kurmak, i̇nsanların zaten oturduğu bir odaya girmek, i̇şe veya okula gitmek, konuşmaları başlatmak, partilere veya sosyal toplantılara katılmak, tanıdık olmayan insanlarla veya yabancılarla etkileşim kurmak, umumi tuvalet kullanmak, ya da alınan ürünleri bir mağazaya geri iade etmek gibi günlük deneyimlerden her durumda kaçınma eğilimi gösterebilir.

Sosyal anksiyete bozukluğunun belirtileri zamanla değişim gösterebilir. Birey, çok fazla stres veya günlük taleple karşı karşıya kalırsa durumu ağırlaşabilir. Her ne kadar anksiyete yaratan durumlardan kaçınmak kısa vadede bireyin kendisini daha iyi hissetmesine neden olsa da, uygun ve doğru tedavinin uygulanmadığı vakalarda bu kaygı uzun vadede devam edebilir ve bireyin hayat kalitesini düşürebilir.

Bireyler utanma, endişe veya paniğe neden oldukları için normal sosyal durumlardan korkuyor ve bunlardan kaçınıyorsa mutlaka bir doktora veya veya akıl sağlığı uzmanına başvurmalıdır.

Tanı Yöntemleri Sosyal Fobi Nasıl Teşhis Edilir?

Sosyal anksiyete bozukluğu teşhisi sürecinde doktor bireyin anksiyetesine başka koşulların neden olup olmadığını veya bireyde başka bir fiziksel veya zihinsel sağlık bozukluğunun yanı sıra sosyal fobi olup olmadığını belirlemek isteyecektir.

Buna yönelik olarak doktor, herhangi bir tıbbi durumun veya ilacın anksiyete belirtilerini tetikleyip tetikleyemediğini değerlendirmek için bir fiziksel muayene gerçekleştirecek ve bu süreçte bireyin belirtilerinin ne sıklıkta ortaya ve hangi durumlarda ortaya çıktığının belirlenmesi için çeşitli sorular soracaktır.

Hasta bireyi endişelendirip endişelendirmediklerinin belirlenmesi için çeşitli durumların bir listesini birlikte gözden geçirdikten sonra, bireyden sosyal kaygı semptomları hakkında çeşitli kendi kendine bildirim anketleri doldurmasını isteyecektir.

Doktor teşhis sürecinde bireyin yargılanabileceğini, utandığını veya küçük düşürüldüğünü düşündüğü için belirli sosyal durumlar hakkında kalıcı, yoğun korku veya endişe hissetmesine, durumla orantısız aşırı kaygı hissetmesine, günlük yaşama müdahale edecek seviyede kaygı veya sıkıntı hissetmesine, kendisinde kaygı üreten sosyal durumlardan kaçınmasına veya bunlara yoğun korku veya kaygı hisleri ile katlanmasına ya da tıbbi bir durum, ilaç veya madde bağımlılığı ile açıklanamayan korku veya endişe hislerinin varlığına dair izler arayacaktır.

Tedavi Yöntemleri Sosyal Fobi Nasıl Tedavi Edilir?

Sosyal anksiyete bozukluğunun tedavisi, durumun bireyin günlük yaşamda işlev görme yeteneğini ne kadar etkilediğine bağlıdır. Sosyal anksiyete bozukluğu için en yaygın iki tedavi türü psikoterapi yani psikolojik danışma veya konuşma terapisi veya ilaç tedavisidir. Bazı vakalarda iki tedavi türü eş zamanlı olarak kullanılır.

Psikoterapi, çoğu sosyal anksiyete bozukluğu vakasında görülen semptomlarda iyileşmeye yol açar. Terapi sürecinde birey kendisiyle ilgili olumsuz düşünceleri nasıl tanıyacağını ve değiştireceğini öğrenir. Sosyal durumlarda güven kazanmasına yardımcı olacak beceriler geliştirir.

Bilişsel davranışçı terapi, anksiyete için en etkili psikoterapi türüdür. Bu terapi türü hem bireysel hem de gruplar halinde yapıldığında eşit derecede etki gösterebilir.

Maruz kalmaya dayalı bilişsel davranışçı terapi sürecinde birey en çok korktuğu durumlarla yavaş yavaş yüzleştirilir. Bu, bireyin başa çıkma becerilerini geliştirebilir ve kaygı uyandıran durumlarla başa çıkabileceğine dair kendisine güven geliştirmesine yardımcı olabilir.

Birey sosyal becerilerini geliştirmek ve başkalarıyla ilgili rahatlık ile kendine güven kazanmak için beceri eğitimine veya rol yapma oyunlarına da katılabilir. Bireyin sosyal durumlara maruz kalma pratiği yapması, endişeleri ile başa çıkması için özellikle faydalı olabilir.

Sosyal fobinin tedavisinde kullanılabilecek çeşitli ilaç türleri mevcut olmasına rağmen, seçici serotonin geri alım inhibitörleri genellikle sosyal kaygının kalıcı semptomları için denenen ilk ilaç türüdür.

Doktor, yan etki görülmesi riskini en aza indirmek için, bireye düşük dozda ilaç vermeye başlayabilir ve reçeteyi yavaş yavaş tam doza çıkarabilir. Bu tedavi türünde belirtilerin belirgin şekilde iyileşmesi birkaç haftadan birkaç aya kadar sürebilir.

Sosyal kaygı sendromu belirtileri için kullanılan başka ilaç türleri de mevcuttur. Örneğin birey için en az yan etkiye sahip, ve en etkili olan türü bulmak için birkaç farklı antidepresan türünü denemek gerekebilir.

Bazı anti-anksiyete ilaçları bireyin kaygı seviyesini azaltabilir. Bu ilaçlar çoğunlukla hızlı etki gösterseler bile bağımlılığa ve uyuşukluğa yol açabilirler. Bu sebeple sadece kısa süreli reçete edilirler.

Beta blokerleri, adrenalinin uyarıcı etkisini bloke ederek çalışırlar. Bu sayede kalp atış hızı ile tansiyonu kontrol edip seste veya uzuvlarda titremeyi azaltabilirler. Bu sebeple, konuşma yapma gibi belirli bir duruma ilişkin semptomları kontrol etmek üzere seyrek olarak kullanıldıklarında en iyi sonucu verirler. Ancak sosyal fobinin genel tedavisi için tavsiye edilmezler.

Bireyler sosyal anksiyete bozukluğu tedavisinin uzun süreceğini kabul etmelidir. Bu sebeple hemen pes edilmemelidir. Birkaç hafta veya ay boyunca psikoterapi yardımıyla ilerleme kaydedilebilir, veya bireyin durumu için doğru ilacı bulmak biraz deneme yanılma gerektirebilir.

Bazı vakalarda sosyal anksiyete bozukluğunun semptomları zamanla azalabilir ve bu sayede ilaç tedavisi kesilebilir. Diğer vakalarda ise durumun nüksetmesini önlemek için yıllarca ilaç alması gerekebilir.

Tedaviden en etkin şekilde faydalanmak isteyen bireyler tıbbi ve terapi randevularınıza uymalıdır. Kaygıya neden olan sosyal durumlara yaklaşmak için hedefler belirleyerek kendisine meydan okumalıdır. Birey ilaçları belirtildiği şekilde kullanmalı ve durumdaki herhangi bir değişikliği doktora bildirmelidir.

Sosyal Fobi İçin Alternatif Tıp

Anksiyete tedavisi olarak alternatif tıp adı altında sunulan çeşitli bitkisel ilaçlar bilimsel olarak incelenmiştir. Ancak elde edilen sonuçlar karışıktır ve birçok vakada insanlar kullanımlarından hiçbir fayda görememektedir.

Bu tür yöntemlerin riskleri ve faydalarını tam olarak anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Bazı doğal bitkisel takviyeler kendi başlarına veya kullanılan ilaçlar ile birlikte etkileşime girerek çeşitli sorunlara yol açabilir. Bu nedenle herhangi bir bitkisel ilaç veya takviye almadan önce, güvenli olduklarından ve alınan ilaçlarla etkileşime girmeyeceklerinden emin olmak için doktora başvurmak gereklidir.

Sosyal Fobi İçin Yaşam Tarzı Değişiklikleri Ve Evde Bakım

Sosyal anksiyete bozukluğu tedavisi sürecinde bireyler bir tıp uzmanının veya bir psikoterapistin yardımına ihtiyaç duysa da, bireyin belirti ve semptomlarını tetiklemesi muhtemel durumlarla başa çıkmak atabileceği bir takım adımlar mevcuttur. Bu adımlar arasında alkolden kaçınmak, düzenli olarak fiziksel egzersiz yapmak veya fiziksel olarak aktif olmak, kafeini sınırlamak veya bütünüyle kaçınmak, rahat hissedilen insanlara ulaşarak onlarla sosyal ortamlara katılmak, sağlıklı, dengeli bir diyet yapmak, stresi azaltma becerilerini öğrenmek ve yeterli uyku alınan uyku düzenine sahip olmak sayılabilir.

Birey küçük adımlarla pratik yapmalıdır. Öncelikle hangi durumların en çok kaygıya neden olduğunu belirlemek için korkula göz önüne alınmalıdır. Daha sonra, daha az kaygıya neden olana kadar bu aktiviteleri yavaş yavaş uygulamaya başlamak faydalı olabilir. Birey kendisine günlük veya haftalık hedefler belirleyebilir. Ne kadar çok pratik yapılırsa, o kadar az endişe oluşacaktır.

Mesela halka açık bir ortamda yakın bir akraba, arkadaş veya tanıdıkla birlikte yemek yemek, bir başkası ile bilerek göz teması kurmak ve selam veren ilk kişi olmak, birisine iltifat etmek, bir perakende satış görevlisinden bir ürünü bulma konusunda yardım istemek, bir yabancıdan yol tarifi almak, başkalarına kendileri hakkında soru sorup, onlara ilgi göstermek veya plan yapmak için bir arkadaşı aramak gibi yöntemler bireylere yardımcı olabilir.

Sosyal durumlar için önceden hazırlanmak bireye yardımcı olacaktır. Başlangıçta birey için kendisine göründüğü kadar zor veya acı verici olsa da, birey semptomlarını tetikleyen durumlardan kaçınmamalıdır.

Bu tür durumlarla düzenli olarak yüzleşmek, hemen her vakada bireyin başa çıkma becerilerini geliştirmeye ve pekiştirmeye yardımcı olacaktır. Sosyal durumlar için önceden hazırlanmak üzere kullanılabilecek bir takım stratejiler mevcuttur.

Birey kendisine gerçekçi hedefler belirlemelidir. Gevşeme egzersizleri yapmak ve kendisi hakkında sevdiği kişisel niteliklere odaklanmak bireye yardımcı olur. Benzeri şekilde çeşitli stres yönetimi tekniklerini öğrenmekte faydalıdır.

Birey korktuğu utanç verici durumların gerçekte ne sıklıkla gerçekleştiğine dikkat etmelidir. Bu sayede korktuğu senaryoların genellikle gerçekleşmediğini fark edebilir. Birey konuşabileceği ilginç bir konuyu belirlemek için önceden gazete veya haberleri okuyarak sohbet etmeye hazırlanabilir.

Olası utanç verici durumlar ortaya çıkarsa, birey kendisine hissedilen duyguların geçeceğini ve geçene kadar bunlarla başa çıkabileceğini hatırlatmalıdır. Çoğu insan durumu ya fark etmez, ya bireyin endişelendiği kadar umursamaz ya da beklenenden daha bağışlayıcıdır.

Birey sinirlerini yatıştırmak için alkol kullanmaktan kaçınmalıdır. Alkol kısa süreli rahatlamaya neden oluyor gibi görünse bile, uzun vadede daha büyük anksiyete sorunlarına yol açar.

