Depresyon: Türleri, Belirtileri ve Tedavileri

Depresyon: Türleri, Belirtileri ve Tedavileri

Depresyon: Türleri, Belirtileri ve Tedavileri

Depresyon yaygın görülen, üzüntüye neden olan bir duygudurum bozukluğudur. Üzüntü hissinin yanı sıra kişinin enerjisini, motivasyonunu düşürür, genel refahını bozar. Depresyon bir kişinin dayanabileceği en zorlu zihinsel sağlık koşullarından biridir. Belirtilerinin yanı sıra sıklığına, yoğunluğuna, süresine ve tetikleyicilerine göre farklı depresif bozukluk tipleri mevcuttur.

Depresyon Nedir?

Depresyon, kişinin düşünme, hissetme ve davranış biçimini tüm yönleriyle etkileyebilen bir semptomlar bütünüdür. Depresyon" terimi bir dizi bozukluğu ve semptomu kapsadığından depresyonu tek ve somut bir durum olarak ele almak mümkün değildir, depresyonda olan bir kişiler birbirlerinden farklı hisler içerisinde olabilirler.

Kimler Depresyona girer?

Depresyon her yaştan, ırktan, etnik kökenden ve cinsiyetten insanı etkileyebilir.

Kadınlara erkeklerden daha sık depresyon tanısı konur, ancak erkekler de depresyona girebilir. Erkeklerin duygularını veya duygusal sorunlarını tanıma, bunlar hakkında konuşma ve yardım arama olasılıkları daha düşük olabileceğinden, depresyon belirtilerinin teşhis edilememesi veya yetersiz tedavi edilmesi riski daha yüksektir.

Depresyon Ne Kadar Yaygındır?

Depresyon bu kadar zor bir süreç olmasına rağmen inanılmaz derecede yaygındır, kadınların yaklaşık %8,7'si ve erkeklerin %5,3'ü depresyon yaşamaktadırlar. Neyse ki, depresyon tedavi edilebilen bir durumdur. Ruh sağlığı uzmanları, danışanın arzu ettiği sağlık ve refahı yeniden sağlamak için depresif bozuklukları saptayarak tedavi edebilir.

Depresyon, Üzüntü, Yas Farklı Şeyler Midir?

Tüm insanlar zaman zaman üzüntü yaşar, üzgün hisseder ancak her insan depresif bozukluklar yaşamaz. Birisi işini kaybederse, bir ilişkisini bitirirse ya da sevdiği birini kaybederse üzülmesi normaldir. Ancak bu süreçler depresyonla sonuçlanmak zorunda değildir. Depresyon bu üzüntü ve mutsuzluğun patolojik bir halidir. Depresyon ve üzüntü, semptomların yoğunluğu, süresi ve kişinin hayatı üzerindeki etkisi nedeniyle farklıdır.

Aynı şekilde sevilen birinin kaybında veya başka bir tür kayıpta üzüntü, öfke ve umutsuzluk normal ve beklenen tepkilerdir. Ancak zaman geçtikçe keder ile depresyonu birbirinden ayırmak zorlaşabilir.

Bir kayıp yaşayan herkes depresyona girmez ama çoğu bir yas sürecinden geçer. Yas süreci depresyonla benzer belirtilere sahip olacağı için bu iki durumun karıştırılması mümkündür. Bu karışıklığın önlenmesi adına kişinin yaşadığı sorunları ve şikayetlerini farkında olması, seviyelerini, süresini ve sıklığını bilmesi ve bunları iletmesi önemlidir. Yas her zaman bir uzman müdahalesi gerektirmez, ancak depresyona dönerse profesyonel bir müdahale gerektirecektir.

🧑‍⚕️ Milda Health Online Terapi ile daha iyi hissetmeye başlayın. Dilediğiniz yer ve zamanda online olarak psikologlarımızla görüşebilirsiniz!

5 Depresyon Türü

Depresyonun birçok farklı türü vardır. Bu koşullar farklılık gösterse de, çökkün duygu durum veya sinirlilik ile birlikte davranış ve düşüncedeki değişiklikler gibi, kişinin beklenen düzeyde işlev görme yeteneğini azaltan ortak noktalara sahiptirler. Depresif bozukluklar arasındaki temel farklar, bunların ne kadar sürdüğüyle, semptomların ortaya çıkmasını tetikleyen olay veya durumlarla ilgili farklılıklar gösterir.

Beş tür depresyon ve depresif bozukluk şunlardır:1

Majör depresif bozukluk (MDB): Çoğu insanın depresyondan bahsederken asıl düşündüğü depresyon türü budur. MDB, en az iki hafta süren beş veya daha fazla depresyon belirtisiyle gelir.

Kalıcı depresif bozukluk (distimi): Tekrarlayan ve düzelen bir depresyon döneminden ziyade, kalıcı ve istikrarlı bir depresif süreçtir. Belirtileri diğer depresyon türlerindekiler kadar yoğun olmayabilir ancak süresi oldukça uzundur. (yetişkinlerde en az iki yıl, çocuklarda bir yıl).

Regl öncesi disforik bozukluk (PMDD): Regl öncesi dönemde başlayan ve regl olduktan sonra belirtileri azalan bir tür disforik bozukluktur. Tekrarlanan hormonal değişikliklerin düşünce, duygu ve davranışlarda oluşturduğu değişiklikler sebeiyle ortaya çıkar. İleri düzeyde olduğu durumda bu belirtiler kişinin ilişkilerini ve sorumluluklarını sürdürmesini imkansız hale getirir.

Yıkıcı duygudurum düzensizliği bozukluğu (DMDD): Çocukları ve gençlerin ağırlıkta olduğu bir bozukluk olan DMDD, üzüntü ve düşük motivasyondan çok öfke ve sinirlilik olarak kendini gösterir. Bu duruma sahip çocuklar sıklıkla öfke nöbetleri geçirebilir ve istenmeyen patlamalar yaşayabilir.

Diğer yaygın depresif bozukluklar: Depresif duygu durum sınıflandırılırken yukarıdaki sınıflamalara girmeyen daha arada kalan çeşitli durumlar olabilir. Bazı durumlarda ilaç kullanımıyla tetiklenen depresif belirtiler yaşanabilirken, bazı durumlarda da tam depresif tanı kriterlerini karşılamayan diğer depresyon belirtileri görülebilir. Bazen depresyon dış kaynaklardan tetiklenirken bazen de içsel nedenlerden (yani endojen ve eksojen depresyon) kaynaklanabilir.

Depresyonun Belirtileri Nelerdir?

Tüm depresif bozuklukların varlığını gösteren ayrı kriterler vardır. Kalıcı depresif bozuklukta semptomların uzunluğu ön plana çıkarken, DMDD artan sinirlilik tanı koydurucudur. Ya da adet öncesi disforik bozuklukta, ruh halinin hormon değişiklikleriyle etkileşimi dikkat çeker. Uzmanlar hangi tanının doğru olduğunu belirlemek için bu gibi alt bilgileri toplarlar.

Klasik depresyon belirtileri majör depresif bozukluğa veya majör depresif bir döneme aittir ve şunları içerir:

Boşluk, üzüntü, umutsuzluk veya sinirlilik duygularının eşlik ettiği depresif ruh hali Daha önce keyif alınan aktivitelere karşı zevk ve ilginin azalması Kayda değer bir kilo değişikliği veya iştahta önemli bir değişiklik (kilo kaybı ya da kiloda artış olabilir) Gün boyunca çok fazla veya çok az uyumak Yataktan çıkamayacakmış gibi hissetmek Davranışlarda hızlanma veya yavaşlama hissi Değersizlik veya suçluluk hissi Ölümü, ölmeyi veya intiharı düşünmek (örn. intihar düşüncesi)

Bir kişinin yalnızca bu semptomları göstermesi yeterli değildir, aynı zamanda bu semptomların en az iki hafta boyunca sürmesi gerekir. Ek olarak, bu depresif niteliklerin, depresyon olarak nitelendirilebilmesi için kişinin evdeki, işteki veya okuldaki aktivitelerini ve günlük işleyişini büyük ölçüde etkilemesi gerekir.

Bazen bu depresif belirtilerin altında tıbbi sağlık sorunlarından, hormon düzensizlikleri gibi sebepler yatabilir. Bu nedenle yeni tanı alan veya belirtileri kötüleşen herkes tam bir tıbbi değerlendirmeye başvurmalıdır. Bu değerlendirme herhangi bir fizyolojik komplikasyon riskinin ortadan kaldırılmasına yardımcı olabilir.

Depresyon Neye benziyor?

Depresyonun birçok yönüyle bireyseldir, dolayısıyla depresyonda olan iki kişi benzersiz belirtiler gösterebilir. Yaş ve cinsiyet gibi faktörler de depresyonun farklı şekillerde görünmesinde önemli faktörlerdir. Bazı insanlar depresyon belirtilerini (gülümseyen depresyonu olarak da bilinir) gizleyebilir ve duygularını içlerinde yaşayarak dışarıya yansıtmayabilirler.

Depresyon ‘bornozuyla yatağına uzanıp ağlayan insan’ şeklinde basmakalıp tasvir edilemeyecek kadar özel bir durumdur. Bu ‘görüntü’ bazıları için doğru olabilir, ancak birinin depresyonda olup olmadığını anlamak her zaman kolay değildir. Bazı insanlar depresyonlarını sinirlilik hali ve öfke nöbetleriyle ifade edebilirler. Bazıları körelmiş bir ifade veya duygusal körelme de gösterebilirler. Özellikle çocuklar ve ergenlerde depresif bir ruh hali yerine sinirli bir ruh hali görme olasılığımız daha yüksektir.

Çocuklarda Depresyon Nasıl Görünür?

Çocuklarda depresyon tamamen farklı bir görünüme sahip olabilir. Küçük çocuklar depresyondayken mide rahatsızlığı gibi fiziksel rahatsızlıklardan daha fazla şikayet edebilirler. Yapışkan, ayrılmaya isteksiz ve endişeli görünebilirler. Bu belirtiler, ayrılık anksiyetesi veya dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB) dahil olmak üzere çocuklukta sıklıkla görülen diğer durumlarla karıştırılabilir.

Ergenlerde Depresyon Nasıl Görünür?

Daha büyük çocuklarda ve ergenlerde depresyon genellikle öfke, meydan okuma ve sinirliliğe doğru kayar. Akademik performanslarının düşmesi nedeniyle okulda daha fazla sorun yaşayabilirler. Çoğu zaman sosyal yaşamlarında arkadaşlarından uzaklaşma veya arkadaş gruplarında başka önemli değişiklikler yaşama gibi durumlar görülebilir. Ergenlerde depresyon aynı zamanda anksiyete, yeme bozuklukları ve madde kullanım bozuklukları belirtileriyle de ortaya çıkabilir.

Erkeklerde Depresyon Nasıl Görünür?

Düşük ruh hali, düşük motivasyon ve azalan enerji seviyeleri gibi standart depresif belirtilerin çoğu kadınlarda daha sık beklenen deneyimlerdir. Kadınlar genellikle depresyonla birlikte yüksek düzeyde suçluluk, utanç ve değersizlik duygusu sergiler. Yaşı ne olursa olsun, erkeklerde depresyon daha çok fiziksel belirtiler içerir. Ancak bu demek değildirdir ki erkeklerdeki depresyon ruhsal belirtiler içermez. Benzer duygu durumların erkeklerde de yaşanması mümkündür.

Depresyondaki erkeklerin fiziksel belirtileri şunlar olabilir:

Kalp sorunları Göğüs ağrısı Baş ağrıları Sindirim sağlığı sorunları Yaşlılarda Depresyon Nasıl Görünür?

Yaşlı yetişkinlerde depresyonun saptanması gençlere göre daha zordur. Bunu birkaç sebebi olabilir. Başlıca sebeplerinden biri yaşlanmaya bağlı görülen fiziksel sağlık sorunlarının artışıdır. Yaşlı bireylerde yaygın olarak görülen fiziksel sağlık sorunları, depresyon belirtileriyle örtüşebilir. Ağrılar, enerji kaybı ve uyku düzensizlikleri gibi fiziksel rahatsızlıklar, depresyonun belirtileri olarak yanlış yorumlanabilir.

Yaş ilerledikçe fiziksel sağlık sorunlarının artışıyla kişi daha az mobil hale gelir. Emeklilikle birlikte de kişiyi evden çıkaracak zorunlu durumlar azalır, bu kişiler iş arkadaşlarıyla kurduğu günlük iletişimi de kayberler. Bu nedenle, evde daha fazla zaman geçirme eğiliminde olabilirler. Bu durumlar bireyin sosyal izolasyon yaşamasına sebep olabilir. Sosyal izolasyon da depresyonu tetikleyebilen faktörlerdendir. Aynı zamanda sosyal izolasyonun neden olduğu duygusal değişiklikler bazen depresyonla karıştırılabilir.

Yaşlı bireyler bazen depresyonu yaşlandıklarının doğal bir sonucu olarak görebilirler ve bu nedenle belirtileri hafife alabilirler. Yaşlılar ayrıca insanların tepkilerine bağlı olarak üzüntü duygularını da gizleyebilirler. Bu, depresyonun saptanmasını geciktirebilir. Yaşlılık dönemi, eşlerin ve sevdiklerinin kaybedilmesi riskinin de arttığı bir dönemdir. Bu kayıplar, kişiyi depresyona itebilir.

Depresyon Tedavisi Nedir?

Depresyonu yönetmenin en iyi ve en başarılı yolu bir uzmana danışarak tedaviye beraber kararlaştırmaktır. Bazı insanlar ilaçlı tedaviye ihtiyaç duyarken bazılarında yalnızca terapi veya terapi+ilaç kombinasyonuyla başarıya ulaşabilirler. Bu süreci egzersiz, uyku değişiklikleri ve depresyona yardımcı olan gıdalar açısından zengin bir diyet yeme gibi yaşam tarzı değişiklikleriyle desteklemek başarıya ulaşmayı kolaylaştıracak ve çözümün daha kalıcı olmasını sağlayacaktır. Her tedavi seçeneği depresyonu olan her kişi için uygun olmayacağından tedavi her bireye özel olarak ayarlanmalıdır.

Terapi

Depresyon tedavisinde ön saflarda yer alan bir seçenektir. Bu tedavi genellikle depresyonu olan kişinin bireysel, grup veya aile ortamında bir konuşma terapisti ile seanslara katılmasını içerir. Şiddetli depresyon yaşayan kişiler, bir süre yatarak tedavi merkezinde tedaviye ihtiyaç duyabilir.

Terapi, terapistlerin semptomları azaltmak için farklı terapötik teknikler kullanabilmesi nedeniyle çeşitli yoğunluk ve frekanslarda gerçekleşir. Bazı insanlar ayda bir terapiyle ilerleyebilirken, diğerleri depresif bozuklukların belirti ve semptomlarını yönetmek için her gün terapiye ihtiyaç duyabilir. Terapi süresi ve sıklığı uzmanla karşılıklı karara dayanmalıdır.

İlaç tedavisi

İlaç tedavisi, beyindeki nörotransmiterlerin düzeyini ayarlamayı, depresif belirtileri azaltmayı ve genel zihinsel sağlığı iyileştirmeyi amaçlayan başka bir tedavi yöntemidir. İlaç yönetimi, etkinliğini tamamlamak için tek başına veya terapi gibi diğer tedavilerle birlikte kullanılabilir.

Depresyon ilaçları mutlaka psikiyatrist eşliğinde başlanmalı ve sürdürülmelidir. Reçeteli ilaçları kullanan herhangi bir kişi, ilacı her zaman belirtildiği şekilde kullanmalı ve doktorunu hamilelik gibi sağlık değişiklikleri konusunda bilgilendirmelidir. İlaçların aniden durdurulması istenmeyen etkilere yol açabilir, bu nedenle doktor genellikle riski azaltmak için bir ilacı keserken uygun dozlarda azaltarak kesecektir.

Yaşam Tarzı Değişiklikleri

İnsanların kendi başlarına hayat tarzlarını değiştirip düzenleyerek depresyonlarını iyileştirmek için çalışabilecekleri birçok yol vardır. Her ne kadar bu değişiklikler tek başına depresyonu çözemese de, uygulanan tedavinin faydalarını artıracaktır. Etkili yaşam tarzı değişiklikleri arasında depresyon hakkında daha fazla bilgi edinmek, egzersiz düzeyinizi artırmak, alkol ve diğer madde kullanımınızı sınırlamak ve düzenli bir uyku rutini oluşturmak yer alır.

Bu değişiklikleri yapmak depresyonu aniden ortadan kaldırmayacaktır ancak belirtilerin sınırlandırılmasına ve diğer tedavilerin daha etkili olmasına yardımcı olabilir. Hepsinden iyisi, bu sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri diğer profesyonel tedavilerle birlikte kullanılabilir ve istenmeyen yan etki riski sıfırdır.

Depresyon İçin Nasıl Yardım Alınır?

Bir kişi depresyonun semptomları yaşadığını fark ettiğinde profesyonel tedavilere başvurmanın zamanı gelmiştir. Bu durumu tek başına ele almak cazip gelse de depresyon, profesyonel müdahaleyi hak eden ciddi bir ruh sağlığı sorunudur. Birçoğu depresyon tedavisine yönelik yolculuğa bu alanda kişisel veya mesleki deneyimi olan sevilen biriyle konuşarak başlar.

Beklemek semptomların yoğunlaşmasına sebep olur, bu nedenle depresyonu olan kişilerin tedaviye erken başvurmaları sorunun çözümü için çok önemlidir. Bu noktada mutlaka bir uzmanla görüşerek bu süreci nasıl atlatacağınızı konuşmalısınız.

 🧑‍⚕️ Milda Health Online Terapi ile daha iyi hissetmeye başlayın. Dilediğiniz yer ve zamanda online olarak psikologlarımızla görüşebilirsiniz!

Depresyonda Olan Birine Nasıl Yardımcı Olabilirim?

Sevilen biri için yardım almak, karşıdaki kişinin tepkisi kesin olarak ön görülemeyeceği için bazı zorluklar doğurur. Depresyondaki birine söyleyeceğiniz şeyleri hazırlarken, duruma her zaman sevgi, destek ve anlayış açısından yaklaştığınızdan emin olun. Sohbet etmek için kişinin öfkeli olmadığı sakin bir zaman seçin.

Sevdiğiniz kişi ister yetişkin ister çocuk olsun, tedavi sürecini onunla birlikte keşfetmeye istekli olduğunuzu ona bildirin. Sabrınız ve desteğiniz olumlu etkiler yaratabilir.

Depresyon İstatistikleri

Depresyonun yaygın etkisini anlamak için ilgili depresyon istatistiklerini ve kaynaklarını göz önünde bulundurun.

İşte NIMH (The National Institute of Mental Health) tarafından 2017'de derlenen depresyon istatistikleri:

Bir önceki yıl yetişkin kadınlarda depresyon oranı %8,7 iken, ergen kadınlarda depresyon oranı %20'dir. Her yıl genç yetişkinlerin %13,1'i ve ergenlerin %13,3'ü depresif belirtiler gösteriyor. Depresyon oranları yaşla birlikte azalır. 26 ila 49 yaş arası kişilerin %7,7'si ve 50 yaş ve üzeri kişilerin %4,7'si depresif belirtiler bildirdi. Geçen yıl depresyonu olan yetişkinlerin yaklaşık üçte ikisi, bu duruma bağlı olarak ciddi problemler yaşadığını bildirdi. Depresyonu olan yetişkinlerin yaklaşık %65'i terapi ve ilaç tedavisi gibi tedaviler aldı. Depresyonlu yetişkinlerin %35'i ve ergenlerin %60'ından fazlası hiçbir tedavi görmedi Son Olarak

Depresyon, hayatımızın herhangi bir anında kapımızı çalabilen zorlu bir düşman olabilir. Bu zorlu yolculukta yalnız olmadığınızı bilmelisiniz. Her insanın yaşadığı depresyon belirtileri, tetikleyicileri ve deneyimleri benzersizdir ancak bu, başkalarının anlayamayacağı anlamına gelmez. Aksine bu dönemde sevdiklerimizden ve alanında uzman isimlerden yardım almak çözüme adım atmanın en önemli basamağıdır.

