Kemik Erimesinden Korkmayın!

Kemik Erimesinden Korkmayın!

Kemik Erimesinden Korkmayın!

Osteoporoz, diğer adı ile kemik erimesi, zamanla kemik kalitesinin ve yoğunluğunun azalmasına bağlı olarak kırık oluşumlarına neden olan bir hastalıktır. Bu hastalığın görülme sıklığı yaş ile doğru orantılı olarak artıyor ve yaş ilerledikçe bu hastalık gelişiyor. Kadınların bu hastalığa yakalanma ihtimalleri erkeklere göre daha yüksektir. Özellikle menopoz sonrasında östrojen hormonu azalacağı için bu ihtimal daha da artar. Kadınlarda daha yüksek görülmesinin temel nedeni bu hormonun azalmasıdır.

Osteoporozun (kemik erimesinin) başlıca belirtileri nelerdir?

Boy ölçüsünde kısalma Kalça kemiğinde kırıklık Bel ve sırt bölgelerinde ağrı Omurgada ve kaburgada kırıklıklar Sırt bölgesinde kamburlaşma Omuzların yuvarlaklaşması El bileğinde kırıklar

Kimler risk altındadır?

Kemik erimesinin oluşumunda daha çok kalıtsal faktörler etkilidir. Bu önemli noktanın haricinde şu kişiler risk altındadır:

Yaşı 60’ın üzerinde olan kişiler Sigara kullanan kişiler Alkol tüketen kişiler Fiziksel aktivitesi düşük kişiler Uzun süreli yatak istirahatinde olan kişiler Kalsiyum oranı düşük gıdalarla beslenen kişiler Kemik kaybına neden olduğu bilinen ilaçları kullanan kişiler

Bu gıdaları tüketmeye özen gösterin!

65 yaşa kadar her gün 1000 miligram kalsiyum alınması çok önemlidir. Bu yaştan sonra ise bu miktar 1500 miligram olmalıdır. Kalsiyum ihtiyacının yanı sıra, D vitamininin alınması da çok önemlidir. Günde 10 dakika güneş görerek bu ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Güneş ışığına karşı hassasiyetiniz varsa bir bardak süt içebilir veya vitamin tabletleri kullanabilirsiniz. Süt tüketmeyi sevmiyorsanız, aynı grup içerisinde bulunan yoğurt ve peynir gibi süt ürünlerini tercih edebilirsiniz.

Yaşam tarzınızı değiştirerek kemik erimesinin önüne geçebilirsiniz…

Kemik kaybolduğunda, yeniden kemiği yerine koymak, çok zor, pahalı ve zaman gerektiren bir süreçtir. Bu yüzden, risk faktörlerinin belirlenmesi ve bu faktörler doğrultusunda en uygun tedavi planının oluşturulması ve uygulanması gerekir. Bu tedaviye, yaşam tarzında değişikliklere giderek, kendinize daha aktif bir hayat sağlayarak destek verebilirsiniz. Örneğin, düzenli olarak egzersiz yapabilir, beslenmenizi düzenleyebilir ve yaşadığınız yeri değiştirerek kendinize daha refah bir ortam sağlayabilirsiniz. Ayrıca, bu hastalık düzenli olarak doktor kontrol ve takibi gerektiriyor olduğu için düzenli olarak kontrollerinizi yaptırmalı ve sürece tam uyum sağlamalısınız.

Benzer Yazılar

“Hiçbir ekipman gerektirmeyen, evde veya dışarıda yeni başlayan herkesin rahatlıkla yapabileceği denge egzersizleri, yalnızca kas-iskelet sistemi değil, tüm sağlığımız için faydalıdır” diyen İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Kaya Hüsnü Akan, denge ile alakalı merak edilenleri açıkladı.

Eğer hemen fark ettiyseniz, doktorunuzun da önerdiği egzersizlerle, 6 ay kadar bir süreyle boyun eğriliklerini düzeltebilirsiniz.

Parmakların aniden kilitlenmesi, kasılması gibi belirtilerle ortaya çıkan Tetik Parmak, parmaklarda ağrıya sebep olur ve bu durum kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiler.

Diz eklemi, uyluk, bacak ve önde diz kapağı kemiklerinden oluşur.

Herhangi bir spor dalı ile uğraşmak, yaşanabilecek kas ve eklem rahatsızlıklarından korunmak

Omuz rahatsızlıkları kendisini omuz ağrıları ile belli eder.

Düztabanlık, halk arasında taban düşüklüğü olarak bilinir.

Omurga kırıklarının belirtileri genel olarak boyun, sırt ve bel ağrısı ile kas spazmı gibi belirtiler ile seyrini göstermektedir.

Serebral Palsi (SP), gelişimini sürdüren beyinde oluşan bir hasara bağlı kalıcı hareket ve postür bozukluğudur.

Günlük yaşantıda birçok insanın karşılaştığı rahatsızlıklardan biridir.

"
OSTEOPOROZ - Özel Tınaztepe Hastanesi

OSTEOPOROZ - Özel Tınaztepe Hastanesi

Sağlık Köşesi

Osteoporoz vücüdumuzdaki kemiklerin sertliklerinin azalıp kalitelerinin bozulması sonucunda daha zayıf ve kırılabilir hale gelmeleri ile ortaya çıkan ve tüm iskelet sistemimizi etkileyen sistemik bir hastalıktır. Osteoroporoz,

ortalama yaşam süresinin uzaması ve yaşlı nüfusun artmasıyla günümüzde en sık görülen hastalıklardan biri haline gelmiştir. Yapılan çalışmalar 50 yaş üzeri her 3 kadından birinin, her 5 erkekten birinin hayatının herhangi bir döneminde osteoporoza bağlı kemik kırıkları yaşayacağını göstermiştir.
Osteoporoz tedavisinin en iyi yolu osteoporozdan korunmaktır. Daha uygun bir deyimle erken yaşlarda osteoporozu önleyici tedbirlerin (kalsiyumdan zengin süt, peynir, yoğurt, kefir vb. besinleri fazla almak ve düzenli egzersiz yapmak) alınmasıdır.

OSTEOPOROZ NEDEN ÖNEMLİDİR?

Osteoporoz çok önemli bir hastalıktır çünkü,
1- En sık görülen kemik hastalığı olarak kabul edilmektedir.
2- Uzayan yaşam süresine bağlı olarak dünya nüfusunun yaşlanması osteoporoza bağlı kırıkların görülme oranında artışa neden olmuştur.
3- Osteoporoz önlenebilir, tedavi edilebilir bir hastalıktır.
4- Osteoporoz nedeniyle yapılan bir araştırmada ABD'de yılda 1.5 milyon kırık meydana gelmektedir. Bunlardan 300 bini kalça kırığı, 700 bini omurga kırığı, 250 bini el bileği kırıkları, 300 bini de diğer kemik kırıklarından oluşmaktadır.
5- Kalça kırığı olanların yaklaşık yüzde 20'si ilk 1 yıl içerisinde hayatını kaybetmektedir, yüzde 30'undan fazlası da sakat kalmaktadır.

OSTEOPOROZ NEDEN OLUR?

Kemik içinde bulunan maddeler kemiğin bulunduğu yere göre değişmekle birlikte yüzde 30-35 organik maddeler yüzde 65-70 de inorganik maddelerden (minareller) oluşmuştur.
Kemik devamlı yenilenen dinamik bir dokudur. Normal şartlar altında kemikte yapım ve yıkım olayı yaşam boyu devam eder. Erişkin döneme kadar (30-35 yaş) kemik yapımı yıkımından fazladır. Bu yaştan sonra kemik yıkımı artar kemik yapımı azalır ve osteoporoz başlar. Kemik yoğunluğundaki azalma yaş ırk ve cinse göre değişmektedir. Erkeklerde kemik yoğunluğu kadınlardan fazladır, ancak her iki cinste de 40-50 yaştan sonra kemik kayıbı başlar. Menopozdan sonra kadınlarda ostorejen hormonunun azalmasına bağlı olarak osteoporozda artma görünür.

OSTEOPOROZDA RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

1- Cinsiyet: Kadınlarda osteoporoz erkeklere göre daha fazla görülür.
2- Yaş: Osteoporoz genellikle ileri yaşta başlar, kadınlarda ise en çok menopoz sonrasında görülür.
3- Fiziksel Aktivite (Egzersiz): Yapılan çalışmalar fiziksel aktivitenin yani egzersiz yapmanın özellikle günde yarım saat yürüyüş yapmanın kemik kütlesinin gelişmesinde olumlu etkileri olduğu görülmüştür. Uzun süreli hareketsiz kalan kişilerde osteoporoz riski artar. Bu nedenle osteoporozdan korunmak için kemik ve kasları çalıştıran düzenli egzersiz yapmak gerekir.
4- Irk: Asyalılar osteoproza daha meyillidir.
5- Sigara içmek: Sigara içiminin osteoporoz için bir risk faktörü olduğu yapılan araştırmalar ile kanıtlanmıştır.
6- Alkol kullanımı.
7- Beslenme: Kemik yıkımını artıran yiyeceklerin (aşırı kafein, şeker ve tuz gibi) aşırı kullanımı kemik yıkımını artırır. Kemik gelişimi için gerekli olan kalsiyum, fosfor, D vitamini, K vitamini, magnezyum, B6 vitamini, çinko gibi besinlerin günlük yeteri miktarda alınması gerekmektedir.
8- Hormonal etkiler.
9- Gebelik.
10- İlaçlar: Aşırı kortizon kullanımı, bazı ilaçlar osteoporozu artırmaktadır.
11- Kalıtım (Genetik): Ailesinde osteoporoz olan ve kalça kırığı tespit edilen kişilerde osteoporoz gelişme riski yüksektir.

OSTEOPOROZDA KLİNİK BULGULAR NELERDİR?

Osteoporoz başlangıçta fazla bir belirti vermez kemik kaybı yüzde 30'a ulaşınca hastalarda sırt, bel, kalça ağrıları ortaya çıkar. Birkaç yıl sonra omurga kırıkları gelişen hastalarda boyda kısalma, sırtta kamburlaşma meydana gelir. En ciddi belirtisi de osteoporoza bağlı kalça kırıklarıdır.

OSTEOPOROZUN TANISI NASIL KONUR?

Osteoporozun tanısı dikkatli bir öykü ve fizik muayenesinden sonra günümüz koşullarında en sık olarak halkın kemik ölçümü dediği, kemik mineral yoğunluğu (BMD) ölçümü ile yapılmaktadır. Bunun dışında daha ileri tetkikler de vardır.

OSTEOPOROZUN KORUNMA YOLLARI VE TEDAVİSİ

Osteoporoz yaygın, sık görülen ve sakat bırakabilen bir hastalıktır. Tedavisi de ülkemiz ekonomisine önemli bir yük getirmektedir, bundan dolayı osteoporozun önlenmesi ve osteoporozdan korunmak önem taşımaktadır. Bu nedenle özellikle değiştirelebilir risk faktörlerini ortadan kaldırmak gerekir. Bunun için,
1- Diyet: Kalsiyum ve D vitaminden zengin gıdalar (süt, peynir, yoğurt vb.) ile çocukluktan itibaren düzenli beslenmek.
2- D vitamini kaynağı olan güneşten yararlanmak.
3- Sigara, alkol, aşırı kafeinli içerikler (kahve, kola) tüketmemek.
4- Düşmenin önlenmesi için ev ortamını buna göre düzenlemek.
5- Yaşam tarzını değiştirmek fiziksel aktiviteyi artırmak. Her gün düzenli olarak egzersiz yapmak örneğin haftada 3-4 kez 30-45 dakikalık düzenli yürüyüşler aerobik, jogging ve düşük dirençli egzersizler yapılmalıdır. Kronik sırt ağrısı olan kişilerde sırt germe egzersizleri ile karın kasları güçlendirme egzersizleri ile postür egzersizleri önem taşır.

OSTEOPOROZDA İLAÇ TEDAVİSİ

Akut ağrı durumlarda kısa süreli yatak istirahati ve ağrı kesiciler kullanılır. Günlük yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini (1500 mg kalsiyum ve 800 ünite D vitamini alınmalıdır.) Günde bir bardak süt, iki kase yoğurt günlük kalsiyum ve D vitamini desteği sağlar. Bunun yanında kemik yoğunluğu düşük kişilerde bunu önleyici ilaçlar verilir.