Acıbadem Web ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Güncellenme Tarihi: 26 Ocak 2021 Salı Yayımlanma Tarihi: 26 Ocak 2021 Salı

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde, sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

Kimlik bilgileriniz: Adınız, soyadınız, T.C. Kimlik numaranız, pasaport numaranız veya geçici TC Kimlik numaranız, doğum yeri ve tarihiniz, medeni haliniz, cinsiyetiniz, sigorta veya hasta protokol numaranız ve sizi tanımlayabileceğimiz diğer kimlik verileriniz. İletişim Bilgileriniz: Adresiniz, telefon numaranız, elektronik posta adresiniz ve sair iletişim verileriniz, müşteri temsilcileri ya da hasta hizmetleri tarafından çağrı merkezi standartları gereği tutulan sesli görüşme kayıtlarınız ile elektronik posta, mektup veya sair vasıtalar aracılığı ile tarafımızla iletişime geçtiğinizde elde edilen kişisel verileriniz. Muhasebesel Bilgileriniz: Banka hesap numaranız, IBAN numaranız, kredi kartı bilginiz, faturalama bilgileriniz gibi finansal verileriniz. Sağlık hizmetlerinin finansmanı ve planlaması amacıyla özel sağlık sigortasına ilişkin verileriniz ve Sosyal Güvenlik Kurumu verileriniz. Hastane veya tıp merkezlerimizi ziyaret etmeniz halinde güvenlik ve denetim amaçlı tutulmakta olan kamera kayıtları görüntüleriniz. Otoparkı kullanmanız halinde araç plaka veriniz. Sağlık Bilgileriniz: Laboratuvar sonuçlarınız, test sonuçlarınız, muayene verileriniz, randevu bilgileriniz, check-up bilgileriniz, reçete bilgileriniz dahil ancak bunlarla sınırlı olmaksızın tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi sırasında veya bunların bir sonucu olarak elde edilen her türlü sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel verileriniz. www.acibadem.com.tr sitesine veya www.acibadem.com.tr/AcibademOnline/TR/MainPage adresine gönderdiğiniz veya girdiğiniz sağlık verileriniz ve sair kişisel verileriniz. Acıbadem’e veya Acıbadem Grup şirketlerinden herhangi birine iş başvurusunda bulunmanız halinde bu hususta temin edilen özgeçmiş dâhil sair kişisel verileriniz ile Acıbadem Grubu çalışanı ya da ilişkili çalışan olmanız halinde hizmet akdiniz ve işe yatkınlığınız ile ilgili her türlü kişisel verileriniz.

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

Kimliğinizi teyit etme, Kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi. İlgili mevzuat uyarınca Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile talep edilen bilgilerin paylaşılması. Hastane ve Tıp Merkezlerimizin iç işleyişi ile günlük operasyonların planlanması ve yönetilmesi. Hastane Yönetimi, Hasta Hakları, Hasta Deneyimi bölümleri tarafından hasta memnuniyetinin ölçülmesi, arttırılması ve araştırılması. İlaç temini. Randevu almanız halinde randevu hakkında sizi haberdar edebilme. Risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi. Sağlık hizmetlerini geliştirme amacıyla analiz yapma. Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından sağlık hizmetlerinizin finansmanı, tetkik, teşhis ve tedavi giderlerinizin karşılanması, müstehaklık sorgusu kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgilerin paylaşılması. Araştırma yapılması. Yasal ve düzenleyici gereksinimlerin yerine getirilmesi. Sağlık hizmetlerinin finansmanı kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgileri paylaşma. Kalite, Hasta Deneyimi, Bilgi Sistemleri bölümleri tarafından risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi. Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından hizmetlerimiz karşılığında faturalandırma yapılması ve anlaşmalı olan kurumlarla ilişkinizin teyit edilmesi. Pazarlama, Medya ve İletişim, Çağrı Merkezi bölümleri tarafından kampanyalara katılım ve kampanya bilgisi verilmesi, Web ve mobil kanallarda özel içeriklerin, somut ve soyut faydaların tasarlanması ve iletilebilmesi.

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi,

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği, Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Korunması Yönetmeliği, Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuat hükümleridir.

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca,

Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme, Kişisel veriler işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme, Kişisel sağlık verilerine erişim ve bu verileri isteme, Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme, Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme, Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme, Kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme, Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesine ve/veya kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesine ilişkin işlemlerin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme, İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme hakkını haizsiniz.

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak,

(i) ATATÜRK MAH.FEZA SK.NO:3/8 ATAŞEHİR, Istanbul, Türkiye adresine kargo ile ıslak imzanızı taşıyan bir dilekçe ile “Kurumsal Sekretarya” departmanı dikkatine Zarfına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kapsamında Bilgi Talebi” yazılarak gönderebilirsiniz, (ii) Noter kanalıyla gönderebilir, (iii) acibademsaglik@hs02.kep.tr adresine güvenli elektronik ya da mobil imzalı olarak, kayıtlı elektronik posta adresi veya sistemimizde kayıtlı elektronik e-posta adresiniz aracılığıyla ve/veya (iv) Acıbadem’e hitaben yazdığınız “word veya pdf.” formatındaki bir dosyayı güvenli eimza ile imzalayarak kisiselveri@acibadem.com ‘a e-posta’nın konu kısmına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Bilgi Talebi” yazarak iletebilirsiniz.

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

SIK ZİYARET EDİLENLER Akciğer kanseri Bağırsak kanseri Böbrek nakli Cilt kanseri Gırtlak kanseri Hemoroid Kalp krizi belirtileri Kan kanseri (Lösemi) Karaciğer nakli Kemik iliği nakli Kolon kanseri Koronavirüs Belirtileri Lenf kanseri Lenfödem Meme kanseri Mide kanseri Pankreas kanseri Prostat kanseri Rahim kanseri Vücut kitle endeksi hesaplama


Ana Sayfa Hastaneler Doktorlar Medikal Teknolojiler Kurumsal Bilgiler Sponsorluklar Bilgilendirilmiş Onamlar Kişisel Verilerin Korunması İletişim

Web sitemizde bulunan tüm görsellerin, işitsel veya içerik bilgilerinin izinsiz kullanılması yasaktır. Durumun tespit edilmesi halinde hukuki yollara başvurulacaktır.

"
OCUKLARDA YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU - Pozitif Hayat Merkezi

OCUKLARDA YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU - Pozitif Hayat Merkezi

ÇOCUKLARDA YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU

Kaygı bozukluğu, çocukluk çağında en sık görülen ruhsal bozukluklar içinde birinci sırada gelmektedir ve %8.6 ile %17.7 arası değişen bir yaygınlık oranına sahiptir (Essau ve ark. 2000, Ollendick ve ark. 2002, Egger ve Angold 2006, Leung ve ark. 2008). Fizyolojik, duygusal, bilişsel ve davranışsal etkilerinden ötürü kaygı bozukluğunun tüm tipleri, çocukların işlevselliğini oldukça olumsuz etkilemekte ve tedavi edilmediği takdirde özellikle aile, arkadaş ve okul alanlarında olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.

Yaygın Kaygı Bozukluğu

Yaygın kaygı bozukluğu olan çocuklar sürekli huzursuz, kaygılı, gergin, çabuk öfkelenen, sinirlenen, bir türlü rahat olamayan veya rahatlatılamayan çocuklardır. Bu çocuklar hemen herşeyi kafaya takan, aşırı alıngan ve kaygılı çocuklardır. Gündelik yaşamdaki sıradan olaylar veya haberlerde karşılaştığı bir kaza haberi bile onları kaygılandırıp huzursuz edebilir. Yaygın kaygı bozukluğu olan çocuklar kendilerinin, ailelerinin ve hatta arkadaşlarını güvenliği, sağlığı gibi konularda aşırı duyarlı ve kendilerinden beklenilenin üzerinde sorumluluk sahibi gibi davranırlar. Bu tür çocuklar aslında bu kaygılı kişilik özelliklerinden dolayı sıklıkla çevreleri tarafından olgun, yaşından büyük davranan, mükemmeliyetçi çocuklar olarak tanımlanırlar. Bu tür düşünce ve yaklaşımlar sıklıkla bu çocukların kaygılı kişilik özelliklerinin aile ve çevre tarafından pekiştirilmesine yol açmaktadır. Yaygın kaygı bozukluğu olan çocuklarda uyku ve dikkat bozuklukları, baş ağrısı, karın ağrısı gibi değişik bedensel şikayetler de sıklıkla görülmektedir. Yaygın kaygı bozukluğu olan çocuklar aile içi ve sosyal ilişkilerde, gündelik yaşamda önemli zorluklar yaşarlar ve hayat zamanla bu çocuklar için çekilemez bir yük halini alabilir.

DSM-V Tanı Ölçütleri:

A-En az altı aylık bir sürenin çoğu gününde,birtakım olaylar ya da etkinliklerle(işte ya da okulda başarı gösterebilme gibi) ilgili olarak,aşırı bir kaygı ve kuruntu (kaygılı beklenti) vardır. B- Kişi kuruntularını denetim altına almakta güçlük çeker. C- Bu kaygı ve kuruntuya,aşağıdaki altı belirtiden üçü ya da daha çoğu eşlik eder.

Not:Çocuklarda yalnızca bir belirtinin olması yeterlidir.

1-Dinginleşememe(huzursuzluk) ya da gergin ya da sürekli diken üzerinde olma

3-Odaklanmakta güçlük çekme ya da zihnin boşalmaması

6-Uyku bozukluğu(uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük çekme ya da dinlendirmeyen,doyurucu olmayan bir uyku uyuma)

D-Kaygı,kuruntu ya da bedensel belirtiler,klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal işle ilgili alanlarda ya da önemli işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur. E-Bu bozukluk,birmaddenin kötüye kullanımı ya da başka bir sağlık durumunun (Örn:hipertiroidi) fizyolojiyle ilgili etkilerini bağlamaz. F- Bu bozukluk başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz.

Çocuklarda Kaygı Bozukluklarının Gelişmesinde ve Devam Etmesinde Anne Baba ve Çevrenin Rolü

Kaygı bozuklukları olan çocukların hemen hepsinin anne babalarında ya da yakın akrabalarında benzer kaygı bozuklukları ve kişilik özellikleri vardır. Ebeveyndeki kaygı bozuklukları değişik şekillerde çocuklarını etkilemektedir. Öncelikle ebeveyndeki kaygı bozukları ya da kaygılı kişilik özellikleri genler yoluyla çocuklarına geçmekte ve bu çocuklar, bu tür psikiyatrik sorunlara biyolojik açıdan yatkın olarak dünyaya gelmektedir. Diğer taraftan kaygılı bir ebeveyn tarafında yetiştirilmek çocuklarda kaygı bozuklarının ortaya çıkmasını kolaylaştırmaktadır. Kaygılı, endişeli, müdahaleci ve mükemmeliyetçi anne babalar çocukları için güven verici, rahatlatıcı ve olumlu bir üs ya da örnek olmayı başaramazlar ve çocuklarının sorununa doğrudan katkıda bulunurlar. Korku ve kaygı doğuştan getirilen özellikler olmakla birlikte öğrenme ve model alma yoluyla da kazanılan ve sürdürülen durumlardır. Aşırı kaygılı, korkulu, endişeli anne babalar bu yönüyle de çocuklarına olumsuz bir örnek teşkil edebilirler. Anne babanın çocuk yetiştirmedeki tutum ve davranışları da çocuklardaki kaygı bozuklarının ortaya çıkmasında ve daha önemlisi belirtilerin kötüleşmesi ve devam etmesinde önemlidir. Örneğin çocuğunun kendinden uzaklaşmasına veya ayrılmasına hiç müsaade etmeyen ve bu tür durumlarda sürekli aşırı bir kaygı gösteren annenin çocuğuna verdiği mesaj, çevrenin güvensiz ve tehlikeli olduğudur. Böyle bir çocukta ayrılık kaygısı bozukluğu gelişme riski daha yüksektir.