Deneyimli ve donanımlı uzman kadromuzla depresyonla mücadele konusunda destek olmak için her zaman yanınızdayız. Eğer siz de depresyon semptomları yaşadığınızı düşünüyorsanız daha fazla bilgi almak veya hızlıca tedaviye başlamak için uzmanlarımızla iletişime geçin.

Unutmayın ki ışık her zaman oradadır, sadece biraz uzanmanız gerek.

"
Maskeli Depresyon Nedir? Maskeli Depresyon Belirtileri

Maskeli Depresyon Nedir? Maskeli Depresyon Belirtileri

Maskeli Depresyon Nedir? Maskeli Depresyon Belirtileri

Maskeli depresyon, klasik depresyon belirtilerinin yanı sıra, genellikle fiziksel semptomlar veya davranışsal problemler gibi maskeleyici özellikler gösteren bir depresyon türüdür. Bu durum, kişinin ruh halindeki değişiklikleri fark etmesini zorlaştırabilir ve genellikle yanlış teşhislerle sonuçlanabilir. Maskeli depresyonun belirtileri klasik depresyon belirtilerinin yanı sıra, ağrı, baş dönmesi, yorgunluk gibi fiziksel şikayetler veya aşırı sinirlilik, öfke patlamaları gibi davranışsal değişiklikleri içerebilir. Bu semptomlar genellikle depresyonun altında yatan asıl sorunu gizler.

Maskeli Depresyon Nedir?

Maskeli depresyon, tipik depresyon belirtileriyle birlikte, özellikle fiziksel veya davranışsal semptomlar aracılığıyla kendini gizleyen bir depresyon türüdür. Bu durum, bireyin kendi ruh halindeki değişiklikleri algılamasını güçleştirebilir ve sıklıkla yanlış veya eksik tanılara yol açabilir. Bu depresyon türünde, kişi geleneksel depresyon semptomları olan üzüntü, ilgi kaybı veya enerji düşüklüğü yaşayabilir. Ancak, bunların yanı sıra, genellikle göz ardı edilen veya başka sağlık sorunlarına atfedilen ek belirtiler de ortaya çıkar. Örneğin, kronik ağrı, sindirim sistemi problemleri, uyku bozuklukları veya baş ağrısı gibi fiziksel rahatsızlıklar maskeli depresyonun belirtileri olabilir. Aynı zamanda, artan sinirlilik, öfke patlamaları, aşırı alkol veya madde kullanımı gibi davranışsal değişiklikler de bu durumun işaretleri arasında yer alabilir.

Maskeli depresyonun altında yatan nedenlerin tamamen anlaşılması zordur, çünkü bu durum bireysel farklılıklar ve çeşitli etkenlerin birleşimiyle ortaya çıkar. Psikolojik stres, kişisel yaşam olayları, ailede depresyon öyküsü ve biyolojik faktörler bu duruma katkıda bulunabilir. Tanı koymak zor olabilir çünkü maskeli depresyon belirtileri genellikle başka sağlık sorunları ile karıştırılır. Bu nedenle, doğru tanı ve etkili tedavi için, bir sağlık profesyonelinin kapsamlı bir değerlendirmesi gereklidir. Bu değerlendirme, hem fiziksel hem de psikolojik semptomları kapsamalı ve kişinin genel sağlık durumunu, yaşam tarzını ve psikolojik geçmişini incelemelidir.

Maskeli depresyonun tanı ve tedavisi, klasik depresyon vakalarından farklılık gösterebilir. Bu durum, hem fiziksel hem de ruhsal yaklaşımları içeren kapsamlı bir tedavi planını gerektirir. Bu plan, genellikle ilaç tedavisi, bireysel veya grup terapileri, yaşam tarzı değişiklikleri ve destekleyici terapileri birleştirir. Böylece hem fiziksel hem de psikolojik semptomlar ele alınır ve bireyin genel iyilik hali desteklenir.

Maskeli Depresyon Neden Olur?

Maskeli depresyonun ortaya çıkışı, genellikle psikolojik, biyolojik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir etkileşimi sonucu oluşur. Bu durumun altında yatan sebepler oldukça çeşitlidir ve her birey için farklılık gösterebilir.

Psikolojik Faktörler: Bireyin geçmişte yaşadığı travmatik olaylar, kronik stres, aile içi sorunlar veya işyerindeki zorluklar gibi psikolojik stres faktörleri, maskeli depresyonun gelişiminde önemli rol oynayabilir. Kişinin başa çıkma mekanizmalarının yetersizliği veya olumsuz düşünce kalıpları da bu duruma zemin hazırlayabilir. Biyolojik Faktörler: Beyin kimyasındaki dengesizlikler, özellikle serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin düzeylerindeki değişiklikler, maskeli depresyonun oluşumuna katkıda bulunabilir. Ayrıca, genetik faktörler de önemlidir, ailede depresyon öyküsü olan bireylerde bu durumun görülme riski daha yüksektir. Çevresel Faktörler: Kişinin yaşadığı çevre, sosyal destek sistemlerinin varlığı veya eksikliği, ekonomik zorluklar ve çevresel stres faktörleri, maskeli depresyonun tetikleyicileri arasında yer alabilir. Özellikle sosyal izolasyon ve yalnızlık hissi, bu durumun gelişimine zemin hazırlayabilir. Yaşam Tarzı Seçimleri: Uyku düzenindeki bozukluklar, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite eksikliği ve madde kullanımı gibi yaşam tarzı faktörleri de maskeli depresyonun ortaya çıkmasında etkili olabilir. Sağlıklı yaşam tarzı seçimlerinin eksikliği, genel ruh sağlığını olumsuz etkileyerek bu duruma katkıda bulunabilir.

Maskeli depresyonun teşhisi ve tedavisi için, bu çeşitli nedenlerin dikkatlice değerlendirilmesi gereklidir. Her bireyin durumu benzersiz olduğundan, tedavi yaklaşımının kişiselleştirilmesi önem taşır. Bireyin yaşam tarzı, psikolojik geçmişi ve çevresel faktörleri göz önünde bulundurarak, bütüncül bir tedavi planı oluşturulmalıdır. Bu, ilaç tedavisinin yanı sıra, psikoterapi, yaşam tarzı değişiklikleri ve destekleyici terapileri kapsayabilir.

Maskeli Depresyon Belirtileri

Maskeli depresyon, geleneksel depresyon belirtileriyle birlikte, genellikle fark edilmesi daha zor olan çeşitli fiziksel ve davranışsal semptomları da içerir. Bu durum, temelde yatan depresyonu maskeleyebilir, bu yüzden doğru tanı koymak ve etkili bir tedavi planı oluşturmak zorlaşabilir.

Fiziksel Belirtiler

Kronik Ağrı: Sırt, boyun veya baş ağrısı gibi sürekli ya da tekrarlayan ağrılar maskeli depresyonun yaygın belirtilerindendir. Baş Dönmesi ve Sersemlik: Kişi sıklıkla baş dönmesi veya genel bir sersemlik hissi yaşayabilir. Yorgunluk ve Enerji Eksikliği: Olağandan daha fazla yorgunluk ve enerji düşüklüğü, fiziksel aktivitelerde azalma gibi durumlar gözlenebilir. Uyku Problemleri: Uykusuzluk veya aşırı uyuma gibi uyku düzenindeki değişiklikler tipik belirtiler arasındadır. İştah Değişiklikleri: İştahsızlık veya aşırı yeme gibi beslenme alışkanlıklarında değişiklikler olabilir.

Davranışsal Belirtiler

Aşırı Sinirlilik veya Öfke: Normalden daha fazla sinirlilik, sabırsızlık veya öfke patlamaları yaşanabilir. İlgisizlik ve Motivasyon Kaybı: Günlük aktivitelere ve hobilerine karşı ilgi kaybı veya motivasyon eksikliği gözlenebilir. Sosyal Çekilme: Sosyal etkileşimlerden kaçınma ve yalnızlık tercihi, bu durumun tipik belirtilerindendir. Ani Davranış Değişiklikleri: Daha riskli veya dürtüsel davranışlar sergileyebilir.

Bu belirtiler, maskeli depresyonun karmaşık doğasını yansıtır. Her birey farklı semptomlar gösterebilir, bu yüzden detaylı bir değerlendirme ve kapsamlı bir tedavi yaklaşımı gereklidir. Fiziksel ve psikolojik semptomlar bir arada ele alınmalı ve bireyin genel sağlık durumu göz önünde bulundurularak, ilaç tedavisi, psikoterapi ve yaşam tarzı değişikliklerini içeren bütüncül bir tedavi planı oluşturulmalıdır.

Maskeli Depresyon Tedavisi

Maskeli depresyon tedavisi, her bireyin ihtiyaçlarına ve belirtilerine göre özelleştirilmiş bir yaklaşım gerektirir. Tedavi genellikle ilaç tedavisi ve psikoterapinin bir kombinasyonunu içerir, bu da hem fiziksel hem de psikolojik semptomları ele almayı amaçlar.

İlaç Tedavisi

Antidepresanlar: Serotonin, norepinefrin ve dopamin gibi beyin kimyasallarını düzenleyerek, duygudurum ve genel ruh halini iyileştirmeyi hedefler. Çeşitli antidepresanlar mevcuttur ve doktor, hastanın semptomlarına ve sağlık durumuna bağlı olarak uygun olanı seçer. Anksiyete Karşıtı İlaçlar: Anksiyete ve stres semptomlarını hafifletmek için kullanılır. Bu ilaçlar, özellikle maskeli depresyonun davranışsal yönleriyle başa çıkmada etkilidir.

Psikoterapi

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): BDT, olumsuz düşünce ve inanç kalıplarını tanımlamaya ve değiştirmeye odaklanır. Bu terapi, hastanın düşünce, duygu ve davranışları arasındaki bağlantıları anlamasına yardımcı olur. Diğer Terapi Yöntemleri: Psikanalitik terapi, aile terapisi veya grup terapisi gibi diğer psikoterapi yöntemleri de kullanılabilir. Bu terapiler, hastanın kişisel sorunlarını, aile ilişkilerini ve sosyal etkileşimlerini daha iyi anlamasını sağlar.

Yaşam Tarzı Değişiklikleri ve Destekleyici Tedaviler

Düzenli Fiziksel Aktivite: Egzersiz, duygudurumun iyileştirilmesine yardımcı olur ve stresi azaltır. Sağlıklı Beslenme: Dengeli bir diyet, genel sağlık ve ruh hali üzerinde olumlu etkilere sahiptir. Yeterli Uyku: Düzenli ve kaliteli uyku, ruh sağlığı için kritik öneme sahiptir. Stres Yönetimi Teknikleri: Yoga, meditasyon ve derin nefes alma teknikleri gibi stres yönetimi yöntemleri, genel refahı artırmada yardımcı olabilir.

Tedavi süreci, hastanın semptomlarının şiddetine ve süresine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Hastanın düzenli olarak sağlık profesyonelleri tarafından izlenmesi ve tedavi planının gerektiğinde yeniden değerlendirilmesi önemlidir. Tedavinin etkili olması için hasta ile sağlık profesyonelleri arasında açık bir iletişim ve iş birliği esastır. Maskeli depresyon tedavisi, karmaşık ve çok yönlü bir yaklaşım gerektirir ve her bireyin ihtiyaçlarına özgü bir planlamayı gerektirir.

Maskeli Depresyon Kimlerde Görülür?

Maskeli depresyon, geniş bir yelpazede farklı yaş ve cinsiyetten insanları etkileyebilir. Ancak, bazı özelliklere sahip bireylerde bu durumun ortaya çıkma riski daha yüksektir:

Duygusal İfade Güçlüğü Çekenler: Duygularını ifade etmekte zorlanan kişilerde maskeli depresyon daha sık görülür. Bu kişiler, duygusal sorunlarını dışa vurmakta güçlük çeker ve bu da duygusal stresin fiziksel semptomlar veya davranışsal değişikliklerle kendini göstermesine yol açabilir. Stresle Başa Çıkma Zorluğu Yaşayanlar: Sürekli yüksek stres altında olan veya stresle etkili bir şekilde başa çıkma yöntemleri geliştiremeyen kişiler, maskeli depresyon açısından risk grubunda yer alır. Bu durum, özellikle kronik stres yaşayan iş veya aile hayatındaki bireylerde görülebilir. Depresyon Geçmişi Olanlar: Kişisel veya aile tarihinde depresyon geçmişi olan bireylerde maskeli depresyon daha yaygındır. Bu geçmiş, bireyin depresyon geliştirme riskini artırır. Ailede Depresyon Öyküsü Olanlar: Genetik faktörlerin maskeli depresyon üzerindeki etkisi göz önünde bulundurulduğunda, ailede depresyon öyküsü bulunan kişiler bu duruma daha yatkın olabilir. Diğer Risk Faktörleri: Kronik hastalıkları olan, sürekli ağrı veya başka fiziksel rahatsızlıklar yaşayan kişilerde de maskeli depresyon görülme olasılığı daha yüksektir. Ayrıca, travmatik yaşam deneyimleri geçiren veya sosyal destek sistemlerinden yoksun olan bireylerde de bu durum daha sık rastlanabilir.

Bu faktörlerin her biri, maskeli depresyonun gelişiminde rol oynayabilir. Ancak, bu durumun ortaya çıkışı genellikle bu faktörlerin birleşiminden kaynaklanır. Her bireyin durumu benzersizdir ve maskeli depresyonun belirtileri, risk faktörleri ve tedavi yaklaşımları kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bu nedenle, şüphelenilen durumlarda profesyonel bir sağlık değerlendirmesi önem taşır.

Maskeli Depresyon Nasıl Geçer?

Maskeli depresyonun üstesinden gelmek, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Bu, ilaç tedavisi, psikoterapi, yaşam tarzı değişiklikleri ve destekleyici terapilerin bir kombinasyonunu içerebilir. Hastaların düzenli sağlık kontrolleri, aktif bir yaşam tarzı sürdürmeleri ve sosyal destek sistemlerini güçlendirmeleri önemlidir. Öz-bakım, bu süreçte kritik bir rol oynar.

"
Bipolar Bozukluk Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi | Özel Başarı Hastanesi

Bipolar Bozukluk Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi | Özel Başarı Hastanesi

BİPOLAR BOZUKLUK NEDİR? NEDENLERİ, BELİRTİLERİ VE TEDAVİSİ

Eskiden manik depresyon olarak adlandırılan bipolar bozukluk, duygusal yükselmeler (mani veya hipomani) ve düşüşleri (depresyon) içeren aşırı ruh hali değişimlerine neden olan bir zihinsel sağlık durumudur.

Depresyon varlığında, kendinizi üzgün veya umutsuz hissedebilir ve çoğu aktiviteye olan ilginizi veya zevkinizi kaybedebilirsiniz. Ruh haliniz mani veya hipomaniye (maniden daha az aşırı) geçtiğinde ise, öforik, enerji dolu veya alışılmadık derecede sinirli hissedebilirsiniz. Bu ruh hali değişimleri uykuyu, enerjiyi, aktiviteyi, yargıyı, davranışı ve net düşünme yeteneğini etkileyebilir.

Bipolar Bozukluk Nedir? Bipolar Bozukluk Neden Olur? Bipolar Bozukluk Riskini Arttıran Faktörler Bipolar Bozukluk Belirtileri Tedavi Edilmezse? Bipolar Tanısı Nasıl Konulur? Bipolar Bozukluk Tedavisi

Ruh hali değişimleri nadiren veya yılda birkaç kez meydana gelebilir. Çoğu insan bölümler arasında bazı duygusal semptomlar yaşarken, bazıları bu belirtileri hiç yaşamayabilir.

Bipolar bozukluk ömür boyu süren bir durum olmasına rağmen, bir tedavi planı izleyerek ruh hali değişimlerinizi ve diğer semptomlarınızı yönetebilirsiniz. Çoğu durumda, bipolar bozukluk ilaçları ve psikolojik danışmanlık (psikoterapi) ile tedavi edilir.

Bipolar Bozukluk Neden Olur?

Bipolar bozukluğun kesin nedeni bilinmemektedir, ancak aşağıdakiler gibi birkaç faktörün bozukluğun oluşumunda rol oynadığı düşünülmektedir:

Biyolojik farklılıklar. Bipolar bozukluğu olan kişilerin beyinlerinde fiziksel değişiklikler olduğu görülmektedir. Bu değişikliklerin bozukluğun oluşumundaki önemi hala belirsizdir, ancak sonunda bipolar bozukluğun nedenlerinin tam olarak belirlenmesine yardımcı olabilir. Genetik. Bipolar bozukluk, kardeş veya ebeveyn gibi birinci derece akrabası da bipolar bozukluğa sahip olan kişilerde daha yaygındır. Araştırmacılar bipolar bozukluğa neden olabilecek genleri bulmaya çalışmaktadır. Bipolar Bozukluk Riskini Arttıran Faktörler

Bipolar bozukluk geliştirme riskini artırabilecek veya ilk bipolar dönem için tetikleyici olarak hareket edebilecek faktörler şunlardır:

Bipolar bozukluğu olan ebeveyn veya kardeş gibi birinci derece bir akrabaya sahip olmak Sevilen birinin ölümü veya başka bir travmatik olay gibi yüksek stres dönemleri Uyuşturucu veya alkolün kötüye kullanımı Bipolar Bozukluk Belirtileri

Bipolar bozukluk ve bununla ilgili bozuklukların birkaç türü vardır. Mani, hipomani ve depresyon içerebilirler. Bipolar bozukluk belirtileri, ruh hali ve davranışta öngörülemeyen değişikliklere neden olabilir ve bu durum yaşamda önemli sıkıntı ve zorluklara neden olabilir.

Bipolar bozukluk I. Öncesinde veya sonrasında hipomanik veya majör depresif dönemler olabilecek en az bir manik dönem geçirilen bozukluktur. Bazı durumlarda mani gerçeklikten kopmayı (psikoz) tetikleyebilir. Bipolar bozukluk II. Hiç manik dönem geçirmeden, en az bir majör depresif dönem ve en az bir hipomanik dönem geçirilen bipolar bozukluk tipidir. Siklotimik bozukluk. En az iki yıl – veya çocuklarda ve gençlerde bir yıl – birçok hipomani semptom periyodu ve depresif semptom periyodu (majör depresyondan daha az şiddetli olsa da) yaşanılan bipolar bozukluk tipidir. Diğer bipolar bozukluk türleri. Bunlar, örneğin, belirli ilaçlar veya alkolün neden olduğu veya Cushing hastalığı, multipl skleroz veya felç gibi tıbbi bir duruma bağlı olarak ortaya çıkabilen bipolar ve benzeri bozuklukları içerir.

Bipolar II bozukluk, bipolar I bozukluğun daha hafif bir formu değil, tamamen ayrı bir tanıdır. Bipolar I bozukluğunun manik dönemleri şiddetli ve tehlikeli olabilirken, bipolar II bozukluğu olan kişiler daha uzun süre depresyonda kalabilir ve bu da önemli düzeyde psikolojik hasara neden olabilir.

Bipolar bozukluk her yaşta ortaya çıkabilmesine rağmen, tipik olarak genç yaşlarda veya 20'li yaşların başında teşhis edilir. Bipolar bozukluk belirtileri kişiden kişiye değişebilir ve belirtiler zaman içinde değişebilir.

Mani ve Hipomani

Mani ve hipomani iki farklı epizod türüdür, ancak aynı semptomlara sahiptir. Mani, hipomaniden daha şiddetlidir ve işte, okulda ve sosyal aktivitelerde daha belirgin sorunlara ve ayrıca ilişki kurma güçlüklerine neden olur. Mani ayrıca gerçeklikten kopmayı (psikoz) tetikleyebilir ve hastaneye yatış gerektirebilir.