Kategoriler • Beslenme ve Diyetetik • Beyin ve Sinir Cerrahisi • Çocuk Cerrahisi • Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları • Endokrinoloji • Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi • Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon • Genel Cerrahi • Girişimsel Radyoloji • Göğüs Hastalıkları • Göz Hastalıkları • İç Hastalıkları • Kadın Hastalıkları ve Doğum • Kalp Damar Cerrahisi (KVC) • Kardiyoloji • Kulak Burun Boğaz • Nöroloji • Ortopedi ve Travmatoloji • Psikiyatri • Psikoloji • Tıbbi Onkoloji • Tüp Bebek Merkezi • Üroloji • Uyku Laboratuvarı "
Kemik Erimesi (Osteoporoz) Belirtileri Nelerdir? Kemik Erimesinin Tanı Ve Tedavisi - Sağlık Haberleri

Kemik Erimesi (Osteoporoz) Belirtileri Nelerdir? Kemik Erimesinin Tanı Ve Tedavisi - Sağlık Haberleri

Kemik Erimesi (Osteoporoz) Belirtileri Nelerdir? Kemik Erimesinin Tanı Ve Tedavisi Kemik erimesi toplumda belirli yaştan itibaren sık görülen kemik hastalıklarından bir tanesidir. Kemik erimesinde de tıpkı kanser hastalığında olduğu gibi erken tanı son derecede önemlidir. Kemik erimesi ile ilgili yoğun bir araştırma yapılmaktadır. Bu hastalığın belirtileri ve tanı kriterleri en çok araştırılanlar arasına girmiştir. Peki, kemik erimesi belirtileri nelerdir? Kemik erimesinin tanı ve tedavisi nasıldır? İşte kemik erimesi ile ilgili tüm detaylar.

Kemik erimesi kemikler içindeki kalsiyumun azalması ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Kemik erimesi olan kişilerde kemiklerin kırılması daha da fazla bir ihtimaldir. Çünkü kemikler zamanla güçsüzleşir ve kırılmaya daha da eğilimli olur. 50 yaşını geçmiş olan her bir birey kemik erimesine yakalanma olasılığı da artmaktadır.

Kemik Erimesi (Osteoporoz) Belirtileri Nelerdir?

1) Omurgada Ağrı

Kemik erimesinin tipik belirtilerinden biri olarak bilinmektedir. Omurgada ağrı sırt bölgesine de vurabilir. Bundan dolayı omurgada sürekli olarak bir ağrı hissediyorsanız, kemik erimesinden şüphelenebilirsiniz. Bu ağrının sırt bölgesini de sarması kemik erimesi için önemli bir belirti olarak bilinir.

2) Kemiklerde Kırıklık

Kemik erimesinde kemiklerde kırık meydana gelmektedir. Bu kırıklar ise kişinin anlamayacağı şekildedir. Doktor kontrolünde mikroskobik rotamda yapılan çalışmalar ile birlikte minimal kırıklar kemikte gözlemlenebilir. Kemik erimesinin ilerlemiş evrelerinde ise normal kırıklıklar ve çatlaklar ortaya çıkabilmektedir.

3) Kamburlaşma

Kamburlaşma da önemli bir kemik erimesi hastalığıdır. Bu kamburlaşma zamanla iyice belirginleşir. Yıllar geçtikçe kamburlaşma daha kötü bir hale gelebilir. Eğer duruşunuzda bir kamburluk veya bir duruş bozukluğunuz varsa ortopedistler tarafından mutlaka incelenmeniz gerekir. Kemik erimesi tanı kriterinde kamburlaşma önemli bir belirtidir.

4) Çıkıklar

Kemik çıkıkları kemik erimesinde oldukça basit hareketlerden dahi kaynaklanmaktadır. Eğer en ufak bir egzersiz ya da spor aktivitesinde kemiklerde çıkıklık meydana geliyorsa, kemik erimesinden şüphelenebilirsiniz. Bundan dolayı kemik erimesi tespit edilmesi tanı kriterinde çıkıklık son derecede önemlidir.

Kemik Erimesinin Tanı ve Tedavisi

Kemik erimesi tanı kriterinde pek çok tanı kriteri yer almaktadır. Kemik kırıklığı bu hastalığın tanısında ve tespit edilmesinde birincil etmenlerden birisidir. İleri derecede kemik erimesine sahip olan kişilerde en ufak bir burkulma da dahi kemiklerde çıkıklık ve kırıklar meydana gelmektedir. Ayrıca bazı hastalarda dahi öksürme gibi basit semptomlarda kemik kırığı meydana gelebilir. Öksürme durumunda kemik erimesi olan kişilerde kaburgalarında kırıklar meydana gelmektedir. Kemik erimesinin tedavisi bulunmaktadır. Bu hastalığın tedavisinin başarılı olma kriterleri arasında erken tanı da önemlidir.

Kemik erimesi tedavisi için öncelikle kemik erimesinin evresi yani ilerlemiş ya da ilerlememiş olması tespit edilir. Bir takım kemik yoğunluğu ölçümü yapılarak kemik erimesi hastalığının evresi belirlenmiş olur. Kemik erimesi tedavisinde bir takım antikor ilaçlar kullanılmaktadır.

Antikor ilaçları kemiklere gerekli dayanıklılığı verir ve kalsiyum gibi kemiklerin ihtiyaç duyduğu maddeleri vermektedir. Kemik erimesi hastalığı olan kişiler 6 ay sürekli aynı ilacı kullanmaktadırlar. Ayrıca kemik erimesi tedavisinde hormon ilişkili terapiler de uygulanmaktadır. Kadınlar ya da erkeklere göre hormon tedavisi uygulanır. Kadınlarda menopoz döneminden sonra östrojen hormonu içeren ilaçlar verilmektedir. Bu şekilde kemik erimesinin durdurulması amaçlanmaktadır.

Kemik Erimesi Nedenleri Nelerdir?

1) Kalsiyum Eksikliği

Kalsiyum eksikliği kemik erimesinin birincil nedenlerinden biri olarak bilinmektedir. Kalsiyum içeren gıdaları tüketmediğiniz durumunda kemikler yeteri miktarda kalsiyum alamaz. Bu durumda da kemik erimesi gibi hastalıklar ortaya çıkmaktadır.

2) Genetik Yatkınlık

Genetik yatkınlık da aynı şekilde kemik erimesine davetiye çıkarır. Ailede kemik erimesi öyküsü olan kişilerde kemik erimesi hastalığı ortaya çıkabilir.

"
Kemik Erimesi Belirtileri - LİV Hospital

Kemik Erimesi Belirtileri - LİV Hospital

Kemik Erimesi Belirtileri

İnsan anatomisinin önemli bir parçası olan kemikler, iç organları korumak, kasları desteklemek ve hareket etmemizi sağlamak gibi önemli fonksiyonlara sahiptir. Bu sebeple kemik erimesi belirtileri görülmesi durumunda bir uzmandan destek alınarak tedavi sürecine başlanması önemlidir. Kemik erimesi belirtileri kadınlarda ve erkeklerde benzerlik gösterse de kemik erimesi görülme ihtimali kadınlarda daha fazladır.

İçindekiler Kemik Erimesi Nedir? Kemik Erimesi Neden Olur? Kemik Erimesi Belirtileri Nelerdir? Kemik Erimesi Tanısı Nasıl Konulur? Kemik Erimesi Tedavisi Nasıl Olur? Kemik Erimesi Nedir?

Tıp terminolojisinde osteoporoz olarak da bilinen kemik erimesi, kemiklerin yoğunluğunun ve kuvvetinin azalmasını ifade eder. Kemik, canlı bir doku olduğundan sürekli olarak kendini yeniler ve bozulan dokular onarılır. Kemik erimesi varlığında ise bu yenilenme dengesi bozulur ve vücuttaki kemik kütlesi azalmaya başlar. Kemik erimesi, genelde yaşlanma süreciyle ilişkilendirilse de hormonal bozukluklar, genetik faktörler ve beslenme alışkanlıklarıyla da ilgilidir. Östrojen, kemik yapımını teşvik eden ve kemik kaybını azaltan önemli bir hormon olduğundan, kadınlarda menopozda kemik erimesi belirtileri görülebilir. Bunun yanı sıra erkeklerde de, yaşlılık, hormonal bozukluklar, beslenme eksiklikleri veya bazı sağlık sorunları varlığında kemik erimesi görülebilir.

Kemik Erimesi Neden Olur?

Kemik erimesi denildiğinde ilk akla yaş faktörü gelse de aslında osteoporozu etkileyen pek çok faktör bulunur. Kemik erimesi nedenleri şöyle sıralanabilir:


İlerleyen yaş: Yaş ilerledikçe kemik yoğunluğu azalarak kemikler daha hassas ve kırılgan hale gelir. Yaşlılık beraberinde düşük fiziksel aktivite getirdiğinden kemiklerin kuvvetinde de azalma görülebilir. Yaşın ilerlemesi hem kemik yoğunluğunu hem de kemik kuvvetini azalttığı için önemli kemik erimesi nedenlerinden biridir. Menopoz: Östrojen hormonu, kemik sağlığı için oldukça önemli bir hormon olduğu için menopoz, erken menopoz veya ameliyatla yumurtalıkların alınması kemik erimesi ihtimalini artıran durumlardır. Genetik faktörler: Ailesinde kemik erimesi öyküsü olanlar kişilerde osteoporoza daha çok rastlanır. Ailesinde kalça veya omurga kırığı gibi kemikler ile ilgili hastalıklar olan kişilerde osteoporoz görülme ihtimali daha fazladır. Beslenme alışkanlıkları: Süt, yoğurt, kefir, peynir gibi kalsiyum açısından zengin besinlerin, kemik gelişimi süren çocukluk ve ergenlik döneminde yeterli miktarda alınması önemlidir. Bu nedenle çocukluk döneminden başlamak üzere ilerleyen yaşlarda da diyette yeterli kalsiyumu alımına dikkat edilmelidir. D vitamini eksikliği: Kemikler tarafından kalsiyumun kullanılabilmesi açısından vücutta yeterli miktarda D vitaminine ihtiyaç duyulur. Besinlerden alınan provitamin D ise güneş ışınlarıyla aktif hale geldiğinden yeterli miktarda güneş görülmediğinde D vitamini eksikliği oluşması kemik erimesi nedenlerindendir biridir. Sağlığı bozan alışkanlıklar: Sedanter yaşam tarzı, düşük fiziksel aktivite, sigara kullanılması, kola gibi asitli ve kafeinli içeceklerin, alkolün fazla tüketilmesi kemik kalitesini olumsuz etkileyen durumlar arasında yer alır. Uzun süren ilaç kullanımı: Uzun süre boyunca kortizon kullanımı, bazı kanser ve epilepsi ilaçları da osteoporoza sebep olabilir. Kronik hastalıklar:Diyabet, bazı hormonal (tiroid gibi) veya romatizmal rahatsızlıklar ve hareketsiz kalmaya neden olan hastalıklar da osteoporoz için riskini artıran faktörler arasında yer alır. Kemik Erimesi Belirtileri Nelerdir?

Kemik erimesi, başlangıç evresinde genelde belirti vermez ve çoğu zaman kemik erimesi ileriki aşamalara geldiğinde semptomlar fark edilir. Kemik erimesi belirtileri tedavisi yapılmazsa, kırık oluşumu gibi önemli sağlık sorunlarına kadar ulaşabilir. Bacaklarda kemik erimesi belirtileri veya kalça kemiği erimesi belirtileri gibi farklı bölgelerde oluşan kemik erimesinin belirtileri benzerlik gösterir. Kemik erimesi genel belirtileri şunlardır:

Kemik ağrısı: Kemik erimesi, kemiklerin zayıflamasıyla birlikte stres ve basınç nedeniyle sırt, boyun, bel gibi bölgelerde ağrıya neden olabilir. Özellikle omurga kemiklerindeki kırıklar, bu ağrıların en şiddetli olduğu durumlardan biridir. Boy kısalması: Omurga kemiklerindeki kırıklar veya kemik yoğunluğunun azalması ile oluşan kemiklerdeki sıkışmalar nedeniyle kişinin boyu zamanla kısalabilir. Özellikle birden fazla omurga kırığı olan kişilerde belirgin boy kısalması görülebilir. Kolay kırılan kemikler: Kemik erimesi olan kişilerde kemiklerin dayanıklılığı azalır ve daha kolay kırılabilir hale gelir. Bilek, kalça ve omurga kemiklerinde kırıklar, kemik erimesi varlığında sık görülen durumlardır. Duruş bozuklukları: Kemik erimesi, omurga kemiklerinin zayıflamasıyla birlikte duruş bozukluklarına yol açarak kamburluk (kifoz) gibi ortopedik rahatsızlıklar oluşturabilir. Zayıflayan ve kırılan tırnaklar: Kemik erimesi olan kişilerde tırnaklar da etkilenerek zayıflayabilir ve kolayca kırılır hale gelebilir. Kemik Erimesi Tanısı Nasıl Konulur?