Diğer taraftan çocuğunu sürekli eleştiren, küçümseyen, olur olmaz müdahale eden bir anne baba çocuğun öz güven gelişimini, kendini ifade edebilmesini, yanlış yapıp yanlışlarından ders çıkarabilmesi, başka insanlarla rahat iletişim kurabilmesi gibi beceriler geliştirmesini engelleyebilir. Aşırı mükemmeliyetçi anne babaların çocuklarıyla ilgili yüksek başarı beklentileri ve bu beklentileri uygunsuz şekilde çocuğa yansıtmaları çocukta sınav kaygısı, okul kaygısı gibi belirtilerin ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. Ayrıca kaygılı çocuklara karşı ailenin ve çevrenin tutumu, sıklıkla çocuğun kaygı ve korkularının pekişmesine yol açabilmektedir. Örneğin yalnız başına yatamayan veya yatmakta zorlanan bir çocuğun bu konuda hiç teşvik edilmeden anneyle yatmasına izin vermek, çocuğun bu sorununun devam etmesine katkıda bulunur. Benzer şekilde sınıf içinde söz almaktan çekinen bir çocuğun, bu özelliğinden dolayı öğretmen tarafından hiç tahtaya kaldırılmaması ya da soru sorulmaması, çocuk için faydalı olmadığı gibi bu probleminin devam etmesine yol açar.

Kaygı Bozukluğu Olan Çocuğa Genel Yaklaşım

Çocuğa hiçbir zaman kaygı ve korkularından dolayı kızılmamalı, çocuk dışlanmamalı, cezalandırılmamalı ya da çocukla dalga geçilmemelidir. Bu kaygı ve korkuların çocuğun elinde olmadan yaşadığı durumlar olduğu bilinmelidir. Çocuklar sıklıkla kaygı ve korkularını dile getirmek konusunda gönülsüz davranırlar. Çocuğun kaygı ve korkuları anlayışla karşılanmalı, bu tür korkuları olan tek çocuğun o olmadığı, diğer çocukların da bu tür kaygı ve korkuları olabildiği söylenerek çocuk ve aile rahatlatılmalıdır. Kaygı bozukları olan çocuklarda diğer bir takım psikiyatrik sorunların görülme sıklığı da arttığından, bu çocuklar gerekli tanı, tedavi ve danışmanlık için öncelikle bir çocuk psikiyatristi tarafından görülmelidir.

Kaygı Bozukluğu Olan Çocuklarda Tedavi

Çocuklarda her türlü kaygı bozukluğunun tedavisinde erişkinlerde de kullanılan ilaçlar, çocuklara uygun dozlarda etkili bir şekilde kullanılmaktadır. İlaç tedavisi özellikle kaygı ve korkuları yoğun olan çocuklarda kısa sürede iyileşme sağlamada yardımcı olurlar. Ancak ilaç tedavisinin etkili olabilmesi için mutlaka yeterli doz ve süreyle kullanılması gerekir. Kaygı bozuklukları sıklıkla yaşam boyu süren durumlardır ve ilaç tedavisinin bu kaygı ve korkuları kalıcı bir şekilde yok etmediği bilinmelidir. Çocuklarda kaygı ve duygudurum bozuklukları için kullanılan ilaçlarla ilgili toplumda bir takım yanlış inanışlar (örneğin ilaçların bağımlılık yaptığı, kansere veya kısırlığa yol açtığı gibi) görülebilmektedir. Doktor kontrolünde kullanıldığı takdirde psikiyatrik ilaçların tıbbın diğer alanlarında kullanılan ilaçlardan bir farkı bulunmamaktadır.

Kaygı bozuklukları olan çocuklarda bir takım terapi (örneğin bilişsel-davranışçı terapiler) ve eğitici yöntemler çocuğun kaygı ve korkularını azaltmada bunlarla baş etmesini sağlamada oldukça yardımcıdırlar. Ayrıca aileler de gerekli tedavi, eğitim ve danışmanlığı aldıklarında kaygı bozukluğu olan çocuklarına yardımcı olabilirler. Kaygı bozuklukları olan çocukların bir çoğunun anne babasında da kaygı bozuklukları olduğu bilinmektedir. Ebeveyndeki bu sorunlar sadece onların hayatını değil çocuklarının da yaşamını etkilediğinden anne babanın da tedavi olması önemlidir.

Anksiyete Nedir? Anksiyete Belirtileri Nelerdir? Anadolu Hastaneleri - ‘Her şey sağlığınız için’

Anksiyete Nedir? Anksiyete Belirtileri Nelerdir? Anadolu Hastaneleri - ‘Her şey sağlığınız için’

Anksiyete: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Anksiyete Nedir ? Anksiyete Belirtileri Nelerdir ?

Anksiyete için tam olarak nedeni belli olmayan korku ve endişe duygusu diyebiliriz. Anksiyete bireyi hem fiziksel hem de psikolojik olarak etkileyebilir. Çoğu insan hayatında ki önemli olaylar öncesinde kendisini endişeli ya da korkmuş hissedebilir. Örneğin yetiştirilmesi gereken bir iş, sınav, sağlık, maddi imkanlar, arkadaşlar ve aile gibi. Bunlar olması beklenen gayet doğal hislerdir. Ancak kişi endişe ve korku durumunu olayın bitiminden sonra bile yaşam kalitesini etkileyecek kadar hissediyor ise bu bir problem olarak görülebilir.

Anksiyete normal seviyede olduğunda gereklidir, bireyin günlük problemlerle baş edebilmesini sağlar, insanı tetikte tutar ve kendini belli durumlara hazır hissetmesini sağlar fakat aşırı olması durumunda bireyin yaşantısını olumsuz etkileyerek yaşam kalitesinin azalmasına, sosyal ve kişisel yaşamında rahatsız hissetmesine sebep olabilir.

Anksiyete bozukluğu kaygı duygusunun bir tehlike yokken kendini göstermesi, uzun süre devam etmesi ve çok güçlü hissedilmesidir ki böyle bir durum söz konusuysa tedavi gereklidir. Anksiyete bozukluğu, psikolojik rahatsızlıklar arasında bulunmaktadır. Toplumun büyük bir kısmını etkisi altına alan bu problem daha çok arttığında hastalık seviyesine gelebilir. Son derece yorucu olan ve hayat kalitesini düşüren anksiyete bozukluğunun tedavisi mümkündür.

Anksiyetesi olanlar çoğunlukla yaşadıkları endişeyi yoğun olarak hissettiklerinin farkındadırlar ama kendilerini kontrol edip sakinleşemezler. Durum bu noktaya geldiğinde bireyin sağlıklı ve kaliteli bir hayat sürdürebilmesi için gerekli yardımı alması gereklidir. Anksiyetenin tedavisinde terapi ve ilaç kullanılabilir.

Anksiyete Belirtileri Nelerdir ?

Kişinin kendini değersiz görmesi Toplum içinde bulunmaktan, konuşmaktan çekinmek Gergin, endişeli, sıkıntılı ve tanımlanması zor şekilde tuhaf hissetmek Başkalarının düşüncelerine fazlaca takılmak Kas ağrıları yaşamak Hızlı nefes alıp vermek Çabuk gerilmek Umutsuz, karamsar hissetmek Uykusuzluk yaşamak Odaklanmada güçlük yaşamak Olumsuz durum ve olaylara fazla yoğunlaşmak Sürekli ağlamak istemek. "
Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu Nedir? Belirtileri Nelerdir? Tedavisi Nasıldır? – Özel OFM Antalya Hastanesi

Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu Nedir? Belirtileri Nelerdir? Tedavisi Nasıldır? – Özel OFM Antalya Hastanesi

Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu Nedir? Belirtileri Nelerdir? Tedavisi Nasıldır?

Anksiyete bozukluğu, kaygı bozukluğu olarak da adlandırılır. Belirli bir oranda kaygı her insanın yaşayabileceği ve hissedebileceği olağan bir durumdur aslında.Yaşanılan olaylar karşısında , olma olasılığının çok üzerinde, abartılı, orantısız bir kaygı tepkisi, ruhsal olarak sıkıntı ve sorun yaratabilir ve buna bağlı olarak anksiyete (kaygı) bozukluğu gelişebilir. Anksiyete bozukluğu olan bir bireyin insan ilişkileri, sosyal hayatı ve iş hayatı olumsuz yönde etkilenebilir. Örneğin, kalabalık ortamlarda çalışan bir insanda anksiyete bozukluğu gelişirse işini yapma konusunda ciddi sıkıntılar yaşayabilir.
Anksiyete bozukluğu olan bireyde belirsizliğe karşı toleransı düşüktür ve bu belirsizlikleri olumsuz düşünce ve inanışlarla doldurabilir. Yaşadığı olaylar ve durumlarla ilgili orantısız kaygı tepkileri gösterebilir. Gelecekle ilgili olumsuz beklentileri, endişeleri ve korkuları olabilir. Ortada birşey yokken kötü birşey olacakmış, kötü bir haber alacakmış, başına kötü birşey gelecekmiş gibi hisseder.

Belirtileri: Sıkıntı, gerginlik, huzursuzluk Kaygı, endişe Kötü bir şey olacak, kötü bir haber alacakmış hissi Nefes almada güçlük ya da aldığı nefes yetmiyormuş hissi Çarpıntı Terleme Baş ağrısı,karın ağrısı,mide bulantısı Kas ağrıları ve kramplar Vücutta titreme, uyuşma Dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon sorunları Uyku sorunları Anksiyete bozukluğu türleri: Panik bozukluk Yaygın anksiyete bozukluğu Obsesif kompulsif bozukluk Travma sonrası stres bozukluğu Sosyal kaygı bozukluğu Fobik bozukluklar Tedavi:

Anksiyete bozukluğu tedavisinde sıklıkla psikoterapiler ve ilaç tedavileri kullanılmaktadır.
Bilişsel davranışçı terapi ile uygunsuz, işlevsel olmayan düşünce ve davranış kalıplarına yönelik müdaheleler yapılır.
Beslenme düzeni, nefes egzersizleri ve bedensel egzersizler önerilir.

Uz.Dr. Şakir ÖZDEMİR

"
Anksiyete Nedir? Anksiyete Bozukluğu Belirtileri ve Tedavisi | Özel Başarı Hastanesi

Anksiyete Nedir? Anksiyete Bozukluğu Belirtileri ve Tedavisi | Özel Başarı Hastanesi

ANKSİYETE NEDİR? ANKSİYETE BOZUKLUĞU BELİRTİLERİ VE TEDAVİSİ

Anksiyete bozuklukları bir tür zihinsel sağlık durumudur. Anksiyete, günlük hayatınızı zorlaştırır. Anksiyete bozukluğuemptomlar arasında gerginlik, panik ve korku hissinin yanı sıra terleme ve hızlı kalp atışı bulunur. Tedaviler arasında ilaçlar ve bilişsel davranışçı terapi yer alır. Doktorunuz seçeneklerin kombinasyonu ile size en uygun tedavi planını tasarlayabilir.

Anksiyete Bozuklukları Nelerdir? Kimler Risk Altında? Anksiyete Bozukluğu Türleri Çocuklarda Anksiyete Anksiyete Bozukluğu Nedenleri Anksiyete Bozukluğu Belirtileri Anksiyete Tanısı Nasıl Konulur? Anksiyete Bozukluğu Tedavisi Psikoterapi

Belirli miktarda anksiyete hissi her insanda normaldir. İş yerindeki bir problemin üstesinden gelmeniz, bir mülakata gitmeniz, bir test yaptırmanız veya önemli bir karar vermeniz gerektiğinde endişeli veya gergin hissedebilirsiniz. Ve bu anksiyete hissi sizin için faydalı bile olabilir. Örneğin kaygı, tehlikeli durumları fark etmemize yardımcı olur ve dikkatimizi odaklar, böylece güvende kalabiliriz.