Hem manik hem de hipomanik dönem aşağıdaki bipolar bozukluk belirtileriden üç veya daha fazlasını içerir:

Anormal derecede iyimser ve hareketli, girişken olmak Artan aktivite, enerji veya ajitasyon Abartılı refah ve özgüven duygusu (öfori) Uyku ihtiyacının azalması Olağandışı konuşkanlık Aynı anda çok fazla düşüncenin varlığı Dikkat dağınıklığı Karar verme yeteneğinin kaybı, kötü kararlar - örneğin, aşırı alışveriş harcamaları, cinsel açıdan riskler almak veya aptalca yatırımlar yapmak Majör Depresif Dönem

Majör bir depresif dönem, iş, okul, sosyal aktiviteler veya ilişkiler gibi günlük aktivitelerde gözle görülür zorluklara neden olacak kadar şiddetli semptomları içerir. Majör depresif dönem, aşağıdaki belirtilerden beş veya daha fazlasını içerir:

Üzgün, boş, umutsuz veya ağlamaklı hissetmek gibi depresif ruh hali (çocuklarda ve gençlerde depresif ruh hali sinirlilik olarak da gözlenebilir) Belirgin ilgi kaybı veya neredeyse tüm aktivitelerden zevk alamama Diyet yapılmadığında yaşanan önemli kilo kaybı, kilo alımı veya iştahta azalma, artış (çocuklarda beklenildiği gibi kilo alamamak da depresyon belirtisi olabilir) Uykusuzluk ya da çok uyumak Huzursuzluk ya da yavaş davranışlar Yorgunluk veya enerji kaybı Değersizlik hissi veya aşır, yersiz suçluluk duyguları Düşünme veya konsantre olma yeteneğinde azalma Kararsızlık İntiharı düşünmek, planlamak veya intihar teşebbüsü Bipolar bozukluğun diğer belirtileri

Bipolar I ve bipolar II bozukluklarının belirti ve semptomları, endişe, melankoli, psikoz veya diğer özellikleri içerebilir. Semptomların zamanlaması, karışık veya hızlı döngüleri tanıyı etkiler. Ayrıca hamilelik sırasında veya mevsimlere göre değişebilen bipolar semptomlar olabilir.

Çocuklarda ve Gençlerde Bipolar Bozukluk Belirtileri

Bipolar bozukluğun belirtilerini çocuklarda ve gençlerde tanımlamak zor olabilir. Bunların normal iniş çıkışlar mı, stres veya travmanın sonuçları mı, yoksa bipolar bozukluk dışında bir zihin sağlığı sorununun belirtileri mi olduğunu söylemek genellikle zordur.

Çocuklar ve gençler belirgin majör depresif veya manik, hipomanik dönemlere sahip olabilir, ancak bu dönemlerin düzeni bipolar bozukluğu olan yetişkinlerden farklı olabilir. Ve ruh hali ataklar sırasında hızla değişebilir. Bazı çocuklar, dönemler arasında duygudurum belirtileri olmayan dönemlere sahip olabilir.

Çocuklarda ve gençlerde bipolar bozukluğun en belirgin belirtileri, normal ruh hali değişimlerinden farklı olan şiddetli ruh hali değişimlerini içerebilir.

Ne zaman doktora görünmeli?

Aşırı ruh hallerine rağmen, bipolar bozukluğu olan kişiler genellikle duygusal dengesizliklerinin kendi hayatlarını ve sevdiklerinin hayatlarını ne kadar bozduğunun farkına varmazlar ve ihtiyaç duydukları tedaviyi alamazlar.

Bipolar bozukluğu olan bazı insanlar, öfori ve daha üretken olma döngülerini sever. Bununla birlikte, bu coşkuyu her zaman sizi depresif, yıpranmış ve belki de finansal, yasal veya ilişki sorunları içinde bırakabilecek duygusal bir çöküş izler.

Herhangi bir depresyon veya mani semptomunuz varsa, doktorunuz veya psikoloğunuz ile görüşün. Bipolar bozukluk kendi kendine iyileşmez. Bipolar bozukluk deneyimi olan bir doktordan tedavi almak, belirtilerinizi kontrol altına almanıza yardımcı olacaktır.

Ne zaman acil yardım alınmalı?

Bipolar bozukluğu olan kişilerde intihar düşünceleri ve davranışları yaygındır. Kendinize zarar verme düşünceleriniz varsa, hemen en yakın hastanenin acil servisine gidin veya güvenilir bir akraba veya arkadaşınıza ulaşın.

Bipolar Bozukluk Tedavi Edilmezse?

Tedavi edilmediği takdirde bipolar bozukluk, hayatınızın her alanını etkileyen ciddi sorunlara neden olabilir, örneğin:

Uyuşturucu ve alkol kullanımına bağlı sorunlar İntihar düşünceleri veya intihar girişimleri Yasal veya mali sorunlar İlişki problemleri İş veya okul performansında düşüş Bipolar Bozukluk İle Birlikte Görülebilen Diğer Problemler

Bipolar bozukluğunuz varsa, bipolar bozuklukla birlikte tedavi edilmesi gereken başka sağlık problemlerinin riski de artmış olabilir. Bazı durumlar bipolar bozukluk belirtilerini kötüleştirebilir veya tedaviyi daha az başarılı hale getirebilir. Örnekler şunları içerir:

Anksiyete bozuklukları Yeme bozuklukları Dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB) Alkol veya uyuşturucu sorunları Kalp hastalığı,tiroid sorunları, baş ağrısı veya obezite gibi fiziksel sağlık sorunları Bipolar Bozukluk Önlenebilir Mi?

Bipolar bozukluğu kesin önlemenin bir yolu yoktur. Bununla birlikte, bir zihinsel bozukluğunun en erken belirtisinde tedavi görmeye başlamak, bipolar bozukluğun veya diğer zihinsel koşullarının kötüleşmesini önlemeye yardımcı olabilir.

Bipolar bozukluk teşhisi konduysa, bazı stratejiler küçük belirtilerin tam mani veya depresyon atakları haline gelmesini önlemeye yardımcı olabilir:

Mani ve depresyon uyarılarına dikkat edin. Belirtileri erken ele almak, mani veya depresyon dönemlerinin daha da kötüleşmesini önleyebilir. Bipolar dönemlerinizi neyin tetiklediğini belirlemiş olabilirsiniz. Bir depresyon veya mani dönemine girdiğinizi düşünüyorsanız doktorunuzu arayın. Aile üyelerini veya arkadaşlarınızı da bu sürece dahil edebilirsiniz. Uyuşturucu ve alkolden kaçının. Alkol veya eğlence amaçlı uyuşturucular kullanmak semptomlarınızı kötüleştirebilir ve tekrarlama olasılığını artırabilir. İlaçlarınızı tam olarak doktorunuzun önerdiği şekilde alın. Bazı dönemler tedaviyi durdurmak isteyebilirsiniz ama doktorunuzla konuşmadan bunu yapmayın. İlacınızı durdurmak veya dozunuzu kendi başınıza azaltmak, belirtilerinizin kötüleşmesi veya bipolar dönemlerin artmasına neden olabilir. Bipolar Bozukluk Tanısı Nasıl Konulur?

Bipolar bozukluğunuz olup olmadığını belirlemek için aşağıdakiler gerçekleştirilebilir:

Fiziksel muayene. Doktorunuz, belirtilerinize neden olabilecek herhangi bir tıbbi sorunu belirlemek için fizik muayene ve laboratuvar testleri isteyebilir. Psikiyatrik değerlendirme. Doktorunuz sizinle düşünceleriniz, duygularınız ve davranış kalıplarınız hakkında konuşabilir. Ayrıca psikolojik bir öz değerlendirme testi veya anket doldurabilirsiniz. İzninizle, aile üyelerinden veya yakın arkadaşlarınızdan belirtileriniz hakkında bilgi vermeleri istenebilir. Ruh hali grafiği. Ruh halinizin, uyku düzeninizin veya teşhise ve doğru tedaviyi bulmanıza yardımcı olabilecek diğer faktörlerin günlük kaydını tutmanız istenebilir.

Doktorunuz ilk muayenenizde size aşağıdaki sorulardan bazılarını sorabilir:

Belirtilerinizi ilk ne zaman fark etmeye başladınız? Ruh haliniz ne sıklıkla değişiyor? Kendinizi kötü hissettiğinizde hiç intihar düşünceleriniz oldu mu? Belirtileriniz günlük yaşamınızı veya ilişkilerinizi etkiliyor mu? Bipolar bozukluğu veya depresyonu olan herhangi bir akrabanız var mı? Herhangi bir hastalığınız var mı ? Alkol, sigara veya uyuşturucu kullanıyor musunuz? Geceleri ne kadar uyuyorsunuz? Uyku düzeniniz değişken mi? Güvenli olmayan seks veya akıllıca olmayan finansal kararlar gibi normalde almayacağınız riskleri aldığınız dönemlerden geçiyor musunuz? Belirtilerinizi iyileştiren veya kötüleştiren herhangi bir şey var mı? Çocuklarda bipolar bozukluk tanısı

Bipolar bozukluğu olan çocukların ve gençlerde tanı, yetişkinler için kullanılan kriterlerin aynısını içermesine rağmen, çocuklarda ve gençlerdeki semptomların genellikle farklı kalıpları vardır ve tanı kategorilerine tam olarak uymayabilir.

Ayrıca, bipolar bozukluğu olan çocuklara sıklıkla dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB) veya davranış sorunları gibi diğer zihinsel sorunların teşhisi konur ve bu da tanıyı daha karmaşık hale getirebilir.

Bipolar Bozukluk Tedavisi

Tedavi en iyi şekilde, bipolar ve ilgili bozuklukların tedavisinde yetenekli, zihinsel sağlık durumlarının teşhis ve tedavisinde uzmanlaşmış bir tıp doktoru (psikiyatrist) tarafından yönlendirilmelidir.

Bipolar bozukluk ömür boyu süren bir durumdur. Tedavi semptomları yönetmeye yöneliktir. İhtiyaçlarınıza bağlı olarak, tedavi şunları içerebilir:

İlaçlar. Ruh halinizi hemen dengelemek için ilaç almaya başlamanız gerekebilir. Süreli tedavi. Bipolar bozukluk, kendinizi daha iyi hissettiğiniz dönemlerde bile, ilaçlarla ömür boyu tedavi gerektirir. İdame tedavisini atlayan kişiler, semptomların nüksetmesi veya küçük ruh hali değişikliklerinin tam gelişmiş mani veya depresyona dönüşmesi riski altındadır. Madde bağımlılığı tedavisi. Alkol veya uyuşturucuyla ilgili sorunlarınız varsa, madde bağımlılığı tedavisine de ihtiyacınız olacaktır. Aksi takdirde bipolar bozukluğu yönetmek çok zor olabilir. Hastane yatışı. Tehlikeli davranışlarınız varsa, intihara meyilli hissediyorsanız veya gerçeklikten kopuyorsanız (psikoz) doktorunuz hastaneye yatmanızı önerebilir. Bir hastanede psikiyatrik tedavi almak, ister manik ister majör depresif bir dönem geçiriyor olun, sakin ve güvende kalmanıza ve ruh halinizi dengelemenize yardımcı olabilir.

Bipolar bozukluk için birincil tedaviler, semptomları kontrol etmek için ilaçları ve psikolojik danışmanlığı (psikoterapi) içerir.

Bipolar Bozukluk Tedavisinde İlaç Kullanımı

Bipolar bozukluğu tedavi etmek için bir takım ilaçlar kullanılır. Reçete edilen ilaçların türleri ve dozları, belirli semptomlarınıza dayanmaktadır.

Bipolar bozukluk tedavisinde kullanılan ilaçlar şunları içerebilir:

Ruh hali stabilizatörleri. Manik veya hipomanik atakları kontrol etmek için tipik olarak duygudurum dengeleyici ilaçlara ihtiyacınız olacak. Duygudurum düzenleyici örnekleri arasında lityum, valproik asit, divalproex sodyum, karbamazepin ve lamotrijin bulunur. Antipsikotikler. Diğer ilaçlarla tedaviye rağmen depresyon veya mani semptomları devam ederse, olanzapin, risperidon, ketiapin, aripiprazol, ziprasidon, lurasidon gibi bir antipsikotik ilaç eklenmesi veya asenapin yardımcı olabilir. Doktorunuz bu ilaçlardan bazılarını tek başına veya bir duygudurum düzenleyici ile birlikte reçete edebilir. Antidepresanlar. Doktorunuz depresyonu yönetmenize yardımcı olması için bir antidepresan ekleyebilir. Bir antidepresan bazen manik bir dönemi tetikleyebildiğinden, genellikle bir duygudurum düzenleyici veya antipsikotik ile birlikte reçete edilir. Antidepresan-antipsikotik. Depresyon tedavisi ve duygudurum düzenleyici olarak çalışır. Anti-anksiyete ilaçları. Benzodiazepinler anksiyete ile başa çıkmaya yardımcı olabilir ve uykuyu iyileştirebilir, ancak genellikle kısa süreli olarak kullanılır. Doğru ilacı bulmak

Sizin için doğru ilacı veya ilaçları bulmak muhtemelen biraz deneme yanılma gerektirecektir.

Bazı ilaçların tam etki göstermesi için haftalar veya aylar gerektiğinden, tedavi süreci sabır gerektirir. Genellikle bir seferde yalnızca bir ilaç değiştirilir, böylece doktorunuz semptomlarınızı en az rahatsız edici yan etkilerle gidermek için hangi ilaçların işe yaradığını belirleyebilir. Belirtileriniz değiştikçe ilaçların da ayarlanması gerekebilir.

Yan etkiler

Sizin için işe yarayan doğru ilaç, dozları buldukça ve vücudunuz ilaçlara uyum sağladıkça, hafif yan etkiler genellikle iyileşir. Rahatsız edici yan etkileriniz varsa doktorunuzla konu hakkında konuşun.

Doktorunuza sormadan kullandığınız ilaçların dozunda değişiklik yapmayın veya ilaçlarınızı almayı bırakmayın. İlacınızı durdurursanız, geri çekilme etkileri yaşayabilirsiniz veya semptomlarınız kötüleşebilir, tekrarlayabilir. Çok depresyona girebilir, intihara meyilli hissedebilir veya manik, hipomanik bir döneme girebilirsiniz. Bir değişiklik yapmanız gerektiğini düşünüyorsanız, doktorunuz ile görüşün.

Bipolar Bozukluk İlaçları ve Hamilelik

Bipolar bozukluk tedavisinde kullanılan bir takım ilaçlar doğum kusurlarıyla ilişkilendirilmektedir ve anne sütünden bebeğinize geçebilir. Valproik asit ve divalproex sodyum gibi bazı ilaçlar hamilelik sırasında kullanılmamalıdır. Ayrıca, doğum kontrol ilaçları, bazı bipolar bozukluk ilaçları ile birlikte alındığında etkinliğini kaybedebilir.

Mümkünse, hamile kalmadan önce tedavi seçeneklerini doktorunuzla tartışın. Bipolar bozukluğunuzu tedavi etmek için ilaç alıyorsanız ve hamile olabileceğinizi düşünüyorsanız doktorunuzla bu konuyu konuşun.

Psikoterapi

Psikoterapi, bipolar bozukluk tedavisinin hayati bir parçasıdır ve bireysel, aile veya grup ortamlarında sağlanabilir. Birkaç terapi türü bipolar bozukluk tedavisinde kullanılabilir. Bunlar:

Kişilerarası ve sosyal ritim terapisi (IPSRT). IPSRT, uyku, uyanma ve yemek saatleri gibi günlük ritimlerin dengelenmesine odaklanır. Tutarlı bir rutin, daha iyi bir ruh hali yönetimine izin verir. Bipolar bozukluğu olan kişiler, uyku, diyet ve egzersiz için günlük bir rutin oluşturmaktan fayda görebilirler. Bilişsel davranışçı terapi (CBT).Odak noktası, sağlıksız, olumsuz inanç ve davranışları belirlemek ve bunları sağlıklı, olumlu olanlarla değiştirmektir. CBT, bipolar ataklarınızı neyin tetiklediğini belirlemenize yardımcı olabilir. Ayrıca stresi yönetmek ve üzücü durumlarla başa çıkmak için etkili stratejiler öğretebilir. Psikoeğitim. Bipolar bozukluk hakkında bilgi edinmek, sizin ve sevdiklerinizin durumu anlamanıza yardımcı olabilir. Neler olup bittiğini bilmek, en iyi desteği almanıza, sorunları belirlemenize, nüksetmeyi önlemek için bir plan yapmanıza ve tedaviye bağlı kalmanıza yardımcı olabilir. Aile odaklı terapi. Aile desteği ve iletişimi, tedavi planınıza bağlı kalmanıza ve sizin ve sevdiklerinizin ruh hali değişimlerinin uyarı işaretlerini tanımanıza ve yönetmenize yardımcı olabilir. Çocuklarda ve Gençlerde Bipolar Bozukluk Tedavisi

Çocuklar ve gençlerde bipolar bozukluk tedavileri genellikle belirtilere, ilaç yan etkilerine ve diğer faktörlere bağlı olarak vaka bazında karar verilir. Genel olarak, tedavi şunları içerir:

İlaçlar. Bipolar bozukluğu olan çocuklara ve gençlere genellikle yetişkinlerde kullanılanlarla aynı tip ilaçlar verilir. Çocuklarda bipolar ilaçların güvenliği ve etkinliği konusunda yetişkinlere göre daha az araştırma vardır, bu nedenle tedavi kararları genellikle yetişkinlerin araştırmalarına dayanır. Psikoterapi. İlk ve uzun süreli tedavi, semptomların geri dönmesini önlemeye yardımcı olabilir. Psikoterapi, çocukların ve gençlerin rutinlerini yönetmelerine, baş etme becerilerini geliştirmelerine, öğrenme güçlüklerini ele almalarına, sosyal sorunları çözmelerine ve aile bağlarını ve iletişimi güçlendirmeye yardımcı olabilir. Ve gerekirse, bipolar bozukluğu olan daha büyük çocuklarda ve gençlerde yaygın olan madde bağımlılığı sorunlarının tedavisine yardımcı olabilir. Psikoeğitim. Psikoeğitim, bipolar bozukluğun semptomlarını ve bunların çocuğunuzun gelişim yaşı, durumu ve uygun kültürel davranışıyla ilgili davranışlardan nasıl farklı olduğunu öğrenmeyi içerebilir. Bipolar bozukluğu anlamak, çocuğunuzu desteklemenize de yardımcı olabilir. Destek. Öğretmenler ve okul danışmanları ile çalışmak ve aile, arkadaşlardan desteği teşvik etmek yardımcı olabilir. Bipolar Bozukluk Tedavisinde Sizin Yapabilecekleriniz

Bipolar bozukluğunuzu kötüleştiren davranış döngülerini durdurmak için muhtemelen yaşam tarzı değişiklikleri yapmanız gerekecektir. İşte atmanız gereken bazı adımlar:

Alkol ve uyuşturucudan uzak durun. Bipolar bozuklukla ilgili en büyük endişelerden biri, risk alma davranışının ve uyuşturucu veya alkol kötüye kullanımının olumsuz sonuçlarıdır. Kendi başınıza bu alışkanlıkları bırakmakta sorun yaşıyorsanız yardım alın. Sağlıklı ilişkiler kurun. Olumlu etkisi olan insanlarla arkadaşlıklar kurun. Arkadaşlar ve aile üyeleri size destek sağlayabilir ve ruh hali değişimlerinin uyarı işaretlerini izlemenize yardımcı olabilir. Sağlıklı bir rutin oluşturun. Uyku, yemek yeme ve fiziksel aktivite için düzenli bir rutine sahip olmak ruh halinizi dengelemeye yardımcı olabilir. Herhangi bir egzersiz programına başlamadan önce doktorunuza danışın. Sağlıklı diyetle beslenin. Lityum alıyorsanız, uygun sıvı ve tuz alımı konusunda doktorunuzla konuşun. Uyumakta zorluk çekiyorsanız, neler yapabileceğiniz konusunda doktorunuzla iletişim kurun. Kullandığınız diğer ilaçlara dikkat edin. Başka bir doktor tarafından reçete edilen ilaçları veya reçetesiz satılan takviyeleri kullanmadan önce sizi bipolar bozukluk için tedavi eden doktorunuzu arayın. Bazen diğer ilaçlar depresyon veya mani ataklarını tetikleyebilir veya bipolar bozukluk için aldığınız ilaçların verimini etkileyebilir. Bir ruh hali çizelgesi tutmayı düşünün. Günlük ruh halinizin, tedavilerinizin, uykunuzun, aktivitelerinizin ve duygularınızın kaydını tutmak, tetikleyicileri, etkili tedavi seçeneklerini ve tedavinin ne zaman düzenlenmesi gerektiğini belirlemenize yardımcı olabilir.
Majör Depresyon Diğer Sağlık Sorunlarıyla Bağlantılı Olabilir!