Kemik erimesi (osteoporoz) tanısı koymak ve tedaviye ihtiyacı belirlemek için özel yöntemler uygulanır. Kemik erimesi tanısında kullanılan yöntemler şöyle açıklanabilir:


Kemik Yoğunluğu Ölçümü (Dexa): Tanı için en önemli göstergelerden biri Dexa (dual enerji X-ışını absorbsiyometri) adı verilen bir tarama yöntemi kullanılarak kemik yoğunluğunun ölçülmesidir. Dexa taramasında, kemik mineral yoğunluğunun standart sapma birimleri (T skoru) veya yaşa ve cinsiyete göre standart sapma birimleri (Z skoru) olarak değerlendirmeler yapılır. Kırık Riski Değerlendirmesi: Kırık riski değerlendirmesi, yaş, cinsiyet, aile öyküsü, hormon seviyeleri, sigara ve alkol tüketimi, düşme riski gibi faktörlerin dikkate alındığı bir değerlendirmedir. Bu değerlendirme, FRAX adı verilen bir hesaplama aracı kullanılarak yapılır ve kişinin 10 yıllık kırık riskini hesaplamak için kullanılır. Kan Testleri: Kemik erimesi tanısı için kan testleri ile kalsiyum, fosfor, D vitamini, parathormon (PTH) gibi kemik metabolizması ile ilişkili hormon ve minerallerin seviyeleri değerlendirilir. Görüntüleme Yöntemleri: Bazı durumlarda kemik erimesi teşhisini doğrulamak veya diğer olası kemik hastalıklarını dışlamak için, manyetik rezonans görüntüleme (MRG), kemik sintigrafisi ve bilgisayarlı tomografi (BT) gibi görüntüleme yöntemleri kullanılabilir. Kemik Erimesi Tedavisi Nasıl Olur?

Osteoporoz tedavisi, kemikleri güçlendirmek, doku kaybını yavaşlatmak ve kırık oluşma riskini azaltmaya yönelik yapılır. Kemik erimesi tedavisinde yaygın olarak kullanılan tedavi yöntemleri şunlardır:

İlaç Tedavisi: Kemik erimesi tedavisinde kullanılan ilaçlar, bifosfonatlar, selektif östrojen reseptör modülatörleri, kalsitonin, denosumab ve teriparatid gibi ilaçlar sıklıkla kemik yoğunluğunu arttırmak, kırık riskini azaltmak ve kemikleri güçlendirmek amacıyla kullanılır. Kalsiyum ve D Vitamini Takviyeleri: Kemik sağlığı için önemli vitamin ve minerallerden olan kalsiyum ve D vitamini takviyelerinin kullanması, beslenmeyle alınan kalsiyum ve D vitamini miktarını tamamlamaya yardımcı olur. Sağlıklı Beslenme: Dengeli ve sağlıklı bir beslenme, kemik sağlığını korumak yeterli miktarda kalsiyum, D vitamini, protein ve diğer besin maddelerini almayı sağlar. Beslenmede kalsiyum açısından zengin gıdalar (süt, peynir, yoğurt, yeşil yapraklı sebzeler) ve D vitamini açısından zengin gıdalar (balık, yumurta, güneş ışığı) tercih edilebilir. Düzenli Egzersiz: Düzenli egzersiz, kemik sağlığını korumaya ve güçlendirmeye destek olur. Yük taşıma egzersizler, kemiklerin dayanıklılığını artırırken, aerobik egzersiz, yürüyüş, dans gibi aktiviteler, direnç egzersizleri ve denge egzersizleri de kemik sağlığı için faydalı olabilir. Ama egzersiz programının kişiye özgü olması önemli olduğu için doktor veya fizyoterapist tarafından belirlenmelidir. Risk Faktörlerinin Kontrolü: Kemik erimesi riskini artıran, sigara içme, aşırı alkol tüketimi, düşük vücut ağırlığı, düşük kalsiyum alımı, düşük fiziksel aktivite seviyesi ve düşük D vitamini seviyelerine neden olan risk faktörlerinden kaçınılması veya azaltılması kemik sağlığının korunmasına yardımcı olur.

Liv Hospital bünyesinde yer alan diyetisyenler kişiye özel sağlıklı bir beslenme planı ve uzman fizyoterapistler kişiye özel bir egzersiz planı oluşturarak kemik erimesi belirtilerinin azaltılmasına yardımcı olur.

"
Prof. Dr. Arda Lembet - Kadın Hastalıkları Doğum ve Perinatoloji Uzmanı

Prof. Dr. Arda Lembet - Kadın Hastalıkları Doğum ve Perinatoloji Uzmanı

Osteoporoz: Tanı, Belirti ve Tedavisi

Jinekoloji Osteoporoz Jinekoloji Arama İsteği OSTEOPOROZ NEDİR ?

Osteoporoz – kemik erimesi aslında çok daha erken yaşlarda başlamaktadır. 35 yaşına kadar artan kemik yapımı bu yaştan itibaren artık kayıp dönemine girer ve menopoz döneminden sonra da bu kayıp çok hızlanmaktadır. Bunun da temel sebebi kadınlık hormonu olan estrojen eksikliğidir. Menopozdan sonra kemikte yılda % 1-1.5 oranında bir kayıp görülür. Menopozdan 20 yıl sonra ise % 30-40 oranında kayıp gerçekleşir. Bunun sonucunda boyda kısalma ve kırıklara eğilim görülür. Yapılan çalışmalarda 70 yaşındaki kadınların % 25’inde sırt veya bel kemiklerinde ve 90 yaşındaki kadınların % 20’sinde kalça kırığı olduğu saptanmıştır.

Osteoporoz ilerleyen yaşla birlikte artar ve özellikle kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. Genel vücut yapısı ince olanlarda, ailesindeki kemik erimesi veya kemik kırığı öyküsü ya da boyunda kısalma öyküsü bulunan kadınlarda, 45 yaşından önce kendiliğinden menopoza giren ya da ameliyatla yumurtalıkların alınması nedeniyle cerrahi menopoza giren kadınlarda kemik erimesi daha erken ve daha ağır görülür.

TEDAVİ ŞEKİLLERİ

Hormon tedavisi ile osteoporozun durdurulduğu ve bazı olgularda da tedavi edildiği iyi bilinmektedir. 40 yaşlarında yaklaşık olarak yılda kemik kitlesinin % 0.5’ini kaybederken menopozla birlikte bu kayıp %3-4 olmaktadır. Tedavi olunmazsa 70 yaşına kadar kadın kemik kitlesinin %50’sini kaybedecektir. Bu kayıp kemik metabolizmasında rol oynayan estrojenin eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Menopozla beraber başlanan HRT ile kemik kaybı azaltılmaktadır. HRT alan kadınlarda kemik kaybı sonucu olan kalça kırıkları % 50 daha az görülmektedir.

Menopozda Hormon tedavisi konusunda önceki yıllarda, hemen her kadına herhangi bir şikayeti olmasa da hormon verilmesinin fark edilmeyen pek çok faydası olduğu ve yaşam kalitesini ve yaşam süresini uzattığı düşünülmekteydi.

Ancak özellikle kalp damar hastalıkları konusunda yapılan çalışmalardan elde edilen veriler topluca değerlendirildiğinde, “herhangi bir şikayeti olmayan ve rahim ameliyatı geçirmemiş kadınlarda, sadece kalp hastalıklarına karşı koruma sağlamak amacıyla hormon replasman tedavisi vermenin getirdiği sağlık risklerinin, sağladığı yarardan daha fazla olduğu” ve sadece bu amaçla hormon replasman tedavisi verilmemesi gerektiği sonucu çıkmıştır.

Öte yandan ateş basması, terleme, mizaç değişikliği gibi yakınmaları olan semptomatik hastalarda hormon replasman tedavisinin kısa dönemdeki yararlı etkileri göz ardı edilemez.

Her kadın birbirinin aynısı olmadığı gibi gereksinimleri de farklıdır. Hormon replasman tedavisi açısından da durum farklı değildir. Sonuç olarak hormon replasman tedavileri hastaya özel şekilde kişiselleştirildiği ve yakın takip edildiği müddetçe hastaların medyaya yansıyan haberler nedeni ile huzursuz olmaları gereksizdir.

HORMON TEDAVİSİ

Hormon yerine koyma tedavisi (HRT) değişik şekillerde uygulanabilmektedir.Gerekli muayene ve değerlendirmelerden sonra hekim kişi için en uygun olan tedavi şeklini ve ilacı seçer ve uygulamaya başlar. Hormon replasman tedavisi, ağızdan veya cilt üzerinden uygulanabilir.Ağızdan kullanılan ilaçlarda hormonlar tablet içerisinde ve bağırsaklardan emilecek şekilde düzenlenmiştir.Kullanılan ilaçlar estrojen (E) ve progesteron (P) hormonunu içerirler.Bu hormonlar tedavide tek başlarına veya birbirleri ile kombine bir şekilde kullanılabilirler.

Menopozun getirdiği istenmeyen etkileri önlemek için kullanılan esas hormon estrojendir. Ancak progesteron ilave edilmeden kullanılan estrojen rahim üzerinde hücreleri uyarıcı ve hatta kanser yapıcı bir etki gösterebilir. Bu nedenle rahimi alınmamış menopoz hastalarında estrojenin bu etkisini önlemek için progesteron hormonu da tedaviye mutlaka eklenir.Tedavi boyunca hormonlar kesintisiz olarak veya kesintili olarak verilebilir.Henüz tam olarak menopoza girmemiş kadınlarda vücutta bir miktar daha estrojen salgılandığı için 21 günlük ilaçlar da kullanılabilir. Bu ilaçlarda 21 günün sonunda aynı doğum kontrol haplarında olduğu gibi 7 gün ara verilir ve bu arada adet kanaması olur.

Bu tedavi metodunda hastalar düzenli olarak adet kanaması görürler. Bu tedavi şeklini genel olarak menopozun ilk yıllarında olan kadınlar için uygundur. Çünkü bu dönemde kadınlar genellikle adet kanaması görmek istemektedirler.Devamlı tedavi protokolünde ise estrojen ve progesteron her gün aynı ve düşük dozlarda alınır. Bu yöntemde kadın ihtiyacı olan hormonu alırken adet kanaması görmez. Çünkü her gün alınan progesteron hormonu rahim iç tabakasının kalınlaşmasını ve kanamasını engeller. Menopozun üzerinden zaman geçen kadınlardaki uygulanan tedavidir. Bu dönemde artık kadın adet görmek istemez. Ancak genellikle bu tedavinin başlangıcında ( özellikle ilk aylarda) lekelenme tarzında adet kanamaları olabilmektedir. Bu konuda kişiye mutlaka bilgi verilmelidir.

KEMİKLER

Osteoporoz en sık vücudun yükünü taşıyan omurları etkiler. Tüm osteoporozun %45-50’si omurlarda, %20’si kalçada (uyluk kemiğinin baş kısmında), %10-15’i el bileklerinde ve %20’si diğer kemiklerde görülür.

Bunun sonucunda özellikle ileri yaşlarda omurlardaki çökme kırıklarına bağlı olarak boyda kısalma olabileceği gibi (bir kadının ileri yaşlarda boyu 15-20 cm’ye kadar kısalabilir!), hafif düşmeler sonucunda ya da kendiliğinden, başta kalçada olmak üzere diğer kemiklerde hayatı tehdit eden kırıklar meydana gelebilir.

Bunun dışında uzun süre adet göremeyen bayanlarda, gıda ile kalsiyum alımı az olan kadınlarda (en önemli kalsiyum kaynakları süt ve süt ürünleridir), hareketsiz bir yaşam tarzı olanlarda, sigara içen, aşırı alkol kullanan kadınlarda, güneş ışığından ve dolayısıyla D vitamininden yoksun olanlarda, kortizon, ve diğer bazı ilaçları kullanmak zorunda olanlarda ve başta hipertiroidi (tiroid hormonlarının yüksek olması) olmak üzere çeşitli hormonal hastalıkları olanlarda osteoporoz (kemik erimesi) riski yüksektir.

70 yaşın üzerinde olan kadınların %21’inde hiçbir belirti olmasa da radyolojik olarak gözlenir. Kalça kemiği kırıklarının riski menopozdan 10-15 yıl sonra artmaya başlar ve 85 yaşın üzerindeki kadının kalça kırığı geçirme riski %20’dir. Üstelik bu kalça kırıklarının yaklaşık %15’i ilk üç ay içersinde ölümle sonuçlanacak kadar ağırdır.

Klasik röntgen filmleriyle de kemik erimesinden şüphelenilebilir ancak bu yöntemle tanı koyulabilmesi için kemik kaybının en az % 40 civarında olması yani ileri düzeyde kemik erimesi olması gerekir. Bu da aslında tanı konulduğunda oldukça geç kalınmış demektir.

Günümüzde kemik erimesinin erken teşhis ve tedavi takibinde kullanılan en duyarlı ve uygun yöntem DEXA adı verilen tekniktir. DEXA yöntemiyle vücudun en hassas kemikleri olan uyluk başı bölgesi, omurlar ve kol kemiklerinin incelemesi yapılır ve hassas bir şekilde tanı konabilir. DEXA raporunda “normal”, “osteopeni” (hafif düzeyde kemik erimesi), “osteoporoz” ve “ileri derecede osteoporoz” şeklinde ifadeler kullanılabilir.