Ancak anksiyete bozukluğu, zaman zaman hissedebileceğiniz normal anksiyete ve hafif korku hissinin ötesine geçer. Anksiyete, çalışma yeteneğinize müdahale edecek seviyeye ulaştığında, duygularınızı tetikleyen herhangi bir olay sonrası aşırı tepkiler vermeye başladığınızda, durumlara karşı tepkilerinizi kontrol edemeyecek halde olduğunuzda anksiyete bozukluğu yaşıyor olabilirsiniz.

Anksiyete bozuklukları gününüzün kalitesini düşürebilir. Bununla birlikte, anksiyete bozuklukları için birkaç etkili tedavi yöntemi bulunmaktadır.

Anksiyete bozuklukları için kimler risk altındadır?

Genetik ve çevresel faktörlerin bir karışımı, bir kişinin anksiyete bozuklukları geliştirme riskini artırabilir. Aşağıdakilere sahipseniz anksiyete bozukluğu açısından daha yüksek risk altında olabilirsiniz:

Utangaçlık veya tanıdık olmayan insanlardan, durumlardan veya ortamlardan rahatsızlık duyma ve bunlardan kaçınma gibi belli kişilik özelliklerine sahipseniz. Erken çocuklukta veya yetişkinlikte stresli veya travmatik olaylar yaşadıysanız. Ailenizde anksiyete bozukluğu veya diğer zihinsel sağlık problemleri olan bireyler varsa. Tiroid sorunları ve kalp aritmileri (olağandışı kalp ritimleri) dahil olmak üzere belirli hastalıklara sahipseniz.

Anksiyete bozuklukları kadınlarda daha sık görülür. Araştırmacılar hala bunun nedenlerini araştırmaktadır. Kadınlardaki hormonal değişikliklerin bunun nedeni olduğu düşünülmektedir.

Anksiyete bozukluğu türleri nelerdir?

Aşağıdakiler de dahil olmak üzere birkaç tür anksiyete bozukluğu vardır:

Genel anksiyete bozukluğu Panik atak. Fobiler. Ayrılık kaygısı.

Diğer zihinsel sağlık koşulları, anksiyete bozuklukları ile aynı özellikleri paylaşabilir. Bunlar travma sonrası stres bozukluğu ve obsesif-kompulsif bozukluğunu içerir.

Genel anksiyete bozukluğu nedir?

Genel anksiyete bozukluğu ile, bu duyguları tetikleyecek hiçbir şey olmasa bile aşırı ve gerçekçi olmayan endişe ve gerginlik hissedebilirsiniz. Çoğu gün sağlık, iş, okul ve ilişkiler gibi çeşitli konular hakkında çok endişelenebilirsiniz. Endişe ve anksiyetenin sürekli devam ettiğini hissedebilirsiniz.

Genel anksiyete bozukluğunun fiziksel semptomları arasında huzursuzluk, konsantrasyon güçlüğü ve uyku sorunları da yer alabilir.

Panik bozukluğu nedir?

Panik bozukluğunuz varsa yoğun, ani panik ataklar yaşarsınız. Bu ataklar genellikle diğer anksiyete bozuklukları türlerinden daha güçlü, daha yoğun duygulara sahiptir.

Rahatsızlık aniden ve beklenmedik bir şekilde başlayabilir veya korktuğunuz bir durumla yüzleşmek gibi bir tetikleyiciden gelebilir. Panik ataklar kalp krizine benzeyebilir.

Panik atak sırasında şunları yaşayabilirsiniz:

Terlemek. Kalp çarpıntısı (kalbiniz çarpıyormuş gibi hissetmek). Göğüs ağrısı. Kalp krizi geçirdiğinizi düşündüren boğulma hissi. Fobiler nelerdir?

Fobiler, belirli durumlara veya nesnelere karşı duyulan yoğun bir korkudur. Bu korkulardan bazıları, örneğin yılan korkusu gibi mantıklı olabilir. Ancak çoğu zaman korku düzeyi durumla uyuşmaz.

Diğer anksiyete bozukluklarında olduğu gibi, fobiyi tetikleyebilecek durumlardan kaçınmaya çalışmak için çok zaman harcayabilirsiniz.

Belirli bir fobi veya basit bir fobi, belirli bir nesne veya duruma karşı yoğun bir korkudur. Günlük yaşantınızda belli ortamlardan kaçınmanıza neden olabilir. Bazı özel fobiler şunlardan korkmayı içerir:

Örümcekler, köpekler veya yılanlar gibi hayvanlar. Kan. Uçmak Yükseklik Enjeksiyonlar (iğne) Sosyal Anksiyete Bozukluğu

Bu durum sosyal fobi olarak da adlandırılmaktadır. Günlük sosyal durumlarda rahatsız edici bir endişe hissine sahip olabilirsiniz. Başkalarının sizi yargılamasından endişe duyabilirsiniz veya kendinizi utandıracağınızdan veya alay edilebileceğinizden endişe duyabilirsiniz. Sosyal anksiyete bozukluğu olan kişiler sosyal ortamlardan tamamen kaçınabilir.

Agorafobi

Agorafobiniz varsa, bunalma veya yardım alamama konusunda yoğun bir korkunuz olabilir. Genellikle aşağıdaki ortamlardan iki veya daha fazlasından korkarsınız:

Kapalı mekanlar. Kalabalık ortamlar. Açık alanlar. Evinizin dışındaki yerler. Toplu taşıma.

Şiddetli durumlarda agorafobisi olan bir kişi evden hiç çıkmayabilir. Toplum içinde panik atak geçirmekten o kadar çok korkarlar ki içeride kalmayı tercih ederler.

Ayrılık anksiyetesi bozukluğu nedir?

Bu durum çoğunlukla ebeveynlerinden uzak kalmaktan endişe duyan çocuklar veya gençlerde gözlenir. Ayrılık kaygısı bozukluğu olan çocuklar, ebeveynlerinin bir şekilde incineceğinden veya söz verdikleri gibi geri gelmeyeceğinden korkabilir. Okul öncesi çocuklarda daha çok görülür. Ancak stresli bir olay yaşayan daha büyük çocuklar ve yetişkinlerde de ayrılık kaygısı bozukluğu olabilir.

Anksiyete bozuklukları çocukları nasıl etkiler?

Çocukların belirli noktalarda bir miktar endişe, endişe veya korku hissetmeleri normaldir. Örneğin, bir çocuk fırtınadan veya havlayan bir köpekten korkabilir. Bir genç yaklaşan bir sınav veya sunum konusunda endişelenebilir.

Ancak bazen çocuklar bu durumlara çok büyük bir korkuyla yaklaşırlar veya bu olaylardan birine bağlı tüm korkuları düşünmekten kendilerini alamazlar. Bu çocuklar genellikle endişelerine takılıp kalırlar. Okula gitmek, oyun oynamak ve uykuya dalmak gibi günlük aktivitelerini yapmakta zorlanırlar. Yeni bir şey denemek konusunda son derece isteksizdirler.

Çocuğunuzun kaygı düzeylerini düşünürken “takılıp kalmak” anahtardır. Bu takılıp kalma durumu çocukluğun düzenli kaygılarını, profesyonel yardıma ihtiyaç duyan bir kaygı bozukluğundan ayırır. Endişe veya anksiyete çocuğunuzun fonksiyonlarını yerine getirmesini engelliyorsa, yardım aramanın zamanı gelmiş olabilir.

Anksiyete bozukluklarına ne sebep olur?

Anksiyete bozuklukları kişisel zayıflıktan, karakter kusurlarından veya yetiştirilme sorunlarından kaynaklanmazlar. Ancak araştırmacılar anksiyete bozukluklarına neyin neden olduğunu tam olarak bilmiyorlar. Aşağıdaki aktörlerin bir kombinasyonunun anksiyete bozukluğu oluşumunda rol oynadığından şüphelenilmektedir:

Kimyasal bozukluklar: Şiddetli veya uzun süreli stres, ruh halinizi kontrol eden kimyasal dengeyi değiştirebilir. Uzun bir süre boyunca çok fazla stres yaşamak, anksiyete bozukluğuna yol açabilir. Çevresel faktörler: Travma yaşamak, özellikle başlangıç için daha yüksek risk taşıyan bir kişide anksiyete bozukluğunu tetikleyebilir. Kalıtım: Anksiyete bozuklukları ailelerde aktarılma eğilimindedir. Onları göz rengi gibi bir veya iki ebeveynden miras alabilirsiniz. Anksiyete bozukluğunun belirtileri nelerdir?

Anksiyete bozukluğu belirtileri, sahip olduğunuz anksiyete bozukluğunun türüne göre değişir. Anksiyete bozukluğunun genel belirtileri şunlardır:

Anksiyete bozukluğunun fiziksel belirtileri:

Soğuk veya terli eller. Ağız kuruluğu. Kalp çarpıntısı. Mide bulantısı. Ellerde veya ayaklarda uyuşma, karıncalanma. Kas gerginliği. Nefes darlığı.

Anksiyete bozukluğunun zihinsel belirtileri:

Panik, korku ve huzursuzluk hissi Kabuslar. Travmatik deneyimlerin tekrarlanan düşünceleri Kontrol edilemeyen, takıntılı düşünceler.

Anksiyete bozukluğunun davranışsal belirtileri:

Hareketsiz ve sakin olamama. Tekrar tekrar el yıkamak gibi tekrarlanan, ritüel davranışlar. Uyku problemi. Anksiyete bozukluğu tanısı nasıl konulur?

Anksiyete bozukluğu belirtileriniz varsa, doktorunuzdan randevu alın. Doktorunuz muayenenizde tam bir tıbbi öykü ve fizik muayene ile başlayacaktır.

Anksiyete bozukluklarını teşhis edebilecek laboratuvar testleri veya taramalar yoktur. Ancak doktorunuz, semptomlara neden olabilecek fiziksel koşulları ekarte etmek için bu testlerden bazılarını isteyebilir. Doktorunuz anksiyete bozukluğunuz olup olmadığını anlamak için özel olarak tasarlanmış görüşme ve değerlendirme araçlarını kullanabilirler. Tipik olarak, doktorunuz tanıyı aşağıdakilere dayandırır:

Belirttiğiniz semptomlarınızın ne kadar süredir ve ne şiddette devam ettiği Belirtilerin günlük yaşamınızı nasıl etkilediğinin tartışılması. Sağlayıcının tutum ve davranışlarınızı gözlemlemesi. Anksiyete bozuklukları nasıl tedavi edilir?

Anksiyete bozukluğu, tedavi gerektiren diğer herhangi bir sağlık sorunu gibidir. Sağlık uzmanınız size uygun bir tedavi planı hazırlayacaktır. Tedavi planınız ilaç tedavisi ve psikoterapiyi birleştirebilir.

İlaçlar anksiyete bozukluklarını nasıl tedavi eder?

İlaçlar anksiyete bozukluğunu tedavi edemez. Ancak semptomları iyileştirebilir ve yaşam kalitenizi arttırmaya yardımcı olabilirler. Anksiyete bozuklukları için kullanılan ilaçlar genellikle şunları içerir:

Benzodiazepinler gibi anti-anksiyete ilaçları kaygı, panik ve endişenizi azaltabilir. Hızlı etki gösterirler, ancak onlara karşı bir tolerans (direnç) oluşturabilirsiniz. Bu onları zamanla daha az etkili hale getirir. Antidepresanlar ayrıca anksiyete bozukluklarına da yardımcı olabilir. Beyninizin ruh halini iyileştirmek ve stresi azaltmak için belirli kimyasalları nasıl kullandığını ayarlarlar. Antidepresanların etki göstermesi biraz zaman alabilir, bu yüzden sabırlı olun. Antidepresan almayı bırakmaya hazır olduğunuzu düşünüyorsanız, önce doktorunuzla konuşun. Genellikle yüksek tansiyon için kullanılan beta blokerler, anksiyete bozukluklarının bazı fiziksel semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir. Hızlı kalp atışını ve titremeyi hafifletebilirler.