Majör Depresyon Diğer Sağlık Sorunlarıyla Bağlantılı Olabilir!

Majör Depresyon Diğer Sağlık Sorunlarıyla Bağlantılı Olabilir!

Majör depresyon, beynin işlevlerinde bozulma ve düzensizliklerin yansıması olarak duygu, düşünce, davranış ve bedensel işlevlerde bozulmanın ortaya çıktığı belirtiler kümesidir. Majör depresyonda, uyaranlara karşı duyarlılığın azalması, girişim gücünün ve kendine güvenin yitirilerek umutsuzluğun, karamsarlığın güçlenmesi biçiminde beliren ruhsal çöküntü durumu mevcuttur.

Majör depresyonun belirtileri nelerdir?

Depresyon belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterir. Depresyonda olan kişi için konsantre olmak ve dikkatini sürdürmek çok yorucu bir çabadır. Okuduklarını ve başkalarının ona söylediklerini anlayamazlar. Sıkıntı ve geçmeyen keder halinin günlük aktiviteleri engelleyecek bir hal alarak, uzun sürmesi ve işlevselliği bozması depresyon gelişiminin belirtisi olmaktadır. Hastada depresif hal ile birlikte değişik etkinlik ve sorumluluklara karşı ilgi kaybı izlenir. Olağan etkinliklerden zevk alamaz. Umutsuzluk, kötümserlik, iç sıkıntısı, geçmeyen üzüntü, benlik saygısında düşme ve suçluluk duyguları intihar düşünce ve eylemlerini uyarır. İş, aile, para ve kendi sağlıkları ile aşırı biçimde kafaları meşgul olur. Depresif olguların çoğunda duygu değişiklikleri ile birlikte iştah ve kilo kaybı bulunur. Uyku bozukluğu depresyonun çok sık karşılaşılan bir belirtisidir. Dalgınlık, unutkanlık olabilir. Bazen ağır depresyon sonucu, kişilerin aklından geçenlerle dış dünyada olanlar birbirine karıştırılabilir. Tüm bunlarla birlikte mesleki ve sosyal işlevsellikte azalma ve kişiler arası ilişkilerde bozulmalar söz konusudur.

Depresyon psikiyatride iyi tanımlanmış ve sınıflandırılmış bir hastalıktır. Hastadan alınacak iyi bir öykü ile tanı konur. Ancak, depresyon diğer sağlık sorunlarıyla bağlantılı olabileceğinden, doktorunuz ayrıca bir fizik muayene yapabilir ve kan örneği isteyebilir. Bazen tiroid problemleri veya D vitamini eksikliği de depresyon belirtilerini tetikleyebilir. Ek olarak, depresyonun kalp krizi, inme ve diyabet gibi diğer ciddi hastalıkların ortaya çıkmasında rol oynadığı ve pek çok kronik hastalığın seyrini kötüleştirdiği kanıtlanmıştır. Ayrıca hekimlerin kullandığı bir depresyon testi bulunmaktadır.

İlaçların yan etkisi depresyona neden olabilir!

Bazı ilaçların yan etkisi sonucu depresyon ortaya çıkabilir. Birçok antihipertansif ilaç, kalp ilaçları (kardiyotonik, antianjinal, antiaritmik), ağrı kesici ve romatizma tedavisinde kullanılan ilaçlar, antibakteriyel ilaçlar, hormonlar, kolinerjik ilaçlar, organik çözücüler, birçok ruhsal yapı ve sinir sistemi üzerinde etkisi olan bazı ilaçlar depresyona neden olabilir.

Majör depresyon tedavisi nasıl yapılır?

Depresyon tedavisi kişiye özeldir. Depresyon tedavisinde psikoterapi, ilaçlar ve beyin uyarımı teknikleri kullanılır. Etkin bir tedavi ile haftalar içinde kısmi düzelme, 2-4 ay aralığında da tam düzelme elde edilebilir. Psikoterapi ile kişinin olumsuz düşünce ve davranış biçimlerinin değiştirilmesi ve hastalıkla mücadele etmesi için daha aktif olması amaçlanır. Bu nedenle, hasta hekim işbirliği ve hastanın tedaviye aktif katılımı çok önemlidir. Kimi ağır vakalar yatarak tedavi edilir. Antidepresan ilaçlar uzun süre kullanım güvenliği kanıtlanmış ilaçlardır. Doktor denetiminde kullanılması halinde kalıcı ve ciddi yan etkilere neden olmazlar. Doz ve tedavi süresine uymak depresyondan yüksek oranda korunmayı sağlar.

Benzer Yazılar

Nöromodülasyon kelimesini, “sinir sisteminin düzenleyicisi” olarak ifade edebiliriz. Vücudun çeşitli yerlerinde meydana gelen ve sinir sistemine bağlı aksaklıkların yeniden düzenlenmesini sağlayan Nöromodülasyon tedavileri ile günlük yaşamı olumsuz yönde etkileyen hastalıklar iyileştirilir ve hastanın yaşam kalitesi artırılır.

Parkinson hastalığı olan kişilerin yakınları için hastalık hakkında bilgi sahibi olmak oldukça önemli bir konudur.

Halk arasında Vagus Pili, Sara Pili veya Epilepsi Pili olarak bilinen Vagal Sinir Stimülasyonu ülkemizde ilaç tedavisine dirençli yani ilaç kullanmasına rağmen sara nöbetleri devam eden hastalarda başarıyla uygulanan bir ameliyat yöntemidir.

Halk arasında “beyin pili” olarak bilinen derin beyin stimülasyonu, beynin bazı özellikli bölgelerinin elektrotlar ve bir pil aracılığıyla uyarılması ve bu sayede beynin ürettiği anormal sinyallerin baskılanması mantığına dayanmaktadır.

Sakral sinir stimulatörü adı verilen mesane pili, kalbin ritmini düzenleyen pillerin büyüklüğünde olan bir cihazdır.

İdrar kaçırma her türlü kontrol edilemeyen ve istenmeyen idrar tutamama durumuna genel olarak verilen isimdir.

Takıntılar, hayatımızı zorlaştıran yapmadan kesinlikle rahat edemediğimiz davranışlar! Birçok kişi takıntılarının farkında bile değildir, çünkü bu durum onlar için oldukça normaldir.

Şiddetli kasılma ve istemsiz hareketlerle seyreden distoni hastalığı, beyinde oluşan yanlış sinyallerin engellenememesi sonucunda, vücudun belirli bir bölgesinde ya da yaygın bir biçimde oluşan istemsiz kas kasılmalarının oluşmasıdır.

Nevralji, bir veya daha fazla sinirde hissedilen ağrıyı tanımlar. Bazı tür nevraljiler, Herpes enfeksiyonu yani zona hastalığı sonucu ortaya çıkabilir.

Fantom ağrısı, kişinin daha önceden kesilmiş eli, kolu ya da bacağının sanki hiç kesilmemiş gibi ağrıdığını hissetmesi olarak özetlenebilir.

"
Majör Depresyon Belirtileri, Tedavisi, Nedenleri - Salus: Kişisel sağlık danışmanınız

Majör Depresyon Belirtileri, Tedavisi, Nedenleri - Salus: Kişisel sağlık danışmanınız

Depresyon: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Size özel içerikleri keşfetmek için Salus indirin.

Majör Depresyon Belirtileri, Tedavisi, Nedenleri

Uzm. Psk. Dan. Merve Dökmeci onaylı içerik

Herkes zaman zaman üzgün, durgun ya da mutsuz hissedebilir. Tüm duygular gibi bunlar da aslında oldukça normaldir. Üzücü bir olay karşısında verilen tepki, bu olayın etkisiyle bir süre keyifsiz ve depresif hissetmek hayatın bir parçası. Ama bazen bu düşük duygudurum hali, ortaya çıkmasına yol açan etken kaybolduğunda bile devam eder. Bazen kontrolsüzce mutsuz ve umutsuz duygulara kapılıp gidilebilir. İşte bu süreklilik bir psikolojik bir sorun olan majör depresyonun habercisi olabilir.

Klinik depresyon olarak da bilinen majör depresyon, basit bir şekilde depresif hissetmekten farklı, ciddi bir durum. Hem depresyon sürecinde hem, kontrol altına alınmadığı takdirde, yaşamın ilerleyen dönemlerinde beraberinde birçok farklı sorunu getirebilen "Majör depresyon nedir, belirtileri nelerdir?" sorularının yanıtlarını yazımızda bulabilirsiniz.

Majör Depresyon Nedir?

Majör depresyon, iki haftadan uzun süren mutsuzluk, düşük duygudurum ve yoğun üzüntü hisleri ve bunlarla beraber gelen fiziksel etkilerin görüldüğü bir psikolojik rahatsızlıktır. Literatürde klinik depresyon ya da majör depresif bozukluk olarak da geçer ve halk arasında en çok bilinen tür olduğu için yalnızca depresyon şeklinde de anılabilir.

Majör depresyon, kişinin hayatını etkileyen fiziksel değişimlere de yol açabilir. Bu değişimleri ve rahatsızlığın detaylarını şöyle açıklayabiliriz:

Kişinin aktivitelerden, hayattan aldığı keyif azalır ve ilgisizlik durumu ortaya çıkar. Uyku alışkanlıkları değişir. Çok ya da az uyuma, deliksiz uyuyamama, kalitesiz uyku ve buna bağlı olarak da odaklanma sorunları görülebilir. Yeme alışkanlıkları da farklılaşabilir. Çok yemek ya da iştahsızlık sonucunda vücut ağırlığı değişebilir. Suçluluk, kendini değersiz görme gibi negatif duygular ve ölüm düşünceleri artabilir. Aniden yükselen öfke ve sinirlilik hali de görülebilir. Kişi, genelde halsiz ve enerjisiz hisseder. Canı hiçbir şey yapmak istemez. Buna bağlı olarak da sosyal ortamlardan uzaklaşarak kendini izole edebilir. Tüm fiziksel ve ruhsal değişimler kişinin iş, okul ya da aile hayatını olumsuz etkileyecek düzeydedir. Majör Depresyon Neden Olur?

Majör depresyona yol açabilecek farklı etkenler var. Kesin olarak sebebi bilinen bir rahatsızlık değil. Fakat yapılan araştırmalar bazı kişilerin daha yatkın olabileceğini, yaşananların zamanla klinik majör depresyonu tetikleyebileceğini gösteriyor. Bunlara göre potansiyel majör depresyon nedenleri şöyle sıralanabilir:

Depresyonun vücudun kimyası ve beynin yapısı ile alakalı olduğunu gösteren birçok çalışma var. Buna göre hormon değişimleri majör depresyona yol açabilir. Genetik faktörler, çevresel etkenlerle birleşerek majör depresyon görülme riskini artırabilir. Çocukluk dönemindeki istismarlar, travmatik yaşantılar ve bastırılan duygular uzun vadede majör depresyona yol açabilir. Yoğun bir şekilde strese maruz kalmak, aşırı kaygılı olmak ve farklı psikolojik rahatsızlıklar da kişiyi majör depresyona sürükleyebilir.

Bu nedenleri göz önüne alarak majör depresyon risk faktörleri ve tetikleyicilerini de şu şekilde özetleyebiliriz:

Kadınlarda majör depresyonun erkeklere oranla neredeyse 2 kat fazla görüldüğü bilinmektedir. Ergenlik döneminde başlayan regl döngüsü, hamilelik dönemi, düşük yapmak ve menopoz gibi hormon değişimleri gözlenen durumlar sebebiyle kadınların daha büyük bir risk altında olduğunu söylemek mümkün. Aile içi şiddet, iş veya ev ortamındaki baskı ve stres, cinsel istismar majör depresyonu tetikleyen unsurlardır. Özellikle biyolojik açıdan daha yatkın konumda bulunan kadınların bu tür sorunlar yaşaması, klinik depresyon riskini artırabilir. Birini kaybetmek, ayrılık, farklı bir şehir ya da ülkeye taşınmak gibi büyük değişimler de risk oluşturabilir. Alkol ve uyuşturucu da vücudun kimyasını etkilediği için majör depresyon riskini artırabilir. Kanser veya hipotiroidi gibi bazı tıbbi durumlar, steroid gibi hormon takviyeleri de majör depresyon risk faktörleri arasındadır. Kişinin kendini toplumdan soyutladığı kaygı ve kişilik bozuklukları da majör depresyon riskini artırabilir. Bir kere majör depresyon atlatanlar tekrarlama riski ile karşı karşıya kalabilir. Bu durumun yaşanmaması adına planlanan tedavinin aksatılmaması oldukça önemlidir. Majör Depresyon Belirtileri Nelerdir, Tanısı Nasıl Konur?

Majör depresyon tanısı, bir ruh sağlığı uzmanının yaptığı değerlendirmeler sonunda konabilir. Bu aşamada uzman majör, klinik depresyon belirtilerini arayarak danışana duygu ve düşünceleri, son dönemde yaşadıkları hakkında sorular yöneltebilir. Bilimsel olarak kanıtlanmış majör depresyon testi ve ölçekleri ile danışanın depresyon spektrumunu belirleyebilir. Bu aşamada majör depresyon DSM-5 tanı kriterlerinden en az 5 tanesinin 2 haftadır görülüyor olması gerekir:

Günün büyük bir kısmında depresif, üzgün, umutsuz hissetmek. Önceden keyif alınan aktivite ve eylemlere karşı ilgisizlik. Yapılanlardan keyif alamama durumu. Son bir ayda vücut ağırlığının %5'i ya da daha fazlası kadar kilo alımı veya kilo kaybı. İnsomnia olarak da bilinen uykusuzluk sorunu ya da hipersomnia, yani aşırı uyuma durumu. Hemen hemen her gün sebepsiz yere huzursuz hissetme. Halsizlik ve sürekli yorgun hissetme. Hiçbir şey için yeterli enerjiyi bulamama. Değersiz ve suçlu hissetme. Kendine zarar verme ve intihar düşünceleri. Odaklanma ve karar vermede zorluk çekme.

Tanı için majör depresyon belirtileri içerisinde yer alan ilk iki kriterden birinin mutlaka görülmesi gerekir. Yani 5 kriterin biri ya anhedoni (ilgisizlik, zevk alamama durumu) ya da depresif ruh hali olmalıdır.

Majör Depresyon Tedavisi Nasıldır?

Majör depresyon tedavisinde genellikle psikoterapi ve ilaç kullanımı birlikte götürülür. Tedavi detayları bir uzman tarafından belirlenir. Şöyle ki:

Tedavi, rahatsızlığın spektrumuna ve kişinin durumuna bağlı olarak şekillenir. Örneğin, kendine zarar verme düşünceleri yoğun olan birinin kontrol altında tutulabilmesi için hastaneye yatması gerekebilir. Majör depresyon ilaçları genellikle mutluluk hormonu olarak da bilinen serotonin miktarını artırmak için kullanılır. Bunun yanında farklı antidepresanlar, semptomların azalmasına yardımcı olacak ek ilaçlar da reçete edilebilir. İlaçlar, mutlaka uzman kontrolünde ve önerilen düzeyde kullanılmalıdır. Tedaviden etkili bir sonuç alınabilmesi için farklı psikoterapi tekniklerine ihtiyaç duyulabilir. Kişinin güvenerek kendini açabileceği, beraber çalışabileceği bir terapist ile işbirliği yapması, majör depresyon iyileşme sürecini başlatmak açısından oldukça önemlidir. Majör Depresyon Tedavisinde Psikoterapinin Önemi

Majör depresyonu tetikleyen birçok farklı etken olabilir. Daha önce bahsettiğimiz bu faktörlerden kimisi biyolojik tabanlıdır. Bu tür tetikleyiciler ilaç tedavisi ile daha kolay bir şekilde kontrol edilebilir. Fakat temelinde psikolojik bir sıkıntı, travmatik yaşantılar ya da farklı bozukluklar yatan majör depresyon vakalarında daha etkili ve sürdürülebilir bir çözüm için psikoterapi önemlidir. Bunun yanında tetikleyicisi biyolojik olsa bile depresyon psikolojik açıdan kişiyi yorduğu için bu sürecin etkilerini azaltmak için de terapi faydalı olabilir. Psikoterapi ile:

Yaşadığınız kriz anlarını ve stresli dönemleri yönetmeyi öğrenebilirsiniz. İçgörü kazanabilir, duygularınızı açığa vurmanın sağlıklı yolları üzerine çalışabilirsiniz. Güçlü yanlarınızı keşfederek zorluklarla başa çıkmak için etkili stratejiler geliştirebilirsiniz. İletişim becerilerinizi ve özgüveni artırma yollarını öğrenebilir, daha iyi ve mutlu hissetmeye başlayabilirsiniz. Majör Depresyon Nasıl Geçer? Majör Depresyonu Yenmek için Ne Yapabilirim?

Majör depresyon insanın hayatını birçok açıdan, ciddi şekilde olumsuz etkileyebilecek bir rahatsızlık. Her dönem, herkesin başına gelebilecek olan bu psikolojik sorunla başa çıkmak için elbette yapabileceğiniz en iyi şey bir uzmana danışmak. Ama bunun dışında tedavi sürecini destekleyecek birtakım alışkanlıklar edinebilirsiniz. Ayrıca daha önce majör depresyon teşhisi konduysa ve aynı tecrübeyi yeniden yaşamak istemiyorsanız, birkaç detaya dikkat etmek sizin için faydalı olabilir.

Tetikleyicilerden Uzak Durmaya Çalışın

Depresif duyguları tetikleyen birçok parametre olduğundan bahsetmiştik. Siz de kendi tetikleyicilerinizden uzak durarak kendinizi korumaya alabilirsiniz. Bu tetikleyicileri ise terapistiniz ile beraber keşfedebilirsiniz.

Aşırı stres sizin için ciddi risk oluşturuyorsa, depresyon tedavisinin yanında stresi yönetmek için neler yapabileceğinize bakabilirsiniz. Bu aşamada hem terapistiniz ile çalışabilir hem meditasyon, nefes egzersizleri gibi stresi kontrol altına alabilecek yöntemleri deneyebilirsiniz. Kendinize İyi Bakın

Sağlıklı yaşam normlarını benimsemek hayat kalitesini artırabilir ve hayatınızı sandığınızdan çok daha fazla etkileyebilir.

Dengeli ve düzenli beslenmek hem beden hem ruh sağlığı açısından önemlidir. Bu alışkanlık daha sağlıklı bir hayat sürmenize ve her anlamda daha güçlü, dinç ve enerjik hissetmenize yardımcı olabilir. Çok ağır yemekler tüketmek ise uyku ve mide sorunlarını, bunlar da beraberinde insomnia, yeme bozuklukları gibi psikolojik sıkıntıları getirebilir. Spor sonrasında serotonin seviyesi yükselir. Yani egzersiz yapmak hem duygusal hem fiziksel olarak daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir. Özellikle açık ve temiz havada spor yapmak enerjiyi yükseltebilir. Kaliteli ve yeterli bir uyku size gün boyunca ihtiyaç duyduğunuz enerjiyi sağlamak açısından çok önemlidir. Her gün aynı saatte yatmak, yatmadan önce meditasyon yapmak, uyku öncesinde ekrandan uzak durmak gibi alışkanlıklar uyku kalitesini artırmaya ve sizi mental anlamda güçlendirmeye yardımcı olabilir. Önceliği Kendinize Verin

İnsan ilişkileri biz farkında olmadığımızda bile psikolojimizi ciddi olarak etkiler. Sürekli negatif insanlar ile iletişimde olmak, pasif agresif davranışlara maruz kalmak ya da toksik ilişkiler sizi, siz anlamadan depresyona sürükleyebilir.