Ayrıca kemik erimesi tedavisi uygulanan kadınlarda tedavinin takibi açısından da belirli aralıklarla kemik ölçümleri yapılmalıdır. Hiç bir şikayeti olmayan kadınlarda bile menopoza girdiklerinde bir kez ve daha sonra beşer yıllık aralıklarla kemik ölçümü önerilmektedir.

TEDAVİ

Tedavinin temel amacı kırıkların oluşmasını engellemektir. Osteoporoz sürecinde kaybedilen kemiği tamamen geri getirmek aslında mümkün değildir. Ancak kemik erimesi bazı tedavilerle büyük oranda durdurulabilir. Bunun sonucunda ileri derecede osteoporoz olguları hariç, kırık oluşma riski de önemli derecede azalmış olur.

Östrojen tedavisinin süreci yavaşlattığı artık kesinlikle kanıtlanmıştır. Östrojen tedavisi alanlarda kol ve kalça kırıklarında %50-60 oranında azalma, beraberinde kalsiyum alımı da sağlandığında (kalsiyumdan zengin gıdalar alınması ve gerekli durumlarda ilaç şeklinde kalsiyum tedavisi) omurga kemiği kırıklarında %80’lik bir azalma beklenebilir.

Östrojen tedavisinin etkili olabilmesi için tedavi devam etmelidir. Tedavi bırakıldığında osteoporoz süreci tedaviden önceki şekliyle devam eder.

Kalsiyum emilimi yaşla birlikte azalır ve özellikle menopoz sonrası azalma daha belirgin olur. Kalsiyum dengesinin sağlanması osteoporoz engellenmesinde en önemli basamaklardan biridir. Ancak östrojenin az olduğu durumlarda kalsiyum ne kadar alınırsa alınsın etkili olmayabilir. Bu yüzden östrojen tedavisine ek olarak vücuda gıdalarla ya da ilaç verilmesi yoluyla günlük 1000 gram kalsiyum alınması önemlidir.

Östrojen tedavisinin sakıncalı olduğu durumlarda ise doğrudan kemik erimesine yönelik ilaçlardan da yararlanılabilir. İlaç seçiminde doktorunuz size yol gösterecektir.

İlaç tedavisi dışında osteoporozun önlenmesi ya da ilerlemesinin durdurulması için yaşam tarzında da mutlaka bazı değişiklikler yapılmalıdır.

Bu arada sigara içiminin de kemik kaybını hızlandırdığı ve hatta menopoza girişi de hızlandırdığına dair bulgular vardır.

Günde en az 30 dakika olmak üzere, haftada 3 kez vücudu zorlamayan sporlar yapılması menopoz döneminde kemiğin mineral miktarını önemli ölçüde iyileştirir. Menopoz dönemindeki kadınlara günde 2-2.5 km. yürüyüş önerilmektedir.

Sigara ve alkol bırakılmalıdır. Dengeli bir diyetle yeterli kalsiyum alınması için gerekli değişiklikler yapılmalıdır.

Kemik kaybı menopozdan sonraki erken dönemlerde daha hızlı olduğu için tedaviye mümkün olduğunca erken başlamak gerekir.

Hormonal tedavi ile kemik kırıkları yaklaşık % 50 oranında azaltılabilmektedir. Tedaviye kalsiyum da eklendiğinde sırt ve bel kemiği kırıklarında % 80 oranında bir azalma saptanmıştır. Ayrıca 70 yaşın üzerindeki kadınlarda ve güneşin az olduğu bölgelerde yaşayanlarda tedaviye mutlaka D vitamini eklenmesi gerekir.

"
Osteoporoz (Kemik Erimesi) – Prof. Dr. Özgür ÇETİK

Osteoporoz (Kemik Erimesi) – Prof. Dr. Özgür ÇETİK

Osteoporoz (Kemik Erimesi)

Osteoporoz total kemik kütlesinin azalmasi ile seyreden, baslangiçta oldukça sinsi seyreden bir hastaliktir. Vucut total kemik kütlesi otuzlu yaslarin basinda en yüksek seviyesine ulasir ve sonrasinda erkelerde yilda %0.3 lük, kadinlarda ise %0.5 lik azalma ile devam eder, özellikle menapozda ve sonrasindaki 6-10 yillik dönemde azalma yillik %2-3 lük kayipla devam eder. Hastalara direk röntgen ile osteoporoz tanisi konuldugu anda toplam kemik kütlesinin %30-50 si kaybedilmis demektir. Osteoporoz yaklasik olarak her 4 kadindan birinde, her 8 erkekten birrinde görülmektedir. Son yillarda beklenen yasam süresinin uzamasi ile osteoporoz görülme sikliginda artma meydana gelmistir.

Osteoporozda Risk Faktörleri nelerdir ?

2- 50 yasin üzerinde olmak

3- Menapoza girmis olmak

4- Erken menapoz veya yumurtaliklarin ameliyat ile alinmasi

5- Kalsiyumdan fakir beslenme

6- Yüksek proteinli ve fazla tuzlu gidalar

7-Kronik böbrek yetmezligi

8- Fiziksel aktivite azligi

9- D-vitamini eklsikligi

10- Ailesel yatkinlik

11- Beyaz tenli ve açik göz renkli ve asyali olmak

12- Sigara içmek

13- Alkollü, gazli ve kafeinli içecekleri fazla tüketmek

14- Bazi ilaçlari kullanmak( antikonvülzanlar, kortikosteroidler, antikoagülanlar, tiroid ilaçlari, antiasidler ve bazi kanser ilaçlari)

15- Bazi hastaliklar (seker, mide bagirsak sistemi hastaliklari, felç geçirmek, bazi hormonal hastaliklar)

Bu risk faktörlerini tasiyan kisilerin mutlaka bir uzman hekim tarafindan periyodik olarak kontrol edilmesi gerekmektedir.

Osteoporoz primer olarak veya baskabir hastaliga sekonder olarak ortaya çikabilir.

A-PRIMER OSTEOPOROZ: ikiye ayrilir

Tip 1: Menapoz sonrasi osteoporoz

Tip 2: Yasliliga bagli osteoporoz

B-SEKONDER OSTEOPOROZ: Bir takim hastaliklar sonrasinda ortaya çikar.

Osteoporozun Belirtileri nelerdir ?

Osteoporoz erken dönemde hiçbir bulgu vermeyebilir. Ileri dönemlerde ise,

1- Basit travmalar sonrasi kiriklar olmasi

2- Yaygin bel ve sirt agrilari

3- Boy kisalmasi ve kamburlaşma

4- Kalça kemigi-omurga veya el bilek kemigi kiriklari

Bu bulgulardan birisi veya birkaçi bir arada olabilir.

Osteoporoz metabolik kemik hastaliklarinin en sik görülenidir.Vücut yeterli yeni kemik olusturamamaktadir.Yikim süreci ise hizlanmistir.Kalsiyum ve fosfat kemik gelisimi için zorunlu olan iki mineraldir.Vücut ömür boyu kemik yapimi için kalsiyuma ihtiyaç duymaktadir. Diyetle alinan kalsiyum yetersizse veya emilimi yetersizse kemikte zayiflamalar olusur.Kemiklerin kirilmaya egilimi artar.

Genellikle kemiklerdeki yogunluk kaybi uzun yillar boyunca farkedilmeden gelisir.Hastalik kemiklerdeki kirilma ile ortaya çiktiginda ise artik oldukça ilerlemistir.

Sekonder osteoporozun nedenlerinden en önde geleni hormon (kadinda östrojen, erkekte androjen) eksikligidir.Özellikle 60 yasin üstündeki kadinlarda sik görülür. Bu yumurtalik fonksiyonunun kaybi ve menapoz esnasinda östrojen hormonunun azalmasina baglidir. Diger sebepler arasinda diyetle düsük kalsiyum alinmasi, kortikosteroid tedavisi veya fazlaligi hipertiroidizm, hiperparatiroidizm, hareketsizlik, kemik kanserleri, genetik bozukluklar sayilabilir.

Arastirmacilara göre 50 yasin üstündeki kadinlarin % 50 si kalça bilek veya omur kiriklarindan etkilenir.Ayni yas grubundaki erkeklerde ise kirik riski % 13 dolaylarindadir.

Menapoza ek olarak genetik-etnik özellikler de risk faktörleridir.Beyaz irktan veya Asyali kadinlarin yakalanma sansi daha fazladir. Aile de osteoporoz hikayesi varsa risk artmaktadir. Sigara içimi, beslenme bozukluklari, kalsiyumdan fakir diyet, alkol kullanimi, steroid tedavisi diger risk faktörleridir.
Yasam boyunca diyetlerle alinan kalsiyum kemik gelisiminde önemli rol oynar.Kalsiyum’un emilimini saglayan D vitamini de kalsiyum kadar zorunludur. Kalsiyum, fosfor ve vitamin D açisindan zengin bir diyet uygulanmalidir. Düzenli egzersiz kemik kirigi riskini azaltabilir.

Özellikle kemik yogunlugunun azaldigi menapoz sonrasi dönemde kadinlarda östrojen replasman tedavisine baslamalidir. Bu tedavi ile kemiklerdeki yogunluk kaybi ve kiriklar önlenebilir. Ancak yararlari yaninda zararlarinin da olabilecegi düsünülerek mutlaka bir uzman hekim karar vermelidir.

Osteoporoz Neden Önemlidir ?

Osteoporozu bulunan hastalarda basit düsmeler sonucunda, omurga, kalça ve el bilegi kemik kiriklari en sik görülmektedir.

Omurga kiriklari basit düsmeler ile meydana gelir, birden fazla omurgada kirik olusur ise kamburlasma ve boy kisaligi ortaya çikar. Osteoporoza bagli gelisen omurga kiriklari direk hayati tehdit eden kiriklar olmamakla birlikte ortaya çikardigi sonuçlar açisindan önemlidir: Olusan deformite ve agri hayat kalitesini degisik sekillerde etkiler. Omurga kirikli hasta akut dönemde ortopedi polikliniklerine siddetli bel ve sirt agrisi ile gelirken, geç dönemde ise, kronik bel agrisi, uyku bozuklugu, nefes darligi, hazimsizlik, anksiyete, kisisel bakimin azalmasi ve hatta depresyon ile gelebilir.

Kalça kirigi cerrahi tedavi gerektirir. Kalça kirigi geçiren hastalarda kirigin yolaçtigi sorunlar nedeni ile ölüm riski yüksektir. Cerrahi tedaviye ragmen kalça kirigi geçiren hastalarda ilk yil ölüm riski %20-33 arasinda degismektedir.

Nasil Tani Konur ?

Osteoporoz erken dönemlerde sikayet vermeyen bir hastalik oldugu için çogunlukla baska bir neden ile röntgen çekildiginde ortaya çikmaktadir. Osteoporoz tanisini koymak oldukça kolaydir. Önce osteoporozdan süpelenmek gerekir. Genellikle basit röntgen filimi ile tani konulabilmektedir. Röntgende osteoporoz saptandiginda kemik yogunlugunun %30-50 si kaybedilmis demektir. Ancak röntgen filmi bize kantitatif deger veremeyecegi gibi çekim yapan teknisyenin veya cihazin degismesi ile de görüntü kalitesi degistigi için yaniltici bilgi verebilir. Genellikle poliklinigimize gelen hastanin çekilen röntgenlerinde osteoporozdan süphe edildiginde hastaya mutlaka “Kemik Mineral yogunlugu ölçümü testi” yaptirmak gerekir. Bu test kantitatif olarak kemik yogunlugunu saptamamizi saglar. Bunun için Günümüzde en sik “Dual-Energy X-Ray Absorptiometry (DEXA) cihazlari kullanilmaktadir. “Dünya Saglik Örgütünün tanimina göre Kemik mineral yogunlugu ölçümünde elde edilen “T” Skoru -2.5 in altinda ise osteoporoz tanisi konulur ve mutlaka tedavi baslanmasi gerekir. Ayrica sebebi arastirmak için de kan ve idrar testleri yapilmasi gerekebilir.

Nasi Tedavi Edilir ?

Bütün osteoporoz çesitlerinde Tedavi mantigi kemik demineralizasyonunu azaltarak veya durdurarak kiriklarin önlenmesine dayanir. Ancak Osteoproz tedavisi multidisipliner bir çalisma gerektirir. Çogunlukla osteoporoz tanisi baskabir nedenle ortopedi polikliniklerine basvuran hastalara çekilen röntgen filimleri ile ortopedistler tarafindan konulur. Ancak tüm osteoporzlu hastalarin tedavisi ortopedistler tarafindan yapilmaz. Özellikle yasliliga bagli (“senil “) osteoporoz ortopedistler tarafindan tedavi edilirken, genç yasta hormonal eksiklikler nedeni ile ortaya çikan sekonder osteoprozun tedavisi endokrinoloji uzmanlarinca yapilmaktadir.
Osteoporoz tedavisi 3 ana baslik altinda yapilir

1- Medikal ilaç tedavisi

a-Kalsiyum ve D vitamini içeren preparatlar: kalsiyum alinmasi kemik yikimini azaltmakta, D vitamini de kalsiyumun emilimini artirmaktadir.

b- Kemik Yikimini Önleyici Ilaçlar:

2- Egzersiz: Düzenli olarak günlük en az 30 dakika tempolu yürüyüs yapilmasi osteoproz tedavisi üzerinde oldukça etkilidir.