Doktorunuz doğru ilaç kombinasyonunu ve dozajını bulmak için sizinle birlikte çalışacaktır. Doktorunuza danışmadan dozu değiştirmeyin.

Psikoterapi anksiyete bozukluklarını nasıl tedavi eder?

Psikoterapi veya danışmanlık, hastalığa karşı duygusal tepkinizle başa çıkmanıza yardımcı olur. Doktorunuz, anksiyete bozukluğunu daha iyi anlamanıza ve yönetmenize yardımcı olacak stratejiler hakkında sizinle konuşur. Yaklaşımlar şunları içerir:

Bilişsel davranışçı terapi (CBT), anksiyete bozukluklarında kullanılan en yaygın psikoterapi türüdür. Anksiyete için size sıkıntılı duygulara yol açan düşünce kalıplarını ve davranışları tanımayı öğretir. Daha sonra onları değiştirmeye çalışırsınız. Maruz kalma terapisi, anksiyete bozukluğunun ardındaki korkularla başa çıkmaya odaklanır. Kaçınıyor olabileceğiniz etkinlikler veya durumlarla meşgul olmanıza yardımcı olur. Doktorunuz, maruz kalma terapisi ile gevşeme egzersizleri de kullanabilir. Anksiyete bozukluğu olan çocuğumu tedavi ettirmezsem ne olur?

Çocuğunuzun anksiyete bozukluğu için yardım alması, gelişimini ve benlik saygısını iyileştirebilir. Tedavi edilmeyen anksiyete bozuklukları aşağıdakilere zarar verebilir:

Aile ilişkileri. Okul performansı. Sosyal işlevsellik.

Tedavi edilmeyen anksiyete bozukluğu ayrıca daha ciddi zihinsel ve fiziksel sağlık sorunları ile sonuçlanabilir. Neyse ki, anksiyete bozuklukları için birkaç tedavi yöntemi bulunmaktadır. Doğru tedavi, çocuğunuzun semptomlarını yönetmesine ve en iyi şekilde hissetmesine yardımcı olabilir.

Kaygı bozuklukları önlenebilir mi?

Kaygı bozukluklarını önleyemezsiniz. Ancak belirtilerinizi kontrol altına almak veya azaltmak için aşağıdaki adımları atabilirsiniz:

İlaçları kontrol edin: Reçetesiz satılan ilaçları veya bitkisel ilaçları almadan önce doktorlarınız ile konuşun. Bunlardan bazıları, anksiyete semptomlarını daha da kötüleştirebilecek kimyasallar içerir. Kafeini sınırlayın: Kahve, çay, kola ve çikolata dahil olmak üzere ne kadar kafein tüketimini durdurun veya sınırlayın. Sağlıklı bir yaşam tarzı sürün: Düzenli egzersiz yapın ve sağlıklı, dengeli beslenin. Yardım isteyin: Travmatik veya rahatsız edici bir olay yaşadıysanız danışmanlık ve destek alın. Bunu yapmak, kaygı ve diğer hoş olmayan duyguların hayatınızı bozmasını önlemeye yardımcı olabilir. Anksiyete bozukluğu ile en iyi nasıl başa çıkabilirim?

Anksiyete bozukluğu belirtileriyle başa çıkmak için atabileceğiniz birkaç adım vardır. Bu stratejiler ayrıca tedavinizi daha etkili hale getirebilir:

Stres yönetiminikeşfedin: Meditasyon gibi stresi yönetmenin yollarını öğrenin. Destek gruplarına katılın: Bu gruplar yüz yüze ve çevrimiçi olarak mevcuttur. Anksiyete bozukluğu olan insanları deneyimlerini ve başa çıkma stratejilerini paylaşmaya teşvik ederler. Eğitim alın: Sahip olduğunuz belirli anksiyete bozukluğu türü hakkında bilgi edinin, böylece kendinizi anksiyete üstünde daha fazla kontrol sahibi hissedeceksiniz. Arkadaşlarınızın ve sevdiklerinizin de bu problemi anlamalarına yardımcı olun ki sizi destekleyebilsinler. Kafeini sınırlayın veya kaçının: Anksiyete bozukluğu olan birçok kişi, kafeinin semptomlarını kötüleştirebileceğini fark eder. Doktorunuzla konuşun: Doktorunuz tedavinizdeki ortağınızdır. Tedavinin işe yaramadığını düşünüyorsanız veya ilacınızla ilgili sorularınız varsa, doktorunuzla iletişime geçin. Birlikte, en iyi nasıl ilerleyeceğinizikeşfedebilirsiniz.
Anksiyete Bozukluğu - Liv Hospital

Anksiyete Bozukluğu - Liv Hospital

Anksiyete Bozukluğu

Anksiyete, temel olarak aşırı kaygı ve korku ile karakterize, kontrol edilemeyen ruhsal bir bozukluktur. Ancak korku ve kaygı hisleri çoğunlukla gerçek olmayan, gelecekte yaşanması ihtimal dahilinde olan unsurlara karşı ortaya çıkmaktadır.

Kaygı yaşamın olağan akışının bir parçasıdır fakat kontrol edilemeyen kaygı çeşitli anksiyete bozukluklarının habercisi olabilir. Kaygı ve endişeye sebep olan birçok unsur vardır, çevresel stres faktörleri, kötü alışkanlıklar, sağlık, para, eğitim veya iş hayatı, aile, para ve benzeri bir çok konu üzerinde yaşanan olumsuz gelişmeler tetikleyici olabilir.

İçindekiler Yaygın Anksi̇yete Bozukluğu Anksi̇yete Bozukluğu Beli̇rti̇leri̇ Sosyal Anksi̇yete Bozukluğu Anksiyete Bozukluğu Nasıl Geçer? Anksi̇yete Bozukluğuna Ne İyi̇ Geli̇r? Anksi̇yete Bozukluğu Testi̇ Anksi̇yete ve Kalp Ri̇ti̇m Bozuklukları Anksi̇yete Bozuklukları Hakkında Sık Sorulan Sorular Yaygın Anksi̇yete Bozukluğu

YAB (yaygın anksiyete bozukluğu) en az altı ay boyunca, neredeyse her gün ortaya çıkan ve birçok unsur hakkında yoğun endişe duyulan ruhsal bir bozukluk halidir. Bireyler, kaygı kontrolü açısından oldukça güçlük çekmektedir. Huzursuzluk hali, uyku bozukluğu, dikkat eksikliği, panik, konsantrasyon kaybı, halsizlik, kas gerginliği gibi belirtilerden en az üç tanesi yaygın anksiyete ile ilgilidir.

Anksi̇yete Bozukluğu Beli̇rti̇leri̇

Anksiyete bozukluğunun toplum içerisinde görülme sıklığı gün geçtikçe artmaktadır. Bu durum yaşam kalitesini fazlasıyla olumsuz etkilemektedir, ruhsal bozukluğun tanısının mümkün olduğu kadar erken konulması bu sebeple oldukça önemlidir.

Belirtileri şu şekilde sıralayabiliriz:

Kontrol altına alınamayan, çoğunlukla abartılı ve uygunsuz endişe hali, Sebepsiz yorgunluk hali, Dikkat bozukluğu, Konsantrasyon güçlüğü, Kolay irkilme hali, Uyku bozuklukları (uykuya dalamama, uykuyu sürdürmekte güçlük çekme, dinlendirmeyen uyku, uykudan yorgun uyanma hali) Kolay kızma ve agresif tavırlar, Kuruntu yapma hali, Kas gerginliği, Baş ağrısı, Titreme ve seyirme, Aşırı terleme, Tahammülsüzlük, Sersemlik hissi, Bulantı ve yutma güçlükleri, İştahsızlık ya da iştahın fazla açık olması, Ellerde titreme, Panik duygusu, Sıcak basması

Sosyal Anksi̇yete Bozukluğu

Sosyal anksiyete bozukluğu, sosyal ortamlarda kişinin başka bireylerin olumsuz değerlendirmelerine maruz kalma düşüncesinden yoğun şekilde kaygı duyma halidir. Kişi mümkün olduğu kadar bu sosyal ortamlardan uzak kalmaya çalışır. Bu durum aşırı sosyal izolasyonun getireceği bazı sorunlara yol açabilir. Meslek hayatı, flörtleşme, çeşitli kutlamalar, romantik ve cinsel ilişkiler konusunda oldukça zorluk çekerler. Kişi kendini her bakımdan yetersiz, eksik, ezik ve hatta aşağılık hissetmektedir. Sosyal ortamlarda bulundukları süreçlerde normal zamanda sorunsuz olarak gerçekleştirdikleri bazı fonksiyonlarda, yoğun kaygı nedeniyle aksaklıklar yaşanır. Örneğin, bir toplantıda söz sırası gelince kekelemeye başlamak, kalabalık bir ortamda yürürken herkesin bakışlarını üzerinde hissedip ve yargılandığını düşünerek telaşa kapılmak yürürken tökezlemek, adımların birbirine karışması ve benzeri durumlar oluşabilir.

Sosyal anksiyete bozukluğu olan kişiler çeşitli belirtiler gösterirler. Bu belirtileri şu şekilde sıralayabiliriz:

Yanaklarda kızarma, Aşırı terleme, Ritim bozuklukları ve çarpıntı, Titreme, Mide bulantısı, Düşük benlik saygısı, Gelişmeyen sosyal beceriler, Eleştiriye karşı duyarlılık, Nefes almada zorluk, Panik atak gibi belirtiler gözlenebilir.

Sosyal anksiyete bozukluğu, ilk aşamada davranışsal terapi yöntemleri ile çözülmeye çalışılır. Davranışsal terapi yöntemi yetersiz geldiği takdirde çeşitli antidepresan ilaçlar ve anksiyolitikler kullanılabilir.

Anksiyete Bozukluğu Nasıl Geçer?

Anksiyete tedavisinin yapılabilmesi için hastada kaygı bozukluğuna sebep olan unsurların tespit edilmesi oldukça önemlidir. Anksiyete tedavisinde kullanılan birkaç tedavi yöntemi vardır, bunlar psikoterapi, davranışsal terapi ve ilaç ile tedavi yöntemleridir. Genellikle bu yöntemler birlikte uygulanırsa hafif vakalarda ilaç tedavisine ihtiyaç duyulmaz. Kaygı bozukluğunun tedavisinde mutlaka bir psikiyatri uzmanından destek alınmalıdır. Anksiyete halinin, kişinin mevcut fiziksel hastalıklarından kaynaklanıp kaynaklanmadığı tespit edilmelidir.

İlaç Tedavisi: Anksiyete bozukluklarının tedavisinde antidepresanlar, çeşitli davranış düzenleyici ilaçlar ve ritim bozukluklarını gidermeye yönelik beta blokerler kullanılmaktadır.

Psikoterapi: Bu tedavi yöntemi oldukça zaman alıcı fakat oldukça etkili bir yöntemdir. Danışanın anksiyetesinin hangi boyutlarda olduğu, anksiyete bozukluğuna ek başka bozuklukların gözlenip gözlenmediği çeşitli sorular yöneltilerek tespit edilmeye çalışılır.Bu sebeple bu tedavi yöntemine “Konuşma Terapisi” denilmektedir. Tedavinin temelinde anksiyeteye sebep olan düşüncelerin özüne inerek, bu sorunun çözüm yolunu kişinin çeşitli davranış alışkanlıkları kazanarak çözmeye çalışmasıdır. Kişi kendine özgü stresle başa çıkma yöntemleri geliştirir ve kendi davranış kalıplarını oluşturur.