Elbette herkesin hayatında farklı sorunları olabilir ve kişi bu durumu insan ilişkilerine yansıtabilir. Aslında çevremizde sıkıntılı bir durum yaşayan birini gördüğümüzde ona yardım etmek, bir çıkış yolu bulması için destek olmak yapabileceğimiz en iyi şeylerden biri. Ama bazen biz de kendimizde yeterli enerjiyi bulamayabiliriz. Böyle bir durumda önceliği kendinize vermeniz ve bu tür tetikleyicilerden en azından bir süre için uzak durmanız faydalı olabilir.

Majör Depresyon Hakkında Merak Edilenler Majör Depresyon Tedavisi Ne Kadar Sürer?

Majör depresyon iyileşme süreci kişiden kişiye değişir. Herkesin yaşadığı durumlar, depresyon spektrumu, tedaviye yaklaşımı ve düşünce yapısı birbirinden farklıdır. Bu nedenle tedavi süresi ile ilgili net ve genel bir bilgi vermek mümkün değildir.

Majör Depresyon İlerlerse Ne Olur?

Majör depresyon bedeni, ruh halini ve düşünceleri fazlasıyla etkileyen bir psikolojik rahatsızlık. Kontrol altına alınmadığında beraberinde oldukça çeşitli sorunları getirebilir. Bu noktada "Majör depresyon ilerlerse ne olur?" sorusuna verebileceğimiz potansiyel yanıtlar şöyle:

Majör depresyon deneyimleyen biri hayati ihtiyaçlarını karşılamak için bile enerji bulamayabilir. Bu durumda yeme düzeni bozulur, yetersiz beslenme sebebiyle rahatsızlıklar oluşabilir. Vücudun yeterli besini alamaması, uyku sorunları ve depresyonun yarattığı huzursuzluk hali beden sağlığını fiziksel olarak da bozar. Bu da kalp krizi gibi hayati tehlike doğurabilecek rahatsızlıkların oluşmasına yol açabilir. Majör depresyonda kişi kendine zarar vermek isteyebilir, intihar girişimlerinde bulunabilir. Madde ve alkol bağımlılığı gibi riskli ve yıkıcı alışkanlıklar edinilmesine sebep olabilir. Genel anlamda yaşanan değişimlerin tamamı olumsuz olduğu için kişinin ilişkileri ciddi şekilde hasar alabilir. Manik Bozukluk ve Majör Depresyon Arasındaki Fark Nedir?

Bipolar bozukluk olarak da bilinen manik depresif bozukluk ile majör depresyonun temel farkı, birinin iki diğerinin tek kutuplu olmasıdır.

Manik bozukluk çift kutupludur yani iki ayrı dönem görülür. Bu dönemlerden biri yükselme diyebileceğimiz mani, diğeri düşüş denebilecek depresif haldir. Majör depresyonda ise sadece tek bir kutup vardır. Depresyon dönemi manik bozukluğun bir parçasıdır. Fakat mani, majör depresyonda görülmez. (Klinik) Majör Depresyon ile (Distimi) Kronik Depresyon Arasındaki Farklı Nedir?

Distimi, yani kronik depresyon ve klinik, yani majör depresyon arasındaki en temel fark, semptomların şiddeti ve süredir. Şöyle ki:

Kronik depresyondaki bir kişi depresyonda olduğunu uzun süre anlamayabilir. Hayatının akışının bu şekilde olduğunu düşünebilir. Majör bozuklukta genellikle dışarıdan da gözlenebilen bir değişim söz konusudur. Semptomlar daha yoğun görüldüğü için fark edilmesi daha kolaydır denebilir. Özellikle ağır majör depresyon kişinin hayatını çok daha ciddi şekilde etkiler. Kişi yataktan kalkmak, günlük işleri yapmak, yemek yemek istemeyebilir. Distimi de ise semptomlar hayatı bu denli etkilemez. Çünkü semptomlar nispeten daha hafiftir. Majör Depresyon Hastalarına Nasıl Davranmalı?

Sevdiğiniz birinin depresyon ile mücadele ettiğini görmek sizin için de üzücü, hatta yıkıcı olabilir. Bu aşamada ona nasıl yardımcı olacağınızı bilemeyebilir, hangi davranışların ne tür bir etki yaratacağından emin olamayabilirsiniz. Tabii ki burada yapılabilecek en doğru şeylerden biri tedavi döneminde terapistin sunduğu tavsiyelere uymak. Bunun yanında aşağıdaki ipuçlarını incelemek de size fayda sağlayabilir:

Her şeyden önce durumu kabullenmeli, yaşananların herkesin başına gelebileceğini bilmelisiniz. Onu, depresyonda olduğu için kınamamalı ya da suçlamamalısınız. Onunla konuşmalı, duygularını ifade etmesi için teşvik etmeli ve paylaştıklarını küçümsemeden, içtenlikle dinlemelisiniz. Bazen insanlar depresyonda olduğunu bilse bile bunu dillendirmek istemeyebilir. Zayıflık olarak görebilir ve bu durumu paylaşmaktan çekinebilir. Böyle bir anda onunla konuşmak, yaşadıklarının çözümsüz olmadığını ve herkesin tecrübe edebileceği bir durum olduğunu açıklamak önemlidir. Anlayışlı ve sabırlı olmak da oldukça önemli. Zaman zaman tükendiğinizi hissetseniz de bu süreçte desteğinize ihtiyaç duyan sevdikleriniz için sabırlı olmalısınız. Bunun için kendinize de zaman ayırmayı, bunaldığınızda tazelenebileceğiniz aktiviteler yapmayı ihmal etmeyin. Onu hafif egzersizler yapmaya teşvik etmek, beraber keyif alacağı aktiviteler düzenlemek iyi olabilir. Ayrıca bu süreçte düzenli uyku, iyi beslenme, alkolden uzak durma gibi önemli noktalarda ona rol model olmanız da önemli. Majör depresyon iyileşme belirtileri göstermeye başladığında yaşanan bu güzel gelişmeleri beraber kutlayın. Majör depresyon ile savaşan biriyle zaman geçirmek sizin psikolojinizi de yorabilir. Konuşma terapilerine ya da destek gruplarına katılmak bu anlamda size iyi gelebilir.

Siz de kendinizde ya da bir sevdiğinizde majör depresyon belirtileri görüyor ya da herhangi başka bir sebepten dolayı desteğe ihtiyaç duyuyorsanız, Salus uygulaması üzerinden uzmanlarla iletişime geçebilir, size destek olabilecek içerikleri ücretsiz olarak keşfedebilirsiniz.

The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Fifth Edition

Sayfa içeriği yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka bir uzmana başvurunuz.

Size özel içerikleri keşfetmek için Salus indirin.

"
Depresif Bozukluklar (Depresyon) - Prof. Dr. Özgür Öner - Çocuk ve Ergen Psikiyatristi

Depresif Bozukluklar (Depresyon) - Prof. Dr. Özgür Öner - Çocuk ve Ergen Psikiyatristi

Depresif Bozukluklar (Depresyon)

Major depresyon, kişide mutsuzluk, üzgünlük, karamsarlık, (ergenlerde ve çocuklarda çabucak tetiklenen ve zor geçen öfke) hiçbir şeyden zevk almama, isteksizlik belirtilerinin yanı sıra, iştah, uyku ve hareketlilikteki değişiklikler (her birisinde artma veya azalma), kendini yetersiz ve suçlu hissetme, intihar düşünceleri, konsantrasyon güçlüğü belirtilerini içeren bir klinik sendromdur.

Belirtilerin en az 15 gündür sürmesi, her gün ortaya çıkması, günün büyük bir kısmında devam etmesi ve bireyde işlev bozukluğuna yol açması gerekmektedir. Çocuklarda depresif duyguları ifade edecek bilişsel kapasite gelişmemiş olabileceği için vücutla ilgili ağrı vs gibi belirtiler, sosyal içe çekilme ön planda olabilir. Depresyona psikotik belirtiler (halüsinasyonlar, hezeyanlar gibi) eşlik edebilir.

Atipik Depresyon Nedir?

Kilo artışı, aşırı uyuma, aşırı yorgunluk, karbonhidrat alımında artış ve reddedilmeye aşırı hassasiyet ile kendini gösteren bir depresyon şeklidir.

Melankolik Depresyon Nedir?

Kişinin belirgin kilo kaybı ve uykusuzluğunun olduğu, gündüzleri erken uyanılan, aşırı ve yersiz suçluluk hislerinin görüldüğü, gündüzleri daha kötü olan bir depresyon şeklidir.

Distimi Nedir?

Distimi, çocuk ve ergenlerde en az 1 yıl süreyle devam eden, daha az şiddetli ama daha kronik bir depresyon halidir.

Depresyonla beraber görülen diğer bozukluklar nelerdir?

Depresyonla en sık beraberlik gösteren bozukluklar kaygı bozukluklarıdır. Bunları Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, davranış bozukluğu ve ergenlerde alkol/madde kullanımına bağlı bozukluklar takip eder.

Depresyon ile Bipolar Bozukluğun Farkı Nedir? Unipolar ve Bipolar Depresyon Nedir? Manik/hipomanik kayma (şift) nedir?

Bipolar bozuklukta manik veya hipomanik ataklar olması gerekir. (BİPOLAR BOZUKLUKLAR yazıma bakınız). Gençlerde ilk atak sırasında depresyonun tek uçlu mu (unipolar, manik/hipomanik ataklar içermeyen) bipolar depresyon mu (manik/hipomanik ataklarla değişiklik gösteren) olduğunu anlamak zordur. Bipolar depresyonu düşündüren ipuçları ailede bipolar bozukluk öyküsü, antidepresan ilaçlarla manik/hipomanik atak geçirmek (şift, manik/hipomanik kayma), psikotik ve atipik belirtilerin varlığıdır.

Depresyonun Sıklığı Nedir?

Depresyon çocuklarda %1-2, ergenlerde %4-8 sıklığında görülmektedir. Çocuklarda kızlarda ve erkeklerde görülme sıklığı aynı iken ergenlerde kızlarda iki kat fazla görülmektedir. Ergenlerin %5-10’unda ise majör depresyon tanısı almayacak ama yine de rahatsızlık ve işlev kaybı yaratan depresif belirtiler görülür.

Depresyonun Klinik Gidişi Nedir?

Depresyon atağı 2 ila 8 ay devam edebilir. Birçok olguda atak kendiliğinden de geçebilir, ancak olguların %20-60’ında 1 yıl, %70’inde 5 yıl içinde tekrarlar. Yani olguların büyük bir kısmında yetişkinlikte devam edebilir. Ergenlikte depresyon geçiren olguların %20-40’ında ileride bipolar bozukluk çıkabilir. Daha şiddetli, kronik, birden çok atak öyküsü olan, belirtilerin tedavi ile tam düzelmediği, olumsuz bilişsel stili ve inançları olan, ümitsizlik yaşayan, sosyoekonomik durumu düşük ve ailede kavga, istismar gibi olumsuz yaşam olaylarına maruz kalan depresif gençlerde hastalık daha olumsuz bir seyir gösterebilir.

Depresyonda İntihar Riski Nedir? Bu riski arttıran faktörler nelerdir?

Tedavi edilmeyen depresyon tehlikeli bir durumdur. Depresif ergenlerin %60’ında intihar düşünceleri saptanmıştır. Daha önce intihar girişiminde bulunan, diğer psikiyatrik bozuklukları olan, dürtüsellik ve saldırganlık gösteren, silahlara rahat ulaşabilen, olumsuz yaşam olaylarına maruz kalan, alkol/madde kullanma, yetersiz aile denetimi ve desteği olan, ailesinde intihar öyküsü bulunan ve ümitsizlik belirten depresif gençlerde intihar riski artmıştır. Kızlarda intihar girişimi daha sık olmasına karşın oran olarak erkeklerde ölüm riski daha yüksektir. Dini duyguları güçlü kişilerde intihar riski daha düşüktür. İntihar riski çocuklarda ergenlere göre çok daha azdır.

Depresif belirtiler veren ergenlerde intihar düşünceleri ve riski mutlaka dereceli bir şekilde sorgulanmalıdır.

Depresyonun Tedavisi Nasıl Yapılır?

Depresyon tedavisinde akut faz, devam fazı ve idame fazı vardır. İlk iki faz her depresyon tedavisinde yer almak zorundadır.

Akut fazda belirtiler tedavi edilir.

Devam fazı nüksü engellemek içindir.

İdame fazı, belirtileri ağır ve önceden nüks yaşamış olgular içindir.

Tedavinin her fazında psikoeğitim, destekleyici psikoterapötik yaklaşımlar, aile ve okul ile çalışma gereklidir.

Psikoeğitim: Ailenin ve hastanın depresyonun bir hastalık olduğu, depresyonun nedenleri, gidişi ve farklı tedavi seçeneklerine dair eğitimidir. Psikoeğitim ile hasta ve aile tedavi seçeneklerine ve hastalığın gidişine daha fazla hakim olur ve beklentilerini ve davranışlarını buna göre düzenleme fırsatı bulurlar.

Destekleyici psikoterapötik yaklaşımlar: Aktif dinleme ve yansıtma, ümit aşılanması, sorun çözme becerilerinin arttırılması ve tedaviye uyumun sağlanması için uygulanacak yaklaşımları içerir.

Aile ile çalışma: Aile terapisi yapılmasa bile, ergen depresyonunda aile tedaviye katılmadan başarı sağlanamaz. İlk olarak, tedavi motivasyonu genelde ailededir, yani ergeni başvurmaya ikna eden onlardır. İkinci olarak, aile ergenin vermediği önemli bilgileri sağlayabilir. Üçüncü olarak aile tedaviyi izler ve çocuklarının güvenliğini sağlarlar.

Akut Faz:

Hafif Olgular: Hafif olgularda plasebo yanıtı yüksektir. Hafif olgular sadece destekleyici terapi ve psikoeğitim yaklaşımları ile ve çevresel stres kaynakları ele alınarak düzelebilirler. 4-6 haftalık destekleyici tedavi ile yanıt alınması beklenir. Ancak daha ciddi belirtileri olan, belirgin melankolik belirtiler gösteren, psikotik olan, yoğun ümitsizlik duyguları veya intihar düşünceleri olan ergenlerde bu tedavi yeterli olmaz. Destekleyici tedaviye yanıt vermeyen veya orta/şiddetli depresyonu olan olgular: Bu olgularda spesifik psikoterapiler ve/veya ilaç tedavileri uygulanmalıdır. Şiddetli belirtiler gösteren olgularda antidepresan ilaç tedavisi kullanılması gereklidir. Spesifik psikoterapiler olarak bilişsel davranışçı terapi ve kişiler arası ilişkiler terapisinin etkinliğine dair daha fazla kanıt bulunmaktadır. Ancak psikoterapi ve ilaç kombinasyonunun sadece ilaç kullanılmasına göre ne kadar ek etkinlik sağladığı açık değildir.

Farmakoterapi:

Selektif serotonin geri alım inhibitörlerinin (Fluoksetin, Fluvoksamin, Sertralin, Sitalopram, Essitalopram, Paroksetin) majör depresyon tedavisinde etkinliği %40-70 arasındadır ancak plaseboya yanıt da oldukça yüksektir. Çocuk ve ergenlerde başlangıç dozları daha düşüktür ve doz yavaş arttırılır ama kullanılan dozlar yetişkin dozlarına yakın olabilir. Uygun dozda tedavinin 4 hafta sürdürülmesinden sonra kontrol görüşmesi yapılmalı ve doz ayarlanmalıdır. Uygun dozda tedaviye 8 haftada yanıt vermeyen olgularda tedavi değiştirilmelidir veya tedaviye ek yapılmalıdır. Tedaviye kısmen yanıt alınan ve doz arttırılmasıyla ek etkinlik sağlanamayan durumlarda o andaki ilaca devam edip yanına güçlendirici bir tedavi eklenmesi tercih edilmelidir (lityum, antipsikotik ilaçlar, tiroid hormonu gibi).

Antidepresanların Sık Rastlanan Yan Etileri Nelerdir?

Antidepresanlar güvenli ve genellikle rahat kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçlarla olan yan etkilerin birçoğu tedavinin başında ortaya çıkar ve zamanla azalır. Nispeten sık rastlanan yan etkiler gastrointestinal belirtiler (bulantı, kusma gibi), uyku değişiklikleri (uykusuzluk veya çok uyuma, çok rüya veya kâbus görme), huzursuzluk, terleme, baş ağrısı, iştah artışı veya azalışıdır. Çocuk ve ergenlerde daha az sıkıntı yaratmakla beraber geçici cinsel sorunlara neden olabilirler. Özellikle küçük çocukların %3-8’inde aşırı hareketlilik, dürtüsellik ve öfkeye neden olabilirler. Nadiren burun kanaması, çabuk berelenme gibi kanamaya yatkınlık yapabilirler. Venlafaksin (Efexor) kalp atış hızında ve kan basıncında artışa neden olabilir. Antidepresan kullanan çocuk ve ergenler intihar riski açısından takip edilmelidir.

Tedaviye Yanıt Alınamıyorsa Düşünülmesi Gereken Durumlar Nelerdir?

Yanlış tanı, farkına varılmayan veya tedavi edilmeyen tıbbi veya psikiyatrik sorunlar (kaygı bozuklukları, yeme bozukluklarıi madde kullanımı, hipotiroidi, anemi, vs), farkına varılmayan bipolar bozukluk, ilaç tedavisinin doz ve süresinin yetersiz olması, tedaviye uyumun yetersiz olması, psikoterapist ile hastanın uyumsuzluğu veya psikoterapistin teknik yetersizliği, ciddi yaşam olayları (istismar, devam eden aile ve okul sorunları gibi) akla gelmelidir.

Devam Fazı:

Tedavi bütün olgularda 6-12 ay sürdürülmelidir. Nüks riskinin en yüksek olduğu dönem tedaviye yanıt alındıktan sonraki ilk 4 aydır.

İdame Fazı:

İki veya daha fazla atak geçiren veya distimi+majör depresyon olan hastalarda tedavi gerektiği sürece devam edilmelidir.

KAYNAK:
J. Am. Acad. Child Adolesc. Psychiatry, 2007, 46(11):1503Y1526.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

"
Depresyon - Prof. Dr. Baybars Veznedaroğlu

Depresyon - Prof. Dr. Baybars Veznedaroğlu

Depresyon

Depresyon psikiyatrik hastalıklar içinde en yaygın olan ve yaşam kalitesini birçok alanda bozan bir hastalıktır. Günlük hayatta herkes zaman zaman moralsiz, üzgün, mutsuz, karamsar hissedebilir. Depresyon hastalığının farkı ise kişi düşünce olarak durumuyla ilgili ümitsizlik, pişmanlıklar, geleceğe yönelik karamsarlık, suçluluk ve değersizlik algılamaktadır. Hatta intiharı çözüm olarak görebilmektedir.

Davranış olarak toplumsal geri çekilme, içine kapanma, kişinin zevk alarak yaptığı şeylerden zevk alamama, isteksizlik görülür. Bedensel olarak da uyku ve iştah bozuklukları görülmektedir. Tedavisinde antidepresan ilaç tedavileri ve psikoterapiler uygulanmaktadır. Bilişsel davranışçı terapi, insanın olumsuz düşünce ve davranış kalıplarını işlevsel olanlar ile değiştirmeye yarayan tedavilerdir.

Depresyon Nedir?

Depresyon en sık görülen duygu durum bozukluklarından biridir. Kronik üzüntü, ilgisizlik, günlük aktiviteleri yerine getirememe gibi şikayetlere neden olan depresyon problemi erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülmektedir. Ancak bu durum erkeklerin daha az profesyonel destek talebi bulunmalarından kaynaklanmaktadır.