3- Besinsel katki takviyesi

Kalsiyumdan(süt ürünleri) ve D vitamininden(yesil sebze-meyve) zengin beslenme

Osteoproz tedavisi uygulayacak olan hekim, nedeni ortaya koyduktan sonra yukarida belirtilen tedavi anabasliklarini kombine olarak kullanarak tedaviye baslar. Osteoporoz tedavisi uzun soluklu bir tedavidir. Tedavinin basarisi ancak 1 yil sonunda ortaya çikabildigi için uzun takip ve tedavi gerekt rmektedir. Yilda bir yapilacak kemik yogunlugu ölçümleri ile tedavinin etkinligi degerlendirilmektedir.

Written by Prof. Dr. Özgür ÇETİK

1973 yılında Giresun’da doğan Prof. Dr. Özgür ÇETİK, Eğitimini 1995 İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, 2000 İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji ve 2007 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi doçentliğini tamamlayarak , 2013 Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde profesör unvanı almıştır. Dr.Çetik, 1996 – 2000 İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi, 2001 – 2002 Özel Avrasya Hastanesi, İstanbul Uzman Hekim, 2002 – 2007 Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent, 2002 – 2003 Bingöl SSK Hastanesi, 2002 – 2003 Diyarbakır 600 yataklı Asker Hastanesi, 2008 – 2011 Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doçent ve 2011 yılından beri Acıbadem Sağlık Grubu’nda Ortopedi ve Travmatoloji Profesörü olarak görev yapmaktadır. Dr.Çetik evli ve 2 çocuk babasıdır.

Related Posts

Halluks rijidus ayak başparmağının tarak kemiği ile yaptığı eklemdeki hareket kısıtlılığına verilen isimdir. Bu hastalıkta…

Halluks valgus deformitesi ayak başparmağının tarak kemiği üzerinden dışa doğru dönmesiyle oluşur. Genellikle aile hikayesi…

Morton nöroması ayak tarak kemikleri başı arasında parmaklara giden sinirlerin sıkışması sonrasında oluşan bir hastalıktır.…

Prof. Dr. ÖZGÜR ÇETİK
Ortopedi ve Travmotoloji

Acıbadem Bakırköy Hastanesi
Adres: Halit Ziya Uşaklıgil Cad. 1 Bakırköy 34140 İstanbul
Tel: 0(212) 414 50 42
Faks: 0(212) 414 51 40
mail: [email protected]

Acibadem Üniversitesi
Adres: Kerem Aydınlar Kampüsü Kayışdağı caddesi No:32 Ataşehir İstanbul
Tel: 0(216) 500 44 44
Faks: 0(216) 576 50 76

Uzmanlık Alanları

Spor Yaralanmalari ve Artroskopik Cerrahi
Travma Cerrahisi
Protez Cerrahisi
Kısalık ve Deformite Cerrahisi
Osteoporoz (Kemik Erimesi)

Boyun düzleşmesi Tenisçi dirseği nedir? "
Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedir? | MoovBuddy

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedir? | MoovBuddy

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nedir?

Halk arasında kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz , düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun deliklenmesi ile oluşur., Tüm vücut sistemini etkileyen bir iskelet hastalığı olan kemik erimesi, kemik kitlesinin azalması ve buna bağlı olarak kırık oluşma riskinin artması ile karakterizedir. Kelime anlamı olarak, osteo : kemik, porous : delik, yani kemiğin deliklenmesidir. Uluslararası Osteoporoz Derneği’nin verilerine göre en çok karşılaşılan kemik hastalığıdır. Osteoporoz kendisini en sık olarak, sırt ve kemik ağrısı olarak gösterir, yani günlük hayatı etkileyen bir ağrı olarak da gözükür.

Osteoporoz Risk Faktörleri

İleri yaş ve düşük kalsiyum diyeti osteoporoz için en büyük iki risk faktörü olarak nitelendirilebilir. Kadın olmak ve beyaz ırka mensup olmak da diğer bir risk faktörüdür. İnce ve narin yapılı insanlar da risk grubu içindedir. Bunların yanı sıra ailesinde osteoporoz olan kimselerde genetik yatkınlık görülür. Sigara, alkol vb. sağlıksız alışkanlıklar osteoporoz için önemli bir risk faktörü oluşturur. En önemli faktörlerden bir tanesi de, egzersizden uzak bir yaşam olarak gösterilebilir. Unutmayalım ki egzersiz, vücudu dinç tutar.

Osteoporoz Belirtileri

Osteoporoz çok uzunca bir süre belirti göstermeden sinsi ilerleyen bir hastalıktır. Özellikle yaşın ilerlemesi ile kemik/mineral yoğunluğu azalınca kendini belli etmeye başlar. Bu durumda hastada bir takım semptomlar baş gösterir. Bunlardan bazıları,

Gün boyunca sürekli yük taşıyan kemiklerde ağrı Göreli olarak boy kısalması Omurgalarda ve alt sırtta ağrı Yorgunluk Uykusuzluk İştahsızlık Osteoporoz Tanısı Nasıl Konulur?

Osteoporoz gibi sinsi ilerleyen hastalıklarda tanı koymak zordur. Ancak toplumda sık görülen tüm hastalıklar gibi bunun da bir tanı protokolü vardır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1996’da geliştirilen bir skor olan T skoru en önemli tanı aracı olarak gösterilir. Ancak somut ve objektif tanı için, röntgen ve kemik yoğunluğu taraması (DEXA) gibi yöntemler de kullanılır.

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Nasıl Tedavi Edilir?

Osteoporoz tedavisinde, hekim tarafından çizilen tıbbi tedavinin yanı sıra tedaviyi destekleyecek tamamlayıcı terapiler de önemli rol oynar. Osteoporoz tedavisinde fizik tedavi ve uygulamalarının önemi yadsınamaz derecede çoktur. Hekim tarafından düzenlenen tedaviye ek olarak, mutlaka uzman bir fizyoterapist tarafından değerlendirilmelidir. Fizik tedavi , osteoporoz tedavisinde de altın standart olarak yerini korumaktadır.

Osteoporoz’da Fiziksel Aktivitenin Önemi

Fiziksel aktivite , osteoporozun kilit taşı olarak gösterilir. Gerek hastalığa yakalanmadan evvel koruma sürecinde, gerek sonrasında fiziksel aktivitenin varlığı hastanın faydasınadır. Fiziksel aktivite kişinin doruk kemik kütlesine ulaşmasını, kemiklerini destekleyecek kas kütlesinin varlığını korumasını, fiziksel ve psikolojik olarak birçok pozitif faktörün varlığını destekleyecektir. Fiziksel aktivite bunların yanı sıra kemik yapısını güçlendiren sinyaller gönderir. Bu sebeple osteoporoz ile savaşmanın en kolay yöntemidir. Fiziksel aktivitelerinizin uzman hekim ve fizyoterapistler tarafından düzenlenmesi de oldukça önemlidir. Bu noktada günlük yapılan işleri doğrudan tedaviye katkı sağlayacak egzersizler ile karıştırmamak gerekir. Osteoporozda uygulanacak egzersiz programı bir uzman tarafından oluşturulmalıdır.

Osteoporoz Egzersizleri

Kemik erimesinde egzersiz, birçok belirtinin tedavisinde ve iyiye seyrinde rol oynar. Bunu reçete edilen bir ilaç tedavisine benzetebiliriz. Doğru ve düzenli yapılan egzersiz, uzmanlar tarafından da tedavinin kaçınılmaz bir parçası olarak gösterilir.

Nasıl bir kutu antibiyotiği düzenli kullanmamız gerekiyorsa, egzersizlerimizi de düzenli yapmalıyız. MoovBuddy günlük hatırlatma, gelişimi kayıt altına alma gibi birçok özellik sunuyor. Bu da egzersizlerin faydalılık düzeylerini üst seviyelere taşıyor. Osteoporozda egzersizin önemini şu şekilde sıralayabiliriz,

Kemik kaybını azaltıp, kemik kütlesini arttırır. Kas gücünü ve kütlesini arttırır. Denge ve koordinasyonu geliştirir. Düşme riskini azaltır. Esnekliği geliştirir. Kardiyak ve endokrin sistemi düzenler, geliştirir.

Egzersiz sadece osteoporoz hastaları için değil aynı zamanda herkes için de düzenli ve doğru bir yöntem ile yapılmalıdır. Yanlış yapılan egzersiz bir fayda sağlamayacağı gibi, olumsuz sonuçlara da sebebiyet verebilir. Egzersize dayalı tedavilerde uzman önerisi ile yapılan egzersizler her zaman daha iyi sonuçlar ortaya çıkaracaktır. MoovBuddy, fizyoterapistler tarafından hazırlanmış yüzlerce egzersiz programı ile egzersizlerinizi doğru şekilde yapmanızı ve egzersiz rutininizi takip etmenizi sağlar.

"
OSTEOPOROZ: BİR KEMİK HIRSIZI

OSTEOPOROZ: BİR KEMİK HIRSIZI

Lösante Blog

İlk defa 1829 yılında Jean Georges Lobstein tarafından porous bone" olarak tanımlanmıştır.

GÖRÜLME SIKLIĞI

50 yaşın üstündeki her üç kadının birinde ve her beş erkeğin birinde osteoporoz vardır. Avrupa'da osteoporoz nedeniyle yılda 1.5 milyon kalça kırığı oluşmakta ve her 30 dakikada bir osteoporotik bir kırığın oluştuğu tahmin edilmektedir. Bu yılda 41.000 kişinin hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi anlamına gelmektedir. "OSTEOPOROZ BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR"

TİPLERİ

Primer (birincil) ve sekonder (ikincil) olarak başlıca iki tipe ayrılır. Birincil Osteoporoz:

Menopoz sonrası Senil (yaşlılığa bağlı) osteoporoz Juvenil (gençlerde görülen) osteoporoz Hareketsizliğe bağlı Alkolizm Endokrin hastalıklara bağlı Sindirim sistemi hastalıklarına bağlı Kan hastalıklarına bağlı Genetik Kronik ilaç kullanımı Romatizmal hastlıklar Kanserler

RİSK FAKTÖRLERİ

Cinsiyet: Kadınlar, yaşam boyu, kemik kütlelerinin %45-50 sini, erkekler ise % 20-30 unu kaybederler. Genetik faktörler. Beyaz veya Asya kökenli kadınlar. Sarışın mavi gözlü, ince ciltli, minyon tipler. Ailede osteoporoz öyküsü bulunanlar Geç ve/veya düzensiz adet görme. Erken menopoz. Beslenme durumu. Yetersiz kalsiyum alımı. Vejeteryan diyet. Süt intoleransı (tahammülsüzlüğü), Aşırı alkol, kahve ve tuz tüketimi, Sigara kullanımı. Hareketsiz yaşam veya aşırı egzersiz. Sık Doğum Osteoproza neden olan ilaçların kronik kullanımı.

OSTEOPOROZUN TANISI

Osteoporozun tanısındaki temeli, kemik yoğunluğunun ölçülmesidir. Bunun için birçok tekniktanımlanmışsa da bu gün ençok başvurulan yöntem DEXA (Dual Energi X-ray Absorbsiyometri) dir. T değeri: Genç erişkinlerde ortalama kemik kütlesinin standart sapması. Z değeri: Kişinin kendi yaş grubununun ortalama kemik kütlesinin standart sapması.

OSTEOPOROZUN KLİNİĞİ

Osteoporozun kliniğini belirleyen, kemik direncinin düşmesine bağlı olarak ortaya çıkan kırıklardır. En çok el bileği ve ön kolda, omurgada ve kalçada kırıklar görülür.

El bileği ve önkol kırıkları:

Çoğunlukla el üzerine düşme sonucunda görülür. Kırık yerinde ağrı, şekil bozukluğu ve şişlik vardır.Kırıklar kapalı olarak yerine konulur. Kapalı molarak yerine konulamayan ya da eklemi ilgilendiren çok parçalı kırıklar cerrahi olarak tedavi edilir.

Kalça kırıkları:

Kalça üzerine düşme sonucunda görülür.Kalça bölgesinde ağrı vardır. Üzerine basıp yürüyemez. Tedavisi cerrahidir. Hasta kısa süre içinde ayağa kaldırılıp hareketlendirilmezse, kısa sürede yaşamını yitirebilir.