Davranışsal Terapi: Bilişsel davranış terapisi psikoterapi yöntemine göre oldukça kısa dönemli bir yöntemdir. Kişinin ruh hali, duygu ve ilişkilerini düzenleyerek davranışlarını değiştirmeye yönelik bir tedavi yolu izlenir. Negatif ve gerçek dışı düşünce kalıpları değiştirilir, panik atakların önüne geçilir. Kişi duygu-durum yönetimi ile ilgili çeşitli beceriler edinir.

Anksi̇yete Bozukluğuna Ne İyi̇ Geli̇r?

Anksiyete bozukluğunun tedavisinde davranışsal terapi, psikoterapi ve ilaç tedavisine ek olarak çeşitli destekleyici faaliyetler oldukça etkilidir.

Spor yapmak, Düzenli uyumak, Nefes egzersizleri yapmak, Açık hava yürüyüşleri yapmak, Günlük tutmak, Tamamlayıcı tıp ve aromaterapiden faydalanmak, Sevdiğiniz kişilerle vakit geçirmek, Stres kaynaklarını ailenizle ve sevdiklerinizle paylaşmak ve destek istemek, Sigarayı bırakmak, Kafein kullanımını azaltmak, Meditasyon ve yoga yapmak, Resim yapmak, Kitap okumak, Yüzmek, Takım sporlarına katılmak, Bağımlılık yapıcı zararlı maddelerden uzak durmak. Anksi̇yete Bozukluğu Testi̇

Anksiyete bozukluğunun tanısında en sık kullanılan testlerden birisi Beck Anksiyete Testidir. Bu test Aaron T. Beck tarafından ortaya atılmıştır. Testin amacı teşhis sağlamaktır. Bu testte fiziksel ve duygusal tespitlerde bulunmaya yönelik çeşitli sorular yer almaktadır. Test 21 sorudan oluşur ve puan aralığı 0-63 arasındadır. Test yaklaşık olarak 10-15 dakika kadar sürebilir. Her soru 0,1,2,3 olmak üzere dört puandan oluşur. Seçenekler 0 puan hiç, 1 puan hafif, 2 puan orta, 3 puan ciddi şeklindedir.Test sonucunda puanlar toplanır.

8-15 puan arası hafif anksiyete bozukluğu belirtileri, 16-25 puan arası orta düzeyde anksiyete bozukluğu belirtileri, 26-63 puan arası şiddetli anksiyete bozukluğu belirtileridir.

Şiddetli anksiyete bozukluklarına sahip olduğunuzu düşünüyorsanız mutlaka bir uzman ile görüşmelisiniz.

Anksi̇yete ve Kalp Ri̇ti̇m Bozuklukları

Anksiyete bozukluğu belirtileri arasında yer alan çarpıntı, tansiyon ve nabız yüksekliği, göğüste sıkışma, terleme, nefes darlığı gibi semptomlar çeşitli kalp hastalıkları ile karıştırılabilirler. Bu şikayetleri kalp ve damar hastalıklarıyla mı yoksa kaygı bozukluğuyla mı alakalı olduğunun kararı kişinin bir kardiyoloji hekimi tarafından muayene edilmesi sonucunda alınabilir.

Anksi̇yete Bozuklukları Hakkında Sık Sorulan Sorular Anksiyete bozukluklarına hangi bölüm bakar?

Anksiyete bozukluklarının teşhisi psikoloji bölümündeki alanında uzman psikologlardan tarafından yapılmaktadır.

Anksiyete bozuklukları tedavi edilmezse ne olur?

Hastalık semptomları genellikle kendiliğinden iyileşmez, ilerleyerek daha kötü bir hal alabilir veya depresyona dönüşebilir. Bu sebeple tedavinin bir uzman tarafından yapılması oldukça önemlidir.

Psikoterapi yöntemi ile anksiyete bozukluğu tedavisi ne kadar sürer?

Etkili olması beklenen süre ortalama olarak 7-12 seans aralığındadır.

Anksiyete atağı sırasında sakinleşmek için ne yapılabilir?

Kişinin anksiyete krizi anında 3-3-3 kuralı ile sakin kalması sağlanabilir. Bu kural şu şekildedir, etrafta bulunan üç şeyin ismini söylemek, işitilen üç sesi söylemek ve vücudun üç bölümünü ( parmaklar, bilekler ve kol) oynatmak.

Ayağa kalkarak vücudu dik bir pozisyonda tutmak atak anında, vücuda her şeyin yolunda olduğunun sinyalini vererek rahatlamasını sağlayacaktır.

Anksiyete bozuklukları genetik yatkınlık ile ilişkili mi?

Aile bireylerinde veya akrabalarda anksiyete veya benzeri ruhsal bozuklukların varlığı kişide görülme ihtimalini arttırır.

Anksiyete ve Depresyon aynı şey mi?

Hayır anksiyete ve depresyon aynı rahatsızlık değildir. Tedavi edilmemiş anksiyete depresyona dönüşebilir aynı şekilde şiddetli depresyon beraberinde anksiyete bozukluğunu getirebilir.

Kendinizde ve yakınlarınızda anksiyete bozukluğu belirtilerinden birkaçına rastladığınız takdirde semptomlar ilerleme göstermeden uzman bir psikologa görünmeyi ihmal etmeyin. Liv Hospital’da çeşitli anksiyete bozukluklarının temel tedavi yöntemlerinden biri olan psikoterapi hizmeti verilmektedir.

"
Anksiyete Bozukluğu Nedir? Anksiyete Belirtileri Nelerdir? | Özel Polatlı Can Hastanesi

Anksiyete Bozukluğu Nedir? Anksiyete Belirtileri Nelerdir? | Özel Polatlı Can Hastanesi

Anksiyete Bozukluğu Nedir? Anksiyete Belirtileri Nelerdir?

Hayatın koşuşturmacası içerisinde zaman zaman endişe hissinin meydana gelmesi normal kabul edilir. Ancak bu hissi sık ve yoğun olarak yaşayan kişilerin gerçekleştirdiği günlük aktiviteler olumsuz yönde etkilenebilir.

Çoğumuzun yakın çevresinde evhamlı kişiler vardır, hatta belki biz de evhamlı olabiliriz. Sürekli kendimizin ya da yakınlarımızın başına kötü şeyler geleceğini düşünür, bunun için devamlı onların sağlığından endişe edip, sık sık telefon ederiz. “acaba çocuğumuz okula gidebildi mi, bir kaza geçirmiş olabilir mi, işte neler yaşayacağım, işleri bitirebilecek miyim, patronum kızacak mı, telefon geldi, eyvah kötü bir haber alabilirim, sokağa çıkınca kötü bir şey yaşayabilir miyim,” şeklinde gerçekte olma olasılığı olan ama bizim bu riski kafamızda çok abarttığımız bir durumdur evhamlılık. Bu durum eğer bizim ruhsal sağlığımızı bozup, günlük işlerimizi etkilemeye başlıyorsa, yakınlarımızla ilişkimizi bozup, iş verimimizi düşürüyorsa artık hastalık halini almış demektir.
Evham hastalığı olarak bilinen genelleşmiş anksiyete bozukluğunda, en azından 6 aydır ve haftanın çoğu günü var olan, kişinin kontrol etmekte zorluk yaşadığı aşırı evham-endişe hali yaşanmaktadır. Evham ve endişeler birden çok olayla ilgilidir (okul, iş, maddi durum, kendi ve yakınlarının sağlığı gibi). Evhama, sıkıntı-huzursuzluk hissi, çabuk yorulma, dikkatini verememe, sinirlilik, kaslarda gerginlik hissi ve uyku bozuklukları da eşlik edebilir. Sıklıkla huzursuz bağırsak sendromu ve baş ağrıları oluşabilir. Toplumda bu sorun % 4-7 oranında görülmektedir.

Anksiyete Atağı Nedir?

Bir anksiyete atağı kişide bunaltıcı derecede meydana gelen stres, kaygı ve korku halini tanımlar. Çoğu insanda bu durum zaman içerisinde yavaş yavaş gelişme eğilimindedir. Bu durum özellikle kişiler için yoğun stres halini içeren durumlarda ortaya çıkar.
Kişide anksiyete halinin ortaya çıkmasında, merkezi sinir sisteminde bilginin iletilmesinde görevli seratonin, norepinefrin, dopamin ve gaba gibi çeşitli kimyasal aracıların (nörotransmitter) rol oynadığı düşünülmektedir. İnsan beyninin birçok bölümünden bir olan amigdala korku ve endişenin merkezi olarak bilinir. Kaygı bozukluğundan muzdarip kişilerde yapılan çeşitli araştırmalarda bu kişilerin beyninin bu bölümünün kaygı kaynağı olabilecek durumlar karşısında aşırı bir aktivasyon haline geçtiği tespit edilmiştir.

Anksiyete Kimlerde Sık Görülür?

Kadınlarda erkeklere göre iki kat daha sık görülmektedir. Hastalar “ben kendimi bildim bileli böyleyim” şeklinde ifade etse de ortalama başlangıç 30’lu yaşlardadır. Orta yaş dönemi en sık görülen yaş grubudur, sonrasında giderek azalır.

Çocukluklarından itibaren davranışsal olarak çok fazla müdahale edilen, aşırı korumacı yaklaşım sergileyen ebeveynlerce büyütülen kişilerde, olaylara ve çevreye olumsuz bakan, olumsuz değerlendirmeler ve tepkiler gösteren kişilerde, sürekli zarar görme şeklinde beklentilerin olduğu kişilik yapılarında daha fazla görülür. Çocukluk çağında olumsuz yaşantıların fazla olduğu kişilerde risk artar. Hastalıkta genetik geçiş de söz konusudur.

Anksiyete Nedenleri Nelerdir?

Anksiyete bozukluğu toplumda sık görülen bir psikiyatrik rahatsızlıktır. Çeşitli biyolojik, fiziksel ya da sosyal faktörlerin kombinasyonlarının etkisiyle genetik yatkınlığa sahip kişilerde anksiyete bozukluğu gelişebilir:

Medikal ya da bitkisel ilaçlar: bazı kişilerde altta yatan bir sağlık sorunu nedeniyle kaygı bozukluğu gelişebilir. Kalp rahatsızlıkları, şeker hastalığı, tiroid hastalıkları, madde kullanımı, alkol ya da sakinleştirici etkili ilaçların çekilmesinde ve kronik ağrı sendromunda kaygı hali oluşabilir. Travma: çocukluk dönemine ait olumsuz deneyimler kişinin ilerleyen yaşamında anksiyete nedeni olarak karşısına çıkabilir. Bu durum sadece çocukluk dönemine özgü olmayıp erişkin dönemdeki kişilerde de fiziksel ya da ruhsal travmalar kaygı bozukluğu gelişimine neden olabilir.

Bu faktörlere ek olarak kişilik yapısı, diğer ruhsal sağlık sorunları, finansal problemler, ayrılıklar ve yakın akrabalar arasında kaygı bozukluğuna sahip aile bireylerinin olması gibi durumlar da kaygı bozukluğu için riskli olarak kabul edilir.

Anksiyete Belirtileri Nelerdir?