İçindekiler Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir? Depresyon Ne Demek? Depresyon Türleri Nelerdir? Depresyon Tedavisi Depresyon Belirtileri Nelerdir?

İzmir depresyon belirtileri kişiden kişiye göre değişebilmekle birlikte bir kez ortaya çıktıktan sonra günler boyu yaşanabilmektedir.

Depresyon nöbeti sırasında her gün yaşanması muhtemel olan belirtileri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz,

Boşlukta ve umutsuz hissetme Sebepsiz ağlama krizleri Suçluluk duygusu ve değersizlik hissetme Konsantrasyon bozuklukları Karar vermede ve düşünmede zorluk Sinirlilik hali ve öfke patlamaları Aktivitelere olan ilgi kaybı Nedensiz yere hissedilen baş ağrısı ve sırt ağrısı İştahsızlık ve bunun sonucunda kilo kaybı ya da sebepsiz yere aşırı yeme isteği ve kilo alma Sık sık intihar ve ölümü düşünme Aşırı uyuma hali ya da uykusuzluk Enerji düşüklüğü ve yorgunluk

Depresyon Ne Demek?

Depresyonu kısa anlatmamız gerekirse, sürekli üzüntü hali ve ilgisizlik gibi psikolojik, baş ağrısız, kilo alma ya da verme gibi fiziksel belirtileri açığa çıkaran bir tür duygu durum bozukluğudur. Depresyon tüm dünyada en sık yaşanan duygu durum bozukluklarından biridir ve tedavisi mümkündür.

"
Bipolar Bozukluk Nedir? Belirtileri Nelerdir? Özel Ortadoğu Hastaneleri

Bipolar Bozukluk Nedir? Belirtileri Nelerdir? Özel Ortadoğu Hastaneleri

Depresyon: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Bipolar Bozukluk Nedir? Belirtileri Nelerdir? Son Güncelleme Tarihi : Ocak 1, 2024

Manik depresif psikoz olarak da bilinen bipolar bozukluk, bireyin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen ve akademik veya sosyal ilişkilerde büyük zorluklara neden olan, oldukça ciddi bir ruh sağlığı sorunudur. Psikiyatrik hastalıklar, uzun vadede zihinsel ve fiziksel açıdan işlev kaybına yol açabilir ve bipolar bozukluk, dünya genelinde işlev kaybına neden olan hastalıklar arasında altıncı sırada yer almaktadır. Son derece ciddi seyreden ve yetişkin nüfusun yaklaşık %6’sında görülen bu bozukluğun doğru şekilde tanınması ve etkili tedaviye başlanması, hastalığa bağlı işlev kaybının ortaya çıkmasını engellemek açısından son derece önemlidir. Bipolar bozukluk, özellikle minör depresif bozuklukla karıştırılabilmekte ve bu durum hastalığın kontrolünü zorlaştırarak tanı almayı geciktirebilmektedir. Bu nedenle, hastalığı doğru şekilde tanımlayabilmek için bipolar bozukluk ne anlama gelir, nasıl tedavi edilir gibi soruların yanı sıra bipolar bozuklukta ayırıcı tanı ne anlama gelir ve minör depresyon ile arasındaki farklar nelerdir gibi önemli soruların da cevaplanması gerekmektedir

Bipolar Bozukluk Nedir?
Bipolar Bozukluk Belirtileri Nelerdir?
Bipolar Bozukluk Tanısı Nasıl Konur?
Bipolar Bozukluk Tedavisi

Bipolar Bozukluk Nedir?

Bipolar bozukluk, iki farklı dönemle karakterize edilen, ilerleyen bir uçtan diğerine değişen, iki uçlu bir ruhsal bozukluktur ve eskiden manik-depresif hastalık olarak adlandırılırdı. Kişinin duygusal durumu, coşku veya taşkınlık olarak adlandırılan manik dönemle, çöküntü olarak nitelendirilen depresif dönem arasında, iki uç arasında değişebilir. Bu dönemler arasında periyodik bir düzelme ve ardından tekrar şiddetlenme olabilir ancak hastalığa özgü dönemlerin birbiri ardına gelmesi, tanı için önemli bir kriterdir. Bir süre boyunca manik duygusal durumda olan bir hasta, daha sonra hastalığın yatışmasıyla birlikte haftalarca hatta aylarca hiçbir belirti göstermeyebilir ve tamamen normal bir ruh haline dönebilir. Ancak hastalığın yeniden alevlenmesiyle depresif dönem başlar ve kişi belirli bir süre mutsuz, karamsar, kaygılı bir duygu durumu içinde olabilir.

Yaklaşık olarak 20-25 yaş aralığında başlayan bu uzun süreli duygusal değişimler, günlük yaşamla uyum sağlamayı, iş ve akademik alanda başarıyı ve kişiler arası iletişimi düzgün bir şekilde sürdürmeyi oldukça zorlaştırır. Hastalığın ortaya çıkışı büyük ölçüde genetik faktörlere bağlıdır, ancak beyinde salgılanan bazı kimyasal bileşiklerle ilişkili nörolojik problemler de bipolar bozukluğa yol açabilir.

Bipolar Bozukluk Belirtileri Nelerdir?

Bipolar bozuklukla ilgili en belirgin belirti, hastanın sergilediği manik tablodur ve bu durum, hastalığın kesin tanısı için gerekli olan çekirdek özellik olarak kabul edilir. Manik dönem belirtileri şunlardır:

Enerji ve motor hareket düzeyinde artış
Uyku ihtiyacında belirgin azalma hatta uyku gerekliliğini inkar etme
Yaygın dikkat dağınıklığı
Özgüven düzeyinde artış ve kendini olduğundan çok daha büyük görme
Keyif veren veya riskli olan davranışlara karşı dürtüsellik artışı (Çok fazla alışveriş yapmak, aşırı hızlı araba kullanmak gibi)

Manik dönemdeki bu enerji artışı, kişinin kendini son derece verimli, aktif ve ruhsal açıdan son derece iyi hissetmesini sağlayabilir. Bu durum, kişinin tedavi ihtiyacını fark etmesini geciktirir ve dolayısıyla tanı almayı zorlaştırır. Depresif dönemde ise manik dönemin neredeyse tam tersi yaşanır ve kişiler genellikle bu dönemde depresyon şikayeti ile hekime başvurur. Minör depresyon ile manik-depresif bozukluk arasındaki farkları saptayabilmek oldukça zordur ancak hastalığın doğru şekilde tanı alması ve erken dönemde tedavi edilmesi için kritik önem taşır.

Depresif dönem belirtileri şunlardır:

Enerji düzeyinde belirgin azalma
Uyku ihtiyacında artış ve yorgun uyanma
Özgüven kaybı ve değersizlik hissi
Karamsarlık, umutsuzluk
Eskiden keyif alınan etkinliklerden keyif alamama hali
İştah düzeyinde belirgin artış veya azalma
Açıklanamayan fiziksel ağrılar
Ölüm ve intihar düşünceleri

Tüm bunlar depresyon durumunda ortaya çıkan yaygın belirtilerdir ancak bipolar bozukluk tanısı için yeterli değildir. Bipolar bozukluk tanısının doğru şekilde konulabilmesi için depresyon şikayeti ile başvuran her hasta detaylı bir şekilde değerlendirilmelidir

Bipolar Bozukluk Tanısı Nasıl Konur?

Bipolar bozukluk, kişinin yaşamının hemen her alanını etkileyen, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen ve intihar riskini büyük ölçüde artıran kronik bir ruh sağlığı bozukluğudur. Hastaların çoğu başlangıçta depresyon tanısı alır ve buna yönelik tedavi uygulanır. Ancak bu tedaviler hastalığın seyrini kötüleştirebilir ve tedaviye uyumu zorlaştırabilir. Bu nedenle özellikle depresif duygu durumu şikayetiyle başvuran kişilerin bipolar bozukluk tanısı açısından ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi gereklidir.

Tanı için en belirleyici kriter, manik dönemin varlığıdır. Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre, manik dönem en az bir hafta süren veya hastaneye yatış gerektiren, olağanüstü ve sürekli coşkulu bir duygu durumu olarak tanımlanır. Bu tanıma uygun en az bir dönem yaşamış olmak bipolar bozukluk tanısı için yeterlidir. Manik dönemde kişi genellikle daha konuşkan olur, ancak dikkat dağınıklığı yaşadığı için konuşmalarında devamlılık göstermekte zorlanır.

Bipolar bozukluk belirtileri arasında önemli bir özellik, hastalığa ait bulguların mevsimsel olarak değişmesidir. Hastalar genellikle ilkbahar ve yaz aylarında manik dönem geçirirken kış aylarında depresif duygu durumuna sahip olabilirler. Özellikle ilkbahar mevsiminden yaz aylarına geçiş döneminde manik belirtiler artış gösterir. Bu dönem, hastalığın alevlenmesi açısından en riskli zaman olarak kabul edilir. Bipolar tanısı almış kişilerin yaklaşık %25’i ilkbaharın son günleri ile yazın başlangıcı arasında kötüleşir ve dürtüsellik, öfke patlamaları, saldırganlık ve intihar eğilimi gibi davranışlar sergileyebilir. Bipolar bozukluk tanısında, hastanın bu davranışsal özellikleri ve hastalığa ait tüm bu özellikler dikkate alınır.

Bipolar Bozukluk Tedavisi

Bipolar bozukluk tanısı alan kişilerde hastalık dönemi, genellikle ilk on yıl içinde ortalama olarak dört kez görülür. Manik dönem birkaç ay sürebilirken depresyon dönemi altı aydan daha uzun devam edebilir. Ataklar arası dönemde birçok kişi normal duygu durumuna geri döner ve günlük yaşam aktivitelerinde herhangi bir aksaklık yaşamaz. Ancak bu süreçte kişilerin, doktorları tarafından belirlenen tedaviye düzenli olarak devam etmeleri son derece önemlidir. Aksi takdirde ataklar daha sık tekrarlanarak hastalığın seyrini kötüleştirebilir.

Bipolar bozukluk tedavisi, ilaç tedavisi ile birlikte planlanan psikoterapi uygulamalarını içerir. Her iki tedavi yöntemi de tek başına yeterli değildir, bu nedenle en etkili tedavi planının, hekim ve hasta tarafından birlikte oluşturulması gerekmektedir.

Sağlıklı yaşam alışkanlıkları geliştirme, psikiyatrik hastalıkların tedavisinde son derece önemlidir. Düzenli uyku ve egzersiz alışkanlıkları, fiziksel ve zihinsel sağlığı güçlendirirken belirli rutinler oluşturmak, özellikle bu tür psikiyatrik hastalıkların seyrini iyileştirir. Bipolar bozukluk tanılı kişilerin aynı saatte uyumaları, kahvaltı, öğle ve akşam yemeği saatlerini her gün aynı zamanda yapmaları, gün içinde belirli saatlerde belirli aktiviteleri yapmaları önerilir. Ayrıca alkol ve madde kullanımından kaçınmak hem fiziksel sağlığı korumak hem de zihinsel ve ruhsal hastalıklardan korunmak için önemlidir. Özellikle psikiyatrik hastalık tanısı almış kişilerin alkol tüketimini sınırlamaları ve uyuşturucu gibi maddelerden kesinlikle uzak durmaları gerekmektedir.

"
Major depresif bozukluk ve distimik bozukluk.. Olcay Yazıcı | Psikiyatr

Major depresif bozukluk ve distimik bozukluk.. Olcay Yazıcı | Psikiyatr

Depresyon: Tanı, Belirti ve Tedavisi

DEPRESİF BOZUKLUKLARIN KLİNİK BELİRTİLERİ

Depresif hastalıkların belirtileri major ya da minor depresif dönemler şeklinde ortaya çıkabilir. Depresif bozukluklar grubunda başlıca iki hastalık yer alır: Major depresif bozukluk ve distimik bozukluk. Major depresif bozuklukta major depresif dönemler ortaya çıkarken, distimide minor depresif belirtiler sürekli olarak bulunur.

Bipolar (iki uçlu) hastalık, iki tam ters kutup (depresyon ve mani) dönemlerini sergilerken, major depresif bozukluk unipolar (tek uçlu) özellik gösterir, yani yalnızca major depresif dönemler ortaya çıkar, bu nedenle bazen (unipolar depresyon) diye de adlandırılır.

A. MAJOR DEPRESİF DÖNEM BELİRTİLERİ

Major depresif dönemin belirtileri bipolar bozukluk bölümünde ayrıntılı olarak anlatılmış olup (bkz. Bipolar Bozukluk, Klinik Belirtiler, Major Depresif Dönem), aşağıda yalnızca tanı ölçütleri verilecektir.

Amerikan Tanı ve Sınıflandırma Sistemi (DSM)’nin son versiyonu (DSM-IV) major depresif dönem tanısı için aşağıdaki ölçütleri önermektedir.

MAJOR DEPRESİF DÖNEM TANISI

Önceki işlevsellik düzeyinden bir değişikliği gösteren aşağıdaki belirtilerden en az 5’inin,en az 2 hafta süreyle varlığı. Bu belirtilerden en az birinin ya (1) depresif duygudurum, ya da (2) ilgi ve zevk kaybı olması gerekir.

1.Hastanın bildirimi (örn. keder ya da boşluk hissi) ya da başkalarının gözlemine dayanan (örn. ağlamaklı görünüm) hemen her gün, yaklaşık gün boyu süren, depresif duygudurum (çocuk ve ergende bunun yerine irritabl duygudurum olabilir).

2.Hemen her gün, yaklaşık gün boyu, tüm ya da çoğu etkinliğe karşı ilgi ve zevk kaybı (Bu hasta tarafından bildirilebilir ya da başkalarınca gözlemlenebilir)

3.Bir diyet uygulamaksızın, önemli bir kilo kaybı ya da alımı (örn. ayda beden ağırlığının %5’inden fazlasını) ya da hemen her gün iştahta artma ya da azalma (çocukta beklenen kiloyu alamama)

4. Hemen her gün uykusuzluk ya da aşırı uyku hali

5. Hemen her gün, psikomotor huzursuz bir hareketlilik yada yavaşlamanın varlığı

6. Hemen her gün, bitkinlik ya da enerji kaybı

7. Hemen her gün, değersizlik ya da aşırı ya da uygunsuz suçluluk duyguları

8. Hemen her gün, düşünme ya da konsantrasyon yeteneğinde azalma, ya da kararsızlık (öznel ya da başkalarının bildirimi şeklinde olabilir).

9. Yineleyen ölüm düşünceleri (yalnızca ölüm korkusu olarak değil), özgül bir tasarı olmaksızın yineleyen özkıyım düşünceleri, ya da özkıyım için özgül bir tasarının varlığı, ya da bir özkıyım denemesinin bulunması.

(Ayrıca, belirtilerin sosyal, iş, kendine bakım vb işlev alanlarında önemli bozulmaya neden olması gerekir.)

B. DİSTİMİ

Hafif ama kronik şekilde ve sürekli olarak bulunan, ayrıca kronik ve sürekli olduğu için yaşamı önemli şekilde bozma gücüne ulaşmış depresif belirtiler söz konusudur. Major depresif dönemden farklı olarak, bu belirtiler en belirgin olarak biliş alanındadır. Yani kişi kendini değersiz, hatalı, suçlu görme şeklinde bir inançla yaşamaktadır. Ayrıca, olayları ve geleceği de olumsuz algılama ve değerlendirmektedir. Zevk, ilgi, istek azlığı, mutsuzluk ve karamsarlık şeklinde depresif duygudurumlar da yerleşmiştir. İştah ve uyku bozuklukları yanında kronik bir bitkinlik, yorgunluk, enerjisizlik de beklenen belirtilerdir. Tanı ölçütleri henüz çok iyi belirlenmiş sayılmasa da, Amerikan Tanı ve Sınıflandırma Sistemi (DSM)’nin son versiyonu (DSM-IV) distimi tanısı için aşağıdaki belirtileri önermektedir.

DİSTİMİ BELİRTİLERİ

A) KRONİSİTE: En az 2 yıldır, çoğu gün, günün çoğu zamanında yaşanan ve ya öznel yaşantılanmayla ya da başkalarınca gözlenmeyle belirlenen bir depresif duygudurum. (Çocuk ve ergende bu durum hırçınlık şeklinde ve süresi en az 1 yıl olabilir)

B) ŞİDDET: Belirtiler klinik olarak anlamlı bir rahatsızlık yaratmalı ya da sosyal, iş ya da diğer önemli alanlarda bozulmaya neden olmalıdır.

C) İÇLEME ÖLÇÜTLERİ: Depresifken hastada en az ikisi bulunmalıdır: 1) İştahsızlık ya da aşırı yeme. 2) Uykusuzluk ya da aşırı uyku. 3) Enerjisizlik ya da bitkinlik. 4) Düşük benlik değer duygusu. 5) Konsantrasyon ya da karar verme güçlüğü. 6) Umutsuzluk hissi.

Depresyon Tedavisi - Moodist Psikiyatri Hastanesi

Depresyon Tedavisi - Moodist Psikiyatri Hastanesi

Depresyon

Depresyon toplumda oldukça yaygın görülen, kişinin günlük aktivitelerini yerine getirmesini engelleyecek kadar işlevselliği bozan yoğun çökkünlük halidir.

Üzülmek de sevinmek de insanların yaşaması gereken en olağan duygulardır. Her birey hayatının belli dönemlerinde üzüntü, mutsuzluk gibi hisler içerisinde bulunabilir ve bu hisler birkaç gün içerisinde ortadan kaybolabilir. Ancak kişinin yaşadığı bu çökkün ruh hali en az iki haftadır devam ediyorsa, kişi kendini yorgun, isteksiz, çökkün, umutsuz hissediyorsa ve aynı zamanda kişi günlük yaşam aktivitelerini yerine getiremiyorsa bunu olağan bir mutsuzluk olarak değerlendirmek yerine ‘depresyon’ olarak değerlendirmek ve bir uzmandan destek almak gerekmektedir.

Depresyon, kesinlikle “geçici üzüntü” ile aynı şey değildir. Kimi zaman kişiler kendini dibe vurmuş hissedebilir, yalnız ve çaresiz olduğunu düşünebilir. Ancak bunların hissedilmesi her zaman depresyon olduğu anlamına gelmez.

Bazen yaşanılan duyguların hayatın normal bir parçası olduğunu fark etmek önemlidir. Tat kaçıran, üzücü olaylar herkesin hayatının bir döneminde ortaya çıkabilir ve buna bağlı olarak kişiler mutsuz hissedebilir. Ama sürekli mutsuz ve umutsuz hissetmek normal bir şey değildir.

Depresyon tedavi edilebilen ciddi bir hastalık olarak değerlendirilmeli, erken tanı ve tedavi için bir uzmandan destek alınmalıdır.

Depresyon Türleri Nelerdir?

Majör Depresyon

Majör depresyon, bu türler arasında en şiddetlisi olarak bilinmektedir. İşlevselliği bozacak kadar yoğun çökkünlük dönemidir. Majör depresif bozukluk tanısı için aşağıdaki belirtilerin en az iki haftalık süreç içerisinde beş ya da daha fazlasının görülmesi gerekmektedir,

Günün büyük bir bölümünde çökkün hissetme Neredeyse bütün etkinliklere karşı ilgi-istekte azalma, zevk kaybı Neredeyse her gün uykusuzluk yaşama ve ya hiç uyanmak istememe Belirgin kilo verme ya da kilo alma Düşünce ve hareketlerde belirgin yavaşlama Neredeyse her gün, günün büyük bir bölümünde yorgun, bitkin hissetme Neredeyse her gün değersizlik, suçluluk duyguları Günün büyük bir bölümünde odaklanmakta ve karar vermekte güçlük Tekrar eden ölüm ya da intihar düşünceleri

Nadiren de olsa majör depresif bozuklukta halüsinasyon ya da hezeyan gibi gerçeklik algısının bozulması durumu da eşlik edebilmektedir.