Omurga kırıkları:

Evde düşme gibi basit yaralanmalar sonucunda ya da kendiliğinden oluşur. Bel ve sırt ağrısı vardır. Belirti ve bulgular silik olduğundan, basit bir sırt ağrısı olarak algılanabileceğinden atlanabilir. Tanı için röntgen yeterli olmazsa, bilgisayarlı tomografi ve MRG'ye başvurulur. Çökmeye neden olmamış kırıklar korse ile tedavi edilir. Çökme gösteren kırıklarda cerrahi tedavi uygulanır. Tercih edilen yöntem, vertebroplasti veya kifoplasti'dir. Tedavi edilmeyen olgular % 23 oranında ölücül olabilir. Osteoporoza bağlı omurga kırıklarının kliniği aşağıdaki gibi bir seyir gösterir:

Sırt veya bel ağrısı > Omurgada şekil bozukluğu, çoğunlukla kifoz (kamburluk) > Akciğer kapasitesinde azalma > Hareket yeteneğinde azalma > İştahsızlık > Uykusuzluk > Aktivitede azalma > Kemiklerde yumuşama > Yeni kırık riskinde artma > Akciğer sorunlarının ortaya çıkması > Yaşamın kaybı.

Üçüncü bel omurunda osteoporoza bağlı kırık, 65 yaşında kadın.

OSTEOPOROZUN TEDAVİSİ

Medikal olmayan tedavi:

Düşme riskinin azaltılması, düşmeden korunma, Ağırlık çalışmaları, kas güçlendirme egzersizleri, Denge çalışmaları, Yaşam alanında yapılacak düzenlemeler (Bu şekilde düşmede % 40 oranında azalma sağlamak mümkündür).

Medikal tedavi:

Osteoproz tedavisinde temel olarak üç grup ilaç kullanılır:

Kemik yıkımını önleyen ilaçlar: Etidronat, Alendronate, Risedronate, Raloksifen, Kalsitonin, Zoledronik asit. Kemil yapımını artıran ilaçlar: D vitamini türevleri, Fluorid, Parathormon. Kemik yıkımını önleyen ve kemik yapımını artıran ilaçlar: Östrojen, Stronsiyum ranolid.

(Uygun tedavi ile kırık riskinde % 60 azalma sağlamak mümkündür.)

Cerrahi tedavi:

Hastayı bir an önce yaşama döndürmek için başvurulur. Yaşlı bir hastanın yatağa bağlı olarak uzun süre yaşaması mümkün değildir, ortaya çıkacak başta akciğer, kalp ve dolaşım sistemi ve diğer sistemik komplikasyonlar nedeniyle erken dönemde kaybedilir. Bu nedenle özellikle kalça ve omurga kırıklarında cerrahi yöntemler tercih edilir. Osteoporotik yaşlı kalça kırıklarında tercih edilen yöntem parsiyel kalça artroplastisidir (femur başı protezi). Bu şekilde hasta ertesi gün ayağa kaldırılıp yürütülebilir. Osteoporotik omurga kırıklarında, kapalı olarak (açık cerrahi uygulanmadan ve çoğu zaman lokal anestezi olarak uygulanan minimal invaziv yöntemler uygulanır. Vertebroplasti veya Kifoplasti yöntemi ile kırık omurgaya kemik çimentosu enjeksiyonu yapılarak, hastanın hemen ayağa kalkması ve yaşamına kaldığı yerden devam etmesi sağlanır. Balon kifoplasti yönteminde, kırık omurdaki çökme, omur cismine gönderilen bir balonun şişirilmesi ile düzeltildikten sonra, balon sönürülüp çıkartılır ve kemik çimentosu ile doldurularak onarılır (alttaki resimlerde).

Osteoporotik omurga kırığının tedavisinde uygulanan balon kifoplasti yöntemi. Soldaki resimde ameliyat için hazırlık, sağdaki resimde balonlar yerleştirilmiş.

İkinci bel omurunda uygulanmış kifoplasti.

Not: Lösante’de, Osteoporoz’un tanısında güvenilir yöntem olan DEXA (Dual Energi X-ray Absorbsiyometri) cihazı kullanılmaktadır.

"
Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri Tanısı ve Tedavisi | Doç. Dr. Saliha Eroğlu Demir

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri Tanısı ve Tedavisi | Doç. Dr. Saliha Eroğlu Demir

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Belirtileri Tanısı ve Tedavisi

Kemik yoğunluk ve kalitesinde azalma ile seyreden bir hastalıktır. Kemik erimesindeki asıl tehlike kemik kırığı oluşma riskinde artıştır. Özellikle kalça, omurga ve el bilek kırıkları sıklıkla görülmektedir.

Kemik Erimesi Nedir?

Kemik kaybı sessizce oluşur ve zaman içinde de kötüleşir. İlk kırık oluşana kadar da genelde bulgu vermez. İleri kemik erimesi olan kişilerde basit bir eğilme hareketi veya öksürme ile bile kırık oluşabilir. Oluşan kırıklar neticesinde devamlı ağrı olması ve de bağımsız, kendi kendine yetebilen bireyin başkasının yardımına bağımlı hale gelmesi nedeniyle ciddi bir sağlık sorunu oluşmaktadır. Omurga kırığı oluştuğunda başlangıçta yeni başlamış şiddetli bir ağrı olsa da zaman içinde künt bir ağrıya dönüşüp devamlı ağrı haline dönüşebilir.
Kemik erimesi dünya çapında ikiyüz milyondan fazla kişiyi etkilemektedir. Üç kadından birinde ve sekiz erkekten birinde kemik erimesi gelişmektedir.

Kemik yaşayan bir dokudur ve devamlı yıkım ve yapım döngüsü içerisindedir. Tüm kemik dokumuzun %8-10’u her yıl yenilenmektedir. Kemik yapım ve yıkımı arasında dengesizlik olduğunda kemik erimesi oluşmaktadır. Kemik yıkımı yapımından fazla olduğunda kemik erimesi oluşmakta ve kırılganlık artmaktadır.

Doruk kemik kütlesine ulaşabilmek için sağlıklı beslenmek, yeterli kalsiyum ve D vitamini alyor olmak ve fiziksel aktivite önemlidir. Kemik kütlesinde genel olarak erkeklerde 50’li yaşlardan itibaren, kadınlarda ise 40’lı yaşlardan itibaren azalma başlamaktadır. Menopoz sonrasında östrojen eksikliği kemik erimesinde önemli bir rol oynamaktadır.

Kemik Erimesinin Semptomları Nelerdir?

Erken dönemde kemik erimesi genellikle bulgu vermez. Bu nedenle “sessiz hastalık” olarakta adlandırılır. Kemik erimesinde kırık oluşumu ile bulgular kendini gösterir. Kemik erimesi olan bir hastada kırık oluşumu için bir travma olması gerekmez.

Kırılmış omur nedeniyle oluşan sırt ağrısı Zaman içerisinde boyda kısalma Öne eğik (kifotik) duruş Kemiklerde çok kolay kırılma olması Ne Zaman Doktora Başvurulmalı?

Aşağıdaki durumlardan biri mevcutsa doktorunuzla kemik eirmesi hakkında mutlaka konuşmalısınız:

Eğer erken menopoz söz konusu ise Şayet uzun süreli kortikosteroid kullanımınız varsa Ailenizde kalça kırığı hikayesi varsa Yaygın Kemik Erimesinin En Sık Nedeni Nelerdir?

Yaşlılığa bağlı kemik erimesi ve menopoz sonrasında oluşan kemik erimesi en sık nedenleridir.

Kemik Erimesi Risk Faktörleri Nelerdir?

Kemik dokusunun kalitesini etkileyen iç ve dış pek çok faktör vardır. Kemik erimesi herkeste görülebilmektedir, ancak özellikle menopoz sonrasında kadınlarda daha hızlı bir kemik döngüsü söz konusu olmaktadır.

İleri yaş Kadın olmak Zayıf olmak Erken menopoz (doğal veya cerrahi) Uzun süreli adet görmeme öyküsü Yeme bozuklukları (özellikle anoreksi) Bazı hastalıklar (inflamatuar barsak hastalığı, romatoid artrit, lupus, diyabet, hipertroidizm, vb.) Belirli ilaçlar (kortizon kullanımı, epilepsi ilaçları, yüksek doz troid hormonu, vb.) Düşük kalsiyum alınması Vitamin D yetersizliği Yüksek kafein alınması Alkolizm Yetersiz fiziksel aktivite, immobilite Sigara içmek Düşmeler Kemik Erimesi Teşhisinde Nasıl Bir Yol İzlenmektedir?

Kemik erimesi için risk faktörleri olan kişilerin doktorlarına başvurması ve kemik erimesi açısından tetkik edilmesi gereklidir. Tüm kadınların menopoz sonrasındaki ilk 5 yıl içinde kemik erimesi açısından değerlendirilmesi ve kemik ölçümü yapılması önerilmektedir. Devamında da 2-5 yılda bir kemik erimesinin yeniden değerlendirilmesi gerekir.

Kemik erimesi değerlendirirken yapılacak işlem sadece kemik ölçümü yapmak değildir. Hastanın risk faktörlerinin değerlendirilip kemik erimesine yol açabilecek diğer hastalıkların varlığı araştırılmalı, gerekli kan tetkikleri yapılmalıdır. Hastanın 10 yıllık kırık geçirme olasılığı değerlendirilerek ilaç başlanması gerekliliğine karar verilmelidir.

Daha önce kırık geçirmiş bir hastada ilaç başlanma kriterleri kırık geçirmemiş hastadan daha farklıdır. O yüzden hastanın kırık hikayesi oldukça önemlidir. Hastalarımızda sessiz kırık olma ihtimali olabileceğinden omurganın yan grafilerinin çekilmesi gerekebilir.

Kemik ölçümü yöntemi olarak daha çok DEXA (Dual Energy X-Ray Absortiometry) cihazı kullanılmaktadır. Ancak ileri yaştaki hastalarımızda kireçlenmeye, aşırı omurga eğriliğine, kırığa veya kalça protezi gibi ameliyatlar nedeniyle kemik ölçümü sonucu yanlış netice verebilmektedir. Bu hastalarımızda QCT yöntemi ile kemik ölçümü yapılması bizi doğru neticeye ulaştıracaktır.

Kemik Erimesini Önlemek İçin Neler Yapılmalı?
Anne karnından başlayarak kalsiyumdan zengin beslenme D vitamininin yeterli düzeyde tutulması Fiziksel olarak aktif yaşam sürmek Kemik Erimesi Tedavisinde Neler Yapılmaktadır?

Tedavide asıl amaç kırık oluşumunun önlenmesi, ağrının azaltılması ve fonksiyonun korunmasıdır. Kemik erimesi tedavisi sadece ilaç tedavisi değil, fizik tedavi, psikolojik destek ve egzersiz tedavisi de yer alır.

Yeterli kalsiyum ve D vitamini alınması Kişiye özel düzenlenmiş egzersiz programları İlaç tedavisi Kalsiyum ve D vitamini Ağrı kesiciler (Kırık varlığında) Kemik Erimesi Tedavisinde Kullanılan İlaçların Yan Etkileri Var Mıdır?

Yan etkisi olmayan ilaç yoktur. Sahte ilaç aldığımızda bile bulantı, kusma, karın ağrısı gibi yan etkiler bildirilmektedir. İlacı aldığımızda gözlemlenen şikayetler sahte ilaca göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha fazla oranda gözleniyorsa yan etki olarak değerlendirilir.

Günümüzde kemik erimesinde kullanılan ilaçların başında bifosfonat grubu ilaçlar gelmektedir. Bu grupta haftalık, aylık, 3 aylık ve yıllık olarak kullanılan farklı moleküller vardır. Ağız yoluyla kullanımda özellikle mide ve barsak sistemi ile ilgili yan etkiler, grip benzeri bulgular, kırık iyileşmesinde gecikme, böbrek fonksiyonlarında bozulma, kan kalsiyum değerlerinde düşme daha sık gözlenen yan etkilerdir. Nadir gözlenen yan etkiler arasında çene osteonekrozu gelişimi, atrial fibrilasyon, atipik kırıkların oluşması ve özefagus kanseri olarak bildirilmiştir.

Bifosfonatlar dışında Selektif Estrojen Reseptör Modulatörleri, Denosumab ve Paratiroid hormon ve analogları da tedavide kullanılmaktadır.

İlaç seçiminde hastanın yaşı, cinsiyeti, menopoz yaşı, doğum sayısı, kemik ölçüm sonucu, kırık hikayesi, ailede kırık hikayesi, daha önce geçirilmiş hastalıklar ve kullanılan ilaçlar, sigara kullanımı, beslenmede yeterli kalsiyum ve D vitamini alıp almaması gibi pek çok faktör göz önğnde bulundurulmaktadır. İki bölgede veya daha fazla kırığı olan ve kemik ölçümü sonucunda “-3,5 ve altında T skoru “ saptanan hastalarımızda tedaviye Paratiroid hormon ve analogları ile başlamak daha etkin olmaktadır.

Kemik Erimesinden Korunmak İçin Neler Önerirsiniz?