Birçok insan hayatının bir bölümünde yaşadığı ya da içinde bulunduğu bir durum karşısında yoğun endişe (anksiyete) hissini yaşayabilir. Anksiyete kişide oluşturduğu çeşitli belirtiler ile kendisini gösterebilir:

Aşırı endişe hali: anksiyete bozukluğunun kişilerde en sık meydana getirdiği hislerden olan aşırı endişe hali, bu rahatsızlıktan muzdarip kişilerde basit gündelik olaylar ile tetiklenebilir. Bu rahatsızlık tanımlanırken en az altı aylık bir süre zarfı içerisinde günlerin birçoğunda meydana gelen ve kontrol etmekte zorlanılan endişe hali ifadesi kullanılır. Endişe hali, kişinin gerçekleştirdiği günlük aktiviteleri engelleyecek duruma gelebilir. Özellikle 65 yaşın altındaki bekâr ve sosyoekonomik düzeyi düşük kişiler anksiyete bozukluğu açısından riskli grup olarak kabul edilir. Ajitasyon (tedirginlik) hissi: anksiyete bozukluğundan muzdarip kişilerde içinde bulunulan durumun tehlikede olma hissini meydana getirmesidir. Bu hissin insan vücudu üzerinde “savaş ya da kaç” yanıtı oluşturmak adına tetiklediği birtakım olaylar mevcuttur. Kan akımının sindirim sistemi yerine ekstremite kaslarına yönlendirilmesi bu olaylar arasında yer alır. Huzursuzluk: anksiyete bozukluğuna sahip kişilerde ortaya çıkabilecek bir diğer belirtidir. Tanısal açıdan öneme sahip olsa da hastaların bazılarında diğer belirtilere eşlik etmeyebilir. Odaklanmada zorluk: kaygı bozukluğu yakın dönem hafızaya dair bilgi işlenme sürecini olumsuz yönde etkileyebilir. Dolayısıyla konsantrasyon ile ilgili problemler anksiyete bozukluğuna sahip kişilerde ortaya çıkabilecek bir diğer belirtidir. Alınganlık: birçok anksiyete bozukluğu hastasında özellikle kaygının en yüksek seviyeye ulaştığı zamanlarda aşırı alınganlık hali meydana gelebilir.

Bu belirtiler dışında kas gerginliği, uyku ile ilgili problemler, gerçekle bağdaşmayacak derecedeki fobiler de anksiyete belirtileri arasında yer alır.

Anksiyete Bozukluğu Türleri Nelerdir?

Çocuk ve ergenlik yaşlarında okul ya da sportif oyunlar hakkında evhamlar sıkken, daha yaşlılarda kendi ya da yakınlarının sağlıkları ile ilgili evhamlar fazladır. Yaşlılara göre daha genç yaştakilerde anksiyete belirtileri hastayı daha fazla etkilemektedir. Çocuklarda bir şeylerin zamanında olması ile ilgili aşırı önem verme olabilir. Felaket senaryoları şeklinde (doğal afetler ya da savaş) ile ilgili evhamlar da çocuklarda sıktır.
Anksiyete bozuklukları kendi içerisinde birçok alt türe ayrılır:

Agorafobi: içinde bulunulan açık mekân ya da kalabalık kaynaklı bir endişe durumunu ifade eden agorafobi endişesine sahip kişiler bu tarz ortamlarda endişeye ek olarak kapana kısılma, muhtaç olma ve utanma gibi negatif duygular hissedebilir. Bir tıbbi duruma bağlı anksiyete hali: fiziksel bir sağlık sorununun kişide aşırı endişe ve panik hissi yaratma durumudur. Jeneralize anksiyete bozukluğu: kişinin rutin aktivite ve etkinliklerde bile aşırı endişe halinin meydana gelmesidir. İçinde bulunulan duruma göre orantısız bir şekilde meydana gelen bu hisleri kişi kontrol etmede zorlanabilir. Anksiyete bozukluklarının bu türüne ilişkili diğer bozukluklar ve depresyon gibi psikiyatrik durumlar eşlik edebileceği için dikkatli olunmalıdır. Ayrılık anksiyetesi: bireyin bağlılık duyduğu figürden uzaklaşması halinde geliştirdiği endişe ve korku halini ifade eder. Uzaklaşmak dışında bağlılık figürünün zarar göreceği düşüncesi de endişe kaynağı olabilir. Bu konu ile ilgili kabus görme ve düşüncelerden fiziksel olarak etkilenme nedeniyle oluşabilecek çeşitli belirtiler ayrılık anksiyetesi semptomları arasında yer alır. Bu duruma genellikle çocukluk çağında rastlanılmasına rağmen bazı kişilerde ayrılık anksiyetesinin erişkin yaşamda da devam etme ihtimali mevcuttur. Panik bozukluk: kişide beklenmedik zamanlarda aniden ortaya çıkan ve dakikalar içinde zirveye ulaşan yoğun endişe ve korku halidir. İçinde bulunulan duruma göre aşırı düzeyde meydana gelen bu negatif hislerin etkisiyle nefes darlığı, göğüs ağrısı ve çarpıntı gibi fiziksel hisler oluşabilir. Bu durumu bir kez tecrübe eden kişide aynı durumu tekrar yaşama korkusu da belirtilere eklenebilir. Selektif mutizm: çocukların evlerinde diğer aile bireyleri ile iletişim kurabilmelerine rağmen okul gibi sosyal ortamlarda kendilerini ifade edememesi halidir. Bu durum dolayısıyla eğitim ve iş hayatını olumsuz yönde etkileyebileceği için dikkatli olunmalıdır. Sosyal fobi: sosyal ortamlarda ortaya çıkan yüksek düzeydeki endişe, başkaları tarafından yargılanma ve rezil olma korku halini ifade eden anksiyete bozukluğu alt türüdür. Özel fobiler: kişinin belirli bir canlı, nesne ya da duruma dair yoğun kaygı ve korku hissi yaşamasıdır. Kişiler bu etkenden kaçınmayı sağlayacak davranışlara yönelebilirler. Hayvan korkuları ve kan, enjeksiyon, hastalık korkuları, anksiyete bozukluğunun özel fobiler kategorisi içerisinde değerlendirilir. Anksiyete Hangi Hastalıklara Sebep Olur?

Çocukluk çağlarından itibaren başladığı takdirde kişide özgüven kaybı yaşanabilmektedir. Bireyler fazla endişelendikleri için konsantrasyonları olumsuz etkilenebilir. İşte ya da evde bir şeyleri hızlı ve etkin bir şekilde yapabilme kapasiteleri bozulabilir.
Bireyler yakınlarının sağlıkları konusunda da aşırı evhamlı olduklarından sık sık telefonla arar, onların da hayatlarını kısıtlamaya çalışabilirler. Kapı ya da telefon çalışında kötü haber alacakları kaygıları yaşarlar, bu görevleri başkalarına bırakabilirler. Trafik kazası geçirebilecekleri vb sebebiyle evden dışarıya çıkamayıp, eve bağımlı hale gelebilirler. Yaşanan evhamlar kişide diğer kaygı bozuklukları (panik bozukluk ve fobiler gibi) ya da depresyona yol açabilmektedir.

Anksiyete Bozukluğu Tanısı Nasıldır?

Anksiyete bozukluğuna tanısal yaklaşımda öncelikle kişide bu durumun ortaya çıkmasına neden olabilecek altta yatan bir sağlık sorunu olup olmadığı araştırılır. Bu amaç doğrultusunda tam kan sayımı, tiroid bezi fonksiyon testleri ile idrarın kimyasal açıdan değerlendirilmesi başvurulabilecek laboratuvar testleri arasında yer alır. Biyokimyasal analizlere ek olarak hekim tarafından gerekli görülen hallerde elektroensefalografi (eeg), tomografi (bt), elektrokardiyografi (ekg) ve akciğer filmi (x-ray) gibi çeşitli radyolojik tanı yöntemlerine de başvurulabilir.
Kaygı halinin ciddiyeti ve eşlik eden diğer psikolojik belirtiler göz önünde bulundurularak hekim tarafından kişinin psikiyatrik değerlendirilmesinin gerekli olduğu ifade edilebilir. Psikiyatri uzmanları tarafından gerçekleştirilen ruhsal muayene esnasında kişinin zihin sağlığı ile ilgili belirtiler ve mental rahatsızlıkların istatistik ve tanı rehberinin (dsm) güncel versiyonunda yer alan kaygı bozukluğu kriterlerini karşılayıp karşılamadığı incelenerek kaygı bozukluğunun varlığı ortaya çıkarılabilir.

Anksiyete Bozukluğu Tedavisi Nasıldır?

Anksiyete bozukluğu kişide çeşitli biyolojik ve fizyolojik belirtilerin oluşumuna neden olarak kişinin gündelik yaşam aktivitelerinin olumsuz yönde etkilenmesine sebep olabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, profesyonel sağlık çalışanları tarafından gerçekleştirilecek doğru müdahale ile kişide yeniden iyilik hali oluşturulabilir.
Kişilerde aniden ve aşırı düzeyde ortaya çıkan bir kaygı halinin acil şartlarda müdahalesinde benzodiazepin ve türevi ilaçlardan faydalanılabilir.
Anksiyete tedavisinde genel olarak antidepresan türevi ilaçlarla 1-2 yıl süreyle düzenli tedavi yanında kişinin stresle baş etmede kullandığı uygunsuz savunma mekanizmalarının değiştirilmesi ve kişide kaygı, evham oluşturan düşünce şemalarının değiştirilmesine yönelik terapilerin uygulanması gereklidir.
Tedavi planlaması içerisinde tek başına farmakoterapi (ilaç tedavisi) ya da psikoterapi (bilişsel tedavi) veya bu iki terapi şeklinin kombinasyonu yer alabilir.

Farmakoterapi: kaygı bozukluğunun tedavisinde birçok türde ilaçtan faydalanılabilinir. Seratonin adı verilen nörotransmitter üzerinden etki gösteren ssrı ve snrı grubu ilaçlar, trisiklik antidepresanlar, benzodiazepinler, busiprone ya da santral etkili beta blokör ilaçlar kaygı bozukluğunun ilaç ile tedavisi amacıyla hekim tarafından reçetelendirilebilecek ilaçlar arasında bulunur. Psikoterapi: bilişsel davranışsal terapi (bdt), zihin ile ilgili rahatsızlıkların tedavisi amacıyla başvurulan teknikler arasında etkinliği ile ön planda olan bir terapi şeklidir. Hedef odaklı bir terapi şekli olan bilişsel davranışsal terapide hekim kişinin temel şikayeti olan durumun altında yatan inanışlarının ve düşünce paternlerinin farkına varmasını amaçlar. Böylelikle kişi yeni davranışsal yetenekler geliştirebilir ve endişe kaynağı olabilecek durumlara karşı kendisini hazırlayabilir hale gelebilir. Anksiyete Bozukluğundan Korunmak İçin Neler Yapılmalı?