Süregiden Depresyon – Distimik Bozukluk

Kronik depresyon da denilen Distimik bozukluk, nispeten hafif ama belirtilerin en az iki yıl boyunca sürdüğü türüdür. Belirtilerin hafif olması daha az yıkıcı olarak görülse de, uzun süre devam etmesi işlevselliği olumsuz yönde etkilemektedir. Distimik bozukluk yaşayan kişilerde aşağıdaki belirtilerin 2 görülmesi beklenmektedir,

En az iki yıl süren, çoğu günün büyük kısmında çökkün hissetme Uyku-iştah sorunları, enerji azlığı, benlik saygısında azalma, odaklanma sorunları, kararsızlık ve umutsuzluk duygularından en az iki tanesinin görülmesi İki yıllık süreçte, tek seferde, iki aydan daha uzun iyilik halinin olmaması İşlevsellikte bozulma

Kronik depresyon tedavi edilmediğinde majör depresif bozukluğa dönüşebilmektedir.

Bunaltılı Sıkıntılı Özellik Gösteren Depresyon

Bunaltılı sıkıntılı özellik gösteren depresyon türünde, bunalma, gerginlik, olağandışı huzursuzluk duyma, odaklanma sorunları, kötü bir şey olacakmış endişesi ya da kontrolü kaybetme duygularından en az iki tanesi görülmektedir.

Karma Özellikli Depresyon

Karma özellikli depresyonda, taşkın duygudurum, yüksek benlik saygısı, her zamankinden fazla konuşma, düşünce uçuşmaları, amaca yönelik etkinliklerde artış, uyku gereksiniminde azalma ya da eyleme vuruk davranışların en az üç tanesi, belirtileri ile beraber görülmektedir.

Melankolik Özellikli Depresyon

Melankolik özellikli depresyonda kişiler daha önce zevk aldıkları aktivitelerden neredeyse hiçbir zevk almamaya başlarlar. Bu depresyon türünde, yoğun bir bunalım, umutsuzluk, sabahları kötü ve her zamankinden erken uyanma, halsizlik, düşünce ve hareketlerde yavaşlama gibi depresif belirtiler görülmektedir.

Atipik Özellikli Depresyon

Atipik özellikli depresyon, bazı olaylardan geçici olarak mutlu olabilme, iştahta ve kiloda belirgin artış, çok fazla uyuma, kollarda ve bacaklarda ağırlaşma hissi ve kabul görme/reddedilmeye karşı aşırı hassasiyet gösterme gibi belirli davranış kalıplarıyla kendisini göstermektedir. Bu depresyon türünde kişinin duygu durumu dış uyaranlara göre belirgin değişimler gösterebilir. Olumlu olaylara karşı aşırı sevinç, olumsuz olaylara karşı da aşırı üzüntü hissetme atipik depresyonun belirtilerindendir.

Katatonik Özellikli Depresyon

Katatonik özellikli depresyonda, nedensiz kas hareketleri ya da kaslarda hareketsizlik gibi kontrol edilemeyen veya amaçsız hareketler, hiç konuşmama ya da yoğun negativizm, uzun süre sabit ve katı duruşlarla kendini gösteren alışılmamış beden pozisyonları, başkalarının söz ve hareketlerini tekrar etme gibi davranışlar görülmektedir.

Mevsimsel Özellikli Depresyon

Mevsimsel özellikli depresyonda son iki yıl içerisinde, değişen mevsimle ilişkisel olarak en az iki depresif döneminin görülmesi gerekmektedir. Yılın belirli bir zamanında tam yatışma, yine belirli bir zamanda depresif belirtiler görülmektedir. Bu depresyon türü genellikle güneş ışığına maruz kalma ile ilişkilidir. Mevsime bağlı olmayan bir depresyon döneminin görülmemesi gerekmektedir.

Doğum Sonrası (Postpartum) Depresyonu

Doğum sonrası depresyonu (postpartum) gebelik sırasında ya da doğumu takip eden ilk dört hafta içinde görülen bir depresyon türüdür. Doğum sonrası depresif bozukluk yaşayan kadınlar majör depresyon belirtileri ile beraber genellikle yoğun kaygı, psikotik özellikler (genellikle bebeğe zarar verme düşünceleri ile karakterize olmuş), sürekli ağlama isteği, yoğun üzüntü ve umutsuzluk gibi duyguları sıkça yaşamaktadır.

Psikotik depresyon

Psikoz, kişinin gerçeklik algısının bozulması ya da tümüyle kopması olarak tanımlanır. Psikotik özellikli depresyon ise, belirtilerin depresyona göre daha ağır olduğu ve gerçeklik algısında bozulmaların gözlemlendiği bir depresyon türüdür.

Gerçek olmayan inançlar, algılar, sanrılar ve halüsinasyonlar psikoz belirtileri olarak bilinmektedir. Bu süreçte kişi var olmayan şeyleri görüp, duyup, onlara inanabilir.

Bilinen depresif belirtilerin yanı sıra çoğunlukla gözlemlenen diğer belirtiler,

Hallüsinasyonlar Günahkârlık Davranışlarının sonucu olarak cezalandırılabileceğine inanma Kulağına kendini suçlu hissettirecek, aşağılayan seslerin gelmesi olarak eklenebilir.

Psikotik depresyon tedavi edilebilmektedir ancak hastalığın tekrarlama olasılığı yüksektir. Tedavi olunmadığında işlevsellik kaybı, hastalığın kronikleşmesi gibi kalıcı sorunlara sebep olabilir.

Adet dönemi (Premenstrüel) Disfori Bozukluğu

Adet dönemi depresyonu genellikle adetten 1 hafta önce başlar ve başladıktan sonra belirtilerin şiddeti gittikçe azalır. Bu dönemde kadınlarda halsizlik, sinirlilik, kas-eklem ağrıları, memelerde hassasiyet-şişlik, gerginlik, tahammülsüzlük, kaygı, uyku-iştah sorunları, ilgi-istek azalması ve karamsarlık gibi depresif belirtiler görülebilir. Adet dönemi depresyonu her kadında görülmesi gereken bir durum değildir.

Maddenin/İlacın Yol Açtığı Depresyon Bozukluğu

Maddenin/İlacın yol açtığı depresif bozukluk, depresyon belirtilerinin bir ilaç ya da bir madde kullanımının ardından görülmesi durumudur. Eğer depresif belirtiler madde veya ilaç kullanımı öncesinde varsa bu tanı kriterini karşılamamaktadır.

Depresyon Neden Kaynaklanır? Genetik Faktörler: Depresyon genetik yatkınlığı olan bir hastalıktır. Yapılan birçok çalışma bu genetik yatkınlığı destekliyor olsa da, depresif bozukluğa neden olduğu bilinen tek bir gen yoktur. Genetik aktarım dolayısıyla ailesinde depresif öyküsü olan kişilerin depresyona girme eğiliminin fazla olabileceği söylenebilir ancak kesin bir kanıya varılamaz. Çünkü ailesinde hiç bir depresif öyküsü olmayan kişilerin de depresyona girdiği bilinmektedir. Bu nedenle genetik aktarım tek başına depresif bozukluğu açıklamamakta, tetikleyiciler önemli bir yer tutmaktadır. Biyolojik Faktörler: Depresyondaki kişilerin beyin kimyaları ile depresyonda olmayan kişilerin beyin kimyaları arasında farklılıklar olduğu bilinmektedir. Birçok beyin görüntüleme çalışmaları da depresif bozuklukla ilişkili bu beyin bölümlerinin farklılıklarını desteklemektedir. Serotonin, dopamin, noradrenalin gibi kimyasalların dengesinin bozulması ile beraber depresyon belirtilerinin ortaya çıkması, aynı zamanda depresyon tedavisi sürecinde de bu kimyasallara yönelik kullanılan ilaçların tedaviyi olumlu etkiliyor olması biyolojik faktörleri desteklemektedir. Çevresel ve Psikolojik Faktörler: Kişinin yaşadığı olumsuz olaylar, depresif bozukluğu tetiklemektedir. Örneğin, erken ebeveyn kaybı, sevdiği kişiden ayrılma veya ölümü, yalnızlık, düşük sosyoekonomik düzey, sosyal destek yetersizliği, iş kaybı, alkol veya madde kullanımı, ilişki problemleri, boşanma, ailede depresif bozukluk öyküsü, kronik ağrı, sağlık sorunları, kötü ve travmatik çocukluk geçirme depresif bozukluk için başlıca risk faktörleridir. Bu nedenle depresyon tedavi edilirken çevresel ve psikolojik bu faktörleri iyileştirmeye yönelik çalışmalar büyük önem taşımaktadır. Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresif bozukluk belirtileri her bireyde farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Belirtilerin şiddeti, sıklığı ve ne zamandan beri devam ettiği kişiden kişiye değişiklik göstermektedir.

Genel olarak depresyon belirtileri,

Suçluluk, değersizlik ya da umutsuzluk hissi Huzursuzluk hissi Alınganlık Karamsarlık Üzüntü Yorgunluk, enerji kaybı Önceden keyif alınan uğraşlardan uzaklaşma Karar vermekte zorlanma Odaklanamama ve dikkati sürdürmede güçlük Kolay öfkelenme Kişiler arası çatışmalarda sıklık İştah kaybı ya da aşırı iştahlı olma Normalden daha az ya da daha fazla uyuma Cinsel istekte azalma Nedeni belirlenemeyen ağrılar Kramplar ya da sindirim sorunları Kendine zarar verme düşünceleri, planları ya da girişimleri görülmektedir.

Nadiren de olsa majör depresif bozuklukta halüsinasyon ya da hezeyan gibi gerçeklik algısının bozulması durumu da eşlik edebilmektedir.

Çocuklarda ve Gençlerde Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Çocuklarda ve gençlerde görülen depresyon belirtileri, yetişkinlerde görülen depresyon belirtilerine benzemekte ancak bazı farklılıklar görülmektedir. Genel olarak hissedilen duygular çok farklı olmasa da dışavurumlar farklılıklar göstermektedir.

Küçük yaş grubu çocuklarda görülen depresyon belirtileri arasında genellikle endişe, sürekli ağlama, üzüntülü hissetme, sinirlillik-agresyon, iştah sorunları, sebepsiz ağrılar, yalnız kalmayı istememe, okula gitmeyi reddetme ve keyifsizlik hali sayılabilir.

Gençlerde görülen depresyon belirtileri arasında ise karamsarlık, üzüntülü hissetme, özgüvende azalma, sinirlilik-agresyon, değersizlik hissi, okul performansında düşme, alınganlık, yanlış anlaşılma endişesi ya da anlaşılamadığını düşünme, aşırı hassasiyet, uyuşturucu veya alkol kullanımı, uyku-iştah sorunları, kendine zarar verme davranışları, önceden yaptığı aktivitelere karşı ilgi kaybı, sosyal izolasyon veya otorite ile çatışmalar görülebilir.
Çocukluk döneminde veya gençlerdeki depresyon, çocukluk çağı sorunları ve ergenlik dönemi ile kesiştiği için fark edilmesi daha zor bir durumdur. Bu nedenle sorunları ötelememek, fark edilen olumsuzlukları göz ardı etmemek gerekmektedir.

İleri Yaşta Depresyon Belirtileri Nelerdir?

İleri yaştaki kişilerde depresif belirtiler çoğunlukla sahip oldukları diğer hastalıkların belirtileri ile ya da bu hastalıklar için kullandıkları ilaç etkileri ile karıştırılabilir.

Depresif bozukluk ileri yaştaki kişileri daha farklı etkiler. Bu kişilerde depresif bozukluk genellikle diğer medikal hastalıklarla veya zorluklarla beraber görülür ve daha uzun sürebilir.

Eğer ki ileri yaştaki kişilerde medikal hastalıklara depresif bozukluk da eşlik ediyorsa, bu hastalıkların tedavi prognozunun kötü olması beklenir. Bu sebeple etrafınızda depresif bozukluğu olduğundan şüphelendiğiniz ileri yaşlı yakınlarınız varsa, depresyon şiddeti hafifse bile tedavi için doktorunuza danışmanız önemlidir.

İleri yaştaki kişiler yukarıdaki depresif belirtileri net olarak göstermeseler de, bu kişilerde gözlenen,

Yorgunluk, Uyku problemleri, Huysuzluk ve iritabilite, Kafa karışıklığı, Konsantrasyon zorluğu, Önceden keyif aldığı aktiviteleri yapmama, Hareketlerde yavaşlama, Vücut ağrıları ve acıları, İntihar düşünceleri belirtileri, depresif belirtiler olarak düşünülmeli ve değerlendirilmesi için bir uzmana başvurulmalıdır. Depresyon Tanısı Nasıl Konulur?

Bir kişiye depresif bozukluk tanısı konabilmesi için aşağıdaki depresif belirtilerin en az iki haftadır sürüyor olması gerekmektedir. Bu belirtiler,

Suçluluk, değersizlik ya da umutsuzluk hissi Huzursuzluk hissi Alınganlık Karamsarlık Üzüntü Yorgunluk, enerji kaybı Önceden keyif alınan uğraşlardan uzaklaşma Karar vermekte zorlanma Odaklanamama ve dikkati sürdürmede güçlük Kolay öfkelenme Kişiler arası çatışmalarda sıklık İştah kaybı ya da aşırı iştahlı olma Normalden daha az ya da daha fazla uyuma Cinsel istekte azalma Nedeni belirlenemeyen ağrılar Kramplar ya da sindirim sorunları Kendine zarar verme düşünceleri, planları ya da girişimleridir.

Bu belirtiler ile beraber kişinin günlük yaşam aktivitelerini aksatıyor, engelliyor ya da tamamen bozuyor olması gerekmektedir. Depresyonda birkaç gün süren değil, en az 15 gün boyunca süreğen olarak görülen, gün boyu süren depresyon belirtileri söz konusu olduğunda, psikiyatrist tarafından depresif bozukluk tanısı koyulabilmektedir.

Özel Moodist Hastanesinde Depresyon Nasıl Tedavi Edilir?

Depresyon tedavi edilebilir bir sağlık sorunudur. Kendinizde depresyon belirtileri olduğunu düşünüyorsanız tedaviye erken başlamanız ve düzenli aralıklarla tedavi takibini sağlamanız depresyon tedavisinden alacağınız verimi artıracaktır.

Depresyon tedavisinde psikoterapi ve antidepresan ilaçlar ve zaman zaman gerek duyulan yatılı tedavi depresyon belirtilerinin şiddetine, sıklığına ve süresine bağlı olarak beraber ya da ayrı ayrı kullanılmaktadır.

Depresyon tedavisinde ilaçlar kadar psikoterapilerin de tartışılmaz yeri ve önemi vardır. Çünkü depresyondayken, içinde bulunduğunuz olumsuz duygular ile başa çıkmak zorlayıcıdır. Psikoterapi ile size duygularınızı paylaşabilmeniz, depresyon belirtilerinizi anlayabilmeniz ve yeni bir bakış açısı kazanmanız hedeflenir. Terapiler, karamsarlık, ümitsizlik, tükenmişlik gibi depresif duygularla mücadele gücünü arttırarak, depresyon nedeniyle bozulan aile, iş ve sosyal yaşamdaki ilişkileri onarmaya yardımcı olur. Hastalığın tekrarlamasını önler ve hastalık sonrasında sosyal yaşama uyumu kolaylaştırır.

Psikoterapi kişinin depresyon tedavisine uyumunu arttırmayı ve depresif duygular ile baş etmesini kolaylaştırmayı amaçlar.

Depresyon oluşumunda ruhsal çalkantılar, yaşanmış hayal kırıklıkları, duygusal ve fiziksel kayıplar ya da stres yaratıcı olayların biyolojik etkenler kadar rolü vardır. Bundan dolayı depresyon tedavisinde sadece ilaç tedavileri yeterli olmamakta, psikoterapi desteği depresyon tedavisinde önemli rol oynamaktadır.

Psikoterapi, depresyon tedavisinin önemli bir parçasıdır. Depresif belirtiler yaşıyorsanız, psikoterapide size uygun olarak farklı terapi yaklaşımları uygulanabilmektedir. Bunun yanında depresyon tedavisinde sosyal aktiviteleri de içeren diğer müdahale yöntemlerinin uygulanması da önemlidir. Bu yöntemler sosyal aktiviteler, rahatlama stratejileri, düzenli egzersizler, hastalık hakkında bilgi edinme ve kendine yardım edebilmeyi öğrenme gibi yöntemleri içerir. Bu aktiviteler terapötik bir etki oluşturarak hem tıbbi tedavileri hem psikoterapileri destekleyecektir.

Moodist’te kullanılan tedavi yöntemleri ve destekleyici yaklaşımlar şunları kapsar:

İlaç Tedavisi Psikometrik Testler Psikoterapiler (BDT, EMDR, Psikodinamik, Mindfulness, Psikodrama, Şema, Aile) Ergoterapi (Müzik, Resim, Ebru, Seramik, El Sanatları, Beden ve Hareket Terapisi, Spor, Mutfak Atölyesi) Psikoeğitim Somatik Tedaviler (EKT, TMS) Rehabilitasyon Programları Yataklı Tedavi Depresyon İlaçları Bağımlılık Yapar mı?

Psikiyatrik tedavi önerilen hastaların en sık sorduğu sorulardan biri ilaçların bağımlılık yapma özelliğinin olup olmadığıdır. Hatta bu sorunun getirdiği endişe nedeniyle, ilaç kullanmaya başlamayan ya da tedaviyi yarıda bırakan kişiler de olabilmektedir. Oysaki psikiyatride kullanılan ilaçların çok azının bağımlılık yapıcı etkisinin olduğu bilinmektedir. Risk taşıyan, zaman zaman depresyon tedavisinde de kullanılan benzodiazepin türevi ilaçlar ise doğru zaman ve doğru dozlarda kullanıldığında bağımlılık riski yok denecek kadar azalmış olur.

Ayrıca depresif bozukluk tedavisinde kullanılan ilaçların önemli kısmını oluşturan antidepresanlar, antipsikotikler ve duygu durum dengeleyicilerin ise herhangi bir bağımlılık yapma potansiyeli bulunmamaktadır.

Hastane Yatışı Gerektiren Durumlar Nelerdir?

Depresif bozukluk tedavisinde olan her hastanın yatırılması genellikle gerekmez. Ancak depresif belirtilere ek olarak,

İntihar düşüncesi, planı veya girişimi olan, Kendine ve çevreye zarar verme eğilimi olan, Beslenme reddi olan, Ayaktan tedaviyi sürdürme güçlükleri olan, Psikotik özellik gösteren kişilerin depresyon tedavisini yatarak sürdürmeleri gerekmektedir. Depresyon Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Depresif bozukluk tedavi edilmediği takdirde, belirtileri aylarca, hatta şiddetine göre yıllarca sürebilir.

Tedavi edilmeyen depresif bozukluk ağırlaşır ve kronik bir hal alabilir. Kişilerin iyileşme süresi uzar ve öz bakım sorunları artabilir. İşlevselliğinin bozulması ile yaşam kalitesinde ciddi düşüşlerin olması kişinin süreçle başa çıkmasını zorlaştırabilir. Depresif belirtileri artan kişilerin intihar düşünceleri şiddetlenir. Belirtilerle başa çıkılamadığında bağımlılık yapıcı maddelere yönelme riski oluşabilir.

Bu nedenle tedavi edilebilir bir hastalık olan depresif bozukluğu, ihmal etmemeli ve semptomları fark ettiğinizde bir uzmana başvurulmalıdır.

Depresyonda Tam İyileşme Mümkün mü? Tekrarlama Olasılığı Var mı?

Depresif bozukluk yineleyici bir hastalıktır. Bir kez depresyon geçiren kişilerin hayatın ilerleyen zamanlarında tekrar yakalanma riski bulunmaktadır. Depresif atakları kontrol altına alındıktan sonra kişi normal hayatına kaldığı yerden devam edebilmektedir.

Unutmamak gerekir ki depresif bozukluk toplumda oldukça yaygın görülen ciddi bir sağlık sorunudur. Kişinin güçsüz ya da iradesiz olduğu anlamına gelmez. Doğru teşhis ve destek ile depresif bozukluk tedavisinden olumlu cevap alınabilmektedir.