Kemik erimesinden birincil korunmada büyüme döneminde kemiklerimizin tam gelişmesi için yeterli kalsiyum, D vitamini ve protein içeren bir beslenmemizin olmasının yanı sıra kemiklere yük bindiren düzenli fiziksel aktivite gereklidir. Bu sayede doruk kemik kütlesine ulaşmak desteklenecektir.

İkincil korunmada ulaştığımız doruk kemik kütlemizi korumamız ve kaybını önlememiz için aktif bir yaşam, aşırı düzeyde alkol, kahve ev sigara tüketiminden kaçınmak, yeterli D vitamini ve kalsiyum almaya devam etmek, diğer kullanılan ilaçlar ve hormonlar varsa uygun dozda kullanımını sağlamalıyız.

Fiziksel aktivite doruk kemik kütlesine ulaşmanın yanı sıra kişisel kondisyon, fleksibilite ve güç artışı ile düşmelerin ve dolayısıyla kırıkların önlenmesinde de önemlidir.

Son Olarak Kemik Erimesi İle İlgili Ne Söyleyelim?

Hiç unutmamalıyız ki hasta olmadan korunmayı öğrenmek daha ucuz ve daha etkilidir. “Çok endişeleniyorum, bu bende var mı?” ile doktora başvurmak yerine sormamız gereken soru “Bugünkü sağlığımın devamı için neler yapmam gerekir?” sorusudur. Bunu kemik erimesine uyarlarsak bugün yapmamız gereken şey yeterli D vitamini ve kalsiyum tüketimi ve fiziksel olarak aktif olmaktır.

Buna ek olarak çeşitli hastalık ve ilaç kullanımı olan, aile öyküsünde kemik erimesi açısından risk faktörleri bulunan tüm bireylerin ve erken menopoza girmiş olan veya menopoz sonrasında olan tüm kadınların kemik erimesi açısından tetkik edilmek üzere doktora başvurmaları gerekmektedir.

Prof. Dr. Ahmet Akgül - Fibromiyalji ve Osteoporoz / Kemik Erimesi

Prof. Dr. Ahmet Akgül - Fibromiyalji ve Osteoporoz / Kemik Erimesi

Osteoporoz: Tanı, Belirti ve Tedavisi Fibromiyalji ve Osteoporoz / Kemik Erimesi

Osteoporoz en sık görülen kemik hastalığıdır. Osteoporoz un doğru tanımlanması risk altındaki hastaların belirlenmesi, erken tanı, hastalığın önlenmesi ve uygun tedavisine imkan sağlar. Osteoporozun günümüzde geçerli tanımlanması kemik mineral yoğunluğu ve kırık varlığına dayanmaktadır. Osteoporozun tanınması ve tedavisi, yaş, yerleşimi, nedenleri, etkilenen kemik doku ve yapısı özelliklere göre farklı şekillerde yapılmaktadır.

Osteoporoz, düşük kemik kütlesi, kemik dokusu mikromimarisinde bozulma ve kırık riskinde artış ile karakterize güçlü bir genetik bileşeni olan yaygın bir hastalıktır. Genetik faktörlerin kemik mineral yoğunluğunun düzenlenmesinde, kemiğin mikromimarisi, iskelet geometrisi ve kemik yeniden yapılanması gibi osteoporotik kırık riski oluşturan faktörlerde önemli rol oynadığı gösterilmiştir. Doruk kemik kütlesi, osteoporotik kırık risk faktörlerinde başlıca rol oynar. Hormonal durum değişiklikleri özellikle östradiol, hem kadın hem de erkeklerde kemik yapım ve yıkımında açıkça önemli faktörlerdir. Yaşlanma, fiziksel inaktivite, diyetle alınan kalsiyum D vitamini, sigara içimi de osteoporozu etkiler.

Osteoporoz düşük kemik kütlesi, kemiğin mikro mimarisinde bozulma ve kırıklara yatkınlıkla karakterize bir iskelet hastalığıdır. Osteoporozun en önemli sonucu olan tipik frajilite kırıkları vertebral kolon, kaburga, kalça ve el bileğinde meydana gelir Kırıkların sonuçları fiziksel ve fonksiyonel kısıtlanma, azalmış yaşam kalitesi, yeni kırıklar için artmış risk, artan morbidite ve mortalitedir. Hastalığın seyrinin erken dönemlerinde, osteoporoz hiçbir belirtiye neden olmayabilir. Daha sonra, kemiklerde ve kaslarda künt bir ağrıya yol açabilir. Osteoporoz kaynaklı kırıklar de olabilir. Vertebral kompresyon kırığının belirtileri sıklıkla radikülopatik ağrı ve nadiren spinal kord kompresyonu veya kauda ekuina sendromu ile birlikte ani sırt ağrısıdır.

Kemik döngüsü biyokimyasal belirteçlerinin ölçüm tekniklerinde son yıllarda önemli gelişme kaydedildi. Kemik döngüsü kemik yapımını ve yıkımını kapsar. Kemik yapım belirteçleri total alkalen fosfataz, kemiğe spesifik alkalen fosfataz, osteokalsin ve prokollajen propeptidleri, kemik yıkım belirteçleri ise tartarat rezistant asit fosfataz (TRAP), hidroksiprolin, piridinolin, deoksipiridinolin ve telopeptidleri içerir. Kemik döngüsü belirteçleri postmenopozal kadınlarda ve benzeri diğer durumlarda kemik yıkım oranını saptamada kullanılabilir. Kemik belirteçleri ayrıca bifosfonatlar ve hormon replasman tedavisi gibi antirezorptif tedavilerin etkinliğini monitorize etmek için kullanılabilir. Kemik mineral yoğunluğu kısa süredeki kemik değişikliklerini saptamada yararlı veya kullanışlı değildir. Halbuki kemik döngüsü belirteçleri kemik yapım ve yıkımındaki minimal değişiklikleri değerlendirmede daha hassastır.

Osteoporozis teşhisi görüntüleme teknikleri, biokimyasal belirteçler ve kemik biyopsisi olarak tanımlanan 3 yöntem ile yapılabilir. Bu 3 diyagnostik yöntemden görüntüleme yöntemleri pratik olarak daha yararlıdır. Osteoporozun değerlendirilmesinde konvansiyonel radyografi, dual enerji x-ray absorpsiyometri (DEXA), morfometri, kantitatif komputerize tomografi, kantitatif ultrason, yüksek rezolüsyonlu manyetik rezonans görüntüleme gibi çeşitli görüntüleme teknikleri mevcuttur. Osteoporozun araştırılmasında önerilen rutin prosedür öykü ve fizik muayene, laboratuvar testleri, lomber ve torasik omurganın konvansiyonel radyografisi ve DEXA kullanarak kalça veya lomber omurganın kemik mineral yoğunluğunun ölçümüdür.

Osteoporoz, kemik mineral yoğunluğunda azalmayla birlikte kemik yapısının etkilendiği sistemik bir metabolik kemik hastalığıdır. Osteoporozda kemik kırılganlığında artış meydana gelmektedir. Kemik mineral yoğunluğunda azalma ve kırığa eğilim sadece osteoporozda görülmez. Osteomalazi, paget (osteitis deformans), primer ve metastatik kemik hastalıkları, primer hiperparatiroidi, renal osteodistrofi de benzer bulgulara neden olabilir.

Steroid tedavisi, sekonder osteoporozun en sık nedenidir. Altı aydan daha uzun süreli steroid tedavisi alanlarda osteoporoz gelişme sıklığının %50 olduğu tahmin edilmektedir. Uzun süreli steroid kullananların ½-1/3'ünde kırık gelişmektedir. Steroid kemik hücreleri üzerine direk etkilidir. Barsaklardan kalsıyum emilimini azaltarak sekonder hiperparatiroidizme yol açmasıyla osteoporoza indirek yoldan da etki etmektedirler. Hızlı kemik kaybı ve kırık riskinde artış, steroid tedavisinin ilk aylarında başlar ve ilacın dozu ile de doğrudan bağlantılıdır. Steroid tedavisindeki hastaların kırıktan korunmasında ilk seçilecek ilaçlar bisfosfonatlardır, ikinci seçenek teriparetidlerdir. Steroid kullanan hemen hemen tüm hastalara kalsiyum ve D vitamini desteği yapılmalıdır.

Yaşlanma sonucunda kadın ve erkeklerin kemik kütlesindeki azalmaya bağlı olarak kırık riski altında oldukları bilinmektedir. Yaşlılarda kemik kırıkları gerçek bir toplum sağlığı sorunu olup, ağrı, işlevsel yetersizlik, yeti kaybı ve hatta ölümle sonuçlanabilmektedirler. Kemik kaybı ve düşmeler bu yaş grubundaki kırıkların bağımsız ve öncelikli risk faktörleridir. İleri yaştaki osteoporoz hastası, sıklıkla 80 yaş üzerinde, minimal düzeyde ambule, çoklu komorbiditeleri ve kognitif bozuklukları olan bir hastadır. Etkin bir tedavi yapılamamasının nedenleri, ileri yaş, çoklu medical komorbiditeler, çoklu ilaç kullanımı, tedaviye uyumun olmaması, kognitif bozukluklar, dil farklılıklarına bağlı iletişim sorunları, sosyal desteğin yeterli olmaması ve sosyo-ekonomik yetersizliklerdir.İkincil osteoporoza neden olabilecek pek çok sorun vardır ve bu nedenle ayırıcı tanıya yönelik testler uygulanmalıdır. Laboratuvar testleri yanında dikkatli bir öykü alımı ve fizik inceleme ile tedavi edilebilecek pek çok sorunun tanısı konabilmektedir. Yaşlılarda osteoporotic kırıkların önlenmesine yönelik olarak kanıta dayalı bazı stratejiler belirlenmiş olup, bunlar, uygun egzersizler, D vitamin ve kalsiyum desteği ve yine kanıtlar ışığında anti osteoporotic ilaçların kullanımıdır.

Kemik Erimesi (Osteoporoz) | Merkez Sağlık Grubu

Kemik Erimesi (Osteoporoz) | Merkez Sağlık Grubu

Kemik Erimesi (Osteoporoz)

Kemik erimesi olarak da bilinen osteoporoz kemiklerdeki kalsiyum miktarının azalmasına bağlı kemiğin kırılgan hale gelmesidir. Toplumumuzda yaşlılarda oldukça fazla görülen bu hastalık kalsiyum miktarı azlığına bağlı kırıklar meydana getirebilir.

Kemik Erimesi (Osteoporoz) Nedir?

Güçlü kollajen liflerine bağlı mineraller ve çoğunluğu kalsiyum tuzlarından oluşan yapılar sağlıklı kemik yapısına işaret eder. Yaşlanma süreci bu kemik yapısının gücü kaybederek zayıflamasına ve dayanıklılığını yitirmesine neden olur. Yaşlanma döneminde görülen bu süreç normaldir, eğer kemik yoğunluğundaki ciddi düşüş kemiklerin kırılganlık seviyesi yükselttiyse bu durum osteoporoz hastalığına işaret eder. Osteoporoz genellikle kırık veya çatlak oluşumu sonrası kemiğin görüntülenmesi ile tespit edilir. Osteoporoz kaynaklı kırıklar genellikle el bilekleri, omurga ve kalçada görülür.

Kemik Erimesi (Osteoporoz) Belirtileri Nedir?

Hastalık erken dönemde herhangi bir belirti göstermez. İleri dönemlerinde hissedilen belirtiler,

Omurga ve sırt bölgesinde ağrı (Kemik kırığı olmazsa ağrı olmaz) Boyda kısalma Kamburlaşma Çarpık duruş Basit hareketlerle bile meydana gelen kırık ve çatlaklar Kemik Erimesi (Osteoporoz) Nedenleri Nedir?

Kemik erimesi yaş ve cinsiyete göre farklılık gösterir. Kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülür bunun nedeni de kadınlarda menopoz sonrası östrojen azalmasıdır. Yaşın ilerlemesi ile birlikte kemiklerdeki yapım hızı, yıkım hızına ulaşamaz. Kemik erimesine yol açan nedenlerden başlıca,

Genetik faktörler Cinsiyet Yetersiz kalsiyum, fosfor ve D vitamini eksikliği Hormonlara ilişkin bozukluklar Kırık hikayesi Cerrahi menopoz- sigara, alkol Kemik Erimesi (Osteoporoz) Nasıl Teşhis Edilir?

Hasta başta diz ve eklem ağrıları başta olmak üzere farklı kemik ağrıları hissettiğinde mutlaka bir hekime başvurmalı ve gerekli testler yapılmalıdır. Kemik Yoğunluğu Ölçümü (DEXA) ile teşhis konur. Belirtilerin kendini göstermesi beklenmeden düzenli kontroller yapılmalıdır. Özellikle menopoz evresinde olan kadınlar her yıl DEXA ölçümü yaptırmalıdır.

T Skoru değeri, Kandaki kalsiyum, fosfat değerleri, Radyolojik görüntüleme, Vitamin ve mineral ölçümü, Grafikler ile ağrı değerlendirmesi

Bu testler sonucunda hastalığın teşhisi koyulup uygun tedavi uygulanmalıdır.