Çeşitli yaşam tarzı değişiklikleri ile kişi kaygı bozukluğu üzerinde olumlu gelişmeler yaşayabilir. Uyku düzeninin sağlanması, meditasyon ve nefes egzersizi yapmak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, egzersiz yapmak, alkol ve kahve tüketimini sınırlamak ya da tütün kullanımını sonlandırmak gibi uygulamalar kaygı bozukluğundan korunmaya katkı sağlayabilecek yaşam tarzı değişiklikleri arasında yer alır.
Bu fiziksel uygulamalar dışında kişinin anksiyete ile ilişkili düşünce kalıplarının etkisini hafifletmek adına değerli olabilecek bir takım zihinsel uygulamalar da mevcuttur:

Eskisinden farklı olarak yaşadığım her yeni durum illa “tehlikeli ya da zor olacak” şeklinde düşünülmemeli, “şöyle bir olayla karşılaşırsam çok fena olurum, o durumla baş edemem, dağılırım” şeklinde beynimizi programlamamalı. “geçmişte benzeri durumla karşılaştım ve çok kötü anlar yaşadım, yine aynısı olacak” şeklinde düşünülmemelidir. Anadolu’da m.ö. 500’lü yıllarda yaşayan hemşerimiz herakleitos’un söylediği gibi “aynı nehirde iki kez yıkanılmaz”. Her şey değişmektedir. Biz de o eski kişi değiliz, daha deneyimliyiz, daha güçlüyüz. Hayatta hiçbir şey tamamen siyah ya da tamamen beyaz değildir. Güneydoğu asya “ying-yang” düşünüş tarzı gibi. Siyahın içinde biraz beyaz, beyazın içinde biraz siyah vardır”. Hiçbir şey tamamen sıkıntısız değildir. Zor çekmeden lor yenmez. Her şey için biraz emek gerekir. Hissettiklerimiz her zaman doğru değildir. Mantığımızı kullanmalıyız, sadece duygularımızın söylediğine inanmak, bizi gerçekçi olmayan korkulara sürükler. Biz de başkaları gibi zorlukları karşılayabiliriz, başkaları gibi yeterliyiz, geçmişte başarılarımız var, olumsuzluklar olsa da bunların üstesinden gelebiliriz. Düşündüğümüz felaket senaryolarının gerçekleşme olasılığı gerçekte çok düşüktür. Ancak biz olumsuz örnekleri kafamızda büyüterek, gerçekleşme olasılığını kendimizce fazla gibi algılarız. Aslında bu durumlarla karşılaşma olasılığımız çok düşüktür, yani “doğmamış çocuğa adeta don biçeriz”. Gereksiz yere üzülür, gereksiz yere kafamızda felaket senaryoları oluştururuz. Kendimizin ve çevremizin olumsuz özelliklerine odaklanmak yerine, kendimizi “zorlukla baş edebilir” şekilde güçlü algılamalı, olayları da “üstünden gelinebilir” olarak daha düşük zorlukta algılamalıyız. “Ben artık bir ebeveynim ya da iş sahibiyim ya da şunların sorumluluğu benim üzerimde, ben diğerlerine, çocuklarıma örnek olmak durumundayım. Onların da sağlıklı bireyler olabilmesi için yelkenleri suya indirmeyeceğim, ayakta duracağım” şeklinde kendimize telkin vermeliyiz. Kendimizin ve başkalarının özelliklerini mükemmel olmasını beklememeli, her şeyi olabildiği ölçüde benimsemeli ve sevmeliyiz. “yeterince çalışmadım, kötü not alacağım” yerine “bu kadar çalışabildim, umarım yeterli olur, her zaman her şey mükemmel olmayabilir, bunun sonu yok, ne kadar çalışırsam çalışayım, mutlaka eksiklikler olacaktır” diye düşünmek gerekir. Amacımız üzüm yemek olmalı, bağcı dövmeye odaklanmamalıyız. Bazı olumsuz şeyler sonrasında olumlu olaylar gelebilir, başkalarını ya da kendimizi gereksiz yere yıpratmamalıyız. Eskilerin dediği gibi bazı olumsuz durumlarda “her işte bir hayır vardır” yaklaşımı isabetli bir yaklaşımdır.
Anksiyete Nedir? Tanı ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Anksiyete Nedir? Tanı ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Anksiyete Nedir? Tanı ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Büyük Anadolu Hastaneleri Psikiyatri Uzmanı Dr. Hilal Dost, "Günlük hayatımızda ara sıra yaşadığımız "Anksiyete" bir diğer adıyla kaygı bozukluğu, psikolojik bir rahatsızlıktır. Anksiyete bozukluğu tedavisi olan bir sağlık sorunudur. " dedi. Büyük Anadolu Hastaneleri Psikiyatri Uzmanı Dr. Hilal Dost, Anksiyete nedir? Tedavisi için neler yapılmaktadır? gibi soruların yanıtlarını vererek çağımızın kadın, erkek, yaşlı, genç demeden yaşadığı sağlık sorununa dikkat çekti.


RUH VE BEDEN SAĞLIĞI ETKİLENİYOR

Psikiyatri Uzmanı Dr. Hilal Dost, "21 yıl boyunca toplanan veriler sonucu elde edilen bulgularla, hareketli yaşam tarzının ruh ve beden sağlığı üzerindeki olumlu etkisi kanıtlandı. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unu etkileyen anksiyete bozukluğu rahatsızlıklarının bireylerde daha çok genç yaşlarda ortaya çıktığı tespit edildi.


HUZURSUZLUK VE PANİK HALİ

Ayrıca kadınlarda erkeklerden iki katı daha fazla görüldüğü ortaya konuldu. Anksiyete, kişinin gündelik hayatta karşılaştığı ve çevresinde yaşadığı olumsuzluğa bağlı olarak hissettiği, bazen hiç bir uyarı olmaksızın da kendiliğinden ortaya çıkabilen kaygı, stres, huzursuzluk hali, baskı altında hissetme gibi genel bir psikolojik durumdur.
Anksiyete günümüzde artık stres, huzursuzluk, paniğin yerini alır hale geldi. Zaman zaman günlük hayatımızda yaşadığımız strese bağlı olarak anksiyete dediğimiz durumu kendimizde huzursuzluk, gerginlik, bunalmış gibi hissedebiliriz.

EN KÖTÜSÜNÜ AKLINIZA GETİRMEYİN

Anksiyete tanısında kişinin işlevselliğini bozması, günlük hayatını etkilemesi, içinde sürekli bir gerginlik, huzursuzluk hali, sürekli kendini baskı içinde hissetmesi gibi ve bunlarda baş etmede sorunlar yaşaması, işe gitmede zorlanması, ev işlerinde yapmakta güçlük çekmesi ve kişiler arasında bozulma gibi belirtilerle ortaya çıkar buna da anksiyete bozukluğu diyoruz.

Anksiyete bozukluğu tedavisi olan bir sağlık sorunudur. Hastalar başta Psikiyatri Uzmanı'na umutsuz, sanki toparlayamayacak, iyi olmayacaklar gibi gelmekteler.
Çünkü sürekli bir evham halinde, endişeli, düşünceli hali, devamlı en kötüsünü akla getirme gibi durumları hissetmektedirler. Bu da anksiyete bozukluğunun tanısıdır.

ANKSİYETE TEDAVİSİ

Hastanın durumuna göre düzenli terapi uygulamaktayız. Terapi hastalarda çabuk sonuç aldığımız tedavi yöntemidir. İlaç tedavisi gerektiren durumlarda ise hastanın yaşadığı sorunlara göre programlama yapılmaktadır. Bu anlamda yukarıda saydığımız belirtilerin bir ya da birkaçını yaşayanlar mutlaka bir Psikiyatri Uzmanına görünmesi, bu psikolojik rahatsızlığın daha farklı sorunlar çıkmasına engel olmak için büyük önem taşımaktadır." diyerek sözlerine son verdi.

"
Anksiyete Bozuklukları Belirtileri, Nedenleri, Tanı ve Tedavisi - Aknet Danışmanlık

Anksiyete Bozuklukları Belirtileri, Nedenleri, Tanı ve Tedavisi - Aknet Danışmanlık

Anksiyete Bozuklukları Belirtileri, Nedenleri, Tanı ve Tedavisi

Anksiyete Bozuklukları Belirtileri, Nedenleri, Tanı ve Tedavisi

Anksiyete bozuklukları, genel anksiyete bozukluğu, panik bozukluk, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), sosyal fobi ve basit fobileri içeren bir dizi akılsal durumdur. Anksiyete bozuklukları, psikiyatrik ilaçlar ve psikoterapi kombinasyonu ile tedavi edilir.

Anksiyete, endişe ve stres, çoğu insanın günlük yaşamlarının bir parçasıdır. Fakat sadece kendi başına kaygı ya da stres yaşamak, profesyonel yardım almanız ya da kaygı bozukluğunuz olması gerektiği anlamına gelmez. Aslında, endişe tehlikeli veya zor bir durumun önemli ve bazen gerekli bir uyarı sinyalidir. Kaygı olmadan, önümüzde zorlukları tahmin etmenin ve onları hazırlamanın hiçbir yolu olmazdı.

Anksiyete semptomları kronikleştiğinde ve günlük hayatımıza ve fonksiyon yeteneğimize müdahale ettiğinde bir bozukluk haline gelir. Kronik, yaygın anksiyeteden yakınan kişiler genellikle aşağıdaki semptomları gösterirler:

Kas gerginliği Fiziksel zayıflık Zayıf hafıza Terli elleri Korku veya karışıklık Rahatsızlık Sürekli endişe Nefes darlığı Çarpıntı Üzgün ​​mide Konsantrasyon kaybı

Bu semptomlar, bireyleri son derece rahatsız, kontrolsüz ve çaresiz hissetmek için yeterince şiddetli ve üzücüdür.

Anksiyete bozuklukları, kişinin yaşadığı anksiyetenin semptomlarına ve şiddetine bağlı olarak bir dizi ayrı tanıya girer. Anksiyete bozuklukları, gelecekteki bir tehdidin öngörülmesini paylaşırlar, ancak korku veya kaçınma davranışları uyandıran durumlar veya nesneler bakımından farklılık gösterirler. Farklı tipte kaygı bozukluğu, onlarla ilişkili farklı sağlıksız düşüncelere de sahiptir.

Anksiyete bozuklukları, psikoterapi ve anti anksiyete ilaçlarının bir kombinasyonu ile kolayca tedavi edilir. Anksiyete bozuklukları için ilaç kullanan birçok kişi, kaygı reaksiyonuna neden olan spesifik durum için bunları ihtiyaç duyulan bir temelde alabilir.

Anksiyete Belirtileri

Çoğu insan yaşamında bir noktada anksiyete bozuklukları ile ilişkili geçici semptomlar yaşamıştır. Böyle bir his genellikle geldikleri kadar hızlı geçerler ve kolayca geri dönmezler. Ama tekrar dönme zamanları ve zamanı geldiğinde, bu kaygı duygularının kaygı duygularının bir kaygı bozukluğuna dönüştüğünün bir işareti olabilir.

Temel Anksiyete Bozuklukları Şunlardır: Genelleştirilmiş Anksiyete Bozukluğu Panik Bozukluğu – Panik Atak Agorafobi Sosyal Anksiyete Bozukluğu Spesifik Fobi Belirtileri Ansiyete Nedenleri ve Tanı

Anksiyete, dışsal uyaranlardan, duygusal terkeden, utanmadan, potansiyel olarak kaygıya neden olan bir şeye ilk kez maruz kaldığında aşırı bir tepkiye maruz kalmaya kadar çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir. Araştırma, bazı insanların neden bir panik atak geçirdiğini veya fobi geliştirdiğini henüz açıklamamışken, diğerleri aynı ailede ve paylaştıkları deneyimleri paylaşmıyor. Anksiyete bozukluklarının, tüm akıl hastalıkları gibi, henüz tam olarak anlaşılmamış olan karmaşık bir kompleks kombinasyonundan kaynaklanması muhtemeldir. Bu faktörler, çocukluk gelişimi, genetik, nörobiyoloji, psikolojik faktörler, kişilik gelişimi ve sosyal ve çevresel ipuçları içerir.

Ruhsal bozuklukların çoğunda olduğu gibi, anksiyete bozuklukları en iyi bir ruh sağlığı uzmanı tarafından teşhis edilmektedir.

Anksiyete Tedavisi

Anksiyete tedavisi, çoğu insan için iki yönlü bir yaklaşıma odaklanır, bu da psikoterapinin, zaman zaman anti anksiyete ilaçlarının arada kullanımıyla birlikte kullanılmasına odaklanır. Çoğu anksiyete türü tek başına psikoterapi ile başarılı bir şekilde tedavi edilebilir – bilişsel-davranışçı ve davranışsal tekniklerin çok etkili olduğu gösterilmiştir. Anti anksiyete ilaçları hızlı etkili olma eğilimindedir ve kısa ömürlüdür, yani bir kişinin sistemini oldukça hızlı bir şekilde bırakırlar.

"