Depresyonla Başa Çıkmak için Ne Yapılabilir?

Depresif bozukluk ile başa çıkmak için öncelikle psikiyatristinizde ve terapistinizden destek isteyebilirsiniz. Bunları yaparken, günlerinizi de olabildiğince dolu programlamaya çalışabilirsiniz. Mümkünse her gün için bir program yapabilir, aile ve arkadaşlarınızla bu programa uyabilirsiniz. Vücudu harekete geçirmek endorfin hormonu salgılayarak depresyonun verdiği halsizlik ve isteksizlik halini azaltmanızda size yardımcı olur, en azından günlük 45 dakikalık yürüyüşler yapabilirsiniz.

Depresyondaki Yakınıma Nasıl Yardımcı Olabilirim?

Depresif bozukluk sürecinde, hastaya destek olmak açısından aile üyeleri ve yakın arkadaşlar önemli bir rol oynamaktadırlar. Yakınınızda depresif belirtiler gösteren birileri var ise onun için yapabileceğiniz en önemli yardım kişiyi izni dahilinde bir ruh sağlığı çalışanına yönlendirmeniz olacaktır. Bununla beraber,

Manevi olarak destek olmak Dinlemek ve anlamaya çalışmak Suçlayıcı ve yargılayıcı olmamak İntihar söylemleri var ise bir uzmanla işbirliği kurmak Sosyal aktiviteler konusunda teşvik edici olmak Sabırlı olup, ısrarcı olmamaya özen göstermek, yakınınız için yapabileceğiniz en destekleyici davranışlar olacaktır.

Unutmayın ki iyileşmek bir yolculuktur ve bu yolculuğun her zaman kolay olması beklenemez. En şiddetli depresyon bile tedavi edilebilir. Bu nedenle yardım istemekten çekinmeyin!

Bu sayfadaki bilgiler Özel Moodist Hastanesi Medikal Ekibi tarafından hazırlanmıştır.

"
Depresyon, Belirtileri, Nedenleri, Tanı ve Tedavisi - Aknet Danışmanlık

Depresyon, Belirtileri, Nedenleri, Tanı ve Tedavisi - Aknet Danışmanlık

Depresyon, Belirtileri, Nedenleri, Tanı ve Tedavisi

Depresyon, Belirtileri, Nedenleri, Tanı ve Tedavisi

Depresyon, kişisel, aile, sosyal, eğitim, iş ve sağlık alanlarında ciddi sorunlara yol açabilen psikolojik bir rahatsızlıktır. Depresyon duygusal, zihinsel, davranışsal ve fiziksel alanlarda olmak üzere birçok belirtilerle ortaya çıkar. En belirgin özelliği çökkün ruh hali ile ilgi ve zevk almada önemli derecede azalmadır. Depresyondaki birey duygusal açıdan mutsuz, karamsar ve ümitsizdir, daha önceleri çok severek yaptığı işlerden artık zevk alamaz duruma gelmiştir, kendini hüzünlü ve yalnız hisseder. Kendine ve çevresine ilgisi azalır, yoğun suçluluk hissedebilir, hatta herkese yük olduğunu düşünüp gereksiz yere sorumluluklarını yerine getirmediğini düşünür. Genellikle iç sıkıntısı, daralma, huzursuzluk yaşar, bazen tüm duygularını kaybetmiş gibi hissedebilir. Depresyon sadece duyguları değil zihinsel faaliyetlerimizi de etkiler. En sık görülen belirtiler dikkatini toplamada güçlük ve unutkanlıktır.

Depresyon, hayattan ve yaşanılan şeylerden zevk alamama halidir. Depresyon yaşayan kişi hoşlandığı ve sevdiği şeyleri bile yapmak istemez, bunları yapması durumda ise zevk alamaz. Yaşama sevinci yok olarak, üzüntü, keder, mutsuzluk, isteksizlik, karamsarlık, umutsuzluk ve suçluluk gibi duygular yaşar. Depresyon, ruhsal çöküntü ya da çökkünlük anlamına gelmektedir. Depresyonun davranışlardaki etkisi enerji azalmasına bağlı hareketlerde yavaşlama, aşırı halsizlik şeklinde olur. Basit günlük işler bile kişi için bir yük olmaya başlar. Sosyal ilişkilerden kaçınır, yalnız kalmayı tercih eder, sorunlarını ve sıkıntılarını paylaşmaz. Cinsel ilgi ve isteğinde de belirgin azalma olur.

Depresyon yaşayan kişide bazı bedensel belirtilerde görülebilir. Özellikle iştah belirgin bir şekilde azalarak kilo kaybı yaşanır, bazen de tam tersi iştahta artış görülebilir. Sık görülen diğer bir belirti de uykusuzluktur. Uykuya dalmada güçlük, uykunun sık sık bölünmesi veya sabah çok erken uyanma şeklinde sorunlar görülebilir. Bazı kişilerde ise yine tam tersi aşırı uyuma eğilimi olabilir. Bu kişiler çok uyumalarına rağmen dinlenmiş olarak uyanmazlar. Bu belirtilere ek olarak baş, boyun sırt, eklem ağrıları, mide ve bağırsak sorunları eşlik edebilir.

Depresyonun en temel belirtisi, hayattan eskisi kadar zevk alamamaktır. Kişi, eskiden hoşuna giden şeylerden artık hoşlanamaz olur. Sağlıklı bir insana yağan yağmur, doğan güneş, iyi bir müzik ve film mutluluk duygusu verir. Ama kişi depresyondaysa mutluluk duygusunu ve yaşama sevincini hissedemez. Hayat depresyondaki kişiye boş ve anlamsız gelir. Hayattan eskisi gibi zevk alamama hali, depresyon ilerledikçe, hayattan katlanamama haline dönüşür.

Depresyon yaşayan bir kişide duygunun değişebileceği ve yeni olaylara tepki verebilme kaybolmuştur. Depresyonlu bir kişi normalde sevinç, mutluluk, neşe yaratan bir olayla karşılaştığında duygu değişikliği göstermez. İçinde bulunduğu kederli duygu durumu değiştiremez. Depresyon yaşayan kişilerde rastlanan duygular arasında üzüntü, mutsuzluk, isteksizlik, çaresizlik, cesaretsizlik, elem, keder, umutsuzluk, kendim değersiz görme, kendi değerini küçümseme, suçluluk, kötümserlik ve karamsarlık bulunmaktadır

Depresyonun diğer bir belirtisi isteksizlik duygusudur. İsteksizlik, genellikle önce erteleme davranışı ile ortaya çıkar. İlk olarak sorumluluk gereği yapılan işlere karşı ilgi kaybedilir. İsteksizlik halinin insanın içinden hiçbir şey yapmak gelmez ve çok ağır depresyon tablolarında kişiye yataktan çıkmanın bile zor geldiği görülür.

Depresyon yaşamaya eğilimli kişilerin genellikle kimseyi incitmemeye, herkesi hoşnut etmeye, yardımsever olmaya eğilimli, aşırı duyarlı, titiz, sorumluluk duygusu güçlü, yakınlarına aşırı bağlı ve bağımlı, kendisinden ve yakınlarından yüksek beklentileri olan, mükemmeli arayan, onurlarına düşkün, öfke duygularını dışa vurmayan, çabuk etkilenen ve üzülen meraklı kişiler olduğu görülmektedir. Depresyon yaşayan kişilerde farklı belirtiler görülmektedir, depresyondaki belirtilerin hepsi birden görülmeyebilir, bu bağlamda bir kişide görülen belirti diğer kişide görülemeyebilir fakat burada bahsedilen temel belirtiler hemen tüm depresyon yaşayanlarda görülür. Bu temel belirtilerin yanında, sebepsiz sıkılma, huzursuzluk hissi, gerginlik, sinirlilik, heyecan ve bunaltı depresyonda sıklıkla görülen diğer belirtilerdendir. Günlük yaşamda bazen herkes bu tür duygular fakat depresyondaki kişilerde bu sorunlar uzun süreli ve sürekli olarak ortaya çıkar. Depresyon yaşayan kişiler çoğu zaman uykularında da gergin olduklarını belirtirler. Ayrıca bedensel olarak, kalp çarpıntısı, nefes almada zorluk, tansiyon düzensizlikleri, yutkunmada güçlük ve psikosomatik yakınmalara sıklıkla karşılaşılır.

Depresyon yaşayan kişiler çok endişelidir ve çabuk kaygılanırlar. Kaygı durumu depresyona eşlik eden ciddi bir sorundur. Uykusuzluk, iştahsızlık, yorgunluk, cinsel isteksizlik, değersizlik duyguları, kendine güvende düşüşler, unutkanlık, dikkat güçlükleri ve kararsızlık duyguları yoğun olarak yaşanmaktadır.

Depresyon yaşayan kişilerde ölüm düşüncesi sıklıkla oluşur, buna intihar düşünceleri de eşlik edebilir. Kendi hayatlarına son veren kişiler arasında depresyon görülme oranı çok yüksektir. İntihar, özellikle gençlik dönemi ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Bu nedenle gençlik dönemi depresyonlarında destek süreci önemli bir yer tutmaktadır. Depresyondaki kişilerin yakınları tarafından yeterince ilgi, sevgi ve değer görmemeleri depresyon sürecinde en önemli etkenlerden birisidir. Genellikle depresyon yaşayan kişilere yapılan öneriler, öğütler, yargılamalar anlaşılmadığını hissetmesine ve yalnızlaşmasına yol açacaktır. Zaten yoğun rahatsız edici duygularla baş etmeye çalışan kişi kendisini daha da rahatsız hissedecek depresif durumu arttıracaktır.

Depresyon yaşayan kişiler, çoğu zaman profesyonel psikolojik destek almak istememektedir. Hatta çevrelerinden psikolojik destek alması konusundaki önerilerden kaçınabilirler. Depresyondaki çok az kişi psikolojik destek alma arayışına girer ve bunların bir kısmı da süreci yarıda bırakırlar.

Depresyonun nedenleri kesin olarak bilinmemektedir. Depresyonun nedenleri ile ilgili birçok farklı teorik açıklama bulunmaktadır. Depresyonun ortaya çıkma nedenini açıklamaya çalışan çeşitli kuramlarda nörobiyolojik, genetik ve psikososyal etmenler ele alınmaktadır. Depresyonun ortaya çıkmasında herhangi bir etmenin tek başına depresyonun ortaya çıkma nedenini açıklayabileceği düşünülmemeli, biyolojik, genetik ve psikososyal etmenlerin karşılıklı etkileşim içinde depresyon gelişimine neden olduğu unutulmamalıdır. Medikal açıklamalar beyindeki bazı nörokimyasal maddelerin (örneğin, serotonin) düzensizliğinden kaynaklandığını öne sürmekte bu nedenle antidepresan ilaç önermektedirler.

Depresyonun biyolojik nedenleri tam olarak bilinmese de bazı depresyonlu hastalarda tiroid ve böbrek üstü bezi ile ilgili hormonların kan düzeylerinde farklılıklara rastlanması ve bu bezlerle ilgili hastalığı olan bazı hastalarda depresyonlu hastalarda görülen belirtilere rastlanması, depresyonun ortaya çıkmasında endokrin sistemlerinin de rolü olabileceği düşünülmektedir.

Psikolojik açıklamalarda ise kişinin kendisi, diğer insanlar ve dünyadaki olaylar hakkında yapmış olduğu yanlış ve akılcı olmayan otomatik düşünce ara inanç ve temel şemalardan kaynaklandığını öne sürmektedir. Geçmişinde, özellikle çocukluğunda olumsuz yaşam olaylarıyla karşılaşmış ya da kendine güveni gelişmemiş ya da sorunlarla başa çıkabilme becerisi yeterince gelişmemiş kişiler şimdi ki yaşamlarında olumsuz yaşam olaylarıyla karşılaştıklarında var olan sorunla baş edebilmekte güçlük çekmekte ve depresyona girmektedir.

Depresyonda kalıtımın etkisine yönelik yapılan araştırmalarda depresyona genetik yatkınlığın etkili olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Depresyonun kalıtım şekli ve genetik etmenlerle çevresel etmenlerin nasıl etkileştiği tam olarak açıklanamamaktadır.

Depresyonun oluşma nedenleri arasında bireysel farklılıklar bulunmaktadır fakat depresyonun oluşmasını tetikleyen ve neden olan bazı genel durumlar vardır. Aile de depresyon yaşamış birinin olması, yakının kaybı, işsiz kalma ve şehir değiştirme, , ciddi sağlık sorunları, bazı ilaç ve ya uyuşturucu madde kullanımı, doğum, Aile, iş ve ya okul sorunları, stresli bir ortamda bulunmak, maddi sorunlar, başka bir psikolojik sorununuzun olması depresyona neden olabilecek durumlar arasında değerlendirilebilir.

Depresyon, panik atak, sosyal fobi, aile ve çift sorunları, cinsel sorunlar gibi diğer psikolojik sorunlarla birlikte de sıklıkla görülmektedir.

DEPRESYON TÜRLERİ

Depresyon yaşayan kişilerde farklı tiplerde depresyon türü görülmektedir. Depresyonun oluşmasına neden olan birçok faktör bulunmaktadır ve bireysel farklılıklar mevcuttur. En sık görülen depresyon türleri majör depresyon ve kronik depresyondur.

Majör Depresyon

Bireylerin günlük yaşantısını çok etkileyen depresyon türüdür. Belirtiler kendiliğinden ortaya çıkar, başka herhangi bir nedenden dolayı ortaya çıkmaz. İştah ve uyku düzeninde bozulmalar, işlevsellik kaybı, duyarsızlık ve depresif duygudurum görülmektedir.

Kronik Depresyon

Kronik depresyon, distimi olarak ta adlandırılır. İki yılı aşkın süredir devam eden depresif ruh halidir. Majör depresyondan daha az şiddetlidir ve etkileri daha düşüktür fakat kronik depresyon yaşayan kişilerde majör depresyon yaşama olasılığı çok yüksektir.

Atipik Depresyon

Atipik depresyon belirtileri çok uyuma, aşırı yemek yeme, yorgunluk, reddedilmeye katlanamama ve üzüntü halidir.

Bipolar Depresyon

Bipolar depresyon, depresif dönem ile aşırı coşku ya da mani dönemleri arasında değişen ruh durumudur. Bipolar I ve Bipolar II olmak üzere iki alt türü bulunur.

DEPRESYON TEDAVİSİ

Depresyondaki kişiler birçok farklı nedenden dolayı depresyon yaşarlar. Kişinin gündelik yaşamındaki stres veri olaylar ve geçmişinde yaşadığı olumsuz deneyim ve yaşantılar depresyonun temel nedenleri olarak değerlendirilebilir. Depresyon, çoğu ruhsal bozukluk gibi, ruh sağlığı uzmanı tarafından en iyi şekilde teşhis edilir.

Depresyon tedavisi, uygun bir yaklaşım ortaya konulduğunda başarılı sonuçlara ulaşılabilmektedir. Toplumdaki yanlış düşünceler ve bilgi eksikliğinden dolayı uygun yaklaşımın yürütülmesi güçleşmektedir. Öncelikle ruh sağlığı uzmanı tarafından ilaç tedavisi uygun görüldüyse yeterli sürede ve düzenli bir şekilde ilaçların kullanılması gerekmektedir. Çoğu zaman depresyondaki kişi iyileştiğini düşündüğünden ve ya çevresindekiler tarafından sürekli ilaç kullanmaması gerektiği söylendiğinde ilaç kullanımını bırakabilmektedir. Bu yanlış uygulama sonrasında depresyonun tekrarlama olasılığı yüksek olacaktır.

"
Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir? Egepol Hastaneleri

Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir? Egepol Hastaneleri

Depresyon Nedir? Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyon bireylerin ailevi, mesleki ve sosyal işlevselliklerini bozan psikiyatrik bir bozukluktur. Depresyon sürekli üzüntü halinde olmaya ve zevk veren durumlardan keyif almamaya yol açar.

Depresyon belirtileri nelerdir?

Depresyon çeşitli duygusal ve fiziksel belirtilere neden olabilir. Günlük hayatta depresyon terimini kullansak da DSM-IV tanı kılavuzunda majör depresif bozukluk olarak geçmektedir. Bu tanıyı koymak için 14 günlük süre geçmesi yeterlidir. Bu 14 günlük süre içinde tanı kılavuzundaki dokuz maddenin en az beşinin kişide görülmesi gerekmektedir. Depresyonda en sık rastlanan belirti çökkün duygudurumdur. Bu durumu hem kişinin kendisi hem de çevresindekiler fark edebilir. Kişi sürekli ağlamaklı, üzgün ve mutsuz duygudurumu içerisindedir. Bir diğer semptom ise ilgi ve istek kaybıdır. Kişi eskiden zevk aldığı ve istek duyduğu aktivitelere karşı ilgisizleşir, motivasyon kaybı yaşar.

Depresyon iştah problemlerine de yol açar. Kişiler depresyondayken birden iştah kapanması yaşayabilir ya da tam tersi daha çok yeme isteği duyabilir. Uyku problemi de en sık karşılaşılan belirtilerden biridir. Kişiler ya uykusuzluk çeker ya da yine tam tersi sürekli uyuma isteği hisseder. Uyku problemi kişilerin hem sosyal hem de iş hayatını olumsuz etkiler. Kişinin bu süreçte bitkin, yorgun, enerjisiz olması, psikomotor hareketlilikte azalma yaşaması, kendisini değersiz, suçlu ve mutsuz hissetmesi, dikkat ve konsantrasyon sorunları yaşaması mümkündür.

Depresyonun sebebi nedir?

Depresyonun birçok nedeni olabilmektedir. Yapılan araştırmalar yaşam boyu depresyon görülme sıklığının %5 ve %20 arasında olduğunu göstermektedir. Bu rahatsızlık yaşanan zor bir dönemde ortaya çıkabilir.

Tedavi edilmezse ne olur?

Depresyon tedavi edilmediği takdirde kronikleşebilir ve zaman içerisinde yeti yitimine sebep olabilir. Bu rahatsızlık tedavi edilebilmekte ve bireyler doğru tedaviyle eski hayatlarına geri dönebilmektedir.

​​Nasıl tedavi edilir?

Depresyon tedavisinde hastanın durumuna göre ilaç ve psikoterapi, birlikte ya da tek başına kullanılabilir. Eğer ağır bir depresyonsa mutlaka ilaç tedavisi uygulamak gerekir. Hafif ve orta depresyonda ise psikoterapiler yeterli olabilmektedir. Kişiler depresyonda olduğunu hissettiğinde ya da stresli halin giderek arttığını fark ettiğinde bir uzmana başvurmalıdır.

Depresyondaki kişiye düşen görevler nedir?

Kişi tedavisi süresince besinlerine, vitamin ve gıda takviyelerine de dikkat etmelidir. Bu süreçte “içimden gelmiyor” diyerek egzersizleri aksatmak yanlıştır zira böyle bir durumda kişinin hareket ve aktiviteden uzak kalması rahatsızlığın şiddetini artırabilmektedir. Dolayısıyla kişinin kendi kendini motive etmesi ve günlük hayattaki hobilerinden geri kalmaması depresyonun kısır döngüsünü bozacak, kendisini daha iyi hissetmesini sağlayacaktır. Yine de bazı durumların içinden çıkılamıyorsa bir uzman tarafından yardım almak gerekmektedir.

Uzm. Psk. Ege Ece BİRSEL

Egepol Hastanesi, İzmir’de tercih edilen, güvenilir ve saygın sağlık kurumlarındandır. Profesyonel kadrosu ve modern medikal ekipmanlarıyla hastalarına güvenilir tedavi seçenekleri sunar. Hasta bakımı ve takibinde de ön plana çıkan Egepol hastanesi, hasta odaklı yaklaşımı ve etik değerlere bağlılığı ile de tanınmaktadır. Sağlık sorunlarınıza çözüm bulmak ve uzman bir bakım almak için Egepol Hastanesi her zaman yanınızda. Size en iyi sağlık hizmetini sunmak için buradayız.

"