Kemik Erimesi (Osteoporoz) Tedavisi

Kemik erimesi başlarda belirtiye yol açmadığı için geç fark edilir. Erken teşhis kemiklerde oluşan erimenin en az hasarla atlatılması açısından önemlidir. Teşhis sonrası hastaya analjezik ilaçlar verilebilir. Kemik yoğunluğu azalan hastalara dengeli beslenme önerilir. Düzenli egzersizler ve fiziksel aktivitelerle kaslar güçlendirilebilir ve kırık oluşumunun önüne geçilebilir. Kalsiyum ve D vitamini takviyesi de tedavi sürecinde oldukça önemlidir. İlaçların mutlaka doktor gözetiminde ve takibinde kullanılması gerekmektedir.

Kemik Erimesini Önlemek İçin Alınabilecek Önlemler

Genç yaşlı fark etmeksizin her yaşta ortaya çıkabilecek olan kemik erimesi hastalığı belirti vermeden ilerleyebilmektedir. Kırılgan ve güçsüz hale gelen kemikler karşısında bir takım önlemler alınarak hastalığın daha da ilerlemesi ya da ağrıların hafifletilmesi mümkün.

Hastalığa karşı alınabilecek önlemler,

1- İnsülin direncinin kırılması için unlu ve şekerli gıdalardan kaçının.

2- Taze sebze ve meyve tüketimine özen gösterin. Meyve ve sebzeler, kemiğin ihtiyacı olan kalsiyum, fosfor, çinko ve magnezyum gibi mineraller ile C vitamini, folik asit, K vitaminleri açısından zengindir. Alkali yapıları sayesinde kemiğin maruz kaldığı asitleri nötralize eder.

3- Paketli gıdalardan uzak durun.

4- Zeytinyağı ve tereyağı, iç yağı ve kuyruk yağı gibi doğal hayvansal yağları tüketin ve balık yağı (omega-3) takviyesine önem verin.

5- Probiyotik bakımdan zengin olan kefir, yoğurt, turşu, sirke, gibi gıdaları beslenme rutininize mutlaka ekleyin.

6- İçerdiği fazla fosfor ve yetersiz magnezyum nedeniyle süt yerine peynir, ev yapımı yoğurt tüketebilirsiniz.

7-Gazlı meşrubat tüketmeyin.

8- D vitamininizi yükseltmek için D vitamini kaynağı olan güneşten yeterli ve dengeli düzeyde faydalanın. Vitamini doğrudan güneşten alamıyorsanız takviye edici ilaçlar kullanın.

9- Gün içerisinde egzersiz ve yürüyüş yaparak kas gücünüzü koruyun. Hareketsiz kalmamaya özen gösterin.

10- Yeterli miktarda protein içeren gıdalar tüketin.

11- Sigara ve alkolü bırakın. Sigara ve alkolde bulunan maddeler kemik yapısındaki hormonları bozarak kalsiyum emilimini azaltır ve kemiğin ihtiyaç duyduğu kalsiyum miktarı üretilmezse kemik oluşumu engellenir.

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Boyun Fıtığı Bel ve Sırt Ağrılarının Nedenleri Karpal Tünel Sendromu Nedir? Kas İskelet Sistemi Hastalıkları Kemik Erimesi (Osteoporoz) Ozon Tedavisi Romatoid Artrit Nedir? Fibromiyalji Nedir? Sinir Sıkışması Nedir? "
Osteoporoz nedir? Nasıl tedavi edilir? Egepol Hastaneleri

Osteoporoz nedir? Nasıl tedavi edilir? Egepol Hastaneleri

Osteoporoz nedir? Nasıl tedavi edilir?

Halk arasında kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz, kemik yapısı içindeki kalsiyum miktarının düşmesine bağlı olarak oluşan kemik kütlesindeki azalmadır. Osteoporozda kemiğin kırılganlığı artar.

Osteoporoz Kimlerde Görülür?

Osteoporoz genellikle 50 yaşın üzerinde kadınların 1/3’ünde (çoğunlukla postmenopozal dönemde), 50 yaş üzeri erkeklerin 1/5’inde görülür. 70 yaş üstü yaşlanmaya bağlı olarak her iki cinsiyette de karşımıza çıkar. Kemik dokusu, yapı olarak üzerine yük bindikçe kendisini güçlendiren özelliğe sahiptir. Bu nedenle kemik erimesi özellikle menopoz sonrası zayıf, astenik vücut yapısına sahip kadınlarda daha sık görülmektedir.

Kadınlarda düşük östrojen, erkeklerde düşük testosteron düzeyleri, birinci derece yakında osteoporoz tanısı, meme ve prostat CA olan kişiler riskli gruplar arasına girebilir. Irklara göre görülme riskleri de değişebilir. Örneğin beyaz ve Asyalılarda, siyah ırka göre daha fazla görülmektedir. Genetik faktörler en önemli risk faktörüdür. Bunların dışında osteoporoza yol açan ya da riski artıran hastalık ve durumlar şöyle sıralanabilir:
Romatoid artrit gibi iltihaplı eklem romatizmaları, kronik karaciğer hastalığı, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), diyabet ve insülin kullanımı, son dönem böbrek yetmezliği olan, hemodiyalize giren ve böbrek nakli yapılan hastalar.

Organ nakli yapılan hastalarda bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçların kullanımı. Paratiroid bezinin salgıladığı paratiroid hormon, vücutta kalsiyum ve D vitamini dengesini sağlayan en önemli unsurlardan biridir. Bu bezin aşırı çalışması sonucu oluşan hiperparatitoridizm, tiroid bezinin aşırı çalışması ile sonuçlanan hipertiroidizm. Lösemi, lenfoma, multiple myelom gibi kanserler. Obezite ameliyatlarından sonra veya bazı bağırsak hastalıklarına bağlı görülen malabsorpsiyon yani bağırsaklarda olan besinlerin emilim bozuklukları. D vitamini eksikliği, aşırı alkol kullanımı, sigara kullanımı, hareketsiz yaşam biçimi. Düzenli kullanılan kortizon, kan sulandırıcılar, depresyon ilaçları, mide koruyucu ilaçlar, epilepsi ilaçları, bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar, bazı kanser ilaçları, organ nakillerinden sonra kullanılan bazı ilaçlar ve tiroid hormonu ilaçları. Beslenme bozukluğu ve düşük kilolu olma. Osteoporoz Belirtileri Nelerdir?

Osteoporozun en yaygın belirtisi omurga ve sırt bölgesinde oluşan ağrılardır. Bu ağrıların nedeni de zayıflayan kemikte görülen mikro kırıklar olarak açıklanmaktadır. Bu kırıklar zamanla birleşerek özellikle omurgalarda çökme kırıklarına yol açar. Buna bağlı olarak boyda kısalma, kamburlaşmayla beraber oluşan omurga deformasyonları ortaya çıkar. Kalça bölgesinde oluşan kemik erimesi özellikle yaşanan travmalarla beraber (yaşlılarda düşme sıktır) kalça kırıklarına ve sonrasında akciğerlerde pıhtı atması sonucu daha ağır tablolara neden olabilir.

Osteoporoz Tanısı Nasıl Konur?

Osteoporoz tanısı ve düzeyi, DEXA denilen cihazlarla yapılan kemik mineral yoğunluğu ölçümüyle konulmaktadır. Bu ölçüm tanıya yardımcı olmanın yanı sıra oluşabilecek kırıklar ve hastalığın seyrini izleme konularında da bilgi vermektedir. Burada T skoru takibi yapılır. Menopoza giren tüm kadınların yaptırması uygundur. -2,5 ve altı değerler osteoproz, -1 ve -2,5 arası osteopeni, -1 ve üstü değerler normal kabul edilir.
DEXA dışında kemik erimesinin sebeplerini araştırmak ve takibini yapmak içinde çeşitli kan ve idrar parametrelerine bakmak gereklidir.

Tam kan ve idrar analizi, Serum biyokimyası: ALP, Ca, P, total protein, albümin, BUN, kreaitinin, KCFT, 25 OH kolekalsiferol (D vitamini), PTH (parat hormon), Serum protein elektroforezi, Tiroid fonksiyon testleri, 24 saatlik idrarda Ca çıkışı bakmak ve temelde başka bir neden varsa ona yönelik tedavi uygulanmalıdır. Korunma yöntemleri nelerdir?

Düzenli hareket ve egzersiz, kemik erimesi oluşan bölgelerin etrafındaki kasların güçlendirilmesi, oluşabilecek ağrılarda ve kırıklarda azami koruyucu rol oynar. Beyaz peynir, süt ve yoğurt gibi gıdaların tüketilmesine özen gösterilmeli ve alınan kalsiyumu depolamak için spor yapılmalıdır.

D vitamini kemik metabolizmasında önemli yere sahip olup kan seviyesinin düşüklüğü durumunda da kemik erimesine meyil artmaktadır. Aynı zamanda vücudumuzda inaktif olarak bulunan D vitamini güneşe maruz kalan cilt dokusunun altında aktive olarak kemiklere kalsiyum girişini sağlamaktadır. Bu nedenle güneş görmek çok önemlidir. Özellikle öğlen güneş ışınlarının dik geldiği saaatlerde 15-20 dakika güneşlenmek gerekir.

Her yaşta ve özellikle 30’lu yaşlara kadar yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini alınması, düzenli fiziksel aktivite, sigara ve alkol gibi risk oluşturan maddelerin kullanımından uzak durulması, kronik hastalıklardan korunma ve düzenli tedavisiyle osteoporoz riskini en aza indirmek mümkündür.

Nasıl tedavi edilir?

Osteoporoz teşhisi konan hastalarda kırık oluşmamışsa koruyucu tedaviye başlanır. Hastanın aktif egzersiz yapmasını sağlamak önemlidir. Tempolu yürüyüşler kemiğin mevcut kuvvetinin korunmasını sağlar. Aktivite ve hareket sayesinde kişinin kasları geliştikçe, kemiklere gelen zorlayıcı kuvvetler de azaltılmış olur ve dolayısıyla kırık riski de düşer.

Koruyucu ilaçlar ise osteoporoz döneminde görülen yıkımı azaltabilir ve dengeleyebilir. Bu tür ilaçlar hastanın yaş grubuna uygun olarak tedavide kullanılmaktadır. Ancak tek başına ilaç tedavisi yeterli değildir, tedavi programına düzenli egzersizler de eklenmelidir. Yılda bir kez yapılacak DEXA ölçümleriyle uygun ilaç tedavileri planlanır.

Omurgasında kırıklar başlayan hastalarda bu kırıklara bağlı ağrıları azaltmak için bazı ek tedbirler alınmalıdır. Bunlar, düzenli egzersiz programları, korse tedavisi ve kemik çimentosu ya da bazı organik malzemelerle kemik içinin doldurulmasıdır.

Osteoporoz tedavisinde nelere dikkat etmek gerekir? Hasta eğitimi yapılmalıdır. Osteoporozda ağrılı dönemde ağrı kesiciler kullanılabilir. Kemik yıkımını azaltan ve yapımını artıran ilaçlar da faydalıdır. Kalsiyum ve D vitamini bu ilaçlar içinde en yaygın kullanılanlarıdır. Ağrılı dönemde yatak istirahatı uygundur. Fizik tedavi ağrı giderici özelliğinden dolayı yapılır. Duruş eğitimi ve güçlendirici egzersizler (öne eğilerek yapılan egzersizlerden kaçınmak gereklidir) hayati öneme sahiptir. Yürüyüşler, ağırlık çalışmaları, aerobik egzersizler, tenis, merdiven çıkma gibi aktiviteler osteoporoz için çok iyidir. Korse kullanımı önerilebilir.

Osteoporoz gelişmiş olan hastalarda kırıkların önlenmesi için uyku verecek ilaçların kullanımından uzak durulmalıdır. Görme kusuru varsa bunun tedavisi ve iyi bir aydınlatma gereklidir. Yerde, ayağın takılmasına ya da kaymasına yol açacak kilim, çocuk oyuncağı gibi şeyler bulunmamalıdır. Merdivenlere, koridorlara tutunmak için trabzanlar yapılabilir.

Uzm. Dr. Tufan ÖZDEM

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon

Egepol Hastanesi, İzmir’de tercih edilen, güvenilir ve saygın sağlık kurumlarındandır. Profesyonel kadrosu ve modern medikal ekipmanlarıyla hastalarına güvenilir tedavi seçenekleri sunar. Hasta bakımı ve takibinde de ön plana çıkan Egepol hastanesi, hasta odaklı yaklaşımı ve etik değerlere bağlılığı ile de tanınmaktadır. Sağlık sorunlarınıza çözüm bulmak ve uzman bir bakım almak için Egepol Hastanesi her zaman yanınızda. Size en iyi sağlık hizmetini sunmak için buradayız.

"